Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 MART1992 PA2ARTESİ
EKONOMI
BüRSA NOTLARI
Mart sendromu yaşanacak mı ?
ABDLRRAHMAN
YILDIRIM
Borsa için çok karamsar geçen ve 4 şu-
batta ekonomiyi daraltıa kararlann alin-
dığı 1988 yılı şubat ayı hariç tutulduğunda
Endeks her şubatta yükselmiş. Çünkü şu-
bat ayı, şirket kârlannın açıklandığı, te-
mettülerin belli olduğu bir ay. Kâr ve te-
mettü konulannda içeriden bılgi edinerek
haksız ticaretin (insider trading) en yaygın
şekilde yapıldığı şubat aylan borsa için
canh, mart aylan ise bu canlılığı izleyen dü-
şûş ayı olmuş.
Gende bıraktığımız bu yıhn şubat ayın-
da Endeks bütün gelenekleri yıkarak yüzde
25.61 ile tarihinin en büyük aylık düşüşünü
yaşadı. Neden?
Bunun nedenini bulmak için önce borsa-
nın çıkış etkenlerine bakalım. Borsa sözle
yûkselmişti. Çiller'ın bakan olduğu gün
"Enflasyon ve faizler düşecek, devalüas-
yon yapılmayacak, borsa yükselecek"
açıklaması uzerine borsa günlerce tavan
yaptı ve 3200 puandan bir solukta 4500
puana vurdu. Kasım ayındakı bu sert çıkı-
şı, aralık ve ocak aylanndaki yumuşak
yükselışler ızledı. Borsa üst üste üç ay prim
yaptı. 3 ayda Endeks 2747den 4926">a
yükseldi ve yüzde 80'e varan bir çıkış ger-
çekleştirdi. Borsada yaygın kanı isecanlılı-
ğın şubatta da süreceğı yönündeydi. Ama
gecen yıllardaki eğilımin paralelinde mart
ayından kimse umutlu değildi. Böyle olun-
ca elini çabuk tutanlar teknik analizlerin
sat sinyaline uyarak satışa geçtiler. Dolann
çıkışı ve para piyasasmdaki sıkışıklık da
bunun ûzerine tuz biber ekü. Ve şubat bor-
sanın en kara ayı oldu. Borsanın her yıl
ocak-şubattaki mevsimlik çıkışı erken baş-
layıp erken bitmişti.
Martta ne olur?
Bugünlerde borsa literatüründe sık sık
geçen martın vergi ayı olmasının bence his-
se senedi fiyatlanyla hiç ilgisi kalmadı. Bu
deyim piyasanın geçmişinden miras kal-
mış. Martta gelir vergisinin ilk taksidı öde-
niyor. Geçmişte hisse senedi yaünmcılan-
nın büyük bölümü emeklilerdi ve bir
ölçüde varlıklı kişilerdi. Bugünkü borsa
yatınmasının yapısı ise tamamen değişmiş
durumda. Yatınmci kitlesinin hemen he-
men tümü oyunculardan, spekülatörler-
den oluşuyor. Bankalarda ve aracı kurum-
larda çalışanlar, döviz ve altın işi yapanlar
kalmış borsada. Hisse senedini satarak ver-
gı ödeyecek yatınma sayısa belki bir elin
parmaklan kadar değil. Ama genel olarak
piyasada bir mart sendromu var. Acaba bu
sendromu bu yıl da yaşayacak mıyız?
Faizlerin durumu
Bence Hayır. En azından geçen yıllardaki
kadar borsa düşmeyecek, tabii önemli bir
si) ası ve ekonomik gelişme olmazsa. Borsa
kronık mart düşüşünü bu yıl erkene aldı,
Şubat ayında bunu yaşadı. Televizyondaki
"Ekonomi Dosyası" programında da söy-
lediğimiz gibı Merkez Bankası'nın dolara
karşı tavn önümüzdeki günlerde daha da
sertleşebilir. Bu sertleşme, piyasadaki para
darlığını arürabilir ve faiz oranlannı yeni-
den yükselme eğilımine sokabilir. Çarşam-
ba günü açıklanacak şubat ayı enflasyon
rakamının da yüzde 7 dolayında çıkması
bekleniyor. Enflasyondaki bu yükselme de
faizlerde artık düşüş eğiliminin durmasına
ve yenıden yükselişe geçmesine etkı yapa-
bilir. Tabi bunlar borsa için olumsuz geliş-
meler. Ama şubattaki yüzde 25'lik düşüşü
de unutmamak gerekiyor. Bundan sonra
hisse senedi fıyatlannda meydana gelecek
önemli düşüşler. alıcılan devreye sokabilir.
Alıalann gelmesiyle Endeks kaybettiği pu-
anlan kısmen de olsa toplayabilir.
Market Maker
Şubat düşüşü ve borsadaki istikrarsızbk
bir kez daha ortaya koydu ki market ma-
kerlar olmadan. kurumsal yatınmcılar gir-
meden halkın borsaya gelmesi, aleyhine
sonuçlanıyor. Kamu Ortaklığı İdaresi,
elindeki hisseleri direkt halka satacağına,
bir yatınm fonu veya yatınm ortaklığı kur-
sa ve onun belgelerini halka satsa daha iyi
değil mi? Hem de borsada market makerlık
yapar. Yoksa borsa spekülatörlerin yeri ol-
maktan kurtulamayacak.
Karslı, hem öğretmenlik
hem de öğrencilik yapıyor
Mnharrem Karslı'nın evde yakınlanyla yabancı diUerde konuştuğu söyleniyor
Borsanın eski başkanı Muharrem Karslı
Igınç kişiliğiyle tanınır Borsa başkanlığı
zamanında dünya borsalannın çoğunu
gezdi, kitap yazdı. Başkanlıktan aynldık-
tan sonra da aracı kurum sahıbi oldu. Bor-
sa dışında şırketleri olan Karslı. kısacası
patron. Üç dil biliyor, hatta pnu yakından
tanıyanlar evde yakınlanna İngilizce hitap
ettiğıni. karşısındakinin Almanca, Fran-
sızca veya Arapça cevap vermesini istediği-
ni aktanrlar. Karsh'nın bugünlerde yaptığı
ise aynı okulda hem öğrencilik hem de öğ-
retmenlik. Nasıl oluyor demeyin. Bal gibi
oluyor ışte.İş Bankası'nın menkul değerler
müdürlüğünü yıllarca yapmış, borsanın
kurucu başkanı olmuş, bu konuda bir de
kitap yazmış kişinin sermaye piyasası uze-
rine ders vermesi gayet normal. Ilginç olanı
yine aynı okulda, ders verdiği kişiler ara-
sında aynı zamanda öğrenci olarak yer
alması.
Iktisat Fakültesi mezunu Karslı ay-
nı fakültenin iktisat bölümünde yüksek li-
sansını yeni tamamladı. Şimdi doktora
sınavına hazırianıyor. Sınavı kazanırsa te-
zini verecek ve doktor olacak. Böyle öğren-
ciye ne denilebilir ki. İnşallah ögrencileri-
nin karştsında başansız kalmaz.
Ekmek finnı sahibi Bekâr, Romanya'nın sanıldığı gibi olmadığını söylüyor
ğiP
g
*Romanya'dayatırım cazip değiAA (Bükreş) - Demokrasiye geçişiyle birlikte yabancı yatırımcıla-
nn iyi pazar olarak kabul ettikleri Romanya'da yatırımın, bek-
lendiği kadar cazip olmadığı söylendi.
Serbest pıyasa ekonomisini uygulama
çahşmalannı başlatmasıyla birlikte yaban-
cı yatınmlann hızla arttığı Romanya'da.
ikinci sermayeyi bu ülkeye getiren ve baş-
kent Bükreş'te "Ekmasan Fabrica De Pii-
ne" adlı bir ekmek fabrikası kuran Kemal
Bekar adlı Türk, Romanya'da yatınmın
göründüğü kadar cazip olmadığını söyledi.
Bekar, kendisinin Romanya'da işyeri aç-
masından sonra Rumenlerin gösterdiği ilgi
ve yardımın 1-2 ay sürdüğünü, ancak daha
sonra kendilerini dışladıklannı öne sürerek
şöyle devam etti:
"Biz. Romanya'ya 400 milyar ley serma-
ye getirdik. Ama onlar, bir kira olayı için
ekmek fınnımızın kapısına kilit vurdular.
Bunu yapan devlet sektörü. yani belediye.
Bizim belediye ile yeni imzaladığımız ve 1
yıl süreli kira kontratımız var. Buna göre
bizim yılda 200 bin ley kira^vennemiz gere-
kiyor. Ancak geçen gün gelen bir yazı ile
belediye bizden 4 milyon ley kira. bu yet-
mezmış gibi bir de dükkânın bulunduğu y ol
için metrekaresı 16 le>den yıpranma parası
ıstediler."
Fınn sahibi Bekar, bu istekleri yerine ge-
tirmediklenni. gerekli makamlara başvur-
duklannı, ama yine de bir sonuç alamadık-
lannı bildirerek "Onlar da sonradan gelip
fınnı kapattılar. Kalan ekmekleri sattırma-
dılar. Camlanmızı kırdılar, elektriğimizi,
suyumuzu kestıler. Bunu yapan devlet sek-
törü" dedi. Kemal Bekar, yabancı yatınm-
cılar adına, Rumen yetkililerden her şey-
den önce can ve mal güvenliği istediklerini'
de kaydetti.
Romanya'da temaslarda bulunan
TESK yetkilileri ise bu tür sıkıntılann tüm
ülkelerde meydana gelebileceğini, ancak^
Romanya^da yeni başlayan demokrasiye
geçişte bu sorunlann daha sık yaşanabile-
ceğini söylediler.
Türkiye Terzıler Federasyonu Başkanı
ve Romanya'da ıncelemelerde bulunan
TESK Heyeti Başkanı Bakı Topçu, Türk
işadamlannın ülkede karşılaştıklan so-
runlar için Rumenlerin bakanlık bünye-
sinde bir masa oluşturabileceklerini, böy-
lece sorunlann daha kolay çözümlenebile-
ceğini bildirerek şunlan kaydetti:
"Bu arkadaşımızın çektiği sıkıntılann
yanında burada iş kuran ve hayatlanndan
çok memnun olan esnafımız da var. Buna
bakarak tüm yaünmalann sıkıntılan var
diye bir genelleme yapmamalıyız."
Rumen Ticaret Bakanlığı'ndan bir yet-
kili de bakanlık olarak ekmek fınnı sahibi
Türkten özür dileyerek. "Bu sorunun üze-
rine ısrarla gidıp yapılan hatalan kısa za-
manda düzelteceğiz. Kanunlan çalıştıraca-
ğjz. Ancak şu anda da ilişkiler yolunda git-
sin, sorun çıkmasın diye uğraşıyoruz"
dedi.
Bakanlık yetkilisi, Romanya'nın bir ge-~
çiş dönemi yaşadığını, zamanla bu sorun-
lann ortadan kalkacağını da bildirdi.
Romanya'da bugün 834 adet Türk işyeri
bulunuyor. Bu ışyerlennden 80'ini ekmek
fınnlan oluşturuyor.
Öte yandan, bir süre önce döviz uzerin-
deki tüm sınırlamalan kaldırarak kambiyo
sistemini serbestleştıren Romanya Merkez
Bankası National Bank. vatandaşlann sa-
tın alabileceği döviz miktanna sınırlama
getirdiğıni açıkladı. Aynca Rumenlerin al-
dıklan döviz miktan da pasaportlanna iş-
lenecek.
Romanya Merkez Bankası tarafından
yapılan yeni düzenleme çerçevesinde, Ru-
menler yılda en fazla 50 bin ley karşılığı dö-
viz alabilecekler. Bu ise şu andaki kur üze-
rinden bir Rumenin yılda en fazla 200 do-
lar alabilmesı anlamına geliyor. 50 bin ley
ise ortalama bir işçinin 5 aylık maaşına te-
kabül ediyor.
Yetkililer, bu sınırlamanın. Romanya'-
nın içjnde^bulunduğu döviz darboğazı
denlyle getirildiğini belirttiler.
Liderler TV'de canlı olarak yayımlanan açıkoturumda enflasyonu tartıştı
Demirel: Enflasyonun beli kırılacak(Baştarafi 1. Sayfada)
Demirel ile Inönü, hükümetin henüz üç ay-
hk olduğunu, seçim bildirgelerinde yer
alan vaatlerin, tek başlanna iktidar olama-
dıklan için koalisyon hükümetini bir so-
rumluluk altına sokmayacağuu belirterek
muhakfetin hücumunu savuşturdular.
Tartışmada belki de en çok merak uyan-
dıran konu, şubat ayı enflasyon rakamı-
nın ne olacağıydı. Ekonomiden sorumlu
Devlet Bakanı Tansu Çiller'in şubatta enf-
lasyonun yuzde 7 dolayında gerçekleşece-
ğini açıklaması, açıkoturumda muhalefe-
te büyük bir koz verdi. Yılmaz, Erbakan
ve Ecevit ocak ayındaki yüzde 11 'lik ra-
kama şubatta yüzde 7'nin eklenmesiyle, ilk
iki ayhk fıyat artışının yüzde 20'yi bula-
cağını, altı aylık enflasyon hedefîne iki ay-
da ulaşıldığını, yıl sonu için öngörülen yüz-
de 42'lik rakamın gerçekleşmesinin müm-
kün olamayacagını savundular.
Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Sara-
coğlu'nun bir süre önce, "Böyle giderse
enflasyon düşmez" şeklindeki açıklaması
da muhalefette yer alan partilerce sık sık
iktidara karşı kullanıldı. Ama Merkez
Bankası Başkanı'nın önceden beri savun-
duğu ve özel sektörün de üzerinde görüş
birliğine vardığı, Merkez Bankası'nın ba-
ğımsız olması, kontrolsüz para basımınm
önlenmesi konusuna ne iktidar ne de mu-
haiefet hiç dikkat çekmedi. öyle ki, Uğur
Dündar'ın ikinci turda, "Enflasyonu dü-
şürmek için ekonomik anayasa gerekli
midir" sorusuna konuşmacılar açık ve net
bir yanıt veremediler. Ekonomik anayasa-
nın belkemiğini oluşturacak ve enflasyo-
nu aşağıya düşürmede en etkili araç ola-
rak kullanılabilecek bağırasız bir Merkez
Bankası ile kontrollü bir para kullanımı,
böylelikle tartışma dışı tutuldu.
Açıkoturumda tnönü'yle Demirel sa-
vunmada iken Ecevit, Yılmaz ve Erbakan
hep hücumdaydılar. özellikle Ecevit, or-
taya koyduğu rakamlar ve kullandığı eko-
nomik terimlerle konuya hâkimiyetini gös-
terirken, hükümetin ilk 100 günü muha-
lefeti eleştirmekle geçirdiğini kaydetti ve
enflasyonu düşürme fırsatını kaçırdığını
söyledi. Ecevit, "Ekonomistler ve iş dün-
yasınca da paylaşılan görüşü şu cümleyle
dile getirdi "İlk 100 günde bu cesareti gös-
teremeyen ve bu fırsatı değerkndiremeyen
iktidarın, bundan sonra bunu göstermesi
çok zordur."
MÇP Genel Başkam Alpaslan Türkeş
ise, bir muhalefet partisinin lideri olması-
na karşın, yumuşak bir ttslup kullandı ve
iktidara kendi eserini ortaya koyabilmesi
için bir zaman tanınması gerektiğini söy-
ledi. özelleştirmenin renkli tartışma or-
tamı oluşturduğu açıkoturumda, son gün-
lerde 80 kalem malda fonlann yükseltilme-
si de gundeme geldi. Erbakan'ın fonlar
yükseltilerek bazı holdinglerin korunduğu-
nu öne sürmesine karşılık Demirel, 80 fon-
da yükseltilen fonlann ithalatın ancak yüz-
de 1.5'inioluşturduğunu kaydetti.
Son turun son konuşmasını yapan ve
eleştirileri yanıtlayan Başbakan Demirel,
geçmiş iktidardan devraldıkları durumu
anlatırken, "Bizim üstümüze çığ
düşmüştür" sözünü kullandı. Bugün ana
muhalefette olanlann iktidarda 96 ay kal-
dıklannı, ama enflasyonu düşüremedikle-
rini belirten Demirel, olumlu sonuçlann
ortaya çıkabilmesi için süre ve halkın gü-
venini istedi. Demirel, konuşmasını şubat
ayı enflasyon rakamı üzerindeki şu sözle-
riyle noktaladı: "Enflasyonun belini şubat
aymda kırmış olduğumuz görülecektir."
Eğer Çiller'in söylediği gibi enflasyon
yüzde 7 çıkarsa enflasyonun beli kınlmış
mı olacak? Yoksa Demirel çok daha dü-
şük bir rakam çıkacağını mı umuyor? Bu-
nu da iki gün sonra öğreneceğiz.
RP lideri Necmettin Erbakan'dan Demirere davet:
İkimiz karakucak güreşi yapalımGÜNSELİ ÖNAL (Ankara) - Siyasi
parti h'derleri, TRT'nin naklen yayımladığ
açıkoturumda enflasyon konusu ve Türki-
ye'nin ekonomik sorunlannı tartıştılar.
Uğur Dündar'ın yönettiği açıkoturumda,
altı lider, yaklaşık ikibuçuk saat boyunca
ağırlıklı olarak enflasyon rakamlan, itha-
lattaki fon uygulaması ve özelleştirme ko-
nuları üzerinde durdular.
TRT'nin Kavaklıdere'deki Genel Mü-
dürlük binasına ilk gelen lider, MÇP Ge-
nel Başkanı Alpaslan Türkeş oldu. Türk-
eş'ten beş dakika sonra, saat 20.35'te SHP
Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Er-
dal Inönü TRT'nin kapısına ulaştı. Bura-
da TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Er-
dem tarafından karşılanan lnönii, gazete-
cilerin televizyondaki liderler acıkoturum-
lan konusundaki sorularını "tzleyenler
beğeniyor" sözleriyle yamtladı.
Mesut Yılmaz, Inönü'den iki dakika
sonra TRT'ye geldi. Yılmaz, açıkoturum-
ların başanlı olup olmadığına seyircilerin
karar vereceğini söyledi. Yılmaz'ı, DSP
Genel Başkanı Bülent Ecevit izledi. Ece-
vit, tüm liderlere sorulan soruyu, "Açıko-
turumlann olması herhalde olmamasından
daha iyi. Açıkoturumun kurumsallaşma-
sı güzel bir şey" yanıtıyla karşıladı.
Ecevit'ten hemen sonra TRT'ye gelen
RP Genel Başkanı Erbakan ise Başbakan
Demirel'le ikili bir açıkoturuma çıkmak is-
tediğini söyledi. Erbakan, "Açıkoturum-
lar faydah oluyor, çok güzel yankılar aü-
yoruz. Ancak bir yandan bu açıkoturum-
lar devam ederken bir yandan da şu Sa-
yın Demirel'le bir karakucak güreşi yapıp
karşıhkh münakaşa etsek. Burada söyle-
nen söz kaybolup gidiyor" dedi.
TRT binasına son gelen lider, Başbakan
Süleyman Demirel oldu. Programm baş-
lamasına beş dakika kala TRT'ye ulasa-
bilen Demirel, "Programın yararh oldu-
ğuna inanmasam gelmem. Halk birinci el-
den bilgi abyor" derken, başbakanın hayli
sinirli olduğu gözlendi. Çevresindekiler,
Neve Şalom Sinagoğu'nun bombalanma-
sı olayı yüzünden Demirel'in canınm sıkıl-
dığını söylediler.
Makyaj odasından A Stüdyosu'na alı-
nan liderler, foto muhabirlerine birkaç da-
kika poz verdikten sonra, naklen yayına
geçildi. Bir kez ara verilen açıkoturumda
liderler üçer kez söz aJdıIar.
REKLAM DÜNYASI
Senî çok seviyonım
Genç, yakışıkh ve heyecanlı bir delı-
kanh, aşkını anlatırken Nestle Sütlü Çı-
kolata'dan medet umuyor. Ve sonunda
amacına ulaşıyor.
Manajanas/Thompson'un hazırladığı
Nestle Sütlü Çikolata fitmini Umur Tu-
ragay yönetti. Oyuncular, Didem Sözen
ve Emrah Süeren.
Türkiye'de 80 yıldır piyasada olan
Nestle, şimdi sütlü çikolatasıyla yeni bir
atılım içinde. Reklam filmi hem televiz-
yonlarda hem de sinemalarda gösterili-
yor.
Çok yakında sinemalarda, izleyicilere
Nestle sütlü çikolata ücretsiz dağıtılacak
ve yine reklam fılmini hatırlatan bir fo-
toğrafm kullanıldığı ilanlar çeşitli haf-
talık ve aylık dergilerde yer alacak.
Türkiye Forbes dergîsinde
Dünyanın önde gelen ekonomi dergile-
rinden Forbes'un, Uluslararası Reklam
Direktörü Peter SchofT, İsUnbul'da kal-
dığı bir hafta boyunca Türk iş dünyasının
ünlü isimleriyle haziran ayında yayımla-
nacak olan Türkiye dosyası ile ilgili te-
maslarda bulundu.
Ekonomik ve politik açıdan umut vaat
eden ülkeleri, ek halinde okurlanna tanıt-
ma geleneğine sahip olan Forbes, Türki-
ye için de yeni bir dosya hazırlıklanna
başladı.
Türkiye'nin ekonomik hayatına ilişkin
haberleri içerecek dosya, Amerika'da
737.768 okuyucuya ulaşırken Forbes'un
Çince baskısı olan Forbes Zibenjia'da da
yer alarak Hong Kong, Tayvan, Singa-
pur ve Malezya'da toplam 35.000 üst dü-
zey yönetıcıyle tanışma imkânı bulacak.
Bu sayede Türkiye toplam 772.768 yö-
netici masasında yeniden güncel konula-
nn arasında yerini alacak...
Repro'dan İzocam
tzocam, şubat ayı başından itibaren te-
levizyon ve basında yen; bir reklam kam-
panyasına başladı.
Bızimkıler dızisinin sevimli kapıcısı
Ercan Yazgan'ın yer aldığı bu kampan-
yayı Repro Reklam Ajansı hazırladı.
Uzun süreli olarak tasarlanan İzocam
tanıtım reklam stratejisinin başlangıcı
10'ar saniyelik 3 teaser ve 20 saniyelık bir
açış fılmınden oluşuyor.
Kaynağını doğadan alan camyünü.
sağlıklı bir ızolasyon malzemesı.
Ülkemizin tek, Ortadoğu ve Balkan-
lar'ın en büyük camyünü üreticisi tzo-
cam, kullanıldığı mekânlan sıcaktan ve
soğuktan konıyarak önemli ölçüde ener-
jı tasamıfu sağlıyor. örneğin, 5 cnr
kalınlığındaki İzocam'ın ısı yalıtımı 44T
cm kalınlığmdakı taş duvara ve 265 cm
kalınlığındaki beton duvara eşdeğerde.
1968 yılında ihracata başlayan İzo-
cam, 1991 yılında 6.000.000 dolarhk bir
dış satışa ulaştı.
TEKNOLOJİ ViTRJNJ
Kirliliğe karşı deniz yosunu
Bilimadamlan günümüzün en önemli
çevre sorunlanndan biri haline gelen
hava kirlıliğine değişik yaklaşımlarla çö-
züm getirmeye çalışıyorlar. Bu konuda
yapılan en yeni çalışmalardan biri de ye-
şil deniz yosunlanyla ilgili. New England
Elearic System adlı bir şirket kendi güç
santrallanndan çevreye yayılan karbon-
dioksit gazını dengelemek amaayla de-
niz yosunlanndan yararlanmaya çalışı-
yor. Yeşildenizyosunlan veyosunundi-
ğer türîen oldukça yüksek oranlarda
karbon gazı tüketiyorlar. Karbon gazı
yalnızca havayı kirletmekle kalmıyor
aynı zamanda dünya ikümirun ısınması-
na da neden oluyor. Bu plan daha önce
bazı şirketler tarafından uygulamaya
konan ağaç yetiştirme planımn bir
benzeri. Ancak bu konuda yapılan labo-
ratuvar denemeleri henüz emekleme aşa-
masında.
Yeşil >osunlann genfş çaplı bir üreti-
mini gerçekleştirmek için yapılan çalış-
malarda demir elementinin bir çeşit
gübre olarak etkili olduğu belirlenmiş.
Şirket yetkilileri ise çabşmalann gelece-
ğinden oldukça umutlular ve yeşil deniz
yosunlannın ağaçlardan çok daha fazla
miktarda karbondioksit gazını emeceği
ınancını taşıyorlar.
Huston'da 1993'te hizmete girmesi
planlanan bu muhteşem > apı elmas köprii
olarak nitelendirili.>or. \apunı tamam-
landıktan sonra şu anda kullanımda olan
Bti şeritli Baytonn Tüneli'nin yerine geçe-
çek oian köprii 8 şeritli olarak düşünül-
müş. Körfezin fırtuıa kuşağında yer ala-
cak olan köprii en şiddetli riizgârlara
karşı da> anıklılık kazanması açısından de-
ğişik bir dizaynla tasarianmış.
Çift-elmas adı verilen bu tasarım köpriiyü
saatte 240 km. hızla esen rüzg&nı karşı ko-
ruv abiliyor. Tasanmı Greiner adlı bir şirket
tarafından gerçekleştirikn köpri^ün da-
yanıklılığı geniş bir alana yayılan kabiolaria
arttırılıvor.
Üç boyutlu televizyonda film
Japonya'nın en büyük yayın kuruluş-
larından olan NHK geçen günlerde
oldukça heyecan yaratan bir açıklama
yaptı. Bu açıklama özel bir gözlük kul-
lanımına gerek bırakmayan üç boyutlu
televızyon üretimi üzerineydi. Henüzde-
neme aşamasında olan bu yeni televiz-
yonda üç boyutlu bir görüntü yaratmak
için çekimlerde 4 kamera kullanılıyor.
Bu kameralardan gelen resimler birbiri-
ne seri olarak bağlanan dışbükey lensler-
le birleşen LCD (sıvı kristal görüntü)
projeksiyon sisteminde gösteriliyor.
Dört ayn kamera ise birbirine paralel
olarak bağlı ve aralanndakı uzaklık ta
her zaman aynı kalacak şekilde düzen-
lenmiş. Bu dört ayn kameradan gelen
görüntüler bir multiplekserde kanştınla-
rak tek bir görüntü halinde LCD ekranına
gönderiliyor. LCD paneline gelen görüntü
ise buradan ilk önce dışbükey lenslerin ar-
kasındaki ekrana projeksiyon yoluyla ileti-
liyor. Lensler de bu görüntüyü 3 boyutlu
olarak aktanyor. Ancak resimlenn bu 3
boyutlu görüntusü ekrana 16 feet uzakhkta
bulunan izleyiciler için gerekli. Ekrana
daha yakından ya da daha uzaktan bakılı-
nca 3 boyutlu görüntü niteliği ortadan
kaikıyor. NHK araştırmacılan ilk dene-
melerini bir akvaryumdakı balığı çekerek
yapmışlar.
Yeni geliştınlen sistemin kısa adı
HDTV olan yüksek tanımlı televizyonlarla
birlikte götürülebileceği ya da gelecekte fı-
ber-optik kablolar yoluyla sinyallenn gön-
derilebileceğı belirülıyor.