Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5AYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT1992 PA2ARTESİ
10 DTJNYADA GEÇEN HAFTA
Kürtaja
kinı
karsı
INGÎLTERE
EDtP EMtL ÖYMEN (Londra) -
l'landa anayasasına göre kürtaj yasak.
Hiç kimse, hıçbır nedenle yasal olarak
kürtaj yaptıramıyor. Oysa her yasak
g bi kürtaj yasağı da coktan delinmiş.
Isteklilere Ingiltere klinikleri açık.
İrlanda makamlan hamilelikten
haberli değilse sorun, karşı kıyıda, yol
ve diğer işlem masraflanyla birlikte
5)0 sterline (5 milyon lira) çözülüyor.
Ama resmi makamlar işe kanşırsa
rnümkun değil. Tecavüze uğrayıp
hamile kalan 14 yaşında bir kız
çocuğunun bile kürtaj olamayacağı
mahkeme karanyla kesinleşti. Dublin
ve Londra'da feministlersokaklara
döküldüler. Dublin'de polisle
feministler yer yer çatıştılar. İrlanda,
İngiltere'nin gedikli eski sömürgesi,
anadili trlandaca olmakla birlikte,
Ingiliz dilinin Ingiltere dışında en
başanyla işlendiğı komşu bir ülke
sıfatıyla, Kuzey İrlanda sorunundaki
Katoliklik-Protestanlık boyutu
nedeniyle sürekli olarak Ingiltere'nin
gûndeminde kalan bir ülke. Bu
nedenle, 14yaşındakitalihsizkızın
dramı İngiltere'de geçen hafta
boyunca yankılandı. "Times" gazetesi,
bir koca sayfayı bu konuya ayırdı ve
bircümledeözetledi: "İrlanda,
cinselliğin ne olduğunu bilmiyor."
BBC televizyonunda bir
açıkoturymda Katolik papaz,
"İrlanda halkı, kürtaja karşı" deyince
salondaki kadın izleyicilerin sahneye
fırlayıp papaza bir saldırmadıklan
kaldı. "Halk değiJ, kilise öyle istediği
için bu çağda bu dram" diye
bağın yordu kadınlar. Kadın haklan
dayanışması, iki ada arasındaki denize
aldırmadan, trlanda'daki drama
Londra'nın göbeğinde sahipçıktı:
"Vurdumduymaz hükümet de tecavûz
kurbanına destek olmuyor" yazılı el
ilanlan dağıtıldı. Feministler, radyo ve
televizyonda, "Erkeğin canı istediği
zaman çocuk yapma hakkı var,
kadının bunu reddetme hakkı yok mu"
diye sordular. Soru-yanıt sürerken kız
çocuğu, ırzına geçen sefilin çocuğunu
karnında büyütüyor. Çok yakında,
kürtaj için tıbbi sınır da aşılmış olacak.
Taklitvi
mafya
lideri
ABD
ŞEBNEM ATtYAS (New York) -
Nevv York yeraltı dünyasının en güçlü
adamı olarak nitelendirilen John
Gotti'nin mahkemesi, iddianın telefon
konuşma kayıt bantlannıjüriye
dinletmesi ile sürüyor. Telefon
konuşmalannda John Gotti,
"Dokunulamayanlar" filmindeki rolü
ile Chicago mafya liderini canlandıran
Robert de Niro'yu hatırlatan bir
havada konuşurken peşpeşe ölüm
fermanlan veriyor. Geri planda Mona
Lisa müziği çalarken romantik bir
sesle konuşan Gotti, iddiaya göre
filmlerde izlediği mafya liderlerini
taklit ediyor. Gotti'nin yeraltındaki
sağ kolu olarak bilinen Frank
Locasio'nun banda aldığı telefon
konuşmalanndan birinde, Gotti'nin
mafya liden olduğunu ispatlayan
ifadesi söyle: "Eğer egoist bir patron
olsaydımmilyarderolurdum. Bizimle
ters düşen bir ortağamız olursa her
zaman sonu ölüm olur." İddianın
mahkemeye getirdiği teyplere göre
Gotti, New York'taçeşitli mafya
makamlannda sorumlu olduklan
bilinen ve öldürülen üç kişinin ölüm
fermanını onayladı. Bunlardan bir
tanesi New York'un en önemli
sendikalanndan Local 282'den
sorumlu Robert Dibernardo. Gotti,
mafya içinde "Dib" olarak
isimlendirilen Dibernardo'nun
öldürülmesi emrini hapiste ıken verdi.
1986'da ortadan kaybolan Dibernardo
hakkmda Gotti, kayıt bandında,
"Sammy bana onun arkamdan
konuştuğunu söyledi, ben de bunu
doğru kabulettim" ifadesini kullandı.
Aynı bantta Gotti, vücudunda yedi
kurşunla ölü bulunan bir mafya üyesi
hakkmda şunlan söyledi. "Louie
Dibono niye ölecek biliyor musun? Gel
dediğimde gelmedi de ondan. Bundan
başka birsuçu yok." Gotti, Dibono,
Dibernardo ve Gambino
ailesinin lideri Paul Castello'nun
ölümü dahil çeşitli yasadışı
faaliyetlerden yargılanıyor. İddia, tek
başına kayıt bantlannın Gotti'yi
hapise göndermeye yeterli delil
oluşturduğu görüşünde.
ÇAIJŞANLAREV
SORULARI
SORUNLARI
Yılmaz Şipal
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
ödaadi göadeıtimez.
Güzel bir kadınve basm özgürlüğüDtLEK ZAPTÇIOĞLU (Berlin) -
Berlin Sulh Ceza Mahkemesi, geçen
hafta ele aldığı bir davayla kamuoyunu
meşgul etti. Basın özgürlüğünü ve
ülkenin belli başlı saygın basın-yayın
kurumlarını da ilgilendıren dava bu
yanıyla "basının sınırlan nerede başlayıp
biter" sorusunu gündeme oturttu.
Alman VVestdeutscher Rundfunk
radyo-televizyon kurumunda çahşan iki
gazeteci, eski Doğu Alman istihbaratı
STASI ile sol terör örgütü Kızıl Ordu
Fraksıyonu (Baader-Meinhof)
arasındaki yakın ışbirlığıni incelemiş ve
araştırmanın sonuçlannı bir kitapta
toplamışlardı. Kitap ünlü Rowohlt
Yayınevi'nce basıldı. Basıldı ama
dağıtılamadı. Çünkü kitapta teröristlerle
bağlantılı olduğu belirtilen, onlarâ
yataklık yapan bir "güzel kadın"dan söz
edilmekteydi. Eğer "güzel kadın",
kimliği kamuoyuna açıklanmasaydı
kitabın dağıtılıp satılmasına karşı
gelmeyecekti; karşı gelse bile hâkimleri
ikna edemeyecekti. Ancak De'r Spiegel
dergisi, yayınevinden aldığı izinle
kitaptan bölümler yayımlamaya
başlayınca, ve "güzel kadın"ın aslında
Frankfurt'ta yaşayan Monika Haas
olduğunu açıkça yazınca olayın rengi
değişti. Üç çocuğunun ve kendisinin can
güvenliğinden endişe duyan "güzel
kadın" hemen mahkemeden kitabın
dağmmının durdurulmasına ilişkin
geçici bir kararçıkarttı. Bu arada
ALMANYA
gazetelerejnülakatlar vererek
teröristlerle bütün baglantılannı inkâr
etti ve bir komploya kurban edilmek
istendiğını anlattı. Geçen hafta
fotoğrafçılan ve kameramanlan
sevindirip bizzat duruşmaya gelen
Monika Haas, mahkemede "güzel
kadın"ın kendisi olduğuna ve hakkında
yazılanlann bir iftiradan ibaret olduğuna
dair yemin etti. Nitekim hâkim de
"bütün" işaretlerin davacının, kitapta
adı geçen güzel kadın olduğunu
gösterdiğine karar verdi ve kitabın bu
haliyle yayımlanmasını yasakladı. Veya
gazetecüer iddialannı kamtlayacaklardı.
Olan tabii konuyu aylarca araştınp
belgeleyen gazetecilere oldu. Kendileri
dışındaki bir derginin, Der Spiegel'in
'"işgüzarlığı"na kurban giden
gazetecilerin elinden bir şey gelmiyor.
Kitabın dağıtımı, ancak yazarlarının
mahkemede iddialannda haklı
olduklannı kanıtlamalanyla mümkün.
Ama bilgi kaynağı olarak kullandıkları
"muhbirler" çoğunlukla devlet memuru.
Bu sıfatlanyla "güzel kadın" aleyhindeki
iddialannı ve kanıtlarını gelip
mahkemeye açıklamaları neredeyse
imkânsız. Buna öncelikle kendi amirleri
karşı. Onlar, "Bu bilgiler şimdi
açıklanırsa devletin teröre karşı
yürütmekte olduğu operasyonlann
tehlikeye gireceğini" savunuyorlar.
Böylece gazeteciler, haber kaynaklannı
mahkemeye tanık olarak getirtemiyor.
Son yıllarda Almanya'da yapılmış olan
en iyi araştırmacı gazetecilik
örneklerinden biri böylece ya hepten
yayınevinin depolannda çürüyecek ya da
kitap en iyi ihtimalle "güzel kadın"a
ilişkin bölümlerine kara bant atılarak,
yani sansüre uğrayarak satışa
çıkartılacak. Herikidurumdada
kaybeden, basın özgürlüğü oldu. Der
Spiegel dergisi ise bir ismi yayımlamakla
ne kadar iyi haber aldığını göstereyim
derken daha önemli bir bilgiler paketinin
kamuoyuna ulaşmasını önlemiş olmakla
elbette övünemiyor.
PAPA, KARA AFRİKA'YI TAJKDİS EDÎYOR — Papa II.
John Paul, Afrika gezisinde. Önceki giin Senegal'in
başkenti Dakar'a ulaşan Katolik lider, olağaniistü büyiik
bir ilgiyle karşıiaştı. Papa tarafından takdis edilmek isteyen
ve üJkenİD en büyiik stadyumu olan Dakar Stadyumu'nu
tıka basa dolduran Senegaüiler, Papa'ya yoğun sevgi
gösterilerinde bulundular. On binlerce kişilik kalabalıgı bir
arada kutsayan Papa II. John Paul, diin bir başka Afrika
iilkesi olan Gambiya'ya geçti. Papa'nın gezisinin bir
sonraki duragı ise Gine. (Fotograf: REUTER)
Enrico Maciasb
seçim kampanyası
FRANSA
MİNE G. SAULNIER (Paris) -
MarsilyaO.M.futboltakımının.Adidas
ayakkabılannın ve daha bir sürü başka
şirketlerin sahibi Bernard Tapie,
Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın
eski göz bebeği ve yeni göz ağnsı olarak
Sosyalist Parti saflanndan bağımsız,
ama sosyalistlerle birlikte hareket eden
birmilletvekili. Halk arasında büyük bir
sempatizan grubu olan Tapie, başanlı bir
işadamı. başanlı birpolitikacı. Ulusal
Cephe lideri Jean Marie Le Pen'in ise can
düşmanı.
22 martta yapılacak bölge seçimlerinde,
Marsilya'yı içine alan Var eyaletinde
büyük bir düşüş kaydeden Sosyalist
Parti, Bernard Tapie'nin tarafsız
sosyalist yakınlığından yararlanarak bu
eyaletteki aday listesini parti eliyle j
belirlemek yerine onun yapacağı bir aday
listesini desteklemek karannı almıştı.
Kısacası bu bölgede Bernard Tapie,
"Cumhurbaşkanlığı Tercihi" adı altında
bağımsız bir liste ile seçimlere katılmak
ve kampanya yürütmek üzere
sosyalistlerden açık kart elde etmişti.
Genç veyakışıklı politikacı, türlü çeşitli
maceralardan sonra geçen hafta,
"Güney Enerji" adı altındaki siyasal
görüşünün bölge konseyine girmek üzere
seçimlere katılan aday listesini açıklamış
bulunuyor. Bozacının $ahidi kim olur?
Elbette şıracı. Adidas ayakkabılannın
sahibi Bernard Tapie'nin liste başı ise
ünlü modacı Daniel Hechter. Fakat
seçiıtfadaylan sıralamasından çok bir
"varyete" programını andıran Tapie'nin
listesinde, bizim gençliğimizin sanşın
bombası Mylene Demongeot da üçüncü
sırada. Onuncu sırada ise Türkiye ve
Fransa'da "Bütün dünya çocuklan,
silahlannızı atın ve yaşamaya bakın"
(Enfantsde tous pays...) diye başlayan
şarkısıyla pek tanınan Mağrip asıllı
şarkıcı Enrico Macias var. Bernard
Tapie'nin, bizim İbrahim Tatlıses usulü
aday listesi açıklandıktan sonra Sosyalist
Parti saflan epeyce kanştı. Bölgenin en
önemli kenti Marsilya'nın belediye
başkanı ve Sosyalist Parti'nin "büyük
başlanndan" Robert Vigouroux, nazik
bir dille, "Başka tür bir listeyi tercih
ederdim, ancak kişisel oyumu parti
disiplini gereği yine de Bernard Tapie'nin
listesine vereceğim" dedi. Vigouroux
kadar nazik olmayan bazı sosyalistler,
Mitterrand'ın desteklediği bu renkli
politikacıyı sert bir dille eleştinyor ve
"şaklabanlıkla" suçluyor, politikanın
müzikhol sahnesi olmadıgını ileri sürerek
ateş püskürüyorlar. Bernard Tapie'nin
şaşırtıcı "varyete" listesi karşısın3a en~ ~
koşulsuz Tapie yandaşlan bile küçük
dillenni yutarken Tapie türü seçim
kampanyası, hiç umulmadık bırisi
tarafından desteklendi. Hırçınlığı ve
kendisini beğenmişliğiyle tanınan kadın
yazar Marguerite Duras, televizyon
kameralannın içine baka baka, "Ben,"
dedi, "Bernard Tapie'yebayılıyorve her
yaptığını beğeniyorum. Onda bakan
olacak bir yetenek var. Her alanda bakan
olabilir, hatta kültür bakanı bile olabilir.
Ben Tapie'yi istiyorum!" Adidas'ın
patronuna bayılan Marguerite Duras,
herkese karşı böyle hoşgörülü değil. Le
Pen, Boris Yeltsin, Arafat ve Georges
Habbaş'tan nefret ediyor. Fransız
patinaj yıldızlan Duchesnay,
Mitterrand, sosyalizm ve Paris belediye
başkanı Jacques Chirac'a iyi not veriyor,
son olarak " Aşık" (L'Amant) kitabını
sinemaya uyarlayan yönetmen Jean
Jacques Annaud'ya tahammül
edemıyor. Kendisi için "Kötü yürekli bir
kadın" diyen ve Türkiye seyircisinin
"Ayı" filminden tanıdığı Jean Jacques
Annaud, Marguerite Duras'nın gerçek
yaşantısını anlattığı "Âşık" kitabından
son olarak müthiş güzellikte bir film
yaptı. Paris seyircisinin görmek için uzun
kuyruklar oluşturduğu bu filmi,
Marguerite Duras, henüz gidip görmeyi
reddediyor. Qelki gidip Bernard Tapie ile
seyreder, sonra da yönetmen Annaud'yu
birlikte eleştirirler. Yaşadığımız günler,
bir "Al gülüm, ver gülüm," dünyası değil
mi...
Rus polisindenTürk işçisine dayakHAKAN AKSAY (Moskova) -
Moskova'da ENKA firrnasına bağlı
Türk işcilerinin greyinde gerginlik had
safhaya tırmandı. Önceki gün grevci
işçiler ile Rusya polisi arasında olaylar
çıktı. Polisçok sayıda Türk işçisini
coplarla dövdü. Bazı grevciler gözaltına
alındı. Grev komitesi üyeleri,
haksızlıklarla mücadele etmek için çeşitli
eylemler düzenleyeceklerini açıkladılar.
Bir ay önce başlayan greve, önceki gün
doğumevi şantiyesinde çalışan ışçilerin
de katılma karan alması ortalığı
kanştırdı. ENKA Moskova yöneticileri,
bazı grevci işçilerin zorbalıkla öteki
işçileri yönlendirmeye çalıştıklannı,
doğumevi inşaatında çalışan Rus işçileri
evlerine gönderip altı teknik elemanı
rehin alarak olay çıkardığını ve söz
konusu teknik elemanlann ailelerinin
polise başvurduğunu ifade ettiler. Grevci
RbSYA
işçiler ise Rus işçilerin kendilerinı
desteklediklerini, altı teknik elcmanın da
gönüllü olarak şantiyede kaldığını,
ancak polisle sıkı işbirliği içindeki fırma
yönetiminin, aileleri kandırarak
İcendilerine karşı kışkırtma yoluna
gittiğini söylediler. Cuma günü bir grup
polisle, grevci işçiler arasında çıkan
tartışmada polisin göz yaşartıcı sprey
kullanması sonucu on bir işçi yaralandı.
Aynı günün akşamı otobüslerle söz
konusu şantiyeye baskın düzenleyen
çelik yelekli, kalkanlı ve coplu polisler
çok sayıda Türk işçisini dövdü. Olayı
gazetemize bildiren işçilerden Kubilay
Çelebi, bazı arkadaşlannın kan içinde
kaldığını, kimisinin ayakta
duramayacak halde olduğunu belirtti.
Çelebi, polisin uyan ateşi açtığını,
coplarla saldınya geçtiğinı ve daha sonra
da onlarca işçiyi gözaltına aldığını
söyledi. Gözaltına alınanlann bir kısmı
daha sonra bırakıldı. Ancak, ENKA
tarafından vizelerinin iptal edildiği
açıklanan51 grev önderinden 12'si
bırakılmadı. Gerek bu işçilerin, gerekse
de henüz yakalanmayan öteki 39
grevcinin sınır dışı edileceği açıklandı.
Grev komitesi başkanı Hüseyin Çam,
grevci 1300 işçinin, önderlerini
korumaya kararlı olduklannı, kimsenin
Türkiye'ye geri gönderilmesine izin
vermeyeceklerini ve ekonomik-sosyal
taleplerini alana kadar mücadelelerini
sürdüreceklerini açıkladı. Çam,
komitenin işçilere hâkim olmakta güçlük
çektiğini, bazı işçilerin, ENKA'nın
Moskova'daki çeşitli birimlerine baskın
ve sabotaj düzenlenmesi yolunda çaba
sarfettiğini, ancak kendilerinin
demokratik yöntemlerin
kullanılmasından yana olduklannı dile
getirdi. Rusya yönetimiyle ternasa
geçmeye çalıştıklannı, seslerini
duyurmak için çeşitli yürüyüş ve
gösteriler düzenleyebileceİclerini
kaydeden Çam, Türkiye resmi
çevrelerinin kendilerine ilgi göstermesini
ve Moskova'ya birinceleme heyeti
göndermesini istediklerini, devletin ilgi
göstermekte gecikmesi halinde oldukça
tatsız olaylann yaşanabileceğinden
korktuğunu ifade etti. ENKA'nın
Moskova'daki yöneticilerinden Sinan
Bora, gazetemize yaptığı açıklamada,
olaylan çıkaranlann bir grup militan işçi
olduğunu ve bunlann yakın zamanda
sınır dışı edilmesini beîclediklerini
vurguladı.
Trafik cezalanna beş misli zam geldiSTELYO BERBERAKİS (Atioa) -
Atina'da geçen hafta "ulusal birlik"
havası yaratılmaya çalışıldı. Yunanistan
Cumhurbaşkaru Konstantin Karamanlis
başkanlığında toplanan parti liderleri,
ülkenin dış ilişkileri konulannda ortak
bir siyaset uygulanmasının yollannı
aradılar. Başbakan Konstantin
Mitsotakis, ana muhalefet PASOK lideri
Andreas Papandreu, sol ittifak
SYNASPISMOS Başkanı Maria
Damanaki ve Komünist Parti Genel
Sekreteri Aleka Papariga,
Cumnurbaşkanı ile aynı masaya
oturdular ve kartlarını açtılar. Liderler
dış politika konusunda kendi gorüşlerini
sıraladılar, anladılar ki herkesin başka
bir telden çalmasınm ulusal çıkarlara hiç
biryaran yok. Liderler, Yunanistan'ın
komşu ülkeleriyle olan ilişkilerine ayn
ayrı gölgeler düştüğünün bilincine
YUNANİSTAN
vardılar ve Yunanistan'ın çeşitli
tehlikelerle karşı karşıya kalabileceği
görüşünde birleştiler. Arnavutluk,
Bulgaristan, Makedonya Cumhuriyeti
ve tabii ki Türkiye karşısında "ortak
cephe" oluşturmaya karar verdiler.
Ancak liderler yalnız Türkiye
ilişkilerinde tam bir görüş birligi
sağlayamadı.Herkes Türkiye ile
ilişkilerin sürdürülmesini istiyor. Ama
kimse yöntem konusunda Başbakan
Mitsotakis ile aynı görüşü paylaşmıyor.
Bu durum, parti liderlerinin
Türk-Yunan ilişkilerini birbirleri için
hâlâ bir malzeme olarak kullandığını
gösterdi. Yunanistan'ın Makedonya
Cumhuriyeti ile arasındaki isim ihtilafı
geçen hafta içinde de yakından izlcndi.
Dışisleri Bakanı Andonis Samaras,
Lizbon'da toplanan AT'li
meslektaşlanna, Makedonya
Cumhuriyeti'nin bu isim altında
tanınmasınm getireceği zarar ve ziyanlan
maddeler halinde sıraladı. Samaras'ın
Lizbon'da "İlgiyle izlenildiği" bildirildi.
Ancak ne derece başan sağladığı
öğrenilemedi. Bu da AT'nin ileride
Makedonya Cumhuriyeti'ni bu isim
altında tanıyıp tanımayacağına bağlı.
Arnavutluk'taki Yunan azınlıgının
"Omonia" yani "Birlik" adı altında
kurmuş olduklan siyasi partinin bu
ülkede yapılacak genel seçimlerden
"ıskat" edilmesi Atina ile Tiran'ın arasını
açtı. Güney Arnavutluk'ta yaşayan
Yunan azınlıgının bu arada "Arnavut
eşkıya"lann saldınsına uğradığı, ,'
dükkânlannın yağma edildiği,
kadınlanna tecavüz edildiği gibi
Atina'ya ulaşan haberler Yunan
millliyetçiliğini körükledi. Öyle ki bazı
"Fanatik Yunanhlar" Arnavutluğun bu
bölgesine "asayişi koruması
gerekçesiyle" ordugönderilmesini bile
istedi. Son olarak maliye bakanı Yannis
Paleokrassas'ın geçen hafta içinde
açıkladığı bir "mini vergi sistemi" ile yeni
trafik cezalan özellikle özel oto
sahiplerinin tüylerini ürpertti. Maliye
Bakanı, tüm Yunanistan'da 350 binden
fazla oto ile 100 binden fazla dairenin
vergi beyannamelerinde gösterilmediği
için ağır cezalar konulacağını açıkladı.
Trafıkteki kırmızı ışığı ihlal edenlere,
yanlış yere park etme ve her türdeki
trafik kuralını ihlal edenlere konulan
cezaların beş kat arttınlması da panik
yarattı.
Mültedlere
savaş
DANÎMARKA
FERRUH YILMAZ (Kopenhag) •
Avrupa ülkelerinin hükümetleri, son
yıllarda artan mülteci akınını
durdurabilmek için yasal olsun
olmasın her türlü yolu deniyorlar.
Danimarka'da, eski Adalet Bakanı
Erik Ninn-Hansen'in Tamil
mültecilerinin eşlerini veçocuklannı
yanlanna getirmelerini, yasalara aykın
bir şekilde engellemesiyle başlayan ve
şimdilerde Başbakan Poul Schlüter'in
siyasi yaşamını tehlikeye sokan
skandaldan sonra Adalet Bakanlığı
bünyesinde Filistinli mültecilerle ilgili
yapılan idari "yanhşlıklar" birbiri
ardına ortaya çıkanlmaya başlandı.
Şubat ayının başmda Kopenhag'da bir
kiliseye sığınan Filistinü mültecilere
"insani nedenlerle" oturma izni
vermeye yetkisi olmadıgını savunan
Adalet Bakanı'nın kendi
hukukçulanna haarlattığı ve yetkisi
olduğunu belirten bir notayı
kamuoyundan sakladığının ortaya
çıkmasından sonra bu sefer de
bakanlığın Birleşmiş Milletler Mülteci
Komiserliği'nden gelen bir mektubu
yanlışlıkla hem parlamentonun Adalet
Komisyonu'ndan hem Mülteciler
Kurulu'ndan hem de Filistinlilerin
avukatlanndan sakladığı ortaya çıktı.
Danimarka hükümeti, Lübnan'daki
durumun artık eskisi gibi tehlikeli
olmadıgını ve Lübnan'dan gelen
Filistinli mültecilerin geri
gönderilmesinde sakınca
bulunmadığını savunuyor ve Filistinli
mültecilere sığınma haîckı
tanımamakta ısrarediyordu.
Birleşmiş Milletler Mülteci
Komiserliği'nin Danimarka Dışisleri
Bakanlığı'na gönderdiği mektupta ise
Lübnan'daki duruma ilişkin karanlık
birtabloçiziliyor.