15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 .ŞUEAT1992CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTURSANAT 13 Tekstilde hareket • KültûrSer>isi-Colette Foex Calderon'un yapıtlanndan oluşan sergi 24 şubat pazartesi günü Töbank Sanat Galerisi'nde açılıyor.Calderon Fas'ta Prof Khalil Zaouit'in atölyesindeauto plastik" kurslanna katıîdı.Calderon zilk sergisini Tanca'da Legation Amencaine müzesinde açtı.Sanatçı çahşmalannı [Jstanbul'dasürdürüyor.(Fotograf Calderon'un Atadh çalışması) Edebiyatta kedi • KültürServisi-Gebze Belediyesi'nin her ay düzenlediği edebiyat etkinlikleri bugün saat I4.OO'de Türk ve dünya edebiyatında kedi imgesinin inceleneceği ve kendinin insanların gözündeki yerinin inceleneceği söyleşi ile sürüyor. Gebze Belediyesi Meclis Salonu'nda gerçekleştirilecek söyleşinin konuşmacıları Enis Batur, Gulper Refiğ ve Enver Topaloğlu. İnceleme yanşması • KültürServisi-Deviet Deneme Elemanlan Derneği'nce denetim ve üniversiteçevrelerineyönelik Katnu •Denetiminin Sorunları ve Çözüm îönerileri konulu bir inceleme ar aştırma yanşması düzenlendi. Yanşmaya son katılma tarihi 31 mayıs .olarak belirlendi.Yarışma sonucu ilk ıüç araştırmanın her bırıne 3 milyon Uira sonraki beş araştırmanın her 'birine de 5OO bin lira ödül verilecek. 'Yanşma şartnamesi Denetde İzmir PCad. Necipbey Apt. 22/6 adresınden jsağlanabilir. I Beyoğlu ve sinema îBKültür Servisi-Beyoğlu ve Sinema Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu AytaçAıman.Arman bugün katılacağı söyleşide Antrakt dergisi genel yayın yöhetmeni Turgut Yasalar'm sorulannı yanıtlayacak. Söyleşi saat I7.OO'de başlayacak. Okuma Tiyatrosu • KültürServisi-İnsancıl Okuma Tıyatrosu'nun etkinlikleri bugün 'Müştak Erenus'un şiirleri ile sürüyor ,bugün saat I5.OO'de Fırat Kitap jGalerisi'nde gerçekleştirilecek •'etkinlikte Erenus'un şiirleri okunacak. '(Yasa Cad.no.II kat.3 Kadıköy) Anatolia'da haftasonu • KültürServisi-Erman Koparan' ın Anadolu III (Doğu Karadeniz) konuiu saydam gösterisi bugün saat IŞ.OO'den itibaren Anatolia'da izlenebilir. Yarın ise Italyan yönetmen Antognoni'nin 'Gece' adlı filmi dünya klasikleri dizisinde gösterilecek.(349 99 OI). Maltepeli pessamlar • Kültür Servisi- Maltepeli ressamlann karma sergısi bugün Kartal'daki Maltepe Sanat Galerisi 'nde açılıyor. 16 mart tarihine dek sürecek sergide, Aysel Akyıldız. Şayeste Bengisu. Zerrin Benli, Melek Dumlu. Hafıze Elibollar, Meltem Erden. Ali Koçak, Pelin Korkulu, Gaye Köseoğlu, Yavuz Saraçoğlu, NüüferTokay, FilizTokcan (fotoğraftaki resim) ve Helga Uzlar'ın yapıtlan yer alıyor. Angela Carter öldü • AFP(Londra)- İngilizyazar Angela Carter, kansere karşı verdiği uzun mücadeleye rağmen geçen pazar günü yaşamımyitirdi. 1940 doğumlu Angela Carter, 1961 yıhnda Bristol Üniversitesi'ne girmeden önce bir süre Croydon Advertiser dergisinde çalıştı. Yazann ilk romanı "Shadovv Dance" 1966 yılında yayımlandı. Daha sonra kısa öyküler, radyo oyunları, senaryolar ve antolojiler yazdı. Ankara sergisi 27 şubata dek süren seramik sanatçısı Ünal Cimit bir aydır hastanede yatıyor Düşte yaşayan dev kardelen çiçeği ASLI KAYABAL (İstanbul) - Susan Sontag, 'Bir Metafor Ola- rak Hastalık' adlı kitabında, Dr. Bichat'ın sağhğı 'organların sus- kunluğu', hastalıgı ise onlann 'başkaldınsı' şeklinde tanımla- dığını aktanr. Yaklaşık bir aydır Haydarpaşa Numu- ne Hastanesi'nde yatan Ünal Cimit'in bir sanatçı gözü ile hastalığa getirdiği tanım ise şöyle, "Bu meslekte genelde organlar zorlandığından, organın tepkisi söz ko- nusudur. Bu tepki, sanatçıda diğer insan- lara göre 'fiziksel' ve 'düşünce zorlaması' şeklinde kendini gösterir. Sanatçıda has- taljk ikilem olarak vardır." Ünal Cımit'le ne Kuzguncuk'taki atöl- yesinde ne de sergi açtığı galerilerden bi- rinde buluştuk. Bir hastane odasında bir arayageldik. Doktorlann viziteçıkmala- nndan önceki erken bir saatte... Odanın içinde Cimit'in yaptığı karakalem eskiz- ler, sanat ve edebiyat dergileri ve kıtaplar var. Okunmuş kitaplar, yatağa bitişik küçük masanın üzerinde ayn bir yerde toplanmış. Yine Sontag'ın kitabından bir alıntı. Yazar. Groddeck'in 'hasta insan hasta- lıklarını kendi yaratır' dediğini iletiyor okura. İşte Cimit'in bu konuda düşün- dükleri, 'Kişi kendi hastalığının nedeni- dir... Ama yeterli değil bu. Kişiyi ve sa- natçı kişiliğini etkileyen geniş kapsamlı bir duyarlılıktır. Kişi, kendi kendini has- ta etmiyor. Kendini hasta eden diğer in- sanlann etkisi altında. çünkü onlardan alabildiğinc hasta algılanmakta." Atölyede geçen bir gün ile hastane oda- sında geçirılen bir gün. Ayn ikimekân.Bu ikimekânınpaylaştığıortaközelliklerola- bilir mi? Ünal Cimit her iki mekânda da kendini nereye oturtuyor? Hastane odasıntn penceresinden çirkin yapılann öbeklendiği E-5 ve çevresine doğru bakı- yor önce Cimit ve şunlan söylüyor: "Bir sanatçımn en ağır ve en önemli işi düşün- mektir. Bu eylem, evinde, atölyesinde, yolda ya da her yerde olabilir. Bu yönden bakarsak sanatçı hastanede hiç boş dur- maz. Yoğun birçalışma içindedir. Atölye yalnızca bir uygulama alanıdır. Benim için hastanede geçen zaman 'ölü bir za- man' değil. Burada zaman yine yetmiyor bana. Başkalan için 'yitik' görûnen za- man benim için yeterli bile değil." Okumak, yazmak, düşünmek... Ci- mit'in hastanedeki uğraşısı bu. Hastane, Seramik \e hevkel sanatçısı Ünal Cimit hastanedeki günlerini okuvarak yaza- rak ve düşünerek geçiriyor. (yanda). Yukarıdaki fotoğraf ise 1982'de çe- kilmiş. 'dışardaki yaşamdan' bir kopuşu ifade etmiyor. Cimit. "Görsel sanatçı, bir ozan gibi çok ötelerde düşleme yapabilir. Sa- natçı görülmeyeni görmek, duyulmayanı duymak gibi hatta metafiziksel denebile- cek güçlere sahiptir." Ünal Cimit geçen yılın sonlanna doğru İstanbul'da bir sergi açtı. Sanatçımn şu sıralar Toprağı Sevgiledim' adlı bir diğer seramik-heykel sergisi Ankara'da Devlet Resim Heykel Müzesi Arif Hikmet Ko- yunlu Salonu'nda 27 şubata dek sürüyor. Cimit'in sanatı ile olan öyküsü 1950'ler- de başlı>or. Güzel Sanatlar Akademisi*- nde Halıl Dıkmen ve Bedri Rahmi Eyü- boğlu atöhelerine devam eıtıkten sonra Menderes döneminde burslu öğrenci ola- rak Almanya'ja gitmiş. Sıkıntılı bir dö- nem bu Cimit'in yaşamında. Devlet Sera- mik Meslek Okulu'nu üstün başan ile bi- tirmiş. Bu 'üstün başan' sözü Cimıt'i hem kızdınvor hem de söylemeden ede- miyor. Çünkü zor koşullarda geçmiş bir yaşamın anıları söz konusu. Sanalçının deyişi ile "zor anılar': Menderes dönemi- nin gelmeyen bursları. aç geçirilen gün- ler, Frankfurt'taki Amerikan Gazinosu'- nda iki yıl süren bulaşıkçılık ve korkunç bir valnızlık. Ama tüm bu olumsuz ko- şullar Cımıt'ı kendi kendine verdiği söz- den caydırmamış. O da eğitimini başan ile bitirmek. Almanya'da Devlet Seramik Meslek Okulu'nu bitirdikten sonra bir süre hey- keltraş Fr. Schmit Reuter'in asistanhğını yapmış. Yine Almanya'da çeşitli seramik ve porselen fabrikalarında From ve De- kor tasanmcılığı ve bölüm yöneticiliği görevlerini üstlenmiş.Türkiye'ye dön- dükten sonra,Ezacıbaşı Süs ve Mutfak Eşyalan Fabrika Müdürlüğü,I976'da ise Güzel Sanatlar Akademisi Seramik bö- lümü.alçı şekillendirme atölyelerine öğ- retim görevlisi olarak atanmış. Ödüller...I955'de Batı Almanya'- da(Würgendorf Haigler)"Genç Sanatçı- lar Başan ödülü'.I96I'de Italya'da "Ma- sallardan Yorjimlamalar" ödülü.I982'de Devlet Resim Heykel Sergisi ödulü, I982'de İstanbul'da Abdi İpekçi Dostluk ve Başan Sergisi Ödülü,I982'de Sehpo- cam Fuarı'nda Yılın Sanatçısı başan ödülü. Ünal Cimit'in yapıtlan Ankara ye .İzmir Devlet Resim Heykel Müzeleri'- nde.Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde, Ankara İş Bankası Sanat Koleksiyonu'- nda,İstanbul Akbank Sanat Koleksi- yonu'nda,İzmir Selçuk Efes Müzesi'nde, yurtiçi ve yurtdışındaki çeşitli özel kolek- siyonlardabulunuyor. Cimit yakın gelecekte bir Kıbns sergi- si, ardından Almanya. Hollanda ve Amerika'yı kapsayacak bir dizi yurtdışı sergi gerçekleştirmeyi amaçlıyor. İki de de\ projesi var: Biri doğduğu kent Kara- deniz Ereğlisi'ne eğrelti otundan esinle- nerek anıtsal bir heykel dikmek. Şu anki Atatürk heykelinin Ereğli ile ilgili bir anıt olmadığını, Uzun Mehmet ve Alemdar Deniz Savaşf ndan hiç söz edilmediğini aktanyor. İkinci proje, To'roslar ve Erciyes'in zir- vesine, kilometrelerce uzaktan görülebi- lecek. kardelen çiçeği anıtından yorum- lanan dev bir heykel dikmek. Sanatçı, her iki projenin de gerçekleşebilmesi için bir kuruluşun maddi desteğine gerek duydu- ğunu söylüyor. Hastane ve sanatçı... Cimit hastanede geçirdiği günleri dolu dolu yaşasa da as- lında "sıkılmış'. yine uzaklara dalıyor ve şunlan söylüyor: "Sanatçı yaşadığı or- tamda iyi ve güzeli bulup çıkartabilmeli- dir. Hastane penceresinden baktığımda görünen ışıklarda, mutlu ve mutsuz, sev- gi dolu ve sevgisiz yaşamları onlarla bir- likte yaşayabilmek ve görmek bir sanatçı için doğaldır." "Beni Deli Etme"filmidün dört sinemada gösterime girdi Şımarık çocuk hayatı öğrenîyor büyüyor Kültür Servisi- Yeni boşanan annesinin yeni erkek arkadaşını kabullenemeyen bir çocuğun öyküsünü konu alan 'Driving Me Crazy - Beni Deli Etme" dün îstanbul'da Şişli Site, Kadıköy Süreyya, Beyoğlu Beyoğlu ve Çemberlitaş Şafak sinemalarında gösterime girdi. Film, önümüzdeki haftalarda da diğer Türkiye sinemalarında gösterilecek. "Beni Deli Etme", Dutch Dooley adı- nda, dürüst ve iyi kalpli bir adamın öy- küsünü anlatıyor. Yaşamını kazanmak için çimento kamyonlan kiralayan ve sade bir yaşam süren Dooley, belki de ilk "macerası"nı, kocasından yeni boşanan sevgilisinin oğlu Doyle ile paylaşıyor. Doyle'u Atlanta'daki yatılı okulundan alarak tatil için eve getirmeyi amaçlayan ve birlikte çıkacakları bu yolculukta bir dostluk kurmayı düşünen Dooley, buluğ çağındaki bu yaramaz erkek çocuğunun aynı fikirde olmaması nedeniyle zor an- lar yaşıyor... Filmin adı, "Beni Deli Etme", Dooley'nin bu yolculukta sık sık söylediği sözler, belki de... Yönetmenliğini Peter Faiman'ın üst- lendiği film, sinemanın birçok kez eğil- diği bir konuyu yine duygusal yönlerini de katarak bir komediye dönüştürüyor. "Beni Deli Etme", aynı zamanda Ameri- kan sinemasının hiç vazgeçmeden çevir- diği yol fılmlerine de bir örnek. İlk filmi "Crocodile Dundee" ile 1986 yılında bü- yük ün kazanan Peter Faiman, sinemaya geçmeden önce televizyon için önlü isim- lerle komedi şovlar düzenledi. Avustral- yalı Faiman, 1977 yılında gösterime gi- ren ve 26 ülkede ekrana gelen Paul Ho- gan Shovv'un yönetmenliğini de üstlen- mişti. Frank Sinatra, Sammy Davis Jr., Olivia Nevvton-John, Elton John gibi ünlü müzisyenlerle özel müzik program- lannın yönetmenliğini üstlendi. Ed O'Neill, Ethan Randall. JoBeth \Villiams, Christopher McDonald ve Ari Meyers'in başrollerini paylaştıklan fil- min görüntü yönetmeni, geçen yıl Türki- ye sinemalarında da gösterime giren "Özel Bir Kadın-Pretty VVoman" fıl- minin ardındaki Charles Minsky. Filmin müziğini ise "Back to the Future" filmi- ne imzasını atan Alan Silvestri yapmış. Filmde Dutch Dooley'i en son Carl Reiner'ın "Sibling Rivalry" filminde Kirstie Alley ve Jami Gertz ile birlikte başrolleri paylaşan Ed O'Neill can- landırıyor. "Beni Deli Etme" filmindeki rol arka- daşı JoBeth VVillıams, O'Neill'ı şöyle an- latıyor: "Bir yere kadar Ed bana Spencer Tracy'yi anımsatıyor. Her ikisi de perde- de korkunç bir güce sahip ve çok erkekçe görünmelerine karşın herkes onlarla ra- hatça anlaşabiliyor ve hemen ısınabili- yor." "Beni. Deli Etme" filminin yaramaz küçük oyuncusunucanlandırmakta önce güçlük çeken yapımcılar, sonra Ethan Randal'da karar kılmışlar. Yönetmen Peter Faiman, "Bizim aradığımız kişi, filmin başmda şımarık birini oynarken, film ilerledikçe bunun tam tersini aksettirebilecek biri ol- malıydı. Aynı zamanda çalışkan bir çocuk an- yorduk, bizleri dinleyebilecek ve filmde- İci rolündeyoğunlaşabilecek birini. Bun- lan fazlasıyla Ethan Randal'da bulduk. Bizi tek korkutan,filminçekimleri sırası- nda Ethan'ın sesinin kartlaşması ve bo- yunun birden uzamasıydı" diyor. Peter Faiman'ın Yönetmenliğini üstlendiği güldürü filminde annesinin sevgilisiyle bir türlü anlaşamayan Doyle'u, Ethan Randall canlandınyor. Yıldırım'ın bakır heykellerî Kültür Servisi- "Yıllar önce onu çahşırken izlerken ancak bir deli bu ko- şullarda. bu denli inatla çahşabilir, diye düşünürdüm. Bugün eserlerini görünce bir sanatçımn ancak yarattıklanyla var olabileceğinin gücüne bir kez daha tanık oldum." Ressam Yusuf Kâtipoğlu, heykeltıraş Akın Yıldınm'ı bu sözlerle anlatıyor. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sa- natlar Fakültesi'nin sekiz yıl yaşayan Temel Sanat ve Bilimler Bölümü'nün toplam üç mezunundan sanatçıhkta di- reten tek üyesi Yıldırım, 1963 Ordu do- ğumlu. Kuzguncuk'ta başlattığı "ışıltı- lı" serüvenini aynı inat ve kararlılıkla sürdürüyor: Bebek'te Tuğray Sanat Galerisi'nde açtığı üçüncü kişisel sergi- siyle.Işıltılı bir serüven. Evet, malzeme- sinin çinko, ağaç, mermer ya da çamur olmamasının sırrı da burada. "Bakır, çünkü öncelikle dayanıklı bir metal. Ama seçimimdeki asıl neden. pek çok malzemede olmayan doğal bir ışığı, rengi taşımasından; bu ışığa, bu kıpırtı- lara tutkulanmamdan." Başlangıçta en yalın biçimiyle bakır, dövülerek. kalıpsız, kaynakla şekillen- dirilirken zaman içinde elle dökme ile işlenerek figürleşmeye başlamış. "Bu serginin temel özelliklerinden biri bu. Teknik aynı olmakla birlikte, görsel boyutta, tasanmla farklılık kazanıyor. Bakır ve gümüş alaşımlannın yarattığı doku farklılığı. ışığı da farkhlaştınyor. "Bir müzik aleüyle organizmaya ula- şan bakır, yapılabilecek tüm soyutla- malarla insan figürüne ulaşıyor. "İnsan fıgürünü en aşırı, zıt kutuplara taşıyarak" diyor. Yıldınm'ın sergisi ni- san ayında Ankara'da Turkuvaz Sanat Galerisi'nde sergilenecek. BİZ VE ONL AR TÜRKİYE'DE ETNİK AYRIMCILIK ARAŞT1RMA - RÖPOHTAJ ŞengCn Kılıç Tırmondırdıgı ÇohHno TeMikesi AynnKilığın Torihscl Köfcleri Çf BSIgaUni* Oigular v« DCfünceler Çenokkolt: Bayramif Artüt Sekın; Konva: Eskilçrte M e Anlo- fomıyoHor; Acfana: Biz Hcp R«ro<k»ydH<; Menin: MohoHeler Sımr. Söyfofiler Hogop SivosJıyon: Kcndîrmzi Aıtnfck Oiorok Kabul Ehniyarvz; Ytldfcnm Kof: Birlestirid Zomk Sendikaianiır; Mural Wge: Mtf- liytHilik Virüs istilosı Gibi; Günay Aslan: Tûrlc'ün Yofamınde Kürt'e Yer Yok; Ümit Fırat: Tûrkler'in MiKyetfi Otmoya Hak- lonYok. GünlSk BOMIMI Kürt Sorununa Bokı^t siyahbeyaz METIS GÜNCEL Ü EYLEM GÜNLÜGÜ ZONGULDAK MADEN GREVİ VE YÜRÜYÜŞÜ Kasım90-Ocak91 ARAŞTIRMA • RÖPORTAJ Sevkufhan N. Karakaş Zonguldok Grev» Giimtden Qnc« • Grev vo Yûrüyü} İfin NaM Karar Alındı? • Eylamin Öyküsü • Barikoton Onünd* • Bir Yıl Sonra • Söyltftlt: İffil»r, S«odilcocılor, Oöncmin Bofbakanı, Bokonları v« Porh'tibr • Mod«n iffitiyl* Halkın Dayonifmotı • Eylcmdan Gariy* Katon: Oenayim slyahbeyaz METİS GÜNCEL "Mösyö Butterfly" 26-29 şubat tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul'da M.Butterfly'm kişiliğinde doğu-batı çelişkisi DİKMEN GÜRÜN UÇARER (istanbul) Şehir Tiyatroları Harbiye Muh- sin Ertuğrul Sahnesi David Henry Hwang'ın Amerika ve İngil- tere'de hayli ilgi uyandıran bir oyununu sahneliyor. pavlaşıyorlar. Ali Taygun oyunun temasının 'ileti- şim' oiduğunu söylüyor. "İnsanlar genel- de sıfatlarla tanımlanıyor. Bir insanı sı- fatlar manzumesî halinde ifade etmeye çalışıvoruz ve bir insan hakkında ne ka- dar ayrıntılı sıfat kullanırsak o insanı o kadar iyi tanıdığımızı sanıyoruz. Yazar, bunun tersi birdurumu ele alıyor. Tek bir sıfatla birçok insanı tanımlamaya kalktı- ğımı/ zaman iletişimin nasıl ortadan kalktığını anlalıyor." Butterfl> tiplemesinin oyunla ilişkisini şöyle açıklıyor Taygun: "Diplomat Çinli sevgilisinden bir çocuğu olduğuna bile inanıyor. Onun erkek oiduğunu mahke- me sırasında öğreniyor. Ya/ar ise bunun nasıl mümkün olabileceğıni .sorguluyor Bu duşünceyi takip ederken dıplomatın bir Doğulu şablonuna âşık olduğu sonu- Çinli bir oyuncuya âşık olan Fransız diplomatın ve sevgilisinin öyküsü "M. Butterfly.' Casusluk suçundan yargıia- nan diplomatın mahkeme sırasında yir- mi yıllık sevgilisinin erkek oiduğunu öğ- rcnmesi, 1986'da Nevv York Times'a konu olmuştu. Yazar Hvvang "Diploma- tın bir kişiye değil, hayali bir stereotipe âşık olduğu görüşüne vardım... Buradan bir oyun çıkar diye düşündüm. Dekonst- rüktivist bir Mademe Butterfly Şapma fıkri hemen sardı bem" diyor. Oyunun yönetmeni Ali Taygun, koreg- rafi Çinli bir dansçı tarafından yapılıyor. Xing Hong Pekin'de eğıtım görmüş ve ünlü Pekin Operası'nda çalışmış bir sa- natçı. Şimdı ise Bern'de yaşıyor. Cüneyt Türel ve Salih Sarıkava'nın yanı sıra Ata- can Arscven. Berrın Kopcr, Kerem Yıl- mazer ve Bilge Zobu da başlıca rolleri cuna vanyor. "Evet, Mademe Butterfly, bu şablonun en belirgin örneği değil mi? Yine Ali Taygun Butterfly tiplemesinin oyunda çok sık geçtığini vurguluyor. "Bir insan, eğer kafasında bir Doğulu şablonu taşıyor ve bütün Doğululan bu şablonla görüyorsa, bir kadın şablonu taşıyor ve tüm kadınlan bu şablonla gö- rüyorsa o zaman somut bir insana değil, bir şablona âşık demektir bu." Oyunu şu açıdan da ilginç buluyor Ali Taygun: "Türkiye'nin bir özelliği de hem Doğulu hem Batılı olması. Oyun; Doğu ile Batı çelişkisini ele alıyor. Batıh'nın Doğulu'yu. Doğulu'nun da Batılı'yı bir şablon olarak görmesi ve bunun sonucu ortaya çıkan yanlışlan irdeleyen bir oyun. İki arada kalmış bir ülke olarak bu oyundan dikkat çekicj_ benzetmeler çı- kartabiliriz kuşkusuz. Öte yandan kadın erkek çelişkisini ele alacak olursak erkek- lerimizın kadına bu oyunun kahramanı gibi baktıkları bir gerçek. Bu açıdan da yararlı sonuçlara varabiliriz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle