Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 .ŞUEAT1992CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTURSANAT 13
Tekstilde hareket
• KültûrSer>isi-Colette Foex
Calderon'un yapıtlanndan oluşan
sergi 24 şubat pazartesi günü Töbank
Sanat Galerisi'nde açılıyor.Calderon
Fas'ta Prof Khalil Zaouit'in
atölyesindeauto plastik" kurslanna
katıîdı.Calderon zilk sergisini
Tanca'da Legation Amencaine
müzesinde açtı.Sanatçı çahşmalannı
[Jstanbul'dasürdürüyor.(Fotograf
Calderon'un Atadh
çalışması)
Edebiyatta kedi
• KültürServisi-Gebze Belediyesi'nin
her ay düzenlediği edebiyat etkinlikleri
bugün saat I4.OO'de Türk ve dünya
edebiyatında kedi imgesinin
inceleneceği ve kendinin insanların
gözündeki yerinin inceleneceği söyleşi
ile sürüyor. Gebze Belediyesi Meclis
Salonu'nda gerçekleştirilecek söyleşinin
konuşmacıları Enis Batur, Gulper Refiğ
ve Enver Topaloğlu.
İnceleme yanşması
• KültürServisi-Deviet Deneme
Elemanlan Derneği'nce denetim ve
üniversiteçevrelerineyönelik Katnu
•Denetiminin Sorunları ve Çözüm
îönerileri konulu bir inceleme ar
aştırma yanşması düzenlendi.
Yanşmaya son katılma tarihi 31 mayıs
.olarak belirlendi.Yarışma sonucu ilk
ıüç araştırmanın her bırıne 3 milyon
Uira sonraki beş araştırmanın her
'birine de 5OO bin lira ödül verilecek.
'Yanşma şartnamesi Denetde İzmir
PCad. Necipbey Apt. 22/6 adresınden
jsağlanabilir.
I
Beyoğlu ve sinema
îBKültür Servisi-Beyoğlu ve Sinema
Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu
AytaçAıman.Arman bugün
katılacağı söyleşide Antrakt dergisi
genel yayın yöhetmeni Turgut
Yasalar'm sorulannı yanıtlayacak.
Söyleşi saat I7.OO'de başlayacak.
Okuma Tiyatrosu
• KültürServisi-İnsancıl Okuma
Tıyatrosu'nun etkinlikleri bugün
'Müştak Erenus'un şiirleri ile sürüyor
,bugün saat I5.OO'de Fırat Kitap
jGalerisi'nde gerçekleştirilecek
•'etkinlikte Erenus'un şiirleri okunacak.
'(Yasa Cad.no.II kat.3 Kadıköy)
Anatolia'da haftasonu
• KültürServisi-Erman Koparan' ın
Anadolu III (Doğu Karadeniz) konuiu
saydam gösterisi bugün saat IŞ.OO'den
itibaren Anatolia'da izlenebilir. Yarın
ise Italyan yönetmen Antognoni'nin
'Gece' adlı filmi dünya klasikleri
dizisinde gösterilecek.(349 99 OI).
Maltepeli pessamlar
• Kültür Servisi- Maltepeli ressamlann
karma sergısi bugün Kartal'daki
Maltepe Sanat Galerisi 'nde açılıyor.
16 mart tarihine dek sürecek sergide,
Aysel Akyıldız. Şayeste Bengisu. Zerrin
Benli, Melek Dumlu. Hafıze Elibollar,
Meltem Erden. Ali Koçak, Pelin
Korkulu, Gaye Köseoğlu, Yavuz
Saraçoğlu, NüüferTokay, FilizTokcan
(fotoğraftaki resim) ve Helga Uzlar'ın
yapıtlan yer alıyor.
Angela Carter öldü
• AFP(Londra)- İngilizyazar Angela
Carter, kansere karşı verdiği uzun
mücadeleye rağmen geçen pazar günü
yaşamımyitirdi. 1940 doğumlu Angela
Carter, 1961 yıhnda Bristol
Üniversitesi'ne girmeden önce bir süre
Croydon Advertiser dergisinde çalıştı.
Yazann ilk romanı "Shadovv Dance"
1966 yılında yayımlandı. Daha sonra
kısa öyküler, radyo oyunları,
senaryolar ve antolojiler yazdı.
Ankara sergisi 27 şubata dek süren seramik sanatçısı Ünal Cimit bir aydır hastanede yatıyor
Düşte yaşayan dev kardelen çiçeği
ASLI KAYABAL (İstanbul) -
Susan Sontag, 'Bir Metafor Ola-
rak Hastalık' adlı kitabında, Dr.
Bichat'ın sağhğı 'organların sus-
kunluğu', hastalıgı ise onlann
'başkaldınsı' şeklinde tanımla-
dığını aktanr.
Yaklaşık bir aydır Haydarpaşa Numu-
ne Hastanesi'nde yatan Ünal Cimit'in bir
sanatçı gözü ile hastalığa getirdiği tanım
ise şöyle, "Bu meslekte genelde organlar
zorlandığından, organın tepkisi söz ko-
nusudur. Bu tepki, sanatçıda diğer insan-
lara göre 'fiziksel' ve 'düşünce zorlaması'
şeklinde kendini gösterir. Sanatçıda has-
taljk ikilem olarak vardır."
Ünal Cımit'le ne Kuzguncuk'taki atöl-
yesinde ne de sergi açtığı galerilerden bi-
rinde buluştuk. Bir hastane odasında bir
arayageldik. Doktorlann viziteçıkmala-
nndan önceki erken bir saatte... Odanın
içinde Cimit'in yaptığı karakalem eskiz-
ler, sanat ve edebiyat dergileri ve kıtaplar
var. Okunmuş kitaplar, yatağa bitişik
küçük masanın üzerinde ayn bir yerde
toplanmış.
Yine Sontag'ın kitabından bir alıntı.
Yazar. Groddeck'in 'hasta insan hasta-
lıklarını kendi yaratır' dediğini iletiyor
okura. İşte Cimit'in bu konuda düşün-
dükleri, 'Kişi kendi hastalığının nedeni-
dir... Ama yeterli değil bu. Kişiyi ve sa-
natçı kişiliğini etkileyen geniş kapsamlı
bir duyarlılıktır. Kişi, kendi kendini has-
ta etmiyor. Kendini hasta eden diğer in-
sanlann etkisi altında. çünkü onlardan
alabildiğinc hasta algılanmakta."
Atölyede geçen bir gün ile hastane oda-
sında geçirılen bir gün. Ayn ikimekân.Bu
ikimekânınpaylaştığıortaközelliklerola-
bilir mi? Ünal Cimit her iki mekânda da
kendini nereye oturtuyor? Hastane
odasıntn penceresinden çirkin yapılann
öbeklendiği E-5 ve çevresine doğru bakı-
yor önce Cimit ve şunlan söylüyor: "Bir
sanatçımn en ağır ve en önemli işi düşün-
mektir. Bu eylem, evinde, atölyesinde,
yolda ya da her yerde olabilir. Bu yönden
bakarsak sanatçı hastanede hiç boş dur-
maz. Yoğun birçalışma içindedir. Atölye
yalnızca bir uygulama alanıdır. Benim
için hastanede geçen zaman 'ölü bir za-
man' değil. Burada zaman yine yetmiyor
bana. Başkalan için 'yitik' görûnen za-
man benim için yeterli bile değil."
Okumak, yazmak, düşünmek... Ci-
mit'in hastanedeki uğraşısı bu. Hastane,
Seramik \e hevkel sanatçısı Ünal Cimit hastanedeki günlerini okuvarak yaza-
rak ve düşünerek geçiriyor. (yanda). Yukarıdaki fotoğraf ise 1982'de çe-
kilmiş.
'dışardaki yaşamdan' bir kopuşu ifade
etmiyor. Cimit. "Görsel sanatçı, bir ozan
gibi çok ötelerde düşleme yapabilir. Sa-
natçı görülmeyeni görmek, duyulmayanı
duymak gibi hatta metafiziksel denebile-
cek güçlere sahiptir."
Ünal Cimit geçen yılın sonlanna doğru
İstanbul'da bir sergi açtı. Sanatçımn şu
sıralar Toprağı Sevgiledim' adlı bir diğer
seramik-heykel sergisi Ankara'da Devlet
Resim Heykel Müzesi Arif Hikmet Ko-
yunlu Salonu'nda 27 şubata dek sürüyor.
Cimit'in sanatı ile olan öyküsü 1950'ler-
de başlı>or. Güzel Sanatlar Akademisi*-
nde Halıl Dıkmen ve Bedri Rahmi Eyü-
boğlu atöhelerine devam eıtıkten sonra
Menderes döneminde burslu öğrenci ola-
rak Almanya'ja gitmiş. Sıkıntılı bir dö-
nem bu Cimit'in yaşamında. Devlet Sera-
mik Meslek Okulu'nu üstün başan ile bi-
tirmiş. Bu 'üstün başan' sözü Cimıt'i
hem kızdınvor hem de söylemeden ede-
miyor. Çünkü zor koşullarda geçmiş bir
yaşamın anıları söz konusu. Sanalçının
deyişi ile "zor anılar': Menderes dönemi-
nin gelmeyen bursları. aç geçirilen gün-
ler, Frankfurt'taki Amerikan Gazinosu'-
nda iki yıl süren bulaşıkçılık ve korkunç
bir valnızlık. Ama tüm bu olumsuz ko-
şullar Cımıt'ı kendi kendine verdiği söz-
den caydırmamış. O da eğitimini başan
ile bitirmek.
Almanya'da Devlet Seramik Meslek
Okulu'nu bitirdikten sonra bir süre hey-
keltraş Fr. Schmit Reuter'in asistanhğını
yapmış. Yine Almanya'da çeşitli seramik
ve porselen fabrikalarında From ve De-
kor tasanmcılığı ve bölüm yöneticiliği
görevlerini üstlenmiş.Türkiye'ye dön-
dükten sonra,Ezacıbaşı Süs ve Mutfak
Eşyalan Fabrika Müdürlüğü,I976'da ise
Güzel Sanatlar Akademisi Seramik bö-
lümü.alçı şekillendirme atölyelerine öğ-
retim görevlisi olarak atanmış.
Ödüller...I955'de Batı Almanya'-
da(Würgendorf Haigler)"Genç Sanatçı-
lar Başan ödülü'.I96I'de Italya'da "Ma-
sallardan Yorjimlamalar" ödülü.I982'de
Devlet Resim Heykel Sergisi ödulü,
I982'de İstanbul'da Abdi İpekçi Dostluk
ve Başan Sergisi Ödülü,I982'de Sehpo-
cam Fuarı'nda Yılın Sanatçısı başan
ödülü.
Ünal Cimit'in yapıtlan Ankara ye
.İzmir Devlet Resim Heykel Müzeleri'-
nde.Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde,
Ankara İş Bankası Sanat Koleksiyonu'-
nda,İstanbul Akbank Sanat Koleksi-
yonu'nda,İzmir Selçuk Efes Müzesi'nde,
yurtiçi ve yurtdışındaki çeşitli özel kolek-
siyonlardabulunuyor.
Cimit yakın gelecekte bir Kıbns sergi-
si, ardından Almanya. Hollanda ve
Amerika'yı kapsayacak bir dizi yurtdışı
sergi gerçekleştirmeyi amaçlıyor. İki de
de\ projesi var: Biri doğduğu kent Kara-
deniz Ereğlisi'ne eğrelti otundan esinle-
nerek anıtsal bir heykel dikmek. Şu anki
Atatürk heykelinin Ereğli ile ilgili bir anıt
olmadığını, Uzun Mehmet ve Alemdar
Deniz Savaşf ndan hiç söz edilmediğini
aktanyor.
İkinci proje, To'roslar ve Erciyes'in zir-
vesine, kilometrelerce uzaktan görülebi-
lecek. kardelen çiçeği anıtından yorum-
lanan dev bir heykel dikmek. Sanatçı, her
iki projenin de gerçekleşebilmesi için bir
kuruluşun maddi desteğine gerek duydu-
ğunu söylüyor.
Hastane ve sanatçı... Cimit hastanede
geçirdiği günleri dolu dolu yaşasa da as-
lında "sıkılmış'. yine uzaklara dalıyor ve
şunlan söylüyor: "Sanatçı yaşadığı or-
tamda iyi ve güzeli bulup çıkartabilmeli-
dir. Hastane penceresinden baktığımda
görünen ışıklarda, mutlu ve mutsuz, sev-
gi dolu ve sevgisiz yaşamları onlarla bir-
likte yaşayabilmek ve görmek bir sanatçı
için doğaldır."
"Beni Deli Etme"filmidün dört sinemada gösterime girdi
Şımarık çocuk hayatı öğrenîyor büyüyor
Kültür Servisi- Yeni boşanan annesinin yeni erkek arkadaşını
kabullenemeyen bir çocuğun öyküsünü konu alan 'Driving Me
Crazy - Beni Deli Etme" dün îstanbul'da Şişli Site, Kadıköy
Süreyya, Beyoğlu Beyoğlu ve Çemberlitaş Şafak sinemalarında
gösterime girdi. Film, önümüzdeki haftalarda da diğer
Türkiye sinemalarında gösterilecek.
"Beni Deli Etme", Dutch Dooley adı-
nda, dürüst ve iyi kalpli bir adamın öy-
küsünü anlatıyor. Yaşamını kazanmak
için çimento kamyonlan kiralayan ve
sade bir yaşam süren Dooley, belki de ilk
"macerası"nı, kocasından yeni boşanan
sevgilisinin oğlu Doyle ile paylaşıyor.
Doyle'u Atlanta'daki yatılı okulundan
alarak tatil için eve getirmeyi amaçlayan
ve birlikte çıkacakları bu yolculukta bir
dostluk kurmayı düşünen Dooley, buluğ
çağındaki bu yaramaz erkek çocuğunun
aynı fikirde olmaması nedeniyle zor an-
lar yaşıyor... Filmin adı, "Beni Deli
Etme", Dooley'nin bu yolculukta sık sık
söylediği sözler, belki de...
Yönetmenliğini Peter Faiman'ın üst-
lendiği film, sinemanın birçok kez eğil-
diği bir konuyu yine duygusal yönlerini
de katarak bir komediye dönüştürüyor.
"Beni Deli Etme", aynı zamanda Ameri-
kan sinemasının hiç vazgeçmeden çevir-
diği yol fılmlerine de bir örnek. İlk filmi
"Crocodile Dundee" ile 1986 yılında bü-
yük ün kazanan Peter Faiman, sinemaya
geçmeden önce televizyon için önlü isim-
lerle komedi şovlar düzenledi. Avustral-
yalı Faiman, 1977 yılında gösterime gi-
ren ve 26 ülkede ekrana gelen Paul Ho-
gan Shovv'un yönetmenliğini de üstlen-
mişti. Frank Sinatra, Sammy Davis Jr.,
Olivia Nevvton-John, Elton John gibi
ünlü müzisyenlerle özel müzik program-
lannın yönetmenliğini üstlendi.
Ed O'Neill, Ethan Randall. JoBeth
\Villiams, Christopher McDonald ve Ari
Meyers'in başrollerini paylaştıklan fil-
min görüntü yönetmeni, geçen yıl Türki-
ye sinemalarında da gösterime giren
"Özel Bir Kadın-Pretty VVoman" fıl-
minin ardındaki Charles Minsky. Filmin
müziğini ise "Back to the Future" filmi-
ne imzasını atan Alan Silvestri yapmış.
Filmde Dutch Dooley'i en son Carl
Reiner'ın "Sibling Rivalry" filminde
Kirstie Alley ve Jami Gertz ile birlikte
başrolleri paylaşan Ed O'Neill can-
landırıyor.
"Beni Deli Etme" filmindeki rol arka-
daşı JoBeth VVillıams, O'Neill'ı şöyle an-
latıyor: "Bir yere kadar Ed bana Spencer
Tracy'yi anımsatıyor. Her ikisi de perde-
de korkunç bir güce sahip ve çok erkekçe
görünmelerine karşın herkes onlarla ra-
hatça anlaşabiliyor ve hemen ısınabili-
yor."
"Beni. Deli Etme" filminin yaramaz
küçük oyuncusunucanlandırmakta önce
güçlük çeken yapımcılar, sonra Ethan
Randal'da karar kılmışlar.
Yönetmen Peter Faiman, "Bizim
aradığımız kişi, filmin başmda şımarık
birini oynarken, film ilerledikçe bunun
tam tersini aksettirebilecek biri ol-
malıydı.
Aynı zamanda çalışkan bir çocuk an-
yorduk, bizleri dinleyebilecek ve filmde-
İci rolündeyoğunlaşabilecek birini. Bun-
lan fazlasıyla Ethan Randal'da bulduk.
Bizi tek korkutan,filminçekimleri sırası-
nda Ethan'ın sesinin kartlaşması ve bo-
yunun birden uzamasıydı" diyor.
Peter Faiman'ın Yönetmenliğini üstlendiği güldürü filminde annesinin sevgilisiyle
bir türlü anlaşamayan Doyle'u, Ethan Randall canlandınyor.
Yıldırım'ın
bakır
heykellerî
Kültür Servisi- "Yıllar önce onu
çahşırken izlerken ancak bir deli bu ko-
şullarda. bu denli inatla çahşabilir, diye
düşünürdüm. Bugün eserlerini görünce
bir sanatçımn ancak yarattıklanyla var
olabileceğinin gücüne bir kez daha
tanık oldum." Ressam Yusuf
Kâtipoğlu, heykeltıraş Akın Yıldınm'ı
bu sözlerle anlatıyor.
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sa-
natlar Fakültesi'nin sekiz yıl yaşayan
Temel Sanat ve Bilimler Bölümü'nün
toplam üç mezunundan sanatçıhkta di-
reten tek üyesi Yıldırım, 1963 Ordu do-
ğumlu. Kuzguncuk'ta başlattığı "ışıltı-
lı" serüvenini aynı inat ve kararlılıkla
sürdürüyor: Bebek'te Tuğray Sanat
Galerisi'nde açtığı üçüncü kişisel sergi-
siyle.Işıltılı bir serüven. Evet, malzeme-
sinin çinko, ağaç, mermer ya da çamur
olmamasının sırrı da burada. "Bakır,
çünkü öncelikle dayanıklı bir metal.
Ama seçimimdeki asıl neden. pek çok
malzemede olmayan doğal bir ışığı,
rengi taşımasından; bu ışığa, bu kıpırtı-
lara tutkulanmamdan."
Başlangıçta en yalın biçimiyle bakır,
dövülerek. kalıpsız, kaynakla şekillen-
dirilirken zaman içinde elle dökme ile
işlenerek figürleşmeye başlamış. "Bu
serginin temel özelliklerinden biri bu.
Teknik aynı olmakla birlikte, görsel
boyutta, tasanmla farklılık kazanıyor.
Bakır ve gümüş alaşımlannın yarattığı
doku farklılığı. ışığı da farkhlaştınyor.
"Bir müzik aleüyle organizmaya ula-
şan bakır, yapılabilecek tüm soyutla-
malarla insan figürüne ulaşıyor.
"İnsan fıgürünü en aşırı, zıt kutuplara
taşıyarak" diyor. Yıldınm'ın sergisi ni-
san ayında Ankara'da Turkuvaz Sanat
Galerisi'nde sergilenecek.
BİZ VE ONL AR
TÜRKİYE'DE ETNİK AYRIMCILIK
ARAŞT1RMA - RÖPOHTAJ
ŞengCn Kılıç
Tırmondırdıgı ÇohHno TeMikesi
AynnKilığın Torihscl Köfcleri
Çf BSIgaUni* Oigular v« DCfünceler
Çenokkolt: Bayramif Artüt Sekın; Konva: Eskilçrte M e Anlo-
fomıyoHor; Acfana: Biz Hcp R«ro<k»ydH<; Menin: MohoHeler
Sımr.
Söyfofiler
Hogop SivosJıyon: Kcndîrmzi Aıtnfck Oiorok Kabul Ehniyarvz;
Ytldfcnm Kof: Birlestirid Zomk Sendikaianiır; Mural Wge: Mtf-
liytHilik Virüs istilosı Gibi; Günay Aslan: Tûrlc'ün Yofamınde
Kürt'e Yer Yok; Ümit Fırat: Tûrkler'in MiKyetfi Otmoya Hak-
lonYok.
GünlSk BOMIMI Kürt Sorununa Bokı^t
siyahbeyaz
METIS GÜNCEL
Ü
EYLEM
GÜNLÜGÜ
ZONGULDAK
MADEN GREVİ VE YÜRÜYÜŞÜ
Kasım90-Ocak91
ARAŞTIRMA • RÖPORTAJ
Sevkufhan N. Karakaş
Zonguldok Grev» Giimtden Qnc« • Grev vo Yûrüyü} İfin
NaM Karar Alındı? • Eylamin Öyküsü • Barikoton Onünd* •
Bir Yıl Sonra • Söyltftlt: İffil»r, S«odilcocılor, Oöncmin
Bofbakanı, Bokonları v« Porh'tibr • Mod«n iffitiyl* Halkın
Dayonifmotı • Eylcmdan Gariy* Katon: Oenayim
slyahbeyaz
METİS GÜNCEL
"Mösyö Butterfly" 26-29 şubat tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul'da
M.Butterfly'm kişiliğinde doğu-batı çelişkisi
DİKMEN GÜRÜN UÇARER (istanbul) Şehir Tiyatroları Harbiye Muh-
sin Ertuğrul Sahnesi David Henry Hwang'ın Amerika ve İngil-
tere'de hayli ilgi uyandıran bir oyununu sahneliyor.
pavlaşıyorlar.
Ali Taygun oyunun temasının 'ileti-
şim' oiduğunu söylüyor. "İnsanlar genel-
de sıfatlarla tanımlanıyor. Bir insanı sı-
fatlar manzumesî halinde ifade etmeye
çalışıvoruz ve bir insan hakkında ne ka-
dar ayrıntılı sıfat kullanırsak o insanı o
kadar iyi tanıdığımızı sanıyoruz. Yazar,
bunun tersi birdurumu ele alıyor. Tek bir
sıfatla birçok insanı tanımlamaya kalktı-
ğımı/ zaman iletişimin nasıl ortadan
kalktığını anlalıyor."
Butterfl> tiplemesinin oyunla ilişkisini
şöyle açıklıyor Taygun: "Diplomat Çinli
sevgilisinden bir çocuğu olduğuna bile
inanıyor. Onun erkek oiduğunu mahke-
me sırasında öğreniyor. Ya/ar ise bunun
nasıl mümkün olabileceğıni .sorguluyor
Bu duşünceyi takip ederken dıplomatın
bir Doğulu şablonuna âşık olduğu sonu-
Çinli bir oyuncuya âşık olan Fransız
diplomatın ve sevgilisinin öyküsü "M.
Butterfly.' Casusluk suçundan yargıia-
nan diplomatın mahkeme sırasında yir-
mi yıllık sevgilisinin erkek oiduğunu öğ-
rcnmesi, 1986'da Nevv York Times'a
konu olmuştu. Yazar Hvvang "Diploma-
tın bir kişiye değil, hayali bir stereotipe
âşık olduğu görüşüne vardım... Buradan
bir oyun çıkar diye düşündüm. Dekonst-
rüktivist bir Mademe Butterfly Şapma
fıkri hemen sardı bem" diyor.
Oyunun yönetmeni Ali Taygun, koreg-
rafi Çinli bir dansçı tarafından yapılıyor.
Xing Hong Pekin'de eğıtım görmüş ve
ünlü Pekin Operası'nda çalışmış bir sa-
natçı. Şimdı ise Bern'de yaşıyor. Cüneyt
Türel ve Salih Sarıkava'nın yanı sıra Ata-
can Arscven. Berrın Kopcr, Kerem Yıl-
mazer ve Bilge Zobu da başlıca rolleri
cuna vanyor. "Evet, Mademe Butterfly,
bu şablonun en belirgin örneği değil mi?
Yine Ali Taygun Butterfly tiplemesinin
oyunda çok sık geçtığini vurguluyor.
"Bir insan, eğer kafasında bir Doğulu
şablonu taşıyor ve bütün Doğululan bu
şablonla görüyorsa, bir kadın şablonu
taşıyor ve tüm kadınlan bu şablonla gö-
rüyorsa o zaman somut bir insana değil,
bir şablona âşık demektir bu."
Oyunu şu açıdan da ilginç buluyor Ali
Taygun: "Türkiye'nin bir özelliği de hem
Doğulu hem Batılı olması. Oyun; Doğu
ile Batı çelişkisini ele alıyor. Batıh'nın
Doğulu'yu. Doğulu'nun da Batılı'yı bir
şablon olarak görmesi ve bunun sonucu
ortaya çıkan yanlışlan irdeleyen bir
oyun. İki arada kalmış bir ülke olarak bu
oyundan dikkat çekicj_ benzetmeler çı-
kartabiliriz kuşkusuz. Öte yandan kadın
erkek çelişkisini ele alacak olursak erkek-
lerimizın kadına bu oyunun kahramanı
gibi baktıkları bir gerçek. Bu açıdan da
yararlı sonuçlara varabiliriz."