15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-^5ŞUBAT1992CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞHABERLER 11 Korkulan "kara cuma" gerçekleşmedi, İslamcı militanlar, polislere karşı gerilla yöntemleri izliyorlar Cezayir'de İslamcdardanvur-kaç taktiği Küçük tngiltz çevreci • Dış Haberler Servisi- K üçük çevreci saatlerce Londra'nın dondurucu soğuğunda çevre bakanlığı binası önünde bekledi. Oturduğu Cornvvall bölgesindekı nehrin kirlenmesine bakanlann artık bir son vermesini istiyordu. The Independent gazetesinde tam sayfa verilen bir ilanda 'Dünyanın Dostlan' örgütü, İngilizleri hükümetini çevre konulannda sorumluluk üstlenmeye çağırıyor. İlanda, küçük çevrecinin yaşadığı >erde bir yıl önce bir kalay madenı kapatılırken pompalannın da durdurulduğu. sonuçta kentteki nehrin kirlendıği anlatılıyor. Hükümete yapılan yardım çağnsı "Biz sorumlu değıliz" yanıtı ıle karşılaşmış. BM*den Bakü'ye onay • AA (Birieşmiş MUfcÜer) • BM Güvenlik Konseyi, Azerbaycan'ın BM üyeliğini oy birliğiyle onayladı. Üyeliğin resmiyet İcazanması, genel kurulun "formalite niteliği taşıyan" onayıyla tamamlanacak. Azerbaycan'la birlikte diğer 7 BDT üyesinin üyeliğinin onaylanacağı genel kurulun bu ayın 28'inde yapılması bekleniyor. BDT üyesi 8 cumhuriyetin katıhmıyla, BM'ye üye ülke sayısı 174*e çıkacak. Kınmlı muteşekkir • AA (Bursa) - Kırım Millet Meclisi Başkanı Mustafa Cemil Kmmoğlu, "Mucadelemde Türk halkının manevi desteği sayesinde hayatta kaldım" dedi. Bursa'ya gelen Mustafa Ccmil Kınmoğlu, Çelik Palas Oteli'nde bir basın toplannsı düzenledi. Kınmoğlu, Kırım Türkleri'nin 1944 yüında Stalin tarafından öz yurtlanndan Sibirya'ya, Orta Asya'ya sürüldüğünü, sürgün sırasında halkının yüzde 46'sının soykınma uğratıldığını bildirdi. Türkiye'de ilgi ve destek gördüğünü beürten Kınmoğlu, üç yıl içinde 500 milyon dolara ihtiyaçlan bulunduğunu, Türkiye'den maddi ve siyasi destek istediklerini de kaydetti. Ankara'ya övgü • AA (Stockholm) - Isveç gazeteleri, Orta Asya ve Balkanlar'daki son gelişmelerin ortaya "güçlü ve önemli bir Türkiye" çıkardığını yazıyorlar. Expressen ve östgöta Korrespondenten gazetelerinde yer alan haber yorumlarda, Türkiye'nin, Orta Asya ve Balkanlar'da konumunu değiştiren bir Ulke olduğu ifade edildi. Expressen gazetesinde yayımlanan "Türkiye ve Büyük Oyun" başhklı haberde, Orta Asya konusuna değinilirken oyunun bir tarafında Türkiye ile ABD'nin, karşı tarafta ise tutucu Islam hareketi ve bunun lideri tran'ın bulunduğu ileri sürüldü. Haberde Tahran ve Ankara'nın Orta Asya' da elçilik kurma yanşına girdikleri de savunuldu. 'Umut Operasyonu' • CUMHURİYET (Aakara) - Kızılay Genel Başkanlığı'nca "Umut Operasyonu" çerçevesinde Türki cumhuriyetlere 35.8 ton yardım malzemesinin gönderildiği büdirildi. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Türki cumhuriyetlerin yanı sıra Ermenistan'a da yardım gönderildiği kaydedildi. 10 şubat tarihinden itibaren sürdürülen kampanyada 26 uçak ile Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, özbekistan Tacikistan ve Ermenistan'a giyecek, yiyecek ve çeşitli malzeme gönderildi. Yardımlar önümüzdeki günlerde de sürecek. Yunan muhalefeti • UBA (Bonn) - Türk düşmanhgmda ısrar eden Yunan muhalefetinin tutumunun, Yunan halkınınki ile bağdaşmadığıru öne süren Almanya'nın ciddi gazetelerinden Stuttgarter Zeitung'da "Bugünkü Yunan muhalefetinin yapüğı sadece geleneksel düşman resmini işlemekten ibaret" denildi. Gazetede, Yunam'stan Başbakanı Konstantin Mitsotakis ile Başbakan Süleyman Demirel arasındaki görüşme sonrası Yunanistan'da meydana gelen değerlendirmelere yer verilerek şoyle denildi: "Mitsotakis'le Demirel arasında geçen hafta sonunda Davos'da gözlenen yakınlasma, daha tam başlamadan sonuçsuz kalma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Muhafazakâr hükümet başkanının uzlaşma politikası, muhalefet partileriyle basının sert direnişleriyle karşılaştı. Dış Haberler Servisi - Cezayir'de dünkü cuma namazının ardından Is- lamcılarlagüvenlik güçleriarasındaçatışmalarçıktı. Kasbah kentin- de polislerin bir eye baskın düzenlemeleri sonucunda 5 İslamcı öldü. Başkent Cezayir'in diğer bölgelerinde Islamcüar, vur-kaç taktiği uy- gulayarak çok sayıda poüsi yaraladılar. tslami Selamet Cephesi'nin (FIS) son onda geriadım atarak cumanamazının ardmdan yapılması beklenen yürüyüşü iptal etmesi çatışmaların büyümesini önledi. Cezayir'de bu hafta başında yönetim- Güvenlik güçleri, gösteri olasıhğı üze- deki Yüksek Devlet Komitesi'nin rine önceki akşamdan başlayarak kentin (YDK) olağanüstü hal ilan etmesinden tüm meydanlannı denetim altına aldılar, sonraki ilk cuma namazında korkulan camiler zırhlı araçlarla kuşatıldı, önemli gerçekleşmedi. Ülkededün cuma namazı merkezlere tanklar yerleşürildi. Güven- sonrasında İslamcılann büyük çaplı bir lik güçleri, camilere giden yollan keserek gösteri yürüyüşü düzenlemesi bekleni- namaza gidenleri tek aradılar. Ajanslar, yordu. fslamcılar. önceki gece başkent aramalar sırasında çok sayıda Islamcı- Cezayir'in çeşitli semtlerinde kapı kapı nın, silah ve patlayıcı madde bulundur- dolaşarak halkın gösteri yürüyüşüne ka- maktan tutuklandığını bildirdiler. tılmasını istemişlerdi Cuma namazının başlamasından he- men önce başkentin çeşitli merkezlerin- den silah sesleri geldi. AFP'nin bildirdi- ğine göre ateşin, halkı sindirerek evlerine çekilmeye zorlamak için güvenlik güçle- rince mi açıldığı, yoksa FIS militanlany- la çıkan bir çatışma sonucu mu olduğu anlasılamadı. Silah seslerinin ve geniş gü- venFık önlemlerinin cuma namazına katı- lımı düşürdüğü haber verildi. FlS'ın geniş bir tabana sahip olduğu, aynı zamanda da bu hafta içensinde 6 polisin öldürülmesini üstelenen "Ceza- yirli Afganlann" yaşadığı Kasbah sem- tınde silah seslerinin yoğunlaştığı bildiril- di. çekleştiren İslamcılar, olaydan kaçmayı başardılar. Güvenlik güçleri, bu saldınlar sonrasında önlemlerini arttır- dılar. Başkentin merkezıne de yeni birlik- ler ve polis ekipleri gönderildi. Bu gelişmelerin ardından gözler, cuma namazında yapılması planlanan yürüyü- şe çevrildi. Ajanslar, cuma namazını biti- renlerin dağıldığını haber verdi. Yürüyü- şün gerçekleşmemesinde, FlS'ın yaptığı son dakika çağnsının etkili olduğu kay- dediliyor. AP'nin haberine göre FIS, cuma namazı sırasında taraftarlanna bir sonra leştiren "Afganlar" adlı İslamcı örgütün merkezi sayılan Kasbah'ta polislere ateş acan İslamalar kaçarak bir eve sığındılar. İslamcılann "Teslim ol" çağnsına uymama- lan üzerine polisler eve roket saldınsı dü- zenlediler. Çıkan patlamada evde bulunan ve "Afganlar" örgütüne bağlı olduğu sanı- lan 5 kişi öldü. çağn yaparak güvenlik güçlerinin kan n ,. , , . •• j . ı ,-. dökmeye kararlı olduğunu, bu nedenle Reuter mhabennegorede başkent Ce- g ö steri yapılmayacağını ve namazını kı- lanların evlerine gıtmelerini istedi. Cezayir'deki Batılı diplomatlar, yöne- timin sıkı denetimine karşı Islamcılann gerilla taktiği uygulamaya başladığmı belirtiyorlar. Islamcılar, son 4 gün içeri- sınde gerçekleştirdikleri saldınlarda, vur-kaç taktiği uyguluyorlardı. Şu ana g ş zayir'de Savunma Bakanlığı'nın yakının- daki bir karakola silahlı kişilerce saldın düzenledi. Saldında. karakolda bulunan çok sayıda polis yaralandı. Saldınyı ger- lanamadı. Güvenlik güçlerinin dünkü cuma namazı sonrasında, İslamcılann Cezayir radyosunun haberine göre bir sü- güçlü olduğu semtlerde geniş çaplı ara- redir polislere karşı terörist eylemler gerçek- maya giriştiği bildiriliyor. Cezayirli sosyolog Colonna, darbede sivillerin önemli rol üstlendiğini ileri sürdü Darbeyi askerler .yapmadı IŞIK T A N D O G A N ABEL (Pa- ris) - "Darbe girişiminin or- dudan çıktığına inanmıyo- rum. Demokratlar orduyu kendi arzulan ile çağırdı- lar". Cezayirli sosyolog ül- kesindeki gelişmeleri Cum- huriyet'e değerlendirirken, İslami hareketin geçmişle bağlantıh olmadığını. mo- dern zamanın ürünü oldu- ğunu savundu. Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nde arastırmacı olan Prof. Colonna, Cezayir'deki durumla ilgi- li sorulan şöyle yanıtladı: — Cezayir'de ordunun seçimlerı askıya alarak siyasal yaşama mûda- halesi konusunda ne düsünüyorsu- nuz? COLONNA - Bu benim için aske- ri bir darbe değil. Bence bu işin için- de ordu yalnızca bir ortak, tabii kuş- kusuz ağırlığını hissettiren, rahatsız edici bir ortak. Zaten darbe inisiya- tifinin ordudan çıkmış olduğuna inanmıyorum. Bu Lşin içinde siville- rin payı çok önemli. Bundan sonra- ki geüşmeler de tamamıyla darbeyi gerçekleştirmiş olan güçler arasındaki Uişkilere bağlı olacak. — Siz Cezayir'de bu nıtelikte siyasi yapılanmalar görebıliyor musunuz? CO1ONNA - Demokrat diyebile- ceğimiz kesimin uzlaşmış olduğunu düşünüyorum, çünkü orduyu kendi arzulan ile çağırdılar, Birçok kişinin FlS'tan gözü korkmuştu ve bu du- rumda ordunun müdahalesini istedi- ler. Dolayısıyla analizlerinde şaşımuş olduklannı düşünuyorum, tavırları- na da aynı şaşkınlık yansıyor. Yalnız eğer Cezayir'de sivil toplumun önem- li bir rol oynayacağı bir dönem var- sa, onun önümüzdeki dönem olaca- ğını düşünüyorum. Ama insanlan buna ikna etmek çok güç, çünkü sö zunü ettiğim demokratlar kendi ara lannda bölünmUş durumdalar. So kesimdeki însanlann bir kısnu için bu askeri bir darbe, dolayısıyla bunu yargılıyorlar. FlS'a baskı — FIS 'a karşı içine girilen bu bas- kıcı tavrın, İslami hareketi daha da tepkici kılabileceğini düşünmüyor musunuz? COLONNA - Kesinükle öyle. Za- ten bugün olanlar da 80'li yıllarda hapse girenlerce hazırlandı. Bunlar ilk tutuklanan İslamcılann calışma- lannın sonucu; bu kesin. Zaten bu- nun için FIS sivil toplum içine alın- malıdır. Onlann da öteki güçlerle ay- nı muameleye maruz kalmalannı ta- lep etmek gerekiyor. — Bugün birçok kişi FIS 'ın bu son seçimlerde elde ettiği başanyı, halkın onlara FLN'den kurtulma umudu ile oy vermiş olmalanna bağltyor. Siz Cezayir'de İslami hareketin güçlen- mesinin ardında daha başka neden- ler olduğunu düsünüyor musunuz? COLONNA - Bunun geçmişle hiç- bir ilgisi yok. Anlamamız gereken bir şey var, o da İslami hareketlerin mo- dern hareketler olduğu. Bunlar mo- dern durumun ürünleri ve Cezayir'- in gecmişinden hiçbir şey yansıtmı- yorlar. Gerisi laf. Sonra kimlik arayışı ile de pek il- gisi yok bu gelişmelerin, çünkü FIS milliyetçi değil enternasyonalist bir hareket. Cezayir'e özgü modeller ara- Cuma namazının ardından askerler başkent Cezayir'in tüm köşe başlarını tuttu. (Fotoğraf: REUTER) maktan uzak, başka yerlerde üretil- miş modelleri ithal ediyorlar. Benim için bunun kimlik arayışı ile hiçbir ilişkisi yok. Belki Batı ile olan ilışki- lerle ilgisi var. — Pekiyi FLN'nin geleceğini na- sıl görüyorsunuz? COLONNA - Birçok çevrede ha- len bir FLN özlemi var tabii, özellikle de komünistlerde FLN'yi yeniden ör- gütleme isteği var. Ben kişisel olarak bu partinin ortadan kalkması gerek- tiğini düşünüyorum. Kadınlann durumu — Pekiyi İslami hareket içindeki kadınlann konumu hakkında ne dii- sünüyorsunuz? Sizce bizim anladığı- mızdan farklı da olsa, bu siyasi ya- pıya dahil olmakla bir tür özgürlük kazandıklanm düşünüyorlar mı? COLONA - Bilmiyorum, ama bu kuşkusuz sorulması gereken bir soru. Cevaplandırmam güç bu soruyu, ama bana yine de evet demek gerek gibi geliyor. Bu konuda yapılan ca- hşmalar öyle gösteriyor en azından. Fakat onlann bu harekete kendilik- lerinden girdiklerini düşünmüyorum. Kadınlann üzerinde genelde çevrenin baskısı söz konusu, komşulann fikir- lerinin belli bir önemi var. özellikle mütevaa çevrelerde baskı babalardan ziyade ağabeylerden gehnekte. Bunun yanı sıra kocasının nzası ol- madan kendi istekleri ile tslami ha- rekete katılmış kadınlar da var. Ak- üma sinema çevrelerinden böyle bir çift geliyor. Eski öğrencilerimden şimdi evli olanların arasında da ko- casının isteğinin hilafına eserlerini di- ni kurallara uymaya zorlayan kadın- lar oldu. Bu durumda erkekler ne ya- pacaklannı şaşınyorlar. Bu gibi ha- reketlerin ardında kızın ailesînin ge- leneksel tutumunun ortaya çıkması da söz konusu olabiliyor tabii. Çün- kü kadın üzerinde ağabeylerin etkisi kocalannın etkisinden daha güçlü. öte yandan eğer FIS, toplumu ida- re etmek durumunda kalmış olsaydı kadınlara belli bir yer vermek duru- munda kalacaktı. Çalışan kadınlan, mesela tıp alanında çalışan doktor ve hemşireleri evlerine gönderemezlerdi herhalde. tran'da da böyle oldu, ka- dınlar kendilerine toplumda bir yer actı. Cezayir'de çağdaşlaşma konusun- da yol almış kadınlann durumunun, tran'dakilerden çok farklı olduğunu düşünüyorum. Cezayirli kadınlann taleplerinin daha fazla olacağuu dü- şünüyorum. Burada genelde Cezayir- li kadmlardan söz ediyorum. THE«âİfeTIMES Başkan Bush rakipsiz George Bush'un başkanlık için adaylığuıı açıklaması, ekonomik durgunluğun üzerine çöktüğü kamuoyu yoklamalanm gölgeliyor. Bush çok heyecan yaratmayabilir, ancak karşısına çıkacak güçlü bir rakibi yok. Gerald Ford 1976'da, Jimmy Carter 1980'de benzer koşullarda aday olmuşlardı. Bush'un da şimdi epey sıkıntılı olması gerekirdi. Uzun süredir beklenen ekonomik iyileşme geçen sonbaharda da gerçekleşmedi. Amerikan ekonomisi hâlâ ayağını sürüyor. Halkın üçte ikisi ülkenin yanlış yöne gittiği kanaatinde. Ama Bush, özellikle eski dış siyaset basanlan nedeniyle şansh durumda. Kendi partisinde rakibi Pat Buchanan tehditten çok, can sıkıntısı. Ekonomik ve siyasal müliyetçiliği, Bush'un "yeni vergi yok" vaadinden dönüşünden yılanlara yakın geliyor. Bush'un aslında en büyük şansı, demokratlann kargasa içinde olmaJan. Beş adaydan hiçbiri ciddiye alınacak gibi değil. Bill Clinton, aşk hayatına ilişkin iddialar yüzünden gerilere düştü. Şimdi Paul Tsongas ile Tom Harkin basabaş. Salı günü New Hampshire'da yapılacak önseçimde bunlardan biri açık-seçik kazançlı çıkmazsa, başka adaylar ortaya atılacaktır. Bu olası adaylar arasında da sadece eski New York Belediye Başkanı Mario Cuomo ile Temsilciler Meclisi çoğunluk lideri Richard Gephardt yeterince tanınıyor ve kampanyaya geç girecek kadar da paralan var. Ama bunlar da Bush'a karşı çıkacak gibi görunmüyor. lki hastalık atlatan Bush sağlıklı olduğunu göstermek zorunda. Bu haziranda 68 yaşına girecek. Ikinci bir dönemden sağ çıkmayabilir. Başkan yardımcısı olarak Dan Quayle'i yeniden seçecek olması ise düşündürücü. Ancak Bush-Quayle ikilisi gelecek dört yıl için en raakul seçim gibi görünüyor. (13 Şubat) HİÇOLMAZSA DUA KİTABIMI ALSAYDtM Le Monde'dan îrûnffurtcrAllncmfine Doğu yakası karanhk Avnıpa'nın doğu yakasında ulusal çelişkiler ortamı karartıyor. Bu özellikle çokuluslu iki devletin. Yugoslavya ile Sovyetler Birliği'nin çökmesi ve şimdiye değin bu devletlerde iktidan elinde tutan uluslann ayncalıklannı kaybettiği gerçeğine alışamaması yüzündendir. Bir yanda Rusya, Sovyetler Birliği'ni izleyen diğer devletlere kendi askeri politikasını, ekonomik iradesini dayatmak cabasında. Diğer yanda Sırbistan, Yugoslavya'dan kopan veya kopmaya çalışan haJklan kanlı yöntemlerle geri döndürmeye çalışıyor. Belgrad'daki liderler sözleri dinlenmediği ölçüde "düşman ülkeyi yıkmak", "düşman halkı sünnek" veya öldürmek yolunu seçiyorlar. Her iki vaka da ne kadar birbirinden farklı olursa olsun, sadece bir çıkış yolu var: Eskiden iktidan elinde tutanlann egemenlik iddialanndan tümüyle vazgecmesi, kendi bölgeleriyle yetinmesi gerekiyor. Devletler ailesi onlara uyanlarla, baskıyla, yaptınmlarla dogru yolu dayatmalıdır. Son yetmiş yıhn tecrübesi şunu öğretti: Özgürlük ve demokrasi tek başına etnik azmhklara care değildir. Çünkü çoğunluk, azınlığın haklannı hiçe sayabilmektedir. Çokuluslu devletler için en iyi çözüm federatif devletlerdir. Doğu Avnıpa'nın önündeki en acil görev, bağımsızlaşan devletlerde ulusal azınhklann haklanmn konınmasıdır. (13 Şubat) Hıristiyanlığın iki kalesi, eski sosyalist ülkelerde etkinlik için mücadele ediyor Doğu Avrupa'da Ortodoks-Katolik çekişmesiSTELYO BERBERAKİS (Atina) - Sovyetler Birliği, Orta Avnıpa'nın eski sosyalist ülkeleri sistem değiştirdikten sonra bu ülkelerde ol- dukça yaygın olan Ortodoksluk mezhebi de yeniden işlerlik ka- zandı. Ancak bu, Hıristiyanlığın iki kalesini, yani Ortodoks ve Katolik kiliselerini yeniden karşı karşıya getirdi. geçirdi. Bu çerçevede dünyanın her bir köşesindeki Ortodoks kiliselerinin baş- kanlan (metropolitleri) 15 mart günü İs- tanbul'a gelecekler. Patrik Vartholome- os başkanlığında yapılacak bu büyük toplantıda "Ortodoksluk meseleleri"nin yanı sıra "Unitacıhk" konusu da günde- megetirilecek. Roma Imparatorluğıi'nu da ikiye ayı- ran "Büyük Skizma" hareketinden sonra Bizans İmparatorluğu'nun yayıldığı yer- lerin arasında bugünkü eski sosyalist ül- keler de var. Bu ülkeler tarih boyunca •'Büyük Skizma" ile başlayan ve yüz- yıllarca süren bu "din kavgası", bugün- lerde yeniden canlanmaya başladı. Orto- doks Kilisesi bu ülkelerdeki Ortodoks halklan "tek çatı" altına toplamaya çalı- şırken Katolikler, "Vatikan'a yeminli" "Unitacılar" yani "birlikçiler" olarak ta- nımlanan Ortodoks papazlan kullana- rak bu ülkelerdeki halklan kendi etkisi altına almak için faaliyet gösteriyor.. Bu durum Ortodoks kiliselerinin lideri ve Vatikan'ın karşıtı durumundaki İs- tanbul Fener Patrikhanesi'ni de harekete Ortodoksluk dinini kabul etmişlerdi. An- cak bu Ortodoks kiliselerinin bazısı tüm dini ayinleri Ortodoksluk "nizamına" uygun bir biçimde yönettiği halde metro- politleri Ortodoks patrik yerine Vatikan papa'sını "kutsama" işlemini sürdürii- yor. Bu yöntemi uygulayan Ortodoks metropolitlere "Unitacılar" adı verilmiş. Yunanistan'da da bu türden biri Atina'da, diğeri Yanitsa'da olmak üzere iki Ortodoks kilisesi var. Bu ülkelerde komünist sistemin değiş- mesinden sonra yeniden açılan kiliseleri şimdi "kendi tarafına" çekmek amacıyla Vatikan, bu "Unita"cılan kullanıyor. Vatikan, bu çerçevede bu ülkelerdeki Or- todoks cemaate yiyecek, içecek ve giysi yardımı yapıyor. Yunanistan'daki Ortodoks Kilisesi ise diplomasiden ve bu gibi yardımlardan uzak yöntemlerle Vatikan'a yönelik ağır suçlamalarda bulunduğu gibi Yunan hü- kümetine de Vatikan ile diplomatik iliş- kilerini kesmesi için çağnlarda bulunu- yor. Yunan Ortodoks Kilisesi'nin Baş- piskoposu Serafım'in bu "histerik" çağnlan ne Vatikan ne de Yunan hükü- metince ciddiye alındı. Serafım'in bu faaliyetleri Yunan Dışişleri Bakanlığı'nı "huzursuz kılmaya" yetiyor. Çünkü Yu- nan Kilisesi, bir yerde Yunan dış siyasetı- ne kanşmış oluyor. Dışişleri bakanhgı, Atina'nın Roma ile "Makedonya" yü- zünden zaten "fevkalade" olmayan iliş- kilerinin böylece daha da gölgeleneceğin- den endişe duyuyor. Vatikan'ın karşıtı durumundaki İstan- bul Fener Patrikhanesi'nin de Başpisko- pos Serafım'in bu "hırçınlıklanndan" hiç memnun olmadığından söz ediliyor. Sırtında yüzlerce yılhk deneyimi taşıyan Fener'in Vatikan'a karşı vermek istedigi mücadelenin yine "diplomatik düzeyde" olmasını yeğlediği belirtiliyor. Orta Avrupa ve Eski Sovyetler BirligTn- deki Ortodokslann "hangi tarafa gideos- ği" sorusu bir yana; Başpiskopos Sera- fım'in başkanı olduğu Yunan Ortodoks Kilisesi'nin içinde de sorunlan var. 79 ya- şındaki Serafim'i "isteyenler" ve "iste- meyenler" şeklinde ikiye aynlan 81 üye- lik kutsal Sinod'un çoğunluğu şimdilik Serafim'i destekliyor. Ancak her an bir "Bizans oyununa" gelmesi beklenen Se- rafım, kendi makamı için duyduğu bu endişeleri bastırmak ve kamuoyunu ken- di tarafına çekmek amacıyla "Unitacı- lar" gerekçesiyle Vatikan'a karşı bir "haçlı seferberliği" başlatmak istedigi öne sürülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle