28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14ŞUBAT1992CUMA HABERLER Beşikçiserbest BANKA (Ankara)-Bir toplatılan -UNESCO'- yaMektup" adlıkitabında de\letin\emilletin bölünmezbütünlüğü aleyhine propaganda yaptığı gerekçesiyle dün gözaltınaalınan araştırmacı-yazar İsmâil Beşikçi, Ankara DGM Sorgu Hâkimliği'nce serbest bırakıldı. Önceki geceyi gözaltmda geçiren Beşikçi, bugün ifadesi alınmak iizere Ankara DGM Savcılığı'naçıkanldı. Burada savcı Nuh Mete Yüksel tarafından ifadesi alınan Beşikçi. tutuklama talebiyle DGM Sorgu Hâkimliği'ne sev k edildi. Yedek hâkim Yılmaz Çamlıbel,savcının tutuklama talebini yerinde görmeyerek Beşikçi'yi serbest bıraktı. Beşikçi, Anti-Terör Yasası'nın 8. maddesineaykırı davranmak suçundan tutuksuzolarak yargılanacak. Demirel'in dokunulmazlığı • ANKA (Ankara) - Başbakan Süleyman Demirerin. 2911 sayıiı Gösteri, Toplantı ve Yürüyüşleri Yasası'na aykırı davrandığı gerekçesiyle yargılanabilmesi için yasama dokunulmazlığının kaldınlması istendi. Demirerin yanı sıra Devlet Bakanı Ömer Barutçu ile DYPmilletvekilleri Ismail Köse, Adil Aydın, İrfan Demiralp, MahmutÖztürk ile Abdullah Ulutürk'ün aynı gerekçeyle dokunulmazlıklarının kaldırılmasma ilişkin Başbakanlık tezkereleri TBMMBaşkanlığına sunuldu. TürbankPizi • ANKA (Ankara)-RP Ankara Milletvekili Melih Gökçek'in, Milli Eğitim BakanlığıTeşkilat Yasası'na türban konusûndaki birm,addenin cklenmesıne ilişkin önergeye ret oyu veren ANAP"hlara "Bunun hesabını kamuoyuna veremezsiniz" tehdidi. Anayasa Komisyonu'nu kanştırdı. Anayasa Komisyonu gündemindeki Turizm Bakanhğı Teşkilat Yasası'nı görüşmeye başlamadan önce söz alan ANAP'lı üyelerçok sayıda tehdit telefonu aldıklarını belirterek ismini vermeden RPli Melih Gökçek'i eleştirdiler. ANAP'lı Yüksek Yalova, türban konusundaki önergeye ret oyu kullanmalarının ardından gazetelerde isimlerinin yayımlandığını, bu nedenle çok sayıda telefon aldıklannı söyledi. AMıkaçtı-Nokta davası • AA (İstanbul)- Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) J Başkanı Prof.B « Ihsan Doğramacrnın, kendisine yayın yolu ile hakaret ettiği gerekçesiyle, Prof. Orhan Aldıkaçtı ve Nokta Dergisi aleyhinde açtığı l milyarliralık manevi tazminat davasına başlandı. Şişli l. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasında, Doğramacı'nın avukatı mahkemeveşikâyet dilekçesinisundu. Müvekkilinin şimdiye kadarçeşitlieleştirilere maruzkaldığını savundu. hhalineklere soruşturma • CUMHURİYET (Ankara) - Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'nda ttalya'dan " Anafi" projesi çerçevesinde inek ithal edilmesi konusunda soruşturma başlatıldı. İtalya'dan proje kapsamında 1989'danbu yana inek ithal edilmesi sırasında yasaya aykın davranıldığı iddiasıyla Aydın'da iki üretici Ergun Poyraz ve Mehmet Gözükara, bakanlık yöneticileri hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundular. 723 nolu Orduevi kartımı kaybettim. Geçersizdir. SELAHATrtN Y.UÇAROĞLU Konfederasyonun geleceğini toplumsal mutabakat tartışmalan belirleyecek DISK, yeni dünyada yerîni arıyörCAN KOZANOĞLU (İstanbul) - DİSK. yeniden örgütlenmenin eşiğinde, geleceğe yönelik politikalaroluşturmayaçalışıyor. 11 Eylül 1980gece- sinden bu yana yaşananlar DİSK camiasını. birçok şeyin eskisi gibi olmayacağı noktasında birleştiriyor. Ancak "Nasıl bir politika, nasıl bir gelecek" sorusunun çevresinde farklı görüşler var. DİSK Genel Başkanı Kemal Nebıoğlu, kendi deyişiyle "beyaz saçlılar"ın, yeni olu- şumda sıva ve tuğla işlevi göreceğini, kon- federasyonun yarınını ise gençlerin biçim- lendireçeğini söylüyor. Nebioğlu'na göre yargılamalar sırasında 1477 sanıktan yal- nızca üç kişinin inkârcı olması, 1474 kişinin DİSK'e, demokrasiye sahip çıkma.sı gele- cek için birgösterge. Üstelik, DİSK'in gele- ceğinde. yıllar öncesinden bugüne uzanan çizgi de öncmli rol ovnayacak: "Geçmişte kavgacı görünen DİSK, aslında hakkını arayan DISK'ti. Geçmişe göre çok önemli bir çizgi değişikliği olmayacak." Zaman haklı çıkardı Genel Şekreter Süleyman Çelebi de za- manın DİSK'i haklı çıkardığı görüşünde. En zor koşullarda savundukları 12 Eylül öncesi eylemler, 1 Mayısmitingleri, Kahra- manmaraş ve 16 Mart katliamlanna yöne- lik protestolar, Batılı çağdaş sendıkacılığın gerekleriydi. Çelebi'ye göre "O dönemde bizi suçlayanlar, 1 Mayısı kutlamamızı suç- lama konusu yapanlar, bugün bizim eski- den savunduklarımızı savunmaya çalışı- yorlar." 19-20 ocak tarihlerindeki genel kurulda "DİSK Yeniden Örgütlenirken" başlıklı ortak imzalı bir broşür dağıtan Basın-İş, Yeraltı Maden-İş, Devrimci Sağlık İş, İleri- ci Deri-İş ve Sine Sen sendikalarının bu noktadaki yaklaşımı oldukça farklı. Yeral- tı Maden-Iş Genel Başkanı Çetin Uygur, "Başkalan da bizim savunduğumuz nokta- ya geldi" sevincini anlamlı bulmuyor. Uy- gur, sistemdeki tıkanıklığın bu kez askeri darbeyle değil, 20 Ekim seçimleri sonucun- da oluşan DYP-SHP koalisyonuyla aşıl- maya çalışıldığını, sınıflar arası konsensüs sağlama çabalarında Türk-İş'e de artık devlet sendikacılığını savunmayan, işçi sı- nıfı sendikacılığına yakın görünen bir kon- federasyon rolü düştüğünü söylüyor. Abdullah Baştürk hayatta iken tohumlan atılan ve genel kurul kararlarına yansıyan anlayış, Uygur'a göre DİSK'i de bu kon- sensüse dahil etme amacını güdüyor. DİSK içindeki temel uyuşmazlık, bu noktada ortaya çıkıyor zaten. Toplumsal mutabakat, çağdaş sendikacılık, şeffaflaş- ma kavramlan, konfederasyon ve sendika yöneticileri arasındaki yaklaşım farklan- nın açığa çıktığı tartışmalara zemin hazırlı- yor. Toplumsal mutabakat Çetin Uygur. genel kurulda benimsenen ilkelerin, kararlann, gazete ilanlarına yan- sıyan değerlendirmelerin yeterince tartışıl- madığı görüşünde: "Çağdaş sendikacıhk- tan. şeffaflıktan ne anladıklannı tam ola- rak açıklamıyorlar... Bu anlayışın amacı. işçi sınıfının yeni dünya düzenine uyarlan- masını sağlamak. Ama eğer DİSK örgüt- lenmeye kalkışırsa, Hak-Iş'le, Türk-İş'Ie, işverenlerle çatışma çıkar, konsensüs bozu- lur. Oysa toplumsal mutabakatın bozul- maması gibi bir hedef var. Bu nedenle önle- rine bir örgütlenme politikası koyamıyor- lar. Serbest piyasayı savunuyorlar, sonra da tam ıstihdamdan söz ediyorlar. Serbest piyasada tam istihdam nasıl olur?" kuıulu düzenini bozduğu birdönemden ge- çiliyor ve Nebioğlu'na göre "Pazar ekono- misinde emeğin yeri ne" sorusunu sorma- nın tam zamanı. DİSK Genel Başkanı. bu sorunun cevabı ne olursa olsun, pazar eko- nomisinin, geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelere gelişmiş ülkeleri yakalama imkâm tanımayacağı görüşünde. Ancak yaklaşım farklan, serbest piyasa ekonomisi kavramının ötesine taşıyor ve asıl uyuşmazlık, toplumsal mutabakat ça- balarını destekleme, reddetme noktasında çıkıyor. Genel Şekreter Çelebi, sınıf dikta- törlüğü olarak algılanmamak koşuluyla, her zaman için sınıf sendikacılığından yana tavır koyacaklarını, bu tavnn toplumsal mutabakat projesiyle çelişmediğini söylü- yor: "Böylesine değişimden sonra baskı gruplan olarak demokrasinin korunması, toplumsal mutabakat projesinin hayata ge- cirilmesi konularında tüm uygulamaların takipçisi olacağız. Demokrasiye en çok iş- çilerin ihtiyacı var." Aslında. Genel Başkan Kemal Nebioğlu da piyasa ekonomisini tartışılmaz bir çö- züm > olu olarak görmüyor. Üstelik, tekno- lojinin işsizliği pompaladığı. insanların Sınıf sendikacılığının ötesinde, yeni süre- cin işçi sınıfını taşıdığı kpnum da üzerinde durulan nolttalardan. DİSK Yönetim Ku- rulu üyesi Kemal Daysal, bilimsel ve tekno- lojik gelişmelerin üretim sürecini, üretici güçlerle üretim araçları arasındaki ilişkiyi DİSK'in Cemal Reşit Rey Salonu'nda yapılan paneline katılanlar: ASK Sözcüsii Wim Bergans, Doç. Hacer Ansal,gazeteci-yazar Şiikran Ketenci, DİSK Genel Sekreteri Süleyman Çelebi, TtSK Genel Sekreteri Kubilay Atasayar, DİSK Yönetim Kumlu üyesi Kemal Daysal, Hak-İş Genel Eğitim Sekreteri Salim Uslu, Türk-İş Genel Sekreteri Orhan Balta. (Fotoğraf: ALİ ÖZ) DİSK'in kuruluş yıldönümünde Genel Başkan Nebioğlu geçmişi değerlendirdi 4 25 yıl geçti, dimdik ayaktayız'lş-Sendika Servisi - DİSK, 25. kuru- luş yıldönümüne, sendikal yakla- şımlarda yeni arayışlarla girdi. DİSK'in 25. kuruluş yıldönümü nedeniyle dün düzenlenen "2000'li Yıllarda Çalışma Yaşa- mı ve Sendikal Yaklaşımlarda Ye- ni Arayışlar" paneünde Çalışma Bakanı Mehmet Moğultay, İstan- bul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, DİSK, Türk-İş, Hak-İş ve TİSK ile ILO ve Avru- pa Sendikalar Konfederasyonu temsilcileri bir araya geldiler. Panelde konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay, hükümetin, üretim sürecini sağlıklı bir yapıya oturtarak, işyerlerinde banşı egemen kılmayı amaçladığını söyledi. İş güvencesi Bakan Moğultay, işsizlik sigortasına iliş- kin düzenlemelerde bulunmak üzere mayıs ayı içinde işçi ve işveren taraflannın katıla- cağı çalışma medisini toplayacaklannı kay- detti. İşverenlerin eleştirisiyle karşılanan 'iş güvenliği yasa taslağının' ILO'nun 158 sa- yılı sözleşmesi doğrultusunda hazırlandığını, bu düzenlemenin hükümet programı ve ana- yasanın gereklerine uygun olduğunu kayde- den Moğultay, "İşten çıkarmaları yasakla- mıyoruz. Burada öngörülen sadece keyfi iş- ten çıkarmalann engellenmesidir" dedi. Dimdik ayaktayız DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu, DÎSK'in bir yandan bugünkü sorunları çöz- mek için mücadele verirken, diğer yandan ge- leceği bilimsel temeller üzerinde yakalama- yı hedeflediğini belirtti. Nebioğlu, aradan 25 yıl geçmiş olmasına karşın DİSK'in bugün yine 'dimdik ayakta' olduğunu belirterek şöyle dedi: "Bİ2, kamu çalışanlannın sendikalaşma ve grev haklannı sonuna kadar savunacağız. Yüzde 10'luk baraj sistemi, artan grev ya- sakları, scndikasızlaştırma bugün temel so- runlanmızdır. Türkiye tıkanmış gönlnen sen- dikacıhğı aşrnak zorundadır. Bizler işçilerin yalfaız ücretini değil, toplumsal rolünü de de- ğiştirmeyi amaçlayan bir sendikacılığı savu- nuyonız. Bizler 2000'li yıllan da içerecek stratejileri belirlemeliyiz. Üretim sürecine iliş- kin tüm bilgileri elde etme ve artık onu da denetleme mücadelesi vermeliyiz. Bugün bize tek yol olarak yeni liberal ekonomik poüti- kalar dayatılmaktadır. Bunlara teslim olma- yacağız." İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nu- rettin Sözen de DİSK'e bugün her zamankin- den daha çok ihtiyaç olduğunu belirterek, DlSK'le birlikte demokratikleşme sürecini daha anlamlı ve kalıcı olacağını söyledi. Panelde söz alan Türk-Iş Genel Sekreteri Orhan Balta da işçi sendikalarının en önemli görevinin işçi temel hak ve özgürlüklerini uluslararası standartlara ulaştırmak olduğu- nu söyledi. Hak-İş Genel Eğitim Sekreteri Salim Us- lu ekonomik ve sosyal gelişmelerin istihdam hacmini daralttığını, vasıflı işgücü ihtiyacı- nı arttırdığını ve sendikal alanın giderek da- raldığım söyledi. TİSK Genel Sekreteri Kubilay Atasayar, "Birbirimizle kavga etmenin bugün için hiç- bir anlamı kalmamıştır. Sosyal diyalogu ku- ralım. İşçi sendikalarının birliği bizi memnun eder. Biz güçlü işçi sendikalanndan kork- muyoruz" diye konuştu. DlSK Yönetim kurulu üyesi Kemal Day- sal, anayasa ve sendikal yasaların ILO stan- dartlanna uygun şekilde değiştirilerek yüz- de 10 barajının kaldınlması, sendika seçmede özgur iradeye dayalı referandum hakkımn getirilmesi ve sendika özgürlüğü ve grev hak- kı önünüdeki engellerin kaldırılmasım iste- di. Nebioğlu: kalmasın?" 'Hükümet protokolü sözde Salim Uslu, Hak-İş Konfederasyonu'nun Avrupa Sendikalar Konfederasyonu söz- bu amaçla Türk-Iş ve DlSK'le ortak hare- CÜS ü Wim Bergans birleşme sürecine giren ket etmeye hazn" olduğunu büdirdı. Avnıpa'da 'İşçilerin sosyal Avmpası'nı ya- ratmayı amaçladıklannı söyledi. Bu amaçla iş konseylerine ağırlık verdiklerini belirten Bergans, tophımsal diyalogu oluşturmak ve toplumsal yasalan çıkarmak üzere çalıştık- lannı anlattı. ILO Türkiye Temsilcisi RUchan Işık da bir endüstriyel ilişkiler modeli oluşturmak üze- re üç işçi konfederasyonunun ortak arayış içine girmesi gerektiğini söyledi. ITÜ Işlet- me FaküJtesi öğretim görevlisi Doç. Hacer Ansal, yeni teknolojiyle küçülen işyerleri ve vasıflı işgücü ortarrunda kitlesel sendikal mü- cadele anlayışının geçersizleştiğini sendika- lann da doğrultuda yeni mücadele arayışla- rı içine girdiklerini kaydetti. Gazeteci-yazar Şükran Ketenci de dünya- da sendikal alanda yaşanan değişimlerin Türkiye'de yaşanan sorunlarla bir ilgisi bu- lunmadığıru, Türkiye'de işçi işveren ilişkile- rinin kendine özgü çizgiler taşıdığmı belirt- ti. Ketenci, Türkiye'de işten çıkarmalann ne- denin, işverenlerin ucuz işçi calıştırma ve top- lu sözleşme yükünden kaçma arayışları ol- duğunu anlattı.Moğultay: "Örgütlenmedeki engeller kaldırılacak." Siyaset sahnesinde bir zamanlar TIP vardı lç Politika Servisi - "Bugün Türkiye İşçi Par- tisi'nin ve DİSK'in kuruluş yıldönümü. TİP, 13 Şutat 1%1'de kuruldu. 13 Şubat 1967'de de DtSK kuruldu. Her ikisinin kunıculan da ay- nı kişilerdi. TÎP, tabandan kurulan ilk partidir. Bu, tarih, siyaset ve sosyoloji açısuıdanüıcelen- mesi ve değerlendirilmesi gereken bir olaydır. Bu yıldönümünde, her iki kuruluşun hayatta kalan liderlerine mutluluk \e uzun ömürler di- Hayatta kalanlar Mehmet Ali Aybar'ın kutlama mesajmda- ki, "Hayatta kalanlar" vurgusu, Türk solu- nun eski kuşaklan için gerçekten hüzün ve- rici. 60'lı yıllann umutlu, coşkulu günlerin- de, TlP'in ve DİSK'in tohumunu atan, altı yıl arayla 13 şubatta "kurucu üye" sıfatıru ka- zananlann çoğu hayatta değil bugün. DlSK, ikinci doğuşunun mücadelesine hazırlanıyor, TİP ise artık yok. Ancak "TİP tarihi" var ve Türkiye"nin siyasal tarihinde ilginç bir de- neyim olarak hep var kalacak. Türkiye İşçi Partisi 13 Şubat 1961'de, adı- na uygun olarak 12 sendikacı tarafından ku- ruldu: Kemal Türkler, Avni Erakalın, Şaban Yıldız, îbrahim Güzelce, Rıza Kuas, Kemal Nebioğlu, Salih özkarabay, Îbrahim Deniz- cier, Adnan Arkın, Ahmet Muşlu, Saffet Göksüzoğlu ve Huseyin Uslubaş. Avni Era- kalın, partinin ilk genel başkanı oldu. Aybar genel başkan 1962'deki kongrede, akademik kökenli ay- dınlardan biri Mehmet Ali Aybar, genel baş- kanlığa seçildi. Parti tuzüğünün amaçlar bö- lümü, "Türkiye'nin ileri bir toplum haline ge- tirilmesi işi ile emekçi halk yığınlarının yurt işierinde söz ve karar sahibi olmalan, insan- ca yaşama şartlarına kavuşmalan işi, bir tek davanın birbirine bağlı bölümleridir" cüm- lesiyle başhyordu. Neydi o dava? Tüzük kitapçığının başına, bir "Atatürk diyor ki" bölümü konmuştu. Ulusal bağımsızlıktan, devletleştirmeden, yoksul köylüleri topraklandırmadan söz edi- liyordu. TİP'in Marksist bir parti olup olma- dığı hâlâ tartışma konusu. Ancak Türk so- lunun tarihindeki en geniş yelpaze niteliği tar- tışılmıyor. Meclisie 15 TİP'li İşçi hareketinin mevzi kazanması ve genç- ler ile aydınlar arasındaki politikleşme süre- ci, TİP'in varlığıyla birleşince 1965 genel se- çimlerindeki yüzde 3.3'lük oy oranıyla Mec- lis'e aralarında Mehmet Ali Aybar, Behice Boran ve Çetin Altan'ın da bulunduğu 15 TİP'li milletvekili girdi. 1966'daki 2. büyük kongrede, Yön hareke- tinde yer alanlar partiden koptu, buna rağ- men 1968 ara seçimlerinde TİP'in oy oranı yüzde 5.2'ye ulaştı. Ancak 1968 TlP'in ge- lişme sürecinin durduğu yıl da oldu aynı za- manda. Sovyetler Birliği'mn Çekoslovakya'yı işgalini destekleyenlerle işgale karşı çıkanlar arasındaki sert tartışmalar partiyi yıprattı. Aynı dönemde daha radikal bir çizgiye ka- yan gençlik hareketi de partiyle olan bağla- rını koparmaya başladı. TtP, 1969 genel seçimlerinde ancak iki mil- letvekili çıkarabildi, seçimlerden kısa süre sonra Aybar genel başkanlıktan istifa etti. 1970'teki kongrede, genel başkanlığa Behice Boran seçildi. Bir yıl sonra 1971'de, 12 Mart yönetimi TlFi kapatacak, parti 1975'te ye- niden kurulacaktı ama kimilerine göre, "bi- rinci TtP" 1968'deki iç çekişmelerle zaten bit- mişti. Sovyetler'e yakınlık 1975'te Mihat Sargın'ın genel başkanlığı ve Behice Boran'ın genel sekreterliğinde yeniden kurulan TİP, yülar öncesinin yelpazesi değil, Sovyetler'e yakınlığıyla tanınan bir grubun partisiydi artık. Söylemeye bile gerek ypk, 12 Eylül'ün ar- dından TİP kapatıldı. Parti yöneticileri, ör- gütü yurtdışında yaşatmaya çalıştılar ve 1987'de TKP ile birleşerek TİP'in fiili varlı- ğına son verdiler, TBKP oluşumu içinde yer aldüar. hayli değiştirdiği, artık işçilerin farklı bakış açılanyla farklı özlemler ve farklı talepler geliştirdikleri saptamasını yapıyor. Day- sal'a göre bu köklü değişimi dikkate alma- dıkça, DİSK'in geleceğe yönelik bir başan umudu olmaz. Ancak bu sürecin, işçi sınıfı- nı ortadan kaldırdığı ya da sorunlan azalt- tığı da söylenemez. Daysal, işçi sınıfına yönelik sömürünün "katmerli" olarak sür- düğü görüşünde. Toplumsal mutabakar, teknolojik geliş- me, uzlaşma ve işçi sınıfının konumu çerçe- vesindeki tartışmayı, sonuçta, cevaplanyla birlikte ortaya atılan iki soru simgeliyor. Genel Başkan Nebioğlu "Sendikacılıkta uzlaşmayı hedeflersiniz, ama hangi çizgide uzlaşma? Sermayenin istediği noktada mı, yoksa emekçilerin çıkarlannın yattığı nok- tada mı?" diye soruyor ve "Elbette ki ikinci noktada" diye cevaplıyor. Çetin Uygur, teknolojik gelişmenin işçi sınıfıyla üretim araçlan arasındaki ilişkiyi değiştirmediği- ni, beyaz yakahlarla mavi yakalılann ben- zer konumlara geldiklerini, böylece işçi sınıfının genişlediğini belirtiyor ve "Elveda proleterya mı diyorsunuz" sorusunu orta- ya atıyor. Uygur'a göre proleteryaya elve- da denmesıni gerektirecek bir olgu yok. DİSK'i bekleyen örgütlenme pratiğine gelince... Süleymen Çelebi, yalnızca ücret sendikacılığı değil, işçilerin toplumsal rolle- rini değiştirmeyi hedefleyen geniş çerçe- veli bir sendikacılık yapacaklannı söylü- yor. İşçi sınıfının talepleri doğrultusunda projeler geliştirilecek ve tüm sendikalann genel kurullan tamamlanır tamamlanmaz, yani 16 nisanı izleyen günlerde, örgütleme çahşmalanna girişilecek: "İnanıyorum ki nasıl 1967'de 30 bin üyeyle yola çıİcıp 13 yıl- da 600 bin üyelik bir yapıya ulaşmışsak örgütlenme düğmesine bastıktan bir yıl sonra eski gücümüze ulaşacağız." Genel Başkan Nebioğlu, yeniden örgüt- lenmenin önündeki en büyük engel olarak 12 Eylül'ün yasal kalıntılannı görüyor. Ke- mal Daysal'a göre ilk yapılması gereken iş, işçilerin sendikalara olan güvenlerini can- landırmak: "12 Eylül darbesinden sonra işçi ve sendika hareketine karşı yöneltilen tek yanlı saldınlar ve yoğun biçimde sürdü- rülen depolitizasyon politikası, sendikal örgütleri zayıflattı. 12 Eylül döneminde ve 1980'li yıllar boyunca açık olan sendikalar, bu sürece ne yazık ki yeteri ölçüde müdaha- le edemediler ve işçilerin önüne somut, elle tutulur bir programla çıkamadılar. Bu da işçilerin bir bütün olarak sendikal harekete karşı ilgi ve güvenlerini zayıflattı. DİSK'in yeniden başlattığı sendikal çalışmalanyla göreceği en büyük işlev, işçilerin sendikkl harekete karşı güvenini tekrar sağlamak olacaktır." Çetin Uygur ise öncelikle aşağıdan yuka- rıya doğru örgütlenme biçiminin benim- senmesi gerektiğini söylüyor. Uygur'un önerisi, DÎSK'te merkezileşen, işyeri teme- linde örgütlenmeye dayanan bir yapı: "Sı- nıfa, unutturulan kavramlan yeniden ka- zandırmaya, sınıf bilincinin geliştirilmesine yönelik bir çalışma yapmak gerekir." Uy- gur'a göre bu uygulama işçi sınıfının belir- leyiciliğini. önce her işkolunda tek sendika- yı, sonra Türkiye'de tek konfederasyonlu sendikal yapıyı birlikte eetirecek. Tûrh-İş-DİSK i^birliği Uygur'un tek konfederasyon öngörüsü, farklı bir gündemi. son günlerde sık sık sö- zü edilen Türk-İş DİSK işbirliğini de çağ- rıştınyor. Bu konuda, Kemal Nebioğlu, ortak mücadele edilebilecek alanlan, önce- likle anayasanın tümden değiştirilmesi, 12 Eylül izlerinin silinmesı olarak belirliyor. Yeniden örgütlenme sürecinde, DİSK'in işi zor. Konfederasyonu, yoğun iç tartışma- larla ve dışa yönelik mücadelelerle geçecek günler bekliyor. DİSK'in, 1967"den bugü- ne uzanan kesintili deneyimine rağmen, bir "• şeye sıfırdan başladığı kesin: Şu anda DISK'e bağlı sendikalann sıfır üyesi var. Srfırdan baştonacak DÎSK Yönetim Kurulu Üyesi Rıza Gü- yen de ortak mücadele konusunda Türk- İş'te olumlu gelişmeler izlediklerini söylü- yor: "Biz her zaman ortak mücadele yap- mayı önermiştik. Özellikle demokrasi ve işçi sınıfının çıkarlan sözkonusu oldugun- da hep çağırdık, hiçbir zaman gelmediler. 12 Eylül sonrasında ve DİSK'in yeniden çalışmaya başlamasından sonra Türk-İş yönetiminin DİSK ile ortak eylemlerde bu- lunmaya eskisinden daha sıcak bakması, büyük bir gelişmedir. Biz, DİSK olarak işçi sınıfının birliğinden yanayız. Ancak bu bir- lik ilkeli olursa." Ev sahibi de konuk da insan haklarısorumlusu AA (Ankara) - İnsan haklarından so- rumlu Devlet Bakanı Mehmet Kah- raman, AvrupaKonseyi insan hak- ları direktörü Peter Levpecht'i ka- bul ederek bir süre görüştü. Avrupa Konseyi'nde Türkiye^nin insan hak- lan konusunda hak etmediği bir tutumla kar- şılaştığını vurgulayan Kahraman, bu anlayı- şın degişmesi için çalıştıklannı bildirdi. Avrupa Konseyi İnsan Haklan Direktörü Peter Levpecht de Ankara'da bulunmasının te- sadüfı olmadığını bildirerek yaptığı görüşme- lerin kendilerini fazlasıyla tatmin ettiğini söy- ledi. Türkiye'ye dinlemek ve öğrenmek için geldiğini bildiren Levpecht, "Şimdiye kadar yapmış olduğum görüşmelerde Türkiye'de in- san hakları konusunda çok yapıcı çalışmalar ve açıklık bulunduğunu gözledhn" dedi. Avrupa Konseyi'nde Türkiye hakkında her- hangi bir yanlış anlamanın olmadığını kayde- den İnsan Hakları Direktörü şöyle konuştu: "Avrupa Konseyi'nde insan haklanyla ilgi- li oluşturulan mekanizmalara Türkiye enteg- re ohnuştur:'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle