Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14ŞUBAT1992CUMA
HABERLER
Beşikçiserbest
BANKA
(Ankara)-Bir
toplatılan
-UNESCO'-
yaMektup"
adlıkitabında
de\letin\emilletin
bölünmezbütünlüğü
aleyhine propaganda
yaptığı gerekçesiyle dün
gözaltınaalınan
araştırmacı-yazar İsmâil
Beşikçi, Ankara DGM
Sorgu Hâkimliği'nce
serbest bırakıldı. Önceki
geceyi gözaltmda geçiren
Beşikçi, bugün ifadesi
alınmak iizere Ankara
DGM Savcılığı'naçıkanldı.
Burada savcı Nuh Mete
Yüksel tarafından ifadesi
alınan Beşikçi. tutuklama
talebiyle DGM Sorgu
Hâkimliği'ne sev k edildi.
Yedek hâkim Yılmaz
Çamlıbel,savcının
tutuklama talebini yerinde
görmeyerek Beşikçi'yi
serbest bıraktı. Beşikçi,
Anti-Terör Yasası'nın 8.
maddesineaykırı
davranmak suçundan
tutuksuzolarak
yargılanacak.
Demirel'in
dokunulmazlığı
• ANKA (Ankara) -
Başbakan Süleyman
Demirerin. 2911 sayıiı
Gösteri, Toplantı ve
Yürüyüşleri Yasası'na
aykırı davrandığı
gerekçesiyle
yargılanabilmesi için
yasama dokunulmazlığının
kaldınlması istendi.
Demirerin yanı sıra Devlet
Bakanı Ömer Barutçu ile
DYPmilletvekilleri Ismail
Köse, Adil Aydın, İrfan
Demiralp, MahmutÖztürk
ile Abdullah Ulutürk'ün
aynı gerekçeyle
dokunulmazlıklarının
kaldırılmasma ilişkin
Başbakanlık tezkereleri
TBMMBaşkanlığına
sunuldu.
TürbankPizi
• ANKA (Ankara)-RP
Ankara Milletvekili Melih
Gökçek'in, Milli Eğitim
BakanlığıTeşkilat
Yasası'na türban
konusûndaki birm,addenin
cklenmesıne ilişkin
önergeye ret oyu veren
ANAP"hlara "Bunun
hesabını kamuoyuna
veremezsiniz" tehdidi.
Anayasa Komisyonu'nu
kanştırdı. Anayasa
Komisyonu gündemindeki
Turizm Bakanhğı Teşkilat
Yasası'nı görüşmeye
başlamadan önce söz alan
ANAP'lı üyelerçok sayıda
tehdit telefonu aldıklarını
belirterek ismini vermeden
RPli Melih Gökçek'i
eleştirdiler. ANAP'lı
Yüksek Yalova, türban
konusundaki önergeye ret
oyu kullanmalarının
ardından gazetelerde
isimlerinin yayımlandığını,
bu nedenle çok sayıda
telefon aldıklannı söyledi.
AMıkaçtı-Nokta
davası
• AA
(İstanbul)-
Yüksek
Öğretim
Kurumu
(YÖK) J
Başkanı Prof.B «
Ihsan Doğramacrnın,
kendisine yayın yolu ile
hakaret ettiği gerekçesiyle,
Prof. Orhan Aldıkaçtı ve
Nokta Dergisi aleyhinde
açtığı l milyarliralık
manevi tazminat davasına
başlandı. Şişli l. Asliye
Hukuk Mahkemesi'nde
görülen davanın dünkü
duruşmasında,
Doğramacı'nın avukatı
mahkemeveşikâyet
dilekçesinisundu.
Müvekkilinin şimdiye
kadarçeşitlieleştirilere
maruzkaldığını savundu.
hhalineklere
soruşturma
• CUMHURİYET
(Ankara) - Tanm ve
Köyişleri Bakanlığı'nda
ttalya'dan " Anafi" projesi
çerçevesinde inek ithal
edilmesi konusunda
soruşturma başlatıldı.
İtalya'dan proje
kapsamında 1989'danbu
yana inek ithal edilmesi
sırasında yasaya aykın
davranıldığı iddiasıyla
Aydın'da iki üretici Ergun
Poyraz ve Mehmet
Gözükara, bakanlık
yöneticileri hakkında
cumhuriyet savcılığına suç
duyurusunda bulundular.
723 nolu Orduevi kartımı
kaybettim. Geçersizdir.
SELAHATrtN Y.UÇAROĞLU
Konfederasyonun geleceğini toplumsal mutabakat tartışmalan belirleyecek
DISK, yeni dünyada yerîni arıyörCAN KOZANOĞLU (İstanbul) - DİSK. yeniden örgütlenmenin eşiğinde,
geleceğe yönelik politikalaroluşturmayaçalışıyor. 11 Eylül 1980gece-
sinden bu yana yaşananlar DİSK camiasını. birçok şeyin eskisi gibi
olmayacağı noktasında birleştiriyor. Ancak "Nasıl bir politika, nasıl
bir gelecek" sorusunun çevresinde farklı görüşler var.
DİSK Genel Başkanı Kemal Nebıoğlu,
kendi deyişiyle "beyaz saçlılar"ın, yeni olu-
şumda sıva ve tuğla işlevi göreceğini, kon-
federasyonun yarınını ise gençlerin biçim-
lendireçeğini söylüyor. Nebioğlu'na göre
yargılamalar sırasında 1477 sanıktan yal-
nızca üç kişinin inkârcı olması, 1474 kişinin
DİSK'e, demokrasiye sahip çıkma.sı gele-
cek için birgösterge. Üstelik, DİSK'in gele-
ceğinde. yıllar öncesinden bugüne uzanan
çizgi de öncmli rol ovnayacak: "Geçmişte
kavgacı görünen DİSK, aslında hakkını
arayan DISK'ti. Geçmişe göre çok önemli
bir çizgi değişikliği olmayacak."
Zaman haklı çıkardı
Genel Şekreter Süleyman Çelebi de za-
manın DİSK'i haklı çıkardığı görüşünde.
En zor koşullarda savundukları 12 Eylül
öncesi eylemler, 1 Mayısmitingleri, Kahra-
manmaraş ve 16 Mart katliamlanna yöne-
lik protestolar, Batılı çağdaş sendıkacılığın
gerekleriydi. Çelebi'ye göre "O dönemde
bizi suçlayanlar, 1 Mayısı kutlamamızı suç-
lama konusu yapanlar, bugün bizim eski-
den savunduklarımızı savunmaya çalışı-
yorlar."
19-20 ocak tarihlerindeki genel kurulda
"DİSK Yeniden Örgütlenirken" başlıklı
ortak imzalı bir broşür dağıtan Basın-İş,
Yeraltı Maden-İş, Devrimci Sağlık İş, İleri-
ci Deri-İş ve Sine Sen sendikalarının bu
noktadaki yaklaşımı oldukça farklı. Yeral-
tı Maden-Iş Genel Başkanı Çetin Uygur,
"Başkalan da bizim savunduğumuz nokta-
ya geldi" sevincini anlamlı bulmuyor. Uy-
gur, sistemdeki tıkanıklığın bu kez askeri
darbeyle değil, 20 Ekim seçimleri sonucun-
da oluşan DYP-SHP koalisyonuyla aşıl-
maya çalışıldığını, sınıflar arası konsensüs
sağlama çabalarında Türk-İş'e de artık
devlet sendikacılığını savunmayan, işçi sı-
nıfı sendikacılığına yakın görünen bir kon-
federasyon rolü düştüğünü söylüyor.
Abdullah Baştürk hayatta iken tohumlan
atılan ve genel kurul kararlarına yansıyan
anlayış, Uygur'a göre DİSK'i de bu kon-
sensüse dahil etme amacını güdüyor.
DİSK içindeki temel uyuşmazlık, bu
noktada ortaya çıkıyor zaten. Toplumsal
mutabakat, çağdaş sendikacılık, şeffaflaş-
ma kavramlan, konfederasyon ve sendika
yöneticileri arasındaki yaklaşım farklan-
nın açığa çıktığı tartışmalara zemin hazırlı-
yor.
Toplumsal mutabakat
Çetin Uygur. genel kurulda benimsenen
ilkelerin, kararlann, gazete ilanlarına yan-
sıyan değerlendirmelerin yeterince tartışıl-
madığı görüşünde: "Çağdaş sendikacıhk-
tan. şeffaflıktan ne anladıklannı tam ola-
rak açıklamıyorlar... Bu anlayışın amacı.
işçi sınıfının yeni dünya düzenine uyarlan-
masını sağlamak. Ama eğer DİSK örgüt-
lenmeye kalkışırsa, Hak-Iş'le, Türk-İş'Ie,
işverenlerle çatışma çıkar, konsensüs bozu-
lur. Oysa toplumsal mutabakatın bozul-
maması gibi bir hedef var. Bu nedenle önle-
rine bir örgütlenme politikası koyamıyor-
lar. Serbest piyasayı savunuyorlar, sonra
da tam ıstihdamdan söz ediyorlar. Serbest
piyasada tam istihdam nasıl olur?"
kuıulu düzenini bozduğu birdönemden ge-
çiliyor ve Nebioğlu'na göre "Pazar ekono-
misinde emeğin yeri ne" sorusunu sorma-
nın tam zamanı. DİSK Genel Başkanı. bu
sorunun cevabı ne olursa olsun, pazar eko-
nomisinin, geri kalmış ya da gelişmekte
olan ülkelere gelişmiş ülkeleri yakalama
imkâm tanımayacağı görüşünde.
Ancak yaklaşım farklan, serbest piyasa
ekonomisi kavramının ötesine taşıyor ve
asıl uyuşmazlık, toplumsal mutabakat ça-
balarını destekleme, reddetme noktasında
çıkıyor. Genel Şekreter Çelebi, sınıf dikta-
törlüğü olarak algılanmamak koşuluyla,
her zaman için sınıf sendikacılığından yana
tavır koyacaklarını, bu tavnn toplumsal
mutabakat projesiyle çelişmediğini söylü-
yor: "Böylesine değişimden sonra baskı
gruplan olarak demokrasinin korunması,
toplumsal mutabakat projesinin hayata ge-
cirilmesi konularında tüm uygulamaların
takipçisi olacağız. Demokrasiye en çok iş-
çilerin ihtiyacı var."
Aslında. Genel Başkan Kemal Nebioğlu
da piyasa ekonomisini tartışılmaz bir çö-
züm > olu olarak görmüyor. Üstelik, tekno-
lojinin işsizliği pompaladığı. insanların
Sınıf sendikacılığının ötesinde, yeni süre-
cin işçi sınıfını taşıdığı kpnum da üzerinde
durulan nolttalardan. DİSK Yönetim Ku-
rulu üyesi Kemal Daysal, bilimsel ve tekno-
lojik gelişmelerin üretim sürecini, üretici
güçlerle üretim araçları arasındaki ilişkiyi
DİSK'in Cemal Reşit Rey Salonu'nda yapılan paneline katılanlar: ASK Sözcüsii Wim Bergans, Doç. Hacer Ansal,gazeteci-yazar Şiikran Ketenci, DİSK Genel
Sekreteri Süleyman Çelebi, TtSK Genel Sekreteri Kubilay Atasayar, DİSK Yönetim Kumlu üyesi Kemal Daysal, Hak-İş Genel Eğitim Sekreteri Salim Uslu,
Türk-İş Genel Sekreteri Orhan Balta. (Fotoğraf: ALİ ÖZ)
DİSK'in kuruluş yıldönümünde Genel Başkan Nebioğlu geçmişi değerlendirdi
4
25 yıl geçti, dimdik ayaktayız'lş-Sendika Servisi - DİSK, 25. kuru-
luş yıldönümüne, sendikal yakla-
şımlarda yeni arayışlarla girdi.
DİSK'in 25. kuruluş yıldönümü
nedeniyle dün düzenlenen
"2000'li Yıllarda Çalışma Yaşa-
mı ve Sendikal Yaklaşımlarda Ye-
ni Arayışlar" paneünde Çalışma
Bakanı Mehmet Moğultay, İstan-
bul Büyükşehir Belediye Başkanı
Nurettin Sözen, DİSK, Türk-İş,
Hak-İş ve TİSK ile ILO ve Avru-
pa Sendikalar Konfederasyonu
temsilcileri bir araya geldiler.
Panelde konuşan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay,
hükümetin, üretim sürecini sağlıklı bir
yapıya oturtarak, işyerlerinde banşı
egemen kılmayı amaçladığını söyledi.
İş güvencesi
Bakan Moğultay, işsizlik sigortasına iliş-
kin düzenlemelerde bulunmak üzere mayıs
ayı içinde işçi ve işveren taraflannın katıla-
cağı çalışma medisini toplayacaklannı kay-
detti. İşverenlerin eleştirisiyle karşılanan 'iş
güvenliği yasa taslağının' ILO'nun 158 sa-
yılı sözleşmesi doğrultusunda hazırlandığını,
bu düzenlemenin hükümet programı ve ana-
yasanın gereklerine uygun olduğunu kayde-
den Moğultay, "İşten çıkarmaları yasakla-
mıyoruz. Burada öngörülen sadece keyfi iş-
ten çıkarmalann engellenmesidir" dedi.
Dimdik ayaktayız
DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu,
DÎSK'in bir yandan bugünkü sorunları çöz-
mek için mücadele verirken, diğer yandan ge-
leceği bilimsel temeller üzerinde yakalama-
yı hedeflediğini belirtti. Nebioğlu, aradan 25
yıl geçmiş olmasına karşın DİSK'in bugün
yine 'dimdik ayakta' olduğunu belirterek
şöyle dedi:
"Bİ2, kamu çalışanlannın sendikalaşma ve
grev haklannı sonuna kadar savunacağız.
Yüzde 10'luk baraj sistemi, artan grev ya-
sakları, scndikasızlaştırma bugün temel so-
runlanmızdır. Türkiye tıkanmış gönlnen sen-
dikacıhğı aşrnak zorundadır. Bizler işçilerin
yalfaız ücretini değil, toplumsal rolünü de de-
ğiştirmeyi amaçlayan bir sendikacılığı savu-
nuyonız. Bizler 2000'li yıllan da içerecek
stratejileri belirlemeliyiz. Üretim sürecine iliş-
kin tüm bilgileri elde etme ve artık onu da
denetleme mücadelesi vermeliyiz. Bugün bize
tek yol olarak yeni liberal ekonomik poüti-
kalar dayatılmaktadır. Bunlara teslim olma-
yacağız."
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nu-
rettin Sözen de DİSK'e bugün her zamankin-
den daha çok ihtiyaç olduğunu belirterek,
DlSK'le birlikte demokratikleşme sürecini
daha anlamlı ve kalıcı olacağını söyledi.
Panelde söz alan Türk-Iş Genel Sekreteri
Orhan Balta da işçi sendikalarının en önemli
görevinin işçi temel hak ve özgürlüklerini
uluslararası standartlara ulaştırmak olduğu-
nu söyledi.
Hak-İş Genel Eğitim Sekreteri Salim Us-
lu ekonomik ve sosyal gelişmelerin istihdam
hacmini daralttığını, vasıflı işgücü ihtiyacı-
nı arttırdığını ve sendikal alanın giderek da-
raldığım söyledi.
TİSK Genel Sekreteri Kubilay Atasayar,
"Birbirimizle kavga etmenin bugün için hiç-
bir anlamı kalmamıştır. Sosyal diyalogu ku-
ralım. İşçi sendikalarının birliği bizi memnun
eder. Biz güçlü işçi sendikalanndan kork-
muyoruz" diye konuştu.
DlSK Yönetim kurulu üyesi Kemal Day-
sal, anayasa ve sendikal yasaların ILO stan-
dartlanna uygun şekilde değiştirilerek yüz-
de 10 barajının kaldınlması, sendika seçmede
özgur iradeye dayalı referandum hakkımn
getirilmesi ve sendika özgürlüğü ve grev hak-
kı önünüdeki engellerin kaldırılmasım iste-
di.
Nebioğlu:
kalmasın?"
'Hükümet protokolü sözde
Salim Uslu, Hak-İş Konfederasyonu'nun Avrupa Sendikalar Konfederasyonu söz-
bu amaçla Türk-Iş ve DlSK'le ortak hare- CÜS
ü Wim Bergans birleşme sürecine giren
ket etmeye hazn" olduğunu büdirdı. Avnıpa'da 'İşçilerin sosyal Avmpası'nı ya-
ratmayı amaçladıklannı söyledi. Bu amaçla
iş konseylerine ağırlık verdiklerini belirten
Bergans, tophımsal diyalogu oluşturmak ve
toplumsal yasalan çıkarmak üzere çalıştık-
lannı anlattı.
ILO Türkiye Temsilcisi RUchan Işık da bir
endüstriyel ilişkiler modeli oluşturmak üze-
re üç işçi konfederasyonunun ortak arayış
içine girmesi gerektiğini söyledi. ITÜ Işlet-
me FaküJtesi öğretim görevlisi Doç. Hacer
Ansal, yeni teknolojiyle küçülen işyerleri ve
vasıflı işgücü ortarrunda kitlesel sendikal mü-
cadele anlayışının geçersizleştiğini sendika-
lann da doğrultuda yeni mücadele arayışla-
rı içine girdiklerini kaydetti.
Gazeteci-yazar Şükran Ketenci de dünya-
da sendikal alanda yaşanan değişimlerin
Türkiye'de yaşanan sorunlarla bir ilgisi bu-
lunmadığıru, Türkiye'de işçi işveren ilişkile-
rinin kendine özgü çizgiler taşıdığmı belirt-
ti. Ketenci, Türkiye'de işten çıkarmalann ne-
denin, işverenlerin ucuz işçi calıştırma ve top-
lu sözleşme yükünden kaçma arayışları ol-
duğunu anlattı.Moğultay: "Örgütlenmedeki engeller
kaldırılacak."
Siyaset sahnesinde bir zamanlar TIP vardı
lç Politika Servisi - "Bugün Türkiye İşçi Par-
tisi'nin ve DİSK'in kuruluş yıldönümü. TİP, 13
Şutat 1%1'de kuruldu. 13 Şubat 1967'de de
DtSK kuruldu. Her ikisinin kunıculan da ay-
nı kişilerdi. TÎP, tabandan kurulan ilk partidir.
Bu, tarih, siyaset ve sosyoloji açısuıdanüıcelen-
mesi ve değerlendirilmesi gereken bir olaydır.
Bu yıldönümünde, her iki kuruluşun hayatta
kalan liderlerine mutluluk \e uzun ömürler di-
Hayatta kalanlar
Mehmet Ali Aybar'ın kutlama mesajmda-
ki, "Hayatta kalanlar" vurgusu, Türk solu-
nun eski kuşaklan için gerçekten hüzün ve-
rici. 60'lı yıllann umutlu, coşkulu günlerin-
de, TlP'in ve DİSK'in tohumunu atan, altı
yıl arayla 13 şubatta "kurucu üye" sıfatıru ka-
zananlann çoğu hayatta değil bugün. DlSK,
ikinci doğuşunun mücadelesine hazırlanıyor,
TİP ise artık yok. Ancak "TİP tarihi" var
ve Türkiye"nin siyasal tarihinde ilginç bir de-
neyim olarak hep var kalacak.
Türkiye İşçi Partisi 13 Şubat 1961'de, adı-
na uygun olarak 12 sendikacı tarafından ku-
ruldu: Kemal Türkler, Avni Erakalın, Şaban
Yıldız, îbrahim Güzelce, Rıza Kuas, Kemal
Nebioğlu, Salih özkarabay, Îbrahim Deniz-
cier, Adnan Arkın, Ahmet Muşlu, Saffet
Göksüzoğlu ve Huseyin Uslubaş. Avni Era-
kalın, partinin ilk genel başkanı oldu.
Aybar genel başkan
1962'deki kongrede, akademik kökenli ay-
dınlardan biri Mehmet Ali Aybar, genel baş-
kanlığa seçildi. Parti tuzüğünün amaçlar bö-
lümü, "Türkiye'nin ileri bir toplum haline ge-
tirilmesi işi ile emekçi halk yığınlarının yurt
işierinde söz ve karar sahibi olmalan, insan-
ca yaşama şartlarına kavuşmalan işi, bir tek
davanın birbirine bağlı bölümleridir" cüm-
lesiyle başhyordu.
Neydi o dava? Tüzük kitapçığının başına,
bir "Atatürk diyor ki" bölümü konmuştu.
Ulusal bağımsızlıktan, devletleştirmeden,
yoksul köylüleri topraklandırmadan söz edi-
liyordu. TİP'in Marksist bir parti olup olma-
dığı hâlâ tartışma konusu. Ancak Türk so-
lunun tarihindeki en geniş yelpaze niteliği tar-
tışılmıyor.
Meclisie 15 TİP'li
İşçi hareketinin mevzi kazanması ve genç-
ler ile aydınlar arasındaki politikleşme süre-
ci, TİP'in varlığıyla birleşince 1965 genel se-
çimlerindeki yüzde 3.3'lük oy oranıyla Mec-
lis'e aralarında Mehmet Ali Aybar, Behice
Boran ve Çetin Altan'ın da bulunduğu 15
TİP'li milletvekili girdi.
1966'daki 2. büyük kongrede, Yön hareke-
tinde yer alanlar partiden koptu, buna rağ-
men 1968 ara seçimlerinde TİP'in oy oranı
yüzde 5.2'ye ulaştı. Ancak 1968 TlP'in ge-
lişme sürecinin durduğu yıl da oldu aynı za-
manda. Sovyetler Birliği'mn Çekoslovakya'yı
işgalini destekleyenlerle işgale karşı çıkanlar
arasındaki sert tartışmalar partiyi yıprattı.
Aynı dönemde daha radikal bir çizgiye ka-
yan gençlik hareketi de partiyle olan bağla-
rını koparmaya başladı.
TtP, 1969 genel seçimlerinde ancak iki mil-
letvekili çıkarabildi, seçimlerden kısa süre
sonra Aybar genel başkanlıktan istifa etti.
1970'teki kongrede, genel başkanlığa Behice
Boran seçildi. Bir yıl sonra 1971'de, 12 Mart
yönetimi TlFi kapatacak, parti 1975'te ye-
niden kurulacaktı ama kimilerine göre, "bi-
rinci TtP" 1968'deki iç çekişmelerle zaten bit-
mişti.
Sovyetler'e yakınlık
1975'te Mihat Sargın'ın genel başkanlığı ve
Behice Boran'ın genel sekreterliğinde yeniden
kurulan TİP, yülar öncesinin yelpazesi değil,
Sovyetler'e yakınlığıyla tanınan bir grubun
partisiydi artık.
Söylemeye bile gerek ypk, 12 Eylül'ün ar-
dından TİP kapatıldı. Parti yöneticileri, ör-
gütü yurtdışında yaşatmaya çalıştılar ve
1987'de TKP ile birleşerek TİP'in fiili varlı-
ğına son verdiler, TBKP oluşumu içinde yer
aldüar.
hayli değiştirdiği, artık işçilerin farklı bakış
açılanyla farklı özlemler ve farklı talepler
geliştirdikleri saptamasını yapıyor. Day-
sal'a göre bu köklü değişimi dikkate alma-
dıkça, DİSK'in geleceğe yönelik bir başan
umudu olmaz. Ancak bu sürecin, işçi sınıfı-
nı ortadan kaldırdığı ya da sorunlan azalt-
tığı da söylenemez. Daysal, işçi sınıfına
yönelik sömürünün "katmerli" olarak sür-
düğü görüşünde.
Toplumsal mutabakar, teknolojik geliş-
me, uzlaşma ve işçi sınıfının konumu çerçe-
vesindeki tartışmayı, sonuçta, cevaplanyla
birlikte ortaya atılan iki soru simgeliyor.
Genel Başkan Nebioğlu "Sendikacılıkta
uzlaşmayı hedeflersiniz, ama hangi çizgide
uzlaşma? Sermayenin istediği noktada mı,
yoksa emekçilerin çıkarlannın yattığı nok-
tada mı?" diye soruyor ve "Elbette ki ikinci
noktada" diye cevaplıyor. Çetin Uygur,
teknolojik gelişmenin işçi sınıfıyla üretim
araçlan arasındaki ilişkiyi değiştirmediği-
ni, beyaz yakahlarla mavi yakalılann ben-
zer konumlara geldiklerini, böylece işçi
sınıfının genişlediğini belirtiyor ve "Elveda
proleterya mı diyorsunuz" sorusunu orta-
ya atıyor. Uygur'a göre proleteryaya elve-
da denmesıni gerektirecek bir olgu yok.
DİSK'i bekleyen örgütlenme pratiğine
gelince... Süleymen Çelebi, yalnızca ücret
sendikacılığı değil, işçilerin toplumsal rolle-
rini değiştirmeyi hedefleyen geniş çerçe-
veli bir sendikacılık yapacaklannı söylü-
yor. İşçi sınıfının talepleri doğrultusunda
projeler geliştirilecek ve tüm sendikalann
genel kurullan tamamlanır tamamlanmaz,
yani 16 nisanı izleyen günlerde, örgütleme
çahşmalanna girişilecek: "İnanıyorum ki
nasıl 1967'de 30 bin üyeyle yola çıİcıp 13 yıl-
da 600 bin üyelik bir yapıya ulaşmışsak
örgütlenme düğmesine bastıktan bir yıl
sonra eski gücümüze ulaşacağız."
Genel Başkan Nebioğlu, yeniden örgüt-
lenmenin önündeki en büyük engel olarak
12 Eylül'ün yasal kalıntılannı görüyor. Ke-
mal Daysal'a göre ilk yapılması gereken iş,
işçilerin sendikalara olan güvenlerini can-
landırmak: "12 Eylül darbesinden sonra
işçi ve sendika hareketine karşı yöneltilen
tek yanlı saldınlar ve yoğun biçimde sürdü-
rülen depolitizasyon politikası, sendikal
örgütleri zayıflattı. 12 Eylül döneminde ve
1980'li yıllar boyunca açık olan sendikalar,
bu sürece ne yazık ki yeteri ölçüde müdaha-
le edemediler ve işçilerin önüne somut, elle
tutulur bir programla çıkamadılar. Bu da
işçilerin bir bütün olarak sendikal harekete
karşı ilgi ve güvenlerini zayıflattı. DİSK'in
yeniden başlattığı sendikal çalışmalanyla
göreceği en büyük işlev, işçilerin sendikkl
harekete karşı güvenini tekrar sağlamak
olacaktır."
Çetin Uygur ise öncelikle aşağıdan yuka-
rıya doğru örgütlenme biçiminin benim-
senmesi gerektiğini söylüyor. Uygur'un
önerisi, DÎSK'te merkezileşen, işyeri teme-
linde örgütlenmeye dayanan bir yapı: "Sı-
nıfa, unutturulan kavramlan yeniden ka-
zandırmaya, sınıf bilincinin geliştirilmesine
yönelik bir çalışma yapmak gerekir." Uy-
gur'a göre bu uygulama işçi sınıfının belir-
leyiciliğini. önce her işkolunda tek sendika-
yı, sonra Türkiye'de tek konfederasyonlu
sendikal yapıyı birlikte eetirecek.
Tûrh-İş-DİSK i^birliği
Uygur'un tek konfederasyon öngörüsü,
farklı bir gündemi. son günlerde sık sık sö-
zü edilen Türk-İş DİSK işbirliğini de çağ-
rıştınyor. Bu konuda, Kemal Nebioğlu,
ortak mücadele edilebilecek alanlan, önce-
likle anayasanın tümden değiştirilmesi, 12
Eylül izlerinin silinmesı olarak belirliyor.
Yeniden örgütlenme sürecinde, DİSK'in işi
zor. Konfederasyonu, yoğun iç tartışma-
larla ve dışa yönelik mücadelelerle geçecek
günler bekliyor. DİSK'in, 1967"den bugü-
ne uzanan kesintili deneyimine rağmen, bir "•
şeye sıfırdan başladığı kesin: Şu anda
DISK'e bağlı sendikalann sıfır üyesi var.
Srfırdan baştonacak
DÎSK Yönetim Kurulu Üyesi Rıza Gü-
yen de ortak mücadele konusunda Türk-
İş'te olumlu gelişmeler izlediklerini söylü-
yor: "Biz her zaman ortak mücadele yap-
mayı önermiştik. Özellikle demokrasi ve
işçi sınıfının çıkarlan sözkonusu oldugun-
da hep çağırdık, hiçbir zaman gelmediler.
12 Eylül sonrasında ve DİSK'in yeniden
çalışmaya başlamasından sonra Türk-İş
yönetiminin DİSK ile ortak eylemlerde bu-
lunmaya eskisinden daha sıcak bakması,
büyük bir gelişmedir. Biz, DİSK olarak işçi
sınıfının birliğinden yanayız. Ancak bu bir-
lik ilkeli olursa."
Ev sahibi de
konuk da insan
haklarısorumlusu
AA (Ankara) - İnsan haklarından so-
rumlu Devlet Bakanı Mehmet Kah-
raman, AvrupaKonseyi insan hak-
ları direktörü Peter Levpecht'i ka-
bul ederek bir süre görüştü.
Avrupa Konseyi'nde Türkiye^nin insan hak-
lan konusunda hak etmediği bir tutumla kar-
şılaştığını vurgulayan Kahraman, bu anlayı-
şın degişmesi için çalıştıklannı bildirdi.
Avrupa Konseyi İnsan Haklan Direktörü
Peter Levpecht de Ankara'da bulunmasının te-
sadüfı olmadığını bildirerek yaptığı görüşme-
lerin kendilerini fazlasıyla tatmin ettiğini söy-
ledi. Türkiye'ye dinlemek ve öğrenmek için
geldiğini bildiren Levpecht, "Şimdiye kadar
yapmış olduğum görüşmelerde Türkiye'de in-
san hakları konusunda çok yapıcı çalışmalar
ve açıklık bulunduğunu gözledhn" dedi.
Avrupa Konseyi'nde Türkiye hakkında her-
hangi bir yanlış anlamanın olmadığını kayde-
den İnsan Hakları Direktörü şöyle konuştu:
"Avrupa Konseyi'nde insan haklanyla ilgi-
li oluşturulan mekanizmalara Türkiye enteg-
re ohnuştur:'