15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-B~4 ŞÜBAT 1992 CUKIA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 19 göçmen Hong Kong'a kadar botlarla gelmeyi başaran Vietnamlılar; polis tarafından geri gönderili- yor. Son olarak Hong Kong po- lisi, 36 Vietnam- lıyı botlarına doldurarak geri gönderdi. Geri gönderme işlemi sırasında bir po- lis, küçük bir Vi- etnamlı çocuğun başını elleriyle örterek, yağmur- dan etkilenme- mesine çahştı. (Fotoğraf: REUTER) Benetton eşcinselleri kızdırdı Ünlü giyim mağazaları zinciri Benet- ton'un dün başlattığı reklam kampanya- sında kullandığı AIDS dramını görüntü- leyen fotoğraf, homoseksüelleri ayağa kal- dirdı. Homoseksüel haklannı savunan bir- çok kuruluş Benetton'u "dramatik gerçek- leri kötüye kullanmakla" suçlarken Benet- ton Grubu Başkan Yardunası Luciano Be- netton, 9Pde yılın fotoğraflan arasında yer alan fotoğrafı ticari değil 'iletişim' amaç- h kullandıklanaı söyledi. Benetton bir sü- re önce de bir rahiple rahibeyi öpüşürken göriintüleyen bir fotoğraf kullanmış ve Pa- palığı ayağa kaldırmıştı. Ankara, Ozbek yolunda AA (Taşkent) - Ingiliz Reuters ajansında yayımlanan bir haber- yorumda Türkiye ile özbekistan arasında gelişen ilişkiler ele alın- dı. Ajansın Özbekistan muhabi- rinin haberinde, Türk hüküme- tinin ve Türk işadamlannın ye- ni bağımsız cumhuriyette çok etkin rol oynadıklan belirtile- rek, özbekistan ve diğer Orta Asya cumhuriyetleriyle avantaj- b iüşkilerinin Türkiye'ye ekono- mik gelişme için çok büyük bir olanak sağladığı ifade edildi. Haber-yorumda, Moskova'da bulunan bir Batılı diplomatın, "Türkler için para yapdacak bir yer varsa, o da özbekistan'dır. Ekonomilerini geliştirmek için, nakit para açlığı çeken müslü- man cumhuriyetlerden ucuz mallar ithal etmekten daha iyi bir yol olabilir mi?" sözlerine yer verildi Prenses çocukları sevîndirdi Ingiltere tahtının varisi Galler Prensi Charles'ın eşi Diana, aile planlaması çalışmalanna destek veriyor. Bu amaçla aile planlaması konusunda hizmet veren bir mer- kezi ziyaret eden Diana, burada çocuklann yogun ilgisivle karşı- laştı. Gazetecilerin isteği üzerine küçüklerle birlikte poz veren Prenses Diana, 6 yaşındaki Amit Palivvall'ı da kucağına aldı. Pali- wal'ın keyfme diyecek yoktu. (Fotoğraf: REUTER) Demirel, BM'de Kıbrıs sorununu CUMHURİYET (New Yo&) - BM diplomatlan Genel Sekreter Butros Gali'nin BM'yi yeniden örgütleyişirden kalkı- narak "bu sefer işlerin farkb" olduğu kanıanı paylasıyor. Pek çok diplomata göre But- ro»s Gali, eski Genel Sekreter Pe- rcz de Cuellar gibi "hoş sözleri dinlemekle yetinen biri" değal. Butros Gali, "kangren olan ko- lu bir vuruşta koparmaya" ni- yetli, "radikal" bir diplomat. Butros Gali bugün Başbakan Siileyman Demirel ile görüşü- yor. Güvenlik Konseyi diplo- matlan Butros Gali'nin özellik- lerine dikkat çekerek Demirel'- den Kıbrıs'ta BM iyi niyet mis- yonunun çabalanna "sözden öte somut bir destek isteyeceği" görüşünde. BM'nin son iki raporunun Türkiye ve KKTC açısından ta- şıdığı olumsuzluklar göz önüne alındığında Demirel, Butros Ga- li ile BM-Türkiye ilişkilerinin en soguk olduğu bir dönemde bir araya gelecek. Geçen hafta an- laşma taslağı üzerinde görüş- mek üzere Kıbns'a giden iyi ni- yet misyonu, Denktaş hastalan- dıgı için öze ilişkin görüşmeleri yapamayıp eli boş döndü. Dolayısıyla BM, Demireri yine olumsuz bir havada karşılaya- cak. Bu durumda sorun başba- kanın bu olumsuz havayı düzel- terek yeni çıkacak genel sekre- terlik raponında Türkiye'ye yö- nelik tavnn değişmesi için ikna edici olup olamayacağında. De- mirel'in başansı Kıbns görüş- melerinde "günah keçisi" dunı- muna gelen Denktaş'ın daha serbest bir diplomasi alanına sa- hip olabilmesi anlamına gelecek. BM iyi niyet misyonu hafta sonunda Londra üzerinden New York'a döndü. BM Genel Sek- reteri Kıbns özel temsilcisi Os- car Camillion ve Kıbns sorum- lusu Gustave Feissel, Kıbns'ta Rum lideri Yorgo Vasiliu ile beş saat süren anlaşma taslağı üze- rinde "öze" ilişkin görüştüler. Ancak KKTC lideri Rauf Denk- taş hastalandığı için Denktaş ile "öze ilişkin" bir görüşme yapı- lamadı. Bu nedenle iyi niyet misyonunun temaslan sırasında beklenilen ilerleme kayde- dilmedi. Şubat sonunda Ankara-Atina ve Kıbns'ta taraflarla yeniden görüşecek olan BM görevlileri bu görüşmelere "büyük önem" atfediyor. Bu gönjşmeler But- ros Gali'nin mart sonunda Gü- venlik Konseyi'ne vereceği ilk Kıbns raponmda yer alacak. KKTC Cumhurbaşkam, New York'ta iken bu raporun önemi- ne deginerek doğnüarın ifade edilmesi için çabalayacağmı id- dia etmişti. Bu nedenle Demirel'in Butros Gali ile görüşmesine özel önem atfeden diplomatlar, BM ile Türk Dışişleri Bakanhğı ve KKTC arasında soğuyan ilişki- nin düzene sokulması açısından Demirel'e önemli bir görev düş- tüğünü belirtiyorlar. Demirel'in BM sekretaryası- nı öncelikle Vasiliu'nun söyle- dikleri konusunda Türk tarafı- nm "yazılı" olarak bilgilendiril- mesine ikna etmesi gerektiği kaydediliyor. BM sekretaryası Kıbns'ta Denktaş ile yapılan ilk görüşme- de "özü" tartışmak üzere tarih saptadıklan zaman, Denktaş bu görüşmede Rum tarafının yak- laşımmı bilmek istediğini yeni- den dile getirdi. Sekretarya Denktaş'a Rum tarafının yaklaşımını "yazılı" değil, "sözlü" olarak ifade et- mekte ısrarlı. Ayrıca bunu Denktaş'a bildirmeden önce Denktaş'ın anlaşma taslağı üze- rinde çözümlenemeyen konular- daki görüşlerini dile getirmesi- ni istiyorlar. Dolayısıyla görüş- melerin kilitlenmiş olduğu yere bir çözüm bulunmuş değil. Kıbrıs'ta Dörtlü Zirve için nabız yoklaması UFUK GÜLDEMtR (Washington) - Başbakan Sii- leyman Demirel, ABD Başka- nı George Bush ile yaptığı görüşmede Türkiye'nin Kıb- rıs için yapılması öngörülen dörtlü zirve ile bir sorunu ol- madığı. ama altyapının iyi hazırlanmaması halindezirve- nin işe yaramayacağı hatta süreci daha da geciktirebilece- ği mesajını verdi. Bu mesaj, eğer çok sıkıştın- hrsa Türkiye'nin altı ay içinde bir dörtlü zirveye katılabilece- ğini gösteriyor. Ancak iki top- lumun görüşleri arasındaki uçurumun bu süre zarfında gi- derilmesi güç olduğundan bu Türkeş: Kürtlerin çoğu Türk asıllıdır AA (Londra) - MÇP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Kürtlerin büyük çoğunluğunun Türk asıllı olduğunu söyledi. Türkeş, sağhk kontrolü ve ya- kınlarını ziyaret için geldiği Londra'da, Kıbns Türk Cemiye- ti'nde düzenlenen bir toplantı- da, aralannda Iraklı Türkmen- ler, Azeriler, Kazaklar ve Kıbnslı Türklerin de bulunduğu bir gru- ba hitap etti. Türkeş, "Kürtler bizim kar- deşlerimizdir, bizim miiletimizin evladıdır. Ben şahsen bu konu- da çok inceleme, araştırma yap- tım. Kürtlerin büyük çoğunlu- ğunun aslı Türktür, Turani kavimlerdendirler" dedi. Yunanistan'ın, Anadolu'nun parçalanmasını amaçlayan bölü- cü hareketi desteklediğini söyle- yen Türkeş, bu hareketlere Su- riye'nin, Ermenilerin ve Batı'nın da destek olduğunu kaydetti. Türkeş, "Batı emperyalizmi, nüfusu 60 milyona gelmiş, Or- ta Asya'da bağımsızlığını almış diğer Türklerle de yakınlaşma durumunda olan, gittikçe sana- yileşmeye calışan kuvvetli Tür- kiye'den hoşlanmıyor" dedi. MÇP lideri, iktidardaki koa- lisyon hükümetini neden destek- lediği sonısunu yanıtlarken de şöyle konuştu: "Bölücülük meselesi bu hü- kümetin eseri değil, ondan ev- velki hükümetin eseridir. özalia başladı, Özal azdırdı işi. Bu hü- kümet daha yeni, üç ay oldu ku- rulalı. Hele bir yıl geçsin. Hü- kümeti değerlendirmek için he- nüz çok erken. Biz bu hüküme- te, 12 Eylül'ün tüm tortulanm sileceğini vaat ettiği için destek verdik." Türkeş, "Biz 12 Eylül'e düşmanız" diyerek şöyle devam etti: "12 Eylül çok haksızlık, zu- lüm yapmıştır, memlekete zaran olmuştur, Türk milliyetçiliğini ezmiştir. Anavatan hükümeti de 12 Eylül'ün eseridir ve onun si- yasetini devam ettirmiştir. Bu si- yaset, milliyetçilere, Türkeş'e düşmanlıktır. Bu hükümet bi- zim için ANAP'tan daha iyidirî' Türkeş, namaz kılan ordu mensuplarının ordudan atıldığı yolundaki iddialarla ilgili bir so- ruya karşılık da "Hükümet bu konuyla meşgul oluyor. Yakın- da bir açıklama yapılacak sanıyonım" diye konuştu. Bir zamanlar kendilerinin Tü- rancı olmakla suçlandıklanna dikkat çeken Türkeş, "Türkiye^ de şimdi herkes Turancı oldu, bizi de geride bıraktdar" dedi. Türkeş, Türkiye'nin realist politika izlemesi, Ruslarla dost- luk ve banş içinde yaşaması ge- rektiğini sözlerine ekledi. Emniyet Müdürü: Menzir pazartesi günügörevi devrahyor OMER YURTSEVEN (De- nizli) - Istanbul Emniyet Mü- dürlüğü'ne Necdet Menzir'in atanmasıyla birlikte "kadrolaş- ma" konusu gündeme geldi. Menzir'in mevcut kadroyla ça- lışacağı belirtilirken tzmir Em- niyet Müdür 'Vkrdımcısj Hüseyin Bilgütay ile Tekirdağ Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Ko- cadağ'ın "müdür yardımcısı" olarak Istanbul'a atamalanmn yapılacağı öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nde devir teslim töreni Içişleri Bakanhğı- nın belirlediği program gereği pazartesi günü yapılacak. An- cak Menzir'in daha önceden Is- tanbul'a giderek eski müdür Mehmet Ağar ile görüşeceği, bu arada birim amirleriyle bir top- lantı yapacağı bildirildi. Emekli olduktan sonra Istan- bul emniyetinin başına getiril- mesiyle emniyet teşkilatına ye- nıden donen Menzir'in donuşu beraberinde kadrolaşma tartış- malanm gündeme getirdi. Menzir'in yakın çevresine böyle bir kadrolaşmaya gitmeye- ceğini söylediği öğrenildi. Bu arada Menzir ile 1984-1991 yıl- lan arasında Denizli ve Diyarba- kır'da görev yapan Izmir Emni- yet Müdür Yardımcısı Hüseyin Bilgütay'ın yanı sıra Tekirdağ Emniyet Müdür Yardımcısı Hü- seyin Kocadağ'ın da İstanbul'a atanacağı kaydedildi. Necdet Menzir'in yardımcısı olacağı belirtilen Bilgütay ve Ko- cadağ'ın atama kararnamesinin Içişleri Bakanlığı'nca hazırlan- dığı, 10 gün içinde onaylanaca- ğı ifade edildi. Öte yandan Emniyet Genel Müdürlüğü'ne verilen 20 bin po- lis kadrosundan 3 bininin Istan- bul için aynldığı bildirildi. zirvenin 'gerçekçi olmayacağı" düşünülüyor. Bu bakımdan Türkiye, dörtlü zirvenin daha ileri bir tarihe bırakılmasını arzuluyor. Başbakan Demirel, önceki gün ulusal basın kulübünde konuşurken yöneltilen ""Önü- müzdeki altı ay içinde Kıbrıs sorununa bir çözüm buluna- cağına inanıyor musunuz" sorusuna verdiği karşılıkta bu ikilemi şöyle ifade etti: "İnanmıyorum desem yan- lış anlamalara yol açar. Sanki çözümü istemiyormuşum gibi bir hava doğar. Halbuki bir çözüm beni dünyanın en mut- lu adamı yapar. Ama inanıyo- rum desem de sorunun tabia- tını gözden kaçıımış duruma düşerim. 26 yıllık bir sorun nasıl altı ayda cözülür?" Bu >aklaşım. Kıbrıs soru- nunda yakın bir gelecekte bü- yük bir sıçrama olmayacağını gösteriyor. Tarafların görüş- leri arasındaki fark henüz gı- derilemediği için özlü bir müzakere menziline girileme- miş bulunuluyor. Bu da zirve- nin yararlarını kuşkulu hale ge- tiriyor. Ama diğer yandan da Türk tarafı, uzlaşmaya yanaşmadı- ğı yönünde bir propaganda saldınsı ile karşı karşıya. An- kara, bu saldınyı genel seçim- lerin yapılacağını gerekçe ola- rak göstererek bir kez püs- kürttü. Şimdi ABD, "Artık seçim de yok. Zirveyi yapa- lım"diyor. Ama altı ay içinde de anlaş- ma sağlayacak bir noktaya ulaşılması güç gözüküyor. Demirel. dışarıda basın top- lantısında söylediğini, içeride Bush ile görüşürken de söyle- di. "Dörtlüden kaçmayız. Kıbns sorununun çözümünü de herkesten fazla biz isteriz; âma bu, altı ay içinde çözüle- bilecek bir sorun değil" dedi. Hatta altyapısız bir zirvenin gerçek süreci geciktirme olası- lığına dahi dikkat çekti. Demirel: Irak'a anıbargoya devam • Baştarafı 1. Sayfada gitmeye kararlı olduklarım, an- cak bazı münferit olaylann ge- nelleştirilmemesi gerektiğini kaydetti. Demirel, "Türkiye'de insan haklan ihlali olmamasını amaçhyoruz. Çünkü ihlal varsa, bu yine bizim insanımızdır. İn- san haklan konusundaki atılı- mımızı Batı için değil, kendimiz için yapıyoruz. Bu konuda ana- yasa dahil bazı düzenlemeler yapmaktayız. Ashnda sadece ya- salan değil, zihniyeti değiştir- mek gerekir. Bunu istiyoruz" dedi. Demirel, CNN'den sonra Be- yaz Saray'da başkan yardımcısı ile bir araya geldi. Ojuayle'nin, Beyaz Saray'daki çalışma oda- sında yapılan görüşmeye, Dışiş- leri Bakanı Hikmet Çetin ve Devlet Bakanı Cavit Çağlar ile Türkiye'nin Washington Büyü- kelçisi Nüzhet Kandemir de ka- tıldı. Ojuayle, görüşme öncesin- de foto muhabirlerine poz veri- lirken "Başbakan Demirel ile bir araya geldiğimiz için çok memnunum" dedi. Quayle, "Türkiye'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz" sorusuna, "Çok iyi" karşılığını verdi. Başbakan Demirel ile ABD Başkan Yardımcısı Dan Quayle arasında yapılan görüşmede, Sovyetler Bü-liğı'nden bağımsız- hğım ilan eden cumhuriyetlere yapılacak yardımlar başta ol- mak üzere çeşitli uluslararası so runlar ve ikili ilişkiler üzerinde durulduğu beürtildi. Demirel, daha sonra VVashington Post ga- zetesinin yöneticilerini kabul ederek görüştü. Başbakan Süleyman Demirel, New York Times gazetesine ver- diği demeçte, "Bugün dünyada kalan tek süper gücün, Irak li- deri Saddam Hüseyin'i devirme- si, kınlabilir nitelikteki birçok demokrasi için başlangıç olarak kötü görünecektir" dedi. Başba- kan Demirel, "Birçok kişi Irak lideri Saddam Hüseyin'den memnun değil. Biz de değiüz. Ancak o hâlâ orada ve Saddam Hüseyin'i ne yapacaklanna ka- rar vermek kendi ülkesinin işi" diye konuştu. Gazete, Başbakan Süleyman Demirel'in ABD Başkanı Geor- ge Bush ile görüşmesinde Sad- dam Hüseyin'i devirmek konu- sunda tedbirli davranılması ge- rektiğine ilişkin tavsiyelerde bu- lunduğunu belirtti. Haberde, Başbakan'ın "Dünya kamuoyu sizin kamuoyunuzla aynı düşün- cede olmayabilir. Eylem kendi içinde önemli olabilir, ancak eğer dünya kamuoyu tarafından olumlu olarak algılanmazsa za- rar verebilir" dediği bildirildi. ABD'deki resmi temaslannı sürdüren Demirel, kaldığı Was- hicgton Willard Intercontinen- tal Otel'de basın mensuplanyla kısa bir süre sohbet etti. Türkiye ile sadece ABD'nin değil, tüm dünya ülkelerinin iş- birliği içinde ounasımn dünya banşı açısından önem taşıdığı- m belirttiğini anlatan Başbakan Demü-el şöyle konuştu: "Dünya ülkeleri arasında bir işbirliği zarureti vardır. Zira et- rafımızda meydana gelen olay- lar istikrarsızhk işaretleriyle do- ludur. ABD'de Saddam alerjisi devam ediyor. Irak'm bir an ev- vel Saddam'dan kurtulup, dün- ya milletleri ailesine katıhnası arzusunu, gerek Başkan Bush, gerek diğer yetkililerde gördüm. ABD'de herkeste bir Saddam te- laşı varf' Türkiye'nin çeşitli sononlan bulunduğunu, terörün bunlann başında geldiğini de kaydeden Başbakan, terörün hakkından mutlaka gelineceğini vurgular- ken, "Bunu önlemek Türkiye^ nin kendi işidir" diye konuştu. Başbakan Demirel, ABD zi- yareti sırasında, Türkiye'de 20 Ekim seçimlerinden sonra de- mokratikleşme yolunda atılan adımlann, dış dünyada iyi bir hava estirdiğini" anladıklanm beHrtirken, "Bu hava buralara kadar gelmiş" dedi. Başbakan Demirel, ABD'de- ki temaslan sırasında, teşebbüs- çülerin Türk bürokrasisindeki gecikmelerden şikâyetçi olduk- larını öğrendiğini kaydederek, şunları söyledi: 'Çok çalışmamız lazım. Çün- kü henüz karma ekonomi kafa- sından pazar ekonomisine geç- memişiz. Türkiye'nin KİT kay- naklanna yenilerini ekleyerek zenginleşmesi Iaam; Başbakan Demirel, "CIA Başkanı ile yaptığı görüşmede PKK konusunun gündeme gelip gelmediği" sonısunu ise 'Hayır, o bizim işimiz. Biz o işleri her- kesten iyi biliriz. Türkiye'nin içi ile ilgili olarak kimseyle bir şey konuşmadım, konuşmam da' diye yamtladı. Başbakan Demirel, Türkiye 1 nin Irak ve Saddam Hüseyin ile ilgili politikasının, "Bir an evvel Irak'ın milletlerarası camiaya karışmasım istemek ve buna katkıda bulunmak" şeklinde ol- duğunu söyledi. Başbakan De- mirel, "Türkiye'nin, Irak'a uygu- ladığı yaptınmlardan vazgeçip geçmeyeceği" sorusuna Saddam'ı Devirmek... Türkiye'nin Modelliği.. • Baştarafı 1. Sayfada "iç /?/"ydı ve öyte kalmalıydı; çünkü Irak "çok karmaşık birsorun"du ve ABD'nin "müdaha- lesi"y\e yıktlması, çok daha başka problemler yaratırdı. VVashington bu yerinde uyarılara kulak ve- . recek mi? Ya da tek süper güç olmanın vermiş olduğu havayla, günün birinde yine bildiğini okuyacak mı? Bunu kestirmek şimdilik olanaksız. Ancak Başkan Bush'un iç politıkadaki kötü durumu, kimi gözlemcilere göre, dışta böyle- sine bir "başarı" arayışına itebılır Amerikan yönetiminı... Böyle bir olasılığa karşı çıkanlar arasında The Nevv York Times da yer alıyor. Gazetede dün çıkan Demirel'le ilgili haberin başlığı şöy- le atılmış: "Saddam'mdevrilmesikonusunda Demirel, Bush'u uyanyor"; ya da böyle bir yöntemden sakınması için Bush'un dikkatinı çekti. Dün yayımlanan başyazısını da bu konuya ayırmış The Nevv York Times. Saddam'm, Amerikan destekli bir müdahaleyle devrilme- sini sakıncalı buluyor: "Dünyadaki CIA destekli askeri darbe/erin tanhi hiç de cesaret verici değildir. En iyisi, sonuç alması yavaş olmakla birlikte yine de uluslararası ambargonun sürmesidir. ABD, Saddam'ı devirmelerı için Iraklıları dışandan yüreklendirebilir. Ama, düş kırıklığını bir fela- kete dönüştürmenin anlamı yoktur. Saddam 7 yaptırımlarla itelim." Sorunlann çözümünü banşçı yollardan aramak herhalde en akıl kârı yaklaşımdır. Çünkü dış destekli darbeler, ayaklanmalar, hele Ortadoğu gibi çelişkiler yumağı halinde- ki bir bölgede işleri daha da içinden çıkılmaz duruma sokuyor. Demirel'in ziyaretinde Saddam'la birlikte gündemin en ağırlıklı ikinci konusu, Türki cumhuriyetlere Türkiye'nin "modelliği"... Bu konu gittikçe daha çok biçimleniyor ve Türkiye'yı de gerçekten ön plana çıkarmaya yöneliyor. Kuşkusuz insanın kendisinı abartılı değerlendirmelere kaptırması yersiz olur Ama şu sıralar her gün her yerde bu konuda bir şey okuyup görebilıyorsunuz. örneğin, dünkü The'Nevv YorkTimes'ın Demirel'le ilgili haberinde şu bölüm ilginçti: "Ankara hükümeti ile Bush yönetımi, Tür- kiye 'nin Orta Asya 'ya bir model ve bölgenin Batı'ya açılan bir penceresi olması için çaba sarf edıyorlar. Eğer Batı Avrupa ülkeleri de Turkıye'yi bunun ışığında değerlendırırse, bu durumdan Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam uyeliği konusu da olumlu etkilenir." Yerinde biryaklaşım sayılabılır. Batı'daki islam radikalizmıne ilişkin korku ya da kaygılar bir yerde Türkiye'nin "model- liğı"n\ gündeme getırıyor. Kafkasya, Orta Asya ve tabiı Ortadoğu, dünyadaki barış ve is- tikrar açısından geçmişte olduğu gibi bugün de görmezlıkten gelinemeyecek bölgelerdir. Hele global çıkarlar peşinde koşan süper güç- lerın, dünya dengeleri açısından, örneğin bir Orta Asya'yı göz ardı edebılmeleri herhalde söz konusu olamaz. Batı, bir tarihte bu bölgelerın bir bölümünü "komünizm "e karşı "güvenMcfcus-ağ/"altında tutmuştu. Şimdi "komünizm" yok ama, yeni bir "düşman" var: islam radikalizmı ya da köktendıncılik veya Humeyni tipl fundamenta- lizm... Burada şu soru tabıi hemen akla gelıyor: Bir zamanlar komünızme karşı "kalkan" görevi yapan Türkiye, şimdi Islamcı radikaliz- me karşı mı aynı ışleve sahip olacak? Yeni "ro/"bu mu? Değişik açılardan tartışılabilır bu soru. Ama bu tartışma, Türkiye'nin bu bakımdan yeni uluslararası konjonktürde artmaya yüz tutan önemini değiştırmez. Demirel, salı akşamı büyükelçılıkte bizimle sohbet ederken bir ara şöyle dedi: "Bir ülke Müslümansa fundamentalist olur; bu da Batı için tehlike kaynağı olur. Böyle dü- şünüyor. Hayır, doğru değil. Bir ülke Müslü- man olabilir. Ama aynı zamanda laik ve demokrat da olabilir. Nasıl? İşte örnek: Türki- ye... Eğerbu ülkeler Türkiye modeline döner- lerse bu, dünyanın da hayrmadır." Doğru. Ama bir noktanm unutulmaması kaydıyla: Türkiye'nin de "örnek" bir model olabilmesi için, evinin içini daha çok düzeltmesi gerekir. Bu amaçla ekonomik ve siyasal alanlarda ya- pılması gereken çok iş vardır. Koalısyon hükümetinın vaatleri henüz kâ- ğıt üstünde. Aylar geçıyor; vakit yitirmekten sakınmak gerekir. PET'çi PET şişe toplamak istemiyor • Baştarafı 1. Sayfada 'Türkiye uluslararası camiadan aynlmaz, bu Türkiye'nin yaran- na olmaz" karşılığını verdi. değerlendirilebilir katı atıkların yaş çöpten ayrı olarak toplanması, depolanma- sı, nakliyesi, ayrımı ve nihai de- ğerlendirilmesi işlemlerinin bir bütün olarak ele ahnması gerek- lidir." Söz konusu organın kurul- ması halinde İstanbul Ataköy ve Ankara Çankaya'da pilot proje uygulamayı planladık- İarını bildiren Aİi Beba. pilot projelerin toplatma safhasın-. da ayn torba. özel çöp kovala- n ve konteynerlerle toplama ise gibi yöntemleri içerdiğini kay- lerin tercıh edildiğini belirten Beba, ayrıca kumbara ile gö- nüllü geri getirme ve hurda malzeme fıyatı uygulayarak bazı satın alma merkezleri ku- rulabileceğini söyledi. Yönetmelikte, toplama ağı kurmakla yükümlü tutulan fırmalann örgütü ÇEVKO. Çevre Bakanhğı. yerel yöne- timler ve ilgili kuruluşlan "iş- birliğine" çağınrken tüketici- lerin de kendileriyle birlikte sorumlu tutulmasını istedi. ÇEVKO'nun açıklamasında, özellikle sahil kesimlerinde görsel kirlıliğe neden olan katı atıkların gen toplanmasında etkin sonuç aiabilmek için "Kirliliğe neden olan tüketici- ye de yüksek oranlı cezai ted- birlerin uygulanması kaçınıl- maz olmalıdır" denildi. Tüketicilerin, katı atıklarla ilgili olarak yeterli bilince sa- hip olmadıklan ve eğitim programlarına gerek duyul- duğunu belirten ÇEVKO. bunun için de turizm sektö- rüyle işbirliğine gidilmesini, radyo ve televizyonda prog- ramlar vapılmasını önerdi. detti. İlk uygulama alanınin seçiminde ortalama tüketici bilincinin yüksek olduğu yer- "KenÜerde terör artacak' AA (Stockholm) - Bölücü te- rör örgütü PKK, 1992 yıhnda eylem boyutunu daha da büyü- teceğini iddia etti. PKK'nın askeri kanadı ERNK'nin sözcüsü Akif Hasan, gerek Güneydoğu gerekse büyük İnönü: TRT baskıdan annmataANKA (Ankara) - Başbakan- vekili Erdal İnönü, özerk ve özel radyo-TV yayınına olanak tanıyacak anayasal ve yasal dü- zenlemelere ilişkin görüşlerini, ilgili Devlet Bakanı Gökberk Ergenekon'a iletti. İnönü, mu- halefette sıkıntı çektiği TRT'yi de eleştirerek "Kendi erkini kul- lanabilecek olan kurum, devlet için değil, toplum için yayın gö- revini yerine getirecektir" dedi. İnönü'nün konuya ilişkin gö- rüşünde, özerk ve özerk radyo- televizyonun amacının, bireyin ve toplumun kendisinden ve dünyadan haberli kılınmasına, bir arada yaşama, üretme ve birlikte gelişme istencinin yara- tılmasına, katılımcı özgür insa- nın oluşturulmasına yardımcı olması gerektiği belirtildi. şehirlerde PKK'nın karşısmda olan kurum, kuruluş ve şahısla- ra karşı terör eylemlerini arttı- racaklannı öne sürerek "Bunlar savaşımızın hedefleridir" dedi. Akif Hasan, İsveç radyosu- nun Türkçe yayınlar bölümüne yaptığı açıklamada, PKK terö- rünün arkasında dış güçlerin bulunmadığını da iddia ederek "Bunlar bayatlayan türkülerdir. Kendi halkımız olayın bilincin- dedir" şeklinde konuştu. Akif Hasan, PKK'nın eylem- lerinin, Türkiye'de yeni hüküme- tin Kürtlerin sonınlannın çözü- mü için harcadığı çabalara en- gel olup olmayacağı yolundaki soruyu cevaplandırırken de şu iddialara yer verdi: "Biz Demirel'e fırsat verdik. Demirel Diyarbakır'a gitti. Hal- kımıza da 'Demirel'i iyi karşılayın' dedik. Fakat bu yu- muşama sürecini baltalayanlar yine kendileri oldu. Lice'de kat- liamı yapanlar kimlerdi? Her- halde biz değildik. Onun için biz artık Turgut özal ile hükümeti ayrı olarak ele almıyoruz. Belki hükümetin kendisi de bize kar- şı oyun oynuyor. Turgut özal- ın 'Dağı taşı başlanna yıkanz' gibi sözlerini de ciddiye almıyo- ruz." 1 çavuş şehit 6 PKK'b ölü CUMHURİYET (Diyarba- kırj - Tunceli'nin Mazgirt ve Elazığ'ın Karakoçan ilçesi ya- kınlarında çıkan çatışmalarda altı PKK'h ölü ele geçirildi. Bir uzman çavuş da şehit oldu. Olağanüstü Hal Bölge Valili- ği'nden yapılan açıklamaya gö- re Mazgirt'in Doğucak köyü Aşağı Hacıyusuf mezrasında çarşamba günü güvenlik güçle- ri ile PKK'lılar arasında çatışma çıktı. İki PKK militanı, iki adet uzun namlulu silah, dokuz şar- jör, mermiler ve bir el bombası ile ölü ele geçirildi. Kaçan PKK'lılann yakalanması için başlatılan operasyonda aynı gün saat 14.14 sıralarında Karakoçan ilçesinin kırsal alanmda yeniden çatışma çıktı. Burada da dört PKK'h uzun namlulu silahları ile birlikte ölü ele geçirildi. Ça- tışmada, uzman jandarma çavuş Hüseyin Kafalı şehit oldu. Bu arada Van'da, PKK'ya yardım, yataklık ve kuryelik yapnklan ve eylem planladıklan belirtilen 15 kişi yakalandı. Bun- lardan 11*1 tutuklandı. Sürt'te de aynı suçlamayla gözaltma alınan sekiz kişiden yedisi tutuklanarak cezaevine konuldu. KULIS • Baştarafı 1. Sayfada Ege'nin atanmasına ilişkin hükümet kararnamesi Çankaya'ya gönderildi. Ancak kararnamenin Özal tarafından bir türlü imzalanmaması, Devlet Tiyatroları'nda çeşitli huzursuzluklara ve söylentilere neden oldu. Önceki gün de kurum bünyesinde bir imza kampanyası başlatıldı. Tiyatro kulislerine göre imza kampanyası "en az 20 yıllık kıdemli sanatçıları" kapsıyordu ve Devlet Tiyatrolan'nın çeşitli illerdeki mudurlüklerinde özel temaslarla yürütülüyordu. İmzaya açılan metinde, Kuruç'un görevden alınmasını öngoren kararnamenin, Devlet Tiyatroları'ndaki "barış ve huzuru yok edeceği" iddiası vardı. Metin, konunun fazla yayılmaması için özel temaslarla elden ele dolaşırken, kampanya haberi Kültur Bakanlığı'na ulaştı. İkinci perde, işte bu haberle birlikte açıldı. Söylenenlere göre Kultür Bakanı Fikri Sağlar, inisiyatifini kullanıp "Bozkurt Kuruç'un yetkilerine son verildiğini ve bu yetkilerin bundan böyle Mehmet Ege tarafından yürütuleceğini" bildiren bir yazı gönderdi. Bu talimat üzerine Devlet Tiyatroları yeni bir bekleyişe girdi. Bozkurt Kuruç, bu talimata uyacak mı? Yoksa Çankaya Köşkü'nün de taraf olacağı bir tartışma mı başlayacak? Konuştuğumuz bazı sanatçılar, kampanyanın asıl amacının uzun süredir üzerinde çalışılan "model değişikliği"ni engellemek olduğunu vurguladılar. Anlatılanlara göre önerilen yeni yönetim modelinin mimarlan Mehmet Ege, Yücel Erten ve Tamer Levent... Hükümet kararnamesinde, Mehmet Ege'nin genel müdur, Yücel Erten'in başrejisör, Tamer Levent'in de genel müdür yardımcısı olarak atanması ongöruluyor. Bu üç isim, Devlet Tiyatrolan'nda yeni bir modelin sozculuğünü yapıyor, Pekiyi, yönetim modeli değişikliği ne getirecek? Bu soruya, sanatçıların yanıtı aynı: Özerklik. Devlet Tiyatrolan'nın bugün 21 bolgede sahnesi var. Ve butun bu tiyatrolarda sahneye konacak oyunlardan, . atamalara kadar tek bir kişinin, genel müdürun sözü geçiyor. Önerilen modelde ise her tiyatronun kendi yönetimi olacak. Bir sanatçının deyişiyle, "padişahlıktan cumhuriyete geçilmiş olacak."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle