23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ARAUK1992CUMARTESİ 8 DIŞHABERLER Şamip bağırsak kansşri •KLDÜS (AA) - Önceki gün ameliyat olan İsrail eski başbakanı İzhak Şamir'in bağırsak kanscri olduğu bildirildi. Ameliyatı gerçekleştiren Tel Haşomer Hastanesi başhekımi, kanserli tümörün başanlı bir operas>ondan sonra alındığını ve Şamir'in sağlık durumunun iyi olduğunu. bir hafta içinde taburcu edileceğini açıkladı. Şamir, hasialığı nedenıyle geçen hafla İsrail'e resmi bir zivarette bulunan Fransa Devlet Başkanı François Mitterrand'la görüşmelerini ve İngiltere'ye seyahatini iptaletmişti. İsviçre'de Maastricht oylaması • ZÜRİH (Cumhuriyet) - İsviçre'de Maastricht Anlaşması'na yönelik ' referandum yann yapılıyor. Ülkede ATye hayır kampanyalannı yönlendiren tutucu bazı milletvekilleri ve AT'nin izlediği çevre politikasını eleşüren İsviçre YeşillerParüsi(GPS) üyelerinin Maastricht anlaşmasına ısrarla direnmesinin ardından ülkede kaygılı bir bekleyiş hükümsürüyor. Isvıçrelı Yeşiller, "Global ve ekolojik kalkınma sorunlan konusunda, ATnin izlediği çevre politikası yüzünden gelcceğimiz hiç aydınbk gözükmüyor" diye yakınıyorlar. Fransa: Nazi kitabı yasaMandı • PARİS (AA) - Fransa'da, Nazızm düşüncesini savunan "SS Düzeni, Etik ve İdeoloji" adlı kitap yasaklandı. tçişleri Bakanlığı'nın Resmi Gazete'deyayımlanan karanna göre Avalon Yayınevi tarafindan piyasaya sürûlen Edwige Thibault'un "SS Düzeni, Etik ve İdeoloji" adlı kitabının Fransa'da basım, dağıtım ve satışı yasaklandı. Bakanlık, söz konusu eserin "Nazizm, ırkçıhk ve Yahudi düşmanhğını savunması dolayısıyla kamu düzeni için tehlikeler oluşturacak nitelikte" olduğuna karar verdi. Gürcü-Abhaz ı • MOSKOVA(AA)- Gürcistan'a bağlı Abhazya Özerk Cumhuriyeti'nde taarruzlanru sürdüren Gürcü birliklerinin çatışmalann yoğun olduğu Oçançir bölgesinde kontrolü ele geçirdikleri ve Abhazya'nın başenti Suhumi ile Oçançir arasındaki karayolunu denetim altına aldıklan bildirildi. Tkvarçelı kasabasına kadar ilerleyen Gürcü kuvvetlerinin son çatışmalarda 6 ölü verdikleri belirtilirken Abhazkayıplan hakkında bilgi edinilemedi. Kampuçya:BM askcPKTi scrfâst • PHONOM PENH (AA) - Kampuçya'da Kızıl Kmer gerillalan- üç gün önce kaçırdıklan BM BanşGücü askerlerini serbest bıraktılar. Birleşmiş Milletler Sözcüsü Eric Falt dün yaptığj açıklamada üç gün önce Kampuçya'nın kırsal kesiminde gözlem yaparken rehin alınan üç İngiliz, iki FilipinlevebirYeni Zelandah'dan oluşan BM askerlerinin dün salıverildiğini ve hepsinin durumunun iyi olduğunu kavdetti. AydınlıkYofun grevçağnsı • AYACLCHO(AA)- Peru'da Maocu Aydınlık Yol gerillalannın tutuklu bulunan liderleri Abimael Guzman'ı desteklemek amacıyla yaptıklan grev çağnsmdan sonra Ayacucho kentindc hayatın felcc uğradığı bildiriliyor. Reuler'in haberine göre kenlte ulaşım durdu. çoğu resmi daireleraçılmadı, radyo ıstasyonlan çahşmadı ve markctler açılmadı CTP Genel Başkanı Özker Özgür "Türkiye Kıbns'ta çözüm istiyorsa Denktaş'a tutsak olmamalıdır" dedi: Denktaş artıkfederasyonistemiyor• D«nktaş şantaj yapiytr Kıbns Türkleri'ne zorla dayatılan Denktaş, 'Istifa ederirrf şantajıyla Türkiye'yi tehdit etmiş- tir. Federasyonu kasıtlı olarak yokuşa sürmektedir. • TÛTldye yalnzhğa İtHiyfr Türkiye Kıbns'ta halkın gerçek sözcülerine kulak vermelidir. Kıbns'ta çözümsüzlük Türkiye'ye zarar vermektedir. Bosna-Hersek'te etkin bir BM isteyen Türkiye. Kıbns'ta BM'yi karşısına alamaz. ERDALGtVEN LEFKOŞA - Kuzey Kıbns Türk Cum- huriyeti'nde(KKTC) Meclis dışında mu- halefet eden Cumhuriyetçi Türk Parti- si(CTP) Genel Başkanı Ozker Özgür. Cum- hurbaşkani Rauf Denktaş ın artık federas- yon istemediğini söyledi. Özgür,"Türkiye. Kıbns'ta çözüm istiyorsa Denktaş'ın ve Mümtaz Soysal'ın tutsağı olmaktan kurtul- malıdır" dedi. CTP Genel Başkanı Özker özgür Lef- koşa'da bulunan parti genel merkezinde Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı. -789 sayılı karan nasd değeriendiriyorsu- nuz? -Doğal bir sonuçtur. Kararda açıkça E)enktaş suçlanmaktadır. Çünkü Denktaş artık federasyondan vazgeçmiştir. Sonra da 'istifa ederim' şantajıyla Türkiye'yi tehdit et- rniştir. 60 milyonluk Türkiye 150 bin nüfuslu bir topluma zorla dayatılan bir liderin peşin- den giunektedir ve uluslararası çıkarlannı tehlikeye atmakıadır. Kıbns Türkleri iradelerini özgürce kul- lanabilse, yani burada dış müdahalelerden annmış gerçek bir demokrasi olsa ve Tür- kiye'den sürekli nüfus akışıyla toplumsal yapı değişmese Denktaş'ı çoktan değişür- miştik. -Kararda sizi tedirgin eden unsurlar yok rau? -Biz Gali'nin Düşünceler Dizisini bir çö- züm olarak değjl, çözüme bir çerçeve olarak alıyoruz. Bizim'önemle üzerinde durduğu- muz Kıbns Türkleri'nin güvenliği ve eşitliği- dir. Bu anlamda anlaşmadan sonra Kuzey Kıbns'ta belli sayıda Türk askeri konuş- landınlmasını gerekli görüyoruz. Sonra tüm Rum göçmenlerin dönmesini de uygun bul- muyoruz. Ancak 'hiçbir Rum dönmesin' de- mek ırkçıbktır. Denktaş, "Güneydeki Türk mallan satarak Rumlara tazminat ödeye- lim" diyor. Bu. Türk ordusunu işgal ordusu olarak takdim etmekten başka bir şey değil- dir. Aynca geçmişte Türklere karşı katliam uygulamış olarak tanınan Rumlann da Türkler arasında serbestçe dolaşamaması gerekir. -Sizin siyasal eşitlik kavramınız da Denk- taş'tan farklı sanıyonım... -E\et. Siyasal eşiüik başka sayısal eşitlik başkadır. Federal bir karar alınırken her iki tarafın da onayı gerekiyorsa orada siyasal eşitlik vardır. Denktaş bakanlar kurulunda illc de sayı- sal eşitlik istiyor. Halbuki federal bir yasa çı- kanhrken en az bir Türk bakanın onayırun alınması gerektiği kabul edilirse sayısal eşit- lik olmasa da olur. Gali'nin "düşünceler dizi- si'noe bu yönde bir düzeltme yapılabilir. Aynca yürütme olarak cumhurbaşkaru ve yardımcısına bakanlar kurulunda alınan ka- rarlan vetoetme hakkı vardır. Kaldı ki fede- ral devlette üst Meclis 50 Türk. 50 de Rum temsilciden oluşacaktır. Haürlamak gerekir ki Denktaş. 1986"da bakanlar kurulunda 3'e ,7 oranını öngören Cuellar belgesini kabul et- miştir. Şimdi ise artık federasyon istemediği içın siyasal eşiklikle sayısal eşîtliğj kasıtlı ola- rak birbirine kanştınnakta ve işleri yokuşa sürmektedir. -Peki Denktaş BM gözetiminde bir nöfus sayımına niçin yanaşmıyor. -1974'ten sonra çok sayıda Kıbnslı Türk adayı terk etmiştir. Bunlann yerini Türkiye'- den gelenler almıştır. Biz Türkiye'den gelen- lere karşı değiliz. Ama kabul etmek gerekir ki böylelikle nüfus yapımız dcğişmiştir. Denktaş bu durumun ortaya çıkmasıru iste- miyor. Çünkü Denktaşınişinegeliyor,çün- kü Türkiye'den gelenlerden oy alıyor. Do- layısıyla da Kıbns Türkü kendi adına karar alması engelleniyor. -Referandumun gündeme getirilmesine ne diyorsunuz? -Ortada fol yok yumurta yokken neyin re- ferandumunu yapacaksınız? Denktaş bu ka- rann çıkmasında suçludur ve halkı da suçu- na ortak etmek istemektedir. -Marta kadar neler yapdabilir? -Kuzey Kıbns'ta rejim demokraükkştiril- melidir. Bugün gerçek Meclis muhalefetin dışındadır. Halkın yansı Mecliste temsil edilmemektedir. Erken secim bunlar düzel- tildikten sonra doğal olarak gündeme gele- cektir. -Türkiye'den neler bekliyorsunuz? -Türkiye Kıbns sorunununda Denktaş'ın ve Mümtaz Soysal'ın tutsağı olmaktan kurtulmalıdır. Halkın gerçek sözcülerine, halkın kendisine kulak vermelidir Türkiye. Çözümsüzlük Türkiye'ye zarar vermekte, yalnızlığa itmektedir. Türkiye Kıbns'ı tabu olmaktan çıkarmalı. tartışmaya açmalı ve bize, Türk kamuoyuna görüşlerimizi açık- lamamız için olanak sağlamalıdır. Bosna- Hersek'te etkin bir BM isteyen Türkiye'nin Kıbns'ta BM'yi karşısına alması doğru de- ğildir. Yoksul Anadolu halkının vergileri burada bir-zümreyi zengin etmek için kulla- nılmaktadır. Bu paralar yatınma dönüştü- rülmüyor. İsviçre, İngiltere bankalanna kaçınlıyor. Yaak değil mi? New York Times gazetesine göre ABD uçuş yasağını etkin kılmak için harekete geçilmesini istiyor Sırbistan9 amüdahaletarbşılıyor• ABD Dışişleri Bakan Vekili Eagleburger'in ko- nuyu bu ay içinde Cenevre'de yapılacak olan Bos- na konferansında gündeme getirmesi bekleniyor. Drç Haberter Seoisi - Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin al- dığı Bosna hava sahası üzerindeki uçuş yasağı karanm sürekli ihlal eden Sıplann, bu yasağa uymalannı sağlamak üzere harekete geçilmesi için ABD'nin müuefıklerle göriiş- meler yaptığı bildirildi. New York Times gazetesinin bir ABD'li yetkiliye dayanarak bildir- diğine göre Washington gelecek haftaya kadar BM'ye uçuş yasağını etkin kılmak için yeni bir karar tasa- nsı sunacak. Yetİcili. Sırplann BM'- nin yasağına karşın nakliye helikop- terleri ve savaş uçaklanyla Bosna üzerinde ucmayı sürdürdüklennı açıkladı. Ancak gazete, ABD ve Avrupalı yetkililerin harekete geçme konu- sunda çekimser davranmalannın nedeninin, bölgede bulunan mütte- fık banş gücü askerlerini tehlikeye atmak isternemelerinden kaynak- landığıbelirtiyor. ABD Dışişleri Bakan Vekili Law- rence Eagleburger'in konuyu bu ay içinde Cenevre'de yapılacak olan Bosna konferansında gündeme ge- tirmesinin beklendiği bildirildi. Başkan George Bush yönetiminin bugüne dek uçuş yasağını ihlal eden Sırplann Bosna'da Müslüman kent ve kasabalan bombaladıklanna iliş- kin ellerinde kesin kanıtlann bulun- maması nedeniyle çekimser davran- dığı kaydedildi. The Nevv York Times gecen ay yayımladığı bir haberinde, Was- hington'un Sırplann Bosna hava sa- hasını 200 kez ihlal ettiğine ilişkin kanıtlan olduğunu haber vermişti. Öte yandan Bosna-Hersek'te gö- rev yapan BM Banş Gücü'nün ko- mutanı General Philıppe Morillon. Bosna'ya bir askeri müdahalenin imkansız olduğunu bildirdi. Moril- lon. Zagreb'de yaplığı açıklamada. Saraybosna'da bir çok kişinin aske- ri müdahale beklentisi içinde oldu- ğunu. ancak bunun mümkün ol- madığını söyledi. General Morillon, Bosna-Her- sek'in eski Yugoslavya cumhuriyet- lerine uygulanan silah ambargosu kapsamından çıkanlması konusun- da BM'nin tutumunu degiştireceği- ne inanmadığını kaydetti. Hafta içinde Cidde'de gerçekleşti- rilen İslam Konferansı Örgütü top- lantısında, BM'ye Bosna'daki soru- na etkili bir çözüm bulması için 44 gün süre tanınmıştı. Toplantıda BM'nin sorunu çözmek için Bosna'- nın silah ambargosu kapsamından çıkanlması, ya da bu ülkeye askeri müdahalede bulunulması gibi ön- lemleri de gözönüne alması isten- mişti. Çatışmalar sürüyor BM Philippe Moriüon'u taşıyan uçağın alandan havalandığı sırada açılan ateş sonucu isabct alması üze- rine tüm uçuşlann tekrar askıya alındığı bildirildi. Başkent Saray- bosna'da meydana gelen şiddetli çatışmalarda son birkaç gün içinde 48 kişinin öldüğü, 118 kişinin de ya- ralandığı açıklandı. Havaalanı çe\- resinden makineli lüfek seslerinin duyulduğu ajanslarca bildirildi. HONECKERDAVASI Sırp saldınsında yaşamını yitiren altı Boşnak'uı cenazesi yakınlannca Otes'teki mezarlığa götürülüyor. Berlin'de yaşayan ikinci kuşak Türk gençleri, Alman yasalarının çıkarttığı engellerden yakınıyorlar ^Uyumsuz olanbiz değiliz, Almanlar' ORALÇAUŞLAR BERLİN - "Barbarlar" bir genç- lik grubu. Şimdi Haus für Jugend'de (Gençlik Evi) video çahşması ve grafTıti eğitimi görüyor. "Barbar- lar" Türk gençlerinin oluşturduğu bir çete. Ama çetenin onlar için an- lamı farklı. Onlar arkadaş toplulu- ğuna çete diyorlar. Büyük çoğunlu- ğu dertlerini Türkçe anlatmakta zorluk çekiyorlar. Hemen hepsi Al- manya'da doğmuş. Mahalle e başı- boş dolaşmaktansa. Schöneberg semtine bağlı gençlik evinde meslek- lerini geliştirecek. gösteriler yapabi- lecek bir çalışmayı tercih etmişler. Bu gençlerin örgütlenmesinde en büyük çabayı Emine Demirbüken gösteriyor. Semtin yabancılar so- rumlusu Demirbüken, her iki dili de çok güzel konuşan, burada büyü- müş ikinci kuşaktan genç bir kadın. Alman dili ve edebiyaü öğrenimi görmüş. Dairedeki işi dışında ak- şamlan koşarak Gençlik Evi'ne geli- yor ve büyük bir gayretîe gençlerle bir şeyler yaratmaya çaba sarf edi- yor. Emine Demirbüken tipik bir ikin- ci kuşak temsilcisi. "Benim çalışma tarzım Alman gibidir. Beynimin çalışma temposu yan Alman'dır. Bu anlamda bir disiplin edindım. öte yandan beynimin yüzde yirmisi ise, Türk gibi duygusal ve canbdır. Al- man donukluğunu beynimin yüzde yirmisi ile devamlı canlandırmaya çalışır, iki özelliği birbirine kanşü- nnm" diyor. "Barbarlar"a Alman ırkçılannın saldınsı karşısında ne yapacaklannı sordum. Şunlan söylediler: '"Biz bu toplumun parçasıyız, burada doğup burada büyüdük. Bizim bu topluma uyum gibi bir sorunumuz yok. Uyumsuzluk Almanlarda, bir türlü alışamadılar, bizim bu ülkenin bir parçası olduğumuz gerçeğini kabul edemediler. Dert, onlann uyum sağ- lamasında, biz buna calışıyoruz. lrkçılar üstümüze gelmesinler. Sal- dınlannı sürdürürlerse kendimizi koruruz. Birçok arkadaşımız silah- lanmadan vana. başka çaremiz kal- mazsa hepimiz silahlanınz. Yalnız Türk basını ve Türkiye'deki politi- kaalar bizi kullanmasınlar. Eğer Alman hükümetine baskı yapabili- yorlarsa yapsınlar. bizim yaşamımı- za kanşmasınlar." Halil'le Kemal. Berlin Üniversite- si'nde Siyasal Bilgiler okuyorlar. Bir dergi çıkanyorlar. Amaçlan tüm yabancı gençliğin ortak bir siyasi çatı altında birleşmesi ve ortak bir kültür ortamı yaratılması. Şiddete karşılar, ama "Zorda kahrsak ken- dimizi her yolla koruruz, siyasi ör- gütlenmemizin bir yönü de bu saldınlan püskürtmeyi amaçlaya- caktır" diyorlar. Konuştuğum tüm Türkiye kö- kenli gençler, son derece makul ve dengeli bir tutum içindeler. Toplum dışına itilmiş, çaresiz bir halleri yok. 8-15 yaşmdaki gençler değme dansçıya taş çıkartacak şekilde ae- robik yapıyorlar. Duvar yazılan yazıyorlar, dergi çıkanyorlar. Uzaktan göründüğü gibi çaresiz bir durumlan yok. Kendilerinden eminler. Asıl sorunlannm Alman devletinin ve Alman yasalannın çıkarttığı engeller olduğu inancı- ndalar. "Diğer Alman çocuklan gibi burada doğduk. burada büyü- dük. Fakat 16 yaşına gelince ya- bancılar polisinin binası önünde sa- atlerce kuyrukta bekleyip oturma izni almak zorunda kalınca şaşınyo- ruz. "Alman yasalan hala damarda Alman kanı anyor. İşte önce bu de- ğişmeli, siyaset adamlannın üzüntü ağıtlanna değil. bu ırkçı yasalan de- ğjştirmelerine ihtiyacımız var" di- yorlar. Dün Berlin'de otobüsten inmem gereken durağı geç fark ettim. Fakat henüz otobüs duraktaydı ve kırmızı ışık yanıyordu, inme düğmesine bastım, şofor aldırmadı. Gittim rica ettim. bilinçü olarak başka tarafa bakmaya devam etti ve beni indir- memek için söylediklerimi duymaz- dan geldi. Ben de bir durak fazla yolculuk yapmak zorunda kaldım. Acaba bizim şoförler de böyle mi yapıyordu diye bir an "kendi kendi- me düşündüm. Abnan devleti Marx9 ıda yargdamışb DİLEK ZAPTÇ1OĞLU BERLİN - "Adam öldürmekle suçlanı- yorum. Burada kendimi savunmaya giri- şerek savabk ve yargı makamının haisız suçlamalanna m^ruiyet kazandırmak niyeünde değiUm. Omrüm zaten bu mah- kemenin karannı dinlemeye yetmeyecegi için de savunma yapmam gereksizleşi- yor." Erich Honecker önceki gün Berlin'de yargılandığı mahkemenin altına oturu- munda uzun bir konuşma yaptı. Seksen yaşındaki eski Demokratik Alman Dev- let Başkanı, mahkemenin başından beri merakla beklenen konuşmasında mahke- meyi "politik bir gösteri" olarak niteledi. Honecker'in bir saatlik açıklaması ger- çekten savunma özelliği taşınuyor, dünya görüşünün özetini sunuyordu. Honecker'in Berlin'de, tarihe gececek davada yaptığı bir saatlik konuşmadan bazı alınülar şöyle: "Bu davadaki konumuma şaşırmamak gerekiyor. Alman hukuk devleü daha ön- ce de Karl Marx, August BebeL, Karl li- ebknecht gibi sosyalistleri ve komünistle- ri yargılamıştı. Bu keyfı, siyasi uygulama- lann özü 190 yıldan beri değişmemiştir. Federal Alman hukuk devleti adil bir deylet değil. sağcüann devletidir. (...) Ülkemızde eceliyle ölmeyen herkesin akibeti bizi üzmüştür. Duvardaki ölüm- ler bizi insani açıdan üzmekle kalmadı, siyasi açıdan da zarar verdi. 1971 yılından beri Demokratik ve Federal Abnanya arasındaki, Varşova Paktı ve N ATO ara- sındaki sının izinsiz gecmek isteyenkre ateş açılmasından ben sorumluyum.(...) Demokratik AJmanya ve Varşova Paktı zor durumda bırakıldılar. NATO nüfuz alarunı genişletiyordu. 1961'de dünya banştnı tehdit eden bir ortam ya- ratıldı. İnsanlık nükleer savaşın eşiğıne getırildi. İşte Varşova Paktı o koşullarda duvann inşaasına karar verdi. Bu karan kimse gönül rahaüığıyla almadı. Duvar'- ın inşasıyla yalnız aileler parçalanmakla kalmıyor, Varşova Paktı NATO karşı- sında siyasi ve ekonomik zaaflannı ka- bullenmış oluyordu. (...) Demokratik Almanya boşuna kurul- mamıştır. Demokratik Almanya, sosya- lizmin olanaklı ve kapitalizmden daha üstün olduğu yolunda bir işaretti. Başan- sızlığa uğrayan bir deneydı. Ama insan- lık, bir deney başansızlığa uğradıktan sonra yeni bılgılere ve yollara başvur- maktan hiçbir zaman vazgecmedi. Şimdi bu deneyin niçin başansız kaldığı incelen- melidir. (...) Bize karşı açılan bu dava, komünistlere karşı yürütülen bir Nürnberg Mahke- mesi'dır. Bu çaba başansızlığa uğraya- cakur. Demokratik Almanya'da ne top- lama kamplan vardı ne gaz odalan, ne siyasi mahkemeler, ne Gestapo ve ne de SS. Demokratik Almanya ne bir savaşa yol açmış ne de insanlık suçlan işlemişür. Bu mahkeme soğuk savaşın uzantısıdır. Dünya değişti, ama Alman adaleü hala II. Wühelm zamanında yaşıyormuşcası- na siyasi mahkemeler kuruyor." Dazlakterörüneyeni silah: IrkçıRockDışHaberierServisi-Nconazi şiddetı beyaz-kırmızılı Üçüncü Reich savaş kendi müziğini de yarattı. Internatıonal bayrağı çıkanp sallar. Herald Tribuneün haberine göre Oi müzik olarak bilinen bu müzik rock'a yakın ezgiler içeriyor. Ancak içeriği farklı: Yabancı düşmanbgı aşıhyor. Gazetede Ferdinand Protzman imza- sıyla cıkan haberin geniş bir özetini su- nuyoruz: Kırmızı bir ışık aydınlaıır sahne- yi yalnızca. Dört Dazlak müziğe bırakır kendini. Elektrikli gitar. bateri sololan derken şarkıcı kaba bir ağızla sözlere başlar. Zaten sözlerdir bu gösteriyi diğerle- rinden ayıran. Grup, Störkraft (Yıkıcı Güç) adını takmıştır kendine. Doğu Berlin'de Zvvickau diye bir yerde konser vermektedirler. 1990'da kendi listelerin- den düşmeyen bir şarkıyı çalmaktadı- rlar: Almanya'ya Güç. Şarkı bitince yaklaşık bin kişilik kala- balık bağınnaya başlar: Yaşasın zafer. Kimi faşist selamı verir, kimi de siyah- Sağcı ve Neonazi rock'ı -Oi müzik- hayranlanna ABD'de, Güney Ameri- ka'da ve tüm Avrupa'da rastlanabili- yor. Son yıllarda Almanya'da giderek popülarite kazanıyor, Doğu Avrupa'da da kabul görüyor. Örneğin Böse Onkels (Şeytani Amca- lar) diye bilinen ve dört kişiden oluşan bir Batı Alman grubunun Holy Songs- (Kutsal Şarkılar) adlı albümü Almanya pop listelerinde 5. sıraya tırmandı. 10 yıl önce "Türkler Dışan" şarkısıy la piyasa- ya atılmıştı bu grup. Şarkıda "Türkler toplayın bavullannıa. terk edin va- tanımıa" sözleri yer alıyordu. Giderek tırmanan Neonazi şiddetin- de sağa müziğin etkisi yadsınamaz. Störkraft ve Böse Onkels gibi gruplarca dile getirilen duygular, Almanya'da ya- bancılara yönelik saldınlarda dışavuru- munu buluyor. Nazizm. ırkçıhk, yabancı düşmanlığı. şiddet vc hatta katliamı savunan müzik ve bu müziği yapanlar. toplumun her kesimimden kişilikleri henüz oluşmamış gençleri aşın sağcı siyasi akımlara çek- mek ve yabancılara karşı şiddete yönelt- mekle suçlanıyor. İngiltere. Almanya. Macanstan ve di- anndınruşlar." ğer Avrupa ülkelerinde polis, gençlerin Almanya Adalet Bakanlığı, Neonazi lir on milyon dolan buluyor. İşi gereği bu müziği yakından izleyen İngiliz gazeteci Tony Robson'a göre ka- lite açısından Oi müzik, kaba. "'Rock'n roll'u siyah ve etnik özelliklerinden konserlerden sarhoş, uyuşturucu almış olarak ve önlerine gelene saldırmaya hazır bir haleti ruhiyeyle aynldıklannı söylüyor. Ilk başlarda bu müziği Dazlaklardin- liyordu. Alman istihbarat yetkilisi Eck- hart Wertebach'a göre 80 milyonluk Al- manya'da 6 bin 500 Dazlak var. Yüzde 70'i 20 yaşın altında. Aralannda 12yaşı- nda olanlar bile var, bunlara "çaylak dazlak" deniyor. Böse Onkels'in son albümümünün başansı bu gruplann giderek genişleyen bir dınleyici kitlesine hitap ettiğini gös- teriyor. Sözler özenle seçiliyor, anti nazi yasalannı ihlal etmekten kaçınıhyor, ama anlam gayet açık. Oi müzik albüm- lerinin yıllık satışlanndan elde edilen ge- eylemlerine karşı getirilen yeni yasak çerçevesinde sağcı müzik gruplannm da hedef ahnacağmı açıklamış bulunuyo Darmstadt'ta aralık ayında yapılacağı açıklanan Böse Onkels konserlerinin yasaklanması bekleniyor. Ashnda anne babalardan, ögretmen- lerden, yerel ve uluslararası örgütlerden gelen çağnlar karşın Oi müziğe yasakla- mak için pek bir şey yapılmıyor. öme- ğin dünyanın en büyük Oi müzik yapımcısı Rock-O-Rama Records'la il- gili soruşturma "delil yetersizliğinden" sona erdi. Bununla birlikte büyük Alman ma- ğaza zincirleri ve büyük müzik magaza- lannda Oi müzik ürünlenne rastlanmı- yor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle