Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ARAUK1992CUMARTESİ
8 DIŞHABERLER
Şamip bağırsak
kansşri
•KLDÜS (AA) - Önceki
gün ameliyat olan İsrail eski
başbakanı İzhak Şamir'in
bağırsak kanscri olduğu
bildirildi. Ameliyatı
gerçekleştiren Tel Haşomer
Hastanesi başhekımi,
kanserli tümörün başanlı bir
operas>ondan sonra
alındığını ve Şamir'in sağlık
durumunun iyi olduğunu. bir
hafta içinde taburcu
edileceğini açıkladı. Şamir,
hasialığı nedenıyle geçen
hafla İsrail'e resmi bir
zivarette bulunan Fransa
Devlet Başkanı François
Mitterrand'la görüşmelerini
ve İngiltere'ye seyahatini
iptaletmişti.
İsviçre'de
Maastricht
oylaması
• ZÜRİH (Cumhuriyet) -
İsviçre'de Maastricht
Anlaşması'na yönelik '
referandum yann yapılıyor.
Ülkede ATye hayır
kampanyalannı yönlendiren
tutucu bazı milletvekilleri ve
AT'nin izlediği çevre
politikasını eleşüren İsviçre
YeşillerParüsi(GPS)
üyelerinin Maastricht
anlaşmasına ısrarla
direnmesinin ardından
ülkede kaygılı bir bekleyiş
hükümsürüyor.
Isvıçrelı Yeşiller, "Global ve
ekolojik kalkınma sorunlan
konusunda, ATnin izlediği
çevre politikası yüzünden
gelcceğimiz hiç aydınbk
gözükmüyor" diye
yakınıyorlar.
Fransa: Nazi
kitabı yasaMandı
• PARİS (AA) - Fransa'da,
Nazızm düşüncesini savunan
"SS Düzeni, Etik ve İdeoloji"
adlı kitap yasaklandı. tçişleri
Bakanlığı'nın Resmi
Gazete'deyayımlanan
karanna göre Avalon
Yayınevi tarafindan
piyasaya sürûlen Edwige
Thibault'un "SS Düzeni,
Etik ve İdeoloji" adlı
kitabının Fransa'da basım,
dağıtım ve satışı yasaklandı.
Bakanlık, söz konusu eserin
"Nazizm, ırkçıhk ve Yahudi
düşmanhğını savunması
dolayısıyla kamu düzeni için
tehlikeler oluşturacak
nitelikte" olduğuna karar
verdi.
Gürcü-Abhaz
ı
• MOSKOVA(AA)-
Gürcistan'a bağlı Abhazya
Özerk Cumhuriyeti'nde
taarruzlanru sürdüren Gürcü
birliklerinin çatışmalann
yoğun olduğu Oçançir
bölgesinde kontrolü ele
geçirdikleri ve Abhazya'nın
başenti Suhumi ile Oçançir
arasındaki karayolunu
denetim altına aldıklan
bildirildi.
Tkvarçelı kasabasına kadar
ilerleyen Gürcü kuvvetlerinin
son çatışmalarda 6 ölü
verdikleri belirtilirken
Abhazkayıplan hakkında
bilgi edinilemedi.
Kampuçya:BM
askcPKTi scrfâst
• PHONOM PENH (AA) -
Kampuçya'da Kızıl Kmer
gerillalan- üç gün önce
kaçırdıklan BM BanşGücü
askerlerini serbest bıraktılar.
Birleşmiş Milletler Sözcüsü
Eric Falt dün yaptığj
açıklamada üç gün önce
Kampuçya'nın kırsal
kesiminde gözlem yaparken
rehin alınan üç İngiliz, iki
FilipinlevebirYeni
Zelandah'dan oluşan BM
askerlerinin dün
salıverildiğini ve hepsinin
durumunun iyi olduğunu
kavdetti.
AydınlıkYofun
grevçağnsı
• AYACLCHO(AA)-
Peru'da Maocu Aydınlık Yol
gerillalannın tutuklu
bulunan liderleri Abimael
Guzman'ı desteklemek
amacıyla yaptıklan grev
çağnsmdan sonra Ayacucho
kentindc hayatın felcc
uğradığı bildiriliyor.
Reuler'in haberine göre
kenlte ulaşım durdu. çoğu
resmi daireleraçılmadı,
radyo ıstasyonlan çahşmadı
ve markctler açılmadı
CTP Genel Başkanı Özker Özgür "Türkiye Kıbns'ta çözüm istiyorsa Denktaş'a tutsak olmamalıdır" dedi:
Denktaş artıkfederasyonistemiyor• D«nktaş şantaj yapiytr Kıbns Türkleri'ne zorla dayatılan
Denktaş, 'Istifa ederirrf şantajıyla Türkiye'yi tehdit etmiş-
tir. Federasyonu kasıtlı olarak yokuşa sürmektedir.
• TÛTldye yalnzhğa İtHiyfr Türkiye Kıbns'ta halkın
gerçek sözcülerine kulak vermelidir. Kıbns'ta çözümsüzlük
Türkiye'ye zarar vermektedir. Bosna-Hersek'te etkin bir
BM isteyen Türkiye. Kıbns'ta BM'yi karşısına alamaz.
ERDALGtVEN
LEFKOŞA - Kuzey Kıbns Türk Cum-
huriyeti'nde(KKTC) Meclis dışında mu-
halefet eden Cumhuriyetçi Türk Parti-
si(CTP) Genel Başkanı Ozker Özgür. Cum-
hurbaşkani Rauf Denktaş ın artık federas-
yon istemediğini söyledi. Özgür,"Türkiye.
Kıbns'ta çözüm istiyorsa Denktaş'ın ve
Mümtaz Soysal'ın tutsağı olmaktan kurtul-
malıdır" dedi.
CTP Genel Başkanı Özker özgür Lef-
koşa'da bulunan parti genel merkezinde
Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı.
-789 sayılı karan nasd değeriendiriyorsu-
nuz?
-Doğal bir sonuçtur. Kararda açıkça
E)enktaş suçlanmaktadır. Çünkü Denktaş
artık federasyondan vazgeçmiştir. Sonra da
'istifa ederim' şantajıyla Türkiye'yi tehdit et-
rniştir. 60 milyonluk Türkiye 150 bin nüfuslu
bir topluma zorla dayatılan bir liderin peşin-
den giunektedir ve uluslararası çıkarlannı
tehlikeye atmakıadır.
Kıbns Türkleri iradelerini özgürce kul-
lanabilse, yani burada dış müdahalelerden
annmış gerçek bir demokrasi olsa ve Tür-
kiye'den sürekli nüfus akışıyla toplumsal
yapı değişmese Denktaş'ı çoktan değişür-
miştik.
-Kararda sizi tedirgin eden unsurlar yok
rau?
-Biz Gali'nin Düşünceler Dizisini bir çö-
züm olarak değjl, çözüme bir çerçeve olarak
alıyoruz. Bizim'önemle üzerinde durduğu-
muz Kıbns Türkleri'nin güvenliği ve eşitliği-
dir.
Bu anlamda anlaşmadan sonra Kuzey
Kıbns'ta belli sayıda Türk askeri konuş-
landınlmasını gerekli görüyoruz. Sonra tüm
Rum göçmenlerin dönmesini de uygun bul-
muyoruz. Ancak 'hiçbir Rum dönmesin' de-
mek ırkçıbktır. Denktaş, "Güneydeki Türk
mallan satarak Rumlara tazminat ödeye-
lim" diyor. Bu. Türk ordusunu işgal ordusu
olarak takdim etmekten başka bir şey değil-
dir. Aynca geçmişte Türklere karşı katliam
uygulamış olarak tanınan Rumlann da
Türkler arasında serbestçe dolaşamaması
gerekir.
-Sizin siyasal eşitlik kavramınız da Denk-
taş'tan farklı sanıyonım...
-E\et. Siyasal eşiüik başka sayısal eşitlik
başkadır. Federal bir karar alınırken her iki
tarafın da onayı gerekiyorsa orada siyasal
eşitlik vardır.
Denktaş bakanlar kurulunda illc de sayı-
sal eşitlik istiyor. Halbuki federal bir yasa çı-
kanhrken en az bir Türk bakanın onayırun
alınması gerektiği kabul edilirse sayısal eşit-
lik olmasa da olur. Gali'nin "düşünceler dizi-
si'noe bu yönde bir düzeltme yapılabilir.
Aynca yürütme olarak cumhurbaşkaru ve
yardımcısına bakanlar kurulunda alınan ka-
rarlan vetoetme hakkı vardır. Kaldı ki fede-
ral devlette üst Meclis 50 Türk. 50 de Rum
temsilciden oluşacaktır. Haürlamak gerekir
ki Denktaş. 1986"da bakanlar kurulunda 3'e
,7 oranını öngören Cuellar belgesini kabul et-
miştir. Şimdi ise artık federasyon istemediği
içın siyasal eşiklikle sayısal eşîtliğj kasıtlı ola-
rak birbirine kanştınnakta ve işleri yokuşa
sürmektedir.
-Peki Denktaş BM gözetiminde bir nöfus
sayımına niçin yanaşmıyor.
-1974'ten sonra çok sayıda Kıbnslı Türk
adayı terk etmiştir. Bunlann yerini Türkiye'-
den gelenler almıştır. Biz Türkiye'den gelen-
lere karşı değiliz. Ama kabul etmek gerekir
ki böylelikle nüfus yapımız dcğişmiştir.
Denktaş bu durumun ortaya çıkmasıru iste-
miyor. Çünkü Denktaşınişinegeliyor,çün-
kü Türkiye'den gelenlerden oy alıyor. Do-
layısıyla da Kıbns Türkü kendi adına karar
alması engelleniyor.
-Referandumun gündeme getirilmesine ne
diyorsunuz?
-Ortada fol yok yumurta yokken neyin re-
ferandumunu yapacaksınız? Denktaş bu ka-
rann çıkmasında suçludur ve halkı da suçu-
na ortak etmek istemektedir.
-Marta kadar neler yapdabilir?
-Kuzey Kıbns'ta rejim demokraükkştiril-
melidir. Bugün gerçek Meclis muhalefetin
dışındadır. Halkın yansı Mecliste temsil
edilmemektedir. Erken secim bunlar düzel-
tildikten sonra doğal olarak gündeme gele-
cektir.
-Türkiye'den neler bekliyorsunuz?
-Türkiye Kıbns sorunununda Denktaş'ın
ve Mümtaz Soysal'ın tutsağı olmaktan
kurtulmalıdır. Halkın gerçek sözcülerine,
halkın kendisine kulak vermelidir Türkiye.
Çözümsüzlük Türkiye'ye zarar vermekte,
yalnızlığa itmektedir. Türkiye Kıbns'ı tabu
olmaktan çıkarmalı. tartışmaya açmalı ve
bize, Türk kamuoyuna görüşlerimizi açık-
lamamız için olanak sağlamalıdır. Bosna-
Hersek'te etkin bir BM isteyen Türkiye'nin
Kıbns'ta BM'yi karşısına alması doğru de-
ğildir. Yoksul Anadolu halkının vergileri
burada bir-zümreyi zengin etmek için kulla-
nılmaktadır. Bu paralar yatınma dönüştü-
rülmüyor. İsviçre, İngiltere bankalanna
kaçınlıyor. Yaak değil mi?
New York Times gazetesine göre ABD uçuş yasağını etkin kılmak için harekete geçilmesini istiyor
Sırbistan9
amüdahaletarbşılıyor• ABD Dışişleri Bakan Vekili Eagleburger'in ko-
nuyu bu ay içinde Cenevre'de yapılacak olan Bos-
na konferansında gündeme getirmesi bekleniyor.
Drç Haberter Seoisi - Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nin al-
dığı Bosna hava sahası üzerindeki
uçuş yasağı karanm sürekli ihlal
eden Sıplann, bu yasağa uymalannı
sağlamak üzere harekete geçilmesi
için ABD'nin müuefıklerle göriiş-
meler yaptığı bildirildi.
New York Times gazetesinin bir
ABD'li yetkiliye dayanarak bildir-
diğine göre Washington gelecek
haftaya kadar BM'ye uçuş yasağını
etkin kılmak için yeni bir karar tasa-
nsı sunacak. Yetİcili. Sırplann BM'-
nin yasağına karşın nakliye helikop-
terleri ve savaş uçaklanyla Bosna
üzerinde ucmayı sürdürdüklennı
açıkladı.
Ancak gazete, ABD ve Avrupalı
yetkililerin harekete geçme konu-
sunda çekimser davranmalannın
nedeninin, bölgede bulunan mütte-
fık banş gücü askerlerini tehlikeye
atmak isternemelerinden kaynak-
landığıbelirtiyor.
ABD Dışişleri Bakan Vekili Law-
rence Eagleburger'in konuyu bu ay
içinde Cenevre'de yapılacak olan
Bosna konferansında gündeme ge-
tirmesinin beklendiği bildirildi.
Başkan George Bush yönetiminin
bugüne dek uçuş yasağını ihlal eden
Sırplann Bosna'da Müslüman kent
ve kasabalan bombaladıklanna iliş-
kin ellerinde kesin kanıtlann bulun-
maması nedeniyle çekimser davran-
dığı kaydedildi.
The Nevv York Times gecen ay
yayımladığı bir haberinde, Was-
hington'un Sırplann Bosna hava sa-
hasını 200 kez ihlal ettiğine ilişkin
kanıtlan olduğunu haber vermişti.
Öte yandan Bosna-Hersek'te gö-
rev yapan BM Banş Gücü'nün ko-
mutanı General Philıppe Morillon.
Bosna'ya bir askeri müdahalenin
imkansız olduğunu bildirdi. Moril-
lon. Zagreb'de yaplığı açıklamada.
Saraybosna'da bir çok kişinin aske-
ri müdahale beklentisi içinde oldu-
ğunu. ancak bunun mümkün ol-
madığını söyledi.
General Morillon, Bosna-Her-
sek'in eski Yugoslavya cumhuriyet-
lerine uygulanan silah ambargosu
kapsamından çıkanlması konusun-
da BM'nin tutumunu degiştireceği-
ne inanmadığını kaydetti.
Hafta içinde Cidde'de gerçekleşti-
rilen İslam Konferansı Örgütü top-
lantısında, BM'ye Bosna'daki soru-
na etkili bir çözüm bulması için 44
gün süre tanınmıştı. Toplantıda
BM'nin sorunu çözmek için Bosna'-
nın silah ambargosu kapsamından
çıkanlması, ya da bu ülkeye askeri
müdahalede bulunulması gibi ön-
lemleri de gözönüne alması isten-
mişti.
Çatışmalar sürüyor
BM Philippe Moriüon'u taşıyan
uçağın alandan havalandığı sırada
açılan ateş sonucu isabct alması üze-
rine tüm uçuşlann tekrar askıya
alındığı bildirildi. Başkent Saray-
bosna'da meydana gelen şiddetli
çatışmalarda son birkaç gün içinde
48 kişinin öldüğü, 118 kişinin de ya-
ralandığı açıklandı. Havaalanı çe\-
resinden makineli lüfek seslerinin
duyulduğu ajanslarca bildirildi.
HONECKERDAVASI
Sırp saldınsında yaşamını yitiren altı Boşnak'uı cenazesi yakınlannca Otes'teki mezarlığa götürülüyor.
Berlin'de yaşayan ikinci kuşak Türk gençleri, Alman yasalarının çıkarttığı engellerden yakınıyorlar
^Uyumsuz olanbiz değiliz, Almanlar'
ORALÇAUŞLAR
BERLİN - "Barbarlar" bir genç-
lik grubu. Şimdi Haus für Jugend'de
(Gençlik Evi) video çahşması ve
grafTıti eğitimi görüyor. "Barbar-
lar" Türk gençlerinin oluşturduğu
bir çete. Ama çetenin onlar için an-
lamı farklı. Onlar arkadaş toplulu-
ğuna çete diyorlar. Büyük çoğunlu-
ğu dertlerini Türkçe anlatmakta
zorluk çekiyorlar. Hemen hepsi Al-
manya'da doğmuş. Mahalle e başı-
boş dolaşmaktansa. Schöneberg
semtine bağlı gençlik evinde meslek-
lerini geliştirecek. gösteriler yapabi-
lecek bir çalışmayı tercih etmişler.
Bu gençlerin örgütlenmesinde en
büyük çabayı Emine Demirbüken
gösteriyor. Semtin yabancılar so-
rumlusu Demirbüken, her iki dili de
çok güzel konuşan, burada büyü-
müş ikinci kuşaktan genç bir kadın.
Alman dili ve edebiyaü öğrenimi
görmüş. Dairedeki işi dışında ak-
şamlan koşarak Gençlik Evi'ne geli-
yor ve büyük bir gayretîe gençlerle
bir şeyler yaratmaya çaba sarf edi-
yor.
Emine Demirbüken tipik bir ikin-
ci kuşak temsilcisi. "Benim çalışma
tarzım Alman gibidir. Beynimin
çalışma temposu yan Alman'dır. Bu
anlamda bir disiplin edindım. öte
yandan beynimin yüzde yirmisi ise,
Türk gibi duygusal ve canbdır. Al-
man donukluğunu beynimin yüzde
yirmisi ile devamlı canlandırmaya
çalışır, iki özelliği birbirine kanşü-
nnm" diyor.
"Barbarlar"a Alman ırkçılannın
saldınsı karşısında ne yapacaklannı
sordum. Şunlan söylediler: '"Biz bu
toplumun parçasıyız, burada doğup
burada büyüdük. Bizim bu topluma
uyum gibi bir sorunumuz yok.
Uyumsuzluk Almanlarda, bir türlü
alışamadılar, bizim bu ülkenin bir
parçası olduğumuz gerçeğini kabul
edemediler. Dert, onlann uyum sağ-
lamasında, biz buna calışıyoruz.
lrkçılar üstümüze gelmesinler. Sal-
dınlannı sürdürürlerse kendimizi
koruruz. Birçok arkadaşımız silah-
lanmadan vana. başka çaremiz kal-
mazsa hepimiz silahlanınz. Yalnız
Türk basını ve Türkiye'deki politi-
kaalar bizi kullanmasınlar. Eğer
Alman hükümetine baskı yapabili-
yorlarsa yapsınlar. bizim yaşamımı-
za kanşmasınlar."
Halil'le Kemal. Berlin Üniversite-
si'nde Siyasal Bilgiler okuyorlar. Bir
dergi çıkanyorlar. Amaçlan tüm
yabancı gençliğin ortak bir siyasi
çatı altında birleşmesi ve ortak bir
kültür ortamı yaratılması. Şiddete
karşılar, ama "Zorda kahrsak ken-
dimizi her yolla koruruz, siyasi ör-
gütlenmemizin bir yönü de bu
saldınlan püskürtmeyi amaçlaya-
caktır" diyorlar.
Konuştuğum tüm Türkiye kö-
kenli gençler, son derece makul ve
dengeli bir tutum içindeler. Toplum
dışına itilmiş, çaresiz bir halleri yok.
8-15 yaşmdaki gençler değme
dansçıya taş çıkartacak şekilde ae-
robik yapıyorlar. Duvar yazılan
yazıyorlar, dergi çıkanyorlar.
Uzaktan göründüğü gibi çaresiz bir
durumlan yok. Kendilerinden
eminler. Asıl sorunlannm Alman
devletinin ve Alman yasalannın
çıkarttığı engeller olduğu inancı-
ndalar. "Diğer Alman çocuklan
gibi burada doğduk. burada büyü-
dük. Fakat 16 yaşına gelince ya-
bancılar polisinin binası önünde sa-
atlerce kuyrukta bekleyip oturma
izni almak zorunda kalınca şaşınyo-
ruz. "Alman yasalan hala damarda
Alman kanı anyor. İşte önce bu de-
ğişmeli, siyaset adamlannın üzüntü
ağıtlanna değil. bu ırkçı yasalan de-
ğjştirmelerine ihtiyacımız var" di-
yorlar.
Dün Berlin'de otobüsten inmem
gereken durağı geç fark ettim. Fakat
henüz otobüs duraktaydı ve kırmızı
ışık yanıyordu, inme düğmesine
bastım, şofor aldırmadı. Gittim rica
ettim. bilinçü olarak başka tarafa
bakmaya devam etti ve beni indir-
memek için söylediklerimi duymaz-
dan geldi. Ben de bir durak fazla
yolculuk yapmak zorunda kaldım.
Acaba bizim şoförler de böyle mi
yapıyordu diye bir an "kendi kendi-
me düşündüm.
Abnan devleti
Marx9
ıda
yargdamışb
DİLEK ZAPTÇ1OĞLU
BERLİN - "Adam öldürmekle suçlanı-
yorum. Burada kendimi savunmaya giri-
şerek savabk ve yargı makamının haisız
suçlamalanna m^ruiyet kazandırmak
niyeünde değiUm. Omrüm zaten bu mah-
kemenin karannı dinlemeye yetmeyecegi
için de savunma yapmam gereksizleşi-
yor."
Erich Honecker önceki gün Berlin'de
yargılandığı mahkemenin altına oturu-
munda uzun bir konuşma yaptı. Seksen
yaşındaki eski Demokratik Alman Dev-
let Başkanı, mahkemenin başından beri
merakla beklenen konuşmasında mahke-
meyi "politik bir gösteri" olarak niteledi.
Honecker'in bir saatlik açıklaması ger-
çekten savunma özelliği taşınuyor, dünya
görüşünün özetini sunuyordu.
Honecker'in Berlin'de, tarihe gececek
davada yaptığı bir saatlik konuşmadan
bazı alınülar şöyle:
"Bu davadaki konumuma şaşırmamak
gerekiyor. Alman hukuk devleü daha ön-
ce de Karl Marx, August BebeL, Karl li-
ebknecht gibi sosyalistleri ve komünistle-
ri yargılamıştı. Bu keyfı, siyasi uygulama-
lann özü 190 yıldan beri değişmemiştir.
Federal Alman hukuk devleti adil bir
deylet değil. sağcüann devletidir. (...)
Ülkemızde eceliyle ölmeyen herkesin
akibeti bizi üzmüştür. Duvardaki ölüm-
ler bizi insani açıdan üzmekle kalmadı,
siyasi açıdan da zarar verdi. 1971 yılından
beri Demokratik ve Federal Abnanya
arasındaki, Varşova Paktı ve N ATO ara-
sındaki sının izinsiz gecmek isteyenkre
ateş açılmasından ben sorumluyum.(...)
Demokratik AJmanya ve Varşova
Paktı zor durumda bırakıldılar. NATO
nüfuz alarunı genişletiyordu. 1961'de
dünya banştnı tehdit eden bir ortam ya-
ratıldı. İnsanlık nükleer savaşın eşiğıne
getırildi. İşte Varşova Paktı o koşullarda
duvann inşaasına karar verdi. Bu karan
kimse gönül rahaüığıyla almadı. Duvar'-
ın inşasıyla yalnız aileler parçalanmakla
kalmıyor, Varşova Paktı NATO karşı-
sında siyasi ve ekonomik zaaflannı ka-
bullenmış oluyordu. (...)
Demokratik Almanya boşuna kurul-
mamıştır. Demokratik Almanya, sosya-
lizmin olanaklı ve kapitalizmden daha
üstün olduğu yolunda bir işaretti. Başan-
sızlığa uğrayan bir deneydı. Ama insan-
lık, bir deney başansızlığa uğradıktan
sonra yeni bılgılere ve yollara başvur-
maktan hiçbir zaman vazgecmedi. Şimdi
bu deneyin niçin başansız kaldığı incelen-
melidir. (...)
Bize karşı açılan bu dava, komünistlere
karşı yürütülen bir Nürnberg Mahke-
mesi'dır. Bu çaba başansızlığa uğraya-
cakur. Demokratik Almanya'da ne top-
lama kamplan vardı ne gaz odalan, ne
siyasi mahkemeler, ne Gestapo ve ne de
SS. Demokratik Almanya ne bir savaşa
yol açmış ne de insanlık suçlan işlemişür.
Bu mahkeme soğuk savaşın uzantısıdır.
Dünya değişti, ama Alman adaleü hala
II. Wühelm zamanında yaşıyormuşcası-
na siyasi mahkemeler kuruyor."
Dazlakterörüneyeni silah: IrkçıRockDışHaberierServisi-Nconazi şiddetı beyaz-kırmızılı Üçüncü Reich savaş
kendi müziğini de yarattı. Internatıonal bayrağı çıkanp sallar.
Herald Tribuneün haberine göre Oi
müzik olarak bilinen bu müzik rock'a
yakın ezgiler içeriyor. Ancak içeriği
farklı: Yabancı düşmanbgı aşıhyor.
Gazetede Ferdinand Protzman imza-
sıyla cıkan haberin geniş bir özetini su-
nuyoruz:
Kırmızı bir ışık aydınlaıır sahne-
yi yalnızca. Dört Dazlak müziğe bırakır
kendini. Elektrikli gitar. bateri sololan
derken şarkıcı kaba bir ağızla sözlere
başlar.
Zaten sözlerdir bu gösteriyi diğerle-
rinden ayıran. Grup, Störkraft (Yıkıcı
Güç) adını takmıştır kendine. Doğu
Berlin'de Zvvickau diye bir yerde konser
vermektedirler. 1990'da kendi listelerin-
den düşmeyen bir şarkıyı çalmaktadı-
rlar: Almanya'ya Güç.
Şarkı bitince yaklaşık bin kişilik kala-
balık bağınnaya başlar: Yaşasın zafer.
Kimi faşist selamı verir, kimi de siyah-
Sağcı ve Neonazi rock'ı -Oi müzik-
hayranlanna ABD'de, Güney Ameri-
ka'da ve tüm Avrupa'da rastlanabili-
yor. Son yıllarda Almanya'da giderek
popülarite kazanıyor, Doğu Avrupa'da
da kabul görüyor.
Örneğin Böse Onkels (Şeytani Amca-
lar) diye bilinen ve dört kişiden oluşan
bir Batı Alman grubunun Holy Songs-
(Kutsal Şarkılar) adlı albümü Almanya
pop listelerinde 5. sıraya tırmandı. 10 yıl
önce "Türkler Dışan" şarkısıy la piyasa-
ya atılmıştı bu grup. Şarkıda "Türkler
toplayın bavullannıa. terk edin va-
tanımıa" sözleri yer alıyordu.
Giderek tırmanan Neonazi şiddetin-
de sağa müziğin etkisi yadsınamaz.
Störkraft ve Böse Onkels gibi gruplarca
dile getirilen duygular, Almanya'da ya-
bancılara yönelik saldınlarda dışavuru-
munu buluyor.
Nazizm. ırkçıhk, yabancı düşmanlığı.
şiddet vc hatta katliamı savunan müzik
ve bu müziği yapanlar. toplumun her
kesimimden kişilikleri henüz oluşmamış
gençleri aşın sağcı siyasi akımlara çek-
mek ve yabancılara karşı şiddete yönelt-
mekle suçlanıyor.
İngiltere. Almanya. Macanstan ve di- anndınruşlar."
ğer Avrupa ülkelerinde polis, gençlerin Almanya Adalet Bakanlığı, Neonazi
lir on milyon dolan buluyor.
İşi gereği bu müziği yakından izleyen
İngiliz gazeteci Tony Robson'a göre ka-
lite açısından Oi müzik, kaba. "'Rock'n
roll'u siyah ve etnik özelliklerinden
konserlerden sarhoş, uyuşturucu almış
olarak ve önlerine gelene saldırmaya
hazır bir haleti ruhiyeyle aynldıklannı
söylüyor.
Ilk başlarda bu müziği Dazlaklardin-
liyordu. Alman istihbarat yetkilisi Eck-
hart Wertebach'a göre 80 milyonluk Al-
manya'da 6 bin 500 Dazlak var. Yüzde
70'i 20 yaşın altında. Aralannda 12yaşı-
nda olanlar bile var, bunlara "çaylak
dazlak" deniyor.
Böse Onkels'in son albümümünün
başansı bu gruplann giderek genişleyen
bir dınleyici kitlesine hitap ettiğini gös-
teriyor. Sözler özenle seçiliyor, anti nazi
yasalannı ihlal etmekten kaçınıhyor,
ama anlam gayet açık. Oi müzik albüm-
lerinin yıllık satışlanndan elde edilen ge-
eylemlerine karşı getirilen yeni yasak
çerçevesinde sağcı müzik gruplannm da
hedef ahnacağmı açıklamış bulunuyo
Darmstadt'ta aralık ayında yapılacağı
açıklanan Böse Onkels konserlerinin
yasaklanması bekleniyor.
Ashnda anne babalardan, ögretmen-
lerden, yerel ve uluslararası örgütlerden
gelen çağnlar karşın Oi müziğe yasakla-
mak için pek bir şey yapılmıyor. öme-
ğin dünyanın en büyük Oi müzik
yapımcısı Rock-O-Rama Records'la il-
gili soruşturma "delil yetersizliğinden"
sona erdi.
Bununla birlikte büyük Alman ma-
ğaza zincirleri ve büyük müzik magaza-
lannda Oi müzik ürünlenne rastlanmı-
yor.