Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ARALJK1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Francis Bacon'ın
mirası
• LONDRA(AA)-Nisan
ayında ölen çağdaş resim
ustalanndan İngıliz ressam
Francis Bacon'ın (82)
yaklaşık 13 milvar lira lira
tutanndakı türn servetını
irlikte içki içtiği bir
ıneyhaneciye bırakü.
Dûnyaca ünlü ressamın 1974
yıhnda Londra'nın
dogusunda erkek kardeşiyle
birlikte 'Swan' adh bir
meyhane işleten John
Edwards'la kurduğu yakın
dostluk, ölümünedek sürdü.
Francis Bacon'ın dostlan hiç
evlenmemiş sanatçının içki
arkadaşı Edvvards'ı oğlu gibi
gördüğünü ve serveüni miras
olarak John Edvvards'a
bırakmasının hiç de şaşırtıa
olmadığını belirttiler.
MilliSaraylar
Bûlteni
• Köhür Servisi-Milk
Saraylar Bülteni'nin yeni
sayısı çıktı. Bu sayıda,
Türkmenistan
Cumhurbaşkanlığı
Sarayı'nın restorasyonu için
bu ülkenin başkenti
Aşkaabat'a özel çağnb ve
teknik daruşman olarak
giderek incelemelerde
bulunan Milli Saraylar Daire
Başkanı Tûrkan İnce'nin,
belirlenen restorasyon
ilkelerine ilişkin verdiği
bilgileryerahyor.
Cumhurbaşkanı özal'ın
Pakistan Devlet Başkanı
İshak Han ve Portekiz
Cumhurbaşkaru Soares'i
Dolmabahçe Sarayı'nda ayn
ayn ağırladığı haberlerine
aybk olarak yayımlanan
bültende aynnülı biçdmde yer
veriliyor. Makale
bölûmünde ise, sanat
tarihçisi Şule Yum'un
" Yıldız Şale Duvarve Tavan
Resimleri" konulu yaası
bulunuyor.
Perihan Tedû
öldü
• Kültür Servisi- Uzun yıllar
Şehir Tiyatrolan'nda çabşan
ûnlü tiyatro sanatçısı Perihan
Tedü, geçirdiği rahatsızbk
sonucu tedavi gördüğû
İstanbul ÜniversiteşiTıp
Fakültesi Hastanesi'nde
öldü. 1924 yıhnda
lstanbul'da doğan Tedü,
194Tde İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Türkolpji
Bölümü'nden mezun oldu.
Üniversite öğrenimi
sırasında 1943 yıhnda
Muhsin Ertuğrul'un açtığı
smavla Şehir Tiyatrolan'na
girenTedü için. Harbiye
Muhsin Ertuğrul
Tiyatrosu'nda bugün bir
tören gerçekleştirilecek.
Tedü'nün cenazesi, Şişli
Camiı"nde öğleyin kıhnacak
namazdan sonra
Zincirlikuyu Mezarbğı'nda
toprağa verilecek.
Nazımstandında
imza
• Kültür Servisi- Nazım
Hıkmet Kültür ve Sanat
Vakfı Yönetim Kurulu ûyesi
Emin Tannyar, ANKARA
TÜ RSER'de bugün, yann ve
pazarlesi günü söyleşiler
yapacak. Söyleşiler sırasında
bugün ve yann da Atilla
Coşkun kitaplannı
imzalayacak.
bugün
bilsak
5 Aralık Cumartesi:
Tai-Chi Chuan
Hareketb Meditasyon
• ÇinEgsersızleri
Erol KESKÎN yönetiminde
Görsel Sanat Atölyejeri
Mehmet GÜLERYÜZ
y'oneıiminde
Perşembe-Cuma
Fotograf ve Sinema Atölyesi
Selçuk TURANU
Seramik Atölyesi
KadnyeEzel AĞAOÖLU
yöneuınınde
Sab - Perşembe-Cumartesi
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
Rock Cafe-Bar(5.Kat)
Grup Kesmeşeker
Fikret Mualla'nın Sainte-Anne desenleri Galeri MD'de sergileniyor
Solııkkesen, yürekburkan resîmler
JSaint-Anne desenlerin-
de izlenimlerin değil,
gözlemlerin ressamı ola-
rak çıkıyor karşımıza
Fikret Mualla. Sanki
"içerdekilere" dışardan
bakıyor.
B u resimlere yüreğiniz
sıkışmadan bakabilirse-
niz, bilin ki eksiklik siz-
dedir. resimlerde değil.
FERtD EDGÜ
Hemen söyleyeyım ki bu, ar-
tık alışageldiğjmiz bir Fikret
Mualla sergisi değil. Paris so-
kaklan, Paris bıstrolan. berber-
ler. cazalar, nature-morte'lar
yok karşımızda. Ne de Fikret
Mualla'ya özgü renkler. Yal-
ruzca çizgjler konuşuyor bu de-
senlerde. Bu büyük çoğunluğu
sıradan bir desen defterinin say-
falanna tükenmezle çizilmiş.
Birkaçı kurşun kalem. Âma tü-
münde insanlar var. Yalnız in-
sanlar. Bir akıl hastanesinin
(Sainte-Anne) havasını solu-
yan. o kapalı mekanda yasam-
İannı sürdüren. sürdürmek zo-
runda olan insanlar. Alkolikler.
melankolikler. şizofrenler, ma-
nik depresifler... Aralanndan
bıri ressamlığını unutmamış.
ancak çizip boyayarak varlığını
sürdürebileceğini bilen biri.
Fikret Mualla bu insanlan res-
metrniş. İçlerinden biri olarak.
Gariptir, bunlann arasında
kendisi yok. Suret olarak yok.
Ama sanatçınm varlığını tüm
bu resmedilmiş insanlarda izli-
yoruz. O. yazgılannı paylaştığı
bu insanlan resmederken tüm
has sanatçılar gibi kendi
yalnızlığını. çaresizliğini. kapa-
tılmışlığını da resmediyordu.
Bu nedenledir kı bu desenler.
sanatçının "dışandayken" ya-
rattığı resimlerden, yalnız ko-
nulanyla değil, resim dılıyle de
bir hayli farklı.
Bizleri kendine çeken hiçbir
plastik güzelük yok bu desen-
lerde. Ressam, bazı günler(tüm
desenler bır günlük gibi tanh-
lenmiş) bir cezbeye tutulmuşça-
sına, elini denetim altında tut-
madan karşısındaki bu insanla-
nn suretini kağıda geçirmek is-
temiş bunlar, Giacomettfnin
desenleri gibi suskun fıgürkr.
Usta birelin. tek birçizgideger-
çekleştirdiği bir yüz. bir göz. bir
ağız, bir el değil; kendi kendini
arayan yüzlerce çizgiden bir in-
sanı, o insanın dünyasını yara-
tıyor ressam. Yalnızhk, kapatıl-
mışlık, çaresizlik böylece yansı-
yor çizgilere.
Gıacometti'nin desenleri. de-
dim; eğer bir yakıştırma ya da
yakınlaştırma söz konusu ise
Van Gogh'un Saint-Remky de-
senleriyle anmam daha doğru
olurdu Fikret Mualla'yı. Ger-
çek bir dehaya yamama istegim
yok. Her iki sanatçının da bırbı-
rinin yanına konulamayacak
değeri konusunda yeterlı bılgım
var. Ama Fikret Mualla'nın bu
desenleri için ille de bir "kan
kardeş" arama gerekse. gene de
Van Gogh denm. Biri Fransa'-
nın güneyinde Saint-Remv,
öbürü Paris'te Sainte-Anne
Hastanesi'nde, içınde bulun-
duklan ortamı. yazgılannı pay-
laştıklan insanlan. bır yazann
günlüğünü yazması gibi defter-
lerinin sayfalanna, sözcüklerle
değil. çizgilerle not düştükleri
için.
Birçok kez yazdım: Fikret
Mualla. nevrozunu (bir-ikı kar-
nesi dışında) resmine taşıma-
mıştı. Saplantılannın izlenni
birçok resminde yer yer görrnek
olasıdır. Ama bilinçb ya bilinç-
siz olarak nevrozunun resminı,
ne çizgiyle, ne boya ıle resmet-
mıştir.
Sainte-Anne desenlerinde de
bu sanatçı "tutumunu" sürdü-
rüyor. Ne resimlerinin konula-
n. ne de resim dili. nevrotik et-
kilerin altında. İzlenimlerin de-
ğil. gözlemlerin ressamı olarak
çıkıyor karşımıza Fikret Mual-
la. Sankı "içeridekılere" dışan-
dan bakıyor. Bir nesnellik mi
söz konusu? Hayır. Çünkü dı-
şandan baktığında bıle onlar-
dan biri olduğunu bılıyor. Ya
da onlardan biri olarak çiziyor.
Nesnellikle öznelliğın arasın-
daki sınınn anlamsızlaştığı bir
noktadır burası. Sanatın doğ-
duğu ve yansıttığı gerçeklik
duygusuyla sçluk kestiği nokta.
Gerçekten de soluk kesici bir
dizi desenle karşı karşıyayız bu
sergide. Bir öykü anlatmadan
bir ınsanı anlatan; çızginin hem
karmaşık hem yahn dilinden
bır insanlık dramını duyuran,
bir akıl hastanesinin dayanıl-
maz havasında ancak yaraücriı-
ğıyla soluyabilen has bir ressa-
mın belli bir döneminin ürünle-
ri.
Bu resimlere yüreğiniz sıkış-
madan bakabılirseniz, bilin ki
eksiklik sizdedır.resimlerdede-
ğil-
Güzel. aldatıcı resimlerin et-
kisinden gözlennizı anndırmak
için bir fırsat Fikret Mualla'nm
Sainte-Anne desenleri sergisi.
Ankara Devlet Opera ve Balesi Rey kardeşlerin'Alabanda' opefet-revüsünü sahneliyor
50 yıl sonra yine Kraliçe Mimoza
• Cemal ve Ekrem Reşit Rey'in 'Alabanda'
operet- revüsü, 50 yıl önce sahnelendiğinde
Safıye Ayla, Kraliçe Mimoza rolünde bel-
leklerde yer etmişti.
NURAN BAYER
ANKARA- Bihnmeyen bir
denizde sislerle kaplı bir ada...
Burası Kraliçe Mimoza'nın
adasıdır. Ada yasalanna göre
üç ay içerisinde evlenmezse Mi-
moza tahtan indirilecektir.. Ve
Mimoza iki aydır kraliçedir
ama hiçbir evlenme önerisini
kabul etmeroektedir. Bir gün
adaya gelen kotralı gence âşık
olur ve onu bulmak için Türki-
ye'nin çeşitli kentlerini kanş
kanş dolaşır.
Evet, bu arayışın müzikli.
orta- oyunlannı anımsatan di-
yaloglanyla eğlenceli bır öykü-
sü Alabanda..
Cemal Reşit Rey'in müzikle-
ri, kardeşi Ekrem Reşit Rey'in
metniyle ilk kez 1941 yılında
Tepebaşı yazhk sahnesinde ser-
gilenen bu operet-revü (Ya da
revü-müzikal), o yıllarda 400
bın nüfuslu İstanbul'da 250
gece perde açmıştı.
Dönemin ünlü sanatçılan:
Safıye Ayla. Muammer Kara-
ca, Halide Pişkin ve Tevhıd Bil-
ge'nin başrollerini paylaştığı re-
vüde Safıye Ayla. Kraliçe Mi-
moza olarak söyledigi şarkılar-
la özellikle de 'Güneş Şarkısı"-
yla belleklerde yer etmişti.
Bugün artık bu kadro yok.
Yıllar öncesinin tek nostaljik
esintisi Safıye Ayla da eserin 29
kasım pazar günü yapılan prö-
miyerine konuk sanatçı olarak
rahatsızlığı nedeniyle çıkamavı-
nca. 40'lı yıllann nostaljisi
yalnız müziği ve konusuyla esti
Operet Sahnesi'nde...
Üç saati aşan sabır ötesi süre-
si, araya sokulan güncel esprile-
re rağînen ne günümüze ne de
50 yıl öncesine tam ait olmama-
sına ragmen başlıca rollerde;
Beril Koral. Tamer Aykut. Ay-
şe Noınic, Ayşegül Basa, Gü-
zen Yıldız, Ayhan Ahıskal, Bü-
lent Mallı, Murat Akar ve Jak
Fermon'dan oluşan Ankara
Devlet Opera ve Balesı'nin sa-
natçı kadrosuyla, özverili ve he-
yecanlı bir çahşmarun ürünü
Alabanda...
İstanbul Şehir Tiyatrosu yö-
netmenlennden Yıldınm Yenil-
mez'in sahneye koyduğu eser.
Cemal Reşit Rey ve Ekrem Re-
şit Rey kardeşlerin Türk sahne
sanatına armağan ettıği onjinal
yapıtlanndan bin.
Cemal Reşit Rey. birçok sen-
fonik ve oda müziği eserlerinin
yanı sıra özellikle librettolan
çogunlukla kardeşi Ekrem Re-
şit tarafından hazırlanan ope-
ralan ve değişik türlerdeki sah-
ne eserleriyle Türk çokseslı mü-
zik tarihıne damgasını vuran
bırbestecimiz.
Üç Saat, Lüküs Hayat. Saz
Caz, Yaygara 70, Uy.. Balon
Dünya, Bir İstanbul Masalı
gibi Türk operet tarihinin
önemli yapıtlanna imzasını
atan Rey, özellikle ileri yaşla-
nnda, tek sesli ulusal Türk sa-
nat müziğmı, yerel özelbkleriyle
çoksesliliğe yanı çağdaş düzeye
ulaştırabilmenin mutluluğunu
yaşayabilmiş bir sanatçımız...
Çağdaş Türk sanat müziğini.
uluslararası müzik litaratürü-
ne sokabilmedeki başansı onun
bu yolda harcadığı cabalann en
güzel kanıtı...
Ankara Devlet Opera ve Ba-
lesi sanatseverlere nostaljik bir
yapıt sunmanın yanı sıra Rey
kardeşlerin çabalannın yıllar
sonra da anımsanmasının güzel
bir örnegini çergiliyor.
Aynca, aynı isme sahip olma
özelliğinden yola çıkarak, ese-
rin tüm baskılı materyabnin
hazırlanmasında katkıda bulu-
nan "Alabanda Turizm" şirketi
de çeşitli kuruluşlann sanat ya-
şamımıza katkılannın ne denli
önemli olduğunu vurgulamada
örnek bir davranış sergilemek-
te...
Biraz da nostaljik takılahm
diyen operetseverler için Ala-
banda Operet-Revüsü; perde-
sini yeni Operet Sahnesi'nde
(eski Türkocağı binası) açtı.
Ankara'daTURSER Kitap Fuan
Nazım Hikmet içjn
imza kampanyaa
Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, "N.
Hikmet, Yaşar Kemal ve Rıfat Ilgaz'ı ders
kitaplannda istiyoruz" sloganıyla imza
kampanyası başlattı. Bugün "Milü Eğitim'-
de Nazım Hikmet" konulu bir panel gerçek-
leştirilecek.
Kültür _Senisi-Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, Anka-
ra'da TÜRSER'de düzenlenen Kitap Fuan'na üç etkinlikle
katılıyor.
Vakıf, Kitap Fuan'nda "Nazım Hikmet, Yaşar Kemal ve
Rıfat Ilgaz'ı ders kitaplannda istiyoruz" slogaıu ile imza, "Bir
tuğla da sen koy" sloganıyla da bağış kampanyalan açtı.
Nazım Hikmet, Yaşar Kemal ve Rıfat Ilgaz gibi dünyaca
ünlü yazarlanmızın eserlerinin bu yıl da ders kitaplanna alı-
nmamasını protesto için açılan imza kampanyası süresınce Ki-
tap Fuan bo-
yunca ve başka
yerlerde topla-
nacak imzalar
Başbakanhğa ve
TBMM Baş-
kanlığuıa iletıle-
cek.
Nazım Hik-
met Kültür ve
Sanat Vakfı
aynca yine bu
konuyla ilgili
olarak bugün
TÜRSER'de
bir panel ger-
çekleştirecek.
"Milli Eğitim'de
Nazım Hikmet"
konulu panelin
açılış konuş-
masını Vakıf
Yönetim Kuru-
lu üyesi Avukat
Halit Çelenk ya-
pacak. Vakfın
Yönetim Ku-
rulu üyesi Emin
Tannyar'ın yö-
neteceğı panele Dışışleri eski bakanlanndan İhsan Sabri Çağla-
yangil, Anakent Belediye Başkanı Murat Karayalçın, ANAP
İstanbul milletvekili Bahattin Yücel ve SHP Genel Sekreter
Yardıması Mustafa Gazalcı konuşmaa olarak katılacaklar.
Bu arada panele konuşmaa olarak çağnlan Milli Eğitim Ba-
kanı KöksalToptanınpanelekaUlmayacağını bildırdigi belir-
üldi.
Vakfın üçüncü etkinliği ise vakıf merkezd, müze ve kitaplık
olarak kullanılacak binanın satın abnmasüçin bağış kampan-
yasının düzenlenmesi. "Bir tuğla da sen koy" sloganıyla açılan
kampanyada bir milyar liraya yakın para toplanması hedefleni-
yor.
FANTEZI REVO
CEMAL REŞ1D
B*f rold»
Sanatktr
MUAMMER
KARACft
50 yıl önce Tepebaşı sahnesindeki 'Alabanda'nm afışi
Çağdaş Amerikan oyunlanndan bir örnek 'Çıkmaz Sokak Çocuklan'
Duygusalbğın doruğunda bir yaşaııı
bilsak, sıraselviler cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
243 28 79-99
DtKMEN GÜRÜN UÇARER
Lyie Kessler'in "Çıkmaz Sokak Ço-
cuklan" çağdaş Amerikan oyunlan-
ndan bir örnek. Biraz öfkeli, biraz duy-
gusal. hatta biraz da ahlakçı... Kapi-
talist düzen içınde insan ilişkilerindeki
kopukluğu, bireyin yalnızlığını ve yine
bu sistem içinde ekonomi kurallannın
nasıl işlediğini. altta kalanlann nasıl bir
yaşam savaşı verdiklerini onlann dün-
yaşına girerek anlatmaya çalışıyor.
İletışimsizhği, kaybolmuşluğu. ezil-
mişliği, dayaruşma olgusunun bir baskı
unsuru haline dönüşmesini Kessler
bıçak sırtı bir çizgide işlemış. Yönetme-
ni kolayca duygusalbk sınınnın ötesine
çekebilecek birçizgi. Nitekim buradada
öyle olmuş ve genelde üst metindeki
incelikler vurgulandığı için Gencay Gü-
rün'ün yorumunda duygusal yön agır
basmış. Oyunun sonunda duygusalbk
doruğa çıkıyor.
Ali Neyzi'nin rahat çevirisinden izle-
diğımiz oyunda olaylar Harold-Phülip-
Treat üçgeni çevresinde gelişiyor. Bu ki-
şiler arasındaki ilişkiye bakıldığında
Phillip'in konumu nedir? O, zeka düzeyi
gelişmemiş bir insan mıdır, yoksa Treat
tarafından bastınldığı için dış dünyayla
ilişkişi kesilmiş yabıız biri mi? Sanınm
ikincisi. Oysa sahnelemede ilk karşı-
laştığımız Philbp, konuşma biçimiyle,
davranışlanyla adeta geri bir insanı
anımsatıyor (keşke o peruğu hiç takma-
sa). Harold'un bu iki insanın yaşamlan-
na girişiyle birbkte Philüp'in gecirdiği
değişim önceki habnden o denli kesin
aynbyor ki bır noktada inandıncıbğını
yitiriyor. Daha doğrusu, bu beraberlik-
le yazann üstüne fazlaca basarak \ur-
gulamak istcdıği dayaruşma-güvenme
bağlanülannınardındaki boyutlarorta-
da kabyor. Yine de, Yıldıray Şahinler'in
Yazan: Lyle Kessler / Türkçesi: Ali Neyzi / Yöneten: Gencay
Gürün / E>ekor-Kostüm: Nilgün Gürkan / Müzik: Selim Ata-
kan / Oynayanlar: Yıldıray Şahinler, Hazım Körmükçü,
Kamran Usluer.
gerek bana ters düşen bu durum için-
deki oyunculuğu gerekse ikinci perdede
role yaklaşımı ilgiyle izleniyordu. Aynı
şekilde, toplumun bir yana ittiği Treat
de birinci perdede asabi, hırçın, uyum-
suz bir insan olarak çıkıyor karşımıza.
Treat serseri değıldir, ama son ana ka-
dar serseriyi oynar. Serserilik onun içıne
gızlcndiği kabuktur. Kabuk ancak oyu-
nun sonunda kınlır. Bu açıdan
bakıldığında Hazım Körmükçü'nün
ikinci perdedeki Harold'a bağımlı yoru-
mu daha sağlıkh. Harold-Treat iliş-
kisinde bir çıkmaz sokak çocuğunun
sınıfsal yapısıyla kendini bundan kur-
tardığına inanan kişinin çelişkisidir vur-
gulanan. Treat. Harold'un gençliğıdir
sanki. Harold ise sıstemdeki yanhşın
kendisidir. Doğru olduğunu savunan,
ama yanhşın içine gömülmüş olan kişi-
dir. Kamran Usluer. Harold rolünde
dengeli bir oyunculuk sergjbyor.
Lyle Kessler'in bu yapıtı ne denb
kalıcı ve boyutlu tartışma götürür, ama
sahnelemede altı çizılen duygusalhğıyla
izleyicinin ilgisini çekecek bir oyun, çe-
kiyor da.
Bir siyaset adamının bu oyun üstüne
görüşlerinin kültür sayfasına girmesini
konukseverlik göstergesi olarak değer-
lendiriyorum. Doğu Perinçek'in
14.11.92 tarihlı yazısını ilgiyle okudum.
Lyle Kessler'in Sayın Pennçek'i bu den-
li etkilemesini belki biraz yadırgadım.
Perinçek'in meünde bulduğu ya da gör-
mek istediği boyutlan Kessler'in yete-
rince vurguladığı kanısında değilim.
Yazann bir Wılson ya da Shepard denli
çarpıcı olmayışı da bu eksiklikten kay-
naklanıyor.
Gencay Gürün'ün yonımunun da
Perinçek'in üzerinde durduğu nokta-
lann altını çizdiği düşüncesine katıhnı-
yorum. Yorum, bir sistem eleştınsinden
çok. adeta köşeye sıkıştınbnca ümitsiz
bir savaşım içine giren kedilerle özdeş-
leştirilen çaresiz insanlar üstüne odak-
lanmıştı.
Duygusaldı. Yönetmenin metni algı-
layışında bu yön ağır basmıştır. olabilir.
Doğu Perinçek ise metnin ve yorumun
birbınni tamamlayan kusursuz bir bü-
tün olduğu görüşünü savunuyor. Bu da
onun görüşüdür, ama kendi görüşlerini
sergilerken daha soze başlamadan an-
lam veremediğım bir öfkeyle genelleme-
ye giderek (hangı eleştın yazılannı oku-
du bilemiyorum) eleştirmenlere hakaret
ediyor, onlan oyunu anlamamakla.
köksüzlükle, temelsizbkle, birikimsiz-
likle suçluyor. Doğu Pennçek'in bu
tavnnı siyaset alanında pişmiş bir insan
için oldukça yadırgatıa, fevri ve köksüz
bir davranış olarak niteİendiriyorum.
Belediye Başkanı Çakmur açıkladı
Izmifehir kültür
kompleksiyapüacak
İZMİR(AA)- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel
Çakmur. Güzelyab'dakı Eshot Tamir ve Bakım Atölyesi'nin
Buca'ya kaldınlacağmı. yerine kongre. sinema, opera salonla-
nnın da bulunacağı bır kültür kompleksi inşa edileceğıni bildir-
di. Yüksel Çakmur, 2 milyon 700 bin nüfusun vaşadığı tzmir'in
artık büyük şehir yapısını aşan bir kentleşme içinde olduğunu-
söyleyerek, "Ancak üzülerek belirtmek gerekir ki, bu kentte bir
kongre salonu yoktur. Bir konferans salonu tam anlamıyla iş-
lev görememektedir. Bir Atatürk Kültür Merkezi vardır,
AKM'nin de çapı belbdir, işlevi bellidir. tıkanrruştır. AKM
yandığı zaman da, yerine başka bir alternatif doğmamıştır "
dedi.
Tüm bu yoklann arasında. Güzelyab'da Eshot Atölyesi bu-
lunduğuna dikkati çeken ve bu atölyenın gürültüsüyle çevreye
rahatsızlık verdiğini vurgulayan Çakmur, atölyenin Buca'da
yapılacak modem ve daha işlevsel bir binaya taşınacağını söy-
ledi.
"Bir kent düşünün ki. Türkiye'nin 3. büyük kenti olsun,
Ege'nin incisi densin... Bir opera salonu, bir tiyatro, bir sinema
offnasın ve bütün müziklerin icra edildiği bir konser salonu bu-
Iunmasın. Bu kentimiz için büyük bir kayıptır" şeklinde sözle-
rine devam eden Çakmur, "Güzelyab'da atölyenin bulunduğu
alanda, İzmir için bir opera salonu. tiyatro salonu, sinema salo-
nu, kongre salonu, konferans salonu, cep tiyatrosu, cep sine-
ması yani bir kültür kompleksi yapüracağız. Bu, İzmir çok an-
lambdır, çok önemlidir ve bence paha biçümez bir güzeUiktir.
Bu kent kültürüvle sanatryla -yükselecektir" dedi.
İSVİÇRE YAŞAM
LİRANIZIN GÜVENCESİ...