28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ARALJK1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Francis Bacon'ın mirası • LONDRA(AA)-Nisan ayında ölen çağdaş resim ustalanndan İngıliz ressam Francis Bacon'ın (82) yaklaşık 13 milvar lira lira tutanndakı türn servetını irlikte içki içtiği bir ıneyhaneciye bırakü. Dûnyaca ünlü ressamın 1974 yıhnda Londra'nın dogusunda erkek kardeşiyle birlikte 'Swan' adh bir meyhane işleten John Edwards'la kurduğu yakın dostluk, ölümünedek sürdü. Francis Bacon'ın dostlan hiç evlenmemiş sanatçının içki arkadaşı Edvvards'ı oğlu gibi gördüğünü ve serveüni miras olarak John Edvvards'a bırakmasının hiç de şaşırtıa olmadığını belirttiler. MilliSaraylar Bûlteni • Köhür Servisi-Milk Saraylar Bülteni'nin yeni sayısı çıktı. Bu sayıda, Türkmenistan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın restorasyonu için bu ülkenin başkenti Aşkaabat'a özel çağnb ve teknik daruşman olarak giderek incelemelerde bulunan Milli Saraylar Daire Başkanı Tûrkan İnce'nin, belirlenen restorasyon ilkelerine ilişkin verdiği bilgileryerahyor. Cumhurbaşkanı özal'ın Pakistan Devlet Başkanı İshak Han ve Portekiz Cumhurbaşkaru Soares'i Dolmabahçe Sarayı'nda ayn ayn ağırladığı haberlerine aybk olarak yayımlanan bültende aynnülı biçdmde yer veriliyor. Makale bölûmünde ise, sanat tarihçisi Şule Yum'un " Yıldız Şale Duvarve Tavan Resimleri" konulu yaası bulunuyor. Perihan Tedû öldü • Kültür Servisi- Uzun yıllar Şehir Tiyatrolan'nda çabşan ûnlü tiyatro sanatçısı Perihan Tedü, geçirdiği rahatsızbk sonucu tedavi gördüğû İstanbul ÜniversiteşiTıp Fakültesi Hastanesi'nde öldü. 1924 yıhnda lstanbul'da doğan Tedü, 194Tde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkolpji Bölümü'nden mezun oldu. Üniversite öğrenimi sırasında 1943 yıhnda Muhsin Ertuğrul'un açtığı smavla Şehir Tiyatrolan'na girenTedü için. Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda bugün bir tören gerçekleştirilecek. Tedü'nün cenazesi, Şişli Camiı"nde öğleyin kıhnacak namazdan sonra Zincirlikuyu Mezarbğı'nda toprağa verilecek. Nazımstandında imza • Kültür Servisi- Nazım Hıkmet Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu ûyesi Emin Tannyar, ANKARA TÜ RSER'de bugün, yann ve pazarlesi günü söyleşiler yapacak. Söyleşiler sırasında bugün ve yann da Atilla Coşkun kitaplannı imzalayacak. bugün bilsak 5 Aralık Cumartesi: Tai-Chi Chuan Hareketb Meditasyon • ÇinEgsersızleri Erol KESKÎN yönetiminde Görsel Sanat Atölyejeri Mehmet GÜLERYÜZ y'oneıiminde Perşembe-Cuma Fotograf ve Sinema Atölyesi Selçuk TURANU Seramik Atölyesi KadnyeEzel AĞAOÖLU yöneuınınde Sab - Perşembe-Cumartesi Cafe-Foyer-Bar(Giriş) Rock Cafe-Bar(5.Kat) Grup Kesmeşeker Fikret Mualla'nın Sainte-Anne desenleri Galeri MD'de sergileniyor Solııkkesen, yürekburkan resîmler JSaint-Anne desenlerin- de izlenimlerin değil, gözlemlerin ressamı ola- rak çıkıyor karşımıza Fikret Mualla. Sanki "içerdekilere" dışardan bakıyor. B u resimlere yüreğiniz sıkışmadan bakabilirse- niz, bilin ki eksiklik siz- dedir. resimlerde değil. FERtD EDGÜ Hemen söyleyeyım ki bu, ar- tık alışageldiğjmiz bir Fikret Mualla sergisi değil. Paris so- kaklan, Paris bıstrolan. berber- ler. cazalar, nature-morte'lar yok karşımızda. Ne de Fikret Mualla'ya özgü renkler. Yal- ruzca çizgjler konuşuyor bu de- senlerde. Bu büyük çoğunluğu sıradan bir desen defterinin say- falanna tükenmezle çizilmiş. Birkaçı kurşun kalem. Âma tü- münde insanlar var. Yalnız in- sanlar. Bir akıl hastanesinin (Sainte-Anne) havasını solu- yan. o kapalı mekanda yasam- İannı sürdüren. sürdürmek zo- runda olan insanlar. Alkolikler. melankolikler. şizofrenler, ma- nik depresifler... Aralanndan bıri ressamlığını unutmamış. ancak çizip boyayarak varlığını sürdürebileceğini bilen biri. Fikret Mualla bu insanlan res- metrniş. İçlerinden biri olarak. Gariptir, bunlann arasında kendisi yok. Suret olarak yok. Ama sanatçınm varlığını tüm bu resmedilmiş insanlarda izli- yoruz. O. yazgılannı paylaştığı bu insanlan resmederken tüm has sanatçılar gibi kendi yalnızlığını. çaresizliğini. kapa- tılmışlığını da resmediyordu. Bu nedenledir kı bu desenler. sanatçının "dışandayken" ya- rattığı resimlerden, yalnız ko- nulanyla değil, resim dılıyle de bir hayli farklı. Bizleri kendine çeken hiçbir plastik güzelük yok bu desen- lerde. Ressam, bazı günler(tüm desenler bır günlük gibi tanh- lenmiş) bir cezbeye tutulmuşça- sına, elini denetim altında tut- madan karşısındaki bu insanla- nn suretini kağıda geçirmek is- temiş bunlar, Giacomettfnin desenleri gibi suskun fıgürkr. Usta birelin. tek birçizgideger- çekleştirdiği bir yüz. bir göz. bir ağız, bir el değil; kendi kendini arayan yüzlerce çizgiden bir in- sanı, o insanın dünyasını yara- tıyor ressam. Yalnızhk, kapatıl- mışlık, çaresizlik böylece yansı- yor çizgilere. Gıacometti'nin desenleri. de- dim; eğer bir yakıştırma ya da yakınlaştırma söz konusu ise Van Gogh'un Saint-Remky de- senleriyle anmam daha doğru olurdu Fikret Mualla'yı. Ger- çek bir dehaya yamama istegim yok. Her iki sanatçının da bırbı- rinin yanına konulamayacak değeri konusunda yeterlı bılgım var. Ama Fikret Mualla'nın bu desenleri için ille de bir "kan kardeş" arama gerekse. gene de Van Gogh denm. Biri Fransa'- nın güneyinde Saint-Remv, öbürü Paris'te Sainte-Anne Hastanesi'nde, içınde bulun- duklan ortamı. yazgılannı pay- laştıklan insanlan. bır yazann günlüğünü yazması gibi defter- lerinin sayfalanna, sözcüklerle değil. çizgilerle not düştükleri için. Birçok kez yazdım: Fikret Mualla. nevrozunu (bir-ikı kar- nesi dışında) resmine taşıma- mıştı. Saplantılannın izlenni birçok resminde yer yer görrnek olasıdır. Ama bilinçb ya bilinç- siz olarak nevrozunun resminı, ne çizgiyle, ne boya ıle resmet- mıştir. Sainte-Anne desenlerinde de bu sanatçı "tutumunu" sürdü- rüyor. Ne resimlerinin konula- n. ne de resim dili. nevrotik et- kilerin altında. İzlenimlerin de- ğil. gözlemlerin ressamı olarak çıkıyor karşımıza Fikret Mual- la. Sankı "içeridekılere" dışan- dan bakıyor. Bir nesnellik mi söz konusu? Hayır. Çünkü dı- şandan baktığında bıle onlar- dan biri olduğunu bılıyor. Ya da onlardan biri olarak çiziyor. Nesnellikle öznelliğın arasın- daki sınınn anlamsızlaştığı bir noktadır burası. Sanatın doğ- duğu ve yansıttığı gerçeklik duygusuyla sçluk kestiği nokta. Gerçekten de soluk kesici bir dizi desenle karşı karşıyayız bu sergide. Bir öykü anlatmadan bir ınsanı anlatan; çızginin hem karmaşık hem yahn dilinden bır insanlık dramını duyuran, bir akıl hastanesinin dayanıl- maz havasında ancak yaraücriı- ğıyla soluyabilen has bir ressa- mın belli bir döneminin ürünle- ri. Bu resimlere yüreğiniz sıkış- madan bakabılirseniz, bilin ki eksiklik sizdedır.resimlerdede- ğil- Güzel. aldatıcı resimlerin et- kisinden gözlennizı anndırmak için bir fırsat Fikret Mualla'nm Sainte-Anne desenleri sergisi. Ankara Devlet Opera ve Balesi Rey kardeşlerin'Alabanda' opefet-revüsünü sahneliyor 50 yıl sonra yine Kraliçe Mimoza • Cemal ve Ekrem Reşit Rey'in 'Alabanda' operet- revüsü, 50 yıl önce sahnelendiğinde Safıye Ayla, Kraliçe Mimoza rolünde bel- leklerde yer etmişti. NURAN BAYER ANKARA- Bihnmeyen bir denizde sislerle kaplı bir ada... Burası Kraliçe Mimoza'nın adasıdır. Ada yasalanna göre üç ay içerisinde evlenmezse Mi- moza tahtan indirilecektir.. Ve Mimoza iki aydır kraliçedir ama hiçbir evlenme önerisini kabul etmeroektedir. Bir gün adaya gelen kotralı gence âşık olur ve onu bulmak için Türki- ye'nin çeşitli kentlerini kanş kanş dolaşır. Evet, bu arayışın müzikli. orta- oyunlannı anımsatan di- yaloglanyla eğlenceli bır öykü- sü Alabanda.. Cemal Reşit Rey'in müzikle- ri, kardeşi Ekrem Reşit Rey'in metniyle ilk kez 1941 yılında Tepebaşı yazhk sahnesinde ser- gilenen bu operet-revü (Ya da revü-müzikal), o yıllarda 400 bın nüfuslu İstanbul'da 250 gece perde açmıştı. Dönemin ünlü sanatçılan: Safıye Ayla. Muammer Kara- ca, Halide Pişkin ve Tevhıd Bil- ge'nin başrollerini paylaştığı re- vüde Safıye Ayla. Kraliçe Mi- moza olarak söyledigi şarkılar- la özellikle de 'Güneş Şarkısı"- yla belleklerde yer etmişti. Bugün artık bu kadro yok. Yıllar öncesinin tek nostaljik esintisi Safıye Ayla da eserin 29 kasım pazar günü yapılan prö- miyerine konuk sanatçı olarak rahatsızlığı nedeniyle çıkamavı- nca. 40'lı yıllann nostaljisi yalnız müziği ve konusuyla esti Operet Sahnesi'nde... Üç saati aşan sabır ötesi süre- si, araya sokulan güncel esprile- re rağînen ne günümüze ne de 50 yıl öncesine tam ait olmama- sına ragmen başlıca rollerde; Beril Koral. Tamer Aykut. Ay- şe Noınic, Ayşegül Basa, Gü- zen Yıldız, Ayhan Ahıskal, Bü- lent Mallı, Murat Akar ve Jak Fermon'dan oluşan Ankara Devlet Opera ve Balesı'nin sa- natçı kadrosuyla, özverili ve he- yecanlı bir çahşmarun ürünü Alabanda... İstanbul Şehir Tiyatrosu yö- netmenlennden Yıldınm Yenil- mez'in sahneye koyduğu eser. Cemal Reşit Rey ve Ekrem Re- şit Rey kardeşlerin Türk sahne sanatına armağan ettıği onjinal yapıtlanndan bin. Cemal Reşit Rey. birçok sen- fonik ve oda müziği eserlerinin yanı sıra özellikle librettolan çogunlukla kardeşi Ekrem Re- şit tarafından hazırlanan ope- ralan ve değişik türlerdeki sah- ne eserleriyle Türk çokseslı mü- zik tarihıne damgasını vuran bırbestecimiz. Üç Saat, Lüküs Hayat. Saz Caz, Yaygara 70, Uy.. Balon Dünya, Bir İstanbul Masalı gibi Türk operet tarihinin önemli yapıtlanna imzasını atan Rey, özellikle ileri yaşla- nnda, tek sesli ulusal Türk sa- nat müziğmı, yerel özelbkleriyle çoksesliliğe yanı çağdaş düzeye ulaştırabilmenin mutluluğunu yaşayabilmiş bir sanatçımız... Çağdaş Türk sanat müziğini. uluslararası müzik litaratürü- ne sokabilmedeki başansı onun bu yolda harcadığı cabalann en güzel kanıtı... Ankara Devlet Opera ve Ba- lesi sanatseverlere nostaljik bir yapıt sunmanın yanı sıra Rey kardeşlerin çabalannın yıllar sonra da anımsanmasının güzel bir örnegini çergiliyor. Aynca, aynı isme sahip olma özelliğinden yola çıkarak, ese- rin tüm baskılı materyabnin hazırlanmasında katkıda bulu- nan "Alabanda Turizm" şirketi de çeşitli kuruluşlann sanat ya- şamımıza katkılannın ne denli önemli olduğunu vurgulamada örnek bir davranış sergilemek- te... Biraz da nostaljik takılahm diyen operetseverler için Ala- banda Operet-Revüsü; perde- sini yeni Operet Sahnesi'nde (eski Türkocağı binası) açtı. Ankara'daTURSER Kitap Fuan Nazım Hikmet içjn imza kampanyaa Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, "N. Hikmet, Yaşar Kemal ve Rıfat Ilgaz'ı ders kitaplannda istiyoruz" sloganıyla imza kampanyası başlattı. Bugün "Milü Eğitim'- de Nazım Hikmet" konulu bir panel gerçek- leştirilecek. Kültür _Senisi-Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, Anka- ra'da TÜRSER'de düzenlenen Kitap Fuan'na üç etkinlikle katılıyor. Vakıf, Kitap Fuan'nda "Nazım Hikmet, Yaşar Kemal ve Rıfat Ilgaz'ı ders kitaplannda istiyoruz" slogaıu ile imza, "Bir tuğla da sen koy" sloganıyla da bağış kampanyalan açtı. Nazım Hikmet, Yaşar Kemal ve Rıfat Ilgaz gibi dünyaca ünlü yazarlanmızın eserlerinin bu yıl da ders kitaplanna alı- nmamasını protesto için açılan imza kampanyası süresınce Ki- tap Fuan bo- yunca ve başka yerlerde topla- nacak imzalar Başbakanhğa ve TBMM Baş- kanlığuıa iletıle- cek. Nazım Hik- met Kültür ve Sanat Vakfı aynca yine bu konuyla ilgili olarak bugün TÜRSER'de bir panel ger- çekleştirecek. "Milli Eğitim'de Nazım Hikmet" konulu panelin açılış konuş- masını Vakıf Yönetim Kuru- lu üyesi Avukat Halit Çelenk ya- pacak. Vakfın Yönetim Ku- rulu üyesi Emin Tannyar'ın yö- neteceğı panele Dışışleri eski bakanlanndan İhsan Sabri Çağla- yangil, Anakent Belediye Başkanı Murat Karayalçın, ANAP İstanbul milletvekili Bahattin Yücel ve SHP Genel Sekreter Yardıması Mustafa Gazalcı konuşmaa olarak katılacaklar. Bu arada panele konuşmaa olarak çağnlan Milli Eğitim Ba- kanı KöksalToptanınpanelekaUlmayacağını bildırdigi belir- üldi. Vakfın üçüncü etkinliği ise vakıf merkezd, müze ve kitaplık olarak kullanılacak binanın satın abnmasüçin bağış kampan- yasının düzenlenmesi. "Bir tuğla da sen koy" sloganıyla açılan kampanyada bir milyar liraya yakın para toplanması hedefleni- yor. FANTEZI REVO CEMAL REŞ1D B*f rold» Sanatktr MUAMMER KARACft 50 yıl önce Tepebaşı sahnesindeki 'Alabanda'nm afışi Çağdaş Amerikan oyunlanndan bir örnek 'Çıkmaz Sokak Çocuklan' Duygusalbğın doruğunda bir yaşaııı bilsak, sıraselviler cad., soğancı sok. 7 cihangir 243 28 79-99 DtKMEN GÜRÜN UÇARER Lyie Kessler'in "Çıkmaz Sokak Ço- cuklan" çağdaş Amerikan oyunlan- ndan bir örnek. Biraz öfkeli, biraz duy- gusal. hatta biraz da ahlakçı... Kapi- talist düzen içınde insan ilişkilerindeki kopukluğu, bireyin yalnızlığını ve yine bu sistem içinde ekonomi kurallannın nasıl işlediğini. altta kalanlann nasıl bir yaşam savaşı verdiklerini onlann dün- yaşına girerek anlatmaya çalışıyor. İletışimsizhği, kaybolmuşluğu. ezil- mişliği, dayaruşma olgusunun bir baskı unsuru haline dönüşmesini Kessler bıçak sırtı bir çizgide işlemış. Yönetme- ni kolayca duygusalbk sınınnın ötesine çekebilecek birçizgi. Nitekim buradada öyle olmuş ve genelde üst metindeki incelikler vurgulandığı için Gencay Gü- rün'ün yorumunda duygusal yön agır basmış. Oyunun sonunda duygusalbk doruğa çıkıyor. Ali Neyzi'nin rahat çevirisinden izle- diğımiz oyunda olaylar Harold-Phülip- Treat üçgeni çevresinde gelişiyor. Bu ki- şiler arasındaki ilişkiye bakıldığında Phillip'in konumu nedir? O, zeka düzeyi gelişmemiş bir insan mıdır, yoksa Treat tarafından bastınldığı için dış dünyayla ilişkişi kesilmiş yabıız biri mi? Sanınm ikincisi. Oysa sahnelemede ilk karşı- laştığımız Philbp, konuşma biçimiyle, davranışlanyla adeta geri bir insanı anımsatıyor (keşke o peruğu hiç takma- sa). Harold'un bu iki insanın yaşamlan- na girişiyle birbkte Philüp'in gecirdiği değişim önceki habnden o denli kesin aynbyor ki bır noktada inandıncıbğını yitiriyor. Daha doğrusu, bu beraberlik- le yazann üstüne fazlaca basarak \ur- gulamak istcdıği dayaruşma-güvenme bağlanülannınardındaki boyutlarorta- da kabyor. Yine de, Yıldıray Şahinler'in Yazan: Lyle Kessler / Türkçesi: Ali Neyzi / Yöneten: Gencay Gürün / E>ekor-Kostüm: Nilgün Gürkan / Müzik: Selim Ata- kan / Oynayanlar: Yıldıray Şahinler, Hazım Körmükçü, Kamran Usluer. gerek bana ters düşen bu durum için- deki oyunculuğu gerekse ikinci perdede role yaklaşımı ilgiyle izleniyordu. Aynı şekilde, toplumun bir yana ittiği Treat de birinci perdede asabi, hırçın, uyum- suz bir insan olarak çıkıyor karşımıza. Treat serseri değıldir, ama son ana ka- dar serseriyi oynar. Serserilik onun içıne gızlcndiği kabuktur. Kabuk ancak oyu- nun sonunda kınlır. Bu açıdan bakıldığında Hazım Körmükçü'nün ikinci perdedeki Harold'a bağımlı yoru- mu daha sağlıkh. Harold-Treat iliş- kisinde bir çıkmaz sokak çocuğunun sınıfsal yapısıyla kendini bundan kur- tardığına inanan kişinin çelişkisidir vur- gulanan. Treat. Harold'un gençliğıdir sanki. Harold ise sıstemdeki yanhşın kendisidir. Doğru olduğunu savunan, ama yanhşın içine gömülmüş olan kişi- dir. Kamran Usluer. Harold rolünde dengeli bir oyunculuk sergjbyor. Lyle Kessler'in bu yapıtı ne denb kalıcı ve boyutlu tartışma götürür, ama sahnelemede altı çizılen duygusalhğıyla izleyicinin ilgisini çekecek bir oyun, çe- kiyor da. Bir siyaset adamının bu oyun üstüne görüşlerinin kültür sayfasına girmesini konukseverlik göstergesi olarak değer- lendiriyorum. Doğu Perinçek'in 14.11.92 tarihlı yazısını ilgiyle okudum. Lyle Kessler'in Sayın Pennçek'i bu den- li etkilemesini belki biraz yadırgadım. Perinçek'in meünde bulduğu ya da gör- mek istediği boyutlan Kessler'in yete- rince vurguladığı kanısında değilim. Yazann bir Wılson ya da Shepard denli çarpıcı olmayışı da bu eksiklikten kay- naklanıyor. Gencay Gürün'ün yonımunun da Perinçek'in üzerinde durduğu nokta- lann altını çizdiği düşüncesine katıhnı- yorum. Yorum, bir sistem eleştınsinden çok. adeta köşeye sıkıştınbnca ümitsiz bir savaşım içine giren kedilerle özdeş- leştirilen çaresiz insanlar üstüne odak- lanmıştı. Duygusaldı. Yönetmenin metni algı- layışında bu yön ağır basmıştır. olabilir. Doğu Perinçek ise metnin ve yorumun birbınni tamamlayan kusursuz bir bü- tün olduğu görüşünü savunuyor. Bu da onun görüşüdür, ama kendi görüşlerini sergilerken daha soze başlamadan an- lam veremediğım bir öfkeyle genelleme- ye giderek (hangı eleştın yazılannı oku- du bilemiyorum) eleştirmenlere hakaret ediyor, onlan oyunu anlamamakla. köksüzlükle, temelsizbkle, birikimsiz- likle suçluyor. Doğu Pennçek'in bu tavnnı siyaset alanında pişmiş bir insan için oldukça yadırgatıa, fevri ve köksüz bir davranış olarak niteİendiriyorum. Belediye Başkanı Çakmur açıkladı Izmifehir kültür kompleksiyapüacak İZMİR(AA)- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur. Güzelyab'dakı Eshot Tamir ve Bakım Atölyesi'nin Buca'ya kaldınlacağmı. yerine kongre. sinema, opera salonla- nnın da bulunacağı bır kültür kompleksi inşa edileceğıni bildir- di. Yüksel Çakmur, 2 milyon 700 bin nüfusun vaşadığı tzmir'in artık büyük şehir yapısını aşan bir kentleşme içinde olduğunu- söyleyerek, "Ancak üzülerek belirtmek gerekir ki, bu kentte bir kongre salonu yoktur. Bir konferans salonu tam anlamıyla iş- lev görememektedir. Bir Atatürk Kültür Merkezi vardır, AKM'nin de çapı belbdir, işlevi bellidir. tıkanrruştır. AKM yandığı zaman da, yerine başka bir alternatif doğmamıştır " dedi. Tüm bu yoklann arasında. Güzelyab'da Eshot Atölyesi bu- lunduğuna dikkati çeken ve bu atölyenın gürültüsüyle çevreye rahatsızlık verdiğini vurgulayan Çakmur, atölyenin Buca'da yapılacak modem ve daha işlevsel bir binaya taşınacağını söy- ledi. "Bir kent düşünün ki. Türkiye'nin 3. büyük kenti olsun, Ege'nin incisi densin... Bir opera salonu, bir tiyatro, bir sinema offnasın ve bütün müziklerin icra edildiği bir konser salonu bu- Iunmasın. Bu kentimiz için büyük bir kayıptır" şeklinde sözle- rine devam eden Çakmur, "Güzelyab'da atölyenin bulunduğu alanda, İzmir için bir opera salonu. tiyatro salonu, sinema salo- nu, kongre salonu, konferans salonu, cep tiyatrosu, cep sine- ması yani bir kültür kompleksi yapüracağız. Bu, İzmir çok an- lambdır, çok önemlidir ve bence paha biçümez bir güzeUiktir. Bu kent kültürüvle sanatryla -yükselecektir" dedi. İSVİÇRE YAŞAM LİRANIZIN GÜVENCESİ...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle