15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27ARALIK1992PAZAR • • • * CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAM 17 GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştaraft I. Sayfada Bir süre önce ANAP hükümeti. Bonn hükümetiyle Al- manya'dan gelen silahların NATO amaçları dışında kul- lanılmayacağını içeren bir anlaşma imzalıyor. Geçen yıl Şırnak'taki devlete isyan niteliğindeki olay- lar bastırılırken Almanya'dan gelen silahların teröre karşı kullanıldığını belirleyen kimi savlar ortaya atılıyor. Alman hükümeti, silah sevkıyatını durduruyor. Bütçe görüşmeleri sırasında Mesut Yılmaz, koalisyon hükümetinin ambargoyu kırmak amacıyla bakanlık müsteşarının imzasıyla Bonn'a bir mektup göndererek "Sılahları iç sorunlarda, özellikle terör bölgelerinde kul- lanmayacağımıza" dair güvence verdiğini öne sürüyor. Bu davranışın kapitülasyonları anımsattığını sözlerine ekliyor. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, derhal harekete geçi- yor. Olayı anlatırken bize, "Bildiğim kadarıyla biz, ba- kanlık müsteşarı Özdem Sanberk böyle bir mektup yazmamıştı, ama bir kez daha doğrulatmak gerekiyor- du" diyor. Özdem Sanberki buluyor. Bakanlık müsteşarı böyle bir mektup yazılmadığını bildiriyor. Bakan Çetin, kürsü- de, "mektubun varlığını reddediyor." Eski hızlı solculardan. 12 Martöncesi Dev-Genç üyesi, günümüzde liberal ekonominin müthiş savunucuların- dan, Mesut Yılmaz'ın yanından eksik etmediği Istanbul Milletvekili Mehmet Cavit Kavak, Meclis'teki Bakanlar Kurulu sıralarına sokuluyor. Dışişleri Bakanı Çetin'e, "Yılmaz 'ın mektupla ilgili bilgiyi bir büyükelçiden aldığı- m'söylüyor. Kimine göre Yılmaz'ın adını vermediği yabancı diplo- mat Almanya'nın Ankara Büyükelçisi. Ne var ki Çetin'in yalanlamasından sonra Mesut Yılmaz, olayın üzerine bir kez daha gitmiyor. Almanya'ya güvence mektubu olayı askıda kalıyor. Yapılması gereken Ikinci olay; Mesut Yılmaz bir bakanın TÜSİAD üyeleri- ne "Verilen ilanları kısarak basına baskı yapmalarını" söylediğini öne sürüyor. Olay, Devlet Bakanı Çağlar'ın ağır sözcüklerle suçla- dığı TÜStAD'la barış yemeğinde geçmiş. Yılmaz'ın kür- süden söylemediği, ancak kuliste gazetecilere açıkladı- ğına göre basına baskı istemi Enerji Bakanı Faralyalı- dan gelmiş. Enerji Bakanı yalanlıyor. Nevârkiyemekçağrısınıya- pan TÜSİAD Başkanı Bülent Eczacıbaşı da "çok şaşırdı- ğını" söyleyerek yalanlamalara katılıyor. Mesut Yılmaz, kuliste konuşuyor. Enerji Bakanının "yüzleşelim" istemlerini, kürsüde söylesin diyerek geri çeviriyor. Fakat, bilgiyi aldığı TÜSİAD üyesinin ismini vermiyor. Oysa bakanların verdiği bilgiye göre yemekte işve- renlerle hükümetin -Çağlar-TUSİAD kapışmasında ol- duğu gibi- basın aracılığıyla konuşmaması gereğine değiniliyor. Bu arada geçmişten kimi örnekler veriliyor. 1978'de Ecevit hükümetine karşı Rahmi Koç'un verdiği paralı ilanların açtığı yara, bir hükümetin iş dünyasından gelen böylesi ağır baskıyla işbaşından uzaklaştırılması söz konusu oluyor. Basın aracılığıyla konuşmanın yanlışları üzerine du- rulurken TÜSİAD-Hükümet görüşmelerinin bir araya gelerekyüzyüze yapılması ndakiyararlardilegetiriliyor. Almanya'ya güvence mektubu gibi TÜSİAD ilanlarıyla basına baskı savı da askıda kalıyor. Hükümet, her iki konuda sözünü söyledi. Şimdi, geriye savları ortaya atan ana muhalefetin ka- nıtları ortaya dökmesi kalıyor. Böyle bir mektup varsa, bir hükümet üyesi tam bir mantıksızlık örneğiyle TÜSİAD dan basına ilan baskısı istediyse... Gerçeğin mutlaka ortaya çıkarılması gerekiyor. Görev, Mesut Yılmaz'a düşüyor ya da Yılmaz'a bilgiyi veren TÜSİAD üyesine. Yoksa "Yılmaz'dan ikisuçlama"diye söz edilen olay- lar, bir süre sonra hükümetçe "ana muhalefetten ikiya- lan" diye kullanılacak. HAVA DL RLMU TURKIYE'DE DUNYADA l¥leteorolO)i Genel Mu- durlüğu nden alınan btlgı- ye gore yurdun kuzey ve doğu kesımlerı çok bulut- lu Marrrara nm doğusu Karadenız. İç Anadolu- nun kuzey ve doğusu ıle Doğu ve Guneydoğu Arta- dolu bolgelerı yer yer yo- ğun kar yağışlı geçecek Hava sıcaklığı değışmeyece* Ruzgâr, kuzey ve doğu yönlerden orta kuvvette esecek Denızlerımızde rûzgâr Karadenız de yer yer fırtına beklenıyor Akde- nız de yıldız ve poyraz dığer denızlerımızde gundoğusu ve poyrazdan 3-5, yer yer 5. Karadenız de zaman zaman 7-8 kuvvetınde saatte 10-21, Karadenızde zaman zaman 33-40 denız mılı rıızla esecek. Van Gölü'ndtfhava kar yağışlı geçe- cek 4dana Alyon Ağrı Ankara Antatya Aydın Bursa ÇanakKale Dıyartekır Edıme Erzunm Eskışehır Istanbul Izmr Kans Konya Sarraun Trabzon Zonguldak B 8 a -3' B -T -8" K 4" -16* K o* -r B 9* 0' B 6* -3° K V -4" B T -4 ! K -8'-20' B -V -9" K -6*-18° K -1' -7" K 1' -4" B 4' -4' K -4" -8 - B T -9 1 K 3" 0' K 3' 1" K r -? iuttu ^ yagmurlu < 1 sısh Q karlı A-açık B-bu!utlu G-guneslı K-karlı S-sıslı v -yagmuru Bakan Moğultay, Cumhurbaşkanı 'nm vergi cezası konusımdaki çıkışını eleştirdi OzaPıMoğultayyerdi, Baydıır övdü • İÜ tktisat Fakültesi Mezunlan Cemiyeti'nce düzenlenen "İş Güvencesi Yasa Taslağı ve Sendikalaşma" konulu panelde konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, "Yaşanan sıkıntılar. 1982 Anayasası'ndan ve Cumhurbaşkanı Özal'ın orada bulunmasından kaynaklanıyor" dedi. ISTANBUL (AA) -Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultav. Cumhur- başkanı Turgut Özal"ın vergi vermeyene 10 yıl hapis cezası verilmesini istemesmi talihsızlik olarak nitelendirdi. Moğultay. "Yaşanan sıkıntılar. 1982 Ana- yasası'ndan ve Cumhurbaşkanı Özal"ın orada bulunmasından kaynaklanıyor" dedi. Daha sonra söz alan TİSK Baş- kanı Refık Baydur. Cumhur- başkanı Turgut ÖzaHn bu memlekete büyük hizmetler verdiğini belirterek "'kendisini sevdiklerinı" belirtti. Panelde konuştular İÜ İktisat Fakültesi Mezun- lan Cemiyeti'nce İktisatcılar Vakfı Toplantı Salonu'nda dü- zenlenen "İş Güvencesi Yasa OLAYLAREV ARDENDAKI GERÇEK• Baştarafi 1. Sayfada mi? Hukuk devletinı kurabildik mi? Dışarıda ve içeride bu soru- larakesin vanıtlar verilmiş değil- dir. 82 Anayasası'm değiştirmek gereğini toplum duyuyor; ama, bu değişim biçimsel mi olacak? Öze ilişkin bir dönüşümü mü amaçlıyoruz? Yargı reformuna ve ILO söz- leşmesine karşı duran ve demok- rasikorkusuyla yaşayan bir 'zih- niyet'in başkanlık sisıemini öne sürmesi ne değer taşır? İş giivenliğine iîişkin evrensel sözleşmeyi 'lüks'bulan Cumhur- başkanı, başkanlık sistemini ne- den savunuyor? Demokrasinin içeriğini bir yana bırakıp yöneti- min biçimsel çerçevesini değiş- tirmekle ne kazamlacak? İşin özünü gündemden çıka- rıp, biçimsellikle uğraşmak ya oyalama taktiğidir, ya Ugi çek- me çabasıdır: sonuçta vakıt kay- bından başka birşey değildir. Taslağı ve Sendikalaşma" ko- nulu pançlin açılış konuşmasını yapan Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanı Moğulta>. Cum- hurbaşkanı Özaî'ı eleştirdi. Cumhurbaşkanı Özal'ın vergi venme>ene 10 yıl ceza verilmesi konusundaki sözlerini talihsiz- lik olarak nitelendiren Moğul- tay şunlan söyledi: "Bu açıklamalar talihsızlik. Sıkıntı, 1982 Anayasası ve Cumhurbaşkanı'nın orada bu- lunmasından kaynaklanıyor. Vergi cezasını hapısle ödetmek yerine, özendirici jgjrişimler yapmak lazım. Sayın Ozal, dev- let olanaklanru kullanarak si- yaset yapmasın. Eğer yapmak ıstiyorsa amblemini çıkarsın sa- haya çıksın. Bu tartışmalar, ülkeye ve gençlerimize haksız- lıktır. Her doğan insan 9 mil- yon borçla boğuluyorsa bunu bu hükümet yapmadı. biz bun- lan temizlemeye çabşıyoruz." İş Güvencesi Yasa Taslağf- nın da toplumsal banşı sağia- mak amacıyla hazırlandığını belirten Moğultay, ancak işve- ren kesiminin inatlaşması ve Cumhurbaşkanı'nın da veto- suyla yeni tartışmalar açıldığını söyledi. Türkiye İşverenler Sendika- lan Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Refık Baydur. konuş- masında. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Mo- ğultay'ın siyasi polemik yaptı- ğmı öne sürdü. Baydur, 21. asnn temel fonk- siyonunun ekonomi oldugunu. vasalann da ekonomik kalkın- ma trendine göre hazırlanması gerektiğini savundu. Baydur, çahşan ve kâr eden, yatınm ya- pan müteşebbis yoksa hiç kim- senin çahşmayacağıru söyledi. Baydur Özal'ı severiz TİSK Başkanı Refık Baydur. Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'- ın bu memlekete büyük hizmet- ler verdiğini belirterek "Kendi- sini sevenz. O da yasal haklan- nı kullanıyor. Polemik konusu yapmaya gerek yok" dedi. Dok Gemi-İş Sendikası Ge- nel Başkanı Nazım Tur da Türk-İş adına yapüğı konuş- mada, 13 aydan beri İş Güven- cesi Yasasrnın hâlâ tartışılıyor olmasını eleştirdi. Yalçın Küçük serbest Haber Merkezi - Atatürk Havalimam'nda önceki gün gözaltına alınan Prof. Dr. Yal- çın Küçük dün çıkanldığı DGM savcılı&nca serbest bıra- kıldı. Prof. Küçük'ün PKK üderi Abdullah Öcalan'la yapüğı rö- HAFTAYA BAKIS AHMET TANER KIŞLALI • Baftarafi 4. Sayfada "Şeriat" Medine'deki kuralları içermiş, onunlaçelişen Mekke ayetlerini "geçersiz" saymıştı. Oysa o hükümler "ebedi" değil, tarihsel koşulların ürünüydü. Öyleyse, şimdi yapılması gereken bunun tam tersi ıdi!.. • • • Inançlı bir islam bilgini olan An-Naim bu düşüncelerini kendi ülkesinde savunabiliyor mu? Hayır! (Bırakın savunmayı, kendi ülkesinde yaşayamı- yor bile!..) islam'ı 60 yaşından sonra ve büyük bir düşünce biriki- mine sahip iken seçmiş olan Garaudy, acaba yukarıdaki düşüncelerini bugünün iranı nda ya da Suudi Arabis- tan'da sergileyebilir mi? Hayır! Bu iki "inançlı" Müslüman da, kendi inançlarını, an- cak Türkiye gibi laik bir Müslüman ülkede tartışabiliyor- lar. Ve TV'deki kara çarşaflı bayan, Allah ile kul arasına hiç kimsenin giremeyeceği bir din adına, kendisi gibi düşünmeyenleri, Türk halkının büyük çoğunluğunu Müslüman saymıyor. Tıpkı gaz odalarında öldürülen milyonlarca Yahudiyi de insan saymadığı ya da sadece Nazilerin sözünü "gü- venilir" saydığı gibi.. Dine saygılı olmak başka, kendi dar görüşleri dışında- kileri dinsiz sayanlara saygılı olmak başkadır. Saygısıza saygı duymak ise öyle zordur ki!.. portajın vıdeo bant ve ses kayıt- lannın ise incelemeye alındığı öğrenildı. Prof. Küçük, ifade- sinde Öcalan'la bir gazeteci ola- rak görüştüğünü söyledi. Ses bandı ve video kasetleri- nin, "suç unsuru bulunmama- sı" durumunda geri verileceği belirtildi. Gîzlibelgeyi • Baştarafi 1. Sayfada bir ölçü- de. Bu açıdan zannediyorum. TOBB de, ne kadar yatınm ve ihracat yapılabilirse, ne kadar döviz girişi olabilirse, o açıdan değerlendirmiştir. Başka türlü yatınm olsa, sa- nayi ve ticaret dışında, örneğin, özel üniversite sahasında yatı- nm, başka sosyal sahada yatı- nm gibi, onlar biraz başka sa- kıncalan da çağnştırabilir, giz- liliğin bir anlamı olabilir. başka yönden yonımlanabilir. Ama, ticaret ve sanayi acısından bir gizliliğin, Türkiye acısından yo- rumlanabilecek bir yönünü ben pek görmüyorum. O daha çok, Arap şeyhJikleri, akrabalan. bi- liyorsunuz onlar, birçok şeyde komisyon ahyor, kaynağı ne şe- kilde elde ettiği belli değil, adam onun için kendi yatınmının açıklanmasını istememiş. Be- nim bilgim olmadı. çok da ko- nu olmadı TOBB'de. Sadece oradan hangi kanallarla, Tür- kiye'ye daha çok yatınm ve döviz girişi sağlanabilir mesele- si üzerinde duruluyordu o sene- lerde özellikle." UĞUR MUMCU • Baştarafi 1. Sayfada Tarihçiler, anılara güvenilir kaynak olarak bakmazlar. Çünkü anı, sübjektif ve tek yanlıdır. Bu yüzden anılar, sağlam kanıtlara ve güvenilir tanıklara dayanmadıkça tarih kitaplarında pek kaynak olarak da gösterilmez. Rıza Nur, anılarında nasıl bir kişilik yapısma sahip ol- duğunu kendisi sergiliyor. Anılarından birkaç alıntı ya- parak Dr Rıza Nur'u yakından tanıyalım' -Ben sonra anladık ki bu çocuğa âşık olmuştum; fakat bir gun dahi kötü bir şey aklıma gelmemiş, ona bir kötü söz söylememişimdir. Bu tabii, saf ve pak bir sevgi idi. Ancak bu bir kız değildi. Kız olsaydı kimbilir nasıl sever- dim? Yine bu kadar severdim. işte bu gayri tabii hal Türk sosyetesinin bir yarasıdır. Böyle bir aşkın sonu livata demektir.(Ci\t\-\\s:93) Dr. Rıza Nur, kişiliğindeki bu homoseksüel eğilimleri bastırdıktan sonra bakın ne düşünüyor? -...6u aralık erkeklenn şehvet yüzünden ne belalara uğradığını, ne haksızlıklar, adilikler, zilletler, hatta cina- yetler yaptığını, devlet ve milletlerin de bundan müthiş felaketlere uğradığını hesap ederek kendimı boyle şey- lerden cezri bir şekılde kurtarmak için şehvet kabiliyeti- nı kaldırmak, bunun için de husyelerimi çıkartmak fikri- ne düştüm. (...) Sonra hekim olunca anladım, bu iki yıl esnasında şüphesiz ki ben nevrastanik idim. (Cilt l-ll. s: 113) Rıza Nur. bu bunalımı da aştıktan sonra kendisini bir başka saplantıya kaptırıyor. -Ben sade şehvet ihtiyacı sebebıyle kadmla münase- betteyim. Fakat kadınlar hem istediğim şeyler değildir. Hatta bu sebepten gençlığimde bir aralık kadın olmak fikrine düştum. Fakat o da erkeği kadın gibi yapıyor. Ha- dım ağaları malum. İşin içinden çıkamadım.{C\\X IV s' 1530) Bunlar cinsel ve ruhsal sapıklıklardır Ya şu satırlarına ne dersinız? -Ne hayvan ne de insan sevmem. Hele insanlar iğren- diğim şeylerdir. (Cilt IV s: 1531) -Çok ciddi adamımdır. Gülduğüm azdır. Öyle bir dizi- ye gülenlere nefretle bakanm. Nazarımda kadın gibidir- ler. (Cilt IV s: 1532) Bu ruh yapısındaki Rıza Nur, anıların- da İttihat ve Terakki yönetimine karşı nasıl aslanlar gibi direndiğini anlatıyor. Gerçek böyle mi? Hayır; ne gezer. Dr. Rıza Nur, iktidar tarafından aylığa bağlanan 'ödenekli muhalif't\r\ Dr. Rıza Nur, ittihat ve Terakki tarafından cezaevinden çıkarılarak aylığa bağlanmış ve Paris e gönderilmiştir. Istabul muhafızı, ünlü ittihatçı paşalardan Cemal Pa- şa, 'Hatıralar' kitabında Dr. Rıza Nur'un Fransa'nın Nice kentinden yazdığı 7 Ağustos 1913 tarıhli mektubu yayım- lıyor. Mektup şöyle -Muhterem beyefendi. Geçenlerde göndenlmesini istirham etmiş olduğum aylıklarımın gonderilmesi hususunda yüksek lütuflarını- zı esirgememiştiniz ve aynı zamanda bir daha gecikme olmayacağı vaat buyurulmuştu. Halbuki bu defa talebe- nin temmuz maaşı verildiği halde henüz bizimki gelme- miştir. Bu halde, gazetelerde görduğüm bazı kimselerin maaşlarının kesildiği havadisının acizleri hakkında da tatbik edilmiş olması zehabını hasıl etmiştir. Esasen za- tıalileri ile angajmana girmiş ve sözunuze itimatla hare- ket etmiş olduğumdan maaş kesilmesi vaki değilse, lüt- fen, geçmiş olan temmuz ve miadı gelen ağustos maaşlarımın, her zamanki lutufları veçhile gönderilme- sine delalet buyurulmalarını, yok vaki ise sebeplerinin bildirilmesini rica ederim. Bu mektuptan sonra Cemal Paşa parayı göndermiş ki Dr. Rıza Nur, bu ittihatçıların can düşmanı, Paris'ten 3 Şubat 1914 günü paşaya şu mektubu yazmış: -Aziz ve Muhterem Paşam, Cevabi iltifatnamenizi aldım. Dostane lisanmızın hu- susi samimiyetimize karşı pek hassas oldugunu arza lüzum görmüyorum. Muvaffakıyetlerinizin her gün artan bu suretle azami haddine yükselmesini bütün samimi- yetimle temenni ederim. Baki afiyet ve muvaffakiyetinizi temenni eder hususi hürmetlerimin kabulünü rica ederım Paşam efendim. (Cemal Paşa, Hatıralar. S: 19, belge 5 ve 6) Atatürk düşmanlartnın dayandıkları deli saçması anı- ların sahıbı ışte bu Rıza Nur'dur. İttihat ve Terakki tarafından aylığa bağlanan ödenekli muhalif Dr Rıza Nur.. YlLBASI ARMAĞAN PAKETİ BUPAKETİ KAZANMAK İÇİN GÜNBOYU YAYINLANACAK ŞİFRELERİ İZLEYEREK YARIŞMAYA KATILMANIZ YETERLİ. •r 102'Yİ DİNLERSENİZ, HER ZAMAN KAZANIRSINIZ. 102$ YILBAŞI GECESİ BOYUNCA EMRİNİZDE BİR LİMUZİN TAXIM NIGHTPARK'DA 4 KİŞİLİK ZİYAFET VE EĞLENCE CONRAD İSTANBUL HOTEL'DE, MUHTEŞEM BİR SUITE'DE KONAKLAMA VE 4 KİŞİLİK NEFİS 3İR SABAH KAHVALTISI İSTANBUL'UN EN ÇOK KONUŞULAN RADYOSU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle