Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK1992 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Varoluş
evpim
insanve
Jslam
Prof. Dr.
NİHAT KINIKOĞLU
Bir çay kaşığı dolusu, yüz(İçinde bulunduğumuz Samanyolu, orta boy bir galaksidir ve 200 nûlyonyıldıza sahiptir. Evtene, herbiri
on binlerceışıkyılıçapında ve birbirinden milyonlarcaışıkyılı uzakhkta milyarlarcagalaksiserpilmiştir)
milyar ton gelen yıldızlar
• Evrenin var olabilmesi için
bütün koşullann bir araya
gelme olasılığı, bir insanın,
güneşin içindeki atomlann
sayısını bilme olasılığıyla
aynıdır. Bu inanılmaz tesadüf,
varoluş için insanlı bir
varsayımı çağnştınr. Evren bu
şekilde olmasaydı, onu
gözlemleyen insan da
olmazdı. (Prof. Kraussj Yale
Üniversitesi)
-2-
Yirminci asnn en önemli buluşlan
olan "Görelilik" ve "Kuvantum"
kuramlan. gözlemleyicinin varlığı
esasına dayanmaktadır. Öyle ki,
atomsal boyuttaki varlıklann
parçacık mı yoksa dalga mı olduğu,
gözlemciye bağlı olarak
değişmektedir. Varolabilmek, ancak
varbğın bilinçli birgözlemiyle
mümkündür. Evrenin varoluşunu
inceleyen bazı bilim adamlan, çeşitli
kuramlan ileri sürerken, sonunda
"Neden herşey yoktan varoldu?"
demekten kendilerini
alamamaktadırlar. Bu soru ve sanki
hayatın oluşması için belirlenmiş, en
ufak bir farklılığı hayatı
banndırabilecek bir evrenin
oluşmasmı engelleyecek fiziksel
şabitleraçıklanamamaktadır. Yale
Üniversitesi'nden Prof. L. M.
Krauss'a göre, evrenin var
olabilmesi için bütün koşullann bir
araya gelme olasılığı, bir insanm,
güneşin içindeki atomlann sayısını
bilme olasılığıyla aynıdır. Neden bu
kadar şanshyız? Bu inanılmaz
tesadüf, varoluş için insanlı bir
varsayımı (anthropic principle)
çağnştıımaktadır: Evren bu
şekildedir. Çünkü bu şekilde
olmasaydı, onu gözlemleyen insan
da olmazdı.
Evrimin iki paradoksu
İnsan beyni 10" bit kapasitede, yani
bu güne İcadar yazılmış bütün
kitaplan depolayabilecek bir
kapasitedir ve insan bugünkü
yaşamını sürdürmek, problemlerini
çözmek için beyin kapasitesinin çok
Güneş sistemi. bundan 3.5-5 milyar yıJ kadar önce bir gaz ve toz bulutunun yoğunlaşmasıyJa başladı (a,b).'
Organik maddelcr, atmosferde (d), deniz kenarındaki met-cezir göllerinde (e) veya denizlerin derinlikle-
rindeki ısı kaynaklarında (f) meydana geldi. Bu kimyasal maddeler birleşerek proteinler ve nûkleik asitler
gibi daha karmaşık molekülleri oluşturdular (g). Fotosentez yapabilen mikroplar, 3.5 milyar yıl kadar
önce meydana geldi (h). Bu ilkel organizmalar, sığ deniz kıyılannda stramatolitleri (tepecik) oluşturdular.
küçük bir kısmını kullanmaktadır.
Evrim kuramının, Darvin'inde
kabul ettiği bir paradoksu, bu
kapasitede bir beyine neden ihtiyaç
olduğu, evrimin, kuvantum fiziğini
yorumlay acak bir beyni neden
geliştirdığidir.
içinde bulunduğumuz Samanyolu
Galaksisi orta boy bir galaksidir ve
200 milyon kadar yıldıza sahiptir.
Evrene, herbiri on binlerce ışık yılı
çapında ve birbirlerinden
milyonlarca ışık yılı uzakhkta,
milyarca galaksi serpilmiştir.
(Uzayda mesafe ölçülerinden biri,
ışık yılıdır. Dünyanın çevresini bir
saniyede 6 defa dönen ışığın bir
yılda gideceği uzaklık, bir ışık
yılıdır). Orada, kuvasarlar, 100
milyar güneş kadar ışık saçmakta;
kuvasarlann merkezlerindeki,
zamanın durduğu tekliğe açılan
kara delikler güneşleri yutmakta;
galaksiler çarpışmakta; saniyede
binlerce defa dönen, bir çay kaşığı
dolusu yüz milyar ton gelen nötron
yıldızlan uzaya X ışınlan
saçmaktadır. Gözlemlenebilen
evren, bulunması gereken
maddenin ancak yüzde onunu
oluşturmakta, yüzde doksanmı
oluşturan karanhk madde (dark
matter) her ne ise, bu gün için
görülememekte,
saptanamamaktadır.
Ay yavaş yavaş dünyamızdan
uzaklaşmakta, günler uzamaktadır.
10 milyar yıl kadar sonra 50 saate
ulaşacak gün, yaşamı oldukça
zorlaşüracaktır. Samanyolu
galaksimiz ve Samanyolu'ndan bir
kaçdefa büyük en yakın komşu
galaksi Andromeda, saniyede 125
km. hızla birbirine
yaklaşmaktadırlar. 5-10 milyar yıl
sonra Andromeda galaksimizi
yuttuğunda. dünyamız varlıgını
sürdürse bile, üzerine yağan
göktaşlan, yaşamı bitirecektir.
Bunlardan daha önce, 4.5 milyar yıl
kadar sonra bir kızıl dev haline
gelecek olan güneşimiz, dünyamızı
yutacaktır.
Fakat en güçlü ihtimal, bütün
bunlar gerçekleşmeden önce,
canlılann, bir gök taşının dünyaya
çarpmasıyla yok olmasıdır.
Kümeleşmemiş bir gezegenin
parçalan olan, Jüpiter ve Mars
arasındaki bir kuşakta yüzen,
baalan birbirleriyleçarpışarak
dünyanın yörüngesinden geçen
asteroidler içinde, dünyaya
çarptığında bütün canlılan yok
edecek 20-30 km. çapındakiler
bulunmaktadır. En dıştaki gezegen
Plüton'dan uzak bölgelerden
gelerek güneşin etrafından geçip
yine uzaklara giden binlerce
kometden birisi olan Svvift-Tuttle,
2126 yılında dünyanın çok
yakınından geçecektir.
Dünyaya her on yılda bir, bir
kamyon büyüklüğündegöktaşı
düşmekte. atmosferde yanarak yok
olmaktadır. 1908"deSibirya'da
Tunguska'ya düşen bir ev
büyüklüğündeki asteroid, 7 km.
yüksekte patlayıp dağıldığı halde,
ısıyı, 80 km. uzakta yangın
başlatacak derecede arttırmıştır. Bir
tepe büyüklüğündeki göktaşlan, heı
5 bin yılda bir, Svvift-Tuttle gibi 4-5
km. çapındakiler 10-30 milyon yılda
bir, dünyaya düşmektedirler ve 5
km. çapında bir göktaşının düşmesi,
tüm insanlan yok etmek için
yeterlidir. Güneş sisteminde .Kipiter
ve Satürn gibi, kitlesi dünyadan çok
büyük iki bekçi gezegenin olması,
bizi küçük, büyük binlerce
göktaşının düşmesinden
korumaktadır.
Büyük Çökme (Big Crunch)
Bütün bu varsayımlardan hangisi
gerçekleşirse gerçekleşsin, evren de
ölümü tadacak. bilimin en yaygın
görüşünegöre, teklikten gelen ve
bugün için genişlemekte olan evren,
10 milyarlarca yıl sonra kitle çekimi
kuvvetinin etkisi ağır basınca
kapanacak ve ilk başladığı
durumuna, tekliğe dönecektir.
BİTTİ
KaraSes'e
yanıtlar
Dilipak, RP'nin başansınm, Cemcdeddin Kaplan'lagölgelenmek istendiğigörüşünde
'Gündemeözelüklegetiıildi'ORALÇALIŞLAR
- Cemaleddin Hoca devleti kurdu; sizi
vatandaşlığa kabul edermi?
"Tabii henüz bu devletin organlan ve
çalışma biçimi bejli değil. Ama genel
esaslan itiban ile İslami.temel
tercihleri öne çıkartma taahhüdünde
bulunduğuna göre bütün
Müslümanlann hak ve hukuklannı
korumalan gerekir. Yani bütün
Müslümanlann böyle bir devletin
tabii üyesi olması gerekir. Kaldı ki,
Peyjamberimizin Medinede kurduğu
ilk İslam devletinde Müslüman
olmayanlarda sözleşmeli bir topluluk
olarak tek bir ümmet teşkil etraekte
idi. Yani toplumu oluşturan unsurlar
o toprakta yaşayan ve karşıhklı bir
şözleşme ile bağlanan topluluktu.
İslam devletinin perspektifi çok
geniştir.
Yaratıanın yaratılana verdiği hak ve
hukukun korunması için evTensel
anlamda sorumluluk taşır. Ama
Cemaleddin Hoca bunu nasıl
tanımlayacak bilmiyorum. Parti ile
uğraşanlan ya da insanlan birtakun
amelleri yüzünden çok ağır eleştiri ve
itham yağmuruna tuttuğunu da
görüyoruz. Birtakım insanlan kendi
devletinin üyesi kabul edipetmemek
kendi sorunudur. Zaten şimdi
sürgünde. Federe bir nitelik taşıdığı
ileri sürülüyor. Ama İslam devletinin
nitelik ve niceliğini tam olarak tayin
edebilmek için önce kavramsal olarak,
ülke, halk, kavim. millet, ulus. biat,
ümmet, seçim. anayasa, yasa, itaat,
nıi'halefeL rey, içtihad. müçtehid,
nıezhcp gibi konulann açıklık
kazanması gerekir. İslami devlet
modelinin, bugünkü anlamda
birtakım güçlerle donatılacaksa, böyle
bir şey ne kadar İslami olur, onu
bilmiyorum. Böyle bir şey Tann'nın
tüzel kişilik kazanmış bir şekli olabilir.
Yani Tann-devletgibi birdurum
ortaya çıkabilir. Güçlü ve egemen
devlet, ulus-devlet kavramlannın çok
iyi bir şekilde tartışılması gerekir.
Yoksa mevcut kavramlan kullanarak.
mevcut kummlann başına birtakım
mollalan oturtarak bu devletin adının
İslam devleti olduğunu söylemekle bu
savundu, Fetva Komisyonu"nda
görev aldı. Daha sonra Iran'a yakın
bir çizgi izledi. Murat Bayrak'la ilişkisi
oldu. Sonra İran'dan koptu, milli
görüşçüleri tekfıre varan ağır
ithamlarda bulundu. Şimdi ise
bugünkü çizgiyi izliyor. Anti
laik-Kemalist bir rejim karşıü
muhalefet hareketi yüriitüyor. Bu,
eskiden beri varolan birözellikti
kuşkusuz, ancak bugün rejim
karşıtlığının simgesi olarak
açıdan değerlendirilebilir."
- Diyanet Işleri'nin Avrupa'daki
örgütlenmesini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
"Diyanet teşkilatının, daha doğrusu
Diyanet Vakfı'nın yurtdışında ayn bir
tüzelkişilik şeklinde örgütlenerek
Türkiye Cumhuriyetı
büyükelçiliklerindeki din ataşeleri
vasıtaa ile koordine edilmesi.
örgütlenmeleri aslında hem Türkiye
Cumhuriyeti hem de Alman yasalan
•"İslam devletinin perspektifi çok geniştir. Varatıcının yaratılana
verdiği hak ve hukukun korunması için evrensel anlamda sorumluluk
taşır. Ama Cemaleddijı Hoca bunu nasıl tanımlayacak bilmiyorum."
• "Devleti ele geçirmeye yönelik çabalann böylesine öne çıkması,
devlete yüklenen anlamın, misyonun büyüklüğünden kaynaklanıyor."
• "DeYİetin küçültülmeye çalışıldığı bir zamanda, bütün hastalıklann
başı olarak ya da çözüme giden bir yol olarak devletin öne çıkartılması
bu yanlıştan kaynaklansa gerekir."
işin neticelendirilebileceğini
sanmıyorum.
Sanınm devleti ele geçirmeye yönelik
çabalann böylesine öne çıkması,
devlete yüklenen anlamın, misyonun
büyüklüğünden kaynaklanıyor.
Devletin küçültülmeye çalışıldığı bir
zamanda, bütün hastalıklann başı
olarak ya da çözüme giden bir yol
olarak dev letin öne çıkartılması bu
yanlıştan kaynaklansa gerekir..."
- Cemaleddin Hoca'nın
arkasındakiler?..
•'Çok iyi bilmiyorum. Daha önce
MSPileparalellik gösteriyordu. Daha
önce Diyanet'teydi. Ardından
Almanya'ya geldi, milli görüşü
Kemalizme karşı birprotestoyu
örgü'lüyor.
Çok şey söyleniyor bu konuda. Ama
ne derece ciddi olduğunu kestirmek
oldukça güç. RP'nin seçim başansınm
ardından, basının bu başanyı
kamuoyunda mahkum etmek.
birtakım çevreleri uyarmak amacına
yönelik olsa gerek, Cemaleddin Hoca
imajını öneçıkartarak birtakım
yorumlara girişmesini bu sorunuzun
değerlendirilmesi açısından manidar
görüyorum. Türkiye'deki İslami
hareİcet tartışılırken. sürekli olarak
Suudi Arabistan. İran imajının
ardından bir de Cemaleddin Hoca
imajının gündeme getirilmesi de bu
açısından ciddi bir sorun niteliği
taşımaktadır. Müslüman kesim,yani
camiler has evlat, üvey evlat şeklinde
bölünmekte, devlet adeta cami
cemaatini bölmektedir. Devlet,
Türkiye'de yaptığı yetmiyormuş gibi.
yurtdışında da dini denetim altına
almak. hatta birtakım olaylar ve
iddialarda ifadesini bulduğu şekli ile
bir istihbarat elemanı gibi kullanma
gayreti ile skandallara sebep
olmaktadır.
Devlet, bir vakıfgörüntüsü altında ve
onun dini bir dernek şeklındeki
uzanusı ile Alman yasalanna bağlı bir
şekilde sivil görünümde resmi
birtakım kuruluşlan örgütleme
gayretindedir. Bu teşkilat gelecekte
ciddi sorunlara sebep olacaktır.
Devletin yasal organlan içinde yer
almayan. yasal denetim
mekanizmalannın dışında bir
uygulama söz konusudur. Adeta
Almanya'daki bu din görevlileri
yurtdışında din kisvesi altındaki
koruculardır ve amaçlan
yurtdışındaki insanlan din adına
denetim altına almak ve resmi ideoloji
ilebanştırmaktır.
Resmi ideolojinin korunmasıdır.
Kuşkusuz bu yapı içinde yer alan
dürüst insanlar vardır. Ancak sistemin
varlık nedeni ve merkezi planlamanın
masumiyetini kabul etmek aynı
derecede kolay biriş değildir. Asker,
sistemin silahlı bekçisi olacakür.
İmamlar ve öğretmenler ise sistemin
misyonerliği görevini üstlenecektir.
Amaç ise İncil'e benzer bir Kuran,
papaza benzer bir imam, kiliseye
benzer bircamidir. Din, bireyin
v icdanına hapsedilecek, cami ise dinin
hapishanesi olacaktır. Hedeflenen,
TSE damgalı bir İslamiyettir. Zaten
zorunlu din dersleri ile amaçlanan da
budur. İmamlara ödenen maaşda
bunun içindir. Yine ben burada
imamlanmızın ve öğretmenlerimizin
şahsını tenzih ederim, rejimin onlar
hakkındaki kastını ifade için bunu
ifade ediyorum.
Türkiye'ye yüklenen yeni misyonla
ıjgili birgörevdir bu. Amerikano
İslam ya da laik İslam diyebileceğimiz
yumuşatılmış, yeniden üretilmiş, ayırt
edici özellikleri yok edilmiş yeni piyasa
İslamının Ortadoğu'ya ve
Kafkasya'ya ve Avrupa'ya ihracıyla
ilgili bir görevin parçası söz
konusudur burada..."
KONYA-EREĞLİ
SOSYAL YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
Muhtelif dönemlerde Konya liselerinde öğretmen ve öğrenci ola- biriiği, beraberliği temin etmek, yardımlaşmayı sağlamak, yay-
rak bulunanlar ile Konya'da; Konya dışında görevde bulunan Kon- mak, kültürel ve sosyal faaliyetlerde bulunmak gayesiyle ulaşabıl-
yalıları; Konya'yı sevenleri bir araya getirme toplantılarımızın her diğimiz hemşerilerimizi bir araya getirme gayretini her yıl
yıl tekrarlandığı ve bunun ananevi yılhk Konyalılar toplantısı hali- tekrariamaktayız.
ne geldiği hepinizm malumlarıdır Bu toplarrtılara katılımları çoğattabilmek için; toplantı yerinin, za-
Anadolu'nun göbeğinde yerleşik bulunan Konya'mızda ve ilim manının ve fiyat şartlarının uygun seçilmesine bağlı okjuğuna ina-
irfan ocağı haline gelmiş bulunan asırlık Konya lisernızde; dün, bu- nan heyetımiz, 18 ARALIK 1992 Cuma günü saat 19iX3'dan itibaren
gün ve gelecekte Konya'mıza, ülkemize hizmet etrniş. etmekte ve Boğaziçı'nin güzel bir yerı olan Baltalimanı'nda bulunan "GRAND
edecek çok değerlı öğretmen, ışadamı, devlet adamı gibi büyük GAZİNOSU'nu sızlere lahsis ettirdi.
şahsıyetler yetişmiş bulunmakta ve yetışecektır. Bu toplantımıza, amaçlarımız doğrultusunda çalışmalanmıza des-
Konya'mıza, Konyalılara ve ülkemize hizmet etmiş bulunan bu tek veren tüm hemşerilerimizin ve dosttarımızın katılmasını diliyor,
mümtaz şahsıyetler her zaman hatırlanmaya ve saygı duyulmaya sevgi, selam ve saygılarımızı sunuyoruz.
değer bulunmaktadır.
Yıllardan beri Konya'dan kopup gelen değerli hemşerilerimizi bir- EREGLI DERNEĞİ BAŞKANI
birine kaynaştırıp kenetlemeye ve bir çatı altında toplamaya çaıı- Mak. Yük. Müh.
şan bizler; BAYRAM CAMCI
AJNMA
Şubemiz onur başkaru, yiğit ve önder insan
AKIN ÖZDEMİR'i
öldürülüşünün 14. yılında
saygı ile anıyoruz.
ZİRAAT MÜHENDtSLERİ ODASI
ADANA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU
İÇEL İL TEMStLCtUĞİ
18 Arahk 1992 Cuma günü 13'te mezan başında
anılacaktır.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
CanYücet
Anlatıyop.-Hasan Ali Yücel, bugün 95 yaşında...
Bu yaz, İstanbul'da "Çamlıbelde'de, havuz kıyısında,
Can Yücel, Yaşar Çallı söyleşiyoruz. Can Yücel'e:
- Hasan Ali Yücel'i anlat bize, diyorum. Çallı bir yan-
dan portrelerimizi yapıyor...
- Çok seviyorum onu, diyor Can Yücel, herrf bayağı
güzeldi biliyor musun? Örneğin, buraya getir, burada
mutlu olurdu. Devamlı, "Burayı nasıl genişletelim" der
dururdu. Tertibe girerdi. "Bir'az daha iyi kooperatif ya-
palım, bilmem ne edelim"; duramazdı ki. Bence kaytiol-
dular onlar artık. Şimdi, memleketi düzeltmeden başka
bir şey düşünemiyoruz.
1940lı yıllar, biz babamla kavgalıyız. Ben Demokrat
Parti'yi tutuyordum. "Halk hareketi parti". Bununla kav-
ga ediyoruz boyuna. Köy Enstitüsü möy enstitüsü dinle-
miyorum. Bunun arabasına binmiyorum ben. Gidiyoruz
sinemaya, bu "locaya git" diyor, ben yukanda paradide
oturuyorum!
- Ulan, benden utanıyor musun pezevenk! Ne kadar
güzel iş yapıyorum ben! Yapma ulan, herkes beni sevi-
yor iş yaptığımdan dolayı, sen mi sevmeyeceksin? Oğ-
lum sevmeyecek!
Biz kavga edip duruyoruz. (Can Yücel, bu arada Ismet
Paşa'nın elini nasıf öptüğünü anfatıyor.) Sözü babasına
getiriyor:
- Boku bokuna, bir kalp sektesinden gitti herif!
- Radyo dinliyormuş, güzel bir müzik varmış. Prof.
Tevfik Sağlam da birlikteymiş.
- Aptallar, gaz oldu demişler, buna gazoz vermişler,
"iyi gelir" diye. Tevfik Sağlam'a bak! (Can Yücel, Çallı'-
ya "Rengi bulaştırmadan resim yapabilir misin" diye
soruyor, anlatmayı sürdürüyor kendi biçemiyle.)
- Bu, Hasan Ali'nin bir numarası vardı!
- Ne numarası vardı, çok numarası vardı da?
- Bu, Cumhuriyet'te yazı yazıyordu. Bir de kendine gö-
re "Eski bir öğretmen" diye bir numara çıkartmış. Hari-
ka yazılar!
- "Eski bir öğretmen" takma adı olduğuna göre Hasan
Ali'nin olduğu biliniyor muydu?
- Boyuna mektup geliyordu. Bütün Köy Enstitülülerle
bağı kurdu. Bu, bayağı memnundu. Politikacı olarak yazı
yazmaktan çok memnundu. Bülent Ecevit memnun de-
ğil, halbukiyazabilir değil mi?Aman, ne kadar meronun-
du yarabbi. Haa, keyfi şundan dolayı: Halkla ilişki kurulu-
yor. Dün akşam Halit Çelenk söyledi ya, Tevfik Fikret'in
"Aşiyan'ının açılışında yaptığı konuşmayı. Orada Rıza
Tevfik varmış, o da konuşmuş. Sonra Hasan Ali konuş-
muş. Tevfik Fikret, "Halk bellediğin yola yalnız gidecek-
sin" der ya, bu da demiş ki: "Biz hak bildiğimiz yola
halkla gıdeceğız." Çünkü önemli bir laf bu. Bu sosyal
demokrasidir. (Halit Çelenk o zaman Hukuk Fakültesi'-
nde öğrenci. Aşiyan'ın açılış toplantısını izlemiş. Can
Yücel, daha sonra Hasan Ati Yücel'in CHP'den, Ulus ga-
zetesinden ayrılış öyküsünü anlatıyor.)
- iki yerden atılıyor, birincisi CHP'den atılıyor, ikincisi
Ulus gazetesinden.,CHP'den 1950'de ayrılıyor. Ulus ga-
zetesinde yazılar yazıyor. Yazıları yazarken Nihat Erim
mi Kasım Gülek mi ismet Paşa mı neyse, "Sizin yazıları-
nıztutmuyor" diyorlar. "Bunu kim söylüyor" diyor. (Yazı
işieri Müdürü Münir Berik'e) Hâlâ anlaşılmadı. Nihat
Erim mi Kasım Gülek mi?
- Sorsaydınız?
- Nihat Erim, "Hayır" dedi. Babam sordu. Nihat Erim,
sonra geldi bizim Dragos'taki eve, oturduk, yemekyedik
beraber. (Can Yücel, ressam ibrahim Çallı ile Hasan Ali
Yücel'in ortak anılarını anlatıyor.)
- Ressam Çallı bir gün Dolmahçe'den geciyormuş.
5arayın.karşısında bir köylü, neybesini yastık yapıp, ya-
tıyormuş. Karşıya da kodamanlardan gelip gidenler var.
Çallı, ayağıyla köylüyü dürtmüş:
"Kalk ulan, demiş, uşakların geçiyor!" Çallı ile Arna-
vutköy'de Rum lokantasında içerler, Bebek'te bülbül
dinlemeye giderler. Bir de gurubu seyretmeye. Ve şar-
kılar okurlar: "Sen bezmimize geldiğin akşam neler
olmaz!" Hep görüyorum rüyamda, hep kavga ediyoruz!
- Ne diyor?
- O demiyor, ben diyorum. "Niye geberdin" diyorum.
Aptallar 95 yaşına kadar yaşıyorlar!
Türk Eğitim Derneği (TED) aşağı yukan hemen^ieryıl,
yiltn eğitimcilerini seçer. Seçilenlerin ilki Hıfzırrahman
Raşrt Oymen'di. Şimdiye dek 13 kişi seçildi. Bunların
arasında ne Ismail Hakkı Tongunç, ne Hasan Ali Yücel
var. Rauf Inan'ın sürekli isteklerine karşın olmadı bu. Bu
yıl, dün Hasan Ali Yücel için TED'de biranma toplantısı
düzenlendi. Demek, anımyasabildiler. Ben, Izmir'de
Odalar Birliği'nin toplantısında olacağım. "Hayatta Ben
En Çok Babamı Sevdim" şiirinde, Can Yücel şoyle diyor:
"Hayatta ben en çok babamı sevdim./Karaçalılar gibi
yerden bitme bir çocuk/Çarpı bacaklanyla -ha düştü ha
düşecek- Nasıl koşarsa ardından bir devrin./O çapkm
babamı ben öyle sevdim.
Bilmedi ki oturduğumuz semti./Geldi mi gidici hep,
hepp acele işü-Çağın en güzel gözlü maarrf müfettişi./
Atlastan bakardım nereye gitti./öyle öyle ezber ettim
gurbeti.
Sevinçten uçardım hasta oldum mu,/40'ı geçerse
ateş, çağırırlar Istanbul'a./Bi helallaşmak ister elbet,
diğ'mi oğluylaî/Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu./Ohh
dedim, göğsüne gömdüm burnumu.
En son teftişine çıkana değen/Koştururken ardından o
uçmaktaki devin./Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar
İçin/Açıldı nefesim, fikrim, canevim./Hayatta ben en çok
babamı sevdim."
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3
1/ Namık KemaJ'in
bir piyesi. 2/ Argo-
da kaçak ve yasak
şeylerin saklandığı
yer... Çeşitli dans ve
oyunlaıdan oluşmuş
sahne gösterisi. 3/
Bir sayı... Cömert.
4/ Beyaz ya da pem-
be renkli çiçekler
açan zehifli bir bit-
ki... Tavlada bir sayı.
5/ Bir şeyin yapıl-
masını yasaklama...
Yaşamsal sıvı. 6/
Franz Kafka'nın ta-
nınnuş bir romanı. 7/ Halk edebiya-
tına özgü bir şiir türü... Eziyet. 8/
tlaç... Yapılann tasanmını gerçekleş-
tiren kimse. 9/ tvedi... Pamuk, yün
gibi şeyleri eğirmekte kullanılan araç.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Aziz Nestn'in taşlamalannı iceren
yapıtı. 2/ Bir çocuk oyunu... Gene-
lev işleten kadın. 3/ ldare lambası.
4/ Bir nota... Kız evlat. 5/ Yapay...
Vilayet. 6/ Bir işe gönlü olma... Bir-
çok canhnın ya da nesnenin oluşturduğu topluluk. 7/ Roma-
tizma ağrısı... Vaktinde kılınmayan namazı ya da tutulmayan
orucu dinsel kurallara uygun olarak yerine getinne. 8/ Ayrilır-
ken birbirine esenlik dileme... Bir renk. 9/ Uretim ve çekimdc
sözcük kökleri değişikliğe uğrayan Arapcau Fransızca gibi dil-
lere verilen ad.