27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK1992 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Varoluş evpim insanve Jslam Prof. Dr. NİHAT KINIKOĞLU Bir çay kaşığı dolusu, yüz(İçinde bulunduğumuz Samanyolu, orta boy bir galaksidir ve 200 nûlyonyıldıza sahiptir. Evtene, herbiri on binlerceışıkyılıçapında ve birbirinden milyonlarcaışıkyılı uzakhkta milyarlarcagalaksiserpilmiştir) milyar ton gelen yıldızlar • Evrenin var olabilmesi için bütün koşullann bir araya gelme olasılığı, bir insanın, güneşin içindeki atomlann sayısını bilme olasılığıyla aynıdır. Bu inanılmaz tesadüf, varoluş için insanlı bir varsayımı çağnştınr. Evren bu şekilde olmasaydı, onu gözlemleyen insan da olmazdı. (Prof. Kraussj Yale Üniversitesi) -2- Yirminci asnn en önemli buluşlan olan "Görelilik" ve "Kuvantum" kuramlan. gözlemleyicinin varlığı esasına dayanmaktadır. Öyle ki, atomsal boyuttaki varlıklann parçacık mı yoksa dalga mı olduğu, gözlemciye bağlı olarak değişmektedir. Varolabilmek, ancak varbğın bilinçli birgözlemiyle mümkündür. Evrenin varoluşunu inceleyen bazı bilim adamlan, çeşitli kuramlan ileri sürerken, sonunda "Neden herşey yoktan varoldu?" demekten kendilerini alamamaktadırlar. Bu soru ve sanki hayatın oluşması için belirlenmiş, en ufak bir farklılığı hayatı banndırabilecek bir evrenin oluşmasmı engelleyecek fiziksel şabitleraçıklanamamaktadır. Yale Üniversitesi'nden Prof. L. M. Krauss'a göre, evrenin var olabilmesi için bütün koşullann bir araya gelme olasılığı, bir insanm, güneşin içindeki atomlann sayısını bilme olasılığıyla aynıdır. Neden bu kadar şanshyız? Bu inanılmaz tesadüf, varoluş için insanlı bir varsayımı (anthropic principle) çağnştıımaktadır: Evren bu şekildedir. Çünkü bu şekilde olmasaydı, onu gözlemleyen insan da olmazdı. Evrimin iki paradoksu İnsan beyni 10" bit kapasitede, yani bu güne İcadar yazılmış bütün kitaplan depolayabilecek bir kapasitedir ve insan bugünkü yaşamını sürdürmek, problemlerini çözmek için beyin kapasitesinin çok Güneş sistemi. bundan 3.5-5 milyar yıJ kadar önce bir gaz ve toz bulutunun yoğunlaşmasıyJa başladı (a,b).' Organik maddelcr, atmosferde (d), deniz kenarındaki met-cezir göllerinde (e) veya denizlerin derinlikle- rindeki ısı kaynaklarında (f) meydana geldi. Bu kimyasal maddeler birleşerek proteinler ve nûkleik asitler gibi daha karmaşık molekülleri oluşturdular (g). Fotosentez yapabilen mikroplar, 3.5 milyar yıl kadar önce meydana geldi (h). Bu ilkel organizmalar, sığ deniz kıyılannda stramatolitleri (tepecik) oluşturdular. küçük bir kısmını kullanmaktadır. Evrim kuramının, Darvin'inde kabul ettiği bir paradoksu, bu kapasitede bir beyine neden ihtiyaç olduğu, evrimin, kuvantum fiziğini yorumlay acak bir beyni neden geliştirdığidir. içinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi orta boy bir galaksidir ve 200 milyon kadar yıldıza sahiptir. Evrene, herbiri on binlerce ışık yılı çapında ve birbirlerinden milyonlarca ışık yılı uzakhkta, milyarca galaksi serpilmiştir. (Uzayda mesafe ölçülerinden biri, ışık yılıdır. Dünyanın çevresini bir saniyede 6 defa dönen ışığın bir yılda gideceği uzaklık, bir ışık yılıdır). Orada, kuvasarlar, 100 milyar güneş kadar ışık saçmakta; kuvasarlann merkezlerindeki, zamanın durduğu tekliğe açılan kara delikler güneşleri yutmakta; galaksiler çarpışmakta; saniyede binlerce defa dönen, bir çay kaşığı dolusu yüz milyar ton gelen nötron yıldızlan uzaya X ışınlan saçmaktadır. Gözlemlenebilen evren, bulunması gereken maddenin ancak yüzde onunu oluşturmakta, yüzde doksanmı oluşturan karanhk madde (dark matter) her ne ise, bu gün için görülememekte, saptanamamaktadır. Ay yavaş yavaş dünyamızdan uzaklaşmakta, günler uzamaktadır. 10 milyar yıl kadar sonra 50 saate ulaşacak gün, yaşamı oldukça zorlaşüracaktır. Samanyolu galaksimiz ve Samanyolu'ndan bir kaçdefa büyük en yakın komşu galaksi Andromeda, saniyede 125 km. hızla birbirine yaklaşmaktadırlar. 5-10 milyar yıl sonra Andromeda galaksimizi yuttuğunda. dünyamız varlıgını sürdürse bile, üzerine yağan göktaşlan, yaşamı bitirecektir. Bunlardan daha önce, 4.5 milyar yıl kadar sonra bir kızıl dev haline gelecek olan güneşimiz, dünyamızı yutacaktır. Fakat en güçlü ihtimal, bütün bunlar gerçekleşmeden önce, canlılann, bir gök taşının dünyaya çarpmasıyla yok olmasıdır. Kümeleşmemiş bir gezegenin parçalan olan, Jüpiter ve Mars arasındaki bir kuşakta yüzen, baalan birbirleriyleçarpışarak dünyanın yörüngesinden geçen asteroidler içinde, dünyaya çarptığında bütün canlılan yok edecek 20-30 km. çapındakiler bulunmaktadır. En dıştaki gezegen Plüton'dan uzak bölgelerden gelerek güneşin etrafından geçip yine uzaklara giden binlerce kometden birisi olan Svvift-Tuttle, 2126 yılında dünyanın çok yakınından geçecektir. Dünyaya her on yılda bir, bir kamyon büyüklüğündegöktaşı düşmekte. atmosferde yanarak yok olmaktadır. 1908"deSibirya'da Tunguska'ya düşen bir ev büyüklüğündeki asteroid, 7 km. yüksekte patlayıp dağıldığı halde, ısıyı, 80 km. uzakta yangın başlatacak derecede arttırmıştır. Bir tepe büyüklüğündeki göktaşlan, heı 5 bin yılda bir, Svvift-Tuttle gibi 4-5 km. çapındakiler 10-30 milyon yılda bir, dünyaya düşmektedirler ve 5 km. çapında bir göktaşının düşmesi, tüm insanlan yok etmek için yeterlidir. Güneş sisteminde .Kipiter ve Satürn gibi, kitlesi dünyadan çok büyük iki bekçi gezegenin olması, bizi küçük, büyük binlerce göktaşının düşmesinden korumaktadır. Büyük Çökme (Big Crunch) Bütün bu varsayımlardan hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, evren de ölümü tadacak. bilimin en yaygın görüşünegöre, teklikten gelen ve bugün için genişlemekte olan evren, 10 milyarlarca yıl sonra kitle çekimi kuvvetinin etkisi ağır basınca kapanacak ve ilk başladığı durumuna, tekliğe dönecektir. BİTTİ KaraSes'e yanıtlar Dilipak, RP'nin başansınm, Cemcdeddin Kaplan'lagölgelenmek istendiğigörüşünde 'Gündemeözelüklegetiıildi'ORALÇALIŞLAR - Cemaleddin Hoca devleti kurdu; sizi vatandaşlığa kabul edermi? "Tabii henüz bu devletin organlan ve çalışma biçimi bejli değil. Ama genel esaslan itiban ile İslami.temel tercihleri öne çıkartma taahhüdünde bulunduğuna göre bütün Müslümanlann hak ve hukuklannı korumalan gerekir. Yani bütün Müslümanlann böyle bir devletin tabii üyesi olması gerekir. Kaldı ki, Peyjamberimizin Medinede kurduğu ilk İslam devletinde Müslüman olmayanlarda sözleşmeli bir topluluk olarak tek bir ümmet teşkil etraekte idi. Yani toplumu oluşturan unsurlar o toprakta yaşayan ve karşıhklı bir şözleşme ile bağlanan topluluktu. İslam devletinin perspektifi çok geniştir. Yaratıanın yaratılana verdiği hak ve hukukun korunması için evTensel anlamda sorumluluk taşır. Ama Cemaleddin Hoca bunu nasıl tanımlayacak bilmiyorum. Parti ile uğraşanlan ya da insanlan birtakun amelleri yüzünden çok ağır eleştiri ve itham yağmuruna tuttuğunu da görüyoruz. Birtakım insanlan kendi devletinin üyesi kabul edipetmemek kendi sorunudur. Zaten şimdi sürgünde. Federe bir nitelik taşıdığı ileri sürülüyor. Ama İslam devletinin nitelik ve niceliğini tam olarak tayin edebilmek için önce kavramsal olarak, ülke, halk, kavim. millet, ulus. biat, ümmet, seçim. anayasa, yasa, itaat, nıi'halefeL rey, içtihad. müçtehid, nıezhcp gibi konulann açıklık kazanması gerekir. İslami devlet modelinin, bugünkü anlamda birtakım güçlerle donatılacaksa, böyle bir şey ne kadar İslami olur, onu bilmiyorum. Böyle bir şey Tann'nın tüzel kişilik kazanmış bir şekli olabilir. Yani Tann-devletgibi birdurum ortaya çıkabilir. Güçlü ve egemen devlet, ulus-devlet kavramlannın çok iyi bir şekilde tartışılması gerekir. Yoksa mevcut kavramlan kullanarak. mevcut kummlann başına birtakım mollalan oturtarak bu devletin adının İslam devleti olduğunu söylemekle bu savundu, Fetva Komisyonu"nda görev aldı. Daha sonra Iran'a yakın bir çizgi izledi. Murat Bayrak'la ilişkisi oldu. Sonra İran'dan koptu, milli görüşçüleri tekfıre varan ağır ithamlarda bulundu. Şimdi ise bugünkü çizgiyi izliyor. Anti laik-Kemalist bir rejim karşıü muhalefet hareketi yüriitüyor. Bu, eskiden beri varolan birözellikti kuşkusuz, ancak bugün rejim karşıtlığının simgesi olarak açıdan değerlendirilebilir." - Diyanet Işleri'nin Avrupa'daki örgütlenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? "Diyanet teşkilatının, daha doğrusu Diyanet Vakfı'nın yurtdışında ayn bir tüzelkişilik şeklinde örgütlenerek Türkiye Cumhuriyetı büyükelçiliklerindeki din ataşeleri vasıtaa ile koordine edilmesi. örgütlenmeleri aslında hem Türkiye Cumhuriyeti hem de Alman yasalan •"İslam devletinin perspektifi çok geniştir. Varatıcının yaratılana verdiği hak ve hukukun korunması için evrensel anlamda sorumluluk taşır. Ama Cemaleddijı Hoca bunu nasıl tanımlayacak bilmiyorum." • "Devleti ele geçirmeye yönelik çabalann böylesine öne çıkması, devlete yüklenen anlamın, misyonun büyüklüğünden kaynaklanıyor." • "DeYİetin küçültülmeye çalışıldığı bir zamanda, bütün hastalıklann başı olarak ya da çözüme giden bir yol olarak devletin öne çıkartılması bu yanlıştan kaynaklansa gerekir." işin neticelendirilebileceğini sanmıyorum. Sanınm devleti ele geçirmeye yönelik çabalann böylesine öne çıkması, devlete yüklenen anlamın, misyonun büyüklüğünden kaynaklanıyor. Devletin küçültülmeye çalışıldığı bir zamanda, bütün hastalıklann başı olarak ya da çözüme giden bir yol olarak dev letin öne çıkartılması bu yanlıştan kaynaklansa gerekir..." - Cemaleddin Hoca'nın arkasındakiler?.. •'Çok iyi bilmiyorum. Daha önce MSPileparalellik gösteriyordu. Daha önce Diyanet'teydi. Ardından Almanya'ya geldi, milli görüşü Kemalizme karşı birprotestoyu örgü'lüyor. Çok şey söyleniyor bu konuda. Ama ne derece ciddi olduğunu kestirmek oldukça güç. RP'nin seçim başansınm ardından, basının bu başanyı kamuoyunda mahkum etmek. birtakım çevreleri uyarmak amacına yönelik olsa gerek, Cemaleddin Hoca imajını öneçıkartarak birtakım yorumlara girişmesini bu sorunuzun değerlendirilmesi açısından manidar görüyorum. Türkiye'deki İslami hareİcet tartışılırken. sürekli olarak Suudi Arabistan. İran imajının ardından bir de Cemaleddin Hoca imajının gündeme getirilmesi de bu açısından ciddi bir sorun niteliği taşımaktadır. Müslüman kesim,yani camiler has evlat, üvey evlat şeklinde bölünmekte, devlet adeta cami cemaatini bölmektedir. Devlet, Türkiye'de yaptığı yetmiyormuş gibi. yurtdışında da dini denetim altına almak. hatta birtakım olaylar ve iddialarda ifadesini bulduğu şekli ile bir istihbarat elemanı gibi kullanma gayreti ile skandallara sebep olmaktadır. Devlet, bir vakıfgörüntüsü altında ve onun dini bir dernek şeklındeki uzanusı ile Alman yasalanna bağlı bir şekilde sivil görünümde resmi birtakım kuruluşlan örgütleme gayretindedir. Bu teşkilat gelecekte ciddi sorunlara sebep olacaktır. Devletin yasal organlan içinde yer almayan. yasal denetim mekanizmalannın dışında bir uygulama söz konusudur. Adeta Almanya'daki bu din görevlileri yurtdışında din kisvesi altındaki koruculardır ve amaçlan yurtdışındaki insanlan din adına denetim altına almak ve resmi ideoloji ilebanştırmaktır. Resmi ideolojinin korunmasıdır. Kuşkusuz bu yapı içinde yer alan dürüst insanlar vardır. Ancak sistemin varlık nedeni ve merkezi planlamanın masumiyetini kabul etmek aynı derecede kolay biriş değildir. Asker, sistemin silahlı bekçisi olacakür. İmamlar ve öğretmenler ise sistemin misyonerliği görevini üstlenecektir. Amaç ise İncil'e benzer bir Kuran, papaza benzer bir imam, kiliseye benzer bircamidir. Din, bireyin v icdanına hapsedilecek, cami ise dinin hapishanesi olacaktır. Hedeflenen, TSE damgalı bir İslamiyettir. Zaten zorunlu din dersleri ile amaçlanan da budur. İmamlara ödenen maaşda bunun içindir. Yine ben burada imamlanmızın ve öğretmenlerimizin şahsını tenzih ederim, rejimin onlar hakkındaki kastını ifade için bunu ifade ediyorum. Türkiye'ye yüklenen yeni misyonla ıjgili birgörevdir bu. Amerikano İslam ya da laik İslam diyebileceğimiz yumuşatılmış, yeniden üretilmiş, ayırt edici özellikleri yok edilmiş yeni piyasa İslamının Ortadoğu'ya ve Kafkasya'ya ve Avrupa'ya ihracıyla ilgili bir görevin parçası söz konusudur burada..." KONYA-EREĞLİ SOSYAL YARDIMLAŞMA DERNEĞİ Muhtelif dönemlerde Konya liselerinde öğretmen ve öğrenci ola- biriiği, beraberliği temin etmek, yardımlaşmayı sağlamak, yay- rak bulunanlar ile Konya'da; Konya dışında görevde bulunan Kon- mak, kültürel ve sosyal faaliyetlerde bulunmak gayesiyle ulaşabıl- yalıları; Konya'yı sevenleri bir araya getirme toplantılarımızın her diğimiz hemşerilerimizi bir araya getirme gayretini her yıl yıl tekrarlandığı ve bunun ananevi yılhk Konyalılar toplantısı hali- tekrariamaktayız. ne geldiği hepinizm malumlarıdır Bu toplarrtılara katılımları çoğattabilmek için; toplantı yerinin, za- Anadolu'nun göbeğinde yerleşik bulunan Konya'mızda ve ilim manının ve fiyat şartlarının uygun seçilmesine bağlı okjuğuna ina- irfan ocağı haline gelmiş bulunan asırlık Konya lisernızde; dün, bu- nan heyetımiz, 18 ARALIK 1992 Cuma günü saat 19iX3'dan itibaren gün ve gelecekte Konya'mıza, ülkemize hizmet etrniş. etmekte ve Boğaziçı'nin güzel bir yerı olan Baltalimanı'nda bulunan "GRAND edecek çok değerlı öğretmen, ışadamı, devlet adamı gibi büyük GAZİNOSU'nu sızlere lahsis ettirdi. şahsıyetler yetişmiş bulunmakta ve yetışecektır. Bu toplantımıza, amaçlarımız doğrultusunda çalışmalanmıza des- Konya'mıza, Konyalılara ve ülkemize hizmet etmiş bulunan bu tek veren tüm hemşerilerimizin ve dosttarımızın katılmasını diliyor, mümtaz şahsıyetler her zaman hatırlanmaya ve saygı duyulmaya sevgi, selam ve saygılarımızı sunuyoruz. değer bulunmaktadır. Yıllardan beri Konya'dan kopup gelen değerli hemşerilerimizi bir- EREGLI DERNEĞİ BAŞKANI birine kaynaştırıp kenetlemeye ve bir çatı altında toplamaya çaıı- Mak. Yük. Müh. şan bizler; BAYRAM CAMCI AJNMA Şubemiz onur başkaru, yiğit ve önder insan AKIN ÖZDEMİR'i öldürülüşünün 14. yılında saygı ile anıyoruz. ZİRAAT MÜHENDtSLERİ ODASI ADANA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU İÇEL İL TEMStLCtUĞİ 18 Arahk 1992 Cuma günü 13'te mezan başında anılacaktır. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ CanYücet Anlatıyop.-Hasan Ali Yücel, bugün 95 yaşında... Bu yaz, İstanbul'da "Çamlıbelde'de, havuz kıyısında, Can Yücel, Yaşar Çallı söyleşiyoruz. Can Yücel'e: - Hasan Ali Yücel'i anlat bize, diyorum. Çallı bir yan- dan portrelerimizi yapıyor... - Çok seviyorum onu, diyor Can Yücel, herrf bayağı güzeldi biliyor musun? Örneğin, buraya getir, burada mutlu olurdu. Devamlı, "Burayı nasıl genişletelim" der dururdu. Tertibe girerdi. "Bir'az daha iyi kooperatif ya- palım, bilmem ne edelim"; duramazdı ki. Bence kaytiol- dular onlar artık. Şimdi, memleketi düzeltmeden başka bir şey düşünemiyoruz. 1940lı yıllar, biz babamla kavgalıyız. Ben Demokrat Parti'yi tutuyordum. "Halk hareketi parti". Bununla kav- ga ediyoruz boyuna. Köy Enstitüsü möy enstitüsü dinle- miyorum. Bunun arabasına binmiyorum ben. Gidiyoruz sinemaya, bu "locaya git" diyor, ben yukanda paradide oturuyorum! - Ulan, benden utanıyor musun pezevenk! Ne kadar güzel iş yapıyorum ben! Yapma ulan, herkes beni sevi- yor iş yaptığımdan dolayı, sen mi sevmeyeceksin? Oğ- lum sevmeyecek! Biz kavga edip duruyoruz. (Can Yücel, bu arada Ismet Paşa'nın elini nasıf öptüğünü anfatıyor.) Sözü babasına getiriyor: - Boku bokuna, bir kalp sektesinden gitti herif! - Radyo dinliyormuş, güzel bir müzik varmış. Prof. Tevfik Sağlam da birlikteymiş. - Aptallar, gaz oldu demişler, buna gazoz vermişler, "iyi gelir" diye. Tevfik Sağlam'a bak! (Can Yücel, Çallı'- ya "Rengi bulaştırmadan resim yapabilir misin" diye soruyor, anlatmayı sürdürüyor kendi biçemiyle.) - Bu, Hasan Ali'nin bir numarası vardı! - Ne numarası vardı, çok numarası vardı da? - Bu, Cumhuriyet'te yazı yazıyordu. Bir de kendine gö- re "Eski bir öğretmen" diye bir numara çıkartmış. Hari- ka yazılar! - "Eski bir öğretmen" takma adı olduğuna göre Hasan Ali'nin olduğu biliniyor muydu? - Boyuna mektup geliyordu. Bütün Köy Enstitülülerle bağı kurdu. Bu, bayağı memnundu. Politikacı olarak yazı yazmaktan çok memnundu. Bülent Ecevit memnun de- ğil, halbukiyazabilir değil mi?Aman, ne kadar meronun- du yarabbi. Haa, keyfi şundan dolayı: Halkla ilişki kurulu- yor. Dün akşam Halit Çelenk söyledi ya, Tevfik Fikret'in "Aşiyan'ının açılışında yaptığı konuşmayı. Orada Rıza Tevfik varmış, o da konuşmuş. Sonra Hasan Ali konuş- muş. Tevfik Fikret, "Halk bellediğin yola yalnız gidecek- sin" der ya, bu da demiş ki: "Biz hak bildiğimiz yola halkla gıdeceğız." Çünkü önemli bir laf bu. Bu sosyal demokrasidir. (Halit Çelenk o zaman Hukuk Fakültesi'- nde öğrenci. Aşiyan'ın açılış toplantısını izlemiş. Can Yücel, daha sonra Hasan Ati Yücel'in CHP'den, Ulus ga- zetesinden ayrılış öyküsünü anlatıyor.) - iki yerden atılıyor, birincisi CHP'den atılıyor, ikincisi Ulus gazetesinden.,CHP'den 1950'de ayrılıyor. Ulus ga- zetesinde yazılar yazıyor. Yazıları yazarken Nihat Erim mi Kasım Gülek mi ismet Paşa mı neyse, "Sizin yazıları- nıztutmuyor" diyorlar. "Bunu kim söylüyor" diyor. (Yazı işieri Müdürü Münir Berik'e) Hâlâ anlaşılmadı. Nihat Erim mi Kasım Gülek mi? - Sorsaydınız? - Nihat Erim, "Hayır" dedi. Babam sordu. Nihat Erim, sonra geldi bizim Dragos'taki eve, oturduk, yemekyedik beraber. (Can Yücel, ressam ibrahim Çallı ile Hasan Ali Yücel'in ortak anılarını anlatıyor.) - Ressam Çallı bir gün Dolmahçe'den geciyormuş. 5arayın.karşısında bir köylü, neybesini yastık yapıp, ya- tıyormuş. Karşıya da kodamanlardan gelip gidenler var. Çallı, ayağıyla köylüyü dürtmüş: "Kalk ulan, demiş, uşakların geçiyor!" Çallı ile Arna- vutköy'de Rum lokantasında içerler, Bebek'te bülbül dinlemeye giderler. Bir de gurubu seyretmeye. Ve şar- kılar okurlar: "Sen bezmimize geldiğin akşam neler olmaz!" Hep görüyorum rüyamda, hep kavga ediyoruz! - Ne diyor? - O demiyor, ben diyorum. "Niye geberdin" diyorum. Aptallar 95 yaşına kadar yaşıyorlar! Türk Eğitim Derneği (TED) aşağı yukan hemen^ieryıl, yiltn eğitimcilerini seçer. Seçilenlerin ilki Hıfzırrahman Raşrt Oymen'di. Şimdiye dek 13 kişi seçildi. Bunların arasında ne Ismail Hakkı Tongunç, ne Hasan Ali Yücel var. Rauf Inan'ın sürekli isteklerine karşın olmadı bu. Bu yıl, dün Hasan Ali Yücel için TED'de biranma toplantısı düzenlendi. Demek, anımyasabildiler. Ben, Izmir'de Odalar Birliği'nin toplantısında olacağım. "Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim" şiirinde, Can Yücel şoyle diyor: "Hayatta ben en çok babamı sevdim./Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk/Çarpı bacaklanyla -ha düştü ha düşecek- Nasıl koşarsa ardından bir devrin./O çapkm babamı ben öyle sevdim. Bilmedi ki oturduğumuz semti./Geldi mi gidici hep, hepp acele işü-Çağın en güzel gözlü maarrf müfettişi./ Atlastan bakardım nereye gitti./öyle öyle ezber ettim gurbeti. Sevinçten uçardım hasta oldum mu,/40'ı geçerse ateş, çağırırlar Istanbul'a./Bi helallaşmak ister elbet, diğ'mi oğluylaî/Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu./Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu. En son teftişine çıkana değen/Koştururken ardından o uçmaktaki devin./Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar İçin/Açıldı nefesim, fikrim, canevim./Hayatta ben en çok babamı sevdim." BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 1/ Namık KemaJ'in bir piyesi. 2/ Argo- da kaçak ve yasak şeylerin saklandığı yer... Çeşitli dans ve oyunlaıdan oluşmuş sahne gösterisi. 3/ Bir sayı... Cömert. 4/ Beyaz ya da pem- be renkli çiçekler açan zehifli bir bit- ki... Tavlada bir sayı. 5/ Bir şeyin yapıl- masını yasaklama... Yaşamsal sıvı. 6/ Franz Kafka'nın ta- nınnuş bir romanı. 7/ Halk edebiya- tına özgü bir şiir türü... Eziyet. 8/ tlaç... Yapılann tasanmını gerçekleş- tiren kimse. 9/ tvedi... Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmekte kullanılan araç. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Aziz Nestn'in taşlamalannı iceren yapıtı. 2/ Bir çocuk oyunu... Gene- lev işleten kadın. 3/ ldare lambası. 4/ Bir nota... Kız evlat. 5/ Yapay... Vilayet. 6/ Bir işe gönlü olma... Bir- çok canhnın ya da nesnenin oluşturduğu topluluk. 7/ Roma- tizma ağrısı... Vaktinde kılınmayan namazı ya da tutulmayan orucu dinsel kurallara uygun olarak yerine getinne. 8/ Ayrilır- ken birbirine esenlik dileme... Bir renk. 9/ Uretim ve çekimdc sözcük kökleri değişikliğe uğrayan Arapcau Fransızca gibi dil- lere verilen ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle