Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 ARALIK1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
'Tophunve
Batıjılaşma'
• Kültûr Servisi - Os man
Hamdi'nin doğumunun 150.
yıb nedeniyle Türkiye
Ekonomik ve Toplumsal
Tarih Vakfı tarafından
üzenlenen "Osman Hamdi
Bey ve Dönemi"
sempozyumu Arkeoloji Müzesi
kitaphğında bugün saat
10.00-13.00 arasmda sürecek
birinci oturumun konusu,
Toplum ve Batılılaşma,
konuşmaalar ise Selim
DeringiL, Edhem Eldem,
Vasıf Kortun, Havva Koç,.
Neşe Yıldıran ve Mehmet Ö.
Altan, yöneten Semavi Eyice.
Saatl4.00'denl7.00'yedek
sürecek ikinci oturumun
konusu ise Sanat ve
Batılılaşma. Oturumu İsmail
Tunalı yönetecek, Filiz
Yenişehirlioğlu, Semra
Germaner, Zeynep İnankur,
Sema Öner, Ayşe Nalan
Yetişkin ve Zafer Toprak.
Doğumunun 150. yılında Osman Hamdi Bey'in babası Edhem Paşa'ya yazdığı mektuplardan kişiliği ve düşünceleri
Batı kültiirlü Osmaıılı yurteeveriırr.ıjr»* c-ı n r t i belirein şekil. Osmanlı İmpara- lenek ve ilkelerini sorgulamak toplumsal düzeni sorgulamaya Bey'in en önenP'özelliklerin- man Hamdi Bey Bağdat'taki önemli belge ol
İsmet
İnönü'yü
anma
• KültürServisi - İsmet
İnönü ölümünün 1
yıldönümünde çeşitli
etkinlıklerle anılacak.
Ankara Cumhurbaşkanlığı
ile İstanbul ve İzmir Devlet
Senfoni Orkestralan, cuma
gûnkü konserini İnönünün
anısına verecek. Çukurova
devlet Senfoni Orkestrası ise
25 aralık konserini İnönü'ye
ayırdı.
'LûküsHayat'
Ankara'da• Kûltûr Servisi- İstanbul
Beledıyesi Şehir
Tiyatrolan'nın ünlü oyunu
"Lüküs Hayat", üçüncü kez
Ankara'da. 27 aralık tarihine
dek Ankara Yükseliş Koleji
salonunda sahnelenen
"Lüküs Hayat" müzikalinde
Zihni Göktay, Suna
Pekuysal. Sezai Altekin, Alev
Gürzap. Argun Kınal, Birsen
Kaplangı, Ayşe Sankaya,
Necdet Yakın. Atacan
Arseven, Gülen Kıpçak,
Betül Anm. Ersun Kazançel.
Vildan Gürelman ve Bilge
Zobu rol alıyor.
Guns N'Roses
turnesi " •
• Kökûr Servisi- ABD'li
ünlü rock topluluğu Guns N"
Roses'ın oldukça hareketle
geçen Latin Amerika turnesi.
Rio De Janeiro'da olaysız bir
konserlesonaerdi.
Hayranlannın yoğun ilgisine
karşın, gittikleri heryerde
çılgın hareketleriyle resmi
yetkililerin "korkulu rüyası"
haline gelen Guns
N'Roses'un Rio'daki
konseri, beklendiği kadar ilgi
görmedi. Topluluğun Şili'de
, verdiği konser sırasında 150
kişi tutuklanmış. 15
yaşındakibirkızda
kalabahkta ezilerek yaşamını
yitirmişti.
EDHEM ELDEM
Bu bildiriye konu olan dokuz
adet mektup. 13 Temmuz 1869
ile 27 Nisan 1870 tarihleri arası-
nda Osman Hamdi Bey tarafı-
ndan babası Edhem Paşa'ya
yazılmıştır. Bu mektupjar Tan-
zimat sonra Osmanlı İmpara-
torluğu hakkında birçok ag-
dan son derece değerli bilgiler
vermektedir. Bu yazışmanın en
ilginç yönü herhalde Osman
Hamdi Bey'in şahsiyeti ve dü-
şünceleri hakkında verebileceği
ipuçlan olacaktır. Bu âçıdan
ahndığı takdirde, elimizdeki bu
belgeler, değişim içinde olan
İmparatorluğun aydın- ısla-
hatçı kesimin zihniyet ve ideo-
lojisine ışık tulabilecektir.
Gerçekten de bugün, sanatçı.
ressam, arkeolog, müzeci Os-
man Hamdi Bey, Osmanlı
İmparatorluğu'nun özellikle bi-
lim ve sanat dallannda batılı-
laşmasının ve modernleşmesi-
nin bir simgesi haline gelmiştir.
Halbuki daha otuz yaşına gel-
memiş Osman Hamdi'nin eli-
mizdeki bu belgelerden ortaya
çıkan karakteri ve ilgi alanlan
oldukça farklıdır.
İdealist ve romantik
Her şeyden önce, sanatçı ve
arkeolog olarak ün salacak bu
kişinin bu alanlara ilgisi son de-
rece yüzeysel bir şekilde belir-
mektedir. Vilayetteki idari gö-
revinin ve genel olarak İmpa-
ratorluğun bu ücra köşesinde
karşılaştığı yeni ve ilginç olay ve
gerçeklerin onu sanat faaliyet-
lerinden ahkoyduğunu veya en
azından diğer konulann önemi
yüzünden, mektuplarda bun-
İardan fazla söz edemediğini
tahmin etmek daha doğru ola-
caktır. Osman Hamdi Bey'in
sanatçı ruhunun başka şekiller-
de ortaya çıktığı aşikardır.
Bunlann başında da coşkuyu.
idealizmi. romantızmı yansılan
üslubundan söz etmek gerekir
belirgin şekil. Osmanlı İmpara-
torluğu'nun karşılaştığı dış teh-
ditlere karşı şiddetli tepkileri-
dir. Mılliyetçilik meselesinin
yanında. Ösman Hamdi Bey'in
din konusundaki görüşlerinin
de önemli bir rol oynadığı gö-
rülmektedir...
Gelenekçiliğe karşı
Osman Hamdi Bey'in gelene-
ğe karşı çıkan son derecede mo-
dem ve ıslahatçı tutumundan
dolayı büyük bir çelişki olarak
algıladığı anlaşılan İslam ge-
lenek ve ilkelerini sorgulamak
ve bazen şiddetli bir şekilde
eleştirmek maksadıyladır.
Bu modernizm ve gelenek
karşıtlığj Osman Hamdi Bey'in
iç politika ve toplumsal analiz-
lerinde en belirgin bir şekilde
ortaya çıkmaktadır. Osmanlı
idaresine karşı olan tutumu bü-
yük ölçüde sorgulayacı ve eleş-
tirici bir hal almaktadır. Devlet
erkanını rahatlıkla suçlamakta
ve böylece devletin idaresine
karşı açık bir şekilde cephe al-
maktadır. Bu saldınlar onu
toplumsal düzeni sorgulamaya
kadar götürebilmektedir: 29
Ağustos 1869 tarihli mektu-
bunda - mektıifplannın çoğun-
da olduğu gibi- Devletin üst ka-
demelerini sorgulamak]a yetin-
meyip, vilayet düzeyindeİci im-
tiyazlı zümreleri- şeyhleri. vakıf
mütevellilerini- kokuşmuşlukla
ve halkı ezmekle suçlamak-
tadır. Bunun da ötesinde,
halkın ıdarenin gücünü kabul
etmekte gösterdiği şekilriliği de
önemli ölçüde eleştirmektedir.
Nihayet. Osman Hamdi
Bey'in en önenflP'özelliklerin-
den olan modernist ' pozitivist
bakış açısını vurgulamak gere-
kir. Bunun en çarpıcı gösterge-
lerinden biri de kullanmakta ol-
duğu "modern" terminolojidir.
Çalışmaya ve faaliyet duyduğu
ve birçok yerde ifade ettiği hay-
ranlık (Raif Efendi, Mesud Bey
ve Midhat Paşa hakkında) tapı-
nma derecesine vararak, aynı
şekilde reformist / modernist,'
pozivist şahsiyetinin önemli bir
parcasını oluşturmaktadır.
Ortaya çıkan şudur ki. Os-
man Hamdi Bey Bağdat'taki
deneyiminde kendi idealleri ile
Osmanlı gerçekleri arasında
büyük bir uyuşmazlığa ve çatış-
maya taruk olmaktadır...
Osman Hamdi Bey basit bir din
düşmanlığmdan çok, önemli
bir parçasını dinin oluşturduğu
gelenekçiliğe karşı şiddetli
tepkisinden dolayı böyle bir tu-
tum izlemektedir.
Görücü usulü evlenme
27 Nisan 1870 tarihli son
mektubu bu bakımdan en
Sanatçı ve bilimadamı olarak sonradan ün salan bu ki-
şinin genç yaşmda daha siyasi ve toplumsal konulara
eğilmiş olması belki de bu mektuplaşmanın en ilginç
yanını oluşturuyor.
(Osraan Hamdi kızrvia solda, İbrahim Çallı'nın vaptığı Osman Hamdi portresi yukanda)
Mmivetç.vevata
nper^e7 OSMAN HAMDİ BEY'IN BABASI EDHEM PAŞA'YA MEKTUBU ***>,. 2\ı.\an 1870
Tecrübesızliğini büyük ölçü-
de örten ve unutturan birçok
meziyet, Osman Hamdi Bey'in
asıl karakıerini oluşturmak-
tadır. Bunlann başında da siya-
si ve sosyo-ekonomik saptama-
lannda çarpıcı denebilecek ni-
telikte bir görüş ve çözümleme
yeteneği ile duygusal olmakla
beraber son derece de gelişmiş
bir milliyet ve vatanperverlik
şuurunu saymak gerekir.
Sanatçı ve bilimadamı olarak
sonradan ün salan bu kişinin
genç yaşmda daha siyasi ve top-
lumsal konulara eğilmiş olması
belki de bu mektuplaşmanın en
ilginç yanını oluşturmaktadır.
Osmanlı Devleti'nin birçok so-
runla karşılaştığı bu dönemde
Osman Hamdi Bey'in tutumu
son derece idealist ve açıktır. Bu
idealizm ve bilinç gözönünde
tutulursa. daha çok siyasi top-
lumsal açıdan ıslahatçı bir gö-
rünümü arzeden Osman Ham-
di'nin sonradan daha apolitik
bir kariyere yönelmiş olması
şaşırtıcı bile sayılabilir.
Vatanperverliğinin aldığı en
cok kıymetli pederim
Hfr şeyden önce. geçen hafta size bah-
settiğim iş başka bir hal alıyor. Dolayısıyla
hala hiç birşey yapılmış değil. Son mektu-
bıanu hiç olmamış savın. Daha sonra ne
olacağutı söylerim.
Geçen avııı 29 'u tarihli müşjik mektubu-
nuzu aldım. Bu mektubun sonunu lam
anlamadtğımı gizleyecek değilim: "Bana
erkek kardeşlermin her birine bir eş vere-
bilmemi temenni ettiğini yazıyorsun ve
bunu Galib'in izdivacmı kasteaereK söylü-
yorsuıı. Ve kendi şahsını unutuyorsun.
Baba evinde hepiniz \eteri kadar iyi büyü-
lülmediniz nü? Torunlarım niye aynı şekil-
de biiyütülmesin? Sorarım sana''. Kıymetli
pederim. asılben size sormak cüretini bul-
mak ısterim. Zira gerçekten evimizde to-
nmlarımzm iyi büyütülmeyeceğini söyledi-
ğimi \eya yazdığmn hatırlamıyorum.
Kardeşîerimin her birine bir eş verebil-
meniz temnnime gclince, şerefım üzerine,
tamamen samiıni \e özellikle ard niyeısiz-
di. tek kelimeyle dileklerimin ifadesi, dilek-
lerimin fotoğrafıydı.
Müsfikpederim, bana "Ve kendmiunu-
tuyorsun" diyorsunuz. hangi konuda ve ne
zaman kendimi unutmadım ki? Bu tasasız.
kaletıder. hafîf. ne isterseniz olmaktır, ama
neyaparsmız kendimiböyle iyibuluyorum.
-insan islediğini elde edemeyince elindekiy-
le yetmmelidir- zaıen soğukkanlılıkla ken-
diadetlerimizegöre evlilik yapmak tan aciz
olduğumu ilan ederim. Yani annemin ve
teyzemin genç kızın burnu veya gözleri
hakkında vapacakları tasviregöre. Demek
istivorum ki evlilikte güzel çizılmis bir bu-
rundan. kalp şeklinde bir ağızdan, zarifbir
şekilde elbisemin eıeğmin öpülmesinden
veya bir fincan kalnegetirilmesmden bam-
başka bir şey ararım.
Sevgiliailem ve birkaç diğer aile haricin-
de. kıymetli pederim, etrafmıza bir göz
atın! Ailelerde ne görüyorsunuz? Kokuş-
muşluk. ahlak bozukluğu. kavga, boşan-
ma. kölelik onları lalan ediyor, odaliklar
manevhatlarım bozuyor. Kadın kocasma
itaat etmiyor, koca karısmı saymıyor.
Koca kendi alemindeyken. karısı da kendi
yolunda. Hiç bir zaman elele vermediler.
Hiç bir zaman bir aile teşkil etmediter. Ço-
cuklar ihmal edilmiş. Anne onları hiç bir
zaman düşünmemiş. Kendini hala menkul
malsanan kölenin elmde. bu zavallı yavru-
lar manasız bir hayat sürüyorlar; bu arada
anne mesire yerlerine gidip laşıdığı ama
nefret ettiği ismi çamura buluyor. Ve hütün
bunlann sebebiyozlaşmış adeılerimizdeer-
keğin kadın alırken gözlerini kapatmasını
gerektiren gülünç bir anüaşmadır. Bu ant-
laşmaya göre evlilik kadinın ve erkeğin hür
nzasından değil. aile büyüklerinin rmtvafa-
katmdan kaynaklanniasıdır.
Bu şartlardafıkirlerinizipaylasan, hisle-
ri sizinkilerle uyumlu olan bir kadın bul-
mak raslantıya kalmıs, zor bir şevdir.
52 kağıttaki tek maça asıdır. Ne mutlu
onu açan kişi.
Dikkaünizi çekerim, kıymetli pederim,
artık Müslümanların adetleri olmayan
adeılerimizi bu şekilde yıkarken diğer ta-
raftan Avrupa adetlerini yücellmiyorum.
Onlara da çok tenkidim var. mamafih söy-
lemem gerekir ki onları sadece şundan do-
layı tercih ediyorum ki umumiyetle ancak
evlilik dışında ahlak bozukluğu. kokuşmuş-
luk ve ahlaksıztık görülû'yor. Zenginlerin
elinin altında ve meşru karılarının yanında
sayısız genç cariyeler vok ve gayr-ı meşru
ve gayr-ı kanuni ilişkilerde bulunuyorlarsa
bunu sokaktafahişe tabir edilen hür ve do-
layısıyla kanun dışı kadınlarla yapıyor.
Dikkatinizi çekerim, sadece büyükler-
den. zenginlerden bahsediyorum, halkıan,
esnaflan değil-burjuva ailelennin hepsi,
özellikle Almanya'da, hemen hetnen ku-
sursuzdur.
Bizintkilerden bahsetmedim. zira son
derecede üzücü. Bir cuma günü camiye gi-
din. esnafa, bir ülkenin tek zenginlik kay-
nağı olan burjuvaya baktn: paçavralar
içinde, zavallı, acıma hissi uyandırjm bir
gölge haline gelmiş. Sanayi yok, ticaret
vok, hiç(birşey yok)! sadece sabır dolu bir
kaaercilik! Herşey Allah'tan geliyor; dük-
kan diye kullandığı yarı yıkık bir barakaya
gidip soyulmuş buluyor-Allah vergisi- evi
olan bir kulübeye dönüp alevler içinde
buluyor-gene Allah vergisi- ve hiç bir za-
man idareden kaynaklanmıyor! İşte esnaf,
işle vergi mükellefi. işte halk.
Bu görüntüyü bitirmek için sadecefakir-
liğin. sankifukaranın sayısmı artırmamak
için. zavalhlan gerçekleşıirmeye mecbur
etliği inanılmaz adetteki çocuk aldtrmalar-
dan bahs etmem yeterli olacaktır.
Tanrıya binlerce şükürler olsun ki bu ka-
dar istisnai kusursuzluktaki bir evliliğin ve
hiç bir zaman kokuşmuşluğun girmemiş ol-
duğu. ancak kutsal bir ahlakın görüldüğü
bir evin ürünüyüm. Torunlarınızın bu evde
iyi büyütülmeyeceğini asla düşünmem.
Keşke bütün Türk aüeleri mensup olma
şerefıne nail olduğum aile) e benzeseler.
Elveda, kıymetli ve iyipederim, inanın ki
ailem hakkında yüce fikirlerim var ve
kanımm son damlasına kadar ona aidim ve
sizleri, hepinizi, kendimden çok seviyorum.
Oğhmuz
O. Hamdi
önemli belge olarak ortaya çı-
kmaktadır. Diğerlerinin aksine,
bu mektup tamamen şahsi fi-
kirlerini kağıda döktüğünden
dolayı özel bir önem taşımak-
tadır. Osmanlı toplumu ve gele-
neklerine karşı şiddetli saldın
ve eleştirilerin yer aldığı bu bel-
gede Osman Hamdi Bey temel
olarak gördüğü bazı sorunlan
sıralamaktadın görücü usulüy-
le evlenme ve yaratüğı yozlaş-
malar, toplumun geleneksel
katmanlannın gelişmesini önle-
yen atalet. kadercilik ve kokuş-
muşluk. Bunlann karşısında
objektif davranmaya çabala-
masına ve dolayısıyla Avrupa
yaşantısının da mükemmel ol-
madığını vurgulamasma rağ-
men, Osman Hamdi Bey'in zih-
ninde beliren model ister istc-
mez ortaya çıkmaktadır: "he-
men hemen kusursuz" olan
orta sınıf- burjuvazi ve özellikle
Alman burjuvazisi.
Mektuplardan ortaya çıkan
Osman Hamdi, imajı şüphesiz
karmaşıktın coşku ve gençlik
ile şaşırtıcı bir olgunluk arası-
nda gidip gelen bu şahsiyeti ke-
sin bir şekilde tanımlamak zor
oldugu kadar bir bakımından
da lüzumsuzdur.
Osman Hamdi Bey'in şah-
siyetinde bir "kimliİc krizi"-
nden sözetmek mümkün mü-
dür? Ressam Osman Hamdi'nin
- genellikle olumsuz bir şekilde-
oryantaüst tanımlanmasının
altında yatan da bu değil midir?
Kanımızca, ikilemden bahset-
mek zordur. Eğer Osman
Hamdi Bey'e kültürel ve entel-
lektüel bir "milliyet" atfetmek
gerekirse, bunun ikili veya çift
bir rnilliyetten çok, Avrupai bir
nitelik olacağı muhtemeldir.
Dogu- Batı ikilemi
Duygusal olarak kesin bir
Osmanlı milliyeti ve vatanper-
verliğinin yanında. kültürel
bağlar anlamında batıya tam
bir uyum, batı değerlerini lam
olarak benimseme söz konusu-
dur. Osman Hamdi'yi dönemin
diğer aydınlanndan ayıran te-
mel farklılık da budur.
Unutmamak gerekir ki, batılı-
laşma sürecinde Osman Hamdi
Bey birinci değil, ikinci nesildir.
1869'da Paris'ten aynlma-
mak için gösterdiği çaba, "bu-
gün Avrupai bir şehirdir" dedi-
ği Bombây'e konsolos tayin
edilmekten duyduğu sevinç (20
Nisan 1870), Osmanlı toplumu
ve idaresi hakkındaki eleştirile-
ri, gelenek ve yaşanüsı en derin
inanç ve ilkeleriyle çaüşan bir
toplumda yaşamak zorunlulu-
ğun verdiği rahatsızlığın bir ifa-
desi değil midir?
Bu anlamda, 1869- 1870 yıl-
lannda siyasi ve toplumsal ha-
yatla bu denli ilgıli olan bir in-
sarun idari kariyerini terk edip
kendini gittikçe sanat ve bilime
adaması bir bakımdan düş kı-
nkhğına uğrayıp vatanperverli-
ğini daha "korunmuş" bir orta-
ma kaydırma çabası olarak de-
ğerlendirilebilir.
Ediıem Eldem'in 1990 yılın-
daki Osman Hamdi Kongresi'-
nde sunduğu bildiriden derlen-
miştir.
Osman Hamdi yaşamının büyük bölümünü Eskihisar'da geçirmişti
Çam ve selvilerin gölgesinde
ERDEM YÜCEL
Osman Hamdi
Bey'in kişiliği, sa-
natı, yetiştiği ortam
ve müzeciliği uzun
uzun tartışıldı, bu
konuda çeşitli ince-
lemeler yapıldı.
araştırmalar ya>ı-
mlandı. Ancak Os-
man Hamdi Bey'in
yaşamının büyük
bir bölümünü geçir-
diği Eskihisar'dan
yeterince söz edil-
medi.
Osman Hamdi
Bey Eskihisar'ı ilk
kez, babasının Geb-
ze'de bulunan. an-
cak günümüze ula-
şamayan konağı-
ndan tanımıştır. Bu
şirin yöreyi öylesine
sevmiştir ki, 1884
yılında köyün batı
kıyısına resimhane-
sini, kayıkhanesi ve
müştemilatı ile bir-
likte yah-köşkünü
yaptırmıştır. Os-
man Hamdi Bey, bu
güzel yalı-köşkü-
nün doğal çevreye
ayumunda en
küçük detaya kadar
ilgilenmiş, iki katlı
köşkün ahşap kapılannı, tablo-
lan kadar değerli resimlerle be-
zemiştir.
Osman Hamdi Bey yaşamının
yirmi altı yıhnın yaz aylannı Es-
kihisar'da gecirmiştir. Müzeci-
ler, sanatseverler başta olmak
üzere pek çok kişinin aklına ta-
kılan bir soruyu yanıtlamakta
yararvar:
Osman Hamdi Bey'in Eski-
hisar'ı seçmesinin nedenleri ne
O S M A N H A M D İ M U Z E S I - Osman Hamdi'nin ölümünden sonra söy-
lentiye göre, sefere çıkan Osmanlı ordusunun askerleri Osman Hamdi'nin evinde ısınmak için
tablolarını yakmış. Daha sonra çok harap duruma gelen ahşap köşk ve resimhanesi 1945 jılin-
da yanmış. 1987 yılında restore edilerek törenle tekrar ziyarete açılan müzede gelir sağlamak,
amacıyla bahçeye dans pisti yapılmış, masalar konarak çay servisine açılmış. Şimdi resim atöl-
yesinin kapısı kilitli ve içi boş. Alt kat çeşitli toplantılar için kullanılıyor. (ZAFER AKNAR)
olabilir?
Kuşkusuz, bu soruya verile-
cek ilk yanıt Türk müzeciliğinin
kurucusu Osman Hamdi Bey'-
in eski eserlere olan sevgisidir.
Öte yanda Gebze ve Esİcihısar
bu yönden hem bakir hem de
zengin bir yöredir.
XIX. yüzyılda bu yöre gez-
ginlerin ilgisini çekmış ve bunu
peşpeşe yapılan arkeolojik
araştırmalar izlemiştir.
Gebze ve Eskihisar'ın zengin
tanhi. günümüze ulaşan yapıla-
n. kalıntılannın yani sıra sakin
ve huzur dolu ortam kanımızca
Osman Hamdi Bey'i Eskihi-
sar'a çekmiştir.
Ölümünden sonra vasiyeti
üzerine hayattayken pek sevdi-
ği Eskihisar'daki köşkünün ar-
kasındaki çam ve selvilerle göl-
gelenen yere gömülmüştür. Bu
arada mezannın üzerine de
isimsiz bir Selçuklu mezar taşı
dikilmiştir.
Osman Hamdi Bey'in Eski-
hisar'ı seçimindeki nedenler ve
bu şirin köy ile olan ilgisine kı-
saca değindikten sonra akla ge-
len bir başka soruyu sormanın
bilmem yaran var mı?
Osman Hamdi Bey günü-
müzde yaşamış olsa idi, acaba
bugünkü Eskihisar'ı yine seçer-
miydi?
Osman Hamdi Bey'in torunu Cenan Sarc anlatıyor:
Yaşamayı seveıı bir iıısamııış
Kültür Servisi - Osman
Hamdi'nin, Fransız asıllı ikin-
ci eşi Naile Hanım'dan torunu
Cenan Sarc, dedesini hiç gör-
memiş. tanımamış. Cenan Ha-
nım büyükannesinin Fransız
olduğunu belirttikten sonra
orçun Türklere ne kadar
uyumlu ve yakın olduğunu an-
latıyor: "Fransızlar İstanbul'u
işgal ediyor, uzaktan top sesle-
ri duyuluyor. Fransız general
'Korİctunuz mu hanımlar?' di-
yor. Büyükannem, Bir Türk
kadını hıçbir şeyden korkmaz'
diye cevap veriyor. Oysa
kendisi de Fransız."
Cenan Sarc, İÜ eski rek-
törlerinden Prof. Ömer Celal
Sarc'ın eşi. Dedesi Osman
Hamdi'ye dair sadece, büyük-
lennden dinledıği anılan var.
"Babası Edhem Paşa dedemi
Fransa'ya hukuk eğitimine
göndermiş. Dedem. daha önce
Fransa'da eğitim için giden
babasının kaldığı pansiyonda
kalmış.
Pansiyonun sahibi, Edhem
Paşa'ya yazdığı mektupta şöy-
le diyor: 'Efendim siz disiplin-
Ii, usluydunuz. Osman Hamdi
sizin gibi değil, para istiyor,
özgürlük istiyor.' Dedem bir
mektubunda da babasından
fes takmama izni istiyor. Pa-
ris'te fesle dolaşırken herkesin
kendisine baktığını, artık fes
takmayı istemediğini söylü-
yor. Bu mektubun cevabını.
babasının izin verip vermedi-
ğini bilmiyorum."
Cenan Sarc, Osman Ham-
di'nin hukuk derslerini ak-
satlığını, bunun da yine ba-
basına gönderdiği mektuplara
yansıdığını anlatıyor. Son de-
rece dısiplinli biri olan Edhem
Paşa'nın mektuplarda oğlu-
Cenan Hanım ve büyükannesi Naöe hammm, Osman Ham-
di tarafından yapılan tablosu
nun çok para harcamasına
karşılık, "Neden bu kadar çok
sarf ediyorsun" diye sorduğu-
nu. Osman Hamdı'nin ise
"Ben parayı eldiven almak
için istemiyorum. Resim için
harcıyorum. boya almak
için.." diye karşılık verdiğini
belirten Cenan Hanım, bu dö-
nemde, ailenin Osman Ham-
di'nin "haylazhklan" ve mas-
raflan yüzünden oldukça zor-
landığını ifade ediyor.
Sonunda babasının kesin is-
teği üzerine İstanbul'a dönen
Osman Hamdi. "Babacığım
sizin isteğjnize tabii ki uya-
cağım. Dönüyorum. ancak
yine gideceğim. Resim mek-
tupla öğrenilmez, oralarda
bujunmak gerekir" diyor.
İstanbul'a döndükten sonra
Mithat Paşa ile Bağdat'a gide-
rek devlet hizmetine başlayan
Osman Hamdi'de belirgin
değişiklikler görülüyor. Ba-
basına yazdığı mektuplarda,
memleket meseleleriyle olduk-
ça ilgili oldugu dikkat çekiyor.
Cenan Sarc. Osman Ham-
di'nin ailesine bağb, çocuk-
ianyla yakından ilgilenen bir
baba ve dede olduğunu belirti-
yor: "'Her hafta bir gün müzik
toplantısı düzenlenirmiş. Ço-
cuklann her biri bir enstrü-
man çalarmış. Yaşamayı se-
ven, hayat dolu bir insanmış.
Eskihisar'da oturduklan za-
man haftada bir gün İstan-
bufa iner, inerken de çoluk-
çocuk herkesin siparişini
alırmış, defter kalem.. Sonra
dönüşünde, arabayla uzaktan
görününce çocuklar koşuşur,
o da ayağa kalkar paketlen
sallarmış.."
Cenan Hanım, Osman
Hamdi'nin zamanın ilerisinde,
varatıcı bir insan olduğunu,
döneminde sanat eğitimi adı-
na neredeyse hiçbir şey yok-
ken birçok mücadeleden son-
ra okul ve müzeyi kurduğunu
söylüyor "Güzel Sanatlar
Mektebi açılmış, ama model
yok heykel için, model bulun-
muyor. Bütün aile model ola-
rak kullanılıyor, eller, kollar
alçıya ahnıyor. Bunlar kul-
lanılarak öğrenciler resim ya
da heykel yapıyor."
Cenan Hanım'ın anlattığı
bir olay. Osman Hamdi'nin
kişiliği hakkmda yeterince fi-
kir veriyor: "Osman Hamdi
misafır ağırlama>ı seven biri.
özellikle de Fransa'da eğitim
gördüğü için yabancılarla
yakın ilişki içinde. Yabancılar
sık sık Osman Hamdi'nin
evinde toplanıyor.
Devir ll.Abdülhamid devri
olunca tabii ki bu durum göze
batıyor ve Osman Hamdi'nin
peşine bir "hafiye" takıyorlar.
Hafıye yalının yanında balık
tutuyor, bir yandan da gireni
çıkanı gözlüyor. Osman Ham-
di bir gün dayanamayıp ses-
leniyor, 'Orada üşüyorsun gel
biraz ısın bari..' Sonunda hafi-
yeyle ahbap oluyor, adam-
cağızla ilgileniyor, yedirip içi-
riyor."