15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3KASNM1992SAU CUMHURIYET SAYFA EKONOMI Kahveci'nin kaçak önleme önerisi •ANKARA(ANKA)- ANAP İstanbul Milletvekili Adnan Kahveci, petrol kaçakçıhğmın "çok kolay" önlenebileceğini belirtcrek Petrol Ofisi'nin "marker" '<işaretleyici) uygulamasına ^eçmesini istedi. Kahveci, dünyada uygulanan "marker" (işaretleyici) yöntemi ile hangi istasyonun kaçak ya da sahte yakıt kullandığının belirlenebileceğini söyledi. Markerli akaryakıt sayesinde r kaçağın anında saptanabileceğini ifade eden Kahveci şunlan söyledi: "Petrol Ofisi'nin bu uygulamayı başlatmarnası sonucu Türkiye, tahminim yılda 10-15 triîyon lira gelir kaybına uğramaktadır." Alûminyuma Londra zammı •SEYDİŞEHtR(AA)- Konya'run Seydişehir ilçesinde kurulu Etibank'a 1 ait tesislerde üretilen külçe alûminyuma zam yapıldı. Yeni düzenlemeyle külçe alüminyumun kilosu 11 bin 5941iradan 11 bin 658 liraya yükseltıldi. Yetkililer. fıyat ayarlamasının Londra metal borsasmdaki hareketten kaynaklandığını ve zamlı satışlara başlandığıru -söylediler. MPM'den • ANKARA(AA)-Milli Aodüktivite Merkezi'nce (MPM) toplu gıda tüketimi yapılan kuruluşlann personeline şişmanhk ve Jjeslenme konusunda 4 Ifcünlük seminer verilecek. MPM binasında yann başyayacak olan seminere ,,Hacettepe Üniversitesi Şağhk Teknik Yüksek Okulu öğretim üyeleriyle MPM uzmanlan konuşmaa olarak katılacaklar. Denizciik şektörüarayış İçinde >m MERSİN (AA) - Deniz ticaretinde yaşanan krizin aşılabilmesi için Türk 'bayraklı gemilere uygulanacak ayn bir acentelik hizmetleri ücret tarifesinin en kısa sürede yürürlüğe ginııesi istendi. Mersin Deniz Ticaaret Odası (MDTO) Genel Sekreteri Ataman Çukurova, AA muhabirine yapüğı açıklamada, Türk bayraklı gemilere ilişkin herhangı bir tarife bulunmaması yüzünden, deniz ticaretinde 'tam bir karmaşa ortamı'mn hakim olduğunu öne sürdü. TrakyaKöyAŞ kunıldu • KIRKLARELt (AA) - Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ve Çanakkale Köy-Koop ile İstanbul Süt Koop temsilcileri Kırklareli'nde şirket anasözleşmesini imzaladılar. Trakya'daki Köy-Koop Birlikleri Kırklareli'nde bir araya gelerek Trakya Köy ÂŞ adında bir anonim şirket kurdular. Aylardırön kuruluş çalışmalan devam <den Trakya Köy AŞ ülkemizde bölge birlikleri »rasında kurulan öncü bir kooperaüf şirket. YıMa150biniş kazası jüANKARA Eiye'de iş kazalan niyle meydana geleu tşgünü kaybının grevler rüzünden meydana gelen cayıptan daha fazla olduğu jehrlendi. Gazi Üniversitesi Cazalan Araştırma ve Önleme înstitüsü tarafından yapılan 5İr araştırmada, Türkiye'de fcılda ortalama 150 bin iş kazasınm meydana geldiği ve bu kazalarda 80 bin işçinin sakat kaldığı kaydedildi. Müteahhittep ters düştû •ANKARA(UBA)- Müteahhit kuruluşlan, ayn bir "müteahhitler odaa" kurulması konusunda birbirlerine ters düştüler. Türkiyeresmisektör müteahhitleri işveren sendikası Türk-İnsa ile Etim-Se, öteden beri müteahhitlerin Türkiye Odalar Birhği'nden aynlıp ayn bir oda çatısı altında örgütlenmelerini savunurken Türkiye İnşaat ve Tesisat Müteahhitleri İşveren Sendikası (Intes), ayn bir oda fikrine karşı çıku. Ruslar bir günde 2 bin dolarlık ilaç ve kozmetik aldılar Eczacıbaşı'mu eczanesi yok sattı Mac Donald's, Lafayette gibi dünyaca ünlü markalann ürünlerine hücum eden Ruslar, Moskova'da açılan ilk Eczacıbaşı Drugsto- re'un kapısında da kuyruk olunca, beklene- nin iki katı satış yapıldı. BÜLENT KIZANLDC Rusya'daki kuyruklara bir yenisi eklendi. Serbest piyasa ekonomisinin sembolü saydıkla- n Mac Donald's, Lafayette gi- bi dünyaca ünlü markalara ade- ta tapan ve mağazaların kapı- sında saatlerce beklemeyi göze alan Rus halkı, geçen hafta so- nu Moskova'da bir kez daha çağ atladı. tlaçtan kozmetiğe, temizük ve tüketim mallanna kadar her türlü sağhk ürününü bu ülkede alışılmadık biçimde bir arada sunan Eczaabaşı Drugstore, kınk dökük eczanelerin boş raflanndan bıkan Moskovah- lann hücumuna uğradı. Ruble ile ahşveriş yapabılme avan- tajını sonuna kadar kullanan Ruslar. Eczaabaşı "eczane- market"' zincırinin ilk halkası olan mağazanın kasasına, daha ilk gün, beklenenin iki katına varan 2 bin dolar karşılığı hası- lat bıraktılar. Eczacıbaşı Drugstore'un açıiışına katılmak üzere, hol- dingin ılgıli genel müdürleri.ve bir grup gazeteci ile birlikte Öz- bekistan ve Kazakistan üzerin- den Moskova'ya giden Nejat Eczaabaşı ile Şakir Eczaabaşı. gerek devlet yetkilileriyle yap- tıklan görüşmelerde. gerekse basın araahğıyla kamuoyuna yaptıklan açıklamalarda "Bun- dan sonra buradayız" mesajı verdiler. Beş yıllık çalışma Holdingde ilaç grubunun başında bulunan Şakir Eczaa- başı, Rus tüketicisine ulaşma çabalannın 5 yıl sürdüğünü, olayı sadece ilaç satışı olarak görmediklerini, bundan daha önemli organize bir dağıtım ve satış örgütü kurduklannı ve böylece bu ülkede üretim yapa- bilmenin yolunu açtıklannı an- latü. Eczaabaşılar, üretimin ilk basamağı sayılan ve ocak ayın- da faaliyete geçecek olan öz- bekistan, Kazakistan ve Rus- ya'daki ambalajlama tesisleri- nin protokoUerini de, gezi sı- rasında ilgili ülkelerin sağlık ba- kanlan ya da sağlık bakan yardımcılan ile imzaladılar. Şakir Eczaabaşı 80'e yakın Moskova seferini başanyla kapattıklannı be- lirten Nejat ve Şakir Eczacıbaşı, Rus yetkilile- riyle yaptıklan görüşmelerden 'artık burada biz de vanz' anlamına gelecek mutlu bir çeh- reyle aynldılar. Şimdi sıra ilaç üretiminde. luluk üstlenen Cem Tezelman, Cem Çolakoğlu, Emre Somer, Ali Mamçu, Bülent Evrenol ve Nigar Banş'tan oluşan genç kadro, Rus ve Türki cumhuri- yetlerdeki sağlık bakanlığı yet- kililerinin olduğu kadar holdin- gın kurucusu Nejat Eczaa- başı'nın da gözdeleri. Holding bu gençlere ortalama 2 bin do- lar aylık ücret ödüyor. Nejat Eczacıbaşı. bu gençlere ve diğer tüm Türk özel şirketlerine bu- yük destek verdiğini belirterek, Türkiye'nin Moskova Bü- yükelçisi Volkan Vural'ın ba- şandaki katkısını da her fırsatta dile getirdi. tçişJeri Bakanı tsmet Sezgin ile Büyükelçi Volkan Vural, Eczacıbaşı'nın mutluluğunu payiaştılar. ilaan ruhsaüru almalannın 2,5 yıl kadar sürdüğünü. bu süre içinde Rusya Sağlık Bakanlığı'- nın kilit noktalardaki yetkilile- rini Türkiye'ye davet ederek te- sisleriru gezdırdiklenni ve gü- venlerini kazandıklannı anlattı. 23 uluslararası firmanın ilaç- lannı üretmek için lisans anlaş- malan bulunduğunu belirten Şakir Eczaabaşı, Procter and Gamble'nin de kurduklan pa- zarlama organizasyonu nede- niyle ürünlerinin Rusya'daki satış yetkisini kendilerine verdi- ğini kaydetti. Şakir Eczaabaşı, Türk gaze- tecilerine yaptığı açıklamada. "Pazann büyüklüğüne göre ka- bul edilebilir riskler de üstlen- dik" dedi. Kazakistan'a 12 mil- yon, Özbekistan'a da 8.5 mil- yon dolarbk ilaa parası sonra tahsil edilmek üzere konsinye anlaşması ile verdiklerini. Rus- ya'da ise bu şekilde 1 milyon dolar civannda mallan bulun- duğunu anlatan Eczacıbaşı, "Rusya'da ilacın yüzde 30'u merkezi idarenin dışında saülı- yor. Belediye eczanelerine ve bazı özel eczanelere satış yapı- yoruz. Dolar olarak aksatma- dan ödüyorlar.Sadece Mos- kova'da 520 eczane var. Aldık- ları malı ödedikçe tabi kredibi- liteleri artacak. Bu yıl sonuna kadar Rusya ve Türk cumhuri- yetlerine yapacağımız satış 50 milyon dolara ulaşacak."dedi. Satışlarddk; kârhhğın ortala- ma yüzde 8-10 seviyesinde ger- çekleştiğinı belirten Şakir Ec- zaabaşı, eski Sovyetler Birliği'n- deki bu yatınmlannda üstlen- dikleri risklerin Türkiye'dekin- den fazla olmadığını da savuna- rak. "SSK'dan 160 miryarlık alacağı 9 ay tahsil edememek daha büyük risk değil midir?" dedi. Şakir Eczaabaşı, Sovyet- ler Birliği dağılmadan önce bu ülkenin resmi sağlık teşkilatın- da görev alan uzmanları, Rus- ya'da kurduklan kısa adı EHP olan şirketlerine transfer ettik- lerini, böylece bürokraside or- taya çıkabilecek riskleri de or- tadan kaldırdıklannı kaydetti. Gruplannda ESAN adlı bir de madencilik şirketi bulundu- ğunu ifade eden Şakir Eczaa- başı. ilaç karşılığında madene dayalı ticaret^yapma isteklerini Kazakistan. Ozbekistan ve Rus yetkililere ilettıklerim bildirdi. Eczacıbaşı Ruslarda marka alışkanlığı yaratabilmek için, li- beral ekonominin en güçlü si- lahı olan medyayı da önemli öl- çüde kullanmaya başladı. Mos- kova'nın çeşitli yerlerine 30 rek- lam panosu yerleştiren Eczaa- başı'nın, televizyonun 5'inci ka- naîında da günde 8 kez reklamı yayınlanıyor. Reklam maliyeti- nin Türkiye'ye göre çok ucuz olduğunu belirten Eczaabaşı yetkilileri, televizyon rek- İamının dakikasının 2 bin ile 6 bin dolar arasında olduğunu söylediler. 7 Türk gencinin başansı Eczacıbaşrnın Rusya ve Türk cumhuriyetlerdeki en önemli serraayesi olarak tanım- lanan şirket organizasyonu 7 Türk gencinden oluşujor. Bü- yük bölümü Boğaziçi Universi- tesi'nde yüksek öğrenim gör- dükten sonra, Avrupa ve Ame- rika'da master yapan \e ulusla- rarası uzmanlık kazanan bu gençlerin ortalama yaşlan 25 ci- vannda. Bu organizasyonu Türkiye'den hazırlayan Eczaa- başı Dış Ticaret Şirketi Ekom'- un genel müdürü Hüsamettin Onanç, bu ülkelerdeki projeyi 2.5 yıl kadar daha yaşlı bir kad- ro ile götürdükten sonra, genç- leşme operasyonuna giriştikle- rini söyledi. EHP'nin pazarla- ma müdiresi Gülseren Aygüler ile birlikte satış ve finansmanda bölgesel ya da sektörel sorum- Ruslara iyi ücret EHP'nin diğer 24 çalışanı Ruslar'dan oluşuyor. 20 kişilik ilaç tanıtım ve pazarlama kad- rosu içinde Rus doktor ve ec- zaalar yer ahyor. Bunlar, dok- tor doktor, eczane eczane dola- şarak ilaçlan tanıüyorlar. Rus- ya'da birdoktorun ortalama 10 bin ruble (yaklaşık 30 dolar) üc- ret aldığı kaydedilirken, Eczaa- başı'nda bu maaşın 15 kaüna ulaştığı ifade ediliyor. Ekom Genel Müdürü Hüsamettin Onanç, Rus çalışanlann ücret- lerinın 80 ile 150 dolar arasında değjştiğini söyledi. Eczacıbaşı Drugstore'da saü- lan 800 üründen 120'sini ilaçlar oluşturuyor. Bunun dışında diş mâcunundan şampuana, sabu- na, kreme kadar her türlü sağlık ürünü reyonlarda yer ah- yor. Dolar üzerindçn haftalık olarak belirlenen ruble fıyat- lannın, diğer eczanelerle reka- bet gücü bulunduğu belirtili- yor. Ozbekistan, Kazakistan ve Rusya'daki eczanelere satilan ilaçlann resmi sübvansiyona uğradığını, Türkiye'deki gibi pazarlama kanallarında kâr bölüşümü bulunmadığını kay- deden yetkililer, bu nedenlerle 2.70 dolarlık (yaklaşık 1600 ruble) bir ilacın Kazakistan'da 42 rubleye satüdığını gördükle- rini beürttiler. Eczacıbaşı, haf- talık ruble kurunu Rus Merkez Bankası'run haftada 2 kez yap- tığı döviz satış kuruma bağlı olarak ayarhyor ve hasılat ola- rak elde edilen rubleleri dolara çeviriyor. Yıhn ilk yansmda 431 milyar kazandılar Sigortacılarbuyıl iyi kâr eldeettiler ANKARA (ANKA) - Tür- kiye'de faaliyet gösteren sigorta şirketleri yıbn ilk yansında 3 trilyon 725.1 milyar liralık prim üreterek, 431.4 milyar lira kâr elde ettiler. Şirkeüerin prim üretimi gecen yıhn aynı döne- mine göre yaklaşık yüzde 90, kârı da yüzde 67 arttı. Hazine ve Dış Ticaret Müs- teşarlığı verilerine göre, bu yılın ilk altı ayında şirketlerin prirn üretiminin en büyük bölümü, bir trih/on 818.6 milyar lira ile kaza dalında gerçekleşti. Bu daldaki prim üretimi yüzde • Şirketlerin prim üretimi ocak-haziran döneminde yüzde 9O'hk artış göstere- rek kârlann da yüzde 67 artmasmı sağladı.Prim üretiminde ilk sırayı 818 mil- yar lira ile kaza sigortası alırken yangın, nakliyatta artış sağlandı. 102'lik bir artış gösterdi. Aynca yangın dalında 628.8, naküyatta 333.7, makine-mon- taj branşında, 109.6, hastalık dahnda 61.2. dolu branşında 34.1 ve hayyan ölümü dalında 9.4 milyar liralık prim üretildi. Bunun sonucunda elemanter dallar toplamında prim üreti.-ii yüzde 91.4'lük artışla 2 trilyon 995.5 milyara ulaştı. Hayat dalında üretilen 729.6 milyar li- ralık prim ile toplamprim üreti- mi 3 trilyon 725.1 milyar lira oldu. Sigorta şirketkrinin anılan dönemde elde ettikleri kâr da geçen yıla göre yüzde 67 arta- rak 431.4 milyar liraya ulaştı. Bu dönemde 327.6 milyar hra kaza, 129.4 milyar lira yangın ve 88.2 milyar nakhyat dalın- dan, 46.9 milyar lira da diğer- lerinden olmak üzere elemanter dallarda toplam 592.1 milyar lira teknik kâr elde edildi. Hayat dahnda 111.9 milyar liralık teknik kâr elde edilirken, mali zarar 24.6 milyar lira oldu ve 87.4 milyar lira net kâr elde edildi. Sigorta şirketlerinin altı ayda alman primlere göre hasar prim oranlannın kaza dalında yüzde 61.1, hastalık dahnda yüzde 59.7, yangında yüzde 27.7 oldu- ğu belirlendi. Buna göre, şirketler topladı- klan prime oranla en fazla taz- minat ödemesini kaza dahnda gerçekleştirdiler. Şirketler için en az risk taşıyan branş ise dolu sigortası oldu. Konuk yazar k ooperatitçi1iğine\ reıısel sonırıl an Prof. Dr. OĞUZ OYAN TARİŞ Genel Müdürü Ülkemizde 1980'li yülarda koope- ratifçihk hareketinin gözden düşürul- mesine yol açan politıkalar izlenmiştir. Bireysel girişimciliğin "tartışılmaz" er- demlerinin baş taa edildiği bu süreçte kooperatifçilik hareketi "modern" ol- mayan bir örgütlenme biçimi olarak su- nuhnuştur. İdeolojik dozu yüksek olan bu kabullenmelerde dünyayı etkileyen yeni-liberal rüzgarlann da payı olmuş- tur. Ne yazık ki her zaman olduğu gibi, ülkemizde bu konulann derinliğine tarüşıfana ortamı yaraülamamıştır. Uluslararası Kooperaüf Birligi'nin (In- ternational Cooperative AUiance-ICA) 27-29 Ekim 1992 tarihlerinde Tokyo'da yapılacak 30. genel kurulu, koopera- tifçiliğin evrensel sorunlarmın tartışıl- fnası açısından çok önemli bir platform ve Türkiye'de bu konularda yeni bir tar- tışma başlatıknası için çok iyi bir fırsat oluşturmaktadır. Kooperatifçilik, özünde, insanlann yar'dımlaşma, dayanışma, güçbirliği ve işbirliği gereksinmelerinin örgütlenme- ye dönüşmesinin bir biçimidir. Koope- ratifçiliğin, güçlerin birleştirilmesi açı- sından benzer bir mantıkla ortaya çıkan şirketlerden aynldığı en önemli nokta, eşitlikçi karar mekanizmasını temel al- masıdır. Her birey eşit sermayeyle katıhr ve eşit söz hakkına sahiptir. "Bir pay bir oy" ilkesi, kooperatifçiliğin vaz- geçilmez ilkelerindendır. Kooperatifçilik üzerinde küresel öl- çekte kabul gören temel ükelerin sap- tanması çok uzun süreli tartışma ve pra- tikJerin sonucunda gerçekleştirilebil- miştir ve bu konuda ICA belirîeyici bir işlev üstlenmiştir. 1895 yıhnda kurulan ICA, kooperatifçiliğin etkinliğinin arttınhnası ve tüm dünyada yaygı- nlaşünhnası gibi önemli görevlerine ko- şut olarak kooperaüf ilkelerinin bilim- sel olarak saptanması ve dünyaya kabul ettirümesi çahşmalanm verimÛ bir bi- çimde sürdürmüştür. 1937 yıhnda ulus- lararası kongreler tarafından da onay- lanan ilkeler formüle edihniş, daha son- ra ICA'nın eylül 1966'da Viyana'da toplanan 23. Kongresi'nde tüm ülkele- rin kooperaüf örgütlerince 6 ortak ilke kabul edilmişür. Bu ilkeler, satır baş- lanyla, "açık ve gönüllü üyelik" (serbest giriş), "demokraük yönetim ve dene- üm" (bir üye bir oy), "yatınlmış serma- yeye sınırh faiz verümesi", "üyelere kârın döndürülmesi", "kooperatif eği- timinin gerçekleştirilmesi" ve "koopera- üfler arası işbirliği" ilkeleridir. Kooperatif tanımı ve uygulamasının gösterdiği gibi kooperaüflerin sosyal ve ekonomik olmak üzere iki önemü boyu- tu bulunmaktadır. Bu iki yönüyle koo- peratif örgütleri çeşitli ikilemleri (para- dokslan) banndırmaktadır. İşte bu iki- lemlerin iyi değerlendirih'p kooperatifçi- lik hareketinin gelecekte daha da güçle- nerek gelişmesi için ICA, 30. Tokyo Kongresi'nde tartışılmak üzere aynntılı bir rapor hazırlamıştır. Üç başhk altın- da toplanan bu ikilemler şöyle özetlene- bihr: 1. Kooperatif, ölçek küçüldükçe sos- yal bir örgüt olarak daha güçlüdür. An- cak ekonomik olarak güçlü olabilmek için belirli bir büyüklük gerekmektedir. Büyüdükçe daha güçlü bir ekonomik yapıya kavuşma olanağı elde edilebüir- ken, temel kooperaüfçilik ilkeleri sayı- lan demokraük yönetim ve kararlara aktif katılım gibi noktalar. ancak küçük ölçeklerde daha anlamlı olarak gerçek- leştirilebihnektedir. 2. Temel kooperatifçilik felsefesi çer- çevesinde sermayenin rolü ikincil du- rumdadır. Eşit olarak katılınan ser- maye, örgütün üzerinde onu yönetmek için değil ona hizmet için mevcuttur. Ancak kooperaüfin bir hareket olarak başansı temelde ekonomik başansıyla eş tutulmaktadır. Bir mali yapı ve eko- nomik birim olarak kooperaüflerde bu nedenle sennaye birincil öneme sahip- tir. 3. Kooperatif örgütlerinde verimli bir yönetim, yönetici kadronun ba- ğımsızlığı oranında sağlanabilecekür. Ancak yöneticinin bağımsızlığı verim- liliği artünrken üyelerin demokratik kontrol mekanizmasına katılımlan azahnaktadır. Bu durumda sermayenin kontrolsüz kullanımına ilişkin sorun- lann çözümünde lider kadronun dü- rüstlüğü ve kooperatif değerlerine sahip çıkması önem kazanmaktadır. Bura4a gelişkin sennaye şirketlerin- dekine benzer bir biçimde karar organı (mülkiyet sahiplerinin oluşturduğu yö- netim kurullan) ile yürütme organının (profesyonel yöneticiler) birbirinden özerkleşmesinin kaçınılmazhğı günde- me gehnektedir (6 aylık Tariş deneyimi- miz de bunun yaşamsal önemini bize kanıtlamışür). Bu noktalar. Tokyo Kongresi'nde derinlemesine tarüşılacak, özeUikle son on yılda ülkemizde olduğu kadar ulus- lararası phatformda da Baü ülkelerinde ortaya çıkan Reaganizm, Thatcherizm gjbi dönemlere paralel anlayışlann so- nucunda gerileyen kooperatifçilik hare- ketine yeni bir ivme kazandınhnası im- kanlan araştınlacakür. Son yıllarda "modern" olmayan bir örgütlenme biçimiymiş gibi sunulmaya çalışılan kooperatif örgütlenmesi özel- ükle tanm gibi bazı sektörlerde üreüci- ler için vazgeçilmez bir, örgütlenme mo- deh' olarak bütün dünyada kabul gör- mektedir. Nitekim gelişmiş birçok Baü ülkesinde kooperatifler hem geçmişte hem de günümüzde o ülke ekonomile- rinde çok önemli bir yer tutmaktadırlar. Örneğin Japonya'da 25 milyon kişi ko- operatif üyesidir ve bu rakam ülke nü- fusunun beşte biridir. Aynı dunım diğer gelişmiş Baü ülkeleri için de söz konusu- dur ve bu ülkelerde kooperatifler "mo- dası gecmiş", "tutucu" ya da "hantal" örgütler olarak algüanmadığı gibi eko- nomideki güçlü rollerini sürdürmekte- dirler. Kooperatifler. ICA çerçevesinde uluslararası dayanışma örnekleri gös- termektedirler. Bunun bir örneği de eski Doğu Bloku ülkelerinde geleneksel ko- operatifçilik hareketine karşı gelişen abarülı, olumsuz tutumlar için gösteri- len ortak hassasiyettir. ICA Tanm Ko- mitesi'nin 1990 yılı Madrid toplanüsı- nda kooperatif temsilcileri. bu ülkeler- deki yöneticileri "görevlerinin koopera- tifleri öldürmek değil daha demokratik- leştimıek" olduğu konusunda uyarmı- şlardır. Tariş olarak da uluslararası koope- ratifçilik dayanışmasının önemine inanıyoruz. Bu nedenle ilk kez ICA ile doğrudan ilişkiye gecilmiş, aynca Al- manya, Danimarka, Ispanya, Yunanis- tan gibi ülkelerdeki kooperatifçilik mer- kez örgütleriyle ilişki kurulmuştur. Bu girişimler, Tariş'i ve onun araahğıyla Türkiye'deki tanm saüş koöperatifleri deneyimini dünyaya tanıuna işlevinin yanı sıra bütün dünya kooperatiflerinin gereksinim duyduğu dayanışmaya sa- mimi katkı isteğimizin de göstergesidir. İŞÇİNİNEVBEN1NDEN ŞÜKRAN KETENCİ Çelişkiler Kıskacında Çin Komünist Partisi'nin 14. Kongresi'nde alınan karar- lara göre Çin, komünist partinin denetiminde serbest piya- sa ekonomisine geçecek. Buna göre komünist parti kapi- talist sınıf yaratarak kendi mezar kazıcılarını hazırlayacak. Demokrasisiz serbest piyasa ekonomisi oluşturulacak. Emek-sermaye çelişkisi insanlığın gündeminde yokmuş gibi bir dönem yaşanıyor. Gündemde ırklar, dinler çelişki- si var. Alabildiğine pompalanıp dünyanın her köşesinde insanlann en güncel, en can alıcı sorunu haline getiriliyor. Ülkemizde de Türk-Kürt çatışmasını yaratmak üzere her tür oyun oynanıyor. Doğuda çoluk-çocuk PKK terörüne kurban giderken, batıda cenaze törenleri, Kürt kökenlile- rin işyerlerine saldırı aracı olarak kullanılıyor. Yine de Türk-Kürt halkımızın çok sağduyulu, serinkanlı davran- ması, tahriklere kolay kolay kapılınmaması ile övünç du- yabiliriz. Ama dünyamızda ve ülkemizde yaşanan büyük çelişki- ler hepimizi bir kıskacın içine almış gözüküyor. Kafa ve kavram karmaşası, insanı bir inanç doğrultusunda yürü- meye çalışmaktan alıkoyuyor. Ve de bu karmaşa içinde, belki de en tehlikeli olanı, insanın kimliğini yitirmesi, kendi ve çıkarları ile çelişen roller üstlenmesi olabilir. Böyle dö- nemlerde bunalmak, umutsuzluğa kapılmak, kimlik sap- masına uğramaközellikleaydınlar arasında çok yaygın ve moda oluyor. Insan hakları, solculuk, devrimcilik adına en ilkelinden ırkçılık yapanı mı istersiniz, kendi umutsuzluğu, bunalımı içinde, doğru.güzel olan ne varsa yok etmeyi is- teyeni mi seçersiniz? "Kişinin zararı en çok kendine" de- yip de geçmekle de olmuyor. Kişi tek başına bile çevresi- ne çok fazla zarar verebiliyor. Hele de kurumlar ve örgüt- ler içinde yer aldığında, kişinin kimlik sapması, yozlaş- ması kuruma da yansıyor, en azından kurumu işlevinde geriletiyor. Bu hafta sonu birçok sendikanın daha genel kurulu yapıldı. Yönetimde değişiklik olsun olmasın, her genel ku- rul bir önceki dönemin çalışmalarının bir muhasebesini yapmak ve yeni dönem çalışma programı çizmek aracı ol- duğu için, aslında sendikalara bir dinamizm getirir. Ancak bu yılki seçimlerin ardından çok az sendika için genel ku- rulların dinamizm getirdiğini söylemeolasılığı var. Çoğurv luğunda ise içinde bulunulan moral çöküşü daha da güç- lendiren bir işlev yapmışa benziyor. En temel nedeni de sendikaların lider kadrolarının her genel kurul ile işçi ta- bandan, sendikal sorumluluk ve işlevden biraz daha kop- maları. Sadece moral olarak da değil, maddi olarak da ko- puşun tehlikeli boyutlarda hızlı oluşu. Geneldedünya sendikacılık hareketi, yaşanan sosyal ve siyasal çalkantılar içinde bir bocalama ve arayış sürecine girmişse de Türkiye'de yaşanan ile onlar arasında çok bü- yük, çok önemli farklılıklar gözleniyor. öncelikle bir temel gerçeğin altını çizmekte çok önemli yarar var. Dünya sen- dikacılık hareketinde, hele de gelişmiş ülkeler sendikala- rında, işçi taban ile yönetici üst düzey lider kadrolar ara- sında böylesine büyük gelir, yaşam düzeyi ve kültür farklılıkları, uçurum yok. Birey istediği kadar iyi niyetli, ye- tenekli, kimlik sahibi olsun. İşçi ile sendika liderinin yaşam koşulları arasında çok büyük uçurumlar oluşmussa, araya duvarlar girer, iletişim kopar. aynı dilden konuşulamaz olur. tstedikleri kadar "ben işçilikten geldim, işçi lideriyim, işçinin çıkarlarmı gözetirim" iddiasında olsunlar. Sendika başkanları son genel kurul kararları ile aylık gelirlerini 10-20 milyonun üstüne çıkarmışlarsa, üç yıl için 300-500 milyondan milyara varan tazminatlar atıyorlarsa, yûrtdışı seyahatler sendikal görev adı altında turistik işlevle yapıh- yor ve günlük yevmiyeler 200'ün üzerinde dolarla sayılı- yorsa, işçilerin çıkarları için ödenen aidatların önemli bir bölümü sadece ve sadece bütün bu harcamalara gidiyor- sa ortada çok ciddi bir sorun var demektir. Daha önce baş- ka yazılarımızda da değindiğimiz bu gerçekler elbette bü- tün sendikaları kapsamıyor. Ancak önemli, büyük, pekçok Türk-iş üyesi sendikada gelinen nokta, ulaşılan tablo bu. Genel kurullar sonrası, sendika liderlerinin tazminat ödentileri, genel kurul harcamaları da katılmca sendika kasaları tamtakır olmuş konumda. Bu tabloda, bu yapıda söz konusu sendikaların işverenler cephesi karşısında güçlü olmalan, işçi hak ve çıkarlarmı sağlıklı kollamaları, çok zorlu ve güçlü savaşım vermeleri nasıl beklenebilir? Çinde komünist partinin kendisini yok edecek kapitalist sınıfı yaratması nasıl bir çelişki ise işçilerin de çıkar örgüt- leri sendikalartnda, işçi sorunlarından, çıkarlarından hızla kopan lider kadroları üretmelerinin önemli bir çelişki oldu- ğu görülmelidir. işçinin sendika içi demokrasiyi işleteme- mesi, kendisine göre çok deneyimli, ancak çıkarlarmı kol- lamaktan çok uzak, kendisinden kopmuş kadrolara, sendi- ka yönetimlerini istemeyerek kaptırması bir savunma ola- maz. Çünkü sonunda işçilik değerlerini yitirmiş, işçi çıkar- larmı kollamaktan uzak bu yoz kadrolar elinde, çıkar örgü- tü sendikalar giderek daha etkisiz, işlevsiz bir konuma dü- şüyor. İşçinin çıkarlarmı korumayan liderine, sendikasına kızması, uzaklaşması, kopması da bir işe yaramıyor. So- nunda korunamayan, kollanamayan kendi çıkarları olu- yor. İçine düşülen kavram karmaşası, umutsuzluktan sıyrılıp, silkinip, yerini, kimliğini, çıkarlarmı doğru sapta- maktan, sendikaları sendikal işlevine, sendika liderlerini de gerçek sendikal liderliğe yönlendirmekten başka çö- züm görülmüyor. Petrolde Japonmucizesi BATMAN (Cumhuriyet) - Türkiye Petrolleri Anonim Ortakhğı'nca (TPAO) işleti- len Nusaybin Ikiztepe saha- sındaki petrol üretimini Ja- ponlar karbondioksit ve bu- Havza, un zengjni MEHMET ÖZDEMtR HAVZA - Samsun'un Hav- za ilçesi "un fabrikası zengjni." Halen 20 un fabrikasının faali- yette olduğu ilçede yeni fabrika- lann yapımı da sürüyor. Havza'daki fabrikalarda günde yaklaşık bin ton dola- yında buğday işleniyor. Havza ilçesi ise fabrikalaruı ihtiyaa olan buğdayın ancak yüzde 15'- ini karşılayabildiğinden. kalan bölüm Amasya, Yozgat, Yer- köy, Çorum, Ankara ve TMO'- dan karşüanıyor. Fabrikalarda üretilen unun da yüzde 5'i Hav- za'da tüketiliyor. Geriye kalan da yurdun çeşitli illerine sevk ediliyor. Havza'da bundan 10 yıl ön- cesine kadar akarsu, dere ve ırtnak kenarlanndaki kara de- ğinnenlerle yapılan üretim gi- derek yerlerini modern fabrika- lara bırakmaya başladı. Havza Belediye Başkanı Salim Özen, un fabrikalannın sayısının faz- lalığını havanın kunıluğuna har enjeksiyoncu yöntemiyle 25 kat artüyor. Halen günde 2000 varil olan hampetrol üretimini günlük 50 bin varile çıkarmayı amaçlayan Ikiztepe prpjesi, gerçekleşme aşamasınageldi. Kaü durumda olan hampet- rolü sıvılaşürarak üretimini ko- laylaşüracak tesis bugünlerde tamamlanıyor. Japon Jeora fırması, 6 yıl önce başlattığı projeyi 70 mil- yar liraya mal etti. Jeora fir- ması, sahaya kurduğu tesiste elde edeceği karbondioksit ve buhan, 16 ayn noktada açtığı kuyulardan kaü durumdaki peü-ole enjekte edecek. Böylece kaü petrol, çözüle- rek sıvılaşacak ve üretimi 25 kat artacak. Japon Jeora firması yetkili- leri, üretimin kısa sürede 2 bin varüden 50 bin varile çıkama- yacağını iki ydlık bir deneme çahşmasının ardından bu he- defe ulaşılacağını bildırdiler. Japon uzmanlar, "İkiztepe sahasında gerçekleştirdiğimiz bu projenin başanh olacağına inanıyoruz" dediler. TPAO Batman Bölge Mü- dürlüğü yetkilileri, projenin amaana ulaşması halinde, Ikiz- tepe sahasındaki petrolün, Tür- kiye'nin 40 yılhk gereksinmesi- ne yanıt verebileceğini ileri sür- düler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle