Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3KASNM1992SAU CUMHURIYET SAYFA
EKONOMI
Kahveci'nin
kaçak önleme
önerisi
•ANKARA(ANKA)-
ANAP İstanbul Milletvekili
Adnan Kahveci, petrol
kaçakçıhğmın "çok kolay"
önlenebileceğini belirtcrek
Petrol Ofisi'nin "marker"
'<işaretleyici) uygulamasına
^eçmesini istedi. Kahveci,
dünyada uygulanan
"marker" (işaretleyici)
yöntemi ile hangi istasyonun
kaçak ya da sahte yakıt
kullandığının
belirlenebileceğini söyledi.
Markerli akaryakıt sayesinde
r
kaçağın anında
saptanabileceğini ifade eden
Kahveci şunlan söyledi:
"Petrol Ofisi'nin bu
uygulamayı başlatmarnası
sonucu Türkiye, tahminim
yılda 10-15 triîyon lira gelir
kaybına uğramaktadır."
Alûminyuma
Londra zammı
•SEYDİŞEHtR(AA)-
Konya'run Seydişehir
ilçesinde kurulu Etibank'a
1
ait tesislerde üretilen külçe
alûminyuma zam yapıldı.
Yeni düzenlemeyle külçe
alüminyumun kilosu 11 bin
5941iradan 11 bin 658 liraya
yükseltıldi. Yetkililer. fıyat
ayarlamasının Londra metal
borsasmdaki hareketten
kaynaklandığını ve zamlı
satışlara başlandığıru
-söylediler.
MPM'den
• ANKARA(AA)-Milli
Aodüktivite Merkezi'nce
(MPM) toplu gıda tüketimi
yapılan kuruluşlann
personeline şişmanhk ve
Jjeslenme konusunda 4
Ifcünlük seminer verilecek.
MPM binasında yann
başyayacak olan seminere
,,Hacettepe Üniversitesi
Şağhk Teknik Yüksek Okulu
öğretim üyeleriyle MPM
uzmanlan konuşmaa olarak
katılacaklar.
Denizciik
şektörüarayış
İçinde
>m MERSİN (AA) - Deniz
ticaretinde yaşanan krizin
aşılabilmesi için Türk
'bayraklı gemilere
uygulanacak ayn bir
acentelik hizmetleri ücret
tarifesinin en kısa sürede
yürürlüğe ginııesi istendi.
Mersin Deniz Ticaaret Odası
(MDTO) Genel Sekreteri
Ataman Çukurova, AA
muhabirine yapüğı
açıklamada, Türk bayraklı
gemilere ilişkin herhangı bir
tarife bulunmaması
yüzünden, deniz ticaretinde
'tam bir karmaşa ortamı'mn
hakim olduğunu öne sürdü.
TrakyaKöyAŞ
kunıldu
• KIRKLARELt (AA) -
Kırklareli, Edirne,
Tekirdağ ve Çanakkale
Köy-Koop ile İstanbul Süt
Koop temsilcileri
Kırklareli'nde şirket
anasözleşmesini imzaladılar.
Trakya'daki Köy-Koop
Birlikleri Kırklareli'nde bir
araya gelerek Trakya Köy
ÂŞ adında bir anonim şirket
kurdular. Aylardırön
kuruluş çalışmalan devam
<den Trakya Köy AŞ
ülkemizde bölge birlikleri
»rasında kurulan öncü bir
kooperaüf şirket.
YıMa150biniş
kazası
jüANKARA
Eiye'de iş kazalan
niyle meydana geleu
tşgünü kaybının grevler
rüzünden meydana gelen
cayıptan daha fazla olduğu
jehrlendi. Gazi Üniversitesi
Cazalan Araştırma ve Önleme
înstitüsü tarafından yapılan
5İr araştırmada, Türkiye'de
fcılda ortalama 150 bin iş
kazasınm meydana geldiği ve
bu kazalarda 80 bin işçinin
sakat kaldığı kaydedildi.
Müteahhittep ters
düştû
•ANKARA(UBA)-
Müteahhit kuruluşlan, ayn bir
"müteahhitler odaa"
kurulması konusunda
birbirlerine ters düştüler.
Türkiyeresmisektör
müteahhitleri işveren
sendikası Türk-İnsa ile
Etim-Se, öteden beri
müteahhitlerin Türkiye
Odalar Birhği'nden aynlıp ayn
bir oda çatısı altında
örgütlenmelerini savunurken
Türkiye İnşaat ve Tesisat
Müteahhitleri İşveren
Sendikası (Intes), ayn bir oda
fikrine karşı çıku.
Ruslar bir günde 2 bin dolarlık ilaç ve kozmetik aldılar
Eczacıbaşı'mu eczanesi yok sattı
Mac Donald's, Lafayette gibi dünyaca ünlü
markalann ürünlerine hücum eden Ruslar,
Moskova'da açılan ilk Eczacıbaşı Drugsto-
re'un kapısında da kuyruk olunca, beklene-
nin iki katı satış yapıldı.
BÜLENT KIZANLDC
Rusya'daki kuyruklara bir
yenisi eklendi. Serbest piyasa
ekonomisinin sembolü saydıkla-
n Mac Donald's, Lafayette gi-
bi dünyaca ünlü markalara ade-
ta tapan ve mağazaların kapı-
sında saatlerce beklemeyi göze
alan Rus halkı, geçen hafta so-
nu Moskova'da bir kez daha
çağ atladı.
tlaçtan kozmetiğe, temizük
ve tüketim mallanna kadar her
türlü sağhk ürününü bu ülkede
alışılmadık biçimde bir arada
sunan Eczaabaşı Drugstore,
kınk dökük eczanelerin boş
raflanndan bıkan Moskovah-
lann hücumuna uğradı. Ruble
ile ahşveriş yapabılme avan-
tajını sonuna kadar kullanan
Ruslar. Eczaabaşı "eczane-
market"' zincırinin ilk halkası
olan mağazanın kasasına, daha
ilk gün, beklenenin iki katına
varan 2 bin dolar karşılığı hası-
lat bıraktılar.
Eczacıbaşı Drugstore'un
açıiışına katılmak üzere, hol-
dingin ılgıli genel müdürleri.ve
bir grup gazeteci ile birlikte Öz-
bekistan ve Kazakistan üzerin-
den Moskova'ya giden Nejat
Eczaabaşı ile Şakir Eczaabaşı.
gerek devlet yetkilileriyle yap-
tıklan görüşmelerde. gerekse
basın araahğıyla kamuoyuna
yaptıklan açıklamalarda "Bun-
dan sonra buradayız" mesajı
verdiler.
Beş yıllık çalışma
Holdingde ilaç grubunun
başında bulunan Şakir Eczaa-
başı, Rus tüketicisine ulaşma
çabalannın 5 yıl sürdüğünü,
olayı sadece ilaç satışı olarak
görmediklerini, bundan daha
önemli organize bir dağıtım ve
satış örgütü kurduklannı ve
böylece bu ülkede üretim yapa-
bilmenin yolunu açtıklannı an-
latü. Eczaabaşılar, üretimin ilk
basamağı sayılan ve ocak ayın-
da faaliyete geçecek olan öz-
bekistan, Kazakistan ve Rus-
ya'daki ambalajlama tesisleri-
nin protokoUerini de, gezi sı-
rasında ilgili ülkelerin sağlık ba-
kanlan ya da sağlık bakan
yardımcılan ile imzaladılar.
Şakir Eczaabaşı 80'e yakın
Moskova seferini başanyla kapattıklannı be-
lirten Nejat ve Şakir Eczacıbaşı, Rus yetkilile-
riyle yaptıklan görüşmelerden 'artık burada
biz de vanz' anlamına gelecek mutlu bir çeh-
reyle aynldılar. Şimdi sıra ilaç üretiminde.
luluk üstlenen Cem Tezelman,
Cem Çolakoğlu, Emre Somer,
Ali Mamçu, Bülent Evrenol ve
Nigar Banş'tan oluşan genç
kadro, Rus ve Türki cumhuri-
yetlerdeki sağlık bakanlığı yet-
kililerinin olduğu kadar holdin-
gın kurucusu Nejat Eczaa-
başı'nın da gözdeleri. Holding
bu gençlere ortalama 2 bin do-
lar aylık ücret ödüyor. Nejat
Eczacıbaşı. bu gençlere ve diğer
tüm Türk özel şirketlerine bu-
yük destek verdiğini belirterek,
Türkiye'nin Moskova Bü-
yükelçisi Volkan Vural'ın ba-
şandaki katkısını da her fırsatta
dile getirdi.
tçişJeri Bakanı tsmet Sezgin ile Büyükelçi Volkan Vural, Eczacıbaşı'nın mutluluğunu payiaştılar.
ilaan ruhsaüru almalannın 2,5
yıl kadar sürdüğünü. bu süre
içinde Rusya Sağlık Bakanlığı'-
nın kilit noktalardaki yetkilile-
rini Türkiye'ye davet ederek te-
sisleriru gezdırdiklenni ve gü-
venlerini kazandıklannı anlattı.
23 uluslararası firmanın ilaç-
lannı üretmek için lisans anlaş-
malan bulunduğunu belirten
Şakir Eczaabaşı, Procter and
Gamble'nin de kurduklan pa-
zarlama organizasyonu nede-
niyle ürünlerinin Rusya'daki
satış yetkisini kendilerine verdi-
ğini kaydetti.
Şakir Eczaabaşı, Türk gaze-
tecilerine yaptığı açıklamada.
"Pazann büyüklüğüne göre ka-
bul edilebilir riskler de üstlen-
dik" dedi. Kazakistan'a 12 mil-
yon, Özbekistan'a da 8.5 mil-
yon dolarbk ilaa parası sonra
tahsil edilmek üzere konsinye
anlaşması ile verdiklerini. Rus-
ya'da ise bu şekilde 1 milyon
dolar civannda mallan bulun-
duğunu anlatan Eczacıbaşı,
"Rusya'da ilacın yüzde 30'u
merkezi idarenin dışında saülı-
yor. Belediye eczanelerine ve
bazı özel eczanelere satış yapı-
yoruz. Dolar olarak aksatma-
dan ödüyorlar.Sadece Mos-
kova'da 520 eczane var. Aldık-
ları malı ödedikçe tabi kredibi-
liteleri artacak. Bu yıl sonuna
kadar Rusya ve Türk cumhuri-
yetlerine yapacağımız satış 50
milyon dolara ulaşacak."dedi.
Satışlarddk; kârhhğın ortala-
ma yüzde 8-10 seviyesinde ger-
çekleştiğinı belirten Şakir Ec-
zaabaşı, eski Sovyetler Birliği'n-
deki bu yatınmlannda üstlen-
dikleri risklerin Türkiye'dekin-
den fazla olmadığını da savuna-
rak. "SSK'dan 160 miryarlık
alacağı 9 ay tahsil edememek
daha büyük risk değil midir?"
dedi. Şakir Eczaabaşı, Sovyet-
ler Birliği dağılmadan önce bu
ülkenin resmi sağlık teşkilatın-
da görev alan uzmanları, Rus-
ya'da kurduklan kısa adı EHP
olan şirketlerine transfer ettik-
lerini, böylece bürokraside or-
taya çıkabilecek riskleri de or-
tadan kaldırdıklannı kaydetti.
Gruplannda ESAN adlı bir
de madencilik şirketi bulundu-
ğunu ifade eden Şakir Eczaa-
başı. ilaç karşılığında madene
dayalı ticaret^yapma isteklerini
Kazakistan. Ozbekistan ve Rus
yetkililere ilettıklerim bildirdi.
Eczacıbaşı Ruslarda marka
alışkanlığı yaratabilmek için, li-
beral ekonominin en güçlü si-
lahı olan medyayı da önemli öl-
çüde kullanmaya başladı. Mos-
kova'nın çeşitli yerlerine 30 rek-
lam panosu yerleştiren Eczaa-
başı'nın, televizyonun 5'inci ka-
naîında da günde 8 kez reklamı
yayınlanıyor. Reklam maliyeti-
nin Türkiye'ye göre çok ucuz
olduğunu belirten Eczaabaşı
yetkilileri, televizyon rek-
İamının dakikasının 2 bin ile 6
bin dolar arasında olduğunu
söylediler.
7 Türk gencinin başansı
Eczacıbaşrnın Rusya ve
Türk cumhuriyetlerdeki en
önemli serraayesi olarak tanım-
lanan şirket organizasyonu 7
Türk gencinden oluşujor. Bü-
yük bölümü Boğaziçi Universi-
tesi'nde yüksek öğrenim gör-
dükten sonra, Avrupa ve Ame-
rika'da master yapan \e ulusla-
rarası uzmanlık kazanan bu
gençlerin ortalama yaşlan 25 ci-
vannda. Bu organizasyonu
Türkiye'den hazırlayan Eczaa-
başı Dış Ticaret Şirketi Ekom'-
un genel müdürü Hüsamettin
Onanç, bu ülkelerdeki projeyi
2.5 yıl kadar daha yaşlı bir kad-
ro ile götürdükten sonra, genç-
leşme operasyonuna giriştikle-
rini söyledi. EHP'nin pazarla-
ma müdiresi Gülseren Aygüler
ile birlikte satış ve finansmanda
bölgesel ya da sektörel sorum-
Ruslara iyi ücret
EHP'nin diğer 24 çalışanı
Ruslar'dan oluşuyor. 20 kişilik
ilaç tanıtım ve pazarlama kad-
rosu içinde Rus doktor ve ec-
zaalar yer ahyor. Bunlar, dok-
tor doktor, eczane eczane dola-
şarak ilaçlan tanıüyorlar. Rus-
ya'da birdoktorun ortalama 10
bin ruble (yaklaşık 30 dolar) üc-
ret aldığı kaydedilirken, Eczaa-
başı'nda bu maaşın 15 kaüna
ulaştığı ifade ediliyor. Ekom
Genel Müdürü Hüsamettin
Onanç, Rus çalışanlann ücret-
lerinın 80 ile 150 dolar arasında
değjştiğini söyledi.
Eczacıbaşı Drugstore'da saü-
lan 800 üründen 120'sini ilaçlar
oluşturuyor. Bunun dışında diş
mâcunundan şampuana, sabu-
na, kreme kadar her türlü
sağlık ürünü reyonlarda yer ah-
yor. Dolar üzerindçn haftalık
olarak belirlenen ruble fıyat-
lannın, diğer eczanelerle reka-
bet gücü bulunduğu belirtili-
yor. Ozbekistan, Kazakistan ve
Rusya'daki eczanelere satilan
ilaçlann resmi sübvansiyona
uğradığını, Türkiye'deki gibi
pazarlama kanallarında kâr
bölüşümü bulunmadığını kay-
deden yetkililer, bu nedenlerle
2.70 dolarlık (yaklaşık 1600
ruble) bir ilacın Kazakistan'da
42 rubleye satüdığını gördükle-
rini beürttiler. Eczacıbaşı, haf-
talık ruble kurunu Rus Merkez
Bankası'run haftada 2 kez yap-
tığı döviz satış kuruma bağlı
olarak ayarhyor ve hasılat ola-
rak elde edilen rubleleri dolara
çeviriyor.
Yıhn ilk yansmda 431 milyar kazandılar
Sigortacılarbuyıl iyi kâr eldeettiler
ANKARA (ANKA) - Tür-
kiye'de faaliyet gösteren sigorta
şirketleri yıbn ilk yansında 3
trilyon 725.1 milyar liralık prim
üreterek, 431.4 milyar lira kâr
elde ettiler. Şirkeüerin prim
üretimi gecen yıhn aynı döne-
mine göre yaklaşık yüzde 90,
kârı da yüzde 67 arttı.
Hazine ve Dış Ticaret Müs-
teşarlığı verilerine göre, bu yılın
ilk altı ayında şirketlerin prirn
üretiminin en büyük bölümü,
bir trih/on 818.6 milyar lira ile
kaza dalında gerçekleşti. Bu
daldaki prim üretimi yüzde
• Şirketlerin prim üretimi ocak-haziran döneminde yüzde 9O'hk artış göstere-
rek kârlann da yüzde 67 artmasmı sağladı.Prim üretiminde ilk sırayı 818 mil-
yar lira ile kaza sigortası alırken yangın, nakliyatta artış sağlandı.
102'lik bir artış gösterdi. Aynca
yangın dalında 628.8,
naküyatta 333.7, makine-mon-
taj branşında, 109.6, hastalık
dahnda 61.2. dolu branşında
34.1 ve hayyan ölümü dalında
9.4 milyar liralık prim üretildi.
Bunun sonucunda elemanter
dallar toplamında prim üreti.-ii
yüzde 91.4'lük artışla 2 trilyon
995.5 milyara ulaştı. Hayat
dalında üretilen 729.6 milyar li-
ralık prim ile toplamprim üreti-
mi 3 trilyon 725.1 milyar lira
oldu.
Sigorta şirketkrinin anılan
dönemde elde ettikleri kâr da
geçen yıla göre yüzde 67 arta-
rak 431.4 milyar liraya ulaştı.
Bu dönemde 327.6 milyar hra
kaza, 129.4 milyar lira yangın
ve 88.2 milyar nakhyat dalın-
dan, 46.9 milyar lira da diğer-
lerinden olmak üzere elemanter
dallarda toplam 592.1 milyar
lira teknik kâr elde edildi.
Hayat dahnda 111.9 milyar
liralık teknik kâr elde edilirken,
mali zarar 24.6 milyar lira oldu
ve 87.4 milyar lira net kâr elde
edildi.
Sigorta şirketlerinin altı ayda
alman primlere göre hasar prim
oranlannın kaza dalında yüzde
61.1, hastalık dahnda yüzde
59.7, yangında yüzde 27.7 oldu-
ğu belirlendi.
Buna göre, şirketler topladı-
klan prime oranla en fazla taz-
minat ödemesini kaza dahnda
gerçekleştirdiler. Şirketler için
en az risk taşıyan branş ise dolu
sigortası oldu.
Konuk
yazar k ooperatitçi1iğine\ reıısel sonırıl an
Prof. Dr. OĞUZ OYAN
TARİŞ Genel Müdürü
Ülkemizde 1980'li yülarda koope-
ratifçihk hareketinin gözden düşürul-
mesine yol açan politıkalar izlenmiştir.
Bireysel girişimciliğin "tartışılmaz" er-
demlerinin baş taa edildiği bu süreçte
kooperatifçilik hareketi "modern" ol-
mayan bir örgütlenme biçimi olarak su-
nuhnuştur. İdeolojik dozu yüksek olan
bu kabullenmelerde dünyayı etkileyen
yeni-liberal rüzgarlann da payı olmuş-
tur. Ne yazık ki her zaman olduğu gibi,
ülkemizde bu konulann derinliğine
tarüşıfana ortamı yaraülamamıştır.
Uluslararası Kooperaüf Birligi'nin (In-
ternational Cooperative AUiance-ICA)
27-29 Ekim 1992 tarihlerinde Tokyo'da
yapılacak 30. genel kurulu, koopera-
tifçiliğin evrensel sorunlarmın tartışıl-
fnası açısından çok önemli bir platform
ve Türkiye'de bu konularda yeni bir tar-
tışma başlatıknası için çok iyi bir fırsat
oluşturmaktadır.
Kooperatifçilik, özünde, insanlann
yar'dımlaşma, dayanışma, güçbirliği ve
işbirliği gereksinmelerinin örgütlenme-
ye dönüşmesinin bir biçimidir. Koope-
ratifçiliğin, güçlerin birleştirilmesi açı-
sından benzer bir mantıkla ortaya çıkan
şirketlerden aynldığı en önemli nokta,
eşitlikçi karar mekanizmasını temel al-
masıdır. Her birey eşit sermayeyle
katıhr ve eşit söz hakkına sahiptir. "Bir
pay bir oy" ilkesi, kooperatifçiliğin vaz-
geçilmez ilkelerindendır.
Kooperatifçilik üzerinde küresel öl-
çekte kabul gören temel ükelerin sap-
tanması çok uzun süreli tartışma ve pra-
tikJerin sonucunda gerçekleştirilebil-
miştir ve bu konuda ICA belirîeyici bir
işlev üstlenmiştir. 1895 yıhnda kurulan
ICA, kooperatifçiliğin etkinliğinin
arttınhnası ve tüm dünyada yaygı-
nlaşünhnası gibi önemli görevlerine ko-
şut olarak kooperaüf ilkelerinin bilim-
sel olarak saptanması ve dünyaya kabul
ettirümesi çahşmalanm verimÛ bir bi-
çimde sürdürmüştür. 1937 yıhnda ulus-
lararası kongreler tarafından da onay-
lanan ilkeler formüle edihniş, daha son-
ra ICA'nın eylül 1966'da Viyana'da
toplanan 23. Kongresi'nde tüm ülkele-
rin kooperaüf örgütlerince 6 ortak ilke
kabul edilmişür. Bu ilkeler, satır baş-
lanyla, "açık ve gönüllü üyelik" (serbest
giriş), "demokraük yönetim ve dene-
üm" (bir üye bir oy), "yatınlmış serma-
yeye sınırh faiz verümesi", "üyelere
kârın döndürülmesi", "kooperatif eği-
timinin gerçekleştirilmesi" ve "koopera-
üfler arası işbirliği" ilkeleridir.
Kooperatif tanımı ve uygulamasının
gösterdiği gibi kooperaüflerin sosyal ve
ekonomik olmak üzere iki önemü boyu-
tu bulunmaktadır. Bu iki yönüyle koo-
peratif örgütleri çeşitli ikilemleri (para-
dokslan) banndırmaktadır. İşte bu iki-
lemlerin iyi değerlendirih'p kooperatifçi-
lik hareketinin gelecekte daha da güçle-
nerek gelişmesi için ICA, 30. Tokyo
Kongresi'nde tartışılmak üzere aynntılı
bir rapor hazırlamıştır. Üç başhk altın-
da toplanan bu ikilemler şöyle özetlene-
bihr:
1. Kooperatif, ölçek küçüldükçe sos-
yal bir örgüt olarak daha güçlüdür. An-
cak ekonomik olarak güçlü olabilmek
için belirli bir büyüklük gerekmektedir.
Büyüdükçe daha güçlü bir ekonomik
yapıya kavuşma olanağı elde edilebüir-
ken, temel kooperaüfçilik ilkeleri sayı-
lan demokraük yönetim ve kararlara
aktif katılım gibi noktalar. ancak küçük
ölçeklerde daha anlamlı olarak gerçek-
leştirilebihnektedir.
2. Temel kooperatifçilik felsefesi çer-
çevesinde sermayenin rolü ikincil du-
rumdadır. Eşit olarak katılınan ser-
maye, örgütün üzerinde onu yönetmek
için değil ona hizmet için mevcuttur.
Ancak kooperaüfin bir hareket olarak
başansı temelde ekonomik başansıyla
eş tutulmaktadır. Bir mali yapı ve eko-
nomik birim olarak kooperaüflerde bu
nedenle sennaye birincil öneme sahip-
tir.
3. Kooperatif örgütlerinde verimli bir
yönetim, yönetici kadronun ba-
ğımsızlığı oranında sağlanabilecekür.
Ancak yöneticinin bağımsızlığı verim-
liliği artünrken üyelerin demokratik
kontrol mekanizmasına katılımlan
azahnaktadır. Bu durumda sermayenin
kontrolsüz kullanımına ilişkin sorun-
lann çözümünde lider kadronun dü-
rüstlüğü ve kooperatif değerlerine sahip
çıkması önem kazanmaktadır.
Bura4a gelişkin sennaye şirketlerin-
dekine benzer bir biçimde karar organı
(mülkiyet sahiplerinin oluşturduğu yö-
netim kurullan) ile yürütme organının
(profesyonel yöneticiler) birbirinden
özerkleşmesinin kaçınılmazhğı günde-
me gehnektedir (6 aylık Tariş deneyimi-
miz de bunun yaşamsal önemini bize
kanıtlamışür).
Bu noktalar. Tokyo Kongresi'nde
derinlemesine tarüşılacak, özeUikle son
on yılda ülkemizde olduğu kadar ulus-
lararası phatformda da Baü ülkelerinde
ortaya çıkan Reaganizm, Thatcherizm
gjbi dönemlere paralel anlayışlann so-
nucunda gerileyen kooperatifçilik hare-
ketine yeni bir ivme kazandınhnası im-
kanlan araştınlacakür.
Son yıllarda "modern" olmayan bir
örgütlenme biçimiymiş gibi sunulmaya
çalışılan kooperatif örgütlenmesi özel-
ükle tanm gibi bazı sektörlerde üreüci-
ler için vazgeçilmez bir, örgütlenme mo-
deh' olarak bütün dünyada kabul gör-
mektedir. Nitekim gelişmiş birçok Baü
ülkesinde kooperatifler hem geçmişte
hem de günümüzde o ülke ekonomile-
rinde çok önemli bir yer tutmaktadırlar.
Örneğin Japonya'da 25 milyon kişi ko-
operatif üyesidir ve bu rakam ülke nü-
fusunun beşte biridir. Aynı dunım diğer
gelişmiş Baü ülkeleri için de söz konusu-
dur ve bu ülkelerde kooperatifler "mo-
dası gecmiş", "tutucu" ya da "hantal"
örgütler olarak algüanmadığı gibi eko-
nomideki güçlü rollerini sürdürmekte-
dirler.
Kooperatifler. ICA çerçevesinde
uluslararası dayanışma örnekleri gös-
termektedirler. Bunun bir örneği de eski
Doğu Bloku ülkelerinde geleneksel ko-
operatifçilik hareketine karşı gelişen
abarülı, olumsuz tutumlar için gösteri-
len ortak hassasiyettir. ICA Tanm Ko-
mitesi'nin 1990 yılı Madrid toplanüsı-
nda kooperatif temsilcileri. bu ülkeler-
deki yöneticileri "görevlerinin koopera-
tifleri öldürmek değil daha demokratik-
leştimıek" olduğu konusunda uyarmı-
şlardır.
Tariş olarak da uluslararası koope-
ratifçilik dayanışmasının önemine
inanıyoruz. Bu nedenle ilk kez ICA ile
doğrudan ilişkiye gecilmiş, aynca Al-
manya, Danimarka, Ispanya, Yunanis-
tan gibi ülkelerdeki kooperatifçilik mer-
kez örgütleriyle ilişki kurulmuştur. Bu
girişimler, Tariş'i ve onun araahğıyla
Türkiye'deki tanm saüş koöperatifleri
deneyimini dünyaya tanıuna işlevinin
yanı sıra bütün dünya kooperatiflerinin
gereksinim duyduğu dayanışmaya sa-
mimi katkı isteğimizin de göstergesidir.
İŞÇİNİNEVBEN1NDEN
ŞÜKRAN KETENCİ
Çelişkiler Kıskacında
Çin Komünist Partisi'nin 14. Kongresi'nde alınan karar-
lara göre Çin, komünist partinin denetiminde serbest piya-
sa ekonomisine geçecek. Buna göre komünist parti kapi-
talist sınıf yaratarak kendi mezar kazıcılarını hazırlayacak.
Demokrasisiz serbest piyasa ekonomisi oluşturulacak.
Emek-sermaye çelişkisi insanlığın gündeminde yokmuş
gibi bir dönem yaşanıyor. Gündemde ırklar, dinler çelişki-
si var. Alabildiğine pompalanıp dünyanın her köşesinde
insanlann en güncel, en can alıcı sorunu haline getiriliyor.
Ülkemizde de Türk-Kürt çatışmasını yaratmak üzere her
tür oyun oynanıyor. Doğuda çoluk-çocuk PKK terörüne
kurban giderken, batıda cenaze törenleri, Kürt kökenlile-
rin işyerlerine saldırı aracı olarak kullanılıyor. Yine de
Türk-Kürt halkımızın çok sağduyulu, serinkanlı davran-
ması, tahriklere kolay kolay kapılınmaması ile övünç du-
yabiliriz.
Ama dünyamızda ve ülkemizde yaşanan büyük çelişki-
ler hepimizi bir kıskacın içine almış gözüküyor. Kafa ve
kavram karmaşası, insanı bir inanç doğrultusunda yürü-
meye çalışmaktan alıkoyuyor. Ve de bu karmaşa içinde,
belki de en tehlikeli olanı, insanın kimliğini yitirmesi, kendi
ve çıkarları ile çelişen roller üstlenmesi olabilir. Böyle dö-
nemlerde bunalmak, umutsuzluğa kapılmak, kimlik sap-
masına uğramaközellikleaydınlar arasında çok yaygın ve
moda oluyor. Insan hakları, solculuk, devrimcilik adına en
ilkelinden ırkçılık yapanı mı istersiniz, kendi umutsuzluğu,
bunalımı içinde, doğru.güzel olan ne varsa yok etmeyi is-
teyeni mi seçersiniz? "Kişinin zararı en çok kendine" de-
yip de geçmekle de olmuyor. Kişi tek başına bile çevresi-
ne çok fazla zarar verebiliyor. Hele de kurumlar ve örgüt-
ler içinde yer aldığında, kişinin kimlik sapması, yozlaş-
ması kuruma da yansıyor, en azından kurumu işlevinde
geriletiyor.
Bu hafta sonu birçok sendikanın daha genel kurulu
yapıldı. Yönetimde değişiklik olsun olmasın, her genel ku-
rul bir önceki dönemin çalışmalarının bir muhasebesini
yapmak ve yeni dönem çalışma programı çizmek aracı ol-
duğu için, aslında sendikalara bir dinamizm getirir. Ancak
bu yılki seçimlerin ardından çok az sendika için genel ku-
rulların dinamizm getirdiğini söylemeolasılığı var. Çoğurv
luğunda ise içinde bulunulan moral çöküşü daha da güç-
lendiren bir işlev yapmışa benziyor. En temel nedeni de
sendikaların lider kadrolarının her genel kurul ile işçi ta-
bandan, sendikal sorumluluk ve işlevden biraz daha kop-
maları. Sadece moral olarak da değil, maddi olarak da ko-
puşun tehlikeli boyutlarda hızlı oluşu.
Geneldedünya sendikacılık hareketi, yaşanan sosyal ve
siyasal çalkantılar içinde bir bocalama ve arayış sürecine
girmişse de Türkiye'de yaşanan ile onlar arasında çok bü-
yük, çok önemli farklılıklar gözleniyor. öncelikle bir temel
gerçeğin altını çizmekte çok önemli yarar var. Dünya sen-
dikacılık hareketinde, hele de gelişmiş ülkeler sendikala-
rında, işçi taban ile yönetici üst düzey lider kadrolar ara-
sında böylesine büyük gelir, yaşam düzeyi ve kültür
farklılıkları, uçurum yok. Birey istediği kadar iyi niyetli, ye-
tenekli, kimlik sahibi olsun. İşçi ile sendika liderinin yaşam
koşulları arasında çok büyük uçurumlar oluşmussa, araya
duvarlar girer, iletişim kopar. aynı dilden konuşulamaz
olur. tstedikleri kadar "ben işçilikten geldim, işçi lideriyim,
işçinin çıkarlarmı gözetirim" iddiasında olsunlar. Sendika
başkanları son genel kurul kararları ile aylık gelirlerini
10-20 milyonun üstüne çıkarmışlarsa, üç yıl için 300-500
milyondan milyara varan tazminatlar atıyorlarsa, yûrtdışı
seyahatler sendikal görev adı altında turistik işlevle yapıh-
yor ve günlük yevmiyeler 200'ün üzerinde dolarla sayılı-
yorsa, işçilerin çıkarları için ödenen aidatların önemli bir
bölümü sadece ve sadece bütün bu harcamalara gidiyor-
sa ortada çok ciddi bir sorun var demektir. Daha önce baş-
ka yazılarımızda da değindiğimiz bu gerçekler elbette bü-
tün sendikaları kapsamıyor. Ancak önemli, büyük, pekçok
Türk-iş üyesi sendikada gelinen nokta, ulaşılan tablo bu.
Genel kurullar sonrası, sendika liderlerinin tazminat
ödentileri, genel kurul harcamaları da katılmca sendika
kasaları tamtakır olmuş konumda. Bu tabloda, bu yapıda
söz konusu sendikaların işverenler cephesi karşısında
güçlü olmalan, işçi hak ve çıkarlarmı sağlıklı kollamaları,
çok zorlu ve güçlü savaşım vermeleri nasıl beklenebilir?
Çinde komünist partinin kendisini yok edecek kapitalist
sınıfı yaratması nasıl bir çelişki ise işçilerin de çıkar örgüt-
leri sendikalartnda, işçi sorunlarından, çıkarlarından hızla
kopan lider kadroları üretmelerinin önemli bir çelişki oldu-
ğu görülmelidir. işçinin sendika içi demokrasiyi işleteme-
mesi, kendisine göre çok deneyimli, ancak çıkarlarmı kol-
lamaktan çok uzak, kendisinden kopmuş kadrolara, sendi-
ka yönetimlerini istemeyerek kaptırması bir savunma ola-
maz. Çünkü sonunda işçilik değerlerini yitirmiş, işçi çıkar-
larmı kollamaktan uzak bu yoz kadrolar elinde, çıkar örgü-
tü sendikalar giderek daha etkisiz, işlevsiz bir konuma dü-
şüyor. İşçinin çıkarlarmı korumayan liderine, sendikasına
kızması, uzaklaşması, kopması da bir işe yaramıyor. So-
nunda korunamayan, kollanamayan kendi çıkarları olu-
yor. İçine düşülen kavram karmaşası, umutsuzluktan
sıyrılıp, silkinip, yerini, kimliğini, çıkarlarmı doğru sapta-
maktan, sendikaları sendikal işlevine, sendika liderlerini
de gerçek sendikal liderliğe yönlendirmekten başka çö-
züm görülmüyor.
Petrolde Japonmucizesi
BATMAN (Cumhuriyet) -
Türkiye Petrolleri Anonim
Ortakhğı'nca (TPAO) işleti-
len Nusaybin Ikiztepe saha-
sındaki petrol üretimini Ja-
ponlar karbondioksit ve bu-
Havza, un
zengjni
MEHMET ÖZDEMtR
HAVZA - Samsun'un Hav-
za ilçesi "un fabrikası zengjni."
Halen 20 un fabrikasının faali-
yette olduğu ilçede yeni fabrika-
lann yapımı da sürüyor.
Havza'daki fabrikalarda
günde yaklaşık bin ton dola-
yında buğday işleniyor. Havza
ilçesi ise fabrikalaruı ihtiyaa
olan buğdayın ancak yüzde 15'-
ini karşılayabildiğinden. kalan
bölüm Amasya, Yozgat, Yer-
köy, Çorum, Ankara ve TMO'-
dan karşüanıyor. Fabrikalarda
üretilen unun da yüzde 5'i Hav-
za'da tüketiliyor. Geriye kalan
da yurdun çeşitli illerine sevk
ediliyor.
Havza'da bundan 10 yıl ön-
cesine kadar akarsu, dere ve
ırtnak kenarlanndaki kara de-
ğinnenlerle yapılan üretim gi-
derek yerlerini modern fabrika-
lara bırakmaya başladı. Havza
Belediye Başkanı Salim Özen,
un fabrikalannın sayısının faz-
lalığını havanın kunıluğuna
har enjeksiyoncu yöntemiyle 25
kat artüyor.
Halen günde 2000 varil olan
hampetrol üretimini günlük 50
bin varile çıkarmayı amaçlayan
Ikiztepe prpjesi, gerçekleşme
aşamasınageldi.
Kaü durumda olan hampet-
rolü sıvılaşürarak üretimini ko-
laylaşüracak tesis bugünlerde
tamamlanıyor.
Japon Jeora fırması, 6 yıl
önce başlattığı projeyi 70 mil-
yar liraya mal etti. Jeora fir-
ması, sahaya kurduğu tesiste
elde edeceği karbondioksit ve
buhan, 16 ayn noktada açtığı
kuyulardan kaü durumdaki
peü-ole enjekte edecek.
Böylece kaü petrol, çözüle-
rek sıvılaşacak ve üretimi 25 kat
artacak.
Japon Jeora firması yetkili-
leri, üretimin kısa sürede 2 bin
varüden 50 bin varile çıkama-
yacağını iki ydlık bir deneme
çahşmasının ardından bu he-
defe ulaşılacağını bildırdiler.
Japon uzmanlar, "İkiztepe
sahasında gerçekleştirdiğimiz
bu projenin başanh olacağına
inanıyoruz" dediler.
TPAO Batman Bölge Mü-
dürlüğü yetkilileri, projenin
amaana ulaşması halinde, Ikiz-
tepe sahasındaki petrolün, Tür-
kiye'nin 40 yılhk gereksinmesi-
ne yanıt verebileceğini ileri sür-
düler.