Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3KASIM1992SAU
DIZIYAZI
Hz.Osman'ın öldürülmesinden sonra halife olan Hz. Ali tam olarak iktidan eline geçiremedi
Hz. AlTııiıı lıalifelikyıllarıM m/
İslamda ilk ayrılıklar
Hz. ALİ
MUAVİYE
KAVGASI
ÖRAL CALISLAR
ÎL Ali, Hz.Osman'a yapılan
muhalefetin önderiydi. Bu muhalefet
içinde çcsitli güçler ve eğüimler bulu-
nuyordu. Ali'nîı» Ebu Zer gibi yoksul
yanhsı radikal dostlan olduğu gibi,
Peygamberin amcası Abbas gibi zen-
gin müttefikleri de vardı. Çölün göçe-
belerinden, Emevilerin iktidan ele
geçirmelerine kızan aristokratlara ka-
dar ^eniş bir muhalif kesim, Osman
yönetimine tepki gösteriyordu. Ikti-
dardan beklentileri farklı olan kesim-
ler harekete geçip Hz.Osman'ı devir-
meye karar verdiler. Medine civann-
daki çeşitli şehirlerden muhalifler Hz.
Osman'm evini kuşatülar ve kendisini
öldürdüler. '
Hz. Osman öldürüldüğünde yanın-
da bir muhafız alayı yoktu, henüz
Medine'nin merkezinde düzenli bir or-
du oluşmamıştı. Zengjnlik ve düzen,
daha kuzeyde, Şam'da Muaviye'nin
önderliğinde oluşuyordu. Muaviye,
Osman'ın yakın akrabasıydı ve muha-
lefetin şiddetlenmesi üzerine kendisini
Şam'a çağırmışü. Osman, Peygambe-
rin şehrini terk etmeyi kabul etmedi. O
hâlâ eski kuşağın devamıydı, impara-
tor olacak kadar geçmişten kopma-
mışü. Muaviye, onu korumak için
muhafız birliğı göndermeyı de önerdi.
Osman böyle bır tarza da alışık değildi
ve reddetti.
halefet gûçlerini harekete geçirecek bir
kışkırtmayı da beraberinde geüriyor-
du. Muhalifgüçler ve yoksul topluluk-
lar bir an önce harekete geçmezlerse
ebediyen iktidar odağının dışına itile-
ceklerini görüyorlardı. Emevilerdışın-
daki tüm güçlerde böyle bir endişe
vardı. Osman'ı ölüme, Aü'yi halifeliğe
taşıyan gelişme bu koşullarda ortaya
çıktı.
Hz. Ali iktidar olmuştu fakat, Emevi
hanedanı da artık olgunlaşıp büyü-
müştü. İslamın en zengin ve güçlü
merkezlerinden birisi Şam, onlann
elindeydi. Muaviye Şam valisiydi, zen-
/L gindi, güçlüydü ve etkiliydi. Yakın
Ali'nin yoksul taraflısı tutumunu akrabası Osman'ın ölmesi ve Ali'nin
gösteren çok sayıda olay vardır. Ko- *ff e s e
* l n ı e s ı d l
T m u
değıştırmedı.
nuşma ve hutbelerinin toplandığı M u a v a
£ ' ^ y ^ ^ ^ ^ -
Nehc'ül Belaga kitabında da Ali'nin m a z
°™??ydl
' , M
5f? h
^ e l
"
dünya görüşünü ve zamanın olaylan- m m a d l
- O s r a a n ı n o l u m u n d
e
na bakışını yanatan bol örnek buluna-
bilir. Aİi, yoksul yanhsı olduğu gibi,
eşitsizliklere ve haksızlıklara da karşı
çıkar. Ali'nin temel anlayışı, zahid ve
abdal adı verilen ve bu dünyanın zen- D i r
?°
gmliklerini reddeden ve kendini tapın- z o r a u
-
maya veren gruplara yakındır. Ko-
nuşmalannda bunu görürüz.
? .
?Wugunu soyleyerek,
,nm
kan
kanşık bir ortamda ve
iyice güçlendiği
iktidara gelmişti ve işi
' , öl-
Tam iktidar olamadı
HzAli'nin siyasi statüsü de buna
huzur içinde yöneticihk yapamadı.
Emevilerin muhalefeti nedeniyle hiç
bir zaman tam iktidar olamadı.
Ali'ye muhalefet edenler yalnızca
m^ndeaktifgörevleralmıŞ,amaikti- ^ ^ ^ ^ ^ ^ A T a l h a v e
^ ^ İ ^ T İ ,?o'fw! hoşnutsuzluklannı dıle getırmişlerdi
.,„„.«,«„ a ,c,m 0,0 ^ ^ A]j'yı de ıstemediler. Çünkü on-
lar da tslam aristokrasisinin bir başka
eğilimini oluşturuyorlardı. Ali'nin
ömrü, iktidara hâkım olma kavgasıyla
geçti denebilir.
Hz.Ali'nin sıkınülar içinde geçen
yönetimi döneminde adil bir devlet
adamı olduğu ve devlet kesesinin şahsi
çıkariar için kullanılmasını engellediği
öykülerle anlatılır. En önemli öyküler-
den birisi kardeşi Akıyl'le ilgüıdir.
. z-Osman dönemindeki
birikim bir sıçramayı
zorhıyordu, ama ayru zamanda
muhalefet gûçlerini harekete
geçirecek bir kışkırtmayı da
beraberinde getiriyordu.
Muhaüfgûçler ve yoksul
topluhiklar bir an önce
harekete geçmezlerse ebediyen
iktidar odağının dışına
itileceklerintgörüyorlardı.
Emeviler dışındaki tüm
güçlerde böyle bir endişe vardı.
Osman'ı ölüme, Hz.AWyi
hatifetiğe taşıyan gehşme bu
koşullarda ortaya çıktı.
Hz. Osman'ın bir isyanla öldûrül-
mesi ve iktidann eski geleneklerin sa-
vunucusu Hz. Ali'nin eline geçmesı.
eskiyle yeninin, yoksullarla zenginle
rin bir kez daha kapışmasıydı. tktıda-
nn zenginlerin ve aristokratlann eline
kesın olarak geçtiği endişesine kapılan
muhalif güçler. bütün kozlannı öne
sûrerek Emevi iktidanna meydan
okudular ve bu muhalefetin bileşkesi
durumundaki Hz.Aü'yi iktidara getir-
diler.
Herkese eşit maaş
Hz.Ali'nin iktidara gelmesi, Pey-
gamberin ölûmünden beri sûregelen
hilafet kavasına yeni boyutlar kazan-
dırdı. Hz. Ah, öncelikle kendince yıl-
lardan beri sûregelen bazı haksızlıkla-
ra set çekmek niyetindeydi. Ömer
yönetimince oluşturulan ve Osman za-
manında iyıce sıstemleşen savaşçılar
arasındakı ücret farkını ortadan kaldı-
racaktı.
X önetime gelir gelmez ilk iş ola-
rak, hazinede bulunan ve savaşlarda
ele geçirilen mallan halka dağıttı. Son-
ra şu konuşmayı yaptı:
"HzRasul'ün (S.M.) vefaüannı
müteakip halk Ebu-Bekr'i halife yap-
ü. O, Ömer'i halife bıraktı; O da halife-
nin altı kişılik bir şûra tarafından tayı-
nini uygun buldu; Osman halife oldu;
bildiğiniz işler de oldu-bitti. Sonra ba-
na başvurdunuz. Hiçbiriniz Ebu-Tali-
boğlu (Hz.Ali). bizim hakkımızı bize
vermedi diyemez. Kim Allah'a inanır,
dinimize girer, kıblemize yönelirse, Is-
lamın vacib ettiği şeyleri kabul etmek
zorundadır. Siz Allah kullansınız; mal
da Allah mab... Allah onu aranızda
eşitlikle bölmemi emretmiştir. Hiçbiri-
nizin öbürûne üstünlüğü yoktur."
Bu konuşmasını tamamladıktan
sonra yanında bekleyen hazine görev-
lisi \mmar'a, şu taliman verir: "Kalk,
halka üç dinar ver; bana da beytûhnal-
den üç dinar getir." Ali'nin bu emri
üzerine hazinede bulunan 300 bin di-
nar. üçer üçer, 100 bin kişjye dağıtıldı.
Herkesin payı birbirine eşitti. •
Hz. Ali'nin iküdara geldikten sonra
yapüğı önemli işlerden birisi de, Hz.
Osnan zamanında, iktidann gücüyle
kendilerine çıkarlar elde eden Emevi
aiksinin bu mallannı ellerinden alıp
hazneye gelir kaydetmek oldu. Emevi
ailsinin mallanna el koyup hazineye
deretme karannı şöyle açıkladı: "An-
dosun Allah'a ki, onlann gelirleri yü-
zûrden, evlendikleri kadınlardan, sa-
tın aldıklan cariyelerden. temellük
etttleri (mülk edındıkleri) araziden
buiirsam, alıp beytülmale geri verece-
ğic çünkü adalette genişlik vardır
Acıletle iş görmekten aciz olan, cevir-
le eziyetle) iş görmede daha da aciz
olır."
Medineli yoksul dostu orta sınıflara
dahil etmek doğru olur.
Hz.Ali, Hz.Ebubekir'le yapüğı ikti-
dar kavgasını kaybetükten sonra bir
köşeye çekilmiş, kendisini dine ve iba-
dete vermişü. Hz.ömer dönemi de, bu
şekilde geçti. İktidann elinden gittiği-
ne hayıflanıyor, secilen haüfelerin
hakkını yediğıni düşünüyor, ancak si-
yasi gücü hesaplaşma mücadelesi ve-
recek yeteriikte olmadığı için bekliyor-
du.
KJ çüncü halifeliği de Hz.Osman'a
kapünnca eski sessiz tutumunu terk
etti, aküf bir muhalefete girişti. Osman
dönemindeki birikim bir sıçramayı
zorluyordu, ama aynı zamanda mu-
ş Akıyl, kendisine başvu-
rarak çok fazla borcu bulunduğunu ve
bu borcun devlet hazinesinden öden-
mesini istedığini bildirir. Ali ise o sıra-
da kendi geçimini hurma satarak sağ-
hyor ve oğlunun hazineden alması
gereken hakkını ise herkesin hakkını
ödedikten sonra veriyordu. Akıyl'in
para istemesinden sonraki gelişmeler
şöyle anlatılır:
"Hava biraz soğuktu; önünde man-
gal vardı. Hz.Ali, mangaldaki ateşe bir
demir parçası sokmuş, demir kıpkır-
mızı olmuştu, AkıyFe "Sabret" dedi,
"Bundan böyle halifelik maaşımı al-
dıkça sana veririm. yavaş-yavaş bor-
cunu ödersin."
"Akıyl, "Beyt'ül-mal elinde değil
mi" dedi. Ali, o demiri ucundan tutup,
kızgın ucunu Akıyl'e yaklaşürdı.
Akıyl,"Ne yapıyorsun?" diye bağmn-
ca Ali. "Sen buyurdu. "bu ateşten
çekiniyorsun, sonra beni tutuyor, ahi-
ret ateşine atmaya kalkıyorsun."
"Akıyl, çok müteessir oldu. Kufe'-
den çıkıp Şam'a gitü; Muaviye,
Akıyl'e yüzbin dinar verdi."
J. J-Z.Alı yönetime gelince adalet
sistemini, baskı görenleri korumak
amaayla kurallara bağladı. Baskı ve
zulûmden şikâyet edenkrin başvura-
cağı bir divan kurdu. "Divan-ul Me-
zalim: Zulûmden yakınanlann ışlerine
bakan bu divan bir türlü yargıtay ve
danıştay hatta vergi itiraz komisyonu
yerindedir; yani kadılardan ve diğer
büyük memurlardan yakınanlar bu
divana başvururlardı. Hz.Ali'den baş-
layarak halifeler halkın bu yoldaki
yakınmalannı dinlemeye başlamışlar-
dı. XIV.Abbasi halifesi Muhtedi'ye
kadar, aralıklarla da olsa, halifeler
halkın yakınmalannı dinlerlerdü."
Ali, bir yanıyla zenginleşen ve büyü-
yen İslam imparatorluğunun despotik
ve yoksullardan uzaklaşan yönüne
karşı çıkarken. bu devletleşmenin ve o
dönemin birçok anlayışmı da benimsi-
yordu. örneğin Ali'nin kadınlarlaılgi-
h değerjendiraıeleri, Peygamberin ve o
günün İslam önderlerinin değerlendir-
melerine benzer. Halife seçildikten
hemen sonra yapüğı konuşmada şun-
lan söyler "Hayvanlann işîeri-gûçleri,
kannlannı doyurmaya uğraşmakün
yırüçı canavarlann işleri-güçleri, ken-
dilerinden başkalanna dûşmanlıkta
bulunmaktır; kadmlann kaygılan,
dertleri, dünya ziynetiyle bezenmek,
dünyada bozgunculuk etmektir."
İL ine bir başka konuşmasında ka-
dmlara yönelik söylediği şu sözler o
günün anlayışlannı yansıtın "Kadm-
lann kötülerinden çekinin; hayırlıla-
nndan sakımn."
Bir gün çevresiyle birlikte oturur-
ken, yanlanndan güzel bir kadın ge-
çer. Herkesin gözü o kadma takılır,
HzAli bunun üzerine şunlan söyler:
"Bu erkeklerin gözleri şehvete kapıl-
dıklannı belli ediverir, bu bakış şehve-
tinin coşkunluğunu gösterir. İçüiizden
biri, beğendiği. hoşlandıgı kadına gö-
zü kayınca hemen gidip kendi zevcesi-
ne yaklaşsm; çünkü bu da kadındır, o
da kadın."
A iz.Ali'nin kadınlara ilişkin bu
sözlerini, peygamberde ve diğer İslam
önderlerinde aynen görmek mümkün-
dür. Özellikle son cümle, aynen Hz.
Muhammed tarafından da kullanıl-
mıştif.
Mekke aristokrasisinin direnişi
Hz. Ali, üçüncü halife Hz.Osman'ın
öldürülmesi üzerine iktidara geldi.
Kendisine önerilen halifeliği kabul etti
ve hemen biat etme törenine gecildi.
Ah'nin bu kadar hızlı bir şekilde hali-
feliği kabul etmesi oğlu Hasan tarafın-
dan da eleşürilmişti. Ali'nin iküdannı,
Haşimi aılesı, ve daha sonra Hariciler
olarak ortaya çıkacak yoksul güçler ve
Osman yönetiminden memnun otaıa-
yan çevreler desteklediler.
•
islam dünyasının bazı önemli isim-
len ve kuzeyde Suriye'nin hâkimi
Muaviye, Ali'nin halifeliğini tanıma-
dılar. Mekke aristokrasisi Ali yöneti-
mine karşıydı. Hz.Ali halifeliğine karşı
çıkan ve kendisine savaş ilan eden Tal-
ha, Zübeyr ve Ayşe'yi, Cemel (deve)
savaşında yendi. Bu savaşta iki önemli
İslam önderi Talha ve Zübeyr öldürül-
dü.
Hz.Ali, Peygamberin eşi Hz.Ebube-
kir'in kızı Ayşe'yi yendiklen sonra
Medine'ye yolladı. Mûminlerin anası
olarak bilinen Ayşe'nin adı, bir daha
siyaset sahnesinde duyulmadı. Ara-
dan yıllar geçtıkten sonra Ali'nin bü-
yük oğlu Hasan'ın ölümü sırasında,
onu Peygamberin mezan yanına göm-
dürmemek için Ayşe'yi yeniden sahne-
de göreceğız.
656 yıhndaki Cemel adı verilen sa-
vaştan sonra Ali. Medine'de kendisini
güvende hissetmedi ve Irak'ın ikinci
önemli kenti Kufe'ye taşındı. Ali'nin
Kufe'ye taşmmasıyla birlikte İslamın
ilk doğduğu ve geliştiği topraklar, yani
Hicaz (Mekke, Medine, Taif) kıyıda
kaldı ve bir daha hiçbir zaman eski
önemine kavuşamadı. Kufe ise Şiiliğin
yüzyıllar süren önemli bir propaganda
merkezıne dönüştü.
EsasrakipMuaviye
Hz.Ali'nin esas rakibi Muaviye idi.
Şam valisi Muaviye, yakın akrabaa
Osman'ın öldürülmesinden Ali'yi so-
rumlu tutuyor ve bu ölümün hesabını
vermesini istiyor ve Ali'ye biat etmeye-
ceğini ilan ediyordu. Şam mescidınde
Osman'uı kanlı gömleğini ve Osman'-
ın kansı Naile'nin onu korurken ko-
pan parmaklannı halka gösteriyordu.
Aslında bu kavga iktidar Şam'da mı
olacak Arabistanda mı kalacak kav-
gasıydı. Soru; zengin Suriye mi, gele-
neksel eski eşitlik günlerinin Arap
dünyası mı idi?
Beyaz atm üzerinde yükselen alev yığmınm ardmdaki Hz.Aü, Hayber Kalesi'nin önünde müşrikkrk savaşıyor.
Ali'ııiııyoksul dostu çizgisi
An-,i'nin, ışbaşına gelir gelmez,
zengin fakir, güçlü zayıf farkı gözet-
meden herkese hazineden eşit para
dağıülmasını isteyen karan, ban
çevrelerde tepkilere yolaçmışü. ör-
neğin, bu zenginlerden birisi Hz.
Ali'ye gelip, "Dün benim kölem
iken azad ettiğim kimseye de, bana
da aynı parayı veriyorsun" diyerek
serzenişte bulundu. İslamın ileri ge-
lenlerinden Talha, Zübeyr, Abdul-
lah bin Ömer, Said bin As, Mervan
ve bazı Kureyşliler bu üıtumu içleri-
ne sindiremediler ve eşit para veril-
mesı karanna karşı çıkülar. İçlerin-
den birisi, "Osmanın verdiği gibi
vermezse, onu bırakır. Şam'a gider
Muaviye'ye kaülınz" tehdidinde
bulundu. Hz.Ali'nin memurlann-
dan bu karann doğru olup olmadığını
araştıran bu zengin grubu, daha
sonra AH'yi aramaya gjriştiler. Onu
güneş alünda bir işçiyle birlikte ku-
yu kazarken buldular ve aralannda
şöyle bir konuşma geçti:
"-Bizim ResuluDah'a yakınlığı-
mız var. Islamı ilk kabul edenlerde-
niz, savaşlarda bulunduk. Ne Ömer
böyle verirdi, ne Osman. lkisi de bizi >
ûstün tutardı, sense bizi herkesle bir
tutuyorsun."
Ali, "-Benden önce mi Müslüman
oldunuz?"
"-Hayır, sen ilk Müslümansın;
ancak Resulullah'ın boyuııJanız;
ona yakınhğımız var."
"-Benden daha mı yakınsınız?"
"-Hâşâ, O'nun senden daha yakı-
nı yok. Fakat ona uyduk; müşrik-
lerle savaştık."
"-Benim kadar mı —•-;*"iz?"
"-Hâşâ; senin gibi savaşan yok-
tur."
"-Andolsun Allah'a, benimle işçi-
min arasında bile bir fark gözetmem
ben."
Bu tarüşma onlan ikna etmedi,
ama daha fazla konuşmayı da ge-
reksiz görerek, Ali'nin yanından
aynldılar. Bir süre sonra bu insanla-
nn bir kısmı Ali'ye karşı yürütülen
ayaklanmanın başına geçeceklerdir.
z.Ali'nin sadeliğj ve yoksul
yanlısı tutumuna çok örnek vardır.
Nehc'ül Belaga kitabında kendisini
şöyle anlatır: "Andolsun Allah'a ki
şu yünden dokunmuş abamı ken-
dim yamadım; yamatüğım kişiden
utandım artık; çünkü bana, "Bu ka-
dar yamadan sonra hâlâ mı giyecek-
sin, atmayacak raısın artık bunu"
dedi. Ben de .uzaklaş benden' de-
dim ona."
riyeileMezopotamya arasında
Fırat kenannda Sıffin adı verilen yer-
de. 657 yazında Muaviye ile Ali'nin
ordulan karşı karşıya geldiler. 110
günlük savaşın sonunda, Ali'nin zatere
yaklaşüğı bir sırada, Suriyeliler mız-
raklannın ucuna Kuran sayfalannı
takarak, hakeme başvurulmasını iste-
diler.
Ali, hakeme başvurulması isteğini
kabul etti. Bu tutumu, kendi saflann-
daki radikal kesimlerin tepkisine ne-
den oldu. Onun Muaviye ile uzlaşma-
anı ihanet saydılar. Onlara göreyargj-
lama hakkı yalnızca Allah'a aitti ve
hakem yalnızca Allah olabilirdi. Daha
sonra Hanciler ısmiyle İslam tarihinde
ün kazanacak olan bu radikal grub,
Ali'yi terketti ve aleyhinde propagan-
daya girişti. Ali, Muaviye ile giriştiğı
bu uzlaşma pazarlığıyla, yoksul kitle-
lerin en uç sözcûlerini böytece kaybet-
ti.
Hakemler toplanıyor
İki tarafm gösterdığı hakemler, 658
yıh Ramazan ayında Adruh adı veri-
len kasabada bıraraya geldiler. "Bu
tarihi buluşmada tam olarak neler ce-
reyan etti, neler konuşuldu bunu ifade
etmek çok zordur. Değişik kaynaklar-
da farklı metinler görülmektedir...
Muhtemelen gerçekte cereyan eden
şey, her iki hakemin de, iki lideri azlet-
tikJeri ve bu durumda kaybedenin Ali
olduğudur. Halbuki Muaviye, hilafet
makamında değildi ki bundan azledil-
sın. Kendisi sadece bır eyaletın valisi
durumundaydı. Bizzat hakemlik du-
rumu ve vakâsınm ortaya çıkmasıyla-
dır ki o, Hz. Ali ile eşdeğer bir seviyeye
yükselmişü."'
Sonunda Muavıye'nin gösterdiği
hakem, bir oyun ile hilafetin Mua-
viye'ye geçtiğini açıkladı. Ancak Ali,
661 yılında öldürülünceye kadar
Kufe'de oturdu ve halifelikten yazgeç-
medı. Muaviye ise Şam'da İslamın
halifesi sıfaüyla oturmayı sürdürdü.
Ali'nin öldürülmesi üzerine kayıtsız
şartsız İslam İmparatorluğunun başı-
na Muaviye geçti.
SCRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Essen'de Cumhuriyet
Bayraım»
Bielefeld'den trenle Essen'e gidiyordum; aktarmalarda
güçlük çekmeyeyim diye biletimi aktarmasız almıştım. Sa-
at 12.45 treni aktarmasızdı. Nebahat Hanım, arabasıyia
trene, istasyona dek getirdi. Saat 12.00'ye dek işindeçalış-
mış, ben de onun işyerinde oturmuştum. Saat 13.00'te Bie-
lefeld Belediyesi'nde toplantıya katılacaktı.
- Mustafa Abi, sen treni bekler, binersin artk değil mi?
-Tabii, tabii siz gidin!
Ama içi rahat etmedi; orada dolaşan, tren bekleyen bir
gence:
- Siz Türksünüz galiba, dedi, arkadaşa yardımcı olur
musunuz?
- Tabii, dedi Diyarbakırlı Ali Akpınar. Tren on dakika ge-
cikmeli gelecekti. Geldiii!
Tren durur durmaz, aşağı atladım; Ali bavulumu verdi,
Berrin'i karşıdan gördüm, içim rahatladı. Demek burada
da yitmeyecektim!
Server Tanillı takılmışt:
-Sevgili Ekmekçi, kaybolmak senin şanındandır. Kaybol
ki, senin "Ulus "a gittiğin kadar, Avrupa'ya geldiğini bile-
lim! Hem sen, Frenk Mustafendi'nin torunusun, unutma!
Böyle diyerek benı yüreklendirmişti, telefonda.
Berrin Uyar, 12 Martlar'da, 12 Eylüller'de işkence gör-
müş, kendini Almanya'ya atarak kurtulmuştu. "Yıldırım
bölge" kadınlar koğuşunda yatmış; 12 Eylül'den sonra,
Metris te Reha Isvan'la birlikte, tutukluluğu paylaşmıştı.
- İşkence gördün mü?
- Evet!
istanbul'da yakalanıp, Ankaraya götürülmüştü. Çocuk-
luğu Cebeci'de geçmişti. Zerrin de anımsıyordu, Cebeci'-
de geçen çocukluk yıllarını.
Bavulu, Essen istasyonunda bir dotaba kilitleyip önce
hafif bir şeyler yemek istedik. Tutukluluk yaşamından bir-
kaç kopuk kesitı anlatıyordu Berrin.
- Ali Ulvi yüzunden çok dayak yedim, biliyor musunuz?
- Karikatürist Ali Ulvi yüzunden?
- Evet! Bakın anlatayım; Ali Ulvi'yi görürseniz selamları-
mı söyleyin; gözaltında, bana bir liste verdiler. Bunda bir
sürü adlar vardı: Süleyman Demirel'den, bilmem kime
dek. Sorduklarının içinde Ali Ulvi de vardı. Ali Ulvi'yi Cum-
huriyet'ten, karıkatürlerinden tanıyordum.
- AN Ulvi'yi tanıyor musun diye sordular.
- Tanıyorum!
-Nasıl tanıdın anlat!
- öyle tanımadım.. Karikatürlerinden tanıdım..
- Sen bizimle dalga mı geçiyorsun kaltak! Basıyorfardı
sopayı. Çok dayak yedim anlayacağınız Ali Ulvi yüzunden.
Meğer, Ali Ulvi adında aradıkları bir örgüt lideri varmış;
onu sorarlarmış.
12 Martlar'da, benzeri birkaç olayı Tahsin Saraç'tan,
başka kimi arkadaşlardan dinlemiştim. Tahsin Saraç'a
sormuşlar:
- Mustafa Ekmekçi'yi nereden tanıyorsun?
- Yazılarındanî'demiş Tahsin. Fakat kendi kendinedüşü-
nüp bulmaya çalışmış, "Ekmekçi'yi neden sordular!" diye.
Arkasından Mümtaz Soysal'ı sormuşlar. O zaman anla-
' mış niye sorduklarını. Mümtaz'la adlarımızın telefon defte-
rinde artardayazıldığını anımsamış.
Berrin Uyar, Reha Isvan'ı çok sevmiş Metris'te. "Ne iyi
bir insandı" diyor. "Ne olur benim sevgilerjmi, saygılarımı
söyleyin!"
Tabii söylerim; Reha Isvan'ın son kitabı elimde. Onu
okuyorum! "Gün Olur Devran Döner" Bilgi Yayınevi'nden
çıktı.
Essen'de "Türkiye Araştırmalar Merkezi"nde bir konuş-
ma yapacaktım. Ancak Essene vardığım gün 29 Ekim'di;
akşam Essen Konsolosluğu'nun düzenlediği kokteyle ka-
tılmam istenmişti. Benimse üstümde bayramlık bir şey
yoktu! Ne gömlek, ne kravat, ne giysi!
Araştırmalar Merkezi'nin başkanı Prof. FarukŞen:
- Yoksa blucinle mi geldin? diye sordu.
- Evet! Ayağımda da kesler var.
- Siz gelin canım, size kımse bir şey demez!
' O andan başlayarak ter basmıştı. Ne yapacaktım?
Yürüyerek gıdıyoruz; Berrin Uyar:
- Size, dedi, şuradan bir ayakkabı alalım. Belki Salih,
-evinde kalacağım Salih Yiğit- giysi konusunda bir şeyler
düşünmüştür. Yol üstünde, ayakkabı mağazalarından biri-
ne girdik; 41 numara bir ayakkabı aldık. Geriye, giysi,
gömlek, kravat kalmışo. Bir nalı bulmuştuk. Usuma, Ali
Yüce geldi. Bir gün büroya geldiğinde:
- Bak Ekmekçi, demişti, bu paltoyu bana Atatürk aldı!
Ali Yüce "Atatürk Şiirleri" yarışmasıha katılmış, aldığı
ödülle de paltoyu satın almıştı. Ben de ayakkabıma bakı-
yor, içimden "Atatürk'ün ayakkabtsı mı ne?" diyordum.
Gerçekten Salih Yiğit bir ceket uydurmuş, çizgili bordo bir
gömlekle kravat hazırlamıştı. Kravata bir de iğne iliştirdi.
Kot pantolon vardı ama, oncağız olacaktı. Berrin:
- Çok alternatif oldunuz! Çok yakıştı! diyordu. içimden:
- Mustafa Kemal! Şapka devrimini yaptın, güzel! Neden
rahaı bır giysi devrimi yapmadın! diye geçiriyordum.
BULMACA
SOLDAN SACA:
1/ Pislik çukurlan-
nın boşaltılmasında
kullanılan depolu
araç. 2/ Bir elçiliğe
bağlı uzman... Oy.
3/ Tlrpana balığına
verilen bir başka
ad... fehveci tepsisi.
4/ Makine yağı... Bir
renk. 5/ Ustün bir
yetkinin gücünii
simgeleyen değnek...
Zarara uğrama tehli-
kesi. 6/ Hayvanlann
su içtikleri taş ya da
agaçtan oyma kap...
Sessiz, uslu. 7/ Uzak... Son derece
kavgaa olan gözde bir akvaryum ba-
hğı. 8/ Kısa ökçeli ve bağsız ayakka-
bı. 9/ Kaş ilçesi açıklarında arkeo-
lojik ve turistik bir ada.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Deneyle kanıtlanmamış olmakla
birlikte kanıtlanabileceği umulan ku-
^amsa^ düşünce. 2/ Uluslararası Ti-
yatro Enstitüsü'nün simgesi... Yurdu-
muzun batısında bir körfez. 3/ Akıl-
siz, düşüncesiz. 4/ Eskiden harman ürünlerinden onda bir ora-
nında alınan vergi... Akarsu yatağı. 5/ Bir soru sözü... Bir isi
yaptırabilme gücü... Tavlada bir sayı. 6/ Isyankâr... Futbolda
bir mevki. 7/ Üzerinde maden dövülen demir araç... Hızlı yaz-
maya elverişli bir yaza yöntemi. 8/ Kekemelik, pepemelik. 9/
Bir zaman birimi... Topun gerisini kapayan kapak.
Tiyatro... Tiyatro... Oergüi
Reklam bölümünde çaJışacak genç, dinamik
eleman arıyor.
Tel.: 249 87 37 • 38