Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3KASIM1992SAU
OLAYLAR VE GORUŞLER
Yükseköğretim Yasası'nda
DeğişikBkler
Hiç şüphesiz özerklik, her türlü denetimden uzak olma anlamını taşımaz.
Devlet denetimi ve özdenetim konulannda ortaya çıkmış aksakhk ve
yetersizliklerin dikkate alınması ile iyi bir denetim düzeni kurulmalıdır.
Prof. Dr. CEMALETTÎN ÖNER
1981 tarihli 2547 sayıh Yükseköğretim Ka-
nunu, 1750 sayılı kanunla devam eden "özerk
üniversiteler'e bir tepki kanunu olarak yürür-
lüğe konulmuştur. Bu kanun hazırlanırken
Milli Eğitim Bakanhğı, üniversitelerden görüş
istemiş, fakat bu görüşleri benimsetnemiştir.
Istanbul Üniversitesi'nin 1980 yıh arahk ayın-
da oybırliğiyle kabul ettıği raporuna kisaca te-
mas etmek isterim: "Üniversite fonksiyonlan-
nı yerine getirmeleri için en iyi ortamın özerk-
lik olduğu, özellikle yurdumuzun geçirdiği
siyasal dönemler dikkate alınırsa daha iyi an-
laşılır. Bu hususta Anayasa Mahkemesi'nin
1971 yılında verdiği bir karardaki şu fıkir ko-
nuyu açıklamaya yetmektedir: Üniversite,
yönetim ve bilim açısından özerklik tanınma-
sının gerekçesi ise, siyasal çevrelerin ve özel-
likle iktidann üniversite çalışma, öğretim ve
eğitimini etkisi altmda bulundurması yolunu
kapamak ve üniversite çahşmalan ile öğretim
ve eğitimini her türlü dış etkiden uzak bir or-
tam içinde sürdürmektedir. Objektif olarak
bilim ve akıl yolunu belirtecek bağımsız ku-
rumlara olan ihtiyaç özerk üniversite fıkrini
doğurmuştur." Senato görüşünü aşağıdaki
şekilde sürdürmektedir. "Hiç şüphesiz özerk-
lik, her türlü denetimden uzak olma anlamını
taşımaz. Devlet denetimi ve özdenetim konu-
lannda ortaya çıkmış aksakhk ve yetersizlik-
lerin dikkate alınması ile iyi bir denetim düze-
ni kurulmalıdır. Fakat bu yapılırken özerkli-
ğin zedelenmemesine dikkat edilmelidir.
Aksine bir tutumun yaratacağı sabncalan
sonradan ortadan kaldırmak çok zor olacak-
ür. Özerklik kavramı, bilimsel, idari ve mali
özerkliği kapsar. Bilimsel özerklik, araştırma
yapmada, sonuçlannı açıklamada ve eğitim
ve öğretimde sadece bilim kurallanna tabi ol-
mayı; idari özerklik, herhangi dış baskıya
maruz kalmadan, kendi seçtiği organlar eliyle
yönetilmeyi; mali özerklik, araştırma, eğitim
ve öğretim ve yönetimin gerektirdiği kaynak-
lan sağlama ve harcamada güdülen amaç dı-
şında sınırlamalara maruz kalmamayı sağlar.
Özellikle ûniversitelerin fonksiyonlannın
amaca uygun şekilde gerçekleştirilmeleri
özerk olmalannı gerekh' kıhnıştır."
Geçmişten örnekler
Görüldüğü gibi îstanbul Üniversitesi,
Anayasa Mahkemesi karanndan da yararla-
narak uyan görevini zamanında yapmış, fa-
kat etkili olmamıştır. Bu konu üzerinde biraz
daha durarak, geçmişten de örnekler vermek
isterim. Böylece karşılaştırma olanağı bulmuş
oluruz.
Darülfünun'da özerklik isteği 2. Meşrutiyet
döneminde netleşmiştir. Müderris Cemil To-
puzlu Paşa, sivil tıbbiyenin başına, yasalar
müsait olmadığı halde, müderrislerin doğru-
dan seçimleri ile gelmiştir. Fakat seçim usulü
hemen kurumlaşamamıştır. Özerk darülfü-
nun konusunda Ziya Gökalp'in 1917 yıhnda
îttihat ve Terakki Kongresi'ne sunduğu ra-
pordan, her zaman geçerli ve yol gösterici ola-
bilecek birkaç cümleyi ahyorum: "Darül-
fünun idaresi, muallimler meclisi ve muallim-
ler divanı gibi bilimsel heyetlere ve bunlann
reislerine bırakılarak, muallimler heyeti, genel
müdür veya fakülte müdürleri gibi idari me-
murlann emrinde bırakılmamalıdır. -Bir
memlekette muaUimler sınıfma toplumsal bir
değer verilmezse bilim de değeri haiz olamaz."
Birkaç cümle de darülfünunun eski emirüe-
rinden Ismail Hakkı Baltacıoğlu'ndan alahm:
"Bizde darülfunun, bir yüksekokul görevini
yapmıştır. Ne bilimimiz ve ne de bilimsel
zihniyetimiz yükselmemiştir. Darülfunun me-
selesi her şeyden önce büimin ve bilim adam-
lannın özerkliği meselesidir. Biz Türkler, he-
nüz tamamiyle çağdaş bir cemiyet bünyesine
mazhar olamadığımızdan, dinimiz, ah-
lakımız, zevkimiz hükümeün gözetimi altın-
dadır. Bilimimiz de tabiyete tabidir. Mu-
allimlerin, müderrislerin seçim şekli darülfu-
nun ıslahmm başlangıcıdır. Bu atamalar ile
olduğu sürece darülfunun meselesi halledüe-
meyecektir."
1919 yıhnda Osmanh Dariilfünunu Tüzü-
ğü, darülfünuna tüzelkişilik ve bilimsel özerk-
lık getirmiş ve müderrislerin darülfunun
eminîiği için üç aday seçmelerine imkân ver-
miştir. Nitekim Besim ömer Paşa, adaylar
içinde en çok oyu alarak, Maarif Naarlığı ve
Sadrazamlıktan onay alınarak Padişah irade-
si ile atanmıştır.
Yükseköğretim Kurulu'na Sayın Ihsan
Doğramacı'nın başkan olması bir şansızhk
olmuştur. Bir basit dispanserden Hacettepe
Üniversitesi'ni kurmuş olan Sayın lhsan Doğ-
ramacı. enerjisi. ünü ve etkin kişiliğiyle aydın-
lann, üniversite mensuplannın ve gazetecile-
rin haklı tenkitlerini etkisiz bırakmışür. Buna
rağmen son seçim öncesinde iki siyasal parti,
seçim beyannamelerine ve hükümet olduktan
sonra da hükümetprogramına YÖK konusu-
nualmışür. Yaygınlaşan genel kanıya göre
YÖK, esas görevi olan ûniversitelerin bütçe,
kadro, eğitimin geliştirilmesi, öğretimelemanı
yetiştirilmesi gibi hususlarda başanh ola-
mamıştır. Buna karşıhk önemsiz detaylarla
uğraşmıştır.
Siyasal baskılara karşı çıkamamış, mevcut-
lan geliştirmeden yenileria'n açılmasına yeşil
ışık yakmıştır.
Gelişmiş ve gelenekleri olan üniversitelerle
yeni açılanlan aynı statü içinde yönetmeye
kalkmıştır. öğretim üyesi piramidi kurmak is-
terken piramidi tersine çeyirmiştir. 1945
yıhndan beri yönetsel özerkliği de olan üni-
versitelerde seçim yerine atama sistemi getire-
rek üniversiteleri yüksekokullara çevirmiştir.
Üzûcü ügisizUk
Artan ûniversitelerin koordinasyonu, bütçe
ve kadro gibi hususlarda üniversiteler üstün-
de bir kuruluşa elbette ihtiyaç vardır. Fakat
bu, aynntılarla uğraşmayan ve seçimle teşek-
kül eden bir kuruluş olmahdır. Demokrasinin
bir disiplin rejimi olduğunun ülkemizde he-
nüz tam anlamı ile kavranmadığı, üniversite-
lerimizin de özerkliği zaman zaman iyi uygu-
layamadığı da bir gerçektir. Hele bazı öğretim
üyelerinin üniversite özerkliğini kişisel özerk-
lik olarak kullandığı da görülmüştür. Ancak
bu olumsuzluklann ciddi denetimlerle önle-
nebileceğinden şüphe etmemelidir.
Üniversite özerkliğinin kamuya yeterince
duyurulamaması ve siyasal partilerin de ço-
ğunlukla bu konu ile ilgilenmemeleri son de-
rece üzûcûdür. Bir zamanlann, aydınlar na-
zanndaki ümidi Sayın Bülent Ecevit de bu
konu ile ilgisiz görülmektedir. Koalisyon hü-
kümetince haarlanan tasannın ve gelişmele-
rin nasıl boş ümitlerle dolu olduğunu gelecek
yazımda belirteceğim.
ARADABtR
MEHMETGÜLER
Yazvn Öğrettneni- Yazar
Devlet Adamlan ve Sanat
Yaztmızın başlığı uzak iki sözcük gibi gözükse de ger-
çekte öyle değil.
Erdemin bilgi olduğunu savunan Yunanlı filozof Eflatun
(I.Ö. 427-347), devlet adamlarının bilge kişilerden, sanatçı-
lardan olmasmı istemiştir. Onun yarı gerçek, yarı ütopik
"devlet"indeki mutlu topiumun yaratılmasının baş koşulu-
dur bu.
Bu görüş, günümüzde elbet tartışılabilir. Bilge kişilerin,
filozofların, sanatçılarm devlet yönetmekte ne denli ba-
şarılı olabilecekleri üzerinde durulabilir. Bugün devlet
adamlarının bilgeliğinden çok bilgisi ilgilendiriyor bizi. Sa-
natçı olmasından çok sanata bakışları önem kazanıyor.
Mitterrand, Fransa'ya cumhurbaşkanı seçildiğinde ga-
zeteciler, "Son olarak hangi kitabı okudunuz?" diye soru
sormuşlardı ona. 0 da Yaşar Kemal'in iki ciltlik Demirciler
Çarşısı Cinayeti adlı romanını okuduğunu söytemişti. Gö-
revi devraldtğı günlerde de hemen her ülkeden devlet
adamlarını, sanatçıları ülkesine davet etmişti. Türkiye'den
çağrılan tek kişi Yaşar Kemal'di
Bir karşılaşmamızda Yaşar Kemal'e bu olayı sordum.
Mitterrand'ın kendisine özel ilgi gösterdiğini söyledi. Yine
Yaşar Kemal'den öğrendiğimize göre Mitterrand, ro-
manın geçtiği Çukurova'yı, özellikle Kilikya tarihini çok iyi
biliyordu. Romanı daçok iyi anlamış. özümsemişti. Mitter
rarid, Yaşar Kemal'e şöyle sorular da sormuş: "Çukurova
romandaki feodal yapısını hâlâ koruyor mu? Romanda an-
latılan kan davaları yine devam ediyor mu? Romanın kah-
ramanları Murtaza Bey, Derviş Bey, Akyollu Mustafa Bey,
AlaTemir Ağa gibi feodal ağalar. beyler hâlâ var mı?"
Yaşar Kemal bunları anlatırken Mitterrand'a hayran-
lığını gizleyememiş, "Yahu" demişti, "Elin adamı benim
memleketimi benden iyi biliyor." Şaşırmıştım. Açık söyle-
yeyim, Mitterrand'a ben de hayran olmuştum. Seçim dö-
neminin en yoğun günlerinde Demirciler Çarşısı Cinayeti
gibi 1500 sayfalık dev bir yapıt nasıl okunurdu? Türkiye gibi
uzak bir ülke, Kilikya gibi çok eski bir uygarlık bu kadar
yakından nasıl tanınırdı? Demek ki Batı buydu, Batılı aydın,
devlet adamı buydu. Isa'dan önce "Bilgi erdemdir" diyen
Eflatun geleneğinin süreğiydi tüm bunlar.
Mitterrand gerçeği, ister istemez bizim devlet adam-
larımızı düşündürmüştü bana. Bizimkiler Tom Miks, Tek-
sas okuduklarını söylüyorlardı o günlerde. Yaşar Kemal'in
kitaplarını yasaklıyorlar; okullara, kütüphanelere sokmu-
yorlardı (Bugün de durum aynı). Batı'yla Doğu'nun arasın-
daki bu çelişki yaşandığı sürece, Atatürk'ün deyimiyle
Doğu, Batı'nın şikârı (avı) olacaktı. Bundan başka birseçe-
negi yoktu. Bizim siyasal liderlerin hiçbiri kültür ve sanat
gibi bir konuya değinmezler konuşmalarında. Sanat, kül-
tür yoksulluğumuz, yozlaşmış eğitim düzenimiz ve para-
dan başka hiçbir düşünmeyen, düşündürülmeyen
halkımız... Işte liderlerin yarattığı Türkiye!..
ıvnpı
İD ,
Hfm /
• M AYŞI NISRİN GÜVEH
^ H Hayat acımadı sana;
^ ^ | Hadi ağtamasana
^ ^ B Dostun bakıyor sana
R^H Hayat yaraladı seni pek
' • Küçücük bebek
^ H Hadi dön bana
^ ^ H Geldim yanına
^M Hayat o real
f W | Mutsuz etti seni, sefil.
^ i Hadi avun dryorum,
Seninle aa çekryorum.
It.6.1960- 1.9.19S3
T.C
YÜKSEKÖCRETİM KURULU
ÖĞRENCtSEÇMEVE
YERLEŞTtRME MERKEZİ
BAŞKANLIĞrNDAN
Yükseköğretime ginndc için 1993 Ögrenci Seçme ve Yerleştinne Sı-
navlanna (OSYS) başvurmak isıeyen adaylann dikkatine:
1.1993 ögrenci Seçme ve Yerleştinne Sınavlanna (ÖSYS) başvuru
9 Kasım 1992 tarihinde başlayacak, 23 Kasım 1992 tarihinde sona ere-
cektir.
2. 1991 veya 1992 Birinei Basamak Sınavım (ÖSS) kazanmış aday-
lardan sadece 1993 Ikinci Basamak Sınavına (OYS) girraek isteyenler
de 1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunmak zomnda-
dırl&r.
3. 1992 ögrenci Seçme ve Msrleştinne Sınavlanna (ÖSYS) ilişkin
bilgi ve kurallan içeren lalavuz ile başvunna için gerekli belgeler, yurt
içinde ve lise dengi okul müdürlüklerinden; yurtdışında ise ABD,
Avustralya, Avusturya, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, lngil-
tere, tsveç, Isviçre, Libya, Suudi Arabistan ve Ürdün'deki eğitim ata-
jeliji veya müşavirliklcrimizden saglanabilecektir.
4. 1993 ÖJrenci Seçme ve Yeıleşürme Sınavı'nın Birinei Basamağı
(ÖSS) 18 Nisan 1993, tkinci Basamağı (ÖYS) ise 20 Haziran 1993 ta-
rihlerinde yapılacaktır.
önemle duyurulur.
ÖSYM BAŞKANLlGl
Basın: 41142
tSO-lMKBtSTANBULSANAYtODASI VEtSTANBULMENKUL KIYMETLER BORSASI
'TÜRK SANAYİt VE SERMAYE PİYASASP SEMİNERt
6 KASIM 1992, SAAT: 14.00 tSO ODAKULE İŞMERKEZt
lsunbul Sanayi Odası (tSO). IMKB işbiriiği ile ~Sanayi Kuruluşlan
Sermaye Piyasası llişkilen'nin eie aFın<ıca|ı bir seminer düzenlemiştir. Sa-
nuyi kuruluşlanmızın lsunbul Menkul Kıymetter Borsay'nın sundu|u
hizmcllcn tamması ve hısse senetleri ve tahvıl piya&alannda halka arz'
uygulamatan. borsaya kotasyonun sagladıg) avanlajlar ve borsa dışı ser-
maye pıvasası - sanuyi ılışkilennın ele alınacağı bu seminerde aynca
İMKB'yi lanıtan bir mültıvızyon gösterisı yer alacaktır.
Seminer procramı şöyledir
Saat: 14.00
AÇ1Ş KONLŞMALAR!
Memduh Hacıo|lu. lstanbul Sanayi Odası (tSO) Yönetim Kurulu
Başkanı. Yaman Törüner. Istanbul Menkul Kıymetler Borsası Yönetim
Kurulu Başkunı. Prof Dr.Tansu ÇıUer. Devleı Bakanı
MOLTlVtZYON GÖSTERİSI: Istanbul Menkul Kıymetier Borsası
IS.I5SANAYİ KtJRULUŞLARI-
SERMAYE PİYASASI İLİŞKİLERİ
IMKB- Sanayi llışkılcn (İMKB Yardımcısı)
* Hıssc sene'.leri piyusasında halka arz ve ikincil piyasa
* Tuhv il piyasasında halka arz ve ikincil piyasa
* Kotasyon ve vergi avantajlan
ARA
BORSA DIŞI SEHMAYE PİYASASI-SANAYİ İLİŞKİLERİ
* Borsa dışı halka açilma ımkanlan
* Vartıga da>alı menkul kı>-mct uyeulaması
Setniner. Istanbul Sanayi Odası'nın Odakule tş Merkczj 1. kaıtaki
Meclis Salonu'nda yapılacaktır.
TARİH: 6 Kasım 1992 Saat: 13 30
YER: İSO. Odakule Iş Merkea 1 Kat. Meclis Salonu
ISTANBUL SANAYI ODASI
KALTTE VE STANDARTLAR ŞLBESI
EĞİTİM SEMtNERLERt DIZİSİ
Kalitc ve stundartlar konusunda Istanbul Sanayi Odası'nın. L'luslara-
rası StiirKİurtlar Teşkılatı (İSO). Ingılız Kalıie Enstitüsü. Kaliie Derne^.
ODTÜ ve Murmaru Üniversitesi ile mûstereken fteçtı^ımız aylarda dü-
ği seminer. konl'eran* \e eğitim serninerierine bu kez Japonya ve
Fransa'dan gelecek uzmanlarla devam editmektedir.
ULUSLARARASI REKABET ORTAMINDA
KALtTE KONTROLUNÜN ÖNEMt
12 KASIM 1992 PERŞEMBE, SAAT: 10.00
Japonva Prodükıiviıe Merkca uzmanlanndan ve Saitama Bölgesi Yö-
netim \e Teknolojı Teknik Damşmanı. Endonezya Ulusal Klakalav Çe-
lik Danışmanı Yük. Müh. Dr. Susumu Saio. 12 Kasım 1992 Perşembe
günü saal 1000da Istanbul Sanavı Odası. Odakule Meclis Salonu'nda
Kalite Kontrolünün uluslararasi'rekabette arz etti|ı önem konusunda bir
»eminer «recektir. Fuji Steel. Nippon Sleel ve Takasago Tekko KK fir-
malannda uzun yıllar üst düzey yönetici olarak çalışan Dr Susumu Sato.
Japonyada kalitekonlrolüneılişkinornekcHaylarlaaçıkUmalardabulu-
ruıcaktır.
OTOMOTtV SANAYttNDE
KALtTE KONTROL StSTEMLERİ
13 KAS1M 1992 CUMA, SAAT: 10.00
İSO, tSTANBUL SANAYİ ODASI
ODAKULE İŞ MERKEZİ, KAT: 1
"Otomotıv Sanayiinde Kalıie Kontrol Sisterrderi' konusunda bir seminer
verecek olan Mr. Kazuo Hoshino. Nıssan MotorCompany Ltd. Teknik
Merkezı Kalite Konırot Daırcsı Müdürû olarak gorcv yapmaktadır.
Dr. Kazuo Hoshino'nun. özellikle "Otomotıv Yan Sanayiinde Kalite
Kontrolü" konusu üzerinde durması ve Japonya'dan ömek olaylar işle-
mesı beklenmektedir.
Bu iki toplantı tstanbul Sanayi Odası ve Japon Dış Ticarct Teşkilatı
(JETRO) tarafından müşlerekcn düzenlenmektedrr.
Her ıkı Japon uzman. İSO üyesi rırmalara kalite kontrol sıslemlen ko-
nusunda yardımcı olmak ûzere fabrikalan ziyaret etmek ve karçılaşilatı
sorunUrla ılgılı danışmanlık yapmak arzusundadırlar. 11 Kasım 1992
Çjuşamba gûnü Japon uzmanlan fabnkalanna davet ederek danıs/
mak
bteyen üyemu fırmalar Kalıie ve Standartlar Şubesi M üdürü Sınan Cül'e
ba?vun»bihr. Tel: 252 29 00, 2-46-242
TEŞEKKÜR
Sevgili eşim ve babam
Prof. SALİH ŞANVER'in
vefatı nedeni ile uğradığımız büyük acıyı bizlerle paylaşan, cenaze törenine
katılarak evimize gelerek çiçek göndererek çeşitli hayır kurumlarına bağışta
bulunarak Övgü dolu yazılan ile bizi onurlandırarak telefon, telgraf, faks
mesaj ve gazete ilanları ile başsağlığı dileyerek bizlere destek olan,
Başbakan Sn. SÜLEYMAN DEMİREEe
Maliye ve Gümrük Bakam Sn SÜMER ORAIk
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı sn ERSÎN FARAIİALrya,
Sn. Dekan Prof. Dr. ÖMER FARUK BATIRECin şahsında Marmara
Üniversitesi Iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi'ndeki, Sn. rektör Prof. Dr.
YILMAZ BÜYÜKERŞEN'in şahsında Anadolu Üniversitesi'ndeki, aynca
tstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Boğaziçi Üniversitesi'ndeki
tüm meslektaş ve dostlanna, tüm öğrencilerine, değerli yazar Sn. İLHAN
SELÇUK'un şahsında tüm Cumhuriyet Gazetesi camiasına, Dünya Gazetesi
yazar ve yöneticilerine, Yeminli Mali Müşavirler ve Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler Odası mensuplanna, müşaviri bulunduğumuz tüm yerli ve yabancı
kuruluşlann ortak ve yöneticilerine, ayrıca yakın ilgi ve sıcak dostluklarım
hiçbir zaman unutmayacağımız, her zaman yardımımıza koşan
Sn. Prof. Dr. AIİ EKMEKÇİ
ve sevgili dostu Sn. Prof. Dr. BÜLENT BERKARDA'ya
tüm dost, arkadaş, akraba ve yakınlarımıza yürekten teşekkür edıyoruz.
AYŞE VE AIİ ŞANVEB
PENCERE
RFıdn Yükseten DeğerierL.
"Yükselen değerler" diye bir yeni deyim, herkesin dilin-
d»dolaşıyor.
Nedir yükselen değerler?
Televizyon yayınlarımız çoğaldı, bir yeni kanal daha
açıldı. Ekranın üstünde üç harf: HBB!.. Türkçede bu üç har'
nasıl okunur? He-be-be, değil mi? Hayır. Sunucu adı geçen
televizyonu şöyle tanıtıyor:
-Eyç'bi-bi!..
Belki daha da çarpıcı gelir, kulakta kalır, yadırgansa bile
benimsenir, diye ekliyor:
-Eyç-bi-bi-ti-vi..
Demek ki HBB-TV'yi -yükselen değerlerimize göre- da-
ha çok tutunsun diye Ingilizce söylenışiyle duyurmak ge-.
rekiyor. özel televizyon kanallarının adları da yükselen
değerlerimizi vurguluyorlar.
Dergi adları da Amerikanca...
Eğer bir kimse bu olguyu elestirmeye kalkarsa, yükse-
len değerlere karşı çıkan tutucu oluyor; çünkü toplumda
yabancılaşma salgını tozu dumana katıyor.
•
Yükselen değerlerimiz -ya da değersizliklerimiz- birtür
piyasa araştırmasına dayanıyor; günlük döviz kurları gibi
inişlere çıkışlara bakılıyor; malını satmak istediğin pazarı
tanıyacaksın; kitlenin eğilimi ne yana, bileceksin, yelkeni-
ni ona göre açacaksın...
Ve açıyoruz..
Yükselen uçurtmanın kuyruğunatakılıp giden toplumda
tüketim ideolojisi egemendir; savurganlık, çılgınlık, lüks,
gösteriş, cafcaf, yüzeysellik, çıplaklık, porno, moda, cin-
sellikte uçukluk, fikirlerde boşvermişlik, fal, kumar, sosyal
adaletin hiçlenmesi, paraya tapınma, şatafat, sosyete,
inançsızlık, topiumun belirli kesimlerinde alabildiğine ge-
çerlidir; bu yasam biçimleri televizyonlarda halk katrnan-
larının gözleri önüne sergileniyor.
Sergilendikçe tepkilerini yaratması da doğal değil mi?
Yoksullar kesiminde neler oluyor?
•
Yoksullar kesiminde neler olup bittiği, yükselen değer-
ler uçurtmasının kuyruğuna yapışanlar için önemli değil-
dir. Güneydoğu'da insanlar ölüyormuş, kime ne!.. istan-
bul'da yahey sürüyor; gözler Vaşington, Londra, New
York'tan gaynsını görmüyor. Şırnak, yükselen değerler
kesiminde günlük döviz kurları kadar ilgi çekmiyor.
Güneydoğu'da su ve petrol savaşımını istanbul Bor-
sası'nın göstergelerinde ara ki bulasın!.. Dersaadet'teki
yaşam biçimleri, aynı kentin çeşitli ilçelerinde parsellen
miştir. Lüks otellerin ve gökdelenlerin diDinde neler olup
bittiğini merak edenlere de rastlanmıyor.
Peki, Refah Partisi, yerel seçimlerin Istanbul coğrafya-
sında oy patlaması yapınca niçin şaşırıyoruz?..
•
Şaşırmayalım..
Çünkü Islamın da kendine göre yükselen değerleri van
Batı egemenliğinin ağırlığı altmda kimliği silinen insanımı-
za, şeriatçılar bir seçenek sunuyorlar.
Nedir o seçenek?
HBB'yi eyç-bi-bi-ti-vi diye okumak değildir; daha da öte-
si, harf devrimini de dışlamaya giden bir yolun üzerinde
yürüyerek, geçmlşin karanlığında kendi kimliğini aranıs-
tır. Her etkinin elbet bir tepkisi oluşacak, değil mi?Egemen
çevrelerin yükselen değerleri, şehatçılığın ekmeğine yağ
sürüyor.
Devletin de yıllardan beri şeriatçılığa yatırımı var. Imam
okulları, temel öğretim kurumlarına dönüşmedi mi? Cami
yaptırma dernekleri çıkar şirketleri gibi çahşmadı mı?
Okullara zorunlu din derslerini koyan 12 Eylül devleti değil
mi?
Hiç kimse Refah Partisi'nin Istanbul'daki oy patlamasına
kuluçkasından ördek çıkan tavuk gibi bakmasın. Ne eker-
sen onu biçersin. Reiahın başansında uzun yılların yatırı-
mı var..
Hem de devlet eliyle yapılan yatırımlar meyvelerini veri-
yor; yiyenlere afiyet olsun.
SEZAİ
EKİNCİ
Sevgili dayımız.
amcamız. yiğitliğin,
bilgeliğin olgunluk
çağına erişmiş olmasına
karşın. henüz
bahanndaydm. Anınıza
ve yolunuzun aydmlığına
hep saygılı olacağız.
30Ekiml992
Her zaman seninle birlikte olan yeğenlerin
Kenan-Sinan Baydar, Nihal-Salih Ekinci
Fethi-Metin-Ayla Yıldız
SEZAI EKINCI
30 Ekim 1992
Ulusal ve sosyal
kurtuluş mücadele-
sinde ender yetlşen
kadrolardan olan SE-
ZAİ EKİNCİ'yl kaybet-
ük.
Yiğitliği, efendlUğl,
ömek kişUiğiyle. di-
namlkliğiyle bilinci-
mizde, davamızda ya-
şayacakür.
YURT
KİTAP-YAY1N
OZEL BORA
SÜRÜCÜ KURSU
98.D0NEMIUVrrUUU
OEVHMffiİYOR
Hafta sonu - Hafta içi
ve akşamkursları
devam ediyor.
Dershane:
OSKİDM: 3436782
8109288
KOZYAHfe: 8824788
TARABYA: 2820818
toyıdınK
İNGtLtZCTyi 8
koaaşna siai
Amerikalı
dotthnmnte
Bahariyc Cad. 62/3
349 59 3S
1 TT meta ek 1-15 DL
15006049 yazar lcasa
ruhsatnamesi kaybolmıiftur.
Hükümsüzdür.
MUZAFFER ULAŞ
Hüviyetimi lcaybettim.
HükamsüzdOr.
DURSUN ULUDAĞ