15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR1YET 28 KASIM1992 CUMARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Çiçeği Bumunda Koramaalık GÜRHAN TÜMER Dokuz Eylül Üni. Öğreîim Üyesi B ugün. "Park Otel ci- na\eti""nden söz edi- yoruz ve Bergama'dan Berlin"e taşınan Zeus Sunağı"nı geri istiyo- ruz. ama koruma- cıhğımız henüz pek yeni. çiçeği bur- nunda bir korumaalık. Daha düne kadar korumacı değildik. Evet. Osmanlı bir Timur kadar. 1204 yıhnda İstanbul'u işgal eden Haçlı Ordusu gibi yıkıcı değildi, ama onun büyük bir korumacı olduğunu söylemek de zor. Ayasofya örneği bizı yarultmamalı. Osmanlı. Ayasoıya'yı. yalnızca mimari. sanatsal, kültürel kaygılarla değil, aynı zamanda ve daha çok, dkısel kaygılarla korumuş olmah. Öyle, çünkü aynı Osmanlı, kimi Bizans kiliseîerini de, camiye çe- viriyorum derken. ıyice hırpalamıştır. Sonra. gelelim Sultanahmet Camii'- ne: Açın Evliya Çelebi'yi, okuyun şu saıırlan: "Bu cami İstanbuFdaki ca- milerin en güzelıdir (...) Rahmeüı Sul- tan Ahmed" Han. bu caminin yerinde- ki, vezirlere ait beş tane sarayı kendi parası ile satın alarak hepsıni temelin- den yıktırdı Ovalar kadargeniş bir yer açtırdı."' Ve Eminönü'ndekı Yeni Cami'nin biradı da "zulmivc'"dir, çünkü o cami yapılacak diye koskoca bir Yahudi mahallesi yıktınlmış. orada oturan halk Hasköy"e sürülmüştür. Örnekler saymakla bitmez. Ahme! Hamdı Tanpınar. "Beş Şehir" adlı ki- tabında şöyle der: "Yapmasmı çok iyı bilen Şark. muhafaza etmesıni bil- mez". Az önce Ayasofya'dan söz etıniş- tim. Şimdi ona yıne dönüyorum ve Fransız yazan The'ophile Gautier"yı okuyorum: "Mozaikler, kubbeniıı ve yanm kubbenin mozaikleridir (..) Mollalar her gün bıçaklanyla altın yaldız labakasıyla örtülü küçük kris- tal küpleri sökerek yabancılara satı- yorlar." Koruma-ma-cıhk örnekleri bitme- dı. bitmıvor. İşte Prof. Dr. Semavi Eyice'nin. 1985 yılında "Müli Saraylar Sempozyumu""na verdiği bildiriden bir alıntı: "Osmanlı Devleti'nin, İstan- bul'un yanısıra ikincı başkenti duru- munda olan ve bu özelliğini 18. yüzyı- la kadar sürdüren Edirne'de. avnen İstanbul'daki gibi. çok geniş bir saha- ya açılan bir Saray-ı Amire bulunu- yordu. Bakımlı. hatia döşelı durumda geçen yüzyılın ortalanna kadar duran bu sara>. 1877-78 Türk-Rus savaşı- nda. ıçındekı cephanenin düşman elı- ne geçmemcsı ıçin. Edirne'den çekilır- ken havaya uçurulmuş ve bir daha da tamir edılmediğinden. kısa bir süre içinde yok olmuştur." Ve dünya mimarlık tarihinin en ünlü. en önemli yapılanndan bin olan Parthenon"u da cephane deposu ola- rak kullanan ve Zeus Sunağı'nı göz göre göre kapuran da. Osmanlfdır. Ondan sonra Menderes gelıyor. Bu- rak Boysan da. ""Arkitekı" deıgisinde şöyle yazıyor: "Adnan Menderes"in (...) gittiğı Bağdat gezisinden bir gece yansı telefon edip. "Eminönü'ndeki. Mısır Çarşısı"nın karşısındaki bınayı yıkmaya karar verdım. İsumlak mua- melesıne hemen başlayın" dıyeceği ko- lay kolay akla gelmezdı." Bizim bjuralartian çıkanlar böyle de. Batfdan gelenler başka türlü mü? Yoo. Aksarav'dan başlayıp. Beya- zıl'ı. SuHanahmet'i geçecek. sahil yo- luna bağlanacak 70 metrelik bir bul- varaçılmasını \e ou bulvann önüneçı- kacak tarihsel yapıların kaldınlması- nı. eğer istenirse. bunlann başka bir yere taşınmasını öneren adam, A!- man şehircilik profesörü Högg değıl mıydi? "İstanburun ahşap yapılan Roma'da yoktur. Bu yüzden Roma"- nın ıman çok güçıür. İstanbul bu bakımdan çok talihlidir" diyen de. İstanbul'un iman ıçın getinlen İtahan uznıan Piccinato değil miydi? Sanılmamalıdır ki bu insanlar bıze böyle davranıyorlar da kendi ülkele- nnde başka türlüdürler. öyleleri de vardır. ama hukukçu vali Ilaussman"- ın. geniş bulvarlar uğruna ortaçağ Pa- ris"ini haritadan sildiğini: 1867"de. Lo- uis Vouillot'nun. "'Bir tarihe sahip cla- mayacak yeni Paris. eski Paris'in tarihi de yitmiş olacak. O eski Paris"ten her kalıntı. oiuz yaşından aşağı insanlar için daha bugünden silinıp gitmış du- rumda. Ayakta kalmış eski anıtlar bile insana hiçbir şey söylemiyor artık. çünkü çe\ relerinde bütün her şey de- ğişti" diyerek ağlamaklı olduğunu; Mussolinfnin. Venedık"teki Büyük Kanal'ın üzerinden geniş bir otoyol geçırmek isteyerek Venedik kentini berbat etmeyi düşündüğünü; Mari- netti'nin. 1909 yılında yayımladığı bir bildiri ile tarih sahnesine çıkan Fütü- rist akımın yandaşlannın, aynı kentte- ki güzelim saraylan yıkıp, bunlann molozlanyla kanallan doldurmak ge- rektiğini ileri sürdüklerini bilmiyor muyuz? Evet, bir süredir korumacılık dün- yanm gündeminde. Korumaalık, bir süredir. ama daha kısa bir süredir Tür- kiye'nin de gündeminde. "Moda" da diyebilirim. Yazmalar. çizmeler, kon- feranslar, sempozyumlar... Koruma kurullan her hafta toplanıyor. tşin içinde yalnızca uzmanlar yoİc, başka- lan da var: Kültür Bakanİığfnın. Mi- marlar Odası'nın yanı sıra Lions, Ro- tary Kulüpleri de örneğin. Ote yandan birçok yeıkili makam- da. daha 10 yıl öncesine kadar, koru- macılığın "k"'sinden bile haberi olma- yan, birikimi olmayan kişiler buluna- biliyor. Vatandaşın evi yıkılıyor. ama tarihi eser denmiş ya, çivi çakmak yasak! Bir bakıyorsunuz. bir ara ikinci de- rece olan bir SİT alanı. birdenbire üçüncü derece, sonra da bir varmış bir yokmuş olmuş. Manzara biraz kanşık görünüyor. Şimdilik anlamak zor. Ama ileride daha iyi olacağına inanıvorum. ARADABIR Prof. ERSIN ONAY Dev Sahne KapanmasınTRT-1 programında, yedi yıldan beri yayımlanmakta olan "Pazar Konseri" programının ikinci kanala alın- dığını, dolayısıyla yayın alanının daraltıldığını, çev- remizdeki birçok sanatçı-bilim adamı-sanatsever kişı gibi ben de büyük bir üzüntuyle öğrenmiş bulunuyorum Bu şaşırtıcı kararın hiçbir gerçekçi ölçüme dayanmayan nabız yoklama niteliğinde bir "akıldan geçen" olmasını diliyorum. Bu programm 7 yıldan beri konu alanı, içenkvesunuş yönünden büyük bir başarıyla sürdürüldüğü herkesçe bilinmektedır. Programm, TRT'nin ülkemiz insanına hoşça, amadeğer katan- kazandıran programları arası- nda olduğü da takdir edilen bir gerçektir. "Pazar Konseri'nin, nitelıklı, değerli olanı öbürlerin- den ayırmada sağduyulu, ılinde, ilçesinde, köyünde ya da yakın bir ilde konser-tiyatro salonu buiamayan mil- yonlarca insanımıza ulaşan dev bir sahne olduğunu dü- şünüyorum. Çocuğuyla, genciyle, yaşhsıyla. 7'den 70e eğitimlisi- eğitimsizi (!) pek çok aydının, sanatseverin ve geleceğin sanatseverlerinin, aydınlarının bu dev sahneye gereksi- nimleri bulunduğunu söylemeye gerek yoktur. Ayrıca aynı sahnenin, ekonomik ve kültürel işbiriiği açılımında olduğumuz Karadeniz komşu devletleri veTürk Cumhu- riyetleri tarafından da izleniyor olmasının da. ayrı bir önemi olduğunu düşünüyorum. Ülkemiz nüfusunun %60'ını oluşturan gençlehn, (en küçük köydekine kadar), genel eğitim ve gelişmelerinin sanatla beslenmesinde. desteklenmesinde, bu dev sah- nenin payı büyüktür. Buprogram, sonyıllarda sanat eği- timi kurumlarımıza başvuran çok sayıda gencın gerek- çesi olmaya başlamıştır. "Destekli Yozluk'ların her gün yeni alanlar kazandığı ülkemizde. ciddi müzik yapıtlarını, evrenseli, evrensel nitelikli ulusalı, Türk-yabancı uluslararası ünlü sanatçı- ları her hafta evlere getiren bu program. yaygın sanat eğitiminden şimdilik yoksun ülkemizde. gelecekte açıla- cak sanat ve sanat eğitimi kurumlarının görevlerini de büyük olçüde üstlenmıştir. Birbirinden nitelikli program- larla Müzik ve Sahne Sanatlarının yaygınlaştırılması- nda, eğitimine ilginm arttırılmasında, bu alandaki bilgi ve görgünün geliştirilmesinde. önemli rol oynamak- tadır. Bu bağlamda da "Pazar Konseri' aynı zamanda. ül- kemiz için her evde dersliği bulunan büyük bir sanat okulu kımliği ve işlevini kazanmıştır. Bu yönleriyle "Pa- zar Konseri" bir program değil, bir hatta birden çok ku- rumdur. Ülkemizde henüz ağırbaşlı sanat ürünlerini konu alan CD, video kaset. plak yapımı gelişmemiştir. Ticari ka- zanç kaygısıyla pıyasada bu programda yer alan nitelık- te ithal plak, CD, video kaseti bulmak da yalnız küçük kent-kasaba-köylerimizde değil, büyük kentlerimizde dahi mümkün olamamaktadır. Seçkin örneklerin gösterimi bu açıdan da yalnız açık kapatmakla kalmamakta, sanatta ilerlemeye etken em- sal-mukayese ögesini de ayağımıza getirmektedir Do- layısıyla profesyonel sanat yaşamımızıngelismesinede katkıda bulunmaktadır. Özet bir ifadeyle: "Pazar Konseri" en küçük köyle- rimizde bile perdelerini açabilen, dev bir ulusal sahne, dev derslikli bir okul, bir sanat kurumudur. Dolayısıyla konuya, "bir yayın kurumunun herhangi bir programını, başka bir kanalına alması" gibi, kuruma aitebir iç sorun olarak bakılmaması gerektiğine inanıyo- rum. Bir eğitimcı-sanatçı ve sanat kurumları yöneticisi ola- rak; kararın, ülkemizin her yerine ve ülke dışına taşan bir sahnenin, milyonlara seslenen bir okulun, bir sanat kurumunun kapatılması. en azından etki (yayın) alanının daraltılması biçimindeyorumlanması, bu nedenleyeni- den değerlendirilmesi gerektiği kanısındayım. OKURLARDAN Gene toplu konut kesintisi JL urt dışına çıkışlarda vatandaşlardan alınan 100 Dolar karşılıeı Türk Lirası hakkında çok şe\ yazılıpsövlendı Ben bu konunun insani bir yönüne deeinmek istiyorum. E\ lailan yurt dışında çalışan anne ve babalardan bu paranın hiç olmazsa yılda bir çıkış için alınmaması çoğunluğun orta ve dar gelirli kesimin oluşturduğu bu insanlan bir parça olsun rahatlatacaktır. Son genel seçim kampanyasında bu kesintinin lamamen kaldınlacağını ifadeeden Sayın Süleyman DemirePin sıkıntılannı anlıyor \e kendisınden bö> le bir hareket bcklemıyoruz. Ama. takımlannı desteklemelen için toplu konul kesintisiz çıkışlanna müsaade edilen futbol seyircilerine gösıerilen hoşgörünün _v ukarda sözü edilen kesımı de içine alacak şekıldegenışletilmesi hakcasına birdavranışolacaktır. HalukÖnce İzmir Şiirde Devnm Bir Şiir Mahkemesi İLHAMİ ÖZER Genel Dağıtım: Bırleşım Dağıtım Cemal Nadir Sok. Eser Han Cağaloğlu-İST Tel: 511 04 72 TARTIŞMA Turizm, kedi ve Mannaris T ürkıve'nındoğdl \apisininbazi bölgelerimıze vermışolduğu ozclliklenn. \crlı \abancı İatilcîferce ıJeğerlendirilmeM. liim dünvuda bu lürözelliklere üösierilen ilginin avnısı. Diğcr bir ilade ile dığer ulCclcrde uvgulanan şarllar buradii da \ armış gibi kabullenılmekte ve asgun okırakda buşartlar ıiranmakta. Oncelıklı olarak as\ on garantı \ e r.ıhatlıĞı. temız konaklama ••crlcn -ıcmı/^özcüğünu. bu iıır \ crlerın oluşmasını viğİavan ııluslararası şartlar ^'klındc.ılgıldmak daha u\gun okır-denı/. gezilebilir >erler.dcğı>ik \cmekler. >cnılen ıçılcn sempatık >erlcr. konuşuluhılcn ınsunlar. dhş\erış\b. buşanlarıçındc vıvjhilcccğimı/birkaçı... Ohıırülkercrdebuıürıatil progrdmları \ e > örelcn adeia NUinddii \ e tck düzc hale gelmıştır. Ncvinnerede. nasıl vekdçaolduğubellidır. Oralarda gittığiniz ye r ler. asgan şanlanlaşıdiğı gibi rekabetin getırdıği marjinal eklcrdc sızın avantajınız olur. Ama. öyle ya da bö> le. bu tür yerlerin en önemli özelliği > eterli \e rahut olmalandır. Çoğu yerler. beraberinde ha> \ an kabul etmcz > a dd mutkıka kontrol altında lululmalan şartını koyar. Bu gibi yerlcrde ortalıkta dolaşan e\cif(i)hav\an\oktur. Ne kedi. nc köpek. ne de diğerleri. Çünkü ne kadar bakımn olursa olsun. dışkısı. tüyü. sal> ası. kokusu. sürtünmesi ve benzerı birçok olumsuz \ onleri ile bu tür ha\ vanlar. toplu konaklama vcrlennde başıboş olmamalıdırlar. Bebeklerin sıhhatli ortamda olmalan zorunluluğu ve özellikle tüy ve benzeri hayvansalşevlere duyarlılıklari. deniz kenarı ise kumsalda hay vanın ihtiyacını giderrne olasıhğı... gibi akla gelebilecek bir sürü konu ve gene önemli bir konu olarak sevenı - sevmeyeni oluşu ile bu gibi hayvanlan bu tür yerlerde göremezsiniz Tatıle giderken hayvanlarla ıçiçe olmav a değil tersine sakin. rahat. temiz ve rahatsız edılmeven ortamlaala olmaya isteklisinizdir. Memleketimizde. alışkanlıktan olacak. etrafta dolaşan çok kedi. köpek var. Bir kısmı sahıpli muhakkak. Fakat bunlann da bir bölümü : eterli tıbbı emniyet şartlannı taşımıvor ve başıboş olanlarla birlikte büyük bircan tehlikesi söz konusu oluyor. En korkuncu kuduzdan tutun da. bir sürü bulaşıcı hastalık taşıyıcısı olan bu hayvanlar adcta yürüyen. canlı yok cdıci bir nevi güç. Dikkat ettim. ülkemize gelen ve tatil köyü ve benzeri konaklama yerlerinde kalan yabancılar bu tür hayvanlann özellikle yemek saatlerinde ayaklara sürünerek dolaşmalannı. gözlerini size dikerek ısrarlı birşekilde karşınızda durmalannı biraz sıkıntı biraz da acıma hissi ile karsılamakta ve tabii bir sonuç olarak peçetenin içine konan bir-iki lokma ileolay sonuçlandınlmakta ve kazanan bu hayvanlar olmakta. Marmaris'te bu sezon bir insana bir kedi düşmekte idi! ÖmerTarzi Sanayi Yöneticisi Türkiye'de dergiciliğin sınırları degişiyor! OKUMAK, İLERİYİ GÖRMEK, TARTIŞMAK İÇİN Ekonomimn E'sı, pohtıkanm P'sı Işte EP Haftalık haber dergısı Ekonomimn polıtıkası. politikanm ekonomısı Ama hepsı o kadar degıl! Medya, kültür reklam, basın, sanat ve The Economist'ın blok telıf haklan valnızca EP'de 1 m•fc__ I • Ustehk The Economist'le aynı anda, a>Tiı sayıda' Sansasyon degil, haber 1 degıl, analıı! Spekülasyon degıl, yorum! , EP'den her hafta ıkıncı bir dergı var: EP Yatınm. Sız de her hafta EP alın, Türkıye'yı ve dünyayı EP'den ızleyın. EP herhangi bir dergi degil, dergidir. Bu Pazar ve her Pazar bayılerde. EP, bır Mıllıyel Yayın A Ş dergısuhr PENCERE Yalnızlık ve Aydınlık.. İletişim devrimi sürecinde yaşıyoruz. Bir ağın içinde-* yiz. Peki, bu ağ bir tuzak mı? insan, gün geçtikçe yoğun- laşan haberleşme trafiğinde gittikçe daha yalnız mı kalı- yor? Ülkenin çeşitli yerlerinden gelen okur mektupları düşündürücüdür; birini bu köşede yayımlıyorum. • "Sayın llhan Selçuk, Şüphesiz iletişim kurulamaz veya ulaşılamaz gibi gö- rünen insanlara hitap etmek için sizin de çaba sarfettiği- niz olmuştur. Işte ben de şu anda bu güçlüğü yaşıyorum ki yaşadığım saniyeleri muhakkak anlıyorsunuz. Günü- müzde insani gerçekten anlayan, zor günlerde destek olan dostlar çok az, bunun yanı sıra arkadaşlar işe bir yığm... Herkesle arkadaş olunur, fakat dost olunamaz... Bence dostluk iki bedende bir ruh gibidir. Ben dostla- nmı buyük bir özenle seçerim. Ben 'bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim' diye bilinen gü- zel deyişe göre hareket etmeyi kendime düstur edin- dim. Ancak dostluk edeceğim insanlan ve okuyacağım yazarlan da büyuk bir titizlikle seçiyorum, işte bu yüz- den sizi de haddim olmayarak dostum addediyorum. Bır aydınlık gibi erişilmez bir his bu... Ben çok okuma- ya çalışan, düşünen, her şeyi aşmaya çabalayan hırslı, cesaretli bir genç kızım. Bu hırsım o kadar fazla ki yapı- lamayanı yapmaya çalışıyorum, doğrulanmı ve yanlış- larımı kendim beliriiyorum. Bır kıtapta ufak bir bölüm dikkatinizi çekiyor, çevreniz- deki insanlara konuyu açıyorsunuz, fakat onlar ilgilen- miyorlar, saçmalama'diyorlar veya kafayı mıyiyecek- sin?' diye susturuyorlar. Ben ise sadece onlara acıyo- rum. Acaba ben paylaşmayı mı bilmiyorum diye kendi kendime sorduğum oluyor, ama bir şeyler için çaba harcamalıyız kanısındayım: böyle gelmiş böyle gi- der olmamalı benim için. Şüphesiz siz de böyle düşünü- yorsunuz, sizin amacınız da kaderciliğe boyun eğme- mek değil mi? Benim de duşündüğüm gibi... Siz de düşünen. yargılayan insansınız, gerçekleh insanlara iletmeye çalışan bir insan... Ama öazı arkadaş/anm böyle yapmıyorlar, bir koyun sürüsü gibi kaderciliğe boyun eğiyorlar. Siz de böyle bir toplum içinde umutsuzluğa kapıldınız mı hiç? Bosver dediniz mi? Demediniz, ben bunu biliyo- rum, umut her zaman vardır, bunu biliyorum, işte bu yüzden sizi gerçekten destekliyorum. Ben umutsuzluğa kapıldığım an kısa günceler tutuyo- rum, onlarla dertleşiyorum. Ama onların dili yok ki bir şeyler söylesin. Sayın llhan Selçuk. Ben sıradan bir ailenin kızıyım, babamın bana en gü- zel mirası, herhalde iyi bir Cumhuriyet tiryakiliği olacak, ben bunu biliyorum. İnanır mısınız bundan büyük bir haz duyuyorum; lütfen mahrum etmeyin bu hazdan beni ve benim gibileri... Sizleri bir ışığa benzetiyorum. Ben yal- nızlığı sevmiyorum. Âdeta tiksiniyorum. Insanlarla diyaloğum olsun istiyorum. çaba harcıyo- rum, aydınlık bulunca sıkı sıkı sarılıyorum, aydınlıktan mutlu oluyorum ve biliyorum ki aydınlık, kişilerin gözle- rindedir." • İletişim devrimi çağında insanları yalnızlığa iten ne? Bu sorunun yanıtını bir başka yazıda ele almak istiyo- rum. Çünkü bu yolda çok mektup alıyorum. Okurumun adını saklı tutuyorum, sevgisinden doğan övgülerinin bir böfümünü, mektubun anlamını korumak amacıyla çıkaramadığım için özür dilerim. Cumhuriyet elbette sürecek, bu doğal bır şey; ama hele şu sırada okurlarla tek tek mektuplaşmak olanağı yok. Onların sı- caklığını duyumsuyoruz ki bu da bize yeter._ AINMA Dostumuz GÜREL ERGEVi anmak için 28 Kasım 1992 Cumartesi günü (bugün) saat 19.00'da toplanıyoruz. Yer: Garibaldi Restaurant, Odakule yanı, îstiklal Cad./Beyoğlu Tel: 249 68 95-251 95 91 bilim ve sosyalizmyayınlan KİTABIN ATESLE SÜLEYMAN EGE İLHAN SELÇUK'UN ÖNSÖZÜ: "TARİHİN TUTANAĞI" VE GAZETEDEKİ DİZİ YAZIDA OKUMADIĞ1NIZ BÖLÜMLERLE BİRLİKTE bilim ve sosyalizm yayınlan V Ataç Sokak 36/2, Yenışehıı-Ankara Tel: 431 46 97 J ÜMİ Cimit Senamih Heykel Sergisi 23Kasım-12Aralık YAŞflMSEVGİflİM r Stınut Guk'iisi-BLRSA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle