Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM1992 CUMARTESf
12 DIZIYAZI
Emanetçi generallerin kurduğu Atavatan Partisi'nde, Yahudi aydınlar da bulunuyordu
OlmayaııIstaıdmlBildirg
Hitler'den
Hitler'den
AytunçALTINDAL
vJregor ve Otto Strasser kardeşler,
Hitler'in ılk dava arkadaşlanydı. Bu
iki kardeşten Gregor, genç yaşta öl-
müştü. Otto da bir sürc sonra Hitlerle
bozuşmuştu. "Kara Cephe"adlı faşıst
örgütün yönetıcileriyle ters düşen Ot-
to. bir ara Hitler'den daha ünlü hale
gelmişti. Daha sonra Gestapo'nun
hışmına uğrayan Otto, Fransa'ya gi-
derek burada 1940"ta '"Hiller veBen"
adı altında anılannı yazmıştı. Buna
göre Hitler, daha siyasetle tanıştığı ilk
günlerden itibaren Pan-Germanizm"-
in etkisi altındaydı. Gözü bundan baş-
ka bir şey görmüyordu. Otto'va göre
Hitler. Pan-Germanizm'i, tüm Av-
rupa'yj Alman egemenliği altına soka-
bilecek tek düşünce tarzı olarak algıla-
mıştı. Yine Otto"ya göre Hitler. ancak
1870'lerde başlayabilmiş olan Alman
kapitalizminden de nefret ediyordu;
bunun Alman An ırkına karşı hazır-
lanmış bir komplo olduğunu ve bu en
soylu ırkın tüm tarihse! değerlerini yı-
kmakla görev lı olduğunu düşünüyor-
du. Hitler'e göre, kapitalizm gibi bol-
şevizm de. Yahudilerin. dünva ege-
menliği kurabilmek için başvurduklan
biryoldu.
Doğuştan suçlular
Hitler'e göre kapitalizm ve bolşe-
vizm, bir paranın iki yüzü gibi birbirle-
rine bağlıydı. İkisinin de kaynağı Ya-
hudilikti. Hitler"ın anti-semitizmi,
l9J0'larda henüz bunun ötesine geçe-
rek Yahudi olmanın doğuştan bir suç
olduğu aşamasına gelmiş dcğildi. Hit-
ler döneminin tanıklanndan ve Hit-
ler'e çok yakın olan bir başka Alman'-
ın. Konrad Heiden'ın I936'da yayım-
lanan kitabında belirttiği gibi. 1. Dün-
ya Savaşı öncesinde Hitler'in anti-
semitizmi, Almanya'daki anti-semitiz-
mın ulaşmış olduğu sınırla tanımlıydı.
Bu sınırlar içinde de henüz Yahudile-
rin topluca soykınma uğratılrnalannı
planlamış ve bunu açıkça sijasi birey-
lem olarak sunmuş her hangi bir örgüt
yoktu. İlginçtir ki. Hitler'e göre. Ya-
hudi olan Karl Marx'ın din konusun-
daki görüşleri. Yahudi olmayan Lud-
wig Feurbach'tan ve yine Yahudi ol-
mayan Engels'ten kaynaklanmak-
taydı. Öteyandan. Yahudi ticaret bur-
juvazisi de Katolik ve Protestan siya-
setçilerin kurduklan ve yönettikleri
partilerin üyelenydı. Kısacası, Hei-
den'ın anlattıklanna göre. Hitler için
komünizm. bir Yahudi oyunu olması-
na rağmen. gerçekte Marx'ın kendisi
anti-semitti! Diğer taraftan. Yahudile-
rin neredeyse tamamı da anti-komü-
nistti! Heiden. bu carpık değerlendir-
me tarzının. Hitler'in patolojisini
yansıtmak bakımından iyi bir ömek
olduğunu göstermiştır.
Atavatan Partisi
Heiden'm belırtıiğine göre. 1918'-
den sonra anti-semitizm birdenbire
katlanarak yükselmişti. Bunu gerçek-
leştiren şahıs da Hitler değil. Prusyalı
general von VVrisberg olmuştu. Gene-
ral. 1919'da yayımladığı istatistikler-
de, savaşta çok az Yahudi'nin yurdu
savunma uğruna canını tehlikeye atlı-
ğmı, buna karşılık banşdöneminde ül-
keyi ticari alanda sömürmekle bırbır-
leriyle yanşmakta olduklannı öne sür-
müştü. Bu görüşler, kısa bir süre önce
kurulmuş olan Iiberal ve burjuva eği-
limli "Vatan Partisi" (Vaterlandspar-
tei = Almanlar anavatan yerine atava-
tan terimini kullanır) taraftarlannca
benimsenmeye başlandı. Saflannda
bazı Yahudi aydınlan da banndıran
bu parti, amiral von Tirpitz tarafından
kurulmuştu.
Burada Türkiyeli okurlar için bir
anımsatma yapmak gerekiyor. Parti
ve siyasi örgüt kuruculannın hep as-
ker kökenli aristokratlar olması şaşır-
tıcıgelebilir. Bununnedeni. 1900lüyı-
1larda ve hatta 1950'li yıllara kadar
Avrupa'da, özellikle de Almanya,
Avusturya ve Belçika'da. mevzuat ge-
reği vegenel bir uygulama olarak, açık
siyasi hayata girmek isteyen partilerin
daima bir asker-aristokrat bulup o
şahsı öne çıkarmalanydı. Bunu yapa-
rak devlete olan bağlılıklannı göster-
mekteydiler. Örneğin Türkiye'de
Türk ya da Öztürk soyadını taşıyan
birçok Kürt de siyasi partilerden çok
devlete bağlılıklannı tescil ettirmek
için bu soyadlannı almışlardı.
L.şte bu iki ana akım. Hitler'den
çok önce. anti-semitizmi bir siyasi
akım olarak bünyelerinde banndır-
maktaydı. Bunlara. ünlü general Lu-
dendorf da eklenince, anti-semitizm
bir anda açık düşmanlığa dönüşüver-
mişti. List Topluluğu'nun üyesi ve
Thule bağlantılı general Ludendorf.
çağının en ünlü Pan-Germarüstlerin-
den biriydi ve Yahudilere duyduğu
düşmanlığı da her fırsatta açıklamıştı.
Ludendorf un katılmasıyla, anti-semi-
tizm, Almanya ve Avusturya'da, yak-
laşık bir milyon tarafian ve üyesi olan
Vatan Partisi içinde kendisine sağlam
bir yer edinmişti.
Siyon yaşldarının protokolü
Hitler'in tüm iktidan eline aldığı
1936'dan itibaren. şu kesinlikle söyle-
nebilir ki, Almanca konuşulan top-
lumlarda anti-semitizm. son 50 yıl
içinde kademeli olarak gelişerek son
şeklini -soykınmcılık/Holacaust Poli-
tik- almak üzere olan bir akımdı. Hit-
ler'e. kala kala. bu yangını çıkartacak
kibriti yakmak kalmıştı.
H.itler'in anti-semitizminin kay-
nağının. o yıllarda çok bilinen şu ünlü
"Siyon Yaşlılannın Protokolü" adlı
gizli belge olduğu çok söylenmiştir.
Gerçekte, Yahudilerin böyle bir pro-
tokolü olmamıştı. Bunu. Yahudileri
karalamak isteyen Çarlık gizli polisi
hazırlamışü ve "Kara El" adlı bir gizli
örgüt aracılığıyla yaymıştı. Bu düzme-
ce belge. Almanya'ya Thule örgütü ta-
rafindan sokulmuştu vc Hitler'e de
onlar tarafından iletilmişti. Nedir ki
protokol, sunulmuş olan tek belge de-
ğildi. Thule ve Pan-Germanistler. Hit-
ler'i etkileyebilmek için. bir belge daha
iletmişlerdi kendisine. Protokol kadar
bilinmeyen bu belge, "İstanbul Bildir-
gesi" başlığını taşıyordu. Buna göre,
Siyon Protokolü'nden çok önce, İs-
tanbul'daki hahambaşı Yasef, bir bil-
diri yayımlayarak Yahudilerden, din-
lerini gjzleyerek Hıristiyanlann yap-
tıklan tüm işleri yapmalannı ve Hıris-
tiyanlık dünyasmı içinden çökertmele-
rini istemişti. Bu nedenle de sinagogla-
nnı korumak isteyen Yahudiler, Av-
rupa'da dinlerini gizleyerek. doktor-
luk, tüccarhk, avukatlık vb. meslekle-
re girip yükselmişlerdi.
Cephe'de yayımlanıvor
Bu belge 1489 tarihliydi \e İspanya'-
daki Yahudi topluluğu tarafından 13
Şubat 1489'dagizlicegönderilmişplan
bir mektuba cevaben yazılmıştı. Üze-
rinde, 21 Aralık 1489 tarihi vardı. Söz
konusu belge, 1933 yılında Hans A.
Wyss adlı bir Pan-Germanist tarafın-
dan Nazilere iletilmişti ve Nazilerin
resmi yayın organı "Cephe"de yayım-
lanmıştı.
y Protokolü gibi bu da düz-
mece bir belgeydi. Özel olarak hazır-
ianmıştı ve gerek adlar, gerek tarihler
Osmanlı Devleti'nin arşivlerinde bulu-
Carta de l o s J u d l o s
d'Espanna a l o s de
C o n s t a n t i n o p l a.
Ivdios hoorrados, salud y sraci
panna por preîon publico nos haze v
Un las haziendas y guirtan las vida
Sinajogas, y nos hazen otras vexa
confusos, y incierfos de lo que det
de Moisen oı rozamos, y suplicarm
ayuntamiento, y ünbiarnos con toc
(jue en elle huuiereds fecbo.
Chamorra Princi.
R e s p u e s t a de los I u d i o s
â los I u d i o s d'
Amados bermanos en Moisen.
la qual nos sicmficais los trabajos,
de los quales el sentimiento nos a
vos-otros. d parescer de los craı
sizuiente.
A k) que dezis qu°el Rey d'Espa
nos, que lo hacais, pues no podeıs
Uue os maodan qııitar vuestns hzz
mercadores, para que poco a poco
que dezis que os quiun las vidas, h
y apotecarios. para que les qoıten
que os destruyen vuestras Sinag<
clericos y theolojos, para que les d
Vssusff. Priocipe de los
Iudios de Coostantinopla.»
I — ı
İstanbul Bildirgesi, gördüğünüz gibi vardı ama hiç olmannştı!
(solda / özgün baskı, 1933). "Siyon Yaşlılarının Protokolü" de
Çarlık gizli polisi tarafından hazırlanmıştı.
Nazi'vdi. Haushofer'in oğlu da son
zamanlarda yeniden ünlendirilen
Nostradamus'u. Ari ırkın görüşlerinin
doğruluğunu göstermek amacıyla keş-
feden şahıstı. Haushofer. Aryan soyu-
nun, yani Ari ırkın. ilk olarak Orta Âs-
ya'da ortaya çıktığına kesin inanmıştı;
bu nedenle de Hitler'i. İran. Hindistan
ve Tibet'le yakın ilişkiye sokmayı ba-
şarmıştı.
nabilecek tarzda hazırlanmamışlardı.
Belge, gizli bir mektup da olsa. Os-
manlı-Bizans-Yahudi geleneğine uy-
gun olarak yazılmamıştı. Çünkü
1489'da İstanbul'da henüz Sefardim
Yahudileri yoktu; dolayısıyla Sefar-
dim diliyle mektuplaşabilecek bir ha-
hambaşı da yoktu.
Sahte olsa da...
Ne var ki. bu tip sahte belgeler, iste-
nilen sonuçlan getirmiştı. Bunlann
sahte ve düzmece olduklan acıklan-
mışsa da basın ve yayın. bu açıklama-
lan sansüre sokarak halkın gerçekleri
öğrenmesini engellemişti.
•
Aşte bu kargaşalı ortamda. okültiz-
min ustalan da boş durmu>oıdu. Hit-
ler'in çok yakınlannda bulunmuş olan
Karl Haushofer de bunlardan biriydi.
Japonya'da askeri ataşe olarak görev
yapan Haushofer. burada gizli dini ör-
gütlere alınmıştı. Savaş sırasında gene-
ral rütbesiyle cephede görev yapan
Haushofer, savaş sonrasmda Münih
Üniversitesi'nde jeoloji profesörü ol-
muştu. Haushofer'in baş asistanı ise.
Hitler'in en yakın arkadaşı Rudolf
Hess'ti. Hess, Hitler'in yokluğunda
Führer Başbuğ vekıli olarak onu tem-
sil edebilecek kadarvüksek dereceli bir
1930,'larda Hitler, söz konu-
su ülkelcre bilim adamlanndan kurulu
araştırma gruplan gönderilmesini iste-
mişti. Haushofer. çağımızda da ününü
sürdüren GurdjıefTin yetiştirmesivdi.
Haushofer'in. Ari ırkın Orta Asyaü ol-
duğu şeklindeki tezı, 1930'lar Türki-
yesi'nde dc bir hayli elkili olmuştu.
Bugun ise. ilginçtir. Almanya'da yer-
leşmiş olan bir Kürt partisi. bu tezi be-
nimsemiş durumdadır. Bunlara göre
de Ari ırkın kökeni Kürdistan'dadır.
Hatta Alman ırkının çıkuğı yer de
Orta Asya değil. Suriye'dir...
Bosna-Hersek'te görev
Nasyonal Sosyalizm'in Rasputin'i
drye tanınan Karl Maria NVilligut ise
I866'da Viyana'da doğmuştu. Asker
bir ailenin çocuğuydu. Kendisi de as-
keri okulda okumuştu. 1884'te Bosna-
Yukarıda, bir bayram günû halkın arasında göriileıı Heinrich
Himmler, Rasputin gibi bağhlık duyduğu VVilligut'un, gerçekte
bir nıh hastası olduğunu, Führer'ine hiçbir zaman söylememişti!
Hersek'te görev almıştı. 1903'te yüz-
başı olan Willigut, Habsburg İmpara-
torluğu'nun birçok sınınnda bulun-
muştu. List gibi VVilligut da doğaya
düşkün biradamdı.
x\ncak onunki, List'te olduğu gi-
bi romantikçe değildi: VVilligut. coğra-
fi alanlarda Ari ırkın adlannı ve geç-
mişini keşfetmeye adamıştı kendisini.
Eski yerleşim bölgelerinden, köy, dağ,
nehir adlanndan mitolojik Ari ırkı bu-
lup çıkarmak. VViiligut'un okültizm
merakı içindeydi. I912'de binbaşılığa
yükseltilen VVilligut. 1889'da üyeoldu-
ğu güçlü Schlarraffia örgütü sayesinde
yayıncılarla tanıştınlmıştı. 1919'da or-
dudan emekliye aynlmıştı.
Mitolojik geleneğe uygun
VVilligut'un ünü 1920'lerdeyayılma-
ya başladı. Hitler'in en sert ve aamasız
adamlanndan Himmler, VVilligut'un
mitoloji, okültizm ve Runeyazıtlann-
dan aktararak yazdığı yazılardan etki-
lenmişti. 1930'larda Himmler. SS bir-
likleri için VVilligut'un anlattığı mito-
lojik geleneğe uygun kurallar koyma-
ya başladı. Bunun için de özel yasalar
çıkarttırdı. Hitler'e "Kanbağı ve Top-
rak" tezini kabul ettiren baş kuramcısı
VValter Darre'yle birlikte SS subaylan
için özel evlilik yasalan hazırlattı.
1931 'de y ürürlüğe giren bu yasa gereği
SS'ler. sadece kendileri için seçilen ba-
kirelerle evlenebileceklerdi.
ırkın dininin, kültürünün ve
tüm geçmişinin tarihini Pan-Germa-
nist ders sistemı içinde öğreten ve Hı-
ristiyanhğı dışiayan VVevvelsberg As-
keri Koleji de, yine VVilligut'un birdü-
şüncesiydi ve bu da I933'te açılmıştı.
Himmler. bu işlerle uğraşırken Wil-
ligut'u tanımıştı. VVilligut. o sıralarda,
İrminizm diye bilinen eskı.bir Ari ırk
dininin temellerinı araştıımakla meş-
guldu. Bu inanca göre. Hıristiyanlann
ve Yahudilerin kutsal kitabı încij, ger-
çekte Almanya'da yazılmıştı. Özgün
tarzıvla gerçekte İbranice. Latınce ve
Aramice değil. eski Almancaydı. VVil-
ligut. bu müthiş keşfini, Lanz'ın Osta-
ra dergisinde yayımlamıştı. VVilligut'-
un, İrminizm olarak nitelendirdiğı
din. gerçekte VVotanizm'in bir dalı
olan Alman Tannsı Krist'in (İsa'nın
adı Christ = Mesih) diniydi. VVilligut'a
göre. Alman Ari ırkının tarihi, İsa'dan
tam 228 bin yıl geriye gidiyordu. So-
nunda İnninist Peygamber Krist, Wo-
tan'a bağlı kalmayı yeğleyen bir toplu-
luk tarafından çarmıha gerilmişti.
Mehdiciliğin kökeni
Ama çarmıha gerilen Krist burada
ölmemişti. Çarmıhtan kurtanlmış ve
Asya'ya giderek dinini orada yaymış-
tı. isa'nın çarmıhta ölmediği, gerçekte
Asya'ya gidip yaşadığı şeklindeki tez,
neredeyse 2. yüzyıldan bu yana bilinen
bir görüştür. Günümüzde ise Mehdi-
cılik diye bilinen dinsel-rafızi hareket-
lerde geçerliliğini korumaktadır.
Amerika'da ve Avrupa'da 20. yüzyıl-
da en çok Mazdaznan tarafından iş-
lenmiştir.
w.
Çözülıııe, yabuzcaîstanbulve çe\resiııdedeğildir
-14-
18. yüzyıhn görkemli dönemi ile
karşılaştınldığında. bütün bir 17. yüz-
yıl boyunca uzanan dönem. Sultan 2.
Ösman'la 4. Murat. veziriazam Köp-
rülü Mehmet Paşa. Fazıl Ahmet Paşa
ve Fazıl Mustafa Paşa gjbi. devletin
otoritesini ve saygınlığını sürdürmeye
kararlı kimi kişiliklere karşın. çok da-
ha az parlak bir görünüm sergiler.
1571 "de İnebahtı Savaşı. Hıristiyan
Avrupa'da. Osmanlılara karşı veni bir
iklim yarattı.
zayıflamayı çok kez niteleyen
şunlardır: İkıidar. sultanlann elinden
valide sultanlara ve haremin bellibaşlı
ileri gelenlerine geçer; şu ya da bu kim-
seye yandaşlık gelişir, birbirine karşı
gruplar oluşur ve idareden sorumlu
olanlar. veziriazamlardan başlayarak.
yetkileri gözönünde luıularak değil. o
anda baskın olan gruba bağlıbk dola-
yısıyla seçilirler.
_ "smanlılann. 16. yüzyıhn sonla-
nnda Macaristan'da Âlman İmpara-
toru'nun birlikleri karşısında. 17.
yüzyılın başlannda Gürcistan'da ve
Azerbaycan'da İranlılar karşısında
uğradığı başansızlıklar: Anadolu'dıı.
Sııri}c'"dc patlak vercn başkaldınlar.
devlcttcki biı /ayıflamanın pek bclir-
aın tanıklandır.
Lali güçlükler. Anadolu'daki
köylü avaklanmalan. daha da belirgın
hale getirir bu çaptan düşüşü. 2. Os-
man'ın işlereceki düzen getirme girişi-
mi, çok acıklı bir biçimde başansızlığa
uğrar; çünkü. bir sultan. ilk kez ola-
rak. yalnızca tahttan indirilmemiş.
aynı zamanda öldürülmüştür de
(1622).
O s m a n l ı
İmparatorluğu
T a r i h i
• Jean Louis Baıyue-Grammonı • Loms
Ba-Jm^ Irene Beldiıeamt> Nicoara
BeMUeamıP- PaulDumont> Françoi*
Georgeon • Robcrt Manıran • Andre
Raymond*-Jtan Paul Roux• SkoUa
Vatin^-Gilles Vı-ınslein
Çeviren:
ServerTANİLÜ
ki. yüzyıhn sonlanndaki askeri yenil-
giler (1683'teki Viyana kuşatmasının
başanya ulaşmaması. Ruslann Uk-
rayna ve Kırım'da ilerlemelen) tehli-
keye sokar; bütün bunlar gelip Karlof-
ça antlaşmasına (1699) vanrlar. Os-
manlılann imzaladığı ilk elverişsiz ant-
laşmadır bu!
Mural (1623-1640). hükümdar-
lığının son aşamasında dıırumu dü-
zelimcvi ba^mrsa da. ondan sonra ye-
niden başlardüzensizlik. Osmanlı dev-
letinin bir yirmi yıl boyunca açıkça
farkcdilir bir yenilenmeyi yaşadığını
görmek için, Köprülü Mehmet Paşa'-
nın veziriazamhğa gelişini (1656) bek-
lemek gcrekir; o yeniliği de. ne yazık
evietin doruğunu ve idarenin
çarklannı saran köhneme süreci. dü-
şün ve sanat düm asına da bulaşmıştır:
Seyrek istisnalar bir yana bırakılırsa.
az yenilik, çarpıcı az yapı, özgün az
edebiyatçı vardır. Osmanlı dtzeninde-
ki çaptan düşüşün ortaya çıkıp daha
da belirgin hale geldiği bir dönemdir
17. yüzyıl. Çatlaklaryığınladır ve öyle
olunca da, yıkılışa cngel olmak için bir
onanp yenileştirme. mutlak olarak zo-
runlu halegelmiştir.
kezi yönetimin çarklannda kendini
gösterir önce. Bu çaptan düşüşün bi-
lincine vanş ise, Ruslar karşısında uğ-
ranılan yenılgilerden sonradır ve Sul-
tan 1. Abdülhamit ile 3. Selim'in yanı
sıra çeşitli yöneticı kişilerdir ki bu çö-
zülmenin yalnızca İstanbul çevreleriy-
le sınırlı olmadığını görürler. Bu iki
yüzyıl boyunca Anadolu. Balkan ve
Arap eyaletleri, kimi zaman impara-
torluğun bütünlüğünü tartışma konu-
su haline getirebilecek siyasal ve sosyal
kanşıklıkîarla sarsıhrlar.
O,smanlı İmparatorluğu'nun I7ve
18. yüzyıllann en büyük bölümü bo-
yunca saptanan bozulup >ıpranmış!ı-
ğı. devletin doruk noktasında vc mer-
•öylece. ımparatorluğa yalnızca
başkentten. hatta Türk eyaletlerden
bakmamak yerinde olur; Türk olma-
yan eyaletlerde günışığına çıkan kan-
şıklık. 19. yüzyıhn çok daha yoğun si-
yasal hareketlerine bir başlangıçtır.
MOsınanlı İmpuraıorluğu Tarihi.
önümüzdeki günlerde Say Yuyınlan
tarafından kitap olarak yayınlanu-
caktır.
BİTTİ
POLTIIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Anadohı OestanasL.
Ankara'nın bir Hergele Meydanı vardır, eski alınır, es-
ki satılır. Buraya bitpazarı da denir. Aşiret Hanı bu bitpa-
zarının ortastndadır. Aşiret Hanı eski hanlara (kervansa-
raylara) benzer. Han iki katlıdır. Ortası hayattır, kağnı,
araba konur; at, eşek bağlanır. Alt katta da, üst katta da
çepeçevre odalar. bekâr odaları... Bir odada beş on kişi
birden yatar. Hana göçer kalkarlarından ötürü Aşiret
derlerse de asıl adı Kırşehir Hanıdır.
Bu hanın bekâr odalarında solcu öğrenciler eyleşir.
Ucuzdur, her şeye yatkındır, yoksulu barındırır. Akşam
oldu mu, bu handa tencereler kaynamaya başlar. Bul-
gur, mercimek, kavurma kokusu ortalığı sarar. Bulgur
pilavının kendine özgü bir kokusu vardır. 1942 dersek,
bir yarım yüzyıl var, ben Yaşar Kemal'i bu handa tanı-
dım. Çıkımnı Çukurovadasırtına vurmuş, bu handaso-
luğu almıştı. Çıkınında Çukurova'dan derlediği türküler,
masallar vardı. Türküleri sadece derlemez, çığırırdı
da... Yanık. dayanılmaz bir sesi vardı, her zaman aranır-
dı. Adı, o yıllarda Kemal Sadık Göğceli'ydi.
Aşiret Hanında sadece Kemal Sadık Göğceli gibi gur-
bete düşenler eyleşmez, İstanbul dan gelenler de konuk
edilirdi. Rıfat llgaz bunlann arasındadır. Yazar, şair, ak-
tör. öğrenci, solcu tanınan nıceleri vardır. Ya, bir yöreye
savcı atanıp da yönünu bu yana verip gitmeyenler, Mu-
hittin Ağbi gibileri... Arif Damar, Ahmed Arif, Enver Gök-
çe gibi şairler!.. Siz Aşiret Hanı deyip geçmeyin, sanatın
nice aşiret beyleri buradan çıkmıştır.
Daha yirmi yaşlarımızda değildik, Hanya'yı Konya'yı
biliyorduk. Adımız çok erken solcuya çıkmıştı. Bunun
polis de farkındaydı, biz de farkındaydık. Topluca bir
imece yaşardık. Buna klan da denebilirdi. Gecesi Aşiret
Handa, günduzü ya Dil Tarih'te ya hana yakın Onuncu
Yıl kahvesinde geçerdi.
Çoğumuz öğrenciydi ya da işsiz-güçsüz... İş bulama-
sak bile birkaçımızın iş bulması bu kalabalığı doyurma-
ya yeterdi. Siyasette bir gösteri olacaksa buradaki işsiz
takımı polis için yeterliydi. Birkaçını alır götürür, sanık
yaratırdı.
Kim derdi ki aylak öğrenciler gibi görünen bu gençle-
rin arasından yıllar sonra nice değerli kişiler çıkacak!
Kemal Sadık Göğceli yi işte bu hava içinde tanıdım.
Masal, öykü derliyor; şiir, koşma topluyordu. Daha kendi
kovanını kendi örmemişti. Kovan örülmeyince balının
türü de bilinmezdi. Bu çevre içinde dolanıp gezdikten
sonra bir yolunu bulup Cumhuriyet gazetesine kapağı
atmıştı. Kapağın tencereye uyumu sonucu yazdıklan
hemen benimsenmişti. Edebiyat, ona gönül verenlerin
baş uğraşıdır. Göğceli'nin de öyle oldu. ilkin adına bir
tazelik veripdeğiştirdi. Kemal Sadık Göğceli'yken Yaşar
Kemal oldu. Üç Kemal olmuştuk: Orhan Kemal, Yaşar
Kemal, Mehmed Kemal... Kemal Tahir'in zuhuru birkaç
yıl sonradır.
Falih Rıfkı Atay, Yahya Kemal için "emperyalist Os-
manlı destancısı" der."Bu topraklar üstünden birçok şair
çıkmıştır, ama Osmanlı olanı Yahya Kemal'dir. Falih Rıf-
kı Atay, o yıllarda Yaşar Kemal adında bir Anadolu des-
tancısı çıkacağmı nereden bilebilirdi! Üstat Cahit Be-
ğenç'in köylü röportajları arasında destancı arıyordu.
Destancı bulamıyor, karşısına masalcı çıkıyordu.
Halkevlerı dergileri vardı, folklor birikimleri buradan
süzülürdü. Halkevlerı dergileri arasında başı çekeni
Ülkü'ydü. Ülkü'den ne bulunduysa 1950ye değin onlar
bulunmuştu. Homerosların soyundan bir Anadolu des-
tancısının çıkacağmı keşfeden belki de Abidin Dino ol-
muştu. Küçük öyküler. masallar derken ardından des-
tanlar çıkageldi. Destan yaratıcısı sadece yazdıklarına
değil, kendine de sığmıyordu. Ince Memet le başlayan
macera bütün coğrafyayı kapladı. Bugün Yaşar Kemal'-
in yazdıkları Anadolu destanlarıdır. Birbirine ulanarak
bir bütünü oluşturuyor. Bu destanlar Anadolu'dan fışkı-
rıp bütün dünyayı boşuna dolaşmıyor. Bu Anadolu des-
tancısı ile ne denli övünsek yeridir. Tarihte, coğrafyada
bu epope yaşıyor.
BULMACA
illigut. Himmler'le birlikte ha-
yatmın sonuna kadar çalıştı. Birlikte
!936'dan I944'e kadar SS'lere bu mi- ,'
tolojik geçmişi öğrettiler. beyinlerini
yıkadılar. VVilligut, okültizminin yanı
sıra Satanizmi'i de Naziler'e tanıştırdı
ve şeytana tapıcılığın sanıldığı ve Ka-
tolik Kilisesi'nin söylediği gibi kötü
bir yol olmadıâru anlattı.
3Ocak 1946da ölen Karl Mana
VVilligut. SS bölük komutanı rütbesiy-
le 1919'da aynldığı orduya yeniden
1936'da dönmüştü. VVeisthor takma
adıyla SS bırliklerini yönetem VVilli-
gut'un, Alman Ari ırkının coğrafyası-
nı çıkartıp. tarihini, mitolojisini ve kül-
türünü yeniden yazdığına ınanılmıştı.
Askeri hayatında VVeisthor adını kul-
lanan VVilligut'un. gerçekte. hayatının
uzun bir dönemıni akıl hastanesinde
geçırdiğini hıç kimse bilmemişti.
Himmler tarafından çelik bir kasa-
da saklanarak unutturulan bu rapor,
^ıvaştan sonra Nazi arşivlerinde bu-
iunmuştu. Himmler. Rasputin gibi
bağhlık duyduğu VVilligut'un, gerçek-
te bir ruh hastası olduğunu, Hitler'e
hiçbir zaman söylememişti!
Yarın: Hitler'den önce vardım
SOLDAN SAGA:
1/ Sapiı tencere. 2/
Düz ve geniş arazi...
Osmanlılarda kapı-
kulu askerlerine ve
kimi görevlilere üç
ayda bir verilen üc-
ret. 3/ Osmanlı do-
nanmasında tümge-
nerale eş rütbe... Bir
gıda maddesi. 4/ Eli
ise yatkın, becerik-
li... Tavlada bir sa-
yı... Gelecek. 5/ De-
nizlerin çekilmesiyle
olusan ve yurtlan-
maya elverişli olan
bölge. 6/ tskambil oyunlarında kâ-
ğıt atma sırası... Eski dilde kış. 7/
Odenti... Bir seyin ederini artırma. 8/
Bir tür kısa hırka. 9/ Arapların kul-
landığı, omuzian da örten püsküllü
erkek başörtüsü... Ses.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Pembe çiçekleri olan kaliteli bir
yem bitkisi. 2/ Tavana asılan aydın-
latma aracı... Bir bağJaç. 3/ Afyon
ilinde bir ilçe... Şiirde bir uyaktan ^
sonra yinelenen sözcük ve eklere verilen ad. 4/ Bir hecenin bü-
tün harfleri ayrı ayn okunabildiği halde bunlan birleştireme-
me şeklinde ortaya çıkan dil bozukluğu. 5/ Bir kumar aracı...
At yavrusu. 6/ Muğla'nın bir Uçesi... Hayat arkadaşı... Türkçe-
de adm durum eklerinden biri. 7/ Lütesyum elementinin sün-
gesi... Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr. 8/ Doğanın ne-
den olduğu yıkım... Uzakhk işareti. 9/ Amonyağın etanol üze-
rine etkimesiyle elde edilen bir sıvı.
PERTEK TAPULAMA
HÂKİMLİĞİ'NDEN
ESAS NO: 1974/143
KARAR NO: 1992/75
Pertek-Yenikoy köyunden Fevzi Mut ve müşterekleri tarafından
davalı Maliye Hazinesi aleyhine mahkememizde açılan tapulama tes-
pitine itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
Dav-amn, davacı Hasan Mut yönunden 3402 sayılı yasanın 28. mad-
desi gerefince açılmamış sayılmasına, diğer davacı Feva Mut yönün-
den kabülune karar veriliniş, Pertek Yeniköy köyû, Cevizlik mevknnde
kain 2030 nolu parselin, davacı Fevzi Mut adına tapuya tespit ve tes-
ciline, masraflara dair 12.10.1992 tarih ve 1974/143 esas 1992/75 sayılı
kararın. adresi bulunamayan davacı Hasan Mut mirasçılan Kezban,
Şirin, Kenan, Veysal ve Ali Mut'lar adına tebligat yerine geçerli ol-
mak üzere ilan tarıhinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayıla-
cağı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 51793
İZMİR 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ
1992/1283
Davacı Metin Kaya vekili Av. Murat Yıldınm tarafından davalı Fatma
Altıparmak aleyhine açılan tahliye ve alacak davasının yapılan açık
duruşmasında:
Halil Rıfat Paşa Cad. No: 322 İZMİR adresinde davalı FATMA
ALTIPARMAK'ın yapılan zabıta tahkikatına rağmen adresi buluna-
madığından dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar venldiğinden, da-
valının duruşmanın ertelendiği 20.12.1992 günü saat 9.00'da hazır
bulunması ve>a kendisini bir vekil marifetiyle temsi! ettirmesi,
HUMK'nun 509 ve 510. maddeleri gereğince duruşmaya gelmediği tak-
dırde duruşmanın gıyabında yurutüleceği ve karar verileceği davetiye
)frine kaım olmak uzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 45599