Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM1992 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
İmparatorluk, II.Bayezit döneminde Ankara yenilgjsinden beri en ağır bunalımıru yaşadı
Şahİsıııail-Bavezit zıtlaşması
O s m a n I ı
İmparatorluğu
T a r i h i
^Jean buıııs Bmque-Grammont^ Louis
Bazin• Irene Beldıceanu • Sicoara
BeUBcnum• PaulDumonlV François
Georgeon^ Robert Manrran • Aıutre
Raymond> Jean Paul Rou\• \icolas
Vatin • Cittes. Veinslein
Çeviren:
ServerTANİLLİ
-7-
K
endisine politikasıyla
onca düşman edinmiş
olan Karamaru Meh-
met Paşa'nın, böylesi
kanşık bir durumda
ihtiyatb davranması
anlaşıhr bir şeydir. Sultanın ölümü, bır
kez daha saklanır; cenazesi İstanbul'a
getirilir. Veziriazamın güven duyma-
dığı yeniçeriler, Asya yakasında tutu-
lurlar.
İçsavaş
II. Mehmet, iki oğul bırakıyordu.
Büyüğû Bayezit, Amasya'da idi. Ba-
basıyla arası hayli kötü olan b^ı şehza-
de, Halveti dervişleriyle ilişki içindey-
di. Anadolu Beylerbeyi Sinan Paşa"-
nın kayınpederi olan Bayezit'in, vezi-
riazamın düşmanı İshak Paşa gibi, ye-
niçeriler üzerinde etkili başka kişilerle
yakınlığı vardı. Babasının öldürülme-
sini emretmrş olması doğrulanamazsa
da, Amasya'daki sarayının II. Meh-
met'in poütikasına karşıt olan çeşitli
öğeleri biraraya getirdiği de açık. Böy-
lece Karamani Mehmet Paşa'nın ba-
basının ölümünü Bayezit'e haber ve-
rirken, küçük kardeşi Cem'i kayır-
maya kalkmış olması da doğaldır.
Cem. kamuoyunun belli kesimlerinde
canayakın görünüyor. Ancak. düzenli
orduya ve güçlü dayanaklara sahip
kardeşinin bu iyiden iyiye yekpareleş-
miş kanadı karşısında. onun elinde,
dayanak diye halkın tutmadığı bir ve-
ziriazam ve ordu diye de merkezi Os-
manlı iktidanna pek iyi gözle bak-
mayan yerel yeniçerilerle Türkmen
aşiretlerinin insanlan vardı.
V _ . ordusunu ve yandaşlanru
büyüterek İstanbul Boğazı'na doğru
ilerterken. Bayezit güçlerini biraraya
getiriyor ve îstanbul'da savunma hat-
lan hazırlıyordu: Başkentte kazana-
cak olan, bütün davayı kazanma şan-
sına sahipti. Oysa, sultanın ölümünü
öğrenen yeniçeriler başkaldırdılar;
Boğazı geçerek kenti yağrnalayıp vezi-
riazamı da öldürdüler. Öyle olunca.
İshak Paşa, Bayezit'in oğlu Korkut
Çelebi'yi, babasının gelişini beklemek
üzere, tahta geçırdi (4 Mayıs 1481). 22
Mayısta Bayezit başkente gırdi ve ikti-
dan aldı. Cem de Bursa'ya vardı; ora-
da hükümdar olarak davranıp adına
sikke basürdı. Ancak, imparatorlu-
ğun Asya bölümünün kendisine terke-
dilmesıni kardeşi reddettiği için. 19
Haziran 1481 'de. Yenişehir'de kesin
bir savaş oldu. Bayezit, Otranto fatihi
Gedik Ahmet Paşa ile bir olup Cem'i
yendi; açıkça sıiltan olanın tarafını se-
çen yığuila insan. savaş alanında ken-
disini terketmişlerdi. Cem, ailesini de
alarak, Kahire'ye değin kaçu.
BJununla beraber. Kasıfn Bey'in
ve Gedik Ahmet Paşa cephesinden dö-
neklerin kışkırtmalan, Memlûk sulta-
nının gizlice yardımıyla, Cem, 1482
Martında, bir kez daha şansını dene-
mek için Anadolu'ya geldi, Karaman-
oğlu'na, beyliğini geri vereceğini vaat-
etmiş olsa gerekir. Ancak, etkili bir
sefer planından ve tek bir komutadan
yoksun olduğundan, şehzadenin or-
dusu dağıldı. Tekrar kaçmak zorunda
kaldı ve Rodos'a sığınıp 29 Temmuz-
da adaya çıktı. İstediği. taht için kav-
gasını Rumeli'nde yürütmek amaayla
Macaristan'a gitmekti. Ne var ki. şö-
valyeler, bunun için Fransa'dan geç-
me zorunluluğuna inandırdılar onu.
1482 Ekiminden 1488'e değin Fran-
sa'da, sonra da 1489'dan 1495'e değin
Roma'da tutulan Cem, 1493 Nisanı-
nda Babıâli ile Rodostarikatı arasmda-
ki bir antlaşmanın konusu oldu. Tari-
kat. taht davacısını elinde tutma vaadi
karşılığında, sultandan, yılda 40 bin
dukahk bir banndırma ücreti. iktisadi
lran İmparatorlugu'nun tek hüküm-
dan olup çıkü. Akkoyunlular gibi
Türk olan -Erdebil kökenli- Safeviler,
dinsel bir tarikatın şeyhleriydiler baş-
larda; ne Sünni idiler, ne de gerçekten
Şii, hak-mezhep dışı idiler kuşkusuz.
Onlann İslam-öncesi geleneklerden
kaynağını alan Mesihçi öğretilen,
Anadolu'da. özellikle de Teke, Kara-
man. Toros'lardaki aşiret çevrelerinde
alabildiğine yayılmıştı; Osmanlı mer-
kezî iktidanna karşı başkaldmlar da
genellikle bu yörelerden çıkıyordu.
"•Kızılbaş" denen yandaşlar, Şah İs-
mail'in büyüleyip sürükleyici kişiliğine
delicesine bağlıydılar ve sultana öde-
dikleri vergiye ek olarak, gönülden bir
vergi ödüyorlardı kendisine; Şah'ın
küçük, ancak efendisine bağnazca
bağlı ve çılgıncasma yürekli ordusu-
nun temelini oluşturuyordu bu insan-
lar.
Sultan II.Bayezit da, I.Bayezit gibi Osmanlı tahtını ölmeden önce devretti.
ayncahklar ve Halikarnassos (Bod-
rum) Kalesi üzerindeki haklannın
tanınmasını elde ediyordu. Cem, kato-
lik diplomatlann elinde bir araçtan
başka bir şey değıldi artık.
Hersek ve Boğdan seferleri
II. Bayezit içeride iktidannı sağlam-
laştırdıktan sonra, öteki sorunlann üs-
tüne eğilebildi. 1483'ün ilkbahannda;
Rumeli beylerbeyi. artık kesinlikle
Babıâli'ye bağlanmış olan Hersek'i is-
tila etti. Sultan Rumeli'ye gidip kalele-
ri onarttı. Babasının ölümüyle, Ma-
carlarla banş sona ermişti ve bölge,
arka arkaya akm ve karşı-akmlara uğ-
ramıştı. Sofya'ya değin çıkan Bayezit,
banşı yenileme önerisinde bulundu. O
sıralarda imparatorla mücadele halin-
de olan Matyas Korvinus, beş yıllık
bir ateşkese gitmeyi kabul etti.
>aşlıca düşmanlan Venedik ve
Macaristan'la banş içinde olan sultan,
Boğdan'a bir sefer açtı. Bu beybk,
uzun zamandan beri, Eflâk'ta Bab'ıâli-
karşıçıkryordu; Eflâk'ın hükümdarlan
ise Büyüİc Stefan'ın dayatmasıyla tah-
ta çıksalar da, çok gecmeden sultana
boyun eğmişlerdi. Böylece, savaşın sü-
rekli çalkantısı icındeydi bölge. Boğ-
dan'da etkisiz kalan bir Osmanlı seferi
(1481), Stefan'ın karşılığına yol açü.
II. Bayezitin, Kliia ve Akkerman (Ce-
tatea Alba) kentlerine karşı gmştığı
1484 >ıhndaki sefere bahane oldu bu;
her iki kent de. büyük stratejik önem
taşıyordu ve elde edilmeleri. Polonya
ve Macaristan yolunu açacaktı ona.
Dahası. Boğdan'daki Osmanlı garni-
zonları, Boğdanhların Eflâk'a müda-
lelerinı engelleyip güçleştireceku. Son
olarak. bu önemli tacir kentler, Polon-
ya ile Baltık'ı -Karadeniz yoluyla- Or-
tadoğu'ya bağlayan ticaret yolunun
bitim noktasında bulunuyorlardı. Bu
yerleri elde etmekle, sultan. Boğdan'ı
zayıflatuğı oranda zengjnleşecekti.
Son olarak, bütün bir Karadeniz'in
sahibi olacaktı ki. II. Mehmet'in tahta
çıktığı günden beri. bölgede bilinçli
olarak yürütülen politikanın önceden
görülebilir bir sonucu idi bu.
yle de olsa, Türk karşıtı birçev-
re, Büyük Stefan'a yaklaştı. O ise Ma-
car kralını beklemekle hiçbir şey elde
edemeyeceğini görerek. 1485 ilk-
bahannın sonlannda, tek başına, bek-
lenmedik bir saldınya kalktı Akker-
man'a. Başansızlığı, cezalandıncı bir
Osmanlı seferine yol açtı sonbaharda.
II. Bayezit. babasının üstesinden gele-
mediği bir şeyi başarmış olmaJda övü-
nebilirdi.
Ve Karadeniz. bir Türk deniziydi ar-
ük.
Safevîler ve Kızılbaşlar
Osmanlılann, XVI. yüzyılın ilk on-
yıllannda Batılılarla sürdürdükleri iyi
ilişkiler, tarihlerinin en ağır bunalımla-
nndan birini göğüsleme olanağı sağla-
dı onlara. 1500'de. Venediklilerle sa-
vaşın tam ortasında. Karaman. yerel
hanedandan bir taht davacısınm çev-
resinde yeniden ayaklanmışu; Turgut
ve Varsak adlı Türkmen aşiretlerince
de desıekleniyordu aday; daha önce
1481-1483'te Cem olaymdan yarar-
ysa 1500 yilının ilkbahannda,
Şah Erzincan'da bulunuyordu ve van-
daşlanru çağırmışü oraya. Umduğun-
dan daha az sayıda insanın gelmesi,
Karamanoğlu'nun başkaldınsını açı-
kça desteklemekten caydırmış olmalı
onu. Bayezit. düşmanca niyetlerinden
hiçbir kuşkusu olmadığı için, sınıra bir
gözetleme ordusu yolladı. Şah İsmail'-
in Tebriz'e girişi kaygılandırdı onu:
15O2'de, bir tutuklama rüzgân esurdi;
öte yandan. açıktan açığa Kmlbaş
yığınla halk, Morada Venediklikrden
son olarak alınan topraklara sürgün
edilmişti. Safevfnin, Anadolu'daki
-başlıca gücünü oluşturan- yandaş-
lanyla ilişkisini kesmek amaayla. sul-
tan, 1502 yazında sının kapadı; Kızı-
lbaşlar, artık ne çıkabiliyorlardı impa-
ratorluktan. ne de dönebilıyorlardı
oraya. Öte yandan, pek az etkisi oldu
önlemin; çünkü, ticaret kervanlan gi-
rip çıkmaya izinli olduklanndan,
Şah'ın kışkırucılan, Osmanlı Anado-
lu'suna sızmayı sürdürdüler.
Jîununla beraber. Bayezit. Ana-
dolu'da bir başkaldınnın felakete dö-
nüştürebileceği bir çatışmadan, doğal
bir* ihtiyatlıbkla kaçındı hep: 1504 yı-
lında. Sünnilere karşı Kızılbaşlann
aşınlıklannı protesto amaayla bir elçi
jolladı; ajııı zamanda, Şah'ın Akko-
yunlu Murad'a karşı zaferini de kutla-
yacaktı elçi. 15O5'te, Bayezit Safevi"-
nin bir elçisini kabul etti: Elçi, efendisi
adına Trabzon'u istiyor ve bu kentte
görevli Şehzade Selim'in yönlendırdiği
akınlara karşı protestoda bulunuyor-
du. 1507 yılında. Bayezit. Şah'ın Dul-
kadiroğuilanna karşı harekâtı dolavı-
sıyla, Osmanlı ülkesinden geçmesine
lanmaya kalkanlar da bu aşiretlerdi - , _
yine. Anadolu'daki ısükrarsızlığın de- 'ses Çikarmadı; komşusu Memluk gıbı,
rin nedenleri vardı. Osmanlı İmpara- sozkonusu yere bır gözetleme ordusu
torluğuna bağlanmayı hep reddetmiş
olan halklar, kendi beylerine sadık ka-
byorlar ve göçebe Türkmen aşiretleri.
Osmanlılann mali uygulamalanna
şiddetlc tepki gösteriyorlardı. Son ola-
rak, II. Mehmet'in reformlannın za-
rarlıetkileri.hâlâhissettiriyorlardıken-
dilerini. Denişler ve sipahiler, baş-
kaldınyı gönülden desteklediler ve ve-
ziriazam Mesih Paşa'nın doğrudan el
atmasıyla, 1501'de bastınlabildi ayak-
lanma
Kdaydı!
>u bunalımı kaygılandına kılan,
İran'da yeni türde bir iktidann ortaya
çıkışıyla aynı zamana rastlamasıydı
özellikle. 1490 yılında, Akkoyunlu hü-
kümdan Yakub'un ölümünden sonra,
İran bir iç savaşa sahne oldu ve hane-
danın safdışı edilmesiyle son buldu bu;
iktidan ele geçiren de. genç Safevî Şah
•oğdan. Macarlarla yapılan ateş-
kesin içindayoktu. Bö>Iece. uyan nite-
liğinde Boğdan'm borçlu olduğu ver-
gi>i istedikten sonra, korkusuzca ha-
r'eket edebildi Bayezit. Levazım ve
topçu birlikleriyle yükJü birdonanma-
nın eşliğinde, büyük bir orduyla yola
çıkan sultana, Eflâklı ve Kınnİlı vasal-
leri yar±m ettiler. 5 Temmuzda kuşa-
ülan Kilia, 14 Temmuzda düştü. Sıra
Akkerman'a gelince, 22 Temmuzdaki
kuşatma 7 Ağustosta sona erdi.
Harekâtı, aşın Türk yandaşlanndan
oluşan bir çevre kolaylaştırdı: bu çev-
re, Babıâli'nin bütün Karadeniz'ı de-
netlemeye başladığı günden beri, Os-
manlı yörüngesine gjrerek, elde ettiği
iktisadi gücünü koruma kaygısı-
ndaydı kuşkusuz. Zaferin sonuçlan
şunlar oldu: Başkente bir sürgün
alayıyla beraber. başeğmeyenler yola
getirilip gençler toplanırken, yerel ka-
nunlara da saygı gösterildı: öte yan-
dan. her iki kentin iktisadi çıkarlan
gözönünde tutuldu.
İsmail'di. 1499 yıhnda arenaya çıkan du ve veziriazam Hadım Ali Paşa'yla
Şah İsmail. 1501 ilkbahannda başkent anlaşmazlık sonucu cekip Mısır'a git-
Tebriz'i ele geçirdi. arkasından da, miş, az sonra tekrar dönmüştü. Kara-
1508'de Bağdat'ı fethetu. Böylece. man valisi Şehzade Şehinşah ise Kızj-
AvTupalı güçler tarafından kullanılan Fatih'in oğlu Cem Sultan, ölene kadar
kardeşi Sultan II.Bavczifin tahtını tehdit etti. ı Bır Vatikan freskinden)
Fatilı döneminden geri adım.-. c?ayezit 34 yaşındaydı.
Bir olasılıkla. sağlık-
sız bir yaşamdan do-
layı za>iflamıştı» af-
B^ • ^ ^ ^ yon tiryakiliği aynca
" ^ ^ ^ ^ ^ babasıyla sorunlara
yol açmıştı; çok yaşlanınca da, kaba
sofu, korkak ve pısınk olacaktır. An-
cak, kişisel eğilirnleri kadar. koşullar
da güttüğü poütikayı dayattı ona.
JLç işleri bakımından, babasının
kötü gözle göriilen önlemlerine eğil-
di. Mülk ve vakıflar, yasal sahipleri-
ne geri verildi. Dervişler, yeniden
saygınlık kazandılar. Babasının İtal-
yan ressamlara yaptırtüğı resimler
saüldı. Veti takma adı tam yakışmıştı
kendisine. Öte yandan. iktidar yeni-
den kapıkullanna geçti ve yeniçeriler,
"cülus bahşişi"ni aldılar. Bununla*
beraber, daha önce görüldüğü gibi,
sultan, kişisel iktidannı da belli et-
mek için mücadele etti. 1498'de, bir
Candarlı. tekrar veziriazam seçile-
cekti.
"ış işleri bakımından, II. Baye-
zit'in saltanatında, diplomatik etkin-
lık gelişme içine girdi. Bu etkinlik
daha önce yok değildi ve 11. Mehmet.
hatın sayılır bir haber alma şebekesi
kuımuştu. Ne var ki, Otranto ile
sonra da Cem ile ilgili işler. Babıâli'-
nin, çeşitli diplomatik açılışlanna ne-
den oldu -ve kuşkusuz fırsat da ver-
di-; Batılı çoğu hükümdar sarayına
temsilciler yollandı. Cem, Batılılann
elinde olduğu sürece, onlarla anlaş-
mak yararlı idi: Bayezit Rodos'a,
sonra Roma'ya yıllık bir \ergi ödedi.
Değerli kutsal kalıntılar verdi. 1490'-
da, Venedik'e, Papalık devletlerine
ve Rodos'a saldırmama yükümlülü-
ğü altma girmişti ve birçok kez, Pa-
pa'nın ve Rodos'un baskısıyla, de-
nizcilikteki hazırlıklanndan vazgeç-
ti. Dahası, 1494'te. Napob' krab ile
Papa VI. Alexandre. Fransa Krab
VIII..Charles'a karşı Babıâli'nin yar-
dımını isteyecektir. Yine II. Bayezit
dönemindedir ki, Moskovablarla ilk
temaslar başladı. Şu da bir gerçek ki,
1495'te ve 1499'da, bir ticaret anlaş-
ması elde etmek amaayla ilk adımla-
n atanlar da Moskovahlar oldular.
B>ununla beraber, II. Bayezit.
az-buçuk banşçı da olsa, Osmanlı
politikası, durum elverdiğinde, sal-
dırgan oldu yine de. Bu dönemde,
Daîmaçya'ya, Bosna'ya. Karinthia
1
ya, Hırvatistan'a, Karniola'ya,
Avusturya'ya, Macaristan'a ya da
Polonya'ya akınlar sürdü ve korsan-
lık durmadı.
lbaşlan tutuyor ve Şah'la mektuplaşı-
yordu. Şehzade Ahmet'in oğlu Mu-
rat'ın yapüğı da buydu. Bunun tersi-
ne. şehzadeîer içinde en yeterlisi olan
Selirn, gelecekten kaygıbydı. Şah'tan
tiksindiği için. daha ilk günden baş-
layarak, ona karşı mücadele etmişti ve
çabuk davranmak gereküliğini riisse-
diyordu. Aynca, oğlu Süleyman'ın
Bolu'dan Kefe'ye gönderilmesi, Şeh-
zade Ahmet'in gözde oluşunu belli
ediyordu; Ahmet, yönettiği Amasya'-
yı istanbul'a bağlayan yolun üzerinde,
Bolu'da bir engel oluşmasını reddedip
duruyordu çünkü. II. Bayezit'in mi-
rası açıbnışü. Böylece, 1511 yılırun
başlannda eyleme geçen Seh'm, Kefe'-
ye oğlunun yanına gitti ve oradan, o
güne değin bir Osmanlı şehzadesinden
işitilmemiş bir şey yapü: Rumeli'de bir
sancak istedi. Babası reddedince de,
kayınpederi Kınm Hanı Mengli Gi-
ray'ın desteğiyle. bir orduyla Edırne
üstüne yürüdü (Mart 1511).
r\hmet*le Korkut da, yaklaşmış-
lardı başkente. Korkut'un Antalya'-
dan aynlmasıyla beraber, Teke'de, Şii
takvim için önemb bir tarih olan 9 Ni-
sanda korkunç bir başkaldın patlak
vermişti. Ayaklanmanın asıl elebaşısı
olan Şah İsmail, Anadolu'daki kötüye
gidişten yararlanmak istiyordu açıktır
ki. Başlannda, Karabıyıkboğlu Hasan
Habfe (bir başka adıyla Şahkulu) adb
birinin bulunduğu başkaldıranlar,
Antalya'yı ele gecırip Kütahya üzerine
yürüdüler; yollan üzerindeki beyler-
beyi Karagöz Paşa'nın boynunu vu-
rup birliklerini de ezdiler. Veziriazam
Hadım Ali Paşa, Şehzade Ahmet'in
yönettiği Rum birlikleriyle birleşerek,
Bursa yakınlanna gelmiş bulunan
Şahkulu'nun üzerine yürüyüp onu
Karaman'a doğru geriletti ve küçük
bir süvari birliğinin başında arkasın-
dan gitti. Askerin çoğunluğu Ahmet'e
bırakılmıştı. 2Temmuz 151 l'de. Kay-
seri ile.Sivas arasında, veziriazamın
yorgun askerleri, ayaklananlarca un
ufak edildi: veziriazam ve Şahkulu sa-
vaş alanında öldüler. Başsız kalan
Kızılbaşlar, Safevilerin topraklanna
doğru kaçtılar; geçip gittikleri yerleri
de yağmaladılar.
F
göndermekle yetindi sadece. 15O8'de,
sonra da 1510'da. Safevilerle Selim'in
birbkleri arasındaki yeni çaüşmalar,
Şah'ın yeni protestolanna yol açtı ve
şehzadeden düzene saygılı olması is-
tendi.
.esin bir bunalımın eb kulağın-
Bunalım ve Bayezit'in düşüşü
Yaşlanmış sultanla çevresinin apa-
çık yetersizbğine bağb olan Anadolu'-
daki aynşıkbk. bir siyasal bölünmeye
ve tahtın gözönündeki mirasçılan ara-
sında bir rekabete yol açtı. Bir poüti-
kacı obnaktarf çok kendi halinde dü-
rüst bir kişi olan Şehzade Korkut daha
1509 yılında, Amasya'ya atânmaktan
dolayı hoşnutsuzluğunu dile getiriyor-
atih'in ölümünü duyan
yeniçeriler ayaklandılar.
İstanbul'u yağmalayıp
veziriazamı öldürdüler.
Öyle olunca İshak Paşa
Bayezit'in oğlu Korkut
Çelebi'yi, babasının
İstanbul'a gelişini
beklemeden tahta geçirdi.
Bayezit 22 Mayıs 1481 "de
şehre girdi ve iktidan aldı.
Cem Sultan ise Bursa'da
hükümdar gibi davranıp
adına sikke bastırdı.
.Daşkaldın sona ererken SeÜm'in
durumunu da güçlendirmişti. Kardeş-
leri, Teke'yi ayaklananlara terketmiş
olan Korkut'la, onlan basürmakta ye-
tersiz kalan Ahmet. saygınlıklannı yi-
tirmişlerdi. Rumeb'de bir yere atan-
masını sağlayan Selim. aynca sultanın
yokluğundan yararlanarak Edirne'ye
girip, hazineyi ele geçirmiş ve kendi
adamlanru yerleştirmişti. Fazla ileriye
gitmek oluyordu bu. Vezirleri Ahmet'i
destekleyen II. Bayezit, oğlunun üstü-
ne yürüyüp. 3 Ağustos 1511 *de onu
yendi ve Kınm'a çekibneye zorladı.
Öj'le olunca da, Ahmet, Babıâli'nin
önde gelenlerinin kışkırtmalanyla, İs-
tanbul üzerine yürüyüp orada kendisi-
ni tahün mirasçısı ilan ettirmeyi dü-
şündü. Ne var ki. kendisini cimriük ve
yeteneksizlikle suçlayan yeniçeriler,
başkaldırdılar ve geri çekilmeye zorla-
dılar. O da. kendisini sultan ılan ede-
rek Karaman'ı ele geçirdi; bu ise, halk-
ça daha da tutulmaz hale getirdi onu.
Bm olaylar, Şah İsmail'i kamala-
mış görünüyordu. Şah, 1512 yıbnın
başlannda, bir ikinci ayakJanma dü-
zenletti; Ahmet'in oğlu Şehzade Mu-
rat da çok gecmeden destekledi onu.
Başkaldıranlann, şehzadenin birlikle-
rine karşı zaferi, yeniçerileri pek kız-
dırdı; Selim'in Rumeli'ye döndüğünü
bilen yeniçeriler, kendi gözdelerinin
tahtın mirasçısı olarak tanınmasını is-
teyerek 1512 Martında ayaklandılar.
Boyun eğmek zorunda kalan II. Baye-
zit, oğlunu yanına çağırdı; Seüm, 19
Nisanda İstanbul'a geldi. Bir hafta sü-
ren görüşmeler sonunda, yeniçerilerin
ve kent halkının desteklediği Selim,
amaana ulaştı: II. Bayezit, 24 Nisan
1512'de, ondan yana tahtını bıraktı.
Yaşb sultan, tükenmiş bir halde, 10
Haziran 1512'de sürgün yolunda öl-
dü.
I.L« Selim. kolay olmasa da, tahta
çıkmıştı. Ne var ki. güçlükleri bitmiş
değildi. Osmanlı İmparatorluğu, An-
kara yenilgisinden beri, en ağır bunalı-
mını yaşıyordu. Buna son vermek için,
yeni sultan, işlerin yürüyüşünde, din-
sel ya da iktisadi bakımdan olduğu ka-
dar stratejik bakımdan da bir devrime
gidecekti.
Bu açıdan 1512 yılı birdönüm nok-
tasıdır Osmanb tarihinde.
POLnTKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
DP'nm Yeniden Doğuşu-
Faksta bir mesaj var, aldım, okudum; şöyle diyordu:
"Demokrat Parti'nin Türk siyasi hayatında yeniden yeri-
ni alması münasebetiyle, (..) Ramada Otel'de düzenledi-
ğimiz sohbet yemeğine katılmanızı sevgi ve saygıları-
mızla rica ederiz. Çağrının altındaki isimler: Nilüfer
Gürsoy, Hayrettin Erkmen, Muzaffer Kurbanoğlu..."
Kapatılan siyasal partilerin bir yasayla yeniden açıl-
masının kotarıldığı günlerde DP'nin de açılacağını bili-
yordum. Bu üç imza bana yarım yüzyıl öncesini anım-
sattı. DP, bundan yarım yüzyıl önce kurulmuştu. Bir
kadro 4-5 yıl içinde iktidara gelmişti. Sadece demokrasi
uğruna bu kadar kısa bir sürede iktidara gelmek kolay
değildi. iktidara gelmet ne kadar kolay olmuşsa, on yıl
sonra iktidardan düşmek de o kadar kolay olmuştu. Bir
siyasal kadro bir gecede toparlanmış, iktidardan bir ge-
cede uzaklaştırılmıştı. Bütün bu olaylar, başıyla sonuyla
gözlerimizin önünde geçmişti.
Ramada Oteli Aksaray'daydı. Açılalı birkaç yıl olmuşr-
tu, ama ben ilk kez görecektim. Görmek için fırsat olma-
mıştı. Trartivayın döşenmesinden sonra Aksaray da
allak bullak olmuştu. Nereye nereden gideceğimi bilmi-
yordum. Neyse, pırıl pırıl aydınlık bir kapıdan sonra oteli
bulmuştum. Her yan koridor gibi geldi bana, ne yana
dönsem bir koridor çıkıyordu karşıma... Ramada Otel-
Club Room'dayerimizi bulduk. Gelenleri kapıda Hayret-
tin Erkmen karşılıyordu. Muzaffer Kurbanoğlu da 'teşri-
fatçılar' arasındaydı.
Şöyle bir çevreme baktım, gelenler 35-40 kişi kadar
vardı. Kimi gitmiş, kimi kalmış, kimi de gelememişti.
Saçları ya ağarmış ya dökülmüş insanlar arasındaydım.
Benim saçlanm da ya dökülmüş ya ağarmıştı. Birden
karşıma Mükerrem Sarol çıktı. Ötekilerden kiminin adını
anımsıyordum, kiminin kendinı. BeHek zayıflamış, nere-
deyse yitip gitmjşti. İki hanım görüyordum. Bunlardan
biri Namık Gedik'in eşi Melahat Gedik; öteki Neriman
Pınar... Melahat Hanım yanına kızını almıştı. Neriman
Pınar ise genç bir kızken milletvekili olarak Meclis'e gir-
mişti; gençliğini tanıyordum.
Anlı şanlı DP'den kalan bunlar mıydı? Zaman nasıl da
eritiyor. Partileri açıldıktan sonra şimdi bunu canlandır-
mak istiyorlardı. Canlanır mıydı acaba? Bizde partiler
doğurgandır. Halk Partisi'nin bölünmesinden Demokrat
Parti doğmuştu. Sonra DP de parçalanmış, Adalet Parti-
si doğmuştu. Bir askeri darbeyle Adalet Partisi de git-
miş, yerine (Büyük Türkiye Partisi) Doğru Yol Partisi
gelmişti.
Hayrettin Erkmen'e göre Demokrat Parti'nin yıkılıp git-
mesinden sonra gelenlerin hiç biri DP'nin varisi değildi.
Demokrat Parti tek başınaydı, ötekilerden hiç biri onun
yerini doldurmazdı. Belki de doğruydu.
Şöyle bir düşünüyorum, DP tarih sahnesine çıktıktan
sonra Yeter, söz milletin' demiş, tek başına yola koyul-
muştu. Selçuk Milar'ın çizdiği açık avuç, partinin simge-
si olmuştu. Ardından gelen partilerin hiç biri onun yerini
tutmazdı.
Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy bu gece DP'yi açıyordu.
Buna hanedan partisi değil, Demokrat Parti diyordu.
Partinin genel idare kurulundan bir Muzaffer Kurbanoğ-
lu kalmıştı. Birkaç kişi daha varsa onlar da gelememişti.
Kurbanoğlu, "Demokrat Parti" diyordu, "kaldığı yerden
siyasal arenadaki yerini alacaktır. Türk milletine bundan
önce olduğu gibi bundan sonra da gereken hizmetleri
verecektir."
"Başka kimler olacak?"
"Gençler."
DP'yi, yaşları 30-35 olan gençler alıp götürecekti. Şim-
di yaşlılar arkaya geçecek, gençlerle yollarına devam
edeceklerdi. Bir yeni kafile, yaşlısı genciyle bakalım es-
ki bir partiyi yeni bir gidişle nereye ulaştıracaklardı?
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Birden fazla teri-
mi olan cebirsel ifa-
de. 2/ Yakılmak için
kesilerek parçalan-
mış ağaç... Bir içki.
3/ Bir sanat yapıtın-
da işlenen ana ko-
nu... Gümüşün sim-
gesi... Kale hendeği.
4/ Bilimsel araştır-
malarda kullanılan-
bir deney hayvanı...
Yünden dövülerek
yapılan kaiın ve ka-
ba kumaş. 5/ Göçü-
cü balıklann Akde-
niz'den Karadeniz'e çıkması. 6/ Gü-
vence. 7/ Bir renk... Baryum elemen-
tinin simgesi. 8/ Köpek... Güney
Anadolu'da yasayan Türkmenler
arasında yaygın telli bir çalgı. 9/ Po-
lisin sokak gösterilerini bastırmak
için kullandığı arhlı araç... iki bo-
runun birbirine birleştirildiği yer.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Kaza ya da başka bir olayı kara-
dakilere bildirmek için gemilerden
denize salınan içi mektuplu şişe... Bazen üzerine un bile se
2/ Eski Yunan'da müzisyenlerin konser verdiği basamakb yer...
Madencilikle ilgili bir kunıluşumuzun kısa yazüışı. 3/ Bel böl-
gesinde birdenbire beliren agrı. 4/ Küçük mağara... Osmanlı-
jarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonralan
ise sürekli olarak toplanan vergi. 5/ Değerli madenkrin anhk
derecesi... Bir nota. 6/ Bir çalgı... Dayanc. 7/ Su... Köy oyunla-
nnı yöneten kimseye verilen ad. 8/ Kaba, biçimsiz... Bir ba|-
laç. 9/ Zayıf, cılız... Dogma.
MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI
SIVAS DEFTERDARLIĞI'NDAN
İŞYERt KAPATMA DUYURUSU
Aşağjda adı ve soyadı belirtilen makellefln işyeri, belge düzenine
uymaması nedeniyle Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 354. maddesi
uyarınca 1992 yılı içinde birinci defa üç gün, ikinci defa beş gün süre
ile kapatılmıştır.
İşyeri kapatılan mükeüefin:
Adı, soyadı veya unvanı; Halis Çiçekliyurt ve ortağı
Işyerinin adı veya unvanı: Efes, Coca Cola, Meysu Bayii.
Adresi: Bakırcüar İçi No: 5 SIVAS
Kapatma nedeni: Belge düzenine uyulmaması.
Duyunınun kanuni dayanagı: Bu duyuru 213 sayılı Vergi Usul Ka-
nunu'nun 5'inci maddesi hükmtı ile aym kanunun 182 sıra numaralı
genel tebligi uyannca yapılmıştır.
Basın: 42850
SÜRECEK
ERCIŞ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1991/54
Davacüar Hasso Akyüz, Halit Sünme, Bahriye SOnme ve Hamh
Akyuz tarafından tsmail Baş, Ahmet Baş ve Mehmet Baş aleyhine
mahkememıze açılan kadastro tespıtine itiraz davasının yapılan açık
yargılamaii sırasında;
Ilçemi2 Kocapınar kasabasında bulunan 246 nolu parsele itiraz eden
Hasso Akyüz'ün ölümü ile adresi ve nüfusa kayıtlı olduğu yer tespit
edilemeyen mirasçüannın, duruşma günü olan 16.12.1992 günü saat
10.10'da itiraz sebep ve delilleri ile birlikte mahkememizde haar bu-
lunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, aksi takdirde
yargılamaya gıyaplannda devam edileceği ve hüküm kurulacağı 3402
sayılı kadastro vasasının 28/2. maddesi geregince komisyon karan ve
duruşma günü tebliğ edilmek üzere ilan olunur. 15.10.1992
Basın: 51308