04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM1992 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Üçüncü halife Hz.Osman döneminde İslam İmparatorluğuzengjnleşti ve sınırlannı büyüttü Mekkezeııgiııleri iktidarda— 5 - Islamiyaiyet, imparatorluk aşaması- na gelmişti, ama bu devletleşme bu- günden yanna imparatorluğa dönüşe- cek kadar olgunlaşmamıştı. Eskinin sade ve eşitlikçi ilişkileriyle, büyûk ve yeni bir devleti yaratma ihtiyacının ça- tışması ve hesaplaşması olmadan sıç- rama gerçekleşemezdi. Zaten iki taraf da böyle bir kapışmanın sınınna gel- diklerini hissediyoriardı. İslarniyet için bir karar anı yaklaşjyordu. Hâlâ göçe- be savaşçılığının ve kabile dayanışma- sının hükmü mü yürüyecekti, yoksa İslamiyet bir imparatorluk dini haline mi gelecekti? Ashı.Ja sonuç, tayin edid kapışma olmadan da beiüjdi. Hz. Ömer döne- minde İslam devleünin kazandığı ola- ğanüstü boyutlar ve biriken olağanüs- tü gûç, eski günlerin sona erdiğini fıi- len haber veriyordu. Bundan sonrası, malumu ilan etmekten ibaretti. Tari- hin yasalan gelişmenin ne yönde so- nuçlanacağını haber veriyordu. İmpa- ratorluk eğilimi, eski ilişkileri temizle- yecekti. Şimdi bu kaptşmanın taraflanna ve iddıalanna bakalım. Tarihi gelişme açısından kazanacağı kesin olan güç- ler, gerçekten imparatorluk gûçleri miydi? Yoksa, taraflann siyasi ve tak- tik çizgileri mi bu kapışmanın sonucu- nu tayin etmişti? tktidar kavgası Üçüncü halifenin kim olacağı tartış- ması ve bunun yol açtığı sonuçlar, İs- lamın sonraki yüzyülanna damgasuu vuracak gelişmenin de kaderinı belir- leyecektı. Bu bir iktidar kavgasıydı. Peygamberin ölûmünden bu yana gündemden çıkmayan ve zaman için- de olgunlaşan bir iktidar kavgası. Ar- uk çatışma kaçınılmaz hale gelmişti. Çünkü islamiyet bir devlet dini olarak şekillenmiş ve kendi yöneticilerini ve yönetim tarzmı da ortaya çıkarmışu. arihçüer, üçüncühalife Hz. Osman dönemüıi,şu üç ketime Ue özetb'yorlar: Zenginük, yolsuzhık ve modernleşme. Osman zamantnda devlet geHrkrinin çoğaUhğını, özeüikle deniz ticareti yolunun açılmasıylaganimetlerin daha artttğmı belirten araştırmacılar, halkın da boüuk ve refaha eğiEm gösterdiğini söytüyorlar. z.ömer, ölüm döşeğinde iken, halifenin kim olacağı konusunu bula- nık bırakmıştı. Halifeyi seçmek üzere tslamın önde gelen altı ismınden Şûra erkânı adı verilen bir kurul oluştur- muştu Bu kurul, bir isim üzerinde karar kılacak, daha sonra Medine hal- kı uygun görûrse, yeni secilen halifeye biat edecekti. Biat edilmesi halifenin halk tarafından kabul edilmesi ve seçi- min onaylanması anlamına geliyordu. Bu altı kişilik heyet, sonunda çeşitü siyasi tartışmalara ve aynlıklara neden olan bir yol izleyerek Osman'ın seçil- mesinde İcarar kıldı. Hz. AB'nin itirazı Alevilere ve Hz.Ali'ye göre Hz. ömer'in görevlendirdiği bu kurul za- ten Osman'ı seçmek üzere önceden düzenlenmişti ve Ali'ye bir kez daha oyun edilmişti. Nehc'ül Belaga kita- bmda bu gelişrneler, Ali tarafından şöyle dile getırilir: "...Halifeliği bir topluluğa bıraktı ki (ömer'in vasiye- tinde görevlendirdiği Şûra üyelerini kastediyor) ben de bunlardan biriyim sanıldı. Allahım sana sığınınm; ne de danışma topluluğuydu bu. Onlardan benim hakkımda, birincisiyle (Şüra üyelerini kastediyor) ne vakit bir şüp- heye düşen oldu ki bu çeşit kişilere kaüldım ben? Fakat inerlerken onlar- la indim: uçarlarken onlarla uçtum; inişte, yokuşta onlarla bile oldum. İç- lerinden biri, hasedinden gerçekten saptı; öbürü, damadı olduğundan ona uydu, benden yüz çevirdi; öbürleri de öyle işler ettiler ki anmak bile çirkin." z. Ali, halifelik kavgasmı böy- lece üçüncü kez kaybediyordu. Iktida- n ele gecirmek şansını bir türlü yakala- yamıyordu. Üçüncü halife Hz.Osman, Peygam- berin damadı, Mekke aristokratlann- dan Ebü Süfyan'ın yakm akrabası, haiifeler içinde en zengini ve en rahat yaşayanıydı. Sosyal ve iktisadi duru- mu ile İslam devleünin ulaştığı boyut- lar, birbirine denk düşüyordu. Os- man, zengin ve aristokrat kökenliydi, İslam devleti ise büyüklüğü, savaşlar- dan ve kazanılan topraklardan elde etuğı gelirlerle zenginleşmiş ve büyük bir hazineye sahip olmuştu. Tüm İs- lam kaynaklan, Osman döneminin bir zengınlik ve rahatlık dönemi olduğu- nu belirtirler. Os"sman"ın seçilmesi, uzun za- mandır iktidar hedefıyle fırsat kolla- yan Mekke aristokrasisini de sevindir- mıştı. Cevdet Paşa, Osman dönemini şöyle anlaür: "Hz.Ebubekir ve Hz. Ömer halifeliklerinin zamanı ve Hz. Osman'ın ilk halifelik zamanı, aynen İslamda ilk ayrılıklar Hz. ALİ MUAVİYE KAVGASI ÛRAL CALISLAR Hz.Peygamberin zamanı gibi geçtı. Yeni âdeder "Ondan sonra nefis yemekler ye- mek, güzel elbiseler giymek, güzel de- ğerlı atlara bınmek ve bahçelerde gezi- nip eğlenmek gibi servet ve medeniyet âdetleri çıktı. "Çoğu kimseler mal toplamak sev- dasma düştü. Bilhassa Şam valisi Ebu Süfyan oğlu Muaviye çok mal birikti- rerek servet ve zenginliğini arttırmak- taıdi. "Müminlerin anası Hz. Aişe (R.A) der ki, "Hz. Ebubekir ve Hz.Omer'in zamanlan Hz.Peygamber'in zamanı gibi geçti. Hz.Osman zamamnda hü- kümdarhk ve saltanat kokulan duyul- maya başladı." Hz.Ayşe'nin belirttiği gibi, artık Is- lamiyetin geldiği nokta, saltanat ve hükümdarhku. Elde edilen birikim, mali, siyasi ve örgütsel düzey, Osman Baaa araştırmacılar ve din adam- lan bu iddiayı öne sürüyorlar ve İsla- mın ilk kuruluş amacından sapıldığım söylüyorlar. Peygamber, yaşadığı çağda henüz sadeliğini koruyan, yoksul bir toplulu- ğun üyesiydi. Kabüenin sade ve göste- nşsız yaşamı onun .döneminde fazla birdeğişikliğe uğramamıştı. Bu neden- le Peygambenn bunca zenginliğe ula- şılacağı bir döneme göre davranması beklenemezdi. tmparatoriuğun önderi Ama, bu büyümenin öncüsü Pey- gamberdir. O Arap topluluklannı or- tak bir din, ortak bir inanç ve ortak bir hedef etrafında birleştirmiş, merkezi bir devletin temellerini atmıştır. Tica- retin güvenlik içinde gelişmesinin ilk önlemlerini Peygamber abnıştır. Bir devlet başkanı olarak, diğer kabile ve geliştirerek sürdürmüştür. Ashnda o dönemde ve Ortaçağ'da kurulan bütün büyük imparatorlukla- nn benzer bir çizgisi olmuştur. Örne- ğin Osmanlı İmparatorluğu. Osmanlı- lar, Fatih İstanbul"u fethedene kadar çadırlarda yaşayan sade insanlardı ve göçebeliğın eşitlikçi ilişkileri onlann yaşamında da etkilıydi. Osmanlı padi- şahı İkina Murat koca bir devlete kumanda ettiği zaman bile, Edirne'de, şehrin ıçındekı evlerde değil, kendi ça- dınnda oturuyordu. Tarihçiler, üçüncü halife Hz. Os- man dönemini, şu üç kelime ile özetli- yorlar: Zenginük, yolsuzluk ve mo- dernleşme. Osman zamamnda devlet gelirlennin çoğaldığım, özellüde deniz ticareti yolunun açümasıyla ganimet- lerin daha arttığmı belirten araşürma- cılar, halkın da bolluk ve refaha egilim gösterdiğüıi söylüyorlar. 'evletin inşası ve modernleşme bakımından en önemli adımlar da Os- man döneminde atıldı. Bahriye Üçok, Osman zamamnda denizciliğe önem verilmesinin önemli bir ikrleme oldu- ğunu kaydediyor: "Hz.Osman devri- ni, Hz.Ömer devrinden ayıran en belli başh nitelik, Hz.Osman devrinde Müslümanlann denizciliğe verdikleri önem ve bunun sonucu olarak da ka- zanılan zaferlerdir... Hz.Ömer, Mua- viye'nin Kıbns'ın fethi için istediği izni vermemişti. *'Hz.Osman hilafet makamına ge- çince, Muaviye ona başvurarak Su- riye'de egemenliği savunabilmek Üçüncü Halife Osman bin AfTan Ue Hz.Ah". (İstanbul Belediye Kütüphanesi) yönetimini daha ileri adımlar atacak seviyeye getirmişti. Zaten Osman'ın, sosyal kökeni ve mali durumu da böy- le bir girişime aykın değildi. • Aslam devleünin olaganüstü büyü- mesi, Medine'de iktıdara yakm olan eski yoksul kabile savaşçılanru zengin- leştirmiş, saraylar yaptınp yanlannda köleler çalıştırmaya başlamışlar. zev- ke ve safaya dalmışlardı. İslamın ilk kurulduğu yıllardaki ahlâk ölçülen, insan ilişkileri değişmiş, yeni bir top- lumsal sıstem ortaya çıkmışü. Bu değişime hemen bütün tarihçiler dikkat çekerler. Osmania birlikte bir nitelik degişikliğinin ilk belirtilerinin ortaya çıktığını, monarşinin olgunlaş- maya başladığ^nı söylerler: "Hicretin ilk yüzyılmda İslam devleti saf askeri bir teşkilatü; tıpkı eski Isparta gibi, ama bir farkla; Isparta'daki aristokra- si, tslamda yoktu. İslam topluluğu savaşçılardan ibaretti... Ömer'in öldü- rülmesinden sonra (644'23) Osman'ın devrinde devletin şeklı mutlak monar- şi sistemıne doğru gehşmeve başladı." Peygamberin hedefleri İslamın bu gelişmesi, Hz.Muham- med'in amaçlanna ve hedeflerine ters miydi? topluluklan İslam devleti etrafında toplanmaya ve merkezden verilen emirlere uymaya o çağırmışür. Bütün Arap yarımadasında tek bir devlet, tek bir ordu fıkrini uygulamaya geçiren yine Hz. Muhammed'dir. Hz. Mu- hammed, göçebe Arabistan'mdaki dinamizmi keşfetmiş, ondaki cevheri açığa çıkarmış ve ilerlemesi için örgüt- leyip yönlendirmiştir. İslam devletinin hazınesine nasıl gelir sağlanacağının kurallannı da o belirlemiştır. Takipçisi haiifeler ise öncüleri Hz.Muhammed"- in başladığı noktadan bayrağı devral- mışlar ve göçebe dinamizminin hızıyla büyük bir imparatorluğa doğru koş- turmuşlardır. J^eygamberin, daha sonraki lüks ve zenginliğe göre bir sistem oluştur- madığı iddia edilebilir. Onun sade bir hayat yaşadığı da gerçektir. Diğer iki halife de büyük ölçüde sade bir hayat sürdürdüler. Hatta, Osman'ın bile on- ca zenginliğine rağmen oldukça sade yaşadığı söylenir. Fakat, böylesine güçlü ve zengin bir imparatorlugun kurucuları bu insanlardır. Bu zenginli- ğin başma geçen ve zengin yoksul farklılaşmasının belirgjnleştiği devle- tin inşasına girişen de üç halifedir. Bi- rinin başladığını diğeri devralmış ve amacıyla mutlaka bir donanmaya ih- tiyaç olduğunu bildirip, bunun yapımı için kendisinin iznini istemişti. Hz. Osman bu izni verir vermez Muaviye donanmayı yapünp Kıbns'a sefer aç- ü." Kuran'm çogaltüması Hz. Osman döneminde başka deği- şiklikler ve ilerlemeler de oldu. örne- ğin Kuran'uı yazunı ve coğaltılarak tek merkezde toplanması Osman za- mamnda gerçekleştırildi. Kuran'ın çoğaltılması işine Ömer zamamnda toplanan, Ömer'in kızı ve Pe\gambe- rin eşi Hafsa'da bulunan tek yazıh Kuran'dan yola çıkılarak başlandı. O sırada yaşayan Kuran hafızları birara- ya getirildi, ezberdeki ve yazüı bütün ayeüer biraraya toplandı ve bütün bu çahşmalann sonucu olarak merkezi tek bir Kuran yazıldı. sman'ın yazdırdığı bu Kuran'a Ali ile taraftarlan itiraz ettiler ve kendi Kuranlannı kendileri koruyup sakla- dılar ve hâkim olduklan yere Osman'- ın yazdırdığı Kuran'ı sokmadılar. Ama, Osman'ın yazdırdığı ve derledi- ği Kuran daha sonra elde kalan tek Kuran oldu ve İslam ülkelerinde hu- kukunun belirlenmesi ve hükümlerin merkezileşmesi bakımından tayin edi- ci bir etki yaptı. Kuran'ın o dönemde yazüıp çoğal- tılması bir çpk tepkiyi de beraberinde getirmişti. Örneğin Kufe'de İbni Me- sud, Osman'm yolladığı resmi nüshayı okumayı reddetti ve kendi nüshasını okumakta ısrar etti. Yine Kuran'ı ez- berden okuyan ve kendilerine Kurra denilen kesim de bu gelişmeden hoş- nut kalmamış ve tepki götermişti. Çünkü Kuran bilgiteri ve Kuran'a olan hâkimiyetleri Kurra'ya kitleler üzerinde iktidardan bağımsız büyük bir güç sağlıyor, merkezi otoriteyi zaa- fa uğratıyordu. Bahriye Üçok Kuran'- ın çoğaltihp dağıtılmasının sonuçlannı şu cümle ile özeüiyor: "Halife, Kutsal Metnin tek koru^cusu olarak mey- dana çıkıp hükümet birliğini kurmuş- tu." .uran'ın yazılıp tek merkezde toplanması ve her yere bu tek merkez- den göndenlmesi, merkezi otoritenin aruk duruma tamamen hâkim hale geldiğini ve İslam devletinin hukuki sı- rurlannı belirleyen bir Anayasaya sa- hip olduğunu da kesinleştiriyordu. Eski Mekke zenginleri sahnede Hz.Osman zamanındaki zenginlik, toplum içinde sımflaşmamn ve yolsuz- luğun ve adam ka>ırmanın da zernini- ni hazırlamıştı. Osman'la ilgili en önemli yolsuzluk iddialanndan birisi şöyle arüaülın "Mesela Afrika fetihle- rinden gelen ganimeüerin beşte bir payı o kadar büyüktü ki, bunlan belh başlı bir vahid etrafında birleştirip, hak sahiplerine dağıtmak imkânsız denilecek kadar zorlaşmıştı. Bunun üzerine mallar, topyekûn Hz Osman'- ın amcaoğlu Mervan İbni- Hakem'e satılrruş, o da pek ucuza aldığı bu mal- lann borcunu bile ödemeyerek harp ganimetlerim kendine bır ne\i ihsan sayarcasına hissiz kalmıştı. Bu kadarla .uranınyazınuve coğaltılarak tek merkezde toplanması Osman zamamnda gerçekleştirüdi. Kuran'ın çoğaltılması işine ömer zamamnda toplanan, Ömer'in kızı ve Peygamberin eşi Hafsa 'da bulunan tek yazıh Kuran 'danyola çıkılarak başlandı. Osman'ın yazdırdığı Kuran 'a Hz-Ali Ue taraftarlan itiraz etti. da kalınmamış ve kâinaün efendisi (Peygamber) tarafından vakfedilen Fedek arazisi halifece devlete ait kabul edilmiş ve yine Mervan'a kiralanmış- u." Fakirleri unutmayınız HzAS'tm çokyakm EbuZerisânBönemEveetkiEbir İslam önderi, HzJOsmandönemindeengüçUımubalefetiyaptyordu. Ebu Zer/Peygambermdeçok yakmıokh^ içinsözünüsakmrnyor, yok^SarmhakkımsavuratyorvezenginhgHekştiriyordu. O dönemde Ali taraftarlan en önemli muhalif grubu oluşturuyor- du. Ali"ninçokyakınıEbuZerisimli unutmayınız önemli ve etkili bir İslam önderi, en güçlü muhalefetı yapıyordu. Ebu Zer, Peygamberin de çok yakını ol- duğu için sözünü sakınmıyor, yok- sullann hakkını savunuyor ve zen- ginüği eleştiriyordu: F v*, 4jı*wg~ —*^* ı^^y»— y ^ » '•••• daklanna aynı nakaraü dolamış, çırpındı durdu: "-Fakirleri gözetiniz! Fukarayı "Ebu Zer Hazretleri meydanla- nnda dolaşıyor, Medine'de yükse- len binalan, sofralan dolduran nefıs yemekleri, vucütlan kuşatan süslü elbiseleri gördükçe hayıflanıyor ve bu dünya hevesi karşısmda Kuran'- dan ayetler okuyarak, zaruri ihti- yaçlar dışı mal ve para hırsına dü- şenleri ayıplıyordu... Ebu Zer, her yerde ve her köşede, mübarek du- bu Zer'in bu radikal tavn İs- lam dünyasmda pek hoş karşılan- maz, kendisinin büyük bir islam önderi olduğu ve Peygamberin en sevdiği insanlar arasında bulundu- ğu belirtilse de, fıkirlerinin doğru olmadığı söylenir. özellikle, ^ünlük üıtiyaçtan fazlasınm zekât olarak verilmesini savunması eleştiri konu- su olur. Sahihi Buhari kitabında Ebu Zer'in radikal fıkirleri eleştiri- lir: "Ebu Zerr-i Gıfari'nin mezhebi- he göre, aile nafakasmdsn fazla mal iddihan haram idi. bu yokla fetva verirdi... Ebu Zer hazretlerinin bu mezhebi hatalı idi. lştirakiyyun (or- taklaşacılık) mezhebi demek idi." Ebu Zer'le, üçüncü halife Osman arasında geçen bir tartışma, o döne- min anlayışlanm veeğilimlerini yan- sıtması açısından ilginçtir: "Ebu Zer bir gün aşk ve heyecan içinde halifenin huzuruna dikiliyor. birtakım tenkitlerden sonra sonra Hazret-i Osman'a diyor ki: -Niçin zenginlerden ahp fakirlere dağıtmıyorsun? Hazret-i Osman da diyor ki, Ebu Zer'e, -Ben her şeyden önce, Allah'm Resül'ünde görmediğim bir şeyi yapmam! k5onra da, "İslamda şahıs mül- kiyeti kati olduguna ve tasadduk emri açık bulunduğuna göre, iste- yen istediği gibi dağıtsın. Bu borcu şahıslann vicdan ve ahlâkına ısmar- lar fakat asla zor kullanarak sağla- yamam" der." ıyolsuzluklar vezenginlerin ke- yif içinde geçen hayatlan, eski göçebe günlerinin geride kaldığını ve nisbi eşitlik günlerinin sona erdiğinı düşü- nen yoksullarda ve muhalif kesimler- de Osman aleyhinde yoğun bir eleştiri kampanyasına neden oluyordu. Yine Osman döneminde tüm iktidar mevki- lerinin-eski Mekke aristokratlannın eline geçmesi de hoşnuzsuzluğu artün- yordu. "Hz.Osman zamamnda Müslü- manlar fazla zenginleşti. İnsanlar ara- sındaki dünyevı gayeler çoğaldı. Iba- det kabilinden sayılan memuriyetler geçim vasıtası olmaya başladı. Bun- dan dolayı bu zamanda evvelkinden fazla muvazeneyi (dengevi) gözetmek ve kabileler, boylar ve smıflar arasında eşitlikle muamele etmek gerekirdi. Hz. Osman ise akrabasını fazla severdi ve onlan başkalanna tercih ederdi." Emevüerin yûkselişi Emevi ailesinin bütün mevkileri ele geçirmeleri diğer İslam önderlerinin canlannı sıkü ve bir çoğu kenara çekil- diler. "Emeviler ise gittikçe azıtıp so- kaklarda tavırlanndan geçilmez ve rahat gezilmezdi. 'Filan geliyor, savu- lun yoîdan' denilmeye başlandı." Çeşitli İslam kaynaldan Osman'ın kabilesini kayırdığından söz ederleı ve bu tutumunu kabilecilik olarak yo- rumlarlar. Ashnda Osman'ın kabilesi Mekkeli zeginlerdi ve İslamiyet büyük bir imparatorluğa dönüşürken, Mek- ke aristokratlanmn ön plana çıkması, gelişmenin normal seyrini izlediğinin işaretidir. Hz.Osman, öyle davranma- sa bile, Mekke aristokratlan adım adım iktidara tırmanacaklardı. Nite- kim Osman'ın bir baskınla öldürübne- sinden sonra Ali'nin iktidara gelmesi de normal gelişmeyi durduramamış, Mekke aristokratlan, artık kendi hak- lan haline gelen iktidara rahathkla yerleşmışlerdir. Gelişme, yoksullarla zenginler, yönetenlerle yönetilenler arasındaki çelişmeyi şiddetlendiriyor- du. "Hakikat gözüyle bakılırsa, insanın hayaline gelir ki. Arabistan'da yumu- şak bir cenup (güney) rüzgân eserken, Hz.Osman'm halifeliği zamamnda se- rin serin bir şimal (kuzey) rüzgân es- meye ve Araplann dimağına şehirleş- me ve refah kokulan gelmeye başladı. Bu iki rüzgânn çarpışmasından mey- dana gelen kasırga Arabistan'ı birbiri- nekattı." SÜRECEK POLİTtKA VE ÖTESİ MEHMEDKEMAL Hstenmek...Sanırım 1954 yılındaydı, bir NATO gezisine çağrılıydim. Arkadaşların pasaportu verildiği halde, benim "uzatmak" için verdiğim pasaportum gecikmişti. Son günlerde muha- lefet etmeme karşın iktıdardaki demokratlarla aram iyi sayılırdı. Öyleyse bu gecikme neydi? Polisteki tanıdıklara sordum, doğru dürüst bir yanıt alamıyordum. Yakın belle- diğim bir polis şefi: "içişleri bakanına sorsana!" dedi. içişleri Bakanı Ethem Menderes'ti, Başbakan Mende- res'in çok yakını... Arıyordum, telefonlara bir türlü çıkmı- yordu. Anladım, yeniden fişlemişlerdi. Durumu Sıtkı Yır- calı'ya anlattım. Karanfil Sokağı'nda aynı apartmanda oturuyorlardı: "Akşama bir sorayım" dedi. Akşam geçti, sabah oldu, Yırcalı'dan da bir haber çıkmı- yordu. NATO gezisinin günü geçti, arkadaşlar yola çıktılar, benim pasaport bir türlü gelmiyordu Demokrasi diye ge- lenler de pasaportla gözdağı veriyorlardı. Hadi, Halk Partisi döneminde solcuyduk; şimdi Demok- ratlar geldi, solculuktan gene mi kurtulamamıştık? Kemal Aygün Ankara valisiydi, ona sordum; göz kırparak: "Beyefendi'ye sor!" Beyefendi belliydi; Ethem olan değil, Adnan olandı. Ona sormaya kalmadı, motosikletli bir polis memuru: "Işlemi tamamlandı" diye pasaportu uzattı. Bizim memlekette fişlenmek çok kolaydır. Birini ihbar ederler, defterde bir numara alır; bu defter numarası ora- dan oraya gider gelir. "Filanca kişi solculukla tanınmıştır, durumunun bildirilmesi..." Artık fiş de, dosya da tamam- dır, ardınızdan sürüklenir gider. Abdülhamit'ın hafiyelerirt- den sonra İstanbul Muhafızı Cemal Paşa da hafiyeler kul- lanmaya başlamış. Bir yakını, "Abdülhamit'in kullandıklan adi hafiyelerdi, sen bu ka- dar pespayelerini nereden buluyorsun?" diyesi olmuş: "Parasız vatanseverlik olmuyor. Ben onlan bile bile kul- lanıyorum." Halk Partisi'nin bütün hafiye kılıklıları, çok geçmedi, bir iki ay içinde Demokrat Parti'nin malları oluvermişlerdi. Sadece hafiyeleri mi, Meclis başkanvekili bile bir haftadan fazla dayanamamıştı. Partiyi değiştirdi. Bir gözlemimi söyleyeyim. Efendisine bağlı ne kadar hafiye varsa, köReni göçmendi. Balkan göçmenleri sivil polisliğe soyunmuşlardı. Bahçıvanlık, sütçülük gibi hafiye- lik de bir Balkan göçmeni becerisiydi. Ekrem diye Ismet Pasa'nın koruması bir polis vardı. Bir iki yıla varmadı, Adnan Menderesin hem koruması hem milletvekili oluverdi. Düzeyi ne olursa olsun, hafiyelerin hiçbiri 12 Eylül hafi- yeleri gibi olmadı. Bunlar sadece alçaklığın değil, baskı ve işkencenin de başı çekenleriydi. 12 Eylül katıksız bir fa- şizmdir. Işkenceleri, baskıları yapanlar ve buna göz yu- manlar döşeklerinde rahat uyuyabiliyorlar mı? "Söyletmek için birkaç tokat vurmuşlarsa ne olur?" Bu da alçaklığm dile gelmesidir; eskiler "intak-ı hak" derlerdi. Adalet Bakanı Seyfı Oktay, "hukuk sisteminin daha iyi çalışması ve hukukun üstünlüğü ilkesmin daha iyi uygula- nabilmesi için çalıştıklarını" söylüyor. Koalisyon, sorgu- nvın avukat önünde yapılacağı üstüne kurulmamış mıydı? Her gün televizyon filmlerinde görüyoruz, "Isterseniz ko- nuşmazsınız, isterseniz avukatınızı çağınrsınız" demiyor- lar mı? İlk sukoyveren, iktidar partisinin belli bir kanadın- dakiler olmadı mı? Hadi kitap okumuyorlar, film de mi görmüyorlar? Sanığın da bir insan olduğu ne zaman kafa- larına dank edecektir? Demokrat olabilmek için kimbilir daha kaç fırın ekmek yememiz gerekiyor. Protein yemeyi önerenlerin öğûdü boşa!.. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Göçebe ve yolcu- lann, yolculuk ya da göç sırasında konak- ladıkları yer. 2/ Ikaz... Birine dokun- sun diye söylenen söz. 3/ Radyumun simgesi... Belirli bir süre sonra kaldırıla- cak olan, geçici. 4/ Tarla sının... Kanşık renkü. 5/ Bir fotoğ- rafuı, desenin ya da karikatürün temsil ettiği şeyi belirten ^ ^ yazı... Magnezyu- ^ m 1 mun simgesi. 6/ Yüce... Ayın etkisiy- lc huyunun degiştiği sanılan kimse. 7/Bir ticaret senedınin, alacaklı ta- rafından başkasına çevrilmesi... Er- genlik sivilcesi. 8/ Ender, seyrek... Belirli bir paranın belirli bir kimse- ye ödenecegini gösteren senet. 9/ Halkın aşağı tabakası... Iskambilde bir kâğıt. YUKARmAN AŞAĞIYA: 1/ Yeraıeşesi adı da verilen, tınna- ^ ^ ^ _ _ ^ _ ^ r nıcı san çiçekleri olan ve kokusu sarmısağı andıran Vir bitkf. 2/ İnce dantel... Vücuttaki AH)S virüsünü saptamakta kulla- nılan test. 3/ Olumsuzluk belirten bir önek... Kumaş üzerine yapdan bir tttr işleme. 4/ Boğa güreşi yapılan alan... Bölmeli göçebe çadırı. 5/ Alüvyon... Sodyumun simgesi... Kemiklerin yuvarlak ucu. 6/ Bir dairede yançap uzunluğundaki yay parca- suıı gören merkez açıya eşit açı ölçme birimi. 7/ Kınk kemikle- ri bir arada tutmak için kullanılan tahta gibi düz nesne... Bir maçın sayısal sonucu. 8/ Kazak başkanlanna verilen ad. 9/ Os- manlı devletinin Kuzey Afrika'daki son topraklannı da yitirdi- ği antlaşmanın adı... Narçiçeği renginde bir süs taşı. T I K I 0 eM R I S A £ S eM 1992 Güz Dönemi 2 Kasımda başlıyor. Kayıtlar açıldı. İskender Savaşır, GülnurSavran Nail Satlıgan, Gülnur Savran * Ertuğrul Kürkçü, Saruhan Oluç Yavuz Erten, Orhan Kuçak İskender Savaşır, Saffet Murat Tura Ali Akay, Ahmet Soysal Fahri Aral Oruç Aruoba Ibrahim Eren İzzettin Önder Ahmet Soysal Doğan Şahiner Güven Turan BİLAR İstanbul Kriz Neyin Krizi? Günümüzün Işığında Lenin ve Leninizm. Türkiye Cumhuriyeti ve Sol Narsizm: Fenomenoloji, Psikanaliz, Tarih Guattari'nin Anısına Türkiye'de Devlet, Toplum ve Kemalizm Sokrates Kimdi, Platon Kim? Efcinsellik Özellejtirme Politikaları Fenomenolojik Düjüncede Zaman Kavramı Felsefenin Dille llışkisi Ne? Gecikmis Modernızm: 50'ler Sonrası Türk Edebiyatı Zambak Sokak, 4/7 tstiklal Cad. Taksim. (Fransız Konsolosluğunun yanı) Tel: 249 42 86; 252 81 34
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle