Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM1992 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
Üçüncü halife Hz.Osman döneminde İslam İmparatorluğuzengjnleşti ve sınırlannı büyüttü
Mekkezeııgiııleri iktidarda— 5 -
Islamiyaiyet, imparatorluk aşaması-
na gelmişti, ama bu devletleşme bu-
günden yanna imparatorluğa dönüşe-
cek kadar olgunlaşmamıştı. Eskinin
sade ve eşitlikçi ilişkileriyle, büyûk ve
yeni bir devleti yaratma ihtiyacının ça-
tışması ve hesaplaşması olmadan sıç-
rama gerçekleşemezdi. Zaten iki taraf
da böyle bir kapışmanın sınınna gel-
diklerini hissediyoriardı. İslarniyet için
bir karar anı yaklaşjyordu. Hâlâ göçe-
be savaşçılığının ve kabile dayanışma-
sının hükmü mü yürüyecekti, yoksa
İslamiyet bir imparatorluk dini haline
mi gelecekti?
Ashı.Ja sonuç, tayin edid kapışma
olmadan da beiüjdi. Hz. Ömer döne-
minde İslam devleünin kazandığı ola-
ğanüstü boyutlar ve biriken olağanüs-
tü gûç, eski günlerin sona erdiğini fıi-
len haber veriyordu. Bundan sonrası,
malumu ilan etmekten ibaretti. Tari-
hin yasalan gelişmenin ne yönde so-
nuçlanacağını haber veriyordu. İmpa-
ratorluk eğilimi, eski ilişkileri temizle-
yecekti.
Şimdi bu kaptşmanın taraflanna ve
iddıalanna bakalım. Tarihi gelişme
açısından kazanacağı kesin olan güç-
ler, gerçekten imparatorluk gûçleri
miydi? Yoksa, taraflann siyasi ve tak-
tik çizgileri mi bu kapışmanın sonucu-
nu tayin etmişti?
tktidar kavgası
Üçüncü halifenin kim olacağı tartış-
ması ve bunun yol açtığı sonuçlar, İs-
lamın sonraki yüzyülanna damgasuu
vuracak gelişmenin de kaderinı belir-
leyecektı. Bu bir iktidar kavgasıydı.
Peygamberin ölûmünden bu yana
gündemden çıkmayan ve zaman için-
de olgunlaşan bir iktidar kavgası. Ar-
uk çatışma kaçınılmaz hale gelmişti.
Çünkü islamiyet bir devlet dini olarak
şekillenmiş ve kendi yöneticilerini ve
yönetim tarzmı da ortaya çıkarmışu.
arihçüer, üçüncühalife Hz.
Osman dönemüıi,şu üç ketime
Ue özetb'yorlar: Zenginük,
yolsuzhık ve modernleşme.
Osman zamantnda devlet
geHrkrinin çoğaUhğını,
özeüikle deniz ticareti yolunun
açılmasıylaganimetlerin daha
artttğmı belirten
araştırmacılar, halkın da
boüuk ve refaha eğiEm
gösterdiğini söytüyorlar.
z.ömer, ölüm döşeğinde iken,
halifenin kim olacağı konusunu bula-
nık bırakmıştı. Halifeyi seçmek üzere
tslamın önde gelen altı ismınden Şûra
erkânı adı verilen bir kurul oluştur-
muştu Bu kurul, bir isim üzerinde
karar kılacak, daha sonra Medine hal-
kı uygun görûrse, yeni secilen halifeye
biat edecekti. Biat edilmesi halifenin
halk tarafından kabul edilmesi ve seçi-
min onaylanması anlamına geliyordu.
Bu altı kişilik heyet, sonunda çeşitü
siyasi tartışmalara ve aynlıklara neden
olan bir yol izleyerek Osman'ın seçil-
mesinde İcarar kıldı.
Hz. AB'nin itirazı
Alevilere ve Hz.Ali'ye göre Hz.
ömer'in görevlendirdiği bu kurul za-
ten Osman'ı seçmek üzere önceden
düzenlenmişti ve Ali'ye bir kez daha
oyun edilmişti. Nehc'ül Belaga kita-
bmda bu gelişrneler, Ali tarafından
şöyle dile getırilir: "...Halifeliği bir
topluluğa bıraktı ki (ömer'in vasiye-
tinde görevlendirdiği Şûra üyelerini
kastediyor) ben de bunlardan biriyim
sanıldı. Allahım sana sığınınm; ne de
danışma topluluğuydu bu. Onlardan
benim hakkımda, birincisiyle (Şüra
üyelerini kastediyor) ne vakit bir şüp-
heye düşen oldu ki bu çeşit kişilere
kaüldım ben? Fakat inerlerken onlar-
la indim: uçarlarken onlarla uçtum;
inişte, yokuşta onlarla bile oldum. İç-
lerinden biri, hasedinden gerçekten
saptı; öbürü, damadı olduğundan ona
uydu, benden yüz çevirdi; öbürleri de
öyle işler ettiler ki anmak bile çirkin."
z. Ali, halifelik kavgasmı böy-
lece üçüncü kez kaybediyordu. Iktida-
n ele gecirmek şansını bir türlü yakala-
yamıyordu.
Üçüncü halife Hz.Osman, Peygam-
berin damadı, Mekke aristokratlann-
dan Ebü Süfyan'ın yakm akrabası,
haiifeler içinde en zengini ve en rahat
yaşayanıydı. Sosyal ve iktisadi duru-
mu ile İslam devleünin ulaştığı boyut-
lar, birbirine denk düşüyordu. Os-
man, zengin ve aristokrat kökenliydi,
İslam devleti ise büyüklüğü, savaşlar-
dan ve kazanılan topraklardan elde
etuğı gelirlerle zenginleşmiş ve büyük
bir hazineye sahip olmuştu. Tüm İs-
lam kaynaklan, Osman döneminin bir
zengınlik ve rahatlık dönemi olduğu-
nu belirtirler.
Os"sman"ın seçilmesi, uzun za-
mandır iktidar hedefıyle fırsat kolla-
yan Mekke aristokrasisini de sevindir-
mıştı. Cevdet Paşa, Osman dönemini
şöyle anlaür: "Hz.Ebubekir ve Hz.
Ömer halifeliklerinin zamanı ve Hz.
Osman'ın ilk halifelik zamanı, aynen
İslamda ilk ayrılıklar
Hz. ALİ
MUAVİYE
KAVGASI
ÛRAL CALISLAR
Hz.Peygamberin zamanı gibi geçtı.
Yeni âdeder
"Ondan sonra nefis yemekler ye-
mek, güzel elbiseler giymek, güzel de-
ğerlı atlara bınmek ve bahçelerde gezi-
nip eğlenmek gibi servet ve medeniyet
âdetleri çıktı.
"Çoğu kimseler mal toplamak sev-
dasma düştü. Bilhassa Şam valisi Ebu
Süfyan oğlu Muaviye çok mal birikti-
rerek servet ve zenginliğini arttırmak-
taıdi.
"Müminlerin anası Hz. Aişe (R.A)
der ki, "Hz. Ebubekir ve Hz.Omer'in
zamanlan Hz.Peygamber'in zamanı
gibi geçti. Hz.Osman zamamnda hü-
kümdarhk ve saltanat kokulan duyul-
maya başladı."
Hz.Ayşe'nin belirttiği gibi, artık Is-
lamiyetin geldiği nokta, saltanat ve
hükümdarhku. Elde edilen birikim,
mali, siyasi ve örgütsel düzey, Osman
Baaa araştırmacılar ve din adam-
lan bu iddiayı öne sürüyorlar ve İsla-
mın ilk kuruluş amacından sapıldığım
söylüyorlar.
Peygamber, yaşadığı çağda henüz
sadeliğini koruyan, yoksul bir toplulu-
ğun üyesiydi. Kabüenin sade ve göste-
nşsız yaşamı onun .döneminde fazla
birdeğişikliğe uğramamıştı. Bu neden-
le Peygambenn bunca zenginliğe ula-
şılacağı bir döneme göre davranması
beklenemezdi.
tmparatoriuğun önderi
Ama, bu büyümenin öncüsü Pey-
gamberdir. O Arap topluluklannı or-
tak bir din, ortak bir inanç ve ortak bir
hedef etrafında birleştirmiş, merkezi
bir devletin temellerini atmıştır. Tica-
retin güvenlik içinde gelişmesinin ilk
önlemlerini Peygamber abnıştır. Bir
devlet başkanı olarak, diğer kabile ve
geliştirerek sürdürmüştür.
Ashnda o dönemde ve Ortaçağ'da
kurulan bütün büyük imparatorlukla-
nn benzer bir çizgisi olmuştur. Örne-
ğin Osmanlı İmparatorluğu. Osmanlı-
lar, Fatih İstanbul"u fethedene kadar
çadırlarda yaşayan sade insanlardı ve
göçebeliğın eşitlikçi ilişkileri onlann
yaşamında da etkilıydi. Osmanlı padi-
şahı İkina Murat koca bir devlete
kumanda ettiği zaman bile, Edirne'de,
şehrin ıçındekı evlerde değil, kendi ça-
dınnda oturuyordu.
Tarihçiler, üçüncü halife Hz. Os-
man dönemini, şu üç kelime ile özetli-
yorlar: Zenginük, yolsuzluk ve mo-
dernleşme. Osman zamamnda devlet
gelirlennin çoğaldığım, özellüde deniz
ticareti yolunun açümasıyla ganimet-
lerin daha arttığmı belirten araşürma-
cılar, halkın da bolluk ve refaha egilim
gösterdiğüıi söylüyorlar.
'evletin inşası ve modernleşme
bakımından en önemli adımlar da Os-
man döneminde atıldı. Bahriye Üçok,
Osman zamamnda denizciliğe önem
verilmesinin önemli bir ikrleme oldu-
ğunu kaydediyor: "Hz.Osman devri-
ni, Hz.Ömer devrinden ayıran en belli
başh nitelik, Hz.Osman devrinde
Müslümanlann denizciliğe verdikleri
önem ve bunun sonucu olarak da ka-
zanılan zaferlerdir... Hz.Ömer, Mua-
viye'nin Kıbns'ın fethi için istediği izni
vermemişti.
*'Hz.Osman hilafet makamına ge-
çince, Muaviye ona başvurarak Su-
riye'de egemenliği savunabilmek
Üçüncü Halife Osman bin AfTan Ue Hz.Ah". (İstanbul Belediye Kütüphanesi)
yönetimini daha ileri adımlar atacak
seviyeye getirmişti. Zaten Osman'ın,
sosyal kökeni ve mali durumu da böy-
le bir girişime aykın değildi.
•
Aslam devleünin olaganüstü büyü-
mesi, Medine'de iktıdara yakm olan
eski yoksul kabile savaşçılanru zengin-
leştirmiş, saraylar yaptınp yanlannda
köleler çalıştırmaya başlamışlar. zev-
ke ve safaya dalmışlardı. İslamın ilk
kurulduğu yıllardaki ahlâk ölçülen,
insan ilişkileri değişmiş, yeni bir top-
lumsal sıstem ortaya çıkmışü.
Bu değişime hemen bütün tarihçiler
dikkat çekerler. Osmania birlikte bir
nitelik degişikliğinin ilk belirtilerinin
ortaya çıktığını, monarşinin olgunlaş-
maya başladığ^nı söylerler: "Hicretin
ilk yüzyılmda İslam devleti saf askeri
bir teşkilatü; tıpkı eski Isparta gibi,
ama bir farkla; Isparta'daki aristokra-
si, tslamda yoktu. İslam topluluğu
savaşçılardan ibaretti... Ömer'in öldü-
rülmesinden sonra (644'23) Osman'ın
devrinde devletin şeklı mutlak monar-
şi sistemıne doğru gehşmeve başladı."
Peygamberin hedefleri
İslamın bu gelişmesi, Hz.Muham-
med'in amaçlanna ve hedeflerine ters
miydi?
topluluklan İslam devleti etrafında
toplanmaya ve merkezden verilen
emirlere uymaya o çağırmışür. Bütün
Arap yarımadasında tek bir devlet, tek
bir ordu fıkrini uygulamaya geçiren
yine Hz. Muhammed'dir. Hz. Mu-
hammed, göçebe Arabistan'mdaki
dinamizmi keşfetmiş, ondaki cevheri
açığa çıkarmış ve ilerlemesi için örgüt-
leyip yönlendirmiştir. İslam devletinin
hazınesine nasıl gelir sağlanacağının
kurallannı da o belirlemiştır. Takipçisi
haiifeler ise öncüleri Hz.Muhammed"-
in başladığı noktadan bayrağı devral-
mışlar ve göçebe dinamizminin hızıyla
büyük bir imparatorluğa doğru koş-
turmuşlardır.
J^eygamberin, daha sonraki lüks
ve zenginliğe göre bir sistem oluştur-
madığı iddia edilebilir. Onun sade bir
hayat yaşadığı da gerçektir. Diğer iki
halife de büyük ölçüde sade bir hayat
sürdürdüler. Hatta, Osman'ın bile on-
ca zenginliğine rağmen oldukça sade
yaşadığı söylenir. Fakat, böylesine
güçlü ve zengin bir imparatorlugun
kurucuları bu insanlardır. Bu zenginli-
ğin başma geçen ve zengin yoksul
farklılaşmasının belirgjnleştiği devle-
tin inşasına girişen de üç halifedir. Bi-
rinin başladığını diğeri devralmış ve
amacıyla mutlaka bir donanmaya ih-
tiyaç olduğunu bildirip, bunun yapımı
için kendisinin iznini istemişti. Hz.
Osman bu izni verir vermez Muaviye
donanmayı yapünp Kıbns'a sefer aç-
ü."
Kuran'm çogaltüması
Hz. Osman döneminde başka deği-
şiklikler ve ilerlemeler de oldu. örne-
ğin Kuran'uı yazunı ve coğaltılarak
tek merkezde toplanması Osman za-
mamnda gerçekleştırildi. Kuran'ın
çoğaltılması işine Ömer zamamnda
toplanan, Ömer'in kızı ve Pe\gambe-
rin eşi Hafsa'da bulunan tek yazıh
Kuran'dan yola çıkılarak başlandı. O
sırada yaşayan Kuran hafızları birara-
ya getirildi, ezberdeki ve yazüı bütün
ayeüer biraraya toplandı ve bütün bu
çahşmalann sonucu olarak merkezi
tek bir Kuran yazıldı.
sman'ın yazdırdığı bu Kuran'a
Ali ile taraftarlan itiraz ettiler ve kendi
Kuranlannı kendileri koruyup sakla-
dılar ve hâkim olduklan yere Osman'-
ın yazdırdığı Kuran'ı sokmadılar.
Ama, Osman'ın yazdırdığı ve derledi-
ği Kuran daha sonra elde kalan tek
Kuran oldu ve İslam ülkelerinde hu-
kukunun belirlenmesi ve hükümlerin
merkezileşmesi bakımından tayin edi-
ci bir etki yaptı.
Kuran'ın o dönemde yazüıp çoğal-
tılması bir çpk tepkiyi de beraberinde
getirmişti. Örneğin Kufe'de İbni Me-
sud, Osman'm yolladığı resmi nüshayı
okumayı reddetti ve kendi nüshasını
okumakta ısrar etti. Yine Kuran'ı ez-
berden okuyan ve kendilerine Kurra
denilen kesim de bu gelişmeden hoş-
nut kalmamış ve tepki götermişti.
Çünkü Kuran bilgiteri ve Kuran'a
olan hâkimiyetleri Kurra'ya kitleler
üzerinde iktidardan bağımsız büyük
bir güç sağlıyor, merkezi otoriteyi zaa-
fa uğratıyordu. Bahriye Üçok Kuran'-
ın çoğaltihp dağıtılmasının sonuçlannı
şu cümle ile özeüiyor: "Halife, Kutsal
Metnin tek koru^cusu olarak mey-
dana çıkıp hükümet birliğini kurmuş-
tu."
.uran'ın yazılıp tek merkezde
toplanması ve her yere bu tek merkez-
den göndenlmesi, merkezi otoritenin
aruk duruma tamamen hâkim hale
geldiğini ve İslam devletinin hukuki sı-
rurlannı belirleyen bir Anayasaya sa-
hip olduğunu da kesinleştiriyordu.
Eski Mekke zenginleri sahnede
Hz.Osman zamanındaki zenginlik,
toplum içinde sımflaşmamn ve yolsuz-
luğun ve adam ka>ırmanın da zernini-
ni hazırlamıştı. Osman'la ilgili en
önemli yolsuzluk iddialanndan birisi
şöyle arüaülın "Mesela Afrika fetihle-
rinden gelen ganimeüerin beşte bir
payı o kadar büyüktü ki, bunlan belh
başlı bir vahid etrafında birleştirip,
hak sahiplerine dağıtmak imkânsız
denilecek kadar zorlaşmıştı. Bunun
üzerine mallar, topyekûn Hz Osman'-
ın amcaoğlu Mervan İbni- Hakem'e
satılrruş, o da pek ucuza aldığı bu mal-
lann borcunu bile ödemeyerek harp
ganimetlerim kendine bır ne\i ihsan
sayarcasına hissiz kalmıştı. Bu kadarla
.uranınyazınuve
coğaltılarak tek merkezde
toplanması Osman zamamnda
gerçekleştirüdi. Kuran'ın
çoğaltılması işine ömer
zamamnda toplanan, Ömer'in
kızı ve Peygamberin eşi
Hafsa 'da bulunan tek yazıh
Kuran 'danyola çıkılarak
başlandı. Osman'ın yazdırdığı
Kuran 'a Hz-Ali Ue taraftarlan
itiraz etti.
da kalınmamış ve kâinaün efendisi
(Peygamber) tarafından vakfedilen
Fedek arazisi halifece devlete ait kabul
edilmiş ve yine Mervan'a kiralanmış-
u."
Fakirleri unutmayınız
HzAS'tm çokyakm EbuZerisânBönemEveetkiEbir İslam
önderi, HzJOsmandönemindeengüçUımubalefetiyaptyordu. Ebu
Zer/Peygambermdeçok yakmıokh^ içinsözünüsakmrnyor,
yok^SarmhakkımsavuratyorvezenginhgHekştiriyordu.
O dönemde Ali taraftarlan en
önemli muhalif grubu oluşturuyor-
du. Ali"ninçokyakınıEbuZerisimli unutmayınız
önemli ve etkili bir İslam önderi, en
güçlü muhalefetı yapıyordu. Ebu
Zer, Peygamberin de çok yakını ol-
duğu için sözünü sakınmıyor, yok-
sullann hakkını savunuyor ve zen-
ginüği eleştiriyordu:
F v*, 4jı*wg~ —*^* ı^^y»— y ^ » '••••
daklanna aynı nakaraü dolamış,
çırpındı durdu:
"-Fakirleri gözetiniz! Fukarayı
"Ebu Zer Hazretleri meydanla-
nnda dolaşıyor, Medine'de yükse-
len binalan, sofralan dolduran nefıs
yemekleri, vucütlan kuşatan süslü
elbiseleri gördükçe hayıflanıyor ve
bu dünya hevesi karşısmda Kuran'-
dan ayetler okuyarak, zaruri ihti-
yaçlar dışı mal ve para hırsına dü-
şenleri ayıplıyordu... Ebu Zer, her
yerde ve her köşede, mübarek du-
bu Zer'in bu radikal tavn İs-
lam dünyasmda pek hoş karşılan-
maz, kendisinin büyük bir islam
önderi olduğu ve Peygamberin en
sevdiği insanlar arasında bulundu-
ğu belirtilse de, fıkirlerinin doğru
olmadığı söylenir. özellikle, ^ünlük
üıtiyaçtan fazlasınm zekât olarak
verilmesini savunması eleştiri konu-
su olur. Sahihi Buhari kitabında
Ebu Zer'in radikal fıkirleri eleştiri-
lir: "Ebu Zerr-i Gıfari'nin mezhebi-
he göre, aile nafakasmdsn fazla mal
iddihan haram idi. bu yokla fetva
verirdi... Ebu Zer hazretlerinin bu
mezhebi hatalı idi. lştirakiyyun (or-
taklaşacılık) mezhebi demek idi."
Ebu Zer'le, üçüncü halife Osman
arasında geçen bir tartışma, o döne-
min anlayışlanm veeğilimlerini yan-
sıtması açısından ilginçtir:
"Ebu Zer bir gün aşk ve heyecan
içinde halifenin huzuruna dikiliyor.
birtakım tenkitlerden sonra sonra
Hazret-i Osman'a diyor ki:
-Niçin zenginlerden ahp fakirlere
dağıtmıyorsun?
Hazret-i Osman da diyor ki, Ebu
Zer'e,
-Ben her şeyden önce, Allah'm
Resül'ünde görmediğim bir şeyi
yapmam!
k5onra da, "İslamda şahıs mül-
kiyeti kati olduguna ve tasadduk
emri açık bulunduğuna göre, iste-
yen istediği gibi dağıtsın. Bu borcu
şahıslann vicdan ve ahlâkına ısmar-
lar fakat asla zor kullanarak sağla-
yamam" der."
ıyolsuzluklar vezenginlerin ke-
yif içinde geçen hayatlan, eski göçebe
günlerinin geride kaldığını ve nisbi
eşitlik günlerinin sona erdiğinı düşü-
nen yoksullarda ve muhalif kesimler-
de Osman aleyhinde yoğun bir eleştiri
kampanyasına neden oluyordu. Yine
Osman döneminde tüm iktidar mevki-
lerinin-eski Mekke aristokratlannın
eline geçmesi de hoşnuzsuzluğu artün-
yordu.
"Hz.Osman zamamnda Müslü-
manlar fazla zenginleşti. İnsanlar ara-
sındaki dünyevı gayeler çoğaldı. Iba-
det kabilinden sayılan memuriyetler
geçim vasıtası olmaya başladı. Bun-
dan dolayı bu zamanda evvelkinden
fazla muvazeneyi (dengevi) gözetmek
ve kabileler, boylar ve smıflar arasında
eşitlikle muamele etmek gerekirdi. Hz.
Osman ise akrabasını fazla severdi ve
onlan başkalanna tercih ederdi."
Emevüerin yûkselişi
Emevi ailesinin bütün mevkileri ele
geçirmeleri diğer İslam önderlerinin
canlannı sıkü ve bir çoğu kenara çekil-
diler. "Emeviler ise gittikçe azıtıp so-
kaklarda tavırlanndan geçilmez ve
rahat gezilmezdi. 'Filan geliyor, savu-
lun yoîdan' denilmeye başlandı."
Çeşitli İslam kaynaldan Osman'ın
kabilesini kayırdığından söz ederleı ve
bu tutumunu kabilecilik olarak yo-
rumlarlar. Ashnda Osman'ın kabilesi
Mekkeli zeginlerdi ve İslamiyet büyük
bir imparatorluğa dönüşürken, Mek-
ke aristokratlanmn ön plana çıkması,
gelişmenin normal seyrini izlediğinin
işaretidir. Hz.Osman, öyle davranma-
sa bile, Mekke aristokratlan adım
adım iktidara tırmanacaklardı. Nite-
kim Osman'ın bir baskınla öldürübne-
sinden sonra Ali'nin iktidara gelmesi
de normal gelişmeyi durduramamış,
Mekke aristokratlan, artık kendi hak-
lan haline gelen iktidara rahathkla
yerleşmışlerdir. Gelişme, yoksullarla
zenginler, yönetenlerle yönetilenler
arasındaki çelişmeyi şiddetlendiriyor-
du.
"Hakikat gözüyle bakılırsa, insanın
hayaline gelir ki. Arabistan'da yumu-
şak bir cenup (güney) rüzgân eserken,
Hz.Osman'm halifeliği zamamnda se-
rin serin bir şimal (kuzey) rüzgân es-
meye ve Araplann dimağına şehirleş-
me ve refah kokulan gelmeye başladı.
Bu iki rüzgânn çarpışmasından mey-
dana gelen kasırga Arabistan'ı birbiri-
nekattı."
SÜRECEK
POLİTtKA VE ÖTESİ
MEHMEDKEMAL
Hstenmek...Sanırım 1954 yılındaydı, bir NATO gezisine çağrılıydim.
Arkadaşların pasaportu verildiği halde, benim "uzatmak"
için verdiğim pasaportum gecikmişti. Son günlerde muha-
lefet etmeme karşın iktıdardaki demokratlarla aram iyi
sayılırdı. Öyleyse bu gecikme neydi? Polisteki tanıdıklara
sordum, doğru dürüst bir yanıt alamıyordum. Yakın belle-
diğim bir polis şefi:
"içişleri bakanına sorsana!" dedi.
içişleri Bakanı Ethem Menderes'ti, Başbakan Mende-
res'in çok yakını... Arıyordum, telefonlara bir türlü çıkmı-
yordu. Anladım, yeniden fişlemişlerdi. Durumu Sıtkı Yır-
calı'ya anlattım. Karanfil Sokağı'nda aynı apartmanda
oturuyorlardı:
"Akşama bir sorayım" dedi.
Akşam geçti, sabah oldu, Yırcalı'dan da bir haber çıkmı-
yordu. NATO gezisinin günü geçti, arkadaşlar yola çıktılar,
benim pasaport bir türlü gelmiyordu Demokrasi diye ge-
lenler de pasaportla gözdağı veriyorlardı.
Hadi, Halk Partisi döneminde solcuyduk; şimdi Demok-
ratlar geldi, solculuktan gene mi kurtulamamıştık? Kemal
Aygün Ankara valisiydi, ona sordum; göz kırparak:
"Beyefendi'ye sor!"
Beyefendi belliydi; Ethem olan değil, Adnan olandı. Ona
sormaya kalmadı, motosikletli bir polis memuru:
"Işlemi tamamlandı" diye pasaportu uzattı.
Bizim memlekette fişlenmek çok kolaydır. Birini ihbar
ederler, defterde bir numara alır; bu defter numarası ora-
dan oraya gider gelir. "Filanca kişi solculukla tanınmıştır,
durumunun bildirilmesi..." Artık fiş de, dosya da tamam-
dır, ardınızdan sürüklenir gider. Abdülhamit'ın hafiyelerirt-
den sonra İstanbul Muhafızı Cemal Paşa da hafiyeler kul-
lanmaya başlamış. Bir yakını,
"Abdülhamit'in kullandıklan adi hafiyelerdi, sen bu ka-
dar pespayelerini nereden buluyorsun?" diyesi olmuş:
"Parasız vatanseverlik olmuyor. Ben onlan bile bile kul-
lanıyorum."
Halk Partisi'nin bütün hafiye kılıklıları, çok geçmedi, bir
iki ay içinde Demokrat Parti'nin malları oluvermişlerdi.
Sadece hafiyeleri mi, Meclis başkanvekili bile bir haftadan
fazla dayanamamıştı. Partiyi değiştirdi.
Bir gözlemimi söyleyeyim. Efendisine bağlı ne kadar
hafiye varsa, köReni göçmendi. Balkan göçmenleri sivil
polisliğe soyunmuşlardı. Bahçıvanlık, sütçülük gibi hafiye-
lik de bir Balkan göçmeni becerisiydi.
Ekrem diye Ismet Pasa'nın koruması bir polis vardı. Bir
iki yıla varmadı, Adnan Menderesin hem koruması hem
milletvekili oluverdi.
Düzeyi ne olursa olsun, hafiyelerin hiçbiri 12 Eylül hafi-
yeleri gibi olmadı. Bunlar sadece alçaklığın değil, baskı ve
işkencenin de başı çekenleriydi. 12 Eylül katıksız bir fa-
şizmdir. Işkenceleri, baskıları yapanlar ve buna göz yu-
manlar döşeklerinde rahat uyuyabiliyorlar mı?
"Söyletmek için birkaç tokat vurmuşlarsa ne olur?" Bu
da alçaklığm dile gelmesidir; eskiler "intak-ı hak" derlerdi.
Adalet Bakanı Seyfı Oktay, "hukuk sisteminin daha iyi
çalışması ve hukukun üstünlüğü ilkesmin daha iyi uygula-
nabilmesi için çalıştıklarını" söylüyor. Koalisyon, sorgu-
nvın avukat önünde yapılacağı üstüne kurulmamış mıydı?
Her gün televizyon filmlerinde görüyoruz, "Isterseniz ko-
nuşmazsınız, isterseniz avukatınızı çağınrsınız" demiyor-
lar mı? İlk sukoyveren, iktidar partisinin belli bir kanadın-
dakiler olmadı mı? Hadi kitap okumuyorlar, film de mi
görmüyorlar? Sanığın da bir insan olduğu ne zaman kafa-
larına dank edecektir? Demokrat olabilmek için kimbilir
daha kaç fırın ekmek yememiz gerekiyor. Protein yemeyi
önerenlerin öğûdü boşa!..
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Göçebe ve yolcu-
lann, yolculuk ya da
göç sırasında konak-
ladıkları yer. 2/
Ikaz... Birine dokun-
sun diye söylenen
söz. 3/ Radyumun
simgesi... Belirli bir
süre sonra kaldırıla-
cak olan, geçici. 4/
Tarla sının... Kanşık
renkü. 5/ Bir fotoğ-
rafuı, desenin ya da
karikatürün temsil
ettiği şeyi belirten ^ ^
yazı... Magnezyu- ^ m
1
mun simgesi. 6/ Yüce... Ayın etkisiy-
lc huyunun degiştiği sanılan kimse.
7/Bir ticaret senedınin, alacaklı ta-
rafından başkasına çevrilmesi... Er-
genlik sivilcesi. 8/ Ender, seyrek...
Belirli bir paranın belirli bir kimse-
ye ödenecegini gösteren senet. 9/
Halkın aşağı tabakası... Iskambilde
bir kâğıt.
YUKARmAN AŞAĞIYA:
1/ Yeraıeşesi adı da verilen, tınna- ^ ^ ^ _ _ ^ _ ^ r
nıcı san çiçekleri olan ve kokusu sarmısağı andıran Vir bitkf.
2/ İnce dantel... Vücuttaki AH)S virüsünü saptamakta kulla-
nılan test. 3/ Olumsuzluk belirten bir önek... Kumaş üzerine
yapdan bir tttr işleme. 4/ Boğa güreşi yapılan alan... Bölmeli
göçebe çadırı. 5/ Alüvyon... Sodyumun simgesi... Kemiklerin
yuvarlak ucu. 6/ Bir dairede yançap uzunluğundaki yay parca-
suıı gören merkez açıya eşit açı ölçme birimi. 7/ Kınk kemikle-
ri bir arada tutmak için kullanılan tahta gibi düz nesne... Bir
maçın sayısal sonucu. 8/ Kazak başkanlanna verilen ad. 9/ Os-
manlı devletinin Kuzey Afrika'daki son topraklannı da yitirdi-
ği antlaşmanın adı... Narçiçeği renginde bir süs taşı.
T
I
K
I
0
eM
R
I
S
A
£
S
eM
1992 Güz Dönemi
2 Kasımda başlıyor.
Kayıtlar açıldı.
İskender Savaşır, GülnurSavran
Nail Satlıgan, Gülnur Savran
*
Ertuğrul Kürkçü, Saruhan Oluç
Yavuz Erten,
Orhan Kuçak İskender
Savaşır, Saffet Murat Tura
Ali Akay, Ahmet Soysal
Fahri Aral
Oruç Aruoba
Ibrahim Eren
İzzettin Önder
Ahmet Soysal
Doğan Şahiner
Güven Turan
BİLAR
İstanbul
Kriz Neyin Krizi?
Günümüzün Işığında
Lenin ve Leninizm.
Türkiye Cumhuriyeti ve
Sol
Narsizm: Fenomenoloji,
Psikanaliz, Tarih
Guattari'nin Anısına
Türkiye'de Devlet,
Toplum ve Kemalizm
Sokrates Kimdi, Platon
Kim?
Efcinsellik
Özellejtirme Politikaları
Fenomenolojik Düjüncede
Zaman Kavramı
Felsefenin Dille llışkisi
Ne?
Gecikmis Modernızm:
50'ler Sonrası Türk
Edebiyatı
Zambak Sokak, 4/7 tstiklal Cad. Taksim.
(Fransız Konsolosluğunun yanı)
Tel: 249 42 86; 252 81 34