23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17KASIM1992SAU OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Teröre Karşı Lüks Planı!.. Dr. NEZtH H. NEYZİ Ulaşiırma Bakanlığı E. Danışmam I nanılır gjbi bir haber değildi: Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu'nun emriyle gemi yan- gınlanna karşı şehir hatü ge- milerinde "lüks mevki" uygu- laması başlatılacaku. Nitekım '"Kanlıca" ve "İnkılap" vapurlannda bu uygulama başlatıldı. Yapılan araştırmalarda gemi yan- gınlannın kıç taraftakı salonda çıkma- sı üzerine. Bakan Topçu'nun bu bölü- me giriş ve çıkışlan denetim altına almak amacı ıle "lüks mevki" uygula- ması ıçin emir verdıği. bir basın top- lantısı ile açıklanmıştı. Denizcilik İşletmeleri Genel Mü- dürlüğü. Ulaştırma Bakanlığı"na bağlı KİTlerden biridir. Şehir hattı gemile- rini bu idare işletir. Daha önce bu işlet- me Denizcilik Bankası TAO'ya bağlı bir müdürlük olarak yönetiliyordu. Denizcilik Bankası üç bölüme aynlın- ca tersaneler ayn. deniz işletmeleri (ge- miler, lımanlar ve kıyı emniyet) ayn ve Denizcilik Bankası ayn genel müdür- lükler oldular. Lüks mevki niçin kaldınldı: 1974 yı- lında deniz yollannda 420 çeşit bilet vardı. Birinci, ikinci ve lüks mevkiler birkaç bölgeye aynlrtuş ve yük biletleri ıle birlikte bilet türü zamanla bu sayıyı bulmuştu. Şehir hatlannda yolcuyu birinci ve ikinci diye ayırmak gereksiz- di. Trende, otobüste ve tünelde mevki farklan çoktan kalkmıştı. Bu durum- da birinci ve ikinci mevki aynmına son verildi; ancak lüks mevki kaldınlmadı. çünkü bu kaynaktan yılda 10 milyon lira gibi 1970"lerde çok önemli sayılan bir gelir elde edihyordu. Bir de bu mevkinin alışılmış bir yolcusu ve İs- tanbula özgü bir özelÜği vardı. Va- purlar tek mevki oldu vejeton uygula- ması ile bilet ortadan kaldınldı. İstanbul nüfusunun hızlı artışı va- purlarda da kendini gösterdi ve insan- lar vapurda da ayakta gider oldular. Bakanlar ve işletmeler: Sayın bakan acaba gemilerin motor dairesırun iyi çalışıp çalışmadığına bakabilir mi? Doğru mu bir bakarun işletmelerin ic ışlerine bu kadar kanşması? Hangi araştırmaya göre lüks mevkinin teröre karşı geleceği saptanmış? İstinye tersa- nesi kapauldığında denizcilik konula- nndan anlayanlar makaleler yazdılar, hesaplar yaptılar, denizciliğimize yılda kaç rrulyar zarar getirdiğini anlattüar ve çare aradılar; acaba Sayın Bakan bu önemli konuyla neden ilgilenmedi- ler? İstanbul'da çahşan şehir hatlan iş- letmesi yılda yaklaşık 110 milyon yol- cu taşır. Türkiye nüfusunu iki kez taşı- yor demektir. Çok önemli bir görevi vardır. Asya ve Avrupa kıtalannı bir- birine bağlar, Istanbul'un Yalova ve Çınarcık gibi hinterlandına. Adalara sürekli hizmet verir. İşletme ise bir yandan devamlı iskele kapatır, tarifeleri değiştirir, çünkü hep tepeden tazyik altındadır. Zarar etü'ği için hatlar ve iskeleler iptal edilir. ts- tanbullu bu idareden çok şikayetçidir Ne tstanbul halkının denizden ulaşım derdi araştınlır. ne de bu işletmenin asıl zarar nedenleri incelenir. Durup dururken birden tepeden inme bir ka- rarla lüks mevki uygulamasına geçilir. Yapıhşlan gereği lüks mevki uygu- lanamavan öbür şehir hatü gemilen. hepsi teröre kurban mı gidecekler? Bir bakanlık, işletmelerin genel poli- tikalannı düzenler ve bir planın uygu- lamalannı denetkr. Aynntılara girin- ce işletmeler çalışamaz olurlar ve verimlilik sorumluluğu bakanhğa yüklenir. Bakanlığın başansı gündeük kararlan işletmelere bırakarak genel politikaya uyum sağlaması ile olur. Aynnülara bakanhklar kanştıkça lüks ve terör birbirine kanşır ve so- nunda hizmet akşar. Yolcu lüks mevkide de ayakta kalmak dunımuna düşünce şehir hatlan idare- si bu mevkii kaldırarak vapurlann yolcu kapasitesini artürma yoluna git- ti. Anarşik olaylar ve vapurlar: 1978'- de İstanbul'da anarşi olaylan arünca vapur kaçırmak bir gösteri halini al- mıştı. Genellikle bır şehir hatü vapuru zorla yolundan çevriliyor ve böylece huzursuzluk yaraülıyordu. Vapurla- nn karinesine yakın yerlere bomba yerieşürildiği olmuştu. öntem olarak her iskelede yolcular indikten sonra vapurlann kanepe altlan ve kıyı buca- ğı denetleniyordu. Mürettebat devam- lı bir gözetleme içinde idi. Zamanla bu vapur kaçırma eylemlerinin bir amaca ulaşamayacağj görüldü ve terk edildi. Bütün KİTler bir bakanhğa bağh- dır. Reorganizasyon konusuna gelin- ce, bakanbklar hasisleşiverirler. Ba- kanlıklann önemi biraz da kendilerine bağlı kuruluşlardan doğmaktadır. Bu nedenle Denizcilik Bakanlığı bir türlü gerçekleştirilemez. Yıllardır "'Tür- kiye'nin üç tarafırun denizlerle çevrili" olduğu edebiyaü yapıkr. fakat bir tür- lü deniz ve suyollan ile ilgili bir bakan- lık kurulamaz. Bu konunun açıklan- mayan önemli bir yönü, Ulaşürma Bakanlığı'nın bölünmesi ve önemin- den bir şeyler yitirme korkusudur. Lüks mevkiye tepkiler: Yolcular oturacak yer bulamazken vapurun bir bölümünü "lüks" diye ayırmak ve üs- tüne binlerce lira bilet kesmek bugün- kü hayat anlayışı içinde insanlara ters geliyor. İstanbul rahat bır şehirken ve vapurlarda her zaman yer bol bol bu- lunurken 25 kuruş fark verip bir koltu- ğa kunılmak zevkli bir şeydi. Bir de kahve ya da çay ısmarlayıp bu keyfı doruk noktasına vardırabilirdi yolcu, pek canı çekince... Şimdiki lüks simge- leri o zaman yoktu; yatlar, tekneler ve özel yüzer saraylar düşünülemezdi bi- le. ARADABIR HALİT ÇELENKHukukçu 'Gözyaşları da ÇiçekAçar" istanbul'da Atatürk Kültür Merkezi toplantı salonun- dayız. Çağrılı olduğumuz "Işkence ve Tıp Mesleği"- konulu uluslararası sempozyum başlıyor. Karşımızda büyük boy bir resim: Ağlayan gözler ve bu gözlerden damla damla süzülen gözyaşları. Damlacıklar yere dü- şüyor, uçlarında pembe ve yeşil çtçekler... Resmin üs- tiinde şunlan okuyoruz: "Gözyaşları da çiçek açar." ölesiye duygulanıyorum, işkence görmüş yüzlerce ve binlerce insan gözlerimin önünde canlanıyor. Sempozyumu, "Uluslararası işkence Kurbanları Re- habilitasyon Konseyi", Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Turk Tabipler Birtiği ortaklaşa düzenlemiş. Konseyin Başkanı Öle Esperson, sempozyumu açıyor. Konuş- masında, dünyada işkence olgusu üzerinde bilgiler ver- dikten sonra, işkence suçlularını yargılamak üzere ulus- lararası bir mahkemenin kurulması gerektiğini söylü- yor. Ulusal mahkemelerin işkence suçlularını yargıla- mada yansız olamadıklarını, yetersiz kaldıklarını açıklı- yor. Türkiye insan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz önen ve Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Selim öl- çer de birer açış konuşması yapıyorlar. Yavuz önen, iil- kenin birçok sorununa değindikten sonra konuşmasını "insanlık onuru işkenceyi yenecek " sözleriyle bağlıyor. Selim Ölçer, 1948 yılında kabul edilerek 1983 yılında geliştirilen Cenevre Bildirgesi'nde "Hekimlerdin, ulus. ırk. parti politikalan ya da toplumsal durumlarla ilgili de- ğerlendirmelerin, görevi ile hastanın arasına girmesine izin veremezler" ilkesinin bir mesleğe bağlılık yemini olarak yer aldtğmı anımsatıyor. Ekim 1975te kabul edi- len Tokyo Bildirgesi'ndeki şu ilkeleri de sempozyumda okuyor ve açıklıyor. "Silahlı çatışma ya da sivil kavgalar da içinde, hiçbir durumda hekim. işkenceyi ve zalimce, insanlık dışı ya da aşağılayıcı başka hiçbir işlemi onay- lamayacak, hoşgörmeyecek ve bunlara katılmaya- caktır; suçu ne olursa olsun, bu işlemlerle karşılaşan mağdurun inançları ve güdüleri ne olursa olsun, tster kuşkulanılan kişi. ister sanık, isterse suçlu olsun bu du- rum değışmez." "Hekim, tıbbi açıdan sorumlu olduğu kişinin bakımıyla ilgili bir karar verirken klinik yönünden bütünüyle bağımsızolmalıdır. Hekimintemel görevi, izlediğı kişile- rin sıkıntısını azaltmaktır; kişisel. toplumsal ya da politik hiçbir güdü, bu yüce amaçtan daha üstün sayılmaya- caktır." Amerika'dan Yunanistan'a, Ingiltere'den Belçika'ya kadar dünyanınçeşitli ülkelerindengelen uzmanhekim- ler, profesörler. Türkiyeli hekimlerle birlikte işkence ol- gusu üzerindeki araştırmalannı bildiriler halinde slay- tlarla anlatıyor ve açıklıyorlar. işkence konusunun bilim- sel açıdan tüm yönleriyle ele alınarak irdelenmesi, ince- lenmesi ve özellikle doktorların meslek yeminlerinin ön plana çıkarılarak anımsatılması, yıllar gectikten sonra işkence kalıntılannın saptanması kuşkusuz gerek işken- ceyi önleme mücadelesi, işkencecileri teşhir etme ve gerekse hukuk açısından önemli ve yararlıdır. Ancak burada iki noktayı anımsatmakta yarar görüyoruz: Birincisi, bütün baskı ve işkencelere karşın kendi ki- şiliğini, inançlarını, hakça toplumsal bir düzen yaratma çaba ve kararlılığını sürdüren, ruh sağlığını koruyan in- sanların yüce erdemini ve üstün bilincini yadsımayalım. Ve yine uluslararası arenada hekimlerin, bilim adam- larının, işkencenin niteliğini, amaçlarmı ve kalıntılarını saptama doğrultusundaki ciddi çabaları karşıstnda ül- kemizde, koalisyon iktidarının işkencenin önlenmesine yardımcı olabilecek birkaç maddelik yasa değişikliğini bir yıldan beri gerçekleştirmemesindeki ciddiyetten uzak tutumunu da unutmayalım. OKURLARDAN Özenlidavranmalıyız! ' U nurlu bir yaşam savaşımı veren gazetemiz Cumhuriyet'in bu kavgasının başından beri yanında oldum. İyi ve kötü gününde. Belki sizin (ya da herkesin) duymaya alıştığı bir söz var:'Kırk yıldır Cumhuriyet okuruyum." Evet, bunu bir kcz daha yineliyorum kı ben de öyleyim. Ashnda kırk yıldan da fazla. Çocukluğumda evimize Cumhuriyet ve Yeni Sabah gırerdi. Benim evimeiseCumhuriyet'ten başka gazete girmedi Şunu ıçıenliklesöylüvorum ki gerek kültürel, gerek yaşamsal vc gerekse meslekı açıdan gazetem bana çok şey kazandırdı. önüme yeni ufuklar açtı. Ama bugünlerde siz Curnhuriyeıçalışanlannındadikkatiniçekenbirşeyvarmı? (Eskiden olmu>ormuydu''Oluyordu. Ama bu kadar yoğun dcğıl...)Sözünü etmek istediğım düzeltmeye (bizim alıştığımız sözcükle 'tashih'e) karşı gösterdığiniz özensizlik. İstanbul'da nasü olduğunu bilmiyorum (çünkü bir kaç ayn bölgosel baskınız olduğunu sanı>orum) ama, burada aldığım okuduğum Cumhuriyet'te inanılmayacak kadar Türkçe vedilbilgisi yanlışı var. Kelime-cümle-harf-vurgu!.. Hatta haberle ilgisi olmayan başlık ya da arabaşlık gibi.. Hatta ve hatta haberin birdenbıre (anlaşılamayan bir biçimde)bitmesi yanm kalmasıgibi. Sözü daha fazla uzatmadan yalnızca şunu söylemek istıyorum: Lütfenbırazdahaözen!.. Ekrem Özer . Adana TAR1TŞMA Koruma kurullan nasıl kurulmalı? 1 951 yılında 5805 sayılı yasa ile kurulan ve 1973 yılında çıkanlan 1741 sayılı yasa ile değişikliğe uğrayan 'Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek-Kunılu' (GEEAYK). 1951 yıhndan 1983yılınadek ülkemizdeki sit alanlanru ve anıtlan oldukça iyi korumuşlur. Sit alanlannın büyük bır bölümünüyine bu kurul saptarruştır. GEEAYK her ne kadar bakanhğa bağlı ise de, üyelerinin çoğu üniversiteden seçiliyordu. 1983 yılında 2863 sayılı Kültür veTabiat Varhklannı Koruma Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle kültür ve doğa yarlıklanmu için karanlık günler başladı. Bu Yüksek Kurul, 1983-1987 yıllan arasında görev yapmış ve çok sayıda 1. derecede Sit Alanını. 3. dereceye indirerek yapılanmaya açmışür. Kültür vedoğa varhklanmızın karşılaştıâ en büyük felaket 2863 sayılı yasanın birtakım maddelerini değiştiren 3386 sayılı yasanın 1987 yılında kabul edilmesiyle başladı. Bu yasa asbnda Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Yasası değil, 'Kullanma Yasası'dır. Bu değjşiklikle Yüksek Kurul, bölgelerdeki Koruma Kurullanna hernen hemen tüm görev veyetkilerini devretmiş ve oldukça önemsiz bir konuma gelmiştir. Kurullar günlük ve politik çıkar hesaplanndan uzak, bilimsel temellere göre çalışmahdır. Bilimsel çalışmanın vazgeçümez koşulu, özerkliktir. Bakanhğa bağlı olması ise politik çıkarlar doğrultusunda islev görmesi demektir, bu nedenle kurullar özerk olrnahdır. Kurul üyeterinin büyük bir bölümü ilgili bilim daflanndaki üruversite öğretim üyelerinden seçilmehdir. Üyelerkendı kendilerini yenilemeli ve başkanlannı da kendileri seçmebdirler. Bölge Kurullan. Yüksek Kunıla önen getiren, konulan araşürarak sunan bir kurul olarak sürmelidir. Tüm yetkiler Yüksek Kurul'da toplanmahdır. Yüksek Kurul sık sık toplanmalı, gerekirse her gün biraraya gelmelidir. Aynca kurul kararlan yayımlanarak yapılan islerin karnuoyu ve basın tarafından bilinmesi sağlanmalıdır. Böylelikle kurullann kontrolü de sağlanmış olacakür. Son derece zengın ve çeşitli kültür mirasına ve doğa güzelliklerine sahip olan ülkemizin bu korkunç yasayla eşine rasüanmay an değerlerini yıtirmesine dur demerun zamanı çoktan geçü bile!.. Bu değerler tükenmeyen bir zenginlik kaynağı değildir. En kısa sürede yeniden düzenlenecek olan yasanın bu büyük soruna çözüm getireoeğine inaruyoruz. Doç.Dr.ÖmerÖzyiğit Ege Üniversitesi Yorumlannızda etki altındasınız... sayın Oral Çabşlar; Cumhuriyet gazctesınde yavımianan 'İslamda ilk aynbklar, Hz. Ali Muaviye kavgasf başlıklı arasurmanızdan dolayı sizi kutlanm. Yazı dizinizde her ne kadar tarafsız kalmaya özen gösteriyorsanız da. yer yer yorum yapmaya çalışıyorsunuz ve bu yorumlannızda etki altınd'a kaldığınız izlenimini edinmiş bulunuyorum. Şöyle ki; 'Hz. Ali'nin Muaviye ile uzlaşmasırun tepkilerinin asıl nedenı, onun tslam Aristokrasisi ile uzlaşması, kuzeyde iktidan eline geçiren eski Mekke zenginlerine ıradesini teslim etmesidir' diyorsunuz. Eğer Hz. Ali'nin • böyle bir uzlaşma düşüncesi olsaydı, bu kadar acıh ve uzun bir yoldan geçmeden bunu taa Medine'de y apar. yaşarnının son çeyreginde huzur içinde, 'bir eli yağda, bir eli balda' yaşar giderdi. Sağlıklı bir yorurn yapabilmek için işin özünü bilmek lazım. Konuyu özümlemeden bir yargıya varmak söz konusu değildir. İslamiyet, Antika Tarihte Medine'den (kent) çıkma orijinal medeniyetler zincirinin senteze varmış en son halkasıdır. Hz. Muhammed. medeniyete geçiş kapısındaki Arap toplumu ve dolayısıyla tüm insanlığı. yitip gitmekte olan insani değerlen, o günkü şartlarda belirlı bir programa sokabilir miyiz uğraşı içinde; görünüşte küçük. aslında lslamlığın en büyük savaşı olan Bedir gazvesinde, herşeylerini insanlık yoluna harcayacaklanna emin olduğu dava arkadaşlannın ganimet kavgasına düştüğünü görünce bir sükütu hayalden sonra kendini çabuk toparlayarak; Kuran'da Enfal suresinin ilk ayetinde: 'Sana ganimet soruyorlar, de kı; ganimet yolda kabnışın, yoksulun, yetimin olmak üzere peygamberindir' dedi. Fakat geçen zaman içinde Muhammed'in ülküdaşlan dışında pek çok insarun, yitip gitmekte olan insanbğa meteük vermediğini gözlemleyince, kendi koymuş olduğu Enfal suresinin ilk ayetiniyedi, sekiz yıl sonra değjştirerek; tamamı yoksulun olan ganimet hakkını beşte bire düşürerek, hem yoksulun hakkını bir nebze olsun korumuş, hem de Bedevilerle (orta barbarlar) onlan yönlendirecek olan Aristokratlara (yukan barbarlari vererek, kokuşmuş Bizans ile Iran medeniyetıni 'yelle-yuf edecek dinamizmi harekete geçirmiştir. Ebu Bekir ile Ömer'in aynı yoldan gitügjni, Osman'ın ise Aristokratlar lehine dönüştürdüğü ibreyi tekrar Bedeyiler leruneçevirmek için Ali'nin teslim edilen bayrağı yükselunek için var gücüyle çahşüğı herkesçe bibnmektedir. Hal böyle olunca; Hz. Ali'yi 'Aristokrasi ile uzlaşmacı' göstermek insaf ölçülerini zorlamış oymuyor mu? Saygılanmla çabşmalannızm devamını temenni ederim. Turgay Mızrak Ankara PENCERE Ufkunuz Geniş Olsun Soluğunuz Derin... Öğrenciyken yakası bağrı açık gezip dolaşmayı öz- gürlük sayardım; yaşama atılıp az çok kendime gelince kravatı attım, çoğunlukla ceket de giymiyorum, bir kazak yetiyor, bir de rahat pantolon; oh ne âlâ yaşam!.. Giyim kuşamda devrim sürüyor, kimse kimseyi yadırgamıyor, artık rahatlık geçerli... Geçenlerde bir iki yere çağrılı idim, birden ayrımsa- dım ki giyilecek doğru dürüst elbisem yok; hazır giysi satıcılarından bir şeyler almak istedim. Aaa, o ne? 40'- larda ya da 50 li yıllarda moda olan biçimlerden ve kesimlerden gayrısı yok; geniş yakalı, kruvaze bol kos- tümler!.. Moda böyledir. Dönersin, dolaşırsın, al baştan yaparsın, kadın giyi- minde de öyle değil mi? Uzat etekleri. kısalt etekleri, daraltomuzları. genişletomuzları!.. Gelgitler hem deği- şiklik rüzgârı sanılıyor hem kapitalizmin doruklarından üflenen reklamlarlapıyasa canlanıyor, pazarlardasatış- lar sürüyor. insanlar da eğleniyor. • Ancak pek eğlenceli olmayan modalar da var; kesimi ve biçimı yine Batı'da saptanıyor. Şimdi Bush modası geçti, Clinton modası başlıyor; Reaganizmin, Thatcherizmin de pabucu dama atıldı; Monetarizm ya da Friedmanizmin gözden düştüğünü kuşlar haber verdi, Amerika'daki cumhurbaşkanı se- çimlerinde Clinton hapşırdı... Şimdi bizimkiler nezle olur. Ne diyorsunuz? Artık sosyal devlet modası mı başla- yacak? Keynesçilik devreye mi girecek? Devlet müda- haleciliği tu kaka olmuştu; ama, yine baştacı mı edile- cek? Neoliberalizm gözden düşerse Babıâli'de yeni biçim ve kesimler nasıl olacak? Türkiye. Reaganizm ya da Thatcherizmi benimseye- rek çağ atlamıştı değil mi? Atladığımız yerden geri mi döneceğiz? Batı'da moda değişiyor... Eloğlunun keyfinin kâhyası değiliz ya!.. Canı istediği zaman değiştiriyor... Ben çoktan kravatı attığım için rahatm, çoğunlukla ceket de giymiyorum!.. Giyim-kuşam o kadar önemli de- ğil, ama ekonomiye gelince iş değişiyor. Çünkü ülke- mizde "ciddi" adamlar var; giyim-kuşamda modayı yakından izliyorlar, en seçkin markaları ceketlerınde, kravatlarında, gömleklerinde taşıyorlar; ekonomide Ba- tı hapşırdı mı bizimkiler nezle oluyorlar. Siyasal partiler kesiminde neoliberalizme bağlanmış, ekonomide şab- lonculuğa yamanmış ünlüler güç durumda kalmayacak- lar mı? Babıâli'dekiler nasıl dönüş yapacaklar? Ergin Yıldızoğlu, dün Cumhuriyet'te çıkan "Ekonomik Politikalar Tekrar Değişirken" başlıklı yazısındasıkıntıyı yansıtıyordu: - "Ekonomi yazarlan tekrar utana sıkıla Keynes'in adı- nı anmaya başladılar." İş bu kertede kalsa yine iyi... Arkasıdagelecek... • Arkası ne? Sosyalizm... Sovyetler'in yıkılmasıyla sosyalizm tükendi sananlar da aldanıyorlar; kapitalizm sürecek; ama, sermayecili- ğe, sömürüye, emperyalizme karşıt dünya görüşünün varlığı da kaçınılmaz biçimde sürecek!.. Amerika'da halk muhalefeti, KörfezSavaşı'nın kahramanı Bush'uyı- karken, milyarlarca yoksul insani barındıran gezegeni- mizde sosyal adaleti dışlayan sistemlerin muhalefetleri silinir mi? Hiç merak etmeyin ya da sevinmeyin; sosyalizm, bu- günden yarına olacak bir iş değil... Uikunuz geniş olsun... Soluğunuz derin... Şimdilik Batı'dan gelen "şablon" değişiyor, "Abdül- mucit keser biçer, hemen kafasındaki şablonu yeni modaya uyduracak; rüzgâr güllerine takacak; etekler ya uzayacak ya kısalacak, ceketlerde omuzlar ya dar ya geniş... KABÎRLt 1. KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Mahkememizden verilen 28.12.1990 gün ve 1982/74 esas, 1990/549 sayüı karan ile Kadirli Bahadırlı köyüne ait 61.250 m ! yüzölçttmOo- deki 74 nuraaralı parselin davasınm görevsizlik nedeniyle Kadirli As- liye Hukuk Mahkemesi'nde görülraesine üişkin kararın taraflardan Kazım Balcüar ile Mustafa evlatlan Ahmet ve Mehmet mirasçılanna tebliğ edilemediği, zabıta araştırmasında da adresleri tespit edileme- diğindeıı, mahkememizin 20.10.1992 gün 1982/174 esas, 1990/549 karar sayüı müteferrik karan ile adı geçenlere mahkeme karannın gazete ilanı yoluyla tebliğine karar verilmiş bulundugundan, mahkeme ka- ranrun ilan taribinden 15 gün sonra Ugililere tebliğ edilmi; sayılacağı hususu ilan olunur. 20.10.1992 Basın: 51303 Sasıracalcsımz!! Bir Aygaz Bayii'ne gelip, buzdolabından ütüye, fınndan şofbene geniş ürün yelpazesini ve uygun ödeme koşullarını gördükten sonra... ToınofnfayacaİESfmz Aygaz tLAN ÇATALCA I. KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1988 1665 Davacı Malı\e Haanesi vekili Çalaka ilçesı Çanakça kövü hu- dutlan dahılinde kalır 760 m 1 yü- zölçûmündekı 262 parselde hakkı \ar olduğu ıddıası ile mahkeme- mıze kadastro tespıtıne ıtiraz da- \ası açmıştır Tespit mahklenn- den Mehmet kızıGülüzarölüdür. Dava dılekçesı \e dunışma gunü Güliizar kızı Nebiye Dağ'a ola- ğan usullerk tebliğ edilmemiş ve tum aramalara rağmen de açık adresınin tespitı mümkun olama- dığından gazete ile ılanına karar serilmiştır. Nebiye Dae yargılamanm atılı bulumiuğu 23. İ 993 gunü saat 9. 10"da Çiüalca I. TapuUma Mah- kemesi'nde elinızdekı tüm delılk- nniz ıle birlikte hazir bulunmanız. duru^maya gelmedığıniz takdirde djvanm yokluğunuzda yapılarak >onuçlandınlacağı. dava dilekçe- Mnin ilanen tebliğ edilmiş sa>ıla- caâ 7201 s Tebligat Kanunu'nun 29 \e muteakip maddeleri gere- ânce ilanen teblıâ olunur. 10.11. İ992 Basın: 42528 İNSAN SICAĞI Erdal Atabek 5. bası 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağt Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul Odemeli gönderilmez. Onaylı hcKadan trafikte drek- si\ on dcrsleri verilır. 506 78 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle