Katalog

17 KASIM 1992 ŞA1J CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 GOZLEMVĞVR MUMCIJ • Baftarafi 1. Sayfada Siyasetımızdekı "baba"kavramı, bu "velayet've "vesa- yet" kavramlarına uygun düşüyor. Özal, Anavatan Partisi'nin babasıdır; milletvekili ve eski bakanları da Baba'nın kendilerini yönetemeyen, "siyasi ruşt'e erişemeyen çocukları! "Mümeyyez ve reşit olmak" bir hukuk kavramıdır. Yaptı- ğı işin bilincinde olan, iyiyi, kötuyü ayırtedebilen, eylem ve işlemlerini bilerek ve isteyerek yapan ve medeni haklarını kullanan insanlar, bu eylem ve işlemin sonuçlarından da sorumlu tutulurlar. Medeni hukuk alanında geçerlı olan bu "ehliyet", siya- sette pek geçerli olmuyor. Siyaset dünyasının babaları, çocukları saydığı parti genel başkanları, başbakanları ve bakanları "uzaktankumanda"yöntemleriyleyönetmek is- tiyorlar. Cumhurbaşkanı, bir siyasal parti ile bu kadar içli dışlı olabilir mi? Cumhurbaşkanı, parti içi seçımlerine yön vermek için cumhurbaşkanlığı forsu ile kulislere girebilir mi? Olabilirse ve girebilirse, o zaman cumhurbaşkanlığı "ta- rafsıztığı" ne anlama gelecektir? Cumhurbaşkanı, bir parti içinde bile taraf tutuyorsa, o za- man "parlamenter rejim'in anayasal kaynaklan tartışılma- yacak mıdır? Cumhurbaşkanı, siyasal partilere, işveren ve işçi kuruluşlarına, çeşitli derneklere ve siyasal ideoloji ve akımlara karşı yansız ise Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğini temsil eder. Yoksa edemez. Ettiğini ileri sürse de inandırıcı olamaz. Cumhurbaşkanı, seçildiği günden bu yana anayasadaki "tarafsızlık" ilkesini hemen hemen her gün çığniyor. Bu anayasa dışı tutum, alışkanlık haline geldığı içın de Cum- hurbaşkanı'nın ANAP içine soktuğu cumhurbaşkanlığı for- su da artık kimseyi yadırgatmıyor. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve arkadaşları, siya- sal erginliklerini kanıtlamak ıçın bir kişilik savaşına giriyor- lar. Ya "velayet" ya "vesayet" yada "rüşt". Yol ayrımı bu kadar açık... ANAP, 12 Eylül generallerince oluşturulmuş, desteklen- miş, korunmuş ve kollanmış bir siyasal kuruluştur. ANAP, bir yanı ile dernek, bir başka yanı ile tarikat, öbür yanı ile şirketözelliklerini aşamamış ticaret-siyaset-tarikat karışımı bir siyasal akımdır; henüz parti değildir, henüz parti olamamıştır. Kurulduğu günden bu yana özal'ın tartışmasız liderliği ile hiç önseçim yapmadan, parti içı demokrasiye hiç yer vermeden yönetilen ANAP bugün tam bir yol ağzındadır. Mesut Yılmaz ve arkadaşları, ya Özal'a başkaldırıp siya- sal kimliklerini ve erginliklerini kanıöayacaklar ya "vela- yet" ya da "vesayet" rejimine boyun eğip özal'a teslim olacaklardır. Yılmaz bu savaşta yenilirse, Özal yeniden "uzaktan ku- manda "yöntemiyle partiyi Çankaya Köşkü'nden yönetme- ye devam edecektir. Bu koşullarda bir olasılık daha kalıyor. Bu olasılık da özal'ın Çankaya tepelerinden ANAP Genel Merkezi'nin bulunduğu Balgat Mahallesi'ne inerek parti yönetimini açıkca ele almasıdır. İşin doğrusu da budur... O zaman "ak koyun kara koyun belli olur" ve işte o za- man özal'ın gerçek gücü, etkinliğı, yetkinliği de anlaşılır. Siyasetin açık yapılmasında yarar var. Çoğulcu demokrasilerde "siyasal velayet ve vesayet re- jimlerine" yer yoktur. ANAP, kurulduğundan bu yana ilk kez "siyasalparti" ol- ma şansını ele geçiriyor. Bu şans, Mesut Yılmaz ve arka- daşlarının Özal'a karşı siyasal erginliklerini kanıtlamaları- na bağlı görünüyor. V I N I H B B T V , y e r i n d e n , ç a b u k , d o ğ r u h a b e r c i l i k i l k e s i y l e g e l i y o r . A r t ı k p o l i t i k a , e k o n o m i , a k t ü a l i t e , m a g a z i n , s p o r o l a y l a r ı n ı n p e r d e ö n ü v e a r k a s ı H B B T V ' d e . D e p o l i t i z a s y o n u r e d d e d e n , p o l i t i z a s y o n u s a v u n a n y a y ı n c ı l ı k a n l a y ı ş ı i l e H B B T V y e n i b i r d e v i r a ç ı y o r . H e r g ö r ü ş e a y n ı u z a k l ı k t a k i h a b e r c i l i k a n l a y ı ş ı i l e H B B T V e v i n i z d e n d ü n y a y a a ç ı l a n p e n c e r e o l a c a k . HABERİN NIN Ö I H B D a D -\\