Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1KASIM1992PA2AR
PAZARKONIJKLARI
Leyla Tavşanoğlu,ninniyerinesaz çalcm babalar ve'baba'dan önce 'do-re-mi'diyen kızlarıylakonuş
Timur SelçukjHazal
akdlı ve ölciUübirkızSırasclvılcr Caddesı'nde, bu yüzyıl
buşlannda yapıldığı belli bir apartman-
dan giriyoruz. Üçûncü katta. kapısında
pirinçten. "Çağdaş Müzik Merkezi" ya-
zılı bir tabela. Burası, ünlü müzik sanat-
çısı Timur Selçuk'un. öğrencilerini yetiş-
tirdiği okulu. Odalardan birinden piya-
no sesi geliyor. Biz, Timur Selçuk'un
piyanosunun. notalannın bulunduğu ça-
lışma odasına giriyoruz. Duvarlarda.
babası. Türk musikısınin unutulmazla-
nndan Münir Nurettin SeJçuk ve annesi
tiyatro sanatçısı Şehime Erton'un fotoğ-
raflan...
Bu konuşmamızda kızı Hazal"ın da
bulunması ne yazık ki mümkün olmu-
yor. Çünkü şu sıralarda Viyana Devlet
Konservatuvan'nda şan. tiyatro ve dans
kurslan alıyor.
Timur Selçuk'la konuşmamız. kıa
Hazal'la ilişkilerini kapsayan sorulan-
mız ve onun yanıtlanyla şöyle gelışiyor:
- Hazal müziğe nasıl meruk sardı? Ba-
husı olarak sizin ve dedesinin özendirmesı,
erkisi olıiu mu?
SELÇUK - Dedesinin şarkılan ve be-
nim şarkılanmla kulağı zaten doigundu.
Opera şarkılan da dinliyordu. Ama ben
ona ortaokula kadar hiçbir şey öğrctmc-
dim. Karannı rahat biçimde versın, biz
onu etkilemeyelim, düşüncesiydeydim.
Ama onda bir kumaş varmış. Bir şey
zorlamakla olmaz. biliyorsunuz. Kendi-
si arzu ediyormuş. Orta son sınıftan iti-
baren 'Opera şarkıcısı olacağım" deme-
yc başladı. Bu. dünyanın en zor işi. İnsan
sesi çok güzel. ama zahmetli bir şey bu.
Ne kemana. ne piyanoya. ne orkcstracı-
lığa, ne besteciliğe benzer. O kadar iste-
yince biz de bir şey diyemedik. Ben bıraz
solfej, armoni başlaltım. Hocam Saadet
İkesus'la şan calıştı. Burada Müjgan Öz-
san'la calıştı. Biraz hazırlandı. Liseyi bi-
tirince Viyana'ya gitti. Konservatuvar
hazırlık bolümünün ikinci yılında. Ti-
yatroda ilk smavını verdi. Dans okuluna
da devam ediyor. "Belki birgün müzika-
le geçerim" dedi.
Bu kadar büyük bir tutkuyla, opera.
demesi önemli. Bunu yapacak kumaşı
var. Ama ilende inşallah müzıkale aynl-
TtMUR
SELÇUK
İsiaııhul'du 1945 ulmda doğdu. Bahası
ünlü sanalii Münir Nurettin Selçuk.
annesi Şehır Tivatroları emeklı
sanatçılarından Şehime Erton. Orta
öğrenimini Galatasaray Lisesı 'nde
lamamladı. Buaradu Istaııbııl
Belıdıye Konsenatuvan Solfej ve
Pıuıno Bölümü'nühitirdi. 1964'te
İslunhul'ıhı Frcmsız Filolojisi'negirdi.
Duha sonra Parts'egiderek Ecoİe
\ormale de Musique 'depiyuno,
orkestru sefliği ve kompozis von
sını/larına devam etti. 1975 yıluula
Türkive vedöndü. ASTmüzik
vönetmeniolıht. ASTve Devlet
Tivutroları için 25 kadar oyun müziği
vaptı. Btızı tilm müziklerihazırladı.
1977de htanbulOda Orkestrası 'nı
kıırdıı. Aynulonemde öğrenı i
yeti}tirmek ı\ in Çağdaş Müzik
Merkezi 'nioluştıırdu. Hafıf müzik
i u/ıyıiLilan sürerken esas mesleği o/aıı
hesteıiliğe uğırlık veriyor. "Bir Uzay
Musulı'udlı birpop opera besteledi.
"Turih Merdiveni" ve Mcvlanaadh
hale müziklenyazdı. Şimdilik Ankara
Devlet Ti\ utrosu için bir müzikal
luızırlığı ii inde.
müziğe eğilim duyar da dcrslerini bırakır
mı kaygısı ıçındeydım. Onu da sınadım.
Ama böyle bir tehlike kalmadı. Sanıyo-
rum böyle bir kaset çıkabilirartık.
Devamlı sesle bırlikte yaşamak çok
zor bir meslek Bu, özel hayata kadar
yansıyor. Hazal kendi kafasında. dedem
Türk müziğı sanatçısıydı. babam tiyatro
müziği ya da hafıf müziğin bir kademe
ötesınde müzik yapıyor. ben de opera
müzikal sanatçısı olayım. dive düşün-
müş oiabılır. Belki bilinçaltında. dallar
değişik olsun da ezümeyeyim karannı
vermiş olabilır. Bunlan Hazal'la hiç açık
açık konuşmadık. Ama bana satırarala-
nnda mesaj veriyor olabilır.
- Bize Hazal'm kişiliğini anlatır mısı-
nız?
SELÇUK - Akılh bir kız. Ölçülü bir
kız... Bizi gerçekten hiç üzmedi. O ba-
kımdan teşekkür edilecek bir çocuk.
İnatçı. mücadeleci bir yapısı var. Konu-
şan bir insan değil.
- Hazal'tn 1989da hir Eurovision dene-
mesi oidu. Seden Eurovision'a katılma
gereğini du\ du'.'
SELÇLK - Ona birlikte karar verdik.
Baba-kız bir arada olalım, birlikte bir
anımız olsun. istedik. Oraya şans eseri
gırdik. Bir grup oluşturuldu. Bu. bir
mutluluk. bir kevifti. Rastlantı olarak
biz kazandık. İvi ki de girmişiz. Çok hoş
günler yaşadık. Belki bana da bir dene-
yim oldu. Belki böylece işin profesvonel
yanını farklı bir dalda yapmaya karar
verdim. Şimdi ben isterim ki İstanbul
Oda Orkestrasf nı yönetirken Hazal da
şarkı söylesin. Benim. babamla böyle bir
durumum hiç olmadı. Çünkü aramızda
çok yaş farkı vardı.
- Sizce ııluslararası müzik festivallerine,
Eurovision gıbi müzik yarışmalarına ka-
ttlmaklu yarar varnu?
SELÇLK - Genç arkadaşlanma tabii
kiöğütlerim. Nasıl ihraçettiğjmiz kazak-
larda ille de kilim motifleri olması gerek-
miyor. Bir şarkı da tüketim maddesi.
bitmiş bir ürün olduğuna göre paraya
dönüştürülmesi gerek. Firmalanmız
uluslararası giyim fuarlanna katılıyorlar
da niye bunlar müzik fuarlanna katılma-
sın? Eurovision da bir fuardır. Plak şir-
AylinjBabayla değil
ABBA'yla yetiştimBestecı. şarkı sanatçısı. müzisyen, ya-
zar. gazeted Zülfü Livaneli'nin evinde-
yiz. Livaneli vc son zamanlarda ünlenen
kızı şarkı sanatçısı Aylin Livaneli'yle ko-
nuşuyoruz.
Kireçburnu sırtlannda. gayet sade dö-
şenmiş bir ev bu. Zülfü Livaneli'nin üze-
rinde şarap rengı bir kazak ve pantolon
var. Aylin Livaneli de kum rengi birpan-
tolon-bluz seçmiş. Saçlan her zaman
olduğu gibi dalga dalga omuzlannda.
Bize çay servisini eliyle yapıyor. Orta-
dakı büyük camlı masaya büyük bir tur-
ta getiriyor. portakallı-cevizli. Günün o
saatinde bir şey yiyemeyeceğimizi söyle-
vince önce Zülfü Livaneli karşı çıkıyor:
"Olmaz. Aylin dartlır. Nasıl olduysa
bu turtayı kendi eliyle yaptı."
Aylin Livaneli de babasını onaylıyor.
Çaresiz. yemek gerek karannı veriyoruz.
Bunda da yanlış yapmadığımızı hemcn
anlıyoruz. Çünkü turta gerçekten nefis
olmuş. Babanın. nasıl olduysa. sözlerine
karşın. iyi bir elde'n çıktığı belli bir pasta
bu.
Havadan sudan konuşma sırasında
Livaneli'ye, eşi Ülker'in sesinin çok gü-
zel olmasına karşın neden hiç şarkı söy-
lemediğini sorarak hafıf de şaka yapıyo-
ruz:
"Yoksa sanatçı kıskançlığıyla onu en-
gellcdiniz mi?"
Livaneli çok gülüyor bu sözlerimize:
"Yok canım. Ülker zaten her zaman,
"birailede bir sanatçı yeter. hatta çok bi-
le" der. Müziğin kendi işi olmadığma ina-
nıyor. Öyle olunca da benim vaptığım
işlc ılgili hiçbir şeye kanşmıyor. Ama o
da kendi işini yapıyor. Bazı filmlerin pro-
düksiyonlannı yaptı. Gitti ödüllerini de
aldı."
Havadan sudan konuşmadan sonra
esas konumuza geçiyor ve Zülfü Livaneli
ve Aylin Livaneli'ye sorulanmm yönelt-
meye başlıyoruz:
- Aylin'in Türk Pop Müziği sessanatçı-
lığını seçntesi sizin etkinizle mi oldu?
LİVANELİ - Çok ilginç. Aylin'in bü-
ZULFU
LİVANELİ
1946 yılında babasınm savcılık yaptığı
Ilgın 'dadoğdu. Daha sonra ailesiyle
birlikte Ankara ya gitti. 12 Marı 1971
askeri muhlırasından sonradört kez
lutuklandı. Bunun ardından
Stockholm'e gitti. 10yıl kadar burada
yuşadı. Bu dönem içindeyazarlık ve
guzetecilik yaptı. Daha sonra müziği
meslek olarak seçti. Çeşiıli ülkelerde
konserler verdi,plakları, kaset leri
çıkıı. Birçok yabancı sanatçıyla ortak
konserler verdi.
nım. Bilmediğim bir müziği yapmam
herhalde garip olurdu.
LİVANELİ - Biz. kendi dönemimizde
çok politikti!-. Ama Aylin'in politik bir
yanı yok.
- Peki, günün birinde Timur Selçuk ve
kızı Hazal'la birlikte dörtlü bir konser
vermek ister miydiniz?
LİVANELİ - Çok hoş olurdu. İsterdik
tabii.
- Yunanistan 'da bir Manos Hacidakis,
bir Mikis Theodorakis inyaptığı müzikler
Batılı anlamda evrenselliğe ulaşıyor da
insan yaşadığı zaman o kültürün önemi
çok büyük oluyor. Örneğin Mikis Theo-
dorakis. ABD'ye konser vermeye gitti-
ğinde genelde o konserin organizatörleri
Yunanlı oluyor. Afrika'ya kadar dehşet-
li yayılmış durumdalar. Theodorakis
çok büyük bir isim. Hacidakis de çok
büyük bir isim. Bir sanatçının kendini
duyurabilmesi için bazı basamaklar var.
Onlar için bu basamaklar döşenmiş du-
rumda.
Başka bir ömek vereyim. Türk mutfa-
ğtyla Yunan mutfağını ele alalım. İkısi
de birbirine çok benzer, hemen hemen
aynıdır. Ama dünyada bu, "Yunan mut-
fağı" diye tanınır.
Bu yıl Theodorakis'le bir mavi yolcu-
luk yaptık. O yolculukta çok konuştuk.
Barselona Olimpiyatlan için Theodora-
kis'in Canto Olympico şarkısıru bestele-
mesi ve orada büyük orkestrayı yönet-
mesı Theodorakis'in müzisyenlik çapı-
nın yanı sıra Olimpiyatlar'ın temeünde
Yunanistan'ın bulunmasına bağlıdır. İs-
panyollar biliyorsunuz kıyameti kopar-
mışlar. bu iş niye bir Yunanlı müzisyene
verildi. diye.
Beni sevindiren nokta şu: Yunanhlar
dünyaya müzik dirüetiyorlar. Bendeon-
lara müzik dinletiyorum.
- Aylin, size bir sorum var. Koskoca bir
kızsınız. Ama hala anneniz ve babanızla
oluruyorsunuz. Bağımsız yaşamaktansa
anneniz ve babanızla yaşamayı yeğleme-
nizin nedeni nedir?
AYLİN LİVANELİ - Çok rahatım da
onun için. (Burada çok gülüyor.) Tek
başıma ayn bir ev açmamın bir anlamı
yok. Öyle bir durumda kendi işlerimi
.kendim yapmak zorunda kalacağım.
Sonra yainızlığı sevmeyen bir insanım.
Annemle ve babamla da artık arkadaş
gibi olduğum için onlarla çok rahat edi-
yprum. Herhangi bir zorluk olmuyor.
Anne- baba baskısı yaşamıyorum. Böyle
mutluyum.
Üç yıl önce Eurovision'a katılan Hazal Selçuk, babasıyla da trirkaç konserde birlikte söyledi. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
sın. Çünkü bin tane opera sanatçısından
bir ya da iki tanesi bir yerlere gelebiliyor.
Dede ve baba kendi dallannda tek. sivri
tipler olduklan zaman çocuklann da en
azından kendi yaptıklan işlerdeilksöyle-
nen isimler arasına girmeleri gere'kir.
Aslında Hazal'ın böyle şey leri taktığı da
yok. "Dedem kendi hayatinı yaşamış.
Siz kendi hayatınızı yaşıyorsunuz. Bu
beni bağlamaz" diyor. Ama 20 yaşında
insan bazı şeyleri çok rahat söylerde 30-
una ya da 40'ına geldiğinde "Ben ne yap-
tım?" diye kendini sorguladığı zaman bu
kadar rahat konuşamaz. Niteliksel an-
lamda kendini tatmin edici yanıtlar al-
malıdır Sayısal anlamda bir mılyon plak
satabilir, kaset satabilir, ama niteliksel
anlamda bir şeyler yapmamışsa o zaman
felaket olur. O nedenle annesiyle birlikte
Hazal'ı elimizden geldiği kadar sağlıklı
olarak hazırlamaya çalıştık.
Babam ve benim gibi işin para yanına.
sayısal yanına değer vermezse yanlış ya-
par. Bu konuda bizi ömek almaması
doğru olur. Ama diğer konularda bizi
örnek alsın. Alçakgönüllülükten pek
hoşlanmadığım için böyle söylüyorum.
- Siz babanızm özendirmesiyle, ondan
esinlenerek mi bu işiyapmak istediniz?
SELÇUK - Babam fazla konuşan bir
insan değildi. Beni kendisiyle aynı yöne
çekebilir. yani Türk musikisi sanatçısı
yapabilirdi. Ama herhalde şunu gördü:
Türk musikisi bestecisi. ses sanatçısı, öğ-
retmen. orkestra şefı olarak Osmanh'nın
çöküş dönemi, ama kültürünün süzül-
müş, en güzel yanını almış. hem de genç
Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşamış bir kişi
olarak tarihî şansından ötürü Münir
Nurettin'in birtakım artılan var. Ama
Timur'un o artılan olması mümkün de-
ğil. Çünkü babanun yaptığı müzik artık
müzeliktir. Aynca Timur'un Türk müzi-
ği birikimi Münir Nurettin kadar olacak
mıdır? Ya da Tann Timur'a aynı ses ko-
layhğı ve cömertliğini vereceİc mi? On-
dari, Türkiye'nin ve dünyanın yannlan
çoksesli müzik, mesajını aldım.
- Peki, baba olarak bu noktada Hazal'ı
siz nasıleıkdediniz'.'
SELÇUK - Hazal aslında müzik yö-
nüne doğru gidici. Babamın yaklaşımı
bende iz bırakmış olacak ki. uzun süre
Hazal müziğe girmesin değil dc. profes-
yonelce seçmesın. gibi bir istek içindey-
dim. Okulda dersleri de çok iyiydi çün-
kü. Önümüzdekı yaz başı bir kascti
çıkacak. Benim bestelerim, amcasmın
bir ikı bestesinı seslendirecek. Öyle bir
hoşluk yaşasın istiyorum. Daha önce.
HAZAL
SELÇUK
Paris'te 1973yılında doğdu. Türk
musikisi sanatçısı Münir Nurettin
Selçuk ım torıımı: ünlübesteci,
orkestra şefı veşarkı sanatçısı Timur
Selçuk 'un kızı. Orta öğrenimini
htanbul'dcı A vusturya Lisesi nde
tamamladı. Viyana Devlet
Konservaluvarı hazırlık kurslarmu
devam ediyor. Şan. tiyatro vedans
kurslan aîıvor. 1989 da Pangnıbuyla
Eurovision Şarkı Yanşması nakutıldı.
Babusı Timur Selçuk lahirkaç
konserdebirlikfe}arkı söyledi. İlk
kaseııönümüzdeki Hkhaİuır sonu-\ uz
haşı çıkacak.
ketleri, prodüktörlenn, sanatçılann
kendilerini tanıttıklan ve her yıl bu piya-
saya taze kan pompalayan bir fuardır.
Sadecc Eurovision değil. bütün yanşma-
lara katılmalanndan yanayım ben. So-
nuç hiç önemli değil. Ama oralarda biri-
lerini tanıyorsunuz. bağlantılar kuruyor-
sunuz. Sizi tanıyorlar. Önemli olan bu.
Hazal Selçuk'u bir akşam Viyana'da
kaldığı evden telefonla anyoruz. Telefo-
na kendisi cevap veriy or:
"Ben H?.zal Selçuk."
Kendimizı tanıttıktan sonra birkaç so-
rumuz olduğunu söylüyoruz.
Aramızda ki telefon konuşması şöyle
gelişiyor:
- Müziğe ilgi duymaya başladığtnızda
dedeniz ya da babanızdân etkilendiniz mi?
HAZAL SELÇUK - Dedemi çok tanı-
mıyorum. Evde pek dinlenmczdi onun
müziği. Ben onu şimdi şimdi dinlemeye
başladım. Ama mutlaka babamdan etki-
lendım. İlk kez şana onunla başladım.
- Opera müziğini yeğlemeniz babanızla
aranızdaki kuşak farkından m Kaynakla-
nıvor?
HAZAL SELÇUK - Kuşak farkından
kaynaklansaydı popüler müziği seçer-
dim. Şu anda tercihim klasik müzik.
Ama sonra ne olur. belji değil. Planlanm
arasında müzikal de var, opera da var.
Ama şimdilik o kadar belirsiz ki her şey.
Şu anda sesimi nasıl çıkaracağımla uğra-
şıyorum.
- Babanızla ilişkileriniz nasıl?
HAZAL SELÇUK - Ben aile içinde
çok fazla konuşmam. Arkadaşlanm ara-
sında hareketli ve konuşkan oluyorum.
Ama onlarla da zaman zaman susku-
num. Babam benim çok hareketli dö-
nemlerime rastlamıyor. Biz onunla çoğu
zaman dersanede rastlaşıyoruz. Kızı ol-
duğum için de en çok azan ben işitiyo-
rum tabii. Onunla ses hakkında çok
konuşuyoruz. İkimizın de ortak konusu
bu. Babamla daha çok konuşmadan an-
laşıyoruz. Yinedeçok güzel bir baba-kız
ilişkisi bu. Onun neler hissettiğini bilemi-
yorum.
Zülfîi Livaneli: Annesi Aylin'in şarkı merakına karşı çıkıyor, 'Bir aileye bir sanatçı yeter' diyordu.(Fotoğraf:UĞUR GÜNYÜZ)
tun çocukluk fotoğraflanna bakıvorum,
Stockholm'de çekilmiş. Şarkı söylerken
dışında hiçbir resmi yok. Mikrofon niye-
tıne elinde bir tarak ya da başka şey tut-
muş. Sürekli şarkı söylüyor. O benim
tersime çocukluktan beri hep şarkı söyle-
mek istedi. Hatta biz Stockholm'de ya-
şarken Abba Topluluğu Eurovision'da
birincilik kazanmış ve dünyaca üne ka-
vuşmuştu. Onlarla tanışmak istedi. Ben
de tanıştırdım. Bundan da çok etkilendi.
Annesi her zaman Aylin'in bu şarkı
merakına karşı çıkıyor, "Bir ailede bir
sanatçı yeter" diyordu. Biz daha doğru-
su, bir heves bu diye düşünüyorduk.
Çünkü eve gelip giden amcalar. teyzele-
rin hepsinin sanatla ilgili bir işi vardı.
hepsi de tanınmış kişilerdi. Açıkçası des-
tek olmadık. Ama biraz daha büyüyüp
Paris'e gidince... Gerisini size Aylin an-
latsın.
AYLİN LİVANELİ - Paris'te Amen-
kan Koleji'nde okudum. Sonra Tür-
kiye've döndüm. Türkiye'ye döndükten
sonra bir süre SAS Havayollan'nda ça-
lışum. Bu arada bazı ses kayıtlan yaptır-
dım. Çalışırken kazandığım parayla
ABD'ye gittim. Bu kayıtlan Arif Mar-
din'e dinlettim. Ondan çok yapıcı eleşti-
riler aldım. Bir yıl önce de ilk kasetim
çıktı.
LİVANELİ - Beni ne rahatsız ederdi
biliyor musunuz? Aylin bana benzeyen
müzik yapsaydı rahatsız olurdum. Ama
Aylin belki kendi kuşağının da etkisiyle
benimkinden çok farklı bir müzik türü-
nü seçti. Gerçi ben Aylin'e birkaç parça
yaptım, ona verdim. Ama onunla çalış-
mâyı hiçbir zaman düsünmedim.
Bunun dışında ise baba-kız olarak çok
iyi anlaşıyoruz.
- Aylin Livaneli bu konuda ne düşünü-
yor?
AYLİN LİVANELİ - Açıkçası ben
babamın yaptığı müziği hiç bilmeden ye-
tiştim. Ben Abba, Bony-M kuşağında-
neden Türkive den bir bestecinin yaptığı
müzik evrensel kabul edilmiyor?
LİVANELİ - Ben Theodorakis'le.
Hacidakis'le, Maria Faranduri'yle defa-
larca çalıştım. Benim kasetlerim Yuna-
nistan'da hala calınıyor ve satılıyor. Ben
onlarla aynı makamlarla aynı tarz beste-
ler yapıyorum. Evrensellik derken bu iş
Batı medyalanndan geçiyor. Tabii Yu-
nanistan'm Batı'yla çok yakın ilişkisi
var. Biliyorsunuz bütün dünyada. özel-
likle ABD'de de büyük Yunan lobileri
var. Bır verde bir kültürden milyonlarca
AYLİN
LİVANELİ
1966 Ankara doğumlu. Altı yaşında
annesi ve babasıyla birlikte îsveç 'e
gitti. Daha sonra bir süre ailesiyle
birlikte Fransa 'dayaşadı. Paris 'teki
Amerikan Koleji 'nde lise öğrenimini
tamamladı. Yine Paris'temüzik
eğitimigördü. Türkiye 'ye döndükten
sonra bir süre İskandinav Havayolları
SAS'ta calıştı. Daha sonra
p/ofesyonel olarak müziğe başladı.
fngilizce, İsveççe, Fransızca. Italyanca
biliyor.
- turovision Şarkı Yarışması'na katıl-
mayla ilgili neler düşünüyorsunuz? Bir de
bu iş bizdefena halde milliyetçilik duygu-
lartnı kabartıyor. Türkiye'yi temsil eden
toplutuk ya da solist birkaç puan yüksek
alsa sanki Viyana kapılarına dayanmış gi-
bi hissediyoruz kendimizi...
AYLİN LİVANELİ - Bir kere Eurovi-
sioh. amatör gruplann her yıl katıldıkla-
n bir yanşma. Profesyonel gruplar ya da
solistler Batı'da Eurovision'a katılmı-
yor.
Türkiyede bu anlayış ne yazık ki
böyle değildi. Ama yavaş yavaş bizde de
bu gerçeğe dönülmeye başlandı. Katılan
gruplar ya da solistler daha amatör ol-
maya başladı. Böyle de olması gerekiyor
aslında. Başlangıç için yapıian bir yanş-
ma bu çünkü.
Milliyetçilik duygulannı kabartmak
da yanlış. Çünkü nihayet bu bir amatör
müzik yanşması.
- Peki bu tür yarışmalara katılmak ge-
rekiyor mu?
AYLİN LİVANELİ - Tabii, amatör
gruplar katılabilir.
LİVANELİ - Bunu önemsememek la-
zım. Vay, kazandık ya da kaybettik, ka-
çıncıolduk gibi...
Konuşmamız bıtıyor. Izin isteyipgide-
ceğiz.
Bahçeye çıktığımızda karşımızda
devasa bırcanlı beliriyor. Bu, 1.5yaşın-
da Sıvas Kangal cinsi bir köpek. İnanıl-
maz derecede sevecen. Adı Efe. Ama hiç
efelik taslamıyor. Geliyor, burnunu eli-
mize sürtüyor, sevilmek istiyor besbelli.
Burada Aylin. Efe'nin bütün ailenin sev-
gilisi olduğunu anlatarak şunlan ekliyor:
"Ama anneme başka türlü bir sevgisi
var.
Çünkü annem ona hepimizden fazla
sevgi ve şefkat gösteriyor. Ondan olsa
gerek."
İLAN
ÖDEMİŞ 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN
Dosya No: 1992/77
Davacı Mustafa Ava vekili Av. Çetin Gacar (arafından, davalıiar
Sezgin Işık vs. aleyhine açılan izaJei suyu davasının yargılaması so
nunda, ödemiş 1. Sulh Hukuk Mahkeraesi'nin 17.9.1992 tarih ve
1992/304 esas, 1992/598 karar sayılı ilamı iie dava konusu ödemiş
- Adagide, Baklalık mevkiinde kain 1618 parsel ve ödemiş - Adagıde,
Cumhuriyet mahallesinde kain 3632 sayılı parsellerin satısına karar
verilmiş olmakla;
1- 1618 savıh parselin 1. satışı, 07.12.1992 gunü saaı 08.35 ile 08.50
arasında, 2. satışı 17.12.1992 günü aynı saatlerde.
2- 3632 sayılı parselin 1. satışı 7.12.1992 günü saat 09.00 ile 09.15
arasında, 2. saüşı 17.12.1992 gunü aynı saatlerde Odemiş Sulh Hu-
kuk Mahkemesi kaleminde yapılacaktır.
Hissedarlardarf Sezgin Işık'ın adresi bulunanıadığından, ilanın ga-
zetede yayımı tarihinden itibaren tebliğ edılmı, sayılacağı ilanen teb-
liğ olunur. 26.10.1992 Basın: 41376
İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
992/226 E
992/688 K
Davacı Füsun özalp tarafından, davalı lsmail özalp aleyhine aç-
mış olduğu boşanma davasının mahkememizde yapıian duruşması so-
nunda:
Mahkememizden verilen 29.9.1992 tarihli kararı ile dava sabit ol-
duğundan kabulü ile Manisa iii Golmarmara ilçesi Tiyanlı köyü cilt:
049/02, sahife no: 22, kütük sıra no: 43'te nüfusa kayıtlı İbrahim ve
Saadet'ten olma 1968 doğumlu Füsun Özalp iie Halü ve Muzeyyen-
den olma 1958 doğumlu lsmail Özalp'ın BOŞANMALARINA, ta-
raflann muşterek çocuklan 1987 doğumlu Müzeyyen ile 1989 doumlu
Kubra özalp'ın velayetlerinin davalı babaya tevdüne, çocuklann her
hafta cumartesi günü 9-17 arasında^linı bayramlann ikinci günü ay-
nı saatlerde her yılın 1 temmuz ile 31 temmuz arasında bir ay süre
ile davacı anne yanına almak suretiyle çocuklan ile şahsi münasebet
tesisine, davacı tarafından yapıian 303.480 lira yargılama giderlerinin
davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair işbu karar hüküm öze-
tinin davalıya karann tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
16.10.1992
Basın: 41313