Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1KASIM1992 PAZAR • • * • CUMHURİYET SAVFA
17
Cansızlarla
sevişmeyin
.. ERZURUM~(ÂA) -Atatürk
Üniversitesi Araştırma Hasta-
nesi Üroloji Anabilim Dalı öğ-
retim üyesi Doç. Dr. Güray
Okyar, yapay selcs aletlerinin
«akıncah olduğunu öne sürdü.
Doç. Okyar, bu tür araçlann
vajinada yırtılmalara yol aça-
bildiğini ve bu durumun da de-
ğişik komplikasyonlara zemin
haarladığını söyledi. Okyar, ki-
şinin gerçek yaşamla bağlannı
koparan ve insanlan yalnızlığa
iten yapay ilişki türlerinin tü-
münün sakıncalı olduğunu be-
lirtti.
Doğaya ve kendi türüne ya-
bancılaşmanın, aslında sapıklık
olduğunu vurgulayan Güray
Okyar, insanın canlı nesneler
yerine baa aletlere ilgi duyma-
sının da bir tür fetişizm olduğu-
nu kaydetti.
Ölümve
bayraııı
Meîcsikahlar,
bugünlerdeen
önemli
bayramlann-
dan birinı
kutluyorlar.
Ölüm ve
Kutsalhk.
Başkent
Meksiko
City'ninen
büyük
mağazalannın
vitrinleri. 30
Ekım'de
başlayıp.
yanna kadar
sürecek olan
bayram
nedeniyle,
tören giysileri
içindeki Aztek
savaşçılan
iskeletleriyle
süsiendi.
Çocuklar; sayfaları
çevirmek için
partnak ıslatmayın
İZMİR (AA) - Defter ya da ki-
tap sayfalannı, parmaklannı
ağana sokup ıslatarak çevireçı
çocuklann, beta grubu mikrop-
lann yol açacağı çeşitli romatiz-
mal hastalıklara yakalanabil-
diklen bıldirildi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp
Fakültesı Anabilim Dah öğre-
tim üyesi Prof. Dr. Nevbahar
Taneli, sağlığa zararlı olan cıva,
kurşun ve kadmiyum gibi ele-
mentlerin her yerde bulunabil-
diğini anımsatü ve şunlan söy-
ledi:
"Tozlarla birlikte sıraya ya
da masaya çöken bu zararlı ele-
mentler, çocuklann nemlenen
ellerine rahathkla bulaşarak
parmaklar tekrar ağıza götü-
rüldüğünde yutulabiliyor."
Ilk erkek
Şimdıye kadar
kapağında
kadınlara ve
onlarla ilgili
konularayerveren
Voguedergisi.ilk
kez bugün
pivasayaçıkacak
olan kasım
sayısının kapağını
Richard
Gere-Cındy
Cravvfordçiftine
avırdı.
Dişler dışarı
İZMİR (AA) - Fransa ve Al-
manya'ya Türkiye'den ilk kez
diş dışsatımına başlandı. 120
diş teknisyeni çalıştıran Diştaş
A.Ş.. Almanya'ya ayda
300-400 bin marklık. Fransa'ya
ise 200 bin franklık diş protezi
saü§ı yaptı.
Üretiminin yüzde 70'ini
Fransa ve Almanya'ya, yüzde
30'unu ise yurtiçine veren şir-
' ket, Kazakistan'a diş satımı için
haarlıklannı sürdürüyor. Tek
porselen dişı yerli piyasada 180
bin lıradan satan Diştaş'ın dış-
satım fıyatı ise 90 mark (460 bin
lira).
Diş dışsatımından büyük dö-
viz gjrdisi bekleyen Diştaş'ın
ürünleri, 5 yıl garantili. Ancak,
gerek iç. gerek diş piyasaya gü-
nün koşullannın çok altında
fıyatla satış yapan bu firmanın
ürünleri de ağızlanna girdiği
müşteriye. yüzde 500-bin gibi
farklarla maloluyor.
HABERLEREV DEVAMI
GUNCEL
CONEYT AKCAYÜREK
• (Baştarafi 1. Sayfada)
kurtuluş yolunu sundu.
Genelkurmay Başkanı'nın son demeçlerindeki çağrıya
uyarak "Türkiye'ye teslim" olmaya yanaşmadılar. İran'a
kaçamıyorlardı. Kuzeyden güneye inerken bu kez peş-
mergelerin önlerini kestiği haberleri geliyordu.
"Kurtuluş'u soydaşlarına, peşmergelere sığmmakta
buldular. Uzlaşmanın öngörduğü silahları bırakmak, Kürt
tiderlerinin gösterecekleri yorelerde yaşamak koşuluna
ne derece bağlı kalacakları bilinmiyor.
Abdullah öcalan'ın, PKK ile peşmergelerin uzlaşmak
üzere oldukları saatlerde verdiği bir demeç, çeşitli açılar-
dan önemli öğeler sergiliyor.
Kürt liderleriyle yapılan görüşmelerde "silahları bırak-
manın'soz konusu olmadığını söyleyen Apo, peşmerge-
Te sığınmayı "geçici bir planın önemli parçası" diye
.ıtteleyen irdelemeler yapıyor.
ûrneğin, "Türk devletinin oyunlarını bozmaktan" söz
açarak, Kuzey Irak liderleriyle giriştiği uzlaşmaya "taktik
adımlar"gözüyle bakıyor.
Bu nedenle, geçen gün Genelkurmay Başkanı Doğan
Güreş, PKK ile peşmergeler arasındaki uzlaşmayı "şüp-
heli" diye tanımlarken, elbette başka hesapları, siyasal-
askersel varsayımlarla senaryoları dikkate alıyordu.
Ne var ki, Kuzey Irak Kürtlerinin savladığı gibi silahtan
arınmış PKK'nın bir yörede toplanarak sessiz sedasız otu-
racağına başkentte hemen hiçbir çevre inanmıyor.
Amaç
Peşmergelerin, "büyük komşu Türkiye'yi rahatsız eden
PKK'yı tesirsiz duruma getirdiklerini" içeren demeçleri de
fazla inandırıcı bulunmuyor.
Amaç şu: PKK, Türk ordusunun vurduğu darbelerden
"bugün için kurtulmak", daha sonra yeniden toparlanarak
savaşı bıraktığı yerden sürdürmek istiyor.
Gelişmeler üzerinde fazla konuşmak istemeyen inönü,
dün sabah PKK'nın, peşmergelere "teslim olmasını"
olumlu karşılıyordu Başbakan Yardımcısı, PKK'nın silah-
ları bıraktığını, peşmergelere teslim olarak Kuzey Irak'tan
uzaklaştığını sanıyorsa, fena halde yanılıyor.
Ote yandan Orgeneral Güreş, sınır ötesi girişimlerin
"birkaç güne kadar sona ereceğini" söylüyor.
Kuzey Irak'taki askeri harekâtın sona ermesinden, bir-
liklerimizin geri çekilmesinden sonra bölgenin, bir süre
sonra yine PKK'nın egemenliğine geçeceğine ilişkin kay-
gılar giderek güçleniyor.
Kaçacak, sığınacakyer bulan PKK'ya karşı, askeri hare-
kât dün de bütün şiddetiyle sürdürüldü. Irak muhalefet
gruplarının toplantısına ulaşan Türk birliklerinin Zaho'ya
dogru ilerlediği haberleri "bazı delegelerin Türkiye'nin
protesto edilmesini" istemelerine yol açıyor.
Sınır ötesi harekâtı, Irak'ın toprak bütünlüğüne değil,
"Irak Kürdistan'ı topraklarına satdırı" diye niteleyebifiyor-
lar.
Askeri harekâtın bir yandan amacına ulaşmasını engel-
liyorlar. Ote yandan Irak'tan kopmuş bağımsız bir devlete
özgü davranışlar sergiliyorlar; Zaho olayını, "Türkiye ile
diplomatik kanallardan görüşmeye" girişeceklerini açıklı-
yorlar!
PKK'nın pes ettiği, teslim olduğu, yerle bir edildiği gibi
havalar basmak yanlış.
Bir perde kapandı, yenisi açılıyor. O kadar!
PENCERE• Baştarafi 2. Sayfada
lecek bir kördüğüm oluşturuyor. Nereden kaynaklanıyor
bu nefret? Düşmanlık? Kin? Çatık kaşlar? Asık surat? Ka-
sık yüz? Düşmanca bakan gözler? Çağdaş insan, tarihe o
günün koşullarını da hesaba katarak bakamıyorsa, çağ-
daşlığından istifa etmiş sayılmaz mı? Tarih gerçeklerine
bi|e serinkanlılıkla eğilemeyen kişi, günümüzde hangi so-
runu 'cumhuriyet, barış, demokrasi, sosyalizm' potasında
yuğurabilir?
Anadolu insanlarını birbirine düşman etmeye çalışania-
ra el birliğiyle karşı çıkmak gerek..
Bu topraklara nefret ekip düşmanlık biçenler, insanları-
mıza çok acı çektirdiler. Yeni acılarm hasadı için hazırlık
yapanları düş kırıklığına uğratamazsak, gelecek kuşaklar
bizleri bağışlamayacaktır.
Afşar ve YücePden tepki
Haber Merkezi - Kilisenin
Galile'yi 350 yıl sonra "haklı"
bulmasını. Türkiye'de yıllar-
dır "Galile'yi canlandıran ti-
yatro sanatçısı Kerim Afşar
"Bu, adamı kurşuna dizip. iti-
bannı iade etmek gibi bir şey"
diye değerlendirdi. Şair Can
Yücel de bunun Türk tutucu-
lara da ders olmasını istedi.
Can Yücel, Cumhuriyet'e
şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu, aşağı yukan ortaçağ
tıkanık skolastik dünya görü-
şünün son kalesi de böylece
yıkılmış oluyor. Bu kadar
uzun sürijşü ve bu hakkın bu
kadar geç teslim edilişi, bütün
bu müesseseleşmiş fikir ve
ideoloji bünyelerindeki inat-
laşmadan ve bu gibi yanlışlar-
dan dönmeyi şeref meselesi
saymalanndan ileri geliyor.
Bu olay. altı oyulmuş bir sürü
saplantı fıkirde, görüşte ısrar
eden Türk tutucu yöneticileri-
ne umanz ders olur."
Geçen sezon Ankara Devlet
Tıyatrosu'nun sahnelediği
"Galilei Galileo" adlı oyunda
ünlü gökbilimciyi canlandıran
Afşar, "Herhalde Galile yaşa-
saydı. o da bu karan "matrak"
diye nıtelerdı dedı.
"Bilimin canına okunduk-
tan sonra. bu karar neye ya-
rar?" .diyen Afşar, "Bu, tıpkı
eskiden komünist rejimlcrdc
uygulanan bir yönteme benz\-
yor. Adamı önce kurşuna dizi-
yorlar, ondan sonra itibannı
iade ediyorlardı. Bu da aynen
öyle" görüşünü dile getirdi.
Türk işbirliği için ilk adım atıldı§|gg|UĞUR MUMCU
ANKARA(Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türkiye ve beş Orta
Asya cumhuriyeti arasında ya-
pılan Ankara Zirvesi, Ankara
Bildirisi'nin imzalanmasıyla so-
na erdi. Türkiye'nin önerdiği
bildiri ve ekonomik belge tasla-
ğına oranla. daha genel ifadele-
nn kullanıldığı sonuç bildirisin-
de: taraflann, siyasi, ekonomik
ve kültürel alanlarda ikili ve
çok taraflı işbirliğini geliştirme-
si çağnsı yapıldı.
Türkiye adına Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal ve Başbakan
Sülcyman Demirel'in imza
koyduğu Ankara Bildinsi'nde,
zirve toplantılannın düzenli ha-
le getirilmesı, aynca dışişleri
bakanlannın da yılda en az bir
kere danışmalarda bulunması
karan yer aldı. İkinci zirvenin
Bakü'de yapılması da kabul
edildi.
TBMM'nin Şeref Salonu'n-
da imzalanan Ankara Bildi-
risi'nde, konuk devlet ve hükü-
met başkanlan, "Ülkeleri ara-
sında ortak yarar temelinde
çeşitli alanlarda çok taraflı ve
ikili işbirliğinin geliştirilmesi ar-
zusunu" tekrarladılar.
Bildiride; kültür. eğitim, dil.
ortak miras konusunda işbirli-
ğinin güçlendirilmesi, uluslara-
rası alanlardaki sorunlann ba-
nşçıl yollarla çözümü ve Asya
bolgesinde güvenlik arttıncı ön-
Iemlerin kuvvetlendirilmesi ge-
rektiği görüşü yer aldı.
Bildiri şoyle:
1. Devlet ve hükümet baş-
kanlan. bu vesileyle Ankara
toplantısının, ülkeleri arasın-
da ortak yarar temelinde çeşit-
li alanlarda çok taraflı ve ikili
işbirliğinin geliştirilmesi arzu-
sunun teyidine. muhtelif böl-
gcsel ve milletlerarası sorunlar
hakkında benzer görüşleri
paylaştıklannda uluslararası
kuruluşlarda ortak hareket et-
me ıradesinin tespitine imkân
verdiğini memnuniyetle kay-
deımişlerdir.
2. Devlet ve hükümet baş-
kanlan, dünyada son yıllarda
genel banş. istikrar, silahsız-
lanma ve güven arttınmı alan-
lannda atılan adımlan mem-
nuniyetle karşıladıklannı
teyitle. bölgesel planda ortaya
çıkan ihtilaflardan duydukla-
n endişeyi belirtmişler ve bun-
lann egemenlik ve toprak
bütünlüğüne saygı ilkeleri
uyannca ve banşçı yollarla çö-
zümü gereküğini vurguiamış-
lardır.
3. Devlet ve hükümet baş-
kanlan. demokrasi, insan
haklanna saygı. laiklik. sosyal
adalet ve piyasa ekonomisi il-
kelerine dayah toplum düze-
nine olan inançlannı teyit
etmişlerdir.
4. Devlet ve hükümet baş-
kanlan. Asya kıtasında gü-
venlik önlemlerinin kuvvet-
lendirilmesi ile ilgili Aşkabat
zirvesi mutabakatını teyit et-
mişlerdir.
5. Devlet ve hükümet baş-
kanlan, ülkeleri arasındaki
karayolu. denizyolu ve hava-
yolu ulaştırması ve telekomü-
nikasyonun hızlı gelişmesi ile
ilgili ikili ve çok taraflı altyapı
projelerinin gerçekleştirilme-
sine özel bir önem vererek. ti-
cari ve ekonomik işbirliğinin
aralanndaki ilişkilerin önemli
bir unsurunu teşkil ettiği ka-
naati ile mevcut uluslararası
yükümlülüklerine halel getir-
meksizin, uygun tedbirlerin
alınması ve adımlann atılma-
sı. sanayi, enerji, tanm, hiz-
met sektörleri ile yeraltı ma-
denleri, petrol ve doğalgaz
araştınlması, işletilmesi ve
nakli ile ilgili ortak projeler ve
işletmeler geliştirilmesi, karşı-
lıklı olarak teknik yardım ve
mesleki eğitim imkânlan ya-
ratılması amacıyla bu konu-
Iarda çalışma gruplan kurul-
masını kararlaştırmışlardır.
6. Devlet ve hükümet baş-
kanlan, ortak kültürlerinin
evrensel ve çağdaş insanlık
kültürüne büyük katkılar sağ-
ladığı inancıyla. kültür ku-
rumlan arasındaki işbirliğinin
pekiştirilmesi, birlikte kültü-
rel etkinlikler düzenlenmesi.
ülkelerindeki ortak kültür mi-
rası eserlerinin korunması,
onanmı ve tanıtılması için iş-
birliği yapılması hususlannda
görüş birliğine varmışlardır.
7. Devlet ve hükümet baş-
kanlan, orak bir tarihi mirasa
sahip halklan arasındaki iliş-
kilerin daha da gelıştirilmesi-
ne ve derinleştirilmesine im-
kân vermek amacıyla. her
seviyedeki temaslann arttınl-
ması için gerekli kolaylıklan
sağlamayı, resmi ve özel ku-
rum ve kuruluşlar, belediye-
ler, üniversiteler, basın-yayın
kuruluşlan. edebiyat ve sanat
dernekleri ve diğer mesleki
kuruluşlar arasında düzenli
ortak toplantılar tertiplenme-
sini teşvik etmeyi kararlaştır-
mışlardır.
8. Devlet ve hükümet baş-
kanlan. eğitim ve kültür alan-
lanndaki ortak işbirliği çaba-
lannı memnuniyetle kaydet-
mişler, uluslannın dil dahil
kültürlerinin ortak unsurlan-
nı canlandırma çabalannı
kuvvetle desteklemişlerdır.
9. Devlet ve hükümet baş-
kanlan parlamentolan ara-
sındaki işbirliğinin gelışmesinı
memnuniyelle kaydetmişler
ve karşılıklı hukuk sistemleri-
nin incelenmesini kararlaştır-
mışlardır.
10. Devlet ve hükümet baş-
kanlan, dışişleri bakanlan
arasmda yılda en az bir defa
düzenli danışma toplantılan
yapılmasınm. önemli vesileler-
le ve özellikle üye olunan ulus-
lararası kuruluşlann toplantı-
lanndan önce dışişleri bakan-
lan veya temsilcileri arasında
danışmalar gerçekleştirilmesi-
nin yararlı olacağını ifade et-
mişlerdir.
11. Devlet ve hükümet baş-
kanlan, ortak danışmalann
yaranna olan inançlannı teyit
ederek ilki Ankara'da yapılan
zirve toplantılannın düzenli
olarak devamını kararlaştır-
mışlardır. Bu çerçevede, gele-
cek zirve toplantısının 1993
ekim ayında Bakü'de yapıl-
ması öngörülmüştür. Toplan-
tının kesin tarihlen diploma-
tik kanallarla tespit edilecek-
tir. Aynca gerekli hallerde
ilave zirve toplantılan yapıl-
masının mümkün olabileceği-
ni kaydetmişlerdir.
Başbakan Süleyman Demi-
rel, 5 Türk cumhuriyetinin
katıhmıyla gerçekleşürilen
Ankara Zirvesi'ni değerlendi-
rerek "Yeni bir âlem meydana
çıkmıştır. Yeni bir coğrafya
şekillenmektedir. Bu coğrafya
Avrasya'dır, bunun hazzını
duyun" dedi.
İZLENİMLER
Türk ziı*\esiııde Rus gölg'
HALUK GERAY
ANKARA - Ankara zirvesi,
Türkiye'nin Orta Asya ile ilişki-
lerinin. sanıldığı kadar kolay
olmayacağını gösterdi. Ekono-
mik belgenin imzalanamaması-
nın yanında. Ankara Bildirisi'-
nin de dün sabaha karşı sürdü-
rülen çabalarla "son anda"
çıkması, bu zorluğu gösteriyor-
du. Aynca ortak başjn bildirisi
de Cumhurbaşkanı Özal'ın ko-
nuşmasının içine gömülü ola-
rak ortaya ctkabildi.
Bir Dışişleri yetkilisi. zirve-
den sonra yaptığı yorumda,
"Bu cumhuriyetlerin Rusya-
nın etkisınden kurtulması için
zaman gerekıyor" dedi. Dışişle-
ri Bakanlığı, başından beri zir-
venin, bir Türk cumhuriyetleri
zirvesi olarak algılanmasını ön-
lertıeye çahşmıştı. Türkçenin
kullanılmadığı Tacikistan'ın da
zirveye davet edilmiş olmasının
nedeni de buydu. Çünkü, bü-
tün bu cumhuriyetler. eski Sov-
yetler Birliği'nin mirasçısı olan
Rusya'nın bölgedeki gücünü
Kilise, Galile'yi affetti:
kaybetmek istemediğinı bili-
yorlar ve Rusya'yı danltacak
hareketlerin içinde olmak iste-
miyorlar.
Hem Rusya'yı küstürmek is-
temeyen hem de bölgenin lideri
olmayı amaçlayan Kazakis-
tan'ın Cumhurbaşkanı Nursul-
tan Nazarbayev, zirveden iste-
nen sonucun alınamamitsının
miman olarak ortaya çıkıyor-
du. Nazarbayev. gazetecilerin
sorulannı yanıtlarken de "Et-
nik ve dini temele dayanan
gruplaşmalardan yana olmadı-
ğını" açıkça dile getirdi. Nazar-
bayev. "Kazakistan, komşusu
Türk cumhuriyetlerle iyi ilişki-
ler kurmak istiyor" derken bü-
yük ölçüde kendisini "Türk
dünyası" dışında tutacağı me-
sajını da vermiş oldu. Zirve sı-
rasında Kazakistan hakkında
dağıtılan basın dosyası da bu
ülkenin. liderliğı Türkiye'ye bı-
rakmamaya kararh olduğunu
gösteriyordu.
Zirvenin bütün oturumlanna
kaülan üst düzey bir bürokrat,
Nazarbayev haklanda şu de-
ğerlendirmeyi yaptı:
"Nazarbayev, her söze koca-
man bir 'hayır'la başladı.' Tar-
tışmalar sonunda bazı konular-
da 'evet' dedi. ama bu arada
somutluk kayboldu. Bütün bu
cumhuriyetler, beş-altı ay önce-
sine göre çok farklılar. Artık
uyandılar ve ikna edilmeleri ko-
lay olmuyor. Orta Asya'da
somut olarak bir şeyler verme-
den. Türklük hele hele Müslü-
manlık, so/ıuç almak için yeterli
değil artık."
Ancak konuk cumhurbaş-
kanlannın haklı olduklan bir
nokta vardı. Ankara'nın eko-
nomik belge taslağı önceden
tartışılmamış ve önlerine kon-
muştu. Azerbaycan Cumhur-
başkanı Ebuifeyz Elçibey bile
"Ekonomik belge kamıl (ol-
gun) değildi" demek zorunda
İcaldı. Ankara Bildirisi'nin
Türkçe ve Rusça olarak hazır-
lanması da Türkiye ile bu cum-
huriyetler arasındaki ilişkinin
Moskova'dan geçmek zorunda
kalacagını gösteriyordu.
• (Baştarafi 1. Sayfada)
nın Almanya'da örgjtlenmesine destek oluyorlar?
Bu destek "insan hakları" gerekçesi ile açıklanamaz.
Altında Almanya'nın da imzası bulunan ve "Paris Şar-
tı "diyebilinenanlaşmada, ülkelerin toprak bütünlüğüne
karşı yönelen terör eylemlerinin korunmayacağı belirtil-
miştir.
Bir NATO ülkesi, bir başka NATO ülkesinin toprak bü-
tünlüğüne karşı yönelen terör ve gerilla eylemlerine des-
tek olabilirmi?
Almanya ve Türkiye birer NATO ülkesidir. Bir NATO
ülkesinin bir başka NATO ülkesıni "destabilize" eden bir
kuruluşa, bir gerilla ve terör örgütüne destek olması
NATO'nun varlık nedeniyle bağdaşmaz.
PKK, Almanya'da "ayaklandık, ayaklanıyoruz" diye
manşetler atan gazeteler çıkarıyor. *
Bu bir açık destek değildir de nedir?
Almanya, neden Güneydoğu ve Kuzey Irak'taki olu-
şumlarla bu kadar yakın ilgilenıyor?
Bu ilginin hangi nedenlere dayandığı, ancak ve ancak
önümüzdeki günlerin gelişmeleri ve yıllar sonra açıkla-
nacak gizli belgelerle aydınlığa kavuşabilir.
4O'lı yıllarda Almanlar, Türk iç siyaseti ile neden yakın-
dan ilgilenmişlerdi?
Neden bazı Türkgeneralleri ile ilişki kurmuşlardı?
Bunları, bugün anlayabiliyoruz. Çünkü, o tarihte gizli
olan bu belgeleri bugün artık ilgilenen herkes inceleyip
okuyabiliyor.
Bu belgelerden bir tanesini okuyalım.
İHitler'in Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr.
Ernst VVoerman'ın 17 ve 27 Eylül 194İ günlü raporların-
dan (UstSPolNo-88) bazı bölümlerine birlikte göz gezdi-
riyoruz.
-...Türkiye'nin Panturancı düşuncelerinin sadece Al-
manya ile federatifbir ilişkide gerçekleşebileceği açıktır. ••
Bu nedenle Panturancı bir Türkiye zorunlu olarak Al-
manya taraftarı bir Türkiye olmalıdır.f...)
Türkiye'ye bağlı yeni devletlerin kurulması konusuna
değişik açılardan bakılmalıdır. Bu arada Panturancılık
duşüncesinde yer alan, örneğin petrol bolgesi Musul,
Batum ve Bakü ile Trans-Kafkasya bölgesinin alınması
gibi, Türkiye topraklannın gerçekten genişletilmesi gibi
planlan bir yana bırakıyorum. Gerçi Türklerin Musul bol-
gesini yeniden kazanmaları bizim petrol çıkarlarımız
nedeniyle elbette desteklenmez, fakat belki katlanılabi-
lir. Ancak Batum ve Bakü bölgelerinin Türklere bırakıl-
ması kesinlikle söz konusu olamaz.
Aynca bana göre Türk halklannın kanşık olduğu Kaf-
kasya ve Ural-Volga arasındaki bölgeyle Hazar Denizi'-
nin doğusunda yer alan Türkistan bolgesi arasında
büyük fark vardır. Sovyetler'in yıkılmasından sonra eski
imparatorluğun geniş toprakları yabancılann değil, Al-
manlann etkisine girmelidir.
Eğer Trans-Kafkasya ve Ural-Volga arasında, politika-
larını Türkiye'ye göre yönlendirecek ve böylece değişen
politikalardaki tutumlarda halen bütün güçlerin talip ol-
duğu Türkiye'ye bağlı olarak devletlerin kurulması bizim
çıkarlarımıza uygun değildir.
Fakat, Türkistan için durum farklıdır.
Eğer Sovyetler Birliği yeterince zayıflatılır ve İngiliz
emperyalizmi ekonomik yönden büyük gelecek vaat
eden ve Türk-Sib Demiryolu ile ancak ulaşılabilen bölge-
leri de ele geçirmek isteyecektir. Bu ülkeler. coğrafi ko-
numlarından dolayı gelecekte de Alman hâkimiyeti böl-
gesine girmektedir. Bu nedenle buralarda da Türkiye
taraftarı Türk devletlerinin kurulması desteklenebilir.
Almanlar, bu nedenle Türkiye ile çok yakından ilgilen-
diler. ilginin odağı Kafkas petrolleriydi
Bugün de ilgi odağı Musul petrolleridır.
Bu açıdan "Garp cephesinde yeni bir şey yok!"
(Baştarafi 1. Sayfada)
şındayken kilise tarafından yar-
gılanıp "dinsizlik" suçlamasıy-
la hapse mahûm edilen Galile.
yaşamının son 8 yılını ev hap-
sinde gecirip kahnndan ölmüş-
tü.
350 yıl sonra Papa Jean Paul
II. Vatikan'da düzenlenen bir
törenle 'Galilenin haklı oldu-
ğunu, kilisenin haksız olduğu-
nu" kabul etti.
Papa Jean Paul, Galile'ye ya-
pılan haksızlığı gidermek ve
"Kiliseyi saçmalığı dölayısıyla
derin bir utanca düşüren" kara-
n geçersiz saymak amacıyla
1979yıhndabirkomisyonoluş-
turmuş ve bu konuda "Kilise-
nin görüşünü" ortaya koyması-
nı istemişti. Din bilginleri. bilim
adamlan ve felsefecilerden olu-
şan komisyon. 13yılçabaladık-
tan sonra Galıle'nin "haklı
olduğunu. dünyanın gerçekten
güneşin etrafında döndüğünü,
din öğretisi açısından da haklı
buldu." Böylece Galile, aklan-
mış oluyor.
Galile dcn daha önce Koper-
nık. gezegenlcrin güneş etrafın-
da döndüğünü düşünmüş,
ancak bunu kanıtlamak Ga-
lile'ye nasipolmuştu. Teleskop-
la göğü bilimsel anlamda ilk
inceleyen Galile, bulgusunu
halkın anlamadığı Latıncc yeri-
ne Italyanca anlatmaya başla-
yınca kilise dehşete düşüp
hakkında soruşturma açtı. Bu
arada kilise. Kopernik'in kita-
bını da yasakladı. Engizisyona
verilen büyük bilginin. görü-
şünden dönmeye zorlandığın-
da. mecburen boyun eğdiği,
ama "Ne yapayım ki dünya yi-
ne de dönüyor" diye mınldan-
dığı söylenir.
Gaüle'nin, ınaç-bağnazlık-
bilimsellik üçgeni içinde düştü-
ğü açmaz, senaryo. tiyatro. ti-
yatro metni. roman şeklinde üç
yüz yıldır izlenıyor. Alman ti-
yatro adamı Brecht de konuyu
"Gaüle'nin Yaşamı" adlı oyu-
nunda diyalektik açıdan ele
almış. görüşünden taviz ver-
mek zorunda kalışını afietme-
yerek şu sonuca varmıştı. "En
büyük güçlüklerden biri. bir
kahramanın karakterinden,
onun aksak yanını bulnıaktır.
Galile bir kahramandır, ancak
her şeye rağrnen bir suçludur
da..."
ARADA BİR
TÜRK
KALP
VAKFI
Muayene, Teşhis
Tedavi, Laboratuvar,
Röntgen
a Baştarafi 2. Sayfada
gemisinivuruyorlTartışılankonu, "kazamı.kasıtlımı", "fa-
iller Rum mu, Ermeni mi?.."
"Büyük hayvanla yatağa girilmez " demişti ismet inönü.
EnazKidan, "doğasınıngereği'niyaptıSaratogaaslında.
Onun cilvesi de böyle. Füze yerine çiçek mi fırlatacaktı?
Böyle bir hayvantn kuyruğunun dibine bu denli sokulursa-
nız çifteyi yersiniz, diye mi yorumlamalı?
Asılsorulacaksoru şu:SaratoganınEge'deişine?Onu
böylesine sorunlu bir denize kim soktu? Aslında 1946'lara
dek uzanır bu işler. Missouri'nin gelişi, onun onuruna Is-
tanbul'da genelevlerin badanalanıp Türk-Amerikan bay-
raklarıyla donatılışı, Menderes'in Türk askerlerine Ameri-
kan gazetecilerinin önünde geçit töreni yaptırışı, Osman
Kibar'ın 9 Eylül'de Türk askerierini Amerikan Deniz Piya-
de Marşı ile geçirişi. Kore'ye, TBMM'nin değil, üç kişinin
-Menderes, Köprülü ve ABD'li senatör McCaine- karanyla
binlerce kişinin öltime gönderilişi... Ve Celal Bayar'ın,
uzun sözün kısası, "Küçük Amerika olacağız!" deyişinden
başlar hikâye. 32. Gün'de aklanan Demirkıratdedikleri bir
Truva Atı vardı, onun içinden çıktı hepsi.
30lu yıllarda Kuşadası'na iki ingiliz muhribi, protokolü
çiğneyerek, önceden haber vermeden geliyor. Kayma-
kam, Ankara'ya telefonu açıyor. Hattın öbür ucunda,
Atatürk. öfkeden tir tir. Hemen, Kuşadası'nın çevresinde
Ege manevralarını başlatıyor. Gemi kumandanı özür dile-
mek zorunda kalıyor. Kuşkusuz, daha "global"leşeme-
miş, "lnterdependence"ımızı -karşılıklı bağımlılık- keşfe-
dememiştik; şimdiki böylesi azizliklerle karşılaşamazdık!
6O'lı yıllarda bu ülkede çokça "NATO'ya hayır! 6. Filo'ya
hayır!" denildi. Bu yüzden, "Sen bağımsızlık istemişsin"
diye sorgulamalar yapıldı, insanlar asıldı. Haksız mıydı-
lar? O günden bugüne gerçekler mi değişti? NATO, 6. Filo
kayıplara mı karıştı? NATO kimlik mi değiştirdi? Bu olaya,
Celal Bayar'ın hakkını yemeden, "Büyük Amerika, küçük
Amerika'yı tepti. Sonra da pardon dedi" diyebilir miyiz?
Evet, Saratoga Ege'de ne arıyor? Barışa katkıda mı bu-
lundu? Türkiye'nin NATO'da işi ne? NATO kime karşı? Ni-
çin düşmansız olamıyor? Barıştan, insanlıktan dem vuran
ABD, bu zararlı hayvanı söküp satıp yiyeceğe çevirse, her
gün yüzlercesi açlıktan ölen Somali halkına yedirse, barı-
şa, insanlığa gerçekten katkıda bulunmuş olmaz mı?
Ya bu olayın tersi olsaydı da, bizim iki füze, Saratoga'nın
kaptanını, köprüsüyle birlikte alıp götürseydi? Sonra da,
Sayın özal, telefonla Bushtan özür dileyip olayı araştıra-
cağına söz verseydi?.. Lockerbie olayının araştırılmasını
Kaddafı'nin elinden alabilmek için tüm uluslararası hukuk
kurallarını rahatça çiğneyen ABD, bunu size bırakır mıydı?
Bu olay örtbas edilecektir! Falcılık mı? Nereden bildin,
diyeceksiniz. Izmir'de adamın elinden karısını alıp götü-
ren ABD'li binbaşının, NATO komutanından gelen mektup
üzerine takipsizlik karan almastndan; Kavaklıdere'de 11
eri çiğneyip Hamza adındakinin ölümüne neden olan
ABD'li albayın "görev üzerinde" bulunup bırakılmasın-
dan... Örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Ege'de tek saldırı, Sam Amca'nın Saratogası'ndan gele-
bilirdi, bunu da, eksik olmasın, kendisi kanıtladı. Dostluk
böyle ise düşmanlık nasıl?Tanrı bizi böyle "dostluk'tan
korusun!
O füzelerin kaptan köprüsünde açtığt yaralar kısa süre-
de onanlır. Gidenler, gittikleriyle kalacak. Onurumuzda,
bağımsızlığımızda açılan yaralan kim onaracak? Olayın
örtbas edileceği nereden belli? O kaptan köprüsünden gi-
denler önce bağımsızlık elden gitmesin bir kez!..