15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 15 EKİM1992 PERŞEMBE OIAYLAR VE GORUŞLER ^vukathk, avukatlıkla ilgiliönemliyasalannyenidendüzenlenmesirün ^iğinde, savunmamn ve avukathk mesleğinin özünün doğru olarak saptanması gerekir.Ûzerinde önemle durulacak konu, avukathkmesleğinin bağımsızhğı olmalı ve bu ilke öncelikle anayasa katındabağlayıcıhk kazanmahdır. Dr.Av.TENNURKOYUNCUOĞLU "İnsanın hukukta hak sahibı kişi olarak tanımlanması, taşvdığı onurdan ötürüdür. Ör- seknmesine, doğasıyla kendikyin karşı du- rurken devlet hukuk kuraüanyla koruyucu ortamı hazırlar. Hak arama özgürlüğünü tanır. Yargılanma güvencesi sağlar. Sav, sa- vunma. yargı katlannın bağımsızlığı bu gü- vencenin önkoşuludur. Avukatlık insan onu- runa özen mesleği olarak serbestçe yapılan bir kamu görevidir. Savunmasız, avukatsız bir yarg\, doğal ve demokraük özünden yoksun- dur, yaptınmı inandıncv değüdir." Yasama, yürütme ve yargılama erklerinin uygulanma biçimi, devletin duyulduğu somut yaşam alanlandır. Bir yasa oluşumunda de- mokratik bir toplumun soluk alışmı nasıl par- lamentoyu oluşturan partilerin çok sesli katıhmlanyla, yürütmeyi ise hükümetin hu- kuka uygun veya hukuka aykın eylemleriyk duyumsuyorsak yargılamayı da yargı oluşu- munda zorunlu biçimde yer alan katlann (or- ganlann) tam bağımsızlığı veya bağvmlı tu- tumlanyla değişik biçimde algılanz. Yargıç, mahkeme karannı Türk ulusu adı- na verir. Verilen karar, halkın adalet an- layışmı dile getirdiği için devletin yaptınm gücü i\e donaühr ve zorla yerine getiriHr. Bil- gelerden söylendik biçimi ile "adaletin kestiği parmak acımaz." Yargı karannın ardmdaki devlet kudretini, zor kullanımi böylesine "acısız" yapan nedir? Gerçek bir yargı ka- rann\n oluşmasında yer alan bütüncül de- mokraük öz. yani savunmadır. Bir başka de- yişk yargjlamaya yardıma olan, toplumun si- vil gücünü yansıtan kişi avukat tır. Dava; alacak, borç, kira gibi kişiselçıkarlan ilgikndiren bir hukuk davası ise: sivil toplum adına hak arama özgürlüğünü gerçekleştir- mek, haklı olandan yana hukuk düzenini yani hukuku savunmak için avukat kamu görevi üstknir. Ceza davalannda yargının oluşması- na savcı da katıhr. Savcı, işknen suç nedeniyle kamu düzeninin bozulduğu savi ile yargının oluşmasına ışık tutar. Savcı, bunu devlet adı- na, ancak devktten bağımsız bir hukuk adamt sıfatıyla yapmak zorundadır. Bir ceza davasında sanığı savunan avukat ise sanığm çikarlan açısından da olsa vine devlet düzeni- ni korur. Bir başka deyişk sanığı savunma, devleti savunma anlamındadır. Çünkü devle- tin de suçtan sorumlu olması asıldır. Toplu- mu oluşturan bireykrin suç işlemesini engelle- mek onlara suç işkmeyecek ortamı hazırla- mak devletin görevidir. Avukat, suça neden olan olayı, kişisel ve toplumsal boyutlanyla ir- dekyerek kurulu düzeni sivil toplum adına denetlenmesi işkvini yüklenir ceza davalan- nda. İnsan Haklan Avrupa Sözleşmesi'nin 6. maddesi savunma hakkvnadeğinir. Buna göre "Herkes yurttaşlık hak ve borçlanyla ilgili uyuşmazlıklarda ve kendisine yöneltikn ceza suçlamalannda; karar vermeye yetkili yasal, bağımsız ve yansız bir mahkeme önünde, bek- knir sürede, herkese açık ve hakkaniyete uy- gun biçimde dinknmesini istemek hakkına sahiptir." Mahkeme önünde dinknme hakkı, hukuk- sal bir sorun doğar doğmaz avukatıyla görü- şebilme zorunluluğunu kendîliğinden kapsar. Dinknme hakkı ancak savunma ile özdeşkş- tiğinde var sayılır. Nitekim Avrupa Sözleşme- si'nde dinknme öncesi koşullar aynca sayıl- maktadır; her sanık kendisine yöneltiten suç- lamanın nitelik ve nedenini en kısa zamanda anladığı bir dilde ve aynnülı bir biçimde öğ- renmeli, savunmamn hazırlanması için gerek- U zaman ve kolayhklan edinmeli ve daha da ileri olarak kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir avukatı atamak için parasal olanaklardan yoksunsa ve adaktin esenliği gerektiriyorsa mahkemece atanacak bir avu- katın yardımından bedelsiz olarak yararlan- malıdır. Adaktin esenliği adına bir avukat atama çoğu kez avukatsız savunmamn ola- mayacağı anlamındadır. Kişi kendi isteğiyle bik olsa savunmasını avukatsız yapamaya- caktır. Türkiye'de yapılan yeni yasalarda, sanığın avukatla hemen görüştürülmesinin önemini ortaya çıkaran kurallar getirilmekte, ancak avukatsız savunma yapılamayacağı ilkesinin tam olarak benimsendiği bu düzenlemekrden anlaşılamamaktadır. Avukatın savunma adı- na olayla ilgili belgekri harçsız olarak elde et- mesi görevinin doğal bir sonucudur. Avukat. kişisel çıkarlar amacıyla da olsa bir kamu gö- revi yapmaktadır. Savunmava kolayhk doğ- rudan bir kamu düzeni ilkesidir. Anayasamızda. Cumhuriyetin temel organ- lan ana başlığı altında yasama, yürütme ve yargılamaya yer verilmiştir. Anayasanın 3. bölümünde "yargı" sözü yer ahr. Bubölümde yer alan 138. maddenin yan başlığı. "Mahke- mekrin bağımsızlığTdır. Mahkemekrin ba- ğımsızlığı, muhakeme sonucu verilecek yargt- yı oluşturma katlan olan yargıç, savcı ve aVu- kat üçlüsünün bağımsızhğı anlamına gelir. Oysa 138. madde söykmiyk yalnız yargı- çlann bağımsızhğına yer vermişür. Avukat- lann giderek savalann durumunun burada açıkhk kazanmaması bir eksikliktir. Kişinin yargılanma güvencesi ve bu anlam- da devletin temel görevi sav, savunma ve yar- gılamanın bağımsız olarak bir aradahğına da- yanır. (Bk. M. Kunter, CMH- İst. 1966. 8. Bası. SF.5.224 vb) Yargılama yargıçlannın hu- kuksal kurallan bir uyuşmazlığa uygulama disiplinidir. Bu işlemin Latincesi jurisdictio'- dur. Yargınm oluşturulması (muhakeme) ise daha başkadır. Sav, savunma ve yargüa- manın bütününü kapsar. Anayasada bu üç katın yargjçlann, savcılann. avukatlann bağımsızhğına açıkça yer verilmelidir. Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi. sanık istemediği durumlarda bik mahkemede bir avukat bulunmamasmı savunma katının yok- luğu anlamında saymaktadır. Pakelli da- vasında bu nedenk Alman Yüksek Mahke- mesi'nin görüşü Avrupa Sözleşmesi'ne aykın bulunmuştur. Yine aynı mahkeme. Artico da- vasında bir avukat atanması ile devletin işinin bitmediğini, aynca avukatın görevini yapma- ya da zorlanması gerektiğini açıklamıştır. Kapsam daraltılmış Avukatın bağımsızlığı yürürlükteki 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 1. maddesınde yer alır. Buna göre "Avukatlık kamu hizmeti ve serbest bir meskktir. Avukat. görevini yerine getirmede bağımsızdır." Yeni Avukatlık Ya- sası tasansında son tümce. "Avukat, yargının bağımsız öğesi olup, görevini serbestçe yerine getirir" biçiminde düzenknmiştir. Tasandaki değişim, avukatın yargıya karşı bağımsızlığını vurguluyorsa da eskisine göre bağımsızlığın kapsamı daraltılmıştır. Aynca tasandaki unsur (öğe) sözcüğü avukatı yalnızca yargı ile bütünkştirmiştir. Oysa avu- kat yalnız mahkemekrde değil, mahkeme dışı her hukuksal işte görevini yine bağımsız ola- rak yerine getirmelidir. Bağımsızlığın yargı ile sınırlandınlması düşünükmez. Unsur (öğe) sözü bir kaynaşmayı, organ sözcüğü ise tem- silci veya karar organı olarak aynşmayı anı- msattıemdan. avukatın temsilci ve adakte yardıma olarak bağımsız kişiliği, unsur söz- cüğüne değil organ sözcüğüne üstünlük tanı- nmasını gerektirir. Böylece yeni düzenkmede avukatın bağım- sızlığı. "Avukat. hukuk güvenliğinin bağımsız bir organı olup görevini serbestçe yenne geti- rir" yolunda olabilir. Avukatın bağımsızlığı çok yönlü bir işkv taşır. Avukat. vekalet verene, baroya, tüm üçüncü kişikre giderek kendine karşı bağım- sız olmalıdır. Avukatın vekili olduğu kişıyk (müvekkili ile) özel vekalet ilişkisi içinde olması ona karşı bağımsızlığını yitirdiği an- lamına gelmez. Müvekkilinin hukuksal gö- rüşlere ters düşen bir önerisini dinkmek zo- runda değildir. Vekalet ilışkisi bir hizmet söz- leşmesinden kaynaklanıyorsa. avukatlık di- siplininin özel olarak korunması önem ka- zanır. Yasalar çerçevesinde hizmet sözkşmesi avukatın çalışma saatkri ya da vergiknme türü yönünden işverenin yönkndirmesine açık iken avukatın görev sorumluluk bilinci ve serbestliği ile karşı karşıya bırakılmasını et- kilememelidir. Bir başka deyişk, avukat göre- vini serbestçe yürütebilmelidir. Bağımsızlık açısından hizmet sözleşmesinde vurgulan- ması gereken bir başka konu. avukatın yeterli ekonomik güce sahip olmasıdır. Bu koşullar- da avukatın memur olarak ya da serbest mes- lek yolu ile görevini götürmesi bağımsızlığını zedelemez. Avukatın mahkemeye karşı dürüst davra- narak gerçeği söykmesiyk müvekkilinin sırlannı saklaması bağımsızlığı açısından in- celik taşır. Alman hukuku ara birçözümü be- nimsemiştir. Şöyle ki:"Av ukatın söylediği her şey doğru olacak, ancak avukat her doğruyu söykmeyebilecektir." Avukatın dürüst ve bağımsız davranması gereği avukat çıkarlara ters düşen yana avukatlık etmiş ya da görüş bildirmişse, karşı yanın savunmanlığını da üstknemez. Avukatın kendisine karşı bağımsızlığı. yan- sız olması anlamındadır. Avukat. savunması- nı kendi eğilimkri, tutkulan dışında kalarak nesnel hukuk görüşlerine göre yapar. Avukatlık, avukatlıkla ilgili önemli yasala- nn yeniden düzenknmesinin eşiğinde, savun- mamn ve avukatlık mesleğinin özünün doğru olarak saptanması gerekir. Üzerinde önemk durulacak konu. avukatlık mesleğinin bağım- sızlığı olmalı ve bu ilke öncelikle anayasa ka- tında bağlayıcılık kazanmalıdır. Avukaüık meskği. yerine getiriliş kaynaklanndan etki- knmeden bir bütün olarak algılanmahdır. Kişi (insan) haklanna bağlı, anayasa savun- ma hakkmm güvence altına alınabilmesi an- cak böyle gerçekleşebilir. Yargı kararlan da avukatlık mesleğinin özü gereği daha demok- raük. daha inandıncı olur. PENCERE ARADABIR NAZİFE GÜNGÖR Gazi Üni. BYYO Araştırma Görevlisi Basın İhgürlüğünün NeresiraJeytz?..24Temmuz 1908. Basın tarihimiz için önemli bir gün, bir dönüm noktası. 12. maddesi ile basına sansürü yasakla- yan Kanuni Esasi'nin 23Temmuz 1908'de yeniden yürür- lüğe konmasının ertesi günü dönemin, yaşamını hala sür- dürmekte olan dört gazetesi (Sabah, Ikdam, Tercüman-ı Ahval, Saadet) basın tarihinde örneğine az rastlanır bir dayanışma içerisine girerek istibdat döneminin ürünü olan Sansür Kurulu'nun ortadan kalkmasını sağladılar. Burada attını çizmemiz gereken nokta, baskıya karşı tepki gösterilmesi ve özgürlüklerin elde edilmesi yolunda ilk gi- rişimin, alışılanın tersine basın tarafından gerçekleştiril- mesidtr. Oysa genelde özgürlükler siyasal iktidarlar tara- fından verilir ya da alınır. Basın ise bunların yeterliliğini ya da yetersizliğini dile getirmekle (ki o da her zaman değil) yetinen pasif bir tutum sergiler. Oysa bu kez basın aktit bir tavırla duruma el koydu. Abdülhamit döneminin baskıcı ortamından kurtulan ba- sında gözle görülür bir rahatlama dönemi başladı. Yalnız- ca dört gazetenin yaşamda kalabildiği Babıali'ye bir anda canlılık geldi. Gerek Istanbul'da gerekse Anadolu'da çok sayıda gazete çıkmaya başladı Gerçekanlamda bir rahat- lık ve serbestlik ortamı yaşanıyordu. Ancak bu uzun sür- medi. Aradan beş yıl bile geçmeden denetim sürecinin adım adım işlemeye başladığmı görüyoruz. 1909 tarihli Matbuat Kanunu 1 nda 1913'te yapılan düzenlemeyle gaze- te ve dergi kapatmayetkisiyeniden ortayaçıkıyor. Bundan altı yıl sonra 1919'da sıkıyönetimin ilan edildiği yerlerde sansür bütün şiddetiyle geri geliyor. 1925tekabul edilen "Takrir-i Sükun Kanunu' ile de söz konusu baskı ve dene- tim ortamı tam anlamıyla sertleştiritiyor. Bu baskı ortamı 1931 tarihli Matbuat Kanunu ile bir ölçüde rahatlatılıyor. Ama yedi ytl sonra yasada yapılan değişikliklerle yeni bir baskı ortamına giriliyor. 1950'de çıkarılan 5680 sayılı yase ile yine bir rahatlama dönemi, ama yine aynı şekilde bu yasa da değişik tarihlerde getirilen düzenlemelerle bir baskı ve denetim yasası halıne dönüştürülüyor. 1961 Ana- yasası ile birlikte kısmen de olsa bir rahatlama dönemi yeniden başlıyor, Ve ardından 12 Eylül dönemi ileTürk ba- sın yasasına yeni bir perde açılıyor. Ama bu, karanlık bir sahneye açılan yeni bir perde. Anayasal sınırlamalar yet- miyormuş gibi zaman zaman çıkarılan kararnamelerle de bu kısıtlamalar ağına yeni yeni katkılar sağlanıyor. öyle ki kararnameleri vb uygulamaları dışarda tutarak söylemek gerekirseTürk basınını kısıtlamaya dönükyasa sayısı tam 152yi bulmuş durumda. 152. sırayı "Terörle Mücadele Ya- sası" alıyor. Gerçek anlamda bir özgürlük ortamından söz edebil- mek, bunun sevincini yaşayabilmek bunalımın sözkonusu olmadığı bir ortamınvarlığı ile olanaklıdır ancak. Oysa biz- de özelliklede son birkaçyıldır üzerinde en çok konuşulan konu basının içinde bulunduğu bunalım değil midir? Yasal düzenlemelerle getirilen kısıttamalar ağı içinde zaten iste- diği gibi hareket edemeyen basın bir yandan da çeşitii ekonomik ve toplumsal kısıtlılıklar içerisinde bulunuyor. Özellikle de 80 sonrasında basına egemen olmaya başla- yanbasın dışı sermaye, basın sektörüne kapitalist pazarın ticari kurallan doğrultusunda yön vermeye başladı. Bir kamusal hizmet kurumu olması gereken basının, bu amacı arka plana itilerek ticari kazanç ön plana geçti. Bu bağlamda oluşan basın temellerinin etkisiyle, günümüz basınının teksesli bir görünüm almaya başladığı kanısın- dayım. Eh, parasal yönden zor durumda olan bir basından dafazla bir şey bektememek gerekir. Kağıt vb basın girdi- lerine gelen zamlar altında ezilmekte olan bir basın kamu- sal sorumluluk anlayışını ne ölçüde yerine getirebilir ki... Gerek yasal gerekse ekonomik anlamda bu baskı ve kı- sıtlamalar sürecinin sonucu elbetteki bunalım olacaktır. Sermaye Piyasası Kurulu MENKUt KIYMETLERtN GERİ ALMA (REPO) VEYA SATMA (TEtS REPO) TAAHHCöÜ İLE AL1M SATIM1 YETKİ BEUGESt i Kurulu'nc* Tur* S*Kwr« 9«* ft.S itıbartn "I*T*LU1 txy«cxl«rin G«rl AIM desınde yr*U u'ıun M'inci i X i \ KlfKl DM1SMK t«k>n W İ U • »»»ntmi \ %'. '. *, '. %'. '. V ». *•. '.'.". '. \ "»*,'m'M *i» 'M %"» r » *« *« *. ". %*. ftj TÜRK SAKURA BANK A.Ş. Mertıez Şubesı BuyuKdete Cad 108 A Eseniepe Istanûol Tel 275 M 30 274 36 28 Ijmıt Şuöesı AtatufH Cad No 40 Bnsar Han Kat i Pasapon tenw Tel 89 38 40-8918 46 Sermaye Piyasası Kurulu \UNklL knMEllF.RI'> t;tRl ALM\ ıRETflı f\* \*T»IA lTl»s ».«» İAUHK.DV. İLE ALIM SAT1M1 vrtvı sem^ı (jjj) OYAK MENKUL DEĞERLER A.Ş. "Önce Güven" GENEL MÜDÜRLÜK : TEL : (1) 230 77 75 ANKARA ŞUBESİ : TEL : (4) 425 85 20 İZMİR ŞUBESİ : TEL : (51) 21 47 33 KAMAN ASLIYE HUKUK HÂKİMLİGİ'NDEN DosyaNo: 1991/89 Karar No: 1992/345 Kaman Bagbaşı köyü 106 hanede nüfusakayıtlı ldris kızı 1960 do- gunüu davacı Gültekin Keskia tarafından İsmail Ofelu 1957 doğurn- lu davalı Bayram Keskin aleyhine açılmış bulunan boşanma davasırun netıcesınde taıaflar MK'mn 134. maddesi uyarınca boşanmış olup davalıtun adresi bilinmediji ve tebligat yapılamadığından davalının ilaa tarihinden iıibaren 15 gün içerisinde yukarıda esas numarası ya- alı dosyaya temyiz etmek üîere müracaat etmesi, etmedıği takdirde karann kesinleşeceği ilanen tebüğ olunur. Beslktas'ın m t r k e z l n d e MOONLIGHT CİLT VE ESTETİK MERKEZİ Cilt uzmanı MUriivvet BUyükdıırnan Ozellikle sivUceli ve tttm cilt sorunlannıza KEStN Cft^tJM • ZAYIFUıVMA. Derin ı&ı yoluyia jîmnastîk muaj • BAKIM ManîkUr. pvtlikUr. a^da. epilssyon • flt!XF.I.I.tK Ozet ve gUntuk makyaj vc S-13 y»^ grubuna BALE Pez«ne»i-Cuın*ncı<i: 9.3O-2O.fX> araaı Pazan 12 <¥>-2O (X) »r»ıı Mra*-. Bwb«rj« Bulvan GOr^ Ap. 41(A Kat: 2 Dalra 2 Bealktaş Astropen *« Burç Karikatürleri Sergisi 15-30 Ekim 1992 GazanferAğa Medresesi Ataturk Bulvan Kovacılar Sok. 12 Fatıh IstanDul Buyukşehır Beledıyesı Kuttur Işlerı Daıte Başkanlığı İstanbul Buyukşehır Seledıyesi Karıkatür ve Mizati Müıesi HİZMET DANIŞMANLIĞI & PROFESYONEL APARTMAN YÖNETİCİLİĞt SevgiliIstanbulzadeler! tan-türk danışmanhk Rumelı Cad. Bereket Ap.55114 Osmanbey/tST. Tel; 24150 42 Fax: 266 46 34 SAHİBtNDEN Yakacık'ta 110 m 1 daire satüıktır. Tel: 342 07 46 pZELBOKA Sl Kİ ( l k l RSl 93.DÖNEM KAYITLARIDEV AM EDtYOR Hafta sonu - Hafta ıçı ye akşam kurslandevamediyor. Dershdne-. ÜSKÜDAR: 34367 82 - 310 9286 KOZYATAĞl: 36247 33 TARABYA: 2620818 Noı: Tarabyaşubemızde 1. dönem kayıtlanmızbaşlamışıır. SATILIK CARAVAN Yabancıya TABBERT marka Caravan 2000 DM Tel: 580 88 58 (Akşam) Ehüyetimi kaybettim. Hükümsindür. ALİ ÖZMEN 28.B.199Z/8.10.1992 Senin için yazdığım şiirleri, kaldırıpatacağım detterlerimden.Yenilerini yazacağım;yepyenılerinı, -bıliyorum. Kurtuluşyoksevdandan, Superim... Aranıyop.. Gazetelere bakıyorum, televizyonları izliyorum, muha- letete rastlayamıyorum; kent meydanları bomboş, cadde- ler tenha, kalemler güdük, sözler pörsük, demeçler içerik- siz. kişilikler silik, ne aklın üretimine dayanan doğru dürüst eleştiri, ne coşkunun türetimini sağlayacak bir laf ağızlardançıkabiliyor!.. Kesilmişsütü ateşte nekadarkay- natırsan kaynat, kabarır mı?.. Bilmem ki ne yapsak? "Aranıyor" başlığı altında kaytp ilanları mı versek: "Muhalefet bir süreden beci ortaiıkta görünmüyor; bi- lenlerin, görenlerin, Aliah nzası için aşağıdaki adrese bil- dirmeleri rica olunur..." Oysa eskiden ne muhalefetler vardı; sahur davulu gibi gümbür gümbür ortalığı birbirine katar, uykunun yedi kat derinliğinde yatan aymazı bile yatağında sıçratırdı. Ne oldu muhalefete?.. • Kimsede kusur aramayalım, halk muhalefetin yelkenini şişirmezse, muhalefet ne yapsın?.. Meydanlar dalgalan- mazsa. coşkunun rüzgârı nasıl esecek? Serbest pazar ekonomisinde umut ticareti kâr getirmiyorsa, siyasal par- tiler nasıl palazlanacak?.. Oysa eskiden ne güzeldi!.. Bir "46 Ruhu" vardı... Neydi"46Ruhu"?... Politikacı eline sigara paketini alıp kürsüye çıkıyordu. Meydan silrne kasketli köylü kalabalığı ya da fötrlü şehir halkıyladolmuş... Bir kibritçaksan parlayacak... Politikacı sigara paketini gösteriyordu: - Bunu görüyor musunuz?... - Görüyoruz... - Şimdi 100 kuruşa aldığınız bu sigarayı biz iktidara ge- çince 25 kuruşa içeceksiniz... -Yaşa, varol!... Halkinanıyordu... "27 yıllık CHP iktidannda, jandarma dayağı ve tahsildar zu/mü"nden inlemiş halk "46 Ruhu"na sarılmıştı. Kim ge- leceği görebilirdi? "46 Ruhu "ndan 40yıl sonra bile zulmün örgütlenip Türkiye'yi dünyaya "işkenceler ülkesi" diye ta- nıtacağını o yıllarda kim kestirebilirdi? • Umiittar ve hayaller... Umutlarla hayallerin birbirine dolanıp sarmallaştığı meydanlar, rüzgârlanan, deniz gibi dalgalanan kalabalık- lar... Demokratik sol; halkın çepeçevre kuşattığı kürsüde, umudun Türkiye'deki elçisi gibi konuşuyordu: "- Toprak işieyenin, su kullananın..." Halk hop oturup, hop kalkıyor, umudunu dağlara taşlara yazıyordu.. Kim öngörebilirdi ki umut iktidara geçtiğinde ülkede akaryakıt yoklara karışacak; traktörler, otobüsler, kam- yonlar benzin istasyonlarında öfke denen canavarın uzun kuyruğu gibi sıralanacaklar... Kim bilebilirdi ki askeri fa- şizm toplumun tepesine çökecek, solun kökünü buldozer- le temizlemeye kalkışacak... Halkın belleği, zaman denilen öğretmenin rahlesine diz çökmüş, anı defterine yaşadıklarını yazıyordu. Ancak anılannî yazarken, halk, iki sözcüğü artık çok az kullanıyordu: Birincisi umut... tkincisi ruh... Yine de umutları fiştekleyen ya da ateşlemeye çalışan politikacılar eksik olmuyordu. Evet, hiç olmazsa bir süre için solun icabına bakılmış, sosyalizmin defteri dürülmüş- tü; ama, başka bir yoldan cıkış yok muydu? "Köşe dönücüler "türedi... "fş bitiriciler" üredi... Diyorlardı ki. - Açarsın kapılan, kurarsın serbestpazan, her sorun çö- zülür, halk mutlu olur... Olur muolurdu... Son on yılda köşe dönücüler ve iş bitiriciler, halkın ense- stnde boza pişirdiler, enflasyon canavannın sırtına binip Kat dağında saraylar kurdular, yine de sıfıra sıfır elde var sıfır Halkın belleğine her siyasal 'gelgit'in sonunda yazı- lan sözcükler değişmiyordu: - Olmuyor, olmuyor, olmuyor... • Yolun sonunda nereye vardık? "Muhalefetsiz Türkiye "ye mi? Sağın bir kanadı iktidarda... Vesolla birlikte... Sol, hem muhaletette hem iktidarda, sağ, hem iktidarda, hem muhaletette'... Halk görüntüye bakıyor; bugünkü gö- rüntüyü tersine çevirse ne olacak? ANAP-CHP ya da ANAP-OSP iktidara geçse ne değişecek?.. HaHocaAli.. Ha Ali Hoca.. Muhalefetin muhalifliği ağzından dökülen tevatür... Oişe dokunur hiçbir şey yok!.. Basın dedikodu ve pornoyla gar- garayapıyor. MuhalefetsizTürkiye daha bir süre gündem- dedir. Aylıkenflasyonyüzde6yayükseldidekimseyerin- den kıpırdadı mı? Geçti o günler... Kürsüye elinde sigara paketiyle çıkan politikacı "maz/'de kaldı... Geçmişemaz/.. Yenmişekuzu.. Günümüz Türkiye'sinde halk, geçmişin deneyimleriyle politikaya dışarıdan bakıyor. Ancak katıhmcı demokrasi- nin gerçekleşmesiyle bu yabancılığa son verilebilir... İLAN AYDIN BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN AYDIN BELEDİYE SARAYI VE ÇEVRE DÜZENLEMESİ Aydm Belediye Sarayı ve çevre düzenlemesi mimari proje yanş- tnası sonuçlanmış olup; Yarışma sonuçlan aşağıda beUrtilmiştir. ilgililere duyurulur. l.ÖDÜL BanşlNCESl) Mimar/MSÜ 2. ÖDÜL Cem AÇIKKOL Mimar/ADMMA-ODTÜ 3. ÖDÜL Özcan UYGUR Mimar/ODTÜ Senvra UYGUR Mimaı/ODTÜ 4. ÖDÜL Mehtnet Şener ALTANMimar/GÜMMF 5. ÖDÜL Mimar/GÜMMF Mimar/GÜMMF Mimar/ADMMA Mimar/ADMMA Mimar/lTü Mimar/tTÜ Mimar/AZMMÖYO-ODTÜ Mimar/AZMMÖYO-ODTÜ Meryem KOZAN Yasemin CANSU Ercan ÇOBAN Melih BATURALP 1. MANSİYON Erdo|an ELMAS Zafer GÜLÇÜ 2. MANSİYON Affan YATMAN Nesrin YATMAN 3. MANSİYON Ümil ANAMURLUOĞLUMimar/GÜMMP Hayri ANAMURLUOĞlJUMimar/GÜMMF-ODTt B.Haldun ERDOĞAN Mimat/ADMMA tsmaU ERDOĞMUŞ Mimar/GÜMFF Umur ERKMAN Adnan TtTİZ Aydm GÜVEN S.Engin ERKAYA Gültekin BAYTEKlN SATINALMA Neşe İTEZ Aytek İTEZ Mesut ÖZKAN SAT1NALMA Çiçek ÖZMERT Ebubekir ÖZMERT N.Çiçek ULUĞ M.Murat ÜLUĞ SATINALMA SATINALMA SATINALMA Mimar/ACHENTÜ Mimar/İTÜ Mimar/İTÜ Mimar/GÜMMF Mimar/lTÜ Mimar/ADMMA Mimar/ADMMA Mimaı/GÜMMF Mimar/ODTÜ Mimar/ODTÜ Mimar/ADMMA-OD Mimar/ADMMA-OD Basm: 39512
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle