Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 15 EKİM1992 PERŞEMBE
OIAYLAR VE GORUŞLER
^vukathk, avukatlıkla ilgiliönemliyasalannyenidendüzenlenmesirün
^iğinde, savunmamn ve avukathk mesleğinin özünün doğru olarak
saptanması gerekir.Ûzerinde önemle durulacak konu, avukathkmesleğinin
bağımsızhğı olmalı ve bu ilke öncelikle anayasa katındabağlayıcıhk
kazanmahdır.
Dr.Av.TENNURKOYUNCUOĞLU
"İnsanın hukukta hak sahibı kişi olarak
tanımlanması, taşvdığı onurdan ötürüdür. Ör-
seknmesine, doğasıyla kendikyin karşı du-
rurken devlet hukuk kuraüanyla koruyucu
ortamı hazırlar. Hak arama özgürlüğünü
tanır. Yargılanma güvencesi sağlar. Sav, sa-
vunma. yargı katlannın bağımsızlığı bu gü-
vencenin önkoşuludur. Avukatlık insan onu-
runa özen mesleği olarak serbestçe yapılan bir
kamu görevidir. Savunmasız, avukatsız bir
yarg\, doğal ve demokraük özünden yoksun-
dur, yaptınmı inandıncv değüdir."
Yasama, yürütme ve yargılama erklerinin
uygulanma biçimi, devletin duyulduğu somut
yaşam alanlandır. Bir yasa oluşumunda de-
mokratik bir toplumun soluk alışmı nasıl par-
lamentoyu oluşturan partilerin çok sesli
katıhmlanyla, yürütmeyi ise hükümetin hu-
kuka uygun veya hukuka aykın eylemleriyk
duyumsuyorsak yargılamayı da yargı oluşu-
munda zorunlu biçimde yer alan katlann (or-
ganlann) tam bağımsızlığı veya bağvmlı tu-
tumlanyla değişik biçimde algılanz.
Yargıç, mahkeme karannı Türk ulusu adı-
na verir. Verilen karar, halkın adalet an-
layışmı dile getirdiği için devletin yaptınm
gücü i\e donaühr ve zorla yerine getiriHr. Bil-
gelerden söylendik biçimi ile "adaletin kestiği
parmak acımaz." Yargı karannın ardmdaki
devlet kudretini, zor kullanımi böylesine
"acısız" yapan nedir? Gerçek bir yargı ka-
rann\n oluşmasında yer alan bütüncül de-
mokraük öz. yani savunmadır. Bir başka de-
yişk yargjlamaya yardıma olan, toplumun si-
vil gücünü yansıtan kişi avukat tır.
Dava; alacak, borç, kira gibi kişiselçıkarlan
ilgikndiren bir hukuk davası ise: sivil toplum
adına hak arama özgürlüğünü gerçekleştir-
mek, haklı olandan yana hukuk düzenini yani
hukuku savunmak için avukat kamu görevi
üstknir. Ceza davalannda yargının oluşması-
na savcı da katıhr. Savcı, işknen suç nedeniyle
kamu düzeninin bozulduğu savi ile yargının
oluşmasına ışık tutar. Savcı, bunu devlet adı-
na, ancak devktten bağımsız bir hukuk
adamt sıfatıyla yapmak zorundadır. Bir ceza
davasında sanığı savunan avukat ise sanığm
çikarlan açısından da olsa vine devlet düzeni-
ni korur. Bir başka deyişk sanığı savunma,
devleti savunma anlamındadır. Çünkü devle-
tin de suçtan sorumlu olması asıldır. Toplu-
mu oluşturan bireykrin suç işlemesini engelle-
mek onlara suç işkmeyecek ortamı hazırla-
mak devletin görevidir. Avukat, suça neden
olan olayı, kişisel ve toplumsal boyutlanyla ir-
dekyerek kurulu düzeni sivil toplum adına
denetlenmesi işkvini yüklenir ceza davalan-
nda.
İnsan Haklan Avrupa Sözleşmesi'nin 6.
maddesi savunma hakkvnadeğinir. Buna göre
"Herkes yurttaşlık hak ve borçlanyla ilgili
uyuşmazlıklarda ve kendisine yöneltikn ceza
suçlamalannda; karar vermeye yetkili yasal,
bağımsız ve yansız bir mahkeme önünde, bek-
knir sürede, herkese açık ve hakkaniyete uy-
gun biçimde dinknmesini istemek hakkına
sahiptir."
Mahkeme önünde dinknme hakkı, hukuk-
sal bir sorun doğar doğmaz avukatıyla görü-
şebilme zorunluluğunu kendîliğinden kapsar.
Dinknme hakkı ancak savunma ile özdeşkş-
tiğinde var sayılır. Nitekim Avrupa Sözleşme-
si'nde dinknme öncesi koşullar aynca sayıl-
maktadır; her sanık kendisine yöneltiten suç-
lamanın nitelik ve nedenini en kısa zamanda
anladığı bir dilde ve aynnülı bir biçimde öğ-
renmeli, savunmamn hazırlanması için gerek-
U zaman ve kolayhklan edinmeli ve daha da
ileri olarak kendi kendini savunmak veya
kendi seçeceği bir avukatı atamak için parasal
olanaklardan yoksunsa ve adaktin esenliği
gerektiriyorsa mahkemece atanacak bir avu-
katın yardımından bedelsiz olarak yararlan-
malıdır. Adaktin esenliği adına bir avukat
atama çoğu kez avukatsız savunmamn ola-
mayacağı anlamındadır. Kişi kendi isteğiyle
bik olsa savunmasını avukatsız yapamaya-
caktır.
Türkiye'de yapılan yeni yasalarda, sanığın
avukatla hemen görüştürülmesinin önemini
ortaya çıkaran kurallar getirilmekte, ancak
avukatsız savunma yapılamayacağı ilkesinin
tam olarak benimsendiği bu düzenlemekrden
anlaşılamamaktadır. Avukatın savunma adı-
na olayla ilgili belgekri harçsız olarak elde et-
mesi görevinin doğal bir sonucudur. Avukat.
kişisel çıkarlar amacıyla da olsa bir kamu gö-
revi yapmaktadır. Savunmava kolayhk doğ-
rudan bir kamu düzeni ilkesidir.
Anayasamızda. Cumhuriyetin temel organ-
lan ana başlığı altında yasama, yürütme ve
yargılamaya yer verilmiştir. Anayasanın 3.
bölümünde "yargı" sözü yer ahr. Bubölümde
yer alan 138. maddenin yan başlığı. "Mahke-
mekrin bağımsızlığTdır. Mahkemekrin ba-
ğımsızlığı, muhakeme sonucu verilecek yargt-
yı oluşturma katlan olan yargıç, savcı ve aVu-
kat üçlüsünün bağımsızhğı anlamına gelir.
Oysa 138. madde söykmiyk yalnız yargı-
çlann bağımsızhğına yer vermişür. Avukat-
lann giderek savalann durumunun burada
açıkhk kazanmaması bir eksikliktir.
Kişinin yargılanma güvencesi ve bu anlam-
da devletin temel görevi sav, savunma ve yar-
gılamanın bağımsız olarak bir aradahğına da-
yanır. (Bk. M. Kunter, CMH- İst. 1966. 8.
Bası. SF.5.224 vb) Yargılama yargıçlannın hu-
kuksal kurallan bir uyuşmazlığa uygulama
disiplinidir. Bu işlemin Latincesi jurisdictio'-
dur. Yargınm oluşturulması (muhakeme) ise
daha başkadır. Sav, savunma ve yargüa-
manın bütününü kapsar. Anayasada bu üç
katın yargjçlann, savcılann. avukatlann
bağımsızhğına açıkça yer verilmelidir.
Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi. sanık
istemediği durumlarda bik mahkemede bir
avukat bulunmamasmı savunma katının yok-
luğu anlamında saymaktadır. Pakelli da-
vasında bu nedenk Alman Yüksek Mahke-
mesi'nin görüşü Avrupa Sözleşmesi'ne aykın
bulunmuştur. Yine aynı mahkeme. Artico da-
vasında bir avukat atanması ile devletin işinin
bitmediğini, aynca avukatın görevini yapma-
ya da zorlanması gerektiğini açıklamıştır.
Kapsam daraltılmış
Avukatın bağımsızlığı yürürlükteki 1136
sayılı Avukatlık Yasası'nın 1. maddesınde yer
alır. Buna göre "Avukatlık kamu hizmeti ve
serbest bir meskktir. Avukat. görevini yerine
getirmede bağımsızdır." Yeni Avukatlık Ya-
sası tasansında son tümce. "Avukat, yargının
bağımsız öğesi olup, görevini serbestçe yerine
getirir" biçiminde düzenknmiştir.
Tasandaki değişim, avukatın yargıya karşı
bağımsızlığını vurguluyorsa da eskisine göre
bağımsızlığın kapsamı daraltılmıştır. Aynca
tasandaki unsur (öğe) sözcüğü avukatı
yalnızca yargı ile bütünkştirmiştir. Oysa avu-
kat yalnız mahkemekrde değil, mahkeme dışı
her hukuksal işte görevini yine bağımsız ola-
rak yerine getirmelidir. Bağımsızlığın yargı ile
sınırlandınlması düşünükmez. Unsur (öğe)
sözü bir kaynaşmayı, organ sözcüğü ise tem-
silci veya karar organı olarak aynşmayı anı-
msattıemdan. avukatın temsilci ve adakte
yardıma olarak bağımsız kişiliği, unsur söz-
cüğüne değil organ sözcüğüne üstünlük tanı-
nmasını gerektirir.
Böylece yeni düzenkmede avukatın bağım-
sızlığı. "Avukat. hukuk güvenliğinin bağımsız
bir organı olup görevini serbestçe yenne geti-
rir" yolunda olabilir.
Avukatın bağımsızlığı çok yönlü bir işkv
taşır. Avukat. vekalet verene, baroya, tüm
üçüncü kişikre giderek kendine karşı bağım-
sız olmalıdır. Avukatın vekili olduğu kişıyk
(müvekkili ile) özel vekalet ilişkisi içinde
olması ona karşı bağımsızlığını yitirdiği an-
lamına gelmez. Müvekkilinin hukuksal gö-
rüşlere ters düşen bir önerisini dinkmek zo-
runda değildir. Vekalet ilışkisi bir hizmet söz-
leşmesinden kaynaklanıyorsa. avukatlık di-
siplininin özel olarak korunması önem ka-
zanır. Yasalar çerçevesinde hizmet sözkşmesi
avukatın çalışma saatkri ya da vergiknme
türü yönünden işverenin yönkndirmesine
açık iken avukatın görev sorumluluk bilinci
ve serbestliği ile karşı karşıya bırakılmasını et-
kilememelidir. Bir başka deyişk, avukat göre-
vini serbestçe yürütebilmelidir. Bağımsızlık
açısından hizmet sözleşmesinde vurgulan-
ması gereken bir başka konu. avukatın yeterli
ekonomik güce sahip olmasıdır. Bu koşullar-
da avukatın memur olarak ya da serbest mes-
lek yolu ile görevini götürmesi bağımsızlığını
zedelemez.
Avukatın mahkemeye karşı dürüst davra-
narak gerçeği söykmesiyk müvekkilinin
sırlannı saklaması bağımsızlığı açısından in-
celik taşır. Alman hukuku ara birçözümü be-
nimsemiştir. Şöyle ki:"Av ukatın söylediği her
şey doğru olacak, ancak avukat her doğruyu
söykmeyebilecektir." Avukatın dürüst ve
bağımsız davranması gereği avukat çıkarlara
ters düşen yana avukatlık etmiş ya da görüş
bildirmişse, karşı yanın savunmanlığını da
üstknemez.
Avukatın kendisine karşı bağımsızlığı. yan-
sız olması anlamındadır. Avukat. savunması-
nı kendi eğilimkri, tutkulan dışında kalarak
nesnel hukuk görüşlerine göre yapar.
Avukatlık, avukatlıkla ilgili önemli yasala-
nn yeniden düzenknmesinin eşiğinde, savun-
mamn ve avukatlık mesleğinin özünün doğru
olarak saptanması gerekir. Üzerinde önemk
durulacak konu. avukatlık mesleğinin bağım-
sızlığı olmalı ve bu ilke öncelikle anayasa ka-
tında bağlayıcılık kazanmalıdır. Avukaüık
meskği. yerine getiriliş kaynaklanndan etki-
knmeden bir bütün olarak algılanmahdır.
Kişi (insan) haklanna bağlı, anayasa savun-
ma hakkmm güvence altına alınabilmesi an-
cak böyle gerçekleşebilir. Yargı kararlan da
avukatlık mesleğinin özü gereği daha demok-
raük. daha inandıncı olur.
PENCERE
ARADABIR
NAZİFE GÜNGÖR
Gazi Üni. BYYO Araştırma Görevlisi
Basın İhgürlüğünün
NeresiraJeytz?..24Temmuz 1908. Basın tarihimiz için önemli bir gün, bir
dönüm noktası. 12. maddesi ile basına sansürü yasakla-
yan Kanuni Esasi'nin 23Temmuz 1908'de yeniden yürür-
lüğe konmasının ertesi günü dönemin, yaşamını hala sür-
dürmekte olan dört gazetesi (Sabah, Ikdam, Tercüman-ı
Ahval, Saadet) basın tarihinde örneğine az rastlanır bir
dayanışma içerisine girerek istibdat döneminin ürünü
olan Sansür Kurulu'nun ortadan kalkmasını sağladılar.
Burada attını çizmemiz gereken nokta, baskıya karşı tepki
gösterilmesi ve özgürlüklerin elde edilmesi yolunda ilk gi-
rişimin, alışılanın tersine basın tarafından gerçekleştiril-
mesidtr. Oysa genelde özgürlükler siyasal iktidarlar tara-
fından verilir ya da alınır. Basın ise bunların yeterliliğini ya
da yetersizliğini dile getirmekle (ki o da her zaman değil)
yetinen pasif bir tutum sergiler. Oysa bu kez basın aktit bir
tavırla duruma el koydu.
Abdülhamit döneminin baskıcı ortamından kurtulan ba-
sında gözle görülür bir rahatlama dönemi başladı. Yalnız-
ca dört gazetenin yaşamda kalabildiği Babıali'ye bir anda
canlılık geldi. Gerek Istanbul'da gerekse Anadolu'da çok
sayıda gazete çıkmaya başladı Gerçekanlamda bir rahat-
lık ve serbestlik ortamı yaşanıyordu. Ancak bu uzun sür-
medi. Aradan beş yıl bile geçmeden denetim sürecinin
adım adım işlemeye başladığmı görüyoruz. 1909 tarihli
Matbuat Kanunu
1
nda 1913'te yapılan düzenlemeyle gaze-
te ve dergi kapatmayetkisiyeniden ortayaçıkıyor. Bundan
altı yıl sonra 1919'da sıkıyönetimin ilan edildiği yerlerde
sansür bütün şiddetiyle geri geliyor. 1925tekabul edilen
"Takrir-i Sükun Kanunu' ile de söz konusu baskı ve dene-
tim ortamı tam anlamıyla sertleştiritiyor. Bu baskı ortamı
1931 tarihli Matbuat Kanunu ile bir ölçüde rahatlatılıyor.
Ama yedi ytl sonra yasada yapılan değişikliklerle yeni bir
baskı ortamına giriliyor. 1950'de çıkarılan 5680 sayılı yase
ile yine bir rahatlama dönemi, ama yine aynı şekilde bu
yasa da değişik tarihlerde getirilen düzenlemelerle bir
baskı ve denetim yasası halıne dönüştürülüyor. 1961 Ana-
yasası ile birlikte kısmen de olsa bir rahatlama dönemi
yeniden başlıyor, Ve ardından 12 Eylül dönemi ileTürk ba-
sın yasasına yeni bir perde açılıyor. Ama bu, karanlık bir
sahneye açılan yeni bir perde. Anayasal sınırlamalar yet-
miyormuş gibi zaman zaman çıkarılan kararnamelerle de
bu kısıtlamalar ağına yeni yeni katkılar sağlanıyor. öyle ki
kararnameleri vb uygulamaları dışarda tutarak söylemek
gerekirseTürk basınını kısıtlamaya dönükyasa sayısı tam
152yi bulmuş durumda. 152. sırayı "Terörle Mücadele Ya-
sası" alıyor.
Gerçek anlamda bir özgürlük ortamından söz edebil-
mek, bunun sevincini yaşayabilmek bunalımın sözkonusu
olmadığı bir ortamınvarlığı ile olanaklıdır ancak. Oysa biz-
de özelliklede son birkaçyıldır üzerinde en çok konuşulan
konu basının içinde bulunduğu bunalım değil midir? Yasal
düzenlemelerle getirilen kısıttamalar ağı içinde zaten iste-
diği gibi hareket edemeyen basın bir yandan da çeşitii
ekonomik ve toplumsal kısıtlılıklar içerisinde bulunuyor.
Özellikle de 80 sonrasında basına egemen olmaya başla-
yanbasın dışı sermaye, basın sektörüne kapitalist pazarın
ticari kurallan doğrultusunda yön vermeye başladı.
Bir kamusal hizmet kurumu olması gereken basının, bu
amacı arka plana itilerek ticari kazanç ön plana geçti. Bu
bağlamda oluşan basın temellerinin etkisiyle, günümüz
basınının teksesli bir görünüm almaya başladığı kanısın-
dayım. Eh, parasal yönden zor durumda olan bir basından
dafazla bir şey bektememek gerekir. Kağıt vb basın girdi-
lerine gelen zamlar altında ezilmekte olan bir basın kamu-
sal sorumluluk anlayışını ne ölçüde yerine getirebilir ki...
Gerek yasal gerekse ekonomik anlamda bu baskı ve kı-
sıtlamalar sürecinin sonucu elbetteki bunalım olacaktır.
Sermaye Piyasası Kurulu
MENKUt KIYMETLERtN GERİ ALMA (REPO)
VEYA SATMA (TEtS REPO) TAAHHCöÜ İLE AL1M SATIM1
YETKİ BEUGESt
i Kurulu'nc* Tur* S*Kwr« 9«* ft.S
itıbartn "I*T*LU1 txy«cxl«rin G«rl AIM
desınde yr*U
u'ıun M'inci i X i \
KlfKl DM1SMK
t«k>n W İ U
• »»»ntmi
\ %'. '. *, '. %'. '. V ». *•. '.'.". '. \ "»*,'m'M *i» 'M %"»
r
» *« *« *. ". %*. ftj
TÜRK SAKURA BANK A.Ş.
Mertıez Şubesı BuyuKdete Cad 108 A Eseniepe Istanûol
Tel 275 M 30 274 36 28
Ijmıt Şuöesı AtatufH Cad No 40 Bnsar Han Kat i Pasapon tenw
Tel 89 38 40-8918 46
Sermaye Piyasası Kurulu
\UNklL knMEllF.RI'> t;tRl ALM\ ıRETflı
f\* \*T»IA lTl»s ».«» İAUHK.DV. İLE ALIM SAT1M1
vrtvı sem^ı
(jjj) OYAK MENKUL DEĞERLER A.Ş.
"Önce Güven"
GENEL MÜDÜRLÜK : TEL : (1) 230 77 75
ANKARA ŞUBESİ : TEL : (4) 425 85 20
İZMİR ŞUBESİ : TEL : (51) 21 47 33
KAMAN ASLIYE HUKUK HÂKİMLİGİ'NDEN
DosyaNo: 1991/89 Karar No: 1992/345
Kaman Bagbaşı köyü 106 hanede nüfusakayıtlı ldris kızı 1960 do-
gunüu davacı Gültekin Keskia tarafından İsmail Ofelu 1957 doğurn-
lu davalı Bayram Keskin aleyhine açılmış bulunan boşanma davasırun
netıcesınde taıaflar MK'mn 134. maddesi uyarınca boşanmış olup
davalıtun adresi bilinmediji ve tebligat yapılamadığından davalının
ilaa tarihinden iıibaren 15 gün içerisinde yukarıda esas numarası ya-
alı dosyaya temyiz etmek üîere müracaat etmesi, etmedıği takdirde
karann kesinleşeceği ilanen tebüğ olunur.
Beslktas'ın m t r k e z l n d e
MOONLIGHT
CİLT VE ESTETİK MERKEZİ
Cilt uzmanı MUriivvet BUyükdıırnan Ozellikle sivUceli ve tttm
cilt sorunlannıza
KEStN Cft^tJM
• ZAYIFUıVMA.
Derin ı&ı yoluyia jîmnastîk muaj
• BAKIM
ManîkUr. pvtlikUr. a^da. epilssyon
• flt!XF.I.I.tK
Ozet ve gUntuk makyaj
vc S-13 y»^ grubuna BALE
Pez«ne»i-Cuın*ncı<i: 9.3O-2O.fX> araaı
Pazan 12 <¥>-2O (X) »r»ıı
Mra*-. Bwb«rj« Bulvan GOr^ Ap. 41(A Kat: 2 Dalra 2 Bealktaş
Astropen
*« Burç
Karikatürleri
Sergisi
15-30 Ekim 1992
GazanferAğa Medresesi
Ataturk Bulvan
Kovacılar Sok. 12 Fatıh
IstanDul Buyukşehır Beledıyesı
Kuttur Işlerı Daıte Başkanlığı
İstanbul Buyukşehır Seledıyesi
Karıkatür ve Mizati Müıesi
HİZMET DANIŞMANLIĞI
&
PROFESYONEL APARTMAN YÖNETİCİLİĞt
SevgiliIstanbulzadeler!
tan-türk danışmanhk
Rumelı Cad. Bereket Ap.55114 Osmanbey/tST.
Tel; 24150 42 Fax: 266 46 34
SAHİBtNDEN
Yakacık'ta 110 m
1
daire satüıktır.
Tel: 342 07 46
pZELBOKA
Sl Kİ ( l k l RSl
93.DÖNEM
KAYITLARIDEV AM
EDtYOR
Hafta sonu - Hafta ıçı ye akşam
kurslandevamediyor.
Dershdne-.
ÜSKÜDAR: 34367 82 - 310
9286
KOZYATAĞl: 36247 33
TARABYA: 2620818
Noı: Tarabyaşubemızde 1. dönem
kayıtlanmızbaşlamışıır.
SATILIK CARAVAN
Yabancıya TABBERT
marka Caravan 2000 DM
Tel: 580 88 58 (Akşam)
Ehüyetimi kaybettim.
Hükümsindür.
ALİ ÖZMEN
28.B.199Z/8.10.1992
Senin için yazdığım şiirleri,
kaldırıpatacağım
detterlerimden.Yenilerini
yazacağım;yepyenılerinı,
-bıliyorum.
Kurtuluşyoksevdandan,
Superim...
Aranıyop..
Gazetelere bakıyorum, televizyonları izliyorum, muha-
letete rastlayamıyorum; kent meydanları bomboş, cadde-
ler tenha, kalemler güdük, sözler pörsük, demeçler içerik-
siz. kişilikler silik, ne aklın üretimine dayanan doğru
dürüst eleştiri, ne coşkunun türetimini sağlayacak bir laf
ağızlardançıkabiliyor!.. Kesilmişsütü ateşte nekadarkay-
natırsan kaynat, kabarır mı?..
Bilmem ki ne yapsak? "Aranıyor" başlığı altında kaytp
ilanları mı versek:
"Muhalefet bir süreden beci ortaiıkta görünmüyor; bi-
lenlerin, görenlerin, Aliah nzası için aşağıdaki adrese bil-
dirmeleri rica olunur..."
Oysa eskiden ne muhalefetler vardı; sahur davulu gibi
gümbür gümbür ortalığı birbirine katar, uykunun yedi kat
derinliğinde yatan aymazı bile yatağında sıçratırdı.
Ne oldu muhalefete?..
•
Kimsede kusur aramayalım, halk muhalefetin yelkenini
şişirmezse, muhalefet ne yapsın?.. Meydanlar dalgalan-
mazsa. coşkunun rüzgârı nasıl esecek? Serbest pazar
ekonomisinde umut ticareti kâr getirmiyorsa, siyasal par-
tiler nasıl palazlanacak?..
Oysa eskiden ne güzeldi!..
Bir "46 Ruhu" vardı...
Neydi"46Ruhu"?...
Politikacı eline sigara paketini alıp kürsüye çıkıyordu.
Meydan silrne kasketli köylü kalabalığı ya da fötrlü şehir
halkıyladolmuş... Bir kibritçaksan parlayacak... Politikacı
sigara paketini gösteriyordu:
- Bunu görüyor musunuz?...
- Görüyoruz...
- Şimdi 100 kuruşa aldığınız bu sigarayı biz iktidara ge-
çince 25 kuruşa içeceksiniz...
-Yaşa, varol!...
Halkinanıyordu...
"27 yıllık CHP iktidannda, jandarma dayağı ve tahsildar
zu/mü"nden inlemiş halk "46 Ruhu"na sarılmıştı. Kim ge-
leceği görebilirdi? "46 Ruhu "ndan 40yıl sonra bile zulmün
örgütlenip Türkiye'yi dünyaya "işkenceler ülkesi" diye ta-
nıtacağını o yıllarda kim kestirebilirdi?
•
Umiittar ve hayaller...
Umutlarla hayallerin birbirine dolanıp sarmallaştığı
meydanlar, rüzgârlanan, deniz gibi dalgalanan kalabalık-
lar... Demokratik sol; halkın çepeçevre kuşattığı kürsüde,
umudun Türkiye'deki elçisi gibi konuşuyordu:
"- Toprak işieyenin, su kullananın..."
Halk hop oturup, hop kalkıyor, umudunu dağlara taşlara
yazıyordu..
Kim öngörebilirdi ki umut iktidara geçtiğinde ülkede
akaryakıt yoklara karışacak; traktörler, otobüsler, kam-
yonlar benzin istasyonlarında öfke denen canavarın uzun
kuyruğu gibi sıralanacaklar... Kim bilebilirdi ki askeri fa-
şizm toplumun tepesine çökecek, solun kökünü buldozer-
le temizlemeye kalkışacak...
Halkın belleği, zaman denilen öğretmenin rahlesine diz
çökmüş, anı defterine yaşadıklarını yazıyordu.
Ancak anılannî yazarken, halk, iki sözcüğü artık çok az
kullanıyordu:
Birincisi umut...
tkincisi ruh...
Yine de umutları fiştekleyen ya da ateşlemeye çalışan
politikacılar eksik olmuyordu. Evet, hiç olmazsa bir süre
için solun icabına bakılmış, sosyalizmin defteri dürülmüş-
tü; ama, başka bir yoldan cıkış yok muydu?
"Köşe dönücüler "türedi...
"fş bitiriciler" üredi...
Diyorlardı ki.
- Açarsın kapılan, kurarsın serbestpazan, her sorun çö-
zülür, halk mutlu olur...
Olur muolurdu...
Son on yılda köşe dönücüler ve iş bitiriciler, halkın ense-
stnde boza pişirdiler, enflasyon canavannın sırtına binip
Kat dağında saraylar kurdular, yine de sıfıra sıfır elde var
sıfır Halkın belleğine her siyasal 'gelgit'in sonunda yazı-
lan sözcükler değişmiyordu:
- Olmuyor, olmuyor, olmuyor...
•
Yolun sonunda nereye vardık?
"Muhalefetsiz Türkiye "ye mi?
Sağın bir kanadı iktidarda...
Vesolla birlikte...
Sol, hem muhaletette hem iktidarda, sağ, hem iktidarda,
hem muhaletette'... Halk görüntüye bakıyor; bugünkü gö-
rüntüyü tersine çevirse ne olacak? ANAP-CHP ya da
ANAP-OSP iktidara geçse ne değişecek?..
HaHocaAli..
Ha Ali Hoca..
Muhalefetin muhalifliği ağzından dökülen tevatür... Oişe
dokunur hiçbir şey yok!.. Basın dedikodu ve pornoyla gar-
garayapıyor. MuhalefetsizTürkiye daha bir süre gündem-
dedir. Aylıkenflasyonyüzde6yayükseldidekimseyerin-
den kıpırdadı mı? Geçti o günler... Kürsüye elinde sigara
paketiyle çıkan politikacı "maz/'de kaldı...
Geçmişemaz/..
Yenmişekuzu..
Günümüz Türkiye'sinde halk, geçmişin deneyimleriyle
politikaya dışarıdan bakıyor. Ancak katıhmcı demokrasi-
nin gerçekleşmesiyle bu yabancılığa son verilebilir...
İLAN
AYDIN BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN
AYDIN BELEDİYE SARAYI
VE ÇEVRE DÜZENLEMESİ
Aydm Belediye Sarayı ve çevre düzenlemesi mimari proje yanş-
tnası sonuçlanmış olup;
Yarışma sonuçlan aşağıda beUrtilmiştir.
ilgililere duyurulur.
l.ÖDÜL BanşlNCESl) Mimar/MSÜ
2. ÖDÜL Cem AÇIKKOL Mimar/ADMMA-ODTÜ
3. ÖDÜL Özcan UYGUR Mimar/ODTÜ
Senvra UYGUR Mimaı/ODTÜ
4. ÖDÜL Mehtnet Şener ALTANMimar/GÜMMF
5. ÖDÜL
Mimar/GÜMMF
Mimar/GÜMMF
Mimar/ADMMA
Mimar/ADMMA
Mimar/lTü
Mimar/tTÜ
Mimar/AZMMÖYO-ODTÜ
Mimar/AZMMÖYO-ODTÜ
Meryem KOZAN
Yasemin CANSU
Ercan ÇOBAN
Melih BATURALP
1. MANSİYON Erdo|an ELMAS
Zafer GÜLÇÜ
2. MANSİYON Affan YATMAN
Nesrin YATMAN
3. MANSİYON Ümil ANAMURLUOĞLUMimar/GÜMMP
Hayri ANAMURLUOĞlJUMimar/GÜMMF-ODTt
B.Haldun ERDOĞAN Mimat/ADMMA
tsmaU ERDOĞMUŞ Mimar/GÜMFF
Umur ERKMAN
Adnan TtTİZ
Aydm GÜVEN
S.Engin ERKAYA
Gültekin BAYTEKlN
SATINALMA Neşe İTEZ
Aytek İTEZ
Mesut ÖZKAN
SAT1NALMA Çiçek ÖZMERT
Ebubekir ÖZMERT
N.Çiçek ULUĞ
M.Murat ÜLUĞ
SATINALMA
SATINALMA
SATINALMA
Mimar/ACHENTÜ
Mimar/İTÜ
Mimar/İTÜ
Mimar/GÜMMF
Mimar/lTÜ
Mimar/ADMMA
Mimar/ADMMA
Mimaı/GÜMMF
Mimar/ODTÜ
Mimar/ODTÜ
Mimar/ADMMA-OD
Mimar/ADMMA-OD
Basm: 39512