28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EKİM1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Aai işçi avı •ŞANLIURFA (Cunrturiyet)- Şanlıurfa Belediyesi, istihdam fazlası yüzünden giderek ağırlaşan ekonomik bunalımdan kurtulmak amacıyla yeni yöntemler uygulamayı kararlaşürdı. Belediye.resmen çalışıyor gözüküp de hiç iş yapmayan kişileri saptayarak işten çıkartmak üzere btr komisyon oluşturdu. Tapımda fcbirtiği •ANKARA(ANKA)- Tûrkiye ile Almanya arasında tanm alanında işbirliane gidileoek. Dışişleri Bakanlığı, Almanya'nın işbirliği çağnsına bir buçuk yıllık bir gecikmeyle yanıt verdi ve.Bakanlar Kurulu'nda "İlericiçiftçi çalışma grublannın kurulmasının teşviki" konulu anlaşmayı onayladı. "Teslimi geciktjrin" •GİRESUN (Cumhuriyet)- Fıskobirlık Genel Müdürü Sedat Tarhan, üreücüerden fındık leslım etmek için acele etmemelerini istedi. Tarhan "Üreüciler ürünlerini ne kadar geç getirirlerse o kadar fazla kazanmış olurlar" dedi. Denizli'ye tıibe kredi • DENİZLt (Cumhuiyet)- Kadastro çahşmalannda püot bölge secılen Denizli'ye, ttalyan hükümeünce 12 milyon dolarlık hibe kredi verilecek. Denızli Belediyesi'nce kullanılacak karşüıksız kredi ile otomasyona geçilmesi ve kadastro çalışmalanna hız verilmesi öngörüldü. TZDK suskun • ADANA (CunAuriyet)- Tanm ve Köyişleri Bakanhğı'na bağlı Tûrkiye Zirai Donatım Kurumu'nda 100 günden bu yana hiçbir malın üretimi yapılamıyor. İşçi ve memurlara banka kredisi slınarak ücret ve maaş ödenebıldiö belirtildi. Yüksek Planlama Kurulu toplantılarına dün de devam edildi Demirel 'megaprojeler' istedi • Başbakan Süleyman Demirel YPK'nın dünkü toplantısmda ekonomi teknisyenlerine, "Oturun, büyük projeler haarlayın, kendinizi sınırlamayın" talimatını verdi. Bayındırlık ve Iskân Bakanı Onur Kumbaracıbaşı ise bütçe taslağını "Sonunda bütçe, faiz bütçesi haline geldi" diye yorumladı • YPK toplantısının dün öğleden sonraki bölü- münde Toplu Konut İdaresi ele alındı. Demirerin, idarenin seçtiği önceliklerin "çok iyi" olduğunu söy- lemesi TKİ yöneticilerinin yüzünü güldürdü. ANKARA (Cıunhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Süleyman Demirel bürokratlardan "mega projeler" istedi. Demirel, 1993 mali yılı bütçesi ve programı hazırlıklannı sürdüren ekono- mi teknisyenlerine " Oturun. büyük projeler hazırlayın, ken- dinizi sınırlamayın" talimatını verdi. Bayındırlık ve İskân Ba- kanı Onur Kumbaracıbaşı büt- çe taslağını, "Sonunda bütçe, faiz bütçesi haline geldi' diye yorumladı. Bürokratiara çağrı 1993 bütçesi ve yatınm progra- mının ele alındığı Yüksek Planla- ma Kurulu toplantılanna dün de devam edildi. Başbakan Süley- man Demirel başkanlığında ya- pılan toplantıda bürokratlar konulanvla ilgili bilgiler sunmayı sürdürdüler. Demirel, bürokrat- lara çağn yaparak, Türkiye'nin ıhtiyaç duy'duğu alanlarda, ken- dilerini sınırlamadan düşünmele- rinı ve büyük projeler üreımeleri- ni istedi. Demirel. dış kaynaklı kredüerden yeterince yararlanda- madığına ve pahalı kredi kulla- mldığına dikkat çekti. Dünya Bankası. İslam Bankası, Avrupa İskân Fonu gibi kuruluşlardan yeterince yararlanılamadığını be- lirten Başbakan, Dünya Bankası nezdinde 3.8 milyar dolar kredi kullanılabileceğinı. ama proje gö- türülmediği için bu kaynağın kul- lanılamadığını belirtti. Dünya Bankasfndan kredi Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller. Dünya Bankası ile ilgili temaslan hak- kında bilgi verdi. Çiller, "Dünya Bankasryla konuştuk. Onlar kredi vermek için hazır. Yeter ki biz proje haarlayalım" dedi. Bayındırlık ve İskân Bakanı Onur Kumbaracıbaşı da bütçe- deki ıç ve dış borç, faiz yüküne dikkat çekerek "Sonunda bütçe. faiz bütçesi haline geldi" dedi. Kumbaracıbaşı teknisyenlere "Bu bütçe nasıl bir bütçe haline getirilir" diye sordu. Otoyol ağı Toplantıda aynca, karayolla- nnın yapımıyla ilgili bilgiler veril- d l 450 kilometrelik bir otoyol ağının I993'te tamamlanmış ola- çağını belirten yetkililer Ankara - İstanbul karayolunun da Bolu Dağı geçişi dışında çift yönlü ola- rak bu yüın sonunda hizmete gj- receğini ifade ettiler. Toplantının dün öğleden son- raki bölümünde Toplu Konut İdaresi ele alındı. TKİ Başkam Yığit Gülöksüz ve diğer TKİ yö- neticilerinin yaptıklan sunuş so- nunda Demifei. idarenin seçtiği önceliklenn "çok iyi" olduğunu söyledi. Demirel. TKÎ'nin Toplu Konut Fonunu iyi kullandığını kaydetti. Hangi fonlann bütçeye dahil edileceği konusunun henüz açık- lık kazanmadıgı bir sırada, De- mirerin bu ifadeleri TKİ yöneti- cilerinin yüzünü güldürdü. Kredi Yurtlar Kurumu'nun yatınm programmı ele alan YPK. kurumun teklif ettiği 42 projesine olumlu yaklaştı. Başbakan Demirel başkanlı- ğındaki YPKda 1993 mali yılı bütçesine fon gelirlerinin 30 tril- yon lirası ilave edilecek. Karar, bugün toplanacak Bakanlar Kurulu'nda kesinlik kazana- cak. Anadolu Ajansı'nın haberine göre, toplanüda 1993 yılı için hedef alınan yüzde 5'lik büyü- me hızına göre, GSMHnin 1 katrilyon 227 trilyon lira olarak hedeflendiği belirtildi. Kamu sendikalanndan hükümete çağn 'TBMM'den onay istiyomz' UFUKTEKÎN ADANA - Çeşitli işkollannda memurlar tarafından kurulan ka- mu sendikalan. Uluslararası Ça- lışma Örgütü ILO'nun sözleşme- lerinin Türk parlamentosunda da onaylanması amaayla platform oluşturdutar. Kamu sendikalan- na üye olan memurlara uygula- nan sürgün baskısının derhaJ son bulmasıru ve İçişleri Bakanhğı ge- nelgesmin de kaldınlmasını iste- yen "Kamu Çahşanlan Sendika- lan Platformu". TBMM üyesi 450 milletvekiline "Çağdaş ınsan örgütlü ınsandır" yazıh mektup- largönderdi. Türkiye genelinde Eğit-Sen, Tüm Bel-Sen. Tüm Sağlık-Sen, Tanm-Sen, Tüm Maliye-Sen, Tüm Haber-Sen, Tüm Ray-Sen, Tüm Enerji-Sen, Tüm Hava-Sen, Maden-Sen, Tüm Sosyal-Sen, Or-Kam-Sen, Tüm Yargı-Sen. Dem-Sen ve Eğitım-İş adıyla ku- ruhıp örgütlenmeye çahşan me- mur sendikalan, Âdana özelinde 8 sendikayla bir platform oluştur- dular. İşkollannda 20'den fazla kamu sendikası kurulduğunu ve üye sa- yıarun da 250 bini aşuğını bildiren sendikalar platformunun temsil- cileri 1,5 müyondan fazla kamu çahşaru ve aiİesinin seçim meyda- nında verilen sözlerin ve vaatlerin takipaa olduğunu vurguladılar. Kamu Çahşanlan Sendikalan Platformu'na üye memurlar. TBMM'deki 450 miUetvekiline mektup göndererek ILO sözleş- melerinin imzaknması konusun- da destek istedi. Mektuplarda özetle "Ne anayasada ve ne de di- ğer yasalarda kamu çalışanlannın sendika kurmalanna engel hü- kümler vardır" diyen platformun temsilcileri, siyasi partıler ile men- sup milktvekillerinin atacağı adımlann da 1,5 milyon memur ve ailesi tarafından da izlcndığine dikkat çeküler. İşsizJik zenginiyizİZMİR (ANKA)- Türkiye dünyadaki her türlü işsizlikten nasi'bini alıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi İk- tisadi ve İdari Bilimler Fakülte- si İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koray Başol ile aynı bölümden araştırma gö- revlisi Faysal Gökalp. "Tür- kiye'de ve Avrupa Topluluğu'- nd'a istihdam sorununa bir yaklaşım" konulu ortak araş- tumalannda "Türkiye'de vasıf- sız işgücü fazlası çok. üretken işler ise azdır. Yoksulluğun or- tadan kalkması ve gelir dağılı- mındaki adaletsizliğin gideril- mesi için çözüm. eğitim düzeyi- ni yükseltmektir" denildı Hangi mecra, hedef kitleniz- le çakışan bir kitleyi seçip, seslenmeye fırsat verir? Reklamda, doğrudan hedef kitlenize seslenen medyayı bulma ve seçmenin yolu ba- sından geçer. Reklarnınızın etkisini katlamak için basının kırkgücü var. DÜNYA EKONOMÎSÎNE B AKIŞ ERGİN YILDIZOĞLU Ekonomide belirsizlik döııeıııiKrizden, nasıl ve ne zaman çıkılabilir? Yaklaşık ıki yıl önce ABD ve İngiltere'de başlayan durgun- luk, tüm merkezekonomilerini etkisi altına almış durumda. Durgunluğun genelleşmesine paralel olarak, bir öncekine göre. özgünlüğünün boyutlan da yavaş yavaş (belki de geçen bir aylık döneme bakıp. "bü- yük sarsıntılarla" demek daha doğru olur) su yüzüne çıkıyor. Durumun bu özgünlüğüne karşılık, merkez ekonomilerin- de. bir taraftan var olan lider- likler hızla zayıflıyor; diğer ta- raftan da geleceğe yönelik eko- nomi politikalann'da bir belir- sizlik hâkim. Bu ise yaşanan ekonomik krizden nasıl ve ne zaman çıkılabilineceğı konu- sunda ciddi kuşkular yaratı- yor. Globalleşme döneminin belirgin özelliği Dünya ekonomisindeki bu- günkü durgunluğu öncekiler- den ayıran en önemli politik özellik. bunun SSCB ve Doğu Bloku'nun çökmesi ile ileri ka- pitalist ülkeleri birlikte dav ran- maya zorlayan etkenın orta- dan kalkması ile çakışması. En önemli ekonomik özellik ise 1980'ler boyunca dünya para, Mitlerand- Desteğini kaybelU A Bush - Gidici gayrimenkul ve mal pazar- lannda ve bunlara paralel ola- rak. uluslararası şirketlerin/ bankalann faaliyet alanlann- da hızlanarak gelişen bir glo- balleşme. Dünya ekonomisin- de zaten sürmekte olan global- leşme eğilimi, 1980'lerde hızla gelişen haberleşme teknolojisi, icat edilen yeni mali araçlar ve belli başlı ekonomilerde men- kul kıymetler ve döviz piyasa- lannda kontrollerin kaldın- lması ile zincirlerinden boşaldı. Bu. bir taraûan sistemin işleyi- şini daha verimli bir hale getir- di, diğer taraftan da istik- rarsızlıklann ve sarsıntılann çok daha hızla yaygınlaş- masının koşullannı oluşturdu. 1987de belli başlı piyasalarda bir günde hızla genelleşen bor- sa krizi bunun ilk ciddi haber- cisiydi. Son bir aydır dünya döviz piyasalannda yaşanan- lar ise en yeni ve şiddetli örneği oldu. Globalleşmenin sınırlannın sadece para ve rnenkul kıymet- ler piyasalan ile sınırlı kal- madığı anlaşılıyor. Likidite spektrumunun bir ucunda para ve kıymelli kağıtlar varsa, herhalde öbür ucunda da gayrimenkuller (ev, ofıs. fabri- ka binalan ve arsalar) vardır. Dolayısıyla, ölçü likidite olur- sa, globalleşmenin en az bun- lann pazannı etkilemesi bekle- nebilir. Halbuki durum hiç de böyle değil. Gayrimenkul pi- yasalannda her ülkede tek tek ve değişik zamanlara gözlenen devrevi dalgalanmalann bu se- fer ekonomik durgunluğun ge- nelleşmesine paralel olarak. rx!li başlı merkezlerde eşza- manlı bir hale geldıği anlaşılı- yor. Amerika, Japonya ve İngiltere ve İsviçre"den sonra gayrimenkul fiyatlannın. Fran- sa'da da hızlı bir şekilde düşme- vc başladığı gözleniyor. İspan- va ve îtalya'da da fıyatlarda aşağı doğru bir gelişmenin baş- ladığı bildiriliyor. Bugüne ka- dar tek etkilenmemiş gibi gözü- ken Almanya'da da birleşme- den sonra durumun giderek de- ğiştiği söyleniyor. Uluslara- rası gayrimenkul piyasalannın önemli isimlerinden Jones Lang Vv'ootten Şirketi"nin de- ğer biçme müdürlerinden Je- remy Waters "Avustralya'dan Fransa'ya kadar bütün ortak- lanmdan aynı hikayeyi dinliyo- rum. Bu seferki çöküş, önceki- lerden farklı. Dünya çapında bir durgunlukla çaİcıştı ve ona tabi olarak gelişiyor" diyerek durumu özetliyor. Dünya ekonomisi lokomotifsiz trene benzer Globalleşmenin, kaynakla- rın kullanılışında daha etkin ve verimli bir ortam yarattığı bir gerçek. Ama globalleşme, istik- rarsızlıklann daha hızlı yayı- lmasına yol açtığı ve belli başlı ekonomilerde durgunluğun eş- zamanh hale geîmesini hızlandırdığı için. durgunluğun aşılmasını geciktinyor. Belli başlı ekonomilerin hep- sinin eşzamanlı olarak. ekono- mik bir daralma yaşamakta (Bakınız geçen haftaki "Dünya Ekonomisine Bakış") olması dünya ekonomisini ıçinde bu- luuduğu durumdan çekip çıka- racak bir lokomotif ekonomi- nin yokluğu anlamına geliyor. Bugün, zayıf ekonomileri. ör- neğin İkinci Dünya Savaşı'n- dan sonra ABD'nin Japonya ve Avrupa'yı ve sanayileşmekte olan ülkelerin bazılannı etki- lediği gibi. kredi vermek. mal- lanna talep oluşturmak, vb. yollarla peşinden sürükleyecek, genişlemekte olan bir ekonomi yok. Bu koşuUarda merkez ülke- leri arasında ekonomik işbirliği ve politikalarda eşgüdüm ihti- yacı öne çıkıyor. Görünüşte, li- derler de bunun için uğraşıyor- lar. Ama bir taraftan ekonomik kriz uluslararası rekabeti şid- detlendiriyor, diğer taraftan bu şiddetlenen rekabetin ve çeşitli ekonomilerin özgün ihtiyaç- lannın farklılaşmasından do- layı işbirliği ve eşgüdüm ku- rumlan teker teker çatırdıyor (ERM. M aastrich. Av rupa Bir- liği. GATT vb). Üstelîk bugüne kadar işbirliği ve eşgüdüm faa- livetlerinı yiirüten. politikalan ve stilleri yakından bilinen belli başlı lidcrler. bir bir yerlerini kaybetmek tehlikesi ile karşı karşıyalar. "Merkez ülkeleri lidersiz mi kalıyor?" A BD secimlerinde bir sürpriz olmazsa Bush'un gitmesine ke- sin gözüvle bakılıyor. Fransa'da Mitterrand 76 ya- şında, prostat kanseri ve partisi Sosyalist Parti. toplumsal des- teğinin çoğunu kaybetmiş du- rumda. Kohl, Almanya'run birleş- mesinden sonra elde ettiği pres- tiji birleşmenin sosyal sonuç- lanndan ve verdiği sözkri tut- manıış olmaktan dolayı kısa zamanda kaybetti. Kohl'ün ikinci gözbebeği Avrupa Birliği idi. Bu da tehlikeye girince, artık politik olarak iyice yorul- muş ve zayıflamış gözüküyor. İngiltere'de John Major'ın hızla bozulan ekonomi ve para krizi sırasında faizleri bir günde 15 puan çıkanp sonra indir- mek, asla devalüasyon yok der- ken devalüasyon yapmak gibi tutumlanndan dolayı geleceği kararmış vaziyette. Japonya'da ise her gün bir mali skandal birpolitikacıyı gö- türüyor ve lıderliğini paralize ediyor. Liderliklerin zayıfladığı yerlerde genel kabul gören eko- nomik politikalann sürekliliğı belirsizliğin getireceği sorunlan azaltabilir. Halbuki merkez ül- kelerinde 1980'lerden beri uy- gulanan politikalara ışık tutan genel anlayış bugün şıddetle sorgulanıyor. Monetarist dogmatizm ve depresyon tehlikesi 1979'da durgunluk yüksek bir enflasyonla birlikte gelmişti. Üzerinde anlaşılan temel hedef, enflasyonun düşürülmesi ve araç da ekonomik liberalizm ve monetarizm olarak şekillendi: Kohl • Prestijiüi luybetti Thatcherizm ve Reganomi. Para ve faiz politikası her şeye egemen oldu ve mali poütika sadece daha düşük vergilendir- me söz konusu olduğunda akla geldi. Bugün koşullar çok deği- şik. Enflasyon yıllardır düşük, serbest piyasa ekonomisi tüm istimi ile, hatta geçmişte bunu savunanlan pişman edecek bir şiddetle çahşıyor. Fakat merkez ekonomilerindeki hükümetler hala geçmiş dönemin hükümet- leri. Bugün, yeni koşullara ce- vap vermek için, politik ve ideo- lojik olarak teçhiz edilmiş değil- ler. Bu yüzden. belki Fransa ha- riç. hala esas olarak faiz ve para politikalan ile durumu idare etmeye çahşıyorlar. Enflasyon korkusu ise hala etkin olduğu için de mali politika alternatif- leri antipati ile karşılanıyor. 1980'lerin ekonomi politika- lannın artık geçersiz olduğu her gün biraz daha açığa çıkıyor, ama yerine ne konacağj konu- sunda henüz bir anlayış birliği yok. Bu arada monetarist dogma- tizm, durgunluğun en derin ye- rinde İngiltere'de kamu harca- malannı kısmak çılgınlığına yol açıyor. Bundesbank, tüm dün- ya ekonomisini yüksek faiz po- litikasına kurban etmekte ısrar ediyor. Bu koşuUarda yüksek faizlerde ısrar etmek ve para politikalanru mali politikalarla tamamlamakta gecikmek, dur- gunluğu hızla bır depresyona doğru itiyor. İLAN ÜSKÜDAR 1. SULH HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN 1991/778 Şerife Orhan: Üsküdar Ahmet Çelebi Mah. H: 261 Muteveffa Şadiye Orhan . tarafından Bakırköy 1. No- terüği'nin 25.12.1985 tarih 77802 sayılı tanzim edilen va- siyetnamesi ile tüm mirasıru Darüşşafaka Cemiyeti'ne va- siyet ettiği anlaşılmakla va- siyetnameye karşı diyecekle- rinizi bildirmeniz, vasiyetna- meye itiraz ettiğiniz takdirde 1 ay içerisinde dava açmanız, açtığınıza dair mahkememi- ze bilgi verilmesi hususunda davetiye yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 5.10.1992 Basın: 11222 YARATICIPROFESYONELLER A r t D ı ı e c t o r Y o z o r H o l k l a l l ı ş k i l e r U z m a n ı Y ö n e t i c ı S e k r e t e r i S a n t r a l E l e m a n R a n d e v u i ç i n . t e l e f o n 2 8 8 0 0 8 5 SATILIK FOTOGRAF MAKİNASI — Nikon F3 Body — Nikon 35-105 (3.5) zoom objektif — Nikon SB-17 Flaş — Az kullanılmış - çok temiz — 10 milyon lira-512 05 05 (438) P.A.R AJANS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle