28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM1992PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Araştırma Komîsyonlan Görev veYetkileri Meclis araştırması TBMM'ye, kanun yapma ya da hükümeti denetleme görevlerinde yardımcı olacak bir "bilgilendirilme" aracıdır. Yukanda da belirtildiği üzere Meclis araştırmasına başka bir işlev verilemeyeceği gibi bu işlevle de yetinilmek zorundadır. Dr.AKMANAKYUREK Hâkim Meclis araştırma komisyonlan, anayasamı- zın 98/3. maddesinde düzenlenmiş olup, TBM Meclisi'nce "Belli bir konuda bilgi edin- mek için yapılan incelemeden ibarettir'" daya- nağını anayasadan alan Meclis araştırma İco- misyonlannın oluşturulması, oluşturulurken uyulması gereken kurallar, yetki ve görevleri ise5 Mart I973 tarihli TBMM İçTüzüğü'nün 102 ve 103. maddelerinde dûzenlenmiştir. Iç tüzüğün I03. maddesine göre 'Meclis araştırmasının yürütülmesi görevi, genel hü- kümlere göre seçilecek bir özel komisyona ve- rilir. Bu komisyonun üye adedi. çalişma süresi ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışabile- ceği hususu Meclis Başkanının teklifı ile Ge- nel Kurul'ca tespit edilir." Meclis araştırmalan ile elde edilmek isteni- len sonuç, belli bir konuda bilgi edinmekten ibarettir. Meclis bu bilgilere iki amaçtan ötürü gereksinim duyabilir. Bunlardan birincisi, ile- ride çıkanlması düşünülen bir kanun için ge- rekli bilgileri toplamak, ikincisi hükümeti et- kin bir şekilde denetleyebilmek için onun faa- liyetlen hakkınua doğrudan doğruya bilgi edinmektir (1). Öğretide bunlardan birincisi- ne yasama, ikindsine ise siyasal araştırma adı verilmektedir. Görev ve yetkileri Hangi amaçla olursa olsun Meclis araştır- ması belli bir konuda bilgi edinmek için yapı- lan incelemeden ibarettir. Başka bir deyişle Meclis araştırmasına başka bir işlev verile- mez. Bu amaç için kurulacak komisyon her- hangi bir konu için bilgi toplamakla yetine- cektir. Daha doğrusu yetinmek zorundadır (2). Yasama organı, sadece kanun yapma, hü- kümeti denetleme gibi yetkisi içindeki husus- larda araştırma yapabileceğinden, bunlann dışında kalan bir konuda, Meclisin yetkileri aşılarak Meclis araştırması istenemez. Örne- ğin, bir kimsenin suçlu olup olmadığının sap- tanmasını amaçlayan bir Meclis araştırması istenemez. Çünkü Başbakan ve Bakanlann Yüce Divana sevk edilmelerine ilişkin olan Meclis soruşturması dışında, bu konu. yasa- ma organının yetkileri arasında değildir. Bu nedenle, araştırma ile herhangi bir kişinin suç- landınlıp adalete teslim edilmesi söz konusu olamaz. Bu ancak Meclis soruşturması ile mümkündür (3). Aynca araştırma komisyonunun görevine giren konularda belli kişiler kamuoyuna suçlu olarak sunulamaz. Komisyonun yetkilerini aşarak belli kişileri suçlayıp, suçlu olarak ka- muoyuna acıklaması, yetki gasbı oluştura- caktır. Devlet sırlan ile ticari sırlar da, Meclis araş- tırması kapsamının dışında kalmaktadır. Meclis İçTüzüğü'nün 1O3'3. maddesine gö- re "Meclis araştırma komisyonu. bakanlık- larla genel ve katma bütçeli daifelerden, ma- hallı idarelerden,muhtarlıklardan. üniversite- lerden, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'n- dan, Kamu İktisadi Teşebbüslerinden, özel kanun ile ya da özel kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulmuş banka ve kuruluşlar- dan, kamu kurumu niteliğindeki meslek ru- luşlanndan ve kamu yaranna çalışan dernek- lerden bilgi istemek ve buralarda inceleme yapmak. ilgililerini çağınp bilgi almak yetkisi- ne sahiptir." Maddeden de açıkça anlaşıldıgı üzere, ko- misyonun görevi ve yetkisi "bilgi istemek.. in- celeme yapmak, ilgililerini çağınp bilgi al- maktır." Bu yetkisi iç tüzükte açıkça belirtil- diğinden, bunu aşarak bir Cumhuriyet Savcısı gibi hazırlık soruşturması yaparak Meclise sunacağı iddianame ya da fezleke haline dö- nüştüremez. Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da araştırma komisyonunun, komisyon halinde çalışma zorunluluğudur. Komisyo- nun herhangi bir üyesi veya başkanı diğer üyelerden habersiz olarak ilgili kuruluşlardan bilgi istemeyeceği gibi inceleme de yapamaz. Meclis araştırma komisyonunun komisyon olarak çalışması gerekmektedir. Başkan veya üyeler. ancak komisyonun görev vermesi ha- linde belli bir konuda tek başlanna araştırma yapıp, sonucunu komisvona aktarabilirler. Komisyona gelen tüm evraklar ve dosyalar komisyon huzurunda bir tutanakla açılır ve hazır üyelerin hep^i bundan bilgilendirilir. Komisyon gerekli gördüğü takdirde; ko- nuyla ilgili olan "ilgilileri çağınp bilgi almak yetkisıne sahiptir." Çağınlacak kişiler her şev - den önce bilgisine başvurulan kişilerdir. Bun- lar sadece bilgi almak amacıyla çağınlabilir. Bunlann komisyonun alacağı bir karar ile ça- ğjnlmalan mümkündür. Komisyon karar al- madan bu kişilerin çağınlıp, dinlenmeleri mümkün değildir. Başkan va da üyelerden bi- ri tek başına ilgilileri kendiliğinden çağınp dinleyemez. Çağırılan ilgililere komisyonun konusu dışında soru yöneltilemez, komisyona çağınlan kişılere sanık işlemi yapılamaz. Aynca araştırma komisyonlannın üçüncü kişileri zorla getirebilmesi. onlan tutuklaya- bilmesi ya da gözaltına alabilmesi mümkün değildir (4). Gizli hilgilerin açıklanması Meclis araştırma komisyonlan tersi karar- laştınlmadığı takdirde kapalı oturumlar ha- linde toplanmaktadır. İç Tüzüğün 33/son maddesine göre "Kapalı oturum yapılması, görüşmelerin sır olarak saklanmasına söz vermek demektir." Bu nedenle kapalı yapılan oturumda görü- şülen konulan ve yapılan araştırmalan ka- muoyuna açıklayan başkan ve üyelerin Türk Ceza Kanunu'nun 229. maddesi gereğince ce- zai sorumluluklan doğmaktadır. Dosyaların incelenme süresi Araştırma komisyonunun kurulmasına yol açan konuyla ilgili olarak komisyonun ilgili kurumlardaki bilgileri istemek yetkisi bulun- maktadır. Bu yetki, bu konu ile ilgili olarak yapılan idari sonışturma dosyalannın incelen- mesini de kapsamaktadır. Komisyon konu ile ilgili olan idari soruşturma dosyalannı ilgili kurumdan isteyip inceleyebilir. Ancak. idari soruşturmayla ilgili dosyalan öncelikle ıncele- yip kurumlanna iade etmesi gerekmektedir. Çünkü, halen ilgili kurumun teftiş kurulun- ca yapılan soruşturma sonunda bazı kişilerin adlı makamlara sevkiyle cezai yönden sorum- luluklan söz konusu olabilecektir. Cezai so- ruşturmaya esas olabilecek dosvanın Meclis araştırma komisyonunca istenmesi ve burada incelenmesi sırasında geçen süre TCKnun 104. maddesinde belirtiîen zaman aşımını ke- sen işlemlerden değildir. Araştırma komisyo- nunun bu isteği ve burada geçen süre zaman aşımını kesen işlemlerden olmadığından, dos- yaya esas olan suçun komısyonda yapılan in- celeme süresinin uzun olmasından dolayı za- man aşımına uğraması halinde komisyon üyelerinin TCK 230 ya da 240. maddelerine göre görevlerini ihmal ya da kötüye kullan- maktan dolayı cezai yönden sorumluluklan doğabilecektir. Bu nedenle, suça esas olacak bir dosyayı in- celemek üzere idare makamlanndan isteyen araştırma komisyonu bu dosyayı bir an önce inceleyerek ilgili kuruma göndermek zorun- dadır. Araştırmanın sonucu Meclisaraştırma komisyonu inceleme faali- yetlerini bitirdiğinde, Meclise bir rapor sunar. Bu raporda. komisyonun kendisini kuran Meclisin aydınlanmak istediği konulara iliş- kin nesnel yargısı yeralmalıdır. Bu rapor hak- kında genel kurulda da genel görüşme açılır (İT IO2'4). Ancak. görüşme sonunda herhan- gi bir karar alınması ve hükümetin sorumlu bulunması mümkün değildir. Araştırma ko- misyonunun raporu üzerinde görüşmeler ta- mamlandıktan sonra Meclis belirli bir ko- nuda aydınlanmış olacaktır. Görüşmelerin sonunda. komisyon raporunun oylanması mümkün değildir. Çünkü, Meclis araştırması sadece bir bilgi edınme aracıdır. Eğer araştır- madan sonra, bazı parlamenterlerle bir baka- nın ya da başbakanın cezai yönden sorumlu olduğuna dair kuşkulardoğmuşsa, bu takdir- de. ilgili bakan ya da başbakan hakkında bir Meclis soruşturması istenebilir (5). İç Tüzük gereğince komisyon. yetkisi ölçü- sünde gerekli gördüğü yerlerde inceleme ya- pıp. bilgi aldıktan sonra hazırladığı bu rapor- la Meclisi bilgilendirme görevini yerine getir- mişolacaktır. Başka bir deyişle Meclis araştır- ması TBMM'ye kanun yapma ya da hüküme- ti denetleme görevlerinde yardımcı olacak bir "bilgilendirilme" aracıdır. Yukanda da belir- tildiği üzere Meclis araştırmasına başka bir iş- lev verilemeyeceği gibi, bu işlevle de yetinil- mek zorundadır. (1) Orhan Aldıkaçtı-Anayasa Hukukumuzun Gelişmesi ve 1961 Anayasası 3. Baskı tsianbul- 1978 s.283. Ergun Özbudun-Türk Anayasa Huku- kuAnkara-1986s.268 (2) Erdal Onar-Meclis Araşttrması-Ankara. 1977 s.9l. O.AIdıkaçtı-a.g.e s. 283. Mümtaz Sov- salı -100 Soruda Anayasanın Anlamı, 6. Basla s. 307. (3) E.Onar-a.g.c. s.92.93 (4) E.Qnar-a.g.e.s.ll9 (5) E.Özbudun-a.g.e. s.269, E.Onar-a.g.e. s. 121 PENCERE 1 |H I I AydııHanması... ARADABIR BÜLENT HABORA Adım Adıın Kültüpsüzleşmek Bundan yirmi beş yıl kadar once, büyük takımlarımızdan biri Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri dolayısıyla Mi- lan'la karşılaşmak üzere Milano'ya gitmişti. Her zamanki gibi yenilip elenmişti takımımız. Türkiye'ye donduklerin- de, rastlantı sonucu karşılaştığım kulübün başkanı Mılan oyuncularının tümünün ya üniversite mezunuyada öğren- cisi olduğunu söyledi. Oyunculann boş zamanlarında sat- ranç oynadıklarına, kitap okuduklarına tanık olmuş. Türki- ye şampiyonu takımımızda ise üniversiteli sayısı yok de- necek denli az olduğu gibi kitap okuyan da tavla ve piştt- den başka oyun oynayan da bulunmuyordu. 1990'da Türkiye birinci liginde oynayan futbolcularla il- gili bir anket-araştırma yayımlanmıştı. Yüzlerce ünlü fut- bolcumuz içirtde kitap okuyanların sayısı beşi bulmuyor- du. Birkaçı da, okuduğunuz kitaplar" sorusuna karşılık oiarak, "Red Kit", "Tom Miks", "Teksas", "Zagor" diyor- du. iki üç futbolcu da açık yürektilikle "Ben hiç kitap oku- mam" yanıtını veriyordu. Yalnızca futbolcular mı, yazık ki toplumumuzun yüzde doksan dokuzu bu durumda. Bay Kenan Evren'in, Picasso'nun tabloları karşısında • Arkast 15. Sayfada TAR1TŞMA Sanatçılar Ayakta Olür!.. Gerçek sanatçı, hiçbir ülkede kolay yetişmemektedir. Hele ülkemizin kültür vesanat koşuliarı düşünüldüğünde. Batı standartında yetişmiş tek tük sanatçımızın üzerinetitremernizgerekirken kendi elimizle onlan yok etmemiz tek kelimeyle trajktir. DcvleiTiyalrolan.yıllardırsanat sanat- çı olaulannın doğasına lamamcn ttjfs dü^en 657 sayılı Emckli Sandığı Yasası ile yöneıilmekıcdir. Buna görc 65 yaşını dol- duran her sanatçı. dcvlct kurum vc kuru- luşjannda çalışan herhangi bir mtVnur gibi Vmckli" olmaya zorlanmaktadır. Bir tivatro sanatçısının cnıcklıyc aynl- ması sahnclere vcda ile eşanlam taşımakta ve yıllarca vcrilcn onca cmck. dcncyim vc kültür birikimi bir çırpıda hiçc sayılmakta vc silinip alılmakiadır. Sözü edılcn yasanın değişmcsi gerckliliği 1984 yılından bu yana gündcmdcdır. Fa- kai nc yaak ki şimdıyc dcğjn görünen tek gerçek. dcğişen hükümct üyclcri. vcrilcn sözlcr ve gerçekleşmeyen vaatlerden iba- rcliır. Gerçek sanatçı, hiçbir ülkede kolay ye- tişmemektedir. Hele ülkemizin kültür ve sanat koşullan düşünüldüğünde. Baıı standardında \ctişmiş tek tük sanatçımızın üzcrine titrememiz gerekirken kendi eli- mizle onlan \ok etmemiz tek keiimeyle tra- jiklir. Bu dramatik yaklaşımın en büyük kur- banı ise 42 yıl boyunca İbsen. Çehov. Lor- ca. Camus, Schiller ve Albee gibi derinlık- lcrini yakalamanın son derece güç olduğu sanatçılann yapıtlannı inanılmaz bir başa- n ile yorumlamış Sayın Macide Tanır'dır. Kcndisi yıllardır televizyon dizılerini ses- ASLITUNÇ lendirmeye mahkum edilirken bizler de böyle bir değeri izlemckten mahrum edil- mekteyiz. Sayın hükümct üyelerinin gözardı ettiği. bir tiyatro sanatçısının ödüL plaket ve pa- yelerle değil. sadece ı/lcyenlenn bcğenilerı ve atluşlanyla.ayakta kâlâbitece^ gcrceği- dir. Özel televizyon furyasında. ialk-show- larla, lotaryacılığı körükleyen anlayışlarla. konuşmayı. vurgulamayı bilmeyen onca sanatçı" ile böylesine ucuz bir popülizme batmışkcn yinc dc umutsuz olmamaya ça- lışıyorum. Direncimin nedeni. ünün ve pa- ranın baştan çıkaramadığı, gcrçek sanat aniaşındaki bir avuç aydının hâlâ varol- duğuna ınanmamdır Dileğımiz, tüm sanatçılann bu konuya daha duyarlı davranması ve Küllür Bakanı Sayın Fikri Sağların bir an önce bu çağdışı uygulamaya köklü birçözüm getırnıcsidir. Kimi sözcüğün tanımlanması güçtür, açıklanması zordur; uygarlık bunlardan biri... Nedir uygarlık? Bir köşe yazısı için tanımı kısaltalım: Bilim, kültür, sanat! Uygarlık, bu üçlünün sarmalında ete kemiğe bürünü- yor; uygarlık tarihi de bilim-kültür-sanat oluşumunu insanlığm geçmişinden bugüne değin inceliyor. insan beşer, yaptığı işe herkes şaşar; daha mağara evresinde başlamıyor mu sanat? Duvarlardaki resim- lere sinmiş gizem, insanoğlunun uygarlık yolunda ge- lişeceğini göstermiyor mu? Kültür, ekip biçmekle baş- lıyor; tarım devrimiyle yerleşik düzene geçiliyor; ardından gelsin bilim, uzayda Samanuğrusu'na uzan- sın, "yedi kandilli Süreyya"y\ yakalayıp toprağa indir- sin. Uygarlık tarihini özümsemek için, bir üçlemeyi daha ıçimize sindirmekte yarar var: Rönesans, reform, aydınlanma... • Politika nedir? Dar kapsamda 'siyasal iktidarı ele geçirmek için sa- vaşım' diye tanımlayabiliriz; dışa dönük yüzünde dış siyasa oluşuyor; iç savaş, dış savaş ve terör de politi- kanın çeşitli araçlarıdır. Siyasal tarih, uygarlık tarihinden neden ayrıdır? Çünkü hep savaşlardan, fetihlerden, yengilerden, ye- nilgilerden, antlaşmalardan, sultanlardan, krallardan, komutanlardan, cumhurbaşkanlanndan söz açar. Si- yasal tarih, telefon rehberi gibidir, iktidar sahiplerinin adlarını ezberlemek zorundasın; ama bir ansiklopedi- yi açtın mı; bilim, sanat, kültür adamlarının daha çok yer tuttuğunu da görürsün. Uygarlık tarihi başka... Siyasal tarih başka... • Siyasal tarihi okudukça öğrenirsin ki dünya bir mez- bahadır; insanlar insanlarla, halklar halklarla, uluslar uluslarla bu kanlı meydanda savaşıyor. Üstelik her devletin kendine özgü bir siyasal tarihi var; sanki kan davalarını ve düşmanlıkları yeni kuşaklara yuklemek içinyazılmıştır. , Ya uygarlık tarihi? Anadolu uygarlıkların beşiği; yerbilimdeki katmarv- lar gibi üst üste kültürler, alt alta halklar, iç içe sanatlar olağanüstü bir çeşitlilikte eşi bulunmaz bir alaşım oluşturmuş!. Uygarlık tarihini okudukça, kimseye düş- manlaşamazsın, kan davası güdemezsin; insanları v©- halkları sevmek için yüreğinde birikim artar. Çünkü uygarlık tarihi, halkların birbirine neden düşmanlaştı- ğını, ulusların niçin savaştığını bilimsel açıklamasıyla gözler önüne serer. Eğer savaşların ve iç savaşların bilimsel nedenleri ortaya konursa, kan davasından arınmak kolaylaşır. Aileler arasındaki kan davasının nedeni feodal düzen- de toprak paylaşımıdır; bugün Anadolu'daki kanlı ça- tışmaların gerekçesi ne? Yine toprak paylaşımı değil mi? Anadolu halkını, Anadolu'yu bölmek için birbirine kırdırmak isteyen emperyalizm, kan davası bilendikçe, ellerini uğuşturuyor. • 1923 Devrimi, bir uygarlık dönüşümüdür. Uygarlık devrimlerinin, halkları.ve ulusları aşan an- lamı var. Batı'da 18inci yüzyılda yaşanan Aydın- lanma'y\ islam dünyasında ilk kez hayata geçiren Kemalizm'i yalnız siyasal tarihle açıklamaya kalk- mak, yüzeyselliğin kısırdöngüsüne düşmek tehlikesini de beraberinde getirir Yaşanan olaya uygarlık tarihi açısından bakmak, çağdaşlığın vazgeçilmez koşulu- dur. Atatürk yalnız başkomutan, siyasal lider, devlet ku- rucusu değil; Anadolu'daki uygarlık devriminin önde- ridir. Bir milyarlık islam dünyasında ilk kez bir laik cumhu- riyetin kurulmasını politikanın sığlığında yorumlama- ya çalışanlar aldanıyorlar. 5.AVRUPA OZELCEKILISİ I7EKİM/CENOVA Bir kişiyem 5 MILYAR On Kişiye YARIMŞAR MİLYAR MİLÜ PİyANGO 40MILYAR'dan fazla Toplam ikramiye 60MİLYAR Aynca bir kişiye Avrupa'dan 4 MİLYON ECU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle