Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4
ÖZGURCE
TURKER ALKAN
SHP'nin Son Ruh
Çağırma Seansı
"Politika, iyi ile kötü arasında bir seçim yapma sanatı
değildir" der bir âkil kişi; "Politika, iki kötüden daha az
kötü olanını seçmektfr."
Olaya böyie bakacak olursanız, güreş karşılaşmalann-
da kötü puan hesaplanması gibi siyaset minderinde yarı-
şanların da kötü puanları toplanarak bir sonuca gidilebi-
lir.
Seçim öncesi dönemin çetelesini pektutamadım, ama
seçiniden bu yanâ olup bitenlere bakınca, İnönü tarafı-
nın kötü puanları biraz daha fazlaymış gibi gözüküyor.
Bir kere, seçimde alınan sonuç, İnönü taraftarları için
ciddi bir sorun olarak ortada duruyordu. Konuyu (Bayram-
paşa seçımınden sonra olduğu gibi) kurultaya götüre-
rek genel merkezin tartışmaya açması gerekirdi. Bunu
yapmadıkları gibi kurultay isteyenleri de ağır biçimde suç-
ladılar. Hatta, genel sekreter, kurultay isteyenlerin parti-
den atılabıleceğini bile söyledi.
Bunların olmaması gerekirdi.
Kurultayı "olağanüstü geç" bir tarihe atmak, hükümet-
te olmanın verdiği avantajı kurultayda oya çevirmeye ça-
lışmak... Hatta, Kültür Bakanı Sağlar'ın, "Biz seçilemez-
sek hükümete güvenoyu vermeyiz" sözleri... Bütün bun-
lar, çok ciddi yanlışlardı. Eksi puanlardı.
Öte yandan, Deniz Baykal yanlılarının ilk başta SHP'nin
hükümet ortağı ol- _ _ _ ^ ^ _ ^ ^ _ _ _ _ ^ _ _ _ ^ ^ ^
masına karşı çıkma-
ları sonra hükümeti
desteklemeye baş-
lamaları, onlar açı-
sından eksi bir puan
oldu.
Baykal, çevresine
aldığı arkadaşlarını
partinin gittikçe da-
ha geniş bir çevre-
sinden seçerken,
İnönü'nün dar bir arkadaş çevresine tıkılıp kalması, top-
lam puanları Baykal'ın lehine çevirebilir.
Heyecan yokluğu öylesine
yaygın ki yıllannı partiye
vermiş birçok kişi, "Bu
kurultay beni hiç
heyecanlandırmıyor"
diyerek kayttsızlığını
açıklayabiliyor.
Bunlar, son birkaç ayın muhasebesi. Kuşkusuz ki, de-
legeler seçimlerini yaparken 1983'ten bu yana olup biten-
leri de hesaba katarak çok daha geniş bir bakışla olaya
yaklaşacaklar. İnönü'nün, sakin ve güven veren kişiligi,
delegeler üzerinde olumlu bir etki yapmaya devam ede-
cektir. Hükümette bulunmanın belirli bir avantaj sağlaya-
cağına da kuşku yok.
Fakat İnönü'nün eskisi kadar "birleştirici" imajı taşıyıp
taşımadığı tartışmaya çok açık gözüküyor.
En önemlisi de partinin seçimlerde aldığı sonuçtur. Kuş-
kusuz ki her parti seçimlerde oy dalgalanmalari ile karşı-
laşabilir. Fakat, SHP'nin durumu "geçici bir hastalık",
"grip", "soğuk algınlığı" diye geçiştirilemeyecek kadar ciddi
bir rahatsızlığın işareti. SHP'de müzmin bir halsizlik, bi-
linç kaybı, iktidarsızlık ve yatağına kaçırma tablosu ile karşı
karşıyayız.
Üzun yıllar askeri yönetim altında ve en koyusundan
sağ bir rejim yönetiminde yaşadıktan sonra bu ülkede sol
bir parti oylarını bir türlü arttıramıyorsa, tam tersine dü-
şürüyorsa ve bundan dolayı hiçbir rahatsızlık belirtisi gös-
termiyorsa, ciddi bir hastalık var demektir.
SHP'nin sorunu çok fazla "fikir yokluğu"na da bağlan-
mamalıdır. Aslında, son yıllarda SHP'de öyle az buz fikir
üretilmedi. TÜSES Vakfı'nın üç yıldır yaptırdığı araştırma-
ları hiçbir parti yaptırmadı. DYP de dahil olmak üzere, hiç-
bir parti, "İktidara gelince ne yapacağız," sorusunun ya-
nıtını SHP kadar iyi bilmiyordu.
Sorun, fikir ve görüş yokluğu değil, fikir ve görüşlerin
hayatageçirilmemesiydi. Kitlelere iletilememesiydi. İnsan-
ların heyecanlandırılamamasıydı.
Siyaseti, insanlarfikirlerden çok duygularla yapıyorlar.
SHP, kitleleri duygusal yönden yakalayamadı. Bir zaman-
lar Karaoğlan'ın yaptığını yapamadı.
Sonunda iş bu noktaya gelip düğümlendi. Bu heyecan
yokluğu öylesine yaygın ki yıllannı partiye vermiş birçok
kişi, "Bu kurultay beni hiç heyecanlandırmıyor" diyerek ka-
yıtsızlığını açıklayabiliyor.
Hocam Mümtaz Soysal, "ortak akıl"tian söz ediyor. Or-
tak akıl kuşkusuz ki gerekli. Ama en az onun kadar "or-
tak ruh" da gerekli sanıyorum. Ve bu ruhu sağlayacak bir
liderlik kadrosu.
SHP Kurultayı'nın işi zor!
ERBAKAN
Irak'tan sonra
Ubya'ya oyun
ANKARA (Cumtauriyet Bü-
rosu) — RP Genel Başkanı
Necmettin Erfoakan, ülkesinde
popülaritesi azalan ABD Baş-
kanı Bush'un, kasım ayındaki
seçimlere yatınm amacıyla
Irak'ta oynanan oyunu şimdi
Libya için sahneye koymaya ça-
hştığını öne sürdü.
Geçen hafta Libya'ya giderek
Devlet Başkanı Kaddafi ile gö-
rüşen Erbakan, TBMM'de dün
düzenlediği basın toplantısın-
da, BM Güvenlik Konseyi'nin,
uçak düşürme olayından so-
rumlu tuttuğu iki Libya vatan-
daşının ABD'ye teslim edilme-
sine ilişkin karannı sert bir dille
eleştirdi. Bu karann tümüyle
hukuka aykın olduğunu savu-
nan Erbakan, ortada bu konu-
da herhangi bir hukuki karann
bulunmadığıru belirterek BM
kararmın tümüyle ABD istih-
barat örgütünün bir raporuna
dayandığını öne sürdü. "Bir ül-
kenin istihbarat teşkilatının ra-
ponı ile hangi iilke vatandaşı-
nı diger bir iilkeye teslim eder?"
diyen Erbakan, ABD'nin,
Irak'ta oynadığı oyunu şimdi
Libya için oynamaya çahştığı-
nı belirtti. Libya liderinin, söz
konusu iki kişinin, Lahey Ada-
let Divanı'nda ya da gözlemci
yargıçlann da katılacağı ve Lib-
ya'da oluşturulacak bir mahke-
mede yargılanmaları önerileri-
nin BM tarafmdan reddedildi-
ğini savunan Erbakan, BM ka-
ran ile Libya'ya 15 günlük süre
tanındığmı, bu sürenin sonun-
da üpkı Irak'ta olduğu gibi ön-
ce ambargo, ardından da diğer
yaptınmlann gündeme gelece-
ğini bildirdi.
ABD Başkanı'mn, Körfez
krizi sırasında ülkesinde popü-
laritesinin yüzde 90'larda oldu-
ğunu, ancak ekonomik sorun-
lann tırmanmasıyla birlikte bu
oranın yüzde 30'lann altma in-
diğini savunan Erbakan, ka-
sımda ABD'de başkanlık seçi-
mi olduğunu da anımsattı.
Gelişmeleri, "Amerika'nın
tovboy oyunu" diye niteleyen
Erbakan, ABD'nin Müslüman
ülkeleri tahrip etmek için çahş-
Uğını savunarak, "Nasd Güney-
doğu'da teröristleri ABD silah-
landınyorsa, tüm Müslüman
ülkelerde de aynı metot
uygulanıyor" dedi. Erbakan,
ABD'nin Irak'ta insanlık suçu
işlediğini, bunun da tngiltere^
de kurulan bir Adalet Komis-
yonu'nca beürlendiğini, ABD-
nin bu savaş sırasında 19 ayrı
noktadan hukuku çiğnediğüıin
saptandığını da öne sürdü.
Erbakan, BM karannı şid-
detle kınadığmı da belirterek,
tüm Müslüman ülkeleri Libya-
nın yanında olmaya çağırdı.
Erbakan, bir soru üzerine de,
hükumetin açıkladığı bütçeyi
eleştirerek, "Demirel'e 'Baba*
diyorlar ama, o torununuD pi-
jamasını giymiş dolaşıyor. Bo
biitçe ile bu Baba kimi kurta-
racak?" dedi. Erbakan, bir baş-
ka soru üzerine de SHP kurul-
tayını anımsatarak, koalisyo-
nun kurultay sonucuna göre
dağılıp gideceğini öne sürdü.
HABERLER
7 SHP OLAĞANÜSTÜKURULTAYIBUGÜN
25 OCAK 1992
lnönü-Baykal: Üçüncü raunt6. OLAĞANÜSTÜ KURULTAY (29 EYLÜL 1990)
İnönü: 504 Baykal: 405
3. OLAĞAN KURULTAY (27-28 TEMMUZ 1991)
Birinci tur: İnönü: 510 Baykal: 483
İkinci tur: İnönü: 511 Baykal: 479
Üçüncü tur: İnönü: 534 Baykal: 451
İç Politika Senisi - İlk ola-
rak 29 Eylül 1990 tarihinde
yapılan SHP 6. Olağanüstü
Kurultayı'nda genel başkan-
lık için karşı karşıya gelen
Erdal loönü ile Denız Baykal,
bugün başlayan 7. Olağanüs-
tü Kurultay'da üçüncü kez
yanşıyorlar. İnönü ile Baykal
arasındaki üçüncü raundun
sonucunun yann geç saatlerde
ahnması bekleniyor.
Deniz Baykal, SHP Genel
Sekreterliği görevini yürütür-
ken 29 Eylül 1990 tarihinde
yapılacak olan kurultayda ge-
nel başkan adayı olduğunu, 8
gün önce düzenlediği bir basın
toplantısıyla açıklamıştı.
SHP'nin Bayrampaşa bele-
diye seçimlerinde DSP karşı-
sında aldığı ağır yenılgının
şokuyla girilen kurultayda
Baykal'ın sloganı "Kadro de-
ğil, genel başkan değişmeli"
oldu. Fakat Baykal da işe ilk
olarak kadrosunu değiştir-
mekle başladı.» Adaylığını
açıkladığı basın toplantısında
hemen yanı başında bir önceki
kurultayda Inönü'ye rakip
olarak çıkıp açık farkla kay-
beden Ismail Cem vardı.
Cem'in "ideologluğundaki"
Baykal ekibi kurultaya "yeni-
leşme, değişiklik" yaklaşımla-
nyla girdı. Ayşe Güney Ayata,
Sencer Ayata, Tanju Erdem ve
Tuncay Artun'dan oluşan "be-
yin takımı" ile birlikte basın
toplantısı düzenleyen Baykal,
SHP'de yenileşmeyi sağlaya-
bileceğini göstermeye çalıştı.
Ancak "Görevim SHP'yi
iktidara taşımak" diyen Erdal
İnönü, 504 delegenin oyuyla
genel başkanhğını korudu.
Baykal 405 oy alabilirken 44
kişilik parti meclisınin 40 üye-
si İnönü yanlılarından seçildi.
tkinci raund
Aradan daha bir yıl bile geç-
meden "kurultaylar partisi"
olarak nitelenen SHP'de
27-28 Temmuz 1991 tarihle-
rinde yapılacak olan 3. Ola-
ğan Kurultayı'nın heyecanı
yaşanmaya başladı. Baykal.
her nc kadar kurultaya bir
gün kala adaylığını açıİdadıy-
sa da bu sefer çok dahı iyi ha-
zırlanmıştı.
Her şeyden önce "Baykal
ekibi" tanımından böylece de
"hizipçilik" suçlamasından
kurtulmak amacıyla çevresini
"Yeni Sol" olarak adlandırdı.
Kurultay çahşmalarını ayn
bir "karargâh"tan yürüttü.
GÜL VE DİKEN — SHP 3. Olağan Kurulta>ı'nda İnönü'ye karşı ikinci kez ada> olan Baykal, konuşmasını bitirdikten sonra rakibine
gülsunmuştu. SHP'nin simgesi haline gelen giiliin, 20Ekim 199rdesandıktaaçamaması üzerine Baykal üçüncü kez kolları sıvadı. •
Bazı basın organlannın açık
ve geniş desteğini aldı. özel-
likle İsmail Cem'in çabalany-
la "değişim ve yenileşme" çağ-
rılan aynntılandınlıp bir
program haline getirildi.
İnönü ise kurultay öncesin-
de şu sözlerle "Baykal'ın de-
ğişmediğini" iddia etti: "Salt
orijinal olmak için farklı olmak
için ya da başkalarına karşı
muhaiefet yapabihnek için içi
boş yenilik şarkıları söylenirse
bunun hiç yararı olmaz. Hizip-
çilik örgütleri kemiren, güçsûz
düşüren bir hastalıktır."
Fakat İnönü'nün Baykal'ı
ikinci kez yenmesi kolay ol-
madı. İlk iki turda 510-483 ve
511-479 şeklinde gerçekleşen
oy dağılımı înönü'nün genel
başkanlığa seçilmesine yetme-
di. Sonuç ancak sabaha karşı
alınabildi: İnönü'ye 534, Bay-
kal'a451 oy.
3 Kasım 1985 tarihinde gel-
diğı SHP genel başkanhğını
bir kez daha koruyan İnönü
sonuçlan şöyle yorumladı:
"Artıkyarışbitti."
Ama Baykal için yanş bit-
medi. 20 Ekim 1991 seçimle-
rinde SHP'nin çok kötü bir
sonuç olarak üçüncü parti du-
rumuna düşmesiyle Yeni Sol
grubuna bağlı delegeler yeterli
sayıda imzayı toplayıp partiyi
olağanüstü kurultaya götür-
düler. Genel merkezin müda-
halesiyle bugüne ertelenen
kurultay yann sonuçlanacak
ve SHP içinde yanşın bitip bit-
medigi sorusu bir kez daha
sorulacak.
SHP ANKARA MİLLETVEKİLİ ALİ DİNÇER
Iktidar gücümüzü kullanamadık
FARUK BİLDİRİCİ
ANKARA — Deniz Baykal'ın lider-
liğindeki Yeni Sol grubun önde gelen
isimlerinden olan Ankara MiUetvekili
Ali Dinçer, olağanüstü kurultay toplan-
masma karşı çıkmıştı. SHP'nin beledi-
yeler ve koalisyondaki iktidar gücünü ye-
terince kullanmadığını öne süren Dinçer,
sorularımızı şöyle yanıtladı:
— Siz bu kurultayın toplanmasına
karşı çıkmıştınız. Neden?
DtNÇER — Çünkü SHP'nin imajına
zarar verecek. Kurultayı erteleseydik iş
yapmakla, hizmet üretmekle uğraşırdık
ve partimizin imajını güçlendirirdik.
— Hem SHP'>e zararlı olacak diyorsu-
nnz bem taraf tntuyorsunuz, neden?
DtNÇER — Benim bu düşünceme
rağmen kurultay oluyor.
Bu kurultaydan benim partimin yöne-
tim kadrosu ortaya çıkacak. Tarafsız
kalmam soz konusu olamaz.
— SHP yapısal sorunlannı bu kurul-
tayda çözebüecek mi?
DtNÇER — Ben kadrolaşma açısın-
dan olsun, yönetim kadrolan acısmdan
olsun sosyal demokrat ideolojinin prog-
ramının zenginleşmesi, yenileşmesi ve de-
ğişmesi açısından ciddi, güçlü beklenti-
ler içindeyim.
— Siz erime tespitine katüıyor musu-
nuz?
DİNÇER — Gördüğüm kadanyla bu
sorunu aşmaya koalisyon ortağı olmak
yetmedi. Çünkü koalisyon ortağı olma-
nın getirdiği iktidar gücünü, belediyeler-
de olan iktidar gücünü kullanmak gere-
Erdal Bey, politikacı, siyasi lider kahplarına
girmiyor pek. Yurtsever, aydın bir bilim adamı.
Siyasetçi, iddia sahibi olmak, hırslı olmak
Jurumunda. Bir model ortaya koyacak, bu
modelin gerçekleşmesi için gecesini gündüzünü
harcayacak ve partisine hâkim olacak.
kiyor. Parti politikası olarak kamuoyu-
na dovıırucu mesajlar verebilmek gere-
kiyor.
— Burada sorun sadece genel başkan
ve parti yönetimi sorunu mu, yoksa da-
ha teraelde olan bir sorun mu var?
DİNÇER — Bugün bütün dünyada
olduğu gibi Türkiye'de de sosyal demok-
ratlar yeni bir söylem geliştirme duru-
munda, programlarını, modellerini ge-
liştinnek, halkın istemlerini karşılayacak
yeni mesajlan üretmek durumunda. O
bakımdan da yenileşme, değişim gereki-
yor. Sadece yönetim ve kadroyla yetine-
meyiz.
— Sizce SHP'de kimlik sorunu da var
mı?
DtNÇER — HEP'in SHP'nin kimli-
gini batırdığı yolunda yapılan tespitte
haklılık payı var. HEP'le birliktelik ara-
mak stratejik olarak doğru. Ben de par-
ti meclisi üyesi olarak bu konuda alınan
kararlara elimden geldiği kadar katıldım,
oy verdim. Ama ciddi taktik yanhşlıklar
söz konusu. "Parti içinde parti" duru-
mu ortaya çıktı. ANAP'ın seçime girme-
sini kısıtlı olarak engellediği arkadaşla-
rımızın, seçime girebilmeleri demokra-
tik katıümın gerçekleşebilmesi için gerek-
liydi. Yani Kürt kökenli politikacıların
dışlandığı bir yapı katılımcı, demokra-
tik ve özgürlükçü bir yapı açısından ka-
bul edilemez. Onlara parlamento yolu-
nu SHP çatısı altında açmak doğruydu.
Ama seçim ittifakı şeklinde değil. SHP
bir büyük kitle partisidir. Kürt kökenli
olsun olmasın herkese yer olmalıdır bu
partide. Biz Türkiye'de 60 milyonu tem-
sil etme durumunda olmak isteyen par-
tiyiz. Kürt kökenülerin ayn bir partisi
varmış gibi bir durumu kabullenmiyor,
doğru bulmuyorum. Bu partinin çatısı
altında olan parlamenter olsun olmasın
herkes "SHPTiyün" demek dunımunda-
dır.
— Erdal tnönii'yü parti lideri olarak
tanımlamak gerekirse nasıl tanımlarsı-
nız?
DtNÇER — Kisisel olarak ODTÜ'den
bir öğrencisi olarak sevdiğim saydığım
bir insan. Ama Erdal Bey'i, lider olarak,
politikacı olarak tanımlamak zor. Poli-
tikacı, siyasi parti lideri kalıplanna gir-
miyor pek. Benim anladığım anlamda
politikacı değil. Yurtsever, aydın bir bi-
lim adamı. Siyasetçi iddia sahibi olmak,
hırslı olmak durumunda. Yani bir mo-
del ortaya koyacak, bu modelin gerçek-
leşmesi için gecesini gündüzünü örgüt-
lenme için harcayacak ve partisine hâkim
olacak. Erdal Bey bunları yapmayınca,
birbiriyle pek öyle ahenk içinde olinalan
mümkün olmayan diyelim ki zaman za-
man 3-5 kişilik heterojen bir ekip sanki
SHP yönetimini şekillendiriyor.
— Bütün bu gelişmelere karşın Erdal
Bey kurultaya hâkim olursa ne olur?
DtNÇER — Partimden kopmayı dü-
şunmem. Ben CHP terbiyesi almış bir ki-
şiyim, benim için önce parti gelir. Bu
parti kan kaybediyor da olsa, damarla-
rımdaki kan tümüyle aksa da ben yine
bu parti içinde olurum.
— Deniz Baykal'ı nasıl tanımlarsınu
politikacı olarak?
DtNÇER — Deniz Bey ortalama bir
Anadolu insanı. öyle olağandışı diyebi-
leceğimiz bir yapıdan gelmiyor. Deniz
Bey'in hayatının çeşitli dönemlerinden
kalan arkadaşhk, akrabalık ilişkileri var,
çevresi var, siyaseten çevresi var. Bu ar-
kadaşlığa önem vermesi, vefalı olması
nedeniyle etrafında dar bir kadro var,
başkalannın bu kadroya girmesi zor gi-
bi görünüyor. Belki de "dar kadrocu" it-
hamları bundan geliyor. Aslında bunun
böyle olmadığını duşunüyorum ben. Ar-
kadaşlan olabilen, ekip kurabilen insan
zaman içinde çok daha geniş bir arka-
daş çevresine ve çok daha geniş ekiplere
ulaşabilir. Deniz Bey politikacı. Nitekim
profesör olmasına 1.5 yıl kala politika-
ya atılıp akademik kariyerini noktalamış.
inönü'nün danışmanı
'Demek siyaseti
yapanlar var'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Devlet 'Bakanı,
Başbakan Yardımcısı ve SHP
Genel Başkanı Erdal İnönü'-
nün Başdanışmanı Hurşit Gü-
neş, bugün başlayacak kurul-
tayda SHP'li bakanlann seçi-
mi kaybetmeleri halinde "ko-
alisyonun sürdürülmesinin
yanlış olacağını" soyledi. Gü-
neş, "SHP'deki bastalıgın te-
melinde, bazı insanlann adeta
bir dernek siyaseti güderek ül-
kede iktidar olmak yerine par-
tiyi küçültme pahasına dahi
olsa parti yönetimine egemea,
olmak çabalan vardır" dedi.
Bugun başlayacak olağa-
nüstü kurultayda, İnönü'nün
birinci turda seçimi kazanaca-
ğını tahmin ettiğini söyleyen
Güneş, "gelismelerin partide
bir bölünmeye yol açıp
açmayacagına" ilişkin soru
üzerine de "Hayır. Her iki li-
derin de kendi kanatlannı
SHP disiplininde tutacaklan-
na inanıyonım" dedi. Guneş,
"Bundan sonraki kurultay ne
zaman olur" sorusuna da şu
karşılığı verdi:
"Genel Başkan bir tüzttk ve
program degişikliginden söz
ediyor. Onun için yakın tarih-
te olabilir. Ancak Deniz Bey'-
in bu kurultayda da kaybetme-
si durumunda bir daha kısa
vadede genel başkanlık müca-
delesi çıkacagını sanmıyo-
rnm."
ANAP GenelBaşkanı Yılmaz, DYP'li bakanayüklendi
6
Bakan Çağlar bizim madenimiz'ANAP Genel Başkanı
Yılmaz, DYP'li Cavit
Çağlar'ın peşini
bırakmayacaklan
mesajını verdi;
Cindoruk'un "Meclis'i
savunmasını"
paylaştığını söyledi,
GÜNPÜZ İMŞtR
ANAP Genel
Başkanı ve Ana
Muhaiefet Lideri
Mesut Yılmaz,
Devlet Bakanı Ca-
vit Çağlar'ın "Yümaz'ın babası-
mn Beyazıt'taki Beyazsaray işha-
nını nasd ele gecirdiğini çok iyi
biliyoruz' sozlerine yanıt vererek
"Sa>ın Demirel'in daha önceden
söylediği çok doğra bir söz var.
'Muhalefel rejimin müfettişidir.'
Biz müfettişlik görevimizi yap-
mak zonındayız. Sayın bakan
da bu konuda bizim için maden
degeri taşıyor" dedi. Erken
emeklilik yasasına da, Türkiye-
nin sosyal güvenlik sistemini
ipotek altına aldığı için karşı
çıktıklannı belirten Yılmaz, ya-
sayı incelettiklerini, gerekirse ip-
tali için Anayasa Mahkemesi'ne
başvuracaklannı söyledi.
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz dün tstanbul'a gelerek
Bakırköy tlçe Başkanhğı'na se-
çilen Ali Tah'p özdemir'i maka-
mında ziyaret etti. Yıhnaz, Ata-
türk Havalimanı'nda çok sayı-
da partili tarafmdan karşılandı.
GAP adh seçim otobüsüyle ilçe
içinde turlayarak Bakırköy Be-
lediye Başkanhğı'na gelen Yıl-
maz, burada yaptığı konuşma-
Yılmaz. dün Bakırköy Belediye Başkanı Ali Talip Özdemir'i ziyaret edip kutladı. Yılmaz, erken
emeklilik kanununun Türkiye'nin sosyal güvenlik sistemini ipotek altına alacağını söyledi.
da partililerden Ali Talip Özde-
mir'e sahip çıkmalannı istedi.
Muhafeletin gözünün bu beledi-
yede olduğunu vurgulayan Yıl-
maz, bu belediyede sağlanacak
başannın haziran ayında yapıla-
cak yerel seçimleri lehlerine et-
kileyeceği gibi aksüıe bir geliş-
me halinde de muhaiefet parti-
leri için koz olarak kullanılaca-
ğmı söyledi. Sağ el bileği burkul-
duğu için sargılı bulunan Yıl-
maz'a Bakırköy Belediye Baş-
kanlığı'nı ziyareti nedeniyle
özdemir tarafmdan bir tesekkür
plaketi verildi. Bir özel şirket
yetkUisi de seçimlerde sürekli
olarak beyaz yakalı ve mavi çiz-
gili gömlek giyen Mesut Yıl-
maz'a 'Artık bu gömlek sizin
adımzla anüıyor. Bu gömlekle-
ri kabulünüzü rica ederim" di-
yerek üzerinde Yılmaz'ın imza-
sının bulunduğu gömleği hedi-
ye etti. Yılmaz'a daha sonra Ali
Talip Özdemir ve diğer yöneti-
ciler tarafmdan bir brifing veril-
di. Ydmaz, brifingten sonra Ba-
kırköy Belediyesi'nin acınacak
durumda olduğuna dikkat çeke-
rek gerekli desteğin verileceğini
belirtti. Yılmaz daha sonra ga-
zetecilerin sorulannı yanıtladı.
Yümaz, "Devlet Bakanı Cavit
Çağlar'ın babamzla ilgjli söyle-
dikleri için ne düşünüyorsunuz"
şeklindeki soruyu, "Ben 8 sene-
lik devlet hizmetindc bulundum.
Benimle Ugili bir şey bulamıyor
da rahmetli babamla uğraşıyor-
sa işi zor demektir" diye yanıt-
ladı. Ydmaz diğer sorulara ise şu
yanıtlan verdi:
— SHP kurultayı hakkında
ne düşünüyorsunuz? Bir deği-
şiklik olduğu takdirde koalisyon
bozulur mu?
YILMAZ — SHP kurultayı
hakkında hiçbir şey düşünmü-
yorum. Ümit ediyorum ki bü-
yük bir partinin sorumluluğuna
yakışır biçimde geçecektir.
— Koalisyon hükümetini ku-
rulduğu günden bu yana nasd
degerlendiriyorsunuz?
YILMAZ — Koaüsyon hükü-
metinin göreve başlaması 65 gü-
nü doldurdu. Bugüne kadar iki
tane kanun çıkarmıştır. Bunlar-
dan bir tanesi yerel seçimleri er-
teleyen kanundur.
— Ekonomik paket için ne di-
yorsunuz?
YILMAZ — Açıklanan eko-
nomik paket sadece iyi niyet bel-
gesi niteliğindedir. Onümüzde-
ki günlerde bu tedbirleri yürür-
lüğe koyacak olan kararname-
ler, kanunlar çıkınca, bu konu-
da daha sağhklı yorum yapma
imkânı dogacaktır.
— Sizce Sayın Başbakan 'sad-
razamın ikinci zarfını' bu 500
günlük sürede açabiür mi?
YILMAZ — Ne zaman aça-
cağını bilemem, ama ben bu ko-
nudaki endişemi söyledim. Eko-
nomik program doğrudan doğ-
ruya Başbakamn sonımluluğu
altında olan bir programdır.
İkinci zarfı açıp da bunun so-
rumluluğunu başkasına yükle-
mek isterse buna mületi inandır-
ması mümkün değil.
— TBMM Başkanı Cindo-
ruk, Ankara DGM Savcısı'na
karşı takındıgı tavn desteküyor
musunuz? Bu konudaki görüşü-
nüzü ögrenebilir miyiz?
YILMAZ — Şimdi biz parti
olarak, Meclis kürsüsünden ya-
pılan beyanlar nedeniyle bu be-
yanları yapan kişilerin sorum-
suzluğu ilkesine inanıyoruz.
Ama söz konusu meselede, pro-
sedüre ilişkin başka unsurlar
vardır. O açıdan arkadaşlanmız,
değerlendiriyorlar.
•rilyoner bakanlar
Gedik'ten
tazminat
davası
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — ANAP Bursa
MiUetvekili Mehmet Gedik,
Devlet Bakanı Cavit Çag-
lar'ın "Çoluk çocukla uğra-
şacak zamanımız yok. O
manyagın biri" sözlerinden
dolayı hakaret davası açaca-
ğuu söyledi.
Gedik, Çağlar'ın bu söz-
lerinin bir bakana yakışma-
dığını belirterek şöyle ko-
nuştu: "Sayın Bakan'ın be-
nimle Ugili ağır hakarete va-
ran sözlerini yadırgamıyo-
rum. Dogrudur. Sayın Çag-
lar'ın benimle uğraşacak ha-
li yoktur. Kaçak villalan
dunırken, Hazine arazisi
üzerine vüla yapunlannı sür-
dürürken, vakıf arazisi üze-
rine işyeri \apimlan. gazete-
sinin üzerine kaçak yapım-
lan dururken".
Gedik'in, devlet bakanlan
Mehmet Batallı, Ömer Ba-
rutçu, Cavit Çağlar, Meh-
met Ali Yümaz ile Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Er-
sin Fandyalı hakkmda vergi
kaçırdıkları iddiasıyla verdi-
ği sözlü soru önergesinde
Devlet Bakanı Orhan Kiler-
doğlu'nun yanıtlan ana mu-
haiefet partisini tatmin et-
medi.