15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 12 OCAK 1992 UZAKYAKEV OK\Y GONE>SİN Rahatsızlığı nedenıyle, Okay Gonensın'ın yazısını ya- ytnlayamıyoruz HİKMET ŞEMŞEK Kültürde Yeniden Yapılanmav urdumJZ yalnız coğrafı bakımdan değıl, kültürel ve sa- natsal bakımdan da Batı ıle Doğu'nun kesışme noktasın- dadır Durumumuz, yarı dolu bır bardağı lyımserle kotüm- sern tanımlamalarıns benzer Bırı yarısı bos dıye yerınır- ker otekı yarısı dolu dıye sevınır Ben Batı ulkelerınden dorüşte ne kadar uzülursem, Doğu ulkelerınden donuş- tec derece de mutlu dmuşumdur Ancak benı kahreden, elımızdekı bırıkımlerı tam olarak değerlendıremememız- dır Çoğu alanda yağ, jn, şekere sahıbız, ama bunlardan helva karacak 'katalızörlerden' yoksunuz Daha da acısı, yurdumuzda kaynak yokluğundan çok kaynakları 1yı ve yermde kullanamama yoksulluğu egemen olmaktadır Son yıllarda kultur yaşantımızı kemıren en önemlı et- ken yanlış tanımlanarak, bızı otekı alanlarda da ayıran sakat bır mıllıyetçılık' anlayışının yerieştırılmeye çajışılma- sı oimuştur Hangı Çın fılozofuna aıt olduğunu anımsayamadığım bır söz vardır "Bır toplumu ıçten yıkmak ıstıyorsanız ora- dan kavram kargaşası çıkarınız Namuslu ıle namussu- zu, 1yı ıle kötüyu, doğru ıle eğrıyı karıştırdınız mı o toplum kendı kendıni kemırmeye ve çokuntüye gıtmeye başlamış demektır" Bu olayı bız son yıl larda çok acı şekılde yaşadık mıllı- yetçılık ıle gelenekçılığı karıstıran akımlar yüzünden Sı- yasal alanda yaşadığ ımız gıbı, sosyal ve ozellıkle kültu- rel, sanatsal alanda da çok olumsuz etkılerı oldu Bırçok etkın kesımlerde gelenekçılık âdeta mıllıyetçılığın mırası sayıldı Bu ayırım zarnan zaman kışılerın takdırlerıne gö- re devletın polıtıkaları nda da onemlı rol oynadı Orneğın muzık alanında, Turk muzığı' deyışının yalnız gelenek- sel muzıklerle onun cfevamı olan tekseslı kesımın tanım- lanmasında kullanılması, en çarpıcı gostergelerden bırı olmuştur (Bu konuyu müzık sorunlarımızın ıncelenmesın- de derınlemesıne ışleyeceğım) Kultür yaşantımızda resmı olarak yenıden yapılanma ıçın sayısız hareket olmuştur Bırçok bakan 1yı nıyetle ışe sarılmışlar, ancak çoğu zaman şu etkıden kurtulamadık- ları ıçın radıkal so- Türkiye, nüfusuna ve ulusal gelirine oranla, kûltür ve sanat işlerine dünyada devletçe en çok maddi olanak sağlayan ülkeler arasında gelmektedir. Ancak, ne yazık ki, uygulamadaki randıman, genel normlara göre çok kısır kalmaktadır. nuçlar elde edeme- mışlerdır Eskı ışler lyı gıtmıyordu Şım- dı yenı önlemlerle her sey yorungesı- ne gırecektır Burada unutulan şey, her gelışımın bır evrıme dayan- masıdır Hatta dev- rımler bıle evrımın uç noktalarıdır (La- voısıer'nın hıçbır şey yoktan varol- ^^^^_^^_^^^^^^^^^^ maz ve hıçbir şey ^ ^ ^ ^ ~ ~ ^ ^ ~ ~ ~ ^ ~ ^ ^ ^ ~ kaybolmaz tanımlamasında olduğu gıbı) Gene muzık alanından ornek vereceğım Çok karma- şık hale gelen muzık yaşantımıza çozumler getırmek uze- re, çeşıtlı zamanlarda sempozyumlar, kongreler, şûralar duzenlendı Ama hıçbır seferınde "Bundan oncekı top- lantılarda hangı kararlar alınmış, hangılerı uygulanmış, hangılerı neden oturu uygulanmamıs" dıye araştırma ya- pılmadı ve bunun ıçındır kı her toplantıda aynı konular, aynı problemler dıdıklendı Çoğu zaman toplantıların amaçları lyı saptanamadığı, gündemlen tyı duzenlenemedığı ıçın toplantılar bazıları- na kendılerını gosteren bır arena, bazılarına ağlama du- van oluşturdu, olumlu önenlenn pek azı uygulanabıldı Ya- nı atılan taş hıçbır zaman vurulan kusa değmedı (Bazı uygulamalar ıse ıktıdar sahıbının eğılımlerıne gerekçe oluşturmaktan ılerı gıdemedı Bırçok bakan lyı nıyetlerı- ne karşın uygulama ıçin yeterlı zamanı bulamadan ayrıl- mak zorunda kaldılar) Bu evrede, yenı bır atılımla 'yenıden yapılanmaya' gıdı- lecekse ancak şu ıkı hususun uygulanmasıyla rasyonel sonuca erışılebılınır 1 Şımdıye kadar elde edılen verıierın değerlendırılme- sını yapmak 2 Benzer durumlarda başka ulkeierdekı kurumlaşmış uygulamaları da goz önune almak 3 Yenı verıierın de eklenmesıyle kultur ve sanat polıtı- kasını saptamak 4 Her seyden once bunların uzmanlık ışı olduğu du- şünulerek sıyasal etkılerden mumkun oranda uzak tut- mak (Mumkün oranda demekte amacım, devletın güdu- cu değıl yonlendırıcı ışlevını belırtmektır) Türkıye, nüfusuna ve ulusal gelirine oranla, kultur ve sanat ıslerıne dunyada devletçe en cok maddı olanak sağ- layan ulkeler arasında gelmektedir Ancak ne yazık kı uy- gulamadaki randıman, genel normlara gore çok kısır kal- maktadır Bu eksıklık ancak kurumların ışleyışlerını dün- yadakı benzerlerıyle aynı duzeye getırmekle telafı edıle- bıhr Prof HIKMET ŞIMŞEK, Orkestra Şefı ve Devlet Sanatası Yureği insanlık sevgisiyle dolu RASÎM (ARTVİN 1952-9.1.1992) kaybettik. AİLESt KARŞILIKSIZ YABANCI DİL BURSLARI (Ingilizce-Fransızca-Almanca ve Rusça) * 18 29 yaş arasında ' En az lıse mezunu * Kendıne güvenen * Kültüriö ve ufku genış genç kız-erkek arkadaşlara YURTDIŞINDATOPLAM 3 AY (Ingıltere-Fransa-Almanya ve Rusya Fed.) * 20 şer kışılık gnjplar da yer almak ıçın 2 aşamalı Tamtım ve Kültûr testını evınızde cevaplamanız yeteriıdır * BURS suresınce sosyal kulturel etkınlıklere aktıf katılım ve gu zel sanatlaria yakından ılgılenme fırsatı olacaktır * BURSLAR, yurtdışında bulunan bır Gençlık orgutuyle yapılan ış bırltgı sonucu yurdumuza ayrılan ılk kontenjanlardır * Başvuru: PK 395 34433 Sirkecı-İST * Teruh etoğmız dılı belırtınız Freedoons C & tLYADA tştnıiığı Anayasal Iktisat ve Ekonomilc Anayasa Öıterîsi Çok geç kalmadan devletı kuçultmek ve daha sorumlu bir devlet oluşturmak ıçın, gerçek bır anayasal reform arayışı ıçerısınde olmalıyız. Unutmayalım, gerçek demokrası anayasal demokrasıdır Doç. Dr. COŞKUN CAN AKTAN Dokuz Eylül Ünıversıtesi 198O'lı yılların başlanndan gunumuze, dun- ya mılletlerı onemlı ekonomik ve sosyal değış- melere ve gelışmelere tanık oldu Komuta ya da güdumlü ekonomıler yennı yavaş yavaş serbest ekonomı ya da pıyasa ekonomılenne bırakmaya başladı Serbest ekonomı ve ozelleştırme duşuncesı, Latın Amenka'dan Uzak Doğu ya uzanan f>ek çok gehşmış ve gelışmekte olan ulke yanı sıra Doğu Avrupa ulkelennde de taraftar top- lamaya başladı Bu gelışme ve değışmelenn gensınde yatan temel çağdaş ıktısadı duşunce ıse Kamu Tercihi Teorisi ve Anayasal İktisat oldu Kamu tercihi ve anayasal iktisat Anayasal iktisat, devletın gucu ve yetkılen- nın nasıl sınırlandınlabıleceğını ve nasıl sınır- landınlması gerektığını ınceleyen yenı bır ikti- sat dalıdır Anayasal ıktısadın felsefı temelle- nnı Sosyal Sözleşme Teorisi oluşturur Sosyal sozleşme, toplumda bırlıkte yaşa>an bıreyle- nn, temel hak ve ozgurluklen ıle toplum ıçerı- sınde uyulması gereklı kurallan ıçeren ınfor- mel normlar uzennde goruş bırlığıne varma- lannı ıfade eder Anayasal iktisat, ıyı bır toplumsal düzenı oluşturacak polıtık ve ekonomik kural ve ku- rumların sosyal sozleşme teonsıne dayalı ola- rak belırlenmesını savunur Yıne, anayasal ık- tısat, toplumun hem hukukı ve hem de kurum- sal yapısını yonlendırecek anayasalann vatan- daşlann bılınçlı gayretlenyle ıdeal şeklını ala- cağını kabul eder Anayasal ıktısadın teonk temellennı Kamu Tercihi Teorisi oluşturur Kamu tercihi, polıtık sureçte alınan karar ve uygulamalan iktisat bıhmının kullandığı araç ve yontemler yardımı ıle açıklamaya çalışan bır çağdaş ıktı- sadı duşuncedır Kısacası, kamu tercihi, kamu ekonomısınde karar alma mekanızmasını ıncelemektedır Kamu tercihi ıktısatçılanna gore devletın eko- nomıde rolu ve fonksıyonlannın genışlemesı, bıreylenn ekonomik hak ve ozgurluklennı sı- nırlandırır Yıne devletın büyumesı, ekono- mik ve polıtık yapıdakı yozlaşmalann ortaya çıkmasma ve yaygınlaşmasına neden olur Kamu tercihi ıktısatçılanna göre devletın bu- yümesı ıle bırlıkte ortaya çıkan ekonomik ve polıtık yozlaşmalann ortadan kaldınlması ıçın polıtık karar alma surecınde bır "yenıden yapılanma' gereklıdır Geleneksel olarak anayasalaresasen bır "po- litik anayasa" huvıyetıne sahıp olmuşlardır Anayasa denıldığınde, genel olarak devletın temel sıyası yapısını ıdare şeklını, devletı oluşturan organlann kuruluş ve ışleyışlennı, kışılenn temel "siyasi" hak ve ozgurluklennı ıçeren hukuk kurallan anlaşılmıştır Gunumuzde pek çok ulke anayasasında ekonomı ıle ılgılı kurallar, ya anayasalarda hıç yoktur veya çok genel hukümler mevcuttur Devletın \er21 alması butçe yapması gıbı Niçin ekonomik anayasa? Ekonomik anayasanın kapsamından once nıçın şıddetle bır ekonomik anayasaya ıhtıyaç duyduğumuzu açıklamaya çalışayım Egemenlığın kudretını temsıl eden bır ku- rum olarak devletın bırtakım hak ve yetkılen bulunmaktadır Devletın temel "politik" hak ve yetkısı yasa yapmaya ılışkındır Devletın "ekonomik" hak ve vetkılennın başlıcalan ıse vergıleme yetkısı, butçe >apma >etkısı, borç- lanma yetkısı ve para yaratma yetkısıdır Devletın yukanda belırtılen hak ve yetkıle- rını ana>asal çerçevede sınırlamazsak bu yet- kılenn polıtıkacılar tarafından keyfıce ıhlat ve âuııstımal edıldığını goruruz Kanımca, bugun çağdaş demokrasılenn ıçınde yaşadığı ekono- mik ve sosyal sorunlar ve yozlaşmalann temel nedenı, polıtıkacı ve burokratların guç ve yet- kılennın sınırlandınlmamış olmasıdır Neden bızı yonetecek bu ınsanlara guç ve yetkımızı devredıy oruz da bu guç ve \ etkılenn sınınnı ve çerçevesını çızmıyoruz9 Altını Çızerek belırtmelıyım kı Turkıye'de geçen aylarda yaşadığımız polıtık konjonktur bızım gerçekten şıddetle bır ekonomik anaya- saya ıhtıyaç duyduğumuzu gostermektedır Türkiye için bir ekonomik anayasa Aşağıdakı onenlen Turk kamuoyunun ve sıyasal ıktıdann ılgı ve bılgısıne sunuyorum 1. Devletın gorevı ne olmalıdır devletın han- gı tur ışler yapmasına ızın vermelıdır, devlet ıç ve dış guvenlığın korunması, adaletın temını ve benzen hızmetler dışında gorevler ustlen- melı mıdır, şeklındekı sorular, anayasal açıklı- ğa kavuşturulmalıdır 2. Anayasada kamu harcamalarına ılışkın bazı kantıtatıf sınırlamalar yer almalıdır Ka- mu harcamalanndakı artış yûzdesı GSMH'- dekıartış yuzdesı ıleıhşkılendınlmelıdır Orne- ğın, toplam kamu harcamalanndakı artış yuz- desının oncekı yıl GSMH'dekı artış yuzdesını geçemeyeceğı anayasal norm olarak belırtıl- melıdır Bu konuda daha farklı önenlenn de gelıştınlmesı mumkundur 3. Vergıleme hakkı ve yetkısı anayasalarda açık, net ve anlaşılır bıçımde yer almalıdır Maksımum vergı oranlan ve bunlann belırlı bır sure (örneğın 5. 10 yıl) değıştınlmeyeceğı anayasal guvence altına alınmalıdır Kuşku- suz bu konuda enflasyon konusunu da dıkka- te almak gerekmektedır Bırdığerdeyışle vergı sıstemı yan-sureklılık arzetmelı ve vergıler ekonomik bınmlenn kararlarında (tasarruf tuketım, yatınm vb ) olumsuz rol oynamama- hdır 4. Denk bütçe ılkesı anayasalarda guvence altına alınmalı ve hangı hallerde (knz ve savaş halı) bu ılkeden vazgeçılebıleceğı belırtılmelı- dır Bu genel hukum dışında yıne anayasamız- da ulkemızde butçe açıklannın ortadan kaldınlması ıçın gelır ve gıder butçelerının ya- pılannda ne tür değışıklıkler yapılacağı açık ve net bır bıçımde ortaya konulmalıdır Bu ko"huda kamu harcamalannın. oraeğın, lOyılı esas alan bır donemde belırlı bır oranda tedrıcı olarak azaltılacağı anayasada ıfade edılmelı- dır 5. Bütçenm genellık ve bırlık ılkelen anaya- sada guvence altına alınmalı ve bunun ıstısna- ları (varsa) anayasal çerçevede belırlenmelı- dır Butçe dışı fonlann hangı hallerde oluştu- rulacağı ve fon gelır ve gıderlennın katma büt- çeler gıbı parlamento denetımıne tabı olacağı anayasada yer almalıdır Böylece butçe dısıp- lınının yenıden tesıs edılmesı sağlanılmalıdır 6. Devletın borçlanma hakkı ve yetkısını ne şekılde kullanacağı ve bunun sınırlan anaya- sada belırtılmelıdır 7. Idareler arası malı boluşume ılışkın esas- lar anayasada yer almalıdır Devletın vergıle- me yetkısı kısmen mahallı ıdarelere devredıl- melıdır Kısaca, malı ademı merkezıyetçılık anayasada guvence altına alınmalıdır 8. Devletın para yaratma hak ve yetkısı mut- laka anayasal normlar ıle sınırlandınlmalıdır Merkez bankalan ancak anayasalarda belırtı- len oranda para arzını arttırabılmelıdırler Or- neğın yıllık para arzındakı buyumenın (artışın) GSMH'dekı artışla ılışkılendınlmesı sağlanılmalı ve ekonomıde mal ve hızmet ar- zında artış soz konusu ıse (yanı pozıtıf buyu- me hızı mevcut ıse) bu durumda para arzının yuzde 3-5 oranında arttınlmasına ızın venl- melıdır 9. Devletın serbest pıyasa ekonomısının ış- lerlığı ıçın rekabetı teşvık edecek ve aksak re- kabetı engelleyecek kuralları anayasal çer- çevede saptaması buyuk onem arz etmekte- dır 10. Pıyasa ekonomısıne ışlerlık kazandınl- ması ıçın "uretım faktorlennın fiyatlannın pı- yasada arz ve talep ılışkılenne gore serbestçe oluşumu esastır ve devlet fıyat oluşum sürecı- ne mudahale etmez' şeklınde bır hukum ana- yasada yer almalıdır 11. Uluslararası ekonomik ılışkılerde ser- best tıcaretın esas olduğu konusunun da yıne ekonomik anayasa ıçerısınde bclırtılmesı onem taşımaktadır Devletın koruyucu-hıma- yecı dış tıcaret polıtıkası araçlarının ne şekılde kullanacağı öz olarak anayasada yer almalı- dır Devlet ne kadar gereklidir? Kanımca, 21 yuzyıla doğru ılerlerken başta unıversıtelerde akademısyen olarak gorev ya- pan ıktısatçılann, mılletın vekılı sıfatıyla par- îamentoda bulunan polıtıkacılann ve burok- ratlann artık aşırı mudahalecı ve paternahstık devlet zıhnıyetınden kendılerını kurtarmalan gereklıdır Hayalcı ve utopyacı anarko-kapı- talıstlenn "De>let gerekli midir" sorusunun otesınde "De\let ne kadar gereklidir" sorusu uzennde kafa yormalıyız Çok geç kalmadan devletı kuçultmek ve da- ha sorumlu bir dolet oluşturmak ıçın gerçek bır anayasal reform arayışı ıçensınde olmalı- yız Unutmayalım, gerçek demokrası anaya- sal demokrasıdır [PARİSTEN SELÇUK DEMIREL BESLENMEMIZE ÖZEN GÖSTERİR ana, % 100 saf bitkisel yağlardan üretilen bitkisel bir margarindir. Üretiminde hiçbir surette hayvansal yaglar (kuyruk yağı, don yağı, domuz yağı v.b.) kullanılmaz. ^Sana sağlıklı ve dengeli beslenmemiz için pastörıze süt ve en yüksek sevıyede vıtamın ıçerır. l değmeden ve hıjyenık şartlarda, Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne uygun olarak üretilır. Üretim süreci boyunca tüm bakteri- yolojık kontrolları büyük bır özenle yapılır. AHMET CEMAL Yaşamla Kaynaşan Felsefe 1920-1930 yıllarının Vıyanası, felsefenın ve felsefe tartış- malarının edebıyat alanına genış olçude gırdığı bır ortam- dır Buortamdaçoğunluklazaten felsefe oğrenımı gormuş kımı yazarlar uğraşlarında bu dısıplınden ne olçude ya- rarlanabıleceklerı sorusuna yanıt ararken felsefecıler de felsefe alanında yetersız kalan sorulara edebıyatın çozum getırebılıp getıremeyeceğı konusunu ırdelerler örneğın neopozıtıvızmı genış olçude etkılemış olan Ernst Mach, daha 1886 da yazdığı 'Duyumların Çozumlenmesıne Kat- kılar' adlı kıtabında duyumlara ılışkın kendı kuramı doğ- rultusunda, bır bılım adamı olan felsefecının matematıksel anlatımı nedenıyle duyumlardan zorunlu olarak uzaklasa- cağını, yazarın ıse duyumları çok daha kesın tanımlayıp betımleyebıleceğını belırtır, boylece Mach, edebıyatın bu bağlamda gerçeklığe çok daha yaklaşabıleceğı goruşunu savunur Yuzyılımız felsefesınde bır donum noktasının ya- ratcısı olan Ludwıg Wıttgensteın ıse bır yandan bılımsel felsefe ıle metafızığın bırbırıne karıştırılmasına karşı çıkar- ken, ote yandan eskıden berı felsefenın temel konusu sayı- lan bır sorunun, yaşamın anlamı sorununun sanat ve edebıyat afanlarında çok daha koklu yaklaşımlar bulabıle- ceğını belırtır 1926 yılında Avusturyalı felsefecı Montz Schlıck tarafından Vıyana ya çağrılan RudolfCarnap, Bert- rand Russel ın felsefe alanındakı butun 'gorunuşte' ya da 'sozde sorun nıtelığındekı sorunların bır yana ıtılmesı ge- rektığı yolundakı goruşunu benımser, 1928'de çıkan ' Fel- sefenın Gorunuştekı Sorunları adlı unlu eserınde ıse metafızığı edebıyata bırakır Yuzyılımızın Günûmüz Türkfye'sinin kültör yaşamında felsefenin hâiâ bip yama gibi durması, edebiyata ve sanata yeterince sinmeraiş olması, belli bir minasa ilişkin sahiplenme eksikliğinden başka bir şey değildir. en buyuk romancıların- dan sayılan Vergı- lıus'un Ûlumu ' ve "Uyurgezerler ' gıbı başyapıtların yazarı Hermann Broch (1886-1951), felsefe- edebıyat ılışkısı uze- nnde en yoğun dur- muş yazarlardan bırıdır Broch, "Uyur- gezerler' ın ılk met- nını «basıma gonderırken metne ekledığı ve 'yöntemını' açıklayan broşurde roman turune ıkılı bır ışlev yukler Mc- dern roman bır yonuyle dev bır mırası, Platon'dan Nı- etzsche'ye kadar uzanan Batı felsefe mırasını ustlenmek- te, başka deyışle pozıtıvızmın bakış açısından felsefe ıçın artık eskımış, aşılmış, felsefeye uygun duşmez ve bılımdı- şı sayılan gorevlere talıp olmaktadır Ama aynı modern roman, aynı zamanda 'oncu olmak konumundadır Yanı henuz sınırlan bılımsel duzeyde belırgınleşmemış ıçınde yaşanan zamanda fılızlenmış, geleceğe sarkmakta olan eğılımlerın ızını surmekle, bunların bılıncıne varılmasını sağlamakla da yukumludur Yuzyılımızda felsefeye yoğun duzeyde eğılmış yazarlar kuçumsenemeyecek sayıdadır örneğın Octavıo Paz'ın, Borgesin, Camus'nun vb eserlerını felsefe temelınden yoksun tasarımlayabılmek olanaksızdır Aynı durumguzel sanatlar alanı ıçın de geçerlıdır ve felsefeye eğılmek zo- runluluğunu duymuş ressamların heykeltıraşların, mı- marların vb sayısı da kuçumsenecek gıbı değildir Bır yandan felsefe mırasını sahıplenmenın, ınsanlığın duşunce mırasını sahıplenmek anlamına geldığı, öte yan- dan da duşunceyı temel almayan eserın olamayacağı duşunulduğunde, felsefenın edebıyat ve sanatla kaynaş- ması doğal bırolgu nıtelığını kazanmaktadır IlkYunanfılo- zofları, kendılerınden once sısteme bağlanmış bır duşun- ce mırasının varolmaması nedenıyle kendılerını haklı olarak doğuştan fılozoflar dıye nıtelendırebılırlerdı Gunu- muzun duşunen ınsan ı ıse bu nıtelığe layık olabılmek ıçın bugune ve geleceğe yonelık açılımlarını bır tur mantar tar- lasından değıl fakat geçmışın açılımlarından yola çıkarak değerlendırmek durumundadır Buraya kadar soylenen- ler, hıç kuşkusuz yazarların, ressamların, bestecılerın, yonetmenlerın, pozıtıvıst, Yenı Kantçı, Hegelcı, Dıltheycı vb eserler yaratmak, ınsanlarm duşunce kaynaklarını her adımda adlandırmak zorunda oldukları anlamını taşımak- tadır Duşunceyı oluşturan hamurun markası, her zaman onem taşımaz, onemlı olan hamurun beslendığı kaynak- ların zengınlığıdır O zengınlık -ozumsenmış duşunce bırı- kımı nıtelığıyle-esere zaten yansıyacaktır GunumuzTurkıyesı nın kultur yaşamında felsefenın -ge- nel orantıya gore- hâlâ bır yama gıbı durması, edebıyata ve sanata yeterince sınmemış olması, bellı bır mırasa ılış- kın sahiplenme eksikliğinden başka bır şey değildir Cum- hurıyetle bırlıkte -kaçınılmaz olarak - koktencı bır tutumla uygarlık yorungesmı değıştıren Turkıye'de, yenı yorunge- nın temelını oluşturan bır duşunce bırıkımıne, başka de- yışle butun felsefeye sahıp çıkma bılıncı ne yazık kı yete- rince gelışmemıştır Kanımızca ılerıdefelsefenın edebıya- tımıza sanatımıza ve bu alanlarda belırgınleşen dunya goruşlenne yansıma oranı konusunda yapılacak çalışma- lar, durumu daha ıyı somutlaştırabılecektır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle