19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 1991 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/15 Politikaya nefret, aşka evet Insan hakları daîresi (Baştarafi 1. Sayfada) ha birçok konularda görüşleri- ni sorduğumuz Leman Sam, Cumhuriyet'in sorularını şöyle yanıtladı: — Siz yillardır mdzik dünya- snun içindesiııiz, çok başarüı ça- lışmaiannız oldu, peki neden son yülarda parladınız? SAM — Ben hep küçük yer- lerin küçuk şarkıası olarak kal- mak niyetindeydim. Ama neden böyle oldu, bilmiyorum. Orta- lıkta dolajan 'sflperstar' lafları da beni hep rahatsız ediyor. Böyle bir amaçla yola çıkmadım ben, 9 yıl kendi kendine muzik yapan biriydım. Ama ne mutlu bana, şimdı de sevdiğim müziği söylüyorum. Benim çok severek söylediğim bir şarkıyı, seyirciler de çok sevıyor. O, bır elektrik meselesı. Populerlik beni hiç il- gilendirmıyor. lnsanlar, bana çok şaşınyorlar. Onlar beni baş- ka türlü hayal ediyorlar, çok farklı buluyorlar. Beni çok duz buluyorlar galiba. — Siztn diğer hafif mfizik sa- natçılanna gore daba ozgun bir havanız var... SAM — Ben çok değişiklik sevmeyen bir insanım. 16 yaşım- da da böyleydim. Saçım böyle>- di. 45-60 yaşıma geldiğimde de böyle gıyineceğim, böyle duşu- neceğim. Gözlerimin altı kırışın- ca da şarkı söyleyebileceğim içm çok mutluyum. — Siz yülarca caz soylediniz, daha sonra Türk motiflerinin agır bastıgı parçalara döndıinüz ve parladuuz... SAM — Benı hep cazcı ola- rak nitelediler. Ben cazı çok se- viyorum, en çok da buyukbaba cazcüann yaptıklannı beğeniyo- nım. Ama benim söylediğim şarkılar, standart caz şarkılarıy- dı. Çok özel bir caz değildi. Çünkü caz, özel bir birikim ge- rektiriyor. O bambaşka bir şey, bizdeki âşıklamaya benziyor. Bu onlann ruhundan geliyor. Ben de küçükten bu yana gerçek caz- cılann yetiştiği bir ortamda ye- tişmiş olsaydım, bır caz şarkıcı- sı olabilirdim, ama ben Anado- lu'da buyudüm. öyle de arsızım ki caz da folklor da söyledim. Şimdi söylediğim türde şarkıla- n o zaman da söylüyordum. Be- nim için müzik, birbirinden ka- lın çizgilerle aynlan bir şey de- ğildir. Zannediyorum, kendi müziğiımzde caza uyarlanabilir çok guzel temalar var. Bu konu- da uğraşanları da destekle- miyoruz. — Son gunlerde sanatçılann politikaya atümalan moda oldu. Siz ne düşünuyorsunuz bu koında? SAM — Politika bana göre değil. Ben bürokrat olamıyo- nım. Politikaya girdiğiniz za- man, üzerinizde birileri oluyor. Benim üstümde ise yalmzca halk var. Halk beni istediği sü- rece şarkı söyleyeceğim. Biraz asi bir ruhum var. Kurallar ba- na ters. Bir politikacı olarak o partırun size gösterdiği kurallar çerçevesinde hareket etmek zo- nındasınız. Bense biraz sivri bir insanım herhalde. Ben; takım, dernek, parti gibi şeylere çok karşıyım. Bunlar insanlar ara- sında aynhklar yaraüyor. Gala- tasaray'ı tutuyordum, bugünler- de onu da bırakacağım. Ben, ev- renselliği savunan bir sanatçı- yım. Kalıplardan nefret ederim. Devletler arasındaki sınırlardan, devletlerden soyutlanmış bir dunya duşunüyorum ben. 'Imagine* şarkısındaki gibi bir dunya istiyorum. Biraz utopik, ama böyle bir şey olsaydı keşke diyonım. — Siz Yunus Emre şarkılan- nı yonımluyorsunuz, niçin Yu- nus Emre? SAM — Yunus Emre'yi bir dıinya insanı olarak ele alıyo- nım. Asıl sevgiye kural koyma- ması yüzünden seviyorum onu. An bir dil kulanmasını benim- sıyorum. Bir de 700 yıl öncesin- den insanlann sevgisizlığini, bir- birlenyle dıdişmesini yazması beni çok etkiliyor. Demek ki in- sanlar, teknolojık açıdan ilerli- yorlar, ama duygusal açıdan bir arpa boyu yol gitmiyorlar. Bu yaşlı dünyamız, bir 700 yıl da- ha yaşarsa, bu sevgisızlik belkı daha büyumuş boyutlarda de- vam edecek. — Biraz da asktan söz ede- lim. Aşk ve cinsellik hakkında ne düşünuyorsunuz? SAM — A$k, sözcüklerle an- latılabilecek bir şey değil. Aşkı o kadar kolay bulunabilecek bir şey olarak da görmuyorum. Onun için, aşkı yalmzca yaşa- maü, konuşmamah. Cinselliği ise, aşktan fazla ayırmıyorum. Hayvanlarda bile bir eş olayı var. Cinsellikten bahsederken bazen 'Hayvanlar gibi çiftle- şecekler* diyorlar. Hayvanlar, öyle her gördükleriyle çiftleş- mezler. Hayvanları tanısalar, böyle konuşmazlar. Hayvanlar- da çok daha saygın yaşaruyor bu ilişki. Cinsel fıkralardan da nef- ret ederim. Çünkü cinsellik, fık- ralarla anlatılacak bir şey değil- dir, çok daha kutsal bir şeydir. îki kişinin urettiği bir enerjidir. Enerjiler de çok kolay ortaya çı- kan şeyler değildir. Cinsellik; ta- bu, ayıp değil, gulünç hiç değil. — 'Hey Yıllar' adlı şarkınm, özellikle kadınlar çok be- ğendiler... SAM — 'Hey Yülar' benim yaşamımın şarkısı açıkçası. Ül- kemizde, ataerkil bir toplumda çok zorluklarla yoğrulmuş bir kadının çığhğı gibi bir şey Hey Yıllar. Ben, kızlarımı babasız, müthiş mali sorunlar içinde, toplumla didişerek büvüttüm. Ama bütün bu zorluklardan hiç yenilmedım. Yasama üç dört kez yeniden başladım. Hey Yıllar, tüm kadınlar için umut ışığı ola- bilecek bir şarkı. Kadınlar hiç yenilmesinler, çünkü bir yerden hep bir çıkış noktası çıkıyor. Ben o umut ışığını hiç kaybet- medim. Arkamda çok saygın bir geç- miş bıraktım, hiç kimseden yar- dım görmeden bu yere geldim. Bunun için kendimi çok beğeni- yorum. tnanır mısınız, hiç aşk mektubu almadım ben. Artist- lik bana bir numara fazla geli- yor. (Baştarafi 1. Sayfada) cii bulamayarak imkânsız- hktan catlayıp Avrupa'ya gitmek zonında kalan vatandaşlann so- runlarını ulkede çozmeye çalışacağjnı" söyledi. Türkiye1 nin en kolay gerçekleştireceği re- formun insan hakları konusun- da olduğunu da belirten Bilge, "Enflasyonu diişürmek güç ola- bilir. Ama bu çok kolay" dedi. Bilge, mevcut yasalarla Türkiye^ deki ınsan hakları ihlallerini azaltmanın mumkun olduğunu söyledi. Anayasa gereğı seçim nede- nıyle Adalet Bakanlığı'na getı- rilen Dışişleri Bakanlıgı danış- manlarından Buyukelçi Prof. Dr. Suat Bilge, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlarken Turkiye- nin uluslararası kuruluşlarca ha- nrlanan insan hakları haritala- nnda Yemen ve Nikaragua gibi ülkelerle birlikte sondan bir Ön- ceki basamak olan beşinci sıra- da yer aldığını söyledi. Bilge, "Türkiye'nin şimdi balundugu yerden yukanlara çıkması zor bir şey degil" dıyerek bunun ye- nı yasalar çıkarılmadan mevcut yasa ve uluslararası hukuk bel- gelerinin olumlu yonımlanma- sı ile mümkün olacağım kaydet- ti. Bilge, böylece Türkiye'nin iki ya da üçuncü sıraya yükselebi- leceğini de bildirdi. Bilge, goreve gelır gelmez Baş- bakan Mesut Yümaz'a gidip, "tnsan haklan konusunda da iyikştirrne yapabilir miyim?" dediğıni ve kendisinden gerekli yetkıyi aldığını söyledi. Bunun uzerine hemen harekete geçerek bakanhkta bir "tnsan Haklan Daire Başkanlıgı" kurulması için talimat verdiğini belirten Bilge, kumluş çaüşmaları suren bu dairenın insan hakları ihlal- lerini izleyeceğini, kendisine ya- püacak başvuruları kabul ede- ceğini, yapacağı inceleme so- nunda saptadığı acık ihlalleri önlemek ve çözmek için çahşa- cağmı ifade etti. Genelgeler yetmiyor Insan haklarmı "yalnız tauku- ki degil, siyasi yöniı de olan, re- jimin kimligmi betirieyen önemli bir ölçü, bir ülkenin medeniligi il# ilgili bir konu" olarak nite- leyip, "Demokrasiyi benimse- mişsek, insan haklarını da benimseyecegiz" diyen Bilge, "tnsan haklanna uyulmayan de- mokrasilerin adı sabte demok- rasilerdir. Gerçek demokrasi ile biçimsel demokrasi arasındaki fark da budur. Gerçek demok- rasi kavramının içini dolduran insan haklandır" şeklinde ko- nuştu. "Avmpa İnsan Haklan Söz- leşmesi'ni uygulasak ne oJur, uy- gulamasak ne olur" duşuncesi- nin yanlışhğını vurgulayarak "Bunu biz keodimiz uvgulamaz- sak, başkalan zorla uygulatır" diyen Bilge, "Adliye teşkilaümız, Mecelle'den tsviçre Medeni Hu- kuku'na kolayukla geçmiştir ve başanyla da çahşmaktadır. Şim- di artık insan haklan sozleşme- sine geçmemeleri için de hiçbir neden yoktur" dedı. Kendisinden önceki bakanla- rın uluslararası insan haklan metinlerine uyulmasım isteyen, genelgeleri bakanlık teşkilatına gonderdığıni ammsatan Bilge, "Ama benim temas ettigim hiç- bir arkadaşun banlardan soz et- medi. Çunku bir makamın ya da kurumun adına gönderilen bu tur genelgeler dikkati çekmi- yor. Bir yerlerde kalıyor, kiıtup- haneye gidip orada dunıyor. Ya- ni okunmuyor. Çunku okunsa uygulanır. Yani havada kalıyor. Bu tür genelgeler cansız kalıyor" dedi. Kendisinin farklı bır yol iz- ledığini belirten Bilge, "Ben doğrudan hakim ve savcı arka- daşlanmla bu konulan yüzyiize görtismeye çalışıyorum. Gitti- ğim yerlerde goniştüm, bundan sonra da sık sık gorüsecegJm. Onlara yüzyiize, bu işin önemi- ni anlatacagım. tnsan haklan konusu bir nevi yabana dilk ya- zılmış bir kitap gibi oyle rafta durnyor. Onu oradan kaldınp ber gun Utbik edecekleri bir ya- sa niteliginde olduğunu kendile- rine anlatacagım. Lluslararası insan haklan metinlerinin Tiirk- çe çevirilerini kurumlara degil, tek tek bu hâkim ve savcı arka- daşlanmın adlanna gönderece- ğim. Bu suretle onlara vabancı dııran, hâlâ kullanma aİHİtynlıfrı edinmedikkri bu meünleri on- larla kucaklaştırmayı düsünüyorum" diye konuştu. Üzerinde durduğu en önemli insan haklan ihlalinin, kişinin hürriyetinden haksız yere mah- rum tutulması olduğunu belir- terek bu durumu "keyfı httrri- yetten mahrumiyet" olarak ni- teleyen Bilge şöyle konuştu: "Bnnn önleyen hükümler anayasada var. Hâkim ve sava- lanmızm anayasaya bakarak bu- nu onlemeleri gerekir. Lsul ka- nunlannda bu konuda hangi mercilerin yetkili olduğu, kim- lere başvurulacağı açıkça an- latılmamış, ama 'Usul' kanu- nunda yazmıyor' diye 'Ben ba- kamam' denilmemesi lazun. 'Hâkim karar verirken anayasa- yı da goz önunde tutar' ilkesi bizde pek aygıüanmıyor. Bu ko- nuda bir alışkanlık yok. Anaya- sa, Turkiye'yi, 'tnsan haklanna saygılı bır hukuk devleti' diye ta- nımlıyor. Bizim de buna uygun davranmamız lazım." TATİLE ÇKARKEN, CÜZDANINIZI EVDE BIRAKIN! Haftalık rezervasyonlarımız da sürüyor Rezervasyonunuzu yaptır'n, sonra "para"yı unutun1 Ne boynunuza boncuk asın ne de mayonuza cuzdan cebı dıktınn. Gonlunuzce tatıl geç/nn. C L U B T U R T L E ' S M A R C O P O L O ' D A H E R Ş E Y F İ Y A T I N İ Ç İ N D E ! HAFTA SONUNU AKDENİZ MAVİSİYLE BOYAYIN • 3 TAM GUN Cuma sabahından başlayarak • Marco Polo'nun sundugu her şey gıdış-donuş UÇAK BILETI ve transferler. FİYATIN İÇİNDE C L L B T l' K T l. Ii S MARCOPOLOKEMER-ÇAMYUVA'TATIL KOYU OKAN TURiZM VE SEYAHAT A Ş 2 To$ocogr Coddcsı Cevdet &ty Ifhanı 5 B Meudrftkoy 80300 /STANBUL TEL |1) 174*8 50-17 Hot TLX 27767 oktu v FAX (1) ! 74 83 77 (II 174 83*9 GÖZLEM UGURMUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) soruşturuyor; yurtiçinde ve dışında araştırmalar yapıyor, ifa- deler alıyordu. Teftiş kurulu, soruşturmasını geçen aylarda tamamlamış ve düzenlediği raporu genel müdüre vermişti. Genel mü- dür de geçen ayın 26'sında soruşturma raporunu ve ekle- rini "gereğı yapılmak üzere" başhukuk müşavirtiğine gön- dermişti. Raporda "evrakta saAıfec////c" yapıldığı, bu yolla kurumun dolandırıldığı sonucuna vanldığı öğrenilmişti. Olay büyüktü. Savlar da büyüktü. Bir gazetecı boyle bır haberi duymazlıktan ve görmez- likten gelemez. Gelırse daha önce bu tür haberlere ve ya- zılara konu olmuş, bundan sonra da olacak olanlara hak- sızlık etmiş olur. Gazeteciliğin verdiğı olanaklarla yapılabilecek bütün araş- tırmaları yaptım, gereken yetkililerle de görüştüm; Bırand ile geçen çarşamba günü uzun uzun görüştük. Olayı bir de Bırand'ın ağzından dinledim. Dinledikçe üzüldüm. Dileğim, soruşturmanın bir an önce sonuçlanması ve Bi- rand'ın suçlamalardan bir an önce aklanmasıdır. Soruşturma dosyasının gecikmesi önce Birand'a zarar ve- rir. Veriyor da... Teftiş kurulu raporundan sonra bu konudaki kararı ya sav- cılık verecektir ya mahkeme. Soruşturmayı, soruşturmacılara bırakarak konunun bir başka yönüne değınmek istiyorum: Kitle iletişim teknolojısınin ulaştığı düzey, özel televızyon istasyonlannın kurulmasını da gerektirıyor. Hukuk, tekno- lojik gelişmenin çok gerisınde kalıyor. Yapılması gereken bir an önce anayasayı ve yasaları de- ğiştirerek özel televizyon kanallarını açmaktır. Bu yapılmıyor. Yapılmadığı için sorunlar doğuyor. Doğan sorunların birı "Magic Box" olayında yaşanan hu- kuk dışı yayınlardır. Hükümetin elinde ikı televizyon var: — Ahmefin televizyonu/devletın televızyonu... Ahmet'in tetevızyonu, Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'ın oğlu Ahmet Özal'ın elindekı televizyondur. Bu televizyon ile her gün "seçim suçu" işlenecektir. Devtetin televizyonu da bazı programları, kurum dışındaki kişilere ve şirketlere yaptırıyor. TRT, böylece bu şırketler ta- rafından yapılan programlar ile özelleştirılıyor! Söz gelişı, TRT adına kurum dışından bir ünlü gazeteci tarafından hazırlanar? programa yayın başına yalmzca 280 bin TL ödenırken, özel sözleşme ile programlar yapan bir başka gazeteciye bır program başına 65 bin dolar karşılığı Türk Lirası ödenıyor. Bu yolla TRT'de yetişen yetenekli programcılara da ek- ranlar kapatılıyor. Ekrana mı çıkacaksın? Kur şirketını, yap programını gel! Bu model, bazı gazeteler ile devlet televizyonu arasında ticari ilişkiler kurulmasına yarıyor. Bu tıcarı ilişkiler, ister ıstemez sıyasal ılişkılerle sürdürü- lüyor. Birand olayının asıl eleştirılmesı gereken yanı budur. Bu programlarda devletın televızyonundan yararlanılıyor; Eu- rovısıon'dan yıne devlet parası ile görüntüler satın alınıyor, montajlar genellıkle kurum içinde yapılıyor, dışarıda yapı- lanların da parası yine devlet tarafından ödeniyor. "32. Gün" devlet eliyle özel sektöre yaptırılan habercılik modelidir. Özel televizyon kanalları açıldığı gün habercilik- te 'Wevtet kayırmacılığı" bıtecek ve televizyon haberciliğin- de 33. gün başlayacaktır. Sinema • Tiyatre • Gösteri ıvıhğı için, \e bir kodımn aşkıifin, kanunlan (iğncyerck addlet mücadeiesine KEVIN . COSTNER ROBIN HOOD H1RS1ZLAR PRENSİ •KMH HOOD «IJiCE 0F THEVES- Yönetmen: KEVIN REYNOLDS "13 Eylül'de Sinemalarda" e Utangoç. Duyarlı. Yosolara uyan. Kibar. Saygılı. - H i ç sanmıyorum! Şttl! KEHT 3 « y ^ u FITAŞ Ç l » SAFAK 3 K»d*o-, REKS Bak '*oy RENK Anfcara SAT {141 62 03) (149 01 £6) (516 26 SÖ) Î K 01 121 11} 83 23 c '' CX) ' 00 V\ no - c 16 «. fe **• *4J i 15 ib 30 1815 21 '5 J 30 i*. » 1B "S> 21 00 4 ıs ı6 x a 15 ^ T- UıX) 'S"O » u o •i "< 6 & 19 0 ALEC BALDVVIN KIM BASINCER •THE MARRYING MAN Btyogkı EMCC K»dıköy HAKAN (337 tû 82) Pvndlk OSCAfl (390 09 69) Ankva AKÜN (127 76 S6) 184S-21 15 3 30 16 00-19 00 21 10 «15-1630 1845 2100 13 Eytul'de YALNIZ HARBIYE AS SINEMASINDA 146 97 38 • 132 64 26 CINEMA OSCAR standaıtUrıncU kotaık dûzcni —Sûper havalandınna vc mtou sistemi •—Avrupa matzemdcrle yapıUn OSCAR SİNEMASI AÇILDI BIR AŞK DÖRT \IK\H 1200 1415-1630-1845-2100 Pendik PTT yanı Tel 390 09 69 70 F« 375 15 7B İnsanı Baştan Cıkaran Tango Dansının Öykusu. Bir müzik ve «örseDlk şolenL.. MATHILDA MAY [IUUUMfl Tutku İçin Verilen Erotik Bir Savaş... YON. LEONARD SCHRADER VINCENT D ONOFRK) ESAI MORALES 13 EYLÜL'DE SİNEMALARDA DOLBY STEREO VE TORKÇE OLARAK SİNEMALAROA öOSTAKtı 20 Eylül'den itibaren - Saat: 20.30'da Gışeler Bostancı Gösteri Merkezı Te! 384 72 10 Vakkorama Taksım Tel 151 28 88 Vakkorama Suadıye Tel 350 87 42 9tY PflOOUCTION TUNCAY VURAL DANS GRUBU Yazan KANDEMIR KONDUK Çızer. PICASSO 14 EYLÜL 1991, SAAT: 21.00 HARBİYE AÇIKHAVA TİYATROSU Vıkkoramı Ikksta- 151 28 S8 Su»dlyt 360 90 90 Hıdık&y Moda Slnenusı: 337 01 28 G«n«rU D«nı*ma BOrosu. 5S9 95 60/1104 BlktFiyatlan 30 000 - 40 000 TL YHÜiR NUMARAUDIR 12 00--4 15-16 30-18 45-21 00 9 1 /2 HAFTA Çt«j ŞAFAK-4 (516 26 60) •ı 30-1 3 3D-16 X 1830 21 00 Sızıntının Esrarı NİHJA KAPLUMBAĞALAR 2Yon. MICHAEL PRESSMAN •Nınıa ç kartmaıan J ^gışeierden ıstey^n . SlyMl yızılı tttmlv 1UMÇMH Şıs SITE 1476547 ll«HW0--v>1715 '930 2 30 îeiTMh-as SAFM1 5'626K 11-00-13«H5HJ0-17flO-1»00-2.-00 Fev glu 8ET0Ü.U 151K4C 12 jO-14 15-16 30-'S 00 2" 1C Bakırkc, I«CH)L! 573 64 39 110C'3flH5-0O-17tO-IMB-2l fll ^ 1NKARA KIZIUa>UK[12SS3 93 «NvARt 8B»» 22996 '8 > IZMiR jim '31 5i'ıESnl$EHW HLIÇOSlU V ? 6o ROBERT REDFORD • LENA OLIN H A V A N A Yönetmen: SYDNEY POLLACK Beyoğlu DÜNYA (149 93 61) 12 00 15 00 18 00 21 00 JULIA ROBERTS "Pretty Woman"ın unutulmaz yıldızı yine aşık oldu... Yon: Donald Petrıe Beyoğlu FİTAŞ CEP (149 01 66) 12.00-14.15-16.30-18.45-21.15 SOYUNUN VE SİLAHINIZA SARH.IN! Yönetmen Davıd Zucker Leslie Nielsen Pnscilla Presley ^ ' şsy. BAKIRKÖY DE DE SİNEMASEVERLER VAR ODULLU FİLMLER GÖSTERİSİ Bakırköy-KARYA'da ' Eylul P tpsı 10 Eylu! Solı 11 Eylul Cor, 12 Eylul Pers 13 Evlul Cu™ 14 Eylul Ctesr 15 Eylul Pazar AĞIT tRKEKLER MEPHİSTO 12 00-15 00-18.00-21.30) SELAM BOMBAY TANGOLAR GÜNEY BENİM GÜZELÇAMAŞIRHANEM 1100-14.15-1630-19.00-21 15 T«l-542 11 72 NOVA BARAN SİNEMASI 14O 35 58 {C nerama eğience p-ıerKezı>Şışn) JEREMY IRONS'a Oscar kazandıran fılm TALİHİN DÖNÜŞÜ 12 00-14 30-17.00 19 30-21 45 İ S T A N B U L B E L E D I Y E S İ Z-IŞ E H İ R T İ Y A T R O L A R I DANSÇILAR ARANIYOR Dans eğltimi görmüş genç erkekler aranıyor. MÜRACAATLAR SAHNE DİREKTÖRLÜĞÜNE TELEFON:148 26 53 AÇIK HAVA TİYATROSU 10 Eylül Salı 20.30 TEK KONSER BULUTSUZLUK ÖZLEMİ Bakırkay KARYA 542 U 72 B»yojluDUNVA 152 0162 Hartory» Açık Hava 140 77 20 Vakkotoma Takıım 151 2» 68 Vakkotoma SuoeHy» 360 87 42 DEV KONSER 8ıtetFryatı 25 000 YALMIZ Büt GOSTCRÎ ^ C\\\ l l l l l / l k ; l l l . l t II (MU L SON 10OYUN 18-29 Eylül İSMET KÜNTAY TİYATRO ÖDÜLÜ Yazan: M Abayhan - Y Erdoğan Müzik: Gundoğarken - Koreograf: Saıt Sokmen Çarş - Perş - Cuma - C tesı 21 00 Pazar 15 30 YENİKAPI HÜRRİYET GÖSTERİ MERKEZt BİIet Saöj: Gosten Merke/ı 517 05 15 Vakkorama Tiksım 151 28 88 Vakkorama Suadıye 350 87 42 - 360 »0 »0 Yeni Müzikal 10 Ekım 1991 den ılıbaren HANGİ YÜZLE Sinema Tiyatre Gösteri Dwyurulannıx if 146 97 38 132 64 26 REKLAM FİLMİDAĞIT1MINDA 149 5O33
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle