28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EYLÜL 1991 KÜLTUR-SANAT CUMHURtYET/7 MÜZİK Tııriııg konserleri başhyor • Kültür Servisi — 14 eylül cumartesi günü saat 15.OO'te Tunng'in Emirgân Parkı Beyaz Köşk'te düzenledigi geleneksel konserlerin açüışı unlü bir Alman beşlisi tarafından gerçekleştiriliyor. Ulrich, Fuchs, Rudi Spring, Hans Ulrich Breyer, Hans Heinrich Wezel ve Aikiko Akiko Mii Japha tarafından oluşturulan Klenze Quintet de her biri kendi dalında ünlu olan ustalan yer alıyor. Sanatçılardan çellist Fuchs, viyolaa Breyer, Wezel ve Japha solistlik çalışmalanıun yanı sıra Bayrischer Rundfunkorchester üyesi iken piyanist Spring de aynı zamanda Wiener Streichextett'de görev yapıyor. (Fotoğraf: Klenze Quintett) FOTOĞRAF AESAD'da '1978-81 Arşivden' • ANKARA (ANKA) — Ankara Fotoğraf Sanatçılan Derneği (AFSAD) eylill ayı içerisinde 9 ayn sanatial etkinliğe ev sahipüği yaparken 5 ekimde de 52. dönem fotoğrafçılık kurslanru başlatıyor. AFSAD'da yer alan ilk sergi "1978-81 Arşivden' adını taşıyor. Sergi, 15 eylüle kadar acık kalacak. AFSAD'da yarm ayın fotoğrafının seçimi var. 12 eylülde ise Mehmet Salan Güven'in 'Bir Şehir Bir Festival' adlı saydam gösterisi yer alıyor. YARIŞMA Karikatür yanşması • Kültür Servisi — Seyhan Beledıyesi 3. Kültur Şenliği kapsamında bir karikatür yarışması düzenlendi. Konusu serbest olan yarışmaya katılacak yapıtlann ödul almamış olması gerekiyor. Yapıtlann 25X35 cm. boyutlannda ve siyah-beyaz olması zorunlu. karikatur yanşmasında son katılım tarihi 27 Eylul 1991 olarak belirlendi. Yanşma sonuçlan 1 ekim günü açüacak. 4 ekim günü ödül olan yapıtlann sergisi açılacak, 7 ekim günü ise ödül töreni düzenlenecek. Yanşma sonucu birinci, 2 milyon lira, ikinci 1 milyon lira ve üçüncü 500.000 lira ödüllendirilecek. Yarışma seçici kunılu; Tlırhan Selçuk, Kemal Gökhan Gürses ve Mehmet Ali Türkmen'den oluşuyor. Yanşma koşullan ile ilgili diğer bilgiler Seyhan Belediyesi karikatür yarışması. Kankatürcüler Derneği Yeretaban Sarayı çıkışı, Sultanahmet-lstanbul adresinden edinilebilir. eOSTEffl 'Direniş Tepesi' belgeseli I Kültür Servisi — Çorum'da bulunan Karakaya Linyit tşletmesi'nde sendikalaşma çalışmalarına katıldıkları için işten atılan 300 maden işçisinin 58 gündür bekleyişlerini surdürdüklen dağdaki yaşamlan bir saydam göstensine konu oldu. FOSEM gnıbu üyesi Sadık Çelik, Abdullah Yılmaz, Şeyda Pehlivan, İFSAK uyesi Ibrahim Akyürek ve Sevil Üzrek'in düzenledikleri saydam gösterisi, 11 eylul çarşamba günü saat 19.15'te Otomobil-tş Sendikası Ruhi Su Salonu'nda (Kadıköy, Kırtasiyeci Sok. 21 Altıyol - 345 47 03) yapılacak. Zonguldak'm ilçelerinden Çorum'a çalışmaya gelen maden işçileri, işten atıldıktan sonra sendikal haklannı kazanmak için işletmenin ıki kilometre uzağındaki "Direniş Tepesi" olarak isimJendirdikleri yerde yaşamlannı surdürmeye başlamışlardı. (Fotoğraf: Ibrahim Akyurek) "Müzelikyorumlar operayı müzelikyapar' Yaşamda önce Mozart sonra Tanrı Salzburg Festivali'nde üç Mozart operası sahnelendi: "Don Giovanni", ' Tigaro'nun Düğünü" ve"CosiFanTutte". Her üç opera, son yılların gözde rejisörü Michael Hampe imzasını taşıyor du. Hampe, "Benim için yaşamda önce Mozart sonra Tanrı gelir" diyor. YEKTA KARA SALZBURG — Pınl pınl gü- neşli bir gun. Keşiş Dağı'mn ya- macında, kayalar içine oturtul- muş binanın en üst katında, Mozart Dostlan Derneği'nin ufak terasındayım. Az ötede tüm görkemiyle katedral, yan tarafta festival binası, karşımda kır saçlı, tok sesli, orta yaşlı bir adam: Son yıllann gözde rejisö- ru Michael Hampe. Uzaktan "Idomeneo"nun muziği duyulu- yor. Hampe'nin gözleri parhyor birden. "Gençlik aşlum benim bu" diyor, "sahnelediğim ilk Mozart operası." 24 yaşında Bern'de yönettiği bu ilk opera- mn coşkusunu hâlâ yüreğinde taşıyor besbelü. Kesintisiz 16 yü- dır Köln Operası Müdür ve Ge- nel Sanat Yönetmenliği görevi- ni sürduren Prof. Dr. Michael Hampe, San Francisco'dan Tok- yo'ya, Stockholm'den Sydney'e dünyamn dört bir yarunda oyun sahnelemiş, en seçkin opera ev- lerinde çalışmış bir yönetmen. Kendisine ilk sonımu yöneltiyo- nım: — Kimi çevreler operayı, yo- lun sonana gelmiş, müzelik bir sanat dalı olarak tanımlıyorlar. Bu konuya ilişkin duşunceterini- zi ögrenebilir miyim? — Kesinlikle bu görüşe katıl-' mıyorum. Tersıne, müthiş bir opera patlaması yasanıyor. Bun- dan 10-15 yıl önce aklımızın, ha- yalimizin köşesinden geçmeyen Salzburg Festivali'nde sahnelenen operalardan biri de "Figaro'nun Dügünü"ydü. Operayı Michael Hampe yönetti. ülkelerde, o dönem kendi ope- rasını oluşturmamış ülkelerde şimdi düzenli biçimde gösteriler izlenmekte, operalar kurulmak- ta, yeni gruplar filiz vermekte. Pek çok yerde ciddi bilet bulma guçlükleriyle karşılaşılıyor. Ben size hemen kendi operamızdan, Köln Operası'ndan bir örnek ve- reyim. Buyük salonumuz 1.400 kişilik, yılda 250 temsil veriyo- ruz, bunun 30*unu bale gösteri- leri oluşturuyor. Köln'ün nüfu- su 1 miyon ve biz her akşam ka- palı gişe oynuyoruz. Müzelik yo- rumlar operayı müzelik yapar ancak. — Pekiyi, güniunüz seyircisi- nin operaya ilişkin beklentileri- ni nasü değerlendirhorsumu? Medyanın koşullandırdığı, sü- rekli yenilik arayışlan içinde bir seyirci degii mi bu son tahlilde? — Elbette. Ehnde uzaktan kumanda aleti, habire değişik kanallar arama alışkanlığı edin- miş bir seyircimiz var. Bu neden- le sürekli değişim, tempo, her an yeni, çarpıcı bir resim beklenti- si operada tayin edici unsurlar haline geldi. Oysa bütün bu gör- sel zenginliğin ardındaki anlamı, birleştirici unsurun önemini göz ardı etmemek gerekir. Somut örnek vereyım: 18 ya- şındaki kızım televizyonun kar- şısına geçip 3 saat süreyle hiç sı- kılmadan video klip izliyor. Ta- mam, kabul ediyorum, görsel açıdan çok cazip, kurgusu, montajı ustaca yapılmış filmler. "lyi, güzel de, bunlann anlamı ne" diye kızıma sorduğumda, "Baba sen anlamazsın!" yanıtı- nı alıyorum. Hiç sesimi çıkarmı- yorum, cünkü o genç ve gençlik daima haklıdır! — Klasik operalann modern- leştirilmesine, çağımız koşullan- na taşınmasına ne diyorsunuz? Shakespeare oyunlan bağla- mında Brecht şöyle der: "De- ğiştirebiliyorsanız degiştirirsi- niz." Bu çok hassas bir konu, ustalık gerek. Üstesinden gelebi- liyorsamz sorun yok. llke olarak bu tur çahşmalara karşı'değüim, hatta 'cağdaş'ı samldjgından da- ha çok savunuyorum. Olaya ra- dikal yaklaşıyor, müzik de değiş- tirümeli diyorum. Rejisör olarak benim anlatmak ıstediğim bir şey varsa muziği de değiştirebıl- meliyim. Nitekim çok başanlı örneklerini gördük bunun. Pe- ter Brook "Cannen" müziğini aldı, orkestrasyonunu yeni baş- tan düzenledi, ortaya 13 kişilik bir orkestra çıkardı. Amacı met- nin, Merimee'nin önemini vur- gulamaktı, bunun için gerekli her şeyi yaptı. — Mozart'm 200. oliım yıldö- nümünde Salzburg Festivali'nde sergilenen operalann iiçü, "Fi- garo'nun Duğunü", "Don Gio- vanni", "Cosi Fan Tutte" sizin imzanızı taşıyor Bu Mozart operalannı sahnelemenin cazip yönü nedir? Arabuında ne tür benzeıiik var? — öncelikle şunu belirtmeli- yim ki benim için yaşamda ön- ce Mozart, sonra Tanrı gelir. Mozart-Da Ponte ısbırhgüıin ör- nekleri olan bu uç operayı Mo- zart Yılı'nda Salzburg Festivali'nde sahneye koymak bir rejisör için doruk noktası kaşkusuz. Bizim meslekte, bu- nun ötesinde başka ne arzu edı- lebilir ki? Gerçekten çok büyük kıvanç duyuyonım. Mozart'm kuşkucu, belki bir anlamda ka- ramsar olarak nitelendirebilece- ğimiz bir dünya göruşü var. öte yandan, "tnsanlan oldukian gi- bi kabullenmeli, elimizde olan- la yetinmeliyiz" diyor, çünkü daha iyi bir dünya yok. Söz ko- nusu her üç oyuna da egemen olan bu bakış açısı aslında be- nim dünya gönişüme de denk düşüyor. Durumun pek duzele- ceği yok, fakat her şeye karşın denemeliyim! — Yannın seyircisini hazırla- mak amacıyla Köln Operası'mn çocuklara, gençlere \önelik uy- guladıgı programa da kısaca de- ğinir misiniz? — Yapılanlar o kadaı çok ki bunlan kısaca aktarmam mum- kun değil aslında. Yetenekü, bil- gili, genç dramaturglanm var, gerçekten çok geniş kapsamlı bir programı başanyla uyguluyolar. Çocuklar ve gençler için özel gösteriler düzenliyoruz. örneğın "Sihirü Fülüf'u kısalttık, araya açıklamalar ekledik: Opera ne- dir, neden şarkı söylenir, sopra- no kimdir, bas kimdir? Çocuk- lar bu tür sorulann yanıtlarını alırken bir yandan da büyuk or- kestrayı, koroyu izliyor, opera sanatıyla tamşıyorlar. Oyuna ay- nca tiyatro müdürü karakteri ekledik, onu ben oynuyorum. Sonra calışma gruplarımız var, bu gruplar yeni prodüksıyon ha- nrlandığında okullarla işbirliği- ne girip öğrenciler için kurslar duzenliyor. Söz konusu yapıtı tanıtıyorlar. Opera stüdyomuz gençlere yönelik oyunlar hazır- lıyor, bestecilik sınıfımız ise 14-15 yaşlanndaki yetenekü öğ- rencilerin müzik eğitimine kat- kıda bulunuyorlar, onlan ope- ra besteciliğine yöneltiyor. Et- kinliklerimiz bu doğrultuda su- rüp gidiyor. Vakıf, beüeksiz toplumun belleği olmayı amaçlıyof Ekonomik ve Toplıuıısal Tarih Vakfı ASLI KAVABAL Türkiye Ekonomik ve Top- lumsal Tarih Vakfı geçen tem- muz ayında kuruldu. 200'U aşan kurucu üyesi ile çok farklı mes- lek gruplanndan kişileri bir ara- ya getiren vakıf "belleksiz top- İumun bellegi" olmayı amaçh- yor.' Vakfm girişim kunılu ttyele- rinden Orhan Silier, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı için şunlan söylüyor: "Türldye'de özgün bir çalışma yapmryonız. Btrçok ülkede beffi bir uygulama düzeyinde var otan bir kurumu Tarldye'de var etmeye çalışıyoruz." Silier, cendere içinde, bilim- sel araştırma Ukelerini gerçek- leştiren üniversite mensubu 1402'liklenn, kurucular arasın- da yer alan üniversite dışı po- tansiyel olarak vakfı somutladı- ğını aktanyor. Silier, "Bu bir aydın potansiyeli degil" diyor. "Vakıf toplumun gelişmesiıü ve kenderinin arastınlması ve ya- zdnusuu teşvik ediyor." Silier'e göre dünyadaki sos- yal, politik ve teknik gelişmeler tek tek insanlan ve kunımlan durup düşünmeye ve geriye bakmaya yöneltiyor. Bu yöne- liş temel eksikleri ortaya İcoyu- •yor. Toplum bunu tümleşmeye niyetlendiğinde ulaşacağı beüek- ler sımrlı ise işe tarihi malzeme- nin toparlanması ile başlanabi- lir. Vakfın bugune ulaşan öykü- sü nasıl başhyor? "Türkiye'de 1980 sonrası askeri yönetim dö- neminde CHP de dahil pek çok parti, sendika, dernek arsivi kamyon kamyon SEKA'ya ta- şındı. 1980'lerin ilk >ansında bir grup bilim adamı bu belgelerin korunması için araştırmaya gi- riştik. Ancak büyiık bir duyar- lıhk boiamadık. 1986 sonrası bir olanak çıkb. Hollanda'da ünlü bir kurumun bünyesinde Tür- kiye Sosyal Tarih Bölümü'nü kurduk. Çalışmalarımız uç yıl sürdü. Ancak yabancı bir ülke- de yabancı inisiyatifı altında >a- püabüecekler hızla tukendi. Ça- nşma, koşullar uygun olduğun- da Dökum Merkezi'nin kurul- masına >onelikri. Tank Zafer Tunaya'nın onderiiğinde başla- yan çalışma)ı onu yitirdikten sonra da sürdflrdök. Sonucta geçen 18 temmuz günü vakfm mahkeme tesdl karan alındı." Silier'in saptadığı ılgi çekici nokta, ortak iş yapmamn göz- de olmadığı bir dönemde umu- lanın üzerinde çağnya evet de- nilmesi olmuş. Çağnyı olumlu yanıtlayanlann çtzdiği mesleki haritada oldukça farklı gruplar içeriyor: Fizikçi, arkeolog, işa- damı, gazeteci, edebiyatçı, "scl siyasetin emektarlan" vb. Böy- lece "insan malzemesi" zengin bir vakıf şekillendi. Orhan Silier, yurtdışında benzeri vakıf kuruluşlaruun 20. yüzyıhn başında ortaya çıktığı- na, başlangıçta sosyal demokrat hareket içinde tarih-muzecihk şeklinde altematif bir hareket olarak geliştiğine dikkati çeki- yor. Şimdi ise bu tür kuruluşlar- da araştıımaian devlet, sendika- lar ve yerel yönetimler yönetiyor ve büyük fonlarla destek verili- yor. Silier, yabancı ülkelerde, 100-150 yıl önceki insan yaşamı- nın koşullan ile sendikal ve po- litik mücadelelerini konu edinen müzelerin kurulduğuna dikkati çekiyor ve "Insanlar bu mıize- leri büyuk bir ilgi ile geziyor. Zaman boyutu içinde daha sag- lam bir yere bastıklannı düşü- nüyorlar" diyor. Nitekim, vakfın tasarılan arasında bir Emek Muzesi ku- rulması da var. Bu arada Orhan SUier üniver- sitelerdeki tarih eğitimine de de- ğiniyor: "Üniversitelerdeki egi- tim tarihin 'aak yüzln' olması- na yardımcı oluyor. Bu toplum- dan kopuk, bugünle iliski kurnl- masına olanak tanımayan. insa- ni yonu az bir tarih egitimi. Yüzlerce yıl insanlann daygu yaşamlan yalmzca romanlaria sınırlı degil, tarihte de bdge ola- rak var: Aşk mektuplan, anne ninnisi, geçmişin mönuleri, vb. Bu konular devletlerarası ant- laşma ya da devlet adamlannın hayatından daha önemli." Vakfm yakın tasanlan neler? 1992 ilkbahannda Istanbul'un tarihinı konu edinen, uç ayda bir çıkacak bir derginin yayın- lanması tasarlamyor. Daha ya- kın bir dönemde yine tstanbul'- un tarihinin ele alınacağı iki günlük bir sempozyum düzen- lenecek. Hak-Iş'ten van^ma • ANKARA (ANKA) — Hak-Iş'in 16'ncı kuruluş yıldönümü nedeniyle, kompozisyon, şiir, slogan ve fotoğraf yanşmalan düzenlendi. Hak-lş'ten yapılan açıklamaya göre kompozisyon yarışması 'Türk Çalışma Hayatında Hak-lş'in Yeri', şiir ve slogan yarışması da 'Hak- tş' konulannda olacak. Fotoğraf yanşmasının konusu ise 'îşçilerin Fabrikalardaki Üretim Süreci ve Alanlardaki Hak Arama Mücadelesi' olarak belirlendi. Her üç yanşmada da toplam 10 milyon lira ödül da&ıtılacak. Yansmalara katılmak isteyenlerin yapıtlan ile birlikte en geç 5 Ekim 1991 gününe kadar Hak-tş genel merkezine başvurmalan gerekiyor. Dylan'ın Moskova konseri • Kültür Servisi — Bob Dylan 21 eylül cumartesi gunu Moskova'da bir konser verecek. Konser, "demokrasi için mücadelede gösterilen dayanışmanın" simgesi olarak gerçekleştirilecek. Dylan'dan sonra George Harrıson, Paul McChartney ve Ringo Star'ın da Sovyet gençleri için Moskova'da çalacaklan belirtildi. tleriki günlerde Sting, Elton John, Eric Clapton, Peter Gabriel, Eurythmics, Depeche Mode, U2, Sinead O'Connor'm da Moskova konseri kervanına katılacaklan belirtiliyor. • Istanbul • Ermeni Kiliseleri • Kiıltür Servisi — Tarih araştırmacısı ve yazar Pars Tuğlacı, yeni bir belgesel yapıtın hazırlıklanm yapıyor. "Istanbul Ermeni Kiliseleri" adını taşıyacak olan ve uzun yıllann bir araştırma ve inceleme urünu olan bu yapıt, 11 bolumden oluşuyor. Büyük boy ve kuşe kâğıdına basılan yapıt, 460 sayfadan oluşuyor ve 686 renkli ve siyah-beyaz resim, 113 belge, 2 harita ve 108 plan ve rölöve içeriyor. Türkçe, lngilizce ve Ermenice olmak üzere üç dilde hazırlanmış olan yapıt, ana hatları ile Ermeni Kilisesi, bütün dünya Ermenilerinin nıhani merkezi olan Eçmiadzin, Kudüs Ermeni Patrikliği, Türkiye Ermeni Patrikliği ve Türkiye Ermenilerinin günümüzde ibadete açık olan kiliseleriyle mezarhklannın tarihçelerıni aynntüı bir biçimde sunuyor. Yapıtın gerçekleşmesi, Türkiye Ermeni Patrikliğinin maddi desteğı ile sağlanmış. Sinema • Tiyatro • Gösteri DOLBY STEREO VE TÜRKÇE OLARAK SİNEMALARDA! JULIA ROBERTS "Pretty Woman"ın unutulmaz yıldızı yine aşık oldu... Beyoğlu FİTAŞ CEP (149 01 66, 12.00-14.15-16 30-18.45-21.15 Sızıntının Esrarı NINJA KAPLUMBAĞA1AR 2 NOVA B ARAN SINEMASI140 35 56 ıCıne^ama eğlence merkezı'Şışlı) JEREMY IRONS'a Oscar kazandıran <7 I 11«-1»'5'5 17I5- 3302-30 601 1I40-1UD- 5X-l7Aı;]n-l 00 TALİHİN DÖNÜŞÜ ALEC BALDVVIN KIM BASINCER AÇIK HAVA TİYATROSU B*yoö*u EMEK (T44 94 33) 12 00-14 15-16 3C 1845-2' 15 S Kadıhoy HA.KAN (337 80 82) 11 00 13 3C 16 00 1 9 X) 2 30 Pendık OSCAR (390 09 69) "2 00 '4 15-16 V *? 45 2' 0O Ankara AKUN (127 76 56) 12 iS 4 30 16 * i 19 0C 2' 15 Izrnır S2MIR (21 42 61) 12 5 1 30 16 4= 19 00 21 15 149 50 33 mım 146 97 38 • 132 64 26 CINEMAOSCARkNHt T -•Avnjpa standartlannda —Amerfluuı ith»l kottuk -»Ultr» stcreo »e» dOzcni -^Güroû? perde -»Süper havalandırm» ve aıtma sistcmi -•Avnıpa yapılan OSCAR SINEMASI AÇILDI BİR AŞK DÖRT \1KAH 120C 14 15-1630 1845-21 00 Pendik PTT yanı Tel 390 09 69 70 Fn 375 15 7B KARYA SINEMASI 542 1172 MET FİLM SUNAR ALPACINO/ NASTASSIA KINSKI REVOLUTION BakırkSy KARYA (542 11 72) 120C '4 '5-1630 1900 21 15 "Danielle Teyze" v x _ , _ . , . , . , _ • TSILLA CHELTON Yon. ETIENNE «CATHERINE JACOB CHATILIEZ «ISABELLE NANTY 13 Eyhjlde YALNIZ HARBIYE AS SINEMASINOA 10 Eylül Sah 20.30 TEK KONSER ROBERT REDFORD • LENA OLIN H-A-Y-A-N-A Yönetmen: SYDNEY POLLACK Beyoğlu DÜNYA (149 93 61) 12 00 15 00 18 00 21 00 B«yo#u SİNEPOP (143 70 71) 12 30 !4 '5 '63C 13 J5-21 00 9 1 /2 HAFTA Çl« ŞAFAK-4 (516 26 60) 11 OO-13 3O-16O0-18 30-21 00 BULUTSUZLUK OZLEMİ Ç Harbiy. AS-2 (J47 63 15) 12 00)5 00-18.00-21.30 Baktrköy KARYA S42 11 72 B«yojluDUNYA 162 0142 Harbıy* Açık Hava 140 77 20 Vottoroma Taknm 161 28 88 Vatckofoma Suadty* 360 97 42 DEV KONSER Bıle* Fıyatı 25 000 TUNCAY VURAL DANS GRUBU Yazan KANDEMIR KONDUK Çızen PICASSO 14 EYLÜL 1991, SAAT: 21.00 HARBİYE AÇIKHAVA TİYATROSU BUet Sab; Vakkoruna Ttkslra- 151 28 83 Suadlye 360 90 90 Kadıkey Moda Sbıeman 337 01 28 GaOeriı Duuşnu Bârosu 559 95 60/1104 Bı et Fıyatları 30 0OC 40 000 TL rER^ER NLMARALIDId SOYUNUN VE SILAHINIZA SARH.IN! Yönetmen Davıd Zucker Leslie Nielsen Priscilla Presley
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle