Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 EYLÜL 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
Biga'dan sonra Denizli ve Ceyhan'da da Magic Boxyayını kesildi
Belediyeler anti-Star1SHP'li belediyelerde,
Magic Box'ın İstanbui
Büyükşehir Belediye
Başkanı Nurettin Sözen
aleyhine yayın
yapmasından sonraözel
TV'nin yayınını kesme
eğilimi ağırhk kazandı.
Haber Merkezi — Magic
Box'ın İstanbui Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Nurettin Sözen
hakkında yaptığı oiumsuz ya-
yınlar üzerine SHP'li belediye-
lerde Starl antenini kapatma
eğilimi belirdi. Büyükşehir be-
lediyeleri, bu konuda SHP Ge-
nel Merkezi'nin karannı bekle-
diklerini açıklarken, Prof. Nu-
rettin Sözen önceki gece yarısı
verikn "Kırmm Koltuk" prog-
ramının yeniden, ancak saat
19.30 haber bülteninden sonra
da yavnnlanmasını istedi.
îzmir Büyukşehir Belediyesi,
Starl ile ilgili karan halkın ve-
receğini belirtti. Büyükşehir Be-
lediyesi, bu nedenle önümüzde-
ki günlerde kamuoyu anketi dü-
zenleyerek çıkan sonuca göre
yayınlan kesecek ya da devam
edecek. SHP tzmir tl Başkanı
Tnran Karakaş ise "Starl, ya-
yınlanyta nc lcadar basın özgür-
ltt|iinü hiçe saysa da, istismara
kaflcsa da onian o zifcnryede yok
etmek istemiyoruz. Maztam dn-
mma diişmelerine fırsat verme-
yecegiz" dedi. Adana'ya yöne-
lik Starl yayınlannı dağıtan
Seykan Belediyesi, yayının ke-
Nnrcttin Sözen, savcıhk soruşturmasından sonra Magk Box aleyhine dava açaca|ını tekrariadı. (Foto
silmesi ya da devam etmesi ko-
nusunda SHP Genel Merkezi'-
nin vereceği karan beküyor.
Ceyhan Belediye Başkanı Meh-
met Şerifyiğit, Starl 'in yayını-
nı yanlı yayın yaptığı gerekçesiy-
le kestiklerini bildirdi ve "Starl
ancak tarafsız yayına başlarsa
tekrar açacagız" dedi. Gazian-
tep ve Giresun belediyelerinin de
Sözen'i arayarak isterse Starl
yayınını kesebileceklerini iletti-
ği öğrenildi. Gaziantep Beledi-
yesi, SHP Genel Merkezi'nin bu
konuda karar vermesi duru-
munda hemen uygulamaya ge-
çeceklerini bildirdi.
tzmir Ege Büromuzun habe-
rine göre Denizli Belediyesi
Starl'inyayınını dün kesti. Ye-
rine TRT'nin TV4 kanalı veril-
meye başlandı. Denizli Beledi-
ye Başkanı AN Manm, Starl ya-
yınlannın "sfetemde meydana
gelen anza nedeniyle" verileme-
diğini açıkladı. Marım, "Magic
Box, yayınlannın izkndiği sâs-
temlerin SHP'li belediyelerin
elinde olduğunu unutmasın.
Meydanı bos sanmasınlar" de-
di. Artvin Belediye Başkanı Ka-
dir Halvaşi, kurduklan sistem-
le Starl yayınlannı izlettikleri-
ni açıklarken yanlı yayınlann
sürmesi durumunda Denizli ör-
neğinde olduğu gibi
"anzalanabileceğini" söyledi.
AHaga Belediye Başkanı Hakkı
Ülkü, "Genel merkezimizin tav-
rnu bekliyoruz. Paıti yönetimi
bir karar alırsa gayretlerimizle
yaptığımız Starl yayınlannı
keseriz" dedi. Edirne Belediye
Başkanı Hamdi Sedefçi, "Sözen
hakkındaki yayınından sonra
Starl'in yayınına son vermemiz
kesinleşti. Starl olaya politik
bakıyor, biz öyle bakmıyoruz.
Mesele SHP'nin degil, biitün
partflerin meseksidir" dedi. Ay-
dın Belediye Başkanı Cevat Al-
demir, "Seçim arifesinde böy-
lesine yanlı yayıncılık anlayışı
devam ettirilirse gerekeni yapa-
nz" dedi.
İstanbui Sanyer Belediye Baş-
kanı thsan Yalçın, Starl 'in yanlı
yayınlannı sürdürmesi duru-
munda bu kuruluşun antenleri-
ni "Bogazın derinliklerine gö-
meceklerini" söyledi.
Gebze Belediye Başkanı Meh-
met Emin Akın Magic Box an-
tenini devreden çıkararak yayı-
nı durdurduklannı söyledi. Ça-
nakkale'nin SHP'li Belediye
Başkanı tsmail Özay Magic
Box'a karşı ortak tavır alınma-
sı için Marmara ve Boğazlan
Belediyeler Birliği Encümeni'-
nin toplanmasını istedi.
istanbui Büyükşehir Belediye
Başkanı Prof. Nurettin Sözen
dün yaptığı yazılı açıklamada
savunma hakkını kullanarak
önceki gün düzenlediği basın
toplantısıru Magic Box yöneti-
minin yayımlamayarak "mesJe-
ki ahlak knrallannı çignemeye
devam ettiğini" bildirdi. Sözen,
önceki gece yansı verilen "Kır-
mızı Koltuk" progranunın yeni-
den, ancak saat 19.30 haber bül-
teninden sonra da yayunlanma-
sını istedi. Sözen, Starl yayını-
nın "Fiziki olarak kesilmesi için
degil, yanlı yayın yapmaması
için sonuna kadar mücadele
edecegim" dedi. Magic Box'ın
şimdiye değin belediyenin ola-
naklannı kullanarak yayın yap-
masına izin vermediğini kayde-
den Sözen, çanak anten konu-
sunda Cumhuriyet muhabirine
şunları söyledi:
"Trafik kazasına neden olan
dev anten tarihi bir binanın cev-
resinde, tstanbul 1 nolu Kültiir
ve Tabiat Varüklannı Konıma
Kunılu'odan izin phn m a
**a n
ku-
rulmuştur. Aynı şekilde ikind
anten de yine birinci dereceden
tarihi eser kapsamına abnan Ve-
zirban'a yerleştirflmiştir. Kono-
yu kurnla ilettik, şu anda ince-
leniyor. Bugün yann karar ve-
rilebtlir. Benira yapdğını başva-
ru üzerine de savcüık konuyu
inceliyor. Savcüıgın karanndan
sonra ben hem kişisel ceza hem
de tazminat davası açacağım.
ttunon yanı sıra Almanya'daki
ve biitün aluslararası basın ör-
gütlerine başvurarak yayın ser-
tifikasının ellerinden alınmasmı
isteyecegim. Artık bu işin peşi-
ni bırakmam söz konusu degil.
Magk Box'ın ve iktktannfldbe-
defi var. Yandaşlanm iktidar
yapmak ve bu yolla zengin ol-
mak. Biz bunlara dur diyece-
gü."
tstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Nurettin Sözen'in
Starl'in kendisine yönelik ya-
yınlan hakkında verdiği suç du-
yurusu dilekçesi üzerine tstan-
bul Cumhuriyet SavcıuğTnın
soruşturma başlatüğı öğrenildi.
Prof. Erim'in Afrodisias'ta başını, Berlin Müzesi'nde gövdesini bulduğu heykel
'Ihtiyar Balıkçı' gövdesini bekliyor
ÖZGENACAR p l
ANKARA —
Aydın Karacasu
yakınlarındaki
Afrodisias'ta 30
yıl aralıksız arke-
olojik kazılar ya-
pan Profesör Ke-
•aa Erim'in
önemli ve inanıl-
maz bir buluşu
ölümünden sonra
doğrulandı. An-
cak ortaya Türki-
ye ile Almanya
arasında önemli
bir bilim, sanat ve
hukuk sorunu çık-
tı.
Geçen yıl 3 kasımda ölen
Prof. Erim ve kazı heyeti 1989
yılında Afrodisias'ta kelimenin
tek anlamı ile "enfes" güzeUik-
te, mennerden yapılmış bir hey-
kel başı ortaya çıkarmıştı. Ba-
şın bulunduğu an Prof. Erim,
kazı heyetindekilere söyledikle-
rini birkaç saat sonra bana New
York'a telefon ederek şöyle de-
mişti:
"Ba başın, Fransu arkeolog
Panl Gaudin'in 1904 yıbnda Af-
rodisias'ta bulup gizlice Türld-
ye'den kaçırdıgı ve daba sonra
Berlin Müzesi'ne satUgı 'BaJık-
çı beykeil'ne ait baş oldugana
eminim..."
Kazı heyetince biraz da hay-
ret ve merakla karşılanan ve sa-
dece "iyiniyeüi bir kehfinet"
olarak nitelenen bu yargısuu ka-
mtlamak amacıyla Prof. Erim
derhal Berün Müzesi'ne bir
mektup yazdı. Yardım istedi.
önceleri yanıt alamadı. Buraya
kadar olanlan, ölümünden üç
ay önce temmuz 1990 tarihinde
yazdığı makalesinde Erim özetle
şöyle anlattı:
"Tiberius Portikosu'nda ge-
çen yıl alışümamış bir havuz
boldük. HSVUZUD çeşitli yeıie-
rinde kazüanmızı sürdürdük.
Gerek baO ve gerek dogv kanat-
lan çok iyi kornnmoş bolguiar
verdi. Batı yanında çok gttzel
heykeilerden olnşan bir kolek-
siyonia karşüaştık (...)
Aynca M.S. S. yüzyüa ait üç
tane parça, ama mükemmel er-
kek portrelerini havuzda bul-
dnk. Hiç kuşkusuz bunlann
içinde en büyuleyici olanı sade-
ce tam olmakla kalmayıp iıstiin
niteUkli, sakallı bir erkek başıj-
dı. O anda ne olduysa oldu. Bir-
denbire bu parçaıun 1904 yılın-
da Paul Gaudin'in Hadrian Ha-
mamı yanında bulduğu bir göv-
deye ait olabilecegi aklıma gel-
di. Bu gövde daha sonra Afro-
disias'tan kaçınlmış ve Berlin
1
deki o zamanın Altes Müzesi-
ne satılmıştı."
Prof. Erim daha sonra başın
fotoğrafını ve boynun alçı kalı-
bınt müzeye göndererek bulun-
tusunun doğrulanmasım ya da
yalanlanmasmı istemişti. Ancak
uzun bir süre geçmiş, o zaman
Doğu Berlin'de olan müzeden
yamt gelmemişti. Prof. Erim'-
in ısrarlı mektuplarından so-
nuncusuna gelen yanıtta ise
"kendilermdeki heykel gövdesi-
nin boyun bölümünün alçı ka-
lıbının çıkankbgı" bıldirilıyor ve
"bunun nereye gönderileceği"
soruluyordu.
Mektubu aldığında havalara
uctuğunu bir başka telefon ko-
nuşmasından anladığım Prof.
Erim hemen kendilerine mektup
yazarak bu alçı kopyanın Doğu
Berlin'deki Türk Büyükelçiliği'-
ne teslim edilmesini istemişti.
Bundan sonra Erim'in başına
dünyayı yıkan büyukelçiliğin bu
davranışım arkadaşımız Füsun
Özbilgen köşesinde o günlerde
çok iyi dile getirmişti. Doğu
Berlin'de o zaman Türkiye'nin
çıkarlarını korumakla görevli
Türk Büyükelçiliği, anlaşüma-
yan bir nedenle topu topu 450
gram ağıruğındaki bu alçı kalı-
bı alıp Türkiye'ye iletmeyi red-
detmişti. Alman Müzesi'nin yet-
kilileri, Prof. Erim'e "Şimdi ne
yapmamızı istersiniz" diye so-
ruyordu.
O sırada Afrodisias'ta olan
Erim'in kazı heyetindeki bir
Avusturyalı restoratörü bu ka-
hbı teslim aJmaya Berlin'e gön-
dermeye kararlı olduğunu bana
telefonia söylediği gün bir rast-
lantı sonucu Türk bükümetim'n
New York'taki iki Amerikah
avukatımn Doğu Berlin'e gide-
ceğini duymuştum. Kendilerin-
den yardım rica ettim. Prof.
Erim, alçı kalıbın avukatlara ve-
rilmesi gerektiğini bildiren bir
yetki belgesini müzeye gönder-
di. Avukatlar, üç santim kalın-
lığında bir zarf içindeki bu ka-
hbı müzeden alıp -bavullannda
bile değil, sadece evrak çantala-
nnın içinde- New York'ta bana
teslim ettiler. Ben de Doğu Ber-
lin'deki Türk Büyükelçiligi'nin
almak istemediği bu zarfı New
York'tan tstanbul'a giden bir
arkadaşla Prof. Erim'e elden
gönderdim.
Bir Yunan heykelinin Roma
döneminde yapılmış bu kopya
heykel gövdesi ile baş arasmda-
ki kınklann uyuşması açısından
bu alçı kalıp çok önemliydi. Kı-
nklann ya da boyun çaplannın
uymayışı Prof Erim'in yargısı-
nı bir anda yok edecekti.
Tam 85 yıl önce bulunmuş
olan bu gövdenin kendisini
Erim ancak yülarca önce bir kez
Berlin'de müzenin vitrininde ve
bir iki kez de fotoğrafını gör-
müştü. Acaba Gaudin'in buldu-
ğu "Balıkçı" heykelinin gövde-
sinin boynu ile kendisinin bul-
duğu başın boynu birbirine tı-
patıp uyacak mıydı?
Kendisinin ve heyetteki uz-
manlannın heyecanı sonsuz-
du... Afrodisias'taki ilk dene-
mede Berlin'deki müzenin bir
yanhşlık yaptığı ve kendilerine
"dişi kopya" kalıbının gönde-
rildiği, oysa erkek kopyanın
gönderilmesi gerektiği ortaya
çıktı. Ancak ne var ki bu yan-
lışlığa karşın yine de bu kez he-
yettekiler Prof. Erim'e hak ver-
mekten geri kalmadılar. Boyun-
lann ölçüleri tutuyordu. Ancak
"yûzde yüz uyuyor" diyebilmek
için erkek kopya gerekiyordu.
Prof. Erim yargısından emin-
di. Ancak ileride bu heykeli Al-
manya'dan geriye isteyebilmek
için yüzde yüz emin olmalıydı.
Berün Müzesi ile yeniden yazış-
maya başladı. Ancak bir kalp
bunalıını ile erken gelen ölüm
yargısını kamtlamasına olanak
vermedi.
Antalya Müzesi'nden arkeo-
5 Kasım 1990günü ölen Prof. Kenan Erim'in mezarı hâlâ ilk günkü gibi
Afrodisias'm babasına özensiz mezarProf. Erim, isteği
Üzerine, gün ışığına
çıkardığı antik kente
gömüldü. Nevarki
aradan aylar geçmesine
karşın mezan hâlâ ilk
günkü gibi duruyor.
Başta turistler olmak
üzere, Afrodisias'a her
gün gelen yüzlerce insan
bu görünüme çok
şaşınyor, içerliyor.
OKTAY EKİNCİ
DENİZLİ/GEYRE — Günü-
müzden iki bin yıl önce "heykel
yanşmalanmn" yapıldığı, güzel
sanatlarda, biümde ve felsefede
ünlü kişilerin yetiştiği ve dahası
Anadolu'dan Avmpa'ya "sanat
nrünü iaraç edilen" bir merkez
olan, antik çağm en görkemli
Karia kentlerinden Geyre'deki
Afrodisias, bugünlerde belki de
tarihinin en "üzgün" günlerini
yaşıyor.
Adım aldığı Aşk Tannçası Af-
rodh'ten sonraki ikinci ve "son"
büyük âşığı Prof. Dr. Kenan
Erim, olağanüstü güzellikte in-
şa edilmiş tarihi yapıtlann orta-
sında, belki de Anadolu'nun şu
andaki en "bakımsız" ve
"özenalz" mezannda yatıyor...
Prof. Erim'in bir kalp kriziy-
le 5 Kasım 1990 günü ölmesi
tüm sanat ve bilim çevrelerini
yasa boğarken, ölümünden ön-
ce gazetelerde yer alan "ilginç"
bazı haberler de hem kendisini
hem de sevenlerini şaşkına çevir-
mişti. ören yerindeki kazıda ça-
lışan işçilerin "prim borçtan"
yüzünden Prof. Erim mahkeme-
lere düşmüş, otuz yıldır emek
verdiği bu kutsal görevinde ne-
redeyse "sucnı" konumuna so-
Prof. Erim, islegi üzerine, gun ışığına çıkardığı antik kente gömüldü. Ne var ki aradan aylar geç-
mesine karşın, mezan hâlâ "ilk günkü" gibi duruyor ve başta turistler olmak üzere, Afrodisias'a
ber gün gelen yüzlerce insan bu görünüme çok şaşınyor, içerliyor.
kuimuştu...
Oysa, iki bin yıl önce bile in-
sanlar, Afrodisias 'ın güzelliğine
ve oradaki sanatçılann yaratıcı
güçlerine öylesine büyük bir
"saygı" duymuşlardı ki MS 35
yılında, Roma Senatosu, bu gi-
zemli kenti ve halkını "vergiden
muaf ilan etmişti. Imparator
Marctıs Antonius, senatonun bu
karanm imzalarken, 20. yüzyı-
lın sonJarında bir gün, aynı top-
raklardaki "nygar" bazı insan-
lann, Afrodisias'ı "yaşatan" in-
sam, benzer bir vergi konusun-
dan ötürü "ölümcül" bir sıkın-
tıya sokabileceklerini düşünebil-
seydi, acaba neler düşünürdü?..
Prof. Erim, isteği üzerine, gün
ışığına çıkardığı antik kente gö-
muldU. Ne var ki, aradan aylar
geçmesine karşın, mezan hâlâ
"ilk günkü" gibi duruyor ve baş-
ta turistler olmak üzere, Afrodi-
sias'a her gün gelen yüzlerce in-
san bu görünüme çok şaşınyor,
içerliyor.
ören bölgesinde, bulunduğu
yön bile işaretlenmeyen, iyice
yaklaşılmadan yeri hiç farkedi-
lemeyen mezar, yanına varüdı-
ğında şaşkınlığı üzüntüye dö-
nüştürüyor. Üzerini yabani ot-
lann kaplamaya başladığı hü-
zünlü bir toprak kümesinin ba-
şında, yere gömülü duran bir
tahta parçasımn üzerinde, tü-
kenmez kalemle yazılmış ince ve
soluk bir el yazısı, ancak bir
metreden okunabiliyor: "Prof.
Kenan Erim. Airodisias'm arke-
ologu."
Fotoğraf çekerken yanımıza
yaklaşan ziyaretçiier, "bn saygı-
sızlıga kim son verecek?" diye
soruyorlar. Küçük bir kız topla-
dığı kır çiçeklerini annesine ve-
recekken, vazgeçiyor, "Afrodisi-
as'ın babasına" armagan ediyor.
Bekçiler de sulamaya söz veri-
yorlar...
Prof. Erim, ölmeden önce
şunlan söylemişti: "30 yıidır ug-
raştım, bir 2010 yılında bu iş bi-
ter. O zaman da ben 81 yaşında
olurum..."
Umanz, mezanmn ona ve
gün ışığına çıkarttığı "yüksek
insan uygarlıgına" yakışır dü-
zeyde kalıa bir "evrensel anıt"
olabilmesi için 2010 yılını bek-
lemeyiz. Açılacak bir proje ya-
nşmasıyla, Afrodisias'ı bizlere
kazandıran insamn emeğini sim-
geleyen bir anıt mezan, antik
çağdaki örnekleriyle "yan yana"
insanhğa kazandırabiliriz...
log Orhan Atvur bu olaydan
Profesör Jale lnan'a söz etti.
Prof. Inan kendisinden çok
genç olan Prof. Erim'in mesle-
ğine hayranlığından dolayı dev-
reye girip Berlin Müzesi'nde ya-
kından tanıdığı Paul Kunze ile
yazışmaya başladı.
Berlin'deki Zeus Tapınağı
konusunda Bergama Belediye
Başkanı Suat Taşkın ile ters bir
diyalog içinde olan Kunze, bu
yaz başında Prof. lnan'a gön-
derdiği bir mektupta "Turldye*-
yi ziy arete gelecegini ve masraf-
lan kendi mazesince karşıian-
mak üzere 'balıkçı heykeü'nin
gövdesinin tümünün bir alçı
kopyasını getirecegini, uyması
halinde karşılığında Prof.
Erim'in bnldugu başın alçı ka-
lıbını Berlin'e götürmek
istedigini" müjdeliyordu.
Dr. Kunze sözünde duruyor
ve uçakta beraberinde heykelin
kopyasını Afrodisias'a kadar
getiriyordu. Prof. Erim'in yeri-
ne Afrodisias kazılannı sürdü-
ren ve aynı zamanda değerli bir
heykelcilik uzmanı olan Prof.
R.R.R. Smith, Dr. Kunze,
Prof. lnan ve öteki yetkililerin
huzunında yapılan denemede
Erim'in bulduğu baş tıpatıp ye-
rine oturuyordu.
Berlin'deki "Balıkçı" artık
sıradan bir kişi değil "tntiyar
Balıkçı"ydı. O anda herkes ön-
lerinde "alü faamam, fistü
Şişhane" yani "altı alçı kalıp,
östü gerçek baş" biçiminde du-
ran bu heykele bakarken, Prof.
Kenan Erim'in bu akıl almaz
buluşu karşısında bir kez daha
saygıyla egiliyordu.
Dunım Ankara'ya Anıtlar ve
Müzeler Genel Müdürlüğü'ne
duyuruldu. Prof. Erim'in bul-
duğu başın alçı kopyasmın Dr.
Kunze'ye verilip verilemeyeceği
soruldu. Ankara'dan verilen tek
kelimelik "hayu" yamtı işin
doğnısunu yansıtıyordu.
Çünkü Dr. Kunze'nin amacı
bu olayı örnek olarak kullanıp
Bergama Zeus TapınagVnın tıp-
kı bir kopyasını Türkiye'ye ve-
rerek o sorumı da bu yöntemle
kapatıp bir taşla iki kuş vur-
maktı.
Oysa Prof. Erim'in bana, ya-
lunianna ve Türk yetkilüerine
bir vasiyet niteliğinde söylediği
açık bir gerçek vardı: "Paul Ga-
udin bn balıkçı beykel gövdesi-
ni bflimsel araştınna iddiası al-
bnda Afrodisias'ta yaptığı izinli
kazıda bnlduktan sonra Türki-
ye'den kaçırmış ve Berlin Mü-
zesi'ne satmıstır. Ba heykelin
orijinali Bern'n'den getirilerek
bulduğunı parça ile tamamlan-
malı ve dünyaya Afrodisias'ta
sergilenmelidir... Ondan sonra
Berlin Müzesi'ne bir kopyaa ve-
rilebilir."
Prof. Erim'in bu mesajını
doğrulayan bir başka gerçek ise
ölümünden bir süre önce arka-
daşunız Mnstafa Balbay'a ver-
diği mülakatta özetle "Paris'te
Paul Gaudin'in aiesinin evinde
Afrodisias'tan kacınlmıs bir
heykel parçası gördüm. Kendi-
lerine bunun fotoğrafını çek-
mek istediğimi söyleyerek
ödünç istedim. Ondan sonra ge-
ri venneyerek Türkiye'ye getir-
dim. Yani heykeli resmen
çaldun" diye konuşmuştu.
Dr. Kunze'nin Berlin'e kop-
yasız döndüğü ve Türkiye'nin
bu heykelin gövdesinin orijina-
linin Berlirt'den geri getirilmesi
konusunda Alman hükümeti
nezdinde önümUzdeki günlerde
girişim yapacağı bildirüiyor.
DUNYADA BUGUN
AIİStRMEN
Ahlaksızlık-Zorbalık...
Kısa bir süre önceydi. Uğur Mumcu'nun istanbul'da oldu-
ğunu öğrenen birkaç ortak arkadaşla bırlikte bızırn evde top-
lanmış konuşuyorduk. Uğur'un üzüntülü, dalgın halini gören
dostiardan biri nedenini sordu.
—Hayatımın en güç ve en üzücü gazetecilik görevlerinden
birini yapıyorum. Böyle bir şeyi hiç istemezdim dedi Uğur.
Birkaç dakika sonra ertesi günün gazetesi geleceği için
de açıkladı.
—Bugün Mebmet Ali Birand ile ilgili, çok ciddi delilleri olan
bir soruşturma haberini yayımlamak durumunda kaldım. Üs-
telik işin sonu da kötü görünüyor.
Arkadaşlardan biri atıldı:
—Madem bu kadar üzülecektin, görmezden gelip yayımla-
masaydım.
—Nasıl olur diye yanıtladı Uğur, "Bana gelen ve kamuyu il-
gilendiren böyle bir haberde'Bu benim arkadaşım, çok iyi
bir gazeteci' diye nasıl ayrım yapabilirim. O zaman benim
tarafsızlığım, habercilik ahlakım nerede kalır?"
Haklıydı. Ybrumunda özgür olan, inandığını yazan, kendi
öznel görüşünü savunma hakkına sahip olan gazeteci, ha-
berde nesnel olmak, ayrım vapmamak zorundaydı. Gazete-
cinin kendi eiıne gelen haberi yayımlamak ya da yayımlama-
mak konusunda da karar yetkisi yoktur. O, haberin doğrulu-
ğunu araştırdıktan sonra hoşuna gitse de gitmese de yayım-
lamak zorundaydı.
Çünkü gazetecinin haber verme öigürtüğü, gerçekte hal-
kın haber alma özgüriügünün bir parçası, bir aletidir. Habe-
ri alan, olaya tanık olan, çarpıklığı gözleriyle gören gazete-
ci, haberi halktan gizlerse, işine gelmedıgi için veya günü
geldiğinde, kendi çıkanna ya da hizmet ettıği kışınin yararı-
na kullanmaya kalkarsa, mesleğine ihanet etmış olur. Bunun
adı, gazetecilik kurallarına uyulan ülkelerde "haber ahlak-
sızltğı"dır.
Seçimlere 39 gün kala 21 Eyiül 1991 Cumartesi günü.
"Mahdum Bey"in "magic" denen korsan kutusu Starl'i acan-
lar, böyle bir olayla karşılaştılar.
İstanbui Büyükşehir Belediye Başkanı'na kızan ve onu
"zorbalıkla" suçlayan Starl yöneticileri, hemen hemen bir
yıl kadar önce Çetin Altan'ın büyük oğlunun yönettiği "Kır-
mızı Kottuk" programına çıkan Belediye Başkanı ile yapılan
görüşmenin bir bölümünü yayımladılar. Bu program bir yıla
yakın süredir Starl'in arşiviride durmakta ve yayımlanmamak-
taydı.
Starl'in yöneticileri, programı şimdiye dek yayımlamadık-
larını, ama şimdi İstanbui halkının nasıl hoşgörüsüz bir in-
sanla karşı karşıya olduğunu görmek hakkına sahip olduğu-
nu düşünerek ekrana getırdiklerını söylediler.
Ekrana getirılen, yanm saati aşmış olan konuşmanın tü-
mü değil, tartışma çıkan bölümüydü. Programın tümü ekra-
na getirilmedıgı ve Starl'cilerın işlerine geldiği biçimde ma-
kaslanıp sunulduğu ıçın izleyici tam açık bir görüş sahibi ola-
mıyordu.
Ama yine de yanlılık, köşeye sıkıştırma isteği ile biriikte bir
lise öğrencısinin btlgi düzeyinin altında olmanın verdiği ace-
milik yüzünden Çetin Altan'ın büyük oğlu bir sorusu ile per-
deyi aralıyordu.
Kırmızı Kottuk programının iki yöneticisinden biri olan, "Bü-
yük Mahdum"un TV'sinde çalışan "büyük oğlan" Küçükar-
mutlu bölgesıne polislerin girememesinin hesabını beledi-
ye başkanından soruyordu. Nurettin Sözen, haklı olarak, bu
sorunun emnıyet müdürune sorulması gerektiğini söyledi.
Gerçekten Küçükarmutlu'ya gıremeyen polislerin hesabı
olsa olsa "Büyük Mahdum"un pederinden ve iktidarından
sorulurdu.
Ama bütün bunlar işlenen ve yalnızca ahlaki müeyyidesi
olan basın suçunun yanında aynntıydı.
Asıl tiksindiricı olan, Sözen'in, yanlı olduğuna inandığı so-
rular karşısında programı bırakıp gitmesinin bir hoşgörüsüz-
lük örnegi olduğunu ve İstanbui halkının bu gerçegı ögren-
me hakkı bulunduğunu düşünen Starl yöneticilerinin ger-
çeği şimdiye kadar halktan saklamalarıydı.
Eğer olay bir hoşgörüsüzlük örneğı idi ve İstanbui halkı-
nın bunu öğrenmek hakkı var idiyse, neden ve hangi hakka
dayanarak Starl yöneticileri bu gerçeği halktan saklamışlar-
dı?
Yoksa "Büyük Mahdum"un kuruluşunun yöneticileri, ger-
çekleri, "Büyük Mahdum"un pederinın veya iktidarımn çıka-
nna uygun gördüklen şekilde, dıledıklerinde halktan gizle-
yip ditediklerinde çarpıtarak ve bir bölümünü gizleyerek ya-
yımlamayı basın ahlaklarına uygun mu buluyoriardı?
Zorbalık iddiasına yol açan olay ile ilgili gerceklerin içyü-
zünü, bügünkü gazetelerde, Nurettin Sözen'in açıklaması ile
biriikte okuyabilirsiniz.
Ama orada burada, zorbalık, hoşgörüsüzlük, ahlaksızlık
arayanlara bir tavsiyemiz var.
Zorbalık arayanlar, sivil darbecilere baksınlar.
Zorbalık ve ahlaksızlık arayanlar. bütün Türkiye'ye yayın
yaptığı halde kazancını Türkiye Çumhuriyeti Devleti'ne (ki or-
taklardan birınin babası TC'nin en yüksek temsil odağı olan
Çankaya'da oturmaktadır) beş kuruş vergı vermek ıstemeyen-
lere baksınlar. Zorbalık arayanlar "Mahdum Bey"den vergi
almak ısteyenlere ellenndekı devlet gücünü kullanarak "Beş
kuruş alamazlar" diyenlere baksınlar.
Zorbalık ve ahlaksızlık arayanlar, devletin kurtaracağı şir-
ketteri önceden öğrenıp borsada onların hisse senetlerini top-
layarak, "inside tradıng" yapanlara baksınlar.
Ahlaksızlık arayanlar, haberleri diledikleri zaman gizleyip
dilediklerı zaman yayımlayanlara, yani aynaya baksınlar.
KlSA KISA
• Çanakkale'nin Biga ilçesine bağlı Balıklıçeşme
kasabasında, "Hacı Mevlidi"nde yedikleri yemeklerden
zehirlenen 250'ye yakın kişi tedavi altına alındı. Zühnü
Akman adlı kişi tarafından önceki akşam verilen yemeği
yiyen 250'ye yakın kişi, mide rahatsızlıklarının başlaması
üzerine Biga Devlet Hastanesi'ne başvurdular.
Zehirlenenlerden 170*i Biga Devlet Hastanesi'nde ayakta
tedavi edildi, 67'si ise Çanakkale Devlet Hastanesi'ne
kaldırıldı.
• Aydın'ın Nazilli ilçesinde, bir benzin istasyonu
görevlisini öldüren silahlı soyguncular kasadaki paralan
alarak kaçtılar. Jandarma karakolu yetkililerinden alınan
bilgıye göre olay bu sabaha karşı Yazırlı köyü
yakınlanndaki Ozçalışkan benzin istasyonunda meydana
geldi. Benzin istasyonunda görevli lhsan Çiftçi'yi tabanca
ile öldüren soyguncuların, daha sonra anahtarlan alarak
kasadaki paralan çaldıklan bildirildi.
• Aydın'ın Karacasu ilçesine bağlı Ataeymir kasabasında
özel sektöre ait bir maden ocağuun yemekhane bölümünde .
meydana gelen patlamada 1 işçi öldü, 6 işçi de ağır
yaralandı. Karacasu Savcıbğı'ndan alınan bilgiye göre olay
dün sabaha karşı meydana geldi. Dernir rnadeninin
çıkarılmasında kullanılan ve yemekhanede bulunan
pozasyum nitrat adlı patlayıcı madde, henüz belirlenemeyen
bir nedenle infilak etti. Bu sırada yemekhanede kahvaltı
etmekte olan işçilerden Ali Bozoğlu (50) olay yerinde öldü.
Yüksel Acar (24), Ali Kabak (31), Resuli Teke (29),
Mehmet Ergin (22), Ramazan Sözen (42) ve Yaşar Karagöz j
(27) ağır yaralandılar.
K A D I K O
SURKUR
SÜRÜCÜ
KURSU
D*vr«ler:
HaftaSoou: 21 Eyü
Haftalçt: 23 EyCI
(Sabah-Akçam)
~KADIKÖY
(Söjûflüçejme Camii yanı)
fafc 34918 2M36 02 06 - 336 02 79
Fox:349
Eşarp
ateljvleri Için
Eşarp, fikse ve yıkama
ütü takımı ile "Bursada ya-
pılmış Türkanlardan abn-
mış keçeli bir ütü silindir
çapı 1 metre civarında bu-
harlı kazanla çalışır kom-
ple çalısır vaziyette satılık-
tır.
Tek 556 45 37 - 575 55 97