Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
=-<&& CUMHURİYET/6 HABERLER 18 EYLÜL 1991
SECIM '91
'Nevroz'
toplatıldı
Franaz reklama Jacques Seguela'nın Yılmaz için hazırladığı slogan:
• İSTANBUL (ANKA) —
Aylık Nevroz dergisinin
ikinci sayısı tstanbul DGM
tarafından toplatıldı.
Nevroz dergisi sahibi
Hüseyin Alataş yaptığı
yazılı açıklamada, derginin
ikinci sayısında yer alan
yazılarda, sayfalarında suç
işlendiği gerekçesiyle
Istanbul Devlet Güvenlik
Mahkemesi tarafından
toplatıldığını bildirdi.
Alataş, derginin "demokrasi
nutuklarının atıldığı" bir
seçim döneminin tam
ortasında toplatılmasının
düşündürucü olduğunu
belirterek "Seçime giren
herhangi bir partinin bu
toplatmayı protesto
etmemesi halinde atılan
demokrasi nutuklarının tek
tornadan çıkan yalanlar
olduğuna iyice inanmak
gerekecektir" dedi.
Dört avııkat
yargılanıyor
• ANKARA (AA) —
Devlet Güvenlik Mahkemesi
önünde geçen ocak ayında,
DGM savcılannı protesto
etmek için yasadışı toplantı
düzenledikleri ve
bürolarında yasadışı bölücü
bir örgütün yayınlannı
bulundurdukları
gerekçesiyle yargılanan 4
avukattan biri beraat etti,
3'ü hakkında görevsizlik
kararı verildi. Ankara
DGM'de bugün yapılan
duruşmada, Avukat Hüsnü
Öndül, yasadışı bölücü
örgüt üyeliğinden açılan
davada beraat ederken
Aydın Erdoğan, Fatma Esin
Kulaç ve Ali Yıldırım
hakkında DGM önunde
yasadışı toplantı yaptıkları
iddiasıyla açılan davada
görevsizlik kararı verildi.
Ozal-Bugün
gazetesi davası
• ANKARA (AA) —
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın, Başbakanlığı
döneminde Bugun
gazetesinde yayımlanan bir
resimde kişilik haklarına
hakaret edildıği
gerekçesiyle, gazete aleyhine
açtığı 50 milyon liralık
tazminat davasına devam
edildi. Ankara 13. Asliye
Hukuk Mahkemesi'nde
görülen bugünkü duruşmaya
Özal'ın avukatı Bilgin
Yazıcıoğlu ile gazete avukatı
Şahin Mengiı katıldılar.
Duruşmada Bugun gazetesi
Avukatı Şahin Mengu, aynı
gerekçelerle Sabah
gazetesine açılmış olan ve
halen 8. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde devam eden
davayla bu davanın
birleştirilmesi talebinde
bulundu.
Oyan ve Ülger
temyize
başvurdu
• ANKARA (AA) — Irak
hesabına casusluk yaptığı
gerekçesiyle mahkûm edilen
Necati Oyan ile gizli
belgeleri alıkoymaktan
hüküm giyen İrfan Kaya
Ülger, haklanndaki
kararları temyiz ettiler.
Edinilen bilgiye gore, Irak
hesabına casusluk yaptığı
gerekçesiyle Genelkurmay
Askeri Mahkemesi'nce
'vatana hıyanet'ten 12.5 yıl
ağır hapse çarptırılan
Necati Oyan, hakkındaki
karan temyiz etti. Oyan,
casusluk kastı
bulunmadığını, Irak
istihbarat görevlilerine
gizlilik vasfı bulunan hiçbir
bilgi vermediğini,
görevlilerce tuzağa
düşürülerek, ölumle
tehdit edildiğini iddia etti.
Türkeş: İktidar
değişecek
• ANKARA (AA) —
MÇP Genel Başkanı
Alpaslan Türkeş, 20 ekim
erken genel seçiminde
iktidann değişeceğini
söyledi. Türkeş, partisinin
Ankara il başkanlığı yeni
binasının açılış töreninde
yaptığı konuşmada, RP,
MÇP ve IDP arasında
seçimlerde yapılacak
işbirliği konusuna
değinirken, "Muzakereler
devam etmektedir. Sonuç
alındığında bu en kısa
zamanda açıklanacak"
dedi. Konuşmasında ANAP
iktidannı sert bir şekilde
eleştiren ve bu parti
döneminde bölücülüğün
teşvik edildiğini iddia eden
Türkeş, şöyle konuştu:
"Bugün karakollar
basılmakta, askerlerimiz
şehit edilmektedir. Türkiye'de
hükümet var mı?
Türkiye'de başbakan var
mı? Varsa karakollar nasıl
basıhyor? Nasıl askerler
şehit ediliyor? Esir alınmış
yedi askerimiz ne olacak?
Bu memlekette bölücülük
almış başını gidiyor."
'Çtinkü daha yapacak çok iş var'GÜNDÜZ İMŞİR
ANAP'ın genel seçim için
Fransız reklamcısı Jacques Se-
guela'ya hazırlattığı seçim kam-
panyası dün Başbakan Mesut
Yılmaz'ın da katıldığı bir toplan-
tıyla basına tanıtıldı. ANAP'tan
çok Mesut Yılmaz'ın tanıtımına
yönelik hazırlanan kampanyada
temel slogan "Çünkü daha ya-
pacak çok iş var" olarak belir-
lendi. Yılmaz, kampanyanın ta-
nıtım toplantısını açarken yap-
tığı konuşmada, kampanyanın
bütün içeriğinin ANAP Genel
Merkezi tarafından hazırlandı-
ğını, Seguela'nın ise sadece ken-
disine bağlı bulunan uzmanlar
grubu ile birlikte danışmanlık
görevini üstlendiğini söyledi.
Yaklaşık iki aydır kamuyoun-
dan "gizli" yürütülen ANAP'-
ın tanıtım kampanyası, dün Baş-
bakan Mesut Yılmaz ile Fransız
reklamcı Jacques Seguela'nın
Tarabya Oteli'nde düzenledikleri
basın toplantısında tanıtıldı. Ta-
rabya Oteli'nin "Karadeniz" sa-
lonunda duzenlenen toplantı
yaklaşık 35 dakika geç başladı.
Bir anda salonu kaplayan,
"davul" seslerinin ağırlıkta ol-
duğu bir müzikle salona giren
Yılmaz, toplantının amacının
kampanyanın ana hatlarını ta-
nıtma olduğunu söyleyerek ko-
nuşmasını şöyle sürdürdü:
"ANAP 1983 ve 87 seçimle-
rinde propaganda açısından da-
ima en buyuk >enilikleri ve ye-
ni teknikleri kullanmıştır. 1991
seçimlerinde de mesajlannın
tum toplum kesimlerine, ulaştı-
nlmasında, bu konuda haklı bir
iine sahip olan Seguela'nın uz-
manlığından yararlanmak arzu-
sundadır. Ama netice itibarıyla
kampanyanın sahibi ANAP'tır.
Seguela sadece mesajlarımızın
iletilmesinde bize danışmanlık
yapmaktadır. Seguela'nın çeşit-
İi ülkelerde kazanmış olduğu
biri kimin bu kampanya vesile-
si ile aynı zamanda ülkemizde-
ki bu alandaki faaliyetlere de ye-
ni bir soluk, yeni bir stil getire-
cegini duşiinüyonız."
Daha sonra kürsüye gelen
Jacques Seguela, ANAP'ın ge-
nel seçimde kullanacağı broşür,
afiş film ve diğer materyallerin
bir bölümünü tanıttı. Kampan-
MESUT YILMAZ'INFUIDĞRAFLARINIMTITERRAND'IN P(JIOĞRAFÇISI ÇEKTÎ
raaç&rfcen
>z değeıieıine
a akacaksa...
Mesut Ydmaz
Dünya çapında ünlii Fransız reklamcı Jacques Seguela,
ANAP'ıo genel seçimde kullanacağı kampanyayı tanıtırken
kelime aralanna reklam felsefesini anlatan cümleleri de
solttu. Temel sloganı 'Çünkü daha yapacak çok iş var" diye
saptadıklannı açıklayan Seguela, Mesut Yılmaz'ın mavi bir
zemin ttzeriae oturtulan gülümseyen fotografını da
Mitterrand'ın fotoğraflannı çeken Patric de 'Mervdec'e
çektirmesinin nedenini ise şöyle açıkladı. "Ben ugura
inanınm. Bu nedenle Yılmaz'ın fotoğraflannı da aynı kişiye
çekürdim. Çünkü bir fotografın gerçegi yansıtması gerekir."
Seguela bir reklam taktigi olarak seçimde kullanüacak olan
7 anonsun fotoğraflannı da Yılmaz'ın yüzüne zoom yapüarak
küçükten biiyüğe sıralandığını belirtti. Son anonsta da
büyüyerek Yılmaz'ın agız hizasma getirilen sloganın, sanki
onun agzmdan çıkıyormuş imajı için verildigini vurguladı.
ya'da Başbakan Mesut Yılmaz'ın
mavi bir zemin üzerine oturtu-
lan gülumseyen bir fotoğrafının
kullanılacağını belirten Seguela,
kampanyada Turkiye ile Yıl-
maz'ın bir bütün olarak ele alın-
dığını vurguladı. Seguela'nın
açıklamasına göre kampanyada,
"Tiırkiye'de banş ve hoşgörii si-
yasete hâkim olacaksa...",
•'Turkiye çağı yakalamak için
dünyaya açılmayı sürdürecek-
se_.", "Turkiye gençterine egitim
ve iş sağlayacaksa", "Turkiye
diinyaya açılırken, kendi öz de-
ğerierine sahip çıkacaksa",
"Türkiye'de kadınlar hak ettik-
leri yere gelecekse...", "Turkiye
1
da çatışan herkes emeğinin tam
karşılığını alacaksa", "Turkiye
1
de nızlı gelişmenin devamı için
siyasi istikrar şartsa" başlıkh 7
anons kullanılacak. "Çünkü da-
ha yapacak çok iş var" temel
sloganıyla kullanılacak anons-
larda, ANAP'ın tüm bu işaret
edilen hususları gerçekleştirebi-
lecek "tek parti" olduğu vurgu-
lanmaya çalışılacak.
17 eylulden, 20 ekime kadar
sürecek olan kampanyanın
programı ise Seguela tarafından
şoyle açıklandı: 4 gün arayla
TV'de gösterime sunulacak, İz-
zet Öz tarafından Türkiye'de ha-
zırlanan her biri değişik mesaj-
lar taşıyan 10-20 saniyelik film-
ler, haftada iki kez gazetelere ve-
rilecek ilanlarla desteklenecek.
Yann Starl'de "Türkiye'de barış
ve hoşgörü siyasete hâkim
olacaksa" anonsuyla yayımlana-
cak olan ilk filmde 12 Eylül
1980 öncesine ait teror goruntu-
leri arasında, DYP Genel Başka-
nı Süleyman Demirel ile MÇP
Genel Başkanı Alpaslan Turk-
eş gorünecek. "Türkiye çagı ya-
kalamak için dışa açılmayı
sürdürecekse" anonslu filme ise
Başbakan Yılmaz'ın Bush, Perez
de Cuellar, James Baker ve Ge-
orge Shultz ilk birlikte göruntü-
lerı yer alıyor. Yalnızca Başba-
kan Yılmaz'ın yer alacağı 10 sa-
niyelik "ikna" filmlerinden bi-
rinde Yılmaz, "Ben size giıveni-
yorum. 20 Ekim'de oyunuzu is-
tiyorum. Çünku daha yapacak
çok iş var" diyor ve Yılmaz'ın
şaşkın hakışlan altında, vızlayan
bir an ceketinin yakasına konu-
yor.
"Ben bir reklamcıyım, yani
bir mikrofon, biramplifikatö-
rüm" diyen Jacques Seguela,
kampanyanın tanıtımını yapar-
ken yaklaşık 1 saat 45 dakika
konuştu. Yılmaz'dan söz eder-
ken, "Düriist politikacüar günü-
muzde azalıyor. Vılmaz'a ihtiyaç
var" "Orlak bir Avrupa düşü-
nün oluşması, benim çocukla-
rımla sizlerin çocuklannın kar-
deşce ortak bir Avrupa'da yaşa-
ması için Yılmaz'a ihliyaç var",
"Türkiye'de her iki kişiden biri
25 yaşın altında. Yani Türkiye
genç bir ülke. Yılmaz da genç.
Yılmaz, geleceğin temsilcisi.
Çünkü genç bir lider olarak ken-
dini yaşıyor", "Ben ne sağcıyım
ne de solcu. Ben demokrasiye
inanıyorum. İnanmış bir Avru-
palıyım. Mesut Yılmaz da be-
nimle aynı fikir ve düşünceleri
paylaşıyor", "Yeni bir politika-
cı nesline ihtiyaç var. Bütün Av-
rupa'nın da buna ihtiyacı var.
Artık modern hayata geçeme-
yenler, tarihin trenini kaçıracak-
lardır", "Yılmaz gençliği ciddi-
liği, düriıstlügü ve projeleriyle
Avrupa'daki Gonzalez-ve benze-
ri siyasi liderlerin arasında yeri-
ni alacaktır", "Halklar aptal de-
ğildir. Bugüne kadar hiç seçim
kaybetmedim. 10 ciddi kampan-
ya yurüttüm. Ve hep kazanacak
olanı seçtim" sözlerini kullandı.
Konuşma suresince Süleyman
Demirel ve DYP'yi isim verme-
den eleştiren Seguela, "Anahtar
çıkartan kampanyalara inanmı-
yorum. Saldırgan, kin dolu
kampanyalara inanmıyorum.
Yaşlı bir insan geçmişinin kade-
rini yaşar. Yılmaz gibi genç li-
derler de geleceğin kaderini
yaşar" şeklinde konuştu. Segu-
ela toplantının sonunda ise ga-
zetecilerin tanıtım kampanyası-
na yönelik sorulannı yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Tanıtım ka-
mpanyasında Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'dan soz edilmiyor.
Oysa Türkiye'de ANAP, Özal-
la birlikte ele alınıyor. Özal,
kampanyanın sonunda ele alına-
cak mı" şeklindeki sorusunu ya-
nıtlarken şunları söyledi. "Kam-
panya Sayın Özal'ın değil. Baş-
bakan Mesut Yılmaz'ın. Bu ne-
denle çalışmaJanmda Özal'a yer
vermedim. Vermeyi de duşün-
müyorum."
Seguela, saldırgan kampanya-
lara inanmamasına karşın rek-
lam filmlerinde Demirel'in he-
def alındığını, terör göruntüle-
rinin yer aldığı reklam fılminde
ise bunun açıkça görüldüğu,
ke*hdisine hatırlatıldığında,
"Ben yeni ANAP'ı tanıtmaya
çalışıyorum. Eğer ANAP yeni-
den dogmaya karar vermeseydt,
bu kampanyayı almazdım.
Türkiye'de oldugu gibi bütün
Avrupa ülkelerinde de -Yu-
goslavya'yı saymayalım- şiddet
var" dedi.
Reklam kampanyaları ile se-
çim kampanyalarının farklı ol-
duğunu anlatan Seguela diğer
parti liderlerinin seçim kampan-
yalarını da beğenmediğini, se-
çim anketlerinin ise inandıncı
olmaktan uzak olduğunu belir-
terek, özellikle de Türkiye'de ya-
pılan anketlere inanmadığını
vurguladı. Seguela, "Seçimle il-
gili bir tahmininiz var mı? Eger
beklediginiz sonuç alınamazsa
ününüz ne olacak" şeklindeki
bir soruya ise şu yanıtı verdi:
"ANAP benim tahminime
göre bu seçimden diger partile-
re oranla yüzde 1-2 oranında bir
farkla çıkacak. Aksi olursa
Türkiye'ye alnım açık olarak bir
daha gelemem. Ama kişisel ola-
rak bana bir şey olmaz."
Seguela seçim kaybettirdi mi?Toplantıda en çok
konuşulan konu
'Ben bugüne kadar hiçbir siyasi kampanyada ^ l\(171 AR
yenilgiye uğramadım'' diyen Fransız reklamcı ^ J^TLI\
Jacques Seguela 'uğur'a inandığını belirtti. Ve
"Mitterrand'ın afişini yaptırmıştım. Bu afişteki
fotoğraf uğurlugeldi." dedi.
LEYLA TAVŞANOĞLU
ANAP'ın, Fransız reklamcı
Jacques Seguela tarafından
haftalarca süren bir çalışmay-
la hazırlanan seçim propagan-
da kampanyasının tanıtım top-
lantısındayız. Kürsude kızılımsı
kumral saçlı, orta yaşlı, orta
boylu bir adam hiç bocalama-
dan, duraklamadan, gayet ken-
dine güvenen bir anlatımla ko-
nuşuyor. Bu, Jacques Seguela'-
nın kendisi. Üzerinde iki hafta
önce Tarabya Oteli'nde Başba-
kan Mesut Yılmaz'la yaptığı
toplantıda giydiği koyu yeşil ce-
ket, kahverengi pantolon var.
Konuşmaya başlar başlamaz
dünkü HuiTiyet gazetesinin bi-
rinci sayfasında "Yılmaz'ın
Fransız reklamcısı, tsveç Başba-
kanı'nı iktidardan düşürdü -
Seguela'nın İsveç fiyaskosu"
başhklı habere değinerek şöyle
diyor:
"Gazetelerde İsveç Başbaka-
nı Ingvar Carlsson'un seçim ye-
nilgisinin bana bağlandığını
okudum. Ama tsveç Sosyal De-
mokrat Partisi'nin seçim kam-
panyasıyla benim hiçbir ilgim
yoktu. Onun besabına çok üz-
günüm, ama Ingvar Carlsson'u
uzaktan yakından tanımam."
İsveç Sosyal Demokrat Par-
tisi'nin seçim propaganda kam-
panyası partinin reklam şir-
keti olan "ARE IDE 2" tarafın-
dan sözleşmeyle Seguela'nın
RSCG şirketinin yüzde 51 or-
tak olduğu İsveçli reklamcılık
kuruluşu "Hawi-RSCG"ye ve-
rilmişti. Ancak kampanyanın
sorumluluğu "ARE IDE 2" de
olacak, butün işleri ise "Havvi-
RSCG" yurütecekti. Bu arada
Havvi-RSCG'nin yüzde 49 İs-
veçli ortağı olan Thorleif Ha-
wi de Svenska Dagbladet gaze-
tesinin mayıs ayında yayımla-
nan bir sayısına verdiği demeçte
şu sözcükleri kullanıyordu:
"Ingvar Carlsson'un imajını
degiştiriyonız. Ellerini kullan-
masını bilmiyor. Gozlügünü de
degiştirmesi lazım."
Yine aynı gazetede Sosyal
Demokrat Parti'den bir grubun
geçen eylülde Paris'e giderek
Seguela'yla görüştuğü de belir-
tiliyor.
Thorleif Hawi, Stockholm'-
daki evinden telefonla aradığı-
mızda sorularımıza şu yanıtı
verdi:
"Seguela bizim şirketin sahi-
bidir. Biliyorsunuz, hisselerin
yüzde 51'i onda. Şunu söyleye-
bilirim, kampanya boyunca hiç
faal olarak çalışmadı. Bana sa-
dece danışmanlık yaptı. İsveç
Sosyal Demokrat Partisi'nin
güçlü bir parti olduğunu, bu
güçlü partiye de güçlü bir lider
imajı vermemiz gerektiğini söy-
ledi. Seguela'yı grup halinde bir
yıl once Paris'te ziyaret etmiş-
tik. O sırada bize neler yapma-
mız gerektiğini anlattı. Ama
kampanya için İsveç'e hiç gel-
medi."
Bir işi başarmak için insanın
kendisine sürekli olarak bir he-
def seçmesi gerektiği tezini iş-
leyen Seguela, "Bir Çin atasö-
zü de 'Hedefini belirlemeyen
buna ulaşamaz' der" diyordu,
sonra da ekliyordu:
"Ben bugüne kadar hiçbir si-
yasi kampanyada yenilgiye ug-
ramadım."
"Kampanyanın öncelikle
ses" olduğunu söyleyen Segue-
la'nın bu cümlesinin hemen ar-
dından davullu bir gumbürtü
koptu. Bu, seçim kampanyası-
nın ilk fîlminin fon müziğiydi.
Seguela diyordu ki:
"Audio-visuel çagındayız.
Kampanya aynı zamanda imaj-
dır da. Fransa Cumhurbaşkanı
Mitterrand'ın afişini yapmış-
tım. Bu afişteki fotoğraf ugur-
lu geldi. Ben ugura inanınm.
Bir fotoğraf gerçekleri yansıt-
malıdır."
"Bir kampanya değer de
anlatmalıdır" diyen Seguela el-
leri, kollanyla hareketler yapı-
yor, konuşmasını böyle güçlen-
dirmek istiyordu sanki:
"Bu kampanyada deger ol-
duğu kadar Yılmaz ve Turkiye^
nin yürekliliği de anlatılacak.
Avrupa bu yürekliliği gereksin-
mektedir. Degerli dostum Jac-
gues Cousteau'yla ilgili bir
anım var onu anlalayım: Cous-
teau'ya bir gün, 'Evinde yangın
çıksa ilk olarak neyi kurtarır-
dın?' diye sorduui. Bana 'Ateşi'
yanıtını verdi."
Avrupa'nın Türkiye gibi genç
ve dinamik bir ulkenin gucunü
gereksindiğini söyleyen ve
Türkiye'yi sonunda Avrupa'ya
"kabul ettirmeyi başaracağı"
mesajını veren Seguela, böyle-
ce sanki ANAP'ın seçim kam-
panyasıyla Turkiye*nin Avru-
pa'daki tanıtım kampanyasını
iç içe gecirmiş oldu.
ANAP kampanyasında Özal'ın Hstikraı^ı
CELAL BAŞLANGIÇ
12 Eylül öncesinin "dehşet verici"
görüntüleri... Ölüler, yaralılar, tabut
başında ağlayan kadınlar, yaka paça
göturülenler, dönemin başbakanı Sü-
leyman Demirel, bir tank, askerler ta-
rafından duvann dibinde yere yatınlmış
siviller... Son görüntü donup kalıyor.
Perdedeki yazı "inandırıcı" bir erkek
sesiyle okunuyor:
"Türkiye'de banş ve hoşgörü, siya-
sete hâkim olacaksa Mesut Yılmaz;
çünkü daha yapacak çok iş var."
Gorüntuye Mesut Yılmaz'ın imzası
geliyor. Çok kısa bir süre sonra
ANAP'ın anlı amblemi, perdeye konu-
veriyor.
Gösterilen, ANAP'ın yarın başlaya-
cak seçim kampanyasının ilk filmi.
Tarabya Oteli'nin Karadeniz Salo-
nu'nda ANAP'ın seçim kampanyasını
tanıtıyorlariîaşbakanYılmazveFransız
reklamcı Seguela Trabzon ve Rize'de
"Karadeniz'in başbakanı" gibi dolaş-
tıktan sonra seçim kampanyasını baş-
latmak için seçtiği "Karadeniz Salonu"
gazetecilere biraz dar geliyor. Çoğu
ayakta Yılmaz'ı dinliyor. "Kampanya-
nın içerigi tamamen parti genel merke-
zi tarafından beliriendi" diyen Yılmaz,
Seguela'ya dönüp ön adıyla kürsüye ça-
ğırıyor: "Jacques..."
Fransız reklamcı uzunca bir girişten
sonra kürsunün arkasındaki tül perde-
yi açıyor. Yılmaz'ın elini çenesine da-
yamış bir fotoğrafı var. Üzerinde "20
Ekim. Mesut Yılmaz. Çünkü daha ya-
pacak çok iş var" sloganı yazılmış ko-
caman harflerle.
Afişte ANAP amblemi küçücük du-
ruyor. Propaganda filminde de ANAP,
Yılmaz'ın imzasının altında küçücuk
bir göruntüydü. Yılmaz'ın on saniyelik
"ikna" filminde de ANAP amblemi,
Yılmaz'ın yakasına konan küçücük bir
an zaten. Hatta Yılmaz filmde "nere-
den kondu bu an yakama" gibisinden
bakıyor.
Mesut Yılmaz Seguela konuşurken
Sandtkta
güller açacak.'"
Ahh!
"tktidar şapkamın
alttnda" tşteispatt!
"yüklü programı nedeniyle" toplantı-
dan aynlıyor. Bu reklamı kaçırmıyor
Fransız reklamcı ve hemen ANAP'ın 20
Ekim seçimlerindeki temel sloganını
kullanıyor:
— Sayın Yılmaz bana "Daha yapa-
cak çok iş var" dedi ve gitti.
ANAP için ilk hazırladıkları kam-
panyanın "saldırgan", "ısırgan" ve
"tahrik edici" oiduğu için Yılmaz ta-
rafından kabul edilmediğini anlatıyor
Seguela. Ama yine de sözde "kabul
edilmeyen" ilk kampanyanın çizgileri-
ni gösteriyor. İlk görüntüde bir fötr
şapka var. Üzerinde "İktidar bu şap-
kanın altında" yazıyor. Bir anda insan
"Fransızlar herhalde yanlışlıkla.
DYP'ye kampanya hazniadı" diye dü-
şünüyor. Ama arkasından ikinci görün-
tü gelince bu düşüncesinden hemen ca-
yıyor. Çünku diğer görüntüde şapka çı-
kanlmış ve kocaman keline an konmuş
bir adam var. Bir başka görüntü daha...
Bir dilenci eli, fötr şapkayla uzanmış.
Ama üzerinde "Allah nzası için" de-
ğil de "Ödünç oy istiyonım" yazılı.
ANAP'ın tek hedefi Demirel. Ama Se-
guela olayı dengelemek için olsa gerek
"Tek düşmanımız olduğu sanılmasın"
diyerek bir başka görüntü getiriyor ek-
rana. İlkinde SHP'nin "Sandıkta gül-
ler açacak" sloganı var. tkinci görün-
tüde ise sandığın üzerindeki gülü sapın-
dan tutan adamın eline diken batmış,
sesi: "Ahh!"
Bu çizgiler toplantıdan sonra gazete-
cilere dağıtılıyor. Böylece Yılmaz'ın ka-
bul etmediği söylenen "ısırgan" ve
"saldırgan" kampanyanın gerçek ama-
cı da ortaya çıkıyor. Zaten ilk program-
da filminin üzerinde her ne kadar "ba-
nş" ve "hoşgörii" sözcükleri yer alsa
da kampanya süresince DemireFe pek
öyle yaklaşılmayacağı, "Sonra 12 Ey-
lül öncesine dönersiniz ha" tehdidini
ANAP'ın kullanacağı açık.
Rize gezisi sırasında Yılmaz'a, özal'-
ın ANAP'a oy istemesini nasıl karşıla-
dığı sorulmuştu. Yılmaz da yanıt ola-
rak "Sayın Özal'ın ANAP için oy iste-
diğine ben şahit olmadım. Sayın Özal
istikrardan yana oy istiyor" demişti.
Dün ANAP'ın seçim sloganları açıkla-
nınca özal'ın niye ANAP'a oy isteme-
diği anlaşıldı. ANAP'ın belirlenen ye-
di sloganından biri "Türkiye'de hızlı
gelişmenin devamı için siyasi istikrar
şartsa..."ydı. Evet, Özal "ANAP" de-
miyordu, ama zaten Yılmaz da hiç
"ANAP" demiyordu. ama ikisi de
"istikrar" diyordu. Tüm kampanya bir
tek Yılmaz uzerine kurulmuştu.
Dün bir de öyku anlattı Seguela.
Reklamcıların yoğun olarak bulundu-
ğu sokakta önünde "doğuştan kör" ya-
zan bir dilenci hiç para toplayamıyor-
muş. Önünden geçen bir reklamcıya ya-
kınmış. Reklamcı körun önündeki "do-
ğuştan kör" yazısını atıp yerine başka
bir yazı koymuş.
Ertesi gün dilenciye "işlerin nasıl
gittiğini" soruyor reklamcı. Dilenci
memnun, "çok iyi" diyor, "ama ne
yazdın önüme?" Reklamcı dilenciyi ya-
nıtlıyor:
— Bugün bahann ilk günü, ama onu
hiçbir zaman göremeyeceğim.
Bakalım Seguela ANAP'a bahan mı
gösterecek, yoksa ANAP'ı dilenciyi se-
vindiren reklamcı gibi koalisyon orta-
ğı mı yapacak?
'Politik reklam, toplumu kaııdımıak degil
9
ANKARA (Cumhuriyet Bu-
rosu) — Erken genel seçimler-
de reklamcılığın oneminin tartı-
şıldığı "Politika ve Reklam" zir-
vesinde politikacılar, politik rek-
lamın, toplumu kandırmak ol-
madığını soylediler.
Ankara Reklamcılar Derne-
ği'nce duzenlenen ve Barek Rek-
lamcılık'tan Bekir Çiftçi'nin yo-
nettiği toplantıda ilk sözü alan
Ankara Reklamcılar Derneği
Başkanı Mustafa Kemal Çamkı
ran, partilerin propaganda çalış-
malarını yalnızca seçim sırasın-
da gerekli gormelerini eleştirerek
politik reklamcılık gereksinimi-
nin surekli ve sistematik olduğu-
nu söyledi.
Marmara Üniversitesi öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Ünsal Os-
kay, reklam olgusunun on pla-
na çıkmasıyla yeni bir döneme
girildiğini anlatarak "Siyasi rek-
lamcılık, Sana mı yoksa Eva ya-
ğını mı tercih etmek degil. İnsan
olma onurunu elde tutma veya
tutmama gibi dramatik sonuç-
ları olan bir şeydir" dedi.
ANAP'ın tanıtımını üstlenen
ENA İletişim'den Nurten Özko-
ray, iktidann yıpranmasının rek-
lamcı için dezavantaj olduğunu
söyledi. Özkoray, "Hiçbir rek-
lamcı bir ördegi kuğu gibi
gösteremez" diye konuştu.
Hurriyet gazetesinden Emin
Çölaşan, seçimin ANAP açısın-
dan skandal ile sonuçlanacağı-
nı savunurken Milliyet gazete-
sinden Fikret Bila, 20 ekimde
reklamcılann becerisinin yarışa-
cağını kaydetti. Türkiye gazete-
sinden Sabahattin Özkibar da
insanların, geçmişin bilancosu
ile geleceğin mesajları arasında
karar vereceğini söyledi. Gaze-
temiz yazarı Ali Sirmen ise par-
tiler arasında büyük farklılıklar
kalmadığına değinerek reklam-
cılann birbirinden pek farklı ol-
mayan partileri tanıtacağını ifa-
de etti.
Yorum Ajans'tan Mehmet
Ural, reklamcıların politika
uretmemelerini ve sınırlarını çok
iyi bilmelerini isterken muhale-
fet temsilcileri de toplantıda söz
aldılar.