23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
=-<&& CUMHURİYET/6 HABERLER 18 EYLÜL 1991 SECIM '91 'Nevroz' toplatıldı Franaz reklama Jacques Seguela'nın Yılmaz için hazırladığı slogan: • İSTANBUL (ANKA) — Aylık Nevroz dergisinin ikinci sayısı tstanbul DGM tarafından toplatıldı. Nevroz dergisi sahibi Hüseyin Alataş yaptığı yazılı açıklamada, derginin ikinci sayısında yer alan yazılarda, sayfalarında suç işlendiği gerekçesiyle Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından toplatıldığını bildirdi. Alataş, derginin "demokrasi nutuklarının atıldığı" bir seçim döneminin tam ortasında toplatılmasının düşündürucü olduğunu belirterek "Seçime giren herhangi bir partinin bu toplatmayı protesto etmemesi halinde atılan demokrasi nutuklarının tek tornadan çıkan yalanlar olduğuna iyice inanmak gerekecektir" dedi. Dört avııkat yargılanıyor • ANKARA (AA) — Devlet Güvenlik Mahkemesi önünde geçen ocak ayında, DGM savcılannı protesto etmek için yasadışı toplantı düzenledikleri ve bürolarında yasadışı bölücü bir örgütün yayınlannı bulundurdukları gerekçesiyle yargılanan 4 avukattan biri beraat etti, 3'ü hakkında görevsizlik kararı verildi. Ankara DGM'de bugün yapılan duruşmada, Avukat Hüsnü Öndül, yasadışı bölücü örgüt üyeliğinden açılan davada beraat ederken Aydın Erdoğan, Fatma Esin Kulaç ve Ali Yıldırım hakkında DGM önunde yasadışı toplantı yaptıkları iddiasıyla açılan davada görevsizlik kararı verildi. Ozal-Bugün gazetesi davası • ANKARA (AA) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, Başbakanlığı döneminde Bugun gazetesinde yayımlanan bir resimde kişilik haklarına hakaret edildıği gerekçesiyle, gazete aleyhine açtığı 50 milyon liralık tazminat davasına devam edildi. Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bugünkü duruşmaya Özal'ın avukatı Bilgin Yazıcıoğlu ile gazete avukatı Şahin Mengiı katıldılar. Duruşmada Bugun gazetesi Avukatı Şahin Mengu, aynı gerekçelerle Sabah gazetesine açılmış olan ve halen 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde devam eden davayla bu davanın birleştirilmesi talebinde bulundu. Oyan ve Ülger temyize başvurdu • ANKARA (AA) — Irak hesabına casusluk yaptığı gerekçesiyle mahkûm edilen Necati Oyan ile gizli belgeleri alıkoymaktan hüküm giyen İrfan Kaya Ülger, haklanndaki kararları temyiz ettiler. Edinilen bilgiye gore, Irak hesabına casusluk yaptığı gerekçesiyle Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce 'vatana hıyanet'ten 12.5 yıl ağır hapse çarptırılan Necati Oyan, hakkındaki karan temyiz etti. Oyan, casusluk kastı bulunmadığını, Irak istihbarat görevlilerine gizlilik vasfı bulunan hiçbir bilgi vermediğini, görevlilerce tuzağa düşürülerek, ölumle tehdit edildiğini iddia etti. Türkeş: İktidar değişecek • ANKARA (AA) — MÇP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, 20 ekim erken genel seçiminde iktidann değişeceğini söyledi. Türkeş, partisinin Ankara il başkanlığı yeni binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, RP, MÇP ve IDP arasında seçimlerde yapılacak işbirliği konusuna değinirken, "Muzakereler devam etmektedir. Sonuç alındığında bu en kısa zamanda açıklanacak" dedi. Konuşmasında ANAP iktidannı sert bir şekilde eleştiren ve bu parti döneminde bölücülüğün teşvik edildiğini iddia eden Türkeş, şöyle konuştu: "Bugün karakollar basılmakta, askerlerimiz şehit edilmektedir. Türkiye'de hükümet var mı? Türkiye'de başbakan var mı? Varsa karakollar nasıl basıhyor? Nasıl askerler şehit ediliyor? Esir alınmış yedi askerimiz ne olacak? Bu memlekette bölücülük almış başını gidiyor." 'Çtinkü daha yapacak çok iş var'GÜNDÜZ İMŞİR ANAP'ın genel seçim için Fransız reklamcısı Jacques Se- guela'ya hazırlattığı seçim kam- panyası dün Başbakan Mesut Yılmaz'ın da katıldığı bir toplan- tıyla basına tanıtıldı. ANAP'tan çok Mesut Yılmaz'ın tanıtımına yönelik hazırlanan kampanyada temel slogan "Çünkü daha ya- pacak çok iş var" olarak belir- lendi. Yılmaz, kampanyanın ta- nıtım toplantısını açarken yap- tığı konuşmada, kampanyanın bütün içeriğinin ANAP Genel Merkezi tarafından hazırlandı- ğını, Seguela'nın ise sadece ken- disine bağlı bulunan uzmanlar grubu ile birlikte danışmanlık görevini üstlendiğini söyledi. Yaklaşık iki aydır kamuyoun- dan "gizli" yürütülen ANAP'- ın tanıtım kampanyası, dün Baş- bakan Mesut Yılmaz ile Fransız reklamcı Jacques Seguela'nın Tarabya Oteli'nde düzenledikleri basın toplantısında tanıtıldı. Ta- rabya Oteli'nin "Karadeniz" sa- lonunda duzenlenen toplantı yaklaşık 35 dakika geç başladı. Bir anda salonu kaplayan, "davul" seslerinin ağırlıkta ol- duğu bir müzikle salona giren Yılmaz, toplantının amacının kampanyanın ana hatlarını ta- nıtma olduğunu söyleyerek ko- nuşmasını şöyle sürdürdü: "ANAP 1983 ve 87 seçimle- rinde propaganda açısından da- ima en buyuk >enilikleri ve ye- ni teknikleri kullanmıştır. 1991 seçimlerinde de mesajlannın tum toplum kesimlerine, ulaştı- nlmasında, bu konuda haklı bir iine sahip olan Seguela'nın uz- manlığından yararlanmak arzu- sundadır. Ama netice itibarıyla kampanyanın sahibi ANAP'tır. Seguela sadece mesajlarımızın iletilmesinde bize danışmanlık yapmaktadır. Seguela'nın çeşit- İi ülkelerde kazanmış olduğu biri kimin bu kampanya vesile- si ile aynı zamanda ülkemizde- ki bu alandaki faaliyetlere de ye- ni bir soluk, yeni bir stil getire- cegini duşiinüyonız." Daha sonra kürsüye gelen Jacques Seguela, ANAP'ın ge- nel seçimde kullanacağı broşür, afiş film ve diğer materyallerin bir bölümünü tanıttı. Kampan- MESUT YILMAZ'INFUIDĞRAFLARINIMTITERRAND'IN P(JIOĞRAFÇISI ÇEKTÎ raaç&rfcen >z değeıieıine a akacaksa... Mesut Ydmaz Dünya çapında ünlii Fransız reklamcı Jacques Seguela, ANAP'ıo genel seçimde kullanacağı kampanyayı tanıtırken kelime aralanna reklam felsefesini anlatan cümleleri de solttu. Temel sloganı 'Çünkü daha yapacak çok iş var" diye saptadıklannı açıklayan Seguela, Mesut Yılmaz'ın mavi bir zemin ttzeriae oturtulan gülümseyen fotografını da Mitterrand'ın fotoğraflannı çeken Patric de 'Mervdec'e çektirmesinin nedenini ise şöyle açıkladı. "Ben ugura inanınm. Bu nedenle Yılmaz'ın fotoğraflannı da aynı kişiye çekürdim. Çünkü bir fotografın gerçegi yansıtması gerekir." Seguela bir reklam taktigi olarak seçimde kullanüacak olan 7 anonsun fotoğraflannı da Yılmaz'ın yüzüne zoom yapüarak küçükten biiyüğe sıralandığını belirtti. Son anonsta da büyüyerek Yılmaz'ın agız hizasma getirilen sloganın, sanki onun agzmdan çıkıyormuş imajı için verildigini vurguladı. ya'da Başbakan Mesut Yılmaz'ın mavi bir zemin üzerine oturtu- lan gülumseyen bir fotoğrafının kullanılacağını belirten Seguela, kampanyada Turkiye ile Yıl- maz'ın bir bütün olarak ele alın- dığını vurguladı. Seguela'nın açıklamasına göre kampanyada, "Tiırkiye'de banş ve hoşgörii si- yasete hâkim olacaksa...", •'Turkiye çağı yakalamak için dünyaya açılmayı sürdürecek- se_.", "Turkiye gençterine egitim ve iş sağlayacaksa", "Turkiye diinyaya açılırken, kendi öz de- ğerierine sahip çıkacaksa", "Türkiye'de kadınlar hak ettik- leri yere gelecekse...", "Turkiye 1 da çatışan herkes emeğinin tam karşılığını alacaksa", "Turkiye 1 de nızlı gelişmenin devamı için siyasi istikrar şartsa" başlıkh 7 anons kullanılacak. "Çünkü da- ha yapacak çok iş var" temel sloganıyla kullanılacak anons- larda, ANAP'ın tüm bu işaret edilen hususları gerçekleştirebi- lecek "tek parti" olduğu vurgu- lanmaya çalışılacak. 17 eylulden, 20 ekime kadar sürecek olan kampanyanın programı ise Seguela tarafından şoyle açıklandı: 4 gün arayla TV'de gösterime sunulacak, İz- zet Öz tarafından Türkiye'de ha- zırlanan her biri değişik mesaj- lar taşıyan 10-20 saniyelik film- ler, haftada iki kez gazetelere ve- rilecek ilanlarla desteklenecek. Yann Starl'de "Türkiye'de barış ve hoşgörü siyasete hâkim olacaksa" anonsuyla yayımlana- cak olan ilk filmde 12 Eylül 1980 öncesine ait teror goruntu- leri arasında, DYP Genel Başka- nı Süleyman Demirel ile MÇP Genel Başkanı Alpaslan Turk- eş gorünecek. "Türkiye çagı ya- kalamak için dışa açılmayı sürdürecekse" anonslu filme ise Başbakan Yılmaz'ın Bush, Perez de Cuellar, James Baker ve Ge- orge Shultz ilk birlikte göruntü- lerı yer alıyor. Yalnızca Başba- kan Yılmaz'ın yer alacağı 10 sa- niyelik "ikna" filmlerinden bi- rinde Yılmaz, "Ben size giıveni- yorum. 20 Ekim'de oyunuzu is- tiyorum. Çünku daha yapacak çok iş var" diyor ve Yılmaz'ın şaşkın hakışlan altında, vızlayan bir an ceketinin yakasına konu- yor. "Ben bir reklamcıyım, yani bir mikrofon, biramplifikatö- rüm" diyen Jacques Seguela, kampanyanın tanıtımını yapar- ken yaklaşık 1 saat 45 dakika konuştu. Yılmaz'dan söz eder- ken, "Düriist politikacüar günü- muzde azalıyor. Vılmaz'a ihtiyaç var" "Orlak bir Avrupa düşü- nün oluşması, benim çocukla- rımla sizlerin çocuklannın kar- deşce ortak bir Avrupa'da yaşa- ması için Yılmaz'a ihliyaç var", "Türkiye'de her iki kişiden biri 25 yaşın altında. Yani Türkiye genç bir ülke. Yılmaz da genç. Yılmaz, geleceğin temsilcisi. Çünkü genç bir lider olarak ken- dini yaşıyor", "Ben ne sağcıyım ne de solcu. Ben demokrasiye inanıyorum. İnanmış bir Avru- palıyım. Mesut Yılmaz da be- nimle aynı fikir ve düşünceleri paylaşıyor", "Yeni bir politika- cı nesline ihtiyaç var. Bütün Av- rupa'nın da buna ihtiyacı var. Artık modern hayata geçeme- yenler, tarihin trenini kaçıracak- lardır", "Yılmaz gençliği ciddi- liği, düriıstlügü ve projeleriyle Avrupa'daki Gonzalez-ve benze- ri siyasi liderlerin arasında yeri- ni alacaktır", "Halklar aptal de- ğildir. Bugüne kadar hiç seçim kaybetmedim. 10 ciddi kampan- ya yurüttüm. Ve hep kazanacak olanı seçtim" sözlerini kullandı. Konuşma suresince Süleyman Demirel ve DYP'yi isim verme- den eleştiren Seguela, "Anahtar çıkartan kampanyalara inanmı- yorum. Saldırgan, kin dolu kampanyalara inanmıyorum. Yaşlı bir insan geçmişinin kade- rini yaşar. Yılmaz gibi genç li- derler de geleceğin kaderini yaşar" şeklinde konuştu. Segu- ela toplantının sonunda ise ga- zetecilerin tanıtım kampanyası- na yönelik sorulannı yanıtladı. Bir gazetecinin, "Tanıtım ka- mpanyasında Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan soz edilmiyor. Oysa Türkiye'de ANAP, Özal- la birlikte ele alınıyor. Özal, kampanyanın sonunda ele alına- cak mı" şeklindeki sorusunu ya- nıtlarken şunları söyledi. "Kam- panya Sayın Özal'ın değil. Baş- bakan Mesut Yılmaz'ın. Bu ne- denle çalışmaJanmda Özal'a yer vermedim. Vermeyi de duşün- müyorum." Seguela, saldırgan kampanya- lara inanmamasına karşın rek- lam filmlerinde Demirel'in he- def alındığını, terör göruntüle- rinin yer aldığı reklam fılminde ise bunun açıkça görüldüğu, ke*hdisine hatırlatıldığında, "Ben yeni ANAP'ı tanıtmaya çalışıyorum. Eğer ANAP yeni- den dogmaya karar vermeseydt, bu kampanyayı almazdım. Türkiye'de oldugu gibi bütün Avrupa ülkelerinde de -Yu- goslavya'yı saymayalım- şiddet var" dedi. Reklam kampanyaları ile se- çim kampanyalarının farklı ol- duğunu anlatan Seguela diğer parti liderlerinin seçim kampan- yalarını da beğenmediğini, se- çim anketlerinin ise inandıncı olmaktan uzak olduğunu belir- terek, özellikle de Türkiye'de ya- pılan anketlere inanmadığını vurguladı. Seguela, "Seçimle il- gili bir tahmininiz var mı? Eger beklediginiz sonuç alınamazsa ününüz ne olacak" şeklindeki bir soruya ise şu yanıtı verdi: "ANAP benim tahminime göre bu seçimden diger partile- re oranla yüzde 1-2 oranında bir farkla çıkacak. Aksi olursa Türkiye'ye alnım açık olarak bir daha gelemem. Ama kişisel ola- rak bana bir şey olmaz." Seguela seçim kaybettirdi mi?Toplantıda en çok konuşulan konu 'Ben bugüne kadar hiçbir siyasi kampanyada ^ l\(171 AR yenilgiye uğramadım'' diyen Fransız reklamcı ^ J^TLI\ Jacques Seguela 'uğur'a inandığını belirtti. Ve "Mitterrand'ın afişini yaptırmıştım. Bu afişteki fotoğraf uğurlugeldi." dedi. LEYLA TAVŞANOĞLU ANAP'ın, Fransız reklamcı Jacques Seguela tarafından haftalarca süren bir çalışmay- la hazırlanan seçim propagan- da kampanyasının tanıtım top- lantısındayız. Kürsude kızılımsı kumral saçlı, orta yaşlı, orta boylu bir adam hiç bocalama- dan, duraklamadan, gayet ken- dine güvenen bir anlatımla ko- nuşuyor. Bu, Jacques Seguela'- nın kendisi. Üzerinde iki hafta önce Tarabya Oteli'nde Başba- kan Mesut Yılmaz'la yaptığı toplantıda giydiği koyu yeşil ce- ket, kahverengi pantolon var. Konuşmaya başlar başlamaz dünkü HuiTiyet gazetesinin bi- rinci sayfasında "Yılmaz'ın Fransız reklamcısı, tsveç Başba- kanı'nı iktidardan düşürdü - Seguela'nın İsveç fiyaskosu" başhklı habere değinerek şöyle diyor: "Gazetelerde İsveç Başbaka- nı Ingvar Carlsson'un seçim ye- nilgisinin bana bağlandığını okudum. Ama tsveç Sosyal De- mokrat Partisi'nin seçim kam- panyasıyla benim hiçbir ilgim yoktu. Onun besabına çok üz- günüm, ama Ingvar Carlsson'u uzaktan yakından tanımam." İsveç Sosyal Demokrat Par- tisi'nin seçim propaganda kam- panyası partinin reklam şir- keti olan "ARE IDE 2" tarafın- dan sözleşmeyle Seguela'nın RSCG şirketinin yüzde 51 or- tak olduğu İsveçli reklamcılık kuruluşu "Hawi-RSCG"ye ve- rilmişti. Ancak kampanyanın sorumluluğu "ARE IDE 2" de olacak, butün işleri ise "Havvi- RSCG" yurütecekti. Bu arada Havvi-RSCG'nin yüzde 49 İs- veçli ortağı olan Thorleif Ha- wi de Svenska Dagbladet gaze- tesinin mayıs ayında yayımla- nan bir sayısına verdiği demeçte şu sözcükleri kullanıyordu: "Ingvar Carlsson'un imajını degiştiriyonız. Ellerini kullan- masını bilmiyor. Gozlügünü de degiştirmesi lazım." Yine aynı gazetede Sosyal Demokrat Parti'den bir grubun geçen eylülde Paris'e giderek Seguela'yla görüştuğü de belir- tiliyor. Thorleif Hawi, Stockholm'- daki evinden telefonla aradığı- mızda sorularımıza şu yanıtı verdi: "Seguela bizim şirketin sahi- bidir. Biliyorsunuz, hisselerin yüzde 51'i onda. Şunu söyleye- bilirim, kampanya boyunca hiç faal olarak çalışmadı. Bana sa- dece danışmanlık yaptı. İsveç Sosyal Demokrat Partisi'nin güçlü bir parti olduğunu, bu güçlü partiye de güçlü bir lider imajı vermemiz gerektiğini söy- ledi. Seguela'yı grup halinde bir yıl once Paris'te ziyaret etmiş- tik. O sırada bize neler yapma- mız gerektiğini anlattı. Ama kampanya için İsveç'e hiç gel- medi." Bir işi başarmak için insanın kendisine sürekli olarak bir he- def seçmesi gerektiği tezini iş- leyen Seguela, "Bir Çin atasö- zü de 'Hedefini belirlemeyen buna ulaşamaz' der" diyordu, sonra da ekliyordu: "Ben bugüne kadar hiçbir si- yasi kampanyada yenilgiye ug- ramadım." "Kampanyanın öncelikle ses" olduğunu söyleyen Segue- la'nın bu cümlesinin hemen ar- dından davullu bir gumbürtü koptu. Bu, seçim kampanyası- nın ilk fîlminin fon müziğiydi. Seguela diyordu ki: "Audio-visuel çagındayız. Kampanya aynı zamanda imaj- dır da. Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın afişini yapmış- tım. Bu afişteki fotoğraf ugur- lu geldi. Ben ugura inanınm. Bir fotoğraf gerçekleri yansıt- malıdır." "Bir kampanya değer de anlatmalıdır" diyen Seguela el- leri, kollanyla hareketler yapı- yor, konuşmasını böyle güçlen- dirmek istiyordu sanki: "Bu kampanyada deger ol- duğu kadar Yılmaz ve Turkiye^ nin yürekliliği de anlatılacak. Avrupa bu yürekliliği gereksin- mektedir. Degerli dostum Jac- gues Cousteau'yla ilgili bir anım var onu anlalayım: Cous- teau'ya bir gün, 'Evinde yangın çıksa ilk olarak neyi kurtarır- dın?' diye sorduui. Bana 'Ateşi' yanıtını verdi." Avrupa'nın Türkiye gibi genç ve dinamik bir ulkenin gucunü gereksindiğini söyleyen ve Türkiye'yi sonunda Avrupa'ya "kabul ettirmeyi başaracağı" mesajını veren Seguela, böyle- ce sanki ANAP'ın seçim kam- panyasıyla Turkiye*nin Avru- pa'daki tanıtım kampanyasını iç içe gecirmiş oldu. ANAP kampanyasında Özal'ın Hstikraı^ı CELAL BAŞLANGIÇ 12 Eylül öncesinin "dehşet verici" görüntüleri... Ölüler, yaralılar, tabut başında ağlayan kadınlar, yaka paça göturülenler, dönemin başbakanı Sü- leyman Demirel, bir tank, askerler ta- rafından duvann dibinde yere yatınlmış siviller... Son görüntü donup kalıyor. Perdedeki yazı "inandırıcı" bir erkek sesiyle okunuyor: "Türkiye'de banş ve hoşgörü, siya- sete hâkim olacaksa Mesut Yılmaz; çünkü daha yapacak çok iş var." Gorüntuye Mesut Yılmaz'ın imzası geliyor. Çok kısa bir süre sonra ANAP'ın anlı amblemi, perdeye konu- veriyor. Gösterilen, ANAP'ın yarın başlaya- cak seçim kampanyasının ilk filmi. Tarabya Oteli'nin Karadeniz Salo- nu'nda ANAP'ın seçim kampanyasını tanıtıyorlariîaşbakanYılmazveFransız reklamcı Seguela Trabzon ve Rize'de "Karadeniz'in başbakanı" gibi dolaş- tıktan sonra seçim kampanyasını baş- latmak için seçtiği "Karadeniz Salonu" gazetecilere biraz dar geliyor. Çoğu ayakta Yılmaz'ı dinliyor. "Kampanya- nın içerigi tamamen parti genel merke- zi tarafından beliriendi" diyen Yılmaz, Seguela'ya dönüp ön adıyla kürsüye ça- ğırıyor: "Jacques..." Fransız reklamcı uzunca bir girişten sonra kürsunün arkasındaki tül perde- yi açıyor. Yılmaz'ın elini çenesine da- yamış bir fotoğrafı var. Üzerinde "20 Ekim. Mesut Yılmaz. Çünkü daha ya- pacak çok iş var" sloganı yazılmış ko- caman harflerle. Afişte ANAP amblemi küçücük du- ruyor. Propaganda filminde de ANAP, Yılmaz'ın imzasının altında küçücuk bir göruntüydü. Yılmaz'ın on saniyelik "ikna" filminde de ANAP amblemi, Yılmaz'ın yakasına konan küçücük bir an zaten. Hatta Yılmaz filmde "nere- den kondu bu an yakama" gibisinden bakıyor. Mesut Yılmaz Seguela konuşurken Sandtkta güller açacak.'" Ahh! "tktidar şapkamın alttnda" tşteispatt! "yüklü programı nedeniyle" toplantı- dan aynlıyor. Bu reklamı kaçırmıyor Fransız reklamcı ve hemen ANAP'ın 20 Ekim seçimlerindeki temel sloganını kullanıyor: — Sayın Yılmaz bana "Daha yapa- cak çok iş var" dedi ve gitti. ANAP için ilk hazırladıkları kam- panyanın "saldırgan", "ısırgan" ve "tahrik edici" oiduğu için Yılmaz ta- rafından kabul edilmediğini anlatıyor Seguela. Ama yine de sözde "kabul edilmeyen" ilk kampanyanın çizgileri- ni gösteriyor. İlk görüntüde bir fötr şapka var. Üzerinde "İktidar bu şap- kanın altında" yazıyor. Bir anda insan "Fransızlar herhalde yanlışlıkla. DYP'ye kampanya hazniadı" diye dü- şünüyor. Ama arkasından ikinci görün- tü gelince bu düşüncesinden hemen ca- yıyor. Çünku diğer görüntüde şapka çı- kanlmış ve kocaman keline an konmuş bir adam var. Bir başka görüntü daha... Bir dilenci eli, fötr şapkayla uzanmış. Ama üzerinde "Allah nzası için" de- ğil de "Ödünç oy istiyonım" yazılı. ANAP'ın tek hedefi Demirel. Ama Se- guela olayı dengelemek için olsa gerek "Tek düşmanımız olduğu sanılmasın" diyerek bir başka görüntü getiriyor ek- rana. İlkinde SHP'nin "Sandıkta gül- ler açacak" sloganı var. tkinci görün- tüde ise sandığın üzerindeki gülü sapın- dan tutan adamın eline diken batmış, sesi: "Ahh!" Bu çizgiler toplantıdan sonra gazete- cilere dağıtılıyor. Böylece Yılmaz'ın ka- bul etmediği söylenen "ısırgan" ve "saldırgan" kampanyanın gerçek ama- cı da ortaya çıkıyor. Zaten ilk program- da filminin üzerinde her ne kadar "ba- nş" ve "hoşgörii" sözcükleri yer alsa da kampanya süresince DemireFe pek öyle yaklaşılmayacağı, "Sonra 12 Ey- lül öncesine dönersiniz ha" tehdidini ANAP'ın kullanacağı açık. Rize gezisi sırasında Yılmaz'a, özal'- ın ANAP'a oy istemesini nasıl karşıla- dığı sorulmuştu. Yılmaz da yanıt ola- rak "Sayın Özal'ın ANAP için oy iste- diğine ben şahit olmadım. Sayın Özal istikrardan yana oy istiyor" demişti. Dün ANAP'ın seçim sloganları açıkla- nınca özal'ın niye ANAP'a oy isteme- diği anlaşıldı. ANAP'ın belirlenen ye- di sloganından biri "Türkiye'de hızlı gelişmenin devamı için siyasi istikrar şartsa..."ydı. Evet, Özal "ANAP" de- miyordu, ama zaten Yılmaz da hiç "ANAP" demiyordu. ama ikisi de "istikrar" diyordu. Tüm kampanya bir tek Yılmaz uzerine kurulmuştu. Dün bir de öyku anlattı Seguela. Reklamcıların yoğun olarak bulundu- ğu sokakta önünde "doğuştan kör" ya- zan bir dilenci hiç para toplayamıyor- muş. Önünden geçen bir reklamcıya ya- kınmış. Reklamcı körun önündeki "do- ğuştan kör" yazısını atıp yerine başka bir yazı koymuş. Ertesi gün dilenciye "işlerin nasıl gittiğini" soruyor reklamcı. Dilenci memnun, "çok iyi" diyor, "ama ne yazdın önüme?" Reklamcı dilenciyi ya- nıtlıyor: — Bugün bahann ilk günü, ama onu hiçbir zaman göremeyeceğim. Bakalım Seguela ANAP'a bahan mı gösterecek, yoksa ANAP'ı dilenciyi se- vindiren reklamcı gibi koalisyon orta- ğı mı yapacak? 'Politik reklam, toplumu kaııdımıak degil 9 ANKARA (Cumhuriyet Bu- rosu) — Erken genel seçimler- de reklamcılığın oneminin tartı- şıldığı "Politika ve Reklam" zir- vesinde politikacılar, politik rek- lamın, toplumu kandırmak ol- madığını soylediler. Ankara Reklamcılar Derne- ği'nce duzenlenen ve Barek Rek- lamcılık'tan Bekir Çiftçi'nin yo- nettiği toplantıda ilk sözü alan Ankara Reklamcılar Derneği Başkanı Mustafa Kemal Çamkı ran, partilerin propaganda çalış- malarını yalnızca seçim sırasın- da gerekli gormelerini eleştirerek politik reklamcılık gereksinimi- nin surekli ve sistematik olduğu- nu söyledi. Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ünsal Os- kay, reklam olgusunun on pla- na çıkmasıyla yeni bir döneme girildiğini anlatarak "Siyasi rek- lamcılık, Sana mı yoksa Eva ya- ğını mı tercih etmek degil. İnsan olma onurunu elde tutma veya tutmama gibi dramatik sonuç- ları olan bir şeydir" dedi. ANAP'ın tanıtımını üstlenen ENA İletişim'den Nurten Özko- ray, iktidann yıpranmasının rek- lamcı için dezavantaj olduğunu söyledi. Özkoray, "Hiçbir rek- lamcı bir ördegi kuğu gibi gösteremez" diye konuştu. Hurriyet gazetesinden Emin Çölaşan, seçimin ANAP açısın- dan skandal ile sonuçlanacağı- nı savunurken Milliyet gazete- sinden Fikret Bila, 20 ekimde reklamcılann becerisinin yarışa- cağını kaydetti. Türkiye gazete- sinden Sabahattin Özkibar da insanların, geçmişin bilancosu ile geleceğin mesajları arasında karar vereceğini söyledi. Gaze- temiz yazarı Ali Sirmen ise par- tiler arasında büyük farklılıklar kalmadığına değinerek reklam- cılann birbirinden pek farklı ol- mayan partileri tanıtacağını ifa- de etti. Yorum Ajans'tan Mehmet Ural, reklamcıların politika uretmemelerini ve sınırlarını çok iyi bilmelerini isterken muhale- fet temsilcileri de toplantıda söz aldılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle