Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 EYLÜL 1991
Teknoloji Çöplüğü,
Çevre Duşmanlıgı
Türk ekonomi tarihindeki ürpertili bir dönemi oluşturan bu eski
makine ithal furyasının, seçim sonrasına bile ertelenecek takati
yoktur. El çabuk tutulmazsa, perestroyka vesilesiyle bu furya bir
başka koldan yeniden varhk kanıtlama görüntüleri sergileyebilecektir.
Türk dış ticaret mevzuatmdaki bu ünlü kötüye kullanma kapısını
kapatacak önlemlere gereksinim, çok ivedidir.
Prof.Dr. ALİ SAİT YÜKSEL
Ülkenin temel sorunlannın tartışıldığı semi-
ner ya da sempozyumlarda, kimi bildirilerin
ortak bir bağlanış biçimi vardır: "Bu sorunu
çözmek için, tezelden özel bir bakanlık kurul-
malıdır!' Sanılır ki kanun ya da kanun hük-
münde kararname (KHK) çıkanp bakanlık
kurdunuz mu gizemli (sihirli) değnek hazır
edilmiş olacak ve çözüm yolları hemen açıla-
caktır.
Bir askeri darbe ülkesinde, darbenin ileri ge-
lenlerine ertesi gunü uzmanları, ekonominin
durumu hakkında brifing verirken sık sık su-
nu ve istem (arz ve talep) kanununun gerek-
lerine değinmişler ve ülkedeki her türlü var-
lık yokluğun nedeninin sunu ve istem kanu-
nunda yattığı açıklamasını yapmışlar. Açıkla-
mayı özenle izleyen darbenin başı, yanında-
kilere yarı fısıldarcasına derhal o günkü em-
rini basmış: Bütün kötülüklerin başı şu ne me-
nem sunu ve istem kanunu ise ilk iş olarak he-
men çıkaralım.
Bir bakanlık kuruluvermekle sorunların çö-
zümlenevereceği yanılgısı içinde olanlar, yeri
gelince üstelik bürokrasiden de en çok yakı-
nanlardır. Oysa her yeni bakanlık, bürokra-
sinin katmerleşmesi, var olanın çetrefilleşmesi
anlamım taşır. Gerçi çevre konusunda denet
ve düzeni sağlama yetkileri, eşgüdümü (koor-
dinasyonu) güç bir dağıruklık sergiliyordu. Bu
yüzden bağımsız bir çevre bakanlığının kurul-
ması, akılcılığın gereği idi. Fakat çevre için ko-
nulan kurallann uygulanışında, birkaç büyük
şehir dışında neredeyse 'devlet'in varlığını sil-
miş görünen bugunkü vurdumduymazhk;
yaptırımların ayakları yere değmediği, örgü-
tü gerekli araç-gereç ve elemandan yoksun kal-
dığı sürece değişmeyecektir.
Kesilecek ceza, var olan arıtma tesisinin ola-
ğan çahştırma masrafından bile düşükse, bi-
linçlendirilmemiş sanayi atıkçısı, antma mas-
rafı yerine semtine yılda bir zor uğrayan tah-
sildar makbuzunu beklemeyi yeğleyecektir.
Koskoca bir Karadeniz, Adriyatik'ten Tu-
na'dan gelen sanayi ülkelerince kiralanmış
korsan gemilerin zehir varillerinin boşaltım ye-
rine dönüştü. Hem de bunlar içinde suçüstü
yakalananlara olsun uluslararası yaptırımla-
rın uygulanmasında ısrarcı olmak varken, ıvır
zıvır politik vaat ve pazarlıklarla bunların ört-
bas edilmesi yoluna gidildi. Turistik tesis adıy-
la denetsiz, plansız bir yapılaşma sonucu, dört
bir yanından lağım pompalanan Marmara De-
nizi'nin, bir dizi on yıl sonrasında Jzmir Kör-
olanların bile bulunduğuna değinmektedir.
Gerçi Türkiye'de en azından kullanılmış ara-
ba ithali için belirli yaş sımrlamaları konmuş-
tur. Ne var ki fona gerekli ek ödeme göze alı-
nınca çok eski arabalara da ithal müsaadesi
alınabilmektedir. Fakat çevre konusunda şim-
diki ciddi gelişme, Doğu Bloku'nda yakında
bir biri ardından sökülecek hantal sanayi ma-
kine parkının Türkiye'ye sokulması riskidir.
Aralarındaki büyük kalkınrmşhk farkını sü-
ratle ortadan kaldırmak için Almanya, Doğu
Almanya'nın eski teknolojisini temsil eden
makine parkını toptan yenileme girişimleri
içindedir. Bu amaçla görevlendirilen 'yedi-
emin' şirketleri, rantabiliteden uzak ve çağ
öncsei teknoloji ile iş gören bu makineler-
den tezelden kurtulma çabalarını organize
etmektedirler. Yayın organları, daha şimdiden
uzun kuyruklar oluşturan TIR'ların Türk sı-
rurlanna eski makineleri yığmaya başladıkla-
nnı duyurmaktadılar.
Bir tür teşvik soygunu
Eski tesis ve makine ithaline müsaade eden
uygulama, yakın geçmişte Türkiye*deki teşvik
soygunlarırun başlıca yollarından birini oluş-
turmuştur. Uluslararası bir taşımacılık fırma-
sının Münih'teki, - yurt sorunlarına duyarlı,
genç ve dinamik - Türk yöneticisi yakınıyor-
du: "Oltu'ya (Artvin ya da bir başka Doğu ili-
ne) aylardır TIR'lar dolusu kullanılmış tekstil
makinesi götürüyoruz. 'Müşteri velinimetimiz'
fezi'ne dönüşeceğine kesin gözüyle bakılmak- olduğu için Almanya'da artık kullanılmayan
tadır. Ve şimdi bütün bunlara Doğu Bloku ül- fabrikalardan sökülen bu eski makinelerin
kelerini saran perestroyka, bir başka çevre kir-
lenme riskini her gün biraz daha Türkiye sı-
mrlanna yaklaştırmaktadır. Türkiye bugünkü
mevzuatla, hızla teknoloji çöplüğü olma yo-
lunda ilerlemektedir.
Tesis yeni, makine 40 yılhk
Dünya çevre raporunda Türkiye'de daha ku-
ruluşunda bile tam 40 yıl öncesinin teknolo-
jisine dayanan makinelerle donatılmış üretim
tesislerinin bulunduğu belirtilmektedir. Yine
aynı rapor, çevreyi bozan en önemli etkenler-
den biri olan eski araba ithalatına az gelişmiş
ülkeler içinde hiçbir sınırlama getirmemiş
üzerine, makineyi 15 yaş gençleştiren metal ye-
ni yapım yılı etiketleri bastırıyoruz" diyordu.
Taşımacılık yöneticisi, geniş çaplı teşvik kre-
di ve sübvansiyonlanndan yararlanan Doğu-
daki 'fabrika'yı kurma projesini yürüten şir-
ketin, makineler monte edilse de daha doğru
dürüst çalıştınlmadan iflas edecek biçimde
'kurgulandığını' tahmin ediyordu. Sonra da bu
şirketin Ankara'da bulunan derme çatma bü-
rosundaki yetkilisinden taşıma ucretini tahsi-
lini anlatıyordu. Adamın ödediği milyonlan
bir yerlere kaydetmediğini görünce 'nedenini
sordum' diyordu. Bunun üzerine adamın âdeıa
utandığını ve çekmecesindeki bir bakkal def-
terini çıkanp bir şeyler karaladığını ekliyor-
du.
Türk bürokrasisinde son aylardaki bir
olumlu değişikliğe de bu arada değinmeliyiz.
Teşvik önlenileri dağıtan planlama birimlerin-
deki bazı elemanların, yararlanmanın ön ko-
şulu olan fizibilite (yapılabilirlik) raporlarını
hazırlayan 'dışardaki' bazı bürolarla organik
bağlar içinde bulunduklan söylentileri hiç ek-
sik olmamıştır. Hele kalkınmada öncelikli yö-
relere verilecek işletme ve yatınm kredisini dü-
zenleylen mevzuat değiştirîldikten sonra, Do-
ğu ve Güneydoğu Anadolu'da büyük bir 'yağ-
macı ordusu'nun türediği basın organlarında
yayımlanıyordu. Ortada ne yatırım ne fabri-
ka varken ya da taşımacılık şirketi genç yö-
neticisinin yakındığı türden uygulamaları
ayarlayarak bunlar, teşvik kredisi olarak - hat-
ta bir bölümü hibe biçiminde - milyarları gö-
türebiliyorlardı.
Aslında bir planlama işlevi olmayan teşvik
önlemlerinin planlamadan alınarak ilgili ba-
kanlıklara dağıtılması, aynı politik gücün 8-10
yıl öncesinde başlatılmış bir kusurunun kapa-
tılması girişimi olarak görünse de isabetli bir
düzenleme sayılmahdır. Bir dönem, neredey-
se bütün planlama faaüyetleri bir yana bıra-
kılmış, her şey teşvik ve uygulama işlerinde yo-
ğunlaştırılmıştı. O yıllarda Teşvik ve Uygula-
ma Dairesi başkanıyla günler boyu 'halvet'
olan dönemin müsteşarını, sıradan imzalar
için bile elde edebilmek sorun oluştururdu.
Sonuç
Böylece bir başka görüntüsü Türk ekono-
mi tarihindeki ürpertili bir dönemi oluşturan
bu eski makine ithal furyasının, seçim sonra-
sına bile ertelenecek takati yoktur. El çabuk
tutulmazsa, perestroyka vesilesiyle bu furya
bir başka koldan yeniden varlık kanıtlama gö-
rüntüleri sergileyebilecektir. Türk dış ticaret
mevzuatındaki bu ünlü kötüye kullanma ka-
pısını kapatacak önlemlere gereksinim, çok
ivedidir. Örnekleri çok değişik görüntüler ala-
bilen, bu kötüye kullanma yollanru bir karar-
name ile kapatıvermek bu kadar güç müdür
ki 'iş bitirmeyi' bir dönemin sloganı yapan-
lar, tefrikalara konu olan bu makine ithal
cambazhklanna bir türlü fren vuramazlar?
EVET/HAYIR
OKT4YAKBAL
Seçim Anılarında II
Milli Birlik Komitesi'nin önde gelen birkaç üyesi İstanbul
Vilayet Konağı'nda gazetelerin önde gelen kişileriyle toplan-
tılar yapıyorlardı. Seçime gidilecekti, ama sonuç nasıl ola-
caktı? Komite üyelerinin kuşkulandıklan, DP'nin mirasçısj ola-
rak ortaya çıkan Adalet ve Yeni Türkiye partilerinin durumu
idi. 27 Mayıs devriminin üstünden bir buçuk yıl geçmişti. Ama
DP'nin yandaşları bu kez iki yeni parti çevresinde bir araya
geliyorlardı. Milli Birlikçiler de gazetecıleri çağırıp bu konu-
yu tartışıyorlardi.
Ben de "Vatan' gazetesi adına, Selâmi Akpınar'la Naim lltç'ı
alarak bu toplantıya katıldım. Seçimin tam bir özgürlük için-
de yapılmasını, sonuçlara katlanılmasını doğal görüyorduk.
CHP'nin bu seçimde büyük bir başarı göstereceğine pek
inanmıyorduk. Ne yapılmalıydı? Seçimler geriye mi bırakıl-
malrydı? Böyte bir şey olamazdı, çaresiz seçimler yapılacaktı.
Nitekim yapıldı da!.. Ben yine Levent'te oy verdim. Levent
Camisi'nin avlusunda... Doğal olarak CHP'ye... Nispi seçim
yöntemiyle gerçekleştirilen bu seçimden CHP birinci parti ola-
rak çıktı, AP, YTP, MP de önemli sayıda milletvekiJlıği kazan-
mışlardı. Hükümeti İsmet inönü kurdu. AP ile ortak bir yö-
netimdi bu. Bir yıl kadar zor dayandı. Sonra karma bir ortak-
lık, ardından da CHP-bağımsızlar ortaklığı... 1965'e doğru
CHP'nin karşısında güçlü bir muhalefet oluştu. Amerika'dan
General Porter geldi, Demirel AP Genel Başkanı oldu -ki mil-
letvekili bile değildi-. İnönü ABD'de resmi bir ziyaretteyken
hükümet devrildi.
Geldik 1965 seçimine! Süleyman Demirel öncülüğündeki
AP bu kez büyük bir başarı kazandı. Yüzde elli oranında oy-
la iktidara geldi. Demirel 42 yaşında başbakandı artık...
1969'da da Demirel'in AP'si başansını sürdürdü, ama parti
içinde bir hizip belirdi. Sonradan partileşen 'Koca Reis' Sa-
dettin Bilgiç ve arkadaşlan Demokratik Parti'de bir araya ge-
lerek Demirel'e cephe aldılar. Aradan çok geçmedi, 12 Mart
muhtırası Demirel'e sunuldu. Demirel sapkasını aldı ve baş-
bakanlıktan ayrıldı.
TBMM her türlü etkiden yoksun 1973'e kadar yaşamını sür-
dürdü. Erim, Melen, Talu hükümetleri geldi geçti. Bülent Ece-
vit CHP başkanı oldu. Geldik 1973 seçimine! Asker rejimi-
nin sona ermesi, özellikle Türüncü tutumlann önlenmesi, ye-
niden demokrasiye geçilmesi için tek çıkar yol, ortanın solu-
na açılmış Ecevit'çi CHP'nin iktidar olmasıydı. Bu kez Ata-
köy'de oy verdim. Bbette yine CHP adaylarına...
1974'te Kıbrıs olayı ile ününün doruğuna çıkan Ecevit er-
ken seçim istedi. Ama öteki partiler yanaşmadılar, araların-
da birleşip Milliyetçi Cephe'yi kurdular. Türkeş'li, Erbakan'lı,
Feyzioğlu'lu bir Demirel hükümeti... Kısa sürede Demirel bile
bu tür bir yönetimle hiçbir iş yapılamayacağını anladı ve er-
ken seçim istedi. 1977'de yapılan genel seçimde yine oyum
CHP'ye idi. CHP 213 sandalye kazandı, ama iktidar olama-
dı. 1978-79 yıllarında CHP yönetimi başgösteren kanlı olay-
ları az çok önledi, ama pek çok alanda başarısız kaldı.
1981'de seçim yapılacak diye beklerken haydi bir askeri el
koyma daha: 12 Eylül.
Uç yıl sonra 83 seçimine ulaştık. Vetolar, engeller, yasak-
larla SODEP, DYP gibi büyük siyasal oluşumlann seçime ka-
tılmalan önlendi, meydan Özal'ın ANAP'ına kakjı. Ortada bir
de Halkçı Parti vardı, az çok CHP geleneğini sürdürmeye ça-
lışan. Oy vermeli mi, yoksa tak tak' mı yapmalı? Ben yine
de boşa gitmesin diye Calp'in Halkçı Partisi'ne oy verdim.
Meclis'te HP 117 sandalye kazandı.
1987 seçimini hepimiz yaşadık. ANAP'ın seçim oyunları,
türlü önlemler, barajlar vb. ANAP yüzde 36 oyia üstün çıktı.
O gün bugün iktidarda!..
Unuttuğum bir şey var O da 1965 seçiminde Türkiye İşçi
Partisi'nin kazandığı 15 sandalyenin önemli bir atılım oldu-
ğudur. O seçimde oyumu TİP'e vermiştim. Ayrıca TİP'in Bur-
sa'dan bağımsız adayı da olmuştum. İlk ve son adaylığım!
Seçilmek için değil, toplumcu bir oluşumdan yana olduğu-
mu göstermekti amaç. 1965 TİP aday listesinde yer alanlar-
dan bir yazımda söz etmiş, adlar saymıştım. Ülkenin sola açık
hemen bütün yazarlan, şairleri, düşünürieri, bilim adamları
TİP listesindeydi.
Şimdi yıl 1991... Yirmibirinci yüz yıla dokuz kala Türkiye^
de erken bir genel seçim yapılacak. 1987'de ANAP'ın kendi
çıkarını düşünerek hazırlayıp kabul ettirdiği bir seçim ya-
sasıyla...
Halkımız ANAP'tan, daha doğrusu Özal ve ailesinden bık-
mışsa, umudunu kesmişse, yeni bir iktidarın çıkmazlardan
bizi kurtaracağına inanmışsa -ki görmesi, bilmesi, inanması
sağduyu gereğidir- oyunu özenle, bilinçle kullanacaktır.
Geçen gün de yazdım. Ortadaki partilere, liderlere, konuş-
malarına bakarak yine de en yararlı, halktan yana partinin
SHP olduğunu... Gerisi gerçekleri gören Türk seçmenine
kalıyor.
Tütüneülügümüz Öldürülüyor
^ütüncülük konusunda da dışa bağımlılığımızı pekiştirecek,
içpazarın, çokuluslu dev sigara yapımcılarına peşkeş
çekilmesinde duraksanmamıştır.
TURHAN NURİ ARAL Tütün Eksperi
"Ülke ve ulus çıkarları" kavram olarak
kutsaldır. Ne var ki bunu kişisel çıkar için
seslendirip, uygulamada görmezden gel-
mek, buram buram Makyavelist kişiliği sim-
geler. Tütüncülüğümüzün sonunu başlatan,
iç tüketimi yabancı sigara ve tütünlere aç-
ma girişimi, bunun somut örneğidir. Yak-
laşık 5-6 milyon insanımızın geçimi tütün
tarımına dayalıdır. 1990 yılında tütün dış-
satımından ülkeye 500 milyon dolar döviz
girdisi sağlanmıştır. Bu satıslar 1991 yüı bo-
yunca da büyüyerek surmektedir. Buna kar-
şın tütüncülük konusunda da dışa bağım-
lılığımızı pekiştirecek, içpazann çokuluslu
dev sigara yapımcılarına peşkeş çekilmesin-
de duraksanmamıştır. Tersine geçen
günlerde gerceği kamuoyundan gizleme
amaçlı eylem ve atılım haberleri sürülmüş-
tür piyasaya. Bunlar aslında sunumuyla,
içeriği çelişkili açıklamalardır. örneğin ya-
bancı sigara fiyatlarının arttınmı, yerli si-
garalann sürümüne kolaylık gerekçesine
bağlanmak istenmiş, oysa bu uygulama ül-
keye kaçak yabancı sigara girişini hızlandır-
mıştır. Böylece de, (Amerikan Blend) içim
zevkinin yayılması ve talep potansiyelinin
nimum son üç yılhk enflasyon aşındırma-
sının gerisindedir. Buna üretim fazlalığının
gerekçe yapılması, kamuoyunu aldatmak-
tır. Zira hemfiyatpolitikalanyla üretim dü-
zenlemesi yarulgıdır hem de halen ülkede
genel ekonomiyi baskılayacak tütün stoku
söz konusu değildir.
Yabancı sigaralarla ilgili 3 Mayıs 1991
günlü kararname, bütün bu göstermelik ey-
lemlerin içyüzünü günışığına alan odaktır.
Ağırlıklı olarak ABD ve Ingiliz kökenli ya-
pımcılar çıkarına düzenlendiği için ülke tü-
tüncülüğünü bitirmedeki gecikmenin tela-
şıyla, suçhıları ele veren bir belge oluştu'r-
muştur. Gercekler içerikte görirnürlüktedir.
Kararnameyle tütün ve sigara dışalımımn
maliyeti düşürülmüş, yabancı fırmaların
yaprak tütün ve sigara ithali ile bunların fi-
yat belirleme ve dağıtım örgütlemesine, is-
tekleri doğnıltusunda elverişli koşullar ve
ortam sağlanmıştır. Böylece Tekel Genel
Müdürlüğü'nün işlevleri çokuluslu firmala-
ra devredilmiştir.
Desteklemenin kaldırüacağı önceki hükü-
metin ekonomiden sorumlu bakanlannca
büyümesine destek verilmiştir. öte yandan açıklanmıştır. Böylece devlet giivencesinden
sigara fabrikalanmızın modernizasyonu geç yoksun piyasalarda, üretici, alınterinin kar-
şılığı için kapı kapı dolaşmak zorunda bı-
rakılarak, tütün tarımını caydırmanın bir
kalmaktan ayn, ağır aksak uygulamaya di-
zayn edilerek, kamuoyunu umutlu bekleyiş-
le suskunluğa yönlemeyi amaçlamıştır.
Daha önce gerçekleştirilmiş eylemlerin
tümünde de bu nitelikler ortak yandır.
Sözde "yabancı sigara dışalımını azaltıp,
durdunnak" gerekçesiyle (İekel 2000 siga-
rası) yapılmıştır. Bu olumsuz bir girişimdir.
Çünkü harman içeriği ^090 oranında Vir-
jina ve Börley gibi yabana tütünler ve bun-
ların sap, damar v.b. kınntüanndan oluş-
maktadır. Türk tütünlerinin katılımı % 10
oranındadır. Böylece hem bu tütünler için
dışanya döviz aktanlmış hem de yabana tü-
tünler Türk tüketicisine değişik kılıfta içi-
rilerek yabana içim zevkinin yayılıp talebin
büyümesi sağlanmıştır.
Bir başka olumsuz girişim, Izmir sigara-
sıdır. Günlerce duyurumu yapılan sigara,
asıl niyetin belirleyici faktörü olmuştur.
başka etkeni gündeme getirilmişür.
Olumsuzluklar, sonılar
Bütün bunlara 13 Temmuz 1991 günlü ga-
zetelerde yer alan kimin, niçin, nasıl akıl ve
fınanse ettiği tartışılacak bir ilan eklenmiş-
tir: Tekel ldaresi bu ilanda Tekel 2000 siga-
rası içicilerine gösterdikleri yoğun ilgi için
teşekkürlerini sunuyordu. Bu yabancı tütün
tüketimine hız kazandırmaya prim verme-
nin kontrolsüz çığhğıydı. Böylece o güne ka-
darki iyi niyet gösterilerinin yapaylık ve iç- pjyasâ düzeninde tütün saüşİan üretici için
tensizliği bir kez daha sıntarak, iflas vur- çöküşü hızlandıran felaket olmaz mı?
gulanmış oluyordu.
Bilindiği gibi ülke tütuncülüğünün itildiği
da bazı kişisel özellik ve niteliklerinden ya-
rarlanılmak üzere Sayın Adnan Kahveci
devreye alındı. Sayın Adnan Kahveci, önce
Türk tütüncüsü ve tütüncülüğünü koruma
ve kurtarmaya soyunduğunu dııyumsatan,
yumuşak iniş ve hoş görünümlü eylemlere
girişti. Amaç güven ve inanç yaratrnaktı.
Çünkü çıkıştaki yüzeysel coşku sürerken
içpazarda da çokuluslu yapımcılar çıkarı-
na yukarıda değinilen gelişmeler sıralana-
caktı. Belliydi ki Adnan Kahveci Türk tü-
tüncüsü ve tütüncülüğü değil, "sırtı duva-
ra dayanan"lar için göreve gelmişti. Bu tablo
son günlerin moda deyişiyle 'çamur atma-
yı amaçlayan düşsel bir senaryol değildir.
Bakanlığı süresince Sayın Kahveci'nin izle-
diği tütüncülükle ilgili eylemsel çizgi, bunu
kanıtlamaya yeterlidir. Kaldı ki olayın baş
miman, ANAP içerisinde tüm iradeleri ipo-
teklemiş, tek adamlığı tartışüamayan Sayın
Turgut OzaTdır. Adnan Kahveci'nin ona
karşı olacak bir eyleme girişmesi, fantastik
bir özenti değilse kamuoyunu yanıltıp aldat-
maktan öte ne anlam taşıyacaktı? Bu ne-
denle Sayın Kahveci'nin son hükümette de
yerini koruması, Türk tütüncüsü ve tütün-
cülüğü için kuşku ve kaygılan boyutlandı-
ran olumsuz bir gelişme olmuştur. Bunun
kaynağında ayrıntısıyla şu sorulann yanıt-
lan vardır:
1 — Tekel 2000 sigarası, ^o 90 oranında
yabana tütünlerle yapıldığına göre Türki-
ye"nin yılhk tüketimi de bizim tütünlerimi-
zin kuÜanım miktan, tUtüncülüğümüzü bi-
tirecek düzeye inmeyecek midir? Buna kar-
şılık Türkiye her yıl yabana tütünlere 1 mil-
yar dolayında döviz ödemeyecek midir?
2 — Sigara harmanlannın düzenlenmesi
bir uzmanlık konusudur. tzmir sigarası har-
man reçetesini kim düzenlemiştir? Biz ül-
kede böyle bir harman oluşumuna imza ko-
yacak uzman tütün eksperinin varbğına ina-
nıp, olasılık tammıyonız.
3 — Tütün piyasalannda izlenen politi-
kalar, tütün üreticilerinin reel gelirlerini 10
yıl öncenin çok altına düşürmemiş midir?
4 — Piyasalarda devlet konıyucu destek-
leme yapmazsa, koşullan oluşmamış serbest
Çözüm
bu acıklı süreçte, ilk adımı, 1983 hükümet
_ , . „ ,._.. programma koyarak Sayın Turgut Özal at-
Harman yapısı, tütünlerimizin ünlü içim ne- mıştır. Çünkü Turgut özal kendini bu ko-
faseti yerine, (yakarlıhğı) yüksek bir gusto^ nuya angaje görmekteydi. Onun için de
yu yansıtmak üzere paçal edildiği izlenimi- 1984 ağustosunda yabana sigara dısalımı ve
ni vermektedir. Kâğıt cinsi, poset şekilleme 1986 mayısında da ünlü geceyarısı operas-
ve renk düzenlemesini kapsayan yapımı yonu ile hukuku zorlayan eylem ve düzen-
lemeleri gerçekleştirdi. Buna karşılık Türk
tütüncüsü, tütüncülüğü ve ulusal çıkarlan-
mızı kapsayan bu oldu-bittiye ülke genelin-
de sağduyu ürünü, bilinçli ancak aksiyon-
suz bir direnç oluştu. Dev tröstler ve işbir-
likçilerinin beklentilerini engelleyen bu di-
rençle "sırtı duvara dayanan" Sayın özal ve
ANAP'ta yeni arayışlara geçildi. Bakanlar
ve üst düzey bürokratlar değiştirildi. Sonun-
yp
özensizlik örneğidir. Tümüyle eskimiş tek-
noloji ürünü olduğu belli sigaranın, beğe-
ni kazanamaması doğaldır. Bu nedenle sa-
tıcı raflannda satılamayıp beklemiştir.
Sekiz yıldır, tütün piyasalarının bir-ikisi
dışında uygulanan fıyatlama ve öbür poli-
tikalar, üreticiyi caydırma niteliğiyle, aynı
acımasız ölçülerde son dönemde de sürdü-
rülmüştür. Geçen yılki tütün fıyatları, mi-
Buna karşıhk Türk tütuncülüğünün kur-
tarılması (ana çizgilerle):
1 — Üretimi, ülke ve ekici çıkarlanyla
dengeleyecek kooperatifleşme,
2 — Sigara fabrikalanmızın Türk
(oryantal-şark) içim zevkini yansıtacak ima-
lat dizaynı uyumunda modernize edil-
mesiyle,
3 — Ülkeye yabancı sigara girişi ve satı-
şını en aza indirecek ciddi ve radikal önlem-
ler almakla,
4 — Demirperde dolayısıyla uzun yülar
Amerikan Blend içim zevkine karşı korun-
muş, 400 milyon ton / yılhk potansiyele sa-
hip Sovyet pazanndan pay almanın gerek-
lerini hızla yerine getirmekle olanaklıdır.
BAŞSAĞLIĞI
Zir. YBk. Müh.
MELİHA ÖZEN
Arkada^ımızı bir ırafık kazasında kayb«Imi;
bulunuyoruz. Merhumeye Tanrı'dan rahmct,
ailesıne, yakınlarına, arkadaşlarına sabır ve
başsaglıgı dilenz
SAMSUN TARIM »L MUDDRLL'CİJ
PROJE VE İSTATİSTİK ŞIBESİ
AYFER - BEHZAT - HlDAYET - REŞAT - YILDIZ - DURSt> -
M.AÜ - SELVİHAN - ESMA - SEBAHAT - HASAN - MYAZİ -
AYHAN - GÜLCA1N - K. KOÇ • İLKER • SÜLEYMAN - A. VAR -
A. BADAN - C. C.AN - UNAL - EMİN . İHSAJN - AYSEt -
DİLAVER - K. ATAGLN - CEMİL.
13.2.947-6.9.991
Banlc-Sen Sendikası yönetim kurulu
üyesi, banka emekçilerinin yılmaz,
yigit lideri
ENVER
TÜRKOĞLU
aramızdan aynlışının 7. yılında
seni onurla, özlemle anıyoruz.
Tarih: 19.9.1991
Yer: Topkapı Mezarhjı
Saat: 10 30
AİLESt VE DOSTLARI
Şişli Terakki Lisesi'nin değerli uzman
psikologlarından
SEVGt ONAY'ın eşi
ÜMİT ONAY
16 Eylül 1991 günü vefat etmiştir.
Cenazesi 18 eylül çarşamba (bugün)
Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazını
müteakip Ortaköy Kabristanı'na defnedilecektir.
Ailesine, dostlarına ve tüm Şişli Terakkililere
başsağbğı dileriz.
TERAKKİ VAKF1
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti
eski başkammız, arkadaşımız
MUST4FA ÜN AIOTı
12 Eylül 1991'de kaybettik
ı 9 7 6
RUHİ SU & SÜMEYRA
S İ Z L E R L E
DostlarTiyatrosu'nun 1976 yılında gerçekleştirdiği
k k kk o n s e r i n
y
k a s e t i c ı kt
HAYAT HASTANESt
1967-1991 yıllan arasında Hayat Hastanesi'nde çalışmış
olan doktorların asağıdaki telefona bilgi vermeleri rica
olunur.
Doç. Dr. Bingür Sönmez
Prof. Dr. Halim Hattat
Tel: 529 56 20
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı
Özel Öğretim Kurumları
Genel Müdürlüğü tarafından
16.8.1991 tarih ve 579890 sayılı
yazılarıyla
ÖZEL ÖZLEM ODABAŞI BALE
KURSU'na Kurum açma izni verilmiştir.
Iİ.KCIZGI „
Çocuğunuzun dünyası kadar renkli
( 3-6 yaş arası )
. Şemsettin Günaltay Cod. fona Sokak
*' No 12 Üst Suodiye/İST
Tel M0 54 54
TATİLE
ÇKARKEN,
CÜZDANINIZI
EVDE
BIRAKIN!
Haftalık rezervasyonlanmız da suruyor.
Rezervasyonunuzu yapürın, sonra "para"yı unutun! Ne boynunuza bonçuk asın, ne de
mayonuza cuzdan cebi dıktırin. Gönlunüzce tatil geçrin.
C L U B T U R T L E ' S M A R C O P O L O ' D A H E R Ş E Y F İ Y A T I N İ Ç İ N D E !
HAFTA SONUNU
AKDENİZ MAVİSİYLE BOYAYIN
• 3 TAM GUN: Cuma sabahından başlayarak .
• Marco Polo'nun sunduğu her şey.
gıdış-donuş UÇAK BILETI ve transferler,
FİYATIN İÇİNDE.
C L T B T L' K T L lî S
MARCO POLO"K E M E R Ç A M Y U V A / T A T I L K O Y U
OKAN TURIZM VE SEYAHAT A Ş
2 TCJJOCOJI Coddesı Cevdet 8ey /jhanr İ-B Mecıdıyekoy 80300 İSTANBUL
TEL ( t ) 17468 S0-17 Hot TLX 2 7 7 6 7 oktu tr FAX (1)174 83 71 11)1748349
İlOZEL BORA
SURUCU KURSU
67. Dönem kayıtları
Hatta içı ve akşam 18 Eylülde
Hafta sonu Cumartesi-Pazar
21 Eylülde başlayacaktır.
Oıreksıyon bayan hocalarımız vardır
Dersane Usküdar 343 67 82
PİSTLERIMIZ:
Kozyatağı 362 47 33
Tarabya 162 08 18
Tek Yol Ejıtım
isterseniz!
S9 AIO.13I40S7
* 115 , : ıt 30 ABASI;
ANI DEĞİL Y4ŞAM
Oktay Akbal
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbut
Ödemeii gönderttıııez.
ROMAN VE Y4ZARLIK ONURU
Samim Kocagöz
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaj Yoyınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Ödemeti göndeıtimez.
YAŞANANLARDAN tZLER - İZLENİMLER
Kâzım Yenice
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
ÖdemeU göoderilnez.
GEÇMİŞLE GELECEK
Sabahattin Kudret Aksal
2 bası 8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
ÖdemeU gönderilmez.