Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 14 EYLÜL 1991
FatJh'in Rusıınıat Çadırı!
Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nın sayın uzmanları, vergi kaybını,
suiistimali, rüşveti önleyeceğiz diye yüzlerce memuru hiçbir devlet
ciddiyeti olmayan barakalara doldurarak onlara tomar tomar evrak
ve sayfalarca defter doldurtarak devlete gelir mi sağlamak istiyorlar?
Ticaret liseleri için yazılmış maliye ders kitaplarında dahi verginin
iktisadiliği ilkesi diye bir kural önemle belirtilir.
Prof. Dr. HAYDAR KAZGAN
Fatih Sultan Mehmet'in, Bizans'ı ele geçir-
diği ilk günlerde en çok hayret ettiği ve bir ba-
kıma hayran olduğu şeylerden biri de Bizans-
ın gelir kaynakları idi. GeTçekte şehre girdiği
zaman Bizans hazinesini boş bulmuştu, ama
saraylar, sokaklar, evler, çarşılar, halkın kılık
kıyafeti hiçbir iş yapmadan lüks hayat yaşa-
yan soylular, uzun denebilecek bir kuşatma ve
onun getirdiği yokluklara karşın görkemlili-
gini koruyordu. Fatih, Bizans'ı ele geçirmeyi
kafasına koyduğu andan itibaren düşmanının
gilcünü öğrenmek için özellikle Galata'da sar-
raflık, bankacılık, komisyonculuk yapan ve bu
arada birçok Bizans gelirlerinin mültezimi
olan ünlü kişilerle de bağlantı kurmuş, bun-
larla meşverete bile girmiş ve kendilerine kenti
ele geçirdikten sonra koyduğu kanunlara uy-
mak koşuluyla işlerine devam etmekte tama-
men özgür olacaklarını vaat etmişti. Nitekim
sonra da bu vaadi tutmuş ve Osmanlı başken-
tinde 1930'lann başına kadar sürecek bazı ay-
ncahklara sahip bir finans piyasasının faali-
yet göstermesini sağlamış olacaktır.
tşte Fatih Sultan Mehmet, bu ünlü banker
tüccar kimselere Bizans'ın bu zenginliğinin,
azametinin kaynağı nedir diye sorduğunda
karşısındakiler hep bir ağızdan, "Rüsumat,
Padişahım" diye yanıt vermişlerdir. Neydi o
zaman bu rüsumat? O günlerde Bizans'a her
gün yük boşaltan ve yük alan en az elli irili
ufaklı yelkenli gemi yanında bir o kadar da
transit gemi geçiyordu Boğaz'dan. Aynca kü-
rekli küçük gemiler de bir hayli idi, onlar da
yük alıp boşaltıyor ya da transit geçiyorlardı.
Fakat o dönemde transit geçme, ytlk alıp bo-
şaltmama anlamına geliyordu, ama bu gemi-
ler Haliç"e girip yelken ve kaJafat onarımı için
muhakkak uğrak yapmak zorunda idiler. Ay-
rıca kumanya almak sorunu da vardı. İşte bü-
tün bu yük boşaltma, yük alma ve sair mak-
sat uğraklar için Bizansldar on çeşitten fazla
vergi ve harç almakta idiler. Fakat bu işi dev-
let kendi memurlanna vermiyor, Galatalı ban-
ker ve tüccarlara ihale ediyordu. Buna, son-
radan Osmanlı tarihine de geçen mültezimlik
denecektir. Devlet her yıl, özellikle limanlar-
da alınan gümrük resmi ve sair vergileri, her
yıl ya da iki yılda bir ihale ile sarraflara peşin
para karşılığında devrederdi. Bu, bir bakıma
özelleştirme idi ve gerçekte Osmanlı tarihin-
de bütün dedikodulara karşın sürekli savaş-
ların fınansmanında en büyük kaynağı oluş-
turmuştur. Zira mültezimler, bu işin cibaye-
tinde (Osmanlı'da vergi toplanması) büyük ta-
sarruf sağlayan bir organizasyon kurmuşlar-
dı. örneğin 19. yüzyılın ortalarına doğru Ban-
ker Baltacı (Baltazzi), tzmir gümrükleri ve
bağlı vergi ve rüsumlann cibayeti için on beş
kişilik bir kadro kurmuştu. Oysa 3. Selim dö-
neminde bu gümrükler devlet tarafından enu-
net usulii denilen bir usulle yönetildiğinde en
az iki yüz kişi kullarulmış ve toplanan hasılat
da Baltacı'nın hükümete verdiğinin yarısına
bile ulaşmamıştır. Hele Baltacı'nın bu işten
sağladığı kâr, ne olacak diyeceksiniz. Onu Av-
rupa'nın en ünlü ve zengin kişisi yapacaktır.
Fatih, "Bizans'ın zenginliğinin madenini
buldum" diye hemen işe atılır ve Galata nh-
tımında muhasara sırasında Bizanslılar tara-
fından düşmanın eline geçmesin diye yakıp yı-
kılan yere hemen "Rüsumat Çadın"nı kurdu-
rur, ama bu işin işletmesini GalataJılara bıra-
kır ve onlardan her ay maktu bir para almaya
başlar. Yalnız muhafızlar kendi adamlarıdır.
Hatta tüccarlar arasında çıkacak anlaşmazlık-
ları çözmek için kurulan mahkemenin yöne-
timini bile Galatalılara bırakır. Yazık ki öte-
den beri Türkiye'de üniversitelerde de resmi ta-
rih kalıplan ve düzenlemeleri ile yetinmek zo-
runda kaldığımız için bu tür önemli ayrıntı-
ları bilemiyorduk. Yalnız kapitülasyonların
Galata'da başladığı hiç olmazsa artık ortaya
çıkmış bulunmaktadır.
Masraf vergiyi aşıyor
İşte 'Fatih'in Rüsumat Çadın' başlığını koy-
duğumuz bu yazı aslında tarihin bu kısmını
biraz olsun aydınlatmak için değil, günümüz-
de ve benim bu günJerde başımdan geçen bir
"rüsumat" olayını dile getirmek için kaleme
alınmıştır. Birkaç hafta kadar önce Amerika
1
dan yakında dönüş yapacak oğlum kitapları-
m ve bazı zati eşyalarını sadece bir telefon et-
mek suretiyle başka hiçbir zahmete katlanma-
dan, -söylediğine göre: "Telefon ettik ve kitap-
lar ile eşyalan bir kenara koyduk. Biz evde
yokken gelip yöneticiye kapıyı açtırıp alıp
götürmüşler" 191 kilo ve dört ayn paketten
oluşan kitap ve eşyalarını Lufthansa'nın koli
servisi ile Yeşilköy Havalimanı'na yollamışlar.
Lufthansa'nuı ihbarnamesi posta ile bana gel-
di, ben de hemen gittim. Lufthansa'nın Yeşil-
köy'deki bürosunda beni taıuyan bir memur
bana ordinoyu düzenleyip verdi. "Şimdi ne
yapacağım" dediğimde, biraz ötede ağaçhk-
lar arasında kaybolmuş barakaları gösteverek
"Gümrüğe gidip malınızı çekeceksiniz" dedi.
Dedi ama, yüzünde bir anda yan alaycı yarı
endişeli bir görüntü belirince ben hemen, "Bu
iş ne kadar sürer" dedim. Yanıt vermek iste-
medi, ısrar edince "Kendinizi tanıtın, belki bu-
gün işiniz biter" dediği zaman saat sabahın
dokuzbuçuğu idi.
Gösterdiği yere yaklaştıkça, acaba yanlış bir
yere mi geldim diyordum kendi kendime; bir
sürü baraka benzeri yerler ve ellerinde kâğıt-
larla bu barakalara girip çıkan çoğu genç, bir
hayli sayıda insan. Arada birkaç kadın ve ih-
tiyar nine de var; sıcaktan oturmuş toprağın
üstüne, elinde bir yığın evrak, etrafına dert ya-
narken bir yandan da terini siliyor. Yanmdan
geçerken biraz durup baktım. Elinde bir sürü
evrak ve yakasında kimlik kartı asılı bir deli-
kanlı: "İki gündür burada, torunu Almanya1
dan bir televizyon yollamış onu almaya
çahşıyor" dedi. Baktım iş zor, hemen müdür
muavinlerinden birinin odasına sırayı bekle-
meden girdim. Kendimi tanıttım, beni büyük
bir nezaketle kabul ederek buyur ettiler ve or-
dinomu elimden alarak işlemi başlattılar. Bir
saat kadar orada oturdum. Yalnız bir şey dik-
katimi çekti: İçeriye imza için giren adamlar
hep aynı idi. İşin bir kısnu bitiyor, yenisi için
-hem de biten kısım için yine imza gerektiği
için olacak- aynı adam müdür yardımcısını işi
tam bitene kadar en az dört kez ziyaret etmiş
oluyordu. Neyse, benim işim tamamlandı zan-
nederek müdüre teşekkürlerimi beyan edince,
"Hocam, asıl iş şimdi başlıyor" demesin mi!
Meğer bizim eşyalar 'çarter' gümrüğünde imiş,
haydi kalktık, oraya gittik, bir hayli mesafe-
de. Ambarda eşyaları aramak gerekti. Neyse
ki ambarın, ilkokulu bitirdikleri bile şüpheli
hamallannm, gelen eşyayı istif ettikleri için ka-
faları elektronik beyin gibi işliyor. Bilgisayarlı
ilköğretim yapamamalarına karşm hemen be-
nim eşyalan bulup getirdiler. Bulduk ama, da-
ha işin başındayız. Muayene memuru çok na-
zik bir genç, benden açıklama istedi ve beya-
nım üzerine teşekkür ederek gümrük resmine
tabi olmadan sadece antrepo ücreti ödeme ko-
şulu ile çıkış iznini imzaladı. Ama bu arada
antrepo ücreti olan 21 bin lirayı ödemek için
yollara koyulduk. Yürü babam yürü. Baraka-
lar memur dolu, ama yine yetmemiş olacak
ki tahakkuk memurluğu tek hücreli bir yapı.
Oraya geldim, ama saat de öğle tatilinin baş-
ladığını gösteriyordu. Hangarlann kapılan ka-
pandı. Bütün memurlar oradaki kantüıin kuy-
ruğunu oluşturmaya başladılar. Ben de güneş
altında bir sandalye ele geçirdim ve bekleme-
ye başladım. İşte o zaman Fatihin Çadın gel-
di aklıma.
Maliye ve Gümrük Bakanlığı'mn sayın uz-
manları vergi kaybını, sui'stimali, rüşveti ön-
leyeceğiz diye yüzlerce memuru hiçbir devlet
ciddiyeti olmayan barakalara doldurarak on-
lara tomar tomar evrak ve sayfalarca defter
doldurtarak devlete gelir mi sağlamak istiyor-
lar? Ticaret liseleri için yazılmış maliye ders
kitaplannda dahi verginin iktisadiliği ilkesi di-
ye bir kural önemle belirtilir. Bir verginin ge-
tireceği hasılat ile o hasılatı elde etmek için
idarenin yapacağı her türlü masraf (sadece cari
masraflar değil, yatırım masraflan da dahil)
arasındaki oranın büyüklüğü, başarının gös-
tergesi sayüır. Ben işi pek yakından inceledim,
ama içimde bir şüphe var; o dar barakalarda
toplanan vergi hasılatının, bırakalım baraka-
ların inşası için yapılan masraflan, memur
maaşlanru dahi karşılamayacağıdır. Sonra kal-
dı ki dünyanın hiçbir yerinde, hele kapısında
beklediğimiz Ortak Pazar ülkelerinde, güm-
rük ve hatta ardiye parası bile ödenmeden içeri
sokulan eşyadan gümrük almaya kalkmak ve
hem de insanlan bu kadar eziyet ile karşı kar-
şıya bırakmak hiçbir kitapta yazmaz.
İşkencenin bitişi
Müdürlerden biri "Hocam orman yangın-
ları ile uğraşıyoruz, burada bir yılda sarfetti-
ğimiz kâğıt kaç ormanı yakıyor, kimse bunun
farkında değil" dedi. Zaten ilgililerden böyle
sözler işittiğim için işlemi sonuna kadar gö-
türdüm. Yoksa hemen başta bırakır, geriye yol-
layın derdim.
Neyse saat iki oldu, yine bir sürü kâğıt ve
imza ve yoklamadan sonra eşyalan kamyonete
yükledik ve evin yolunu tuttuk. Yolda şoför
yorgun ve Uzgün halimi görerek "Beybaba,
yanlış iş yaptın, bu işi komisyoncuya verecek-
tin, evine kadar teslim edeceklerdi" dedi ve
açıklamaya başladı... Şoförün söylediklerini
yazarsam romanalığa başlamam gerekir. Ama
ortada bir gerçek var ki bu gümrük komisyon-
culan ile vergi cibayeti zaten özelleştirilmiş
oluyor, tıpkı Fatih'in Rüsumat Çadırı'nın et-
rafındaki Galatalı komisyoncular gibi. Bu ko-
misyoncular da hem devletin hem de mükel-
lefin işini kolaylaştırmıyorlar mı? Osmanlı ya-
şamı, sanatı, eski İstanbul özlemiile beraber
tabii ki mültezimleri de eksik edemeyiz.
EVET/HAYIR
OKT4YAKBAL
Seçim Yanşında KadınlariDYP'nin 24 itde 484 önseçim adayı var. Geri kalanlan Mer-
kez Yönetim Kurulu saptayacak. Sayın Demirel'in ikide bir
kadınlan parti saflannda görev almaya çağırdığını gazetelerde
okuyoruz. 'Yüz kadın aday'dan söz ediyor. Ne var ki 24 ilde
yapılacak önseçime katılmak için başvuran 484 DYP'li aday
içinde ancak attı kadın var!
Peki, kadınlara parti yönetimlerinde yüzde 25 kota tanıyan
SHP'nin önseçim adaylarının kaçı kadın? Listeleri şöyle bir
tarayın, İstanbul'dan 15, Ankara'dan 4, İzmir'den 3, Adana
1
dan ve Bursa'dan 2 kadının adına rastlarsınız. öteki illerde
ki kadın adayları bu kadar bile değil!
Birkaç gün sonra yapılacak önseçimde bu kadınların kaçı
listelerde ön yerlere gelebilecek, orası da kuşkulu! Demek
kadın adayiarın pek azı Meclis'te yer alabilecek. Haydi mer-
kez kontenjanından da bir iki kadını sağlam yerlerden gös-
tersinler, yine de parlamentoda sosyal demokrat partinin ka-
dın temsilcileri üçü beşi geçemeyecek!
Bir ülke nüfusunun yarısını kadınlar oiuşturuyor. En büyük
sorumluluk taşıyan görevterde başarıyta uğraş veren kadın-
lanmız var. Ama onların seçim denen sınavda başarı kaza-
nabilmeteri çok güç, hatta olanaksız. Daha 1957 seçimleri
öncesinde ismetlnönü'ye bunun nedenini sormuştum. "Er-
kekler kadınlara yer bırakmıyor. Kadınlar da erkeklerle savaş-
mayı göze alamıyor" gibi bir yanıt vermişti. Sayın Erdal İnö-
nü birkaç yıl önce Dikili'de kadınlara yüzde 25 kota tanına-
cağını söylemiş, iki yıl önce merkez yönetimde olsun, il ve
ilçe yönetimlerinde olsun kadın kotası uygulanmaya başlan-
mıştı.
Ama bu yararlı girişim bu kadarla kaldı. Kadınların bütün
çabalarına karşın kadın kotası -hiç değiise yüzde 10 oranın-
da olsun- yürürlüğe konmadı. 20 Ekim seçimlerinden sonra
göreceksiniz 450 kişilik TBMM'de yer alan kadınların sayısı
yine iki elin parmak sayısını geçmeyecek.
Derier ki ne diye kadınlara ayrıcalık tanınsın? Madem ki
yasalara göre kadın-erkek eşitliği var, öyleyse kadınlar da er-
kekler gibi önseçime girsin, erkeklerle yarışsın. Bu düşün-
ceye katılmak koiaydır. Ama bir de en ileri Batı ülkelerindeki
uygulamaya bir göz atmak gerekmez mi? Norveç'te kadın-
lara ve erkeklere yüzde 25 kota ayrıldığını biliyor musunuz?
isveç'te, Almanya'da, hatta yeni Afrika ülkelerinde...
Yurdumuza gelen Norveç Başbakanı "Kadınlar mecliste
çoğunluğu elde etmesinler diye, erkeklere yüzde 25 kota
tanıdık" dememiş miydi?
Atatürk döneminde 18 kadın milletvekiii vardı. Elbet bu ka-
dınları listeye koyan Atatürk'tü.
ANAP, DSR Refah, MÇP, SP gibi partiler önseçim yapmı-
yorlar. Merkez kurullan ya da parti liderleri adayları saptıyor.
Onseçimsiz liste hazırlayan partilerin de kadınlara pek az yer
ayırdıklanm görüyoruz. Merak ediyorum, bu partilerin millet-
vekiii adaylan arasında kaç kadın yer alacak?
Şu anda TBMM'de altı kadın milletvekiii var. Yeni dönem-
de bu sayının birkaç kat artması beklenir. Sonucu yakında
göreceğiz.
Anti-Terör Yasası ve Isveç Cezaevlerî
Gezdiğimiz bırinci cezaevi yemyeşil koruluklar içinde inşa
edilmiş, çamlar arasında bir bina. Her hükümlünün bir odası
var, tertemiz yataklar, çalışma masası, sandalyeler, televizyon,
yazı makinesi, radyo ve banyo. Bunlar her odada bulunuyor.
Hükürnlüler için yapılmış büyük bir oturma ve çay salonu. Lüks
bir otelin salonu kadar iyi döşenmiş.
HALITÇELENK Hukukçu ~
"lerörle Mücadele Kanunu" XI Nisah
1991 gününde yürürlüğe girdi. Bu yasa
kamuoyunda ve hukuk çevrelerinde bü-
yük tepkiyle karşılandı. Siyasal partiler,
hukuk kuruluşlan, üniversite öğretim
üyeleri ve demokratik kitle örgütleri ya-
saya karşı çıktılar. İstanbul 2 Numaralı
Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, Ankara
4. Kolordu Askeri Mahkemesi, yasanın
"şarth saLverme"ye ilişkin maddelerinin
anayasarun eşitlik ilkesine aykırı olduğu-
nu ileri sürerek konuyu Anayasa Mahke-
mesi'ne götürdüler. SHP, yasanın öteki
birçok maddelerinin anayasaya ve hukuk
ilkelerine ters düştüğünü açıklayarak
Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası aç-
tı.
Biz de bu sütunlarda yasa tasansının
ve daha sonralan yasanın birçok yönleri
üzerinde düşüncelerimizi açıkladik ve bu
yasanın "devlet terörü"ne yol açtığını
söyledik. Bugün burada Antiterör Yasa-
sı'mn infaza (cezalann yerine getirilme-
si) ilişkin hükümleri ve Isveç cezaevlerin-
deki düzenlemeler üzerinde durmak isti-
yoruz.
tnfazda çagdaşhk
BİLKENT ÜNİVERSİTESİ
GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ
LİSANŞÜSTÜ RESİM PROGRAMINA
ÖĞRENCİ ALINACAKTIR
1991-92 yılında, Resim programına sınavla
Yüksek Lisans öğrencileri alınacaktır.
Sınavlar Ingilizce yapılacaktır.
Isteklilerin Güzel Sanatlar Enstitüsü'nden alacakları başvuru
formlarını ve ıstenen belgeleri en geç 23 Eyiül 1991 Pazartesi
günü, saat 17.00'ye kadar Enstitü'ye ıletmiş olmaları
gerekmektedir.
Sınav Şekli Tarih ve Saat
Ingilizce Yeterlik
(Çeviri Yazılı)
Portfolyo Değerlendirmesi
ve Mülakat
24.9.1991, 10.00
25.9.1991, 10.00
Değerlendirme sonucu başarılı olan adaylar arasından
Araştırma Görevlileri de atanabilecektir.
BAŞVURU ADRESİ
Bilkenl Üniversitesi
Güzel Sanatlar Enstitüsü
06533 Bılkent
ANKARA
Tel. 266 44 71
Terörle Mücadele Yasası'nm-16/1. madde-
sinde, bu yasa kapsamına giren suçlardan
hükumlü olanlann cezalan "tek kişilik ve-
ya üç kişilik odalarda infaz edilir" denildik-
ten sonra maddenin 4. fıkrasında, bu suç-
lardan tutuklananlann da birinci fıkrada
gösterilen şekilde inşa edilmiş tutukevlerin-
de muhafaza edilecekleri hükme bağlanmış-
tır. Yani tutuklular da hükümlüler gibi bu
cezaevlerinde bulundurulacaklardır.
Bu maddeye göre henüz yargılanmamış,
terör suçu işleyip işlemediği kesin bir mah-
keme karanyla saptanmamış kişiler de hüc-
relere konulacaktır. "Hücre"nin bir tabut-
luktan pek farkı olmadığıru, buralarda as-
gari ölçülerde insanca yaşamanın olanak-
sız olduğunu, bu hücrelerde kalmanın baş-
lı başına bir işkence oluşturduğunu söyle-
meye gerek yoktur sanıyoruz.
İsveç'te cezaevleri
Yasanın bu maddelerini okurken bir sü-
re önce yaşam arkadaşun avukat Şekibe Çe-
lenk'Ie birlikte gidip gezdiğimiz Isveç ceza-
evlerini anımsıyorum ve infaz sistemi yö-
nünden cezaevlerimizin ne kadar cağdışı bir
dunımda bulunduğunu düşonmekten ken-
dimi alamıyorum.
Stockholm'e gidiyoruz. Bir Isveç yüksek
mahkeme üyesinin yardımı ile Yargıtay Ce-
za Dairesi'nde bir duruşma izliyor ve daha
sonra iki cezaevinde incelemeler yapıyoruz.
Duruşma sürerken daire başkanı ayağa kal-
karak bize hoşgeldiniz diyor ve yer gösteri-
yor. Hâkimler, savcı ve taraflar salonda ay-
nı düzeyde yerlerde otunıyor. Sanık savcı-
nın yanında, savunmanlar da karşılannda
oturuyor.
Bize yardımda bulunan yüksek mahke-
me üyesi, göreceğinıiz birinci cezaevinin in-
fazlarından 8-12 ayı kalmış hükümlülerin
bulunduğu bir cezaevi, ikincisinin de ağır
cezalı hükümlü ve tutuklulann bulunduğu
bir cezaevi olduğunu söylüyor.
Gezdiğimiz birinci cezaevi yemyeşil ko-
ruluklar içinde inşa edilmiş, çamlar arasın-
da bir bina. Her hükümlünün bir odası var,
tertemiz yataklar, çalışma masası, sandal-
yeler, televizyon, yazı makinesi, radyo ve
banyo. Bunlar her odada bulunuyor. Hü-
kürnlüler için yapılmış büyük bir oturma ve
çay salonu. Lüks bir otelin salonu kadar iyi
döşenmiş. Yine kataloglarda görebildiğimiz
modern bir mutfak. Hükümlü odalaruıda
bulunan kitaplıklar dışında aynca büyük
bir kitaphk ve okuma soluna da var. Ping-
pong masası, bir bilardo salonu, bahçede
basketbol alanı, banklar ve spor aletleri.
Bahçe açık, duvar ya da telörgü göremiyo-
ruz.
Cezaevi personelinin tümü bayanlardan
oluşuyor. Cezaevi bomboş. Odalarda ve sa-
lonlarda kimsecikler yok. Soruyoruz, hü-
kümlüler kahvaltılannı yaptıktan sonra ev-
lerine, sinemaya, tiyatroya ya da gezmeye
gitmişler, akşama yatmaya gelecekler. Böy-
lece infazın bitiminde hükümlünün toplum
yaşamına uyumu sağlanıyor. Salonda bize
çay, pasta ikram ediyorlar, cezaevi ile ilgili
bilgiler veriyorlar.
Üç ay tatil
Cezaevinden çıkarken eşim Şekibe Çe-
lenk bana: "Ben burada üç ay tatil
yapabilirim" diyor, gülüşüyoruz.
Daha sonra Stockholm'e 60 kilometre
uzaklıkta bulunan, ağır cezalı hükümlü ve
tutuklulann kaldığı cezaevine gidiyoruz. Bu
cezaevi de koruluklar içinde. Değişik ton-
da yemyeşil çamlar çevreyi sarmış. Istan-
bul'un Yakacık Sanatoryumu'nu anımsıyo-
ruz. Cezaevi personeUnin hemen tümü ba-
yan. Cezaevini yöneten bayan (müdire) bi-
zi kapıda karşılıyor. Odasında oruruyonız.
Cezaevi hakkında bize bilgiler veriyor.
önünde dosyalar ve notlar. Biz cezaevinde
ne kadar adi ve siyasal suclu olduğunu, iş-
lenen suçların türlerini, oranlarını vb. so-
ruyoruz. Bu cezaevinde adam öldürme, ya-
ralama, hırsızlık, sahtekârlık, emniyeti kö-
tüye kullanma, dolandıncılık vb. suçlardan
kimsenin bulunmadığını, ülkelerinde bu
suçlann pek az görüldüğünü söylüyor. Ce-
zaevinde bulonanların hangi suçlardan tu-
tuklu ya da hükümlü bulunduklannı soru-
yoruz. Uyuşturucu kullanmak ya da satmak
diyor, bu suçlann cezasının çok ağır oldu-
ğunu, bu suçlan işleyenlere 1 yıldan üç yıla
kadar hapis cezası verildiğini söylüyor. Biz,
dağattığı bildirilerden ötürü örgüt üyesi sa-
yılan ve 10 yıl ağır hapis cezası ile cezalan-
dınlan gençlerimizi anımsıyoruz.
Bu cezaevinde de her tutuklu ya da hü-
kümlünün birer odası var. Daha önce gör-
düğümüz cezaevinde olduğu gibi bu oda-
larda da temiz yataklar, lavabo, televizyon,
kitaphk, radyo, yazı makinesi ve sandalye-
ler var. Odalann dışandaki yeşillikleri gö-
ren pencereleri var. Koridorda her üç oda
için bir banyo yapılmış. Yönetici bayan her
kişi için birer banyo yapmanın hazırlıkla-
nnı yaptıklannı söylüyor. Cezaevinin kitap-
hğında dünya klasikleri yanında Yasar Ke-
mal'in Isveççeye çevrilmiş Ince Memed ro-
manını görüyoruz. Okuma odasında hü-
kümlüler renkli elbiseleri içinde, kimileri
ağızlannda pipolan koltuklara uzanmış ki-
tap okuyorlar.
Koridorda bir telefon kulübesi var, bir
hükümlü telefonla konuşuyor. Isteyen hü-
kümlü jetonla yurtiçinde ya da yurtdışın-
da istediği kimselerle görüşebiliyor. Ceza-
evinin geniş bir bahçesi var. Etrafı şebeke
telle çevrilmiş. Havalandırma burada yapı-
lıyor. Şebeke tel aralığından dışandaki ko-
ruluk görülüyor. Hükümlülerin çahşması
için resim ve heykel atölyelerinin yanında
dokuma, marangozluk ve benzeri atölyeler
var. Cezaevinde tek tip elbise gibi bir uy-
gulama yok. Her tutuklu ya da hükümlü is-
tediği gibi giyiniyor.
Cinsel gereksinme
Isveç cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü-
lerin cinsel gereksinmeleri de düşünülmüş
ve düzenlenmiş. Hükümlü ya da tutuklu-
nun eşi ya da arkadaşı belli günlerde hü-
kümlünün ve tutuklunun odasında bir ge-
ce kalabiliyor. Hükümlü ya da tutuklular,
kimi sınırlamalar dışında, görevlilerin yar-
dımı ile kendi evine, eşinin yanına ya da ka-
dın ya da erkek arkadaşının evine bir gece
kalmak üzere götürülüyor ve ertesi günü sa-
bahleyin geri getiriüyor. Kaçma girişimin-
de bulunanlara sınırlamalar getiriliyor.
Insanın sağlığına, kişiliğine ve onuruna
değer veren, onu toplumdaki yaşamına ye-
niden kazandınnayı amaçlavan bir infaz sis-
teminin önemini düşünerek cezaevinden ay-
nlıyoruz.
SELAHATTİN
BALTA
SHPİZMIR2BOLGE
MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI
Denetde'liler, sendika, dernek ve demokratik
kitle örgütlerimizin çalışkan, çilekeş insanlan
D O S T L A R I M !..
ilgi. destek ve katkılarınızla
Başarma noktasındayız.
Çünkü biz öz gücümüzle
VE BİRLİKTE AYAKTAYIZ.
Hepinizi tek tek kucaklıyor.
Teşekkürlerimi bu satırlarla sunuyorum.
MÖBLELİ, TAM KONFORLU DAİRE
Sahibinden Göztepe Cengiz Han sokakta 160 m2
möbleli, beyaz eşyalı tam konforlu daire satılıktır.
Tel: 337 77 88
Native Speaker private
instruction
Call BRIAN
346 81 29
MERKEZ TEDAVİ
POlİKLİNİĞt
Votan Cod. No: 82 K: 1
80340 Çoğloyaı
W:1301717 Fac1M2252
' PoiikGnilc
' Röntgen
* Ultrotonogrofi
* Loboratuvar
' Dif Kliniği
24 SAAT ACIKTIR
Sahibinden 91 yapımı
5.10 m Sürat teknesi
Ciass 5000, ihtiyaçtan
acilen satılık
Tel. 559 12 61
18.00'den sonra
TEŞEKKÜR
Ailemizi sonsuz üzüntüler içinde bırakarak
30.8.1991 tarihinde aramızdan ayrılan biricik
eşim, sevgili babam
KÂZIM BİLGİLİ'nin
son yolculuğunda bizleri yalnız bırakmayan,
buyük acımızı paylaşan T.C. Ziraat Bankası
Yönetim Kurulu Başkanı ve çok değerli Genel
Miidiirii, duyarlı, örnek insan
Sayın
Dr. Ş. COŞKUN ULUSOY'A;
T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğii'ne, Bölge
ve Şube Müdürlüklerine; Tariş, Tarişbank,
Antbirlik ve Töbank'ın Sayın Genel
Miidürlerine;
Başak Sigorta'nın değerli Yönetim ve Denetim
Kurulu Üyelerine; bizleri sevgiyle kuşatan
BAŞAK SİGORTA çalışanlanna, emeklilerine ve
acentelerine;
Başak Depoculuk A.Ş. çalışanlanna:
Başak Sigorta'nın değerli reasürörlerine;
Tiim Sigorta ve Reasürans Şirketlerinin
sayın temsilcilerine;
Hastalığı süresince kendisine destek veren
Sn. Sedat Yazıcı ve Eda Grafik'teki çok sevgili
çalışma arkadaşlarına;
kendisini uğurlamaya ve evimize gelerek, telefon
ederek, mektup, telgraf, faks göndererek,
çelenkleriyle ve vakıflara bağışlarıyla bize
desteklerini esirgemeyen tüm
arkadaş, akraba ve dostlarımıza,
yürek dolusu teşekkürlerimizi sunarız.
MUZAFFER - AIA BİLGİLİ
" I LOVE YOU"
"Beni Bana bırak!"
Seni Sana bıraktık Sevgili
METEV OKTiVY
ağabeyimiz...
EDİP, İSLAM ÇUPİ, DOBt HASAN VE
"AĞIR MASA ARKADAŞLARIN"
OLUM VE TEŞEKKÜR
Gazeteci Ismail Sadık'ın eşi, Dilek Erdal'm arnesi, Erkal
Erdal'ın kayınvahdesi, Eray ve Berkay'ın anneanneleri,
SÜLBİYE SADIK
vefaı etmiş ve 12.9.1991 'de Ankara'da loprağa \enlmıştir.
Cenazemize katılan. acımızı paylaşan akraba ve dostlarımıza,
Anadolu Üniversitesi Rektorlüğu'ne, Açık Oğretim Fakultesi
Dekanlığı'na, Turk-tş yonetıcılerine ve gazeteci dostlarımıza
teşekkuru bir borç bilirız.
AtLESt
Yurtdışında yitirdiğimiz
DURSUN IŞIK'ın
anısı mücadelemizde yaşayacaktır. Cenazesi yarın (14
Eylül Cumartesi) ikindi namazından sonra (16.45)
Karacaahmet Mezarlığı'ndan kaldırılacaktır.
Ailesi ve Devrimci Arkadaşları adına
AHMET IŞIK
ANMA
Sevgili arkadaşımız can dostumuz
değerli bilim adamı
Prof. Dr.
MURAT SARICA'yı
ölümünün 8. yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz.
DOSTLARI
)MÜCADELE
%JMÜCADELE
>ÂÂ&il
KAYBEDiN
HALK OUCAKTIB
HAKLIYIZ KAZANACAGIZ
SEÇİM ÇARE DEĞİL
Halkın yaşadığı ekonomik
ve siyasi sorunlara
seçimlerin çare
olamayacağı açıktır.
• GORBAÇOVA
AÇIK MEKTUP
• SOSYALİZMVE
YENİ İNSAN
KIBRIS'I DA glİTes'A SORUN...
DOME
CELEBRITY
LAPETHOS
GRAND ROCK
RIVER SIDE
DENİZ KIZI
GOLDEN BAY
1.340.000 TL.
: 925.000 TL.
: 960.000 TL.
: 855.000 TL.
: 855.000 TL.
: 820.000 TL.
:610.000 TL.
Fiyatlara 7 gece 8 gün YP konaklama, transferler
ve yerel rehberlik hizmetleri dahildir.
Uçak rezervasyonları acentemiz tarafından
yaptırılabilir.
Tel 90 (1) 132 48 42
90(1) 132 48 43
90(1) 132 36 95
Fax 90(1) 132 36 96
Halaskârgazı Caddesı 48'1 80220 Islanbul/Turkey