Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 AĞUSTOS 1991 HABERLER CUMHURİYET/5
DGM'de idam
istemi
• MALATYA
(Cumhuriyet) - Adana'da
bir ABD'linin oldüriilmesi
ile bazı borubalama
eylemlerini
gerçekleştirdikleri ve
yasadışı Dev Sol'a üye
oldukları savıyla yakalanan,
aralannda iki doktorun da
bulunduğu 18'i tutuklu 29
sanıktan 4'ü hakkında
Malatya DGM'de idam
istemiyle dava açıldı. Adana
Emniyet Müdürlüğü'nun,
Bölge Jandarma Komutanı
Tuğgeneral Temel Cingöz'ün
katil zanhlanna yardım ve
yataklık ettiklerini de
savladığı sanıklar hakkında
Malatya DGM Savcılığı'nca
hazırlanan iddıanamede bu
yönde bir suçlamada
bulunulmaması dikkat
çekti. Çevit Olgun ve Nilay
Şen adlı doktorlann da
aralarında olduğu
sanıklann, anayasal düzeni
yıkıp Marksist-Leninist bir
düzen kurmayı hedeflediği
vurgulanan Malatya DGM
Savcıhğı iddianamesinde
bunu gerçekleştirmek için
de Adana'da çeşitli
bombalama ile încirlik
Üssü'nde görevli ABD'li
teknisyen Bony Mozelle'nin
öldürülmesi olayına
katıldıkları belirtildi.
'Sosyalist
hareket
bağımsız'
• İSTANBUL (AA) —
Sosyalist Birlık Partisi
Genel Başkanı Sadun Aren,
dunyada SSCB ile ABD
yakınlaşmasıyla çift
kutuplu sıruf çatışmasının
sona erdiğini belirterek
artık sosyalist hareketin
tam bağımsız hale geldiğini
söyledi. Sadun Aren,
panisinin genel yönetim
kurulu toplantısının
açılışında yaptığı
konuşmada, kapitalist ve
sosyalist sistemleri
uygulayan ulkelerin sürekli
bir çatışma içinde
bulunduğunu, bunun
sonucu olarak da ilişkilerin
sınıfsal çekişmeler
niteliğinde olduğunu
belirtti. Aren, "Artık tek
merkezden yönetilme olayı
kalktı. Sınıf çatışması bitti.
dedi. "
Çağlayan,
propagandist
• ANKARA (Cumhnriyet
Biirosu) — ANAP'ın
propagandadan sorumlu
genel başkan yardımcıhğına
Kırşehir Milletvekili Kâzım
Çağlayan getirildi.
Propaganda Başkanı Halil
Şıvgın ile birlikte çahşacak
olan Çağlayan, kongre
sırasında aktif olarak
Mesut Yılmaz'ı destekleyen
grubun içinde yer almıştı.
Çağlayan görevine başladı
ve ilk iş olarak Başbakan
Mesut Yılmaz'ın Bartın
seçimleri sırasında görev
aldı.
Özal
yargdanmah mı?
• ANKARA (ANKA) —
Cumhurbaşkanı Turgut
özal'ın görevinin gerektirdiği
şeküde tarafsızhğmı
koruyamadığı gerekçesiyle
anayasayı ihlal suçundan
Yüce Divan'da yargılanması
gerektiği görüşü tartışmaya
açıldı. DYP Genel Başkanı
Süleyman Demirere
yakınlığıyla büinen "Sözcü"
dergisinin bu konuda açtığı
tartışmaya katılan bazı hukuk
profesörieri ile muhalefet
partisi mensuplan, anayasa
ihlalinin vatana ihanet ya da
yüksek ihanet kavramı içinde
değerlendirilerek özal'ın Yüce
Divan'da yargılanabileceğini
öne sürerken bir kısım bilim
adamı ve ANAPTı da böyle
bir şeyi düşünmenin bile
yanlış olacaginı savundular.
Tartışmaya Prof. Dr. Zafer
Üskül, Prof. Dr. Orhan
Aldıkacu, Prof. Dr. Tuncer
Karamustafa, Prof. Dr. Bekir
Çağlar, Doç, Dr. Bülent
Taner, Prof. Dr. Ergun
Özbudun, Coşkun Kırca,
Turgut Kazan, tzmir Barosu
Başkanı Sabri Kurt, Ankara
Barosu Başkanı Özdemir
Özden kaüldılar.
Menderes:
Tabanım var
• BEYŞEHİR (AA) —
Aydın Menderes "Siyasete
dönme konusunu genel
seçimlerden sonra
düşüneceğim" dedi. Aydın
Menderes, Belediye Başkanı
Adil Bayındır'ın davetlisi
olarak bugün Beyşehir'e
->eldi. Menderes, bugün için
liyasetin dışında olduğunu,
genel seçimlerin bitimine
kadar da siyaset dışında
kalacağını söyledi. Aydın
Menderes bir gazetecinin
sorusu üzerine, politika için
taban arama çalışması
içinde olmadığını belirterek
"Benim tabanım var, taban
oluşturmaya ihtiyacım yok"
diye konuştu.
Danimarka, Işkence GötenkrRehabilitasyon MerketiBaşkanı Prof Dr. OleEsperen:
Türkiye işkencede üçüncü sıradaORTAK PAZAR'A GİRMENİZİ EISGELLERİZ TERÖR YASASI'YLA İŞKENCE LEGALLEŞTİ DEMOKRASİ İLE İŞKENCE BAĞDAŞMAZ
Türkiye'deki işkence olaylarıyla ilgili elimizde
raporlar var. Bizim Danimarkah hukukçular olarak
tek yapabileceğimiz işkence sürdüğü sürece bu
ülkenin Ortak Pazar'a girmesini engellemek. Beni
hayrete düşüren, işkencenin hiç azalmaması.
En yetkili ağızlar da 'Biz polisi eğitemiyoruz,
eğitimsizlikten kaynaklanıyor' diyorlar. Bu
açıklamalar bizim için yeterli değil. Zaten son çıkan
Anti-Terör Yasası'yla işkencenin daha da fazla
legalleştiğini düşünüyoruz. Yasa işkencecileri koruyor.
Yaptığımız araştırmada, 300 kişi gözaltına alınmışsa
bunlardan yalnızca sekizinin avukatlarıyla
görüştürüldüğü ortaya çıktı. Türkiye'de tüm Avrupa
ülkelerinden daha fazla işkence var. Demokrasi ile
işkence bir arada olamaz.
Prof. Dr. Ole Espercn
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Da-
nimarka İşkence Görenler Uluslararası
Rehabilitasyon Merkezi Başkanı Prof. Dr.
Ole Espersen, Türkiye'de işkencenin sürdü-
ğunu, TBMM'de bir komisyon kurulmasına
karşın siyasi partilerin işkencenin üstüne ye-
terince gitmediklerini söyledi. Antı-Terör Ya-
sası'nın da işkence yapanlan korur nitelikte
olduğunu belirten Prof. Espersen "İşkence
surdügu sürece Tiirkiye'nin Ortak Pazar'a
girmesini engelleriz" dedi.
'Tedavilerini yapıyonız'
Prof. Dr. Ole Espersen çağnlı olarak gel-
diği İzmir'de düzenlenen bir basın toplantı-
sında, Tabip Odası'nın panelinde ve Türkiye
İnsan Hakları Vakfı Izmir Temsilciliğı'nin
açılışında, işkence konusuna değindi. Dani-
marka'daki merkezde işkence görenlerin te-
davi edildiğini, işkencenin uluslararası bir so-
run olduğunu söyleyen Prof. Dr. Espersen.
"Merkezimizde değişik ülkelerden gelen iş-
kence gorenleri ledavi etmeye çalışıyoruz. Sayı
olarak TUrkler üçüncü sırada" dedi.
Espersen şunları söyledi:
"Türkiye'deki işkence olaylarıyla ilgili ola- A v u k a t l a r a İZİn
rak elimizde raporlar var. Bizim Danimarkalı
hukukçular olarak tek yapabileceğimiz, işken-
ce sürdüğü sürece bu ulkenin Ortak Pazar'a
girmesini engellemek. Beni endişelendiren,
hayrete düşuren, Türkiye'de işkence olayla-
nnda hiç azalma yok. Buna rağmen Türki-
ye'nin nasıl Avrupa Topluluğu'na gireceği dü-
şünülüyor. En yetkili ağızlar da 'Biz polisi eği-
temiyoruz, eğitimsizlikten, kaynaklaruyor' di-
yorlar. Bu açıklamalar bizim için yeterli de-
ğil. Zaten bu son çıkan Anti-Terör Yasası'y-
la işkencenin daha da fazla legalleştiğini dü-
şünüyoruz. Anti-Terör Yasası öyle bir yasa
ki işkencecileri adeta koruyabiliyor."
Prof. Dr. Ole Espersen, işkencenin önlen-
mesi için gözaltına alınanlann avukatlarıyla
gorüşturülmeleri gerektiğini vurgulayarak
"Göriişmelerimizde Türk hükümeti yetkilile-
ri, gözaltına alınanlann avukatlanyla göriiş-
türülduğünü belirttiler. Halbuki yaptığınm
araştırmada, 300 kişi gözaltına alınmışsa bun-
lardan 8'inin avukatlanyla görüştürüldüğü or-
taya çıktı" dedi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı tzmir Tem-
silcüiği'nin açılışında konuşan Vakıf Başka-
nı Yavuz Önen de işkenceyle mücadelenin bir
insanlık görevi olduğunu belirterek " Anka-
ra'daki merkezimizde geçen yıl 40 hasunın
tedavisi için çalışük. Bu yıhn ilk altı ayında
bu sayıyı aştık. İşkencenin önlenmesi için eli-
mizden gelen ber şeyi yapacagız" dedi. önen,
işkence gorenleri tedavi için kurduklan mer-
kezlerin dördüncüsunü Diyarbakar'da açacak-
larını belirtti.
ABD eskiAdalet BakanıClark"Körfez'de Nürnbergkumllançiğnendi
Amerika savaş suçlusuUluslararası Yargıçlar
Mahkemesi'ne
1992'de sunulacak
olan rapor, Bush,
Dan Quayle, Baker,
Cheney, Webster,
Colin Powell ve
Schwarzkopf'un
insanlığa karşı
işledikleri suçları
içeriyor.
Raporun Türkiye
bölümünde ise Turgut
Özal, MGK üyeleri,
Akbulut, Özel Harp
Dairesi ve ANAP
parlamento grubu,
ABD suçlarına ortak
olmakla itham
ediliyor.
İstanbul Haber Servisi — Es-
ki ABD Adalet Bakanı Ramsey
Clark'ın oncüluğünde kurulan
ABD'nin Savaş Suçlarını Araş-
tırma Komisyonu'nun raporu
dün Istanbul'da düzenlenen
toplantıda açıklandı. ABD'nin,
barışa ve insanlığa karşı suç iş-
lediğini, sorumlularının yargı-
lanmaları gerektiğini belirten
Ramsey Clark, tüm insanlığı,
ABD'nin teknolojik gücüne
karşı koymak için birlik olma-
ya çağırdı.
Sosyalist Parti Genel Başka-
nı Dogu Perinçek. Sosyalist Bir-
lik Partisi İstanbul ll Başkanı
Atilla Coşkun. Milli Gazete ya-
zarı Abdurrahman Dilipak,
SHP ve İnsan Hakları üyesi Ali
Rtza Dizdar, Mülkiyeliler Birliği
Genel Başkanı Alpaslan Işıklı,
özgür Halk Dergisi yöneticisi
Celil Şener, SHP Parti Meclisi
ve MYK üyesi Ercan Karakaş,
yazar-bilim adamı Doç. Dr. Ha-
luk Gerger, Turk Tabipler Bir-
liği Yüksek Onur Kurulu üyesi
Prof. Dr. Gencay Gürsoy, Re-
fah Partisi Genel Başkan Yar-
dımcısı Bedri Zengin'den oluşan
"ABD'nin Ortadoğu'daki Sa-
vaş Suçlarını Araştırma Türki-
ye Komisyonu"nca dun Gaze-
teciler Cemiyeti'nde düzenlenen
toplantıda Türkiye Komisyonu
raporu da açıklandı.
Toplantıda bir konuşma ya-
pan eski ABD Adalet Bakanı
Ramsey Clark sözlerine, "dış
basküara ve egemenliğe karşı bu
kadar enerji dolu ve dinamik bir
topluluk görmekten duyduğu
memnuniyeti" dile getirerek
başladı. Bağdat'ta herhangi bir
hastanede her gün 10 çocuğun,
ABD'nin BM'yi ambargoyu
sürdürmeye zorlaması nedeniyle
öldüğünü anlatan Clark, "Her
gün Günev Lübnan'da, Ku-
ABD eski Adalet Bakanı Ramsey Clark'ın ABD'nin savaş suçlarına ilişkin raporu açıkladıgı toplantıya Türkiye'den aydınlar ve ya-
zarlar katıldı. Toplantıda Türkiye Komisyonu'nun raporu da ele alındı. (Fotograf: MLHARREM AYDIN)
veyt'te, Filistin'de ve dünyanın
birçok yerinde insanlığa karşı
askeri vahşet süriiyor" dedi.
BM 'nin ABD'ye tek taraf-
h olarak Irak'a saldm yetkisi
verdiğini, New-York Times'ta
çıkan bir yazıda Amerikalılann
daha çok Iraklı öldürülmesi ge-
rektiği düşüncesinde oldukları-
nın belirtildiğini kaydeden
Clark, şöyle konuştu:
"Irak Kuveyt'i işgal etmeden
önce ABD Panama'yı işgal et-
ti. Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle ih-
lal ettiği bütün anlaşmalan, ku-
rallan, ABD Panama'yı işgali
sırasında ihlal etmişti. ABD,
Panama'da Irak'ın öldürdüğü
Kuveytliden daha çok insan öl-
dürmüştü. Aradaki fark, ABD
Panama'da egemenlik kurdu.
ABD, Körfez savaşı sırasında
Nürnberg çerçevesindeki kural-
lan, insan haklannı ihlal etti.
Banşa karşı, insanlığa karşı suç
işledi. Bu bir savaş suçudur.
ABD'nin sahip oldugu teknolo-
jik güce karşı direnmek ancak
bu gezegendeki bütün insanla-
nn bir araya gelmesiyle müm-
kün olur. ABD'nin davranışı
mahkûm edilmelidir. Sorumlu
önderler yargılanmalıdır. Savaş
suçlularuun yargüanmalanndan
sonra kitleleri yok eden savaş
araçlarını ortadan kaldıracak,
BM'nin oylarını satmaya,
ödünç vermeye olanak sağlayan
geçitleri kapatacak, uluslarara-
sı bir savaş mahkemesi oluştu-
racak, bütün kaynaklann ve
enerjinin özellikle yoksul insan-
ların kalkınmasına yönelik ola-
rak kullanılmasına olanak sag-
layacak sağhklı bir toplurn oluş-
turabiliriz."
Clark'ın öncülüğünde kuru-
lan ABD'nin Savaş Suçlarını
Araştırma Komisyonu'nca ha-
zırlanan ve bu konuda dünya-
nın çeşitli yerlerinde düzenlenen
toplantılarda açıklanan kanıt \ e
tanıklıklarla birlikte ocak
1992'de toplanacak Uluslararası
Yargıçlar Mahkemesi'ne sunu-
lacak olan rapor, "Amerikan
Emperyalizminin Körfez Saldı-
nsı Yargılanıyor. Uluslararası
Savaş Suçları Mahkemesi'nin,
George Bush, Dan Quayle, Ja-
mes Baker, Dick Cheney, Wil-
liatn VVebster, Colin Powell,
Norman Schwarzkopf veDiğer-
ierinin Banşa Karşı Suçlan, Savaş
Suçlan, İnsanlığa Karşı Suçlan ve
DigerSuçlan ile Birleşmiş Millet-
ler Sozleşmesi'ni, Uluslararası
Hukuku, ABD Anayasası'nı Çiğ-
neyen Suçlan Hakkında Rapo-
ru" başuğınıtaşıyor. Rapordayer
verilen 19 suç arasında "Başkan
Bush'un, Irak'taki ekonomik
üretkenliği ve sivil hayat için zo-
runlu tum unsurlan yok etmeyi
emrettiği" de yer alıyor.
ABD'nin, kasıtlı olarak sivil
yaşamı, ticaret ve iş bölgelerini,
okulları, cami, kilise ve sığınak-
ları, tum Irak'ı aynm yapmaksı-
zın bombaladığı, aynca kiüe kı-
yımına yönelik yasaklanmış si-
lahları kullandığı belirtilerek,
"ABD'nindoğal çevreye savaş aç-
tığı, temel insan haklannı ve
Amerikan Haklar Belgesi'ni
çiğnediği" kaydedildi.
Toplantıda okunan "ABD'-
nin Ortadoğu'daki Savaş Suçla-
nnı Araştırma Türkiye Komis-
yonu RaponT'nda da, "Turgut
Özal, MGK ıneleri, Akbulut ve
Yümaz kabineleri üyesi bakan-
lar, Özel Harp Dairesi, ANAP
Parlamento Grubu, banşa, in-
sanlığa, BM Sozleşmesi. savaş
hukuku kurallanna ve ilgili
uluslararası hukuk normlanna
karşı işlenmis ABD suçlarına
ortak olmaktan ve aynca Türki-
ye'deki icraatlanndan dolayı
suçlu bulunmuşlardır" denildi.
Ramsey Clark, bugün de ko-
nuyla ilgili olarak Diyarbakır'-
da düzenlenecek bir toplantıya
katılacak, daha sonra Cizre ve
Silopi'ye gidecek.
Işıklar: Beşikçi'nin tutuklanması,Türkiye'nin ayıbı
KONUKYAZAR
İç Politika Servisi — İsmail
Beşikçi'nin tutuklanmasına tep-
kiler dun de sürdü. Halkın
Emek Partisi Genel Başkanı
Fehmi Işıklar dün yaptığı açık-
lamada, Beşikçi'nin Anti-Terör
Yasası uyarınca tutuklandığını
belirterek dünyanın hiçbir yerin-
de kitap yazmanın terör suçu sa-
yılmayacağını ileri sürdu. Işık-
lar, Beşikçi'nin tutuklanma ola-
yını "gülünç bir durum" olarak
niteleyerek şunlan söyledi:
"Anti-Terör Yasası'nın terörle
ilgili olmadıgı çok açık bir şekil-
de bu olayla ortaya çıkmıştır.
Anti-Terör Yasası'nın bölücü bir
amaçla yürürlüge konduğu
açıktır. İsmail Beşikçi gibi bir
düşün adamının tutuklanması
Türkiye'nin bir ayıbıdır. Beşik-
çi'nin tutuklanması Türkiye'nin
dünyadaki itibarını olumsuz
yönde etkileyecektir. Beşikçi va-
kit geçirilmeden serbest bırakıl-
malıdır".
Beşikçi'nin tutuklanmasıyla
ilgili bir açıklama yapan Çağdaş
Hukukçular Derneği Başkanı
Avukat Şenal Sanhan ise olayı
kınadı. Beşikçi'nin Anti-Terör
Yasası'yla tutuklanmasını eleşti-
ren Şenal açıklamasında şu go-
ruşe yer verdi:
"Bu yasa var olduğu sürece
düşünce özgurlügü sağlanama-
yacaktır. Terörle Mücadele Ya-
sası, Kürt sorununun demokra-
si ve birlik içinde çözülmesine
engeldir. Bu yasa Anayasa Mah-
kemesi tarafından iptal edilme-
lidir."
IPTEN DONENLER ANLATIYOR
Asılmaya da
çıkmaya da
hazırdık'MEHMET AKA
ADANA — İpten özgurlüğe
uzanan 12 yıl 25 gün ve bu sü-
rede yasadığı olayların yüz çiz-
gilerine yansımasına izin ver-
memiş Mirza Turgut. İnatçı,
coşkulu, pırıl pırıl bir üniver-
siteli görüntüsu çiziyor ilk ba-
kışta. Kafasında her zaman öz-
gürlük varrruş, idam hükümlü-
sü olsa da... Hiçbir rüyasını ce-
zaevinde geçirmemiş, her za-
man evinde, memleketi Mer-
sin'in yeşillikleri arasındaymış.
Çoğu rüyasında polis peşindey-
miş, ama hiç yakalanmamış...
Mirza Turgut, Mçerinin
sınırlayıcılığının' farkına ilk
kez özgurlüğünr kavuşmayı
beklediği son aylarda varmış.
Bir gece gördüğü bir rüya sağ-
lamış bunu:
"Çıkacağız hesaplan yapar-
ken beni asmaya götürüyoriar-
dı. Onlara belli etmesem de
korknyordum. Gotürdıiler, yı-
kadılar, kefeni giydirdiler. O
zaman bütün korkum geçti,
'Asın beni' dedim. Bu sefer
savcı 'Şaka yaptık' demesin
mi? O zaman daha da kızdım.
Garip bir duyguydu; son aylar
asılmaya da çıkmaya da hazır-
dık."
İdam cezalarının onaylan-
masına yönelik çalışmalan pro-
testo için cezaevlerinde başla-
tılan eylemler sırasında da admı
duyurmuş Mirza Turgut, Cum-
huriyet aracıhğıyla 'Beni asın'
mesajı göndermiş hükumet yet-
kililerine:
"Ipi bekleyen S arkadaştık
koguşU, 1990ın ekim ayında;
'asacağız' dedikleri zaman. O
zaman koğuştaki diğer arka-
daşlardan hemen farklüaştık,
'Acaba ilk ben mi olacağım"
sonısu içimdeydi sürekli. Ama
kamuoyunun buna izin verme-
yeceğini bilivorduk. 1 numaralı
muhalefet olarak Cumhuriyet
gazetesi yetişti, sonra kamuo-
yu geldi. Cumhuriyet'in ve ka-
muoyunun bizi sahiplenmesi
hükümeti geriletti, sonunda
'hayır asmayacağız' demek zo-
runda kaldılar. Aradan henüz
8 ay geçti ve şimdi biz dışarda-
yız."
İçerde geçirdiği yıllar düşün-
celerinde THKPC-
Acilciler'den Sosyalist Birlik
Partisi 'ne uzanan farklıbğa da
yol açmış Mirza Turgut 'un. Bu
konuda, "Cezaevindeki ilk yıl-
lar, yanlış olduğuna karar ver-
diğim geçmişi sorgulamakla
geçti. Dışarda okumaya pek
zaman bulamamıştık canımızı
kurtarma düşüncesinden. Her
Mirza Turgut, özgürlügün an-
cak "politik bir af ve sicil affı"
ile geleceğini söylüyor.
şeye uzak kalnuşttk; sanata,
edebiyata estetiğe. İçeride bun-
lara daha yakın oldum. 1.5 yıl
sonra silahlı mücadele ile bir
yere vanlamayacağını, demok-
ratik düzendeki vasal mucade-
leyle sosyalizme daha iyiye ula-
şüacağına inandım" diyor.
Mirza Turgut'a cezaevinde
geçen yılları nasıl gördüğünü
soruyoruz:
"Bir acıdan baktıgımda san-
ki o yıllan hiç yaşamadım di-
yorum. Uyudum, arkadaşlar
geldi, 'Hadi 12-13 yıl geçti
kalk' dediler. Bir başka açıdan
ise o yıllardaki baskılan, zor-
luklan bir asır yaşamışım gibi
düşünüyorum. Kardeşim ben-
den 6 ay sonra 1979'un aralık
ayında içeri girdi. Hep ayn ce-
zaevlerinde kaldık, son ana ka-
dar. Ailemiz hep bölündü bizi
görmek için. Annem görüş için
geldiği cezaevi kapısında öldü.
4 yılı hücrede geçirdim. Ayağa
kalkmanın mümkün olmadıgı
hücrede yatmak zorunda oldu-
ğum sırada tuvalet başucum-
daydı. Unutamadığım bir olay
Antakya Cezaevi'nde. 82 yılıy-
dı, 45 gardiyan benim de ara-
lannda oldugum 55 tutuklu ve
hükümlüyü öğlen 12.00'den
akşam 19.00'a kadar dövdü.
Üzerimizde bir kamyon çam
odununu lurdüar. Bunun dışın-
da içeride yaşamı her zaman
güzelleştirmeye çalışük. Çay iç-
mek, volta atmak, tarüşmak
çok güzeldi."
Mirza Turgut, her ne kadar
tahliye edilmişse de özgür oldu-
ğu inancında değil. Özgürlüğü-
nün ancak 'politik bir af ve si-
cil affı' ile verilebileceğini söy-
lüyor. "Ben arük idam edilrnek
istemiyorum" diyor.
DISK kararının hukuksal sonuçlarıERGİN TURSOY
Avukat
Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nin karan ile
DİSK ve DİSK'e bağlı sendikalann tum yo-
neticileri hakkında açılmış bulunan kamu da-
valannın esası, 11 yıl aradan sonra nihayet ço-
zümlenmiştir. Bu aşamada, söz konusu kara-
rın beraberinde getirdiği hukuksal sonuçları
irdelemek ve bu karar ışığında belli çozümle-
melere ulaşmak gerekmektedir.
1- 12 Eylul döneminde yayımlanan 2821 sa-
yılı Sendikalar Yasası'nın geçici 5. maddesi-
nin içerdiği hükümler nedeniyle sendikal hak-
ları kullanmaları ve sendikal faaliyette bulun-
malan yasaklanmış olan DİSK ve DİSK'e bağ-
lı sendikalann yöneticileri yönunden, Askeri
Yargıtay'ın anılan kararı sonrasında, artık bir
yasaktan, bir engelden söz edebilmenin ola-
nağı kalmamıştır. Çunkü geçici 5. maddenin
içeriğine gore bu yasakların, gerek tuzelkişi-
likler ve gerekse tüzelkişiliklerin yonetim ve
denetim kurulu üyeleri hakkında, devletin
şahsiyetine karşı işlenmis curümlerden her-
hangi biri (141. madde) ile ilgili olarak kamu
davası açılmış bulunanların beraatlerine ka-
rar verilinceye kadar devam edeceği hükme
bağlanmıştır. DİSK ve DİSK'e bağlı sendika-
ların yöneticileri hakkında beraat kararı ve-
rildiğine, kapatma kararları da kaldırılmış bu-
lunduğuna göre yukanda sozü edilen hükmün
karşıt kavramından çıkan sonuç uyarınca, bu
yoneticiler, sendikal haklan kullanma ve sen-
dikal faaliyette bulunma özgürlüğune yeniden
kavuşmuş, yöneticisi olduklan sendikal kuru-
luşların faaliyetleri de serbest bırakılmış ol-
maktadır.
2- Hal boyle olunca, 12 Eylul 1980 tarihin-
den geçerli olmak üzere, 10 Ekim 1980 tari-
hinde kabul edilen 2316 sayüı Faaliyetleri Dur-
durulan Sendika, Federasyon ve Konfederas-
yonlara Kayyım Tayini Hakkında Kanun'un
3. bendinin buyurucu hükmü gereğince, bu
yasa hükümleri çerçevesinde görev yapan kay-
yımlann görevleri de kendiliğinden sona er-
miş durumdadır. Anılan bentte, "Mesleki te-
şekküllerin faaliyetlerinin serbest bırakılma-
sı ile kayyımın görevi kendiliğinden sona erer"
denilmektedir. DİSK ve DİSK'e bağlı 28 sen-
dika hakkında verilmiş olan kapatma karar-
ları, Askeri Yargıtay'ın anılan kararı ile kal-
dırılmış bulunduğundan, bu mesleki teşekkül-
lerin faaliyetlerinin serbest hale geldiğinin, o
nedenle de yukanda sözü edilen yasa hükmü
uyarınca, kayyımlann görevlerinin kendiliğin-
den sona ermış bulunduğunun kabulü gere-
kir.
3- Yukanda (1) ve (2) numaralı bentlerde
açıklanan hukuksal sonuçlar birlikte değer-
lendirildiğinde, 2821 sayılı Sendikalar Yasası'-
nın geçici 5. maddesinde ongörulen yasaklar
ortadan kalkmış olmakla, görevleri kendili-
ğinden sona ermiş bulunan kayyımlarca yo-
netilen DİSK ve DİSK'e bağh sendikalann, 11
Eylul 1980 tarihindeki yöneticilerine teslim
edilmesi yasal ve hukuksal bir zorunluk hali-
ne gelmiştir. Ne var ki bu konuda bazı durak-
samalann varlığını da gözardı etmek müm-
kün değildir.
Bir duraksama, DİSK ve bağlı sendika yö-
neticilerinın yöneticilik sıfatları üzerinde yo-
ğunlaşmaktadır. Bu sıfatların tartışmasının
2821 sayılı yeni Sendikalar Yasası'na göre de-
ğil, 274 sayılı eski Sendikalar Yasası hükum-
lerine göre yapılması gerekir. Bu bakımdan
başvurulacak yasa maddesi 2821 sayılı yasa-
nın 25. maddesinin son bendi olamaz. Bu
araştırma, 274 sayılı yürürlükten kaldırılan
Sendikalar Yasası'mn 2. maddesinin 3. bendi
hükmüne göre yapılmalıdır. Öz istençleri dı-
şında sendikal haklardan yoksun bırakılmış
olan bu insanların yöneticilik sıfatları, bu ya-
sak donemde çıkarılan yasaya göre tartışıla-
maz. 274 sayılı eski Sendikalar Yasası'mn 2.
maddesinin 3. bendi hukmüne göre 11 eylül
günü DİSK ve bağlı sendikalann yöneticisi du-
rumunda olanların üyeliklerinin ve doğallık-
la da yöneticilik sıfatlarının halen de devam
ettiğinin kabulü gerekir.
Bir başka duraksama, teslim yapılacaksa,
bu teslim işleminin yöntemi konusunda orta-
ya çıkmaktadır. Teslim işlemi, sendikal kuru-
luşlann yöneticilerine doğrudan mı yapılacak-
tır, yoksa 2821 sayılı yasanın 57. maddesi hük-
mu mü uygulanacaktır? Bu hüküm uygula-
nacaksa, genel kurulun yapılması için mah-
kemece kayyım tayin edilecektir. Kanımızca
bu aşamada, 57. madde hükmünün uygula-
ma olanağı bulunmamaktadır. Çünkü anılan
madde, faaliyetleri 2821 sayılı yasaya gore de-
vam etmekte olan sendikal kuruluşların faa-
liyetlerinin durdurulması halinde uygulanacak
yonteme ilişkindir. Bir sendikal kuruluşun fa-
aliyetinin, genel kurulunca kabul edilmiş, ya-
saya uygun tüzüğüne göre gercekleştiği kuş-
kusuzdur. 2821 sayılı Sendikalar Yasası'nın ge-
çici 1. maddesi kıyasen uygulanmak suretiy-
le, öncelikle, mevcut tüzüklerine göre olağa-
nüstü genel kumllarını yaparak tüzük ve ör-
gütlenmelerini yeni yasa hükümlerine göre dü-
zenlemek koşuluna bağhdır. Bu yapılmadan,
olağan genel kurulun toplanıp zorunlu organ-
larını oluşturması düşünülemez. Bu durum-
da, 57. madde hükmüne göre atanacak kay-
yımın, öncelikle tüzük değişikliği için olağa-
nüstü genel kurul toplayabileceği düşüncesi,
hem sendikal anlayış ve uygulamaların özü-
ne ve hem de 57. maddenin içeriğine aykın
düşer. 57. maddede tüztık düzenlemek gibi bir
yetki kayyımlara tanınmamıştır. O nedenle bi-
ze göre kayyımlık dosyalannın kapatılarak,
DİSK ve DİSK'e bağlı kuruluşların 11 Eylül
1980 günündeki yöneticilerine doğrudan tes-
limi, yasal duruma, hukuk ve adalet ilkeleri-
ne en uygun bir davranış olacaktır.
Bu aşamada, hangi konuda ve her kime
karşı olursa olsun, DISK ve bağlı sendikalar-
la ilgili olarak kabul edilmesi gereken tek mu-
hatap, DİSK ve DÎSK'e bağlı sendikalann 11
Eylül 1980 günündeki yöneticileridir.