22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜSLER 3 AĞUSTOS 1991 Şehir Planeıları Odası İstanbul ŞııbesPnin Görtişü Eminönü ve Fatih ilçelerini kapsayan Istanbul Suriçi (Tarihi Yarımada) kesimi IstanbuJ genelinde çok küçük bir yüzölçümüne sahipken, tarihsel ve kültürel değerler açısından dünya ölçüsünde Önem taşımaktadır. Ayrıca Suriçi Bölgesi'nin Istanbul kent bütünü içindeki konumu ve işlevleri göz önüne alınmadan planlanması doğru ve sağlıklı bir yaklaşım olmayıp ciddi sakıncalar ortaya çıkaracaktır. AHMET TURGUT ŞehirPlancısı, ŞPO İstanbul Şubesi Başkanı Eminönü ve Fatih ilçelerini kapsayan Tari- hi Yarımada Koruma Amaçlı 1/5000 Nazım Imar Planı ve 1/500 Uygulama Imar Planı (yalruzca Eminönü Belediyesi için) 1986 yıhn- da Büyükşehir Belediyesi'nce Sayın Prof. Gündüz özdeş'e ihale edilmiştir. Sayın Özdeş, Nazım Imar Plaru'nı 1990 yılında tamamla- yarak Büyükşehir Belediyesi'ne teslim etmiş ve ayru yılın kasım ayında da bu planlar Büyük- şehir Belediye Meclisi'nce onanmıştır. 1991 yı- lının başlannda ise plamn sahibi, Eminönü Belediyesi sınırlarıru içeren 1/500 ölçekli Uy- gulama îmar Planları'nı teslim etmiş ve bu planlar, ilgililerce incelemeye alınmıştır. Nazım Îmar Planır nın onaymdan sonra ko- nu özellikle uzman çevrelerde ve kamuoyun- da yoğun ilgi uyandırmış, dolayb ya da dolay- sız planla bağlantılı olan kişi ve kurumların tartışmalarının da odak noktası haline gel- miştir. Konu doğal olarak öbür kişi ve kurumla- rın önünde odamızı ilgilendirmektedir. Oda- mız da başından beri böylesine bir bilinci ser- gileme çabası içinde olmuştur. Bu nedenle yal- nızca onanh planı irdeleyerek kararlar üretme- miş, gerek planlama geleneğini ve terbiyesini göz önünde bulundurarak gerekse aceleci, yanhş ve yanlı davramşlar sergilememe endi- şesini taşıyarak plan müellifi Sayın Prof. Gün- düz özdeş ile üç toplantı ve bir söyleşi gerçek- leştirmiştir. Bu toplantılardan çıkardığı sonuç- ları ve görüşlerini de planlarla ilgili tartışma ortamlannda ilgililere iletmiş, basın ve sözlü yaym araçlarıyla duyurma çabası içinde ol- muştur. Ancak son günlerde plana ilişkin değerlen- dirmelerde abartılı davramşların ortaya çık- ması ve giderek planın uygulamaya geçilecek olması nedeniyle görüşlerimizi bir kez daha başlıklar haiinde vurgulama gereğini duyduk. Doğal olarak plan kararlannın yorumuna iliş- kin ayrıntılı raporlar 1/500 Uygulama İmar Planı'nın tarafımızdan incelenmesini takiben ilgili kurumlara gönderilecektir. Odamızın görüşleri Eminönü ve Fatih ilçelerini kapsayan İstan- bul Suriçi (Tarihi Yarımada) kesimi Istanbul genelinde çok küçük bir yüzölçümüne sahip- ken, tarihsel ve kültürel değerler açısından dünya ölçüsünde önem taşımaktadır. Aynca Suriçi Bölgesi'nin İstanbul kent bütunü için- deki konumu ve işlevleri göz önüne alınma- dan planlanması doğru ve sağlıklı bir yakla- şım olmayıp ciddi sakıncalar ortaya çıkaracak- tır. Bu açıdan öncelikle tstanbul bütünü için kapsamlı ve tutarlı planlama politikaları ve stratejileri oluştumlmalıdır. özellikle herhangi bir nazım plana dayanmayan parçacı ve kıs- mi planlarla çaJışmanın, planlama sürecinde ve daha sonraki planlama çalışmaları sırasın- da ne kadar büyük sorunlar çıkaracağının bi- lincinde olan biz kent planeıları, Suriçi plan- larına bu niteliği açısından karşı olduğumu- zu belirtmek isteriz. Ancak İstanbul'un son 10 yılda yaşadığı plansızhğın neden olduğu olum- suzluİdar ve tahribat da açıktır. Konuyu bu açıdan ele aldıgımızda, İstanbul Nazım Pla- nı'nın güncelleştirilerek uygulamaya konulma- sı gereği takdir edilmekle birlikte, geniş ölçü- de zaman, kaynak ve emek tüketimi gerekti- ren böyle bir planın oluşturulmasmı beklemek ve bu süre içinde İstanbul'u geçmiş 10 yılda yaşadığı olumsuzluklarla baş başa bırakma- nın (özellikle Tarihi Yanmada için) sorumsuz- luk olacağı da açıktır. Bu gerçekten hareketle Şehir Planeıları Odası İstanbul Şubesi, Suri- çi planlannda görülen olumsuzluklann en kısa sürede giderilerek plamn bir an önce uygula- maya konulmasının en doğru davranış olaca- ğına inanmaktadır. • Suriçi Koruma Amaçlı Nazım îmar Pla- nı'na altlık teşkil eden araştırma çalışmaları, gerek izlenen yol gerekse içerik yönünden ye- terli olmasına karşın araştırma ve analiz sü- resinde derlenen veri ve ulaşım sonuçlannın planlama aşamasına yeterince yansımadığı gözlenmiştir. • 1/5000 Nazım Plan'da çizim tekniğinin plan kararlarmı ifade etmekte yetersiz kaldı- ğı görülmektedir. Örnegin planda genişletilen hatta yeniden açılması söz konusu olah yol- larda, güzergâhlarda yol genişliklerinin belir- tilmemiş olması vb. gibi ciddi eksikliklerin ol- duğu sonucuna vanlmıştır. Bu eksiklikler uy- gulama aşamasında farklı yorumlarla plamn amacından sapabileceği endişesini getirmek- tedir. Eminönü ilçesinin 1/500 Uygulama îmar Planı'nın, 1/5000 Nazım Plan müellifi Prof. Dr. Gündüz Özdeş tarafından yapılma- sma karşın 1/1000 Fatih Uygulama İmar Pla- nı'nın 1/5000 Nazım Plan çalışmalarına hiç- bir katkısı ve yardımı olmayan Fatih Beledi- yesi tarafından yaptırılacak olması bu endi- şeyi daha da güçlendirmektedir. • Tarihi Yarımada'da önerilen metro güzer- gâhının en verimli şekilde geçmesinin gereği açıktır. Metronun İstanbul ulaşım sorunları- nın çözümünde taşıdığı önemle birlikte, böl- gedeki araç trafığini azaltarak daha sağhklı bir korumaya olanak sağlayacağı ortadadır. Met- ro kazısı sırasında yeraltında tahrip olacağı id- dia edilen tarih ve kültür varlıklanndan ise ha- lihazırda herhangi bir şekilde yararlanılması mümkün değilken hatta bu varhkların nere- lerde, ne yoğunlukta olduğu bile bilinmezken metro kazısının yeraltındakı tarihi ve kültü- rel varlıklann günışığma çıkarılması için önemli bir vesile olduğu unutulmamahdır. ör- neğin Roma'da metro inşası birçok tarihi de- ğerin gün ışığına çıkmasma vesile olmuş ve kent, metro gibi çağdaş ve gerekli bir ulaşım hizmetinden yoksun bırakılmamıştır. Raylı sis- tem açısından Beyazıt-Sultanahmet arasında önerilen tramvay hattının Özlemsel çağrışım- Iardan çok, Suriçi ulaşım sorunlarını çözüme yönelik ve rantabilitesi yüksek olacak şekilde yeniden ele alınmasının daha ciddi bir yakla- şım olacağına inamlmaktadır. • 1/5000 Nazım İmar Plan'ın bu kesitte ne boyutta 1/500 Uygulama İmar Planı'na temel- lendiği tam olarak bilinememektedir. Dolayı- sıyla Uygulama îmar Planı'nda yeterli ince- leme yapılıp eğer var ise aksamalar giderildi- ğinde Nazım Plam yenilemenin ya da yeniden gözden geçirmenin yolu her zaman açıktır. Planlama süreci açısından da böyle olması doğrudur. Bu bağlamda odamız, yalmzca Na- zım Plana dayalı abartılı tepkileri anlamakta güçlük çekmektedir. • Sayın Özdeş ile özellikle Eminönü Bele- diyesi ve kısmen de olsa Büyükşehir Beledi- yesi Planlama örgütü arasında ilişki kopuk- luğu izlenmektedir. Bu, her iki taraf arasında planlamaya ilişkin bilgi eksikliğini ve doğru- ların bulunmasında yetersizliği ortaya koy- maktadır. Bu nedenle odamız ciddi analiz ça- bşmalanna dayalı belirli deneyimleri içeren ve iyi niyetin egemen olduğu Tarihi Yarımada İmar Planları'nın bir an önce yaşama geciril- mesi ve de aksaklıklannın giderilebilmesi için bir Danışma-Denetleme Kurulu oluşmasını önermektedir. Daruşma-Denetleme Kurulu, il- gili belediyeler, plan müellifi, alandaki yatı- nmcı kamu kurumları temsilcileri ve konuy- la doğrudan ilgili Meslek Odalanndan oluş- malıdır. Sonuç • Büyükşehir Belediyesi bu planlara ilişkin gerçekten demokrat, açık ve saydam bir poli- tika izlemiş, sürekli karar çevrelerinin geniş- letiknesi çabasını ortaya koymuştur. Bunu geç- mişte yok olma noktasına gelen planlama sü- reci, geleneği ve plana onuru açısından çok önemli bir başlangıç olarak yorumluyoruz ve Sayın Sözen'in şahsında tüm Belediye'ye teşek- kür ediyoruz. Ancak doğaldır ki gelişmeler ve beklentiler sürerken böyle bir konuda da ne- rede durulacağının iyi bilinmesi gerekir. Şehir Planeıları Odası belirtilen olumsuz- lukların giderilerek plamn en kısa sürede uy- gulamaya gecirilmesini desteklemektedir. özel planlama bölgeleri, sokak kavramı ve koru- ma hükümlerinin ülke gerçekleri ve uygulama boyutu da düşünülerek sağhklı bir koruma sağlayacak şekilde daha geniş katıhmla yeni- den ele ahnmasının ve Suriçi'nde mevcut yo- ğunlukların tersine hiçbir neden gösterilmek- sizin ve hemen tamamen dondurulmasının, ciddi bir korumamn başlatılması için çok önemli bir fırsatın değerlendirilmesi olduğu unutulmamahdır. Şehir Plancılan Odası; be- lirtilen olumsuzlukların giderilerek tarihi Su- riçi'nde sağlıklı ve çağdaş bir koruma çalış- masının gerçekleştirilmesi amacıyla geniş de- neyimi ve bilgi birikimi ile her türlü katkıda bulunmaya hazır olduğunu tüm kamuoyuna ve taraflara yeniden anımsatmayı bir görev saymaktadır. EVET/HAYIR OKTaYAKBAL 30 Yıl Sonra Hâlâ 0 İnaC Ben Adnan Menderes'le hiç karşılaşmadım. Meydanlarda verdiği söytevteri de dinlemiş değilim. Yalnızca radyodan duy- dum sesini... CHP içindeki, daha sonra DP'deki yükselişini, en sonunda da İmralı Adası'nda idam edilişini uzaktan izle- yen yurttaşlardanım. Onu ilk ve son kez görüşüm Yassıada Mahkemesı'ne sanık olarak çıkanldığı gündür. Bir kez telefonda karşıma çıktı. 1954-55 yıllarındaydı. Va- tan gazetesinde gece sekreteri yardımcısı olarak çalışıyor- dum. Ankara'dan arıyorlardı. Tetefona ben çıktım. Sert bir ses: 'Kimsin?' diye bağırdı. Sonra yetkili kişiyi istedi. Gece sek- reteri arkadaşa verdim ahizeyi. O sert sesi uzaktan duyuyor- dum. Arkadaş 'Evet efendim'den başka bir şey söylemek fır- satını bulamıyordu. Bir süre sonra telefonu bıraktı. Kıpkırmı- zıydı yüzü, biraz da terlemişti. 'Kimdi o sert konuşan adam' diye sorduğumda aldığım yanıt: 'Başbakan' oldu. Gazetede çıkan bir habere kızmış! Gerçek olmayan bir ha- bere niye gazetede yer verilmiş! Bizim sekreter arkadaşı iyi- ce fırçalamıştı. Bir başbakan telefonla bir gazete çalışanını azarlıyordu. Hesap soruyor, korkutuyordu. O sert 'Kimsin?' seslenişini hiç unutamadım. Geçen akşam TV'de bir açıkoturum izledik. DP'li bakan- lar, MBK'nın bir üyesi ve dört gazeteci DP döneminin olayla- rını ve 27 Mayıs'ı tartıştılar. Oldukça sert konuşmalar oldu. Bir gerçek ortaya çıktı, o da eski DP'lilerin, 27 Mayıs devri- mine karşı eski hınçlarının bir türlü sönmediği!.. Aradan otuz yıldan çok zaman geçti, ama Menderes yanlıları hâlâ katı tu- tumlarını izliyorlar. Anlaşılan bu konu bitmeyecek, kuşaklar geçtikçe 27 Mayıs olayı türlü yönlerden eleştirilecek, kötüle- necek ya da övülecek... DP'li bakanlardan Hayrettin Erkmen o kadar öfkeliydi ki kendisi gibi düşünmeyenlere 'Ben buradan giderim' gözda- ğını bile verdi. Ona göre 27 Mayıs bir darbedir, seçilmiş bir iktidara karşı işlenmiş bir suctur. Demokrasılerde seçimle iş- başına gelen bir iktidar ancak seçimle gider. Oyledir! Öyledir, ama 1960 yılının olaylarını iyi bilenler Bay Erkmen'in bu sözlerini ciddiye almaz. Nasıl alsın ki; 1960'ın mart, nisan, mayıs aylannda DP iktidarının, özellikle Adnan Menderes'in tutumu demokrasi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir dikta yonetimiydi. Vatan Cephesi ile yurttaşları birbirine düşürmek; Tahkikat Encümeni'yle aydınları, yazar- ları, politika adamlarını sindirmek; radyoda her akşam en ağır sözlerle muhalefete saldırmak; genel seçimin sozünü bile et- memek!.. Bütün bunlar DP'nin ve Menderes'in demokrasi- ye paydos borusu çaldırmak, tek parti yönetimine dönmek isteklerinin açık belirtileriydi. Metin Toker, Suphi Karaman, Altan Öymen bu konularda gerçekleri dile getirdiler Ama Bay Erkmen'i ve Altemur Kı- lıç'ı gerçeklerin çizgisine getirmek olanağı bulunamadı. İlle de Menderes'çi anlayışta direndiler... 0,1960 nisanında ikti- dar bir genel seçim sözü verseydi! Karaman da söyledi, "O günlerde bir genel seçim yapılsaydı ya da böyle bir seçim sözü edilseydi 27 Mayıs olayı yaşanmazdı" Metin Toker de kitabında şöyle yazıyor: "Eğer Menderes, seçim yapıp yapmayacağı sorusunu 'Yapacağız' diye yanıtlasaydı ve gerçekten 1950 tipi bir se- çim yapıp kaybettiği takdirde iktidan teslim etseydi bir mu- halefet lideri olarak siyaset hayatına devam ederdi... Fakat iktidann kararsız başı, en ziyade kendisine 'sabık başbakan' dedirtmemek telaşı ve gayreti içinde bir türlü açıkça bir tavır alamadı." 1950-60 dönemi ve sonrası hızlı, yanlı yargılamalarla an- latılırsa gerçekler ortaya çıkmaz. DP tükenmişti. İktidan yi- tirme korkusu içindeydi. 1957'de çoğunluğu elden kaçırma- mak için türlü sandık oyunları oynanmıştı. 1957'nin DP'si, 1946'nın CHP'sinden bu alanda geri kalmamıştı. 1960 yılına gelindiğinde DP için her şey sona ermiş görünüyordu. Tek kurtuluş, bir genel seçimle iktidardan ayrılmaktı. Ama ne Ba- yar ne Menderes ne de DP Meclis Grubu böyle bir işe yana- şıyordu. On yıl süreyle iktidar nimetlerini tek başına elde et- mek alışkanlığından kopmak elbette ki zordu! İşte bütün bun- lar 27 Mayıs olayını doğurdu. DP'li eski bakanlar, milletvekilleri, DP yandaşları 27 Ma- yıs'a kendilerinin yol açtıklannı bir türlü benimsemiyorlar. Ara- dan otuz yıl geçmiş olsa da!.. Şu günlerde iki kitap var okunacak, Metin Toker'in 1957-60 dönemıni anlatan "Demokrasiden Darbeye" kitabı ile emekli büyükelçi, Menderes'in özel kalem müdürü Ercüment Yavu- zalp'in "Menderes'le Anılar"ı... BBC TVnin Bir Yayını IJzerine... Bu yayının video bandını elde ederek ibret için bilene bilmeyene tümünü seyrettirmek gerekiyor, "kimlerle düşüp kalktığımjzı" sergilemek için ulusumuza!... YAVUZ GÖR Emekli Elçi "İnsaflı bir kimse olduğum için ikisine de ikişer kurşun sıktım... Çünkü bir tek kur- şunla ıstırap çekerlerdi.." Kurşunları sıkan Yanıkyan böyle söylüyor. "Türk milleti bir pisliktir" diyor Yanık- yan. Bizler için "dirt" sözcüğünü kullanıyor. "Hitler, Musevileri ortadan kaldırmaya karar verdiği zaman Türklerden esinlendi" diyor Yanıkyan. Bunlan nerede mi gördüm, işittim? 28 Temmuz 1991'i 29 temmuza bağlayan pazar gecesi (pazartesi sabahı) BBC 1. televizyo- nunda, saat 02.00 ile 02.30 arası. Yanıkyan, 1973 yılında Los Angeles ken- tindeki Türkiye Başkonsolosu Mehmet Bay katil. Mahkeme tarafından iki süreli müeb- bet hapse mahkûm edilen, 1984'te sağlığj bozulduğu gerekçesi Ue tahliye olunan Ame- rikan vatandaşı, Ermeni. BBC'nin yayınında, Yanıkyan'ı, ünlü bir Ingiliz aktörii konuşturuyor. Yan Rus, yarı Ermeni şivesi kullanmaya özen göstererek hayatını anlaüyor. Kendini acındınyor mu, yaptığmı haklı göstermeye mi çabalıyor? Kararı seyirci verecek. BBC, yayında "komanter" yapmıyor. İn- gilizlere özgü, "nötr" bir tutum içinde. "Biz bunu gösteriyoruz, karan siz verin" deme- ye getiriyor.. Bu programı izleyen milyonlarca kişi, Türklerin bir buçuk milyon (!) Ermeniyi "sebepsiz yere" öldürdüğünü dinliyor. Ya- nıkyan "Genocide sözcüğü daha ortada yokken Türkler bunu gerçekleştirdiler" diyor. "Neden ve niçin" diye soruyor aktör. "Ben iki kişiyi öldürdüm. Bu, kanuna karşı gelmek oluyor. Bir buçuk milyonu Öl- dürenlerin cezası olmayacak mı?" diye sür- dürüyor sözlerini Yanıkyan. Bu yayının video bandını elde ederek ib- ret için bilene bilmeyene tümünü seyrettir- mek gerekiyor, "kimlerle düşüp kaiktığımızı" sergilemek için ulusumuza!... Bunama yaşına girdiği anlaşılan Yanık- yan, kalbinden sorunu olduğunu söyleyerek ikide bir çantasından haplar çıkarıp içiyor. Sözlerine bu nedenle ara verdiği için seyir- cilerden özür diliyor. Her tür duygusallığın dışına çıkarak ba- karsanız bu rollere, yayınlannda "kalite" ol- duğu varsayılan BBC'nin, bu kez her ne hik- met ise niteliği, (kaliteyi) rafa kaldınp kö- tü niyetli ve ucuz melodramı sergilemeyi yeğlediği açıkça görülüyor. Burada Ermeni sorununun kimlerce baş- latıldığı, kimin kimi öldürdüğü, Ermenile- ri künlerin ve nasıl kışkırttığı konularına de- ğinmenin gereği yok. Yüzlerce kez söylen- miş, belgelenmiş tarih gerçeklerini öğrenme- ye ciddi niyeti olanlar varsa bu verilere baş- vururlar. reğe telle bağlayıp ölünceye dek orada "ibret-i âlem" için sergiliyorlardı. Çin ulusuna zorla afyon kullandırmayı amaçlayan, "Afyon Anlaşması" konulu bir belgesel, kronik zina'larla bezenmiş Latin Amerika serilerinden biraz ödün vererek TRT'de yayımlansa Ankara'daki Birleşik Krallık Büyükelçiliği, ertesi günü bizim Dı- şişleri'nin üst katında kendini gösterirdi. O zaman da kendilerine "TRT özerktir, biz karışamayız" yanıtı verilebilirdi. Ne var ki bu tür yayınlarla "dostları" gücendirmeye pek niyetimiz yoktur bizim. Olsa da özerk- lik konusunda Ingüizleri tatmin etmemiz bi- raz zor olurdu.. Akla gelen sorular Bu yayın, akla bazı sorular getiriyor: Son zamanlarda, özeUikle Kuveyt'in işga- li, çöl savaşı ve sonrası gelişmeler sürecin- de Irak'a karşı kurulan "koalisyon"un et- kili bir öğesi olarak tanıtılan Türkiye, gali- ba küçük parmağını kaptınp da kolunu zo- ra sokmuş bir görunüm vermeye başladı. Ne nedenle olursa olsun, ne denli Birleşmiş Milletler kararlarına uymaktan esinlenmiş bulunursa bulunsun, herhangi bir devlet, egemenlik haklanndan cömertçe ödün ver- meye başlarsa bu gidişatın arkasını topar- lamak gitgide çok güçleşebilir. Hele bu devlet, Türkiye gibi öteden beri, dış odakların, şunun ya da bunun öç istek- lerine, aynhkçı ve bölücü örgütlerin eylem- lerine hedef olan, ilerlemesine ve güçlenme- Bu yayın dolayısıyla İngiltere hükümeti- sine Haçlı mercekleri ile bakılan bir devlet ne bir soru yöneltilse, her zamanki gibi ise Lozan'ı mezara kaldınp Sevr'i hortlat- "BBC özerktir, resmi görüşü yansıtmaz" mak senaryolannın çekmecelerden çıkarı- karşılığı alınırdı. Afrika'dan Amerika'ya hp masaların üstüne y'ayıldığı bu sürede ko- zenci köleler taşıma tekelini İngiliz bandı- lunu kaptırmamak zorundadır. ralı gemiler sağlıyor. Bu anlaşmaya karşı çı- BBC'ye, bizleri -inşallah- iyimserlik uy- kıp "kaçakçıhğa" yönelerek aynı işi yapma- kusundan uyandırmaya yararlı olmasını ya yeltenen başka gemiler yakalanırlarsa ge- umduğumuz bu yayından dolayı belki de te- micileri, başparmaklarından en yüksek di- şekkür etmemiz gerekiyor. MARMARAAOASI A.ENÖN Tatil Köyii DENİZ OTEL Wustak I Dır KOyda pı'-l p«rn Cenz Kerar oda 1 kı«ı 1 gun |YP) «5 000-55 OOO TL 346 23 44 - 3*7 33 22 Ev 337 31 52 M AdMi 9 198* SO32 v* 5600 Darüşşafaka 1972 mezunu Radyolog Dr. H. ÖNDER SÖNMEZ Yaşam coşkun, başanların, özveri dolu babalığın ve gülen gözlerin ile her zaman kalbimizde olacaksm. KUZEVLERCV Nüfus cuzdanımı kaybettinı. Hükümsüzdür. HÜSEYtN YILMAZTEKtN 526334 nolu hüviyetimi kaybettinı. Geçersizdir. ÇAĞDAŞ FUNDA T.C. ADIYAMAN KADASTRO MAHKEMESİ Esas No: 1991/158 Adıyaman ili raerkez Siteler mahallesinde bulunan 429 ada, 98 par- sel sayılı taşınmaz hakkında mahkememize açılan tespite itiraz da- vasının yapılan açık yargüarnası sırasında verilen ara karan gereğince; DavaJı, Mehmet Ayhan'ın tebligata yarar adresleri mahkememiz ve keza kolluk kuvvetlerince dahi tespit edilemediğinden, ilanen teb- ligata karar verilmiş olup yukanda açık kimliği yazjlı şahsın dunif- ma günü ve saati olan 24/9/1991 günü saat 09.00'da mahkememize ait duruşma saJonunda yapılacak duruşmada hazır bulunması veya kendini bir vekille temsil ettirmesi, dava sebep ve delillerini bildir- meleri, duruşmaya gelmedikleri veya vekille dahi kendilerini temsil ettirmedikleri veya dava sebep ve delillerini bir dilekçe ile mahkeme- mize bildinnedikleri takdirde yargüamanın yoklugunda yapılacağı, Tebligat Yasası'nın 29 ve devamı maddelerince davetiye yerine geç- mek üzere ilanen tebu'ğ olunur. 23/7/1990 Basın: 48699 İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ İSKİ İSTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İHALE DUYURUSU Aşağıda özellikleri belirtilen kapalı zarf ile teklif alma yöntemindeki ihale ile ilgilenenler, ihale dos- yasını İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TİCARET İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI'NDA görebilir ve dosya bedelini İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ merkez veznesine yaürarak alabüirler. Isteklilerin sartnameye uygun hazırlayacaklan kapalı teklif mektuplannı ihale tarihinde saat 11.00'e kadar asağıda belinilen adreste GENEL EVRAK MÜDÜRLÜĞÜ'ne giriş, tarih ve numarasım içeren alındı makbuzu karşılığında teslim etmeleri gerekmektedir. Teklif zarflan saat 14.00'de thale Komis- von Başkanhgı'nca açılacaktır. İSKİ KEŞİF İHALE GEÇİCl DOSYA NO. İŞİ.V ADI BEDELİ T.4RİHİ TEMINAT BEDELİ T.9126 Gaz Odası Dağıtım ve Emnıyct Sıstemleri 40.000.OOOr- 16.8.991 2.000.000r- 12.000. TL. Not: 1- Postadaki gecıkmeler dikkate alınmaz. 2- İSKİ 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine kısmen veya tamamen yapmakta, uygun bedelin tespit ve takdirinde serbesttir. ADRESt: İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Aksaray Meydanı 34410 Aksaray-İSTANBUL TEL: 588 38 00 (35 Hat) TELEX. 23923 ISU TR FAX: 588 38 83 ÖZEL BORA SURUCU KURSU 64 DONEM KAYITLARI BAŞLAMISTIR 3 AĞUSTOS HAFTA SONU 6 AĞUSTOS HAFTA IÇI DERSAfvE ÛSKÜDAR: 343 67 82 PISTLERIMIZ K0ZYATA6I: 362 47 33 TARABYA: 162 08 18 TEK YOL EĞITIM PENCERE Beşikçi'nin liıtuklanması İsmail Beşikçi yine tutuklanmış.. Kaçıncı tutuklanma bu? Bilmiyorum. Ancak olay "Terörie Mücadele Kanunu"r\un fikir özgürlüğüne karşı ilk uygulama- sıdır. Beşikçi son çıkan "Ortadoğu'da Devlet Terörü" adlı ki- tabı (Yurt Yayınları) nedeniyle DGM'ce (Devlet Güvenlik Mah- kemesi) sorguya çağrılıyor. Nöbetçi mahkeme, TMK'nın (Te- rörle Mücadele Kanunu) 8'inci maddesine dayanarak yazarı tutukluyor. 8'inci madde şöyle: "Hangi yöntem, maksat ve düşünceyie olursa olsun Türki- ye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bû- tünlüğünü bozmayı hedef alan yazılı ve sözlü propagandayla toplantı, gösteri ve yürüyüş yapılamaz." Suçun karşıhğı 5 yıla kadar hapis ve 100 milyon liraya ka- dar para cezasıdır; eğer suç yazılı yayınla işlenirse, para ce- zaşı arttırılır. İsmail Beşikçi'nin tutuklanma haberini Cumhuriyet'te oku- dum; öteki gazetelere baktım; hiçbirinde yok. Babıâli'nin fi- kir özgürlüğüne karşı ilgisizliği sürüp gidiyor. Gazetemiz olayı birinci sayfadan, Beşikçi'nin fotoğrafını koyarak duyurdu. 18'inci yüzyılda Voltaire'in söylediğini bin birinci kez yinele- yelim: — Fikirierinize katılmıyorum; ama, fikirierinizi anlatma öz- gühüğünüzü sonuna dek savunacağım. Aradan iki yüzyıl gecti; daha Vbltaire'i aşamadık. demok- rasınin D'sindeyiz. * İsmail Beşikçi, 1960'larda Erzurum Atatürk Üniversitesi'n- de genç bir asistandı. Doğu Anadofu'ya ilişkin kitaplarıyia adı- nı duyurdu; sonra bu yola kendini verdi; ama, bilim adamlı- ğını bir yana bıraktı ve hırçınlaştı; benimsediği biçemi yan- sıtmak için "Ortadoğu'da Devlet Terörü" adlı kitabından bir- kaç satırı okumakta yarar var. Beşikçi diyor ki: "Türk basını dördüncü kuvvet faJan değildir. Türkbastnt, Tûrk Milli İstihbarat Teşkilatı'nın bir şubesi gibi çalışmaktadır. Türk basını Türk polisinin itibarsız bir yardımcısıdır" Ne demelı!.. Beşikçi'nin görüşüne katılmayız; tutuklanma- sına karşı çıkarız; basının görevi budur; doğru ya da eğri, her düşünce söylenmeli, tartışılmalı. Fikirden korkmak, demok- rasiyle bağdaşmaz. Dava konusu olduğundan ismail Beşik- çi'nin kitabını ayırıp bir yana koyuyorum; ama kimi Kürt çev- relerinde ileri sürülen ve kimi Türklerin de katıldığı savlar ne- dir: Türk, Kürtü sömürüyor. Bağımsız Kürdistan kurulmalı. Lo- zan gerici antlaşmadır. 1923 devrimi bu gericiliğin kurumsal- laşmastdır. Anadolu ihtilali emperyalizme karşı savaşarak ger- çekleşmedi. Şeyh Sait gerici ya da şeriatçı değildir. Kemalizm, baskı rejiminin adıdır. Cumhuriyetin resmi ideolojisi iflas etmiştir. Anadolu'da siyasal harita yeniden çizilmeli... Çok güzel!.. Kürt sorunu ıcığına cıcığma kadar tartışılabilmeli. Hiçbir fikre yasak konmamalı. Kelepcelenen fikir, olduğundan güçlü görünür, yanlış olsa da doğru sanılır. Yasakçılıkia tozdan du- mandan gerçekler görünmez, dar siyaset kavgasında güdük düşünceler dev aynasına yansır. Uygarlık tarihini, insanlığın gelişme süreçlerinde dönüşü- mün yasalannı, aydınlanma felsefesini ve bilimsel dünya gö- rüşünü geriye iten fikirler, özgürlüğün tam anlamında benim- sendiği bir ortamda layık olduğu yeri bulacaktır. • Yasaklanan duşünceyi eleştiri gündemine getirmek, aydın için ayıp sayılıyor; bu durumda ilk görev, anlatım özgürlüğü- nü savunmaktır. Terör ile fikir arasındaki ayrımın bilincine ulaşmadan, ül- kemiz demokrasi yolunda bir adım bile atabilir mi? TMK'da kitap, dergi, gazete toplatmanın ve yazartarı içeri atmanın yeri olabilir mi? Terörün ekmeğine yağ sürmek istiyorsan, Kürt sorununu "tabu"ya dönüştürürsün. . r " * w ^ s Ve yazık edersin... Anadolu'da Türk ile Kürt arasında kan davasını körükte- mek isteyen emperyalizme hizmettir bu!.. Birbirini sevmesi gerekenleri düşmanlaştırmaya mı çalışıyoruz? 2 T 0 2 0 Ü R K İ Y I L I N D A Y E / Şahin Alpay Türkiye'nin önde gelen iş adamları. sendikacıları. yöneticileri, bilim adamları, gazetecileri. yazarları ve düşünürleri geleceğimizi nasıl görüyor? ISHAKALATON MELIH CEVDET ANDAY MUSAANTER NABIAVCI CEM BOYNER TARIKBUĞRA YAVUZ CANEVİ TANSU Ç/LLER ŞEMSIDENIZER ZULFU DICLELI SENCER DIVITÇİOĞLU BULENTECZACIBAŞI ŞUKRU ELEKDAĞ KEMAL GURUZ İSMAİL KARA OSMAN KAVALA COŞKUN KIRCA AZIZ NESIN ERGUN ÖZBUDUN HALUK ÛZDALGA ISMETOZEL HALİTREFIĞ ILHAN SELÇUK ILKAYSUNAR METE TUNÇAY İLHAN TEKELİ ALİULVİ NUR VERGİN NEVZAT YALCINTAŞ TURAN YAZGAN ŞEVKET YILMAZ TAHSIN YUCEL A » 21_yüzv!teOoenjO!z» 13 Şahin AJpay 2020 Yılında Türkiye • Araştırmanın tam metni çıktı AFA Yavınları. Babıali Cad. 19 8. Cağaloğlu- İst. SAHİBİNDEN SATILIK 8fi Model 2000 GLS FORD 39.000 km'de Tel: 512 05 05 den 486-485 K.K.K. 700. Mu. Ana Dp. ve Fb.K.lığı (ETtMESGüT-ANKARA) emrinde çalıştırılmak uzere (4) adet Teknik Hızmetler Sınıfına memur alınacaktır. Adaylarda aranan şartlar aşağıya çıkarılmıştır. 1. SINIFI BRANŞI DER. MIKTARIAÇIKLAMALAR Tek.Hiz. Elektrik Muh. 8 1 Fak. ve Yük. Ok. Elk. Müh. Bl. Mz. Tek.Hiz. Elekronik Müh. 8 ] Fak. ve Yük. Ok. Elkt. Müh. Bl. Mz. Tek. Hiz. Kimya Teknikeri 9 1 Mes. Yuk. Ok. Kimya Bl. Mz. Tek. Hiz. Elekronik Tek. 9 1 Mes. Yuk. Ok. Elkt! Bl. Mz. 2. 657 Sayıh Devlet Memurları Kanunu'nun 48'nci maddesindeki şartalar haız olmak. 3. Bir Kamu Kurum ve kuruluşunda halen görevlı bulunmamak. 4. Müracaat tarihinde 30 yaşını bıtırmemi» \e erkak adaylar için askerliğını yapmış olmak. 5. Muracaatların 16 AĞUSTOS 1991 gunu mesaı bitımine kadar ozgeçmışlerinı belirten bir dilekçe ile şan- sen Komutanlık Per>onel Kısım Amirlifine müracaat edeceklerdır. 6. Sınav günu ve yeri adavlara aynca bıldırilecekıir. Duyurulur. Babin. 32228
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle