Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 DIŞ HABERLER 27 AĞUSTOS 1991
Ankara, ABD ile imzalanmış olan anlaşmada hiçbir değişikliğe gitmeme kararı aldı
SEIA,bir yd daha uzatılıyor
Arafat çıkış
arıyor
• KAHİRE (AA>— Körfez
krizi sırasında izlediği Irak
yanlısı politika nedeniyle
prestij kaybına uğrayan
FKÖ lideri Yaser Arafat,
ekim ayında toplanması
planlanan Ortadoğu Barış
Konferansı'ndan
dışlanmamak için destek
arıyor. Amman'da Ürdun
Kralı Huse>'in ile bir araya
gelerek konferansa katılmak
üzere bir Urdün-Filistin
heyeti oluşturulması
önerisini göruşen Arafat'ın,
gerek FKÖ içinde gerekse
uluslararası platformda çok
nazik bir dönemden geçtiği
belirtiliyor. Amman'daki
Arap diplomatik çevreleri,
Arafat'ın, Ürdün'ü devre
dışı bırakarak ABD ile
doğrudan görüşme
kanaJları açmaya çalışma
gayreti ve Mısır'ın
yardımıyla konumunu
gUçlendirme çabalarının da
sonuçsuz kaldığını
bildiriyorlar.
Çin, yohından
dönmeyecek
• PEKtN (AA)—
Sovyetler Birliği'nde
Komunist Partisi Merkez
Komitesi'nin lağvedilmesi
tartışılırken Çin, sosyalizm
yolundan ayrılmayacağını
açıkladı. Çin Komunist
Partisi'nin yayın organı
olan Halkın Günlüğü
gazetesi, Çin'in, sosyalizm
yolunda kararlı bir şekilde
ilerleyeceğini kaydetti.
Gazete, Çin Deviet Başkan
Yardımcısı Wang Zhen'in
geçen hafta yaptığı
konuşmaya dayanarak
verdiği haberde, dünyada
komunizmin son kalesi
dummundaki Çin'in
SSCB'deki gelişmeler
hakkındaki resmi görüşünü
açığa v-urdu.
Tayfunda ölü
sayısı 79
• SEUL (AA) — Güney
Kore'nin güneyini geçen
hafta etkisi altına alan
"Gladys" tayfununda
ölenlerin sayısı 79'a
yukseldi. Yetkililer, 24
kişinin de kayıp olduğunu
belirterek doğal afetin yol
açtığı maddı hasarın 130
milyon dolara ulaştığını, bu
rakamın daha da
yükselebileceğini söylediler.
Tayfun nedeniyle, birçok
sanayi kuruluşunun
faaliyetlerini durdurduğu,
haberleşme sistemlerinin
yanı sıra kara ve
demiryollarında da büyük
hasarlar meydana geldiği,
çok sayida kişinin evsiz
kaldığı bildirildi.
Uzaydan Bush'a
mesaj mı?
• BOGOTA (AA) —
Kolombiyah bir çiftçi,
uzaylılardan ABD Başkanı
George Bush'a iletilmek
üzere bir mesaj aldığını
iddia ediyor. Luis
Rodriguez adh Kolombiyah,
kendisini uzay gemilerine
kaçıran uzayliların,
omuzlanna yerleştirdikleri
bir alet aracıhğıyla onunla
iletişim kurduktan sonra
Başkan Bush ve Kolombiya
Katolik Kardinali Mario
Levello'ya iletilmek üzere
"acil" bir mesaj vererek
serbest bıraktıklarını iddia
etti. Haberi veren
Kolombiya Haber Ajansı
Colprensa, Rodriguez'in
başkent Bogota
yakınlanndaki köyünün,
olayın duyulmasından sonra
binlerce uçan daire
meraklısının akınına
uğradığını duyurdu.
Yunan gemisi
battı
• SIDNEY (AA) — Bir
Yunan yük gemisinin
Avustralya açıklarında
battığı ve mürettebatmdan
25 kişinin kaybolduğu
bildirildi. Avustralya deniz
kurtarma yetkilileri,
Avustralya'dan Ingiltere'ye
demır fılizi taşımakta olan
Yunan bandralı Melete
gemisinin, Hint
Okyanusu'ndaki Fransa'ya
bağlı Renuion adasırun
güneymde battığını
duyurdular. Yetkililer,
şimdiye dek batan gemiden
iki denizcinin kurtanldığını
belirterek kurtarma
çalışmasına Fransız
donanmasına bağlı
gemilerin de katıldığını
bildirdiler.
Savunma ve Ekonomik İşbirliği
Antlaşması'nın uzatılması kararı, 17 eylül
tarihinde açıklanacak. Washington'un
Türkiye'deki üslerin kullanımının
kolaylaştınlmasına ilişkin maddelerin
anlaşmaya eklenmesine gerek olmadığını
bildirmesinin üzerine Ankara da bu yönde
karar aldı.
ANKARA — (Cumhuriyet)
— Türkiye, ABD ile arasındaki
Savunma ve Ekonomik İşbirli-
ği Anlaşması'nı (SEİA) hiçbir
değişikliğe gitmeksizin bir yıl sü-
reyle uzatma kararı aldı. ANAP
hükümetinin erken seçim önce-
si son "dış politika uygulamala-
nndan biri" olan bu karar 17 ey-
lülde açıklanacak. Karara göre
anlaşma bugunkü haliyle 18
Aralık 1991'den sonra bir yıl bo-
yunca ytirürlükte kalacak.
Türkiye iJe ABD arasında
1980 yılında imzalanan, daha
sonra bir ek mektupla 1990'a,
geçen yıl da hükümet karanyla
sokulmasında yaşanan tartışma-
ların yinelenmemesi ve Türkiye
1
deki ortak askeri tesislerin Or-
tadoğu'ya yönelik görevlerde
kullarumının kolaylaşması ama-
cıyla SBİA'ya yeni bazı madde-
ler eklenmesini öngörmekteydi.
Ancak Washıngton, bu yönde-
ki isteğini diplomatik kanallar-
dan Ankara'ya aktanrken, "de-
ğişiklik zoruniu degfl. Eger siz
uygun görurseniz, yeni bir dü-
zcnlemeye gideriz. Biz değişik-
Uk için başvunnayı düşünmüyo-
ruz" göruşünu yansıttı. ABD
yönetiminin telkinini değerlen-
bu yıhn aralık ayına dek uzatı- diren Türkiye, Körfez savaşı sı-
lan SElA'da değişikliğe gerek rasuıdakine benzer uygulamala-
görillmedi. Edinilen bilgiye gö- nn SEtA'ya ek nitelikteki hükü-
re ABD yönetimi Körfez sava- met kararlarıyla yapılabileceği-
şında Incirlik Üssü'nün devreye ne ve anlaşma metninin değişti-
rilmesine "bu aşamada" gerek
olmadığına karar verdi.
SEİA'nın geleceği konusun-
daki sorulanmızı yanıtlayan Dı-
şişleri Bakanlığı yetkilileri, an-
laşmanın bugünkü haliyle ge-
reksinimleri karşıladığını vurgu-
ladılar. Yetkililere göre Körfez
savaşı sonrasında Türkiye-ABD
ilişkilerinin kazandığı stratejik
boyut ve çerçevedeki kurumsal
düzenlemelerin anlaşmaya yan-
sıtılması için "beniiz erken." An-
kara, dışişleri bakanhkları müs-
teşarlannın başkanlığrnda yürü-
tülecek düzenli istişareler ile di-
ğer mekanizmalann işleyişinin
"ancak bir siire sonra" belgeye
dökulebilecek olgunluğa erişece-
ği görüşünü taşıyor. Buna göre
ilişküenn kazandığı stratejik bo-
yut çerçevesindeki kurumsallaş-
ma adımlan 1992 yılında gün-
deme gelecek yeni bir işbirliği
anlaşmasına yaasıyabilecek.
SEİA ve üsler
SELA'nın mevcut haliyle uza-
tılması, Turkiye'nin Körfez sava-
şı sırasında ABD'ye sağladığı ûs
desteğinin benzer koşullarda ye-
niden gundeme gelmesi halinde,
anlaşma dışı yeni duzenlemele-
ri zorunlu kılacak. SEÎA'ya gö-
re Türkiye'deki ortak askeri te-
sis ve uslerin kullanımı NATO
amaç ve planlanyla sınırlanıyor.
tncirlik Üssü'nün Irak'ın bom-
bardımanında kullanılması ise
hem NATO planları dışı bir uy-
gulama olması, hem de NATO-
nun görev alanı dışında kalan
(out of area) bir bölgeye yöne-
linmesi nedeniyle SEİA dışına
çıkılmasını gerektirmişti. Üssün
ABD uçaklanna kullandınlması
ve buradaki uçak sayısımn SE-
lA'da belirlenen düzeyin iki ka-
tına çıkarılması, Türk ve Ame-
rikan hükümetleri arasındaki bir
mektup değişimiyle gerçekleş-
misti.
ABD yönetimi, tncirlik'in
devreye sokulması öncesinde
Türk siyasi çevrelerinde yaşanan
tartışmalar nedeniyle, SEİA'da
üs kullanımını belirleyen mad-
deler arasına, "bölgesel bir sal-
dırganın tehdidini engellemek
üzere, üslerin ikili anlaşmayla
NATO planlan dışında da dev-
reye sokulabüecegi" hükmünün
Kıbrıs için mekik diplomasisi sürüyor ~A
katılmasıru öngörmekteydi. An-
cak Washington'un bu konuda-
ki inisiyatifı Ankara'ya bırakma-
sı üzerine metinde değışiklik ya-
pümasından vazgeçildi.
SSCB'deki üç günlük "saray
darbesi"nin Türkiye ile ABD
arasındaki savunma işbirliğini
de etkileyeceği bejirtildi. Dışiş-
leri Bakanlığı yetkilileri, Sovyet-
ler'deki belirsizlik ortamının
hangi boyutlara varabileceğinin
gözler önüne serilmesiyle, Tur-
kiye'nin stratejik önemini koru-
duğunun anlaşıldığı görüşünü
tasıyorlar. Sovyetler'deki başan-
sız darbe girişiminin, Türk-
Amerikan askeri ilişkilerinin ge-
rek NATO kapsamında, gerek-
se ittifak dışında güçlenmesine
yol açacağı da kaydediliyor.
TINA
Camîllion, zirve içîn temkînli
SEMİH İDtZ
ANKARA — BM Genel Sek-
reteri'nin gozetiminde yürutulen
Kıbns müzakereleri sürüyor.
Genel Sekreter Perez De Cuel-
lar'ın özel Kıbns temcilcileri Os-
car Camillion ve Gustav Feissel
bu çerçevede geçen hafta boyun-
ca dışişleri yetkilileri ile Anka-
ra'da kapsamh görüşmelerde
bulundular.
Açık sözlülüğü ile bilinen Ca-
million'un sorulara verdiği
"ibtiyatlı" yanıtlar, Kıbns soru-
nunun kritik bir sürece girdiği-
ni yansıtıyordu. Camillion'un
Başbakan Mitsotakis'le göruş-
mek üzere Ankara'dan önce zi-
yaret ettiği Atina'ya dönmesi
dıkkat çekti. Diplomatik kay-
naklar, Camillion'un Dışişleri
Bakanı Samaras'ın yerine doğ-
rudan Mitsotakis ile göruşmesi-
ni Samaras'ın son günlerde yap-
tığı bazı açıklamalara BM Ge-
nel Sekretaryası'nda duyulan
hoşnutsuzluğa bağlıyorlar. Ati-
na'ya gitmek için dün Ankara
1
dan ayrılmadan önce Oscar Ca-
mfllion, büyük olasılıkla Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal tarafın-
dan önerilen 'dörtlii' Kıbns zir-
vesine atfen "Tarafları bir top-
lantıya çagınnamıza olanak sag-
layacak bir durumun olup
olmadığını bir kaç gün içinde
anlayacağız" dedi.
Camülion'a yöneltilen sorular
ve yanıtları şöyle:
— Ankara'daki müzakereler
sırasında Turk tarafı toprak ve
göçmenler konusunda yiızde ve-
ya rakam telaffuz etti tni?
CAMİLLİON: Toprak konu-
sunda, adadaki iki tarafın gö-
ruşleri ve alacaklan kararlar ge-
çerlidir. Ankara, bir başlangıç
için geçerli kriterlerin saptanma-
sına yardımcı olabilir. Ancak
toprak konusu nihayet ele alın-
dığında adaya gitmemiz gerekı-
yor.
— Toprak konnsu ele alındı-
gında, bu kaba bir toprak ifa-
desi olarak mı degerlendiriliyor,
yoksa örnegin, demografik ve
sos>o ekonomik unsuıiar da he-
saba katılı>or mu?
CAMİLLİON— Göruşme-
Ierde bu unsurlann hepsinin he-
saba katılması gerekiyor. Bu un-
surlar hesaba katılmazsa, bu
olumsuz ve naif olur.
— Yunan ve Rum tarafından
siyasi eşitlik konusunda nasıl
duyumlar aldınız? Bu kavramın
nihai çözümün temel unsuria-
nndan biri olduğunu kabul edi-
yorlar mı?
CAMİLLİON— Kuşkusuz.
Herkes biliyor ki, siyasi eşitlik
kabul edilmedikçe ve çoğunluk
ıdaresinin burada geçerli olama-
yacağı kabul edilmedikçe bir çö-
zum olmaz. Genel Sekreter'in
ıfadelerini kullanacak olursak,
'azınhk' ve 'çoğunluk' Kıbrıs'ta
hesaba katılabilecek siyasi kn-
terler değil. Tabii bu kavramın
(siyasi eşitlik) anayasal duzende
nasıl uygulanacağı konusunda
anlaşmaya varılması gerekiyor.
— Genel Sekreter son rapo-
runda (araflardan "siyasi esit-
lik'ten ne anladıldan konusuna-
da açıklık getirmelerini istedi.
Türk tarafının pozisyonu ka-
nımca açık. Rumlar bu konuda-
ki göruşlerini beyan ettiler mi?
CAMİLLİON— İki toplum
arasında uzun suren bir ilişki ol-
muştur. Belli bir anda, siyasi
eşitlikten anlaşılan daha sonra
değişmiş olabilir. Şimdi yapma-
ya çaüştığımız, bu kavramlan si-
yasi çerçeveye oturtmaktır. Bir
anayasa hazırlamıyoruz. Ancak
hazırlanacak olan anayasa için
çerçeveyi belirliyoruz. İki tarafın
pozisyonu da daha yakınlaşmış
bulunuyor. Ama şunu ısrarla
söylemek isterim: Siyasi eşitliğin
nasıl uygulanacağı konusu ko-
lay olmayan bir husustur.
Kıbns zirvesi
De Cuellar'ın
kararma kaldıBM özel temsilcileri Oscar Camillion ile
Gustav Feissel, dün Yunanistan Başbakanı
Konstantin Mitsotakis ile görüştüler.
Görüşmeden sonra bir açıklama yapılmadı.
YuGOSLAVYA
HIRVAT MİLİSLER - Yugoslavva Hırvatistan Cumhuriyeti'nde Hırvatlarla Sırp gerillalar ve federal biriikler arasındaki çarpışraalar giderek yayılıyor. Marinci
adlı Hırvat köyünde Hırvat ulusal muhafızlarının komutanı, köyu savunmakla görevli askerlerini teftiş ediyor. (Fotoğraf: REUTER)
Hırvatistan'da ölü sayısı 19'u bulduBELGRAD (AA) — Hırvatistan'da ayrılık
sürecinin başlamasından bu yana, merkezi ordu
birlikleri ile Hırvat güvenlik güçleri arasında
meydana gelen en kanlı olaylar arasında olduğu
bildirilen çatışmalarda, olü sayısımn ilk
belirlemelere göre 19'a ulaştığı bildirildi. Hu^vat
güvenlik kuvvetlerinin, Sırp miüsleri ile en yoğun
çatışmaların yaşandığı Osijek kentinin 38
kilometre guneydoğusunda, Tuna kıyısındaki
Vukovar kentinde önceki gün Yugoslavya Hava
Kuvvetleri'ne ait bir uçağı düşurmelerinin
ardından, Yugoslav ordusuna bağlı uçak ve
tanklar Hırvatistan 'ın çeşitli bölgelerinde Hırvat
güçleriniu mevzilerini bombaladılar. Hırvat
kaynakları, Vukovar'daki çatışmalarda, Tuna
ırmağında bulunan federal orduya ait gemilerden
de Hırvat güvenlik guçlerinin mevzilerine ateş
açıldığını iddia ettiler. Aynı kaynaklar,
Vukovar'da bir askeri aracın mayına çarpmasıyla,
2 erle bir subayın, hava saldırıları sırasında da,
otomobillerı isabet alan 3 sivilin öldüğünu
duyurdular. Federal ordu yetkilileri ise erzak
taşıyan birkamyona roket ateşi açılması sonucu,
Vukovar'ın hemen kuzeyındeki Borova Naselje'de
bir askerin öldüğünu bildirdiler. Belgrad
televizyonu da Osijek ile Vukovar arasında yer
alan Biyelo Brdo'da 1 sivilin öldüğünu duyurdu.
Hırvat radyosunun bulteninde ise Belgrad-Zagreb
karayolu üzerindeki Novska kasabasında 4 Sırp
milisin, Sırp azınlığın bağımsızlık ilan ettiği
Krajina bölgesinin merkezi Knin'de ise 2 Sırp
milisle 1 Hırvat güvenlik görevlisının çatışmalarda
öldürüldüğü bildirildi. Sinj kasabasında 3, Sisak
yakınlanndaki Vidosevo'da 1 Hırvat güvenlik
görevlisinin de Sırp milisler tarafmdan
öldürüldüğü gelen haberler arasında.
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Kıbns sorunu ile
ilgili beklenilen zirvenin yapı-
lıp yapılmayacağı BM Genel
Sekreteri Perez de Cuellar'ın
alacağı karara kaldı. BM özel
temsilcileri Oscar Camillion ile
Gustav Feissel, Ankara'daki
resmi temaslanndan sonra dun
Atina'da Yunanistan Başbaka-
nı Konstantin Mitsotakis ile gö-
rüştüler ve aynı gun Lefkoşa'-
ya hareket ettiler. Yunanistan
başbakanına "Ankara'nın Kıb-
ns ile ilgili göruşlerini" ileten
BM temsilcileri bu görüşmeden
sonra hiçbir açıklama yapma-
dılar. Görüşmelere katılan Yu-
nan Dışişleri Bakanı Andonis
Samaras ise gazetecilerin soru-
lannı yanıtlarken: "Kıbns ile
ilgili toplantının yapılıp yapıl-
mayacağını kestirmek için za-
man erkendir" demekle yetin-
di.
Camillion ile Feissel Anka-
ra'dan önce yine Atina'ya gel-
mişler ve resmi temaslarda bu-
lunmuşlardı. Bu temaslanndan
sonra Yunan Dışişleri Bakanı,
Camillion ile Feissel'ın Anka-
ra'dan sonra yine Atina'ya ge-
leceklerini ammsatırken, "BM
temsilcilerinin Ankara'dan ge-
tirecekleri haberler soz konusu
toplantının yapılıp yapılmaya-
cağını gösterecektir" demişti.
Samaras aynı açıklamasında
böyle bir toplantının yapıiabil-
mesi için ise Türkiye'nin Kıb-
rıs'ta toprak ve yerlerinden edi-
len Rum göçmenler konulanna
açıklık getirmesinin şart oldu-
ğunu vurgulamıştı. Aynı vur-
gulamayı Başbakan Mitsotakis
de yapmış ve Feissel ile Camil-
lion'un "Ankara'dan getire-
cekleri bilgilerin çok önemli
olacağına" dikkat çekmişti.
Ancak Camillion ile Feissel'ın
Atina görüşmelerinden somut
bir şey çıkmadı. Ya da Yunan
hükümeti bu konuda edindiği
bilgileri şimdilik açıklamaktan
kaçınıyor. Bu nedenle Camilli-
on ile Feissel'ın Lefkoşa ziya-
retlerini de tamamlaması ge-
rektiğinden söz eden Atina,
Kıbrıs ile ilgili yapılacak top-
lantının ve de seklinin BM Ge-
nel Sekreteri Perez de Cuellar
tarafından belirleneceğini du-
yurmuş bulunuyor.
DENKTAŞ
Yunanistan insan
haklarını çigniyor
LEFKOŞA(AA)— KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denk-
taş, Yunanistan'ın, Batı Trak-
ya Türklerinin dini işlerine mu-
dahale ederek insan haklarını
çiğnediğini bildirdi.
Rauf Denktaş, Türklerin di-
ni özgürluklerine kabul edile-
mez müdahalenin ve insan hak-
ları ihlallerinin, Yunanistan'ın
Türkü ezmek ve sindirmek için
sık sık tevessül ettiği yöntem-
ler olduğunu söyledi.
Denktaş, "Yunanistan, Ba-
tı Trakya'daki kardeşlerimize
bu baskıyı, 'Türkiye Kıbns'ta
taviz versin, biz taviz verelim'
diye yapıyorsa, yazık ediyor.
Çttnkii Kıbns meselesi, Yuna-
nistan'la aramızda bir mesele
degildir. İki toplum arasında
1%3'te baslatılmış bir mesele-
dir" dedi.
Yunanistan'ın, Rum yöneti-
mini "Meşnı Kıbns Hüküme-
ti" olarak kabul ettirmeye ça-
lışarak meselenin halline yar-
dımcı olamayacağını belirten
Denktaş, eşitliklerinden taviz
beklenmesinin ve egemenlikle-
rini tanımadan toprak talebin-
de bulunulmasının, meseleyi
yokuşa sürmek anlamına geldi-
ğini kaydetti.
KKTC Cumhurbaşkanı,
Rum-Yunan ikilisüıin "uzlas-
ma" adı altında Kıbns'a sahip
çıkmak istediğini ifade ederek,
şöyle konuştu:
"Bunu kabul etmiyoruz. Ba-
tı Trakya Türklerini rehine ye-
rine koymakla, onlara baskı
yapmakla birim direociınizi kı-
ramazlar. Baü Trakya'da insar
haklan çignenmektedir. Türk''
lerin dini işlerine müdahale
edilmektedir. Avrupa, ABD,
SovyeUer Birliği, Çin, Güven-
lik Konseyi, Islam ülkeleri Yu-
nanistan'a 'dur' diyecekler mi?
Bekliyonız ve cevap istiyoruz."
Israü'in Ankara Maslahatgüzarı Uri Gordon'un Cumhuriyet'e demecv
Ortadoğu Konferansı, çözüm için bir adım
tsrail'in Türkiye'deki en yüksek düzeyli temsilcisi olan
Maslahatgüzar Gordon, ekim ayında yapılması planlanan
Ortadoğu Barış Konferansı'nın uzun süreceğini, karmaşık ve
sancılı olacağım, ancak çözüm yolunda önemli bir adım
olacağını söyledi.
VASEMİN ÇONGAR ~~
ANKARA — İsrail'in Ankara Maslahat-
güzan Uri Gordon, ülkesiyle Türkiye arasın-
daki diplomatik ilişkilerin büyükelçilik dü-
zeyine yükseltümesini istedi. tsrail'e yerleşen
Türkiye Yahudilerinin iki ulke arasında can-
h bir köprü oluşturarak gonüllü Türkiye rek-
lamcıları gibi çahştıklarını anlatan Gordon,
"Türkiye, tsrail için Paraguay degildir. Can-
lı bir köprüyle bağlandığımız gerçekliktir"
dedi. Gordon, bolgede akla karanın birbirin-
den aynlmasına yardımcı olan Körfez krizin-
de Türkiye ile İsrail'in aynı safta yer aldığını
ve aynı tehditle karşı karşıya kaldığını anım-
satarak, "Benzer tehliketer devam ediyor. De-
mokratik ve Batı'ya dönuk iki ülke olarak
bolgede ortak çıkar ve tehditleri pay-
laşıyoruz" diye konuştu.
İsrail'in Türkiye'deki en ust duzeyli tem-
silcisi Maslahatgüzar Uri Gordon, bütün bu
konulardakı göruşlerını Cumhuriyet'e açık-
ladı. Türkiye'yi de Arap dünyası gibi yakın-
dan tanıyan, Türk basınının 1945-1965 ara-
sındaki döneminin incelendiği bir doktora te-
zine sahip olan Uri Gordon ile ikili ilişkiler
ve bölgesel sorunlarda yoğunlaşan söyleşimi-
zin ilk bölümü şöyle:
— Körfez kriânin başlangıcının uzerinden
bir yılı aşkın zaman geçti. Krizin sonuç ve et-
kileriyle nedenlerinin bir bölümü varlığını ko-
ruyor. Bir İsrailli diplomat ve Ortadoğu uz-
manı olarak, krizin Ortadoğu açısından so-
nuçlannı degerlendirir misiniz?
GORDON — Kriz, bölgeyi suyla yıkadı
sanki. Akla karanın birbirinden aynlmasını
sağladı. Bölgedeki en önemli çeüşkinin Arap-
larla İsrailliler arasında olduğu yolundaki mıt
yıkıldı. Saddam HUseyin bu miti kullanmak
istedi. Israil'e saldırırsa, tum Araplann ken-
disinin yanında lsrail'e savaş açacağını san-
dı. Yanıldığını gördük. Onun bu yanlış he-
sabı hem kendisine hem Irak haikına hem de
Ortadoğu'ya büyük zarar verdi. Ortadoğu1
da kriz \e maceracı yönetimler yuzünden en
çok acı çeken iki halk, Iraklılar ve Filistinli-
lerdir. Halklanna felaket getiren yönetimle-
rin basta kalmakta diretmesi, bu iki taraf için
de geçerlidir. FKÖ ve Bağdat yöneticileri kol-
tuklarına aynı terörist yöntemlerle sahip çı-
kıyorlar.
— FKÖ yönetiminin maceracüığından söz
edivorsunuz. Bunu kriz bağlamında nasıl
açıklarsınız?
GORDON — Bakınız, Körfez'deki Filıs-
tinlilere ne oldu? Körfez ulkelerinde 400 bın
Filistinlı yaşamaktaydı. Refah içinde, mutlu,
toplumsal statu sahibi insanlardı. Ürdun'de-
kı, Gazze'dekı, Samara'daki yakınlarına yar-
dım ediyor, hatta FKÖ'ye maddi destek sağ-
hyorlardı. Savaş çıkınca, sorumsuz -daha ile-
riye gitmek istemiyorum- yöneticileri yuzun-
den yaşadıklan, refahını paylaştıkları Körfez
ulkelerine ihanet ettiler. Saddam'la birleştı-
ier. Bu bireylerin kendi kararı değildi, yone-
ticilerin isteğiydi. Sonuçta, doğal olarak Kor-
fez ülkeleri yonetimleri çok kızdı ve bugun
300 bin Fılistınlı multeci Korfez'ı terk ede-
rek Gazze'ye, Samara'ya donmek zorunda
kaldı. Bu bir felakettir.
— FKÖ yonetimini basta kalmak için te-
rörist yöntemler kullanmakla da suçladınız...
GORDON — Bunu rakamlar gösteriyor.
Son iki yılda, Gazze, Samara ve Judaia'da
FKÖ ajanlan tarafından öldurülen Filistin-
lilerin sayısı, İsrail güvenlik güçlerince öldü-
rülenlerin iki katı. 1990'da ayda 22 Filistinli,
FKÖ uyeleri tarafından öldürulurken bu ra-
kam bu yıl ayda 24'e yukseldi. Ancak kriz,
FKÖ'yü dort açıdan buyük bir güç kaybına
uğrattı. Birincisi, Körfez ülkelerinden aldık-
ları maddi yardım kesildi; ikincisi, Irak'takı
eğitim kampları, silah depoları, diplomatik
paravanlar ve altyapı ellerinden gitti; üçun-
cüsu, soğuk savaş sona erince, Doğu Avru-
pa FKÖ'den desteğini çekti ve İsrail ile iyi iliş-
kiler kurdu; dördüncüsu de Lübnan'daki
FKÖ uslerinin buyuk bölümü silahsızlandı-
rıldı. Tüm bu nedenlerle FKÖ'nun Arap âle-
mindeki, dünyadaki ve kendi halkı içindeki
yeri sarsıldı. Tabii, FKÖ liderlerinin kötü yö-
netiminin payı da çok buyuk. Şimdi Batı Şe-
ria'da FKÖ'de yönetim değişıkliği için yeni,
genç liderler için bildiriler dağıtıldığına iliş-
kin haberler sizin basınınızda yer aldı. Bu
pekçok şeyi açıklayan bir sonuçtur.
— Sizce FKÖ'nün Saddam Hüseyin'i des-
teklemesinin etkisi ne oldu?
GORDON — Her şeyi daha açık gozler
önüne serdi. FKÖ ile Bağdat yönetimi ara-
sındaki dayanışma rastlantısal degildir. On-
lar başta kalmak için halklanna zarar veri-
yor ve terörist yöntemler uyguluyorlar. On-
lar demokrasinin antitezleridir. FKÖ, bir hal-
kın tek meşru temsilcisi olma iddiasıyla teo-
rik düzeyde de yenilmiştir. Bu iddia, Honec-
ker'in, Çavuşesku'nun iddiasıydı. Şimdi
Turkiye'de bu halkın tek meşnı temsilcisi di-
ye, değiştirilemez bir yönetim ortaya çıkabi-
lir mi?
— Sözü Arap-tsrail sorununun çözümü-
ne yönelik banş konferansına getirecek olur-
sak, Baker diplomasisinin de yardımıyla, eşi-
ğine gelinen konferansın uzun bir sürecin baş-
langıcı olacağını söyleyebilir miyiz?
GORDON — Bu çok doğru bir nıtelend -
me olur. Konferans, BM Güvenlik Konseyf
1
nin 242 nolu kararı ve Camp David'le başla-
yan bir çizginin parçasıdır. Hem sürecin bir
bölümüdür hem de kendisi bir süreç olacak-
tır. Başlayınca büyük olasılıkla çok uzun sü-
recektir, karmaşık ve sancılı olacaktır. Ama
bir kez başlayınca, sorunun çözumu için çer-
çeve belırlenmiş olacağından, yeniden bir çer-
çeve arayışı gerekmeyecektir. Bu da büyük bir
adımdır.
Y a n n : Türkiye ile il^kller ~ ~