14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 DIŞ HABERLER 27 AĞUSTOS 1991 Ankara, ABD ile imzalanmış olan anlaşmada hiçbir değişikliğe gitmeme kararı aldı SEIA,bir yd daha uzatılıyor Arafat çıkış arıyor • KAHİRE (AA>— Körfez krizi sırasında izlediği Irak yanlısı politika nedeniyle prestij kaybına uğrayan FKÖ lideri Yaser Arafat, ekim ayında toplanması planlanan Ortadoğu Barış Konferansı'ndan dışlanmamak için destek arıyor. Amman'da Ürdun Kralı Huse>'in ile bir araya gelerek konferansa katılmak üzere bir Urdün-Filistin heyeti oluşturulması önerisini göruşen Arafat'ın, gerek FKÖ içinde gerekse uluslararası platformda çok nazik bir dönemden geçtiği belirtiliyor. Amman'daki Arap diplomatik çevreleri, Arafat'ın, Ürdün'ü devre dışı bırakarak ABD ile doğrudan görüşme kanaJları açmaya çalışma gayreti ve Mısır'ın yardımıyla konumunu gUçlendirme çabalarının da sonuçsuz kaldığını bildiriyorlar. Çin, yohından dönmeyecek • PEKtN (AA)— Sovyetler Birliği'nde Komunist Partisi Merkez Komitesi'nin lağvedilmesi tartışılırken Çin, sosyalizm yolundan ayrılmayacağını açıkladı. Çin Komunist Partisi'nin yayın organı olan Halkın Günlüğü gazetesi, Çin'in, sosyalizm yolunda kararlı bir şekilde ilerleyeceğini kaydetti. Gazete, Çin Deviet Başkan Yardımcısı Wang Zhen'in geçen hafta yaptığı konuşmaya dayanarak verdiği haberde, dünyada komunizmin son kalesi dummundaki Çin'in SSCB'deki gelişmeler hakkındaki resmi görüşünü açığa v-urdu. Tayfunda ölü sayısı 79 • SEUL (AA) — Güney Kore'nin güneyini geçen hafta etkisi altına alan "Gladys" tayfununda ölenlerin sayısı 79'a yukseldi. Yetkililer, 24 kişinin de kayıp olduğunu belirterek doğal afetin yol açtığı maddı hasarın 130 milyon dolara ulaştığını, bu rakamın daha da yükselebileceğini söylediler. Tayfun nedeniyle, birçok sanayi kuruluşunun faaliyetlerini durdurduğu, haberleşme sistemlerinin yanı sıra kara ve demiryollarında da büyük hasarlar meydana geldiği, çok sayida kişinin evsiz kaldığı bildirildi. Uzaydan Bush'a mesaj mı? • BOGOTA (AA) — Kolombiyah bir çiftçi, uzaylılardan ABD Başkanı George Bush'a iletilmek üzere bir mesaj aldığını iddia ediyor. Luis Rodriguez adh Kolombiyah, kendisini uzay gemilerine kaçıran uzayliların, omuzlanna yerleştirdikleri bir alet aracıhğıyla onunla iletişim kurduktan sonra Başkan Bush ve Kolombiya Katolik Kardinali Mario Levello'ya iletilmek üzere "acil" bir mesaj vererek serbest bıraktıklarını iddia etti. Haberi veren Kolombiya Haber Ajansı Colprensa, Rodriguez'in başkent Bogota yakınlanndaki köyünün, olayın duyulmasından sonra binlerce uçan daire meraklısının akınına uğradığını duyurdu. Yunan gemisi battı • SIDNEY (AA) — Bir Yunan yük gemisinin Avustralya açıklarında battığı ve mürettebatmdan 25 kişinin kaybolduğu bildirildi. Avustralya deniz kurtarma yetkilileri, Avustralya'dan Ingiltere'ye demır fılizi taşımakta olan Yunan bandralı Melete gemisinin, Hint Okyanusu'ndaki Fransa'ya bağlı Renuion adasırun güneymde battığını duyurdular. Yetkililer, şimdiye dek batan gemiden iki denizcinin kurtanldığını belirterek kurtarma çalışmasına Fransız donanmasına bağlı gemilerin de katıldığını bildirdiler. Savunma ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması'nın uzatılması kararı, 17 eylül tarihinde açıklanacak. Washington'un Türkiye'deki üslerin kullanımının kolaylaştınlmasına ilişkin maddelerin anlaşmaya eklenmesine gerek olmadığını bildirmesinin üzerine Ankara da bu yönde karar aldı. ANKARA — (Cumhuriyet) — Türkiye, ABD ile arasındaki Savunma ve Ekonomik İşbirli- ği Anlaşması'nı (SEİA) hiçbir değişikliğe gitmeksizin bir yıl sü- reyle uzatma kararı aldı. ANAP hükümetinin erken seçim önce- si son "dış politika uygulamala- nndan biri" olan bu karar 17 ey- lülde açıklanacak. Karara göre anlaşma bugunkü haliyle 18 Aralık 1991'den sonra bir yıl bo- yunca ytirürlükte kalacak. Türkiye iJe ABD arasında 1980 yılında imzalanan, daha sonra bir ek mektupla 1990'a, geçen yıl da hükümet karanyla sokulmasında yaşanan tartışma- ların yinelenmemesi ve Türkiye 1 deki ortak askeri tesislerin Or- tadoğu'ya yönelik görevlerde kullarumının kolaylaşması ama- cıyla SBİA'ya yeni bazı madde- ler eklenmesini öngörmekteydi. Ancak Washıngton, bu yönde- ki isteğini diplomatik kanallar- dan Ankara'ya aktanrken, "de- ğişiklik zoruniu degfl. Eger siz uygun görurseniz, yeni bir dü- zcnlemeye gideriz. Biz değişik- Uk için başvunnayı düşünmüyo- ruz" göruşünu yansıttı. ABD yönetiminin telkinini değerlen- bu yıhn aralık ayına dek uzatı- diren Türkiye, Körfez savaşı sı- lan SElA'da değişikliğe gerek rasuıdakine benzer uygulamala- görillmedi. Edinilen bilgiye gö- nn SEtA'ya ek nitelikteki hükü- re ABD yönetimi Körfez sava- met kararlarıyla yapılabileceği- şında Incirlik Üssü'nün devreye ne ve anlaşma metninin değişti- rilmesine "bu aşamada" gerek olmadığına karar verdi. SEİA'nın geleceği konusun- daki sorulanmızı yanıtlayan Dı- şişleri Bakanlığı yetkilileri, an- laşmanın bugünkü haliyle ge- reksinimleri karşıladığını vurgu- ladılar. Yetkililere göre Körfez savaşı sonrasında Türkiye-ABD ilişkilerinin kazandığı stratejik boyut ve çerçevedeki kurumsal düzenlemelerin anlaşmaya yan- sıtılması için "beniiz erken." An- kara, dışişleri bakanhkları müs- teşarlannın başkanlığrnda yürü- tülecek düzenli istişareler ile di- ğer mekanizmalann işleyişinin "ancak bir siire sonra" belgeye dökulebilecek olgunluğa erişece- ği görüşünü taşıyor. Buna göre ilişküenn kazandığı stratejik bo- yut çerçevesindeki kurumsallaş- ma adımlan 1992 yılında gün- deme gelecek yeni bir işbirliği anlaşmasına yaasıyabilecek. SEİA ve üsler SELA'nın mevcut haliyle uza- tılması, Turkiye'nin Körfez sava- şı sırasında ABD'ye sağladığı ûs desteğinin benzer koşullarda ye- niden gundeme gelmesi halinde, anlaşma dışı yeni duzenlemele- ri zorunlu kılacak. SEÎA'ya gö- re Türkiye'deki ortak askeri te- sis ve uslerin kullanımı NATO amaç ve planlanyla sınırlanıyor. tncirlik Üssü'nün Irak'ın bom- bardımanında kullanılması ise hem NATO planları dışı bir uy- gulama olması, hem de NATO- nun görev alanı dışında kalan (out of area) bir bölgeye yöne- linmesi nedeniyle SEİA dışına çıkılmasını gerektirmişti. Üssün ABD uçaklanna kullandınlması ve buradaki uçak sayısımn SE- lA'da belirlenen düzeyin iki ka- tına çıkarılması, Türk ve Ame- rikan hükümetleri arasındaki bir mektup değişimiyle gerçekleş- misti. ABD yönetimi, tncirlik'in devreye sokulması öncesinde Türk siyasi çevrelerinde yaşanan tartışmalar nedeniyle, SEİA'da üs kullanımını belirleyen mad- deler arasına, "bölgesel bir sal- dırganın tehdidini engellemek üzere, üslerin ikili anlaşmayla NATO planlan dışında da dev- reye sokulabüecegi" hükmünün Kıbrıs için mekik diplomasisi sürüyor ~A katılmasıru öngörmekteydi. An- cak Washington'un bu konuda- ki inisiyatifı Ankara'ya bırakma- sı üzerine metinde değışiklik ya- pümasından vazgeçildi. SSCB'deki üç günlük "saray darbesi"nin Türkiye ile ABD arasındaki savunma işbirliğini de etkileyeceği bejirtildi. Dışiş- leri Bakanlığı yetkilileri, Sovyet- ler'deki belirsizlik ortamının hangi boyutlara varabileceğinin gözler önüne serilmesiyle, Tur- kiye'nin stratejik önemini koru- duğunun anlaşıldığı görüşünü tasıyorlar. Sovyetler'deki başan- sız darbe girişiminin, Türk- Amerikan askeri ilişkilerinin ge- rek NATO kapsamında, gerek- se ittifak dışında güçlenmesine yol açacağı da kaydediliyor. TINA Camîllion, zirve içîn temkînli SEMİH İDtZ ANKARA — BM Genel Sek- reteri'nin gozetiminde yürutulen Kıbns müzakereleri sürüyor. Genel Sekreter Perez De Cuel- lar'ın özel Kıbns temcilcileri Os- car Camillion ve Gustav Feissel bu çerçevede geçen hafta boyun- ca dışişleri yetkilileri ile Anka- ra'da kapsamh görüşmelerde bulundular. Açık sözlülüğü ile bilinen Ca- million'un sorulara verdiği "ibtiyatlı" yanıtlar, Kıbns soru- nunun kritik bir sürece girdiği- ni yansıtıyordu. Camillion'un Başbakan Mitsotakis'le göruş- mek üzere Ankara'dan önce zi- yaret ettiği Atina'ya dönmesi dıkkat çekti. Diplomatik kay- naklar, Camillion'un Dışişleri Bakanı Samaras'ın yerine doğ- rudan Mitsotakis ile göruşmesi- ni Samaras'ın son günlerde yap- tığı bazı açıklamalara BM Ge- nel Sekretaryası'nda duyulan hoşnutsuzluğa bağlıyorlar. Ati- na'ya gitmek için dün Ankara 1 dan ayrılmadan önce Oscar Ca- mfllion, büyük olasılıkla Cum- hurbaşkanı Turgut Özal tarafın- dan önerilen 'dörtlii' Kıbns zir- vesine atfen "Tarafları bir top- lantıya çagınnamıza olanak sag- layacak bir durumun olup olmadığını bir kaç gün içinde anlayacağız" dedi. Camülion'a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle: — Ankara'daki müzakereler sırasında Turk tarafı toprak ve göçmenler konusunda yiızde ve- ya rakam telaffuz etti tni? CAMİLLİON: Toprak konu- sunda, adadaki iki tarafın gö- ruşleri ve alacaklan kararlar ge- çerlidir. Ankara, bir başlangıç için geçerli kriterlerin saptanma- sına yardımcı olabilir. Ancak toprak konusu nihayet ele alın- dığında adaya gitmemiz gerekı- yor. — Toprak konnsu ele alındı- gında, bu kaba bir toprak ifa- desi olarak mı degerlendiriliyor, yoksa örnegin, demografik ve sos>o ekonomik unsuıiar da he- saba katılı>or mu? CAMİLLİON— Göruşme- Ierde bu unsurlann hepsinin he- saba katılması gerekiyor. Bu un- surlar hesaba katılmazsa, bu olumsuz ve naif olur. — Yunan ve Rum tarafından siyasi eşitlik konusunda nasıl duyumlar aldınız? Bu kavramın nihai çözümün temel unsuria- nndan biri olduğunu kabul edi- yorlar mı? CAMİLLİON— Kuşkusuz. Herkes biliyor ki, siyasi eşitlik kabul edilmedikçe ve çoğunluk ıdaresinin burada geçerli olama- yacağı kabul edilmedikçe bir çö- zum olmaz. Genel Sekreter'in ıfadelerini kullanacak olursak, 'azınhk' ve 'çoğunluk' Kıbrıs'ta hesaba katılabilecek siyasi kn- terler değil. Tabii bu kavramın (siyasi eşitlik) anayasal duzende nasıl uygulanacağı konusunda anlaşmaya varılması gerekiyor. — Genel Sekreter son rapo- runda (araflardan "siyasi esit- lik'ten ne anladıldan konusuna- da açıklık getirmelerini istedi. Türk tarafının pozisyonu ka- nımca açık. Rumlar bu konuda- ki göruşlerini beyan ettiler mi? CAMİLLİON— İki toplum arasında uzun suren bir ilişki ol- muştur. Belli bir anda, siyasi eşitlikten anlaşılan daha sonra değişmiş olabilir. Şimdi yapma- ya çaüştığımız, bu kavramlan si- yasi çerçeveye oturtmaktır. Bir anayasa hazırlamıyoruz. Ancak hazırlanacak olan anayasa için çerçeveyi belirliyoruz. İki tarafın pozisyonu da daha yakınlaşmış bulunuyor. Ama şunu ısrarla söylemek isterim: Siyasi eşitliğin nasıl uygulanacağı konusu ko- lay olmayan bir husustur. Kıbns zirvesi De Cuellar'ın kararma kaldıBM özel temsilcileri Oscar Camillion ile Gustav Feissel, dün Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis ile görüştüler. Görüşmeden sonra bir açıklama yapılmadı. YuGOSLAVYA HIRVAT MİLİSLER - Yugoslavva Hırvatistan Cumhuriyeti'nde Hırvatlarla Sırp gerillalar ve federal biriikler arasındaki çarpışraalar giderek yayılıyor. Marinci adlı Hırvat köyünde Hırvat ulusal muhafızlarının komutanı, köyu savunmakla görevli askerlerini teftiş ediyor. (Fotoğraf: REUTER) Hırvatistan'da ölü sayısı 19'u bulduBELGRAD (AA) — Hırvatistan'da ayrılık sürecinin başlamasından bu yana, merkezi ordu birlikleri ile Hırvat güvenlik güçleri arasında meydana gelen en kanlı olaylar arasında olduğu bildirilen çatışmalarda, olü sayısımn ilk belirlemelere göre 19'a ulaştığı bildirildi. Hu^vat güvenlik kuvvetlerinin, Sırp miüsleri ile en yoğun çatışmaların yaşandığı Osijek kentinin 38 kilometre guneydoğusunda, Tuna kıyısındaki Vukovar kentinde önceki gün Yugoslavya Hava Kuvvetleri'ne ait bir uçağı düşurmelerinin ardından, Yugoslav ordusuna bağlı uçak ve tanklar Hırvatistan 'ın çeşitli bölgelerinde Hırvat güçleriniu mevzilerini bombaladılar. Hırvat kaynakları, Vukovar'daki çatışmalarda, Tuna ırmağında bulunan federal orduya ait gemilerden de Hırvat güvenlik guçlerinin mevzilerine ateş açıldığını iddia ettiler. Aynı kaynaklar, Vukovar'da bir askeri aracın mayına çarpmasıyla, 2 erle bir subayın, hava saldırıları sırasında da, otomobillerı isabet alan 3 sivilin öldüğünu duyurdular. Federal ordu yetkilileri ise erzak taşıyan birkamyona roket ateşi açılması sonucu, Vukovar'ın hemen kuzeyındeki Borova Naselje'de bir askerin öldüğünu bildirdiler. Belgrad televizyonu da Osijek ile Vukovar arasında yer alan Biyelo Brdo'da 1 sivilin öldüğünu duyurdu. Hırvat radyosunun bulteninde ise Belgrad-Zagreb karayolu üzerindeki Novska kasabasında 4 Sırp milisin, Sırp azınlığın bağımsızlık ilan ettiği Krajina bölgesinin merkezi Knin'de ise 2 Sırp milisle 1 Hırvat güvenlik görevlisının çatışmalarda öldürüldüğü bildirildi. Sinj kasabasında 3, Sisak yakınlanndaki Vidosevo'da 1 Hırvat güvenlik görevlisinin de Sırp milisler tarafmdan öldürüldüğü gelen haberler arasında. STELYO BERBERAKİS ATİNA — Kıbns sorunu ile ilgili beklenilen zirvenin yapı- lıp yapılmayacağı BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın alacağı karara kaldı. BM özel temsilcileri Oscar Camillion ile Gustav Feissel, Ankara'daki resmi temaslanndan sonra dun Atina'da Yunanistan Başbaka- nı Konstantin Mitsotakis ile gö- rüştüler ve aynı gun Lefkoşa'- ya hareket ettiler. Yunanistan başbakanına "Ankara'nın Kıb- ns ile ilgili göruşlerini" ileten BM temsilcileri bu görüşmeden sonra hiçbir açıklama yapma- dılar. Görüşmelere katılan Yu- nan Dışişleri Bakanı Andonis Samaras ise gazetecilerin soru- lannı yanıtlarken: "Kıbns ile ilgili toplantının yapılıp yapıl- mayacağını kestirmek için za- man erkendir" demekle yetin- di. Camillion ile Feissel Anka- ra'dan önce yine Atina'ya gel- mişler ve resmi temaslarda bu- lunmuşlardı. Bu temaslanndan sonra Yunan Dışişleri Bakanı, Camillion ile Feissel'ın Anka- ra'dan sonra yine Atina'ya ge- leceklerini ammsatırken, "BM temsilcilerinin Ankara'dan ge- tirecekleri haberler soz konusu toplantının yapılıp yapılmaya- cağını gösterecektir" demişti. Samaras aynı açıklamasında böyle bir toplantının yapıiabil- mesi için ise Türkiye'nin Kıb- rıs'ta toprak ve yerlerinden edi- len Rum göçmenler konulanna açıklık getirmesinin şart oldu- ğunu vurgulamıştı. Aynı vur- gulamayı Başbakan Mitsotakis de yapmış ve Feissel ile Camil- lion'un "Ankara'dan getire- cekleri bilgilerin çok önemli olacağına" dikkat çekmişti. Ancak Camillion ile Feissel'ın Atina görüşmelerinden somut bir şey çıkmadı. Ya da Yunan hükümeti bu konuda edindiği bilgileri şimdilik açıklamaktan kaçınıyor. Bu nedenle Camilli- on ile Feissel'ın Lefkoşa ziya- retlerini de tamamlaması ge- rektiğinden söz eden Atina, Kıbrıs ile ilgili yapılacak top- lantının ve de seklinin BM Ge- nel Sekreteri Perez de Cuellar tarafından belirleneceğini du- yurmuş bulunuyor. DENKTAŞ Yunanistan insan haklarını çigniyor LEFKOŞA(AA)— KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denk- taş, Yunanistan'ın, Batı Trak- ya Türklerinin dini işlerine mu- dahale ederek insan haklarını çiğnediğini bildirdi. Rauf Denktaş, Türklerin di- ni özgürluklerine kabul edile- mez müdahalenin ve insan hak- ları ihlallerinin, Yunanistan'ın Türkü ezmek ve sindirmek için sık sık tevessül ettiği yöntem- ler olduğunu söyledi. Denktaş, "Yunanistan, Ba- tı Trakya'daki kardeşlerimize bu baskıyı, 'Türkiye Kıbns'ta taviz versin, biz taviz verelim' diye yapıyorsa, yazık ediyor. Çttnkii Kıbns meselesi, Yuna- nistan'la aramızda bir mesele degildir. İki toplum arasında 1%3'te baslatılmış bir mesele- dir" dedi. Yunanistan'ın, Rum yöneti- mini "Meşnı Kıbns Hüküme- ti" olarak kabul ettirmeye ça- lışarak meselenin halline yar- dımcı olamayacağını belirten Denktaş, eşitliklerinden taviz beklenmesinin ve egemenlikle- rini tanımadan toprak talebin- de bulunulmasının, meseleyi yokuşa sürmek anlamına geldi- ğini kaydetti. KKTC Cumhurbaşkanı, Rum-Yunan ikilisüıin "uzlas- ma" adı altında Kıbns'a sahip çıkmak istediğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Bunu kabul etmiyoruz. Ba- tı Trakya Türklerini rehine ye- rine koymakla, onlara baskı yapmakla birim direociınizi kı- ramazlar. Baü Trakya'da insar haklan çignenmektedir. Türk'' lerin dini işlerine müdahale edilmektedir. Avrupa, ABD, SovyeUer Birliği, Çin, Güven- lik Konseyi, Islam ülkeleri Yu- nanistan'a 'dur' diyecekler mi? Bekliyonız ve cevap istiyoruz." Israü'in Ankara Maslahatgüzarı Uri Gordon'un Cumhuriyet'e demecv Ortadoğu Konferansı, çözüm için bir adım tsrail'in Türkiye'deki en yüksek düzeyli temsilcisi olan Maslahatgüzar Gordon, ekim ayında yapılması planlanan Ortadoğu Barış Konferansı'nın uzun süreceğini, karmaşık ve sancılı olacağım, ancak çözüm yolunda önemli bir adım olacağını söyledi. VASEMİN ÇONGAR ~~ ANKARA — İsrail'in Ankara Maslahat- güzan Uri Gordon, ülkesiyle Türkiye arasın- daki diplomatik ilişkilerin büyükelçilik dü- zeyine yükseltümesini istedi. tsrail'e yerleşen Türkiye Yahudilerinin iki ulke arasında can- h bir köprü oluşturarak gonüllü Türkiye rek- lamcıları gibi çahştıklarını anlatan Gordon, "Türkiye, tsrail için Paraguay degildir. Can- lı bir köprüyle bağlandığımız gerçekliktir" dedi. Gordon, bolgede akla karanın birbirin- den aynlmasına yardımcı olan Körfez krizin- de Türkiye ile İsrail'in aynı safta yer aldığını ve aynı tehditle karşı karşıya kaldığını anım- satarak, "Benzer tehliketer devam ediyor. De- mokratik ve Batı'ya dönuk iki ülke olarak bolgede ortak çıkar ve tehditleri pay- laşıyoruz" diye konuştu. İsrail'in Türkiye'deki en ust duzeyli tem- silcisi Maslahatgüzar Uri Gordon, bütün bu konulardakı göruşlerını Cumhuriyet'e açık- ladı. Türkiye'yi de Arap dünyası gibi yakın- dan tanıyan, Türk basınının 1945-1965 ara- sındaki döneminin incelendiği bir doktora te- zine sahip olan Uri Gordon ile ikili ilişkiler ve bölgesel sorunlarda yoğunlaşan söyleşimi- zin ilk bölümü şöyle: — Körfez kriânin başlangıcının uzerinden bir yılı aşkın zaman geçti. Krizin sonuç ve et- kileriyle nedenlerinin bir bölümü varlığını ko- ruyor. Bir İsrailli diplomat ve Ortadoğu uz- manı olarak, krizin Ortadoğu açısından so- nuçlannı degerlendirir misiniz? GORDON — Kriz, bölgeyi suyla yıkadı sanki. Akla karanın birbirinden aynlmasını sağladı. Bölgedeki en önemli çeüşkinin Arap- larla İsrailliler arasında olduğu yolundaki mıt yıkıldı. Saddam HUseyin bu miti kullanmak istedi. Israil'e saldırırsa, tum Araplann ken- disinin yanında lsrail'e savaş açacağını san- dı. Yanıldığını gördük. Onun bu yanlış he- sabı hem kendisine hem Irak haikına hem de Ortadoğu'ya büyük zarar verdi. Ortadoğu1 da kriz \e maceracı yönetimler yuzünden en çok acı çeken iki halk, Iraklılar ve Filistinli- lerdir. Halklanna felaket getiren yönetimle- rin basta kalmakta diretmesi, bu iki taraf için de geçerlidir. FKÖ ve Bağdat yöneticileri kol- tuklarına aynı terörist yöntemlerle sahip çı- kıyorlar. — FKÖ yönetiminin maceracüığından söz edivorsunuz. Bunu kriz bağlamında nasıl açıklarsınız? GORDON — Bakınız, Körfez'deki Filıs- tinlilere ne oldu? Körfez ulkelerinde 400 bın Filistinlı yaşamaktaydı. Refah içinde, mutlu, toplumsal statu sahibi insanlardı. Ürdun'de- kı, Gazze'dekı, Samara'daki yakınlarına yar- dım ediyor, hatta FKÖ'ye maddi destek sağ- hyorlardı. Savaş çıkınca, sorumsuz -daha ile- riye gitmek istemiyorum- yöneticileri yuzun- den yaşadıklan, refahını paylaştıkları Körfez ulkelerine ihanet ettiler. Saddam'la birleştı- ier. Bu bireylerin kendi kararı değildi, yone- ticilerin isteğiydi. Sonuçta, doğal olarak Kor- fez ülkeleri yonetimleri çok kızdı ve bugun 300 bin Fılistınlı multeci Korfez'ı terk ede- rek Gazze'ye, Samara'ya donmek zorunda kaldı. Bu bir felakettir. — FKÖ yonetimini basta kalmak için te- rörist yöntemler kullanmakla da suçladınız... GORDON — Bunu rakamlar gösteriyor. Son iki yılda, Gazze, Samara ve Judaia'da FKÖ ajanlan tarafından öldurülen Filistin- lilerin sayısı, İsrail güvenlik güçlerince öldü- rülenlerin iki katı. 1990'da ayda 22 Filistinli, FKÖ uyeleri tarafından öldürulurken bu ra- kam bu yıl ayda 24'e yukseldi. Ancak kriz, FKÖ'yü dort açıdan buyük bir güç kaybına uğrattı. Birincisi, Körfez ülkelerinden aldık- ları maddi yardım kesildi; ikincisi, Irak'takı eğitim kampları, silah depoları, diplomatik paravanlar ve altyapı ellerinden gitti; üçun- cüsu, soğuk savaş sona erince, Doğu Avru- pa FKÖ'den desteğini çekti ve İsrail ile iyi iliş- kiler kurdu; dördüncüsu de Lübnan'daki FKÖ uslerinin buyuk bölümü silahsızlandı- rıldı. Tüm bu nedenlerle FKÖ'nun Arap âle- mindeki, dünyadaki ve kendi halkı içindeki yeri sarsıldı. Tabii, FKÖ liderlerinin kötü yö- netiminin payı da çok buyuk. Şimdi Batı Şe- ria'da FKÖ'de yönetim değişıkliği için yeni, genç liderler için bildiriler dağıtıldığına iliş- kin haberler sizin basınınızda yer aldı. Bu pekçok şeyi açıklayan bir sonuçtur. — Sizce FKÖ'nün Saddam Hüseyin'i des- teklemesinin etkisi ne oldu? GORDON — Her şeyi daha açık gozler önüne serdi. FKÖ ile Bağdat yönetimi ara- sındaki dayanışma rastlantısal degildir. On- lar başta kalmak için halklanna zarar veri- yor ve terörist yöntemler uyguluyorlar. On- lar demokrasinin antitezleridir. FKÖ, bir hal- kın tek meşru temsilcisi olma iddiasıyla teo- rik düzeyde de yenilmiştir. Bu iddia, Honec- ker'in, Çavuşesku'nun iddiasıydı. Şimdi Turkiye'de bu halkın tek meşnı temsilcisi di- ye, değiştirilemez bir yönetim ortaya çıkabi- lir mi? — Sözü Arap-tsrail sorununun çözümü- ne yönelik banş konferansına getirecek olur- sak, Baker diplomasisinin de yardımıyla, eşi- ğine gelinen konferansın uzun bir sürecin baş- langıcı olacağını söyleyebilir miyiz? GORDON — Bu çok doğru bir nıtelend - me olur. Konferans, BM Güvenlik Konseyf 1 nin 242 nolu kararı ve Camp David'le başla- yan bir çizginin parçasıdır. Hem sürecin bir bölümüdür hem de kendisi bir süreç olacak- tır. Başlayınca büyük olasılıkla çok uzun sü- recektir, karmaşık ve sancılı olacaktır. Ama bir kez başlayınca, sorunun çözumu için çer- çeve belırlenmiş olacağından, yeniden bir çer- çeve arayışı gerekmeyecektir. Bu da büyük bir adımdır. Y a n n : Türkiye ile il^kller ~ ~
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle