14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 , ^ = Bursa'da banka soygunu • BURSA (Cumhuriyet Bürosu)— Bursa'nın Yenihal semtinde bulunan Halk Bankası Yenihal Şubesi dün saat 14.00 sıralannda kimliği beürsiz kişiler tarafından soyuldu. Edinilen bilgilere göre 6 kişi olduklan saptanan soyguncular para nakil aracı ile bânkaya para geldiği sırada koruma görevlisini çenesine tabanca kabzası vurarak etkisiz hale getirdiler. Para nakil aracından yaklaşık 200 milyon lirayı alan soyguncular, banka yakınında bekleyen 16 AE 386 plakalı minibüsle kaçtılar. Soygundan sonra boş bulunan minibüsün çalıntı olduğu bildirildi. Polis, soygundan sonra banka çevresinde ve kent giriş-çıkışlannda soyguncuları arama çalışmalanna başladı. Aykut'tan kadınlara destek • ANKARA (ANKA) — Devlet Bakanı îmren Aykut, seçim sisteminin kadınlann milletvekili olmalannı engellediğini belirterek, şikâyetçi oldu. Aykut, Meclis'teki kadın mületvekillerinin arttınlması için bütün kesimlerden destek beklediğini bildirdi. lmren Aykut kadın adayların ya listede ilk sıraya konulması ya da kontenjandan aday gösterilmeleri gerektiğini belirterek, "Ben daha çok sayıda kadının politikaya ginnesi için çalışıyorum ve bu konuda her kesimin destegini bekliyorum. Konuyu Basbakan Yılmaz ile de görüşeceğim" şeklinde konuştu. Kanser için soru önergesi • ANKARA (ANKA) — ANAP Istanbul Milletvekili Reşit Ülker, tedavisi pahalı olan kanser hastalığından birçok kişinin ölmesinin engellenmesi ve ailelerin de ekonomik yıkımdan kurtanlabilmesi için kanser sigortası uygulanmasmı önerdi. ANAP'lı Ülker, Sağlık Bakanı Yaşar Eryılmaz tarafından yanıllanması istemiyle TBMM Başkanhğı'na verdiği soru önergesinde kanser hastalığına yakalanan birçok kişinin çaresizlik içinde intihar ettiğini belirtti. Cana kıymanın en büyük nedeninin hastalıktan korku olduğunu ifade eden Ülker "Bir diğer neden de kanser tedavisinin ve ilaçlannın çok pahalı olması" dedi. Hükümetin kanser sigortası uygulaması getirerek hastahğa yakalananlann tedavisinin karşılanmasını uzmanlarm da önerdiğine dikkat çeken Reşit Ülker Bakanlık'tan bu konuda çalışma başlatılmasını istedi. Çatışma: 4 terörist ölü • SttRT (Cumhuriyet) — Baykan ilçesi Ikizler köyü yakınında güvenlik güçleriyle çatışmaya giren teröristlerden 4'ü ölü ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, daha önce Şirvan ilçesi yakınlannda güvenlik güçleriyle çatışmaya giren terörist grubun Baykan yakınlannda izine rastlandı. Jandarmaların takibinden sonra dün H.OO'de sıcak temas sağlanması üzerine çıkan çatışmada PKK'h olduğu sanılan teröristlerden 4'ü silahlanyla birlikte ölü ele geçirildi. Aynı grubun Şirvan bölgesinde son bir yıl içinde güvenlik güçleriyle girdiği çatışmalarda 20'nin üzerinde ölü verdiği de belirtildi. Gazeteci Ozgüvenç öldü • ANKARA (AA) — Başbakanlık eski basın müşavirlerinden gazeteci Sabahattin özgüvenç, dün sabah Ankara'da öldü. 1947 yılında Nusaybin'de doğan özgüvenç, 1973 yıhnda A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yaym Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. 1974 yıhnda TRT'de göreve başlayan Sabahattin özgüvenç, daha sonra Son Havadis ve Güneş gazetelerinde çalıştı. Yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak dün sabah ölen Başbakanlık eski basın müşavirlerinden gazeteci Sabahattin Özgüvenç, yarın Ankara'da toprağa verilecek. HABERLER 27 AĞUSTOS 1991 SEÇIM '91 Ünlülerin milletvekilliği adaylıklarına SHP veANAP'ta sıcak bakılmıyor 'Vitrin aday' sıkıntısıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Siyasî partilerin "vitrin aday" arayışı sıkıntıya dönuşü- yor. Kamuoyunda ANAP ve SHP'den aday olacağı açıklanan birçok ünlü sanatçı, bilim ada- mı ve bürokrat bu konudaki id- diaları yalanlıyor. ANAP ve SHP'nin yönetim kadrosunda da "vitrin aday" konusuna "çok sıcak" bakılmadığı gözleniyor. ANAP'ta sinema sanatçısı Ciineyt Arkın ve Hüiya Koçyi- gil'in adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Arkın'ın Eskişehir- den, Koçyiğit'in İzmir ya da Ay- dın'dan aday olabileceği belirti- liyor. ANAP kulislerinde tbra- him Tatlıses'in de Urfa'dan aday olabileceği vurguianırken ANAP Urfa milletvekilleri bu- na sıcak bakmıyor. Daha önce ANAP'tan aday olacağı belirti- len birçok bürokratın ise duru- mu kesinlik kazanmadı. Bu bü- rokratlann aday olması halinde 31 ağustosa kadar görevlerinden istifa etmeleri bekleniyor. Adı geçen bürokratlar arasında Ha- zine Müsteşarı Namık Kemal Kılıç, Merkez Bankası Genel Müdürü Rttsdü Saracoglu, DPT Müstesan Aii Tigrel, Maliye Ba- kanlığı Müsteşarı Biltekin Özde- mir'in de adı geçiyor. Basbakan Mesut Yıimaz'ın ise popüler sanatçılardan çok ka- muoyunda isim yapmış, aydın, kültürlü, konusunda uzman ki- şiler üzerinde durduğu öğrenil- di. Partiyle somut bağlan olma- yan bu kişilerden propaganda sı- rasında da yararlanılabileceği gönişü savunuluyor. DYP'nin, ünlü isimleri millet- vekili adayı göstererek oyunu art- tırma yönündeki girişirnleri bü- yük gizlilikle sürdürülüyor. SHP'li Bakırköy Belediye Baş- kanı Yıldınrn Aktuna'ya Süley- man Demirel tarafından öneri götüruldüğunü doğrulayan DYP yetkilileri, TSM sanatçısı Müşerref Akay, Türk hafif mü- ziği sanatçısı Banş Maoço ve su- nucu Cenk Koray'ın DYP'den milletvekili adayı gösterileceği yolundaki haberleri yalanlamı- yorlar. SHP yetkilileri, büyük oran- Koçyigit — Bu kez de aday. Arkın — Adaylığı kesin. Tatlıses — MiHetvekilleri karşı Koray — DYP olabilir. da önseçim yoluyla belirleyecek- leri milletvekili adayhklan ko- nusunda bazı ünlü adlara nasıl yer açacaklannı düşünüyorlar. Alınan bilgilere göre tüzüğünde de belirtildiği gibi ytizde 10 ora- nı olan, 11 yerde merkez yokla- masına gitmesi beklenen SHP, bu konudaki çalışmalarını sür- dürüyor. Ancak, haklarında "SHP'den aday olacak" biçi- minde haberler çıkan bazı ünlü adlar için yetkililer "şimdiye ka- dar kimseyie temasımız oünadı" yanıtını veriyorlar. Genel Baş- kan Erdal Inönii'nün birkaç ün- lü isim üzerinde durduğu, ancak bunlarla da "henüz bir temas olmadıgını" anlatan bir yetkili, konuya ilişkin olarak şöyle ko- nuştu: "Biz en çok yüzde 10 oranın- da merkez yoklaması yapabile- Sürer — Politika yok. Manço — Teklif almadım. cegiz. Buralar da sıkıntılı oldu- ğumuz ya da örgiitün zayıf ol- dugu yerler. Buraiar için dışar- dan bir sanatçı, bilim adamı ya da bir ünlü adı düşünemeviz. Örgütten gelenler var, partide çalışanlar var. Şimdi, 'onlara siz durun, biz bunu getirecegiz' de- mek oldukça zor. Aynca, bu iin- lu kişilere 'sizi alıyoruz, konten- jana koyuyoruz, ama ya seçilir- siniz, ya seçilemezsiniz, garanti veremem' de denilemez." RP, seçime "agır toplan" ile asılacak. özellikle ANAP'ın ön- ceki seçimde güçlü çıktığı "ünlü" isimlerini aday çı- karacak. Alınan bilgilere göre, ANAP- ın muhafazakâr kanadının güç- lü olduğu Konya'dan Genel Baş- kan Necmettin Erbakan ile RP'nin ağır toplarından Şener Battal aday olacaklar. RP, eski bakanlarıyla da seçirne ağırhğı- nı koyacak. SiUeyman Arii Em- re tstanbul'dan, Fehim Adak Mardin'den, Oğuzhan Asiltürk Ankara'dan, Recai Kutan Ma- latya'dan, Yasin Hatipoğlu da Çorum'dan milletvekili adayı olacaklar. RP, Basbakan Mesut Yılmaz- ın memleketi Rize'de ise aday olarak hitabet yeteneği güçlü ol- duğu belirtilen "din âlimi" Şevki Yılmaz'ı çıkaracak. RP'nin, İslami basmın güçlü kalemlerini de transfere hazır- landığı kaydedildi. Bu konuda ortaya atılan ilk isimler Milli Gazete yazarı Abdurrahman Di- lipak ile Zaman Gazetesi yazarı Febmi Koru oldu. Bu arada, çeşitli partilerden milletvekili adayı olacaklar ara- sında adları geçen bazı sanatçı- lar şunları söylediler: Nur Sürer. Herhangi bir siya- si partiden ne teklif var, ne de politikayı düşünüyorum. Ben muhalif bir insanım. Sanatçı ol- duğum için politikayı düşünmü- yorum. Teklif gelirse de cevabım "hayır" olacak. Cenk Koray: DYP'den böyle bir teklif gelmedi. Bunu gelince düşünmek lazım. Süleyman Be- yin dediği gibi "Faraziyeler üze- rinde konuşmak abesle iştigal olur". Önceki seçimde Sayın Ecevit "partimizle çausmak is- ter misiniz?" diye bir öneri ge- tirmişti. Kendisine "politikayı düşünmüyorum" dedim. Sanat- çılar kültürleri, birikimleri ile topluma yararh olacaklarsa po- litikaya atılmahlar. Banş Manço: Herhangi bir teklif almış değilim. Zaten 48 yılhk yaşamımda hiçbir siyasal partiden teklif gelmedi. Çünku politika benim işim değil. An- cak, bakkaldan, muhasebeciden politikacı oluyor da sanatçıdan neden olmasın? Zühal Olcay: SHP'den aday olacağım yolunda çıkan haber- ler doğru değildir. SHP'den iki yıl önce teklif gelmişti. Bu hiç düşünmediğim ve düşünmeyece- ğim bir şey. Politikayla ilgilen- mek aklıma en son gelecek bir- şey. Ben, sanatçımn politikasmı sanaııyla yapmasından yana- yım. Aynca politika yapması ge- reksiz gibi geliyor bana. Müjdat Gezen: Politikanın dışında olduğuma dair tavnmı koydum. Benim kafa yapıma uygun bir siyasi parti yok. Mes- leğimin politikacılığın üzerinde olduğuna inanıyorum. Ben po- litikacı olmak istediğim zaman bir iki yalan, iki üç palavra ile o rolü sahneye çıkarınr-\ Elli beş milyonun gözünün içine baka baka milletvekili yemini edip sonra da bunun tam tersini yap- mak benim karakterime sığmaz. Üstelik tarafsız kalacağıma da- ir yemin edip sonra da açık açık taraf tutmak benim yapımla bağdaşmaz. Sonra benim mes- leğim bitti mi ki kendime yeni bir meslek arayayım?.. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMETÇETİNKAYA ANAP ve DYPseçmen yaşının indirilmesine ilişkin SHP teklifıne sıcak bakmadı 18 yaşa yine oy hakkı yokŞHP İzmir İl Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen İnönü, "Seçmen yaşı 18'e indirilsin dendi. İktidar da bunu söyledi. Sonunda dönüldü dolaşıldı 18 yaşını dolduranlara bu hak verilmeden seçime gidilecek." dedi. ANKARA/İZMİR (Cumhuriyet) — SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, seçi- me adaletsiz bir sistemle gidildiğini be- lirterek "Buoa karşı seçime girmeyelim mi? Buna karar verecek olan PM'dir. Arkadaşlar, 'adaletsiz de olsa seçime gi- relim. Ondan sonra adaletli bir sistem getirelim' dediler" dedi. İnönü, Seçim Yasası'nın iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvuru konusunda da "Başvunı grubun karanyla olur. O yetki bana verilmedi. Tartışmalı bir durum. Ben kendim karar vermek istemiyonım" diye konuştu. SHP'nin seçmen yaşının 18'e indirilmesi yönündeki anayasa de- ğişikliği önerisi ANAP ve DYP'den des- tek bulmadı. TBMM Başkanı Kaya Er- dem, SHP'lilerin tekrar devreye girme- si isteğine, "Ben yapacağımı yaptun. Bu aşamadan sonra yeniden devreye girmem" dedi. Basbakan Mesut Yıl- maz'da ANAP'lılara, "Bu aşamadan sonra anayasa degisikliği olmaz" görü- şünü bildirdi. SHP, Seçim Yasası için Anayasa Mahkemesi'ne gitmeme kara- n aldı. 60. Uluslararası Izmir Fuan'nın açı- lışı için Izmir'e gelen SHP Genel Baş- kanı Erdal İnönü, SHP il binasında bir basın toplantısı düzenledi. özellikle gençlere seslenmek istediği- ni belirten İnönü, "Seçmen yaşı 18'e in- dirilsin, dendi. İktidar da bunu söyledi, memnun olduk. Sonunda dönuldü, do- laşıldı, 18 yaşını dolduranlara bu hak ve- rilmeden seçime gidilecek. Biz bu konu- da bir girişimde bulunduk. Biz, gençle- rin beklentilerine programlanmızla ce- vap verecek partiyiz" diye konuştu. SHP lideri İnönü, Seçim Yasası'nın ''daha adaletli olmasını" istediklerini, ancak "Sonunda yine yasanın ANAP'- ın istedigi gibi" çıktığıru \>urguladı. İnö- nü, "Niye seçime böyle bir yasayla gi- delim, bıktık usandık, neden hep böyle oluyor, şimdi vakit yok anayasaya vak- tim olunca uyanm, olmayınca uymam olur mu? Niçin kalıcı bir Seçim Yasası yapılamıyor? Anlaşıldı ki bu ANAP'la yapılamayacak. Bunu yapacak olan, sandıkta gullerin açmasıdır. Anayasayı biz degiştireceğiz. Yeni bir Siyasi Parti- ler Yasası >apacağız. Kalıcı, adaletli bir Seçim Yasası yapacagız" dedi. İnonu bu konudaki sözlerini, "Buna karşı seçime girmeyelim mi? Buna karar verecek olan PM'dir. Arkadaşlar, 'Bu sistem adalet- siz de olsa seçime girelim, ondan sonra adaletli bir sistem getirelim' dediler. Se- çim Yasası adaletli degil, ama biz bu se- çimde birinci parti olarak çıkacağız" di- ye surdurdü. İnönü, "Seçimleri boykot gündemde mi" sorusuna da "Öyle bir durum görmüyorum. Ama bu konuda karar verecek olan PM'dir" karşıhğını verdi. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin dün ANAP Gnıp Başkanvekili Yasin Bozkurt ile Onural Şeref Bozkurt ve ANAP Genel Başkan Yardımcısı Ersin Taranoğlu'nu yeniden arayarak seçmen yaşının 18'e indirihnesine yönelik ana- yasa değişikliği için "destek" aradı. Bazı SHP yöneticileri de ANAP Grup Başkanvekilleri ve ANAP'lı Adalet Ko- misyonu Başkanı Alpaslan Pehlivanlı- yı arayarak "Biz 18 yaşı imzaya açtık. Siz de milletvekili sayısının 600'e çıka- rılmasını getirin, destekleyelim" öneri- sinde bulundular. Bu gelişmeler üzerine İstanbul'da bulunan Basbakan Mesut Yılmaz yeniden aranarak konu ile ilgili gönişü soruldu. Yıhnaz'ın ANAP yöne- ticilerine, "Biz seçimle ilgili süreci baş- lattık. Bu aşamadan sonra anayasa de- gişikligi olmaz. Muhalefet iji niyetü degil" yanıtını verdiği öğrenildi. SHP Grup Başkanvekili Hasan Feh- mi Güneş de DYP Grup Başkanvekil Bülent Çorapçı'yı aradı. Çorapçı'nın Güneş'e yanıtı, "Önerinizi genel başka- na ilettik. İnceliyoruz" biçiminde oldu. TöBB "DOĞUANADOLUGEZİSrNİNDÜŞÜNDÜRDÜKLERİ ANAP Gider mi, Kalır mı Tartışması...Erken genel seçim 20 ekim pazar günü yapılacak... Bugünlerde bir tartışma başladı. Özellikle iş âlemi şu so- ruya yanıt arıyor: — SHP ve DYP, ANAP'ın alternatifi olabilir mi? Aynı tartışmaya değişik kesimlerde de tanık oluyoruz: — Canım SHP'nin ve DYP'nin ekonomik programı henüz belli değil, çalışma yaşamıyla ilgili ne önlem alacaklar bi- linmiyor. Her iki parti de ANAP'a alternatif olamaz. İyi de bu tartışmalar kimin işine yarayacak? Konuştuğumuz bir işadamı şu yanıtı veriyor: — Hiç kimsenin. Çünkü hiçbir parti tek başına iktidar ola- mayacak... Masa başı sohbetler, medyanın etkisiyle ANAP'ın hâlâ gü- cünü yitirmediğini gösteriyor. Kamuoyu araştırmalarında yüz- de 20'lerde gözüken ANAP'a şans verenlerın sayısı da bir hayli fazla. Tarabya açıklannda yelken açan yatlarda viski- ler yudumlanırken yorumlar yapılıyor: — SHP ayak takımıyla yönetiliyor, DYP'de eski kadrolar işbaşında. Yine en iyisi ANAP. Mesut Bey'in kişiliği ANAP'ı üçüncü kez iktidara götürür... İşte bu görüş bugünlerde dalga dalga yayılmaya başladı. Mesut Yıimaz'ın gençliği belirli kesimi etkiliyor. Onun için de şu yargı ağır basıyor: — Oyum ANAP'a, çünkü Mesut Yılmaz genç adam... Tarabya açıklannda, Göcek koylarında, Antalya Kemer- deki beş yıldızlı tatil köylerinde, Çeşme kumsallarında bu tür konuşanların sayısı hayli fazla... Eğer yaşamınız bu- ralarda geçiyorsa, siz de ister istemez, 'ANAP üçüncü kez ik- tidara geliyor" diye- ceksiniz, çünkü başka seçeneğiniz yok. Ama köşe dönücülerle de- ğil de aklı başındaki işadamıyla sanayiciy- Şu ya da bu biçimde ANAP'ın artık çöktüğü gözleniyor. Çünkü nalkın sesi ne Stari 'e ne TV'ye ne de kimi gazetelere aktarılıyor. Onlar suskun. Hatta "oyumu şu partiye vereceğim" demiyor, kararsız gözüküyor. nız hemen değişik bir yargıya varacaksınız: — ANAP gidici, ge- lenler ise SHP ile DYP... Biz öyle düşünenlerdeniz. Şu ya da bu biçimde ANAP'ın artık çöktüğü gözleniyor. Çünkü halkın sesi ne StarTe ne TV'ye ne de kimi gazetelere aktarılıyor. Onlar suskun. Hat- ta yüzde 25'lik bir kesim "oyumu şu partiye vereceğim" de- miyor, kararsız gözüküyor. Bekleyın. 21 ekım sabahı göreceksiniz. yaşayacaksınız... Elimizde SHP'nin "Çalışma Yaşamı İçin Öneriler" kitap- çığı bulunuyor. SHP iktidara geldiğinde neler yapacağını bir bir sıralıyor. Çünkü, son günlerde şöyle bir soru gündemde:, — SHP, çalışan kesim için neler önerıyor? Bakalım: 1- Çalışma yaşamında gerçek bir reform yapılacaktır. Ye- ni oluşturulacak düzende, tüm emekçilerin en geniş ekono- mik ve demokratik özgürlükleri sağlanacak ve örgütlenme özgürlüğü önündekı engeller kaldırılacakiır. Reformun temel amacı, emekçilerin haklarını ve özgürlüklerini genişletmek ^yanında, sivil topluma dayalı bir örgütlenme sağlamak ola- caktır. 2- SHP, Türkiye Çumhunyeti Devleti'nin kabul etmiş olduğu insan Hakları Evrensel Bildirışi, Avrupa İnsan Hak- ları Sözleşmesi, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO), Sen- dika ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi'nde öngörülen sos- yal hakların korunmasını ve geliştlrilmesini sağlayacaktır. 3- Ayrıca Avrupa Sosyal Hakları Sözleşmesi ile 87 sayılı Sen- dika Özgürlüğü ve Hakkı, 98 sayılı Serbest Toplu Pazarlık Hakkı sözleşmelerinin hükümleri ve ilkeleri gerçeklestirile- cek, çalışma yaşamındaki bu sözleşmelere aykırı tüm f , kuki kısıtlamalar kaldırılacaktır. 4- 2821 sayılı Sendikalar Va- sası ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Ya- sası yürürlükten kaldırılacaktır. Yeni düzenlemede menfa- at, hak, dayanışma ve genel grev hakkı garanti edilecek, lo- kavt, hukuk sisteminden çıkarılacaktır. 5- Kamu personeli grevli, toplusözleşmelı sendikal haklara kavuşturulacaktır. 6- Kamu kesiminde çalışan öğrencı ve çırakların da sendi- ka üyesi olması sağlanacaktır. 7- işyerinde yetkili sendika- nın tespiti için gizli oy, açık sayım yönetimini içeren referan- dum yasalaştınlacaktır. 8- 1475 sayılı İş Yasası "İstihdam Güvencesi" sağlayacak şekilde yeniden düzenlenecektir. Mevcut yasada, işten çıkarmayı doğrudan işverenin inisiya- tifine bırakan 13,17 ve 24. maddeler emekçılerden yana de- ğiştirilecektir. 9- Kamu işyeren Sendikaları kapatılacak, ka- mu işyerlerinin öze! sektör jşveren sendikalarına üyelikleri- ne son verilecektir. İşte sosyal demokratlar "çalışma yaşamında neler öneriyor" sorusuna yanıt... Geriye dönüp baktığımızda ANAP'ın 12 Eylül'ün son partisi olduğunu, bu genel seçimlerde kendi hazırladığı tuzağa dü- şeceğini görüyoruz. SHP lideri Erdal İnönü, erken seçime adaletsiz bir sistemle gidildiğini belirtirken de bir gerçeği vurguluyordu: —ANAP kendi kazdığı kuyuya düşecektir... Milliyetçilik ancak demokrasiyle yenilebilîr ŞAHİN ALPAY Uzun vadede ülke bütünlüğünün en büyük güvencesi, bölgede ekonomik gelişmenin öncüîüğünü üstlenecek bir orta sınıfın yaratılması olabilir. Fakat kısa vadede TBMM'ye düşen görev, insan haklarına tam olarak saygılı davranılmasını sağlamak, Kürt kökenli yurttaşlara etnik kimliklerini ve kültürel haklarını tanımaktır. yoktan var edilen, geleceğin şehri Brasilia gi- bi dev cazibe merkezleri kurulmalı. Trilyon- lardan bahsediyorum, milyarlardan değil. Kaynak var, tercih meselesi. Damlahkla akı- tırsak yere düşmeden buhar olup uçuyor. Kova ile boşaltmak gerek." Erez ve Boyner hakh. Doğu'nun ekonomik kalkınması iyi tasarlanmış, iyi yönetilen, bü- yük kaynakların ayrılacağı bir ulusal çabayı gerektiriyor. Yoksa Van toplanüsında Basba- kan Yardımcısı Pakdemirli'nin büyük serma- ye sahiplerine yaptığı, "Projelerinizi getirin; vereceğimiz teşvikleri müzakere edelim" tar- zmdaki "rasgele" bir yaklaşımla Batı ile Do- ğu arasındaki gelişmişlik farkını adalet duy- gusunu rencide etmeyecek, kabul edilebilir bir düzeye indirmek herhalde mümkün olamaz. Türkiye"nin bütünlüğünü koruyabilmesi, Kürt ayrılıkçılığı sorununun aşılabilmesi için Doğu ve Güneydoğu'da bir ekonomik kalkın- ma hamlesinin gerekliliği konusunda artık bir ulusal mutabakat olduğundan söz edilebilir. Bu mutabakat, önümüzdeki yıllarda Boyner1 in önerdiği biçimiyle Doğu'ya "kovayla" kay- nak aktanlmasım gündeme getirebiİir. Hatta bu mutabakat, Batı'da özelleştirilerek tasfiye edilecek KlT'lerin Doğu'nun kalkındırılma- sında önculuk görevi yüklenmelerini de kap- sayabilir. Ancak Doğu ve Güneydoğu'yu kal- kındırma hamlesinin başarılı olabilmesinin te- mel koşulu, bu bölgede "huzur vegüven" or- tamının tesis edilmesi. TOBB'nin Van'da dü- VAN — Türkiye'nin, "Doğu"nun sanayileş- mesi, başta eğitim ve sağlık olmak üzere sos- yal hizmetlerin kalkındınlması konusunda acilen yeni ve iyi tasarlanmış önlemler almak zorunda olduğu açıkça görülüyor. TOBB Baş- kanı Yalım Erez'in Van'da yaptığı konuşma- da söyledikleri önümüzdeki seçimlerden sonra kurulacak hükümete bir uyan niteliğinde: "Bölgeye özgü yatırımlara öncelik ve ağırlık verecek yeni bir teşvik politikasına acilen ih- tiyaç vardır... Yıllardır buraya aynlan kaynak- lar gerektiği kadar verimli kullanılmayarak bir kısmı maalesef israf edilmiştir... Bu bölgede yapılacak hizmetleri ve faaliyetleri >1irütecek, yatınmlan kontrol edecek ve kaynaİdann doğ- ru kullanıhp kullamlmadığını takip edecek, özel sektörün de içinde bulunduğu özerk bir kalkmma idaresinin kurulmasını gerekli gör- mekteyiz." Van toplantısında Doğu'da harcanması ge- reken çabanın çapını belki en iyi anlatan eski TÜSİAD Başkanı Cem Boyner oldu: "ABD, Tennessee Valley Authority ile başardı. lngil- tere, İskoçya'da başardı. Biz aciz miyiz? Do- ğu Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'da ba- şaramayalım? En kötu iş, başlayıp da bitire- mediğimiz iştir... Doğu'nun kalkınması ulu- sal bir kampanya ve partiler üstü bir toplum- sal uzlaşma konusu olmalıdır... Artık ulusal cazibe merkezlerinden bahsetmek gerekli. Cumhuriyet sonrası Ankara gibi, Brezilya'nın zenlediği toplantıda, yatırun yapılabilmesi için "huzur ve güven" ortamına ihtiyaç olduğu be- lirtilmekle birlikte bu ortamın nasıl sağlana- bileceği konusunda hemen tek bir kelime edil- memesi ilgi çekiciydi. Bu konunun görüşül- mesi her zaman olduğu gibi kulislerde kaldı. Oysa Doğu ve Güneydoğu'da apaçık bir "huzur ve güvenlik sorunu" var. Buralarda ya- tırım yapılabilmesi, gecikmiş ekonomik kal- kınma hamlesinin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle "huzur ve güven" ortamımn sağlan- ması gerektiği apaçık ortada. Kürt aynlıkçı- larının şiddet eylemleri, Kürtçe konuşanlann çoğunlukta olduğu bölgelerin hemen tamamı- na yayıbnış durumda. Güneydoğu'da PKK'ya karşı sınır ötesi operasyonun devam ettiği bir sırada yapılan TOBB'nin Van toplantısı gü- nü "eşkıya" kuzeydoğudaki Ağn'da radyoUnk sistemine sabotaj yapmaktan çeküımedi. TOBB toplantısı için Van'da bulunan politi- kacı ve işadamları olağanüstü önlemlerle ko- rundu. TOBB heyetini ve beraberindeki gaze- tecileri taşıyan otobüs Van'dan Kars'a kadar "özel tim"in koruması altında seyahat edebildi. Bölgede asker ve polislerle, korucularla, si- lah zoruyla "huzur ve güven" ortamı sağla- nabileceic bir noktadan artık iyice uzaklaşıl- dığı görülüyor. "Aklı selim" sahibi insanlar, bölge halkının devlet baskısı ile PKK terörü arasında sıkışmış olmalarından yakınıyor. "Si- laha kesinlikle karşı olan" Kürt aydmlan, gü- venlik güçlerinin Doğu'da "burası bir sömür- geymiş gibi" davranmasının, dün PKK'ya en küçük bir sempati beslemeyenleri dahi bugün "acaba başka çare yok mudur" diye düşün- dürdüğünü söylüyor. Bölgede yaşayan halkın yavaş yavaş veya hızla aynlıkçılara destek ver- meye başladığı çok tehlikeli bir durumla kar- şı karşıya olduğumuz konusunda fazla bir kuşku olmasa gerek. Önümüzdeki seçimlerden sonra topianacak TBMM'nin acil gundem maddelerinden biri, bütün yönleriyle Kün sonınunu kamuoyu önünde tartışmak ve Kürt aynlıkçılığının al- tedilmesi, Turkiye halkının tümunün çıkarı- na olan ulke bütünlüğünün korunması için alınması gereken önlemleri kararlaştırmak ol- malı. Uzun vadede ülke bütünlüğünün en bü- yük güvencesi, bölgede ekonomik gelişmenin öncüîüğünü üstlenecek güçlü bir orta sınıfın yaratılması olabilir. Fakat kısa vadede TBMM'ye düşen görev, bölgede insan hakla- rına tam olarak saygıh davranılmasını sağla- mak ve bunun bir gereği olarak da bölge hal- kının büyük çoğunluğunu oluşturan Kün kö- kenli yurttaşlann etnik kimliklerini ve kültü- rel haklarını tanımaktır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun dağına taşına "Ne Mutlu Tiirkiim Diyene" (Van'da olduğu gibi altına da "komando") yazarak, "Kürt yoktur, herkes Türktür" diyerek ülke bütünlüğünün korunabileceği hayalinin artık terk edilmesi gerekiyor. Kabul edilmeli ki Türkiye'de uluslararası antlaşmalarda yazıh ol- mayan etnik azınhklar vardır. Bunlann en ka- labalık olanı Kürtlerdir. Türkiye Cumhuriye- ti'nin etnik kimliklerini reddettikleri sürece Kürtlere aynm uygulamadığı; siyasette, eko- nomide, bürokraside, kültür dünyasında fır- sat eşitliği tanıdığını kimse yadsıyamaz. Ama artık Türkiye, 1946'da başlattığı demokratik- leşme sürecinde atılması gereken bir ileri adı- mı atarak, Kürt kökenli yurttaşlanna dilleri- ni konuşmak, dillerinde gazete dergi çıkar- mak, yayın yapmak ve (fazla gelişmiş olsun olmasın, kendilerine ait saydıklan) kültürle- rini kendi uygun gördükleri vasıtalarla geliş- tirmek özgürlüğünü tanımalıdır. Kürtlere kül- türel hakların tanınması, çeşitli kökenlerden gelen Türkiye halkının birliğinin tek resmi dil ve eğitim dili olarak Türkçe temelinde sağlan- masma engel olmayacaği gibi Türkiye Cum- huriyeti devletinin üniter yapısının değiştiril- mesini de hiçbir şekilde gerekli kılmaz. Kürtlere kültürel haklannın tanınması Türkiye için bir zaaf kaynaği olamaz. Kürt kö- kenli yurttaşların daha büyük bölümü ülke- nin batısında yaşıyor. Kimi Balkanlar'dan, ki- mi Kafkasya'dan, kimi başka yerlerden gelen öteki etnik gruplar gibi Kürtler de yüzyıllar- dan ben süregelen evlenmeler yoluyla, kendini Türk sayan çoğunlukla büyük ölçüde kaynaş- mış durumda. Kürt kökenli yurttaşlann ezici çoğunluğu ülke bütünlüğünün korunmasının herkesin çıkarına olduğunun bilincinde. Kö- ken ve kültür çeşitliliğimizi bir zaaf değil, üs- rünliik ve güç kaynağına dönüştürebiliriz. Komünizmin son yıllarda suyüzüne vuran ideolojik iflası, başka etkenlerle de birleşerek en az onun kadar duşmanhk aşılayan, en az onun kadar baskı, şiddet ve zulüm doğuran milliyetçilik ideolojisine güç kazandırdı. öy- le ki Marksist Leninist olarak yola çıkanlar da ayakta kalabilmek için milliyetçiliğe sanl- dılar. Şimdi "sımfa, halka özgürlük" çağn- lannın yerini "millete özgurlük" çağnlan alı- yor; halklar arasında duşmanhk körükleniyor. Komünizm gibi milliyetçilik de ancak demok- rasiyle, bireyin hak ve özgürlüklerine say vf- la altedilebilir. ' DÜZELTME Yazınm dünkü bölumünde, "Doğu'da he- men tümü zarar eden KİTlerin bir bölümü- nün özelleştirilmesi yoluna gidildiği" ve "Do- ğu Anadolu'nun banka mevduatındaki payı- nın yüzde 4, kredilerindeki payının yüzde 3 olduğu" ifadeleri atlanmıştır. Düzeltir, özür dileriz. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle