Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 AĞUSTOS 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
SERGİ
Fotoğrafın gücü
I KiUtür Servisi — Fotoğrafçı Michael Von Graffenried,
birçoklannca saatlerin, bankalann, çikolatalann,
peynirlerin, kayak merkezleri ve göllerin sakin ülkesi
olarak bilinen tsviçre'ye çok değişik bir açıdan bakıyor.
Şu sıralar New York'ta yapıtlannı sergileyen Isviçreli
fotoğrafçı, sevecenlikle baktığı ülkesinin çelişkili yönlerini
de sergiliyor. Von Graffenried, lsviçre'nin bir yandan da
silahlar, sıçanlar, karşıterör önlemleri ve diiencilerle dolu
olduğunu fotoğraflannda yansıtmadan edemiyor. 'Bern'in
Sıçan Avcısı', Von Graffcnried'in en üginç
fotoğraflanndan biri. Bu fotoğrafta, bir elinde tüfeği, bir
elinde avladığı sıçan, kanalizasyondan zaferle çıkan bir
Isviçreli görülüyor. Von Graffenried'in yayımladığı iki
fotoğraf kitabında aynca Isviçreli uyustunıcu
tutkunlannın, kötü davranılan göçmenlerin, yan çıplak
kadın boksörlerin fotoğraflarına da yer veriliyor.
\
tnsanın 'kuşatılmışlığı'
• Kültür Servisi — Yeni sezon ıçın yenilenen The
Marmara Brasserie'nin ilk konugu ressam tbrahim
Alptekin. Bugünden başlayarak 20 eylüle dek bir ay
boyunca lbrahim Alptekin'in resimleri The Marmara
Brasserie'de görülebilecek. Tatbiki Guzel Sanatlar
Yüksekokulu Tekstil Sanatları Bölümü'nü bitiren ve 1983
ılından sonra eğitimini yurtdışında sürdüren sanatçı,
!he Corcoran School of An Washington'da Bill
Newraan, Steve Kruvant ve SwarofFun atölyelerinde
resim, Epstein'in atölyesinde heykel çahşmalan yaptı.
Kıvrak çizgilerini coşkulu renklerle değerlendiren ve
hareketin resmini yapıp çalışmalarını çevre düzenlemeleri
ve cinsel fantezilerde yoğunlaştıran sanatçı, insanoğlunun
kuşatılmışlığını yansıtıyor.
KULTUR
Nâzmı Günü'nde anlaşmazlık
• Kültür Servisi — Turkiye Yazarlar Sendikası Yönetım
Kurulu 13 Ağustos 1991 günlü toplantısında, 1992 ocak
yılı içinde Selanik ve tstanbul'da duzenlenecek Nâzım
Hikmet'in 90. doğum günu kutlama törenleriyle ilgili
kurul çalışmalarını, törenlere gölge düşmemesi nedeniyle
durdurma kararı aldı. TYS Yönetim Kurulu'nun
açıklamasında, kutlamalarla ilgili geçen mart ayında
Moskova'da yapılan toplantıda, kutlama programlannı
her Ulkede o ülkenin yazar örgütünun düzenleyeceğinin
kararlaştınldığı ve Selanik toplantısının düzenlenmesi
işıyle, TYS'nin görevlendirildiği belirtildi. Yetkililer
gazetelerde, Nâzun Hikmet Vakfı'nın kurucularından bir
heyetin Samiye Yaltınm başkanlığında Belediye Başkanı
Sayın Sözen'i ziyaret ederek şairin doğum gununü
Selanik, tstanbul ve Moskova'da kutlayacakları haberinin
çıktığına dikkat çekerek programın Nâzım Hikmet Vakfı
adına basına duyurulması karşısında şaşkınhk içinde
kaldıklannı, sendikanın doğum gunu törenlerine bir
ı Ige düşmemesi için çalışmalarını durdurma karan
akdığını açıkladı.
YAYIN
'Sinema Gazetesi' tartişması
• Kültür Servisi — Ulus Ajans Reklam Hızmetleri
Ticaret ve Sanayi AŞ'nin Halkla tlişkiler Mudurlüğu'nun
önceki gün "Sinema Gazetesi" üzerine yönelik
açıklamaiarının bütünüyle gerçeğe aykın oldugunu
aktaran Saim NYavuz, dün bir açıklama yaptı. Yavuz,
Ulus Ajans'ın ortaklanndan ömer Pekmez'le eylul
1989'dan itibaren "Sinema Gazetesi"ni yayımlamaya
basladıklannı, gazetenin 56. sayısına dek Pekmez'le
sürdürdüğü, gerçekte ticari olmayan, dostluğa dayalı
ilişkinin zarar vermeye başladığım, bir sure sonra
Pekmez'le ticari ilişkisini kestiğini ve gazetenin daha
sonra yayın hayatına kendisinin imtiyazı altında devam
ettiğini belirtti. Yavuz, "Ömer Pekmez, tam bir yıldır
neredeydi? Imtiyazm yasal olarak bana geçtiğini bile bile
şimdi neden böyle bir davranış içine girmiştir" dedi.
Gazetenin son iki haftadır yeni bir icerikle
yayımlandığına dikkat çeken Yavuz, "Sanınm ömer
Pekmez auhmlanmızı görup büyük kârlar sağladığımızı
düşunmekte ve 'ne koparırsam kârdır' duşüncesi ile
hareket etmektedir. Sinema Gazetesi'ni sinema
sektörünün sesi ve kulağı haline Sayın Ömer Pekmez
getinnemiştir, getiremez de" dedi.
YARIŞMA
'\nne-Kiz Dişküeri'
\* Kultur Servisi — Kadın Eserleri Kutuphanesi ve Bilgı
Merkezi Vakfı, profesyonel ve amator oyun yazarları
arasında bir tiyatro oyunu yanşması duzenledı.
Yarışmaya katılacak oyunların ana teması "Anne-Kız
Ilışkilerı" olarak belirlendi. Oyunların kâğıdın bir yuzune
çıft arahklı olarak daktılo edılmesi, okunaklı şekilde, 5
nusha halinde "Kadın Eserleri Kutuphanesi ve Bilgi
Merkezı Fener Mahallesı - Haliç/lstanbul 34220 adresine
postalanması gerektiği belirtildi. Yanşmaya son katılma
tarihi 31 Aralık 1991. Yanşmacıların kısa ozgeçmışlerını,
adres, telefon numarasmı içeren bir mektubu yapıtlarına
eklemelerı gerekiyor.
George Michael, son albümü 'Listen Without Prejndice'te sadece müzikdiyor
4
Beni önyargısız dinleyirfGeorge Michael artık
kendisinin değil, müziğinin
sevilmesini istiyor.
Gösterişin ayyuka çıktıgı
1980'lerde akıl almaz bir
hızla doruğa tırmanan bir
pop yıldızımn gösterdiği bu
düşünce değişimi hiç de
küçümsenmemeli.
YAVVZ BAYDAR
STOCKHOLM — "Listen VVithont
Prejudice" (önyargısız Dinle) gibi bir al-
büm adı, işin içyüzünü bümeyene çiğli-
ğin, sersemliğin ya da ukalalığın ürünü
gibi gelebilir. Ama bu tercihin gerekçe-
si ya sağduyuya, başka çarenin olmayı-
şına dayanıyorsa? Bir düşünün: Çok
"pariak" bir delikanlısınız, müthiş bir
müzik yeteneğiniz var, bir gnıp kuruyor-
sunuz ve bu grubun yalnızca pınltılı, gü-
lerytızlü -kimilerine göre- yuppie imajı
müziğinizin kalıcı guzelliğini ezip geçti-
ği için bir türlü ciddiye alınmıyor, kıv-
ranıyorsunuz.
Bu öyktlnün kahramanı George Mic-
hael. 1980'lerin ilk yarısında pop dün-
yasına hâkimiyet konusunda Duran Dn-
ran'la çekişen, "Careless Whisper" gi-
bi olağanüstü incelikte bir besteyle o dö-
neme damgasını vuran Wham! ikilisinin
yakışıklı uyesi. Son on yılın en önde ge-
len üç-beş pop bestecisinden biri; kimi-
lerine göre tarüşmasız en iyisi. Işinin çiz-
gi Ustü olmasına büyük çaba gösteren,
doğal bir yetenek.
Ama ezici bir çoğunluk -pop müziği-
nin yargıçlan- bu gerçeği bilseler bile
saklıyor, Michael'ı Prince ve Michael
Jackson'ın imaj düşkunu beyaz kopya-
sı, hatta parodisi olarak görüyordu. 'Ge-
tip geçiciydi' bu şahıs; "iyi pazarlanıyor-
du, o kadar!"
Bu düşünce esti durdu. Ta ki 1990 yı-
lının sonlarına, "Listen Without
Prejudice" çıkıncaya kadar.
Genel kam birden değişiverdi. tngil-
tereli eleştirmenler Michael'ın bu ikinci
solo albûmunü yüın en iyi yapıtı seçti.
Galiba başka çareleri de yoktu!
Çok genç yaşta girilen pop dünyası
içinde süre geçtikçe olgunlaşanlar da
var, olgunlaşmayanlar da. llki belirli bir
müzik yeteneği yarunda elbette üst bilinç
duzeyini, kendini tartıp ölçmeyi, çevre-
ye kaygıyla bakmayı da gerektiriyor. Bu
yüzden örnekleri ender. Çoğu, grupla-
OLGUNLUKLA KALİTE BİR ARADA — Olgunluk ile kaliteyi bir arada bul-
mak isteyenler, George Michaet'ın "Listen VVithout Prejudice" adlı albümünün
peşine döşebilirler. George Michael artık "Beni önyargısız dinleyin" diyor.
nnın ticarete ve yüzeyselliğe yönelmesi-
ni reddedip yalnızlığı seçen kişiler: Bri-
an Eno, Peter Gabriel, Roger Waters,
John Lennon.
Günümüzün George Michael'ı da ar-
tık beş-on yıl öncesinin George Micha-
el'ı değil. Liste başı olan parça sayısı ba-
kımından Elvis Presley'in Ingiltere re-
korunu yenileyen grubu VVham! ile ge-
çen ve 14 milyon satan ilk solo albümü
"Faith"le süren olağanüstü popüler dö-
nem, istediğı her şeyi yapacak ekonomik
rahatlığı sağladı Michael'a. Ama iki yıl
kadar önce muziği bırakmayı düşundü-
ğünü, eleştirmenlere kırgın oldugunu
açıklayınca doğan büyük şaşkınlık için-
de en buyuk tepki Frank Sinatra'dan
geldi. Ünlu şarkıcı ona açık bir mektup
yazarak "Senin gibi iistün yetenekler
dttnyada mantar gibi bitmiyor, kendine
gel" dedi kısaca.
George Michael yaklaşık uç yıldır söv-
leşi yapmaktan kaçınıyor, ortalıkta pek
görtinmüyor.
Ender söyleşilerinden birindeki ifade-
siyle "Artık kendisinin degil, müziğinin
sevilmesini" istiyor. Gösterişin ayyuka
çıktıgı 1980'lerde tahmin edemeyeceği
bir hızla doruğa tırmanan bir pop yıldı-
zının gösterdiği bu düşünce değişimi hiç
de küçümsenmemeli. Çünkü Michael,
hızla geçen bir on yıl ardından şovmen-
likle müzisyenlik arasında bir aynm ol-
ması gerektiğinden söz ediyor burada.
"Listen Withont Prejudice ", Micha-
el'ın belki de ister istemez ulaşacak ol-
duğu "saf müzik" düşüncesinin ilk so-
mut kanıtı. tçerdiği zenginlik onu hem
son yıllann en önemli yapıtlan arasına
katacak hem de geleceğini güvence altı-
na alacak nitelikte.
Dinledikçe gelişip büyüyen, güzelliğiy-
le kişiyi adeta büyüleyen besteler birbi-
rini ızliyor bu albümde. Steıie VVonder'-
m dramatik "They Won't Go When 1
Go" adlı bestesi dışında (ki Michael'ın
yorumu Wonder'ı hiç aratmayacak us-
talıkta) tüm parçalann altında George
Michael imzası var.
Eskilerin deyişiyle "tann yertfisl" bir
ses, dinlediğimiz. Çok geniş açüı bir te-
nor. Altın kaplamalı. Çekici, ama alda-
tıcı değil; duygulu, ama melodrarnatik
değil; kontrollü, ama yapay değil.
Sözlerde de büyük bir ustalık sergiü-
yor George Michael. Gururla sözünü et-
tiği -albümün açılış bestesi- enfes 'Tnı-
ying for Time", kanımca John Lennon'-
ın "Imagjne"i iie kıyaslanacak bir metne
sahip: "Açılan avcnn günieri bnn-
lar/Son da olmayacaklar/lşte bak / Di-
lend ve seçidlerin günieri bunlar /..Zen-
ginler yoksulluğunu Uan ediyor / BUe-
miyoruz / Belki de variıklı olanlar, biz-
ler / Bizler, 'N'olursa olsun' diyenkr
/ Tann? O vazgecmis artık / Önce
'oynayın' demiş / Sırtını dönünce /
Arka kapıdan çıkınış / Bütün çocnk-
lar..."
Michael, muziğin güzelliğini sade
aranjmanlarla hafifçe örtmüş, o kadar.
Genellikle bir tuşlu, bir akustik gitar, bir
bas ve davulla yetinmiş. Albümde aşın
ölçüde üst üste kayıt da yok. Sözgelimi
güzelliğini basitlikle yücelten "Mother's
Pride"da neredeyse sadece Michael'ın
hüzne yelken açmış sesini dinliyorsunuz.
Kendi içinde sürekli yenilenerek devi-
nen "Freedom", sisli havada bir kele-
bek zarafetiyle gezinen "Cowboys and
Angels", oya gibi işlenmiş "Heal the
Pain", 'soul'a uzaktan sevgiyle el sal-
layan "Soal Free"... George Michael'-
ın bu albümünde müziksel açıdan bir
düşüş bulmanız hayli zor.
Olgunlukla kaliteyi bir arada bulmak
isteyenler -tabii dilerlerse- "Listen Wit-
hoııt Prejudke"ın peşine düşebüirler.
önyargılı olsalar da, olmasalar da albü-
mün onlann peşini bırakacağını pek san-
mıyorum.
Ugo Tognazzi'nin oğlu Riky Tognazzi, Türkiye'defılm çekecek
Hooligan'lardan sonra 'Hamam'
ASLI KAYABAL
ltalyan sinemasmın ünlü
oyuncusu ve yönetmeni Ugo
Tognazzi"yi Turk sinemasever-
ler de yakından tanır. 'Şahane
BoynuzlıT, 'Barbarella', 'Mül-
kiyet Artık Hırsıdık Degildir',
'Büyük Tıkınma^, 'Çdgınlar
Knlttbü', 'Pazar Âşıklan' gibi
fdmlerıyle bizde de sevilen Ugo
Tognazzi dokuz ay kadar önce
ölmuştu.
Ugo Tognazzi'nin oğlu Riky
Tognazzi de bir sinema adamı.
1991 şubatında 'Ultra' adlı fil-
miyle 41. Uluslararası Berlin
Film Şenliği'nde Gumüş Ayı
ödulune değer görülen Riky
Tognazzi şu sıralar Turkiye'de.
Oğul Tognazzi, 1992 ilkbaha-
rında Türkıve'de bir film çeke-
cek. Tognazzi'nin, uzun süredir
ltalya'da yaşayan Turk sinema-
a Ferzan Özpetek'le gerçekleş-
tireceğı filmın adı 'Hamam' ola-
cak.
Baba Tognazzi, oğul Tognaz-
zi'yi çok küçük yaşlarda sinema
dünyasına sokmuş: "Babam,
Italyanlann sevdiği bir sinema-
cıydı. Bugun anılarunızda yaşı-
yor. Çok küçuk yaşlarda onunla
setlerde birlikte oldum. O za-
manlar bu dhnya bir oyundu
Geçen Berlin Film Şenliği'nde
hooliganları anlatan "Ultra"
adlı yapıtıyla Gümüş Ayı alan
Riky Tognazzi, 1992
ilkbaharında Turkiye'de
"Hamam" adlı bir film
gerçekleştirecek. 35 yaşındaki
Riky Tognazzi, ünlü İtalyan
oyuncu ve yönetmen Ugo
Tognazzi'nin oğlu. Oğul
Tognazzi, îstanbul'u, Doğu ve
Batı kültürlerinin kesiştiği
çekici bir kent olarak görüyor.
benim gozumde. Büyuyunce si-
nemaya yonelmem, en mantık-
lı seçimim oldu."
Genç Tognazzi 35 yaşında.
Çocukluk yılları doğduğu kent
Milano'da ve Ingiltere'de geç-
miş. Yüksek oğrenimini Bolog-
na ve Roma'da tamamlayan
Riky Tognazzi, çocukluğundan
başlayarak filmlerde kuçük rol-
lere çıkmış. Sophia Loren'le ça-
lışması, sinema uğraşını belirle-
miş. Daha sonra Ettore Scola ve
Bernardo Bertolucci gibi usta-
larla tanışmış. Ve kuşkusuz,
futbol dünyasındaki şiddeti iş-
leyen 'Ultra' adlı fılmiyle Ber-
lin'de Gümuş Ayı alması, Tog-
nazzi için buyuk onem taşıyor.
Riky Tognazzi, Türkıye'dekı
tatilini tamamladıktan sonra
Italya'da venı filmı 'Vai Con
Dio'nun (fannyla Git) hazırlık-
larına girişecek. Tognazzi, yeni
filminin bazı ideallenn ve mit-
lerin çoktuğu 1980'Ii yıllarda
papaz olarak çok guç bir seçim
yapan 4 genç din adamının öy-
kusunu anlatacağını soyluyor.
ttalyan yönetmen, îstan-
bul'u, Doğu ve Batı kulturleri-
nin birbirlerine karıştığı çekici
bir kent olarak göruyor: "Fer-
zan Özpetek'le birlikte çekece-
ğimiz 'Hamam'ın konusu, ls-
tanbul'da kesişen kültürlere
denk diişuyor. Film, Turkiye'-
ye gelen bir ttalyan'ın kendisi-
ni, gerçek doğasını tstanbul'da
keşfedişinin öykusünü anlaü-
>or."
Tognazzi'ye bakılırsa, Ber-
lin'de odül alan 'Ultra' adlı fil-
mi, sinema eleştirmenleri tara-
fından 'neo-neo realizm' akımı
içinde değerlendirilmiş. Bir ba-
kıma, savaş sonrasında Rober-
to Rosselini'lerın, Vittorio de
Ska'ların ünlü yeni gerçekçili-
ğınin günümüzdeki bir devamı.
Tognazzi'ye göre, 'Ultra', esin
kaynağım 'gerçeklik'te bulmuş
bir film.
Futbol dünyasında
'hoooganlar' diye bilinen saldır-
gan taraftarlara Italya'da
'ultralar' deniyor. Tognazzi de
'Ultra' fümini, 'ultralann' dün-
yasını keşfetme merakıyla ger-
çekleştırmiş. ltalyan yönetmen
'şiddetin otesini' araştırıyor.
Kim bu gençler? Niçin şiddete
vol açıyorlar?
'Ultra' aynı zamanda
'belgesel' bir film. Tognazzi ve
arkadaşlan, filmin çekimlerin-
den önce şiddet yanlısı gençler-
le oturup konuşmuşlar, anket-
ler düzenlemişler. Filmde gerçek
'hooiiganlara' da yer vermışler.
Riky Tognazzi, Türk sinema-
sını az tanıyor. ltalya'da daha
çok Amerikan filmlerinin gös-
terildiğiııi söyleyen Tognazzi,
Türk fılmlerini ya özel haftalar-
da ya da sinema kulüplerinde
görme olanagı bulduklarım be-
lirtiyor. Türk yönetmenlerden
en çok Ydmaz Günev'i tamyor.
Almanya'da izlediği Tevfik Ba-
şer'in '40 Metrekare Almanya'sı
da beğendiği filmler arasında.
Yapı Kredi'nin başlattığı "Büyük Besteler - Büyük Ustalar" dizisi sürüyor
Türkmusikisi compact disclerde
EVİN İLYASOĞLU
Yapı \e Kredi Bankası, 1991
yılında başlattığı "Büyük
Besteler-Büyuk Ustalar" başüklı
Türk Sanat Muziği CD dizileri-
nin sayısını uçe tamamladı.
Özellikle Veda( Nedim Tör gibi
bir kültür adamımızın başı çek-
tiği bu tur kültür hizmetleri Ya-
pı Kredi'nin ovguye değer uğraş-
lan.
Vedat Nedim'in önculuğunde-
kı ilk çoksesli koro çalışmaları-
nın uzunçaları "Yirmiuç Halk
Türküsü" başlığı altında Muhit-
tin Sadak ve Cenan Akın yöne-
timinde gerçekleştirılmişti.
Özellikle Turk sanat müziği-
nin ve Turk halk müziğinin as-
hna bağlı icralannın unutuldu-
ğu şu gunlerde, aslını dinlemiş
olanların pıyasaya duşen elek-
troorglu Dede Efendi sesinden
yakındığı şu sıralarda, uzman
kişiler gözetiminde yayımlanan
bu CD'lerin çok önemli yeri var.
Bekir Sıtkı Sezgin ve Dr. Alaed-
din Yavasca'nın danışmanhğı,
tnci Çayuiı ve Tiılin korman gı-
bı ozgune bağlı yoruma gonul
vermış kişilerın yönettıği plak-
lar on yedincı yuzyıldan yirmin-
ci yuzyıla kadar bir yelpazeyı
içeriyor.
Genel Mudur Burhan Kara-
çam, CD'lerin kitapçığındaki gi-
riş yazısında "musiki geleneği-
mizin canlılığını konımak"tan
söz etmiş. Türk sanat muziği ol-
duğu kadar, Turk halk muziği
ve çoksesli muzik alanındaki ça-
lışmalan da CD'ye aktararak bu
canhlığı yeni kuşaklara ıletebi-
Hr boylesi bir kuruluş. Dileriz
bundan sonraki planlannda art
arda dizilmiş, nitelikli bir Türk
Abdi Efendi, Kazasker Musta-
fa tzzet Efendi, Haşim Be\ ve
Rifat Bey'in eserlerınden oluşu-
yor. Uçuncu CD ise "Cumhuri-
yet Dönemi Bestecileri": Rakım
Elkutlu ve Suphi Ziya Özbek-
kan'dan seçmelerle orulmuş.
Kitapçıkta bestecılenn hayat-
lannı anlatan bilgiler olduğu
halde, bu donemlerin ozellikle-
rinı belırten açıklamalar yok.
Klasik ve neo-klasik terimlennın
Turk muziğınde hangı yıllara
den Hacı Arif Bey'e kadar; "Ye-
ni Klasik Dönem", Hacı Arif
Bey'den Saadettin Arel'e kadar;
"Romantik Donem" ve Saadet-
tin Arel'den günumuze "Reform
Dönemi" kabul ediyor.
Örneğin, Romantik Donem-
ın ozelliklerini şoyle anlatmış:
"Büyük formda yapıtlann yer-
lerini küçuk formda yapıtlann
alması, ...yapıtlarda ulusal ve ge-
leneksei ozelliklerin. aynca duy-
gu inceliğinin yuceliğinin önem-
Yapı Kredi'nin Büyük Besteler-Büyük Ustalar dizisinden çıkardığı
CD'ler Türk musikisinin "klasik" ve "neoklasik" dönemlerini ve
"cumhuriyet" dönemini kapsıyor. Böyle bir kuruluş, Türk sanat
müziğini olduğu kadar Türk halk muziği ve çoksesli müzik alanındaki
çalışmaları da CD'ye aktararak bu canhlığı yeni kuşaklara iletebilir.
muziği resmi çizebilirler.
Plaklara sırayla göz atınca
oteden berı tartışılan terim kar-
maşası çıkıyor karşımıza. Bırinci
CD, "Klasik Türk Musikisi
Bestecileri" başlığı altında, on
yedinci yuzyıldan Abdülgadir
Meragi ve Buhurizade Itri'yi
kapsıyor. ikinci CD, "Neo-
Klasik" Türk Musikisi Besteci-
leri başlığı altında; Onsekız ve
ondokuzuncu yuzyıllardan Tan-
buri Mustafa Çavuş, Basmacı
rastladığını, ne gibi karaktens-
tikler taşıdığını oğrenmek uze-
re biraz ansıklopedı kanştırayım
dedim. Gelişim-Hachette Genel
Kultur Ansiklopedisi'nde Sadun
Aksüt'ün yazdığı müzik tarihi
donemleri şöyle:
Itri ve Abdülgadir Meragi'yı
(16. yuzyıl sonu - 18. yuzyıl ba-
şına kadar) "Klasik Öncesi Do-
nem"; Itri'den Dede Efendi'ye
kadar (18. yuzyıl başına kadar);
"Klasik Dönem"; Dede EfendT-
senerek tıalka daha çok yakın
muzik yapıtlannın oluşturulma-
sı.."
Bu durumda Meragi ve Itri,
CD'dekı sımflamaya gore kla-
sik, Aksut'e gore klasık-oncesi
besteciler oluyor. CD'dekı neo-
klasik bestecilerden Sadun Ak-
sut'un sınıfladığı neo-klasıkler
arasına Kazasker İzzet Efendi
giriyor. Oysa CD'deki cumhuri-
yet bestecısı olarak anılan Ra-
kım Eikutlu, Aksut'e gore Hacı
Arif Bey'in başlattığı romantik
döneme ait.
Bir de TRTnin Müzik Daire-
si Başkanlığı (Yayın No: 34) ta-
rafından basüan, Dr. Mehmet
Nazmi Özalp'ın kaleme aldığı
iki ciltlik Türk Musikisi Tarihi-
ne göz atıyorum: Klasik Döne-
min Meragalı Hoca Abdülgadir
ile başladığı Hafız Post ile bı-
çimlenip Itri ile butünleştiği be-
lirtiliyor (s. 157). 19. yıizyıla ka-
dar bir klasik akımın sürduğu-
nu (bu çalışmada bir neo-
klasızmden söz edilmiyor) ve 19.
yuzyıl onalannda musiki sana-
tımızda "romantik edebiyatın"
doğduğu ileri süruluyor. (s. 193)
Eğer bu zaman dilimlemele-
ri, Batı'nın sanat akımlarına gö-
re adlandırıldıysa, o akımlann
ozelliklerini içermeli. örneğin,
bir neo-klasik akım, Batı mu-
ziğinde yirminci yuzyıl başı-
bestecilerinin, klasik dönemi,
Haydn-Mozart çağını, kusursuz
öz-yapı dengesinın doruğa ulaş-
tığı çağı ornek almalandır.
Acaba Turk muzik tarihçile-
ri Batı'dan aldıkları terimleri de-
ğişikliğe uğratıp kullanacakları-
na kendi kultur birikimimiz
içinde bir zaman dilimlemesi
araştırsalar daha iyi olmaz mı?
Itırh Bahçe'
toplatıhyor
• Kültür Servisi— Şeyh
Nefzavi'nin Arapçadan
Ingilizceye "The Parfumed
Garden" adıyla çevrilmiş
olan kitabı geçen hafta Yol
ve Limbo Yayınlan
tarafından aynı anda
yayımlanmıştı. Yol
Yayınlan'nın "Itırh Bahçe"
adı altında yayımladığı
kitabın yayınevi
yetkililerinden edinilen
bilgiye göre tstanbul
Savcılığı'nca müstehcen
bulunarak toplatılmasına
karar verildi. Bu yönde 2.
Asliye Ceza Mahkemesi'ne
bir yazı yazıldığı belirtildi.
Beyoğlu'nda
Türk filmleri
• Kültür Servisi —
Beyoğlu ve Sinema Şöleni S
etkinlikleri bugün AJi
özgentürk'un yönettiği
"At" fılmi ile sürüyor.
"At"ta başrolleri Genco
Erkal ve Güler Ökten
paylaşıyor. "Uluslararası
Festivallerde Türk
Sineması" çerçevesinde
gösterilen filmler dizisinde
yann Zülfü Livaneli'nln
yönettiği "Yer Demir Gök
Bakır" izlenebilecek. Filmin
başrol oyunculan Rutkay
Aziz ve Serap Aksoy.
Sanatçılar
Cemiyeti
• Knltür Servisi — 26
mayısta kurulan lsviçre
Uluslararası Sanatçüaı
Cemiyeti'nin başkanlığına
Baydar özcan seçildi.
Merkezi Zürih'te bulunan
derneğin 40 üyesi
bulunuyor. Dernek Bafkanı
Baydar özcan, yazar,
ressam ve müzisyenleri bir
araya getirmeyi
planladıklannı belirtti.
özcan, aynca Turkiye'de de
Türk-tsviçre Uluslararası
Derneği kurmayı
amaçladıklannı ve bu
dernek sayesinde tsviçreli ve
Türk yazarlar arasında
iletişün kurmayı
düşündüklerini anlattı.
özcan, lsviçre'ye gitmek
isteyen sanatçılara da vize
konusunda yardımcı
olabileceklerini söyledi.
Marquez
aklandı
• Kültür Servisi — Nobelt;<;
Edebiyat ödülü sahibi
Gabriel Garcia Marquez,
bir sözleşmeye uymadığı
gerekçesiyle yargılandığı bir
ABD mahkemesi tarafından
aklandı. Kolombiyalı ünlü
yazar, ülkemizde de
yayımlanan "Kolera
Döneminde Aşk" adlı
romanının sinema haklan
için Richard Roth adlı film
yapımcısıyla görüşmüş, ama
görüşme olumsuz
sonuçlanmışü. Richard
Roth, Marquez'in
sözleşmeye uymadığı
iddiasıyla San Francisco'da
bir mahkemeye
başvurmuştu. Mahkeme
ortada bağlayıcı bir
sözleşme olmadığı
sonucuna vararak
Marquez'in suçsuz
olduğuna karar verdi.
Filistinli
yazara yasak
• Kültür Servisi — Genç
bir Fiüstinli oyun yazannın
Israil dışına çıkması
engellendi. Aynı zamanda
oyuncu da olan Nidal
Hatib, Avrupa, ABD ve
Kanada'da sahnelenecek bir
ovunuyla ilgili olarak
yurtdışına çıkma izni istedi,
ama Hatib'in isteği Israil
yetkililerince geri çevrildi.
Israil askeri yetküileri, ûç
yıl yurtdışmda kalmaya razı
olursa Hatib'e pasaport
verebUeceklerini söylediler.
Nidal Hatib'in birçok
ülkede sahnelenecek olan
oyununda, yazarın bir Israil
hapishanesinde geçirdiği
günler konu ediliyor. Bu
arada Batı Şeria'da yaşayan
yazarın bugüne kadar
hiçbir yasadışı etkinlikle
suçlanmadığı bildirildi.
Montreux
Müzik Şenligi
• Kültür Servisi — 46.
Montreux-Vevey Müzik
Festivali, 23 agustosta
lsviçre'nin Montreux
kentinde başlayacak. 23
eylüle kadar sürecek
festivalin açılış konserinde
piyanist Catherine Collard,
Michel Tkbachnik
yönetimindeki Basel
Senfoni Orkestrası eşliğinde
çalacak. Festivalin 20.
yuzyıl müziğine aynlan
bölümu piyanist James
Avery, Arditti Dörtlüsü ve
Recherche Topluluğu'nu bir
araya getirecek. öte yandan
festivalde Dresden
Staatskapelle'yi Sir Colin
Davis, La Scala
Orkestrası'ru da Carlo
Maria Giulini yönetecekler.