Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 AĞUSTOS 1991 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Devtot MetBoroloji jşleri Genel
Mûdûriüğü'nden alınan bilgiye
göre tüm bötgeler açık geçe-
cek. Hava stciklığında önemli
bir degişiklik olmayacak. Rûz-
gâr kuay bötgeterimizde kuzey
ve bat, gûney bokjelerinde gü-
ney ve t â t yûnterden hafif, ara
sıra orta kuvvette esecek. De-
noterde rûzgâr. Karadeniz'de
yıldız ve poyraz, Marmara ve
Kuzey Ege'de yıkJız ve karayel,
Güney Ege'de günbatısı ve lo-
dostan 3-5, yer yer 6 kuvvetin-
de saatte 10-21 deniz mili htda esecek. Van Gölü: Açık
geçecek Kûçûk dalgalı olacak, gölde görûş uzaklıgı
10 km. dolaymda bulunacak.
Adana A 34° 23° OyartaMr A 38° 22° Mamsa
Adapsan A 29° 18° Btme A :
A 37° 23° Erancan A ;
A 30° 11° Es*ı$«t»r A2e°M°Muş
A 29° 15° üaantf A 36
1>
22°Ni0<le
A 32°2*>Sf«sun A 27
<>
20°Ûrtu
A 3i°22°Gûmûş»an«A 27«M«°Ka
A 25° 18° HaHdn A 32° 19° Samsun
A 35° 21° Ispjfia A 30° 15° Siırt
A30°ie
D
tsO(«ul A28°18°Sınop
Brtacft A 2 8 ° i e ° b ı w A 33°22°Sıvas
em/1 A 35° 21° Kare A 29° 11° lelmdaO
Brtıs A 29° 16° Kasfemonu A 27* 12° tJbzon
Boıu A 26° 15° Kay»n
Buısa A 31° 16° Kııidarelı
ÇanaMota A 3CM9Ptonya
Corum A 28° 10° Kütahya
D m d A 33° 19° Malatya
y
Alyon
Ajfi
Ankara
Antakya
Anülya
Art»w
/yjın
B
A
A
A 29°W°Van
A S^îteZonguıDak
, bukıOu yajmuriij A-açık B-twlut)u G-günesiı K-karlı S-s.sk >-yaı)mufki
Kahıre»
A 3f
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5
1/ "tbtiyar ve
güçsüz" anlamında
kullanılan bir alay
sözü. 1/ Tcmel,
esas... Ticaret. 3/
Keskin biı ses çıka-
ran ve çoğunlukla
davulla birlikte çalı-
nan ncfesli bir çal-
gı... Hint-lran dil
grubuna verilen ad.
4/ Hcm ruhtan hem
de organizmadan
ayn olan ve tûm or-
ganik etkinliklerin
temelinde bulunan
bir yaşam ilkesinin var olduğunu öne
sûren öğreti. 5/ Avrupa Topluluğu-
nu simgeleyen harfler... Arap abece-
sinde bir harf... Evrensel ahcı olan
kan grubu. 6/ Kabuklu hayvanlan
avlamak için deniz dibini taramak-
ta kullanılan ağ. 7/ Teşhis... Eski Mı-
sır'da güneş tannsı. 8/ Baryumun-
simgesi... Yolculuk. 9/ Zarla oyna-
•\an bir çeşit kumar... Titan elemen-
inin simgesi.
VUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Osmanlılar döneminde Rumeli'de görcv yapan gecc bekçile-
rine verilen ad. 2/ E&kimolann kendilerine venükleri ad... Yün-
den dövülerek yapılan kahn ve kaba kumaş. 3/ Çerkezlerin ulu-
sal destanı... Sosyolojide bir kabile ya da boyun bölündüğü iki
ya da daha çok parçadan her biri. 4/ Samanından aynlmanuş
arpa, buğday yığınlan. 5/ Üstten sağa doğru eğik olan basım
harfi... Kenar süsü. 6/ Bir nota... Yoksullara yiyecek veren ha-
yır kurumu. 7/ Az sözle çok şey anlatma... Sergen. 8/ Kale, hi-
$ar... Bir gıda maddesi. 9/ Bir nota... Yalıçapkuu da denilen bir
kuş.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Müstahdemler
20 AGUSTOS 1931
Hizmetçi ve emsali
müstahdemlerin Belediyece
tescili devam etmektedir.
Şimdiye kadar 40 murebbiye,
110 hizmetçi, 60 uşak, 60
bahçivan, 36 hususi şoför ve
80 aşçırun muamelesi bitmiş
ve cüzdanlarını alnuşlardır.
Bunlardan başka 4000
müstahdemin isirrüeri
kaydedilrmş ve bunlar
Belediyece muayeneye
sevkedilmiştir. Belediyenin
tahminine göre Istanbul'da
bunun bir misli daha
1 ydedilmemiş mUstahdem vardır.
Belediye; bazı müstahdemlerin hırsız ve bazılannın da
trahom ve sair hastalıklarla malûl olduğunu tesbit
ettiğinden bunlara vesika verilmemiş ve işten
menedümişür.
27 agustosta müddeti biteceği için şimdiye kadar
müracaat etmemiş olan müstahdemlerin belediyeye veya
ihtiyar heyetlerine müracaat ederek tescil muamelesini
yaptırmalan lazımdır.
27 ağustosa kadar tescillerini yapmıyan hizmetçilerden
ceza alınacaktır. Bu cezalar 3 liradan 50 liraya kadardır.
Ceza miktannın tesbiti işi kaymakamuklara bırakıhnışur.
30 YDL ÖNCE CumhuriYet
EOKA teşkilatlanıyor
20 AĞUSTOS 1961
Şehrinüze gelen haberlere göre
Kıbrısta EOKA teşkilâtını
kuvvetlendirrnek üzere iyiden iyiye
harekete gecümiştir. Kıbns Rım
basınımn hemen her gün Kıbnsh
Türklere ve Türkiye basuuna çatan
agır yazüar çıkmaktadır.
Diğer taraftan, Kıbns, Türkiye ve
•^'unanistan arasındaki üçlü ittifakın
ı j yüksek orgam olan Bakanlar
Komitesi Dışişleri Bakanı
Kipriyanu'nun başkanlıgında bir
toplantı yaparak son hadiseleri gözden geçirmiştir.
Manche denizi üzerinden geçirilecek köpru projesi
sahipleri, tünel fıkrinin artık eskidiğini, daha ucuza mal
olmasına rağmen içinden yahuz tren geçeceği için köprü
projesinin tünele teTcih sebcpleri bulunduğunu
söylemektediıler.
Manche köprüsü
Manciıe köprüsü, beheri 20 metre kutrunda 164 beton
ayak üzerine oturacakür. Köprunün kendisi için 750 bin
ton çeük kullanılacaktır. Dört sene zarfında, iki milyon
saat çalışüacaktu-. Manche denİ2İnde, bazan saatte 150
küometre hızia esen rüzgârlann köprüden gececek
arabaian denize uçurmasuıa mani olmak için gereken
tertibata vanncıya kadar bütün teferrüat hesaba
katünuştır. Bu tertibat sayesinde, en şiddetli rüzgârlann
sürati, saatte 25 kilometreye inmektedir. Köprü, 70 metre
yüksekliğinde olacagı için altından en büyük yolcu
gemileri dahi geçebilecektir. Manche denizinde bazan pek
koyu olan sise karşı da köprü, lüzumlu tertibatla
cihazlandınlacakur.
Kipriyanu
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Bayrampaşa DSP'nin
İ0 AĞUSTOS 1990
Yeni kurulan 13 ilçe ve bir beldede yapılan belediye
baskanbkları seçiminin gözdesi Bayrampasa'yı DSP adayı
Necdet özkan kazandı. DSP bu ilçede, yüzde 42'ye
ulasan bir oranla "oy patlaması" yaparken SHP beşinci
parti oldu. DSP'nin seçime katüdığı 9 merkezdeki oy
oranı ise yüzde 33 olarak gerçekleşti. DSP bu oranla 14
merkez genelinde birinci parti oldu. ANAP'm oylan ise
yüzde 24'de kaldı. DYP de Bayrampasa'da oy kaybma
uğrayarak dördüncü parti oldu. 13 ilçe ve bir beldedeki
seçimlerde, RP Uçüncü parti konumuna geldi.
TABÜSMA
\h Şu Teknik Olanak^zlıklar!
Biraz gayretle Avrupa sineması içinde yerimizi alabiliriz,
bunun engeli "teknik olanaksızlıklar" bahanesi olamaz. Ülke
gerçeklerinden kaynaklanan başka haklı nedenler ileri sürmek
daha doğru olur.
Kalitesiz filmler karşısında vazgeçilmez
bir savunu sözüdür; "Bizim onlar gibi tek-
nik olanaklanmız yok ki... Elimizden ge-
len bu kadar. Teknik olanaklanmız olsay-
dı o zaman neler yapardık" diye sürekli ha-
yıflanılır. Burada "onlar" dedikleri Ame-
rikan sinemasıdır. Nedense her zaman ken-
dimize hedef olarak Amerikan sinemasını
görürüz, Avrupa sinemasını (Italyan, Fran-
sız, Alman vb.) sürekli es geçeriz. "Teknik
olanak" sözüyle de standart laboratuvar
olanaklan, sesli çekim gibi "önemslz" de-
taylardan çok havada çarpışan uçaklar, in-
filak eden arabalar, dehşetengiz savaş sah-
nelerini sağlayan daha atraksiyonel filmle-
ri kastederiz. Bizde neden "Süperman",
"Batman", "Rambo" gibifilmleryapılma-
dıgma üzülurüz. Ulaşmamız oldukça güç
olan ve aynca ulaşmamıza hiç de gerek ol-
mayan bu sinemaya sadece uzaktan baka-
nz, gelip elimizi kolumuzu bağUamasına ses
cıkartmayız. Oysa biraz gayretle Avrupa si-
neması içinde yerimizi alabiliriz, bunun en-
geli "teknik olanaksııhklar" bahanesi ola-
maz. Ülke gerçeklerinden kaynaklanan baş-
ka haklı nedenler ileri sürmek daha doğru
olur.
De Sica'nın 1948'de çektigj "Bisikkt Hır-
sulan", Truffaut'nun 1959 yapımı "400
Darbe"si küçük bütçelerle yapılan, hiçbir
atraksiyonel sahne içermeyen, star oyuncu-
su bile olmayan fılmlerdi. Dünya klasikle-
ri arasına girmiş olan bu filmleri çekeme-
menin bahanesi "teknik yetersizlik" değil-
dir. Olsa olsa kişisel yetersizlik diyebüiriz.
Bir başka savunu mekanizması da "san-
sür", "TV denetimi" gibi kurumlardır.
Düşünce özgürlüğune aykınhğı taruşumaz
olan bu kurumlar, bazı sinema üreticileri-
nin kalkanı olmuştur.' 'Biz aslmda nder ne-
ler yapacagız, ama şu denetim yok mn...
Elimizi kolumuzu baglıyor" sözlerini her
zaman duymuşuzdur. özellikle "güldurü"
alarunda ürünler veren arkadaşlanmızın
sıkça başvurduklan bu savunu, "sansursiu
televizyon!" Star'ın başlamasıyla artık du-
yulmaz oldu. "Neler neler yapüdığuu" hep
birlikte görüyoruz.
Bugün Tiirk fılmi çekilemiyor, çekilmiş
olanlar gösterilecek salon bulamıyor, video
kulüplerinde bile Türk fdmi bulabilmek
zorlastı. Abartı dep, Etiler-Taksim arasm-
daki video kulüplerini dolaşüm, hepsi de
artık Türk filmi getirmediklerini söyledi.
Gerçekten çok korkunç, sarkıcı-türkücü fü-
mi bile yok. Son zamanlann umut vaade-
den fümlerini görmeniz pek olası degil.
Bunun gerçek nedenlerini aramak yeri-
ne birtakım sudan bahaneler ileri sürmek,
yanlış hayaller peşinde koşmak, insana ya-
tınmı gözardı etmek sinemamızı daha uzun
süre yerinde saydu-acaktır.
ATAY SÖZER
Senaıist / tstanbul
Esitsizlik irümeden Gidorilnıeli
Geçici 4. maddenin b fıkrası gereğince, siyasal olarak yalmzca
125r-maddeden tutuklu ve hükümlü olanlar, yasada belirlenen
genel süreden henüz yararlanamadı.
Terörle Mücadele Yasası'run (TMY) ge-
çici 1. maddesi:
(a) ölüm cezası alanlar, cezalannın 10
yılını,
(b) ömürboyu hapis cezası alanlar, ce-
zalannın 8 yuını,
(c) Diğer hapis cezası alanlar, cezalan-
nın beşte btrini çektikleri takdirde koşullu
salıverileceklerini hükme bağlar.
Buna karşılık, gene aynı yasamn geçici
4. maddesi b fıkrası ise Ceza Yasası'nın
125,146. maddelerinden ölüm cezası alan-
lann 20 yıl, ömürboyu hapis cezası alan-
lann 15 yıl, diğer hapis cezası alanlann da
cezalannın üçte birini yatnnş olmaian ko-
şulunu getirir.
Terörle Mücadele Yasası'nda yer alan,
ama bu yasamn adıyla ve özüyle ilgisi bu-
lunmayan "koşulhı salıverme", aslında, si-
yasal suçlar için gündemi zorlayan genel af-
fm çarpıtılmış bir biçimidir.
Ister genel af adı altında olsun, ister ko-
şullu salıverme adı altında olsun, cezalann,
suçlann niteliklerine yani ceza yasasındaki
maddelerine göre değil, sürelerine ya da ni-
celiklerine göre ayırt edilmeleri gerekir. Bir
başka anlatımla, hangi ceza maddesinden
20 yü hapis, ömürboyu hapis ya da ölüm
cezası almış olursa olsunlar, 20 yıl hapis,
ömürboyu hapis ya da ölüm cezası almış bi-
ri olarak, cezalann ertelenmesi yasasmdan
yararlarunalan gerekir.
Ne var ki söz konusu yasamn geçici 4.
maddesi, anayasanın eşitlik ilkesine aykın
olarak haarlanmış ve Mecüs'ten geçtiği gibi
onaylanmıştır.
Sıkıyönetim Askeri Mahkemeleri'nden
yapılan itiraz üzerine, Anayasa Mahkeme-
si, 146. maddeyi, geçici 4. maddenin b fık-
rasından çıkardı. Sonuç olarak, 146. mad-
deden hükümlü ve tutuklu bulunanlar,
TMY'nin geçici 1. maddesinde belirlenen
genel sürelere göre salıverildi.
Gene TMY'nin 23. maddesi c fıkrasına
göre 140, 141, 142 ve 163. maddeler yürür-
lükten kaldınldığı için bu maddelerden ce-
zası olanlarm cezası düşmüş, içeride olan-
lar da çıkmıştı.
Geçici 4. maddenin b fıkrası gereğince,
siyasal olarak yalmzca 125. maddeden tu-
tuklu ve hükümlü olanlar, yasada belirle-
nen genel süreden henüz yararlanamadı.
Anayasa Mahkemesi'nin iptal karan üze-
rine o gün yaptığımız basm açıklamasında
şu görüşe de yer vermiştik:
"146. maddeden hüküm giyenler tarafın-
dan yapdan başvnrunun Anayasa Mahke-
mesi'ne götürülmesi durumunda, yalmzca
146'ya ilişkin iptal karan çıkmasının. biçim
ve yöntem açısından doğru olduğu ileri sü-
rülebilir. Ne var ki anavasanın eşitlik ilke-
si geregi, geçici 4. maddenin b fıkrası tüm
olarak iptal edilmek gerekirdi."
Anayasa Mahkemesi, 146. maddenin is-
tisna olarak b fıkrasına konmasının anaya-
samn eşitlik ilkesine aykırı olduğu kanısı-
na vardığı zaman, doğal olarak, 146. mad-
de ile yan yana bulunan 125. maddenin de
(ve öteki adli cezalara iüşkin maddelerin de)
eşitlik ilkesine aykın olduğu sonucuna var-
mış ohnası gerekir.
Dolayısıyla fıili eşitliğin sağlanması için
b fıkrasım (ayrı ayn fıkralan değil, tek bir
fıkrayı) iptal etmesi geTekirdi. Bunu engel-
leyecek biçimsel (formel) bir neden de yok-
tu. Gene de biçim ve yöntem açısından du-
raksanması halinde, infaz (salıverme) açı-
sından, SHP'nin bu fıkranın tümüyle ip-
taline ilişkin talebi de dikkate alınabilirdi.
Bize ulasan duyuma göre de infazı ilgilen-
diren konuda, Anayasa Mahkemesi'nin,
sorunu bir bütün olarak ele aldığı doğrul-
tusundaydı.
Çünkü, eşitsizligin nedeni siyasaldı. Hu-
kuk, siyasal amaçlarla ortaya çıkan hukuk-
sal eşitsizliği gidermehydi, doğal ki huku-
kun üstunlüğü ilkesine bağh kalarak.
Ama bugün, geriye dönerek Anayasa
Mahkemesi'nin karanna ilişkin tartışma
sürdürmek yerine, eşitsizliğin bir an önce
giderilmesi için çaba harcamak gerekir ka-
msmdayız. Bu hukuksal eşitsizlik daha faz-
la geciktirümemeli. Çünkü genel hüküm-
lere göre aylarca önce tahliye edilmesi ge-
reken rdce insan, hâlâ içeride bulunuyor-
sa, İlhan Selçuk'un deyişiyle içerideki in-
san ile dışandaki insan arasındaki fark, bizi
her gün değil, saatin tiktaklan gibi her an
rahatsız etmiyorsa, biz hangi ilkeleri savu-
nuyoruzî
MUZAFFER tLHAN ERDOST
tHD Ankara Şube Başkanı
Avcı Olmayanlann Av Yasası
ıı *• ' üretmesinde kullamlmak üzere avcuık fo-
B unların yasada yer almamasına ikna edici gerekçeleriniz
şayet yoksa bu yasayı avcılar için yapmıyorsunuz. O zaman
geriye bir şık kalıyor: Avcı olmayanlar için. "Avcı
olmayanlar için av yasası"nın milletimize hayırlı ve uğurlu
olacağını sanmıyorum.
Avcıhk olayının sorunlanm da, çözüm-
nunda toplanmah, bu fondan başka alan-
lara kaynak aktanlmamalı.
c) Merkez Av Komisyonu'na ava kuru-
luşlannda oy sahibi olmak şartıyla üye ahn-
malı, avcüıkla ilgisi bulunmayan (Atıakk
Federasyonu gibi) kuruluşlann komisyon-
da oy sahibi olmaian önlenmelidir.
Kişilerin özel avlak, Orman Genel Mü-
lerini de en iyi avcılann kendüeri büirler. Sö- dürlüğü'nün ise öraek avlak adı altında bazı
zümona poütikacüar değil. Neden >-urdu- a i a m a n kapatmalan ve burada ayrıcahkh
Yeni yasakçı ve iş bitirici Av Yasa Tasan-
sı, ANAP hükümetinin pek cok işinde halkı
yok saymasında olduğu gibi bunda da beş _ _ „„.„„,„„„. j
milyonluk bir avcı toplumunu adam yerine muzun değerli avcılanna, bu alanlarda uz- bîı*av"s'tatüsü^uy^lamalari'önienmeli, bu
koymamakta. manlaşmış bilim adamlanna fırsat tarunmı- ne(
jenle
avlaklan sımflara ayıran hükümler
Temelinde yasakçı bir zihniyet olan bu ta- yor, fıkirlerine kulak asümıyor da alam bu xasaılfavı çıkanlmalıdır.
olmayan işbitirici birtakım politikacılar ve d ) Yasa tasansına geçici dahi olsa yasak
çevrelerini sarmış bulunan kâr kokusu al- n ü k ü ı m e r
konmamaudır. Ülke çapında tek-
mış olan bazı çıkar çevrelen ile ış bıtınlme- m k b i l g i v e amşunna gerektiren zamana ve
ye; oldu bittıye getirılmeye çalışılıyor? zemine göre ayarlanması şart olan yasak
Aksi iddia edüiyor ise aşağıda sıralannuş koymak TBMM'nin yamltılmasma, sakm-
sanda: kişilere özel avlak, Orman Genel
Müdiirlüğü'ne ise Örnek avlak adı altında
bazı alanlan bazı ayncahklar için kapatma
olanağı, avcıhkla ilgili bulunmayan bazı ku-
ruluşlann komisyonda söz sahibi olmala-
rı, avın korumasmda ve üretihnesinde kul-
lanılması gereken avcıhk fonunun başka
alanlarda kullanüması gibi anlamsız mad-
deler yer almakta. Yasallaştığı takdirde bu
büyük avcı topluluğu bir avuç sömürücü-
nun arpahğı haline gelecek, üstelik bundan
başta yurt avalan olmak üzere av ve yaban
hayatı da zarar görecektir. Bu arada avalı-
ğm ivedi çözüm bekleyen birçok sorunu çö-
olan yurt avcılanmn ve uzmanlannın görüş-
lerine tasanda niçin yer verümediğinin açık-
lamasım -lütfedip- bizlere yapabilir misiniz?
a) Kara Avcuıgı Yasa Tasansı'na av ko-
ruması için teknik ve ihtisasa dayalı taşıa
teşkilatı dahil gerekli örgütlenmeyi sağlaya-
cak hükümler eklenmeli.
b) Avcılardan, silah av malzemesi imalat-
zümlenmeyecek, büyük bir adaletsizlik ve çılan ithalatçüan ve satıcılanndan alınacak
kaos yaratılacaktır. vergi harç ve diğer gelirler, av koruma ve
cah durumlann ortaya çıkmasma neden ola-
caktır. Bu görev Merkez Av Komisyonu'na
verilmelidir.
Bunlann yasada yer almamasına ikna
edici gerekçeleriniz şayet yoksa bu yasayı av-
cılar için yapmıyorsunuz. O zaman geriye
bir şık kakyor. Avcı olmayanlar için. "Aya
olmayanlar için av yasasr'mn milletimize
hayırlı ve uğurlu olacağını sanmıyorum.
KAMTL AKDOCAN
Antalya
JAPON GULU
tlhan Seiçuk
5. bası 10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğtu-îstanbul
OdemeU Könderilnez.
GIDERAXAK YAŞARKEN
VedatGünyol
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul
Ödemdi gönderilmcz.
AJNKARA NOTLAKI
MUSTAFA EKMEKÇt
Cıs!Politika en civcivli günlerini yaşıyor; gazetecilik renkle-
niyor. Gazetecilik, yaratıcılıktır; kurcalayarak gızli kalanı bu-
lup çıkarmaktır. Tarihçiye taslak hazırlamaktır. Seçim
yaklaşırken gazeteler seçim sonuçlarını önceden kestirme-
ye başladılar. SHP, kiminde ikinci kiminde üçüncü partiydi.
Hinthorozu Erdal Bey, bunlara alışmıştı:
— Yapiyorlar, ne yapalım? dedi. Her seçime böyle
başlanz.
SHP Parti Meclisi'nde, Baykalcı bir milletvekili Erdal Bey'e
sorar:
— Hürriyet'te bir haber çıktı; sizin DSP iie seçim bölgele-
rinde anlasarak seçime gitmeyi düşündüğünüz yazıldı. SHP,
bazı yerlerde seçime girmeyip DSP ile anlaşacakmış. Bu,
SHP aleyhine bir haber, doğru mu? DSP ile seçim bölgele-
rinde anlaşacak mısınız?
Hinthorozu Erdal Bey soruyu yanıtladı; şöyle dedi:
— Yok, yok! Eski hamam eski tas. Değişen bir şey yok.
Haber biraz abartılmış, ama ben görüşmek istedim kabul et-
medi!
Hinthorozu, çok üzgündü. Erdal Bey, Bülent Ecevit'le gö-
rüşmek isteyecek, o ise reddedecek! 1987 seçimleri önce-
sinde de o zaman genel başkan olan "R" Hanım, Erdal
Bey'in görüşme isteğini geri çevirmemiş miydi? SHP ku-
ruttayını izlemek istediğim için bu yıl, Dikili Şenliği'nde ka-
lamamış, izlenimleri mi de yazamamıştım. Dikili'de, Kuzey
Kıbns'tan muhalefet partilerinden konuklar da vardı. CTP Ge-
nel Başkanı Özker Özgür ve Dış İlişkiler Yazmanı Fadıl Çağ-
da ile Ankara'da SHP kurultayı sırasında görüşme olanağı
bulmuştum. iki yıl önce, Özker Özgür'ü Dikili'de konuştur-
mamışlar, neredeyse sınır dışı etmişlerdi. Özker Özgür, iki
yıl sonra gelince, bu kez kendisi konuşmamayı yeğledi. öz-
ker Özgür'e sordum:
— Bu kez konuşsaydınız, Dikili'de ne diyecektiniz?
— İki yıl önce, senliğin sonuna dek kalmıştım. Fakat so-
runlu bir ziyaret oldu. 1989'un yazında, konuşturulmamış-
tım, doğrudur. Bu kez ben kendim konuşmak istemedim.
1989'da konuşmamı istemeyen İçişleri Bakanlıgı izin verme-
mişti. ANAP iktidardaydı, şimdi de ANAP iktidardadır. O ba-
kımdan ben, ANAP hükümetini zorlamak istemedim. Bu kez
konuşmamayı, izlemeyi yeğledim.
1989 yazında Dikili'de, o zaman diyeceklerimi bugün de
yineleyebilirim. O zaman da Kıbrıs sorunu çözüm bekliyor-
du, bugün de çözüm beklemektedir. Kıbns sorunu çözüm
bekledikçe hem Türkiye'ye karşı bir durum ortaya çıkıyor
hem Kıbrıs Türklerinin zararına oluyor.
Türkiye, biliyorsunuz 1974'te Kıbrıs'a asker çıkardı. Nasıl
çıkardı? 1960 "Garanti Anlaşması"ndan kaynaklanan mü-
dahale hakkını kullanarak asker çıkardı. 1960 Garanti An-
laşması neyi garanti ediyor? Çok önemlidir. Kıbrıs'ın
bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü garanti ediyor. Yani,
Türkiye, Kıbrıs'a adanın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü
korumak için asker çıkarmış bulunmaktadır. Uluslararası hu-
kuk açısından durum budur. Türkiye'de bu durum yeterin-
ce bilinmiyor. Neden bilinmiyor? Kıbrıs sorunu özgürce
tartışılmadığı için bilinmiyor.
Dikili'de son ziyaretimde, Türkiye Birleşik Komünist Par-
tisi Genel Sekreteri Haydar Kutlu'yu'dinledim. Haydar Kut-
lu, Türkiye'de tabulardan söz etti; işte, "komünizm" tabusu,
"Kürt" tabusu var dedi. "Bunlar özgürce tarttşılmıyor Türki-
ye'de".
Türkiye'de bir de "Kıbns" tabusu vardır, tartışılmıyor! "Kıb-
rıs sorunu, Türkiye'nin ulusal sorunudur" deniyor. Deniyor
ama ulusal sorun, ulusça tartışılmıyor! Oysa ulusal sorunla-
rın ulusça, özgürce tartışılabilmesı gerekir. Kıbrıs'ta ben ana
muhalefet partisinin Ikjeriyim. Ve Kıbns'ta ana muhalefet par-
tisinin genel başkanı olmama karşın, Türkiye'deki kamuo-
yuna ulaşamıyorum. Sanki önümde görünmez duvariar var.
Basına ulaşamıyorum: İşte, Dikili'de konuşmak istedim,
konuşturmadılar! Neden? "Kıbns sorunu Türkiye'de tabu- >
dur", bu nedenle; Kıbns sorunu tartışılamaz! Kıbrıs sorunu
;
tartışılamayınca da Türkiye'nin insanı, Türkiye'nin garantör
olarak Kıbrıs'ın bağımsızlığından ve toprak bütünlüğünden
sorumlu olduğunu bilemez. Neyi bilebilir? İşte, "Türkler,
Rumlar kavga etti; Türkiye de g'rtti, Türkleri kurtardı, bu iş
bitti!" biçiminde bilebilir. Yani uluslararası hukuk yanını bi-
lemez. Bilemeyince de ulusal sorun olarak tanımlanan bu
önemli konu hakkında, sağlıklı bir kamuoyu oluşamaz. Sağ-
lıklı bir kamuoyu oluşmayınca da sağlıklı bir çözüme yönel-
mek mümkün olmaz.
Kamuoyunun özgürce oluşamadığı tabulu ortam, demok-
ratik ortam değildir. Türkiye'de siyasal partiler arasında bir
diyalog eksikliği gözlemledim.
Kıbrıs'ta Rum toplumu, demokraside bizden çok öndedir.
Demokraside önde olan, ekonomide de önde olur, başka
alanlarda da önde olur. Kıbrıs Türk toplumunun, en az Kıb-
rıs Rum toplumu kadar demokrasiyle kendi kendini yönet-
me hakkı vardır. Türkiye'deki iktidariar, demokrasiyi bize çok
görmemelidirler. Meclisimizde, halkın yarısı temsil edilme-
mektedir. Seçimlerimize dıştan karışıldığı için biz de seçim
sonuçlarını reddettik. Toplum siyasal bunalıma girdi. Buna-
lımı yaratanlar, bunalımın aşılmasında, topluma yardımcı ol-
muyoriar. Uluslararası topluluk, Kıbns sorununun çözümünü
istlyor. Kıbns sorunu uluslararası normlara uygun biçimde
çözülecektir.
Kıbns sorunu, Türkiye'nin ıç politikasından, partiler arası
yarışta, birbirlerine karşı kullanılmamalıdır. Kıbrıs sorunu
Türkiyesiz çözümlenemez. Ancak, demokrasisi askıya alın-
mış bir Kıbns Türk toplumuyla da çözümlenemez... Türki-
ye'de demokrasi yeniden filizleniyor. Parti kongrelerindeki
canlılık, bunun kanıtıdır. Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan, bölge
halklan, dünya, hep birlikte İnsan haklarına saygılı olmayı
öğreneceğiz. Dünyanın her yerini insan için yaşanılır kıla-
cağız. insantık olarak başka seceneğimiz yoktur. Ekmekçi'-
nin köşesini okuyan herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
— Teşekkür ederim Özker Bey!
Halk dilinde, "cıs" diye bir söz vardır. Çocuklar, ateşe,
sobaya yaklaştıklarında söylerler. Kıbrıs konusu da öyie mi
ne? Özker Özgür, konuşmamız sırasında, "Kıbrıs sorunu-
nun çözümlenebilmest için karşılıklı ödün gereklidir. Tek yanlı
vermek ya da tek yanlı almak söz konusu değildir" dedi. Bu-
nu Türkiye'de değme politikacı söyleyebilir mi? Söylesin de
görelim...
HAREM 89'LA BOĞAZ TURU
* YAZVEKIŞ*
* Şırket yemekleri
* Kutlamalar
* Yemekli-yemeksız mehtap ve deniz gezileri ile
öğle ve akşam hizmetınizdeyız.
Tel: 151 88 97 - 151 04 15
SOYUNUN
VE SİLAHINIZA SARIÜN!
! Birincisini kaçırdıysanız
bu kez geç kalmayın
"ÇIPLAK SİLAH"ın
ne anlama
geldiğini bu filmde
anlayacaksınız.
[23AĞUSTOSf
TA SURPRIZLERLE SINEMALARDA
EGE ŞARKILARI
KU CAKLAŞ1Y0R
24 Agustos 1991, saat 21.00 Efes Antik Tiyatro
27 Agustos 1991, saat 21.00 İstanbul Açık Hava Tıyatrosu
Bılgi için: 146 04 47 llsanbuil / 21 60 71 22 23 94 itzmirl
IMetMti)yerltr!:İSTANIUL Cal uMudoCollectıon• Mecıdı>e(öy Mudo• RumeııCaddest
M l Cll E k M C1 B l
IMetMti)yerltr!:İSTANIUL Cal :ru|E331İC11I • Beyo^luMudoCollectıon• Mecıdı>e(öy Mudo• RumeııCaddest
Mudo • f>ı jiiuı;ı M .30 Collecnotı» Sjtıaıif e Muüo • i\Mm Ma<lo Colltccp • Erenkoy M.udo C1e»e.grnın • Bıjılj!
Caddts V.::Nı(Sif>hıkl::-iTaTıksın[|iVıi(orııııSuıdiTcklZHİl tfjkkonır»"torılonMuao'KirsifikaMuıio
• KUŞADASI Mıdo • tODRUM MudotınırEltıAnlıiTiyılroMıkıkomtıiçitolobiıtturrttvou:223602
0 EGESERAMiK'in katkılarıyla. Ege Kültür Vakfı'nın bir hizmeti...
KÖY ENSTİTÜSÜ
YILLARI
TalipApaydın
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaf Yayınlan Türkocağt
Cad, 39-41 Cağaloğlu- İstanbul
ödCM
KÖY
ENSTtnİLERİVE
ÖTESt
MahmutMtkıl
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan TOrkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul