16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 AĞUSTOS 1991 CUMHURÎYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdûrlüğû'nden alınan bilgiye göre yurrJun kuzeybatı kesımleri parçalı bulutlu, Marmara'nın doğusu, Batı Karaöeniz ile Iç Anadolu'nun kuzeybabsı sağa- nak ve gökgürültülü sağanak yağıslı. ötekj yerier az bulutlu ve açıkgeçecek. HAVASICAKLIĞI- Önemli btr deöişiklik olmayacak. RÛZGÂR: Kuzey ve doflu yön- terden hafif, arasıra orta kuvvet- te esecek. DENİZLERDE: Akde- niz'de günbatısı ve lodos, öteki denıztenmızde yıldız ve poy- razdan 3-5, yer yer 6 kuvvetinde saatte 10-21, yer yer 27 deniz mili hızla eseek. Dalga yûkseMığı 0.5-15, açık- larda 2-3 metre dolayında olacak. Van Gölü'nde ha- va: Az bulutlu ve açık geçecek. Adana Mapazarı Mıyaman Wyon Ankara AntaKya Antalya Artvm V)m Baitkestr Bıtecık BıngAI Bofcj Bura ÇanaMole Çonjm Dent* A 33° 25° Dıyartıator Y ZP19° Edıme A W23°Erancan A 28° 16° Emınjm A 27° 13" Estoşehr Y 27° W° Gaaanttp A 31° 26° Gıresun A 30° 22° Gümüştane A A 25° 18° Halddn A A 34° 21° Isparta A A 29° 19° IstanOui A Y 29° 19° lanr A A 35°20°Kare A 32° 18° Kastamonu Y Y 26° 13° Kaysen Y 29° 19° Kırttan» A 29° 20° Korya A 28° 14° Küttıya A 32°21°Malatya 38°22°Manısa 28°16°KM»aş 29° 18° Metsm 25° 10° Mutya 28°15°Muş 37°23°N4de 27°20°0rtu Z7°16°Rıa 31°20°Sanısun 29°16°Siin 27°20°Sinoe 34°22°S<vas 26° 10° Tetartlafl 25° 12° Trateon 30° 13° lunceü 28°15°Uşatc 3 0 ° 7 ° V Lenıngrad Moskova 28° 16° 'fozpat 33°20°Zonguklalc *"** Bbulu °u Ankara J « W Tebnz DÜNYA'DA BUGÜN A/nsterdsm Amman Aöna Bajdat Baıcctou Baseı Bdgrad Bofn Bonn Brûtael BuJapeş» Cenem Ceayır ddde Oufia Fımktut Gırnt H»anW KaKn Koponhac KMı Ufoşa B 23° A 38° A 29° A 39° A 32° B 28° A 34° Y 26° Y 24° e 22° Y 30° B 30° A 35" A 34° A 42° Y 27» A 32° Y 22° A 38° B 21° Y 25° A 37° L«ım«rad Lflndra Madnd Mılano MontFNl MasfcM Uûnh ¥ 2<° e 22° A 38° A 29° Y 25° Y 29° Y 23° B 22° Y 30° A 42° A 30° A 26° A 39° Y 28° A 30° Viyam — W W * ı g t o n - - Zurih B 31° Oslo Pans Pr»O Riyad floma Sofya Şam A BULMACA «OLDAN SAGA: 1 2 3 4 5 6 •1/ "Gevheri der işler lıata / Katırlaı bas- kındır ata / Olur ol- maz ---a / Çocuklar *anşır oldu^/ Ta- rımda kullanılan azotlu gübre... Yan, lyanm. 3/ Savaşta ;ölen yeniçerüerin er- kek çocuklarma ve- rilen ad... Sodyu- inun simgesi. 4/ Avı cekmek için dökülen yem. 5/ Eskiden ha- t«rleşme hizmetle- rinde kullanüan hızh ve hafif gemi. 6/ Satrançta özel bir ;hareket... önder. 7/ Vilayet... Kore |Savaşı sırasında, VIII. Amerikan or- ;dusunun yok olmaktan Türk birliği- •nin direnişi sayesinde kurtulduğu sa- Ivaş. 8/ Gitar eşliğinde seslendirilen IPortekiz halk türküsü... Edirne'nin '.bir ilçesi. 9/ Geçimsizlik... Güzelliği ;ile ünlü bir ABD'li sinema yıldızını belirtmekte kullanılan kısaltma. YUKARmAN AŞAGlYA: .1/ "Görüp ahkâm-ı asn — sıdk u selâmetten / Çekildik izzet :Ü ikbâl ile bâb-ı hükümetten" (Namık Kemal). 2/ tki anı ayı- ran zaman dilimi... Kadın giysilerinin etek ucu, kol gibi yerleri- ne verev kesilmiş kumaştan yapılan süs. 3/ Bir birliğin, ortaklı- ğın ya da aiacaklılar gnıbunun haklannı korumakla görevli kim- •se... Yapısına girdiği sözcüğe "iki, çift" anlamı katan yabancı önek. 4/ Hoşa giden duygulanım... Kuruyarak ya da çürüyerek içi boşaimış olan. 5/ "Beşikler vermişim Nuh'a / Salıncaklar, hamaklar / Havva Ana'n dünkü çocuk sayıhr / —-yum bcn" (Ahmed AriO- 6/ Zayıf, cüız... Çok çalışan öğrenci. 7/ Iskam- bilde bir kâğıt... Alt aşamada bulunan. 8/ Türlü müzik araçla- nnın verdigi sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan ses özelli- ği... Bir işe gönlü olma. 9/ Bedene eziyeti ruhun kurtuluşu ve mutluluğu için gerekli gören Hint dervışliği. 60 YIL ONCE Cumhuriyet 4-3 yenildik 19 AGUSTÖS 1931 Takımımız sahaya çıktığı vakit stadyomu dolduran muazzam kalabaiığın şiddetli aJkışları ile karşılandı. Bizi takiben Moskova muhteliti sahaya çıktı. Saha ortasında muazzam merasün yapıldı, çok samimî nutuklar irat olundu. Rus'lar bize guzel bir buket verdiler. Bizde bilmukabele zarif bir bayrak hediye ettik. Takımımız şu şekilde tertip edilmişti: Ulvi Hüsnü, Saim Suphi, Sadi Reşat L. Mehmet, Alâettin, Zeki, Muzaffer, Rebii. Oyuna bizim hücumumuzla baslandı ve iki Uç dakika sonra top, Rus nısıf sahasında ve hâkimiyetimiz altında dolaşmaga başladı. Devre ortalanna doğru Zeki, sağdan aldıgı güzel bir pasla ilk golü attı. Bu gol 50 bin kişi tarafından alkışlandı. Beş altı dakika sonra gene Zeki ikinci golü yaptı. Rus'lar biraz canlandılar, bize tazyik etmeğe başladılar. Nihat, Mithat ve Bürhan'dan mahrum olan müdafaa hattırnızın zayıf olması ve kalecinin topun seyrini takip ederek iyi yer tutamaması Rus'lara arka arkaya iki sayı fırsatı verdi ve ilk devre 2-2 beraberlikle bitti. İkinci devreye başlandığı vakit Rus'lar daha iyi oynuyorlardı. Bu defa hâkimiyet onlara geçmişti. Bizi sıkıştırıyorlardı. Bizim takımda yorgunluk alâimi görünmeğe, Rus'larda ise daha fazla gayret belirmeğe başladı. Bunun tabiî netıcesi olarak Rus'lar iki sayı daha yaptılar. Bizim takımda bazı tebeddülât yapıldı, oyuncular ve mevkileri değiştirildi. Oyunun hitamına on dakika varken hakem Rus'lar aleyhine bir penaltı cezası verdi. Uçüncü sayımızı bu suretle yaptık. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Angola'da durum 1« AGUSTOS 1961 L landa'daki salâhiyetli çevrelerin ileri sürdüğüne göre, Kuzey Angola'da yerlilerin giriştiği isyan hareketi bastırılmadığı takdirde, Portekiz, siyasi buhranın yanı sıra büyük bir iktisadi buhranla karşı karşıya kalacaktır. Kuzey ve Doğu Angola'daki isyan Salazar hareketini bastırmakla 20 bin Avrupalı ve 7 bin verli asker vazifelendirilmiştir. Kuzey ve Doğu Angola'da 60.000 mil karelik bir araziyi kaplamaktadır. Hürriyet ve bağımsızlık istiyen Angolahlann isyan hareketi 14 mart günü âniden başlamış ve derhal bütün bölgeye sirayet etmiştir. Portekiz ordusunun iddia ettiği gibi, yerliler hâlen müdafaaya çekilmiş olsalar dahi, bütün meseleler halledilmis olmamaktadır. Bundan beş ay evvel başgosteren isyan hareketinden bu yana, Angola'da mevcut 500 kahve plântasyonundan 200 ünü âsiler tahrip etmiştir. Zengin plântasyonlann bulunduğu kuzeydeki Dembeş ve Garmena bölgelerinde, tahrip edilmemiş plântasyon ve Avnıpalı evi kalmamıştır. Germena'daki plântasyon sahipleri, Başbakan Salazar'a basvurarak bütün mahsulün harap olduğunu bildirmişlerdir. GEÇEN YIL BUGLJN Cumhuriyet ABD'den uyan ateşi 19 AGUSTOS 1990 ABD ile Irak arasında yaşanan gerginlikte tetiğe ilk basan taraf ABD oldu. ABD donanmasına ait gemiler Umman ve Basra Körfezi'nde seyretmekte olan iki Irak tr^ıkerine uyarı ateşi açtı. Uyan ateşi açılmasından sonra A nerikan donanmasında bir süre "savaş durumu" ilan edildiği bildirüdi. DÜZELTME • 18 Ağustos 1991 tarihli gazetemizde 28. Antalya Altın Portakal FUm Festivali'yle ilgili haberde festivalde yanşacak 19 filmden birinci olan yapıma 175 milyon lira para ödülü verileceği belirtilmiştir. Bu ödül birinci gelecek film için 65 milyon lira, ikinci film için 55 milyon lira, üçüncü film için 15 milyon lira olarak belirlenmiştir. TAKTISMA tstanbul Festîvalî'nm Ardından Avrupa'daki caz festivalleri ile yanşabilecek bir kapsama erişen tstanbul Festivali, bence "... Caz Festivali" adı altında bir bölüme ayrılmahdır. 19. tstanbul Festivali kısa bir süre önce sona erdi. Türkiye'de yapılan en önemli, en kapsamlı ve en tatminkâr müzik (ktlltür) or- ganizasyonu (festivali) olarak değerlendir- digim bu festival, yerini her yıl daha da sağ- Lamlaştırmaktadır. Organizasyonlann kötü- lüğüne alıştığınuz bir ortamda, oldukça ba- şanh sayılabilecek bir düzenlemeyle karşı- mıza çıkan tstanbul Festivali, birçok müzik severe unutulmaz gösteri ve konserler izle- me olanağı sağlamıştır. Her yıl daha kap- samh bir içerikle, gittikçe artan bir kiüeye hitap eden bu festivalin, bazı sorunlann da çözühnesi halinde, çok daha başanh olaca- ğma inanıyorum. Konser veren caz müzisyenleri açısmdan ele alındığında, Avrupa'daki caz festivalle- ri ile yanşabilecek bir kapsama erişen Istan- bul Festivali, bence "... Caz Festivali" adı altında bir bölüme aynlmalıdır. Genelde en çok izleyici kitlesine sahip olan caz konser- leri, caz müzdğine daha fazla önem verilme- sinin gerekliliğini gösteren somut bir kanıt- tır. Jan Garbarek, Branford MarsaUs, Or- nette Coleman... gibi çok önemli caz mü- zisyenlerini agırlayan bir festivalde, bu tü- rün kendi kolunu oluştunnası gereklidir. Her biri kendi içinde güzel olabilen ldasik müzik, caz ve geleneksel sanatlann aynı çaü altında toplanması, bence Istanbul Festiva- li'nin yönü açısuıdan karmaşa yaratmakta- dır. İkinci derecede önemli bulduğum konu da, öğrencilere ayrılan yerlerin azlığıdır. Ay- nca, pahah olan tam bilet fıyatlan, konse- re gitmek isteyen öğrencilerin önünde bir engel oluşturmaktadır. Izleyicilerin büyük Milletvekiliıım Sayaınhgı Evet; milletvekilleri hiç kimseye muhtaç olmayacak kadar maaş almalıdırlar. Ama aldıkları maaşların büyük bir kısmını seçmenleri için harcamalıdırlar. Milletvekili maaşlarıyla ilgili olarak Na- im Kılıç isimli Muğlalı bir vatandaşın, Sa- yın Oktay Akbal'ın yazısına cevaben yaz- dıklanna ilaveler yapmak istiyorum. Bildiğiniz gibi milletvekillerinin erken emekliliğine karşı çıktığım gibi, maaşları- nın yükseltilmesine de sıcak bakmadığımı ifade etmiştim. Sayın Naim Kılıç'ın görüşlerinde büyük bir hakhlık payı var ama, eğer milletvekil- lerine daha fazla para vereceksek şunu ya- pahm: Milletvekillerinin geçmişte aldıklan maaşla gecinemediklerini ben de biliyorum. Çünkü milletvekilinin masrafı bir hayli faz- la. Bir milletvekili sadece her hafta seçim bölgesine gidip gelmek istese dahi bunun masrafını karşılayamaz. Ancak milletvekil- lerine çok maaş verümesine de vatandaş tep- ki gösteriyor. Bunun gerçek çözümü şudur: Fatura ib- raz etme karşılığı, milletvekillerinin seçim bölgelerine gitmek ve seçmenlerine hizmet vermek için yaptıklan tüm masraflan be- lirli bir lirnite kadar ödeyeüm. örneğin, mil- letvekili brüt maaşının iki misline kadar olan masraflan ödeyelim. Maaşlan da Baş- bakanlık Müsteşan'nın kadro karşılığı ma- aşı olsun. Bu durumda milletvekili öncelikle seçim bölgesine gitmeyi tercih edecektir. Seçim bölgesine her hafta gidecek; seçmenine hiz- met için gayret sarf edecektir. Ne yazık ki bugün, seçim bolgesindeki tüm köyleri ve- ya mahaDeleri yılda bir defa dahi gezebilen milletvekili TBMM'de parmakla gösterile- cek kadar azdır. Halbuki milletvekilleri se- çim bölgelerinde bir büro kurabilse, bu bü- roda eleman çalıştınp köy ve mahalle muh- tarlanyla devamlı ilişkilerini sürdürebilse, her hafta bölgesine gittiği zaman, en sorun- lu bölgeyi bilip, oraya gidebilse, Türkiye'de gerçek anlamda katıhmcı demokrasi oluşur. Bugün katuımcılık denilince, milletvekil- lerinin kendi bölgelerindeki teşkilatları zi- yaret etmeleri anlaşüıyor. ltiraf edeyim, esa- sında bu önerdiğim model uygulanırsa büt- çeye maliyeti daha fazla olacak. Ama hiç olmazsa verdiğimiz paralar tamamen seç- menin hizmetine, yani vatandaş için har- canacak. Maalesef bugün seyyanen verdiğimiz pa- ralann bir kısmı konut kooperatiflerine, bir kısııu da daha lüks arabalara gitmektedir. Bu inancımdan dolayı ben kadro maaşı uze- rindeki parayı ve erken emeklilikle ilgili pa- rayı almıyorum. Sözkonusu kanunu bu şe- kilde değiştirmeye azmettim. Değişikliği sağlayana kadar da bu farklan almayaca- ğım; bütçeye iade edeceğim. Bugün bir milletvekilinin her hafta seçim bölgesine gidebilmek için yaptığı masraflar bir kısmını üniversite öğrencilerinin oluştur- duğu göz önünde bulundurulduğunda, bu savunın doğruluğu ortaya çıkacaktır. öğ- renci bileti alabilmek için, her yıl bir gün daha fazla kuyrukta bekleyenlerin dunımu- nu ilgililer gayet iyi bilmektedirler. Kendi deneyımlerimden yararlanarak söyleyebile- ceğim, hemen hemen aynı sıra numarasıru alabilmek için son üç yılda sırasıyla, bilet rezervasyonlannın yapılmasından önce, 6 saat, bir gün ve iki gün kuyrukta bekledi- ğimdir. Bence, öğrenci biletlerinin sayısm- da yeni bir ayarlama yapıhnahdır. Aynca, acıkhava konserlerinin merdiven bilctleri- nin rezervasyon günü saulmasının da yararlı olacağına inanıyorum. Bunlardan başka, kücük ama önemsiz ol- mayan diğer bazı sorunlar da vardır ki, hep- si birleşince ortaya olumsuz bir manzara çıkmaktadır. Bilet karaborsacılarından Acıkhava Tiyatrosu önündeki seyyar satı- alara, bozuk telaffuzlu bir dille anons ya- pan görevlilerden konserlere geç gelmeyi âdet edinmiş izleyicilere kadar geniş bir yel- pazeye yayılmış küçük olumsuzluklar bu manzararun parçalandır. Sonuç olarak, aksaklıklan, seyircilerin konserlerde aldığı zevkin yayında hoş gö- rülebilecek düzeyde olan tstanbul Festiva- li'nin, gelecek sene izleyicilere daha güzel anlar yaşatacağına yurekten inanıyorum. BORA ERYILMAZ Üniversite ö|rencisi /tstanbul karşılanırsa, Başbakanlık Müsteşan'mn kadro karşüığı maaş tutan geciminde yeterli olacaktır. Çünkü kira sorunu lojnıanlar sa- yesinde çözülmüstür. Seçim bölgesine de her hafta gideceği için Ankara'ya gelen secmen sayısı çok büyük ölçüde azalacaktır. Vatan- daşın sorunlan yerel olarak çözüldüğü za- man niçin kalkıp Ankara'ya gelsinler? Milletvekilinin görevini daha iyi yapabil- mesi, daha iyi kararlar vermesi için Anka- ra'da da bir çalışma grubunun olması gere- kir. Yanında danışmanlar, hukuk uzmanla- rı, kanun uzmanlan olması gerekir. Bu şe- kilde Meclis'teki yasama görevini de çok da- ha profesyonelce yapabilir. Sayın Naim Kılıç'm bir görüşüne kısmen katıhyorum. Milletvekili maaşının yüksek olması bu göreve olan ilgiyi artırır. Ama unutmamak gerekir ki bu görevin çok bü- yük bir manevi tatmini de vardır. "Ben milletvekiliyim" veya "Ben milletvekili idim" demek acaba bu toplumda kaç kişi- ye nasip obnuş bir şereftir? Evet; milletvekilleri hiç kimseye muhtaç olmayacak kadar maaş almalıdırlar. Ama aldıkları maaşların büyük bir kısmını seç- menleri için harcamalıdırlar. Benim misyo- num, milletvekilinin saygınlığını daha yük- sek düzeylere çıkarmaktır. Milletvekilinin saygınlığı daha yüksek düzeylere çıktıkça, TBMM'nin etkinliği ve sivilleşme o kadar daha iyi gelişecektir. ADNAN KAHVECt Maliye ve Gümriik Bakanı Son Duraktaki Hesapla^ma! Ezilmiş çalışan, hakkı verilmemiş insan, pastayı dağıtanlar ve pastadan haksız yere büyük pay almışlar karşısında bir "yaralı aslandır"!.. Dünyada hiçbir şey onuru kınlmış insan kadar tehlikeli değildir!.. Benzer bir tehlike yaralı aslandır... Onuru ile oynanmış insanı, mesleki, du- gusal yönden değer verdiği olgulara umur- samaz gözle bakılmış, reddedilrniş insan bir "yaralı aslandır"!.. Eğer dışlandığı konuda hiç tartışmasız haklıysa, o insanda bir or- du ile çarpışmayı göze alacak ölçüde adre- nalin salgısı, önü alınmaz bir hesaplaşma dürtüsü vardır! Kin ve öç alma duygusu adaletli bir or- tamdayken, kalleşce yaratılmış adaletsizlik olgusuna gösterilen tepkidir!.. Kişi aldatılmış; kişi en değer verdiği ya- kınını arkadan harçerlemiş; yönetici, astla- nna verdiği sözde durmamış; onlan dürüst, namuslu ve çahşkan olduklan halde kişisel çıkan için harcamış, yan yolda bırakmış, döneklik yapmış... Bunlar kin ve öç alma duygusunun nedeni olabilecek örneklerdir... Ülkemizde birçok insanın önem verdiği manevi değerlerin başında namus gelir. Na- mus; onurlu ounanın temel taşıdır. İnsanı yücelten toplumda saygın yapan namus, şe- ref, haysiyet, gurur denilen tinsel ölçüt- lerdir... Özdekçi (maddiyatçı) dünyanın üç tara- fı denizlerle çevrili, bir bölümü Asya, öbü- rü Avrapa kıtasında, demokrasisi her on yıl- da bir sıfırlanıp, yeniden onanlmaya çalı- şılan uzun tarihi serüvenli Ulkesinde, insan- lar hep özlem icersindedir!.. İnsan gibi ka- bul görmek ve insanca saygı görmekten yana!.. Kuzey Kutbu'nda buzlar arasında sıkışan balinaları kurtannaya dönük insan duyar- lılığı; kuzeyden güneye esen rüzgârlann önünde Akdeniz'e doğru yol alırken, hak- sızlıklar, ezümişlikler, sahipsizükler, geür dağıhmındaki bozukluklar, perişanlıklar ve tükenmiş yaşamlar karşısmda sessizdir, ben- cildir, acımasızdır ve umursamazdır!.. Ezihniş insan; kin ve öç alma duygusu- nun tutsağıdır!.. Ezilmiş çalışan, hakkı ve- rilmemiş insan, pastayı dağıtanlar ve pas- tadan haksız yere büyük pay almışlar kar- şısında bir "yaralı aslandır"!.. Aç insan, herkesin aç olduğu bir ortam- daysa başkaldıran değildir. Açlık; beceriler, üretmeler ve özveriler ölçüsünde hakça da- ğıtılmış olmaktan değil de, sahipsizlikten ve kefenin öbür gözündekileri gözeterek tıka basa doyurmaktan ileri gelmişse; aç ve bit- kin bırakılmış insan; artık aklırun değil, his- lerinin, ağzına kadar dolmuş kin ve nefret duygulannın komutasındadır!.. Aldatılan insan, potansiyel bir hesap so- rucudur... Haksızca djşlanmış ve büyük çıkarlara kurban edilmiş insan, bir "yaralı as- landır"!.. tkiyüzlü, dönek, sahtekâr yöneticilerin oyununa gelmiş dürüst çalışan; hesap gü- nünü sabırla bekleyen potansiyel bir da- vahdu"!.. Devlet parasını kendi yandaşlanna bol keseden ve haksızca dağıtan yöneticiler kar- şısmda: sahipsiz olduğu için aylık bordrola- nnın en diplerine itilmiş arkasız, yansız per- sonelin gökyüzüne uzanan, "devlet parası- nı ulufe gibi dağıtanlardan ne zaman hesap soracaksın" diyen elleri; yannm hain ve kal- leş suratlarda patlayacak en aamasız to- katıdır!.. Yeryüzündeki adaletsizliklerin son durağı gökyüzündeki adalettir!.. Ama bu demek değildir ki, her şey gök- yüzünde ki hesap masasına kadar uzanabi- lecektir!.. Bu dünyada da işi bitecek hesaplar, ku- rulacak masalar var!.. Kimbilir? Belki yann, belki yanndan da yakın!.. Çünkü "yaralı aslanlar"m daha fazla kan kaybetmeye dayanacak guçleri kalmadı!.. BURHAN ÖZBEY SEKA Başmüfettişi / İZMİT İLAN T.C MUĞLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESt 1990/309 Davacı Mustafa Çakar vekılı tarafından davalı S.S. Kurumu Genel Müdurluğu \e Sabri Toroslu aleyhine açılan tespit davasının yapılan dunışmalan sırasında: Muğla ili, Yatagan ilçesi, Eskihisar köyu inşaatı müteahhidi davalı SABRt TOROSLU adına çıkarılan dava dilekçesi bila teblig iade edil- miş olup, zabıta marifetiyle yapılan tahkikatta da davalının açık ad- resi tespit edilememiş olduğundan, davalı SABRt TOROSLU'nun HUMK'mn 213, 337 . maddeleri gereğince duruşmanın bırakıldığı 4.9.1991 gunu saat 11.00'de Muğla Aslıye Hukuk Mahkemesı duruş- ma salonunda haz.ır olması veya kendısini bir vekille temsil ettirmesi, aksı takdirde duruşmaların yokluğunda yapılıp, karar verileceği teb- liğ olunur. 29.5.1991 Basın: 33218 GAYRİMENKUL AÇIK ARTIRMA İLANI (ANTALYA MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN) Esas: 1991/59 Antalya • Kızılsaray mahallesi 3266 ada 4 parselde kayıtlı tasın- maz Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1990/1391 esas 1991/845 sayılı karan gereğince satılacaktır. Tapu kaydına göre 329 M2 genişüğinde olup uzerinde birisi tek katlı diğeri üç katlı bina bulunmaktadır. Parsel ücari sahada olup 100. Yıl Bulvan ile Şarampol caddesinin kesiştiği köşededir, 7 kat insaata müsait olup blok nizam inşaata müsaittir. Mahallı rayiçlere göre M2'si 2.000.000 TLÜır. 676.000.000 TL. dır. I. Satış 8.10.1991 günü saat 14.00-14.15 arasında Antalya Özel Idare Iş Hanı Kat: 6'da açık artırma ile yapılacaktır. Bu satışta değerinin V«75'ini bulmadığı takdirde 18.10.1991 günü aynı yer ve aynı saatte 2. artırma yapüacakür. 2. satışta ise değerinin "»40 ve mahkeme mas- raflannı geçtiği takdirde en çok artırana ihale edilecektir, satış peşin para iledir isteyen ahcıya 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satıja katılan değerin «Po^si nisbetinde teminat yatırması gerekli- dir. Ihaleye iştirak edilenlerin şartnameyi görmüş ve munderecatıru kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin memur- luğumuzun 1991/59 esas sayılı dosyasına başvurmalan ilan olunur. Basın: 48876 POLİTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Geride Kalanlar... Kemal Baştuji, bizim DiRârih'ten arkadaşımızdır. DiHarih'te siyasetin harman olduğu yıllarda tutup Fransa'ya girti, uzun yıllar dönmedi. Attila İlhan'ın Paris'te olduğu yıllarda Turhan Doyran, Can Yücel de ordaydı... Şimdi Kemal, arada bir ge- liyor, resim sergileri açıyor. Kemal'in kardeşi Kâmuran Başiuji'den geçende bir mek- tup aldım. Daha doğrusu, bundan beş yıl önce yazılmış bir mektubun fotokopisi... Beş yıl önce yazılmış, elime geçmiş mi, geçmemiş mi bilmiyorum, bu mektupta diyor ki: "...Muzaffer Tayyip'in Zonguldak'ta basılan 'Şimdilik' adlı şiir kitabının baskı için hazırlanan otuz beş sayfalık düzen- lenmesini kütüphanemde buldum. Muzaffer Tayyip'i şahsen tanımadım, bastırdığı kitabın düzenlenmesi olduğu bu şi- irieri kırk yıl önce kimden aldığımı da hatırlamıyorum. Birin- ci sayfadaki nota göre bu kitapta Muzaffer Soysal'ın bir ön- sözü bulunması gerekiyor. Ancak bendeki düzenlemede bu önsöz yok." Mektubu bağlarken, "Beş yıl sonra tekrar saygılanmı sunarım" diyor. 1945'lerde Zonguldak'ta birkaç şair ve yazar partadı. Bunlar Rüştü Onur, Kemal Uluser, Muzaffer Tayyip Uslu'ydu. O yıl- larda sanat ve edebiyat için bir çevre de oluşmuştu. Özellik- te Rüştü Onur birden ünlenmişti. Hakkında Salâh Birsel ve Necati Cumalı'nın yazıları kitaplan çıkmıştı. Muzaffer Tayyip'in 'Remzi Beye Şiirler'i için Cavit Yamaç övgüler döşenmişti. Daha sonra Rüştü Onur, Beşıktaş a gelip yerleşmiş, çarşı için şiirler yazmıştı. Behçet Necatigil, Sabahattin Kudret gibi Be- şiktaşlı şairlerden sayılırdı. Muzaffer Tayyip, 'Rûştü'den Gelen Mektup' adlı şiirini Ok- tay Rifat'a ithaf etmiş, şiir şöyle: Önce bütün şairiere selam Sonra şunu söylemek isterim Ölüm hiç de güzel değil Ne sabah var ne akşam Sokakların ellerinden öperim Bana yaşamasını öğretmişlerdi Dost olsun, düşman olsun İnsanlara iyi günler dilerim Söyle sarı saçlı daktiloya Ben yokum artık Vefasız dostlara hatırlat Kimseye kalmaz o dünya Nasrl unuturum güzeldi yaşamak Fakat hakkı varmış Oktay'ın "Hatıralar dal istiyor Kuşlar gibi konacak." O yıllarda şiirden başka tutunacak dalımız yoktu, dizeler- de, Rüştü Onur'un Oktay Rifat'a seslendiği gibi gezinirdik. Şimdi birbirimize bağlayan bir Ankara Liseli olma, bir Dil- Tarih'li olma... Bizim dönemin ünlü futbolcusu Nusret'ten (Göktuna) de bir mektup aldım, top peşinde koştuğumuz günleri anımsat- tı: "Ben Ankaragücü'nde futbol oynardım. Ankara Karması^ nın değişmez haf hattı olan (Hasan-Keşfi-Nusret) çizgisindeki Nusret benim. Rahmetli Enver Gökçe de bizim sınıfta idi. Fut- bola meraklıydı. Onu haf hattında oynatırdım. Galatasaray taraftarı olduğu içn ona Eşfak adını takmıştık. Taş mektepli- ler her çarşamba İlyas Seçkin'le birlikte toplanıyoruz. Şimdi tatil." » Her buluştuğumuzda Dil-Tarih'ten Albay Osman (Özeren) da, "Ne olur ayda, yılda bir buluşalım" der, bir türlü buluşa- mayız. Kim kaldı, kim girti haberimiz olmuyor. Hepimiz dort bir yana dağıldık. Ankara'ya eskiden yolum düştüğûnde Kı- zılay'da adım başı bir dosta rasttar, selam alır selam verirdim. Şimdi Kızılay da metro için Kızılay olmaktan çıkmış. Selam verip, selam alanımız da kalmadı. Şair boşuna, "Gözümden yaş yerine siz akın hatıralar" dememiş. Gözlerimiz de yaşlı oldu. ÇALISANLARIN SORULARI/SORUNLAR1 YlLMAZŞtPAL ı Seçmeliyim?w SORU: Esim kısa bir süre önce vefat etti. Kendisi bir kanu kunımunda müşavir olarak çalışmakta iken 1981 yı- lında Emekli Sandığı'ndan 2. derece 6. kademeden emekli olmuştu. Emekli Sandığı'na tabi olarak 34 yıl 9 ay hizmeti vardı. Bana eşimden aytık bağlanacağını bfliyorom. Bcn- den başka a>lık alacak kimse de yok. Ancak babam da bir ilde orman başmülıendisi olarak yine Emekli Sandığrndan 37 yıl 9 ay hizmet ettikten sonra emekli olup 6 yıl sonra vefat etti. Eşimin ve babamın Emekli Sandığı'ndan emekli olmalan sebebiyle, ayhklardan birini seçme hakkım olduğunu da biliyonım. Ancak bu ayhklardan biri- ni seçme hakkımı bir kez kullanabilecegimi ve ba- nun bir daha degişmesinin çok zor oldagnnu söylediler. Onun için ben de seçme hakkımı yüksek olan maaş için kullanacagım. Bunun için de ha«gi maaşı seçmeliyim? Bana eşimden kalan aylık mı yoksa babamdan ka- lan aylık mı daha fazla olacaktır? YANIT: 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası'nın 94. maddesi uyannca hem dultaemde yetim aylığına hak kazananlann "ter- cih ettikleri ayhkları", sandığa yazılı başvurulanru izleyen ay- başından geçerli olarak ödenir. Aynı maddeye göre "tercih ettikleri ayhklan alanlar, yeni- den sandığa yazılı olarak başvurduklan tarihi izleyen aybaşın- dan itibaren bu isteklerinden dönebilirler!' Hangi ayhğı seçmiş olursanız olun, bir diğer aybğı seçme hak- kınız yasaca kısıtlanmamıştır. Kısaca istediğinizce seçiminizden geri dönebilir, bir diğer ay- hğı secebilirsiniz. 5434 sayılı yasanın 68. maddesine göre Emekli Sandığı'ndan emekli, adi malûllük, vazife malûDüğü aylığı almayan ve Emekli Sandığı kapsamında da çahşmayan ve aylık alan yetimi de bu- lunmayan dul kadın eşe ölenin aldığı emekli ayhğımn "% 75'i dul aylığı olarak bağlanır. Eşinden kalan aylığı değil de babasından kalan aylığı almak isteyenlerden, yetim l kişi ise babasımn aldığı aylığm % 50'si yetim aylığı olarak bağlanır. Gerek dul ayhğı, gerek yetim aylığı yönünden 1 kişi olduğu- nuza göre dul kadın eş olarak % 75 ve yetim olarak */o 50 üze- rinden size bağlanacak ayhklar: Yetim Ayhğı: 37 yıl 9 ay hizmeti olan bir orman başmühen- disinin emekli aylığı (1. derece 4. kademe ve 2.100 ek gösterge- ye göre) 2 milyon 200 bin 987 liradır. Bunun % 50'si olan 1 milyon 100 bin 494 lira da yetim aylığıdır. Dul ayhğı: 2. derece 6. kademeden ve 34 yıl 9 ay hizmetten sonra Genel Idare Hizmetleri Smıfından emekli olan yükseköğ- renim görmüş müşavirin emekli aylığı (900 ek göstergeye göre) 1 milyon 623 bin 853 liradır. Bunun V» 75'i olan 1 milyon 217 bin 890 lira istirakci olmayan ve Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı da almayan dul eşe kalır. Eğer eşiniz yükseköğrenim görmediyse, bu kez aylığı 800 ek göstergeden ve 1 milyon 584 bin 017 lira olacaktı ve size bu ay- hğın % 75'i olan 1 milyon 188 bin 013 lira bağlanacaktır. Kısaca, bugünkü uygulamada eşinizden bağlanacak dul ay- hğı, babanızdan bağlanacak yetim aylığından fazladır. ÇOKKAPHJODA Asım Bezirci 3. bası 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul ÖdemeJi gögderilmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle