Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 AĞUSTOS 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7
2. KİTAP 3ENLİĞİ
Inıza günleri sürüyor
• Kültür Servisi — Cumhuriyet Kitap Kulüpü ile
Kadıköy Belediyesi'nin işbirliğiyle Cumhuriyet Kitap
Kulübü'nün Kadıköy'deki Temsilciliği'nde düzenlenen 2.
Kitap Şenliği çerçevesinde gerçekleştirilen imza günleri
sürüyor. Yazar ile okunı bir araya getiren ve 'sohbet'
olanağı tanıyan imza günleri kapsamında dün yazarlar
Vedat Günyol, Atilla özkırımlı, Yaşar Miraç, Suna
Tanaltay, Melisa Gürpınar ve geçen günlerde "Aslında
Bunlann Hepsi Hikâye" adlı kitabı piyasaya çıkan
gazetemiz çizerlerinden Kemal Gökhan Gürses kitaplannı
imzaladılar. 18 ağustos pazar gününe dek sürecek imza
günleri çerçevesinde bugün de "Yeni Sesler" adı altında
genç şairler Mustafa Doğan, Fadıl Öztürk, tbrahim
Karaca, Hüseyin Şahin, Nur Bulum, Nuh Ömer Çetinay,
Hüseyin Şimşek ve Ender öndeş kitaplannı imzalayıp,
okuılanyla söyleşecekler. Saat 16.00'da başlayacak imza
günü, 20.00'ye dek sürecek. Kadıköy'de eski iskele
yanındaki CKK Temsilciliği'nde okurlara indirim de
sürüyor.
KÜLTÜR
Melina Mercouri hasta
• ATtNA (AA) — Yunanistan'da, 8 yıl süren Papandreu
iktidannın değişmez Kültür Bakanı Melina Mercouri
(66), Paris'te hastaneye kaldınlarak yoğun bakıma alındı.
Atina'da verilen haberlere göre geçen hafta Paris'te
omurgasından ameliyat edilen Mercouri'nin önceki gün
kalp atışlannda ani artış ve damarlarında tıkanıklık
tespit edildi. Doktorlar bu durum üzerine ünlü
sanatçının acilen yoğun bakıma alınmasını
kararlaştırdılar. Fransız doktorların, Mercouri'nin sağlık
durumunun "tatmin edici şekilde" düzeldiğini
söyledikleri, ancak çok kesin konuşmaktan kaçındıkları
bildirildi. "Topkapı" ve "Pazarları Asla" gibi fılmlerle
dünya çapında üne kavuşan Melina Mercouri, 1989
yılında da New York'ta göğsünden ameliyat olmuştu.
Geçen yıl yapılan yerel seçimlerde Atina Belediye
Başkanhğı'na adayhğını koyan, ancak kaybeden
Mercouri, doktorlann yasaklamalanna rağmen "fanatik
bir sigara ve kahve tiryakisi" olarak biliniyor.
SERGİ
'Amerikan Sanaü 19304970'
• Kültür Servisi — îtalya'nın Torino kenti gelecek yıl,
ocak ayı boyunca Amerikan sanatının 40 yılını konu
edinen bir sergiye sahne olacak. "Amerikan Sanatı
1930-1970" adı altında açılacak sergide, 193O'lu yıllardan
itibaren Georgia O'Keefe*den Warhol'a dek uzanan
çizgide 120 sanatçının yapıtlarma yer verilecek. Yetkililer
sergi kapsamında 200 çalışmanın görüleceğini aktardılar.
1992 yılinda açılacak olan bu serginin ttalya'da
Amerikan sanatı üzerine şimdiye dek açılmış en kapsamlı
sergi olduğu belirtildi. Yukarıda Georgia O'Keefe'in "Red
White and Blue" (Kırmızı, Beyaz ve Mavi) adh 1931
tarihli çalışması görülüyor.
MÖZİK
Kitaro'nun Batı'ya köprüsü
• Kültür Servisi — 'Doğu'nun müzisyeni' olarak
tanınan Kitaro'nun 1987 tarihli 'The Light of the Spirit'
albümü piyasaya çıktı. Kendi ülkesi Japonya'nın
sınırlarını müziğiyle çoktan aşan, gizemli kimliğine
rağmen albümleri tüm dünyada milyonlara ulaşan Kitaro,
Türkiye'de yeni piyasaya çıİcan 'The Light of the Spirit'
ile bir kez daha Batı'ya köprü kuruyor... Albümde David
Jenkins, Jeanie Tracy gibi isimlerle çalışan Kitaro, 'The
Light of the Spirit'in yaşam, ölüm ve yeniden doğmak
gibi kavramlan irdelediğini söylüyor. Müziğin insanları
değiştirebileceğini söyleyen Kitaro, "Benim müzığimin
esini banştır. Dünyadaki savaşlar uzaydan gelmiyor.
Savaşlan insanlar yaratıyor, kendi içlerinde kendileriyle
savaşan, kendileriyle barışık olmayan insanlar.
Türk dMn Redberi gurur kayna&ma BuyüV Oufünür
HACI BEKTAŞ VELİ
OZANLARIN
DİLEYLE
HACI BEKTAŞI
VELİ'YİANMA
KASETİ
Kasetçilerde
• Oeste Günaydın
• Murtaza Yalçın
•Ecjjbe Sulari«AIİ Kızıltuğ
__ '•Nilüfer Akbal*AN Cemal
DİYAR~MÜZİK YAPIM İ.M.Ç 6. Blok •Mehmet Ipek
No: 6643Unkapanı-lstanbul Tel 526 11' 15 «Gülirar Akkuş
Nice Caz Şenliği'ndeArturo Sandoval, Mongo Santamaria ve Tito Puente
Nice'te cazın dili LatinceNice Caz Şenliği'nde
"Latinler." Birazdan
Arturo Sandoval ve
ardından Tito Puente
var. Aynı sahnede
arka arkaya
çalaçaklar. Nice Caz
Şenliği'nde ilk kez bu
kadar kişi "Latince"
konuşuyor.
SADETTtN DAVRAN ~
NİCE — Saksofonlarda
Bobby PercelU ve Mitcta For-
raao, trompette Christopher
Rogers, piyanoda Eddie Marti-
nez, Beraardo Minoso, basta
Johnny Andrews, davulda Ed-
die Rodriguez, vunnah çalgılar
ve kongada Mongo Santamaria.
Nice Caz Şenliği'nde "Latin-
ler". Birazdan Artnro Sandoval
ve ardından Tito Puente var.
Aynı sahnede arka arkaya çala-
çaklar. Nice Caz Şenliği'nde ilk
kez bu kadar çok kişi Latince
konuşuyor. Yanımda eski Miles
Davis personelinden basçı
Darryi Jones var. Biraz önce
Bill Evans, Andy Summers,
Mitchel Fonnan ve Chad Wac-
kerman'la birlikte idi. Şimdi
önümüzdeki ağzına kadar dolu
çöp kutusunun kenarında elle-
riyle tempo tutuyor.
Mongo Santamaria çalarken
rahat durmak zor. Herkes dan-
sediyor. Bizim festivallerde dan-
setmek zor. Mongo Santamaria
uzaktan hâlâ genç duruyor. Oy-
sa yaşsızlardan Mongo Santa-
PAHALI BtR MÜZtK — Tito Puente bagetlerini havaya kaldırdı, iadirdi ve-orüüığa pahalı bir müzik
yayıldı. Pahalı yerierde çalınan cinsten pahalı bir müzik. Ayakta olan herkes dans etmeye başladı.
maria. Insanın böyle adı olsun
yeter. Çalmasa da olur. Mongo
Kttbalı. Kongalar, bongolar,
Domuzlar Körfezi, Perez Pra-
do, inci siyahı geceler, beyaz ce-
ketler, volanlı etekler ve sabah-
lara kadar kalça çıkığı. Mongo,
Tito Puente Orkestrası'nda da
çalışmıştı. Daha sonra Cal Tja-
der ve kaçınılmaz olarak Dizzy
Gillespie ile de birlikte oldu.
Dişleri bembeyaz. Hiç durma-
dan gülüyor. Aslında bütün top-
luluk gülüyor. Belki siz de dik-
kat etmişsinizdir, Latin toplu-
lukları hep güler. En azından
sahnede. Darryi Jones, "Bu
adam tarih" dedi. Bu toplulu-
ğun tamamının döktüğü terin
iki katını vurmalıa Eddie dökü-
yor.
Mongo Santamaria'nın ar-
dından Artnro Sandoval Toplu-
luğu geliyor. Arturo Sandoval
gibi trompet çalmak için hiçbir
şe>' yapmaya gerek yoktur. Değ-
mez. Çünkü kimse onun gibi ça-
lamaz. Sandoval ilk kez Nice'-
te. Herkesin ağzı bir karış açık.
Civar semtler çınlıyor. Sandoval
çılgın bir trapezcidir. Altında ağ
olmadan en tehlikeli yükseklik-
lerde evindeymiş gibi rahattır.
lstanbul'a kendisi gelmedi, ama
önceki yıl Sinema Festivali'nde
gösterilen Dizzy Gillespie'nin
Küba'yı ziyareti ile ilgili yarı
belgeselde bol bol görünmüştü.
Sandoval geçen yıl da Cannen
McRae ile bir albüm yapmıştı.
Ve beklenen şarkı: Night In Tu-
nisia. Şu anda bütün festival
alanı Sandoval'i dinliyor. Daha
önce de söz ettiğim gibi Nice
Caz Şenliği'nde üç ayn sahne-
de aynı anda üç ayn topluluk
çalıyor. Şu anda ise bu biraz
güçleşiyor. Çünkü Sandoval her
yerde çınlıyor.
Ve Tito Puente de sahne ge-
risine geldi. El Rey. Kral. Tito
Puente timbalin kıralıdır. Ya-
nında kansı. O da timbalin kra-
liçesi mi? Bu durumda öyle olu-
yor. Sandoval ile Tito kucaklaş-
tılar, birbirlerinin sırtına vurdu-
lar. Sandoval, "Buradayım,
dinleyecegim" dedi.
Tito Puente aynca vibrofon-
cudur. Dokuz kişilik topluluğu
sahneye zor sığdı. Tito bagetle-
rini havaya kaldırdı, indirdi ve
ortalığa pahalı bir müzik yayıl-
dı. Pahalı yerierde çalınan cins-
ten pahalı bir müzik. Dans or-
kestrası müziği. Ayakta olan
herkes dans etmeye başladı. Be-
yaz ceketler, buz kovalan yok-
sa da adırn başı soğuk şarap sa-
tılan alanı, canlı Tito Puente
Orkestrası bir anda şık bir gece
kulübüne dönüştürdü. Herkes
Puente kendi çevresinde dön-
dükçe yükselen müziğe daldı
gitti. Tito Puente de fırsatı ka-
çırmayıp Oye Como Va'ya gi-
rişti. Carios Santana'ya ununün
ve servetinin neredeyse yansını
kazandıran Oye Como Va, Pu-
ente'nin tapulu bestesidir. San-
tana Oye Como Va'yı Istanbul'-
da da çalmıştı.
Müzisyenler Küba'ya hiçbir
zaman sığamadüar. Odalan kü-
çük olduğundan değil. Dünya-
lan büyüktü.
En az elli yıldır müzisyen ih-
raç eden Küba'da çok sey değiş-
ti. Bundan sonra da değişecek.
Ama müzik haritasındaki yeri
hep aynı Küba'nın.
Burhan Öçal çalışmalarını on yediyıldırIsviçre'de sürdürüyor
Popmüzikteezan vecan sesleri
EVİN İLYASOĞLU
Burhan Öçal ile bir TV prog-
ramında tanışmıştık. Zürih'ten
lstanbul'a minibüsler içinde de-
vasa 'gong'lannı taşumştı prog-
ram için. Prinç-bakır alaşımı,
ortalama iki yüz kilo civannda
gonglardı. On yedi yıldır lsviç-
re'de yaşayan, vunna ve teÛi
çalgılarla caz dünyasında sesini
duyuran, Avrupa'nın belli baş-
h bütün caz festivallerine toplu-
luk veya solo olarak katılan
Burhan öçal..
1952'de Kırklareli'nde doğ-
muş. Sinemacı olan babasının
getirttiği fılmlerden, film mü-
ziklerinden dünyaya açılmış.
Amerika'dan gelme bir caz da-
vulu ile bu arada ağabeyinden
öğrendiği saz ve kanun ile mü-
zik yapmaya başlamış. Sonra
caz plaklan ve Amerika düşle-
ri. Amerika'ya adım olarak git-
tiği Isviçre'de, vurma çalgılar
kurslan, gruplar, festivaller der-
ken yerleşip kalmış.
—Notayı ne zaman, nasıl ög-
rendiniz?
—Askerde öğrendim. Kasımpa-
şa'da Denizci olarak trombon
çalıyordum. Nota okumak ilk
şartı değil belki müziğin. Ama
zamanla yabancı müzisyenlerle
ilişkim arttıkça tngilizce bilmek
kadar nota bümenin de önemi-
ni anladım.
—Şu anda sJzin yapüğıoız mö-
zigi nasıl tanımlayabiliriz?
—Pop-caz-avangard-fasıl-ve
özellikle 'Turkish Pop' olarak
düşundüğüm tür.
Burhan Öçal, Isviçre'de yaptığı son
kasetinde ezan sesi ile çan seslerini
birleştiriyor. "Bu benim yıllarca içinde
yetiştiğim iki kültürün birleşmesini
yansıtıyor" diyor Öçal. "17 yıldır çan
sesleriyle uyanıyorum. Oysa kalbimde
ezan sesleri var!'
—Neden böyle bir başlık koy-
ma ibtiyacındasınız?
—Pop muziğinde Turk renkle-
ri olan bir sentez aramaktayım
yıllardır. Uzun zaman çalgılan
araştırdım. Meragi'den öncesi-
ni inceliyorum. Paris'te yaşayan
saz ustası Talip Özkan bana
kaynaklar sağlıyor. Türk sanat
ve halk müziğini iyi ve doğnı
bilmek istiyorum. öyle çok kay-
nak var ki. Üreteceğim müzik-
te ağırlık Türk muziğine basma-
h. Türk-Batı müziğini yamalı
bir pantolona benzetmeden bir-
lestirmek istiyorum. Belki de ye-
ni bir yapısal sistem gerekecek
ilerde. Caz dünyasmdan yola çı-
kıyorum. Kullandığım çalgılar
iki dünyayı birleştirici. Ama
Türkiye'de beş dakikalık saz ve-
ya darbuka doğaçlamasırun ye-
rine Fransa'da saksofon doğaç-
lamasını uzatınm. Ülkeye göre
uyum sağlayarak.
—Son çalışmalannız bu yönde
mi, kendine özgü bir 'sound'
arayısında mı?
—Son kasetimde ezan sesi ile
çan seslerini birleştirdim. Bu,
benim yıllarca içinde yetiştiğim
iki kültürün birleşmesini yansı-
tıyor. On yedi yıldır her sabah
çan sesleri ile uyanıyorum, oy-
sa kalbimde ezan sesleri var.
'Saba' makamındaki ezan giri-
şi bir gazele dönüyor. Türk mü-
ziğı makamları içindeki bölüm-
leri teksesli bıraktım, bütün çal-
gılar aynı notayı çalıyor. Caz,
rock veya daha avangard bir
bölüme geçerken altta belli bir
'red-line' birlikteliği sağhyor.
Örneğin, bir sürekli saksofon
sesi veya sürekli darbuka ritmi
gibi... Aynı kasette bir başka
denemem ünlü bir 'bicaz' sarkı-
dan kaynaklandı. Sonra bir
halk türküsü ve bir de oryantal
var.
—Türk sanat veya halk müzi-
ginden böylesi bir yararlanma-
da, özgttn olanı değisiklige ug-
ratmıyor musunuz?
—Ben günümuze uygun, ulus-
lararası 'sound'ı yakalayan bir
süsleme yapıyorum. özünü
bozmamak için uzun denemeler
sonucunda bir senteze vardığı-
ma inanıyorum. örneğin, şim-
di Türk sultanlarını incelemek-
teyim. Harem ve hamam gele-
neği... Hamamda tellakm sesiy-
le Hürrem Sultan'mki aynı yan-
kılanır. Bunlann coşkusunu du-
yuran şeyler düzenleyeceğim.
—Bu son kasetin adı, 'Pasha
Selim.' Nereden çıktı?
—'Saraydan Kız Kaçınna' ope-
rasındaki Selim Paşa'dan çağ-
nştırdı. Beş kişilik, on dokuz-
yirmi yaşlannda dinamik bir
grubum var.
—Menajeriniz ünlü biri mi?
—Evet, Isviçre'de çok ünlü bir
isim: Pius Knuzel. Bu arada Vi-
yana Sanat Orkestrası Modern
Big Band ile uzun bir turne yap-
tım. Şefi ve bestecileri benim
için 7/8'lik usulde kös ve darbu-
ka kullanacağım bir beste yaptı.
—Türkiye'de kendinizi nasıl ta-
nıtmayı düşünüyorsunuz?
—Genelde şartlanmış bir dinle-
yici kitlesi var. Benim sentezimi
en iyi değerlendirecek olan ts-
taabul Festivali'nin dinleyicisi-
dir sanınm. Festivale katılma
şansı elde edersem oradan yola
çıkıp daha geniş kitlelere sesle-
nebilirim.
—Avnıpa pop dünyasında ya-
şayan bir müzisyen olarak
Türkiye'deki pop müziği nasıl
degerlendiriyorsunuz?
—Dışandan bakınca kötümser
oluyorum. tki-üç ayn kültürün
aralanna sıkıştınlmış, sonuçta
ne olduğu, kişiliği belirleneme-
miş, kısa yoldan ticari amaç gü-
den bir müzik. örneğin, geçen
akşam TV'de Ajda Pekkan gi-
bi ünlü bir isim beni düş kınk-
lıgına uğrattı: Arka planda ön-
ceden programlanmış, ucuz bir
bilgisayar müziği; önde solistin
söylediği ise bambaşka, o çalgı
eşüği ile hiç kaynaşmayan bir
şeyler...
—Sizce nasıl saglanabüir 'pop'
müziginde saghkfa, kişilikli bir
ortam?
—Birçok ahşkanhğı silbaştan
yaparak. Eğitim, görgü çok
önemli. Hedef koyup ona yöne-
lik, konsantre çalışmalar yapıl-
malı. Popsa pop, şovsa şov. Caz
ise caz öğrensinler.
\ferdi'nin gölgesinde lirik opera
SAHİBİNDEN
İdealtepe'de 138 m
2
, 3 oda, 1 salon daire satılık
Tel: 384 38 24
Mikis Theodorakis
Verdi'ye adadığı ilk
lirik operasını yazdı.
Böylece antik Yunan
tragedya yazarı
Euripides'in Medeia'sı
Theodorakis'in
muziğinde yeniden
şekil buldu.
Kültür Servisi — Theodora-
kis, şu sıralar ltalya'da. Cara-
calla'da sahnelenen 'Zorba'yı
yönetiyor. Müzisyen-bakan ay-
nca, Verdi'ye adadığı ilk lirik
operasını yazdı. Böylece antik
Yunan tragedya yazan Euripi-
des'in Medeia'sı Theodorakis'-
in muziğinde yeniden şekil bul-
du.
Theodorakis'in gelecek tasa-
nlan arasında, Elektra, Antigo-
ne ve Ekuba tragedyalan da yer
alacak. 'Medeia' iki yülık bir ça-
hşmanın bir ürünü. Sanatçının
klasik antikiteye adadığı ilk li-
rik opera...
Sanatçı 'Medeia' üzerine ça-
lışmaya geçen ekim ayında
Ispanya'da Bilbao'da başlamış.
iki perdelik opera, üç bucuk sa-
at sürüyor. Yapıtın kahramanı
Yunanlı soprano Katerina Iko-
nomou. Italyanlann II Venerdi
dergisinde sanatçıyla yapılmış
bir söyleşiye yer verildi. Mikis
Theodorakis'e göre 'Medeia'
şimdiye dek yazılmış operalar
içinde en önemlilerinden biri.
Sanatçı, opera için, "tnsan zih-
ninin labirentlerinde bir araştır-
ma, dramı en uç sonuçlara dek
Antik tragedya yazan Euripides'in "Medeia"sı Theodorakis'in müziginde yeniden şekil buldu. Tragedyanın girişinde kadınlar koro-
su yanında erkekler korosu da yer alıyor.
götüriiyor. Ben melodinin gücü-
ne inanıyorum, gerisi uyum,
orkestrasyon" diyor.
Avrupa solunun sembolü
Theodorakis, Konstantin Mit-
sotakis'in hükümetinde bir ba-
kan bugün. Sanatçı, "65 yaşın-
dan sonra kendimi lirik opera-
ya vermiş olmam aslında acayip
bir durum. Danstan türemiş
olan ve senfonik Alman aristok-
rat müziğinden farklı, İtalyan
melodramını her zaman çok
sevdim. Medeia'yı Verdi'nin
gölgesinde yazdım. Gelecek yıl-
lar, öektra'yı Puccini'ye, Eku-
ba'yı BeUini'ye ve belki Antigo-
ne'yi Rossini'yi adamayı düşü-
nüyorum."
Theodorakis Euripides'in
yazdığı' Medeia'da küçük deği-
şiklikler yaptı. Euripides'in met-
ninde, tragedyanın girişinde yer
alan kadınlar korosuna bir de
erkekler korosu ekledi. Sanatçı,
şöyle bir değerlendirme yapıyor:
"Klasik tragedyada erkek koro-
su asla yoktur. Ama ben böyle
bir değişikliğe gerek duydum.
Benim Medeiam'ın korosu çok
güçlü. Bu koro sürekli dramın
geUsimine katkıda bulunuyor.
Euripides Peieponnesos savaşı
sonrası içinde yaşadığı toplumu
eleştirebilecek bir güç bulmuş-
tu. Bugün ben kendimi Yunan
trajedisine çok yakın buluyo-
rum."
Theodorakis, "Türkiye ile
banş içindeyim. Sorunlar diya-
logla çözülür. °7o 80'i Vunanis-
tan'a ait Ege'de petrol var.
Türkiye'yie ilgili, bu yüzde dog-
rultusunda bir konsorsiyum
önerdim. Ankara hükümetine
hiçbir şey armağan etmek iste-
miyorum. Yunanlılar, Türkler-
le ilişkilerini yenilemeU. Mitso-
takis'in yanındayım, çünkü ül-
kemin içinde bulunduğu güç du-
rumda yardımcı olraak istiyo-
rum. Yunanistan'ı ekonomik
faciadan yalnızca sağ kurtarabi-
lir. Ben her zaman bağımsız bir
solcu olarak kalacağım" diyor.
PSD'nin
• Kültür Servisi — Plastik
Sanatlar Derneği'nin ayhk
'Yayın'ının yaz sayısı
yayımlandı. Plastik
Sanatlar Derneği Yönetim
Kunılu Başkanı Hüsamettin
Koçan'ın 'önsöz'üne geniş
yer ayıran dergide Paris'te
açılan çeşitli sergi haberleri,
Plastik Sanatlar
Derneği'nin geçen yıl içinde
düzenlediği kültürel
etkinliklerin bir takvimi,
David Kolb'un 'Salt
Modernliğin Eleştirisi:
Hegel, Heidegger ve
Sonrası' adlı kitabımn
'Modern Dünya' başlıklı
birinci bölümünün çevirisi
ve Berlin'deki Metropolis
sergisi hakkında bilgiler yer
ahyor.
Avustralyaida
• Kültür Servisi — Bizim
Tiyatro, geçen yıl da
gerçekleştirdiği yurtdışı
turnesine bir yenisini
ekleyerek, Avustralya-Türk
Tiyatrosu'nun çağnlısı
olarak 'Yargı' adh oyunu
Avustralya'da sahneleyecek.
Oyun, 14-18 ağustos
tarihleri arasında başta
Sydney ve Melbourne
olmak üzere Avustralya'nın
çeşitli kentlerinde izleyiciye
sunulacak. Barry Collins'in
yazdığı, Zafer Diper'in
yazıp yönettiği 'Yargı'
ülkemizde altı yıldır
sahnelenmekte. Oyun,
"Savaş, savaştan daha
korkunc... savaş oyunlannın
en görkemiilerinden biri"
olarak nitelendiriliyor.
Kilise
hazineleri
• Kültür Servisi —
ltalya'da Ravenna'da "Gizli
Hazineler: Eski Romanya
Kiliselerinde Sanat ve
Tarih" başlıklı bir sergi
açıldı. Sergi kapsamında 11.
yüzyıldan 12. yüzyıla değin
uzanan çizgide mozaikler;."
kutsal eşyalar izleyiciye •" *
sunuluyor. Serginin
düzenleyicilerinden
Umberto Zaccarini,
"Sergide yer alan kutsal
eşyalar, mozaikler, eski
k
paralar, mücevherler
ortaçağ kiliselerindeki
zenginliği belgeliyor" diyor.
Miller
yönetecek
• STOCKHOLM (AP) —
Amerikah yazar Arthur
Miller, gelecek yıl kendi
oyunu 'Death of a
Salesman-Satıcının
ölümü'nü yönetecek.
Miller'ın bu yıl içinde
İsveç'te izlediği bir tiyatro
oyunundan çok etkilendiği
ve oyununu yönetme
karannı böyle aldığı
söyleniyor. Arthur Miller,
şu sıralar yönettiği 'The
Ride Down at Morgan' adlı
oyunundan sonra ikinci kez
kendi imzasını taşıyan bir
oyunu yönetmiş olacak.
Takmine'
• Kültür Servisi — Türkân
Şoray'dan sonra SSCB'de
film çevirecek olan manken
ve sinema oyuncusu Meral
Konrad, Azerbaycan Petrol
Bakanı Resul Kuliev'in
finanse ettiği "Tahmine" adlı
filmde tek Türk oyuncu
olarak rol alacak. "Beş '
katlı evin altıncı katı" ;
anlamına gelen kitaptan,
Azerbaycanlı ünlü senarist
Anar tarafından sinemaya
uyarlanan ve çekimleri 3 ay
sürecek filmin çekimine 1
eylülde başlanacak.
Avrupah
sanatçüar
• Kültür Servisi — Alman
denemeci ve dramaturg
Heiner Müller'in davetlisi
olarak 100 kadar Avrupalı
aydın, 27-28 eylül günleri
Berlin'de düzenlenecek
toplantıda bir araya
gelecek. iki gün sürecek
kolokyum Avrupalı
sanatçıları bir çatı altında
toplayacak yeni bir
kuruluşun temelini atmayı
•rnaçlıyor.
6AZETEC4
EV ARIYOR
3 oda, salon. kaloriferli
Acıbadem, Kadıköy,
Koşuyolu'nda
512 05 05 / 452-453
Hüviyetimi kaybettim.
Hükilmsüzdür.
YASEMİN A YDEMİR