Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 HAZİRAN 1991 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/9
Özal: Askersiz
Kıbns
• BRÜKSEL (AA) —
Cumhurbaşkanı Türgut
Özal, Belçika'da
yayımlanan Knack dergisine
verdiği demeçte,
Türkiye'nin, bir anlaşma
olursa Kıbns'taki
askerlerini çekeceğini
söyledi. Türkiye'nin,
Kıbns'ta askersiz bir iktidar
istediğini belirten
Cumhurbaşkanı, şöyle
konuştu: "Ben o tarihte
iktidarda olsaydım, 1974'te
değil 1963'te Kıbrıs'a
mudahale ederdim. Bence
Turk Silahlı Kuvvetleri o
sırada hazır değildi.
1974'ten bu yana Kıbns'ta
hiçbir şey olmadı. Çünkü
Türkiye, orada banşı
sağlamak için duruyor.
Rumlar silahlanmak için
çok para harcıyorlar. Bu
silahlarla ne yapacaklar?
Türk ordusu, Kıbrısh
Türkleri konımak
mecburiyetindedir."
Mısır-Iran
stirttişmesi
• KAHİRE (AA) —
Körfez bölgesinin
güvenliğinin sağlanması
konusunda gizli bir rekabet
içinde bulunan Mısır ve
tran arasındaki sürtüşme
son günlerde yapılan resmi
açıklamalarla su yüzüne
çıkmaya başladı. Iran
Dışişleri Bakan Yardımcısı
Muhammed Besarati'nin
salı günü "Mısır'ın içinde
bulunduğu ekonomik kriz
nedeniyle Körfez'de bir rol
üstlenemeyeceği' yolunda
yaptığı açıklama Mısır
Dışişleri Bakanı Emir Musa
tarafından sert bir bildiriyle
yanıtlandı. Mısır Dışişleri
Bakanı Musa, lranlı
yetkilinin açıklamasını
hayretle karşıladıklarını
belirterek Ortadoğu'da
askeri ve ekonomik açıdan
en güçlü ülke olan Mısır'ın
katılmayacağı bir güvenlik
düzenlemesinin söz konusu
olamayacağını bildirdi.
Ankara ya silah
yasagı kalkü
• BERN (AA) — tsviçre,
Körfez savaşının ardından
koyduğu Türkiye'ye silah
satıs yasağını kaldırdı.
Hükümet sözcüsü Achille
Casanova, salı günü yaptığı
açıklamada bu yasağın
Türkiye'nin sıcak savaşın
içine girebileceği kaygısı ile
17 Ocak 1991'de
konulduğunu anımsatarak
bu tür bir riskin ise artık
kalmadığını söyledi. tsviçre
yasaJarı, gerilim bölgelerine
silah satılmasını yasaklıyor.
Azerbaycarfdan
çekinceli onay
• MOSKOVA (AA) —
Azerbaycan Parlamentosu,
SSCB'nin Yeni Birlik
Sözleşmesi taslağını bazı
değişiklik önergeleriyle
benimsedi. Bakü'deki Halk
Cephesi kaynakları,
Azerbaycan
Parlamentosu'nun bugünku
oturumunda Yeni Birlik
Sözleşmesi taslağının
reddedilmesini isteyen
Demokratik Muhalefet
gnıbuyla parlamentoda
kontrolü elinde bulunduran
Komünist Parti'ye bağlı
milletvekilleri arasında sert
tartışmaiar çıktığını
bildirdiler.
Duvar boyacısı
KP lideri oldu
• HANDİ (AA) —
Vietnam Başbakanı Do
Muoi, Vietnam Komünist
Partisi'nin 7'nci
Kongresi'nde parti genel
sekreterliğine seçildi. Eski
Genel Sekreter Nguyen Van
Linh'in yerine geçen Do
Muoi, aynı zamanda 13
üyeden oluşan yeni
politburonun başkanlığını
da üstlendi. Kongre
sonucunda aralarında
Dışişleri Bakanı Nguyen Co
Thach ve Içişlerı Bakanı
Mai Chi Tho'nun da
bulunduğu 7 bakanır. yeni
siyasi buronun dışında
kaldığı öğrenildi. Eski bir
duvar boyacısı olan Du
Muoi, 1976 yılında girdiği
Komünist Partisi
yönetiminde kademe
kademe ilerleyerek 1988
yılında başbakan seçilmişti.
G.Afrika'da
büytik gözaltı
• JOHANNESBURG
(AA) — Guney Afrika
Cumhuriyeti'nde, polisin
aranan suçluları yakalamak
için düzenlediği 'Blitz
Operasyonu'nda yaklaşık
4600 kişinin gozaltına
ahndığı belirtildi. 60 bın
polisin katıldığı operasyona.
ordu birlikleri de yardımcı
oldu. Güney Afrika
Cumhuriyeti'nde daha once
de "Tunderbollt
Operasyonu" adı altında
benzer bir uygulama
gerçekleştırilmişti.
KKTC lideri, görüşmenin kasım ortalannakadargerçekleşebileceğini söyledi
Denktaş/zirvelden luııııthıRauf Denktaş, yapılacak bir toplantının
mutlaka başanh olması gerektiğini söyledi.
Denktaş, BM Genel Sekreteri Cuellar'm,
kendisine gönderdiği mektupta toprak tavizi
istemediğini belirtti.
Dış Haberler Servisi —
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş, Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal tarafından onerilen
"dörtlii zirve"nin, kasım ayı or-
talarına kadar gerçekleşebilece-
ğinden umutlu olduğunu söyle-
di. Denktaş, "Böyle bir toplan-
traın mutlaka başanlı olması ge-
rekir. Bu nedenle ön çalışmalar
gerekiyor. Sonuç alınabilmesi
için Rumlano, Kıbns Tiirkiınün
eşitligini benimsemeleri gerekir"
Denktaş, Kıbns sorununa iliş-
kin olarak ortaya çıkan son ge-
lişmelerin ışığında Cumhuri-
yet'e yaptığı değerlendirmede,
BM Genel Sekreteri Perez de
Cuellar'ın Ankara, Atina,
KKTC ve Kıbns Rum kesimine
gönderdiği mektuba değinerek,
"Sayın Cuellar, bu mektupta,
en azuıdan eylıil ayına kadar bir
çerçeve anlaşması sağlanmasını
istiyor" diye konuştu.
Cuellar'ın, surdürdüğü iyini-
vet misyonu nedenivle Kıbrıs
Rum kesimi lideri Yorgo Vasi-
liu ile KKTC Cumhurbaşkanı
arasında bir statü aynmına gi-
demeyeceğini anımsatan Denk-
taş şunları söyledi:
"Önemli olan göriişmelerin
nasıl yapılacagı değildir. Önemli
olan, Rum tarafının bizim eşit-
liğimizi kabul edip masaya otur-
masıdır. Masaya oluruldugun-
da kesin olarak sonuç alınması
gerekir. Sayın Cuellar'ın, bize
gönderdiği mektuptan ortaya çı-
kan sonuç, dörtlii zirvenin be-
nimsendigidir. Ben, böyle bir
zirvenin kasım ayı ortalanna
kadar gerçekleşebileceği konu-
sunda umuthıyum. Şu an için
önemli olan, Rumlann niyetinin
ne oldugudur. Rumlar, niyetle-
rini açıkça ortaya koymalıdır."
Denktaş, Kıbrıs Rum kesimi
ile eşit siyasi statüde masaya
oturabileceklerini yineledi ve
"Sayın Cuellar, topraktan ver-
lerinden vdilenlere kadar her
tiirlii konunun masada göruşül-
mesini istiyor. Ancak, bu konu-
da bizden bir taviz istenmiyor.
Toprak gibi konular, ancak ma-
saya oturunca göriişülür" dedı.
AA'nın haberine göre de,
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş, Cuellar'a vereceği ya-
nıt konusundaki çalışmalarını
sürdürüyor. Denktaş, dun
KKTC Başkanı Derviş Eroğlu
ile birlikte bir araya gelerek, Cu-
ellar'a verilecek yanıtı ele aldı.
Denktaş, daha sonra yaptığı
açıklamada, dörtlü bir zirvenin
başanlı olması için, önceden,
çok hızh bir mekik diplomasi-
nin "Rumlann da katüacaklan
şekilde" işletilmesine gerek bu-
lunduğunu söyledi. Denktaş
"Böyle bir toplantı için her
iki tarafın da ön çalışma yapma-
sı lazım. Her iki tarafın birbiri-
nin çalışmalarından haberdar
olup, bazı şeyleri birbirine uy-
durmaya, uyum içerisine sok-
maya çalışması lazım ki, oraya
gidildiğinde öyle sürprizkne
karşılaşmayalun" dedi.
Denktaş, genel sekreterin
mektubunda belirttiği şekilde,
eylüle kadar bir çerçeve anlaş-
masının yapılabilmesi için çalı-
şacakiannı, ancak ön hazırhk-
lar nedeniyle, bu sürenin eylü-
lü de geçebileceğini belirtti.
Cuellar'dan
destek isteğiGenel Sekreter, uluslararası zirve için Güvenlik
Konseyi'nin yol göstermesini istedi. Ancak
Cuellar, zirve öncesinde taraflar arasında
anlaşma noktasına gelinmesini şart koştu.
ŞEBNEM ATİYAS
NEW YORK — BM Genel
Sekreteri Perez de Cuellar dun
Güvenlik Konseyi'ne sozlu ola-
rak sunduğu Kıbrıs raporunda
uluslararası zirve konusunda
Güvenlik Konseyi'nin yol gös-
termesini istedi. Cuellar zirve
için öncelikle taraflar arasında
anlaşmaya vanlması konusunda
bir taahhut alınmasını şart koş-
tu ve herhangi bir uluslararası
toplantı yapılmadan once "top-
rak ve yeıierinden edilenler ko-
nularında anlaşma noktasına
vanlması" gerektiğini vurgula-
dı. Cuellar yardımcılarının an-
laşma planı için sekiz başlığı ta-
mamlamak uzere gerekli butun
taraflarla temmuz ve ağustos
ayı içinde gorüşmeleri surdure-
ceklerıni bildirdi ve Güvenlik
Konseyi'ne ağustos sonunda
"dunımun bir uluslararası top-
lantı için hazır olup olmadığını
degerlendirecek bir rapor
vermeyi" teklif etti.
Cuellar Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'ın dortlu zirve onerisi
ile Yunanistan Başbakanı Kons-
tantin Mitsotakis'in Kıbns
Cumhuriyeti temsilcisı dahil do-
kuzlu zirve onerisini Güvenlik
Konseyi dikkatine sundu ve zir-
venin çapınm Güvenlik Konse-
yi'nce saptanmasını istedi. BM
Genel Sekreteri raporunda,
"Bildiğiniz gibi amacım iki top-
lum liderini butunluklü bir an-
laşma pianı uzerinde anlaşmak
uzere bir zirveye davet etmekti.
Ancak yukarda açıkladığım gi-
bi boyle bir planın başlıklan
oluşturulamadı. Bu nedenle bir
anlaşma planı üretmeyi başara-
cak uluslararası toplantı fikri
hoşuma gitti. Böyle bir toplan-
tı bir sonuca ulaşılabilmesi için
beklenlileri yükseltecektir. An-
cak böyle bir toplantının hazır-
lığı ve çapı son derece önemli-
dir. Birincisi, bu toplantı, taraf-
ların planın sekiz başlığının her
birinde anlaşma yakınlığına gel-
mesiyle sağlanacak (artışmalara
dayanmalıdır. tkinci olarak bu
toplantıda plan uzerinde bir an-
laşmaya vanlması için açık (a-
ahhıit verilmelidir. Toplantı bu-
na uygun bir zamanlama ile
yapılmalıdır" dedi.
Genel Sekreter raporu boyun-
ca zirveden "uluslararası
toplantı" olarak bahsetti \e
"dortlu ya da dokuzlu" şeklin-
de bir seçim yapmaktan özellik-
le kaçındı. Genel Sekreter
"Uluslararası toplanlıya hazır-
lanmak için, iki laraf aynı an-
da, öncelikle siyasi eşitlik tanı-
mı ve anlayışı dahil olmak uze-
re anlaşmanın genel ilkeleri. fe-
deral birlik, iki toplumluluk, iki
kesimlilik konulanyla ilgili fede-
rasyonun temel ilkeleri hakkın-
daki göruşlerini bildirmelidir.
Daha once de belirttiğim gibi
güvenlik ve garanti konuiarın-
da bir anlaşmaya vanlması
miimkün olmalıdır. Bu konuda
anlaşma şu koşullarda saglana-
caktır: 1979 ust duzey anlaşma-
sına paralel olarak federasyo-
nun silahsızlandırılması hedef
olarak kalacaktır, 1960 garanti
anlaşması geçerli çerçeve olarak
tululacaktır, BM yasası ilkele-
ri> le paralel olarak yenilenecek-
tir, Kıbns'ın temel güvenlik gu-
cu, eşit sayıdaki Türk ve Rum
birliklerinden oluşacaktır" soz-
leriyle raporuna devam etti.
Cuellar, raporunda gelişme
saglanması için ilk temel, acil
konunun "toprak ve yerlerin-
den edilenler olduğunu" lekrar-
ladı.
Güvenlik Konseyi bugun ko-
nuyu gorüşerek genel sekreterin
isteklerini destekleyen bir ba$-
kanlık acıklaması yapacak.
n a ı a ıaaııyette s ü r d ü r ü y o r , m y,, m d n SOBnl 2 h«fu on«
yeniden faaliyete geçen volkanda kttçflk patlamalar surüyor. Pinatubo, şu ana kadar 250 bia
Filipinliyi evlerini terk etmeye zorladı. Volkandaki patlamalar nedeniyle ölenlerin sayısının ise
200'ü bulduğu bildiriliyor. Pinatubo'nun etkili olduğu bölgelerden kaçanlar, kurulan kamplar-
da çok kötü koşullarda yaşam savaşı veriyorlar. FiüpinJi yetkiüler, kampiarda salgın hastalıkla-
nn görüldüğünü belirtiyorlar. (Fotoğraf: Reuter)
Ankara, ABD Başkanı'nın ziyaret gündeminin Kıbrıs ağırlıklı gösterilmesinden rahatsız
Bush'tanbeklentiler farklıDışişleri çevreleri, Kuzey Irak'taki durumun Türkiye için
daha büyük bir aciliyet taşıdığını belirtiyorlar. Bu
nedenle, ABD Başkanı George Bush'un temmuz ayında
yapacağı ziyaretin çok amaçlı olacağı belirtiliyor.
SEMİH İDİZ
ANKARA— ABD Başkanı George
Bush'un 19-21 temmuz tarihleri arasın-
da Türkiye'ye yapacağı ziyaretin diplo-
matik "altyapı" hazjrlıkları her iki baş-
kentte yofun bir şekilde sürerken, An-
kara bu ziyaretin sadece "Kıbns sorunu-
nun çözümüne" yönelik bir "üst düzey
egzersiz" olarak sunulmasından rahat-
sızhk duyuyor.
Dışişleri çevreleri, 1959 yıhndan bu ya-
na ABD'den Türkiye'ye başkan düzeyin-
de gerçeklesen bu ilk ziyaretin "çok yön-
lü bir giindemi" olduğunu ısrarla vurgu-
luyorlar. "Kıbns" unsurunun "Wıshing-
ton'da basına sızdınlan bilgfleıie" ön pla-
na çıktığına inanan söz konusu çevreler,
buna karşın Türkiye açısından "ele alı-
nacak çok farklı konuların da
bulundugunu" belirtiyorlar.
Bunun, Kıbns'ın ziyaretin ağırlıklı bir
konusunu oluşturmayacagı anlamına
gelmediğini de ifade eden bu çevreler,
buna rağmtn, örneğin "Kıızey Irak'taki"
durumun Türkiye için "daha büyuk bir
aciliyet arzettigini" kaydedıyorlar.
ABD'nin, yalnız Kıbns degil Türk-
Yunan ilişkileri konusunda da devrede
olduğunu söyleyen Dışişleri çevrelerinin
bu bağlamdaki görüşleri şu noktalarda
odaklaşıyor:
— Körfez savaşı ile "tek süper güç"
konumu tescil edüen ABD, bölgesel so-
runlann çözümü için "kollan SIVHBUŞ"
durumda. Çözümü sağlanan her soru-
nun Washington'un "artı hanesine" ya-
nlacağım bilen Bush yönetimi, bunu
1992'de yapılacak başkanhk seçimlerine
yönelik olarak da gözetiyor.
— Körfez savaşındaki performansı ne-
deniyle Amerikan kamuoyunda sağladı-
ğı prestij ve bunun getirdiği beklentiler,
Başkan Bush'u "diplomatik başanlan-
nı sürdurme" durumu ile karşı karşıya
bıraktı. Kuveyt'in kurtuluşundan hemen
sonra Ortadoğu sorununun çözümü için
soyunduysa da bunun tahmininden da-
ha "çetin bir ceviz" olduğunu gördü.
Türkiye ve Yunanistan'a ziyaretleri gün-
deme gelince, bu kendisine yeni olanak-
lar sağladı. Boylece dikkatini, kronikleş-
miş Türk- Yunan sorunlan ile Kıbrıs'a
çevirdi.
— Ancak bu sorunlarda sağlanacak
çözümleri sadece Başkan Bush'un "pres-
tij arayışına" bağlamak da hatalı olur.
NATO'nun "kabuk detiştinnesi" ve Batı
çıkarlanna yönelik tehdidin Ortadoğu-
ya kayması nedeniyle Türk-Yunan ve
Kıbrıs sorunlannın çözümünün Was-
hington açısından bir de "pratik" yönü
var. ABD, Ortadoğu'daki çıkarlanyla
uygun olarak Akdeniz bölgesinde "is-
tiknu" istiyor. Söz konusu sorunlar ise
bu açıdan "engel" oluşturuyor.
Dışişleri çevreleri, Başkan Bush'un bu
çerçevede Atina ve Ankara'daki temas-
lannda Türk-Yunan ve Kıbns sorunlan-
na ağırük vermek isteyeceğinı kaydedi-
yprlar. Ancak Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın Amerika ile ikili ilişkilerin "ye-
ni bir zemine oturtulması" konusunu
ana gündem maddesi olarak masaya ge-
tireceğini tahmin ediyorlar. Bu bağlam-
da Özal'ın, Amerika ile "serbest ticaret
anlaşması" ve "stratejik işbirliği" gibi
konulara verdiği önemi hatırlatarak şu
görüşlere yer veriyorlar:
"Körfez krizi sırasında gece günduz
Türkiye'nin önemini vurgulayan ABD1
ye şunu söylemek istiyoruz: "Türldye
olarak hangi kampta oldugumuzu ve bu
çerçevede riskler alma pahasına yttköm-
lülüklerimizi yerine getinneye hazır ol-
dugumuzu gösterdik. Bu çift yönlii bir
yol olduğuna göre sarfedilen güzel söz-
lerin şimdi somut gelişmelere dönüştü-
riilmesini bekliyoruz. Böylece Amerika
1
nın, soguk savaş sonrası yapılanma çer-
çevesinde ikili ilişkileri farklı bir şekilde
algılanmasını, bunun askeri olduğu ka-
dar ekonomik ve siyasi boyutu da bulun-
dugunu görmesini istiyoruz."
ABD'nin Kıbrıs ve Turk-Yunan ilişki-
lerine yaklaşımı konusundaki göruşlerini
de dile getiren Dışişleri çevreleri bu bağ-
lamda şunlan bildiriyorlar:
"Türkiye, bu konulann çözümüne yö-
nelik olumlu katkılan memnuniyetle
karşıhyor. Ancak bu yapılırken tarihi
perspektifin ve temel gerceklerin de göz-
ardı edilmemesi gerekiyor. Türk-Yunan
ilişkileri ve Kıbrıs sonınunun kompleks
tarihi birikimieri bulunuyor. Bunlann
hesaba kanlmaması halinde yapılacak gi-
rişimlerin başanşızlığa mahkûm olaca-
ğının anlaşılması gerekiyor."
WASHINGTOiyDA DÜZENLENEN TOPLANTIYA İKİ TÜRK KONUŞMACI DA KATILDI
Türkiye'de bısaıı hakları, ABD'de tartışıldı
WASHINGTON (Cumhuri-
yet) — \BD siyasi vaşamının
onde gelcn aıleierinden Ken-
nedyleı larafından düzenlenen
ve Ermeni ve Rum lobisi ile bir-
likte hareker edcn bazı Kongre
uyelerının de dcteği ile gerçek-
lesen bir toplamıda Turkiye'de-
kı ınsan haklarının durumu ıar-
iışıldı.
ABD Kongresi'ne ait bıı ko-
mis>on salonunda vapılan o/el
nıtelıkli toplantıda kon: >an Is-
tanbul Mıiletvekilı Mehmel Ali
Eren, Kurtlerin Türkiye'de 600
yıldan ben "asimilasyon, tehcir
ve soykırım" polıtikalanna mu-
hatap olduklarını ileri surduk-
ten sonra "Türkiye'nin Kürt po-
litikaları ile Saddam Huseyin -
ın Kurt politikaları arasında an
tark \ardır. Haıta kulıurel hak-
laı .ii,ısından Saddam Huseyin
Turkıvc'dcı. daha ileridedır"
dwüı Tn.ii ou ıturumu sona er-
dirmek K'in "ABD ve diğer uy-
gar ulkeleri" Türkiye'ye baskı
yapmaya çağırdı ve ABD'nin
Türkiye'ye "japlınm" uygula-
masını istedi.
Yazar Mahmut Tali Öngören
ise konuşmasında ABD'nin
Türkiye'ye yaptığı askeri yardı-
mı kesmesini savundu ve bir
Rum lobıcinin, söz konusu
Amerikan yardımının Türkiye'-
nin Kürtlere baskı ivin de kul-
lanılıp kullanılmadığını sorma-
sı üzerine, bunun mumkün ol-
c'jğunu kaydtıti. Öngoren a>-
rıca ABD Dış Yardım Yasası'-
nda insan haklarını ihlal eden
ulkelere yardım yapılamayaca-
ğına ilişkin bir madde de bulun-
dugunu anımsattı. Öngoren,
"ABD, Türk anayasasına par-
mağını sokmazsa Türkiye'de
demokrasi kurulamaz" dedi.
Konuşmacılann gerek çoğun-
lukla Türkiye aleyhtarı faaliyet-
lerde adı geçen Kennedyler ve
Senator Kerry tarafından des-
teklenen bu toplantıya katılma-
sı, gerekse de aldıkları çizgi,
Türk diplomatik makamlarınca
şiddetle eleştirildı. Bir yetkilı,
"Her gün Türkiye'de Amerikan
emperyalizmi kol geziyor diye
bağıranlann. şimdi Amerika'yı
Türkiye'ye baskı yapmaya, par-
mağını sokmaya çagırmalan en
azından buyuk bir çelişkidir"
dedı
POLmKADA
SORU1NLAR
ERGUNBALa
Japonya Kâbusu
Kuzey Irak, Doğu Avrupa'daki huzursuzluk, Yugoslavya1
nın parçalanması, Sovyetler'deki çalkantı...
ABD ve Batı Avrupa'yı belki de tüm bu gelişmelerden da-
ha fazla kaygılandıran ve düşündüren başka bir konu var
Japonya tehlikesi.
Çünkü Japonya, diğer gelişmeler gibi, ABD ile Batı Avru-
pa'yı dolaylı değil, doğrudan tehdit ediyor. Japonya'nın eko-
nomik gücü, Japon mallannın durdurulamayan saldınsı, ABD
ve özellikle Batı Avrupa'nın ilk büyük sanayilerini sarsıyor, pa-
zartarını elinden alıyor, ekonomılerıni Japon ekonomisinin bir
parçası haline getirmeye yöneliyor.
CIA tarafından ABD'nin önde gelen sekiz iktisatçı ve siya-
set adamına nazırlatılan, haziran başlannda Irrternational He-
rald Tribune gazetesinde yayımlanan rapor Batı'da heyecan
yarattı. Raporda, Japonya, "Irkçı ve dünya egemenliğini
hedefleyen'' bir ülke olarak tanımlanıyor. Japonya'nın tek he-
definin "dünyayı ekonomik egemenligi altına almak olduğu"
belirtilen raporda, Japonlann, diğer ülkelerin kalkınması, öteki
toplumlara karşı sorumluluk gibi kaygıları taşımadığı öne sü-
rülüyor. "Japonya'nın kendisine saptadığı hedef, her ne pa-
hasına olursa olsun ekonomik gücünü arttırmak, dünyada
daha fazla zenginleşebileceği ortamı yaratmaktır. Bu tabto-
da ideoiojik ve moral kaygıların yeri yoktur" deniyor.
Aralarında eski Başkan Ronald Reagan'ın Ulusal Güven-
lik Danışmanı Robert McFariane'ın de bulunduğu uzmanlar
tarafından hazırianan "2000 Yılında Japonya" adlı raporda
Japonya hakkında şu değerlendirmeler yapılıyor:
• Japorrya'da en önemli hedef, ekonomik güç için mûca-
deteyi yoğunlaştırmaktır.
• Japonlar "güçlü, haklıdır" görüşüne içtenlikle inanırtar.
• Japon işadamları Amerika ve Batı Avrupa'da ürkütücO
biçimde etkin olan lobiler olusturmuşlar; sınai, mali ve ticari
kuruluşların çoğuna sızmışlardır.
• Raporun kısaca dzeti bu. Japonya'yı "Irkçılık ve dünya
hâkimiyetine yönelmekJe" suçlayan rapor, Batı'da şimdiye dek
bu ülke hakkında yazılmış en sert belge olarak kabul edili-
yor.
Panik, Batı Avrupa'da ABD'ye oranla daha fazla. Çünkü
ABD'nin bilgisayar, telekomünikasyon gibi dallarda Japon-
ya'ya karşı rekabet gücü hâlâ var. Batı Avrupa'da ise bu sa-
nayiler ABD ve özellikle Japonya'nın rekabeti karşısında çök-
me aşamasına gelmiş durumdalar. Bilgisayar dalında Hol-
landa şirketi "Philips", İtalyan "divetti SPA", Fransız "Grou-
pe Bull" ayakta zor duruyorlar. Binlerce işçiye yol vermişler
Yaşlı krtada otomobil sanayii de Japon rekabeti karşısında
sarsılıyor. Oysa bu sanayi Avrupa'da istihdamın %10'unu sağ-
lıyor. Çökmeleri, binlerce, on binlerce kişinin işsiz kalması-
na yol açacak.
Elektronik dalında da durum aynı. Batı Avrupa mallan ge-
rek kalite, gerekse fiyat bakımından Japon mallan karşısın-
da giderek zorlanıyor.
Fransa Başbakanı Edith Cresson, Japonya'nın Batı Avru-
pa'daki belki de en büyük düşmanı. "Batı dünyasını fethet-
meyi akıllarına koymuş karıncalar" diye niteliyor Japonlan.
Batı Avrupa'nın derhal Japonya'ya karşı "koruyucu önlem-
ler"e başvurmasını istiyor. Yaşlı kıtada serbest ticaretin en
ateşlı taraftan Almanya bile, Japon mallannın akını karşısın-
da kayıtsız kalınamayacağını beürtiyor. Ama Avrupa, koruma-
cılığa yönelirse, bu kez içeride fiyatlar artacak, enflasyon yük-
selecek.
AT, bilindiği gibi, 1992'de 340 milyonluk tek pazar haline
gelecek. Japonlar, kaleyi şimdiden içeriden fethetmeye baş-
lamışlar bile. Batı Avrupa'nın anahtar sanayi sektörlerinde
büyük yatırımlar yapıyorlar, şirketler kuruyorlar. Yani AT, dh
şarıya karşı ortak gümrük duvarını çekse bile, Japon mallan
340 milyonluk pazarda yine rahatlıkla satılacak. Japonlar, Av-
rupa'da yatırım politikasında son derece akıllı davranıyorlar.
İşsizlik bulunan yörelere, güçlük çeken sanayi dallanna ya-
tırım yapıyorlar. Böylece Japon sermayesi işsizliğin yüksek
olduğu Avrupa'da yeni iş alanları açtığından tepki yaratmt-
yor.
Orneğin Ingiltere'de sarsıntı geçiren otornotiv sanayiine Ja-
ponlar büyük yatınm yapmış durumdalar. ingilizler bu olgu-
dan memnun. Ama Fransa, Almanya ve İtalya, İngiltere'ye
ateş püskürüyor. Londra'yı, AT'ye "Truva atı"nı kabul etmek-
le suçluyoriar. Japonya'nın Avrupa'da otomobil piyasasına tü-
müyle egemen olacağından korkuyorlar.
Böylece Japonya'nın durdurulamayan ekonomik saldınsı,
Avrupa'da anahtar sanayileri sarmasının yanı sıra, AT ülke-
lerini de birbirine düşürmüş durumda.
Yapılan hesaplara göre, 2000 yılına kadar bilgisayar, tele-
komünikasyon gibi bilgi teknolojisine giren alanlarda, Japon
şirketleri Avrupa'da tam egemenlik kuracak.
Japonya, ABD'nin tepkisinden cekinerek Amerika'ya ihra-
cat saldırısını hafifletmiş. Geçen yıl ABD ile olan ticaret faz-
lası yüzde 20 oranında düşmüş. Ama buna karşılık, Avrupa
ile olan ticaret fazlasında büyük artış var. ABD ile olan tica-
ret fazlasında %20 eksilme olmasına karşın Japonya'nın ti-
caret fazlasının bu yıl rekor düzeye ulaşması bekleniyor. Ja-
ponya'nın ekonomik gücü, ABD ve Avrupa için artık bir kor-
ku ya da tehlikeden ötede tam bir kâbusa dönüşmüş durum-
da.
Bu kâbus, Batı dünyasında amansız bir ticaret savaşını da
gündeme getiriyor.
IRAK
ABD ile nükleer
silah tarüşmasıDış Haberler Servisi— ABD
Dışişleri Bakanlığı'ndan önce-
ki gün yapılan ve Irak'ın nük-
leer silahlanma programı izle-
diği yolundaki iddiası dun Bağ-
dat yönetimi tarafından redde-
dildi. Irak Dışişleri Bakanhğı,
Washington'un iddiasını kanıt-
lamasını istedi. Öte yandan,
BM ve Uluslararası Atom
Enerjisi Örgütü yetkililerinin
Irak'ta yaptığı incelemeler sıra-
sında son günlerde yaşanan so-
runlar Bağdat'taki yönetim ta-
rafından "bayram tatüT'ne bağ-
landı.
AA'nın, Irak haber ajansı
INA'ya dayandırdığı haberde
Irak Dışişleri Bakanlığı'ndan
bir yetkilinin ABD'nin, Irak'ın
nukleer silahlanma programı
izlediğine ilişin iddialarla ilgili
olarak "Bu boş iddialan ve suç-
lamalan reddediyoruz" şeklin-
deki sozlerine yer verildi.
Bildiride, Irak'ın nükleer si-
lahlanma programı izlediği yo-
lunda ellerinde kanıtlar olduğu-
nu açıklayan ABD Dışişleri Ba-
kanlığı sozcüsu Margaret Tut-
vviler'dan da, bu kamtlan gös-
termesi istendi.
ABD Dışişleri Bakanhğı'nda
düzenlenen bir toplantıda, Gü-
venlik Konseyi uyesi ülkelerin
temsilcilerine. BM heyetinin
girmesine izin verilmeyen Irak
nukleer tesisinin havadan çekil-
miş fotoğraflarının gösterildiği
bildirildi. BM Genel Sekreteri
Cuellar ve lsviçre Büyükelçisi
Rolf Ekeus'un da katıldığı top-
îantıda, Irak'ın tesisteki silah
yapımında kullanılan bir çok
malzemeyi kaçırmasını belşelc-
yen fotograflann da gösterildiği
kaydedildi.
Bu arada BM Güvenlik Kon-
seyi Irak'tan, BM'nin 687 sa-
yılı karannın bütün şartlanna
uyacağını yazılı olarak bildir-
mesini ve BM özel komisyo-
nundan saklanan nükleer mal-
zemeyi göstermesini istedi.
BM Güvenlik Konseyi Baş-
kanı, Irak'ın BM Büyükelçisi
Abdül Emir El-Ambari'yle go-
rüşerek kendisine konsey kara-
rını bildirdi ve 687 sayılı kara-
ra uyulacağının yazılı olarak
bildirilmesi mesajının, Irak Dı-
şişleri Bakanı Ahmed Höse-
yin'e iletilmesini istedi. El-
Ambari ise ülkesinın BM ka-
rarlarına uyduğunu ve ulusla-
rarası ambargonun sürdürül-
mesini haklı göstermek amaay-
la kurulan bir komployla kar-
şı karşıya olduklarını kaydetti.
Irak Dışişleri Bakanı Ahmet
Hnseyüı, Irak'ın nükleer mal-
zemesini saptamakla görevli
BM heyetinin Bağdat yakınla-
rındaki tesisteki incelemelerine
başladığını bildirdi. INA'nın
haberinde Hüseyin'in, "BM he-
yetinin tesiste incekmelerde bo-
lunmalarına, incelemelerin
Knrban Bayramı tatiline rast-
gelmesi nedeniyle izin
verilmedigi" yolundaki sözleri-
ne yer verildi.