22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2* HA ZÎRAN 1991 MEKTUP Yaya geçidi yok • Topkapı-Aksaray tercihli otobüs yolundaki Fındıkzade otobüs durağına ulaşmak için bir yaya geçidi yapılması, üst geçidi geçmek zorunda olan yaşlı ve sakatlar için büyük bir kolaylık sağlayacak. Fatih Belediyesi'nin sakatlar için yaptığı olumlu düzenlemeleri takdirle izliyoruz. Yetkililerin yaya geçidi yapılmaya elverişli bu durağa gerekli düzenlemeleri yapacağını umuyorum. NEVtN KAYA Meydanlar yıkandı • İstanbul Haber Servisi — Kentin üç büyük meydanına "gece makyajı" yapıldı. Beyazıt, Eminönü ve Taksim meydanlan, önceki gece belediye ekiplerince yıkandı. Meydanlardaki temizlik çalışmalarını deneteyen Buyukşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tuğrul Erkin, bu meydanlardaki "satıcı işgali"nin de zamanla gıderileceğini söyledi. Meydanlardaki seyyar satıcılara başka bir yer gostererek sorunu çözmeye çalışacaklarını belirten Erkin, "Yalnız yasaklamakla önlenmez. Bu arkadaşlanmızın ihtiyaçlarını başka yerlerde karşılayarak sorunu çözeceğiz. Uygulayacağımız 100 günlük program sonunda, bu değişimi tum İstanbullular fark edecek" dedi. KENTYAŞAM CUMHURİYET/15 TELEFONLAR istanbul Büyükşehir Belediyesiyeni Genel Sekreteri TuğrulErkin '100 günlükprogranf hazırlıyor program, yeni bir ruh'REMZİ GÖKDAĞ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nureltin Sözen'in uzun bir suskunluk döneminden son- ra genel sekreterlik koltuğunu verdiği Tuğrul Erkin, yeni gö- revine başladı. SözMi'in üçüncü yılında ikinci genel sekreteri olan Erkin'in göreve başlayabil- mesi için gereken Içişleri Bakan- lığı onayının belediyeye ulaşma- sından sonra genel sekreterlik koltuğuna oturan Tuğrul Erkin, ilk hedefini, "yeni bir program, yeni bir ruh" olarak açıkladı. Belediyeyi yöneten "en üsl diizey memur" sıfatını taşıyan Tuğrul Erkin, kendi zevkine gö- re yeniden döşediği odasında so- rularımızı şöyle yanıtladı. — Alev Coşkun nisan ayında gorevinden istifa etti. İki ay icinde Nurettin Sozen kendisi ile uyumlu çalışabilecek bir genel sekreter aradı. Sizi tercih etme- sindeki nedenin 30 yülık arka- daşlığınız oldugunu söyledi. ERKtN — 30 yılhk bir arka- daşlık konuyu çok ozet anlatı- yor. Başkanın beni 30 yıldır ta- nıması, benim bu süre içinde ça- hşmalarımı izlemesi anlamına geliyor. '30 yıldır tanırınnn' açıklaması, kendisinin bu gö- revde benim başarılı olacağıma inanmasıdır. Uzun süreli bir ar- kadaşhğımız olmasına karşın, çok yakın bir birlikteliğimiz ol- mamıştı. Beni tanıyan bazı kı- şiler sayın başkana bilgi vermiş- tir. Sayın başkanın beni tercih etmesinin gerçek nedeni, bana güvenmesi ve bu görevi yapabi- leceğime inanmasıdır. — Belediyede usl duzey bü- TUGRUL ERKtN — Sözen'in 30 yıllık arkadaşı. PORJRE/ TUĞRUL ERKİN 1961 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi'nden mezun olan Tuğrul Erkin, Türkiye Kömür İşletmeleri'nde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Muavinliği ve Kutahya Manyezit Işletmeleri Genel Müdurlüğü görevinde bulunduktan sonra 1983'te Alarko Holding A.Ş.'de yönetici olarak çalıştı. 1971-81 yıllarında Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Bölümü'nde oğretim görevlisi olan Erkin, halen Dünya Madencilik Kongresi Uluslararası Yurütme Kurulu uyesi. rokrasiyi yönlendirecek kişisi- niz. Burada idareciliğin yanın- da politik ağırlığı olan gorevle- ri de üstleneceksiniz. Bu konu- da tutumunuz nasıl olacak? ERKtN — Ben bir bürokra- tım. Bir parti üyesi değilim. Bu- güne kadar hiçbir partiye deği- şik sebeplerden dolayı üye ol- madım. Bu, bundan sonra üye olmayacağım anlamına gelmez. Benim yaşam taram içinde bu- na fırsat olmadı. Kendi işlerim içinde siyasete öncelik vereme- dim. Bizim her hareketimiz, po- litik bir harekettir. Sayın baş- kanla siyasi yönden çakıştığımız yonler yok. Benim doğrularım bir parti programından geçen doğrular değil. Gorüşlerim ile partinin goruşlerinin çelişeceğini sanmıyorum. — Goreve başladıktan önce veya sonra partinin il başkanı veya genel merkezle herhangi bir diyaloğunuz oldu mu? ERKİN' — Sayın Genel Baş- kan Erdal İnönii ile Sosyalist Enternasyonal toplantısında ta- nıştım. Gurur duydum. Bu haf- ta başında Ankara'ya gittiğim- de beni kabul etti. Goruşlerimi anlattım. Benimsedi. Genel merkezden bazı kişiler de benim niteliklerimı yakından biliyor. Burokraside bu kadar sorumlu- luk gerektiren görevlerde de bu- lundum. Yani konuya yabancı değilim. Burokraside yapılan baskıları yakından biliyorum. Parti içi ve dışından gelen bir- takım istekler olur. Bu istekle- rin çok onemli bir kısmı kişisel isteklerdir. Politika bir fazilet- tir. Doğru veya kotü kullanıl- ması ayrı bir konu. Bireyin ve toplumun haklannı korumak zorundayım. — Görevi devraldığınız şu dönemde belediyedeki gnıplaş- malara nasıl bakıyorsunuz? L'st düzey memurlar arasındaki ko- ordinasy onu nasıl sağlamayı dii- şiinüyorsunuz? ERKİN — Belediyede me- murlar arasındaki uyum bir ma- kinenin dişlileri gibi olmalıdır. Bu koordinasyon kurulmalıdır. Bürokrasi bir takımın malı de- ğildir. Göreve hiçbir art niyetle gelmiş değilim. Belediyede her- kesle çalışabileceğime inanıyo- rum. Ta ki denemelerim o kişi ile çalışılamadığını göstersin. Türkiye'de sanıldığı kadar ye- dek kadro yok. Yetişmiş bir ele- manın yerini hemen doldurmak zordur. Bu nedenle var olan kadroyu korumak gerekir. Be- lediyede üç grup çalışan var. Çok yararlı çalışabileceğimiz ki- şiler, iyi değerlendirilemeyen ki- şiler ve hiç yararlanılamayacak kişiler. Son gruba giren kişiler, bir süre sonra dışlanacaktır. Ça- lışmaya başlamadan önce bele- diye ile ilgili hiçbir evrak karış- tırmadım. — Türkiye'nin en büyük hol- dinglerinden biri olarak tanım- lanan İstanbul Büyükşehir Be- lediyesi'nin mali durumunu na- sıl degerlendiriyorsunuz? ERKİN — Kamu bürokrasi- sinin üst yönetiminde 21 sene görev yaptım. Bu süre içinde ak- tif görevler aldım. Bu açıdan baktığımda tstanbul Büyükşehir Belediyesi 4 trilyon lira bütçesi olan Türkiye'nin en büyuk işlet- melerinden biri. Müthiş bir iş- letme. Dunyanın en büyük kentlerinden biri olan İstan- bul'u yöneten büyük bir işlet- me. Çok buyuk bir potansiyele sahip. Bu kaynaklann hareke- te geçirilmesi belediyeye büyuk imkânlar sağlayacak. Ben bele- diyenin mali bir kriz içinde ol- duğuna inanmıyorum. Belediye hesabını dahi bilmediği çok bu- yük varlıklara sahip. Hakları, nıhsatlan, şirketleri ile güçlü bir ekonomik potansiyel. Bu potan- siyelin süratle harekete geçiril- mesi gerekiyor. Bu yapılırsa hiz- metin de vatandaşa hızla geri dönmesine neden olacak. — Hükümetin yerel yönetim- lere karşı olan tutumu konnsun- da ne düşünuyorsunuz? ERKİN — Zorluklar vardır. Ama zorluklara rağmen çıkış yolları bulmak da bizim görevi- miz. Zorluklar vardır diye işi bı- rakmak, yöneticiye yakışmaz. Yönetici her türlü zorluga kar- şı çıkış yolu bulabilmeli. Her şe- ye rağmen bir çözüm yolu var- dır. Bu işi gözüm kesti ve kısa surede kaçacak değilim. — Şu anda çözüm bekieyen dosyalan incelediniz mi? ERKİN — Biz 100 günlük bir program hazırlayacağız. Bu programda bitireceğimiz işleri planlayacağız. Bu dönem için- de büyük projelerimize de baş- layacağız. Yeni programımızın hazırlıklarına başladık. Bu programda daha somut şeyler vereceğiz. Çabuk gerçekleşecek- leri ve uzun projeleri bu 100 günlük programda hayata geçi- receğiz. — Bu göreve gelmeden önce Alarko Holding'de üst düzey bir yöneticiydiniz. Belediye ile Alarko Holding arasındaki iliş- kilerde tutumunuz ne olacak? ERKİN — Mesele bir yerden gelmek değildir. Hiç kimse gök- ten inmemiştir. Bu bir kişilik meselesi. Bu konuyu konuşma- ya bile değer görmüyorum. O başka bir dönemdir. Bu başka bir dönem. Alarko dosyası be- nim için kapandı. • Ptüs iatfat 055 : 000 956 • Zakıta MiMrtlii: 527 57 00 • MezarMılar MMAftiti: 172 13 73 -74-75 ve 088 • İSKİ ama: 068 • SAĞUK: Hmr »dfc 077 I: 511 89 18 ş: 588 48 00 534 00 00 (100 hat) Tıa: 340 01 00 345 46 80 Ş**Ettafc 131 22 09 Taksta hkyarta: 152 43 00 SSK Santya: 588 44 00 SSKMDMTAM: 132 30 00 SSK Gfat**: 358 67 60 • TMffe Tıaflk $ * • IM.: 176 24 14 (lst), 356 04 85-86 (Kadıkfty) BMgı Traflk: 377 22 07 (E-5), 356 04 86 (Şehtnçi). 314 36 (B.çekmece) • THT: Iç Hattan 573 13 31, r 574 23 00 (25 hat). 574 73 00, 574 82 00 (45hat) • 00T: SMnd ttoKfaa: 527 00 50. K.P*a DaMfM: 336 20 63 H.Pafa SMtm 348 80 20 • VAPUR: Srtir ttaOan: 526 40 20. 144 42 33, DMb Yatan (JkMto): 145 53 66. 144 25 02 149 18 96 •Miz 0MM: 149 15 58 • METEMMJJİ: (Hava tahmını öflrenme) 573 89 80 526 62 74. F*Uh-T*tofcalt 526 62 74 150 83 50. 348 71 40 • TEK: 069 • GAZ AMZA: 585 19 90 -91, 152 10 15 KaİkÛr: 339 46 48 • SU AJUZA: lıtMtıl: 522 97 03. Bıntta: 147 51 10. U * U r 345 03 04, • İETT 6ML M*.: 145 07 20 (17 hat) • PTT: 011 (Bılınmeyen numaralar ve nöbetçı eczane sorma), 021 (anza) 026 (danışma), HABERLERIN DEVAMI Rauf Denktaş Sıkıntılı... (Baştarafı 1. Sayfada) Sıkıntısının temelinde Cumhurbaşkanı özal'ın Kıbrıs'a ilişkin tırtumunun yattığı söy- lenebilir. Turgut Özal'ın bu konuda baştan beri Izlediği pragmatik yaklaşımdan rahatsız olduğu anlaşılıyor. Nasıl tanımlanabilir bu Özal pragmatizmi? Sayın Özal, ANAP lideri olarak ikiidara adımını attığı 1983 yılı sonundan ttibaren Kıb- ns'ı Türk dış politikasında bir yük olarak gör- müş ve bu sorunun kendi olağan boyutuna indirgenerek bir an önce çözülmesi gerekti- ğine inanmıştır. Gerçekte aklı başında herkes Kıbrıs soru- nuna makul bir çözümün bulunmasından ya- nadır. Ama bu makul çözüm nedir? Soru, bu noktada düğümleniyor. Kimine göre Özal, "ver, kurtul!" zihniye- tinin ışığındaki bir çözüme yakın durmakta. Örneğin Doğru Yol lideri Demirel, Özal'ın Kıbrıs'la ilgili olarak ABD'ye "çok angaje" bir çizgi izlediğini düşünüyor. O kadar ki Denktaş'ın sıkıntısını paytaşmak için temmuz ayının ikinci yarısında KKTC'ye sürpriz bir zi- yaret bile yapabilir DYP lideri... Washington'un Rauf Denktaş'ı bir banş meleğı^ olarak görmediği herkesin bildiği bir sır. KKTC lideri, hem bundan hem de Baş- kan Bush'la Cumhurbaşkanı Özal arasındaki özel ilişkiden rahatsız. Haksız da sayılmaz. Geçenlerde 12 Eylül'ün lideri Kenan Ev- ren, meslektaşımız Muammer Yaşar'a şun- ları söytemiş: "Körfez krizi sırasında Sayın Özal tek ba- şına Başkan Bush'la konuşarak meseleieri halletmiştir. Bush'la konuşulabilir. Bush be- nimle de konusmuştur. Bush, Kıbns konusun- da Denktaş'a bazı şeyler söylenmesiyle ilgili olarak bana telefon etmiştir. Ama ben geçiş- tirmişimdir." (Yeni Asır; 8 Mayıs 1991,5. say- fa) Özal'ın ise "geçiştirmediği"ne ilişkin izle- nimler çok daha yaygın. Denktaş'ın sıkıntısı da işte buradan kaynaklanıyor. Özellikle VVashington'da Bush'la Özal ara- sında gerçekleşen Camp David buluşması- nın Kıbrıs açısından bir dönüm noktası oldu- ğu beiirtiliyor. Türk tarafının elindeki toprak mikiarını yüzde 37'den yüzde 29'a indirme- sini içeren yeni bir harita ile Kuzey Kıbrıs'a yerleşecek Rum göçmenlerin sayısına iliş- kin sözlerin Camp David'de dile getirildiği öne sürülüyor. Son olarak ABD Dışışlerı Bakanı Baker'- ın Türk meslektaşına gönderdiği "Dear Ah- met"\\ mektupta da bu açıdan ilginç çizgiler dikkati çekiyor: • Toprak miktarının yüzde 37'den yüzde 29'un da altına, hatta yüzde 25'e indirilme- si; • Kuzeye yerleştirilecek Rum göçmenlerin sayısının cömert biçimde saptanması; _ • Serbest dolaşım, yerleşim ve mülk edin- me haklarmın en yaygın biçimde kabulü; • Ve bir de Rauf Denktaş'ın Dörtlü Zirve'ye Yorgo Vasiliu'ya göre bir adım daha geride katılması, yani birincısinın toplum lideri, ikin- cisinın Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak toplan- tıda yer almaları... Böylesi koşullar, kalıcı ve hakça bir çözü- me götürebilir mi Kıbns'ı? Sanmıyoruz. İki kesimli, iki toplumlu ve siyasal eşiîliğe dayalı bir çözümün yolu böyle açılamaz. Ay- rıca Türkiye'nin etkili güvencesi sulandınla- rak bir yere varılması olanaksızdır. Denktaş'ın haklı sıkıntıları bu noktalarda düğümleniyor. Gazetemize dün yaptığı açık- lamada Dörtlü Zirve konusunda eşitliğin al- tını bir kez daha çizmek gereğini duyuyor- du KKTC lideri: "önemli olan zirvenin nasıl yapılacağı de- ğil, masaya eşrt siyasal şarf/arfa oturulması- dır. Böyle bir toplantının amacı, Kıbrıs'ta eşit iki toplumun yeniden bir yönetim oluşturma- larının sağlanmasıdır. Ancak Kıbns Rum ke- siminin gerçek niyeti bizim için hâlâ karan- lıktadır. ABD Başkanı Bush, bu konuda Va- siliu'ya ve Yunanistan'a baskı yapmalıdır." Kıbrıs için zirveye evet; ama hangi koşul- larda? Kıbrıs'ta çözüme evet; ama nasıl bir çer- çevede? Kıbrıs'ta "ver, kurtul!" zihniyetiyle ve giz- li diplomasiyle yangından mal kaçırırcasına kalıcı bir çözüme ulaşılabıleceğine ve bu tür yaklaşımlarla adaya barış ve istikrar gelebi- leceğine ihtimal vermiyoruz. E-5 KAPANDI Ttirk îşçîleri Yugoslavya sınırmda yığıldı A.NKARA (Cumhuriyet Bu- rosu) — Yugoslavya'daki karı- şıkhklar nedeniyle Türkiye'nin Avrupa ile bağlantısını sağlayan E-5 karayolu kapandı. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde Çalışan ve tatillerini geçirmek İpin Türkiye'ye gelen Türk işçi- lerinin yolun barikatlarla kapa- tılması yüzünden sınırda yığıldı- ğı öğrenildi. Avusturya-Yugos- lavya sınırmda yığılan Türk iş- çilerinin Türkiye'ye gelebilmele- ri için Türkiye, Macaristan'dan "transit vize" verilmesini iste- di. Trafik Macaristan'ın Ankara Büyti- kelçisi Jeno Gyenis, dün öğle- den sonra Dışişleri Bakanlığı'- na çağrılarak transit vize iste- minde bulunuldu. Büyükelçi Gyenis, görüşmeden sonra yap- tığı açıklamada, Türk hüküme- tinin isteğini Budapeşte'ye ilete- ceğini söyledi. Almanya'daki Türk konsolosluklannın da ko- nu ile yakından ilgilendikieri öğ- renildi. Dışişleri Bakanlığı'ndan edinilen bilgiye göre sınırda yı- ğılan Türk işçilerinin güvenu'k- leri konusunda bir sorun bulun- muyor. Kazalarda 25 kişî öldü 205 koyunun kesildiği, 5 ton pirinç, 10 bin ekmeğin yendiği yemek 100 milyona mal oldu. 10 yıllık kan davası bitti Akbulut tam yol (Baştarafı 1. Sayfada) ne kadar kendisiyle dolaştığını belirıirken "Halü Şıvgın'ın ise verdıği yemeğe katılmadığını ancak kendisine. "Sizin için şi- ir yazdım, ben gelemiyorum. amaşiirimi okuyıın" diye haber gönderdiğini söyledi. Akbulut, Işın Çelebi'nin konumunu anla- tırken de "Işın Bey bir yıl bo- yunca bizi destekledigini söyle- yip durdu. Sonra Mesut Bey'in yemeğine katıldı. Kendisiyle İz- mir'ten telefonla konuştum (Si- zin jemeğinize de katılacağım, hemen uçağa atlayıp geliyorum) dedi. Nasıl olduysa ucağı kaçırmış" diye konuştu. Asbulut, Ercüment Konuk- man'ın herkes tarafından "mil- liyetci-muhafazakâr" olarak ta- nındğını belirterek "Ama ona şimd ikili oynamasından sonra başka bir şey diyorlar. Siz biliraniz" dedi. Akbulut, Mus- tafa Taşar'ı Türkiye'de herke- sin tanıdığını, Taşar'ın kendi- sinden daha fazla yetki istediği- ni ana vermediğini anlatırken Fahrettin Kurt için "En deli- kanlsı oymuş. Hiç olmazsa açık açık çalıştı ve istifa etti" diye konuştu. Aubulut, şimdi ekonomiden sorımlu başbakan yardımcısı olan Ekrem Pakdemirli'nin konjre oncesinde Başbakanlık KonJtu'na gelerek "aday ol- maz-am oyum senin" dedığini de anlattı. Kongrede divanda görev yapan Şakir Şeker'in ta- raflı davranıp Yılmaz'a destek telgrafını okuduğunu ifade eden Akbulut, "Bu arkadaşımıza bir şey demem lazım. ama kelime- yi bulamıyorum. Kongrede adil davranmayan şimdi nasıl adalet dağıtacak" dedi. Yıldırım Akbulut, kendisini desteklemeyen bakanlarla ilgili şikâyetler geldiğini, ancak veri- len sdzlere inanmak istediğini de belirterek şoyle devam etti: "Ne bileyim ben, bana böyle söyleyip de arkamdan başkala- rına çalışacaklarını, ne yapsay- dım, herkesin peşine adam ta- kıp dedektiflik mi yapsaydım. Telefonlarını mı dinleseydim. Ben seçilseydim şimdi her şey farklı olurdu. Ama ne yapalım 23 oyla kaybettik. Ah o 23 oyun gozü kör olsun, Urfa Milletve- kili Cenap'a (Cenap Gürpınar) bakanlık tereceğiz dediler. 21 oy gitti." Akbulut, "Kongre Divan Başkanı Kâzım Oksay taraflı davrandı. Kongreyi yarıda bı- rakmayı da düşündük. Ancak ikinci turda çekilmeyi duşünme- dim. Nasıl kazanacaklannı her- kes görsün istedim. Millet gör- sün ibret alsın istedim" dedi. Kongrede Namık kemal Zey- bek'in sert konuşmasının kendi- sine oy kaybettirdiği yolundaki eleştiriler konusunda da Akbu- lut, "Olabilir, ama kimse hedef saptırmasın. Öbür tarafın yap- tıklarından bahsedilmiyor. O haksızlıklara isyan etti" dedi. Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'a yonelik eleştirilerini de surduren Akbulut, "Terzi Mü- berra'yı çok merak ettiğini ve delege yapılmasına şaştığmı" söyledi. İl başkanı iken yakın- lannı ve çevresini delege yap- maktan kaçındığını anlatan Ak- bulut, "Kongrede yanımda Ab- dülkadir Bey (Aksu) oturuyor- du. Delegemiz Müberra'yı gös- lermesini istedim. İşte şu diye tarif etti. Devlet işleri terziye ku- aföre mi kalacak, devleti terziy- le kuaförler yöneteceklerse yönetsinler" dedi. Akbulut, "Kongreden sonra siteminizi Sayın Cumhurbaşkanı'na iletti- niz mi?" sorusuna ise "Sitem ne demek, her şeyi söyledim. Ken- dileri de (oldu bir kere) gibi ce- vaplar verdi" şeklinde yanıtla- dı. Akbulut, Başbakanlık Ko- nutu'ndan önümüzdeki hafta içinde taşınacağını Çakmak Koşkü'nun tamirinin bitmesini beklediğini ifade ederken "Sa- yın Cumhurbaşkanı'nın sizi Çankaya sınırian içinde tutarak kontrol edeceği, kunseyle göruş- türmeyeceği yolunda espriler var. Bu konudaki görüşünüz nedir?" sorusu uzerine de "Yok, o mümkun değil. Oraya karışamaz" dedi. (Baştarafı 1. Sayfada) köyunde düzenlenen dostluk ye- meğinde bir araya geldiler. Kahraman aşireti ve barış ye- meğine davet edilenler 600 araç- lık konvoyla dün sabah Turk aşiretinin yaşadığı Derik'e bağ- lı Kasrı Kanco'ya geldiler. Da- ha sonra her iki aşiret üyeleri toplu olarak Akziyaret köyüne nareket ettıler. Bu sırada kon- \oydaki araç sayısı 1500'e ula- şınca E-24 karayolu bir süre tra- fiğe kapatıldı. Akziyaret köyunde tek sıra halinde Turk aşireti lideri HEP Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve beraberindekileri kar- şılayan Kahraman aşireti lideri Hadi Kahraman, 18 yıllık has- mıyla uzun sure kucaklaştı. Kol kola girerek barış vemeğine ka- tılmak uzere gelen yaklaşık se- kiz bin yurttaşı selamlayan aşi- ret liderleri "yaşasın banş" slo- ganlarıyla uzun sure alkışlandı. Turk ve Kahraman daha sonra kendileri için hazırlanan köy odasına geçtiler. Yaklaşık iki sa- at süren görüşmenin ardından bir açıklama yapan Türk aşire- ti lideri Ahmet Türk, "Biz bu eski düşmanlığı, özellikle kan davalarına karşı olmamız ve çağdışı anlayışı ortadan kaldır- mak için bitirmek istedik. Tüm bölge halkının banşçıl bir ortam içerisinde yaşamaları için bize düşen görevleri gerçekleştirme- liyiz" dedi. Ahmet Turk 18 yıl- lık kan davası sırasında yaşamı- nı yitiren 21 kişinin ruhuna fa- tıha okuttuktan sonra Hadi Kahraman'la tekrar kucaklaştı. Törende konuşan Kahraman aşireti lideri Hadi Kahraman da "En kötü barış, en iyi savaş ve düşmanlıktan iyidir. Kan dava- lan bugüne kadar zarar ve ke- derden başka bir şey getirme- miştir" dedi. Aşiret liderleri daha sonra ha- zırlanan kıl çadırlara geçerek tö- rene katılan HEP Genel Başka- nı Fehmi Işıklar, HEP milletve- killeri Salih Sümer, Arif Sağ, tbrahim Aksoy ve İçişleri eski Bakanı Abdülkadir Aksu'yla birlikte banş yemeğine oturdu- lar. Barış yemeğinde 205 koyun kesildi, 5 ton pirinç, bir ton yağ, 10 bin ekmeğin kullanıldığı top- lam harcamanın ise 100 milyon lira dolayında olduğu belirtildi. Banş yemeği tarafların pazar gunu Kasrı Kanco'da buluşmak uzere vedalaşmasıyla sona erdi. Haber Merkezi— Kurban Bayramı'yla yoğunlaşan trafik dun de can aldı. Yurdun değışik \erlerinde meydana gelen kaza- İarda 25 kişi yaşamını yitirdi. AA'nın haberlerine gore çeşit- li yerlerde meydana gelen trafik kazalarımn dünku dokumu şöy- le: Trabzon'un Sürmene ilçesine bağü Çamburnu kasabası ve Çi- menli köyunde bir otomobilin denize uçması sonucu, sürucü Nevzat Çoruh, Suat Yanyaoğlu, Eroi GedikveMuthı Güner öldu- ler. Kayseri'de ise bir yolcu oto- büsünun dün sabah devrilmesi sonucu 18 kişi yakalandı. İki ay- rı trafik kazasında da Düriye Üzünlü çocukla Yahya Aydın öl- düler. Denizli'de meydana gelen üç ayrı trafik kazasında İsmail ile eşi Zennur Ozselek, Engin Bulut ve Mehmet Özkurt adlı bir çiftçi hayatlannı kaybettiler. İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde dereye uçan motosiklette bulu- nan 4 kişiden surücünün küçük oğlu Sinan Öztürk öldü. Balıke- sir'in Burhaniye ilçesinde de kamyonun çarptığı traktör sürü- cüsü Ethem Tezer, Konya'nın Çumra ilçesinde iki otomobilin çarpışması sonucu Ahmet ve Recep Akça olay yerinde öldü- ler. Uşak'ta meydana gelen ka- zada ise Mehmet Ckil, Ümit Işık ve Erol Karaman hayatlan- nı kaybettiler. Gaziantep'te mey- dana gelen üç ayn kazada ise Is- met Bayındırlı, 7 yaşındaki Mehmet Yıldınm ve Mehmet Uzun hayatlannı kaybettiler. Eski PKK'lı Kanat yakalandı 108 kişinin katil zanlısı Haydi Beyoğlu'na çıkalım IMZA GUNU YARIN 29 Haziran Cumartesi • 16.00-19.00 ONAT KUTLAR Beyoğlu Sineması'nda bugün TANGOLAR Yön F.E.SOLANAS 1985 venedık Şenliğı Jüri Özel Ödülü Seanslaı 12 00-14.15-1630-1900-2115 Beyoğlu Sineması, İstiklal Caddesi tstanbul Haber Servisi— PKK lideri Abdullah Öcalan'm sağ kolu olarak Türkiye'ye giren, ancak daha sonra örgutten tas- fiye edilen "General Zinnar Ali" kod adlı Alaettin Kanat'ın yaka- landığı, dün Emniyet Müdürlü- ğü'nün basın bülteniyle açıklan- dı. 1.5 yıl önce PKK'nın Türkiye sorumhıluğunu üstlenen, ancak daha sonra Apo'nun emriyle ör- gütten ihraç edıldiğini açıklayan Kanat'ın, 1985-90 yılları arasın- da toplam 38 eyleme katıldığı ve 108 kişinin öldürulmesi, çok sa- yıda kişinin de yaralanması ey- lemlerinde fiilen yer aldığı öne sürüldü. 1985 yılından beri ara- nan Kanat'ın, Ümraniye-Yukarı Dudullu Şifa Çiftliği İmar Iskân Blokları önünde PKK'lı "Sev- kan" kod adlı Mehmet Cinlutaç sahte kimliğini taşıyan PKK mi- litanı Bayram Karataş'ı öldür- mesi üzerine başlatılan operas- yonda 7 haziran günü yakalan- dığı belirtildi. Kanat'ın gizlendiği Yukan Dudullu'daki evindeki aramada, bir adet uzun namlulu otomatik tabanca, 3 adet tabanca, 2 sus- turucu, 5 şarjör, 180 dinamit lo- kumu, 2 el yapımı bomba ve 3 fünye ele geçirildiği açıklandı. Bayram Karataş'ın Istanbul'a orgüt emriyle Kanat'ı vurmak için geldiği, ancak bunu haber alan Kanat'ın, Karataş'ı öldür- düğü bildirildi. Alaettin Kanat- ın daha önce Güneydoğu'daki bazı operasyonların ardından birkaç kez öldürüldüğü açık- lanmıştı. Zirveye kim gidecek? (Baştarafı 1. Sayfada) ması gerektiğini vurguladılar. Soz konusu çevreler, Yuna- nistan'ın Başbakan Konstantin Mitsotakis tarafından temsil edilmesinin duşünulduğüne de işaret ederek Türkiye'nin de "otomatik olarak" Başbakan Yılmaz tarafından temsil edil- mesi gerektiğini belirttiler, Türkiye'nin parlamenter siste- minin Yılmaz'ın zirveye katıl- ması için "ek bir neden oluşturduğunu" ifade ettiler. Ote yandan Cumhurbaşkanı Özal'ın katılması durumunda bunun vereceği "ters göriintü- nun yani sıra böyle bir geliş- menin Başbakan Yıhnaz açısın- dan da "prestij kaybına" yol açacağına dikkat çekildi. Dış politika konulanndaki deneyimi ile tanınan ve özellik- le Kıbrıs konusuyla yakından il- gili olan Yılmaz'ın bu şekilde "arka koltuga itilmeyi kolay kolay kabullenmeyeceği" vur- gulanıyor. Bu faktörü göz önünde bu- lunduran diplomatik gözlemci- ler arasındaki yaygın görüş ise ağustos ayında yapılacağından söz edilen dörtlü zirveye Başba- kan Yılmaz'ın katılacağı yönün- de.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle