Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 HAZİRAN 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7
SERGİ
1950lerde Güney Afrika
• Kültür Servisi— II. Uluslarârası Montpellier Dans
Festivali çerçevesinde bir fotoğraf sergisi açıldı. Sergi
kapsamında 195O'li yıllann siyahi fotoğrafçılarının
objektiflerine giren ve Drum'da yayımlanan fotoğraflar
yer alıyor. Drum'daki fotoğranar 195O'lı yılların Guney
Afrikası'nı yoksulluk, şiddet, terör ve yeni gelişen ırk
aynmı butunünde tanıtıyor. Drum'un siyah fotoğrafçıları
Jurgen Schadeberg ve Bob Gosani, hareketli ve konuşan
fotoğraflar çekmişlerdi. Her iki fotoğrafçının
objektiflerine takılan görüntüler, duşlerinde bile
yaratamayacaklan utopik, hayali bir ülkeyi ortaya
koyuyordu. Özellikle Schadeberg Drum, bünyesinde
gerçek anlamda bir fotoğraf okulu kurmuştu. Bob
Gosani, Schadeberg'in sanatını öğrenerek ustalaşmıştı.
Gosani'yi izleyen bir diğer fotoğrafçı Can Themba'ydı.
Siyahi fotoğrafçıların 1950'li yıllann Güney Afrikası'na
ışık tutan çalışmaları temmuz ayının ortasma dek
sürüyor.
'Pencere Önündeki Kadın*
• Kiiltür Servisi— Kolombıyalı sanatçı Fernando Botero
40 resim, 30 anıtsal heykel ve 54 bttyük tablodan oluşan
yapıtlannı Floransa'da Forte Belvedere'de sergıliyor.
Gunumuzde yapıtlan ABD, Almanya ve Japonya'dakı
muzeler ve koleksiyonlarda bulunan Botero, 1932 yüında
doğdu. Çocukluk dönemi sıkıntı içınde geçen sanatçı, 12
yaşındayken gittiği matador okulunda boğalann resminı
çızmeye başladı. Henüz 16 yaşındayken desenleri El
Colombiano'nun hafta sonu ekinde yayımlandı. llk
dönem resim çalışmalannda Gaugin ve Picasso'nun
etkileri vardı. Çağdaş ressamların yapıtlannı başlangıçta
çok ilginç bulan Botero daha sonra sıkıhyor. Sanatçı,
"Bir Monet ya da Raffaello hiçbir zaman beni sıkmıyor"
diyor. Muzeler ve ozel koleksiyonerler ıçm çalışan Botero
yapıtlannı satmaktan hoşlanmıyor. Sanatçının gelecek
tasanlanndan bıri Pans'te Champs Elysees boyunca 20
kadar heykelini dikmek. Yukanda Botero'nun "Pencere
önundekı Kadın" adlı bir resim çalışması göruluyor.
ÖLÜM
Dııvar resminin son ustasıydı
• Kulttir Servisi — Meksıkalı ressam Rufıno Tamayo, 91
yaşında oldu. Freskleri ve tabloları 1970'li yıllardan sonra
çok yuksek fiyatlara satılan Tamayo, Colomb oncesı
sanata ve renklere tutkun bir ressamdı. Tamayo'nuıı
Colomb öncesı sanata duyduğu ilgı, Meksika'dakı
Antropoloji Muzesi'nin başına seçildiğınde gelişmişti.
1930'Iu ve 194O'lı yıllann New Yorku'nu yaşayan Tamayo,
Meksıka'ya döndukten sonra Giızel Sanatlar Sarayı'nı
boyadı. Birısi Porto Rico Unıversitesı, diğeri Parıs'teki
UNESCO binasında yer alan anıtsal ikı Prometheus
1
hevkelinı dıkti.
FEST1VAL
Bolşoy'un yıldızlar geçidi
• Kultür Servisi —
Bolşoy Balesi, dun
gece Açıkhava
Tiyatrosu'ndaki
gösterisi ile
izleyenleri buyüledı.
Moskova
Yetimhanesi'nin
çocuklanndan oluşan
kadrosuyla ilk
gösferisini 215 yıl
önce, 1776'da sunan
Bolşoy Balesi'nin
yıldızlan, İstanbullu
sanatseverlere
unutulmaz bir gece
yaşattılar. Aralannda
Natalya
Bessmertnova, Boris
Ytfımov, Mikhail
Gaborich, Tatiana
Bessmertnova,
Marina Leonara,
Irina Porokofiera'nın
da bulunduğu Bolşoy
yıldızlan, "Kuğu Gölu"nden başlayarak "Şımarık Kız"a,
"La Esmeralda"dan "Don Kişot"a dek zengin bir bale
şöleni sundular. özellikle "4 Kuğu" varyasyonunda
dansçılann olağanüstu uyumlan buyuk begeni topladı.
Gösterı sonunda sanatseverler Bolşoy Balesi yıldızlannı
dakıkalarca ayakta alkışladılar. (Fotoğraf: İbrahım Gunel)
Işıl Özgentürk'ün 'Seni Seviyorum Rosa'sının setinde birgün
Rosa'yla aykırı yolcıılukÖzgentürk'e göre
Tante Rosa, yaşamın
sonradan sinsice
konmuş kurallarına
başkaldıran, yaşama
sevincini asla
yitirmeyen bir insan.
Her insanın yüreğinin
gizli bir köşesinde bir
Tante Rosa var.
HANDAN ŞENKÖKEN^
"Öncesiz ve sonrasız, baglan-
tısız ve belgesiz tükenivermek
bir ağacın. bir evin, bir pabucun
hakkıdır. Bir insamn, bir insa-
nın ama, bir Rosa'nın niçin es-
kidiğini bilmem gerek, yeni Ro-
sa'yı bunun uzerine kurmam ge-
rek..."
"Tante Rosa", ıçimizde oluş-
muş, oluşmakta olan, hatta olu-
şacak bir yaşantıyı sımgelıyor.
Sevgi Soysal'ın, 1968 yılında ya-
yımlandığında okuru şaşırtan,
duygulandıran, heyecanlandı-
ran kitabı, bu kez Işıl Özgen-
tttrk'Un senaryosunu yazdığı ve
yönettiği "Seni Seviyorum
Rosa" adlı fılme dönuşuyor.
Bunun yoğun cabasına, heye-
canına, sancısına bir gun bo-
yunca tanık oluyoruz. Asya
Film ekibının aracı Belgrad or-
manlarında bir göletin kıyısma
yanaşıyor. Guzel bir yaz gunü-
nun öğle saatlerinde hazırlıkla-
ra başlıyorlar.
Önce bir kilim seriliyor ağaç-
lann arasına. Keyifle piknik ya-
parcasına yemek yiyorlar. Işıl
özgenturk, ekibine produktöru-
nu şikâyet ediyor, daha zengin
bir mönu istiyor. Prodüktör ise
eşi yönetmen Ali Özgenturk.
Tante Rosa, Devlet Tiyatro-
su oyuncusu Suranı Yavrucuk.
Giyinecek bir mekân olmadığı
için kostumlerını alıp ağaçların
arasında kayboluyor. Bir pik-
nik tupu ustunde utu ısıtıhyor,
kostumler utuleniyor. Makyoz
Suzan Hanım, aynı tUpu saç
maşası için kullanıyor. Şaryolar
ROSA YAŞLANHOR— Belgrad Onnanlan'mn bir köşesinde makyaj çalışması sürüyor. Makyöz Suzan Hanım, Samru Yav-
rucuk'u yaşlandırıyor. Sumru Yavrucuk, şişman ve yaşlanmış Rosa için 6 kilo almış. (Fotoğraflar tbrahim Gunel)
kuruluyor, reflektörler yerleşti-
rilıyor. Av >asağıyazılannın us-
tü çalflarla kaplamyor, özel ola-
rak getirilen kayık elbirliğiyle
golete indırilıyor.
Bugun 14. işgunu. Sumru
Yavrucuk bu sahnelerde artık
yaşlanmış Tante Rosa'yı oyna-
yacak. Yönetmenin çizdiğı kos-
tumu giyiyor. Şişman ve yaşlan-
mış Rosa ıçın altı kilo almış.
Korseyle ve vatkalarla dolgun
goğusleroluşturuluyor. Makyaj
surerken aynaya goz attığında
dehşete duşuyor Sumru Yavru-
cuk. Hiç yaşlanmak ve şişman-
lamak ıstemıyor. Bu arada Zul-
fu Livaneli'nın bestelediğı şar-
kının sozlerını >ınelıvor "Kü-
çuk bir kız, yitirmiş kalbini yol-
da..."
Diğer oyuncular Ali Sirmen,
Yaman Okay ve Mustafa Göç-
men sete katılınca yapılan çeşıtli
yorumlar ve esprüerle ınanılmaz
bif ortam, benzeri gorulmemış
bir film setı oluşuyor. Mustafa
Göçmen'in sandalla kısa gezin-
tisinin ardından getirdiği nilufe-
ri Işıl Özgenturk hemen yapma
çiçeği fırlatıp, Rosa'nın göğüs-
lerinin arasına yerleştiriyor.
"Taşralı tuccar" Ali Sirmen, pi-
posunu bir kenara bırakıp ağız-
İık arıyor, fıltresiz sıgara yerleş-
tirip rolunde ustalıkla kullanı-
yor.
llk yönetmenlik denemesinde
ozgun bir senaryo yazmak yeri-
ne "Tante Rosa"yı seçmiş Işıl
Özgenturk. Çunku "Rosa'yı
çok seviyor" ve iki yıl boyunca
"nasıl film olur" diye düşunü-
yor. Geçen yıl senaryolaştınyor,
uzun bır sure mekân araştırması
ve deneme filmlen yapıyor.
Tante Rosa, "Dünyalı bir in-
san" olarak 27 ayrı mekânda,
60 oyuncuyla "Seni Seviyorum
Rosa"da, "bütun insanca bil-
meyişlerin adı"na dönuşuyor.
Yaşamın sonradan sinsice kon-
muş butun kurallanna, sınırlan-
dırmalanna başkaldıran, anar-
şıst, içinden gelen durtulere da-
ha çok ınanan, yaşam sevincini
asla yitirmeyen bir insana.
Hilmi Yavuz, "Eski Bagdat'-
ta bir duvar dibine çökmüş, aş-
ka dair şiirier okuyan hayal ta-
dri", Ali Sirmen, Yaman Okay,
Mustafa Göçmen "taşralı tıic-
carlar", Selçuk Erez "Rosa'nın
babası", Fusun Özbügen "rahi-
be", Kemal Gokhan "randevu-
evi piyanisti", Fehmi Yaşar
"kuşçu", Refık Durbaş "fotoğ-
rafçı", Üstün Korugan
"laternacı" olarak konuk oyun-
cular arasında yer ahyorlar.
Rosa gramofonu çeviriyor,
ormanın sessizlığinde tango
huznu çağrıştınyor. Az sonra
yuzundeki neşe, acıya donuşe-
cek. Işıl Özgenturk, Yeşilçam'-
ın "korkunç" koşulları ıçinde
uzun yolculuğunu surduruyor.
Yaşamımızın "gerçek ve düşler-
le örtülıi çok özel bir seriiveni"
olduğuna ınanıyor.
Stuttgart Balesi'nin iki dansçısı Uğur Seyrek ve Tunç Sökmeru
Bol temsil,bol turne gerekliUgur Seyrek Türkiye'de büyük bir para
sorunu var. Türk balesinin bol temsile, bol
turneye, ünlü koregraflara ihtiyacı var.
Tumç Sökmen Türkiye'de yetişen bir dansçı
devlet balesine geliyor. Ama temsil yok, dans
edemiyor. Harcanan paralar boşa gidiyor.
ÖZLEM ADA
İstanbul Festivali'ne Hanno-
ver, Stuttgart ve Ankara'dan ge-
len dansçılanmızın da katıhna-
sıyla zengin bir gösteriyle çıkan
İstanbul Devlet Balesi'nin prog-
ramında akla gelmedik bir de-
ğişiklik oldu. "Kugıı Gölü" ve
"Don Kişof'ta oynayacak olan
Oktay Keresteci bir trafik kaza-
sı geçirip boynunun yan bağla-
rı zedelenince gösteriden çekil-
mek zorunda kaldı.
Bu şanssız olaydan sonra İs-
tanbul Devlet Balesi'nin imda-
dına, yurtdışından gelen dansçı-
larımız Uğur Seyrek ve Tunç
Sökmen yetişti. İki dansçının ye-
ni rollerine çalışmalan için sa-
hip olduklan süre ise yalruzca
bir gündu.
Bu surenin kısalığıru vurguıa-
yan ve "Kuğu GöliT'nde dans
eden Tunç Sökmen Ankara Dev-
let Konservatuvan'nı bıtirdikten
sonra 3 yıl Ankara'da kalmış,
ardından 1981'de yurtdışına çık-
mış. llk onemli aülımını Frank-
furt Balesi'yle yapan Sökmen,
daha sonra Stuttgart Balesi'ne
girmiş.
Türkiye'ye gelmeden önce bu-
radakine benzer bir olay yaşa-
yan Uğur Seyrek ise başından
geçenlen şoyle anlatıyor- "Bir
arkadaşım sakatlandığı için
onun yerine sahneye çıkmıştım.
Solo'yu yaparken yarısını unnt-
tum. Dansın geri kalanını yılla-
nn verdiği ahşkanlıkla muzige
uygun bir şeyler yaparak bitir-
dim."
1958 Üskup doğumlu olan
Uğur Seyrek, 1978'de Ankara
Devlet Balesi'ne girmiş. 1981'de
yurtdışına çıkarak çeşitli toplu-
luklarda çalışan Seyrek, 1985'ten
bu yana Stuttgart Balesi'nde
dans ediyor.
Ünlü koregraflarla çalışma
fırsatı bulduğu için kendini
şanslı sayan Tunç Sökmen şun-
lan soyluyor: "Burada bir dans-
çıyı alıp yetiştiriyorlar, profesyo-
nel yapıyoıiar. Sonra Devlet Ba-
lesi'ne geliyor, temsil yok, dans
edemiyor. Harcanan paralar bo-
şa gidiyor. Burada bir ayda ya-
pılan temsiller yeterli değil. Bu
şekilde insanın kendisini form-
da tutması, çalışma bevesini al-
ması olanaksız."
Uğur Seyrek de Sokmen'in-
sözlenni şöyle tamamlıyor: "Bu-
rada büyuk bir para sorunu var.
Ünlü koregraflar getirtemiyor-
lar. Böyle olunca da dansçı da
seyirci de yeterince gelişemiyor.
Bir ayda 10 temsil yerine 1 tem-
sil için çalışryorlar. Biz dışarfda
1 ayda en az 20, en çok 27 tem-
sil veriyonız. Aynca dışanda
dansçıya tanınan olanaklar da-
ha fazla. Turk balesinin geliş-
mek için bol temsile, bol turne-
ye, dunyaca unlu koregraflara
ihtiyacı var."
Kendilerınin ülkemize çağrıl-
malarını, Turk balesinin dışan-
ya açılmasında bir adım olarak
niteleyen Tunç Sökmen, "Önce-
den çok kopuktuk" dıyor. "Bi-
zimle kimse ilgilenmiyordu. İs-
tanbul Festivali'ne çagnlmamız-
la biıiikte diyalog kunıldu. De-
vam etmesi için balenin spon-
sorlarca desteklenmesi gerekir.
Stuttgart Balesi'nin başarılı ol-
masının nedenlerinden biri de,
Mercedes, Porscbe gibi buyuk
firmalarca destekleniyor olma-
sı." Uğur Seyrek yeni sezonda
Türkiye'ye gelip belki iki, belki
uç perdehk yapıtlar sunacakla-
nnı belirtiyor. Seyrek'e göre
yurtdışında dans etmenin zevki
başka, ama kalbi her zaman bu-
rada.
Her yapıtın içeriğine göre
kendine özgu bir niteliğı oldu-
ğunu ve bunun değiştirilemeye-
ceğ^ni söyleyen Uğur Seyrek,
"Bir karaktere girip rolunü oy-
nuyorsun, sonra kostümunu de-
ğiştirip başka şey yapıyorsun"
diyor. "Bir ressam resmini ya-
par, o resim bin yıl kalır. Sabne
sanatının zoriugu burada. O ak-
şam gelen sınırlı sayıda seyirci-
ye temsil verirsin, alkışlanırsın,
orada biter. Ertesi gün en baş-
tan başlarsın."
KONUK SANATÇILAR — tstanbnl Devlet Balesi'nia İstanbul
Festivali'ndeki gösterisine yurtdışından Tunç Sökmen ve Sue Jin
Kang da kaüldılar.
19. ULUSLARÂRASIİSTANBUL FESTÎVALİ Hk
Sovyet mtizisyenlerden Rus ırıüziği
Kultür Servisi — Sovyet Fı-
Iarmoni Orkestrası'nın 19.
Uluslarârası İstanbul
Festivali'nde unlu şef Gennadi
Rozdestvenski yönetıminde ve-
receğı uç konserden ilki bugun
18.30'da Atatürk Kultür Merke-
zi Buyuk Salonu'nda.
Çağdaş muzik dünyasının en
ilginç, en renkli kişiliklerinden
biri sayılan Gennadi Rozdest-
venski yönetimindeki Sovyet Fi-
larmoni Orkestrası'nın bugun-
ku solisti son 20 yıl içinde ku-
şağının en yetenekli piyanistle-
rinden bin olarak kabul edılen
Nikolay Petrov. Petrov, orkest-
ra eşliğinde Sergey Prokofiev'-
in 2 Nolu Sol Minör Piyano
Konçertosu'nu yonımlayacak.
Sovyet Fılarmoni Orkestrası ay-
rıca Alexsandr Skriabin'in 2
Nolu Do Minör Senfonisini ve
Prokofiev'in "Romeo ve
Julyet" balesınden 4 bölumu
seslendirecek.
Sovyet Filarmoni Orkestrası'-
nın yarınki solisti Sovyet pıya-
nıst Natalia Trull. 1986 Ulusla-
rarası Çaykovski Yanşması'nda
gumuş madalyayı kazanan
Trull, orkestra eşliğinde Alex-
sandr Glazunov'un 2 Nolu Si
Majör Piyano Konçertosu'nu
yorumlayacak. Orkestranın ya-
rınki programında ayrıca
Rimski-Korsakov'un Rus Pas-
kalya Festivali Uverturü ve
Dmitri Şostakoviç'in 10 Nolu
Mi Minor Senfonisi de yer alı-
yor.
Gennadi Rozdestvenski yöne-
timindeki Sovyet Filarmoni Or-
kestrası 30 haziranda vereceğı
uçuncü ve son konserınde genç
kemancı Aleksandr Rozdest-
venski'ye eşlik edecek. Genna-
di Rozdestvenski'nin 21 yaşın-
daki oğlu Aleksandr Rozdest-
venski, orkestra eşliğinde Çay-
kovski'nin Re Majör Keman
Konçertosu'nu yorumlayacak.
Son konserde orkestra ayrıca
Çaykovski'nin 3 Nolu Sol Ma-
jör Süitı'nı de seslendirecek.
FESTİVALDE BUGÜN
Sovyet Filarmoni Orkestrası / G. Rozdestvenski / N.Petrov (Ataturk Kultür Merkezi Büyük
Salön, 18.30)
Emin Ongan Üsküdar Musiki Cemiyeti / Ş.Çakar / B.S.Sezgin (Atatürk Kultür Merkezi
Konser Salonu, 21.30)
Bolşoy Balesi Yüdızlan (Açıkhava Tiyatrosu, 21.30)
FESTİVALDE YARIN
Sovyet Filarmoni Orkestrası / G.Rozdestvenski / N.Trull (Atatürk Kultür Merkezi Buyuk
Salon, 21.30)
rrÜ Türk Müzigi Devlet Konservatuvan Halk Müziği Korosu ve Saz Tophılugu / Neriman
Altındag Tüfekçi (Ataturk Kültur Merkezi Konser Salonu, 21.30)
H.Hancock / W. Shorter / S.CIarke / O.Hakim (Açıkhava Tiyatrosu, 21.30)
Âşıklar Şöleni (Gülhane Parkı, 17.00)
Emin Ongan Üsküdar Musi-
ki Cemiyeti'nin konseri de bu-
gün saat 21.30'da Atatürk Kul-
tur Merkezi Konser Salonu'nda.
Şeref Çakar yönetimindeki Üs-
kudar Musiki Cemiyeti'nin fes-
tivaldeki tek konserinin solisti
ise Bekir Sıtkı Sezgin.
Bolşov Balesi Yıldızlan'nın
festivaldekı ikinci ve son gösteri-
si bugun saat 21.30'da Açıkha-
va Tiyatrosu'nda. Topluluk bu-
gunku gösterisinde "Giselle",
"Şımank Kız", "Dvorak Mdo-
di", "Paris Ateşi", "Frigya ve
Spartaküs", "Le Corsaire",
"Altm Çağ", "Gopak" ve "Don
Kişot" gibi balelerden bölümler
sunacak. Bolşov Balesi Yıldız-
lan arasında Natalya ve Tatya-
na Besmertnova, Boris Yefi-
mov, Natalya Lapitskaya gibi
ünlu sanatçılar var.
Sınema yazanınız ATtLLÂ DOR-
SAY yıllık izninin bır bolumunü
kullandıgından bugun yanlanna yer
veremiyoruz.
Meryl Streep
4. kez anne
• Kültür Servisi —
Hollywood'un "yeni yüz"ü,
Oscar ödüllu oyuncu Meryl
Streep geçen günlerde
dördüncü çocuğunu
doğurdu. 12 haziranda Los
Angeles Hastanesi'nde
doğum yapan Streep'in bir
kız çocuğu oldu. Streep ile
eşi heykeltıraş Donald
Gummer'dan olan çocuğa
Louisa adı verildi. Çiftin
aynca 11 yaşında bir
oğulları ile 7 ve 5
yaşlannda iki kız çocukları -
bulunuyor.
Beyoğlu'na
çıkalım
• Kultür Servisi —
tstanbul Film Ajansı,
Beyoğlu Sineması ve
Cumhuriyet Kitap
Kulubu'nun işbirüği ile
duzenlenen "Beyoğlu ve
Sinema Şöleni" bugün
başhyor. Arjantinli
yönetmen F. E. Solanas'ın
yönettiği, 1985 Venedik Jüri
özel ödülü'nü alan
"Tangolar" adb film bugün
Beyoğlu Sineması'nda
gösterilecek. Aynca
sinemanın fuayesinde, CKK
standında sinema kitaplan
sergılenecek.
Lautrec'in
tablolan
• LONDRA (AA) — Ünlü
Fransız ressam Henri de
Toulouse - Lautrec'in iki
tablosunun İngiltere'nin
Sotheby's müzayede
salonunda 6 milyon dolara
satıldığı bildirildi. Ressamın
"La Toilette Mme Fabre"
adlı tablosunun 4 milyon,
"Le Lit" adlı tablosunun
da 2.2 milyon dolara alıcı
bulduğu belirtildi.
Lautrec'in 1891 yılında
yaptığı ve tanınmış dram
yazarı Emile Fabre"nin
annesini çizdiği tablonun
Avnıpalı bir koleksiyoncu
tarafından satın alındığı
kaydedildi. Ressamın yan
çıplak bir kadını yatağa
uzanmış olarak çizdiği "Le
Lit" adlı tablosunun da
yine Avnıpalı
koleksiyoncuya satıldığı
ifade edildi.
214 bin
dolarhk
mektuplar
• LONDRA (AA) — "Alis
Harikalar Diyarında" adlı
unlü çocuk romanının
yazan Lewis Carroll'ın,
kuçuk bir kız çocuğuna
yazdığı 29 mektuptan
oluşan kitap, Londra
Christie's müzayede
salonunda yapılan satışta
214 bin dolara alıcı buldu.
Gerçek adı Charles
Dodgson olan Lewis
Carroll'ın, 10 yaşındaki
Agnes Hull adlı kız
çocuğuna, 6 sene boyunca
yazdığı mektuplar değişik
kelime oyunlan, bilmeceler
ve şiirleri içeriyor. 1979
yılında yayımlanan
mektuplar, ismi
açıklanmayan bir şahıs
tarafından ilk fiyatının dört
katına satın alındı.
"Palyaço"
Sapancatla
• Kültür Servisi — Geçen
yıldan bu yana Çağdaş
Sahne tarafından değişik
salonlarda ve festivallerde
sahnelenen "Palyaço",
bugun 2. Sapanca Kultür ve
Sanat Festivali kapsamında
Sapancalı çocuklann
karşısına çıkıyor. Halit
Ergör'ün yönettiği oyun
7-13 yaş arası çocuklan
hedef alıyor. Geleneksel
Turk tiyatrosu kişilerinden
İbiş ile Avrupalı palyaço,
oyunda ortaoyunu
biçiminde bir araya geliyor
ve tembellik, kurnazhk,
cahillik gibi konular sahne
diliyle yorumlanıyor.
Oyunda Halit Ergör,
Celal Çımen, Berna Güç,
Huseyin Ak ve Ömer Kırcal
rol alıyor.
SSCB ile
sinema
işbirligi
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'nin sinema alamnda
dış dünyayla bağlantı kuran
tek kuruluşu olan
Sovexportfilm'in Genel
Müdürü Oleg Rudynev,
ortak yapımlar ve film
değişimi gibi konularda
görüşmeler yapmak üzere
Türkiye'ye gelecek. TASS'ın
habenne göre, Rudynev,
Ankara ve İstanbuFda film
yapımcılan ve
ithalatçılanyla biraraya
gelerek, iki ülke
sanatçılannın ortak film
üretebilmelerine ilişkin
proje önerilerini görüşecek.
Rudynev'in aynca, yalruzca
Sovyet filmlerinin tanıtımını
yapacak "Sinematek"ler
kurulması konusunda
görüşmelerde bulunacağı
belirtildi.