Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CJMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 23 HAZİRAN 1991
lerlüûlen
Yaşamı birkaç haftaya sığdırmak
Kopenhag'dan
toanya'da, İtalya'da seçilmiş tatil kasabalannda Alman turistler her
zananki gibi baş başa kalacak. Bütün bir yılın eğlence tasurrufu birkaç
hiftaya sığdırılacak, kaslar gevşeyecek, günler, geceler son zerresine
kidar içilip hayat gelecek yıla kadar rafa kaldırılacak.
DI.EK ZAPTÇIOCLU
lERLtN — Goethe'nin deyişiyle "tnsanlar bir
yee nlaşmak için defil, yolda olmak için seya-
ha eder." Yolda olmak, yolculuğa çıkmak başh
b&ına bir eylem; anlamı kendi içinde gizli, baş-
kabir amaç taşımıyor. Yolda olmak güzel.
Jzak yerlere, bugün, şimdi bulunmadığımız
veaelki hiçbir zaman gitmek imkânına sahip ol-
msyacağırnız yerlere nedense önüne geçilmeyen
şiûdetli bir özlem duyuyoruz. Gidemeyeceğimiz
yederi, ulaşamayacağımız insanlan özlüyoruz.
Gıierken, yolda duyduğumuz sevinç ve heyecan
hedefımize ulaştığımızda yerini sık sık hayal kı-
nkiığına bırakıyor. Yolda olmanm zevkini tada-
raadan başladığımız noktaya dönüyoruz.
Turİ2m mevsimi Almanya'da yavaş yavaş baş-
hyor. Haziranın ortasında esen sonbahar hava-
sına rağmen günler uzadı. Saatler gece onbuçu-
ğu gösterirken hava ancak karanyor. Yağmur,
kara bulutlar, ruzgâr ve termometrede yinni de-
rece hizasına bile çıkmayan ısı insanlarda uzak
yerlere özlemi körüklüyor. Yıllık izinlerin rezer-
vasyonlan çoktan, şubatta, martta yapıldı. Ça-
lışmayı hayatın anlamıyla kanştırmaktan bıkma-
yan Almanlar yılda bir kez çıktıkları tatilde hiç-
bir riske girmek istemiyorlar. Çoğu rezervasyon-
lar tspanya, lıalya için. Türkiye ve Yunanistan
bu yıl Alman turistten nasibini alamayacak.
lspanya'da, ttalya'da seçilmiş tatil kasabalannda
Alman turistler her zamanki gibi baş başa kala-
cak; yemekten alışverişe kadar Almancadan
başka bir dil konuşmayacak ve Almanya'yı Ak-
deniz'de, daha guneşli havada yasayacak - yuz-
ler çalışmaktan gerilmeyecek, mimikle yumaşa-
yacak; bütün bir yılın eğlence tasarrufu birkaç
haftaya sığdırılacak, kaslar gevşeyecek; günler
geceler son zerresine kadar içilip hayat gelecek
yıla kadar rafa kaldırılacak. Eve dönüldüğunde
eş dost çağrılıp Ispanya, Italya slaytlan seyredi-
lecek, herkes kışkançhktan çatlatılacak, yürek-
lere serin sular serpilecek. Ve hayat gelecek yıla
ertelenecek.
Almanya'daki yabancıiar ve özellikle Turkler-
le ilgili araştırmalann, yayınların haddi hesabı
yok. Bazıları "yabancüık" olgusunu ele alıyor.
Buradaki yabancılarm aslında Almanlardan da-
ha mutlu, daha şanslı olduğu öne suruluyor. Ne-
deni: Yabancının gidecek başka bir yeri, ozledi-
ği ve orada mutlu olacağını hayal ettiği bir yeri
var. Alteraatifsiz değil. "Vatan" adını verdigi
o yer, okul şarkısının söylediği gibi gitmese de,
gönnese de "onun." Dışanda yaşadığı >ülara
orantılı olarak "vatan" cennetleşiyor. Nostalji
doruga çıkıyor. Bugun bulunduğu yerdeki tiim
olumsuzlüklar, mutsuzluklar geçici, uçucu. Kı-
sa tatiller için gidilen vatanda her şey daha gü-
zel... "Kesin dönüş" sihirli anahtar. Biriktirilen
paralar cennetin yolunu döşeyen kaldınm taşlan.
Hayatın kaderi ertelenmek."
tnsanlar özlemlerini, hayallerini hep başka bir
yere, zamana yansıtıyor. Yasadığımız zamanın,
mekanın köşesine eğreti ilişiyoruz. Bulunmadı-
ğımız yeri, ulaşamayacağımız insanlan, göreme-
yeceğimiz zamanları özlüyoruz. Bugünu geçiş-
tirirken yannki ziyafet sofralannı düşlüyoruz;
yağmurlu havalarda güneşi, soğukta sıcaklan,
sıkıntıda gülüşleri, yalnızlıkta birlikteliği, yolda
evimizi ve evimizde yolculuklan duşünuyoruz.
Sorunlarla uğraşmaktansa, yaşadığımız zamana,
mekana sahip çıkmaktansa eğreti iliştiğimiz kö-
şelerde yumuşak divanlara gömüleceğimiz gün-
lerin hayaliyle yaşıyoruz.
Emeklilik yaşının 65 olduğu Almanya'da tıp
ve sağlık hizmetleri sayesinde insanların ortala-
ma hayatı 80'lere kadar uzatıldı. Ama aile bağ-
lannın çözulüşü yaşlılan tam erteledikleri hayata
ulaştıklan zaman yalnızlıkla baş başa bırakıyor.
Huzur evleri dolup taşarken yaşlılann bakıma
alındığı hastanelerde duşuk ucretlerden ve yoğun
işten bıkan hemşireler yaşlılan külfet kabul edi-
yor. Devletin sağladığı maddi imkânlar insanlara
çocuklannın, torunlannın, dostlannın sıcaklığmı
vermiyor. Bu yüzden yaşh Almanlar Ispanya'-
nın Mallorca gibi adalannda satın aldıklan site
dairelerinde erteleyip durdukları hayatın son
demlerini yaşıyorlar. Alternatiflerini çok geç de
olsa başka yerde anyorlar.
Turizm mevsimi açılırken Almanya'da insan-
lan saran hoş telaş ortamı aJdatıcı. Hayat bir-
kaç haftaya sığdınlmak üzere kaldınldığı raftan
çıkanhyor, tozu aluuyor, guneşin sıcak ışınlan-
na serilip havalandırılıyor. Dinlerin cazibesini
kaybettiği Avrupa'da turizm "halkın afyonu"
olmaya aday. Ikisi de hayatı ertelemeye yanyor.
Goethe yolda olmayı hedefe ulaşmaya yeğlerken
ne kadar devrimciydi.
ErkekKk organında
boy tartışması
Danimarka'nın günlük gazeteleri birkaç
haftadır erkeklikorganının boyuyla meşgul.Bu
tartışma aynı zamanda sağ ve sol ideolojilerin
değer yargılarındaki değişmenin de işaretçisi.
FERRUH YILMAZ
KOPENHAG— Erkeklik or-
gam büyükse ne anJama gelir.
Küçükse ne olur? Danimarka-
nın günlük gazeteleri birkaç haf-
tadır bu kcmuyla meşgul. Bu
tartışma aynı zamanda sağ ve
sol ideolojilerin değer yargüann-
daki değişmenin de işaretçisi.
Sağ, erotik konularda muhafa-
zakârlaşan sola göre giderek da-
ha liberal bir konuma geliyor.
Erotizmin soldan sağa kayışı,
ideolojik düzeyde genel bir kay-
manın semptomlarından sadece
biri. İdeolojik kaymalar sadece
erotizmle sınırh değil çünkü.
Erkeklik organının büyüklü-
ğüyle siyasi ideolojiler arasında-
ki bağı durup dururken kurma-
Bomadan
Video kasetle
eşinizi seçin
Hepsi de birbirinden alımb Slav dilberleri,
kendilerine İtalya'dan 'hayırlı bir kısmet'
anyorlar. Cebinizde kaset için ödeyecek 120bin
liranız ve videonun başında geçirecek bir buçuk
saatiniz varsa hemen seçime başlayabilirsiniz.
NtLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Kendinize şöyle
sanşın, mavi gözlü, gösterişli bir
eş mi anyorsunuz? İtalya'da ya-
şıyorsanız, bunun için video-
kasetlerin satıldığı bir gazete ba-
yiine uğramanız yeterli. Cebi-
nizde kaset için ödeyecek 120
bin liranız ve videonun karşısın-
da geçirecek boş bir bir-buçuk
saatiniz varsa, hemen seçime
başlayabilirsiniz.
Hepsi de birbirinden güzel ve
alımlı Siav dilberleri, kendileri-
ne İtalya'dan 'hayıriı bir kısmet
1
anyorlar. Hepsi de bekâr ve bir-
birinden genç olan bu güzeller;
ttalya'nın dört bir yanına dağı-
lan bayilerde 'hayatlannın erke-
ği'ni bekliyorlar. Kasetin üze-
rinde sadece 'Doğunun Kızlan;
Birinci Boliım: Varsova-Kızlaria
nasıl temas kurulacagı içerde
yaaİKur' sözleri dikkatı cekiyor.
Kaseti videoya takıyorsunuz ve
Polonya'nın komünizm sonra-
sı yıkımından kaçmaya çahşan
genç Slav kadınlannın resmi ge-
çidi başhyor. Her biri Türkiye
güzellik yarışmalarında ya da
manken müsabakaJannda dere-
ce alabilecek güzelhkte olan kız-
lar, üçer dakika konuşuyor. Bu
üç dakika boyunca yaşlannı,
boylannı, öğrenim derecelerini,
tutku ve hobüerini anlatıyorlar.
Video-kasetin kapağını süsleyen
seksi, dolgun göğüslü Dorota
Zacharska dışında hiçbiri so-
yunmuyor. Hepsi, boş zaman-
İannda ya da full-time foto-
modellik yaptıklannı, kitap
okumak, spor yapmak ve seya-
hat etmekten hoşlandıklannı
söylüyorlar. Hepsi çekingen,
ama içten olduklannı ve sefkat-
li, kararh, sadık bir koca ara-
dıklarım beürtiyorlar. Kuzeyli
Slav guzelleri, kara gözlü, esmer
Akdeniz erkeklerinden hoşlanı-
yor. Ve yaşam beklentilerinden,
büyük bir çoğunluğun orta-sınıf
ltalyan erkekleriyle yetinmeye-
ceği anlaşılıyor. "Hayattan ne
mi istiyornm?" diyor örneğin
kasetin kapağını süsleyen 18 ya-
şındaki lise oğrencisi ve bir nu-
maralı eş adayı Dorota Zachars-
ka; "İçinde şık davetler verebi-
lecegim kocaman, güzel bir ev.
Ben sosyal yaşamdan hoşlani)o-
nım. Ve mümkun olduğu kadar
çok insanla tanışmak istiyo-
nım."
Ekranın sağ üst köşesinde
ise, adaylara tekabül eden nu-
mara göze çarpıyor. Kasetle bir-
likte verilen açıklayıcı fasikül-
den, ilginizi çeken adayın numa-
rasını buluyorsunuz. Numara-
nın yanı başında, kalbinizi çe-
len adayın adı soyadı, boyu, ya-
şı ve en önemlisi, adresi bulunu-
yor. Oyunun kurallan, önce se-
çilen adaya mektup yazmayı ge-
rektiriyor. Yazdığınız mektup,
Italyancadan Lehçeye çevrüdik-
ten sonra iş, cevap beklemeye
kahyor.
On beş gün önce dağıtılan 40
bin kasedin şimdiden kapışıldı-
ğı anlaşılıyor. Hemen hemen
tüm ltalyan gazetelerinde yer
alan haberlere göre kısmeti açık
olanlar gönüllerinde yatan pren-
si bulmuş bile. örneğin 17 nu-
maralı 'favori' aday Jolanta
bunlardan biri. 17 numaraya ge-
lir gelmez kaseti durduran ve bir
santim ileriye gitmeyen Sicilya-
lı bir ltalyan, mektup burokra-
sisini asarak, Jolanta'ya anında
ulaşmış ve bu adayı 'kapatmış.'
Kızin telefon numarasını ltalyan
sefaretinden tespit eden Sicilya-
lı, önce Lehçe-Italyanca tercü-
me yapan bir tercüman aracılı-
ğıyla her gün kızı aramaya baş-
lamış. Konuşmalar samimileş-
meye başlaymca tercümanı dev-
reden çıkartmışlar. Ve kısa su-
re içinde video-sevdalısı çift, an-
cak âşıklann çözebileceği bir
Tarzanca Ingilizceyle konuş-
malannı sürdurmeye koyulmuş-
lar.
Kasedin Polonya'da rejisör-
Iüğünu yapan Lubka Cibulova
ise en az koca arayan kızlar ka-
dar ilgi göruyor. Parlak bulu-
şuyla kendi ülkesinde zengin ol-
mayı düşleyen Lubka, kızlan
pek çok aday içinden 'estetik ve
şahsiyet' kıstaslarına göre seçti-
ğini anlatıyor. 'Dojulu Kıdar',
diyor Lubka, "Bu ise iyi bir ev-
lilik yapmak için olduğu kadar
merak nedeniyle de yanaşUlar.
Bütün mühletler dolnyor, saatler 12 oluyor. Ancak kent bitün canlılığıyla bas bas bafınyor. New York'a en azından görünüşte pek birşey oldnğu söylenemez.
New York'tan
'Ölüm' başhkları birbirleriyle yanşıyorNew York Belediyesi'nin içini dışına çıkaran bütçe krizi
nedeniyle bir süredir kentin Bascombe'nin gördüğü o New
York'a benzeyeceği sanılıyor. Gazetelerde 'New York için
ölüm anı', 'New York öldü' başhkları birbirleriyle yanşıyor.
ŞEBNEM ATtYAS
NEW YORK — "Kükreyen Fare" fil-
minin unutulmaz sahnesinde o^açağ sa-
vaşçısı Tully Bascombe (Peter Sellers)
New York limanına ulaştığmda kenti
bomboş bir durumda bulur. Sokaklar-
da kimsecikler yoktur. Ne bir tek sim-
sar ne bir sekreter ne bir polis ne bir so-
sis satıcısı ne bir koşucu ne bisiklet sü-
rücüsü ve hatta bir tek evsiz bile kalma-
mıştır. Üstelik kentin kaotik yaşamında
vazgecilmez yeri olan avukatlar da yok-
tur ortada. Kısacası New York bir cen-
nete dönüşmüştür.
New York belediyesinin içini dışına çı-
karan bütçe krizi nedeniyle bir süredir
New York'un Bascombe'nin gördüğü o
New York'a benzeyeceği sanılıyor.
"Eger eyalet bütçesi bu hafta onaydan
geçemezse kent faturalan ve maaşlan
ödeyemeyip baUcak." "New York için
ölüm anı", "Butçe onaylanma mühleti
doMu, New York öldü", "Bekdiye Baş-
kanı Dinkins hafta sonunu ölüra saati
olarak niteledi" gazetelerde, haberlerde
başhklar birbiriyle yanşıyor. Fakat bü-
tün mühletler doluyor, saatler 12 oluyor,
gonglar çahyor vs.. New York'a en azın-
dan görünüşte pek bir şey olduğunu söy-
lemek zor. Hâlâ bütün canhhğı ve ka-
labahğıyla kent basbas bağınyor. Ama
göruntüye aldanmamak gerek.
Bütün sorun hem eyaletin hem de
kentin büyük bütçe açıklan ve borçla-
nndan kaynaklandı. Kent her yıl eyalet
bütçesinden yaklaşık 5 milyar dolar alı-
yor. Beş milyar doların onaylanmama-
sı demek kentin bir anda aldığı bütün
borçlarda faiz ödemelerinin katlanma-
sı anlamına geliyor. Dolayısıyla halen
belediyenin durmadan kesinti yaptığı
bütçesine bir bomba etkisi yapacak ve
kentin bir anda felç olması anlamına ge-
lecek. New York Belediyesi dünyamn en
büyük bütçeli belediyesi. New York büt-
çesi sadece en büyük belediye bütçesi de-
ğil, aynı zamanda pek çok Ulkenin büt-
çesinden de büyük. Belediye başkanı pek
çok ülke başkammn çahştırdığı insandan
çok fazla insan çahştınyor, mali sorun-
larla uğraşıyor.
Kentin yılhk 30 milyar dolan bulan
bütçesinin geçen yılki açığı 3.5 milyar
dolar. Açığın kapatılabilmesi için Din-
kins, şimdiden eğitim, sigorta başta ol-
mak üzere çok çeşitli kısıtlamalan uy-
gulamaya başladı. Kesintiden ilk ve acı
şekilde etkilenenlerin başmda işten çıka-
nlacak 22 bin şehir isçisi geliyor. Bunu
büyük şehir kütüphaneleri takip ediyor.
Dünyamn her yerinden pek çok yayım
bulabileceğiniz zengin kutüphaneler ar-
tık eskisi gibi zengin olmayacaklar. Za-
ten pek yaygın ounayan sağlık sigortası
ve hastane servisleri daraltıhyor.. Polis
gücü azaltüıyor, hapishanelerden tutuk-
lular başka yerlere gönderilerek hapis-
hane harcamaları kısılıyor.
Eyalet bütçesinin onayı için şu an iki
ay gecikmiş durumda. Eyalet Valisi Ma-
rio Caomo eyaletin 6.5 milyar dolarlık
bütçe açığı istediği gibi dengelenmediği
sürece bütçeyi onaylamamakta direti-
yor. Böylece New York'un eyaletten ala-
cağı 5 milyar dolar gecikince 21 haziran-
da ödenecek olan maaşlann ödenmesi de
tehlikeye girdi.
Kentin 'öldüğü' yolundaki ifade ilk
kez 1975'lerde yaşanan büyük kriz dö-
neminde kullamldı. Kent 1975'te çok
benzer bir mali kriz yasadı. Federal sis-
temin kenti kurtarması planına karşı çı-
kan dönemin Başkanı Ford'un karan
gazetelerde "Ford'dan New York'a, öl
emri" diye verildi. O zaman kenti kur-
taran ünlü banker Felix Roharyn, ken-
tin borçlannı yeniden piyasaya cıkara-
rak kente taze kan buldu. Rohatyn ye-
ni New York krizi için "Halen kentin pi-
yasaya çıkabilmesi için olanak olduğu
inac:ındayun, bütün sorun ölüm nok-
tasını ne zatnan geçtiginin farkında ol-
mak, aksi takdirde çok geç kalınabilir"
şeklinde konuşuyor.
New York'ta belediye krizi dışında ya-
şanan durgunluk 1980'lerdeki patlamay-
la kente taşınan pek çok yuppie'nin
kentten aynlmasıyla kendini gösteriyor.
Soho'da "cop sanat" satan yığmla ga-
leri kapanırken pek çok avukatlık şirke-
ti, simsarhk şirketi, inşaat şirketi işten
çıkarmalarla bütçesini daraltmakta.
Gayri menkul fiyatlanndaki düşme,
New York'ta zor bulunan kiıalık evle-
rin bir anda artması ve enflasyon kent-
ten göçün belirtileri. Turist kalabalığın-
dan ötürü henüz gözle görünmeyen
kentten göçun etkileri daha uzun süre-
de kendini belli edecek kuşkusuz. Kısa-
cası eğer bu durum bir iki yıl daha de-
vam ederse Bascombe'nin ayak bastığı
o bomboş, ölüp cennete dönüşmüş bir
New York ihtimal dışı değil.
dım. Iktidardaki muhafazakâr
partinin Kopenhag milletvekili
adayı Suzanne Bjerrenuus'un
(medya kariyerine erotik filmler-
le başlayan, sonradan televizyon
yıldızı olan afet, geçen seneki se-
çimde az kalsın parlamentoya
giriyordu) Ekstra Bladet gazete-
sinde edindiği "Seks
Mektuplan" köşesinde erkeklik
organı üzerine başlattığı tartış-
ma (büyük olmasını tercih edi-
yormuş) muhafazakâr ideoloji-
nin neleri de içine alabileceğini
gösterirken, sol medyanın konu-
ya ilgisizliği dikkate şayan bir
durum arzediyor. 70'li yıllarda,
hatta 80'lerin başına kadar sol
yayınlann gözde konusu olan
orgazm tartışmalan, G noktası-
mn varlığı gibi konular artık çok
satan popüler gazete ve dergile-
rin sütunlannı dolduruyor. Yal-
nızca o kadar mı? Erotik libe-
raUzmin öncülerinden Sosyalist
Halk Partisi'nin kadm milletve-
killerinden biri geçen yıllann bi-
rinde Danimarka'nın liberal
porno yasasının sertkştirilmesi-
ni istemişti üstelik.
Cinsel özgürlUğü kapitahzme
ve onun değerlerine karşı baş-
kaldmşın simgelerinden biri ola-
rak gündemine alan sol, bugün
ahlaki değerleri temel alan bir
ideolojik yapıya sahip. Soldaki
bu ahlakileşmeye^karşüık, din,
kral, vatan ve aile gibi konvan-
siyonel değerlerin etrafında bir-
leşen sağ, metanın özgür deği-
şiminden başka yasa tammayan
kapitalist gelişimin sonucu ken-
di içinde bir laikleşme yaşıyor.
Bu süreç toplumsal gelişmeye
pragmatik bir yaklaşımı olan
modem muhafazakârlar yaratı-
yor. Işte bu yüzden de Aarhus-
lu genç muhafazakârlar, Kopen-
hag'da adayhktan azledilen Su-
zanne'ye kendi adaylan olması
için davette bulunuyorlar. Ne-
den olmasın? Her şeyin malın
özgür dolaşımının üzerine ku-
rulduğu yeni liberalizmin dina-
miğini, üstelik iyi de satan öz-
gür erotizm niye olusturmasın?
Lakin, yelpazenin iki ucu ara-
sındaki değer değişimi sadece
erotizmle sımrh kalmıyor. Aynı
şey tarafların geleneksel olarak
savunduklan diğer değer yargı-
lan için de geçerli. Mesela mil-
Uyetçilik ve enternasyonalizm.
Nerede eski enternasyonalist
solcular? Şimdi enternasyonaliz--
min bayraktarlığını Avrupa Top-
luluğu içinde erimeyi savunan
liberal-muhafazakârlar yapıyor.
Sol ise -inanılmaz gibi görünse
de- siyasal propagandasım AT
1
ye direnme adına zaman zaman
kaba rnilliyetçi sloganlara da-
yandırabiliyor. Avrupa'daki
Türk işçilerinin AT içindeki ser-
best dolaşımına herkesten önce
işçi hareketi karşı çıktı.
tşçi hareketi dedik de solun
savunduğu demokratik değerle-
rin başında gelen "örgntkamc
özgnriügü' meselesi de bu işe
dahü. $ff\i yıllarda sağ hükü-
metle "sol" sendikalar arasında-
ki en büyük çekişme, sendikala-
nn, kendilerinin toplusözleşme
yetkisine sahip olduğu işyerle-
rindeki işçilerin başka sendika-
lara üye olmasmı yasaklayan ku-
rallann kaldınlmasına karşı çık-
malanndan kaynaklanıyordu.
Kapitalizmin kurallan işleme-
ye devam ediyor. Metanın ser-
best dolaşımı, toplumsal ilişki-
leri belirleyen ahlaki değer yar-
gılannın sımrlannı tanınuyor.
Pragmatik sağ, gelişime ayak
uydunnaya çalışıyor. Sol ise top-
lumsal sistemi iradeci, yukan-
dan aşağı bir şekilde değiştinne-
ye çaüştığından, düşünce siste-
mini ahlaki değer yargılanna
oturtmaktan kaçınamıyor.
azın yazlık! Kışın maçlıTV'de maçlarla, kadın programları, kovboy ... Size küçük bir Beko Space Master gerekli
filmleriyle pembe diziler hep çakışıyorsa...
Üstelik her yıl evdeki televizyonu yazlığa
götürmek daha da sorun oluyorsa...
37 ya da 40 ekran, yazlık ve maçlık Beko
Space Master'ler, şimdi rahat taksitlerle ve
Beko Yetkili Satıcılarında. Yararlanın.
DERHAL TESUM
37 Ekran Beko Space Master U.K
40 Ekran Beko Space Master FST U.K.
PEŞINAT
452 000-
550000-
1. SEÇENEK
8xTAKSIT
275000-
310000-
T0PLAM
2 652 000 -
3.030 000 -
PEŞINAT
230000-
264000-
2. SEÇENEK
12xTAKSIT
230 000-
264 000-
TOPLAM
2 990000-
3 432 000 -
BekoBirdünyamarkasıdırTelev,zyonlar teö'o/u yayınlar, alır • FST Duz kare • UK Uzaklan kumanda
BeKOTİC»RtT*4. ISTANBU(.M«>ei Tpl ;=2 49CO.7"al ^ştMağaıas T& 146 21 49 146 64 06 ANKAJM BOROSU TÖ 117 31 25 '6 ha! İZMİR ŞUB6Sİ Tel 18 2000 18 03 30 AOANA ŞUBESİ Te 28 32 65 3 hal