Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DİZİ-RÖPOKIAJ 22 HAZÎRAN 1991
Şeyh Sait'in torunlarından MelikFırat, 1924-25 yılındaki hareketin ayaklanma değil 'kıyam' olduğunu söylüyor
'Şeyh Sait'in işlevi ruharriydi'
Öncesi ve sonrasıyla
ŞEYH SAÎT
AY\KLANMASI
UGUR MUMCU
_ eyh Sait'in; müktesebatı, ailesinin CJeyh Sait cumhuriyete karşı değildir. X ürkiye Cumhuriyeti yalnızca Şeyh
îpısı nedeniyle, İslami bir düşüncenin Batılı taklitçi düşünceye karşıdır. İslam Sait ile birlikte devlete karşı kıyam
dışında, ümmet fikrinin dışında düşüncesi Türkleri ve Kürtleri bir arada edenleri yargılayıp cezalandırsaydı
herhangi bir beşeri sisteme inanması, o tutan bir unsurdu. Bu kalktı. Kürtler tepki bu kadar büyük olmazdı.
yolda hareket etmesi mümkün değil. böyle düşünüyor. Jön-Türkler'de nasıl Doğu'daki bütün aşiretler, boylar,
Nasyonalist bir düşüncesi olamaz. Batı standardında bir devlet kurma —rui«. c«,ı, c,^ ;u U:,KI^ A-*H.
Fakat tslami ağırlıklı bir hareket fikri varsa, Kürtler arasında da Kürt
içinde, otomatikman, nasyonalist bir devleti kurmak isteyenler vardı.
harekete, yani ulusal bir harekete Ancak bu fıkir Şeyh Sait'le
katılabilir. başlamıyor.
şeyhler Şeyh Sait ile birlikte değildi.
Daha çok Atatürk ile beraber olup,
bağlılık telgrafları çektiler. Ama
Atatürk'le beraber olanlar da horlanıp,
cezalandırıhnca tepki büyüdü.
—21 —
Şeyh Sait'in torunlanndan Metik Fırat anlaüyor;
dinliyorum:
— Sevdim Paşalar'dan Hatip Bey, Atatiirk'iin
hnzunıua çıluyor. Şeyh Sait'e karşı bükümet ile iş-
birtigi yapmış; ama o da sünUmüş. Atatörk'e çı-
kıp derdini anlatacak. Binbir girçliikk bozura ala-
jıyor. Kapnian içeri girince, bakıyor, Atatürk, eliııi
yakagnta koymuş, bir noktaya bakmış, düşünüyor.
Diyor ki:
— Paşam, biliyorsunuz, size bağlılığımı ve say-
gırru. Biz, sizinle Şeyh Sait'e vurduk; onlar bizden
öldürdü. Biz onlardan öldürdük. Şimdi bizi assan,
bize ağır gelmez. Fakat, sen bizi onlarla bir yap-
tın. Sürdün, bu ağınrtuza gittiği için sana geldik
Mustafa Kenuü:
— Hatip Bey, sen akıllı bir adamsın. Bir insan
ki milletine hayındır; ondan bir hayır gelmez. ..
diyor.
'Hadi gidin' diyor. Kovuyor.
Melik Fırat, Şeyh Sait'in kardeşlerinden Şeyh
Bahattin'ın torunu. Aynı zamanda Şeyh Sait'in oğ-
lu Şeyh Ali Rıza'nın da damadı.
Fırat, eski DP milletvekili. 1957 seçimlerine ya-
şını küçülterek girmiş, (319)
1960'ta Yassıada'da yargüanmış; Yassıada ve
Kayseri Cezaevi'nde hapis yatmış; 12 Mart ve 12
Eylttl dönemlerinde de gözaltına alınmış. 12 Eylül
döneminde Ereğli Demir Çelik tşletmeleri Yöne-
tim Kurulu'nda da yönetim kurulu üyesi olarak gö-
rev yapmış.
Soruyorum:
— Siz, Şeyh Sait'in oğlu Şeyh Ali Rıza'nın da-
madısıruz. Kayınpederiniz bu olayın, Şeyh Sait'-
ten sonra gelen en önemli lideri. Herhalde aile ara-
sında bu olayı çok konuşmuşsunuzdur. Şeyh Ali
Rıza'dan dinledikleriniz vardır. Şeyh Sait olayını
siz nasıl yorumluyorsunuz? Nedir sizce olay?
önce "Teşekkür ederim" diyor..
— Bir Kemalist gazetede bu kooulsn de alıp,
bize söz hakkı verdiginiz için!
Ve yakıruyor: •
—Yıllarca ezUdik, sürüldük ve suçlandık.
Sonra ağır konuşarak yanıthyor sorumuzu:
— Şeyh Sait olayı, bugün bütün dünyada öze-
rinde fikir yürütülen bir büyük olaydır. Bu büyük
olayı herkes, kendi düşünce açısından görür ve yo-
rumunu ona gore yapar. Fakat Şeyh Sait ailesi ola-
rak Şeyh Sait'i ve fikriyatım şöyle özetleyebilirim
size:
Şeyh Sait, babasndan, dedeânden intikal eden
medrese, ilim ve irfan Ue meşgul olmuş bir kimse-
dir. Aynı zamanda Nakşibendi Tarikatı post-
nisini'dir; yani tarikatın en yüksek riitbesiııin sa-
hibidir.
Şeyh Sait'in, mükteseban ve ailesinin yapıa ne-
deniyk, tslami bir düşüncenin dışında, ümmet fik-
rinin dışında. herhangi bir beşeri sisteme inanma-
sı, o yolda, hareket etmesi mümkün degil.
Nasyonalist bir düşüncesi olamaz, diyornm.
Şeyh Sait'in şahsi düşüncesi nasyonalist olamaz.
Fakat, tslami agıriıklı bir hareket içinde, otoma-
tikman, nasyonalist bir harekete, yani ulusal bir
harekete katüabilir.
Soruyorum:
— Bazı Marksistler de tslamcılar da sahip çıkı-
yorlar Şeyh Sait'e?. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
(320)
Yanıtlıyor:
— Bazı çevreler meseleyi yanhş defertendiriyor-
ur. Eğer Marksist ve atafetse diyor ki:
"Bu hareket nasyonalist bir harekettir, dini
olamaz."
Bu yanhş!
Dinci rijit çevreler var. Onlar da diyoriar ki:
"Madem ki dini bir harekettir. Bu harekete Kürt
meselesini kanştırmak dine zarar verir."
Bu da yanlış!
Burada nasyonalizm ve din birbirinden soynt-
lanmaz.
Din nedir?. İslam dini bir yaşam tarzıdır. Bir in-
san, dogumundan, ölümüne kadar, kendi şahsma,
topluma ve yaradana karşı görevlerioi yerine geti-
ren bir varhkür. Bu yuzden, tslami siyasetten so-
yutlamak yanlışür.
Bu bakımdan demek istedigim şu:
Şeyh Sait gibi yeüşmiş bir insanın, durup durur-
ken "Ben Kürdistan devleti kuracağun" demesi bi-
raz yanlışür. O, dine inandığı için din yıkddığı za-
man kıyam edebilir.
Atatürk dini mi yıkmıştı? Şeyh bu yuzden mi kı-
yam etmişti? Neydi Şeyh Sait'i ayaklanmaya yön-
lendiren ana neden? Torunundan bunları öğren-
mek istiyorum.
Yorumu şöyle:
— Şeyh Sait ile Atatürkçülük, bıınlar birbirine
karşı iki olgudur. tki dunva göriişü ve iki ayn si-
yasettir Doğu'da.
Mustafa Kemal,
"Osmanh Imparatorluğu batıyor, devlet yıkıla-
cak, bunun yerine, Batı'nın kültür sistemini, hu-
kuk sistemini alıp, Türk ulusunu yüceltebilirim"
diye, düşünüyor.
Bona karşı "Osmanh Imparatorluğu yıkılsa bi-
le yine kendi kültürünü, inançlannı yaşatıp, Batı
teknolojisini almak" fikri savunuluyor.
Bu çarptşan iki fikirdir.
Şeyh Sait, cumhuriyete karşı değildir. Bu Batılı-
taklitçi düşünceye karşıdır.
Şöyle düşünüyor:
"Kürtler ve Türkler, tslam unsuru kaldıkça bir
devlet çatısı altında birlikte yaşarlar. Fakat, İslam
düşüncesi ortadan kalkarsa beraber bir devlet ol-
manın anlamı kalmaz."
tslam düşüncesi, Kürtleri ve Türkleri bir arada
tutan nnsurdur.
Bu kalktı... Bunu söyleyen Kürtler.
Jön-Türkler'de nasıl Batı standardında bir dev-
let kurma fikri varsa, Kürtler arasında da Kürt dev-
leti kurmak isteyenler vardı.
tngiliz sosyologu Toyenbee "Medeniyet
Yargdanıyor" kitabında diyor ki:
"Biz, Doğululan tahkir ettik. Onlarla alay et-
tik. Onlann kültürlerini küçümsedik ve onlardan
kendi kültürümüzü taklit etmelerini istedik.
Yanüş yaptık. Bu taklitçiler bizim kültürümü-
zü de mahvedecekler. Medeniyetimizi de."
Toyenbee'nin görüşü bu. Ben bu görüşe katı-
lıyoram.
"Müslüman ülkelerde en büyük Batı taklitçisi
Mustafa Kemal'dir" diyor.
Ben de Dogulu bir düşünceye sahip olarak di-
yorum ki:
"Doğu'nun kültürü, tarihi kalsın. Batı'nın sa-
dece medeniyet dediğimiz teknolojisini alalım."
tslam ülkelerinde bu iki göriiş çarpışmışür. Ata-
türkçüler "Din terakkiye manidir".. "Din, bizim
Batılı olmamıza engeldir" diye düşünmiişler. Si-
zin yayımladıgınız anılannda Fethi Okyar, tsmet
Paşa ve Tevfik Rüştü Aras, "Dinimizi değiştire-
lim" diyoriar. (321)
Batılı olmak için Hıristiyan olmamız şart!
Buna karşı.
— Batı'nın teknolojisini alalım, ama kendi ta-
başına gdecek. Hınıs'ı terk etmese Şeyh Sait'i de
tutuklatacaklar.
Şeyh Sait, "Dini kaldırdılar. Biz Kürtler, kendi
kendimize, dini esaslara göre idare edilelim" di-
yor.
Kendisioe baglı birçok aşiret var. Birbirine zıt
aşiretlerin ruhani lideri olarak bepsini bir arada tnt-
mak istiyor. Bir de medreseler açıp İslami bilgikri
yaymak. Askeri veya siyasi bir amacı yok: Amacı
dini.
İleri gelen büriin beylere, aşiretlere aydınlara hi-
tap ediyor, diyor ki:
"Bu iş bitti artık. İslami esaslara göre kendi ba-
şımıza devlet olalım."
Şeyh Sait-Seyit Abdülkadir Uişkisi çok önemliy-
di. Şeyh Ali Rıza, ayaklanmadan önce Seyit Ab-
dülkadir ile niçin görüşmüşlü?
Meiik Fırat, " Amcmm" diye saygıyla andığı ka-
yınpederi Şeyh Ali Rıza'nın Kürt Teaii Cemiyeti
Başkam Seyit Abdülkadir ile görüşmesini ve gö-
rûşmenin amaanı şöyle anlatıyor:
— Seyit Abdülkadir, Doğu'nun en büyük aile-
lerinden birini temsil ediyor. Seyit Abdülkadir, si-
yasetin içinde. Büyük Seyit Taha Nehri'nin torn-
nn. Küfrevi ailesi, Nurişnler. İran'daki başka ai-
leler, hatta Kafkasya'daki Şeyh Şamil.. Seyit Ta-
ha ailesine bağlı. Küfrevi'nin dedesi icazet almış
bu aileden... Seyit Abdiilkadir'in babası Osman-
h'ya karşı kıyam etmiş Şeyh UbeydnOah... Ayak-
lanmadan sonra Medine'ye süriilmüş. Oglu, gel-
Otay patlak verdiğj zaman Şeyh Sait Efendi'nin
yanında bolunanlar, çok üziildügünü soylerier.
Şeyh Sait Efendi "Hadise bizim irademiz dışına
kaçtı; kader bizi sûrükledi" derrniş. Doğrudnr.
Her aşiret Diyarbalur'a kendi basına hücum et-
miş; onnn ifadeteri de bunu teyit eder:
"Ben bu hadisenin ne önündeyim, ne arkasın-
dayım. Içindeyim."
Fevkalade objektif anlatıyor.
Bu noktada sorumu yineliyorum:
— Rastlantı ya da değil... Ayaklanma başbyor...
Ayaklanma başanya ulaşsaydı, bu Kürt-tslam dev-
lctini kimler yönecekti?
Melik Fırat:
— Bötün Kürdistan'da kıyam fikrinde biriik sağ-
fauunamış; kıyam hareketi organize de edilmemiş.
Kim organize edecek? Askeri ve mülki kadro yok.
Kıyam hazır degil. Olgunlaşmamış bir hadise. Kı-
yam, zamanından önce patlak veriyor. Ve ifade-
lerinin dışında gelişiyor. Hadise sebebiyle hüznü-
nü dile getiriyor.
Bnndan sonra, bütün Kürdistan'da başlarbgı şid-
det, cebir, öldürme. surgıinler, hadisenin boyutu-
no daha da büyütmüştür.
Ruhani bir lider. Sevilen, sayüan, sözü dinlenen
bir liderdir Şeyh Sait Efendi. Asker degil, kuman-
dan degil, paş» degil.
Size, şimdi biri gelse, dese ki "arabam bozul-
du, tamir et".. Tamir edebilir misiniz? Arabanın
tamirinden anlayacak bir teknik adam lazım.
Benim de sorum buydu:
Şeyh Sait'in torunlanndan Melik Fırat, Şeyh Sait'in bir Kürt devleti kunnayı hedeflemedtgini söylüyor. (Fotofraf: Ugur Günyüz)
rihimiz, kültürümüz bizim olsun..." görüşü savu-
nuhıyor.
Çaüşmanın nirengi noktaa budur. Miicadelenin
temeli de budur.
Bununla beraber, Şeyh Sait olayının diger yani
da Kürt ulusunun kendi başına devlet kurma fik-
ridir. Bu fikir de var işin içinde. O iş de Şeyh Sait
ile başlamıyor. Bu da her milletİD kendini idare
hakkından doğnyor.
Şeyh Sait, duruşmalarda Kürt devleti kurma suç-
lamasını hep reddetmiş.. Melik Fırat'a bunu anım-
satıyor ve soruyorum:
— Şeyh Sait, "Kürt devleti kurmayı
düşünmemiştim" diyor. DiyeUm ki, bir Kürt-tslam
devleti kuruldu. Devlet başkam mı olacaku Şeyh
Sait?
— Şeyh Sait, "Kürt devleti kurmayı
düşünmemiştim" derken doğnıyu söylüyor. ÇÜB-
kü kendisi rnhanidir. tüm-irfan sahibidir. Onun va-
zifesi tebüg. Kürdistan'da ve Kürdistan dışında her-
kese, Dogu'da Batı'da tanıdıgı herkese gönderdi-
gi mesaj şu:
"islam esasına dayah bir devlet taraftanyız. Bu
esas kalkıyor. Bunu kabul etmeyelim."
Kürt devleti, bunun sonucu.
Şeyh Sait, Cibranlı Halit Bey'e, bem yazıyla hem
şifahen haber gönderiyor.
"Gel, aşiret içinde organizeyi kur."
Tam o sırada, Halit Bev, Mnstafa Kemal tara-
fından tutuklanıyor. Yusuf Ziya ile birlikte Bitlis'e
gönderiliyoriar. Şeyh Sait gitse, aynı akıbet onun
miş tstanbul'a Şora-yı Devlet Reisligi'ne kadar
yükselmiş. Onun zaten bir hüviyeti var. Şeyh Sa-
it onlarla temas etmek istemiştir. Herkese de mek-
tup göndermiştir. tşin kabı bu.
"Kıyam başüyor; haberiniz olsun; gelin topla-
nalun, bir karara varalım.
Kıyam, fikri bakımdan tamamlanmamış; bu kı-
yama fiili olarak hiç başlanmamışür.
Melik Fırat'a ayaklanmanın Nevruz günü baş-
layacağını ileri süren ve ayaklanmayı savunan ya-
zarlardan söz ediyor; bu yazılardan ömekler ve-
riyonım.
"Hayır" diyor:
— Bunlar senaryo. Bu konuda bir yazılı bdge
yok. Bunlan hangi kaynak anlatıyorsa, bir senar-
yo sunuyor. Piran'a, Şeyh Abdurrabim'in evine bir
jandarma üstegmeni geliyor. Piran, o zaman bir
köy. Küçük bir köy. Jandarmalar Şeyh Abdürra-
him'in evine gelmiyoıiar. Firariler, başka bir ev-
deler. Başka bir aganın evindeler. Şeyh Sait Efen-
di, haberi aimca.. çagınyor üstegmene diyor ki:
"Bugün cuma; ben namazımı kılıp, burayı terk
edeceğim. O zaman ne yaparsanız yapın. Hadise
çıkmasın."
Üstegmen gidip ağanın evini kuşatıyor. Çaüşma
oluyor. Abdurrahim Efendi'nin kesinlikle dışında.
Meseie tesadüfen olarak çıkıyor.
Ya hükümetin yaptıgı bir provokasyondnr ki -
bakın kesin olarak provokasyondur demiyorum,
olabilir diyorum- Veyahul da öyle ayarianmış.
— Kimler olabilirdi bu teknik adamlar? Kürt-
tslam devletini kimler yönetecekti?
— SeyH Abdülkadir. Cibranlı Halit Bey. Dok-
tor Fuat. Cemilpaşazadeler. Kasım Bey de var ta-
bü. Hem Halit Bey'in akrabası, hem Şeyh Sait'in
bacanağı.
Böyle bir devlet kurulsaydı, Şeyh Sait Efendi'-
nin fonksiyonu yine ruhani kalırdı.
Devleti yönlendirenler yine onlar olurdu. Bile-
miyoruz.
Şeyh Ali Rıza, anüannı yazmış mıydı?
Hayır, yazmamıştı.
Melik Fırat'a, dedesinin Erzunım'da kunılan
"Kürt tstiklal Cemiyeti"nin başkanhğını yaptığı-
nı ileri süren yayınlardan da söz ediyorum.
Buna da "Hayır" diyor.
— Hayır. Ancak, biliyorsunuz bu gibi işlerde to-
pariayıcüık şart. Cibranlı Halit Bey'in kendisi mi-
ralay. Harbiye okumuş. Hamidiye alaylannın da
komutanı. Binbaşı Kasım da Harbiye'de okumuş-
tnr. Şimdi Halit Bey, kıyamın başına geçse, aşi-
retler hinteriandı geniş, kabul etmeyebih'rier. Me-
sela diyelim ki birçok aşiret -belki on beş, yirmi
aşiret- birbirleriyle rekabet halinde olmalanna rag-
men, manevi bakımdan, Şeyh Sait'e baglıdırlar.
Aşiretlerin üzerinde kollayıcı, muvazene sagla-
yıcı bir sıfatı var. Lideriik de işte. Liderlik bu ru-
hani şahsiyete dayanıyor. Şeyh Sait Efendi'nin po-
litik hüviyeti o hadiseyle başlıyor.
Melik Fu^t, "ayaklanma" sözcüğünü kullanmı-
yor, ayaklanma yerine hep "kıyam" diyor. Çün-
kü "luyanT'ın dinsel anlamı var. Dinsel amaçlı
ayaklapmaya kıyam deniyor. Soruyorum:
— Sayın Fırat, aradan bunca yıl geçmiş, olay-
lan, serinkanh biçimde ele aunak zorundayız. Dün-
yarun her yerinde silahlı ayaklanma suçtur ve ce-
zası idamdır. Hangi ülkeye giderseniz gidin, du-
nım farklı değildir. Ben, tstiklal Mahkemesi'ni
mahkeme saymıyorum, bu bir Harp Divam'dır.
Ama elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin; aynı
ayaklanma bugün olsa, hukuk devleti güvenceleri
ile donatıldıği ileri sünilen bugünkü mahkemeler
de aşağı yukan ayru cezalan vermezler mi? Uygu-
lamalan da görüyorsunuz. thtilallerin yasası bu-
dur. Ayaklanmayı başaramayan asılır. Yalruzca
bizde değil. Dünyanın her yerinde geçerli kural bu-
dur. Başanya ulaşırsanız., kendi kurallannıa ken-
diniz koyarsımz. Ayaklanma ya da sizin deyişinizle
kıyam suç değil midir?
Fırat, bu sorumu şöyle yanıthyor:
— Hukuki bakımdan iş o noktaya gekfikten son-
ra ayn. Tabii, suç olabilir.. Bu noktaya nasıl ge-
lindi? Bazı hadiseleri tarihin karanhgında görün-
ce ve resmi ideoloji de hadiseleri çevirince bazı fi-
kirier donoklaşıyor; sabiüeşiyor.
Bu kıyam ya da sizin deyişinizle ayaklanma ni-
ye olmuştur? Mesela. kıyam başiadıktan sonra, eü-
ne bomba alıp, sagı solu bombalamak mı var?
Yoksa bir nizamı rayına otnrtmak mı?
Şimdi ben de diyorum ki:
— Bugün Türkiye'de birçok siyasi parti var. Bir
parti fıkrini söyleyip iktidara geldiği zaman silah-
h güç gelip vuruyor, diyor ki, "sen bu işi yapama-
dm". Şimdi Türkiye'de darbelerin garabeti nedir.
Giden Kemalist, gelen Kemalist!
Her ihtilalin kaidesi vardır dediniz. Dofrudnr.
Ancak bize uygulananlar degişiktir. Fransu ihti-
lali, Sovyet ihtilali. Bunların bepsinin kendilerine
göre kanunlan vardır. Benim söylemek istedigim
şu:
Bütün bunlar, kendi dönemlerinde olur biter.
Fakat biz, 66 senedir, hadiselerin varisleriymiş gi-
bi kuşku altındayız. Doğacak çocuklar bile!
Dedim ki, "biz cok ezildik"
1925'te erkekkr, Iran'a Irak'a geçmişler. Kadın-
larla çocuklar sürülüyoriar. 1928'de çıkanlan af-
la geri dönüyoriar 29 senesinde. 35'te ikinci sür-
gün Trakya'ya. 1960'ta Milli Biriik Komitesi 55 aga
ile aileyi sürgüne gönderiyor. Her birini de başka
ile. Menkuller satılıyor, gayri menkuüere de el ko-
nuyor. (322).
Söyleşi burada bir başka konuya bağlanıyor. Sö-
zün burasında bir başka soru daha soruyorum:
— Bunlar geride kaldı. O dönemin koşullan için-
de yapılmış uygulamalardır. Bugünkü hukuk dü-
zeninde bu tür uygulamaları savunmanın olanaği
yoktur. Görüyorsunuz, bugün, içinde Kürt kökenli
bakanlann da bulunduğu Akbulut hükümeti, sür-
gün ve sansür kararnamesi çıkardı. Bu kararname-
ye önce bizler karşı çıktık. Yine elinizi vicdanını-
za koyarak yanıtlayın; bakm, Devlet Bakanı Ka-
muran tnan'ın dedesi Bitlis ayaklanmasında asıl-
mış. Oğluyla birlikte asılan Seyit Abdiilkadir'in to-
runu Sümerbank Genel Müdürlüğü yapmış, Şeyh
Sait ailesinden birkaç kişi milletvekili olmuşlar.
Devlet, bu açıdan kin gütmemiş. Ama Marksist-
seniz, devrimciyseniz, devlet ömür boyu sizi izler.
Kamu hizmetlerine alınmazsımz, pasaport da ala-
mazsınız. Ruhi Su'ya ve Orhaa Apaydu'a ölüm
döşeklerinde bile pasaport verilmedi. Zekeriya Ser-
td, yülarca vatamna gdemedi. Nâzım Hikmet ola-
yını biliyorsunuz. En son ömek, Behice Boran..
TtP'liler.. DİSK'çiler.. yapılanlan biliyorsunuz. Ne
diyorsunuz bu konulara?
— TBMM'ye Kürt milletvekili olarak girilemi-
yor. Resmi ideoloji Kürdü tanımıyor. Bir bakan
"Ben Kürdüm" dedi. Mahkemeler cezalandırdı.
(323)
. Kürtler, lran'da da Irak'ta da ayaklandılar.
türkiye'deki uygulamalar degişiktir.
Bir başka noktayi dikkarinize sunmak istiyorum.
Doğu'daki bütün aşiretler, boylar, şeyhler, Şeyh
Sait ile beraber değildi. Daha çok Atatürk ile be-
raber olup, bağlılık telgraflan çektiler.
Törkiye Cumhuriyeti, Şeyh Sait ile beraber dev-
lete karşı kıyam edenleri yargılayıp cezalandırsay-
dı, tepki bu kadar büyük olmazdı. Derierdi ki
"Cumhuriyete karşı geldiler, Kürt devleti kur-
mak istediler. Biz de beraber yaşamak istedik. Ata-
türk Ue beraberdik, biz de beraber yaşıyonız."
Bu fikri bugün bizzat devleti kuranlar yıkülar.
Tabii, Şeyh Sait ile beraber yargılanıp cezalandı-
nlanlar tepki gösterecekler. Bu onlann en tabii
haklandır.
Ama Şeyh Sait ile degil, Atatürk ile beraber olan-
lar da beraberce horlanınca tepki büyüdü. Bugün
Türkiye'deki Kürtler, eğer, nasyonalist akıma gir-
mişlerse, onlann ögretmeni Atatürk'tür.
Bugün dünya değismiş. Bugün koşullar
bambaşka. Çağınıızın ulaşmak istediği amaç şu:
Uluslar ve insanlar barış içinde bir arada yaşa-
malılar. Uluslan, etnik kökenleri, soylan, dinJeri
ve inançlan ne olursa olsun insanlar, uygar bir dün-
yada bir arada banş içinde yaşamahlar.
Ülkede banş da insan haklanmn yurdun dort kö-
şesinde uygulanması ile sağlamr.
Melik Fırat ile birçok konuda görüşlerimiz ay-
n. Ben, Atatürkçüyüm ve devrimciyim; laikliğe bü-
tün yüreğimle inanıyonım. Şıhlarm, şeyhlerin ve
ağalann, toplumda birer somürü kaynağı olduk-
lan görüşündeyim.
Birleştiğimiz noktalar da var:
Banş, düşünce ve örgütlenme özgürlükleri, yurt-
taşhk bilinci ve insan hakları...
—BİTTİ—
(319) — Melik Fırat, Anayasanın 146/3. maddesi ge-
p refcnce 4 yıl 2 ay ağır hapse mahkûm olmuş, Uyelerden
Hıfa Tüz, Abdullah Oner ve Selam Yörük, Fırat'ın aklanması gerektiği gö-
rOşti ile mahkûmiyet karanna katılmamışlaıdır.
Mahkûmiyet gerekçesı ilginçtır:
"Son df\re milktvelulidir. Iç tüzuk tadiliae ve Selahiyet Kananu'nun ka-
buline oy vermişıir.(..(. Ytnlı miidafaası, daha zlyade, iddia makaınınca
146/1'e esas aluan yaş tashihi, askcr kaçagı ve Şarkuki (Fıral) ailesine mensup
bnlunması gibi husaslaru 1. fıknuııuB tatbikini kap ettiren bir mahiyel ol-
•adıgına mataflar. Esasen jaş taskihi, bukuk ntahkemesi ilamına moslt-
•id olup asulen kesinleşlikttn soara nufusa tesdl edilir ve artık onon üze-
riode ieb ve aleyhte durulmanuk icap eder. Asker kaçakhgından verilen bök-
B Ü sanık temyiz ettiğiai bildirmektedir. Bunun da doğnıdan doğruya ana-
yataya uzamı ile bir alakası olamaz. Said'i Ncrsi'aia mektubımu, adlan
geçen kimselerr verdigi hakkında da bir delil yoktur." Yuksek Adalet Dı-
vani karan, Anayasayı ihlal davası, 15 EylOl 1961 gün ve Esas No: 1960/1
sayıh karar sayfa 309)
Aynca bkz: Nimet Arzık, Menderes, Şeyh Sait'in torununu metrus yap-
mak için kanunu çiğnedi. Yeni Sabah, 5 Kasım 1960
(320) — Örnegin Marksist Toplumsal Kunulu^, (1988 Şubat, Arda Beh-
ram'ın yazısı 53-54) ve Dinci Tevhid Dergisinde Şeyh Sait'ın torunlanndan
Kasım Fırat'ın yazısı: (Mazlum Halk önderi Şeyh Sait, Haziran 1991 s: 6-10)
(321) — Karabekir, geçen yıl derledigimiz anılannda, Tevfik Rüştü Aras
ve Mahmut Esat Bozkurt'un "tslamlıgıa terakkiye mani oldufu" konusu-
nu konuştukları, Fethi Okyar'ın bu görüşe katıldığı, Atatürk'ün de bu tar-
tışmayı izlediği kaydediliyordu. (Mumcu Uğur, Kâzım Karabekir Anlatıyor
s: 86-87.
Bozkurt, aynı olayı şöyle anlatıyor.
"Dinle devlet islerinio birbirine karışmasıaıa Türk milleti içia feiaket se-
bebi olduğunu ileri surmıiştiim. (..) General Karabekir, fıkrime asabiyetle
hücam ettJ" (Bozkurt Mahmut Esat, Atatürk ihtilali, Inkılap Ens., Yay.,
1940 s: 439
(322) — Şeyh Sait ayaklanmaandan sonra 7 Mayıs 1928 gün ve 1939 sa-
yıh Şark MiBtıkasında Maayyen Vilayet ve Kazalarda Cenüm Takibatı Ue
Cezalann Tecili Hakkındaki Kaaun ile ayru yasaya ek 23 Mayıs 1928 günü
çıkanlan yasa ile affedildiler. Daha sonra çıkanlan yasalarla da ayaklanma
bölgesindeki bazı Kurt aşiret ve ailelen Batı'ya suruldüler. 10 Haziran 1927
gun ve 1097 sayüı Bazı Eşhasın Şark Mınnkalanndan Garp Vilayedcrine Nak-
hae Dair Kanun ile 400 aile Batı ıllerıne yerleşıınldı. Yasada, Batı'ya surü-
lenlerden iyi hallerı görulenlerin eski yerlerine dönmeleri de öngörüldD.
26 Haziraa 1927 larihinde de Umumi Müfettişlik kurnlarak. bu goreve
Dr. Ibrahim Tali Bey atandı. 1928 yılında çıkanlan 1505 sayılı yasa ile de
bolgede toprak reformu çalışmalanna girişildi.
Ayaklanmanın sürmesi üzerine, 1934 yılında ünlü Iskân ve Tunceli ka-
nunlan çıkarılacaktı. 14 Haziran 1934 gun ve 2510 sayılı yasanın ılk mad-
desi ilginçtir:
"TSrkiye'de Türk kaltüraae bağlılık dolayısıyla nafos otarus ve yayıhft-
nın bu kanuna uygun olarak kra veldUeriBce yapılacak bir prograraa göre
duzeitilmesi Dahiliye VekiUiği'ne vmlmistir".
1949 yılında bu yasa maddesi şu biçimde değiştirilmiştir:
"Muhacir ve mollecilerie goçebelerin ve gezginci ÇİDgeneleriıı yurticinde
yerieşririlmeleri; Turk kolturiıne bağlılık ve nüfus olurus ve yayıuşıaın dd-
zeltümesi amacıyla Bakanlar Kunılo'nca yapılacak programa uyguo olarak
Içisleri ve Sagük ve Sosyal Yardım Bakanlıgı'aca lertipleoir"
(323) — Ecevit hükümetinın Bayındırhk Bakanı Mardin Milletvekili Şe-
rafettin Elçi, Ankara Sıkıyöneıim Komutanlığı 3 Nolu Sıkıyönetim Asken
Mahkemesi'nin 25.3.1981 gün ve 1980/1287 esas sayılı karan ile Hurriyet
gazetesine verdigi demeçte "Türkiye'de KürtJer vardır. Ben de Kürdünı" de-
diği için Türk Ceza Yasası'nın 142/3 maddesi gereğince bir yıl on beş ay
ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.