Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 HAZtRAN 1991 HABERLER CUMHURİYET/S
Pazar günleri hastane kapılarında hep aynı curcuna yaşanıyor
Ziyaretçiler 'hasta9
ediyorİstanbul'un en büyük
hastanelerinden biri
olan SSK Okmeydam
Hastanesi'nde hasta
ziyaretine gelen
binlerce kişi kapılara
akın ediyor. Ziyaret
saatinin başlamasıyla
birlikte merdivenlere
yönelenlerin ellerinde
tencereler, bisküviler,
su şişeleri, kolonyalar,
çiçekler göze çarpıyor.
Binlerce kişiyle
uğraşan tek görevli
çocukların ve yiyecek
maddelerinin
hastalann yanına
çıkarılmasına engel
olamıyor. Görevli ile
ziyaretçiler arasında
zaman zaman
tartışmalar ve ilginç
olaylar yaşanıyor.
AYŞE YILDIRIM
'. Pazar gunü saat 12 sıralan.
SSK Okmeydam Hastanesi'nin
iki kapısının önu de çoktan çi-
çek, kolonya, meyve tezgâhla-
nyla dolmuş. Kapıdan içerı gi-
ren herkes önce tezgâhlardan bi-
.risine uğruyor.
! Bahçe piknik yeri gibi. Boğu-
!cu havada kadınlar çocuklarıy-
la ağaçlann altına oturmuş. Ne
kadar çok baloncu var. Bekle-
mekten sıkılıp ağlayan çocuğa
annesı bir balon alıyor.
. tçeri sızan tezgâhtarlar, ko-
üonyaları, çiçekleri duvarlann
lüzerine dizmiş. Herkesin elinde
•demeti bin liralık çiçek. Ellerde
poşetler, içinde kâğıda sanh ku-
tular. Bazılannda tencereler.
— Sigara.M unutmadın degil
mi? diyor kadının birisi yanın-
dakine.
) Ziyaret saatinin başlayacağı
13.00'e doğru 8 katlı hastanenin
pencereleri hastalarla doldu.
KOLONYA YERİNE KARALAHAN A ÇORBASI — Herkesin eliııde demeti bin liralık çiçek. Ellerde poşetler, içinde kâgıda sanlı kutular. Bazılannda tencerekr. "Ne getirdiniz" diyoruz. "Laz
böregi, karalahana çorbası" diye yanıtlıyorlar. Ortaük sigara dumanından geçilmiyor. Odalarda hastanın başında bir nefes kendisi çekiyor ziyarelçi, bir nefes de hastaya... (Makarrem Aydın)
Aşağıda ziyaretçiler, yukarıda
camlar ardmda hastalar. Karşı-
hklı işaretler ve el sallamalar.
Kapının açılmasına az kaldı.
Herkes girişe doğru hücum edi-
yor. Aralarda kalan çocuklar,
ağlıyor. Camekân bölmeli kapı-
nın ardmda bekleyen görevli,
elinden duşurmediği sıgarasın-
dan bir nefes çekıp kapıyı açı-
yor:
— Ne biçim Avrupalısınız,
AT'ye girecegiz, adamlar bu
yiizden bizi almıyor yav. N'oiur
vaktinde içeri girseniz.
Tekrar ıçen giriyor. O an ora-
daki en onemlı şahıs kendısı
sankı. Bir sılre sonra yine aynı
hareketlerle gelıp kapıyı açıyor.
En önde küçıik bir çocuk ağa-
beyınin elinı tuımuş bekliyor.
— Ni>e getirdin bu çocuğu,
>azık degil mi? Senden, benden
iyi düşunen biı>uklerimiz du-
şunmuş dogru karar vermişler.
Bu çocuk şimdi bu kadar insa-
nın mikrobunu, tozunu yula-
cak, yukan çıkacak. Vann has-
ta olur. Onun için de 0-12 yaş
arası çocuk almak yasak.
lyı bir nutuk attığıru düşunu-
yor olmalı ki şöyle bir göz gez-
diriyor bekleyenlere.
— Hadi bakalım al çocugu
da kalabalık olmadan yukan
çık, goster diyor.
Ameliyata girecek, taburcu
olacak hastalann yakınları girip
çıkıyor. Arada kapıda bekleyen
gorevlınin tanıdıklan.
lçı meyve dolu poşet ve bir
kola şışesiyle genç bir adam el
selamıyla giriyor. Peşınden elin-
de pet şişe suyla başkası girme-
ye çalışıyor. Elini kaldırıyor fa-
kat işe yaramıyor. Gorevlı dur-
duruyor.
— Nereye?
— Hastamızın geceliği yok,
ziyaretçiler gelmeden gidip giy-
dırsem.
— İçerhe içecek almıyoruz.
— Ama bu su.
— Peki bu seferlik olsun ba-
kalım, hadi geç.
Kapıdakıler homurdanıyor.
"Rüşvetçi bunların hepsi de."
Genç bir çocuk "Ama iyi
adam" diyor.
"Demin niye alıyorsun dedi-
ğirode 'Ne olur aldıysam
efendım' dedi. Ne kadar aldıgı-
nı sordum, '50 bin' dedi. Durust
hiç degilse, söyliıyor."
Kapının açılmasına 15 daki-
ka kaldı. İnsanlar birbirlerini
iteklemeye çoktan başladı.
Camlar kınlacak diye bolmeden
dışarıya kendimizi zor bela atı-
yoruz. "Artık kapdan açın".
"5 dakika önce bıraksanız ne
olur?", "Sabahtan beri bekli-
yonız" sesleri yukseliyor.
Nihayet kapılar açıldı. 8 kat-
lı hastanenin koridorlarında bu
kez izdıham yaşanmaya başla-
dı. Hastalar merdivenlerın ba-
şına kadar gelmış bile.
1. kat doğum. En çok heye-
can orada var. Babaların elle-
rinde çiçek, yuzlerinde tebes-
sum. Girişte numarayla bebeği-
ni çağırttınp camdan bir bakı-
yor.
Fmnsa'nın kadın Başbakanı Cressoru
Iııgiliz erkeklerinin
fclörtte bîri eşcînsel
Kuruluşumuzun
EDİP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Fransa Başba-
kanı Edith Cresson, her dört tn-
giliz erkeğinden birinin eşcinsel
olduğunu soyledi. Cresson,
"Anglosakson erkekleri kadın-
la o kadar ilgilenmezler, bu da
incelenmesi gereken bir sorun-
dur" dıyerek Alman ve Ameri-
'kan erkeklerinin de yine dörtte
birinin eşcinsel olduklarını sa-
vundu.
lngiliz basınının Batı diUerin-
de kabul gören Fransızca sözcü-
ğu ile "femme fatale", yani
"baştan çıkancı, fettan ve erke-
gin kuyusunu kazan kadın" di-
ye nitelediğı Edith Cresson'un
bu görüşleri "Observer" gaze-
tesinde yayımlandı. Ingiltere'-
nin Avrupa Topluluğu ile ilişki-
lerindeki sürekli ikircikli, kuş-
kulu, tedirgin ve mızıkçı tutu-
güçlü erkeklerden ve krallardan
gelen bir izlenim. Fransız erkek-
leri kadınlarla daha ilgili. Ang-
losakson erkekleri ise ilgisiz ol-
dukları için bu incelenmeye de-
ger bir konu. Artık kulturel mi
biyolojik mi bilmiyorum, ama
i)i işlemeyen bir şe> var ortada,
bu açık. Londra'da yürurken
erkekler size bakmıyor. Paris'-
te ise erkekler bakar, sadece so-
kaktaki işçiler degil, herkes ge-
çen bir kadına bakar. Anglo-
saksonlar kadınla kadın olarak
ilgilenmez. Bence bojleleri bir
ölçude ozürlıi demektir."
Observer gazetesinde geniş
yer verilen uzun söyleşısinde
Cresson, kadın-erkek ilişkileri
hakkındaki gorıişlerini de "açık
biçimde" ortaya koydu. Cres-
son'un bazı sorulara yanıtları
özetle şöyle:
— Sizce kadınlarla erkekler
Observer
gazetesinin
sorulannı
yanıtlayan Fransa
Başbakanı,
."Londra'da
"yürurken erkekler
size bakmıyor.
Paris'te ise erkekler
bakar, sadece
sokaktaki işçiler
;değil, herkes geçen
bir kadına bakar.
Anglosaksonlar
kadınla kadın
;olarak ilgilenmez"
: dedi.
Edith Cresson — Kadının ken-
dine giiveni az.
imunu üzerinden bir türliı ata-
imadığı bir sırada Fransa Başba-
'kanı'nın İngiliz erkeklerini he-
def alan "gozunii budaktan
sakınmayan" sözleri Ingılız ka-
muovunda hızla tepki görmeye
'aday.
! Cresson, tanınmış Ingiiız ki-
tap yayıncısı Naim Atallah'ın
kadın-erkek ilişkileri, siyaset ve
cinsel iktidar, aşk ve cinsellik
konularındaki sorulannı yanıt-
larken tartışma yaratmaya aday
görüşlerini şöyle açıklıyor:
,"Anglosakson ülkelerinde er-
keklerin çoğu erkekleri seçer,
ancak bunlann hepsi olmasa bi-
le büvıik kısmı eşcinseldir.
Amerika'da, Ingiltere ve Al-
manya'da yuzde 25 kadan boy-
le. Bunu Fransa'da duşunemez-
siniz. Geleneksel olarak Fransız
erkekleri kadın-erkek ilişkisin-
den yanadır. Bu da tarihteki
arasında en temel farklılık ne-
dir?
CRESSON — Kadınlar, er-
keklerden daha güçlü, ama da-
ha hassas bir sinir sistemleri var.
Kadınlar için önemli olan soru-
nun temeline inmektir, görunuş-
le uğraşmak değil. Bu nedenie
kadınlar sorunlarla daha iyi ba-
şa çıkarlar.
— Eger bir kadın işinde ba-
şansızsa, yeteneksiz oldugu için
degil fakat kendine giiveni ol-
madığı için. Bu görfişe katılır
mısınız?
CRESSON — Kadınların
kendilerine güveni az, çunkü
böyle olması için her şey yapılı-
yor. Ayrıca kadınlar ikincil rol-
leri de çok kolayca kabul edi-
yorlar. Herhalde kadınları ha-
rekete geçiren, ille de başarılı ol-
ma durtüsu değil. Kadınlar sa-
dece bir işi iyi yapmak isterler.
Erkek için ise başanlı gorunmek
yeterli. Şoförlu bir arabası ol-
sun, surekli olarak "beyefendi
toplantıda" diyecek guzel bir
sekreteri olsun, butun bunlardır
onemli olan.
— Kadın, iş cinselliğe geldiği
zaman erkekten daha mı ciddi?
CRESSON — Erkekler cın-
selliği ciddiye almadıklannı söy-
lerler. Ama soyledikleriyle yap-
tıkları arasında çok buyuk fark
var. Cinselliğe ılişkin anlattıkla-
rı hikâyeler, yaptıkları şaka-
lar... Bunlara onem vermemek
gerek. Bir erkeğı değerlendirme-
de en önemli anahtar, cinselli-
ğe yaklaşımı. Eğer saçma sapan
şakalarla yaklaşılacak bir konu
olarak gorüyorsa ilginç bir er-
kek değildir. Cinsellik kadınlar
için hiç de şakaya gelir bir ko-
nu değil çıinku.
— Bir kadın bir erkekle >al-
tığında 'onu seviyorum' diyerek
duygulannı belirtiyor. Bir erkek
için ise olay sadece bir cinsd bir-
leşme mi?
CRESSON — Pek çok kadın
sadece zevk aldıkları içm bir er-
kekle yatmıştır. Buyuk ve kaba-
rık duygular nadirdir. Ama bir
kez ortaya çıktı mı da önem ka-
zanır. Bence kadınlar da cınsel
açlığı aynen erkekler gibı hisse-
diyor. Fark yok. Kadınların da
tıpkı erkekler gibi gelip geçici
ilişkileri olabilir. Bu, kadınlar
için biyolojik bir olay. Ama er-
kekler için bir yanş, bir bobur-
lenme konusu. Bu da onların
kendilerine olan guvensizliğini
gosteriyor, çunku erkeklerin ço-
ğu cinselliğin ne olduğunu bıl-
miyor bile. Fransa'da kamuo-
yuna mal olmuş bir erkeğin ge-
lip geçici ilişkilerinin olması do-
ğal karşılanır. Hatta ona olum-
lu puan bile kazandınr. Ama bir
kadında aynı durum hiç hoş
karşılanmaz.
— Erkekler başanlı kadınlar-
dan korkujorlar mı sizce?
CRESSON — Erkeklerde,
kadınların daima daha başanlı
olduğu şeklinde bir korku var-
dır. Kadınların eninde sonunda
ustün geleceği şeklinde bir kor-
ku. Bu, erkeklerde bebeklıkle-
rinden beri suren bir korku. Er-
kekler böyle kadınlar hakkında
kişilikleri, cinsel yaşamlan, ai-
le yaşamlan, ozelliklen hakkın-
da hikâyeler uydururlar. Kadın-
larda olmayan ozellikleri varmış
gibi anlatırlar. Ancak çok guç-
lü erkekler bu korku ile birlikte
yaşayabılir. Bunlar ise az. Ba-
şanlı bir kadının kendine uygun
bir erkek bulması bu nedenie
guç. Yani başandan gozu karar-
mayacak, kişiliği bozulmaya-
cak, iç dunyası böyle bir duru-
mu olduğu gibi kabullenecek ve
kadınla eşit ortak olacak bir er-
kek bulması güç.
Yarışma, Seçici Ku
Ancak dah
• Yapıtlar, guaj boya I
• Tonsurton rerrUiçalışmalarda renkle^ıyırt Ailebilecek şefi
• Yapılacak çalışma rotasyan baskı tekniği ıle kunmg üzfne aktarılaca
hat) veçoktıassas raster (nona, paan) çalışılmaya
• Yapıtiarın boyu 40 cm. eni 32 cm o!acaktır|
yoktur.
eyapılacaktır.
olacaktır.
, çok ince gren (çizgi,
YARIŞMA ÖDÜLLERİ:
I.'lik ödülu: Sümerbank mağazalarında 3.000.000.- TL'lik ücretsiz alışveriş
2.'lik ödülü: Sümerbank mağazalarında 2,000.000.- TL'lik ücretsiz alışveriş
3.'lük ödülu; Sümerbank mağazalarında 1.000.000.- TL'lik ücretsiz alışveriş
YARIŞMAJÜRİSİ
Hülya ÖZDEN, Zafer GENCAYDIN, Mürşide İÇMELİ, Zahit BÜYÜKİŞLEYEN, Sami ÇİZGİNER.
YARIŞMA TAKVİMİ:
Son Katılım Tarihi: 26 Ağustos 1991 • Sonuçların Açıklanması: 3 Eylül 1991
GÖNDERİM:
Yapıtiarın arka yüzünün sol alt köşesine, altı rakamdan oluşan bir rumuz ve yapıtın adı yazılacaktır.
Yapıtlar, çerçevesiz ve paspartusuz olarak, bir zarfa konacak ve zarf kapatıldıktan sonra üzerine
sadece rumuz yazılacaktır. Katılımcı, rumuzuyla birlikte adını, soyadını ve açık adresini ayrıca bir
zarfa koyacak, her iki zarf da, yapıtlar postada hasar görmeyecek şekilde paketlenip, Sümerbank
Holding A.Ş. Genel Müdüriüğü Halkla İlişkiler ve Tanıtım Müdürlüğü Ulus Meydanı No: 2 Kat: 4,06042
Ulus • ANKARA adresine posta ile gönderilecek veya elden teslim edilecektir. Postadaki hasar ve
gecikmeden Sümerbank sorumlu olmayacaktır. Yarışmada ödül alan ve sergilenmeye değer görülen
yapıtlar, Sümerbank arşivine girecek, 1992 yılı bez duvar takviminin yanısıra, gerektiğinde yapıt
sahibinin adı belirtilerek. kullanılabilecek ve sergilenebilecektir.
Diğer yapıtiarın tümü, gönderildikleri paketleme ile geri gönderilecektir.
Yarışmayla ilgili detaylı bilgi, Sümerbank Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü Halkla İlişkiler Tanıtım Müdürlüğü
Ulus Meydanı No: 2 Kat: 4,06042 Ulus / ANKARA adresinden temin edilebilir.
Tef.: (4)32442 80 • 324 4172 • 310 38 30/ 307- 308 -309 -318
SÜMERBANK
TURKIYE MIN 610 NüMARAU AIIE MAGAZASI
— 53 numarayı getirir misi-
niz. Ah canım saçlara bak, ki-
me benziyor bu.
Hastalann yataklannın üzeri
ziyaretçileriyle dohnuş.
— Dogum nasıl oldu?
— Bebek iyi mi?
— Niye ağlıyorsun kızın,
kurtuldun işte.
4. kat beyin cerrahi ve yoğun
bakım. Odalara ziyaretçi teker
teker almıyor. Yoğun bakımda
ise camdan bakılmasına izin ve-
riliyor. Kapıda hemşire bağın-
yor, "Kim rfişvet lafını etti?
Teklif edin de göreiim." Hasta-
ya getırılen yiyecekler ellerde
kaldı.
Kapıdaki görevli değişmiş. Bu
kez 20 yıldır hastanede çalıştı-
ğını sövleyen Ramiz Kuğn gel-
mış. "Perşembe, pazar günii zi-
yaret var. tki buçuga kadar sii-
ruyor. Humma gibi oluyor.
Hırsızı, arsızı burada" diyor.
Tencerelerle çıkanlan yemekle-
rı soruyoruz. "'Ne çeşit olursa
getiriyorlar. Bu kalabalıkta na-
sıl bakacagız." 'Ya çocuklar'
diyoruz, 'yasak degil mi yukan
çıkmalan?'
— Yasak ama, diyor, hangi
birini göreiim. Bazılannı bırak-
mıyoruz.
Ikinci katta yatan Eivan Ay-
dın iki kez omurilik ameliyatı
olmuş. iki aydır yatıyor. Abisi-
nin eşi Gülbeyaz elinde tuttuğu
tencereyi getirip dolaba koyu-
yor. Ne getirdiniz, diyoruz,
"Laz yemegi" diyor "Karala-
hana çorbası". Eşi Hayriye baş-
hyor konuşmaya, "Her çeşi» ye-
mek yapıp getiriyoruz. Pilav,
çorba, mısır ekmegi. Dolabı
açın, herkesin öyle, tıklım ük-
lım."
Koridorlarda görevli yok. Si-
gara içmek yasak levhalarına
rağmen ortalık sigara dumanın-
dan geçilmiyor. Odalarda has-
tanın başında bir nefes kendisi
çekenler, bir nefes de hastaya
çektirenler. Sütler, yoğurtlar,
bisküviler dizilmiş masaların üs-
tune.
A7&4 KISA
• Çukurca'da guvenlik
guçleriyle çatışmaya giren
teröristlerden bırı olu, biri de
sağ olarak ele geçirildi.
Tunceli'de de araziye gömüftr;
bir teroristin cesedi bulundu.'
Şırnak'ın Uludere ilçesi
J
'
Tarlabaşı köyu yakınlannda
ise toprağa gömulu bir torba
içinde 5 adet uzun namlulu
sılah ele geçirildi.
• Balıkesir'in Manyas
ılçesindekı Karagöl'de bir
sandalın alabora olması
sonucu kaybolan 8 kişiden
6'sının cesedi çıkanldı.
Onceki gün 4 kişinin cesedi
çıkartılmıştı. Dün de
Muharrem Akbaş (30) ile
Nurettin Akbaş'ın (30)
cesetlerı bulundu. Kayıp
Mehmet Akbaş ıle Bedriye
Yardımcı'nın aranmasınm
surduruldüğü bildirildi.
• İstanbul'da geçen cuma
gunu ölen Konya eski
milletvekillerinden
Abdüssamet Kuzucu, dün
Konya'da toprağa verildi.
Kuzucu'nun cenaze törenine
yakınları, bazı milletvekilleri
ve yurttaşlar katıldı.
• Bursa'nın tarihi
Kapalıçarşısı'nda geçen hafta
arızalanan trafonun bakım
çalışması sırasında ıneydana
gelen patlamada ağır şekilde
yaralanan 3 TEK işçisinden
biri olan Emin Çetinkaya,
tedavı gordüğü Tıp Fakultesi
Plastik Cerrahi Yoğun Bakım
Unitesi'nde kurtanlamayarak
oldu.
• TRAFİK Yurdun çeşitli
yerlerinde meydana gelen
trafik kazalannda 11 kişi
öldü. Tekirdağ'daki kazada
Fuan Inan, Adem Erk, Üzeyir
Irmak ve tbrahim Irmak,
Mersin'deki kazada Ercan
Esirgemez ve llker Küçük,
Kayseri'deki kazada Sabri
Denkler, CAntep'teki
kazalarda Tuncay Eryenilmen
ve Mehmet Sadiç,
Ankara'daki kazada Cüneyt
Yenal, Ödemişte'teki kazada
da Osman Gul yasamını
yitirdi.
• Hâkimler ve Savcılar
Yuksek Kurulu, 838 hâkım ve
savcının derecelerinin
yukseltilmesine karar verdi.
Resmi Gazete"nirı dünkü
sayısında yayımlanan karara
gore nisan 1991 sonuna kadar
surelerini bitirerek yükselmeye
hak kazanan 838 adli yargı
hâkimi, cumhuriyet başsavcı
ve savcılan, bakanlık merkez
kurulu hizmetinde bulunanlar
ile idari yargı hâkiminin
dereceleri yukseltildi.
• Diyanet lşleri Başkanı
Prof. Dr. Mustafa Sait
Yazıcıoğlu ve bazı
milletvekillerinin de
bulunduğu son hacı kafilesi
Cidde'ye ulaştı. Mekke Hac
İdare Merkezi'nden yapılan
açıklamaya göre 27 mayısta
başlayan hac seferleri son
kafilenin Turkiye'den
ayrılması ile tamamlandı.