Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 13 HAZİRAN 1991
Koruma ve Turizm Ikiliği
Koruma olayına yönetim ve toplum için saygınlık kazandıracak bir
politikanın geliştirilmesi; korunması gerekli kültür ve doğa varhklarımız
yönünden geçmişe saygı ve geleceğe güven açısından zorunludur ve
özellikle turizm girişimlerinin bu bağlamda değerlendirilmesi gereklidir.
Prof. HANDE SUHER İTÜ Mimarlık Fakültesi
Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Ka-
nunu'nda (2863-1983) "Koruma" ve
"Korunma" kavramları taşınmaz kültür ve
doğa (tabiat) varlıklannda koruma (muhafa-
za), bakım, onarım, restorasyon, işlev (fonk-
siyon) değiştirme işlemleri; taşınır kültür var-
lıklannda ise koruma, bakım, onarım ve res-
torasyon işleri ile belirlenmiş ve "Koruma
Alanı" kavramı da taşınmaz, kültür ve tabi-
at varhklarının korunmalarını ya da tarihsel
çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan
korunması zorunlu olan alanlar olarak tanım-
lanmıştır.
Ayrıca, Dünya Kültürel ve Dogal Mirası-
nın Korunmasına Dair ve Resmi Gazete'nin
14.2.1983 günlu sayısında yayımlanan sözJeş-
me ile de "kültürel ve doğal mirasın herhan-
gi bir parçasının bozulmasının veya yok ol-
masuun bütün dünya milletlerinin mirası için
zarariı bir yoksullaşma teşkil ettifi" ülkemizce
de kabul edilmiştir.
Turizm, ansiklopedik anlamı ile (Meydan
Larousse) "Bir ülkenin doğal ve tarihsel gü-
zelliklerini görmek üzere zevk için yapılan
gezi" olarak tanımlanmaktadır. Ancak turizm
olgusunun, sınır tammayan kültür etkileşimi-
nin yaygınlaşmasına, değişik toplumların bir-
birini yakından tanımasına ve değerlendirme-
sine, tarihsel gelişme süreçinde kazamlmış
olan ortak mirasın bütün dünyamn kültürü-
ne açılmasına ve böylece toplumlar arası ba-
rışın yerleşme ve gelişimine katkısı da ihmal
edilemeyecek açık bir gerçektir.
Genelde doğal değerler, kaynaklar ve gü-
zellikler Dinlenme Amacına Hizmet Eden Tu-
rizm Alanlan; tarihsel eserler, müzeler, sanat
eserleri, tarihsel kalınülar açısından zengin tu-
rizm alanlan ve dinsel yönden kutsal sayılan
ziyaret alanlan da Sosyal ve Kültürel Amaçh
Seyahatlerin Hedefi Olan Turizm Alanlan
Türleri olarak (Toskay, 1983) (Korça, 1989)
aynen korunması gereken eski eserlerde, ya-
pmın iç ve dış görunümlerini, karakter ve gö-
rünen malzeme dokusu ile sistemlerini ve plan
özelliğini bozmayacak müdahaleler olması ge-
rekliliği de, yanı sıra uyulması gereken yerin-
de ve doğru bir koruma ilkesidir.
Turizm amacına hizmet bağlamında bu il-
kelerin çoğu kez gözardı edilmekte olduğu go-
rülmektedir. Örneğin:
• Maçka'da inşa edilen otelin, Dolmabah-
çe Sarayı'nın siluetinde çok etkili olan koru-
ma alanı içinde yer aldığı ve orada inşa edil-
memesi gereği kesinlikle gözardı edilmiştir.
• Sultanahmet Meydanı'nda, Ayasofya ve
Sultanahmet camileri arasında, Bizans sara-
yı kahntılan uzerinde ve 1952 yılından beri ya-
pılaşma yasağı olan alanda, 55.00 m. avlu
cephesi olan Sultanahmet ve yaklaşık 65.00
m. olan Ayasofya derinliğinden ve hatta Se-
limiye Kışla'smın 185.00 m. olan dar cephe-
sinden daha da büyük olmak üzere 195.00 m.
cephe uzunluğunda bir otel binasımn turizme
hizmet amacıyla önerilebilmesi şaşırtıcıdır.
• Topkapı Sarayı 1. Avlusu'nun, sarayın
koruma alanı olduğu için beraberce korunma-
sımn gerekliliğine ve bu alanda park eden çok
sayıda turist otobüsünün koruma alamna,
çevre yapılaşma ölçeğine, yaya-taşıt ilişkisi-
ne, avlunun görkemli ağaçlanna zarar verme-
sine karşın turistin rahaü için bahçede park
etmesinin savunulması hayret vericidir.
• İTÜ'nün Gümuşsuyu binasından sonra
ilk gelişme yeri olan, 1949 yılından beri
eğitim-kültur işlevi içinde kullanılan ve bu
amaçla restore edilerek onanlan Taşkışla bi-
nasmda, üstehk bu işlev sürdürülürken, turiz-
min geliştirilmesine yardımcı olmak üzere iş-
lev değiştirme işlemi içinde otel kullanımı ge-
tirilmesi ve bu işleve bağlı olarak Taşkışla'-
nın yatay ve düşeyde köklü inşai değişiklik-
leri ile "plan özelliğini bozan", görkemli iç
mimarisini lokma lokma doğrayan müdaha-
lelerin, Taşkışla'nın 1983 yılından beri "ay-
nen korunması" gerekli 1. grup tescil kararı-
na ve yukarda anılan koruma ilkesine aykın
olduğu gözardı edilmiştir.
• Yayalaştırmak, kentsel öğelerin bir bütün
olarak korumasında etkin bir kentsel koruma
aracıdır. Ayrıca, taşıt karşısında, insana de-
ğer vererek kentleşme olgusuna ivme kazan-
dırır. Bu yararlar gözardı edilerek yayalaştır-
ma'yı salt turist hareketleri yönünden savun-
mak, yayalaştırmanın savunulmasını "gerici-
lik ve turist duşmanlığı" ile suçlamak (Sn.
Atilla Dorsay - Cumhuriyet 11 Nisan 1991)
değerlendirilmektedir.
Bu durumda taşınmaz doğa ve kültür var-
lıklarının geniş ölçekte "Dinlenme Amaçh ve
Sosyal Kültürel Amaçh Turizm Etkinlikleri-
ne" açıldığı ve bu açılmanın süreceği görul-
mektedir.
Turizm Teşvik Kanunu'nun (2634/1982)
amacı da, turizm sektörünü düzenleyecek, ge-
liştirecek, dinamik bir yapı ve işleyişe kavuş-
turacak duzen ve onlemlerin alınmasım sağ-
lamak biçiminde tanımlanmıştır.
Bu durumda, özellikle desteklenen ve one-
mı vurgulanan turizm amaçh girişimlerin, ta-
şınmaz kültür ve doğa varlıklarının korunma-
sı amacına yönelik ilke ve önlemler yönünden
irdelenmesi yararlı ve gerekli olacaktır.
Koruma ve turizm
Taşınır ve Taşınmaz Kültür ve Tabiat Var-
Iıklan'nın korunması, anılan koruma kanu-
nu'nun güvencesi altındadır ve yasada belir-
tilen varhkların korunma ilkeleri de Kültür
Bakanhğı Y. Kurulu'nca saptanmıştır. Koru-
ma olayı yasanın ve ilkelerin öngördüğü ku-
rallar içinde geliştirilir.
Bir kültür ve doğa varhğmın korunmasın-
da, yukanda tammlaması yapılan "Koruma
Alanı" önemli bir kavramdır. Bu tanım, do-
ğal çevre ve insan eliyle inşa edilmiş olan çev-
redeki taşınmaz kültür ve doğa varhklan ola-
rak nitelenen varhklann yalnızca kendi boyu-
tunda değil, onun varlığına etkili olan çevre-
si içinde ve onunla birlikte korunması anla-
yışının dile getirilmesidir.
Gerekli olan durumlarda, koruma, onanm,
restorasyon işlemlerinin eski eseri çağdaş ya-
şam içine alarak, eski işlevinden farkh bir iş-
lev içinde geliştirilebilmesine de yasal olanak
sağlanmıştır. Ancak bu işlev değişikliğinin,
yalmzca hayret verici değil, esef vericidir.
Belgeli konaklama tesislerinin en yuksek
oranda olduğu Marmara, Ege ve Akderu'z'e
kıyı veren ilçeler ölçüsünde yapılan bir araş-
tırmada (Korça, 1989), yerleşmenin içi ve çev-
resinde, su sporlanna uygun deniz kıyısı, koy-
lar, ormanlar, ulusal parklar, termal su kay-
naklan, dağ sporları için ilişkiler gibi taşın-
maz doğa varhklan yanısKa; arkeolojik alan-
lar, tarihsel eserler ve SİT alanlan ile taşın-
maz kültur varhklarımn da büyük ölçüde
mevcudiyeti saptanmış bulunmaktadır. Bu tu-
rizm açısmdan çekim gücü oluşturacak birden
çok çekim öğesinin hemen her yerleşmede var-
hğının, bu bağlamda yoğun bir kullanımın ve
giderek taşınmaz kültür ve doğa varhklanrun
bu yoğun kullanıma ve çevre kirlenmesine
bağlı olarak geleneksel bozulma nedenlerinin
artımının da ifadesi olmaktadır. Bu bakım-
dan, "Geleneksel yapılara verilecek çağdaş iş-
levlerin, yapının uzun dönemde tahrip olacak
sonuçları doğurmayacak biçimde olması",
"Kent dokusu içinde tarihsel gelişim sürecinde
kazamlmış durumdan farkh içerik ve ölçekte
getirilen turizm işlevinin, bina ve çevresine ge-
tirebüeceği olumsuz etkiler yönünden dikkatle
h-delenmesi"l. Koruma Kurultayı'nca (1990)
benimsenmiştir. Toplumumuzca, koruma ola-
yımn uzun süreli kamu yaran yönüne yeterin-
ce önem verilmediği, genel değişim ve gelişim
sürecinde ekonomik değerlendirme ve kısa sü-
reli yararların yeğlendiği görülmektedir. Kı-
sa süreli yarar ve çıkarlara kültür ve doğa var-
hklarımn korunmasına nazaran ustunlük ve-
rihnektedir. Oysa ki kültür ve doğa varhkla-
nmn tahribatı sonundaki kayıplan yerine koy-
mak olanağı yoktur. Yukarda anılan sözleş-
me de belirtildiği gibi "Kültürel ve dogal mi-
rasın parcalan istisnai bir öneme sahiptir" ve
kaybı evrensel ölçudedir. Görevimiz, onları
kısa sureh yararlar ve çıkarlar için harcamak
değil, koruyarak ve değerlendirerek kuşakla-
ra iletilmesini sağlamaktır. Koruma olayına
yönetim ve toplum için saygınlık kazandıra-
cak bir politikanın geliştirilmesi; korunması
gerekli kültür ve doğa varlıklanmız yönünden
geçmişe saygı ve geleceğe guven açısından zo-
runludur ve özellikle turizm girişimlerinin bu
bağlamda değerlendirilmesi gereklidir.
PENCERE
Şifalı Sonılar...
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
Dün Böyle, BugünTamTersi!
CMP-SHP bayrağındaki 6 ok üstüne tartışmalar sürüyor.
Sayın Cem'in mektubunu okudunuz, "Ben 'devrimcilik' ilke-
sine karşı çıkmadım" diyor. Ama 'altı ok'a yenilerinin eklen-
mesinın de gerekli, daha doğrusu üstünde düşünülmesi ge-
reken bir konu olduğunu da yadsımıyor. Son günlerde Türki-
ye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerine, hani durmaksızın Ata-
türk ilkeleri diye dillerde dolaşan temel düşüncelere karşı çı-
kışlar arttı.
Bir şeyleri değiştirmek ısteyenler var! En başta Bay Özal!
Hani "Basında çok düşmanım var" diyen, "Ben zengınleri
severım" diyen, "Ben servetımı basından aldığım parayla
kazandım" diye böbürlenen Çankaya konuğu! O bu altı ok"
konusunda bir şey söylemıyor.
Geçen akşam Starfde DSP'nın değişmez lideri Bay Ece-
vrt açıkça söylemedi mı: 'Devrimcilik' ve 'devletçilik' eskimiş,
artık kullanılmaz hale gelmış... En kötü 'devtetçi' politikala-
rın uygulandığı bir ortamda, sözde liberal, özel sektörcü
ANAP'ın iktidarında GAP nedir diye sormaz mı insan? GAP'ı
hangi özel şirket üstlenebilirdi? Böyie bir dev proje ancak dev-
let eliyle, devletçi bir görüşle gerçekleştirebilirdi.
Yalnız CHP mi devletçiydi? Bütun askeri dönemlerde DP,
AP, ANAP dönemlerinde en yararlı projeler devlet eliyle, dev-
let kesesinden gün ışığına çıkanlmıştır. Bol kazançlı ve ko-
lay işler özel sektöre bırakılmış, halk için yararlı işlerse yine
devlete yükletilmiştır.
Bülent Ecevit, 6 oklu bayrağı, yani altı temel ilkeyi yadsı-
yor, burun kıvınyor. Devnmcilik mi, devletçilik mi? Bunlan sos-
yalist ülkeler bile çöp kutusuna atmış! Stad ekranında gö-
rünen, konuşan Ecevit'i bir acıma, bir üzülme duygusuyla
izledim. Hey Karaoğlan, nereden gelip nereye vardın? De-
mek devrimcilik 'çağdışı'lık öyie mi? Öyleyse tam tersi bir yol
tutturalım, 'tutucu' olalım, yani muhafazakâr, yani durağan,
geriye donük bir anlayışta, bir kafada, bir tuturnda direnelim!
Prof. Afet İnan'a göre Atatürk, devrimciliği şöyle anlatmak-
tadır: "Mevcut kurumları zorla değiştirmek." Atatürk devrim-
cilik için "Türk milleti son asırlarda geri bırakılmış olan mü-
esseseleri yıkarak yerlerine mılletin en yüksek medenı icap-
lara göre ilerlemesıni temin edecek yeni muesseseleri koy-
muş olmaktır" diyor. 'Devrım' ilkesinh belırttıği amaç budur.
Prof. Dr. Emre Kongar şöyle yazıyor bu konuda:
"Biz burada devrimcilik ilkesinin hem ıhtilal hem inkılap
anlamında olduğunu belırtelim. Daha sonra da mevcut ya-
pıyı geriye dönüşten korumak ile temel ilkeler çerçevesınde
ileri götürmek olarak ikili işlevini bir kez daha vurgulayalım.
CHP'nin İnönü'den sonrakı lıderı (Ecevit) ıkinci işleve "sü-
rekli devrimcilik" demiştir.
Bülent Ecevit'in 1976'da genel başkan olduğu dönemde
'devrimcilik' ilkesi şu sözleıie anlatılmaktadır:
"CHP; çağımızdaki gelişmenin gereği olan sanayi devri-
mini bunalımayol açmakstzın hızlandırırken bu devrimin de
ötesindeki ve çağdaş uygartık düzeyınin üstündekı uretim bi-
çimıne ve ilişkilerine toplumu önceden hazırlamaya, zorun-
lu olmayan evreleri bilimsel, teknolojik ve siyasal atılımlarla
aşarak o yöndeki toplumsal dönüşüm sürecini kısaltmaya ça-
lışır."
Yine CHP'nin 1976 programında devletçilik ilkesi Kema-
lizm anlayışına uygun olarak tanırnlanıyordu: "CHP; devle-
tin ekortomiyı güçlendirmek ve toplum yararına düzenlemek,
insanca ve hakça gelişmeyi hızlandırmak ve demokratik plan
disiplinini sağlayabilmek için gerekli yetkilerle donatılması-
nı, gerekli işletmeleri kurup işletmesini ister."
Hiç kuşkusuz 1976 CHP programındaki bu satırlar Genel
Başkan Ecevit'in kaleminden çıkmıştır.
Aradan on beş yıl gecti. Ama değişen nedir? Ecevit'in dev-
tetçiliği, devrimciliği 'eskimiş1
birer ilke sayması için ne gibi
büyük değişimler olmuştur? Bay Ecevit bunlan açıklamadan
'devletçilik' ve 'devrimcilik' ilkelerini yürürlükten kaldınrsa bu
hızlı başkalaşımının nedeni kendisinden sorulur.
Anlaşılan DSP lideri iktidar partısi ANAP'la işbirlığine gi-
rişmekte, ANAP'ın görüşlerini benimsemekte, gerekırse bu
'zenginleri seven'lerin partisiyle yönetime ortak olmak hayal-
leri kurmakta yarar görmektediı. Dün böyle bugün başka türlü
bir renge bürünmenin başka bir anlamı var mıdır?
İZMİR BAYRAM GAZETESİ
Kurban Bayramı'nda izmır ve Ege'nın her yerınde
bulabıleceğıniz tek gazete İZMİR BAYRAM GAZETESİ'dır.
Tarafsız haberlen, doigun ıçerığı ve nefıs ofset baskısıyla
İZMİR BAYRAM GAZETESİ, bayram gûnlerınde sesınizi İzmır
ve Ege'nin her yennde duyuracak tek ve güçlu gazetedır.
llan ve reklamlarınızı beklıyoruz
İZMİR BAYRAM GAZETESİ
Atatürk Cad No 370/1 Basın Apt İZMİR
Tei 63 32 15 - 63 32 16
Faks. 63 45 77
NEVŞEHİR BİRİNCİ İCRA VE
İFLAS MÜDÜRLÜCÜ'NDEN
DAVET KÂCIDININ İLANEN TEBLİĞİ
+<££- «««*•--*< Dosya No: 1990/2846 -«rf.-»
ATacaklı: LaletJn Fabrikası San. ve Tic. A.Ş. Netjefefr'
1
Vekili: Av. H.Yaşar Ofuz -* ,
Borçlu: Mustafa Saraç adresi meçhul
Borç mıktan: 40.534.000 TL
Yukanda >azılı borcunuzdan ötüriı aleyhinızde yapılan takipte
Avanos özgöreme Ekmek Fabrikası açık pazar yerı Bahçelievler
Mahallesi'nde bulunan ve ihtıyati haciz tutanağında yazılı
menkul mallarınız gıyabımzda 26.11.1990 gunü saat 13.00'te
Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesı'nın 26.11.1990 gün
1990/336 D.lş Sayıh karan ile 8 kalem menkul malınız ihtiyaten
haczedilerek muhafaza altına alınmıştır.
IİK'nun 102. maddesine tevfikan yapılan ihtiyati haciz
sırasında hazır bulunmadığınızdan işbu ilanın gazetede yayimı
tarihinden itibaren yasal 3 gunlük ilavesi ile 6 gun içerisinde
haciz tutanağını tetkık ve bir dıyeceğıniz varsa bildirmeniz için
lcra Müdürlüjü'ne başvurmanız, tebliğ ve ilan olunur. 20.3.1991
Basın: 47600
DUYURU
Yöneylem Araşürması/Endüstri Mühendisliğı kong elennın
on dördüncüsü 17-19 Hazıran 1991 tarihlcrinde, tTÜ
Işletme Fakültesi'nin Maçka bınalannda gerçekleştirilecektır.
Ev sahipliğıni ÎTÜ Endustn Mühendısliğı Bölümü'nun
yaphğı kongrede toplam 34 oturumda 115 adet bıldirı
sunulacak, 10 tartışma/sorun çözümleme oturumu, 6
konferans ve ikı panel yer alacaktı?
Bu kongre de öncekıler gibi yenıhkler içermektedir ve bazı
"ilk'lere sahiptir. Bu "ilk'ler şöyle sıralanabilir.
• Kongre, endüstrı mühendisliği biliminın ve mesleğınin
Türkiye'deki kurucusu ve öncüsü Prof Faruk AKÜN'ün
anısına ithaf edilmiştir.
• Kongrede öğrencilenn yonetüği ve 9 bıldırinin sunulduğu
2 öğrenci oturumu yer almaktadır
• Kongrede, sanayiciler/yöneticiler tarafından uygulamadan
getirilen sorunlann tJfftşıldlğı sorun çözümleme/tartışma
oturumlan yer almaktadır.
• Kongrede sanayici, yönetıcıler tarafından venlen bir.dizi
konferanslar yer almaktadır
• Kongre "Yönetimde Kanlım* ana teması çerçevesinde
gerçekleştirilmektedır. Kongrenın organızasyonu da bu
anlayış içinde yapılmıştır .
• Kongre boyunca 'Verimlilik'' konulu karıkatür sergisi
açılacaktır
• Kongre sırasında endüshı mühendısbğıne ılişkın video
fılmlen ızlenebılecektır
17 Haziran Pazartesı sabahı Maçka'da buluşmak dıleğiyle .
YA/EM 91 Kongresi
Organizasyon Kunılu
"Soru" yararlıdır.
Sorgulayıcı tutum "beyinsel açılım"\ sağlar, eski deyimle
"zihne küşayiş" getirir.
Soru:
— Dil devrimi devlet gücüyle mi yürûtüldü?
Çoğu kişinin yanıtı bellidir:
"Evet, dil devrimi tek parti suftasında 'bürokratik' tutumla
tepeden inme gerçekleştirildi."
Doğru mu?
Hayır...
Dil devrimi, tek parti dönemınde Atatürk'ün girişimryie baş-
latıldı; ama bu çok kısa sürdü. Hem 1940'larda bile okullar-
daki ders kitapları Osmanlıca idi. Türkçeleştirme çalışmala-
rı başlayıp hızlanırken DP (Demokrat Parti) iktidara gecti.
DP'nin ilk iki işinden bıri. ezanı Arapçalaştırmak; öteki "ana-
yasa"yı "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu"na çevırip Osmanlıcaya
dönüştürmek oldu.
1950den sonraki kırk yıl, dil devrimine karşıt siyasal itctl-
darlar çağıdır.
Pekiyi, dil devrimi nasıl yürüdü?
Ülkenin yazarı, şairi, romancısı, gazetecisi, aydını, bilim
adamı ve -en önemlisi- halkı dil devrimine sarıkjı; "devletin
bürokratik gücü"r\e karşı çok uzun süreli bir savaşımla yürü-
tüldü ve başarı kazandı devrim...
•
Soru:
— Devletçilik tepeden inme emirlerie mi ülke ekonomisin-
de ağır bastı da KİTIer kuruldu?
Çoğu kişinin yanıtı:
— Evet...
Oysa bu yanıt da yaygın bir yanılgıyı dile getiriyor. Çünkü
1923'te toplanan izmir Iktisat Kongresi'nde özel girişimcilik
benimsenmişti; ama tutmadı, özel sermaye ve girişimciyi de
ara ki bulasın!.. Türkiye'de kapitalist Batı'dan eksik olan ney-
di? Sermaye birikimi süreci yaşanmamıştı; 1930 dünya eko-
nomik bunalımı da devreye girince tek partili dönemde dev-
letçilik benimsendi.
Ancak "1930 devletçiliği" topu topu 8 yıldır; araya ikinci
Dünya Savaşı gıriverdi; arkasından çok partili rejime geçil-
di. 1950'de iktidara "Beyaz /M/a/'ie oturan DP (Demokrat Par-
ti) özel teşebbüsçü değil miydi? Parti programında öyle ya-
zıyordu, ama zamanın Başbakanı Menderes hemen devlet-
çiliğe sarılmak zorunda kaldı. Çünkü Anadolu'nun neresine
gitse, halk yığınlarının elinde yükselen dövizlerde iki sözcük
yazıyordu:
"Fabrika isteriz!.."
Seçmen baskısı altında kalan bakan, milletvekili, politika-
cı, bölgesine KİT kurmak için çabalıyordu. Halkın "merkez-i
hükümefien beklentisi devietçilikti. DP, Türkiye'yi 100 KİT ile
aldı, 200 KİT ile bıraktı. AP'nin Başbakanı Süleyman Bey'in
elı de devletçiliğe mahkûm değil miydi? 60'larda 70'lerde,
petro-kimya, demir-çelik ve benzeri tesisler nasıl kurulacak-
tı?
ANAP bugün özelcilik edebiyatı yaparken devlet müdaha-
leciliğini yürütmüyor mu?
Sonuç:
"1930'lann devletçiliği" deyişi bir sanrıdır; devletçilik
50'lerde, 60'larda, 70'lerde, 80'lerde yürûtüldü; çok partili re-
jimde bürokrasinın tepeden inme emırienyle yeglenmedi; hal-
kın aşağıdan yukanya yükselen demokratik talepleriyle -kimi
zaman en uygunsuz yeıierde- KİT'ler kurulmadı mı?
•
Evet, sorgulayıcı yöntem "beyinsel açılımı" sağlamakta ya-
• rarlı ve şifalıdır.
Öyleyse bir soru daha:
— Devletçilik bitti mi?
Liberal ekonomi şabloncusuna göre bitti; ama Anadolu;
gerçekJenne göre ıster sağ, ister sol olsunlar, siyasal iktıdariar
daha uzun süre devletçiliğe mahkûm görünüyorlar. Harita-
ya bir bakın: Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya hangi özel gi-
rişimci gider?
*
Sorgulayıcı yönteme en çok sosyal demokrat kesimde ge-
rek var. Çünkü son günlerde SHP, cumhuriyet tarihinden ve
kendi geçmişinden utanır gibidir.
Ayıptır canım...
Onlar, temel ilkelerini parti programından silseler bile, ha-
yattan silmek kolay değil...
Bu yaz evlenenler...
ve evlenmeyenler ve ev alanlar ve evini yenileyenler
ve oğlunu-kızını evlendirenler ve hediye almak isteyenler...
"Roll-bond", emaye soğutucular sizi bekliyor.
Pesinatlar bizdenL
CAN ATABEK
ile
SONER CANKO
evlendiler
Kadıköy, 12 Haziran 1991
SEZONLUK YAZLIK EV
Erdek Narlı Köyü'nde, bahçe içinde
sezonluk kiralık ev.
Tel.: 919771137
İLAN
ANKARA 4. SULH
HUKUK
HÂKİMLİĞl'NDEN
1991/283
Davacı Fatma Kurum vekili
tarafından davahlar Fevzi Yavu-
zoğlu ile Sundüz Yavuzoglu aley-
hıne açılan alacak davasımn ya-
pılan yargılaması sırasında,
Davalılar Fevzı Yavuzoglu ile
Sündüz Yavuzoğlu'nun Ba$ak
Sokak, Saray Apartraanı 36/7
Kisat-Ankara adresine dava di-
lekçesi ve duruşma gunü tebliğ
edilememiş, emniyet araştırma-
sında da tanırunadıklan belirtil-
diğinden, dava konusu 1.086.150
lira alacak davasımn ve duruş-
ma gününün davalılann yukan-
daki adreslerine ilanen tebliğıne
karar verümış olup, duruşma gü-
nü 18.7.1991 gün saat 10.25'e ka-
dar ibraz etmek ıstediğiniz delil-
leri göndermenız veya duruşma-
ya gelmemz, duruşmaya gelme-
diğiniz takdırde gıyabımzda ka-
rar verileceği hususu ilanen teb-
liğ olunur.
Hemen evinize en yakın AEG Yetkılı Satıcısı'na
başvurun Yılın en buyuk fırsatını değerlendırıp
hayalınızdekı AEG ya da Telefunken e
kavuşun Hem de hıç peşınat ödemeden!
Daha fazla bilgi için AEG Danışma
Merkezi'ni arayabilirsiniz.
Turkıye i ^ neresmüen ararsantz arayn
ucre'SıZ goruşebtleceğınız telefoniannız
(Ek rurrara çevırmer<ze gerek yoktu')
9-0O-164-024 ve 9-00-164-025.
Dıger telefonlanmız (1) 174 65 90/91
AEG
A.
O
Au Pair Acentast
Ingıltere-Amerıka
Fransa-Kanaûa
91 158 53 4M614387
hMİÜZCFyi
8 AYDA konuşun.
Sizi Amerikalı
Dostlarımızla
tanıştıralım
348 59 31
GIZKOKAN
SUSKUNLUK
Mehmet Başaran
10 000 hra(KDV içinde)
Çağdaş Yayınları Turkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Odemeli gonderilmez.
Araba ruhsatımı kaybettim.
Hükümsüzdur.
ALİ SEÇER
Ehüyetimi kaybettim.
Hukümsuzdür.
RAStM NAMt SEÇER
Ehüyetimi kaybettim.
Hükümsüzdur.
SALtH ZEKİ SEÇER