Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 HAZİRAN 1991 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Uevtet Meteon** iştefi Genel Mû-
dürtûğü'nden alran bilgiye göre
yunfcın kuzeydoğu tesimteri çok bu-
hıtlu. Doğu Karadeniz ie Doju Ana-
dolu'nun taney doğusu sağanak ya-
ğışlı, dijjer yerter açık geçecek. HA-
VA SICAKLIĞI Bıraz artacak. RÛZ-
GÂR: Yunlun kuşy kesimlerinde taı-
zey ve dofiu, güney Kesimlennde .
güney ve batı yönlerden orta kuv-
vette ese«K Denöenie: Karadeniz,
Marmara, Egecte yıldız ve karayel,
Akdeniz'cte günbabsı ve lodostan
3-5, Ege ve Akceniz'de 6 kuvvetn-
de, saatte 10-21, Ege ve Akdenız-
de 27 deniz
Marta
Mapazan
Adıyaman
Atyon
Ajn
Ankara
Antanya
A 32" 16° Mavsa
A 28° 14° K Maraş
B 24° 10° M6isn
Y 20° 4°Mu0k
A 24° 10° Muş
A 29° 17» NİOde
A 23° 15° OnJu
rrûli hızta esecek. Daiga yûkseklıği 1.5-2 metre, Ege ve Ak-
denc'de 25-5 metre, görüş uzaMıfiı 10 km dolayında butaı-
nacak. Van Gflü'nde hava: Bulutfu geçecek Rüzgâr bab yön-
lerden orta kuvvette esecek, göl kûçük dalgalı olup, görûş
uaklığı 10 km. dolayında olacak.
Aftvta
Balıkesır
Bileak
BıngJH
Kdts
Mu
Bursa
ÇanaMale
Çorum
Denut
A 31° 19° ayarbalor
A 29° 16° Ertme
A 30° 17° Erancan
A 27° 10° Erzurum
Y 21° PEsHşeNr
A 25° 9°Gaaantt<)
A 3O°2O°âıtsun
A 28° 10° Gûmüşhane V 20° 10° Rra
Y 22°12°HaHl*i B 26° 13° Samsun
A 32° 17° Isparta A 28° 12° S«t
A 29° 12° Isanbul A 24° 15» Smap
A 27° 14° lanr A 31° 18° Sıvas
B27°12°Kars Y 20° 5°Tekniaû
A 26° 15° Kasamonu A 23° 9°Trat2on
A 23° 10° Kaysen A 25° V\naH
A 29° 13° Kırtıtni A 28° 14» Uşak
A 30° 17° Konya A 25° 10° Van
B 2»' 9° Kûtahys A 28° 11° Ytagat
A 30° 18°
A 30° 16°
A 27° 21°
A 30» 15°
A 24» 9°
B 28°10°
Y 22"W°
B 23° 15°
A 31° 19°
A 21° 15°
A 23° 9"
A 27*15°
Y 23»15°
B 23° 13°
A 28° 12°
B 23° 10°
A 24» 8°
A 30° 17° Malatya B 28° 14° Zonguktak A 22° 14°
ricarlt A-apk B-bUuOu G-«ıreşiı K-Urt S-ssfı Y-njnıuriu
DÜNYA'DA BUGÜN
Amstertam Y 17°
Amman A 31°
Atina
BaOdat
BarcelofH
eatgraı]
Btcin
Bom
BriJteâ
Budapest
Cenevre
Cezayır
CHde
Duba
Fnnktun
Sme
Hefcanta
Kahre
Kopenhag
Köfeı
Lıfloşa
A 30°
A 35°
A 25°
A 21°
A 27°
B 23°
Y 19°
Y 17°
A 27°
A 22°
A 30°
A 44°
A 42°
A 20°
A 27°
B 18°
A 32°
Y 18°
Y 19°
A 32°
Lenıngrad
Londra
Madıid
Mılano
Montreal
Moskova
Minih
Oslo
Pans
Pıas
22?
Sofya
Şam
IHAvn
Iınus
Varşora
Vfensft
Viyana
B 18°
Y 17"
A 28°
A 26°
B 2T"
B 22°
Y 11°
Y 18°
A 22°
A 44°
A 25°
A 25°
A 33°
A 22°
A 25°
A 22
Yfcshıngton--
Zûnh A 21°
BULMACA
M 1 |
II
L_• •n
r ı •
J U P
•L
{-
•
SOLDANSAGA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9
1/ Gerçekte olmadı-
ğı halde var gibi gö-
rünen imge. 2/ Çile
durumundaki ipliği
yumak yapmak ya
da masuraya sarmak
için kullanılan ay-
gıt... Bin metrenin
kısa yazıhşı. 3/ Sat-
rançta özel bir hare-
ket... Belirti. 4/ Ku-
ran'ı güzel, yüksek
sesle ve usulünce
okuma. 5/ Bir yan-
şın belirli uzakkğı
kapsayan bölümler-
den her biri... Üstü toprakla örtülü
saman yığını. 6/ Ince yapıb... Alıcı-
nın kendi kendine monte edebilece-
ği şekilde satılan parçalann tümü. 7/
Anadolu'da kuruimuş eski bir uygar-
lık... BannduTna. 8/ Apansız-. özel-
likle Rusça'dan yaptığı çevirileriyle
tanınmış Hasan Ali önadlı yazanmı-
zın soyadı. 9/ Kale hendeği... Kars'm
bir ilçesi.
YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Uzun
kış gecelerinde dost, ahbap, komşu ve akrabaların birlikte ye-
dikleri akşam yemeğine ve o gece yapılan eğlenceye Anadolu'-
da verilen ad. 2/ Telefon sözü... Posta sürücüsü. 3/ Tüysüz şef-
tali de denilen bir meyve. 4/ Türk Malı'nı simgeleyen harfler...
Uluslararası Basın Enstitüsü'nün simgesi... Kahn bükülmüş si-
cim. 5/ Arap erkeklerinin kefıyelerinin üzerine bağladıklan yün-
den örme kalın çember bağ... Nikelin simgesi. 6/ Diş köklerini
kaplayan sert madde... Eski Kıbrıs'ın kuvvet tannsı. 7/Ameri-
kaarmudu da denilen bir meyve. 8/ Kredi mektubu. 9/ İspirto-
nun istirpo, topragın torpak biçiminde telaffuzunda olduğu gi-
bi bir sözcük içindeki seslerin yer değiştirmesine verilen ad.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Açlık grevinin bitişi
12 HAZtRAN 1931
Idama mahkûm edilen iki
şahsın, idam hükumlerinin
tasdik edildiğini haber
almalan üzerine tevkifanede
açlık grevine başladıklannı
ve bu greve bir muddet
devam ettikten sonra yemek
yemeğe başladıklannı
yazmıştık. Bu mes'ele
hakkında dün Umumı
Hapisane sertabibi Ibrahim
Zati Beyle görüştük. Ibrahim
Zati Bey, açlık grevcilerinin
vaziyetleri hakkında bize şu malûmatı vermiştir:
u
— İdam mahkûmları, bıüunduklan koğuşlarda
yüzükoyun yatmak ve kimse ile birşey konuşmamak
suretile greve başladılar. Muayyen olan yemekleri
verildiği vakit bunlan kabul etmediler ve
etraflarındakilere küfür savurdular. Tevkifane idaresi bu
vaziyet üzerine bir iki gün tereddütten sonra k^fiyeti
bize haber verdi. Bunun üzerine grevcileri tevkifane
hastanesine nakil ve tecrit ettik. Ve greve devam ettikleri
takdirde kendilerine cebrî gömlek giydirilerek
bunınlanndan lâstik borular vasıtasile
gıdaJandırılacaklarıru ihtar ettik. Ben, bu usulü geçen
sene Viyana'da iken görmüştüm. Viyana hapisanesinde
mahkûm bulunan bir Rus komünisti de bu şekilde grev
ilân etmiş, kendisine cebri gömlek giydirilmek ve lâstik
borular vasıtasile ağzından süt akıtılmak suretile
gıdalandırılmıştı. Biz de burada ayni usulü takip
edecektik. Fakat bizim grevciler on on iki günlük bir
tahammülden sonra daha fazla açlığa dayanamadılar ve
cebrî muameleye lüzum kalmadan yemek yemeğe
başladılar.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Anayasanın getirdiği
yenifikler
12 HAZtRAN 1961
Türk Devrim Ocaklannın
düzenlediği, Kurucu Meclis üyesi
Doçent Dr. Ismet Giritli'nin
yönettiği "Referanduma sunulacak
yeni anayasanın özellikleri ve
getirdiği yenilikler" konulu açık
oturum dün Türkiye Milli Gençlik
Teşkilâtı lokalinde yapılmıştır.
Giritli, referanduma sunulacak
anayasanın 1924 Anayasasına
nazaran getirdiği yenilikleri şöyle
özetlemiştir:
1- Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletjndir demekle
beraber bunun devlet ve yasama organı tarafından
kullamlması hukuk ve adalet esasları ile sınırlanmıştır.
2- Hürriyetler, anayasada teminata alınmıştır. Bilhassa
tanzim ve tâdili hususlan birbirinden aynlmıştır.
3- Siyasi parti kavramına yer verilmiştir.
4- Siyasi hürriyetler çağdaş demokrasilerdeki gibi
ekonomik ve sosyal haklarla takviye edilmiş ve iktisadi
kalkınma plana bağlanmıştır.
5- İki meclis sistemi kabul edilmiştir.
6- Yargı görevi ve organına kuvvetli bir yer verilmiştir.
Anayasa mahkemesi kuruimuş, hakimlerin tarafsızlığı
sağlanmıştır.
7- Anayasada milli devlet tâbiri kullanılmış ve bundan ne
kastedildiği başlangıç bölümünde belirtilmiştir.
tsmet Giritli
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Dayanışmada kavga
12 HAZİRAN 1990
Polonya'da komünist yönetimin iş başından
U2aklaştınlmasında en büyük görevi üstlenen Dayanışma
hareketi, şimdi kendi içindeki sorunlarla uğraşıyor. Doğu
Avnıpa ülkeleri içinde komünist yönetime karşı ilk
parlak zaferi kazanma unvamna sahip Dayanışma, şimdi
lideri Lech Vv'alesa ile hükümette bulunan ve hukümete
destek veren temsücüeri arasındaki bir 'soğuk savaş'a
sahne oluyor.
DÜZELTME
• Banka Ekonomi sayfamızda dün yer alan Anka
kaynakh "Bankalarda alacak sorunu" başlıkh haberde
"îktisat Bankası" yerine "Finansbank" çıkmıştır.
TAKITSMA
*Hor İle Bir Üniversiter
Hemen hemen her büyük kuruluşun is ilanında su ortak
nokta göze çarpmaktadır: "ODTÜ - ITÜ - BOGAZlÇÎ Ü. -
BtLKENT Ü. veya muadili yurtdışı okullardan mezun
olmuş..."
"...Hükümel daha önce 30 üniversite
teklifini getirirken, bu sayıya dün ANAP'lı
milletvekiUerinin oyUnyia getirilen önerge-
lerie üniversite sayısı 43'e çıktı." (Cumhu-
riyet, 30.5.1991)
Gazetede bu haberi okuyunca acı acı gü-
lümsedim. Çünkü üniversite açmakla so-
runlar çözümlenmiyordu, ülkemizin kalkın-
ması, gelişmesi, çağdaş bir düzeye gelmesi
sağlanamıyordu. Bunların yanı sıra diğer
önemli ve belki de en can aha nokta bu üni-
versitelerde okuyan gençlerin, okul sonra-
sı yaşamda iş bulabilmeleriydi! On beş-on
altı yıl okullarda dirsek çurutmenin ama-
a, iyi bir gelecek hazıılayacak meslek ve iş
edinmek değil mi? Bu nedenle küçücük ço-
cuklar daha oyun çağlarının en mutlu dö-
nemlerinde aileleri tarafından "doktor",
"mübendis", "bilgisayarcı" vb. meslek sa-
hibi olarak, "yaşamlannı kurtarmalan",
"telkiııleriyle", bir yanş atı gibi yetiştiril-
miyorlar mi? Dolayısıyla okul sonrası iş bu-
labilme her üniversiteünin günümüzde kâ-
busu olmuştur.
Hemen hemen her büyük kuruluşun iş
ilanında şu ortak nokta göze çarpmaktadır:
"ODTÜ - tTÜ - BOĞAZtÇt Ü. - BtL-
KENT Ü. veya mnadili yurtdışı okullardan
mezun olmuş..." Bu ilanlar, bir anlamda
üniversitelerimizin içinde bulunduklan du-
rumun aynası gibidirler. Buna göre, bu
okullar dışındaki üniversiteli gençlerin iş
olanaklan oldukça zor, hatta işsizlik tehli-
kesiyle yüz yüzedirler. Özellikle de YÖK
sonrası üniversitelerimizin durumu hiç de
iç açıcı değildir. Dünyaca ünlü matematik
bilgini Ord. Prof. Dr. Cahit Arf, bugünkü
üniversiteleri gerçek anlamda birer üniver-
site olarak değil de devlet liseleri olarak ta-
nımlamaktadır. Doğrusu Sayın Arfa hak
vermemek elde değil!
Bu gerçeklerden sonra üniversiteferimi-
zin dev gibi sorunJarı dururken, üniversite
gençliğinin iş olanaklan bu denli sırurlıy-
ken; hangi gerçekçüik ve bilimsellik adına
"her ile bir üniversite" acüması çahşmala-
n Meclis'e getirilmektedir ve kanun olarak
yasalaşünlmaktadır? lnsan ister istemez bu-
nun "ocuz bir seçim yatınmı" olduğunu
kuşkusuna kapılmaktadır.
R.YAStN GÜLSEVEN tzmir
Köprüleri Atmaya Çaln^nıak!
Nedendir bu çaba? YÖK'ün geliştirdiği bir kavram
kargaşasından bile bile niçin yararlanılmak istenmektedir?
Amaç, GM'nin de etkilerini almak mı yoksa olası gelişmelere
ambargo koymak mıdır?
Gıda mühendisliği ile ilgili yeni bir yasa
teklifi yoğun tartışmalar yaratarak gündem-
deki bir soruna yeni bir boyut getirdi. So-
runa diyorum, çünkü özünde "GM" me-
zunlannın, Ziraat Fakülteleri (ZF) "Gıda
Bilim ve Teknoiojisi Bolumü (GBTB)" me-
zunu olan Ziraat Mühendislerini (ZM) yok
sayma çabası yatmaktadır. TMMOB Genel
Kurulu'nda da sergilenen bu çaba, GM ya-
sa tasansının gerekçesinde yer alan "..Jüm
gıda sorunlannın çözüm bddemesi, GM uz-
manlık dalını doğurmuştur" ifadesiyle de
kendini göstermektedir. Bu yaklaşım, gıda
sektörünün mühendis gereksinimini karşı-
celerle sunulsa da yenilenmiş bir çehre ile
gelişen bir mühendislik dalına böylesi bir
yasa gerekebilir. Ancak yasanın ilk metnin-
de yer alan 2. ve 4. maddeler GM unvanı
ve gıda sektörüne ambargo koymakta ve
"özel yasalarla" yetkilendirilen meslekleri
bile dışlamaktaydı. Yazılanlardan 4. raad-
denin değiştirildiği anlaşılmaktadır. Ancak
2. maddede yer alan ifade biçimi ile kasıtlı
olarak GM unvamnın sınırlanmak istenmesi
ilerde sorunlar yaratacaktır. Çünkü 2. mad-
deyle de bugün yapay ve şekilsel farklılık-
larla birbirinden aynlan iki fakülte mezun-
„._. , lan arasınaset çekilmek istenmektedir. Ne-
lamak amacıyla bünyesinde GBTB oluştu- dendir bu çaba? YÖK'ün geliştirdiği bir kav-
ri
provokasyonlar, her zaman onanlmaz ya-
ran, uzun yıllar bu amaca yönelik mezun ram kargaşasından bile bile niçin yararla- ^^
a c m
5 unutulamamıştır. Nasıl ki biz
veren tek mühendislik disiplini olan ve 35 nılmak istenmektedir? Amaç GM'nin de
t u m
ZM'Ieri gelişmekte olan bir toplumun
yıldır görevi üstlenen bir mesleğe haksızhk- yetkilerini almak mı yoksa olası gelişmele- gereksinimi doğrultusunda diyalektik bir
tır. Kaldı ki ülkemizdeki ilk GM Fakülte- re ambargo koymak mıdır? yaklaşunla yeniye ve gelişecek olana karşı
öte yandan, yeni uygulanmaya başlanan Çikümaması gerektiğini kavramışsak, sizler
"ZF mezunu peyzaj mimarıdır" unvanın- *
a v m
yaklaşunla bizim bunyemizdeki sizle
jik bir hale sokarak anlamamakta hakhdır.
Çünkü kendi fakültelerinde halen, bölüm
başkanlığı görevlerini yürüten, GM eğitimi-
nin iskeletini oluşturan ve GM fakülte öğ-
retim üyeliği sıfatımn arkasına saklanarak,
bugünkü mesleki kariyerini sağlayan ZM
kökenini reddeden ZM'lerle sık sık karşılaş-
mıştır. Ve onlarda görülen bu kompleksi
tüm GBTB mezunlannda var sanmaktadır.
Ama biraz daha düşunür, gözlemler ve bul-
gulannı irdelerse sorunun "hak" sorunu ol-
duğunu kolayca kavrayacaktır.
Değerli gıda mühendisleri, halen omuz
omuza çalıştığınız, fakültelerinizde ve pra-
tikte gelişmenize sağladıklan katkılan baş-
kaJannın anlatmasına gerek olmayan ve bu-
günkü sayüan 3000 üzerinde olan GBTB
mezunları ile farklı bir meslekmiş gibi ça-
tışmaya girmenin hiç kimseye yaran yoktur.
Bizim birçok alanda karşılaştığımız benze-
si'ni kendi bünyesinde oluşturarak "fakülte"
kimliği almasına karar veren ve YÖK'ün
"bir üniversitede aynı egitimi veren, iki ay-
n fakülte olamaz" gerekçesiyle kendi
GBTB'sini kapatmak zorunda kalan bir
meslek soz konusu olduğunda, sanınm hak-
sızbk daha da büyür. Yok sayma çabası,
çünkü bugün GM fakülteleri arasındaki eği-
tim farkhhklan bir kenara itilerek, GBTB
ile olan yapay farklılıklar öne çıkarılmaya,
böylece ZM ile olan köprüler atılmaya ça-
lışılmaktadır.
öncelikle belirtmek gerekir ki GM yasa-
sının tamamına bir karşı çıkış söz konusu
değildir. Her ne kadar "GMTerinin istihda-
mındaki büyük engeller" gibi abartılı gerek-
da olduğu gibi GBTB mezunlarının diplo-
malannda da "ZF mezunu GM'dir" ifade-
sinin yer alması için Üniversite senatolann-
dan olumlu görüşler çıkmaktadır. GBTB
mezunlanrun GM unvanı istemesi de bu
denli basit ve dogal çözümlere açıktır. Ye-
terlilik açısmdan bir farkı bulunmayan ve
zaten bu işi yıUardır yapan GBTB mezun-
lanna gelişen koşullara bağlı olarak, iki aşa-
malı "nvan yerine eşdeğerlileri ile aynı un-
vanın verilmesiyle, istihdamda da eşit ko-
şullar yaratılması gereklidir. Sn. Ahmet Bul-
gay, gereklilikten doğan bu isteği, "mühen-
dislik", "onur" gibi ifadelerle çarpıtıp tra-
bütünleşmesi gereken değişime sahip çıkma-
lı ve engellemeye çalışmamalısıruz.
Biz hiçbir dönemde meslek şovenizmi
yapmayı becerememiş bir meslek toplumu
olmanın sıkmtılanm yaşadık. Ama belki de
bu işin sonunda, sayenizde meslek şoveniz-
mi yapmayı da öneririz. öyle değil mi 35
yıldır GBTB mezunu olmanın onurunu, hiz-
metleri ve ürettikleri ile yurdun dört bir ya-
nında yaşatan değerli meslektaşlarun.
ATtLLA GÖKTÜRK
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Üyesi
Pevlet Konukevleri
Acaba kamuya ait tüm misafirhaneler, öğretmenevleri,
orduevleri tek bir çatı altmda toplanıp, bunlar 15. dereceden
1. dereceye kadar bütün devlet memurlarına açılamaz mı?
ordoevi, öğretmenevi ve ye-
ni açılan hâkimevi (Ankara) gibi belli mes-
lek gruplarına hizmet veren kurumlar mev-
cuttur. Bu kurumlar, hitap ettikleri meslek
mensuplanna, otelinden ucuz yemeğine, ku-
aföründen terzisine değin değişik alanlar-
da hizmet vermektedirler.
Bunun yanında DSİ, TKİ, TCK, DDY vb
pek çok KİTin ve kamu kuruluşunun da
değişik illerde misafirhaneleri bulunmakta-
dır. Bu misafîrhaneler de ait olduklan ku-
rum elemanlannın, öncelikle görevli gittik-
leri yerlerde konaklama ve yemek gereksi-
nimlerini lcarşılarlar. Yoksa devletin verdi-
ği harcırah üçüncü sınıf bir oteldeki yatak
ücretini bile karşılamamaktadır (4. derece-
deki bir memur için günlük 18.000 TL).
yer sorunu ile karşı karşıya kalıyorum.
Bu sorunun, benim ve diğer üç beş kişi-
nin sorunu olduğunu sanmıyorum. Ne ya-
pılabilir? îster görevli ister tedavi amaçh, is-
, , . , terse turistik amaçh olsun, devlet memur-
gıden başka bir kuruma ait personel aym l a n n m gittiidgri yerlerde kalacak yer soru-
yerden yararlanamaz BeUcı yasal olarak ya n u n u n ç ö z i i m ü ^ n e yapiiabüi,-? Bizim bir
da yonetmehk gereği kalabüır de uygulama- on
erimiz var: Acaba kamuya ait tüm misa-
da sorunlar çücar Yemnız yok, falanca mü- f ı r h a n e l e r , öğretmenevleri, orduevleri tek bir
dürler gelecek gıbu.. Başka bir örnek vere- çatj a l t ı n d a topianıp, bunlar 15. dereceden
yım: Ben ümversıtede araştırma görevlisi L d e r e ceye kadar bütün devlet memurları-
olarak çalışmaktayım ve buna dayanarak n a
açjamaz mı? Ve bunlarda kalabilmek
"Oğretmenevi Karto" çıkarttım. Bu kartla İÇİI1( i ş y e r i n e ait kimlik kart! yeterli olamaz
Ankara ye Istanbul'da bıreı kere öğretme- ^^ B i r arkadaşımın önerisini de burada be-
nevmde kalabıldun Üsteük her ikismde de h n m A i s t e r i r n : H
er ilde otogar ve tren gar-
bır daha gelmeym dercesme MıUı Eğıtim l a r m E j t e k k i ş i n i n g o r e v l i o l d u ğ u > b i l g i s a .
mensuplanna öncelık tamndığı bana söy-y a l h b i r e r d a m ş m a b ü r o s u a ç u a r a k hangi
lendı. Kartım ohnasa hiç kalamazdım. Biri misafırhanede boş yer olduğu müracaatçı-
dışında, kamu kurumlarına ait misafirha- ya hemen büdirilebilir
nelerde ise hiç kalamadım. Bizler, yeni bir organizasyon sonucunda
Oysa ışunm gereği olarak her hafta Istan-oluşabilecek bu kurumlara ad bulduk-
bul'a gitmek ve orada bir ıkı gece kalmak "Devlet Konukevlerig g ak Devlet Konukevleri. Bundan sonrası, bi-
Diğer kamu kurum ve kuruluşlannda ça- zorunda ıdım. Üsteük bu gıdışlenm ıçm yol- zim oylanmızla seçilmiş olup yukanda say-
hşan devlet memurlan, yukarıda bahsi ge- luk ve harcırah da alamıyordum. Doktora m ı ş
olduğumuz yerlerin hepsinde istedigi
çen yerlerden yararlanamamaktadırlar. Ör- öğrenimim için bir yıl buna katlandun. Ar- sürece kalabilen vekillerimize kalıyor
neğin, DSt mensubu birisi, turistik amaçla kadaş ve akrabalar sayesinde o günleri ge-
gitmiş olsa bile diyelim Konya'daki DSİ Mi- çirdik. Daha seyrek olmakla beraber hâlâ
safirhanesi'nde kalabihrken, bu ile görevli gidip geliyorum ve her gidişimde kalacak
MUSTAFA EGRİBOYUN
Zonguldak Müh. Fakültesi
Mısırlı
6
Abdölvahap
9
Insanlarm doğru adı nüfus kartında yazılı olan adıdır. Bu
adıru beğenmese yasal yollara başvurarak düzeltirdi.
"Cumhııriyet"in 13 Mayıs 1991 tarihli sa-
yısında "Tarîışma" sütunlannda Sayın Ay-
dın Aybay'ın "Mısırh Abdel-Wahab" baş-
lıklı yazısındaki benimseyemediğım baa gö-
rüşlere değinmek istiyorum:
1) Latin harflerini kullanmayan dillerde-
ki özel adlan yazarken, genellikle o dilde-
ki okunuşunu Türk alfabesi ile biçimlendir-
mek yoluna gidiliyor, bu doğrudur. Ancak
"Abdülvahap" yazıhşı bu adın Arapçada
• zetecileri de ayıplıyor. tnsanların doğru adı
nüfus kartında yazüı olan adıdır. Bu adını
beğenmese yasal yollara başvurarak düzel-
- tirdi. Bir insamn adının doğru olarak, yani
soylenişini iyi yansıtan bir yazüış mıdır? He- n u fu s kayıtlannda olduğu ve kendisiJfa de
İe "Om Kalthoum" yerine "Ummü benimsediği gibi yazılmasını istemesi nak-
Gülsüm" >"azılabilir mi? Böyle yazmadı di- sız mıdu-? Çağdaş toplumda, bir bireyin bu
ye "geoç gazeted" azarlarur mı? Olsa olsa, hakkıru bile çok mu görmeli>iz? Bu kişinin
habere "bizde birramanlarÜmmü Gülsüm "bir süre Amerika'da yasamış olması" bu
diye tanınmış olan" gibi bir açıklama kon- hakkını küçumsemek için yeterli raidir?
sa daha iyi olurdu denebilir. Sayın Aydın Aybay'ın yazısım okuyunca
2) Yazar bir banka yöneticisini, adının akhma bu sorular, bu düşünceler geldi, bil-
"Rüştü" değil de "Rüşdü" olarak yaalma- mem yamlıyor muyum?
sını istediği için eleştiriyor ve buna uyan ga- DR. ERGİN SENCER Ataköy-tstanbul
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Her On Yılda Bir...
12 Eylül bunalımından sonra yapılan ilk seçimlerde halkı-
mız Turgut Özal'a bir kurtarıcı olarak sarıldı. Ne yalan söyie-
yeyim, ogüne kadar tanıdığım buncapolitikacı arasındaTur-
gut Özal adını bilmiyordum. Turgut Ozal'ı 1983 seçimlerin-
de Adana'da, bir miting alanında ilk kez görüyordum. Bir kez
de Ankara'daki Çiftlik Lokantası'nda uzaktan tanımıştım. Bir
gün devlet kuşu olarak başımıza konacağını nereden bilebi-
lirdim?
Seçim gezisine çikmıştım. Seçim alanında o gün üç parti-
nin başkanı da konuşacaktı. Böylece üçünü de yakından gör-
müş, dinlemiş olacaktım. Biri bir emekli general, öteki emekli
bir vali, şimdi konuşan ise o güne değin takunyacı olarak ta-
nınan ünlü bir bürokrattı.
Sadece Adana'yı değil, DP'den bütün politikacıları çok iyi
tanıyan dostum Selahattin Canka'yla alanda Özal'ı dinli-
yorduk:
"Bu konuşana dikkat et" dedi. "Seçimi tek başına alıp gö-
türebilir."
"Deme, nasıl olur?.."
"Eh, ben söyiüyorum işte!.. Bu bir yanştır, benim tuttuğum
da budur."
Selahattin söylemişti, ama ben olası görmemiş, gene de
bir yere not etmiştim. Ertesi gün Tarsus'ta dinledim. Kendi-
siyle gazeteci Emel Aktuğ aracılığıyla tanıştım da... Sessiz,
durgun, yüksek sesle konuşmaktan çekinen, bir şeyi bilmi-
yor da yeni öğreniyormuş gibi davranan kişiligi vardı. Seçim
otobüsünde hep eşıyle yan yana ve el eleydi. Bu da dikkati-
mi çekmişti. Bana karı koca ısrarla Çanakkale mitingine de
katılmamı önermişlerdi, ama böyle yorgunluğu göze alama-
mıştım, kaç gündür yollardaydım.
Yarım yüzyıla yakındır bu meslekteyim. Bunun otuz yılı par-
lamento muhabiri olarak geçti. Halk Partili siyasetçileri ol-
dum olası, DP'li siyasetçileri ortaya çıkışlanndan beri bilirim.
İçlerinde parti kuranlar, parti değiştirenler, eski partilerine ye-
niden dönenler, bir kıyıya çekilenler vardı. Bunca yıl sonra
bir siyaset uzmanı sayılabilirim. Karpuzcunun şöyle bir ba-
kınca karpuzdan anlaması gibi ben de siyasetçiden anlarım.
Bay Özal'da yanılmıştım.
Çıktığı seçim kürsüsünde bu kısa boylu, şişman adam ne-
ler söylemiyordu ki; enflasyonun belini kıracağız, orta direği
mutlu edeceğiz, devlet dairesinde işler beş dakikada bite-
cek, vergilerin çoğu kalkacak... Yapacak mıydı? Öyle yağlı
ballı anlatıyordu ki yapacak sanıldı...
Bir zamanlar Demirel, Ecevit gibi genç öncülere kanan bu
millet, Özal'ın ardından niye gitmesindi!.. Üç yıllık cunta dö-
nemini saymazsak, onuncu yılına doğru geliyor. Sivil politi-
kacı her ayağı tökezlediğinde askere sarılır. Bunun tökezle-
melerinde sarılmadı. Bıraktılar. Bakalım tökezleye tökezleye
nerelere değin gidecek!
Hiçbir şey değil, belinin kınlacağı söylenen enflasyon (pa-
halılık) halkın belini kırdı, hatta halkta bel koymadı. Orta di-
reğin ise adı anılmaz oldu.
Çoktandır yurt gezisine çıkmadım. Eskiden yılda bir olsa
da şöyle bir dolaşır, gazeteci deyişi ile "nabız yoklardım." Şim-
di gezenleri dinliyorum, yazanları okuyorum. Halk meydan-
larda homurdanmaya başlamış... İbre de Demirel'e doğru ağı-
yormuş. 1950'den sonra Ismet Paşa nasıl demokrat kesilmiş-
şe, Süleyman Bey'de bir şeyler olmasın, hidayete eımesin!..
İki askeri darbenin vurgununu yemiş insan çok çok şeyler
söyier...
ÇAUŞANLAR1N
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
"Babamın Bağ-Kur Maaşı Bana
Kalırmı?
SORU: Bağ-Kur'dan emekli bir babanın kızıyım. Babam,
1984 yüında vefat etti. Annemi ise daha önce yitir-
miştik.
Ben de Bağ-Kur emeklisiyim. Eşimden boşandım.
Babamın tek kızıyım. Babamdan bana yalnızca bir
daire kaldı. Bag-Kur ayugunın dısında hiçbir gelirim
yok.
Babamın Bağ-Knr maaşı bana kalv mı? AJD.
YANIT: Çahşanların, dul ve yetimlerinin sosyal güvenlikle-
ri çeşitli yasalarla sağlanmaktadır. Bu yasalar:
1) 5434 sayıh TC Emekli Sandığı Yasası,
2) 506 sayıh Sosyal Sigortalar Yasası,
3) 1479 sayıh Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalı-
şanlar Sosyal Sigortalar Yasası, (Kısa adı Bağ-Kur Yasası),
4) 2925 sayılı Tanmda Kendi Adına ve Hesabına Çalışan Sos-
yal Sigortalar Yasası,
5) 2925 sayılı Tanm Işçileri Sosyal Sigortalar Yasası'ndan
oluşmaktadır,
Sosyal güvenlikleri sağlayan bu yasalann dul ve yetim aylık-
larına ilişkin hükümleri değişiktir.
1479 sayıh Bağ-Kur Yasası'nın 45. maddesinde "Eş ve Ço-
cuklara, Ana ve Babaya Tahsis Yapılması" koşullan belirlen-
miştir. Bu beürlemeye göre ölen sigortalının ayhgının:
"c) 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını,
yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya
yaşlar ne olursa olsun çahşamayacak durumda malul bulunan
çocuklan ile geçimini sağlayacak başka bir geüri olmamak ko-
şulu ile yaşlan ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklann her
birine %25'i" oranında aylık bağlanır.
Ölen Bağ-Kur sigortahsının evli olmayan kız çocuğuna ay-
lık bağlanabilmesi için kız çocuğun geçimini sağlayacak bir ge-
Urinin bulunmaması gerekmektedir. Geçim sağlayan geür neye
göre saptanacaktır? Bu sorunun yanıtı Bağ-Kur Genel Müdür-
lüğü Genelge No. 268'de verilmiştir. (Sayfa 69):
"Geçimini sağlayacak başka bir gelir sınınnın ne ohnası ge-
rektiği hususu yönetim kurulunca alınan 76/59 sayıh kararla
(10.7.1976 gün ve yaşını doldurmuş, muhuç, güçsüz ve kimse-
siz Türk vatandaşlarına ayhk bağlanması hakkında) kanunla
tespit edilen aylık miktarmı geçmeyecek kadar geliri bulunan
evlenmemiş kız çocuklarla dul kalmış kızlara hak ettikleri ölüm
ayhklannuı bağlanması şeklinde tespit edilmiş bulunmaktadır:'
Böylece, 2022 sayıh yasa ile belirlenen 100 gösterge sayısı ile
352 katsayı çarpımı sonucu bulunan 35 bin 200 lira, geçim sağ-
layan gelir kabul edilmiştir.
Ayda, en az 35 bin 200 lira geliri olan ve evli de bulunmayan
kız çocuklar "muhtaç" kabul edilmemekte ve Bağ-Kur'un ye-
tim ayhğından yararlanamamaktadır.
NURPER AÇIKALIN
ile
MURAT BASAR
evlendiler.
11 Haziran 1991 Beyoglu Evlendirme Dairesi
EĞİTİM
K A D I K O Y
Lİ S KU R
SÜRÜCÜ KURSU
TA K S İ T L E
Devreler
Hafta Şonu. 29 Haziran
Hafta içi: 1 Temmuz
Sabah • Aksam
KADIKÖY "
(Soğutlüçeşme Camıi yanı)
349 18 24 - 349 18 25 - 336 02 06 - 336 02 79
AU-PAIR'ÜK
İNGİLTERE'DE
17-27 yaş arasınöakı bayanlar
Seçkın İNGLİZ Aıleler yanında
A P A R
nebriir Haftada £30 - £35
p
• İSTANBUL ÜSAN HERKE2İ
KURSİYERLERlNl bu ejram
hamennden ÛCRETSİZ ya-
rariandınyo»
GençtûrkCdNo50LALELl
Tei : 520 81 99
Fax : 511 90 69
DİLFEF1
YAZ KAY1TLARI
BASLAOI
ALMANCA
İNGİLİZCE
BİLGİSAYARB E Ş İ K T A Ş
160 77 46
159 75 29
Tel: 15100 44
Fax: 151 41 55
OXFORD HOUSE COLLEGE
ÇANAJANS
3 Oxtord Street, London Wl
t T»l: 9944-71-5M »7 8S'6 Ftt: »M4-71- 3» *5C
5 İngilizceyi
} Londra'nın merkeıinde öğrenin !
f • Genet ve Yo^jn h^tzce • Her sevyede hglece
d • Het Pazcrtes baslcıyabıifsinız »Çok exonomk ftyctoa
A • Rcftot br ortamda kcnddama t Vizeoe kctoyn»
2 •'ecribek öğretmeıier • Genjsosya atrtvitaff
S OuJurnjz MtlSJtLCO ûy&i ve BRITSH COUNCl <yray*ar
4 UçakbtettUbUden
'f'
n:
YURTDIŞI EĞITİM
DANIŞMANLIĞI
Isunbol Cad No 25 Kaı 2 BAKIRKÖY
Tel: 561 21 52 Fax: 542 60 24
ELEMAN ALINACAKTIR
Maaş + komisyon ile çalışacak
- PAZARLAMACILAR
(Işletme eğitımli, satış
yeleneğı olan),
- SEKRETER (Ingılizce daktılo
yazabılen).
- TEKNİSYEN (Oto ehliyetlı)
Tel: 130 23 59-147 20 59
ERKE A.Ş.
Nüfus cüzdanımı, sigorta
kartımı, sefer görev emri
kâğıdımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
A YHAN SERHOŞ