Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 HAZİRAN 1991 DİZİ-RÖPOKIAJ CUMHURİYET/15
Türkiye'de cinsellik ve kadın-erkek ilişkileri deyince, insanlar tedirginleşir, suratlar asılmaya başlar
Mühimolan'mahalleninnamusu'— ı —
Neredeyse iki aya yakın bir
zamandır elimde dosyalanm,
kâğıtlanm, teybim hangi kapı-
yı çalsam, hangi evden içeri gir-
sem, hangi mekânda bir dos-
tumla ya da yüzünü hiç görme-
yeceğim bir insanla konuşsam
hepsinde önce bir suskunluk,
ardından yüzlerinde şaşkıniık
dolu bir gülümseme...
Pek de haksız sayılmazlar.
Türkiye'de bunca önemli sorun
dururken kimliğimizin en kar-
maşık renklerinden birini oluş-
turan cinsellik ve onun çevresin-
de oluşan tabularla uğraşmak,
sırasını şaşınnış işlerden sayılı-
yor.
Aynca bu konunun kapsam-
lı, derin bilimsel çalışmalar ge-
rektirdiğini söyleyenler de hak-
klar.
Ancak istatistiklerin ve anket-
lerin sağlıklı olmadığının bilim
adamJarınca da kabul edildigı
ülkemizde, özellikle tabulann
çok kemikleştiğı bu alanda ça-
lışmanın oldukça giiç olduğunu
söylemeliyim. Bu nedeale bilim-
sel iddialardan çok tanıkhklara,
olaylara yer veren bir anlatım
seçtim. Elimden gelen buydu,
gerisi sosyal bilimcilerin, davra-
nı$ bilimcilerinin, psikiyatristle-
rin işi olsa gerek.
Sokaktaki insanın yanı sıra
dünyayı ve kendi kimliğini sor-
gulayanlann, kentin varoşlann-
da, acımasız bir anaforun için-
de kendilerini bulmaya çalışan-
lann duygularını anlatmaya ça-
lıştım, onları anlamaya da...
Istanbul kentinin varoşlarm-
da beni evlerinde günlerce ko-
nuk edip hiç yüksünmeden ken-
dilerini anlatan yeni kentlilere,
birlikte yemek yediğimiz, güldü-
ğümüz, bana hiç durmadan
"Afedersin" deyip işlerine giden
sonra gelen ve bana hiç bilme-
diğim hayat dersleri veren 'oros-
pulara', işkencelerden, acılardan
geçen bir kuşağın tabulanndan,
bunlann yıkılışından, nedenle-
rinden söz eden o güzelim insan-
lara, çahşmamızı düşünceleriy-
le anlattıklanyla destekleyen bi-
lim adamlanna, sanatçı dostla-
ra özellikle teşekkür etmek iste-
rim.
Bunca söz yeter sanınm, şim-
di yola düşme zamanıdır.
Önce yasalar gelir
önce .yasalar gelir. Yasalar
acımasızdır. Ve yüksekten ba-
kar. Bu nedenle fahişeliği tespit
edilmiş (?) bir kadına yapılan te-
cavüze ceza indirimi uygulanır.
Bu nedenle sevdiğa insanla geçir-
diği gecenin sonunda genç bir
kadının apar topar çevredekile-
rin çogunluk küçümseyici bakış-
ları arasında önce karakola son-
ra hastaneye (tespit için) götü-
rülmesine seyirci kalınır.
önce yasalar gelir. Yasalar so-
ğuktur. Bu nedenle insan ilişki-
lerinin yüzyıllardır çözülemeyen
sırlarını kavramaya çalışan bir
kitap, müstehcenlikten yargıla-
Yasalan yedeğine alan örf ve
âdetlerimizin güçlü desteğiyle,
ataerkil aile yapımızın
kurallarıyla, cemaat duygusundan
bir türlü birey olmaya geçemeyen
insanımızla biz, elli milyonluk
Türkiye, 'mahallenin namusu'na
fazlasıyla düşkünüzdür. Yalnız
yaşayan kadını uyarmak, evlere
giren çıkanı kontrol etmek başlıca
görevlerimiz arasmdadır.
Böyle
topluca
yaşamak,
belki bizi
bir süre ruh
biri resmı dığerı ımam nıkâhlı
iki karısıyla itibarlı, sözü dinle-
nir bir adam olarak yaşadı. Bir
gün oğluna kız almak için cıvar
köylerden birine gitti, on yedi-
sinde bir kız beğendi, ama gö-
nül bu ya kızı oğluna değil ken-
dine uygun buldu. O günden
sonra ne toprak gördü gözü ne
köydeki itibannı, kızı kolundan
tuttuğu gibi tstanbul'a geldi. Bir
göz odaya sığındı, çöp dökme-
ye başladı.
Benimle konuşurken yüzüme
bile bakmıyor. Belli, küçümsü-
yor. Bu ay ikinci kez büytik bir
ciddiyetle beni uyardı. "Oyle tek
başıma gece yansı eve gelerek
apartmanın namusnnu kirteti-
yormuşum." Bilal bu, ne denir,
apartmanın namusundan so-
rumlu, sadece apartmanın değil
tüm mahaJlenin... Bilal'in çocuk
yaştaki imanı nikâhiı karısı ba-
na ne hikâyeler anlatmadı ki...
Şu iki apartman ötede üst
katta oturan emeklı polisin kızı
var ya, işte Bilal onu bir gün so-
Kadınla erkek arasındaki cinsellik, Türkiye toplumunda tabn ve yasaklar alanına giren konufauın basında gelir.
reisi büyükler tarafından azar- türlü birey olmaya geçemeyen
gitmekten
kurtarır,
belki
Bize
destek
verenlerin
sayısı
arttıkça kendimize olan
güvenimiz pekişir, ama bu çok
özel alana yapılan müdahaleler
kimi zaman büyük acılara, yaşam
tatlarının yitirilmesine de neden
olabilir. Toplumsal baskının pek
çok kişinin canını yaktığı gerçektir.
Önce yasalar gelir. Yasalar
acımasızdır. Bu nedenle fahişeliği
tespit edilmiş kadına yapılan
tecüvüze ceza indirimi uygulamr.
banın plakasını alıp kızın baba-
sının yanına varmış...
Sonra emekli polis memuru,
yanında kapıa Bilal, kızı takip
etmeye başlamışlar. öyle birkaç
gün değil tam iki ay her akşa-
müstü bayramhklannı giymiş
kravat takmış Bilal'le emekli po-
lis memuru bir apartmanın gi-
rişine gizlenip kızın işten çıkışı-
nı gözetlemişler. Kırmızı araba
da bir turlü gelmek bilmemiş.
Kız ölecekti
Sonunda olan olmuş, bekle-
yen derviş murada ermiş misali
kırmızj araba gelmiş, kızcağız
da o kırmızı arabaya binmiş. Bi-
lal'le emekli polis memuru ba-
ba da hemen bir taksiye, taksi
şoförü de onlann heyecanına,
nır ve hele yazarı kadınsa yargı
salonunda bile müztehzi gülüm-
semeler onu bekler. Bu nedenle
filmkr en insani sahnelerinden
yoksun bırakılır ya da toptan ya-
saklamr. Bu nedenle insanlar
herhangi bir açıkoturumda ko-
nuşmacıya, "Kitabında neden
insanlar öyle sevişiyor? Bunfaın
yazmaktan utannuyor mnsun?"
diye en kabadayı ve en hakh
kendi olduğuna inanarak hesap
sorabilir.
önce yasalar gelir. Yasalann
geçmişi sağlamdır. Bu nedenle
mahallenin namusu ondan so-
nılur. Bu nedenle büyük bir
kentin seçkin bir semtinde özel-
likle yalnız yaşayanlar için yapü-
mış stüdyo tipi evlerin kapılan
bir gece yarısı başkalarının özel
hayatına kendi yaşamlarından
daha fazla özen gösteren kişile-
rin bir telefon ihbanyla kırıla-
bilir ve ertesi gün gencecik üni-
versiteli kızlar kendilerini gaze-
telerin birinci sayfalannda, en
olmadık başlıklar altında göre-
bilirler...
Ve bir yerlerde bir baba o gün
kahveye çıkamaz. Bir yerlerde
büyük kentin, üniversite yaşamı-
nın hayalini kuran genç bir in-
sana ailenin son kararı bildiri-
lir: "Okuynp da başımıza bun-
lar gibi orospu mu olacaksın?"
Once yasalar gelir. Yasalann
gözü kördur. Bu nedenle aile,
namus, ahlak sözcüklerini art ar-
da sıralarken Güney'de uzun yol
şoförleriyle yol ustünde fuhuş
yapan köy kızlannın yaptığı işin
aile reisi tarafından bilinmediği-
ni kabul eder. Kızkardeşlerine
bekçilik yapan ağabeyleri gör-
mek istemez. Sadece bulduğunu
yakalar. Ne olur? Aile kızlannın
salınıvermesi için birkaç gün ka-
rakolun çevresinde dolaşır, bir-
kaç gün para sıkıntısı çekilir, aile
lanır ve ertesi gün gene uzun yol
şoförlerinin yolu beklenir.
önce yasaiar gelir. Yasalar ka-
yıtsız şartsız her şeyin üstünde-
dir. Bu nedenle 'cop' sözcüğü
halk belleğinde çeşitli cağnşım-
lar yapar. 'Coplamak' yasalann
en doğal hakkıdır. Çünkü önce
yasalar gelir, insan değil.
Mahallenin namusu
— Arkadaş, bu mahallenin
namusu bizden sorulur!
— Itiraz istemez, kimse ağzı-
nı açmasın, bu evin namusu
benden sorulur!
— Görevimi yaptım efendim,
bu işyerinin namusu hepimizin
namusudur!
Yasalan yedeğine alan örf ve
âdetlerimizin güçlü desteğiyle
ataerkil aile yapımızın kuralla-
nyla cemaat duygusundan bir
insanımızla biz, elli milyonluk
Türkiye, 'mahallenin namusuna'
fazlasıyla düşkünüzdür.
Yalnız yaşayan bir kadını
uyarmak baş görevlerimizden
biridir.
Bekâr üniversitelinin eve ge-
tirdiği kızlar hakkında biz karar
veririz.
Boşuna mı bütun gün pence-
re önünde oturuyoruz?
Otellerde evlilik cüzdanı sor-
mazsak kendimizi suçlu hissede-
riz.
Yazlığa giden komşunun evin-
de kalanlar kim? Bunlara biri-
sinin aile mahremiyetini öğret-
mesi gerek. Bu da bize düşer.
O tenha yerde baş başa yemek
neden yenir? Adamın karısma
haber versek mi? Zavallı kadın,
insanlık adına herekete geçme-
liyiz.
Biz topluca yaşamayı çok se-
veriz. Kimin nasıl yaşaması, na-
sıl sevmesi, kime âşık obnası ge-
rektiğine hep birlikte karar ve-
ririz. Aşk, sevgi, cinsellik, iki ki-
şi arasında bir işmis, bundan ki-
me ne? Olur mu öyle şey? Biz
hep birlikte yaşanz. Aydmımız-
la köylümüzle kasabaümızla biz
böyleyiz.
Bu topluca yaşamak belki bizi
bir süre ruh doktorlanna git-
mekten kurtarır, belki davranış-
larımızı onaylayanlann sayısı
arttıkça kendimize olan güveni-
miz pekişir ama bu çok özel ala-
na yapılan müdahaleler kimi za-
man büyük acılara, yaşam tat-
larımn yitirilmesine de neden
olabilir. Hiç kuşkusuz her şey
trajediyle sonuçlanmaz, mutlu
sonlar da olabilir, gene de top-
lumsal baskının pek çok kişinin
canını yaktığı bir gerçektir. Şöy-
le bir an durup düşünürsek he-
pimizin bu konuda anlatacak
mutlaka bir şeyleri vardır. Gü-
lümseyerek ya da pişmanlıkla...
Anlattıklanmıza görev duygusu,
toplumsal vicdan, sadakat, so-
rtmluluk, namus gibi kavram-
lar eşlik eder ya da çogunluk,
biz bu kavramiarın, olguların
ardına sığınınz.
Soztt uzatmadan noüanmı
kanştırmaya başhyorum artık,
tanıkhklara ihtiyacım var. Not-
lanma bakarken bir yığın yuz,
belleğimden geçip gidiyor, tey-
bimim düğmesi sürekli açık, in-
sanlar kadın erkek, genç yaşlı
konuşuyorlar, bir an nereden
nasıl başlayacağımı bilemeden
şaşkınlık içinde duruyorum, tam
o sırada kapı çalıyor. Gelen bi-
zim kapıcı Bilal, tam vaktinde
yetişiyor, uzağa gitmeye gerek
yok söze onunla başhyorum.
Bilal, Tokat köylerinden gel-
di, oralarda toprağı var, zengin
sayılır. Ellisine kadar köyünde,
ler kırmızı arabanın ardında.
Neyse kırmızı araba sonunda
mahallenin girişinde durmuş,
kızın babası deli gibiymiş, kızı
saçından tuttuğu gibi dövmeye
başlamış, çevredekiler yetişip al-
masalar, işte o anda, o dakika-
da kızcağız hemen oracıkta ölü-
verecekmiş.
Bütun bunlan güzel güzel an-
latan Bilal'in kansı, iş burdan
sonrasıaa gelince birden utam-
veriyor, yüzü kızanyor, "Afeder-
sân", diyor, "kın hemen bir dok-
tora götttrmuşler, şey için. Yani
şey olmuş mu diye..."
Kızcağız o gunden beri soka-
ğa çıkamıyormuş. Şer cinleri nz-
lonı bağlamış diyorlarmış, ya-
kında ince hastalık olurmuş.
Birden Bilal'in hikâyesi canı-
mı sıkıyor. Rahmetli Orhan Ke-
mal ne iyi yapmış da 'Bekçi
Murtaza'yı yazmış. Ne kadar
çoklar. îşyerleri, sokaklar, fab-
rikalar hatta üniversiteler bile
kraldan daha kralcı Murtazalar-
la dolu değil mi? Bilal de kendi
çapında mahalleyi günahların-
dan anndırmayı iş edinmiş, ko-
lay gelsin.
Yann: Aşk oymnı
tslamiyette kadının boşanma konusunda herhangi bir inisiyatifiyok
Erkeğin'boş oP demesi yeterli
İSLAMDA KADIN
VE
CİNSELLİK
ORAL ÇALIŞLAR
Kaıran'm birçok ayetinde ve
Peygamber'in hadislerinde boşanma
hakkının erkeğe verildiği çok açık bir
şekilde dile getirilir. Kadının bu
konuda bir hakkı yoktur. Yalnızca bazı
hallerde kadın, erkeğe bir bedel
ödeyerek boşanma iznini koparabilir.
Bu konuda son söz yine erkeğindir.
B•oşanma hakkı neden erkeğindir?
Erkeğe bu üstünlüğü tanıyan Islamiyet
şu gerekçeleri öne sürüyor: "Erkek
yaratılışı itibarıyla kadmdan daha
temkinli, daha soğukkanlıdır." ^
"Boşanma hakkı ve yetkisi, taraflar
arasında daha akıllı sayılan kişiye
tamnmıştır ki o da kocadır"
öğüte, yataktan atmaya ve dövmeye rağmen ka-
dın, erkeğin istediği noktaya gelmezse ne olacak-
tır? tslam düşunürleri son çare olarak boşanmaya
başvurulmasını söylerler. Allah'tan Muhammed'e
vahyolunan bütun ayetlerde boşanmarun erkek ta-
rafından gerçekleştirileceği belirtilir. Kadının bu ko-
nuda hiçbir inisiyatifi yoktur. Kuran, daha çok bo-
şanma işlemini yerine getirecek olan erkeğin, bu bo-
şanma sırasında nelere dikkat etmesi gerektiği üze-
rinde durur. Boşanmanın muhatabı erkektir.
Erkek kansından boşanmaya karar verdiği za-
man ona bir kez 'boş ol demesi yeterlidir. Boş ol
sözcüğü, erkeğin kadını boşadığının ilanıdır. An-
cak bu boşanma işleminin nasıl gerçekleştirileceği
bazı kurallara bağlanmıştır. Erkek ve kadın tara-
fından birer adil tanık bulunacak ve bu tanıklar bo-
şanma işleminin gerçekleştirilmesi, kadına mehri-
nin ödenmesi, kadırun iddet zamammn hesap edil-
mesi gibi konularda aünacak önlemleri kararlaştı-
racaklardır. Erkek bir kere boş ol dedikten sonra
eğer kansını yeniden alırsa evlilik devam eder. tkin-
ci kez boş ol der ve yeniden alırsa yine sorun yok-
tur. Üçüncü kez boş ol demesi ise Islam hukuİcun-
da yeni bir durumun ortaya çıkmasına neden olur.
Artık kadın, kocasına dönemez.
Boşanma sırasında erkeklerin zalim davranma-
maları konusunda yapılmış bazı uyarılar da var-
dır: "Ey peygamber kadınlan boşayacağınız zaman
iddetleri (boşanan kadının gebe olup olmadığının
saptanabilmesi ve yeniden evlenebilmesi için bek-
lemesi gereken süre) vaktinde boşayın; iddet zama-
nını da iyice sayu». Onlan evlerinden çıkarmayın;
onlar da çıkmasınlar; me£er ki apaçık fuhuş işler-
lerse başka... Zamanlannı doldurunca onlan gn-
zel tutun ve güzel aynlın. Aranızdan iki adil kim-
seyi tanık tutun. Tanıklığı Allah için dogru yapın.
Kadınlannızın aybaşlanndan kesilip kesilmedikle-
rine şüpheye düşerseniz onlann iddet zamanlan üç
aydır, henüz aybaşlan başlamamış olanlann da bu
kadardır. gebe kadınlann zamanlan dofunınca so-
na erer. O kadınlan gücttnüz yettiği derecede ken-
di otnrduğunuz yerde oturtun; onlan sıkıştırarak
zarar vermeyin. Gebe olanlara doğuracaklan za-
mana kadar nafakalannı verin, çocuklarınızı em-
zirirse ücretlerini ödeyin, bu işlerde güzelce anla-
şın, aranızda bir giiçlük çıkarsa çocuğu bir başka
kadın emzirir." 1
Bu ayetlerde boşanmaya ilişkin birçok hüküm yer
almaktadır. Birinci hüküm, boşanma işlemini er-
kek yapacaktır. Bu iş için iki adil tanık tutulacak-
tır. Erkek boşanmanın hemen ardından evlenebi-
lir, kadın ise erkekten gebe olup olmadığının an-
laşıldığı ana kadar başka birisiyle evlenemez. Es-
kiden gebeligin saptanması daha uzun zaman al-
dığı için kadınlar en az üç ay boşanamıyorlardı. Ku-
ran böyle hükmediyor.
Çocuk babanın
Kadmlara fazla zulüm etmemeleri konusunda er-
kcklere uyanlar da vardır. Aynca çocuk babanın-
dır, bu, ayetlerde açıkça dile getiriliyor. Eğer ka-
dın doğurduktan sonra çocuğu emzirirse erkeğin
kendisine bir ücret ödemesi gerektiği emrediliyor.
Eğer çocuğun annesiyle baba arasında anlaşmaz-
lık çıkarsa baba çocuğu alıp bir başka kadına em-
zirtiyor.
Yine Bakara Sûresi'nde boşanmanın nasıl ola-
cağı şöyle dile getirilir: "Kendisine dokunmadığı-
nız, yahut mehirlerini kararlaştırdığınız kadınlan
boşanmakta size vebal yoktur. Onlara zengin olan,
giicii yettiği kadar bir şeyler vermek gerektir. Oyle
bir şey verin ki örfe uygun olsun. Bu iş iyilik eden-
ler için bir vazifedir. Eğer onlan dokunmadan bo-
şarsanız, fakat mehir belirtmişseniz, o mebrin >-a-
rısı kadınındır. Ancak kendileri veya nikâhın dtt-
ğümüniı elinde tutanlar mehrin bütunünü bağış-
layabilir. Sizin bağışlamanız sakınmaya daha ya-
kındır. Aranızdaki üstünlüğü unutmayın."
2
Neden kadına boşanma hakkı yok?
Kuran'm birçok ayetinde ve Peygamber'in hadis-
lerinde boşanma hakkının erkeğe verildiği çok açık
bir şekilde dile getirilir. Kadının bu konuda bir hak-
kı yoktur. Yalnızca bazı hallerde kadın, erkeğe bir
bedel ödeyerek boşanma iznini koparabilir. Bu ko-
nuda yine son söz erkeğe aittir. Kadının bedel öde-
yerek aynlması konusu Bakara Sûresi'nde şöyle em-
redilir:
"Boşanma iki defadır. Ondan sonra iyilikle ge-
çinmek, yahut güzeUikle aynlmak gerekir, verdi-
ğinizden bir şeyi geri almak size helal değildir. Fa-
kat erkek ve kadm, ADah suuriannı konıyamamak-
tan korkarlarsa o zaman başkadır. Eğer onlann Al-
lah sınırluını koruma.vacaklanndan korkarsanız
kadının serbest olrnak için bir şey vermesinde ikisi
için de bir vebal yoktur."
3
Mal karşılıgı boşanma
Tslam hukukunda "hul" adı verilen boşanma
şekli bu ayete dayanarak gerçekleştirilir. Bu, mal
karşılıgı boşanmaktır. Ancak "hul" yolu ile boşan-
mak da Muhammed'in gözUnde pek makbul de-
ğildir. Bir hadisinde "Hul yolu ile boşanmak iste-
yen kadınlar münafıküriar"
4
demiştir.
öte yandan yine lslam kaynaklan "fidye" kar-
şılıgı, bir mazerete dayanarak kocasmdan kendisi-
ni boşamasım isteyen kadının bu isteğinin kabul
edilip edilmemesinin tamamen kocanın iradesine
bağlı olduğunu beürtirler. Mazeretin meşru olup
olmadığının takdir yetkisi tamamen erkeğe aittir.
Ayrılmayı kabul etmesi halinde "fidye"nin ne ka-
dar olacağının tespitini de koca yapacaktır. Hadis-
lerde ve lslam hukukunda fidyenin yüksek tutul-
maması ve mehirden fazla olmaması gerektiği be-
lirtilirse de hiçbir geliri olmayan kadının bunu na-
sıl ödeyeceği de ayn bir sorun olarak tartışmalara
neden olur.
Kadının mazereti yoksa
Kadının, erkeğin kabul edeceği bir mazerete sa-
hip ohnaksızın ayrılmayı istemesi halinde durum
ne olacaktır. Muhammed'in bu konudaki cevabı
açıktır: "Mazereti olmaksızın kocasmdan kendisi-
ni boşamasım isteyen kadın Cennet rayihasını ala-
maz. Cennet ona haramdır."
s
Birçok bakımlardan daha liberal görüşlere sahip
olan Hanefi mezhebi mensuplarmm, kadının hiç-
bir şekilde kocasmdan boşanmayı istememesi ge-
rektiğini savunmaları da ilginçtir.
Sahihi Buhari, boşanma hakkının neden kadı-
na verilmemesi gerektiğini şöyle açıklar: "Talak
(boşanma) hakkı kadın için de kabul edilerek iki
taraf arasında niçin adalet temin edilememiştir su-
aline karşı da kadının fıtralen seriül infiale sahip
olması. gebelik ve aybaşı rahatsızhklannda bu in-
fial ve teessüninün daha artması nedeniyle boşan-
ma hakkının kadın elinde suiisümak daha çok mü-
sait olacağı suretinde cevap verih'yor ki bu da onem-
le dikkate alınması gereken bir görüştür."
6
Aynı düşünceleri "Islam'da Kadın" kitabında
Müftü Hüseyin Erdoğan da dile getirir.
7
Kadının kocasmdan aynlması için yeterligerekçe-
ler lslam hukukunun temel noktalanndan birisini
oluşturur. Erkeğin, erkekh'ğini yerine getiremeyecek
kadar hasta olması, dinden dönmesiboşanma neden-
leri olabilirdi.
Boşanma hakkının kadına verüiş gerekçelerini Be-
kir Topaloğlu tüm îslam dünyasının görüşlerini özet-
leyerek şöyle dile getirir: "Nikâh akdinde söz sahibi
olan kadının, akdi bozmaya da selahiyetli olması, Ok
nazarda makul görünürse de ruh bünyesi bakımın-
dan süratle değişen bir hüviyete sahip olması sebebiy-
le bnnun ailebiıfiği bakımından tehükeh oldufu mey-
dandadır.
Kadının seksiiel arzusu da erkekten daha degiş-
kendir. Küçttk bir hadiseden dolayı öfkdenen ve
evlilik hayatuun artık çekilmez bir dert olduğuna
kanaat getiren kadm, hemen boşanma yolunu ter-
ah edebilir. Doğrusu bugünün kadını, givimine va-
nncaya kadar, her türlü davranışlanyla kendisi yal-
nız başına evlilik birliğine son vermeye layık bir
aday görünmüyor."
8
Bütun bu nedenlerle kadının
boşanma hakkına sahip olmaması gerektiği fikri,
tüm tslam dünyasının ortak fıkridir.
Boşanma hakkımn erkekte olduğu çok çeşitli
yerlerde dile getirildi. Kuran'm ayetlerinde de bu
konu açık bir şekilde ifade edilir. Peki neden bo-
şanma hakkı erkeğindir? Erkeğe bu üstünlüğü ta-
nıyan Islamiyet hangi gerekçeleri öne sürüyor?
"Erkek yaratılışı itibariyle kadmdan daha tem-
kinli, hadiseler karşısında daha soğukkanhdır. Ha-
reketierinin neticesini daha iyi düşönebilendir.' '
"Boşanma hakkı ve yetkisi, taraflar icerisinde ua-
ba akıllı (makul) sayılan kimseye tamnmıştır ki o
da... kocadır."iO
1 Okad Talak Suresi, 1-6. ayetler s. 311-312
2 Okw) El Bakara Suresi, s. 24
3 Okad El Bakara Suresi, s. 23
4 Ared,a.g£.s. 356-357
5 And, a.gr. s. 357
6 Sahihi Buhari 11. Cilt, 4. baskı, s. 329
7 H. Erdojjtn, a.g£ s. 221
8 Topaloflu, a.g£. s. 141-142
9 Topaloğlu, a.g£. s. 143
10Arsd,a.g£.s.350
BİTTt (Yann: Tepkiler)